agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Mutfak > Kiler
(https)




Beğeni Düzeni305Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 29-04-2010, 15:14   #271
Ağaç Dostu
 
aygün's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-10-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,796
Tabi, açık süt... Bir süredir mayalıyorum ve gerçek yoğurt tadını almaya başladım çocukluğumda bıraktığım. Yazık ki sistem vahşi. Tüketimin tek ölçüt olduğu ve sorgulanmadığı sürece yani teba olmanın ötesine geçilemediği ve bu kanıksandığı sürece toplumca daha çok sömüreleceğe benziyoruz.
Evet sütü yayvan bir kapta kaynatmak daha mantıklı...sağlıcakla kalın.

aygün Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-07-2010, 12:56   #272
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 02-09-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 94
Arkadaşlar yeni edindiğim bir bilgiyi hemen sizlerle de paylaşmak istedim.
80 yaşlarında olan teyzemden ara sıra anneannemin uygulamalarına ilişkin bilgiler alırım. Geçenlerde koponesti yaptım, anneannemin yaptığı gibi iyi olmadı. Püf noktası için teyzemi aradım. Konu peynir, yoğurt yapımlarına kadar geldi.
Anneannem yoğurt mayalamak için maya olmazsa tarhana kullanırmış. Tarhanada da yoğurt var ya ondan dedi teyzem. İşin bakteri, asit kısmı benim bildiğim konular değil. Belki bilen arkadaşlar varsa bu konudaki bilgilerini bizimle de paylaşırlar.
Yani; meyve, bakliyat, sirke, tarhana vb mayalarıyla yapılan yoğurtlarla çiğ damlası, karınca yumurtası vb. yapılan geleneksel yoğurtların insan beslenmesindeki katkıları, farkları nelerdir, hepsi aynı kapıya mı çıkıyor..
Ha, bunları bilsek ne olacak bilmesek ne olacak derseniz Nasrettin Hoca'nın dediği gibi sen de haklısın kardeşim derim. Zira şimdi artık elimize aldığımız sütün içeriğinden endişe duyup zararsız süt bulmak için kıvranıyoruz.

Neyse, konuyu tarhanayla açtık, tarhananın şifasına sığınıp tarifimizi verelim

Tarhanadan yoğurt mayasının elde edilmesi:
Anneannem tarhanayı suda ıslatıp biraz beklermiş. Tarhana dibe çökünce üstteki suyundan alıp yoğurt mayalarmış. Ben henüz denemedim. Deneyince sonucu da paylaşırım.

süreyya Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-07-2010, 13:04   #273
cuu
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 08-07-2010
Şehir: BALIKESİR
Mesajlar: 33
Yoğutlarınızı 1lt lik konserve şişelerine mayalayın göreceksiniz daha uzun ve taş gibi yoğurt olacaktır ve şişelere çok maya atmayın 1 tatlı kaşığı yeterli sütün sıcaklığıda küçük serçe parmağınızı yakmasın 3,5 saat kapalı tutun yani sarın bakın çok güzel yoğurdunuz tutmuş olacakdır saygılar.

cuu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-07-2010, 18:46   #274
Ağaç Dostu
 
begonvil 14's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2008
Şehir: Bolu
Mesajlar: 239
Sayın Cuu
Bugün 2.5 lt lik süt alıp kaynattım. 2 tane yarım lt. lik kavanoza, kalanını da tencerede mayaladım. 4 saat sonra üzerindeki örtülerini açtım. Biraz daha bekledikten sonra buzdolabına koyacam. Sonuç yoğurtlarım tutmuş. Cam kavanozda mayalanınca en geç ne kadar zamanda tüketmek gerekiyor? Yoğurdun ekşime süresi nedir?

begonvil 14 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-07-2010, 21:42   #275
Ağaç Dostu
 
Sarıcan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2008
Şehir: Küçükyalı-ISTANBUL
Mesajlar: 1,498
Galeri: 32
Bu akşam ikinci yoğurt denemesini yaptım. Maya ilk yaptığım mayadan. Biraz önce açtım üstü ilk mayalanmış yoğurt gibi sert görünmüyor. sanki biraz daha sulanmış gibi. Gece buzdolabına kaldıracağım sabah tadına bakarız artık.

Evin programı uygun olursa seve seve gelirim. Birde Karınca yumurtası deneriz olmazsa. Bakalım hangisi daha güzel olacak ama bence en önemlisi süt. Sokak sütçülerinden çok fazla su katılmamış süt bulmak lazım. Günlük sütlerin yağı alındığından o beklediğimiz kaymaklı taş gibi yoğurt olmuyor.

Sarıcan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-07-2010, 06:52   #276
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Sarıcan,

Yoğurt yaptıktan sonra en az 48 saat buzdolabında bekletirsen hem daha katı, hem de kaşığı batırdığında daha az sulanan bir yoğurt elde edersin. Ayrıca yoğurdu metal değil tahta kaşıkla almak gerekiyor. Hatta daha ileri gidecek olursak tahta kaplarda yapkmakta fayda var.
KOlay gelsin.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2010, 10:15   #277
Ağaç Dostu
 
Sevgi Durul's Avatar
 
Giriş Tarihi: 02-08-2009
Şehir: Manisa Eskişehir
Mesajlar: 8,524
Galeri: 765
Koyun sütü ile yapılan yoğurt hem daha lezzetli, hem de katı oluyor. Koyun sütü bulabilme imkanı olanlar, denerlerse beğeneceklerdir.
Name:  koyun yoğurdu.JPG
Views: 7119
Size:  28.6 KB

Sevgi Durul Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2010, 10:21   #278
Ağaçsever
 
madre's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2010
Şehir: Almanya
Mesajlar: 58
Bende uzun süre yogurt yapma aslinda yapamama sürecinden sonra yaklasik iki yildir cok güzel yogurt yapiyorum.
Maya cok önemli. Benim gibi yurt disinda olanlar maya bulmakta epey zorlaniyor.Cok cesitli yogurtlar denedim olmadi.En sonunda burada Türk marketinde satilan gazi adli mavi kutulu bir yogurdu denedim iste bu dur dedim.Mükemmel oldu.Nasil mayaladigimi kisaca anlatmaya calisiyim.

Ilk önce kutu süt aliyoruz ki burada günlük süt yok göremedim ben, bunca yildir buradayim.Ama kesinlikle paket sütlerin icinde, hic bir katki maddesi ve koruyucu yok cünki, EU standartlarinda yasak.
Neyse efendim,sütü bir güzel isitiyoruz kaynama seviyesine geliyor...Hatta kayniyor...Daha sonra istedigimiz bir kabin icine aktariyoruz ben cam kavanozda yapiyorum.daha sonra ilinmasini bekliyorum.Daha sonra asil mayalanmasi gereken yere yerlestiriyoruz...
Mayamiz asla soguk olmuyacak, mümkünse bir kac saat önceden dolabtan cikartip oda isisinda ilinmasini bekliyoruz.En son sütten bir kasik süt alip mayayla karistiriyoruz en sonunda sütün icine katip bir iki tur karistirip hic yerinden oynatmadan, eksi istiyorsaniz 8 saat,tatli bir yogurt istiyorsanizda 5 saat bekletip yine hic oynatmadan dolapta bir gün bekletiyoruz
(dolapta kapagi kapali kalirsa cok eksiyor ve sulu bir yogurt oluyor acik birakilirsa suyu buhar olup gidiyor kati kivamli güzel bir yogurt oluyor) sonra afiyetle yiyoruz.

mayalamada benim en cok yaptigim hata ise sütü hic kaynatmiyordum ilitip hemen mayaliyordum bu yüzdende yogurdum olmuyordu.Garip bisi oluyordu uzadikca uzuyordu yogurdum.
ama artik yogurt profu oldum) asla disardan yogurt alip da yemiyoruz mis gibi ev yogurdu varken

2 litre süte kücük bir kase yogurt yeterli geliyor.

Emine Akman beğendi.
madre Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2010, 10:44   #279
Ağaç Dostu
 
Sarıcan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-11-2008
Şehir: Küçükyalı-ISTANBUL
Mesajlar: 1,498
Galeri: 32
Sn. madre,

Almanya' da karınca vardır herhalde. Karınca yuvasından aldığınız toprakla maya yapmayı hiç denediniz mi?

Sarıcan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-07-2010, 16:53   #280
Ağaçsever
 
madre's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2010
Şehir: Almanya
Mesajlar: 58
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan Mesajı Göster
Sn. madre,

Almanya' da karınca vardır herhalde. Karınca yuvasından aldığınız toprakla maya yapmayı hiç denediniz mi?
Hemde alasi var istemediginiz kadar cesit cesit)
Acikcasi hic denemedim,ben biraz pimpirikli biriyim)bura da sizlerden cok okudum ama bana pek hijyen olucakmis gibi gelmiyor.Karinca toprak yumurta pek ic acici degil)
Ama sizler deneyip güzel yogurtlar yaptiginiza göre ve sizlere birsey olmadigina göre mutlaka iyidir
Ama artik mayam var gerek kalmadi baska yöntemlere
Bügün 4 saat önce 2 kilodan süt mayaladim bir 4 saat sonra kaldirip dolaba koyacagim umarim buda digerleri gibi cok güzel olur
Biz ailecek yogurt'u cok yiyoruz her sofrada vardir mutlaka..Saglikli olduguna cok inaniyorum kizima da hemen hemen hergün yediriyorum ya ayran olarak ya da icine meyve koyarak

madre Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2010, 02:32   #281
Ağaç Dostu
 
Delimus's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-05-2009
Şehir: Adana-Nernek Köyü
Mesajlar: 757
Pastörize süt yani paket sütle yoğurt yapmak istiyorsanız tereyağ atarsanız yoğurtunuzdan istediğiniz verimi ve lezzeti alırmışsınız.Hazır Kaymakta olabilir.Köy peniri aldığımız inekçimiz söylemişti,Ona en çok sorulan soruda buymuş

Delimus Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-07-2010, 10:36   #282
Ağaçsever
 
madre's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-07-2010
Şehir: Almanya
Mesajlar: 58
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan Mesajı Göster
Sn madre,

Denemesem bende sizin gibi düşünürdüm. Bir kaç dakiaka önce bir hafta önce mayaladığım yoğurdun sonunu yedim. Hala şeker gibi. Ben karınca yumurtasından yapmadım. Karınca yuvasından aldığım toprakla yaptım. Toprak süte karışıp çamur olmasın diye toprağı bayan çorabından yaptığım bir keseciğin içine koyup kavanoza öyle bıraktım. En küçük bir toprak karışımı olmadı.

Maya oluştuktan sonra normal yoğurdunuzu mayalaıyorsunuz, ondan sonra maya olarak yaptığınız yoğurdu maya olarak kullanarak devam ediyorsunuz. Şiddetle tavsiye ediyorum. Uzun süre ekşimeden ve tam yoğurt tadıyla yoğurt yemek istiyorsanız bir deneyin. En fazla bir litre sütü boşa harcamış olursunuz. Ama garanti ederim tadına doyamayacaksınız.
Mutlaka öyledir inaniyorum size.Bir gün cesaret edebilirsem denerim.Tesekkür ederim ilginize...






Delimus
Dedigin cok mantikli ben sütlacin icine koyarim bir kasik tereyagini üstünde güzel bir tabaka olusur bayilirim onu yemege...Yogurt yapiminda da denemek lazim..Benim aklima birde su geldi yazinizi okurken, acaba süt kremasi da olur mu!!!Burada marketlerde kücük pastik bardaklarda süt kremasi satiliyor ben genelde mantar corbasive kremali tavuk vs... yapiminda kullaniyorum.Bakin heyecanlandim simdi eminim ki ollur bir daha ki denemede ondan bir bardak ekliyecegim.Mutlaka Türkiye'de de marketlerde vardir sizde deneyin..
Buralarda yasayan arkadaslara da söyle diyeyim her markette var adi "slagsahne"bir eksisi var birde normal süt tadinda tatli olan bu dedigim süt tadinda olan yani tatli olan.Bir daha ki denemem de buraya sizlere aktaracagim hatta bugün **** yarin deneyecegim...

madre Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2010, 23:06   #283
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 24-02-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
Ben uzun bir süredir şöyle kıvamlıca bir yoğurt yapmak istiyordum. Burada yazılanlardan da faydalandım. Henüz deneme fırsatım olmadı ama internette araştırma yaparken bir tarif daha gözüme çarptı galiba onu deneyeceğim. Malum kutu süt kullanmak zorundayım onlarda da yağ olmuyor. Devletşah'ın sitesinde kıvamlı yoğurt için marketlerde satılan bildiğiniz gene kutu kremayı süte karıştırmayı önermiş, bana mantıklı geldi.

Eylülde Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-09-2010, 21:12   #284
Yeni Üye
 
gurbet kusu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 09-09-2010
Şehir: oberhausen almanya
Mesajlar: 5
sevgili madre almanyanin neresinde oldugunuzu belirtmemissiniz ama ben sonunda ciftlik sütünü buldum,ciftlige gittigimde inekler gözümün önünde sagiliyorlardi,bu arada almanyanin NRV eyaletinden yaziyorum.20 kilo taze inek sütü aldim,12 kilosuyla ilk peynirimi kalani ilede ilk yogurdumu yaptim.peynirin birkac gün daha olgunlasmasi lazim ama koca tencere yogurdu birkac günde afiyetle yedik,maya olarak sag olsun kütahyali hemsehrilerim yardimci oldular türkiyeden gelme yogurt kullandim.simdi artik benimde yogurt mayam var ve kaybetmeyi kesinlikle düsünmüyorum.bu gün hanimin tesviki ile marketten biyolojik taze süt"FRISCHE MILCH"aldik 5 litre yarin ilk isim kendi mayamla birde bunu denemek olacak,haa unutmadan hidirellez sabahi kesin bahcede cig topluyo olacagim emin olun.bu güne kadar pastirma ,sucuk,ve en sonunda da yogurt ve peynirimi de yaptim ya benden mutlusu yok ,sevgile kalin.

gurbet kusu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2010, 13:57   #285
Ağaç Dostu
 
nariçi's Avatar
 
Giriş Tarihi: 28-09-2008
Şehir: Gaziantep-Adıyaman
Mesajlar: 3,411
Galeri: 8
http://www.radikal.com.tr/Radikal.as...&CategoryID=79

Bir tv proğramında da ündüstriyel yoğurtta daha çok türde bakteri olduğunu anlatıyorlardı. Akademisyenlerin son yıllardaki beslenme konusundaki demeçleri inandırıcılığını kaybediyor. Piyasaya sürülenveya sürülecek bir ürün için bir bakıyorsunuz Bir zatı muhterem Prof. başlıyor anlatmaya. Ancak çiftçilerin, veya evlerdeki amatörce hobi üretim ürünleri konusunda bu şüphe olmaz diye düşünüyorum.

Emine Akman beğendi.
nariçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2010, 16:56   #286
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: ist
Mesajlar: 82
Çiğ sütte peynir ve tereyağı için gerekli bakteriler bulunmakla beraber, yoğurt, kefir, kımız için gerekli mikroorganizmalar son derece az sayıdadır ya da bazıları yoktur. Dolayısı ile bu ürünlerin yapımı için dışarıdan starter kültür ilavesi zorunludur. Çiğ süte bu mikroorganizmalar katılır ise yine bu ürünler elde edilir ancak yine çiğ sütten gelen flora zamanla gelişerek ürünü bozar. Dolayısı ile bu ürünlerin elde edilmesinde çiğ süte starter kültür katılması pratik olarak bir anlam taşımaz ve ister ev tipi ister endüstriyel üretimde süt pastörize edildikten sonra starter kültür ilave edilir. Benzer şekilde peynir ve tereyağı üretiminde de çiğ süte starter kültür katmanın bir anlamı yoktur.
Buna karşın endüstriyel ölçekli şarap ve sucuk üretiminde sırası ile üzüm suyu ve et pastörize edilmez. Starter kültür doğrudan ısıl işlem görmemiş hammaddeye ilave edilir. Şarap üretiminde doğal floranın etkisi kükürtleme ile ortadan kaldırılır, şarap mayası kükürde dirençlidir. Sucuk üretiminde ise bugün için başka bir pratik uygulama söz konusu değildir.
Yoğurt streptococcus termophilus ve lactobacillus bulgaricusun bire bir oranda karışık kültürüyle üretilen fermente bir süt ürünüdür. Yoğurt üretiminde söz konusu bu iki organizma birbirleri üzerinde destekleyici sinerjistik etkiye sahiptirler. Bu nedenle her iki organizma yalnız başlarına ürettikleri laktik asit ve aromaların daha fazlasını üretmektedirler.

Yoğurt üretiminde kullanılan bu kültürlerin fonksiyonlarını şu şekilde özetleyebiliriz;

1. Yoğurt üretiminde kullanılan bu organizmalar laktozdan laktik asit üreterek sütün PH’sını 6,3-6,5’den fermantasyon sonunda 4,6’nın altına düşürmektedirler.
2. Yoğurda özgü karakteristik tat ve koku üretirler.
3. Sert bir pıhtı oluşturarak son ürüne bir stabilite ve viskozite kazandırırlar.

Yoğurtta kullanılan starter kültürler tarafından üretilen en önemli aroma maddesi asetaldehittir.
Ancak asetaldehiti bu iki organizmadan hangisinin ürettiği kesin bir sonuç kazanmamıştır. Karakteristik tat ve aromaya sahip yoğurtta 23-41 mg/kg düzeyinde asetaldehit bulunmalıdır. Doğal yoğurt aromasının oluşumunu destekleyen diğer bir madde ise pek çok süt ürününde de starter kültürler tarafından üretilen diasetildir. Yoğurttaki miktarı yaklaşık 0.5 mg/kg dır. Bunların yanında yoğurda az miktarda asetoin, asetik, formik, kaproik, kaprilik, kaprik, bütirik, propiyonik ve izovalerik gibi asitler oluşmakta, bu maddelerde tipik yoğurt tat ve aromasını etkilemektedir.

(alıntıdır)

msafak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-09-2010, 17:06   #287
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: ist
Mesajlar: 82
kısaca, mayalayacağınız sütün içindeki su miktarını çok kaynatmadan azaltmak,süreyi 4 saatin üzerine çıkarmadan soğutmaya almak son olarak 42 derecede mayalamak.
Bunları yaptığınızda sağlıklı ve 'tava yoğurdu' ölçüsünde sert bir yoğurt elde edebilrsiniz
42 dereceyi ise (bilmayen bazıları mizah konusu yapmışlardı) ısı ayarı olan ev fırınında sağlayabilir..

Emine Akman beğendi.
msafak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-09-2010, 20:03   #288
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-06-2007
Şehir: DENİZLİ
Mesajlar: 118
abim yoğurtta her zaman kocaman bir krater oluşturur ve göbeğinden alır yoğurdu tencerenin. bende biriken suyu zulada duran pipetle kimse görmeden içerim. o sarı suyun tadı çok hoşuma gidiyor. ihi )

zulkufhacettepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-09-2010, 01:09   #289
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 02-10-2007
Şehir: FETHİYE
Mesajlar: 1
her zaman yoğurt aldığım sokak satıcımın işlerinin gelişmesi yüzünden yasal prosedürde üretim yapmak için zorlanıp bilimsel yöntemler sonucunda (ilginçtir yoğurdu bulan biziz kriterleri belirleyen avrupa ) üretip getirdiği margarine benzeyen şeyin yoğurt olduğunu idda etmesi sonucu kendi yoğurdumu yapma arayışına girdim ve bu sayfalarda değerli bilgilere rastladım tabii herkesin karşılaştığı taze süt ve maya sorunuyla karşılaştım.
bu arada ekşime ve rahatsız olduğumuz yeşil suyun gerçek yoğurdu belirlemenin püf noktası olduğunun farkına vardım.
kısa zamanda bi karınca yuvası **** kozalak bulup kendime ekşiyen ve bolca yeşil suyu bulunan yoğurt yapmaya çalışıcam çocukluğumun lezzetini istiyorum

cool62 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-12-2010, 18:51   #290
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: izmir
Mesajlar: 1
Merhaba Ben de gittigidiyor sitesinden arcelik yogurt makinesi satın aldım. Arcelikartık bu urunu uretmiyormus. Nedenini bilemiyorum umarım cihaz calısır durumdadır. Bu gun teslim aldım. Ancak kullanımklavuzu yok, bu arcelik yogurt makinesinin temelhatası mıdır merak ettim, cunku bu siteyi de google da kullanma klavuzu yazınca buldum ve uye oldum, bir baktım pek cok kisi de bu kullanım klavuzunu soruyor. Arcelik herhalde bu urunu m.ö. uretti ve o yıllarda yazı kesfedilmemisti, bu yuzden de urunle beraber veremedi ))
Neyse ozetle, kapagın ustunde 3-6-9-12 rakamları var, cihazı taktım ama bir ise yaramadıkları belli, sanki 3 saat, 6 saat vs anlamı var ama cihaz calar saat gibi süre dolunca zil calmıyor ve durmuyor. Bu rakanmların anlamı ve faydası nedir, sayın Sloopy sanırım sizde pdf olarak bu klavuz varmıs bana da gonderirseniz sevinirim.

levoçi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2010, 12:39   #291
Ağaçsever
 
Feyzan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-08-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 64
Evde yoğurt yapımı

Ticari amaçlı yapılan yoğurtla evde yapılan arasında gerek kullanılan malzeme gerekse üretim tekniği olarak çok fark var.

Evde yapımı:

1. Hazır sütlerden ya da büyük şehirlerde hala kalmışsa, güğümlerle kapınıza dayanan sütçülerden alacağınız süt ile de yoğurt yapılabilir. Ancak büyük bir ihtimalle bunların yağı başka bir imalatta kullanılmak üzere alındığından ya da içine sütçü amcanın vicdanı oranında bir miktar su katıldığından, yoğurdunuz ne kadar uğraşırsanız uğraşın sulu olacaktır.

2. En uygun süt köylerde, kasabalarda inek besleyen, sütüne bir şey katmamış kişilerden alacak olduğunuzdur. Bunun için öyle bir yere yakın olmanız gerekiyor. Yani Levent ya da Çankaya da da yoğurt yapmanızda bir sakınca yoktur ama çok iyi olmayabilir.

3. Yoğurdun kıvamlı ve kalıp gibi olması için ikinci kural (birincisi katışıksız süttü) üretim sırasında suyunu iyice uçurmaktır. Su ne kadar uçarsa kalite o kadar yüksek olur.
Kaynatarak sütün en az dörtte birini uçurmalısınız. Yani tencereye işin başında 1 litre süt koyduysanız, kaynatma işi bittiğinde 0,75 litre kalmalı. Bunun için belli bir zaman standardı yok, uçana kadar.
Bunu nasıl yapacaksınız? Yani ne kadarının buharlaştığını nasıl anlayacaksınız?
Hani tahta kaşık var ya, işte sütü tencereye koyduğunuzda henüz kaynama başlamadan kaşığın sapını diklemesine sokarak sütün derinliğinin ölçüsünü alın, daha sonra göz kararı ile bu ıslak kısmı dörde bölün, aşağıda kalan dörtte üçü kalemle işaretleyin.
Kaynama sırasında arada bir kaşık sapını süte sokup ölçü alın.
İşte sütün üst seviyesi bu çizgiye indiğinde dörtte biri uçmuş, yani suyu gitmiş demektir. Malzemeniz artık daha kıvamlı ve mayalanmaya hazırdır.

Bu arada tencerenin kapağı açık olacak ki buharlaşma hızlı olsun, dikkat edin siz başka bir işle ilgilenirken süt kaymak yapıp taşabilir. Bunun için başında beklemeli ve tahta bir kaşıkla karıştırmalısınız.

4. Kaynatma işinin de incelikleri var. Ateş çok harlı olmayacak, orta ateş ideal. Sütü sıklıkla karıştıracaksınız, kendi haline bırakırsanız yağ tencerenin iç yüzeyi ile temas ettiği bölümde toplanacak hatta o bölgelere yapışacaktır. Dibi tutar. Bunun için tahta kaşıkla, kaşığı tencereye değdirerek, sık sık karıştırın. Sütün tencereye yapışıp yapışmadığını hissedebilirsiniz, buna dikkat edin, yapışmamalı.

5. Kaynama bitince ocağı kapatın, şimdi sütün sıcaklığının 40 santigrat dereceye kadar inmesini beklemelisiniz, tencerenin ağzı açık olsun.
Eğer varsa bunu bir sıcaklık ölçerle görebilirsiniz, böyle bir lüksünüz yoksa küçük parmağınızı şöyle bir daldırıp anlayabilirsiniz. Mayalanmanın düzgün olabilmesi için başlangıç sıcaklığı vücut sıcaklığına eşit olmalı. Fazla sıcaksa maya ölür.

6. Bu dereceye gelince, bir kahve fincanına, "her bir kilogram süte 2 tepeleme çay kaşığı" ölçüsü ile, mayalamada kullanacağınız yoğurttan koyun. Yoğurdun kaymağı ve suyu olmasın, kendisi olmalı ayrıca ekşi olmamalı.
Eğer bu miktardan fazla kullanırsanız yapacağınız yoğurt ekşi olabilir.
Daha sonra 38 - 40 dereceye kadar soğumuş olan sütten bunun üzerine ilave ederek yoğurdu özeyin, yani ezerek iyice karıştırın, tanecik kalmasın. Kahve fincanını iyice doldurabilirsiniz, sorun olmaz.

7. Kaynattığınız tencerede mayalamak zorunda değilsiniz, Paşabahçe'nin plastik kapaklı cam kapları daha sağlıklı olması, yapılan yoğurdun tamamı aynı anda tüketilmeyecekse ayrı ayrı saklanabilme olanağı sunması ve kapağının bulunması nedeni ile çok uygundur.
Örneğin, kaynatma sonunda elinizde 4 kilo sütünüz varsa bunu birer kilogramlık dört cam kaba bölebilirsiniz. Kullanacağınız kaplar soğuk olmasın, en azından oda sıcaklığında olmalı.
Daha sonra, 6 ıncı adımda anlattığım mayalamada kullanacağınız fincandaki yoğurtlu sütü kaba ya da eğer böldüyseniz kaplara yine bir çay kaşığı ile, şöyle kenarlardan süte hafifçe daldırılarak eklemeli, işlem bitince belli belirsiz hafifçe karıştırmalısınız. Her kaba eşit ölçüde olmalı.

8. Şimdi mayalama sürecine geçiyorsunuz. Mayalamanın sağlıklı olarak tamamlanabilmesi için sütün sıcaklığının uzun bir süre 37 - 38 santigrat derece civarında olması gerekir. Zaten bu işe 40 derecede başladıysanız, bu kadar faaliyetten sonra buraya kadar inmiştir. Mayaladığınız sütü sarsmadan sıcak bir yere alınız ve burada bir havluya sararak bekletiniz.
Bu süre sütün muhafaza edilen sıcaklığına bağlı olarak 4 - 5 saattir. Ortası 4,5 diyelim.

Pratik bir bilgi olarak, eğer kış aylarında iseniz malzemeyi yine bir paket gibi havluya sarılı biçimde eğer varsa kalorifer radyatörünüzün üzerinde, yoksa sobanınızın hemen yanıbaşında tüm bu süre boyunca bekletebilirsiniz.
Korkmayın bir şey olmaz. Silivri'nin köylerinde o meşhur yoğurt yapılırken tepsiler tüm bu işlem süresince, sıcak köz üzerinde bekletilir.
Ancak kabı doğrudan radyatörün üzerine koymayın, arada kalın bir havlu ya da bezler olsun. Eğer radyatör üzerine koyduysanız havlu ile tamamen sarmanız şart değil, size kalmış. Zaten yeterli sıcaklık sağlanacaktır, ama kabın kapağı kapalı olsun. Soba yanında sarmak şart.
Bu bekleme sırasında malzeme hiç bir şekilde sarsılmamalıdır.

9. Dört saati geçince aralayıp bir yerinden bakın, şöyle hafif bir dokunun eğer kalıplaşmamış ve çok sulu ise 5 saati bulmanız gerekir. En fazla 5 saat. Bunu geçerseniz ekşir.

10. Süre sonunda kapağını açtığınızda yoğurt yine hafif sulu gibi sallanır. Tabii çünkü henüz işiniz bitmedi. İşin bir de dinlenme safhası var.
Bundan sonra 2 - 2,5 saat kadar serin bir yerde dinlendireceksiniz. Buzdolabında değil.

11. Yoğurdunuz hazırdır. Ancak hemen yemeseniz iyi olur. En az bir tam gün daha buzdolabında bekletin. Bekledikçe daha kıvamlı ve lezzetli olacaktır. Bunun için birkaç kaba ayırmanızı önermiştim.

Her şekilde yoğurt olur ama daha iyi olması için önemli noktalar şunlardır:

1. Sütünüz katışıksız, taze ve daha önce ısıtılmamış olmalı. (Kesilmesin diye sütü bazen önceden şöyle bir fokurdatırlar.)
2. Kaynatırken en az dörtte birini uçurmalısınız. Bunun dışındaki ".... dereceye kadar, .... dakika" gibi kavramlar doğru değildir. Önemli olan yoğurda kalacak malzemenin (sütün) miktarıdır.
3. Ateş çok harlı olmamalı, kaynayan sütü, özellikle dibini tutmaması için sık sık karıştırmayı ihmal etmemelisiniz.
4. Kışın yapımı daha kolaydır. Çünkü, kalorifer veya soba gibi, mayalama sırasında malzemeyi daha kolay, daha uzun süre aynı sıcaklıkta tutacak donanımlar mevcuttur.
5. Süre ve miktarlara dikkat ediniz, tüm işlem boyunca kapları sarsmayınız.

Başta bir kaç deneme başarısız olabilir ancak bir süre sonra özellikle zaman ve sıcaklık düzeyi olarak kendi standardınızı bulacaksınız.

Afiyet olsun.

Feyzan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-12-2010, 16:02   #292
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Yoğurda Motor Yağı Katkısı.

Merhaba.

Yoğurt üretimindeki şaibelere açıklık getireceğini umduğum, elektronik posta yolu ile gelen mektubu aşağıya yapıştırıyorum.

Yazı biraz uzun olmakla birlikte, iddialar korkunç. Denetim görevini yaptığını sandığımız kurumlara da güvenmemeliyiz sanıyorum. Yaptıkları denetimlerin çoğu kağıt üzerinde veya göstermelik.



Alıntı:
Yoğurda Motor Yağı Katkısı

Sanayi Yoğurdunda binbir katkı maddesi, meyveli yoğurt adı altında gıda boyaları ve esansları, kıvam artırıcı teknikler ve süt tozu karışımından sonra 3 Ekim 2010 tarihinde sabah gazetesinde okuduğumuz yazı ile irkiliyoruz! ‘’Yeşil çaylı yoğurt ’’


Petrol Şirketleri de petrol tüketimini artırmak için yoğurda sentetik motor yağı katılmasını önererek ‘’ Tüketicilerin eklemlerinin hareketinden dolayı aşınmasını önlemek için yoğurda, peynire motor yağı katılmasını ’’ ileri sürecek olsalar, her halde “acaba doğru olabilir mi?” sorusunu kendi kendimize soracağız. Hayır, artık tüketici de sesli düşünecektir. Besinlerimizi doğallığından uzaklaştırmaya kalkanın ünvanı, kurumu ne olursa olsun görüşlerimizi sarfedeceğiz. Besinin doğallığı hekimliğin alanıdır. Bu ülkede hekimler konuşmuyor ise biz konuşacağız.

Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezi (HÜGAM) Müdür Yardımcısı Gıda Mühendisi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem, ‘’ Ülkemizde üretilen yeşil çaydaki flavanoidlerin sağlık üzerindeki kabul edilen antioksidan, antikansorejen vb. olumlu etkilerinin yanı sıra süt ve süt ürünlerinde yapısal bozuklukların önüne geçilmesinde de yararlanabileceğini saptamış ’’

Yeşil Çaydaki flavanoidlerin antioksidan olduğu doğrudur. Antioksidanların antikanserojen oldukları da doğrudur. Ancak bütün bunların doğru olması, flavanoidlerin yoğurdun içine girmesini gerektirmez. Şayet bunların yoğurtla karışması elzem ise o zaman her faydalı antioksidanı gıda ile karıştıralım sonucu çıkar.

Çiftçiler kimi zaman domatesi bolluğundan dolayı denize döküyor, kapın ellerinden atın yoğurdun içine,

Doktorların aspirin reçetesi verdiği hastaya Aspirinli Yoğurt, antibiyotik reçetesi verdiği hastaya da Antibiyotikli Yoğurt imal etsin sanayiciler, ateşi çıkan hastanın dökün boğazına antibiyotikli yoğurdu!!! Nasıl olsa tüketici sesini çıkarmıyor.

Ey sanayiciler! Hügem’ in Çeşil Çaylı çabasını heder etmeyin. Tüketiciye de sormanıza gerek yok! Zaten Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu üyesi de Tanju Beslen’ de Hacettepe Üniveristesinde öğretim üyesi. Hemencecik Yeşil Çaylı Yoğurt Nizamnamesi yayınlanıverir.

Süt ve süt ürünleri sanayicileri de palm yağı yerine bilimsel izinli yeşil çayları sunar tüketiciye!

TV’ de meşhur artistli reklamlar: Yeşil Çaylı antioksidan ve antikanserojen yoğurt!

Biz sütümüzü de, yoğurdumuzu da, peynirimizi de hiçbir katkı maddesi eklenmeksizin önümüzde bulmak istiyoruz.

Bizi yoğurdumuzdan soğutmayın.

Sütümüz, yoğurdumuz ekşimeli, peynirimiz küflenebilmelidir.

Gazetede ‘’Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem Süt ürünlerinde yapısal bozuklukların önüne geçilmesinde yeşil çaydan yararlanabilineceğini saptadı ‘’ açıklamasına yer verilmiş.

Süt ve süt ürünlerinde yapısal bozuklukları süt ve süt sanayicileri yaratmaktadır.

Sayın Erdem yapısal bozukluklar derken, sanayicilerin yoğurda süt tozu katmadan veya sütü buharlaştırmadan kıvam verememesini kasdediyor ise;

Sanayiciler tarafından yoğurt yapımında kıvam vermek için buharlaştırılan sütten kaybedilen suyun, bir besin kaybı olduğunu düşünüyoruz. Yoğurt yapılırken sütün buharlaştırılması yönteminde, kaybedilen su yoğurtta oluşması gereken ama kaybedilen doğal yeşil su. Bunun yerine yeşil çay öneriliyor!

Sanayicilerin buharlaştırma yöntemi ile yoğutta kaybettirdikleri ‘’ Yeşil Su ’’ yun ne işe yaradığını Sayın Prof Dr. Yaşar Kemal Erdem ya bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor. Biz tüketiciler olarak evlerde yaptığımız yoğurtlardaki yeşil suyun ne işe yaradığını biliyoruz: Yoğurmuzdaki yeşil su, yoğurdu yoğurt yapan, bize yoğurdu yeme mecburiyeti sağlayan gerçek bir besindir. Yıllar önce sanayiciler yapmakta oldukları yoğurttaki yeşil suyu yok ettiler. Şimdi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem sanayicilerin teknolojileri ile kaybettirdiklerini yoğurda, peynire yeşil çayı ekleyerek geri getirmek istiyor!

Bu ekletme girişimlerinde bilimin kıstaslarını ileri sürecek olurlar ise Yeşil Çaylı Yoğurdu, Yeşil Çaylı Peynir’i önce laboratuvar fareleri üzerinde beş on nesil denesinler! Sonra halkın karşısına çıkıp yeşil çaylı yoğurdu, peyniri tavsiye etsinler. Gerçi gıda maddelerinin laboratuvar fareleri üzerinde denenmesi, Gıda Mühendisliğinin değil Tıbbın konusudur diyoruz. Böyle bir araştırmaya süt sanayicileri sponsor olmak için sıraya girerler ama ambalaj malzemesinin gıdaya geçişinin insan sağlığına uygun olup olmadığını araştıracak bir tıp fakültesi bulamamanın da sıkıntısını çekeriz.


Süt ve süt ürünlerine yeşil çayı sokma girişimi ile ‘’ antikanserojen ‘’ kılıfı adı altında ‘’bilimsel çalışma’’ yapanlar bir zahmet gıda ambalajlarında kullanılan standardın (TS 1186) yanlış olup olmadığını araştırmalılar ve kamuoyuna açıklamalıdırlar. Biz bu standardın yanlış olduğunu biliyoruz. Çünkü sanal kitler ile ambalajdan gıdaya ambalaj malzemesinin geçişinin analizi sakat bir analizdir. Bu sakat analizi AB kabul etmiş diye bizim de kabul etmemiz gerekmez. HÜGEM böyle bir araştırmayı yapabilir mi bilemiyoruz ama Ulusal Gıda Kodeks Komisyonu üyesi yine Hacettepe Üniversitesi öğretim Üyesi Prof Dr. Sayın Tanju Beslen, 1186 TSE standardındaki analiz tekniklerinin gıda ambalajlarında uygulanması konusunda UGKK ile aynı görüşleri paylaşıyor ve bu yanlış standart tüm ülkemizdeki gıda ambalaj analizlerinde uygulanıyor.

Gıda ambalajlarındaki problemi herkesin anlayabileceği tarzda anlatmam gerekirse:

Diyelim ki plastik ambalajlı veya teneke ambalajlı bir gıda satın aldınız. Bunu Tarım il laboratuarına götürdünüz ve dediniz ki ben satın aldığım bu teneke veya plastik ambalajın içindeki gıdaya ambalajın malzemesinden geçiş var mı yok mu onu analiz ettirmek istiyorum ve bu analizi izlemek istiyorum. ( Şayet uzman izlettirirse!)

Analiz uzmanı getirdiğiniz ambalajın içindeki gıdayı boşaltıp atıyor. Teneke veya plastik ambalaja sanal kit (uyguluyor) takıyor. Yani o ambalaj hangi maksat ile kullanılacaksa o maksattaki gıdanın sanal kitini takıyor ve analiz ediyor. Sizin getirdiğiniz ambalajlı gıdayı alıp o gıdayı analiz etmek yerine ambalaja o gıdanın sanal kitini takıyor. Tüm Tarım İl Müdürlüklerindeki gıda ambalaj muayeneleri bu şekilde sanal analizle yapılıyor: Gıdanın içini analiz etmek yerine, ambalajın sanal kitlere bağlanarak yapıldığı sanal analizler!

Gıda ambalaj üreticilerinin ambalajları, gıdasız olarak sanal analiz ediliyor. Sebeb yanlış standart seçimi!

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyemiz Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem bu tip sakat-sanal (TS 1186) analiz yöntemlerinden vazgeçilmesi konusunda araştırmalar yapmak yerine sanayi yoğurdunun zaten gıda mühendisliği yöntemleri ile bozulmazlığına, ekşimezliğine bir de ‘’yeşil çayı ‘’ eklemek istiyor.

Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan Yoğurda palm yağı, zeytinyağı, bitkisel diğer yağlar katılması önerisi hangi bilmsel kuruluşun Tarım Bakanlığı’ na teklifidir? Merak ediyoruz!

Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem, Bazıları evde yoğurt yapılmasını öneriyor. (Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Sema Akman’ ı kasdediyor) Ancak, sokak sütü alınmadığını kabul etsek bile, 15 dakika sütü kaynattığınızda ısıya duyarlı olan süt proteinlerini kapın çeperlerine, dibine yapıştırmış olursunuz. O yoğurtan çocuğunuz süt proteini açısından yeterince yararlanamaz. Zaten proetin açığı varken, süt proteinini tencereye yapıştırıyorsunuz.” diyor.

Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem açık perakende süte ‘’ sokak sütü ‘’ demekle çiğ süt üretim tebliğinden habersizliğini ortaya koyuyor. Şayet açık perakende süt ‘’ sokak sütü ‘’ ise sanayicilerin çiğ süt üreticilerinden topladığı süt de ‘’ sokak sütü’’dür. Sayın Prof.Dr. Yaşar Kemal Erdem çiğ süt üretilen köylerden birine gitmeli, sanayicilerin kendi fabrikalarına çiğ sütü götürme, taşıma yöntemleri ile çiğ sütü açık perakende olarak satanların da kendi müşterilerine götürme, taşıma yöntemlerinin aynı olduğunu görecektir. Sayın Erdem eşeğin heybesinde süt taşındığı yılların artık geride kaldığını hatırlamalı ve sanayicilerin konuştuğu ‘’sokak sütü’’ lafını artık bırakmaldır.

Sayın Erdem ve Süt Sanayicilerinin mantığına göre çiğ sütü üreten de , komşusu çiğ süt üreten de sütünü sanayicilerden satın almalıdır ve bu mantık terk edilmelidir. Ülkemizin % 28 tarımsal kesimi sütünü ya kendisi üretmekte ya da üreten komşusundan satın almaktadır.

Amerika’nın bir çok eyaletindeki şehirlerde bile çiğ sütün 5 litrelik cam ambalajlarda soğuk zincir içinde satışına izin verilmektedir.

Ntv televizyonundaki proğramda Onkolog Sayın Yavuz Dizdar Süt protein hücrelerinin hassas olduğundan dolayı UHT (Yüksek Isıl İşlem) li sütlerin protein hücrelerinin ısı ve yüksek basınçtan zarar görmüşlüğünden dolayı insan sağlığına zarar verebileceği ve dolayısı ile uht sütün tüketilmemesi gerektiğini söylediğinde Sayın Yaşar Kemal Erdem bu iddiayı reddetmişti.

Şimdi Sayın Yaşar Erdem, süt, annelerimizin tenceresine girince tencereye yapışmasından, proteinlerin hassas oluşundan bahsediyor. Bunun da çaresi var : Tencereye sütü koymadan önce tencerenin içini ıslatmak! Süt proteini evdeki tencereye girince hassas, ama sanayicilerin kazanına girince hassas değil! Öyle mi!

Ntv televizyonuna Yavuz Dizdar ile UHT süt ile ilgili proğrama çıkan sayın Prof Yaşar Kemal Dizdar süt ve süt ürünleri ile ilgili herhangi bir problemin olmadığını söylerken, yeşil yoğurtlu tavsiye demecinde ‘’süt ürünlerinde yapısal



bozuklukların önüne geçilmesinde de (yeşil çaydan) yararlanılabileceğini’’ söylemesi de kendi çelişkisidir. Yavuz Dizdar UHT sütün 160 derece ısı ve yüksek basınca çıkartılırken sütün içindeki proteinlerin basınç ve yüksek sıcaklıktan değişime uğrayacağını bunun da kanserojen bir husus olabileceğini ileri sürer iken Sayın Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem süt ve süt ürünlerinin uhtleştirilmesinde hiç bir yapısal bozukluğa uğramadığını ileri sürmekteydi.

Şimdi ne oldu da Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem süt ve süt ürünlerinde yapısal bozukluklardan bahsetmektedir. Bu yapısal bozukluk sütün neresinde? Pastörize de mi, UHT’leştirmede mi?

Yoksa Sayın Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem’in yapısal bozukluklardan kasdı memeli çift tırnaklı hayvanlardan elde edilen çiğ sütte mi yoksa sanayicilerin kazanlarında işlem gören sanayi süt ve süt ürünlerinde mi?

Biz yapısal bozukluğun memeli çift tırnaklı hayvanlardan elde edilen ve insani maksatlar için kullanılan çiğ sütlerde değil, sanayicilerin süt ve süt ürünlerini işlemede kullandıkları ısıtma teknolojilerinde olduğuna inanıyoruz. Gerçek besin Çiğ sütün işlenmesinde, gıda mühendisliği yöntemlerinin tüketicilere göre değil de sanayicilere göre bir mevzii aldırışlığın var olduğunu olduğunu görüyoruz.

Bu yüzden besin, ne sanayicilerin insaf ve merhametine, ne de gıda mühendisliği müfredatlarına terk edilmemelidir.

Gıda Mühendisliği eğitim müfredatları tüketiciler değil sanayiciler için daha çok önem arz etmektedir. Bu önem gıdanın ömrünü uzatmaktır. Uzatılan gıdanın ömrü sanayicilerin parasal dişli çarklarını daha da büyütürken, insani ömür çarkının dişililerini de o nisbette kırmaktadır. İnsanlar gıda sanayi için değil, gıda sanayi insanlar için vardır.

Dünya’ da doğal besin ancak kalmadığı takdirde insanın katkılı gıdalarda neleri tüketelibileceğinin bilimsel oluru gıda mühendisliğinin iznine veya araştırma sonuçlarına değil tıbbın derin ve yıllarca süren ilaç klinik araştırmalarına benzer araştırmalarından icazet almalıdır.

Artık neredeyse mezarlıklardaki cesetlerimiz de çürümüyecek. Biyonik insan değil gerçek insan olmak istiyoruz.

Gıdanın ömrünü katkılar ile uzatmanın insan sağlına uygun olmadığını bildiriyoruz. Yoğurt, yoğurt olmalıdır.

Yoğurda, Peynire Yeşil Çay, Palm Yağı, motor yağı (bitkisel yağlar) katılmasını kabul etmiyoruz.

Dünyada ve ülkemizde süt ve süt ürünlerinde kullanılan ısıtmanın bir parçası olan pastörizasyon, uht’leştirme yöntemleri yerine frozen teknolojileri üzerine yoğunlaşılmalıdır.

Süt ve süt ürünlerinin toplanması bir süreç, işlenmesi bir süreç, pazarlanma ve rafta kalma süresi bir diğer süreçtir.

Et ve et ürünleri saklanırken nasıl ki frozen (dondurma ) teknolojileri kullanılıyorsa, sağlıklı ineklerden, hijyen ortamda sağılıp elde edilecek çiğ sütün dondurulma yöntemleri ile tüketicilere ulaştırılması en doğru ve kısa yoldur.

Dünya’ daki ezber; Çiğ Sütün ya pastörize edilmesi ya da UHT’ leştirilmesidir. Et ve et ürünlerinde hem ısıtma (kavurma) hem frozen (dondurma) yöntemleri uygulanırken niçin çiğ sütte değerli ilim adamlarımız frozen (dondurma) teknolojilerinin kullanılması gerektiğini söylemeye cesaret etmiyor, kafa yormuyor?

Çiğ Sütün, batının çizdiği ve ezberlettiği gıda mühendisliği müfredatı yollarından yürütülmesi onu gerçek besin değerinden uzaklaştırmaktadır.

Dünya’ da ve ülkemizde Çiğ Sütün pastörizasyon ve uht’leştirme yöntemleri artık köhnemiş yöntemlerdir. Çiğ Sütün inekten sağıldığı anda dondurulma teknolojileri ve bu teknolojinin gereklerine göre tüketicilere dağıtılma yöntemleri üzerine düşünülmelidir. Bunu düşünmeye tüm dünya ve ülkemizdeki süt sanayicileri engeldir.

Çiğ Sütün inekten sağıldığı andaki besin değerleri ile pastörize ve/veya uhtleştirildikten sonraki değerleri ve/veya raf ömürlerinin sonuna doğru alınmış karşılaştırmalı besin değerleri üzerinde ülkemizde yayınlanmış bir çalışma yoktur.

Ne yiyeceğimizin, ne içeceğimizin kararını, kendimiz yerine gıda sanayicilerinin, reklamların, tüketiciler için değil sanayicilerin gelişmesi için çabalayanların vermesi artık son bulmalıdır.

‘’ Kalp dostu ’’, ‘’ kanser dostu aday adayı yoğurtlar ‘’, meyveli adı altında gıda boyalı yoğurtlar değil, ninelerimizin yaptığı ‘’ Türk Yoğurdu ’’nu istiyoruz.

Sanayiciler bunu terk ettiğinden beri evimizde Türk yoğurdu yapmaya devam ediyoruz.

Yoğurdumuzla uğraşacağınıza yoğurdun, sütün plastik ambalajı ile uğraşın. Yoğurdun sütün plastik ambalajından gıdaya malzeme geçişi Gıda Mühendisliğinin konusudur.

Tarım Bakanlığı’nın Gıda ambalajlarında kullandığı TSE standardının (1186) sanal bir standart olup olmadığını araştırınız.

Elinize sanal metre boyunda sanılan bir cetvel alırsanız o cetvel ölçmek istediğiniz kumaşı yanlış ölçer, sonuç da sanal olur.



Tarım Bakanlığı 2009 yılında yaptığı denetimleri açıklarken Bebek Mamalarında Kurşun var deyip de sonradan bu açıklamayı geri almasının arkasında da bu standart (yanlış ölçen metre ) var. Kurşun ambalajdan mı transfer….

Ulusal Gıda Kodeks komisyonu derhal toplanarak TS (1186) standardını değiştirmelidir.

Avrupa Birliği’ nin ülkemize de kabul ettirdiği (1186) standart sanal bir standarttır.

Bu standart EFSA’ nın da standardıdır. Bu standart Dünya Ambalaj Devi’ nin Efsa’ya,ülkemize yazdırdığı standarttır.

Ama gerçekte bu standart tüketicilerin değil Gıda Sanayicilerinin resmi kuruluşlara kabul ettirdiği standarttır.

Bu standart (1186) tüketicilerin sırtından indirilip ambalajdan gıdaya malzeme geçişini gerçekten analiz eden standart getirilimelidir. O zaman Tarım Bakanlığı Bebek mamalarındaki kurşun’ dan çark edemez!

Biz yoğurdumuzun Sayın Erdem’in ‘’ ilimsel devrim ’’i ile devrilmesini değil Türk Yoğurdumuzun geri doğrulmasını istiyoruz.

Burada maksadımız Hacettepe Üniversitesi Gıda Araştırma Merkezi (HÜGAM) Müdür Yardımcısı

Gıda Mühendisi Prof. Dr. Yaşar Kemal Erdem’ i incitmek değildir.

Vurgulamak istediğimiz tüm Dünya’ da ve ülkemizde Gıda Sanayinin ürettiği gıda tüketiminde insana neyi, nasıl hangi karışımla yiyeceğinin sınırlarını gıda mühendisliğinin değil ancak ve ancak hekimlik dallarının çizebileceğinin vurgusunu yapmaktır. Hatta ve hatta gıda mühendisliğinin insan sağlığı ve beslenmesi ile ilgili sınırlarını da hekimliğin belirlemesini mümkün görüyorken, gıda mühendisliğinin insan sağlığı ve beslenme sınırlarını belirlemeye yetkisinin olmadığını bir tüketici olarak düşünüyoruz.

Çok daha açık bir ifade ile yoğurda yeşil çay karışımı buluşunun! hayata geçirilme önerisinin gıda mühendisliğinin değil hekimliğin konusu olduğuna inanıyoruz.

Bırakınız tüketici kendi yoğurduna pekmezini, balını, palm yağını, zeytin yağını kendisi istiyorsa katsın.

O beden tüketicinindir, sanayicinin değil!

Biodizel için bitkisel yağdan mazot elde edilip motora koyarsınız motor hiç sesini çıkarmaz. Ama bizim yoğurdumuza biodizel de, motor yağı da elde edilen bitkisel yağ, palm yağı koymaya kalkarsanız önce süt ve süt ürünleri sanayicilerine değil bize sorun! Tüketiciye sorun.

Ey tüketici yoğurdunuza motor yağı, yeşil çay koyalım mı? Sorunuza.

Biz istemiyoruz cevabını söylüyoruz!

Tüketiciye sorulmadan konulan süt tozundan kurtulamadık, şimde de başımıza palm yağı, yeşil çay düşecek!

Süt Dünya’ da ekmekten sonra ikinci öneme sahiptir. Sütümüze yoğrudumuza sahip çıkalım. Sanayicilerin bizden izinsiz süt ve süt ürünlerinde süt tozu kullanmalarının önüne geçmek için http://www.bilgiagi.net/tuketicileri...kceleri/24794/ linkindeki dilekçe örneğini doldurup Tarım Bakanlığı’na gönderelim. Dilekçeyi gönderince bize de kısa bir not gönderiniz.

http://groups.google.com.tr/group/cigsutureticileri
Gıda konusunda kimseye güvenmeyin.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-01-2011, 21:08   #293
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,457
Galeri: 225
Yoğurt bizimdir diye öğünürüz ama kaymağını başkalarının yediği aşağıdaki yazıdan anlaşılıyor. Benim muradım bunun altını çizmek değil elbette. Yoğurdun kesinlikle günlük yiyeceklerimizin arasında neden yer alması gerektiğini çok güzel vurguluyor. Paylaşayım dedim.

Name:  Yoğurtçu.jpg
Views: 15508
Size:  11.3 KB

Birkaç kâse yoğurt

SELANİK’te 1990’lerin başında bir Yahudi aileye gün aşırı bir kap yoğurt bırakan elinde zili, sırtında terazi şeklinde iki büyük tepsiyle dolaşan Türk yoğurtçu, dünyanın en büyük sanayi gruplarından birinin esin kaynağı olacağını aklına getirir miydi?
Selanik’te o yıllarda Karasu’lar önde gelen ailelerden biriydi. Doktor İzak Karasu’nun bir oğlu oldu.
Adını Daniel koydu... Balkan Savaşlar’ında Selanik, Yunanistan tarafından işgal edilince, Yahudi toplulukta büyük bir panik patlak verdi. İzak Karasu, eşi ve oğluyla birlikte İspanya’ya Barselona’ya göç etti. Yıl 1912. Önce adını Latin alfabesine uyarladı. İzak oldu İsaac, Karasu da Carasso.
Sonra muayenehane açtı.
Birinci dünya savaşından sonra Avrupa’da ilaç sıkıntısı çekiliyordu. Tam da o günlerde Barselo’nada çocuklar arasında salgın halinde bağırsak hastalıkları patlak vermesin mi?
Gözleri yaşlı anne babalar kucaklarında bir deri bir kemiğe dönmüş yavrularıyla diğer doktorlar gibi İsaac Carasso’nun da muayenehanesine dayanıyor, “Kurtar çocuğumuzu” diye yalvarıyorlardı. Doktor Carasso, umutsuzluğa düştüğü bir gün Selanik’te bağırsak hastalıklarının tedavisinde yoğurt kullanıldığını anımsamıştı. Günde üç öğün birer kase yoğurt yediriyorlardı hastaya ve birkaç günde sağlığına kavuşuyordu. Birkaç çiftlikten topladığı sütle yoğurt imalatına girişti. Yıl: 1919.
* * *
Doktor meslektaşları ona bir tavsiyede bulundular: Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nden fermante edilmiş laktlk asit getirtirse, yoğurdun ömrünü uzatabilirdi. Sözlerini dinledi. Böylece pastorize yoğurt doğacaktı. Ama İsaac Carasso bu buluşun önemini pek kavrayamayacaktı. “İlaç” tutunca, İsaac özel ambalajlar yapmayı akıl etti. Kapakları porselen cam kaseler.
Sıra artık ilaca patent almaya gelmişti.... Ve onun için de ad koymaya. Yaşadıkları Barselona’nın yaygın dili Katalancada küçük Daniel’in karşılığı çok hoştu doğrusu: “Danon” Ancak bu özel ad olduğu ve marka namıyla tescil edemeyeceği için sonuna bir “e” ekledi. Hoş geldin “Danone” yoğurtları!
Yoğurtçuluk çok kısa sürede İsaac’ın asıl mesleği haline gelince oğlunu, Daniel’i Marsilya’da ticaret lisesinde okuttu. İşin pazarlama, satış, muhasebe bölümünü bilimsel olarak öğrenmesi için. Ardından Paris’te Pasteur Enstitüsü’nde bakteriyoloji stajı yaptırdı.
Danone İmparatorluğu işte böyle böyle doğdu.
İmparatorluğa adı verilen Daniel Carasso, 2009 yılında 104 yaşında Barselona’da öldü. Uzun yaşamanın nedeni ne mi?
Her gün birkaç kase yoğurt’
(Erdal Şafak’a teşekkürlerimle)

Dr. Aybars AKKOR
4 Ocak 2011 Sözcü Gazetesi

Merak edenler için Erdal Şafak’ın ilgili yazısı:
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/06/30...50619-102.html

hassoman Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-01-2011, 23:52   #294
Ağaç Dostu
 
SAHIRE's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-02-2008
Şehir: Muğla
Mesajlar: 649
Galeri: 27
)kendime gülüyorum. O kadar güzel ve detaylı anlatılmış ki...yarın deneyeceğim yoğurt yapımınıbugün ön hazırlık gittim organik yoğurt aldım onunla mayalayacağım Bakalım acemi şansı tutar belki...Bir de gerçek süt bulabilseydim
Bu arada yoğurda bayılırım ama gerçekten çocukluğumdaki yoğurtları özlüyordum-organik yoğurtlar da pahalı geliyordu...neyse karnım acıktı)


Düzenleyen SAHIRE : 07-01-2011 saat 00:00 Neden: eklenti
SAHIRE Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-08-2011, 13:27   #295
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 07-08-2011
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1
Benim de Sakarya'da tanıdığım bir ablam yoğurdu taze (yeşil) çam kozalağıyla mayalıyor.

özgecân Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-09-2011, 13:54   #296
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 24-08-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 38
merhaba, daha önce annemden gördüğüm usulle yoğurt yapamamıştım.bebeğimin olmasıyla tekrar yoğurt işine bulaştım bu sefer deneme yanılma yöntemine ayıracak vaktimin olmaması nedeniyle de bir makina aldım. içinde 7 cam kavanozu var. zaten yiyecekler konusunda pek çok insana göre takıntılı sayılırım organik sütü organik yoğurtla mayaladım, ilk denemede olmadı. organik yoğurt diğerlerine göre biraz kıvamsız acaba ondan mı?
bu arada 2 kavanoz denedim biri oda sıcaklığındaki sütle ki bu daha güzel olmuştu diğerine nazaran(kıvamı suluydu ve hafif ekşimsiydi), biri de parmağımı içinde 7 saniye tuttuğumda yakmayacak kadar sıcak olan süttü ki bu da sabah açtığımda heterojen bir kıvamdaydı...organik süt ve org. mayayla denemiş olanlar varsa ya da şunu yanlış yapmışsın diyen olursa minnettar olurum.çok teşekkürler.( bu arada makinada 5 saat 40 dk. kaldılar).

pelermin Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-10-2011, 19:56   #297
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 31-10-2011
Şehir: edirne
Mesajlar: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi snoopy Mesajı Göster
Bende bir Arçelik yoğurt makinesi kullanma kılavuzu bilgisayar ortamında ve pdf uzantılı olarak var, işinize yararsa yollayabilirim.
Ayrıca küçük boy cam kavanozları da kullanabilirsiniz..
Sayın snoopy,
2009 mart ayında yazdığınız mesajı okudum. Benimde elime üzerinde1-12 ye kadar rakamları olan biryoğurt yapma makinası (arçelik ARK 68 YM model) geçti. Acaba kılavuz halen eklinizdemi ? silmediyseniz ustundagayten@yahoo.com.tr adresine gönderebilirmisiniz. İlginiz için teşekkürler.

poem22 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-10-2011, 20:26   #298
ekc
Yeni Üye
 
ekc's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 25
Galeri: 1
yoğurdu o kadar kaynatmak doğru değil...

en iyi yöntem kaynama aşamasına geldiğinde savurma yöntemidir..

yani kaşıkla sütü havalandırıp suyunu uçurmaktır..

sütü kepçeyle alıp yukardan tekrar tencereye dökmek yani..

5 dakika ile daha katı bir yoğurt elde edersiniz....!

ekc Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-11-2011, 15:51   #299
Ağaç Dostu
 
s.toprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 238
Sütümüzü mayaladıktan sonra fırında yoğurt haline gelmesi için fırın kac dereceye kadar ısıtılmalı? Bu ısıda yine 4-6 saat mi bekleteceğiz? Oda sıcaklığında sarıp sarmaladığımız zaman tutmayabiliyor bir mini fırının sabitlenmiş sıcaklığında daha iyi tutabilir mi acaba?
Dun saat 17 de 1kg pastorize AOÇ sütünü parmağımı yakmaya yakın ısıya getirdim. 1 çay kaşığı kadar toz şeker eklediğim, 1 Kaşık light AOÇ yogurdu ile mayaladım. Saat 22.00 de süt hâlâ tatlı bir süt oalrak duruyordu. Küçük çelik tencere de mayalamıştım, oldugu gibi ocaga aldım biraz ısıttım, bir iki kaşık daha maya eklemek uzere iken aklıma mayaya bir kaşık Probiyotik yogurt eklemek geldi, ekledim bu karışımdan bir kaşıktan biraz fazla mayayı kullandım karıştırdım. Biraz daha büyük bir kapta su kaynattım bu suyu yogurdun
sargıları üzerine ve bir nehale üzerine aldım, mayalı sütü de bu sıcak suyun içine koydum, sargıları yeniden sardım. Sabah 9.00 da açtım, sargılarım suyla ıslanmışlardı. Mayalanan süt ise mavimsi biraz bolca suyu içinde bir yogurt adası gibi olmuştu. kapaksız olarak buz dolabına koydum, şu anda suyu biraz uçmuş, henuz dokunmuyorum. Bunndan sonra ki denemede sadece probiyotik maya kullanmaya ve bir de bu işi fırın yardımı ile yapmayı araştırmaya karar verdim.

s.toprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-11-2011, 15:59   #300
Ağaç Dostu
 
s.toprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 238
Daha önce yazmayı akıl edemedim, benim bu sitenin en yaşı üyesi en azından en yaşlı üyelerinden birisi olmam ihtimali çok fazla.
Elbette bir zamanlar güzel yoğurtlar yaptık. Hatta 39 yıl önce bebeğime her gün yoğurt mayaladım. Ancak o zaman sütler sütçüden alınırdı. Mayalar da halis yogurt olurdu.
Sındırgı'da kayınvaldem bitişik komşunun ineğinin sütü ile bir parmak kaymaklı yoğurt yapardı. O sütü kaşıkla savurarak suyunu buharlaştırırak kaynatırdı istenen sıcaklığa gelince sadece bir kaşık maya ile mayalardı.

s.toprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Etiketler
doğal yoğurt, evde yoğurt yapımı, yoğurt mayası


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:38.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024