28-08-2015, 22:38 | #31 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 06-05-2015
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 20
|
Yumurta kabuğunu işleyip kalsiyum olarak muhafaza etmek
Alıntı:
Estağfirullah. Şu an için vardığınız çıkarımlar en temel hali ile doğru. Madem yol kat ettik, zaman da mevcut, sorulara devam edelim: 4-) Bu konu biraz detaylı. Topraktaki her besin maddesi, belirli bir ph aralığında alınabiliyor. Şu şema size fikir verir: Eklenti 573065 Yani ph yükseldikçe bazı besin maddelerinin alımı artar. Tam tersi olarak olarak ph düştükçe de alımı kolaylaşan besin maddeleri vardır. Lakin ph 7 (nötr) olduğunda, tüm besin maddeleri optimum seviyede alınabilir hale geliyor. İşte bu yüzden ph çok önemli bir konu. Aksi halde, yetiştirdiğimiz bitkide besin noksanlıkları ve bunlara bağlı sorunlar ortaya çıkmaya başlar. (Bkz. Potasyum bakımından zayıf topraklarda yaprak leke hastalıklarının artması) Peki ph'ı nasıl değiştirebiliriz? Temel olarak 3 yolu var. 1-) En etkili yol, toprağa aşırı miktarda bitki besin maddesi vermek. Bu yöntemde, ph'ı yükseltmek yahut düşürmek için bazı besin maddelerini kullanıyoruz. Mesela? En çok kullanılanları: - Ph'ı düşürmek istiyorsak (asitleştirme) kükürt. (Toprak yapısına göre değişmekle birlikte, ortalama her 0,5 puan için 30-60 kg/da arası bir miktar önerilir) - Ph'ı yükseltmek istiyorsak (alkalileştirme) Kalsiyum (kireç). Miktarlar toprağın yapısında öte analiz ile belirlenir. İşte şimdi zurnanın zırt dediği yere geldik.. Siz "benim bir sürü yumurta kabuğum var, bunlar nasıl olsa organik. Atayım bunları toprağa, bol bol kalsiyum. Oh miss" diye düşündüğünüzde, toprağa "kontrolsüz" bir şekilde yoğun kalsiyum vermiş oluyorsunuz. Sonuç? Ph'ı yükselttik. Bitki "demir"i alamamaya başladı. Bitkinin rengi soluk bir görüntü aldı. Dertsiz başımıza dert aldık. İşte bu nedenle "yumurtaya yüklenmeyin" diye uyardık sizi. Çünkü hem alınabilir forma dönüşmesi uzun sürüyor, hem de durduk yere toprağınızı sakatlayabiliyorsunuz. Olması gereken, her maddenin ihtiyaç duyulan miktara olmasıdır. Fazlası (menşei organik olsun **** olması) başa beladır. 2-) Organik Maddeyi arttırarak. Peki bu nasıl oluyor? Çok detay konular ama en öz hali ile organik madde, faydalı bakteri sayısı arttırıp toprağa ayar veriyor. 3-) Aşırı sulama ile. Bu yöntem sadece alkalileştirmede kullanılır. Sakıncalıdır. Yöntemden çok, bir sonuç olarak ortaya çıkar. *** 5-) Bu noktada bir usul hatanız var. "Toprakta şöyle olsa, bitkinin de ihtiyacı bu kadar olsa, şunu şunu verirsek başarıya ulaşır" gibi bir mantık olmaz. Olması gereken sıralama şudur: - toprak analize gönderilir. - çıkan sonuçlara göre bir "UZMAN", hangi bitki ekilecekse ona göre bir gübreleme programı hazırlar.öeksik elementlerin ne miktarda ve hangi kaynaktan sağlanacağı işte "tam bu noktada" belirlenir. - gübreleme yapılır (bitkiyi ekmeden önce yapılan bu gübrelemeye taban gübrelemesi denir) ve ardından ekim/dikim yapılır. - bitki izlenir, vejetatif gelişim dönemi ve kondisyon durumuna göre yaprak analizi yapılır. - toprak analizi ve yaprak analizi mukayese edilir. Toprakta bulunmasına rağmen bitkinin topraktan alamadığı besin maddeleri olacaktır. Bunlar tek tek tespit edilir ve gerekli takviyeler toprak ve yaprak gübrelemesi ile yapılır. - ihtiyaç halinde son madde tekrar edilir. Profesyonel yöntem budur. Amatör iseniz, toprağı, total miktarının %10'u kadar fermante çiftlik gübresi ile harmanlanıp ekim/dikim yapılır. Ha yok, ben illa bitkinin ihtiyaç duyacağı maddeleri hesaplayacağım, üstüne yetmez gibi, bunları organik tabanlı materyallerden temin edeceğim derseniz, kendi seçiminiz. Kayışı yakarsanız mesuliyet kabul etmem Beyin bedava Düzenleyen sebazios : 29-08-2015 saat 20:28 |
|
29-08-2015, 14:18 | #32 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Alıntı:
Derseniz ki o kadar koymakta sakıncalı tamam kabul ettim.Zaten şu saatten sonra solucan gübresinden başka(Her fırsatta yanmış ahır gübresi diyorsunuz solucan gübresi onun yerini tutmaz mı gerçekten merak ettim) bişey kullanmıcam heralde çaylar ve enzimler hariç. Şu konuda hem fikir olduk elime kaşığı alıp domates kalsiyum sever yapıştır,meyve bağlama zamanı muz kabuğunu yapıştır şeklindeki uygulamalar fayda edecek diye beklerken zarar etme şansı daha yüksek.Bu eksikliklerin belirtileri görüldüğü taktirde bu işlem az miktarda uygulanabilir (mecburen) diyebiliriz sanırım. Belki benim toprağım kalsiyum zengini bir toprak bunu bilemiyoruz,belkide azot zengini,bunu bitki dikilip büyüme aşamasına geçmeden anlayamayız doğal olarakta ek besinler eklememeliyiz diyorsunuz.(kabul ettik)O halde dikim öncesi hiç bir şekilde hazırlık yapmıcaz gibi anlıyorum ev ortamında. Merak ettiğim hayvan gübresi vermekte dolaylı olarak ölçüsüz organik besinler vermek anlamına gelmez mi?Belki toprağım o hayvan gübresini koymadanda zengindir,gerçi bunu balkon şartlarında hiç bir zaman öğrenemicez. Bu bilgileri insanlarımızın çoğunun bilmesi gerek o halde çoğu insan yumurta kabuğunu saksının dibine koyuyor ve başka neler neler. Kendi yaptığım yumurta kabuğu ne kadar kalsiyum zengini ise de azot'da içeriyor.Yani ben bitkiyi birden fazla besin ile besliyorum bağlayacağım nokta şu.Hayvan gübresi haricinde dışarıdan hazır alacağımız organik gübreler deniz yosunu'dur,balık gübresi'dir,karides gübresi'dir, bunlar belki firmalar tarafından labaratuar ortamında ölçülerek yapılıyordur doğrudur yukarıdaki konuşmalardan sonra bunlarıda gelişi güzel bitkiyi besliyorum diye mesela haftada bir kullanmıcaz sonuçta her şey toprağımızın ne içerdiğini bilmekle alakalı ev ortamındada bunu bilemiyeceğimize göre tek şansımız hayvan gübresi,diğer hazır organik gübrelerde işimize yaramayacaktır,olay bu şekildemi kabullenmeliyiz? Şu halde yapmamız gereken bahara kadar bir şey yapmamak,baharda toprağına %10 hayvan gübresi ekle(ben solucan gübresi kullanıyorum) başkada birşey yapma sula yeter diyorsunuz.Hayvan gübresi bitkinin yetişmesi için gereken besinleri dengeli bir şekilde içinde barındırır mı diyorsunuz? |
|
29-08-2015, 17:14 | #33 | ||
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
Alıntı:
Teraziyi, laboratuvari unutun. Sizin uygulama alaniniz da laboratuvariniz da balkonunuzdaki saksilar. Bir avuc yumurta kabugu verirsiniz, bitkiyi yakip yakmadigini gozlersiniz, yakmadiysa bile 1 ay sonra topragi eselersiniz toprakta ne kadarinin geride kaldigina bakarsiniz ve eger islenmemisse bir daha o sekilde vermezsiniz. Kontrollu deney yapin. Ayni bitki cesidinin iki ayri fidesi icin (diger butun kosullar ayni kalmak uzere) bir saksida bir malzemeyi eksik birakin ve bitkinin davranisini gozleyin. Her sorunun cevabini tek bir seferde alamayacaginiz gibi, hata yapmamaniz da mumkun degil ama her hatadan birsey ogrenip hatalarinizi azaltacaksiniz. Siz buyuk olcekten ve karmasik sorulardan basit olanlara ve kucuk olcege indirgeme yapmaya calisiyorsunuz. Aslinda basit olandan baslayip zaman icinde daha karmasik olana gecmeniz gerek. |
||
29-08-2015, 17:33 | #34 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Bu sayfada yazılanlar beni toprağa dokunmaya bile korkar hale getirdi amman bişeyin değeri artar diye.Yumurta kabuğu muz kabuğu konularına aslında bu sene dikip 2 şer 3 er adet domates aldığım bitkilerim sebep oldu internettende araştırınca işte dibine yumurta kabuğu epsom salt(magnezyum sülfat vs) birer kaşık koymayı tarif ediyordu bende denemek amaçlı epsom saltımı sipariş verdim geldi.Yumurtalarıda pişirdik şimdi bu konuşmalardan sonra hepsini bi kenara itiverdim. Benim şahsi kanaatim şuydu domates bu besinleri seviyorsa 5-10 lt lik saksıda 1 er tatlı kaşığı ölçüler o toprağın dengesini bozmaz.Fakat tutupta 1 kg yumurta kabuğu koyarsam o başka onuda yapmayacağıma göre domatesin ihtiyacı varsa koyduklarımdan besinini alır yoksada öyle aman aman denge bozmaz diye düşünüyordum ama dediğiniz gibi konu baya derinlere gitti. Çok fazla kurcaladıkça toprağı sulamamak bile gerek sonuçta ph artabilir,suda kötü bakteriler gelebilir,suda klor fazladır vs vs.Artık iş hastalığa dönüşecek bu sefer acaba yolda giderken kafama tuğla düşer mi?Ayağım takılıp bi yerim kırılır mı . Bence bitkileride kendimize benzetmeliyiz.Ben şimdi yemek yiyeceğim,aslında yemesemde olur dayanabilirim ama acıktım gidip sadece kavun ekmek te yiyebilirim,fasulye yemeği salata ve kavun'da. Bunlardan birer tabakta yiyebilirim,ikişer tabakta.Sonuç birinde az fazla uzanırım ki zararı yok,diğerinde uzanmaya gerek yok zaten az yemişimdir.Amaç beslenmekse bazen hepsinden yenir bazen tek birinden,ama gerçek şudur sürekli mükemmel beslenmek diye bir şey mümkün değil. Sayın Sebazios'un dediği gibi contayı sıyırmaya başladıkmı acaba ufaktan |
29-08-2015, 20:28 | #35 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
Sonraki asamada yumurta kabugunun neden beklentinizi karsilayacak sekilde ise yaramadigini dusunup bir ust seviye bilgi kaynaklarina basvurabilirsiniz. Burdan kabugun hangi formlarda yarayisli oldugu ve o formlara nasil ulasilabilecegini arastirirsiniz. Ornegin yumurta kabugunun isinize yaramadigini dusunuyorsaniz, malzemeyi de degistirebilirsiniz. Tek bir anda butun bilgileri cok buyuk bir titizlikle uygulamaya calisirsaniz, altindan kalkamazsiniz. Soyledigim sekliyle butunu parcalara ayirip her parcayi ayri ayri anlamaya calisarak ilerlerseniz, belki tek bir mevsimde istediginiz basariyi yakalayamayabilirsiniz ama ilerleyen mevsimlerde elde ettiginiz sonuclar daha iyiye gider ve zamanla sizi kendi kabulleriniz bakimindan tatmin edecek bir seviyeye gelir. |
|
29-08-2015, 20:54 | #36 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Yumurta kabuğunu ben toprağa karıştırırım, bir zararını görmedim. Amatör yetiştiriciler olarak amacımız mükemmel sebzeler yetiştirmek ise bu iş bu zamanda imkansız, havadan sudan hastalık kapıyoruz artık tüm canlılar olarak. Örneğin bu sene unlu bit bir felaket gibi bitkiler için (her yerdeler), geçen sene ise mantar hastalıkları çok fazlaydı. Havaların uzun süre soğuk olması da bu sene bitkilerin takvimini şaşırttı... Siz sıcak kompost yapın en doğalı bence. Mutfak atıklarınızı en basiti atın büyük bir çamaşır sepetine (forumda bir yerde okumuştum, iyi bir yöntem gibi geldi imkanım olsa denerdim, denemedim) doğa onu 6 ayda misler gibi kompost yapsın... |
|
29-08-2015, 21:09 | #37 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Aslında o yumurta kabuğuna da muz kabuğuna da ihtiyacım yok zaten birşey dikeceğim zaman solucan gübresi ile toprağımı karıştırıp öyle dikiyorum,yeterli oluyor bu sene gözlemlediğim kadarıyla,tabi enzimde uyguladım. Dediğiniz gibi aslında herşeyin ilacı zaman geçen sene sadece enzimi biliyordum uyguladım.Bu sene için solucan gübresi çayını öğrendim çok güzel bir uygulama ayrıca İrfan çayınıda öğrendim ki o tam bir doğa harikası. Her ne kadar şehirde yaşasamda o yabani otları ırmak kenarından bir şekilde tedarik edeceğim.Yani elimde doğal 4 silahım var zaten.Solucan gübresi,Enzim,Solucan çayı,İrfan çayı, bunları uyguladığım takdirde eksik kalan bir şey kalacağını sanmıyorum. Sırf tecrübe olsun diye az miktarlarda yumurta kabuğu vs denenebilir ucunda ölüm yok ya. Şu anda harıl harıl sayın MeyveliTepe'nin verdiği linklerdeki makaleleri okuyorum toprak üzerine.Forumun en önemli konularını okudum toprağa bakış açım değişti.Bu makaleleride bitireyimde dahada değişecek eminim. Bu arada bir kaç kişininde başını ağrıtacaz gibi görünüyor.Yapıcı eleştirilerinizden dolayı teşekkür ederim. |
29-08-2015, 21:15 | #38 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Alıntı:
Sıcak kompost zor oluyor diye düşünüyorum evde en azından ben ilk denemede pek beceremedim ve zorlamak istemedim ev ortamında ıslak kalsa kurt oluyor ondan sonra uğraş dur balkonda.Ama daha bir kere denedim ilerleyen zaman neyi gözterir bilinmez... |
|
29-08-2015, 21:56 | #39 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 06-05-2015
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 20
|
Yumurta kabuğunu işleyip kalsiyum olarak muhafaza etmek
1945 yılında, Helmont isimli bir bilimadamı ilginç bir deney yapar. Helmont, içerisinde net 90,9 kg toprak olan bir saksının içersine küçücük bir söğüt fidanı diker ve ardından bu fidana "sadece su" vererek büyümesini izler. Hava ve su dışında hiç bir besin verilmeyen bu söğüt fidanı, 5. yılın sonunda topraktan sökülür ve tartılır. Sonuçlar ilginçtir: Fidan artık fidan değil, 76.8 kg ağırlığında bildiğiniz bir ağaç olmuştur. Asıl ilginç kısım ise toprak tartıldığında ortaya çıkar. 5 yıl boyunca hiç bir besin verilmeyen ve bünyesinden 76.8 kg'lık bir ağaç ortaya çıkartan toprak, sadece "0,06 kg" (60 gram) eksilmiştir! Tekrar edelim: 76.8 kg'lık biyolojik verime karşılık toprağın kaybettiği içerik "sadece 60 gram". Bunu neden anlattık? Biyolojik verimi 76.8 kg olan bir 5 yaşında bir söğüt ağacı, 90.9 kg toprağı 5 yılda sadece 60 gram eksiltebiliyorsa, sizin 3 aylık domates fidesi ne kadar eksiltebilir? 1 gram? Belki.. Bitkiler büyümek için temel olarak hava ve sudan faydalanır. Toprakta besin maddeleri, hava ve suyun dengeli şekilde kullanılabilmesi için çok küçük miktarlarda alınan "katalizörlerdir". Bazılarının fazla olması (Bkz. Potasyum) hiç bir sorun yaratmazken, bazılarının fazla olması (Bkz. Çinko) toksisiteye neden olup bitkiyi ciddi şekilde olumsuz etkileyebilir. Organik maddenin çok olması, toprağın penetrasyon direncini düşürmesi, amonifikasyon/nitrifikasyon bakterilerinin artması/hava/su dengesinin sağlanması...... gibi bir çok konu için inanılmaz faydalıdır. Hatta en önemlisidir. Ama bu durum, organik maddenin menşeine bakılmaksızın hesapsızca kullanılabilmesi anlamına gelmez. Burada dikkat etmeniz gereken unsur şudur: Organik maddenin menşei bitkisel kökenli ise, fazla bir hesap kitap yapmadan kullanabilirsiniz. Toprağın bunu tolere edebilme kabiliyeti yüksektir. Lakin hayvansal menşeili organik maddeleri kullanırken, oldukça dikkatli olmanız gerekir. Buna çiftlik gübresi de dahil. Son örnek: yakın bir arkadaşım, "yahu nasıl olsa organik madde" diyerek bir tarlasına, aynı yumurta kabuğu gibi hayvansal üründen arta kalmış bir madde olan "peynir suyu" ile gübreleme yaptı. Tek kelime ile yoprak çöktü. Arazide doğru düzgün "ot" dahi yetişmemeye başladı. 27 dekar (27.000 m2) arazi 6 yıllık uğraşlar sonunda ilk kez bu yıl ürün vermeye başladı. O da çok düşük bir rekolte ile. Sonuç olarak siz hobi olarak bu işi yapıyorsunuz. Denemeler yapmanız, çeşitli sonuçları merak etmeniz, en kötü ihtimal elinizdeki az miktar toprağı kullanılmaz hale getirir. Telafisi mümkündür. Lakin 450 dekar arazide yapacağınız bir hatanın telafisi olmaz. Kayış yanar Şahsen bizim bu denli ürkek ve hassas davranmamızın deneni bu. Ama yine de size bir öneri: "Teraziyi elde elden bırakmayın". Çünkü uzay mekiği dahi üretebilen insanoğlu, toprağı hala üretemiyor. |
29-08-2015, 22:20 | #40 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Alıntı:
Ayrıca o söğüt fidesini sularken şunu ölçmüşlermi her koydukları 3 lt sudan ne kadarı alttan sızmış ne kadarını bitki almış ne kadarı buharlaşmış ve suyun içinden toprağa katılan toz vs katı madde miktarı ne kadar?Olaya hangi pencereden baktığınızlada biraz alakalı değil mi? Eğer 60 gr kayıp ile o kadar ağaç oluyorsa benim evdeki toprak 7 sülaleme domates yetiştirir o mantıkla bakarsak |
|
29-08-2015, 22:29 | #41 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 06-05-2015
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 20
|
Yumurta kabuğunu işleyip kalsiyum olarak muhafaza etmek
Alıntı:
Araştırma 1940'lı yıllarda yapılıyor. Yapan bilimadamı da malumunuz sizlere ömür. Not: 1 dekar (1000 m2) alandan iyi bakım ile (yumurta kabuğu kullanılmadan ) net 23-24 tona kadar domates alınabiliyor. 1 metrekareden tek batımda 23-24 kg domates alınabilir demek bu. Ki bu verim tarla şartlarında. Bahçe şartlarında daha da artacaktır. |
|
29-08-2015, 22:43 | #42 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Neyse kafayı az nadasa bırakalım ki verim artsın, en azından şimdilik.En doğru yol deneyerek öğrenmek ticari amaçla yapılan bir şeyde olmadığına göre sıkıntı olmayacaktır. Esas can alıcı noktaya cevap alabilirmiyim?solucan gübresinin koyun gübresinden eksik yönleri var mı?Azot biraz eksik galiba? |
29-08-2015, 22:51 | #43 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Uzerinde calisilip, belli hesaplamalara gore ornegin birim biyokutleden ne kadar mineral/besin maddesi elde edilecegi uzerine ozel bir calisma yapmiyorsaniz, hassas teraziyle olcumu biyodinamik/ekolojik tarim esasina dayali temel toprak uygulamalari icin onermek isin dogasina aykiri olur. Ozel bir uygulama yapilip fayda/zarar iliskisine bakilacaksa ayri mesele. Peynir suyunun koskoca araziye dokulmesinin hesapla degil, ortak akilla (ing. common sense) ilgisi var. Yani teraziyle olcup ona gore peynir suyu dokmeden once peynir suyunu butun araziye yayip yaymamayi etraflica dusunebilir ciftci |
29-08-2015, 23:07 | #44 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
|
|
29-08-2015, 23:15 | #45 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Alıntı:
Bu uygulamalarin hepsinde neyin nasil yapilacagina sizin karar vermeniz gerek. Ondan sonra "bu boyle oldu, niye boyle oldu?" diye sorabilirsiniz. Uygulamanin once sizi tatmin etmesi gerekli yoksa burda herkesin tercih ettigi ve tavsiye edecegi uygulama farklidir. |
|
29-08-2015, 23:21 | #46 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-08-2013
Şehir: Samsun
Mesajlar: 656
|
Kabukla ilgili değil,toprağa ek başka malzeme karıştırmadan sadece hayvansal gübre kullanırsam, organik gübre olarak %10 koyun gübresi tavsiye ediliyor her fırsatta.Benim en kolay ulaşabileceğim solucan gübresi,o yüzden sordum solucan gübresinin koyun gübresinden eksik yönü var mı yetersiz kalacağı bir besin varmı diye? Düzenleyen erkanbey : 29-08-2015 saat 23:30 Neden: yazım hatası giderildi |
30-08-2015, 00:26 | #47 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Bu başlık yumurta kabuğu ile ilgili ve sanırım yumurta kabuğu ile ilgili yazılmadık bir şey kalmadı artık. |
28-11-2017, 08:38 | #48 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-07-2017
Şehir: Tokat
Mesajlar: 6
|
Alıntı:
"10 gram temiz ve kuru yumurta kabuğu havanda dövülerek veya blender’da çekilerek toz hale getirilir. Bir kaba 400 gr %5’lik sirke konur (marketlerde satılan sirkeler %5’liktir), toz haline getirilmiş yumurta kabukları sirkeye ilave edilir. 2-3 gün boyunca sık sık karıştırılarak bekletilir. Kabarcıklar çıkaran karışımda sürenin sonunda yumurta kabuklarının tamamen eridiği, dipte çökelti kalmadığı görülür. İçinde yumurta kabuğu eritilmiş sirke 20 litre suya karıştırılarak domateslerin yapraklarına püskürtülür, böylece herhangi bir kimyasal ürüne gerek kalmadan kalsiyum takviyesi yapılmış olunur." Bu şekilde verseydiniz soruyu soran kişinin aklını karıştırmadan net ve anlaşılır bir hale gelebilirdi konu, sırf o linke bakmadım diye çok zaman kaybettim ve kaybettiğim zaman zarfı içerisinde sürekli kınadım sizi. Konuyu çözüm içeren bir cümle yerine kafa karıştıran birton cümle sarfettiğiniz içinç... @birnefestoprak @erkanbey @sebazios Haşlanmış yumurtanın suyunu kullanan ve kullanılmasını tavsiyede edenler yazanlar cizenler videolar izledim.. Peki bu haşlanmış yumurta suyuna karışan kalsiyum bitkinin alabileceği kullanabileceği kalsiyum mudur yoksa anlatılanlar hikaye mi bir de o bilgilerinizi, düşüncelerinizi alalım.. |
|
28-11-2017, 13:58 | #49 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2012
Şehir: Ankara/Morgantown
Mesajlar: 2,797
|
Sn MeyveliTepe, içine link ekleyince kızılan mesaj icat etmiş Alıntı:
|
|
28-11-2017, 14:17 | #50 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 26-11-2011
Şehir: Trakya bea :)
Mesajlar: 1,359
|
Alıntı:
|
|
28-11-2017, 18:18 | #51 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
|
|
28-11-2017, 20:33 | #52 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Foruma üye olma zamanınız 2017. 23 Ağustos 2015'de yazılmış ve bu başlığın ikinci mesajı olan mesajımı alıntılayarak linkini verdiğim yazıyı okumamak suretiyle sürekli kınadığınızı söylüyorsunuz. Bu başlık topu topu iki sayfadan oluşuyor. Yani alıntıladığınız mesajın bulunduğu sayfayı kolayca aşağı doğru kaydırdığınızda başka mesajlar da ekranda görünür, dolayısıyla da okunur hale geliyor. Hadi linki okumadınız. 28 Ağustosta 2015'de, ilk mesajdan topu topu beş gün sonra yazılan ve aynı sayfada bulunan #28 nolu mesajı da mı okumadınız? Bana kalırsa, ne kadar sürdü bilmiyorum ama, "sürekli kınama" durumu ile kendi kendinize eziyet etmişsiniz. #28 nolu mesajın linkine de bakmak zor gelirse bundan bir önceki sayfa diye tarif edeyim. |
|
25-07-2020, 21:57 | #53 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 22-07-2020
Şehir: Bursa
Mesajlar: 11
|
büyüyemeden çürüyen kabaklar için de 2 nolu mesajda anlatıldığı gibi kalsiyum takviyesi yapmak uygunudur? |
01-07-2022, 17:17 | #54 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
-Tamamen erimesi mi gerekiyordu yoksa olduğu kadar yeter mi? -Daha uzun süre beklesem erir mi? |
|
01-07-2022, 20:12 | #55 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Böyle şeyler için elimde glacial asetik asit (%100'lük) oluyor. Onu saf su ile (RO sistemden elde edilmiş su) ölçerek tam oranında kullanabiliyorum. |
|
02-07-2022, 09:54 | #56 | |
Ağaç Dostu
|
Sirke
Alıntı:
Sirke yapma yöntemimi alta yazıyorum. Müsait olduğunuzda yöntemde kusur var mı, bilgi verirseniz sevinirim. -5lt bidonun en az 1/3'ünü 4-5'e bölünmüş elma ile dolduruyorum. -Bir su bardağı doğal sirke koyuyorum.(Bir fiske de tuz) -Bidonu, üstte 4 parmak boşluk kalacak şekilde, suyla dolduruyorum. -Kapak yerine, hava alsın diye, tülbent sarıyorum -Günde birkaç kere oklava ile karıştırıyorum. -Elmalar dibe çökünceye kadar karıştırmaya devam ediyorum. -Elmalar çökünce karıştırmayı bırakıyorum. Öylece bekliyor. -Üst kısmında sirke anası oluşuncaya kadar beklemeye devam ediyorum. -Sirke anası oluşup dibe çökünce süzüyorum, şişeye koyuyorum, bir kaşık da bal koyup ardiyeye kaldırıyorum. --- |
|
02-07-2022, 11:51 | #57 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Alıntı:
Bir zamanlar blogda bir tarif yazmıştık. Benzeri başka tarifler de var tabii. Ancak şunu akılda tutmak lazım; ev yapımı sirkeler, kullanılan meyve(ler)in özütünü içeren, sirkenin ana kimyasal maddesi asetik asit içermekle beraber damak tadına uygun, nefaseti hedef alan uygulamalardır. Sirkenin %5 asetik asit içermesi, fabrikasyon sirkelerde ölçülerek elde edilen, gıda kullanımında "uygun" kabul edilen bir orandır. Doğal sirke sürecinde, gerek bileşenlerin miktarları gerek sirkeleşme sürecinin koşulları, sonuçta oluşan sirkenin asetik asit oranını da belirler ve bu oran doğal koşullarda %0 - %7 arasında değişebilir. Yani mutlaka %5 olur diye bir durum yok. Çok özet de olsa, ev yapımı sirkede ortaya çıkan nihai asetik asit oranını etkileyen koşulları sayarsak; 1. Meyvedeki ve eklenen şekerin toplam miktarı. Bu ölçülmesi çok kolay olmayan bir değerdir. Meyve suyu değil de doğrudan meyve kullanılıyorsa daha da zordur. Zira meyvelerde bulunan şeker miktarı standart değildir. Aynı çeşit elmada bile, yetişme koşullarına göre şeker miktarı değişir. Bunun emniyetli yolu meyvenin suyunu sıkıp brix değerini ölçmek, buna göre ilave su ve ilave şeker miktarlarını hesaplamaktır. Sonuçta içinde şeker çözünmüş suyun belli bir brix değer aralığında olması beklenir. 2. İçinde çözünmüş şeker (ve başka meyve bileşenleri) olan sıvının alkolleşmesi süreci. Bu sürecin koşulları, maya ve alkol üretmek kaabiliyeti bakımından mayanın cinsi, ortamdaki oksijenin durumu. Karmaşık bir süreçtir. Ev yapımı sirkelerde genelde dışarıdan maya konmaz, meyve kabuğundaki mayalardan faydalanılır. Ancak bu mayanın kaabiliyetlerini bilemezsiniz, tesadüfidir. Buna karşın bazı hazır maya kültürlerinin bu kaabiliyetleri önceden bilinir ve ona göre kullanılabilir. Bu süreçte, mayaların (cinsine de bağlı olarak) oksijeni nereden elde edeceği de önem kazanır. Sirke kavanozunun ağzı baştan itibaren açık ise, bol zahmetsiz oksijen ile mayalar kendilerini üremeye verirler. Oksijene kısıtlı ulaşırlarsa şekeri sentezlemeye girişirler ve oksijeni şekerden elde ederler. Bu sayede alkolleşme gerçekleşir. Neticede, mayaların sıvıdaki şekerin tamamını alkole dönüştürmesi beklenir. Bu süreçte olabilecek kontaminasyonlar da önemlidir. Söz gelimi ortamda lactobacillus varsa, mayalardan erken davranıp şekeri laktik asite çevirmeye de başlayabilir. Kavanozun içinde bulunduğu ortam ısısı da çok önemli bir parametredir. Sıcaklığın yeterli olmadığı durumda, mayalar etkisiz kalıp alkolleşme de yetersiz olabilir, lactobacillus için daya uygun bir ortam oluşabilir. 3. Sıvıda oluşmuş alkolün asetin asite dönüşmesi ise sirke için nihai süreçtir. Bu süreçte, sıvıdaki alkol, oksijenin varlığı ve belli sıcaklık koşullarında acetobacter ailesi bakterilerce asetik asite dönüştürülür. Burada da sıcaklık ve oksijen varlığı önemlidir. Ayrıca sürecin tam zamanında sonlandırılması da önemlidir zira, oksijen varlığında, ortamda alkol kalmamışsa bakteriler bu kez kendi ürettikleri asetik asiti tüketmeye başlarlar. Öyle ki sonunda tamamen suya dönüşebilir. Neticesi, çok aşamalı ve hayli karmaşık bir süreçtir. Özetin de özeti, asetik asit miktarı, başlangıç şekerine, mayaların kaabiliyetine ve oluşan alkolün oranına, acetobacter faaliyetine, sürecin zamanında sonladırılıp sirkenin zayıflamasının önlenmesine, sıcaklığa, farklı aşamalardaki farklı oksijen yönetime vs. bağlıdır. Ev yapımı sirkelerde %5 asetik asit oranının elde edilebilmesi mümkündür ama çoğu zaman pek gerçekleşmez. Tam bir ölçü olmasa da bitmiş bir sirkenin pH değeri 3.3 gibi olmalıdır. Bu değer %5'e karşılık gelecek şekilde asetik asit içerdiğini işaret eder. Oysa pH 4,5 sirke de kokusuyla ve tadıyla sirke izlenimi verir ama asetik asit içeriği çok düşüktür. Sürece lactobacillus karışmış ve laktik asit üretmiş ise pH da bizi aldatabilir. Nereden nereye |
|
02-07-2022, 19:45 | #58 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
18-07-2022, 01:13 | #59 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Oldu mu? |
20-07-2022, 05:01 | #60 |
Ağaç Dostu
|
Kusura bakmayın farketmedim soruyu. Kendi sayfamda paylaştım videosunu. Öncekine göre daha iyi, kaşıkla karıştırırken sürtünme sesi gelmiyor ama dibinde bir tortu var. Bir de 2 bardak koyduğum sirke 3-4 günde 1 bardağın altına düşüyor. Hava sıcaklığından olsa gerek. Durum bu --->>> halcur / Bahçe |
|
|