27-02-2007, 15:46 | #31 |
Ağaç Dostu.
|
Teşekkürler bilgiler için. Bizim ailemizin baş bitkisidir bu, hazırlanan yağı evimizden hiç eksik olmaz. Biz Adana'da kantaron değil, kanturun olarak biliriz ismini. Yaylada geçen çocukluğumuzda tüm yaralarımız için kanturun kullanılırdı, mide problemi olan büyükler de çayını içerlerdi düzenli olarak. Bir sonbaharda kuzenim ve çok çok yaşlı büyük nenemizle yaylada kalırken bir kaza sonucu deodorant şişesini patlatıp nenemin yüzünü yakmıştım, kimseye ulaşamadığımızdan kendi kendisini yine kanturun yağıyla tedavi etmişti. "Eski zamanlarda kılıç yarasını bir bu ot iyi edermiş" diye söylencesi de vardır, büyükler pek bir ciddi anlatırlar bunu Selamlar. |
11-03-2007, 21:00 | #32 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 1
|
osmanlı orduları savaşa giderken bu ottan yapılmış yağlar alırlarmış yanlarına ve yaralandıkları zaman yaralarına sürerlermiş çabuk iyleşmesi için, bazı yörelerde kılıçotu adıyla bilinir imiş bu yüzden... |
13-03-2007, 00:51 | #33 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Aeron, kendini Yeni gelen arkadaşlar başlığında tanıtırsan seviniriz. Ayrıca profil bilgilerini de sağlıklı bir şekilde doldurmanı rica ediyoruz. Hoş geldin. |
14-03-2007, 11:00 | #34 |
Ağaç Dostu
|
Sarı kantaron (St. John's Wort) Fitoterapide kullanılan bitkilerin "yıldız"ı olarak kabul edilen St. John's Wort bitkisinin ekstreleri, deneysel ve klinik çalışmalarda çok çeşitli etkiler gösteriyor. Bazı kanıtlanmış aktiviteleri; zihni etkileyen (psychotropic), depresyon önleyici (antidepressant), anti-virütik ve antibiyotik etkileri içeriyor. Ayrıca yara ve yanıkların iyileşmesine yardımcı oluyor. St. John's Wort, tarihte sinir toniği olarak kullanılmış, günümüzde ise depresyon önleyici olarak kullanılıyor. Avrupa'da uzun süredir depresyon için doğal ilaç olarak kullanılan St.John's Wort, özellikle Almanya'da şu anda depresyona karşı en önde gelen tedavi ve doktorlar tarafından yılda üç milyon reçeteye yazılıyor. http://www.bugday.org/article.php?ID=37 http://beybal.sitemynet.com/stjw.htm http://shiftdelete.net/site/index.ph...id=11&id=25147 Kanser Hastalarına 'Kantaron Otu' Uyarısı Editör: Ozan Vural editor@realage.com.tr EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Canfeza Sezgin, son günlerde kantaron otunu kanser tedavisinde kullanan, kullanmak isteyen hasta sayısının hızla arttığını söyledi. Kantaron otu içinde insan vücudunda bir çok kimyasal olayı başlatan çok sayıda aktif madde bulunduğuna dikkat çeken Doç.Dr. Sezgin, "Bu ot kanser dahil pekçok hastalığın tedavisinde kullanılan bazı ilaçların etkinliğini, ve tedavi edici özelliğini azaltıyor. Bu ilaçların etkinliğinin bozulması hastalar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu tür hastalar kantaron otu kullanmamalı" dedi.Onkoloji uzmanı Doç.Dr. Sezgin, kantaronun, bindebirlik otu, kan otu, kılıç otu, mayasıl otu, yara otu veya kuzu kıran olarak çeşitli isimler verilen Hypericum perforatum L. isimli bitki olduğunu belirtti. Bu bitkinin depresyon ve iltihabi hastalıkların tedavisinde etkili olduğunu ve geleneksel tedavilerin başında geldiğini kaydeden Doç.Dr. Sezgin, son zamanlarda kitle iletişim araçlarında bu otun kanser tedavisinde yararlı olduğuna ilişkin yayınlanan haberlere dikkat çekti. Bu haberlerin ardından kanserli hastaların kantaron otunu kullanmak isteyip kendilerine danıştığını, pekçok hastanın ise doğrudan kullanmaya başladığını kaydeden Doç.Dr. Sezgin, "Kanser ile ilişkili olarak yapılan hücre ve hayvan çalışmaları, kantaron otunun akciğer, karaciğer, meme, mesane, mide, over ile serviks kanseri, lösemi ve bazı beyin tümörlerinde kanser hücrelerini öldürdüğü ve kanserin damarlanmasını engellediğini gösterilmiştir. Bu nedenle de günümüzde kanserin tedavisinde kullanılması ile ilişkili olarak yoğun olarak araştırmalar yapılmaktadır. İnsanlarda yapılmış bir çalışma bulunmamaktadır. Bu konuda ileriki yıllarda daha net olarak bilimsel bir yorum yapılabilecektir. Fakat bu süreç içerisinde hastaların bir kısmının bu bitki ürünlerini hiçbir yan etkileri olmadığı düşüncesi ile yaygın olarak kullanacakları düşünülürse en azından hastaların bazı konularda dikkatli olmalarını öneririm" diye konuştu. Kantaron otu kullanımı riskli Kantaron otu içinde insan vücudunda birçok kimyasal olayı başlatan çok sayıda aktif maddeler bulunduğunu belirten Doç.Dr. Sezgin şu uyarılarda bulundu:"Bu maddeler birçok ilacın metabolizmasını ve etkinliğini değiştirip şiddetli yan etkilere neden olabiliyor. Kantaron otundan elde edilen ürünlerin kullanılması, doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltarak istenmeyen gebeliklere neden olabilmektedir. Bazı kalp ilaçlarının etkinliğini, organ nakli hastalarında kullanılan bazı ilaçların etkisini azaltarak organ reddine neden olabilmektedir. Bazı depresyon ilaçları ile birlikte kullanıldığında şiddetli reaksiyon gelişmesine, kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçların etkinliğini azaltarak tedavi edici yararlarının azalmasına yol açabilmektedir, Kolesterol düşürücü ilaçların ve bazı ülser ilaçlarının metabolizmasını değiştirebilmektedir. Bu ilaçların etkinliğinin bozulması hastalar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle yukarıda bahsedilen tedavileri alan hastaların kantaron otu kullanmamaları ve bu konuda hekimlerine danışmaları gerekir." Öte yandan Doç.Dr. Sezgin, kantaron otunun yan etkilerinin az olmasına rağmen (yüzde 2.5), çoğunlukla mide-bağırsak sistemi rahatsızlıkları, uykusuzluk, yorgunluk ve alerjik cilt döküntüleri gibi reaksiyonlara neden olabildiğini vurguladı. Kantaron otu kullanan açık tenli hastaların, güneşte kalmamalarını, yaşlıların güneşli havalarda gözlerinin hassasiyetinin artması nedeniyle güneş gözlüğü kullanmalarını önerdi. 25.09.2006 12:23:00 http://www.realage.com.tr/tr/realage....asp?hid=25020 Saint John's Wort, Official plant, organic : Saint John's Wort (Hypericum perforatum) Herbaceous perennial native to Europe and naturalized worldwide. There are many species of Hypericum and there are many look-alikes that are not medicinally potent, so it makes sense to get plants from a verified source. Also, people get confused, because they know that H. perforatum is an upright, flowering plant but they don't know that it also has a repining stage in its growth, where it spreads by stolons and can cover an entire bed (or roadside) prior to flowering. Saint John's Wort is the most useful yet most maligned herbal plant of the century--the benefits of this plant are too numerous to mention here, and the reader is referred to my book "Making Plant Medicine" or my "Compiled Publications" that has an entire chapter on Hypericum. Suffice it to say, here, that the plant brings the healing aspect of the sun to humans, body and soul. $7.00 each, organic The plant prefers full sun, regular garden soil and is perfectly cold hardy. May it bless your life, as warming as a ray of sun. http://www.horizonherbs.com/group.asp?grp=51&pgNUM=17 KANTARON OTU Hypericum perforatum L.) Tarla, yol ve orman kiyilarinda, tepelerde ve çayirlarda Temmuz’dan Eylül’e kadar çiçeklenen ve ülkemizde, sari kantaron, kanotu, kiliçotu, mayasilotu ve yaraotu gibi yöresel adlara da sahip olan sifali bir bitkidir. Bitki 25-60 cm boyunda olup, çok dallidir ve saplari ayri oldugu halde bir semsiye biçimindeki çiçekleri 5 parçali, korolla altin sarisi renkli ve kenarlari siyah renkli guddeli tüyler ile çevrilidir . Erkek organlari çok adette ve 3 demet halinde bir araya toplanmistir. Yapraklar isiga karsi tutuldugunda, yag guddeleri, parlak noktaciklar halinde kolaylikla görülür. Bitkiye binbirdelik otu denmesi bu özellikten ileri gelmektedir. Yanilmamak için, tam olarak açmis bir çiçegi parmaklarinizin arasinda ezdiginizde, ondan kirmizi bir su aktigini göreceksiniz. Faydalari ve Kullanim Alanlari • Yaralarin iyilesme sürecini hizlandirabilir • Hafif ve orta siddetteki depresyonlarda rahatlatici ve sakinlestirici etkisi vardir. • Korku, endise, kaygi, umutsuzluk ve çaresizlik duygularinin giderilmesinde yardimcidir. • Siyatik, eklem iltihabi (artrit) ve pre-menstural kramplar (Adet öncesi agri ve sikintilar) giderilmesinde faydalidir. • Safra salgisini uygun yönde etkileyerek sindirim sistemini rahatlatabilir. • Kronik yorgunluk sendromunda, uykusuzluk, menopoz dönemindeki sikinti, stres ve gerginliklerin giderilmesinde etkili olabilir. .Her derde deva oldugundan bahsedilir.özellikle mide agrilarina birebir geldigini bizzat gözlemlenmisdir.Ayrica zeytinyagina ufalanarak merhem haline getirildikten sonra açik yaralara sürüldügünde ,yaralarin çok çabuk iyilesmesini saglar. Hastalar üzerindeki gözlemlerimize dayanarak ifade ediyoruz ki dogru Kantaron kullanimi ve düzenli içildigi takdirde kanser hücreleri üzerinde temizleyici bir etki görülmektedir. Kanser tümörü taşıyan çeşitli insan ve farelerde kantaron otunun; Bazı beyindeki kanser tümörlerinin, karaciğer, akciğer, dalak, mide, kalın ve ince bağırsak, mesane, rahim ağzı, rahim, yumurtalık, akciğer zarı, karın zarı kanserlerinde kanser hücrelerinin damarlanması ve yok edilmesi konusunda etkili olduğu görülmüştür. Ülkemizde de yapılan çeşitli bilimsel araştırmalara göre kantaron otu; a-) AİDS hastalığının tedavisinde, b-) Uyuşturucu (eroin, esrar, morfin) bağımlılığının tedavisinde , c-) Sarı nokta (körlük) hastalığının tedavisinde, d-) Sedef hastalığının tedavisinde, e-) Alkol bağımlılığının tedavisinde, f-) Kurdeşen hastalığının tedavisinde, g-) Zona hastalığının tedavisinde, h-) Sebebi belirsiz ve tam teşhisi konulamamış bazı hastalıkların tedavisinde de çok etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca düzenli olarak kullanılan kantaron otunun, kanser ağrılarını bloke ettiği ve morfin gibi ağır uyuşturucu ve ağrı kesicilere gerek bırakmadığı görülmüştür. Ünlü Bilim adamı J.A.Duke, 1985 yılında yayınladığı "HANDBOOK OF MEDICINAL HERBS" (Tıbbi Bitkiler Elkitabı) sayfa 242'de kantaron otunun KANSER ve daha birçok hastalığa iyi geldiğini yazmıştır. J.A.Duke'ın bilimsel araştırma sonuçlarına göre; KANTARON OTU ŞU HASTALIKLARA İYİ GELMEKTEDİR: a-) Kanser, b-) Şeker hastalığı, c-) Kronik Romatizma, d-) Mide ülseri e-) Mide-Barsak hastalıkları f-) Diüretik yatıştırıcı g-) Karaciğer h-) Safra Rahatsızlıkları ı-) Sarılık HAYVANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ "Kantaron, Sarı Kantaron, Binbirdelik otu, Kızıl ot denen (Hypercum Perforatum) bitkiyi tane olarak yiyen açık renkli hayvanlar, temas eden yerlerinde ödem meydana gelmektedir. Ayrıca bunu kuru veya taze yiyen hayvanlarda ışığa karşı hassasiyet artarak vücutlarında kaşınma duygusu artar. Bu gibi hayvanlar güneş altında belli bir süre kalırsa kaşıntı başlar ve bulduğu ağaca, taşa, duvara sürtünerek vücudunda yaralar açılır. Hayvan besicileri bu bitkinin ot içerisinde ve otlatılan meralarda bulunmasını istemezler. Sarı kantarona hayvan besicilerinin bakış şekli (havyanlar için) zehirli ve zararlı oluşlarıdır. Hayvanlar üzerindeki bu zararlı ve zehirleyici etkileri, yanlışlıkla insanlar üzerinde de meydana gelebilir zannedilmektedir. İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Kantaron otunu düzenli şekilde kullanan onbinlerce insandan hiçbirisinde herhangi bir zararlı ve zehirleyici etki görülmemiştir. Hamileler üzerindeki etkileri Hamile bayanların kullanması durumunda yan etki veya zarar söz konusu olup olmadığı hakkında herhangi bir kesin bilgi mevcut olmadığından hamilelerin kullanması önerilmemelidir.. http://www.kanserdenkorkma.com/kant.html . Düzenleyen denizakvaryumu : 15-06-2007 saat 10:01 Neden: link ekleme |
14-03-2007, 13:40 | #35 |
Ağaç Dostu
|
Sayın Av.İlhan Demir kantoron konusu açılınca nette araştırma yaptım bu konu ile ilgili başka forumlarda da yazışmalar mevcut. Kurduğunuz dernek altındaki çalışmalarınızda sizi destekliyorum.Yine eşinize acil şifalar diliyorum,son durumu nedir?gelişmeleri nasıl ? Belirttiğiniz ,toroslordan toplanan uzun saplı kantoron un sizdeki resimlerini buraya eklerseniz (kurutulmuş ve mevcutsa canlı olanlarının) bu konuda sizin tabirinizle çaylık olanların tüketimine son vermiş olursunuz... Bizler de aktarlardan alırken yanılmamış oluruz eğer aktarlarda yok sadece bende var diyorsanız yine de kurutulmuş resimlerini eklemenizi rica edeceğim. Resim ekleyerek diğer forumlarda olduğunun aksine bu konudaki polemiğe de bu yönüyle son verilmiş olur. Bu arada netteki diğer forumlarda menfaatleri kaybolan bazı kişilerin size cevaplarını da ibretle okudum... sizin belirttiğiniz şifalı olan kantoron HP(Hypericum perforatum) ? yanılıyormuyum? . Düzenleyen denizakvaryumu : 14-03-2007 saat 15:41 Neden: açıklama ekleme |
27-04-2007, 12:46 | #36 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 13-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 6
|
selamlar sanırım bu iş ticarete dokulmuş aktarlarda satılanlardan bır sey olmuyormus. ıllakı toroslardan toplanan olacak oranın havasından suyundan dolayı daha yararlı oldugu soylenıyor. yanılmıyorsam da kılosu ya 25 **** 50 ytl olacaktır |
27-04-2007, 12:46 | #37 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 13-04-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 6
|
selamlar sanırım bu iş ticarete dokulmuş aktarlarda satılanlardan bır sey olmuyormus. ıllakı toroslardan toplanan olacak oranın havasından suyundan dolayı daha yararlı oldugu soylenıyor. yanılmıyorsam da kılosu ya 25 **** 50 ytl olacaktır |
27-05-2007, 03:47 | #38 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bu arada kırmızı kantaron ile ilgili bilgisi olan var mıdır? Bildiğim kadarı ile sindirim sistemine özellikle mideye çok yararlı. Sarı kantaron gibi yetiştiren görmedim. Çok daha ender bulunuyor sanırım. |
|
27-05-2007, 20:09 | #39 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 8
|
arkadaşlar bu bitkinin şifalı olanının bir resmi ve belirleyici özellikleri ile kullanımı hakkında bir arkadaşımız yardımcı olursa tüm soru işaretleri kalkacaktır. şifalı kantaron'un yurtdışından ithal olması şartmı? |
30-05-2007, 08:42 | #41 |
ada
Giriş Tarihi: 17-11-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 81
|
kırmızı kantaron olarak adladırılan tür Centaurium erythraea'dır. Görünüş olarak çok benzemese de aynı amaçlarla kullanılırlar. |
09-07-2007, 18:57 | #42 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-07-2006
Şehir: Karabük
Mesajlar: 4,526
|
Ben geçen hafta bir avuç dolu topladım.Bir kavanoz içine koyup üstüne zeytinyağı döktüm.Sonra güneşe biraktım.Bir haftadır güneşte duruyor.Zeytinyağı ve çiçekler kırmızıya döndü. |
09-07-2007, 19:48 | #43 |
Ağaç Dostu
|
Resim de isteriz |
09-07-2007, 23:10 | #44 |
Ağaç Dostu
|
İşte en muhteşem ev yapımı ilaçlardan biri |
10-07-2007, 11:15 | #45 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 23-07-2006
Şehir: Karabük
Mesajlar: 4,526
|
Keşke resim yollayabilsem.. |
29-11-2007, 10:41 | #46 |
kuvars
Giriş Tarihi: 03-08-2007
Şehir: kütahya
Mesajlar: 1
|
Merhaba, Kantaron yağının faydalarıyla ilgili bu yazıyı faydalı olur düşüncesiyle sizlerle paylaşmak istedim HÜCRE YENİLEYİCİ KANTARON YAĞI Kantaron yağı antiseptik, antibakteriyel, kanama durdurucu, yara ve yanık iyileştirici, iltihap önleyicidir. Hastalığın türüne göre haricen ve dahilen kullanılır. Hücre yenileyici niteliği sebebiyle, özellikle yara ve yanıklarda oldukça etkilidir. Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder. Kantaron yağı hem kantaron bitkisinin, hem de zeytinyağının şifasını bünyesinde barındırır. Eski çağlardan beri kullanılan kantaron yağının, mikrop öldürücü ve damar büzücü etkisi modern araştırmalarla da kanıtlanmış durumdadır. En beklenmedik anda ihtiyaç duyabileceğiniz kantaron yağı, pek çok ailenin evden eksik etmediği doğal yardımcısıdır. Kantaron yağını kullanıp etkisini gördüğünüzde, siz de ondan vazgeçemeyecek, çevrenizdeki insanlara da tavsiye edeceksiniz. KANTARON YAĞININ KULLANIM ALANLARI YARA (Haricen): Her türlü yarada kantaron yağı rahatlıkla kullanılabilir. Açık yaralar, taze yaralanmalar, kesikler, ezikler, çarpmalar sonucu oluşan morluklar, kan oturması vb durumlarda iyileşme sağlar. Kantaron yağı; -Antiseptik ve antibakteriyel özelliğiyle yarada mikrop üremesini engeller, -Damar büzücü etkisiyle kanamayı kısa sürede durdurur, - Hücre yenileyicidir, yaranın hızla kapanmasını sağlar, -Yarada iltihap oluşumunu engeller, -Yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları yok eder, büyük bir rahatlama sağlar. İÇ KANAMA VE YARALALAR (Dahilen ve haricen): Trafik kazaları sonucu meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü oluşu sebebiyle iç kanamaların durmasına, içerdeki yaraların iyileşmesine yardımcı olur. YANIK (Haricen): Yanıkları kısa sürede iyileştirir, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller. Önceden oluşmuş yanık izlerinin kaybolmasında oldukça faydalıdır. SEDEF (Haricen): Tek başına kullanıldığında bile sedef lekelerini iyileştirebilecek güce sahiptir. Haricen sürülerek kullanılır. İlk günlerde meydana gelen kaşıntı ve kurumaların ardından kısa sürede iyileşme sürecine girilir. VARİS (Dahilen ve haricen): İç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar. HEMATOM (Haricen): Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülüp masaj yapılır. ÜLSER VE GASTRİT (Dahilen): Gastrit ve mide ülserinin tedavisinde etkilidir. Bağırsak yaraları ve kanamaları da dahilen kullanımla iyileştirilebilir. ŞEKER (Dahilen) : Kan şekerinin düşürülmesine yardımcıdır. PİŞİK (Haricen): Bebeklerin pişiklerinde faydalıdır. Karnı ağrıyan bebeklerin karınlarına kantaron yağıyla masaj yapıldığında ağlamalarını dindirir. ROMATİZMA (Haricen): Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır. Bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç veya kekik yağı (**** her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrıyan bölgeye bu yağla masaj yapılır. SİVİLCE-AKNE (Haricen): Yüzdeki sivilce, akne vb. problemlerde kısa sürede netice vermektedir. Hücre yenileyici kantaron yağı, pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen pek çok hanım tarafından cilt bakım yağı olarak kullanılmaktadır. UÇUK (Haricen): Uçuklar üzerinde de faydalı olan kantaron yağı, sık sık uçuk üzerine sürülerek kullanılır. SİNİRSEL YÜZ AĞRILARI (Haricen): Sinirsel yüz ağrıları uzunca bir süre kantaron yağıyla ovalanarak iyileştirilebilir. AMELİYAT İZLERİ (Haricen): Ameliyat sonrası dikiş izini kaybetmek için 2-3 ay boyunca kantaron yağı sürülürse iz tamamen kaybolur. KULLANIM ŞEKLİ: HARİCEN: Problemli bölgeye yağ sürülerek kullanılır. Problemin çeşidine göre, eğer yaranın kapalı durmasında bir mahzur yoksa pamuğa emdirilip, yaranın üzerine sarılır ya da bantlanır. DAHİLEN: Günde 1 tatlı kaşığı içilir. (günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir.) kaynak: www.sifabuldum.com (Sitede kantaron yağı kullananların hikayeleri de var, ilginç geldi bana. Okumanızı tavsiye edrim) |
23-12-2007, 19:25 | #47 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-04-2007
Şehir: muğla
Mesajlar: 103
|
Herkese selamlar . Bir hekim olarak bu bitkinin faydaları konusunda çok şey duydum.Aslında Anadolu'ya yabancı olmamakla birlikte biz şehirde büyüyen nesil olarak bu bitkiyi tanıyamıyoruz.Hem çok pahalıya hem de aslında o olup olmadığını bilmeden satın almak zorunda kalıyoruz. Eğer elinde Hypericum perforatum (Sarı Kantaron - Binbirdelik otu) olan varsa bana yetiştirmem için gönderirse sevinirim. |
06-01-2008, 00:06 | #48 | |
Ağaçsever
|
sarı kantaron tohumu
Alıntı:
ismetkenar@hotmail.com adresime adresinizi yazarsanız tohum gönderebilirim. Selamlar. |
|
08-01-2008, 20:53 | #49 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-04-2007
Şehir: muğla
Mesajlar: 103
|
Sevgili İsmet Bey nazik teklifiniz için teşekkürler... Size mesaj attım. Şimdiden teşekkürler... |
23-02-2008, 02:04 | #50 |
Ağaçsever
|
Hypericum perforatum L. (sarı kantaron)
Hypericum perforatum L. Türkçe'de sarı kantaron, binbirdelikotu olarak bilinir. Ticarette dökme çiçek, demet, tablet ve yağ şeklinde bulunur ve dünyada daSt. John's Wort olarak bilinmektedir. Tedavide sadece bu tür kullanılır. Yağı harici yara ve yanıklarda oldukça olumlu sonuç vermektedir. Çiçek açma zamanında, özellikle tomurcuklanma aşamasında etken madde bakımından zengindir. Bu zamanda hasat edilen çiçekler saplarıyla birlikte demet yapılıp bağlanır ve gölgede asılarak kurutulur. Ancak bazı hususlara da burada değinmek de fayda var. Sarı kantaron (Hypericum perforatum) bitkisi yara-yanık iyileştirici ve antidepresan özellikleriyle fitotarapide (bitkilerle tedavi) güvenle kullanılabilecek bir bitkidir. Yara iyileştirici -dahili yaralar da dahil- ve antidepresan etkilerin etkinliği ve güvenirliği bilimsel olarak WHO, ESCOP ve Comission E gibi bu alanda söz sahibi otoritelerce, onaylanmıştır. Hali hazırda da St. Johns Wort ticari ismiyle sunulmuş preparatları da piyasada mevcuttur. Bitkinin kanser tedavisinde kullanılabilirliliğiyle ilgili etraflı araştırmalar yapılmaktadır. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü de bu araştırmaları yürüten kuruluşlardan bir tansedidir. Bitkinin antikanser özelliği netlik kazanmamıştır. Ancak tedaviyi destekleyici olarak kullanılabileceğini de belirtmek isterim. Açık tenli kişilerde melaninin yetersiz salgılanması nedeniyle, fotosenbiliteye (ışığa karşı hassasiyet) sebep olmaktadır. Bu sebeple açık tenlilerin gündüz saatlerinde almaları tavsiye edilmez. |
29-03-2008, 22:10 | #51 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-12-2006
Şehir: aydın
Mesajlar: 270
|
şükran hanım merabalar birşeyi anlayamadım; St. John's Wort olarak tabir edlien -ki bir firmanın St. John's Wort bitkisel tabletinden kullanmıştım, genelde bitkisel ürünler tercih ettiğim için- terim Hypericum calycinum için mi, yoksa Hypericum perforatum için mi kullanılıyor? |
29-04-2008, 13:21 | #52 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 28-04-2008
Şehir: Ankara
Mesajlar: 413
|
sarı kantaron veya st.john worth bitkisinin şifasının yanısıra özellikle eski kaşar ve et ile birlikte alındığında tansiyon yükseltici etkisinin olduğunun bilinmesi gerektiği inancındayım.Ayrıca antidepresan ilaçlarla birlikte KESİNLİKLE birlikte kullanılmaması gerektiğini tıp bilimi söylüyor. |
29-04-2008, 14:42 | #53 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
|
Sn lokmanbahçe, St. John's Wort iksiri (böyle adlandırılıyor) Hypericum perforatum için kullanılıyor. Bunun çiçekleri daha küçük. Hypericum calycinum da şifalı bir bitki. Yapılan merheminin, harici yaralarda ve yanıklarda iyileştirici olarak kullanıldığını duydum. |
30-04-2008, 00:06 | #54 |
Ağaçsever
|
Hypericum Perforatum L. tohumu paylaşımı.
Hypericum Perforatum L. Sayın agaclar.net dostları; Benim bildiğim Hypericum Perforatum L. (Sarı Kantaron - Binbirdelik otu): 60-80cm boyunda, yeşil yapraklarının ucu ovalden ziyade sivrice, dalları yerden 10-15 cm yukarıdan ve aynı seviyeden gövde ile yaprak arasından iki yanına gelişen, çiçeklerinin üstü çok hoş parlak yoğun sarı renkli. Gıda maddelerinin temiz bir ortamda yetiştirilmiş olması çok önemlidir. Hele tıbbi bittiler gerçekten oto yol, sanayi ve yerleşim alanlarından uzakta, temiz bir ortamda yetişmiş veya yetiştirilmiş olması çok önemlidir. • Hypericum Perforatum L. merhem yapımı için toplanacaksa; Bitkinin çiçeklenme başlangıcında, güneş iyice ısıtmadan, denk gelirse yağmurdan sonra toplanması, veya toplanınca yaşken anında temiz-soğuk su ile tozlarından arındırılıp, yaprakları ayrılıp, hamur haline getirilerek, bir birim hamur ile 2,5 birim hakiki zeytin yağı ile iyice karıştırılarak renkli cam şişe içinde bekletilir. Kesik yaralarının iz bırakmadan çabucak iyileşmesi için kullanılır. • Hypericum Perforatum L. çay için toplanacaksa; Etkin maddesi en yoğun olduğu çiçeklenme dönemi ortasında, güneş iyice ısıtmadan, denk gelirse yağmurdan sonra toplanması, veya toplanınca yaşken anında temiz-soğuk su ile tozlarından arındırılıp, yetiştiği gibi dikili olarak gölge-havadar yerde iyice kurutulup, işlenip, hava almayacak şekilde cam kavanoz veya pet şişe içinde muhafaza edilmesi çok önemlidir. Çayı sıcak su ile haşlanarak demlenmesi beklenerek, ateş düşürücü, iltihap kurutucu, vücut direncini arttırıcı, stres, depresyon, konsantrasyon eksikliği, uykusuzluk giderici ve rahatlatıcı etkisi için kullanılır. Bu arada bir fıkra anlatayım. İşi ve çevresindekilerin olumsuz etkilerinden rahatsız olup, kendini mısır olarak hissedip, etrafındakileri de tavuk olarak görerek hayatı yaşanmaz hale gelen adam, psikolojik tedavi görüp, iyileştiğine inanılıp, taburcu edileceği zaman, aynı çevreye ve işine döneceğini anlayınca doktoruna “Doktor bey sen de biliyorsun ki ben artık kendimi mısır olarak hissetmiyorum. Amma o tavuklar nasıl öğrenecek benim mısır olmadığımı?” der. Yani stresli işi ve çevresi olan, bilhassa idareci ve hassas yapılı kişiler stres ve depresyon sebebiyle tedavi gerektirecek derecede rahatsız olurlarsa, aynı iş ve çevreye döneceklerini bildiği sürece tedavi uzayacak, ilaçların yan etkisi yaşanacak, aynı çevre ve iş ortamında stres ve depresyon yaşanması tekrarlayacaktır. İlaçla tedavinin yanında iş ve çevre değişikliği yapılıp, Hypericum Perforatum L. Çayının ihtiyaç hissedildiği miktarda alınması tekrarlayan stres ve depresyon yaşanması riskini sıfırlayacaktır denilebilir. • Hypericum Perforatum L. tohumluk olarak toplanacaksa; Çiçeklenme sona erip, çiçeklerin kuruyup döküldüğü, bitkinin kahverengileştiği ve kozaların açılmaya yüz tuttuğu zaman toplanması, iyice kurulup ekim zamanına kadar nemlendirmeden bekletilmesi gerekir. Hypericum Perforatum L. tohumları o kadar küçük ki, billur tuz gibi. Tohumların resmini koymaya çalışıyorum. Yakınında ilaçlama yapılmayan, otoyol, sanayi ve yerleşim alanından uzakta, doğal ortamda,1,5-2 metre eninde, istenilen uzunlukta tablalar halinde işlenip düzlenen toprak iyice sulanıp, birkaç saat sonra ince kumla karıştırılmış tohumlar serpilip, üzerine ıslak toprağı kapattı-kapatmadı kalınlıkta toprak elenip naylon örtülürse, toprak kabuk bağlamadan küçük tohumların çimlendiği görülünce naylon kaldırılıp, ilk yıl zaman zaman fıskıye ile sulanarak yetiştirilebilir. Ben çimlendirdim. Elimdeki 2.5 litre kadar tohumu 05.05.2008 mesai bitimine kadar ismetkenar@hotmail.com adresime, isim, adres ve telefonunu yazanlara paylaştıracağım. Allah isteyene üretimini nasip etsin de kullanmayı gerektirecek dert vermesin inşallah. |
23-05-2008, 18:25 | #57 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 06-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 3
|
Hypericum Perforatum L. hangi bölgelerimizde yetişiyor
Merhaba, Hypericum Perforatum L. hangi bölgelerimizde yetişiyor? Hasatı kimler tarafından nasıl yapılıyor? Bilgi sahibi olanların paylaşmaları dileğiyle, Akif Atalay |
09-12-2008, 00:05 | #58 |
Ağaç Dostu
|
Şifalı bitkiyle körlüğe çare Sarı nokta? olarak bilinen göz hastalığının ilerlemesi, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalında geliştirilen ve halk arasında ?kılıç otu? ya da ?mayasıl otu? olarak bilinen sarı kantaron bitkisinin kullanıldığı tedavi yöntemiyle büyük oranda durdurulabildi. ?GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Tabip Albay Güngör Sobacı'nın geliştirdiği yöntemle, ağızdan tedavi gören vakaların yüzde 64'ünde, damardan tedavi görenlerin ise yüzde 87'sinde körlük engellenebildi. SARI NOKTA NEDİR Tıptaki adı ?yaşa bağlı makula dejeneresansı? olan ?sarı nokta? hastalığıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Dekanı ve Eğitim Hastanesi Baştabibi Prof. Tabip Tümgeneral M. Zeki Bayraktar, ortalama ömrün uzamasına bağlı olarak göz dibindeki ?sarı nokta? adı verilen bölgedeki rahatsızlıklardan kaynaklanan görme kayıplarında büyük artış olduğunu söyledi. Küre şeklindeki gözün arkasında ve merkezinde, karşıdan gelen ışığın üstüne düştüğü noktanın ?sarı nokta? olarak adlandırıldığını anlatan Bayraktar, 400-500 mikron çapındaki bu alanın görmenin en değerli kısmı olduğunu söyledi. Bayraktar, bunun etrafındaki 3 milimetrelik bir alanın ise gözün arka kısmındaki kenar kısımlara göre daha yüksek görme gücüne sahip bir bölge olduğunu belirtti. Bayraktar, bu bölgelerde herhangi bir rahatsızlık ortaya çıkması halinde görmede ileri derecede kayıp meydana gelebildiğini bildirdi. ?Sarı nokta? hastalığının yaşın ilerlemesine bağlı olarak daha sık görüldüğünü kaydeden Bayraktar, hastalığın ortaya çıkmasında genetik faktörlerin yanı sıra sigara, hipertansiyon, damar sertliği, açık renkli göz ve güneşe fazla maruz kalmanın da etkili olduğunu bildirdi. Bayraktar, hastalığın 50-55 yaş arasında yüzde 5-10 oranında, 75 yaş üstünde ise her 3 kişiden birinde görüldüğünü anlattı. Bu hastalığın yüzde 90'ının ?kuru tip? adı verilen tarzda ortaya çıktığını belirten Bayraktar, hastalığın bu türünde tam görme noktasındaki hücrelerde harabiyetin söz konusu olduğunu ifade etti. Bayraktar, geriye kalan yüzde 10'luk dilimi oluşturan ?yaş tip? yaşa bağlı sarı nokta harabiyetinde ise hastalığın çok hızlı bir şekilde ilerleyerek görme kaybına yol açtığını söyledi. ?HASTALIKLA MÜCADELEDE HEDEF, KAYBI DURDURMAK? Şikayetlerin hastalığın türüne bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Bayraktar, kuru tipte belirtilerin, bakılan noktanın görülememesi ya da bu alanın ortasında bir leke görülmesi şeklinde yavaş yavaş geliştiğini bildirdi. Bu türde hastalık yavaş geliştiği için hastaların daha çok görme kaybının ardından hekime başvurduklarına dikkati çeken Bayraktar, bu nedenle bu tür belirtilere karşı duyarlı olunması gerektiğini söyledi. Bayraktar, görme noktasındaki çok hızlı bir harabiyetin söz konusu olduğu ?yaş tip?te ise şekillerin çarpık ya da düz ve uzun nesnelerin eğri göründüğünü belirtti. Bu tür belirtiler ortaya çıktığında hemen bir hekime başvurulması gerektiğini kaydeden Bayraktar, ?Çünkü bu hastalığın tedavisinde genellikle kaybedileni kazanmak söz konusu değildir. Hastalıkla mücadelede hedef, kaybı durdurmaktır? diye konuştu. Hastalıkla mücadelede yaşam tarzı değişikliklerinin de gerekli olduğunu ifade eden Bayraktar, sigara alışkanlığından vazgeçilmesi, hipertansiyon ve damar sertliği ile mücadele, kan yağlarının normal seviyede tutulması, beslenmeye özen gösterilmesi ve kahverengi tonda güneş gözlüğü kullanılmasının önemine işaret etti. HASTALIĞIN TEDAVİSİNDEKİ KLASİK YÖNTEM GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Doç. Tabip Yarbay Hakan Durukan da, son yıllarda en fazla başvurulan en klasik tedavi yöntemlerinden birinin ?fotodinamik? tedavi olduğunu söyledi. Durukan, bu tedavi yöntemiyle özel bir boyanın enjekte edildiği sarı noktanın altında gelişen anormal damarların tıkanarak küçültüldüğünü ve böylelikle hastanın görme duyusunun korunduğunu anlattı. Bu tedavide tek seansta sonuç alınmasının mümkün olmadığını kaydeden Durukan, 1-2 yıl devam eden tedavi sürecinde yılda ortalama 4-6 kez enjeksiyon yapılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. DÜNYADA İLK KEZ GELİŞTİRİLEN TEDAVİ YÖNTEMİ GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Prof. Tabip Albay Güngör Sobacı tarafından dünyada ilk kez geliştirilen, sarı kantaron bitkisinin kullanıldığı tedavi yönteminde ise hastalığın ilerleyişinin durdurulmasında büyük başarı elde edildi. 2000 yılından beri yürüttüğü çalışmasında hastalara bu bitkinin ağız ya da damar yoluyla verildiğini kaydeden Sobacı, bu tedavinin klasik yönteme göre zaman ve maliyet avantajı olduğunu belirtti. 1-2 yıl süren klasik tedavide yılda 4-6 seans uygulanmasının gerekli olduğuna dikkati çeken Sobacı, geliştirdiği yöntemde ise toplam 3 seansın yeterli olduğunu söyledi. İlacın verilmesinden 6 saat sonra hastanın gözündeki sarı noktada oluşan damarların lazerle kurutulduğunu anlatan Sobacı, 3 ayda bir kontrol edilen hastanın bu süre içinde günde 3 kez ilacı almaya devam ettiğini kaydetti. Sobacı, bunun hem yeni damarların oluşmasını engellediğini, hem de hastanın psikolojik açıdan rahatlamasını sağladığını bildirdi. Klasik tedavi yönteminin seansının maliyetinin en az 2 bin YTL, bu yöntemin seansının maliyetinin ise 30 YTL olduğunu kaydeden Sobacı, ayrıca geliştirdiği yöntemin yan etkilerinin diğer yönteme göre ?yok denecek kadar az? olduğunu anlattı. Sobacı, ağızdan uygulanan tedaviyi alan hastaların 3 yıldır izlendiğini ve 4. yıla girildiğini belirterek, bu hastaların yüzde 18'inde görme artışı, yüzde 20'sinde görme kaybı olduğunu, yüzde 64'ünde ise görme düzeyinin korunduğunu söyledi. Sobacı, damar yoluyla tedavi uygulanan hastaların takibinde 3. yıla girildiğini belirterek, bu vakaların yüzde 6.5'inde görme artışı, yüzde 6.5'inde görme kaybı olduğunu, yüzde 87'sinde ise görme düzeyinin korunduğunu kaydetti. Sobacı, henüz bilimsel çalışma aşamasında olan yöntemin Sağlık Bakanlığından gerekli iznin alınmasından sonra yaygınlaştırılabileceğini belirtti. SARI KANTARON NEDİR Çok eskilerden beri içinde pek çok iyileştirici ve doğa üstü güçler olduğuna inanılan sarı kantaron, halk arasında ?kanom?, ?kılıç otu?, ?mayasıl otu?, ?yara otu? gibi adlarla biliniyor. Dümdüz ayakta duran ve 90 santimetreye kadar yükselebilen bitkinin sarı çiçekleri, ezildiğinde kırmızı bir sıvı salgılıyor. Sarı kantaron, 2 bin 200 metreye kadar yüksekliğe sahip çayırlıklarda, orman ve tarla kıyılarında yetişiyor. Bitki çay olarak sinirsel rahatsızlıklara, histeriye ve düzensiz adet kanamalarına karşı da kullanılabiliyor. Kantaron yağının ise dıştan kullanımda yaralara, çatlaklara, lumbago ağrılarına ve güneş yanığına karşı çok etkili olduğu bildiriliyor. http://www.tamtip.com/detay.php?iid=...=1252&olay=mak |
16-04-2009, 12:45 | #60 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-10-2007
Şehir: Istanbul/Syndey
Mesajlar: 1,003
|
Teklifiniz hala geçerli mi? Aradan uzun zaman geçmiş gerçi ama |
|
|