19-11-2006, 09:24 | #61 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-02-2006
Şehir: ADANA
Mesajlar: 25
|
Bu ismi hiç duymamıştım. Google la aylandoz ağacı olarak girdiğimde sadece odtü nün bir belgesinde geçiyor. bizim bölgemizde yöresel olararak bu ağaç kavlan diye isimlendiriliyor.ancak bu isimlendirmenin yöresel olduğunu biliyoruz. |
28-06-2007, 11:57 | #62 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 28-06-2007
Şehir: SAMSUN
Mesajlar: 1
|
Akasya Ve Kokarağaç Hangi Iklimde Yetişiyor Ve Ne Kadar Su Istiyor??? |
29-07-2007, 12:29 | #63 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-07-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5
|
cennet agaci ?
Arkadaslar merhaba Cennet agaci(simarouba glauca)nin turkiyede yetistirilme imkani olup olmadigi hakkinda bilgi almak istiyorum. Bu agacin tohum veya fidesini temin etmek mumkunmu? selamlar |
29-07-2007, 12:38 | #64 |
Ağaç Dostu
|
Turhan Salur aramıza hoşgeldiniz. Sormak istediğiniz şeyi forumda arama yaparak bulabilirsiniz. Ben size yardımcı olması açısından Kokarağaç, Cennet Ağacı tohumu çimlendirme başlığına uğramanızı öneriyorum. Ayrıca, Yeni gelen arkadaşlar, kendinizi tanıtın... başlığına da uğramanızı rica ediyorum. |
29-07-2007, 13:50 | #65 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-07-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5
|
merhaba cennet ağacının latincedeki ismi(simarouba gluca)olması gerekmezmi?Benmi yanlış biliyorum *Niçin kokar ağaç deniyor? Turhan |
29-07-2007, 13:56 | #66 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-07-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 5
|
Cennet ağacı ismi İngilizce olarak Paradise tree ve latince (simarouba glauca)olarak adlandırıldığını biliyorum.tohumlarının yağ oranı çok yüksek,bu yağdan biodizel yapma imkanı var. selam Turhan |
31-07-2007, 22:00 | #67 |
agaclar.net
|
Turhan Bey burada kokarağaç- cennet ağacı olarak adı geçen ağaç Ailanthus altissima' dır. Simaroubaceae familyasından. Simarouba glauca dabu familyadan. Ancak bizim ülkemizde çok bilinen bir ağaç değil. Kısaca iki ağaç akraba. Bizim kokarağaç her yerde kendiliğinden neredeyse yetişiyor. |
31-07-2007, 23:46 | #68 |
Ağaç Dostu
|
Bu ağaç benim çocukluğumun ağacı "osuruk ağacı" derdik biz mahalledeki çocuklarla. Evimizin karşısındaki boş arazide bunların yapraklarından kızılderili kulübesi yapmıştık fakat içinde çok fazla duramadığımız için tüm oyunumuz bozulmuştu. Bir de yaprakçıklarını ana damar boyunca dipten uca çekip elimizde kalanları birbirimizin burnuna dayardık işkence olsun diye Mahallenin çocukları genelde benden küçük oldukları için en fazla ben işkence yapardım ve bana kimse yapamazdı |
23-05-2008, 23:28 | #69 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: ankara
Mesajlar: 60
|
Bu kokarağaçta benimki ,şu sıralar yapraklarını dökmeye başladı Kışın evin içinde baya büyümüştü acaba dışarı çıkınca yaz bitmişmi sandı yoksa saksısımı küçük geliyor(saksı 20 cm derinliğinde fotoda pek anlaşılmamış)? |
30-05-2008, 22:29 | #70 |
Moderatör
Giriş Tarihi: 30-05-2008
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 1,123
|
Bu ağacı, küçükken evimizin yakınındaki koruluktan biliyorum. Bazı arkadaşlar çiçeklerinin koktuğunu söylemişler, ama yaprakları da elinize sürüldüğünde bayağı kötü kokuyor. O zamanlar bir-iki çocuktan adını "os... ağacı" olarak duyduğumu hatırlıyorum, ama bunun gerçek ismi olduğuna ihtimal vermediğimden bir süredir ismini arıyordum. Yaprak dizilişini akasyalara benzettiğimden baklagiller (fabaceae) arasında arıyordum ve tabii ki bulamadım. Bugün tesadüfen İngilizce adını, oradan da bilimsel adını ve Türkçe adını buldum. Ararken de sitenizi buldum. Bu arada, birkaç hafta önce saksıya ektiğim tohumları da şu anda 8-10 santim yükseklikte fidanlar hâline geldiler. Çok yayılmacı bir ağaç, yol kenarlarında beton yarıkları arasından ya da direk diplerinden bile gelişip büyüyebiliyor. (Bu arada siteniz çok güzelmiş, tebrikler.) |
06-07-2008, 21:06 | #71 |
Yeni Üye
|
Tabiata bakışın içyüzü böyle olursa ağaca verilen isim de böyle olur
Kokarağacın batıdaki adının Ailllantus oldugunu ve buna "millileştirme/ulusallaştırma" faaliyeti ardından "aylandız" denilir olmuş olduğunu (!) ben de bundan sadece birkaç yıl önce ve üstelik internetten değil, dökülmüş durumdaki Meydan Larousse´umdan öğrenmiştim. Fakat asıl "pastoral/hastoral" o adlandırmayı kesinlikle kabul etmiyorum. Dünya tabiatının -istilacı da olsa/kötü de koksa- böylesine harika bir varlığına o izole parazit keseleri içinden böylesine ....ruktan tayyareci/kurban derici isimlerin verilmesini hangi "hakiki tabiat insanı" kabullenebilir ki? Bu cehalete hiçbir zaman inanamadım. Hayretim her geçen gün daha da artıyor. Şimdi şu "yerlilik" numaraları ve sahnelemelerini de gözönüne alarak öyle bir halk düşünün ki, onun ataları Eski Dünya Kamları (batılıların deyimiyle Şamanları)dır. Fakat o halk Ergenekon´dan (!) nasıl oluyorsa paçayı yırtıp ta Anadolu´ya gelmeyi başarıyor. Burada biraz Hitit, biraz Bizans ve biraz da Arap filan sosyalize/paganize/feminize yani, komunize (nihayet de ceptelci, yani mobilize) oluyor. Böylesine bir halkın özelliği, elbette, tabiattan izole parazit keseciklerinde bir yandan çapul hayatı idame ettirir"kene" diğer taraftan da bu şekilde tabiatın isimlerini "yeniden" "düzmesidir". Ve bu, "tabiatta koyun/inek otlatan köylü bırakılmışlığın kaymağını yeme oligarşisi" işte ancak bu kadar isim uydurabilir. İşte, gezegen tabiatının ta ruhuna inen Kam Atalarının mirasından dahi bihaber kalmış bir halk, tabiatın sayısız varlıklarından birine o pastoralliği içinden isim uydurursa bu ancak bu kadar olur. Halbuki kokarağaç, o yılmazlığı, tohumlarının mükemmel savrulmaları ve çocukluğuma damgasını vurmuş ideallerine, hayat denen şeyin izole/feminal/komunal/paganist parazit keselerinden asla pislik atılamayacak bir fenomen. Dünyanın göbeği bir coğrafyada böylesine ...oka batmış durumdaki bir köylü+pagan sosyalitesinin tabiatta duyduğu bir koku ile kimbilir ne kadar zamandır pislik dolu durumdaki kalın bağırsaklarından çıkan metanın kokusunu böylesine karıştırmasına elbette şaşırmamak gerekir... |
18-08-2008, 12:48 | #72 |
Ağaç Dostu
|
Çok fazla su isteği olmadığı halde gövdesi ve dallarında bayağı su depolayan kokar ağaçlar yangına karşı dayanıklı bir türdür. Özellikle yangın duvarı olarak kullanılabilecek bir ağaç olması; çok azgın olup bulunduğu alanı ağaçlandırması nedeniyle tercih edilebilir. Bahçemizdeki kokar ağacın herhangi bir zararını görmedim. durduk yerde kötü koku salmıyor, belki yapraklarını, çiçeklerini ezerseniz kokacaktır. Oldukça fazla tohum üreterek ve kök salarak yeni gövdeler oluşturan kokar ağaç ağaçlandırma çalışmalarında ihmal edilemeyecek bir türdür. |
02-09-2008, 13:41 | #73 |
Yeni Üye
|
Malum oldugu uzere, "Global Isınma ve İklim Degisikligi" konusunda 3. dunya vitrininde cok sey bulunuyor. Fakat "GIS alemi" çerçevesinde konu ile ilgili profesyonel projeler uretebilmek icin cabalayan biri olusum itibariyla bu vitrin bolluğu beni ilgilendirmiyor. Bu harika agac bende inanilmaz on planda. Tek endisem "su" konusu. Her defasında aklıma "Amik Ovasının Okaliptusleri" geliyor. 2012´den itibaren global iklim paterninin asıl etkisi altına girecek olan Anadolu Cografyasi (H.Murat Filinte - İklim Paleontologu unvani diyar vitrinlerinde tuhaf kacan fakat saygı duydugum az sayıda insandan biri)nda "kokaragac" adeta can yelegi olabilir. Amacim, "agir global baskı altında ayakta kalabilecek ekosistemleri tasarlamak" yolunda oneriler getirmekti. Malum vakfın basini cektigi bir grubun su aralar -yeni iklim karsisinda ayakta kalma imkani olmayan meselerini vitrinde tutabilmek icin olsa gerek- kokaragac aleyhinde propaganda halinde olduklarını duydum (Bizzat müdür düzeyinde birinden). Ortada alenen bir kavrayis eksikligi var. Mevcut akademik ve burokratik yapı gelen "korkunç genisleme bandini" sezinlemekten cok uzak. Buromun yanibasinda asagida kalan ve son tavuk gribi olayına kadar birinin kumes olarak kullandigi metruk bir arsa bulunuyor. Adam buradaki kokaragac fidanlarını (ona gore bunlar herhalde birer zombidir) birkac defa kesti. Fakat asagidaki bu arsa simdi yine harika bir kokaragac peyzajina coktan donusmus durumda. Halbuki su yok, hicbirsey yok. Anadolu cografyasi -nacizane sezgim- henuz bir gecis segmentine yeni girmis durumda. Bundan sonraki her yılın daha da berbat olacagini ve buna benim diyen turlerin dayanmada nasıl da zorlanacagini anlamak zor degil. Fakat vitrinde gorduklerine inanıp, uykusuna guvenle devam eden genel hayat kitlesi icin yumurta´ya henuz uzun bir zaman var. "Ekosistem tasarımı" dedigim sey cok abartılı gorunuyor olabilir. Halbuki ben sadece o harika kokaragac tohumlarının Anadolu´nun mahvedilmiş ovalarına ruzgar esliginde salıverilmesinden bahsediyorum. Sadece bu... |
09-09-2008, 18:27 | #74 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 30-05-2008
Şehir: Eskişehir
Mesajlar: 10
|
Merhabalar, Bugün kokarağaç ile ilgili yazışmaları okudum. Uzun süredir şehrin göbeğinde, her yerde gördüğüm, nedense beynimde "inadına yaşamak" çağrısı yaratan bu ağaca, bir sıcaklık duyuyordum. Sitede ağacın sertliği, yangına direnci, her koşulda yetişebilmesi(ki doğrudan gözlemlerim de bunu gösteriyor) hakkında verilen bilgiler kokarağaca sempatimi artırdı. Konunun uzmanı değilim, ama bu ağacın daha çok ilgiyi ve özeni hakettiğini düşünüyorum. Konu hakkında bilgilerini aktaran ve paylaşan bütün üyelere teşekkür ederim. |
19-02-2009, 12:44 | #75 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 07-06-2008
Şehir: muğla
Mesajlar: 2
|
arkadaşlar bu ağacın boyu ve çapı nedir? bilen varmı acaba |
27-02-2009, 11:51 | #76 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
AYLANTUS (Kokarağaç) Anavatanı Çin olan Aylantus; batı dünyasında “Cennet Ağacı”, “Tanrının Ağacı”, ülkemizde ise “kokarağaç, mundar ağacı, osuruk ağacı, yalangoz, yabani ceviz” gibi aşağılayıcı adlarla anılır. Ülkemize 1870-1890 yıllarında demiryollarının yapımı sırasında Alman ve Fransızlar tarafından getirildiği sanılıyor. Aylantuslar demiryolları boyunca toprak kaymalarını önlemek amacıyla şevlere ve yamaçlara dikildi. Aylantus; toprak, iklim, yükseklik ayırt etmeyen , en elverişsiz koşullarda bile hızla büyüyebilen bir ağaç. Deniz seviyesinden 2000 rakıma, 350 mm yağış alan kurak bölgelerden bataklıklara, asit, alkali, kuru, nemli, kayalık her yerde kolaylıkla yetişir. Onu özellikle yol şevlerinde, çöp yığınlarında yoğun kirli ortamlarda, kent içlerinde görmek mümkün. 20 metreye kadar boy, 50cm’ye kadar çap yapabiliyor, odununun kalori değeri yüksek, diğer baltalık ormanlara göre 20, hatta 50 kat daha fazla yakacak odun alınabiliyor. Kerestesi göknar ve sarıçama yakın, kaplama ve mobilya sanayinde kullanılıyor. Selüloz ve kağıt sanayi için çok önemli bir ağaç türü. Güçlü kök sistemi ve sürgünleriyle erozyonu önlemede çok etkili. Diğer bitkilerin yetişemediği veya çok zor yetiştiği kirli ortamlarda kolaylıkla yetişir, hava, su ve toprak temizleyicisidir. Köylerde kanalizasyon sorununa doğal çözüm Doğu Karadeniz Bölgesi’nin önemli çevre sorunlarından birisi de ; kanalizasyon atıklarının yeterli altyapı olmadığı için içme ve kullanma sularına karışarak insan ve çevre sağlığını tehdit etmesi oluşturmaktadır. Kanalizasyon atıkları ya direkt olarak derelere bağlanmakta ya da fosseptik çukurlarından toprağa sızdırmak suretiyle bertaraf edilmektedir. Kanalizasyon ve arıtma tesisi maliyetlerinin yüksekliği, dağınık yerleşimin altyapı olanaklarını kısıtlaması bu sorunun artarak devam etmesine neden olmaktadır. Toprak ve su kirliliği bir çok hastalığın gelişmesine ortam hazırladığı gibi önce derelerde giderek denizdeki canlı yaşamı yok etmektedir. Dünyada özellikle kırsal alanlarda yaygın olarak kullanılan bitkilerle doğal arıtma yöntemi bu sorunu çok az masrafla veya masrafsız bir şekilde çözülmesini mümkün kılmaktadır. Yapılacak iş her ev ve ahır için fosseptik çukuru oluşturmak, çevresine bölgenin bilinen ağacı Aylantus’u ( kokarağaç) dikmekten ibarettir. Aylantus güçlü kök sistemi ve emici özelliği ile kanalizasyon atıklarını daha fosseptik çukurundayken yok ederek, toprağa ve suya karışmasını engelleyecektir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çöp sorunu oldukça önemli boyutlardadır. Uygun depolama alanlarının yokluğu ve katı atık yönetiminin yetersizliği nedeniyle çöpler deniz kıyılarına dökülmekte, üzeri toprakla kapatılmaktadır. Ayrışma ve sızan sular nedeniyle oluşan kirlilik uzun yıllar denizleri kirletmeye devam edecektir. Bu alanların Aylantus ağaçları ile yeşillendirilmesi kirliliğin azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Aylantus; diğer bitki türlerinin zorlukla yetiştiği veya yetişemediği en kirli ortamlarda bile kolaylıkla yetişebilen, hava, su ve toprağı temizleyen son derece fonksiyonel bir ağaçtır. Halk arasında yapraklarının kötü kokusu nedeniyle; kokarağaç, mundar ağacı, osuruk ağacı, yabani ceviz gibi adlarla anılan çoğu kez de aşağılanan Aylantus’lar odun ve kereste değerinin yüksekliği, erozyonu önlemedeki başarısı ve diğer özellikleriyle batı dünyasında “Cennet Ağacı”, “Tanrının Ağacı” olarak nitelendirilmektedir. TEMA Vakfı Rize Temsilciliği olarak bölgenin bu önemli sorunu için; kamu, yerel yönetimler ve halkımızı Aylantus’ları tartışmaya ve tanımaya davet ediyoruz. Nevzat Özer TEMA Vakfı Rize Temsilcisi http://www.rizetema.org/yazi/detay.asp?id=48 |
|
27-02-2009, 12:55 | #77 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-02-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 1,160
|
Ben bu ağacı biliyorum, osuruk ağacı denmesinin sebebi de, kokusundan ötürü değil de (bildiğim kadarı ile) bu ağacın içi delik oluyor ve kuvvetli bir rüzgar çıktığında ilk devrilende bu ağaç oluyor, dolayısıyla o...san yıkılacak deyimi zamanla ağacın ismi olmuş. Tabi bu yöresel bir isim. Bu ağaçtan etrafımda çok var, fakat bu mevsimde tohumu çok zor be arkadaşım. Ama yinede bakacağım, bulabilirsem buradan yazarım, o zaman özelden adres bilgisi verirsin gönderirim. Ayrıca çok da arsızdır, nerdeyse tohumlarının ulaştığı her yerden fışkırır, beton çatlaklarından bile fışkırır. Doğru dürüst bakıma budamaya bile ihtiyaç duymaz, ağacın kendi formu gayet güzel ve gölgesi de yeterince koyu olur. |
27-02-2009, 20:15 | #78 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-02-2009
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 538
|
Bu ağaç hep hoşuma gitmiştir.Çok düzgün bir sırık şeklinde büyümesi ve hızlı uzaması sebebiyle 2-3 yıl içinde gölgesinde bile oturabilirsiniz. Zaten bu ağaç ne hikmetse bi yerde görüldüğü vakit, ortalığı ot basar gibi çoğalıveriyor. |
27-02-2009, 20:47 | #79 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sevgili BalıkcıSerdar, Bilimsel adının "Ailanthus altissima" olduğunu arkadaşlarımız yazmış. "Simaroubaceae" familyasından Çin kökenli bir ağaç... Bizde de yaygın olarak sıkça söylendiği gibi osuruk ağacı denilmiş. (Ne acaip bir kelime değil mi? Ağız doldurularak söyleniyor... Bu kelime köken olarak nerden gelmiş acaba?..) Her neyse, sizin dediğiniz özelliğinden dolayı bu ismi almış olsaydı ağacımızın adının sonuna "tan" hecesi eklenirdi. Şaka bir yana bu ağacın yaprağını alıp oğuşturduğunuzda ismini hak eden hararette koktuğunu göreceksiniz. Yani kolay kırılmasından dolayı değil yaprakları çok kötü kokmasından dolayı böyle bir isim yakıştırılmış. Hava kirliliğine, parazitlere, hastalıklara, kuraklığa, soğuğa dayanıklı çok hızlı büyüyen bir ağaç. Hızlı büyüme konusunda paulownia ağacının şöhreti hiç kalır. 20 metreye ulaşabiliyor. Ve denildiği gibi çok arsız. Hani istilacı dense yeri var. Kırılsa da, kesilse de kolay kolay kurumuyor. Tohumu konaklayacağı bir yer bulmasın; anında fışkırıyor mübarek. Aynı yerden beş altı gövde halinde çıkabiliyor... Salkım halinde erkek ve dişi çiçekleri oluyor. Meyvası sarıya çalan bir kahverengilikte kanatsı meyvaları oluyor. Meyva dediysem yenilebilir değil elbette. Şu anda benim bahçemde üç ayrı noktada kendiliğinden çıkmış vaziyette. Filizlerini gördüğümde koparmaya kıyamamıştım. Ama daha sonra bahçemin her yerinde yeni yeni filizler fışkırmaya başladı. Bıraksam tüm bahçeyi istila edecekler. Bu yıl daha da büyüyecekler, daha çok dallanıp, budaklanıp boy atacaklar, çiçeklenip meyvaya duracaklar. İşte o zaman ne yapacağım bilemiyorum... Osuruk kokulu bir bahçede de durulmaz heralde... |
|
13-03-2009, 01:47 | #80 |
Yeni Üye
|
Bu ağacın yapraklarının kötü koktuğu doğru ama çiçeklerinin kokusu muhteşem, "kurumasa da keşke hep koksa". Tabii kurumazlarsa uçuşarak her yere dağılamayacak ve işgal görevlerini tamamlayamayacaklar. Özellikle yöneticilerdeki ağaç sevgisizliğinin had safhada olduğu bir coğrafyada böyle işgalci türleri saygıyla selamlarım. |
13-04-2009, 00:11 | #81 |
Ağaç Dostu
|
Allah ağacı
Çocukken ağacın ismini "Allah Ağacı" diye bilir, söylerdik (Trakya). Anlam veremezdim, temas ettiğinizde gerçekten pis kokardı, daha da "niye ki?" olurdum. Biraz büyüyünce herkesin bildiği, ama herkesin söyleyemediği ismini de öğrendim, şaşırmadım. Ama Latince ismini öğrenince (ailanthus, ambonese sözcüğünden gelirmiş, ambonese'nin de Allah ağacı anlamına geldiği tahmin ediliyormuş, wikipediai'nın yalancısıyım) açıkçası şaşırmıştım. Allah ağacı, benim çok sevdiğim bir isimlendirme olmasa da, böyle. Açıkçası bu ağacı çocukken; 'ne güzel ağaç, ama kokusu olmasa' der yine de severdim (yeşili, çiçekleri, gölgesi!) . Hatta saksılarımın birinde çıkmıştı da söküp atmaya gönlüm razı olmayıp, bir yaşındaki fidanı çıkarıp ağaçsız bir yere (kışın) dikivermiştim. Kokuyur dendiyse başka türler gibi durduk yerde kokmuyor, yani elle temas edip hırpalamayınca kokmuyor, yani diyelim bahçenizde bu ağaçtan var, rüzgar güçlü de esse, ağaçtan size kötü koku değil mis gibi taze oksijen geliyor. Dalını kırar, yapraklarını koparır, ezerseniz (niye?) çok kötü kokuyor sadece. Nefsi müdafaa da kötü bir şey değil ki. Dallarının ortası boş olup, ortadaki boş kısmı, yapı olarak ayçiçeğinin olgunlaşmaya yakın gövdesine benzetilebilir. Söğüt dallarından düdük yaptığımız gibi, bu ağaçtan ta patlangaç yapılırdı. Zayıf bir ağaç olduğunu (=kolay kırılma) biliyordum ama kuruyup suyunu bırakınca çok sert olduğunu burada öğrendim, bir kez daha şaşırdım. Aynı ağacın bildiğim isimleri arasında uçurum olduğunu düşünürken, Latince ismi ile pişti olunca, sil baştan olup, 'ben oldum, siz de olun' diye yazmak istedim. gece Ailanthus sever forum üyesi! |
27-04-2009, 11:41 | #82 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-09-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 144
|
Ailanthus tohumlarını poşetlerde fide yapıp diksem sağlıklı olurmu sizce? |
13-04-2010, 13:26 | #83 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 12-04-2010
Şehir: Ankara
Mesajlar: 19
|
bir senelik bir konuymuş, ama bu ağaç için konuyu hortlatmaya değer. Tamamen olmasada çoğunu okudum, demiryolu için getirilmesi de baya ilginç geldi ama mantıklı, ağaç o kadar güzel büyüyor ki en hızlı büyüyen ağaçtır herhalde. Bu ağacı fidelendirebilirsem her yere ekmeyi düşünüyorum. Tohumu sanırım sarı püskül gibi şeyler bilen varsa detaylı açıklarsa sevinirim. Ağacın da ayrıca durduk yere koktuğunu sanmıyorum dokununca kokardı. Gerçekten meyvesi olmasa da artısı çok olan bir ağaç. |
10-06-2010, 07:48 | #84 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-05-2010
Şehir: Gaziantep
Mesajlar: 268
|
Her ne kadar düzgün ve göğe doğru bir gelişim sergiliyorsa da benim bahçemde bir tane var ve bahçenin her yerinden kökü yumru yaparak yeni filizler veriyor. Bu da bahçe düzenimi bozuyor. Ne yapabilirim? Lütfen yardım... |
10-06-2010, 09:13 | #85 | |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Alıntı:
Evet Trakya'da bir ismi de Allah Ağacıdır.Bir ismi daha vardır Sandal ağacı. Kuruduğunda çok sertleştiği için sandal yapımında kullanılan bu ağaç aslında sonbaharda kızaran tohumları sararan yapraklarıyla çok güzel görünür.Ama malesef güneş kızgınken kokusu oluyor.Bizim arka bahçeyi sardı .Bahçe sahibi tarafından senelerdir 35 sene kadar hiçbir şey yapılmadan bekliyor.Çok çabuk üreyen ve hızlı büyüyen Sandal ağaclarının cenneti oldu |
|
11-06-2010, 10:21 | #86 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 12-05-2010
Şehir: Gaziantep
Mesajlar: 268
|
Evet çok yayılmacı ve bahçemin her yerinde kökünden yumru ile yeni filizler veriyor. Nasıl kurtulmalıyım? |
20-06-2010, 01:45 | #87 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 04-04-2009
Şehir: muğla-bodrum
Mesajlar: 79
|
Bahçemde aylantuslarım var. Yalancı ceviz de deniyormuş, bu ismi aklıma bir meyve ağacı ile aşalanabilirmi sorusunu getirdi.. Bu konuda bilgisi olan varmı acaba? Sevgilerimle, |
01-09-2012, 18:59 | #88 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 04-03-2012
Şehir: Malatya
Mesajlar: 74
|
Ben bu ağacı çelikle üretebilir miyim |
16-12-2012, 21:11 | #89 |
Ağaç Dostu
|
Müthiş bir hayatta kalma becerisi. İncir dokuz canlı ise, bu ağaç 99 canlı olmalı. Duvarların üzerinde dahi büyüyebilir. Bu ağaca meyve aşılanabilirse, güçlü kök sistemi sayesinde bütün olumsuzluklara dayanıklı meyve ağaçları elde edilebilir. Cinslerine göre farklılıklar olabilir mi? Bazı ağaçların çok güzel, kırmızı salkımlar halinde tohum salkımları oluyor. Bu cinsler parklara dikilebilir. Factsheet - Ailanthus altissima |
16-12-2012, 21:28 | #90 |
Ağaç Dostu
|
I cut down the largest of several ailanthus tree saplings next to my fence. I ended up with fifty sprouts in its place. How do I kill these things without getting a hundred more saplings? A: Cut each sapling as close to the ground as you can. Spray glyphosate (Roundup, etc) onto the stump. No sprouts will occur near on or adjacent to the stump. A few sprouts from nearby roots may occur but you can easily treat them the same way. |
|
|