agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni4Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 13-11-2009, 17:28   #61
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,670
Galeri: 32
güçler ayrılığı

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Yönetmelik iptal edilirse ve yerine hemen yenisi konmazsa bu sefer de ne kadar GDO'lu ürün varsa içeri girmez mi?

GDU'lu ürün ithalatçıları da bir şekide yönetmeliği durdurmaya çalışıyorlar.

Bence olması gereken yönetmeliğin iptali ya da yürürlükten kaldırılması değil, düzeltilmesinin sağlanması.
Mantıken haklısınız ancak hukuken dava açılacaksa konusu "bunu değiştirin" olamaz. Mahkeme yönetmeliği değiştiremeyeceğinden önce iptal sağlanır.

Düzeltilmesi yetkili bakanlığın görevidir. Mahkemeler onların yerine geçip onlara ait işleri yapamazlar. Bildiğiniz güçler ayrılığı.


gece

gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2009, 18:36   #62
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Evet, onun için de yürütmenn durdurulması davası açılmasını son derece sakıncalı bulduğumu söylemeliyim. Zaten GDO'lu ürün ithalatçılarının da yapmaya çalıştığı şey budur. GDO'lu mısır ürünü getirmeye çalışanlarla, GDO'yu tümden yok etmek isteyenler aynı paralele düşer ve pratik olarak ithalatçılara hizmet etmiş olurlar.

Yapılması gereken dava açmak değil, yönetmeliği çıkaranlara baskı yaparak, yönetmeliğin düzeltilmesinin sağlanması olmalı. En azından firmalar binde dokuz'un arkasına saklanabilmekten çıkarılmalıdır.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2009, 20:23   #63
Ağaç Dostu.
 
bahtiyar02's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-09-2006
Şehir: ADIYAMAN
Mesajlar: 2,457
Galeri: 3
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Evet, onun için de yürütmenn durdurulması davası açılmasını son derece sakıncalı bulduğumu söylemeliyim. Zaten GDO'lu ürün ithalatçılarının da yapmaya çalıştığı şey budur. GDO'lu mısır ürünü getirmeye çalışanlarla, GDO'yu tümden yok etmek isteyenler aynı paralele düşer ve pratik olarak ithalatçılara hizmet etmiş olurlar.

Yapılması gereken dava açmak değil, yönetmeliği çıkaranlara baskı yaparak, yönetmeliğin düzeltilmesinin sağlanması olmalı. En azından firmalar binde dokuz'un arkasına saklanabilmekten çıkarılmalıdır.

Sevgili dostum; Bizler hep bananeciyiz olmuş gibiyiz ve "bana dokanmayan yılan bin yaşasın " düşüncesine uyanlardan olmuşuz. Basında bir kereye mahsus anlatıldı ve bitti. O ysa çok basit bir olayı günlerce gündemde tutabiliyorlar.
saygılar


Düzenleyen bahtiyar02 : 14-11-2009 saat 20:24 Neden: eksik kelime
bahtiyar02 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 10:20   #64
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Son günlerde basında yer alan Cargill yazılarından

Alıntı:
Raflardaki ürünlerin yüzde 60'ında varız
Türkiye'de raflarda yer alan gıda ürünlerinin yüzde 60'ında Cargill ürünlerinin kullanıldığını söyleyen Sayınataç, "Gazlı içeceklerden çikolataya, meyve suyundan şekerlemelere, cipsten pastalara kadar birçok üründe Cargill imzası bulunuyor. Cargill ürünleri sadece şekere bağlı değil; yağlarda, kakaolarda da yer alıyor.

Türkiye'de yerli mısır işliyoruz
Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sayınataç, son dönemde kamuoyunda sıkça tartışılan genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) ilgili açıklamalarda bulundu. Her ülkenin gıda ve tarım politikalarının farklı olduğunu ve bu ölçüde GDO'lu ürünlere bakışın da ülkeden ülkeye değiştiğine işaret eden Sayınataç, "Cargill, dünya genelindeki gıdacılar için hammadde üretimi yapıyor. Bu ürünler içerisinde organik olan da GDO'lu olan da bulunuyor. Biz Cargill olarak bu ürünlerimizi müşteriler talep ederse gönderiyoruz.

Cargill bulunduğu ülkelerin kurallarına uymakla mükellef uluslararası bir firma. Biz bütün ülkelerin yasalarına ve kanunlarına uygun hareket ediyoruz. GDO'lu ürün o ülkede yasaksa tabii ki getirmiyoruz. Örneğin biz Cargill olarak Türkiye GDO'lu ürüne sıcak bakmadığı için glikoz, fruktoz üretimini Türkiye'den aldığımız yerli mısırla yapıyoruz" dedi.
14.11.2009
Özgül Öztürk

Yazının tamamı için:
Referans Gazetesi

Mart 2009 tarihli başka bir yazıya rastladım. Kaynak yine Referans Gazetesi...

Alıntı:
Venezuella Devlet Başkanı Hugo Chavez, ABD'li gıda devi Cargill'in pirinç işleme fabrikasını devletleştirme talimatı verdi.

Chavez, Portuguesa'deki Cargill'in işleme fabrikasının, belirlenen fiyatı paketlere basmadan dağıtarak Venezuella yasalarını ihlal etmekle suçluyor.
Yazının tamamı için:
Referans Gazetesi

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 10:33   #65
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Tüketicinin Erkan Abisi yazmış:

Alıntı:
Krizde 3.3 milyar dolar kâr etti
CARGILL’in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Kurumsal İlişkiler Direktörü Ruth Rowling, global krizden her kuruluş gibi kendilerinin de etkilendiğini söyledi. Rowling, 116 milyar dolarlık ciroya sahip olan Cargill’in 2009 yılının ilk yarısında 3.3 milyar dolar kâr elde ettiğini ancak bu rakamın Cargill için tatmin edici olmadığının da altını çizdi. Rowling, şöyle konuştu: “Krizden her firma gibi bizde etkilendik. Hatta 2008 yılının son 6 ayını çok iyi geçirmemize rağmen, sonraki 6 ayda kârlılığımız aşağı indi. 4 milyar dolardan 3.3 milyar dolara geriledi. Bu bizim için yeterli değil. Ama yine de diğer firmalara nazaran krizden daha az etkilendik. Gelecek yılı da karla kapatmayı hedefliyoruz.”

60 ülkede yatırımı 155 bin çalışanı var
150 yıllık bir geçmişe sahip olan Cargill, 60’tan fazla ülkede yatırımı ve 155 bini aşan çalışanıyla dünyanın en büyük tarım ve gıda şirketleri arasında yer alıyor.
Türkiye’de 1960’lardan bu yana gıda, hububat ve risk yönetimi olmak üzere 3 ana iş kolunda 300 çalışanı ile faaliyetini sürdürüyor.
Cargill Gıda Türkiye’nin, İstanbul-Pendik ve Bursa-Orhangazi’de fabrikaları yer alıyor.
Ayrıca, Ülker Grubu’nun yönetiminde olan Pendik Nişasta’da da yüzde 50 ortaklığı bulunuyor.


550 milyon TL’ye posasını çıkarıyor
NİŞASTA ve nişasta bazlı tatlandırıcı sektöründa yılda kullanılan mısır miktarı, 750 bin tonu buluyor. Sektör, kullandığı mısırın, yağından özüne, posasına kadar tüm unsurlarından yararlanıyor. Bunun sonucunda, yılda 350 milyon TL’lik 350 bin ton glikoz ve fritozdan oluşan tatlandırıcı üretimi gerçekleştiriliyor. Yine yılda toplam bedeli 70 milyon üretilen 120-130 bin ton nişasta, artanından da
130 milyon TL’lik 200 bin ton yem, yağ gibi yan ürünlerin üretimi gerçekleştiriyor. Toplam pazar, 550 milyon TL’yi buluyor.

Yerli mısır kullanılıyor
TÜRKİYE’de kakao, aroma ve kıvam verici ürünlere yönelik pazarların hızla büyüdüğüne dikkat çeken Mustafa Sayınataç, Cargill’in Türkiye’deki yatırımlarını bu alanlara kaydırabilmesi için pazarın daha da büyümesi gerektiğinin altını çiziyor.
Nişasta ve nişasta bazlı tatlandırıcı üretiminde kullanılan mısırın 2002 yılından bu yana Türkiye’den temin etme zorunluluğu getirildiğini de söyleyen Sayınataç, “Yılda iki ürün alınmaya başlanmasıyla birlikte mısır üretimi 4 milyon tona ulaştı. Üretilen bu mısırın da dörtte biri nişasta ve nişasta bazlı tatlandırıcı üretiminde kullanılıyor. İthal mısır kullanımına izin verilmediği için sektör, Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) tartışmalarından da uzak kalıyor” dedi.

GDO’lu mısırı TMO da ithal etti
MUSTAFA Sayınataç, GDO ürünlerin yıllardır Türkiye’ye gelmekte olduğunu, hatta Tarım Bakanlığı’nın da TMO aracılığıyla 3 yıl öncesine kadar GDO’lu mısır ithalatını yaptığını söyledi. Her ülkenin gıda ve tarım politikalarının faklı olduğuna dikkat çeken Sayınataç, “Cargill bulunduğu ülkelerin kurallarına uyuyor. Yasalara uygun hareket ediyoruz” dedi.
15 Kasım 2009
Erkan Çelebi
Yazının tamamı için:
Hürriyet


Anlamadıklarım konusunda yardımcı olur musunuz?

Alıntı:
Nişasta ve nişasta bazlı tatlandırıcı üretiminde kullanılan mısırın 2002 yılından bu yana Türkiye’den temin etme zorunluluğu getirildiğini de söyleyen Sayınataç,

Alıntı:
Sayınataç, GDO ürünlerin yıllardır Türkiye’ye gelmekte olduğunu, hatta Tarım Bakanlığı’nın da TMO aracılığıyla 3 yıl öncesine kadar GDO’lu mısır ithalatını yaptığını söyledi.


Yani TMO kanunlara uymuyormuş anlamı mı çıkarmamız gerekiyor?
Yoksa, TMO mısırı getiriyor ama bunun nişasta ve nişasta bazlı tatlandırıcı üretiminde kullanılmamasını denetliyor anlamını mı?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:32   #66
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Vatan gazetesinin konuyla ilgili haberi soyle:

İlk 20'sinin 8'inden GDO çıktı

20 numuneden 8'i GDO'lu çıktı gıda ithalatçıları Başbakan'a gitti

Özlem ERMİŞ BEYHAN / VATAN

Gıdada GDO denetimi için alınan numunelerin ilk 20'sinin 8'inden GDO çıkmasıyla ithalatta tam bir kaos yaşanıyor. Ağırlığı Cargill'in olmak üzere birkaç firmanın toplam 300 bin ton gıda ürünü limanlarda kaldı. Sektör temsilcileri yönetmeliğe geçiş için ek süre talep etmek üzere dün akşam YASED resepsiyonu'nda Başbakan Erdoğan ile buluştu

Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) içeren gıda ürünleri ithalatı yönetmeliği sonrası malları gümrüklerde kalan gıda ithalatçıları, dün akşam son çare olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gitti. İthalatçılar dün akşam yapılan geleneksel YASED Ankara Resepsiyonu'nda Erdoğan'a yönetmelikte ek süre taleplerini iletti.

Yabancı Sermaye Derneği'nin (YASED) toplantısında gıda ithalatçıları Başbakan'a GDO yönetmeliği ile ilgili yaşadıkları sorunları aktararak, bu sorunların aşılabilmesi için 6 aylık bir geçiş süresinin getirilmesini gündeme getirdi.

Yediklerimiz ne olacak?

Dün GDO analizinden gelen ilk 20 numuneden 8'inde GDO çıkması, "Yıllardır GDO'lu ürünleri tüketiyoruz" savının ne kadar gerçek olduğunu kanıtlamış oldu. Uzmanlar, "Madem bizim ülkemiz GDO'lu ürünlerin pazarı olmuş, neden bu yönetmelik daha önce çıkarılmadı, yediğimiz GDO'lu mısırların bedelini kim ödeyecek?" diye sorarken, şimdi GDO'da yeni bir pazarlığın masada olduğu iddia ediliyor. Bu iddiaya göre başta Cargill olmak üzere birkaç dev firmanın toplam 300 bin tonluk malı limanlarda bekliyor. Cargill'in ithal edilen bu yüklü miktarda malın Türkiye'ye sokulabilmesi için Ankara'da yoğun bir pazarlık süreci yürüttüğü belirtiliyor. Ancak konuya yakın kaynaklar, "Tarım Bakanı Mehdi Eker, '1 gram bile GDO'lu ürünü sınırlardan sokmam' diyerek tüm kapıları kapattı, bundan sonra GDO'lu ürünleri ülkeye sokmanın faturası ağır olur, buna nasıl bir formül bulacaklar diye bekliyoruz" diyor.

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:32   #67
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Süleyman Demir (Bugün) - Türkiye GDO istilası altında!

Süleyman Demir (Bugün) - Türkiye GDO istilası altında!


Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, "Bir tohum bir firmanın tescilindeyse, o tohumla mutlaka oynanmış demektir. Günümüzde maalesef, bir firmanın tesciline girmemiş tek bir tohum dahi yok" diyerek, Türkiye ve dünyanın GDO'lu ürünlerin istilasında olduğunu söyledi.

Bugün / Süleyman DEMİR

Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer Türkiye ve dünyanın GDO'lu ürünlerin istilasında olduğunu söyledi.

Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, "Bir tohum bir firmanın tescilindeyse, o tohumla mutlaka oynanmış demektir. Günümüzde maalesef, bir firmanın tesciline girmemiş tek bir tohum dahi yok" diyerek, Türkiye ve dünyanın GDO'lu ürünlerin istilasında olduğunu söyledi.

SOFRAMIZI NASIL ETKİLİYOR?

Tarım Bakanlığı'nın Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) içeren ürünlere yönelik yaptığı yönetmelik değişikliğiyle birlikte genetiği değiştirilmiş ürünler bir kez daha Türkiye'nin ana gündemine oturdu. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin soframızdaki yerinin ne olduğu, sağlığımızı ne oranda etkilediği bu yönetmelikle bir kez daha tartışılır oldu, ancak bu alanla ilgili korkunç gerçekleri, bu alana yıllarını veren Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer gözler önüne serdi. Daha söze başlarken "Tükettiğimiz ürünlerin neredeyse yüzde 95'i GDO'lu ürünlerdir" diyen Özer, genetiğiyle oynanmış ürünlerin illa yamru yumru olmasının beklenmemesi gerektiğini kaydetti.

Ürünlerin sadece meyve ve sebzenin kendisi olarak Türkiye'ye girmediğini, çoğu kez tohum olarak geldiğini kaydeden Kemal Özer, bahçesine domates eken bir doğa tutkununun dahi GDO'lu ürün ektiğinin farkına varamadığını kaydetti. Özer, bu korkunç gerçeği şöyle açıkladı: "Doğal yapısı değiştirilmemiş hiçbir tohum, bir firmanın tesciline, tekeline giremez. Girmişse eğer, mutlaka o tohumun genetiğiyle oynanmış demektir. Bir tohumun yapısıyla oynayarak, yeni bir ürün elde ettiğinin tescilini yaparak o tohumu kendi uhdene alabilirsin. Ancak yapılan araştırmalara göre, herhangi bir firmanın tesciline girmemiş tohum hemen hemen yok gibi. Tohumcudan satın aldığınız ve sağlıklı beslenmek için bahçenize ektiğiniz tohum bile kesin GDO'ludur. İsrail, Hollanda tohumu dediğimiz ürünler GDO'ludur."
İkinci kez ürün vermiyorsa GDO’ludur

Tohumların GDO'lu olup olmadığını tescil etmenin yolunun ikinci ürün verip vermemesi olduğunu kaydeden Özer, "Ektiğiniz bir ürünün çekirdeği yoksa, kesinlikle genetiğiyle oynanmış demektir. Tohumu varsa ve bunu saklayıp ikinci kez tekrar ektiğiniz zaman olmuyorsa, kesinlikle GDO'ludur. Maalesef evimizin bahçesine ektiğimiz kabak, domates, biber bile GDO'lu. Çünkü bunların tohumu mutlaka bir firmanın tesciline girmiştir" dedi.

SUÇLU FiRMALARI şimdi biz bulacağız

Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, şu ana kadar bu ürünleri tüketenlerin rahatsız olması durumunda üretici veya ithalatçı firmaların sorumlu olduğunu ancak yönetmelik değişikliği sonrasında bu sorumluluğun tüketiciye geçtiğini belirtti. Özer, "Dağdaki çoban bile böyle bir ürün tüketir ve rahatsız olursa, firmaya dava açamayacak. Bu tohum firmalarının aynı zamanda dünyanın dev ilaç, petrol ve yem firmaları olduğunu kaydeden Özer, "Hükümetin uyaralım ve yanında bulunarak, dev firmalarına karşı dik durmasını sağlayalım" dedi.

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:33   #68
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Kemal Özer - Bu düzen nasıl yıkılır?

http://www.gidahareketi.org/Bu-Duzen...27-yazisi.aspx adresinden alıntıdır:


Kemal Özer - Bu düzen nasıl yıkılır?

Bu düzeni yıkmanın zor olmadığını ve yıkabilecek gücün bizde olduğunu elbette sizde biliyorsunuz. Fakat bazılarımız bu düzeni yıkmak için çabalarken bazılarımızın da düzenin hamiliğini yapması işleri zorlaştırıyor.
Bu düzeni yıkmak için değişime razı olmak şart. Girdiğimiz gibi çıkamadığımız düzenin okullarında enjekte edilen tek tiplilik, sessizlik, siniklik, siliklik, bananecilik gibi sayısız virüsünden kurtulmak gerekiyor. Bunun içinse gerekli olan şey, ‘aşı’!

Aşı dediysek hemen gidip uluslararası ünlü aşı propagandisti Recep Akdağ’ın aşılarından söz ediyor değiliz. Sözünü ettiğimiz aşı, o aşının da panzeri.

Bu aşı da bedel, aşı olmakta değil olmamakta. Üstelik bunu için ne bir doktor lazım ne de bir enjektör. Ne bir ilaç gerekli ne de zararlı bir etkisi var. Bekle gör gibi bir süreçte gerekmiyor.

Bu çarpık düzeni yıkmak hem şart, hem de elimizde. Bu düzeni yıkmak için acele etmez isek hızla yükselen tehlikesi bizleri acınası bir hayatın içine doğru sürükleyecek paletleri arasında doğrayacak.

Bu tehlikeli düzeni yıkmak için ne tanka, ne topa, ne misket bombalarına, ne de başka kirli silah gerekiyor.

Tarifi kolay, kullanımı basit bir reçetesi,
hazmı kolay bir menüsü,
faturası hafif bir bedeli var.

Neticesinden rahatsız olacaklar, az uz güçler değildir elbette. Ama bunlar arasında Genelkurmay olmayacak!

Neticesinde sizi ne sevgili Hasan Karakaya ‘İsrail aşığı’ ilan eder, ne de bir takım ‘yandaş medya’ tarafından kirletilmek istenirsiniz.

Bu işte kızsa kızsa, bazı aklıselim olmayan akademisyen ve bürokrat ile birkaç patent sahibi ve bazı işbirlikçileri kızar. Onlarında işin tuzu biberidir tadını çıkarmak için katlanmak gerek.

Bu düzeni yıkmak için gerekli olan en önemli kilometre taşı, size bu düzenin dayattığı model ve isteklerden kurtulmayı istemek…

Evet, sadece inanmak ve istemek…

Diğer gerekli malzemeyi biz sağlarız.

Alsında buna bile gerek yok. Biz size sadece bir yol haritası verelim, inanıyoruz ki siz bu düzeni mum ışığında bile yıkarsınız!

Sizi temin ederiz ki genelkurmayımsı güçler sitesine bildiri koymaya bile vakit bulamadan iktidarı ele geçirirsiniz. Sefasını sürmekse becerinize kalmış bir şey…

Aslında bu düzeni yıkacak reçetenin ne olduğunu herkes çok iyi biliyor. ‘Bize bir şey olmaz’, ‘atın ölümü arpadan olsun’ şeklindeki bayağı düşüncelerden kurtulmak gerekiyor.

Bu bedbaht düzenin dayattığı modelden kurtulmak hem bizim hem de insanlığın hayrına yapılabilecek en iyi eylem olduğuna inancınız tamsa bunu yapabileceğinizden şüpheniz olmasın.

Bu düzeni ki, tüm canlılara dünya dar eden yıkılası bir sistemdir.

Ondan hayır beklemek şeytandan hayır beklemekten daha kötü…

O, hayır değil şer, o yararlı değil zararlı bir düzendir ki; yıkmak mı yıkmamak diye iki yol yok önümüzde.

Bu yıkımda rol almayan gençler, gelecek hayallerinden evliler çocuk beklentilerinden, orta yaşlılar torun sevgisinden ve sağlıklı bir yaşlılık hayalinden vazgeçmeye mecburlar.

Tek yol ‘devrim’! Yani bu düzeni yıkmak!

Bunları yetişebilen belki de son nesil bizlerdik ama bu devrim hayali için, cop yemeyi göze alma, parmaklılar ardında beklemeye, korsan duvar yazıları yazmaya, gecenin bir yarısında bildiri dağıtmaya da gerek yok.

Global Devlerin Oyunu olan ve geleceğimizi kontrol etmek, bağımsızlığımızı sona erdirmek kısaca, yaşamımız verecekleri bir karara bağlı olan bu silah, şimdi yediden yetmişe hepimizin midesinde.

Yeni doğan bir bebek, bu çirkef düzenin paryası olarak doğuyor.

Bunun için ilk adım olarak hem bu ülkede ki düzenin hem de küresel düzenin zihnimize ilmek ilmek dokuduğu zararlı hasletlerden kurtulmayı hedef olarak koymalı herkes.

Sonra gıda ürünlerinin etiketini okumaya başlamalı. Bilmediğimiz bir içerik görünce onun ne olduğunu öğreninceye kadar o ürünü tüketmekten vazgeçmeli. Onun zararsızlığından emin olamadan bir daha tüketmemeli.

En önemlisi pazara arz edilip ardından reklâm edilerek tükettirilen ne kadar ürün varsa bir bir uzak durmalı.

Arz edilen ürünleri tüketme alışkanlığından vazgeçmediğimiz müddetçe bu ‘lağım düzeni’ aynen devam eder. Kendi talebini oluşturmak ve üreticilerin talebimize yönelik üretim yani arzlar yapmalarını sağlamak demektir ki; işte çözüm budur. Bu serbest piyasa ekonomisi denilen emperyalist düzende insanlar mideleri üzerinden yönetilmekteler.

Bu düzenden rahatsız olmayan birileri varsa bilin ki onlar fıtratları bozulmuş yaratıklardır. Bu tüketmeme gücümüzü devreye sokarsak üretici bunu asla göz ardı edemez.

Çünkü sizi şekillendiren mideniz. Midemize gireni bilmiyorsak geleceğimizden emin olmamız söz konusu olamaz.

Peki, ne yapmalı? diyorsanız yağ alışkanlıklarını değiştirerek başlayabilirsiniz. Sızma Zeytinyağı dışındaki tüm yağların GDO içerdiğini bilerek bu yağlardan uzaklaşabiliriz. ‘Soya lesitini’ içeren tüm gıdaları satın almayarak devam edebiliriz.

Mevsimsiz sebze meyve yemeyerek sağlıklı yaşanabileceğini hazır içeceklerin şerrinden korunmak gerektiğini, şekersiz denilen ürünlerin GDO’lu tatlandırıcılar içerdiğini, mısır şuruplu ürünlerden sakınmamız gerektiğini bilerek ve buna uygun tüketerek başlayabiliriz.

Bu düzen böyle yıkılır. Başka yolu yok!

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:34   #69
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Prof Tayfun Özkaya - GDO'da bizi kim dövüyor?

http://www.gidahareketi.org/Gdo-da-B...26-yazisi.aspx adresinden alıntıdır:

Prof Tayfun Özkaya - GDO'da bizi kim dövüyor?



Boksörler ringde dövüşüyor. Daha birinci raunda birisi çok sert yumruklar alıyor. Raunt sonunda antrenörü “çok iyiydin, rakibin sana dokunamadı bile” diyor. İkinci raunda da bizimki epey dayak yiyor. Antrenör gene “çok iyiydin” gibi laflar ediyor. Üçüncü raunda da aynı şeyler olunca, boksörümüz “dikkat et, bu hakem beni fena halde dövüyor” diyor.

GDO konusu da bu fıkraya benzemeye başladı.

Tarım Bakanımız Sayın Eker, kendisinin de bir ürünün doğal yapısının bozulmasına karşı olduğunu belirterek "Ben de bilerek GDO'lu ürün yemem. Tabiata bu manadaki müdahaleye karşıyım." diye konuşuyor.

20 Ekim’de AKP Kadın Kolları için Ankara’da bir toplantı organize ediliyor. Toplantıda Sayın Emine Erdoğan “GDO’ların büyük bir tehdit olduğunu” söylüyor, insan sağlığına verdiği zararları anlatıyor.

AKP Grup Toplantısında 3 Kasımda Sayın Tayyip Erdoğan: “Bu son dönemde yine genleriyle oynanan gıda ürünleri noktasında Gıda Tarım Bakanlığımızın yayınladığı bir yönetmelik var. Şimdi medya bu konuyla ilgili maalesef Bakanımızın veya Bakanlığımızın yayınladığının tam aksine, bunu teşvik ettiği manasına köşe yazıları, haberler yapıyor. Tam aksine bu yönetmelik bunu teşvik eden değil, engelleyen, durduran bir yönetmeliktir” diyor.

Gene Radikal Gazetesindeki bir habere göre Sayın Tayyip Erdoğan partisinin Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı’nda “Bu ürünler zararlı olsa Amerika’da serbest olur mu” diye soran bir partiliye “ABD’de görmedin mi herkes obez, şöyle delikanlı biri var mı...” demiş.

Bu haberlerden anladığımıza göre GDO’ya bütün yöneticilerimiz karşıdır. Ancak İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası başkanımız Ahmet Atalık’ın da dediği gibi 26 Ekimde yayınlanan yönetmelik GDO’ların ve ürünlerinin ithalatını, işlenmesini ve ihracatını düzenleyen kuralları içermektedir. Tarım Bakanlığı yetkilileri bu yönetmeliğin GDO’ların ülkemize girişini kesinlikle önleyeceği konusunda ithalat başlıklı 11 maddesini örnek vermekte ve 2. bendinin (c) fıkrasını kamuoyuyla paylaşmakta, kamuoyunu yanlış bilgilendirmektedirler. Bu fıkraya göre sınırlarımıza gelen gıda veya tarım ürünü “GDO’suz” diye beyan edilir ancak “GDO’lu” çıkarsa bunların girişine izin verilmeyecek. Yani yalan beyanda bulunanın ürünü ülkeye sokulmayacak. Oysa aynı maddenin 1. bendinde belirtildiği üzere doğru beyanda bulunur ve ürününüzü kahramanlar gibi “GDO’lu” olduğunu söylerseniz ve ithalatta istenilen belgelerinizi sunarsanız ülkeye sokarsınız.

Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulacak “komite” ülkemize girmesine izin verilen GDO’ları tespit edecek. İlginçtir, komite onayı olmayan GDO’lu gıda ve yemler dahi bu genetik materyalleri binde 5’in altında içermeleri halinde ülkemize girebilecekler. Yani, GDO’ları kesinlikle yasakladığı söylenen bu yönetmelik, ülkemize girişine izin verilmeyecek GDO’lara bile açık kapı bırakmaktadır.

Bizi kim dövüyor?

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:34   #70
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
ODTÜ'den Ürküten GDO araştırması

http://www.gidahareketi.org/Urkuten-...77-haberi.aspx adresinden alıntıdır:

Ürküten GDO araştırması


ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü`nde yüksek lisans eğitimi gören iki öğrenci, Bölüm Başkanı Doç. Dr. Candar Gürakan`ın gözetiminde GDO'lar üzerine tez çalışması yaptı. İki yıl süren çalışmanın sonucunda ortaya çıkan tablo, akademisyenleri şoke etti.

Akşam Gazetesinden Hülya Ünlü'nün haberine göre, ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü`nde yüksek lisans eğitimi gören iki öğrenci, Bölüm Başkanı Doç. Dr. Candar Gürakan`ın gözetiminde `Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (transgenik ürünler) üzerine tez çalışması yaptı. İki yıl süren çalışmanın sonucunda ortaya çıkan tablo, akademisyenleri şoke etti. Ankara, Çanakkale, Ayaş, Eskişehir, Isparta, Antalya, Kalkan, Afyon ve Mersin`de üretilen, Belçika, İspanya, Çin ve Amerikaa'dan ithal edilen 28 domates numunesinden 22`sinde antibiyotiğe direnç gösteren bir bakteri geni belirlendi.

DOMATESTE NE İŞİ VAR

Doç. Dr. Candan Gürakan, araştırmaya parasal destek istemek için devlet kurumlarına başvurduklarını ancak, `Türkiye`de GDO yok, boşuna para harcamayın` yanıtı aldıklarını söyledi. Gürakan, `Biz de araştırmayı ODTÜ kaynakları sayesinde yaptık. Ancak böyle sonuçlar alacağımızı biz bile tahmin etmedik. Şoke olduk` dedi.

Ankara`dan 9, Eskişehir, Isparta, Antalya, Ayaş, Çanakkale, Afyon`dan 1`er, Antalya`dan 4, Mersin, İspanya, Belçika, ABD`den 2`şer, Çin`den 1 olmak üzere 28 domates numunesini incelediklerini belirten Candan Gürakan, şunları söyledi:

`28 domates numunesinden 22`sinde bir bakteri geni olan Kanamisin adlı antibiyotiğe direnç gösteren bir gen tespit ettik. Bu durum domateslere gen aktarımının yapıldığının kanıtıdır. Bakteri geninin domateste ne işi var? Bunlar marketlerden toplanan numuneler. Yerli üretim mi bilmiyoruz. Eğer yerli üretimse, GDO'lu tohum sözkonusu demektir.`

MISIRDA DA VAR

Candan Gürakan, Ankara, Isparta, Antalya ve Çanakkale'den alınan beş kurutulmuş mısır numunesinin tümünde de antibiyotiğe direnç geninin yanı sıra mısıra ait olmayan DNA'lara rastlandığını bildirdi. Gürakan, `Bu mısırların Arjantin ve Güney Afrika'dan getirildiğini tespit ettik. Ayrıca Eskişehir, İstanbul ve Ankaraa'dan alınan mısır hayvan yemi üzerinde de araştırma yaptık. Hem gıda olarak tüketilen kuru mısırda hem de hayvan yemi olan mısırda, antibiyotiğe direnç geninin dışında mısır bitkisine ait olmayan DNA bölgeleri bulundu. Mısırda domatesten daha güçlü bir şekilde GDO tespit edildi` dedi. Gürakan, patateste de genetik değişime rastladıklarını bildirdi.

Bakteri geni nedir?

Bitkiye gen transferi yapanlar, antibiyotik genini koymadan gen transferinin tutup tutmadığını kontrol edemiyor. Gen transferinin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak için antibiyotik geni entegre ediliyor. ODTÜ tarafından yapılan araştırmada da domateste bir antibiyotik olan Kanamisin`e direnç geni tespit edildi. Böcekler mısıra zarar vermesin diye bakteriyel toksin mısırın DNA`sına entegre ediliyor. Prof. Dr. Şeminur Topal, bitkilerdeki herhangi bir genetik yapı değişikliğinin insan organizmasına da aynen taşındığını söyledi. Topal, `GDO`lu yiyeceklerin tüketilmesi sonucunda ileride antibiyotik tedavisine yanıt alınamayabilir` dedi.

`Ne yersen ye hepsinde zehir var`

Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Turhan Çakar, yaptıkları bir araştırmada soya etli kıymada, soya tavuk yeminde yüksek miktarda bakteri geni bulduklarını söyledi.

Türketicileri uyaran Turhan Çakar, `Mısır yağı, soya yağı, glikoz şurubu içeren gıdaları almayın. Halkın yiyeceği birşey kalmadı. Halka zehir yediriyorlar` diye konuştu.

Soya bitkisinden 900 çeşit ürün elde edildiğini dile getiren Turhan Çakar, şunları söyledi: `Soya; sucuk, salam, sosis, köfte, pizza, hamburger gibi kırmızı ette, et suyu tabletlerinde, soya eti kıymasında, soya ununda, şiş kebapta, fındık ve fıstık ezmesinde, çikolatalı ürünlerde, pastalarda, süt tozunda, ekmek çeşitlerinde, kozmetik sanayiinde, hazır çorbada, soya yağında ve hayvan yeminde kullanılıyor. Mısır ise glikoz şurubunda kullanılıyor.

Glikoz şurubu ise kola, meyve suyu, gazoz, pasta ve baklavada tatlandırıcı olarak, bebek mamalarında, hazır çorbalarda, mısır özü yağında, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yeminde kullanılıyor.

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 17:43   #71
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Metin Münir - GDO'nun izinde - 1

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.asp...20Munir&ver=95 adresinden alıntıdır:

Metin Münir
GDO'nun izinde - 1
GDO’lu gıdaları yıllardır yiyoruz!
15 Kasım Pazar 2009 Milliyet

GDO’yu böyle ateşli tartışmaya yeni başladık. Oysa yıllardır GDO’lu ürünleri tüketiyoruz... Çünkü Türkiye’de GDO’lu ürün ithali geçen aya kadar kontrolsüzdü. Hükümetler ithalatı başıboş bıraktı. Yasal boşluklardan dolayı en geri Afrika ülkesinde bile ender görülen bir laçkalıkla halka yıllarca GDO’lu gıdalar yedirildi!

ABD’de ilk ekildiği 1996’dan bu yana milyonlarca ton GDO’lu gıda ve hayvan yemi kontrolsüz olarak Türkiye’ye ithal edildi. Bunların çevreye, insan ve hayvan sağlığına etkisi konusunda hiçbir bilgi yok. İthal edilen ürünler arasında bu konuda dünyanın en liberal ülkesi olan ABD’de bile yetkili makamlardan izin almadan ekilen GDO’lar olabilir. Bunlar bebek mamalarına bile girmiş olabilir. Genetiği ile oynanmış pamuktan üretilmiş giysiler giyiyor olabilirsiniz. Genetiği değiştirilmiş tohum bile ithal edilmiş ve ekilmiş olabilir. Ve bunun çevrede, yabani bitkilerde kimsenin farkına varmadığı etkileri bile olabilir. Soframıza gelen beyaz ve kırmızı etlerin büyük bir bölümü GDO’lu yem ile beslenen hayvanlardan elde ediliyor. Yağ, hazır gıda ve meşrubatlar da GDO’lu ürün içeriyor. Hangi markalarda ne kadar kullanılıyor, meçhul!

Bunlar neden oldu?
Çünkü Türkiye’de GDO’lu ürün ithali geçen aya kadar tamamen serbest ve kontrolsüzdü. Hükümetler GDO konusunda duyarlı davranmadı, ithalatı başıboş bıraktı. Yasal boşluklardan dolayı en geri Afrika ülkelerinde bile ender görülen bir laçkalıkla yıllarca halka GDO’lu gıdalar yedirildi.

Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’ne göre her yıl dışarıdan ithal edilen 4 milyon civarında hayvan yeminin yüzde 80’den fazlası GDO’lu. Hayvan Besleme Bilim Derneği geçen sene “ağırlıklı olarak” genetiği değiştirilmiş 1.7 milyon ton mısır ve yan ürünü, 1.6 milyon ton soya ithal edildiğini açıkladı. Bu rakamlar ülkemizde kullanılan hayvan yeminin yaklaşık yüzde 40’nın GDO’lu yemlerden meydana geldiğini gösteriyor.

Hükümet ‘devam’ dedi
Hükümetten bu ürkütücü durumu düzeltmesi beklenirken, Tarım Bakanlığı geçen ay sürpriz bir yönetmenlik yayımlayarak GDO’lu ürünlerin ülkeye girişini meşrulaştırdı. GDO lobicisi Amerikan kuruluşu ISAA’ya göre Türkiye resmen GDO’lu gıda ve yem ithal eden 31’inci ülke oldu. Dünyadaki toplam ülke sayısı yaklaşık 200. Artık bebek mamaları dışında her hazır gıda, meşrubat ve yağda GDO’lu ürün bulunması serbest ve yasal. Yemde de durum aynı...

GDO’lu ürünlere tepki Avrupa’da giderek büyüyor. 11 Eylül 2007 tarihli bu fotoğrafta ise bir eylemci Romanya Tarım Bakanlığı’na asılan, genetiğiyle oynanmış, ölüm meleğini sembolize eden dev bir mısır afişinin önünde görülüyor.

GDO NEDİR?
Kısmen hayvan, kısmen bitki GDO ‘genetiği değiştirilmiş organizma’nın kısaltılmışı. Bitkilerin on binlerce yıldan beri nesilden nesle aktardıkları özellikleri var. Bu özellikleri tayin eden ve bir nesilden diğer nesle doğal yollardan nakleden, DNA denilen kimyevi bileşim. DNA’yı bir formül gibi düşünebilirsiniz. Yeni teknolojiler bu formüllerin doğal olmayan yollardan, insan eliyle değiştirilmesine izin veriyor. Bioteknoloji veya GEN teknolojisi kullanılarak bir canlının bazı genleri alınıp bir bitkiye monte ediliyor.

İlk genetiği değiştirilmiş organizmalar, çiftçinin ürününü hastalıklara karşı korumak amacıyla geliştirildi. Gıda veya yem olarak kullanılan bazı bitkiler, genetik yapıları değiştirilerek, haşerelere ve virüslere karşı daha dayanıklı hale getirildi.

Raf ömrü uzadı
İkinci aşamada raf ömrü daha uzun olan çilek, domates, kabak ve biber gibi ürünler geliştirildi. Halen sayısı 30 olan genetiğiyle oynanmış ürün sayısının 2015’e kadar 120’ye çıkması bekleniyor. Yüzyılın yarısına gelinmeden, genetik mühendislik dünyanın en önemli teknolojisi olacak ve ticari önemi olan bütün ürünlerin genetiği değiştirtilecek. Doğanın yarattığı gıda bitkileri âleminden insanın yarattığı kısmen hayvan kısmen bitki gıda bitkileri âlemine geçeceğiz!..

31
Türkiye resmen GDO’lu gıda ve yem ithal eden 31’inci ülke oldu

ANAVATANI ABD
Sert domates size ne hatırlatıyor?
Gıda bitkilerinin genleriyle oynanması işi ABD’de başladı. Piyasaya çıkan ilk genetiği değiştirilmiş ürün yumuşamayan ve çürümeyen sert domatestir. (Size bir şey hatırlatıyor mu?)

Domateste onun yumuşamasını sağlayan ‘polygalacturonase’ adlı bir enzim var. Transgenetik domates bu enzimin çalışamaz duruma getirilmesiyle sağlandı. Avrupa’da da satılan domatesler, 1994’te piyasaya çıktı ve GDO’lu ürünlerin sembolü haline geldi. Ama beş yıldan kısa bir süre içinde sağlık nedenleriyle piyasadan çekildi.

Pirinç ve buğday sırada
Ekilen ve hâlâ ekilmeye devam edilen ilk genetik mühendislik ürünü tohumlar 1996’dan bu yana ürün veren soya fasulyesi, pamuk ve mısırdır. Ardından pamuk, kabak, papaya, kanola, karanfil çiçeği geldi. Geçen yıl ise ABD’de ilk defa genetiği değiştirilmiş şeker pancarı ekimi başladı (Bizde hükümetlerin dış baskıyla şeker pancarı ekimini öldürdüğünü hatırlayacaksınız). Sırada pirinç ve buğday var. Susuzluğa, sıcağa, tuza dayanıklı tohumlar da geliştiriliyor. ABD’de 2012’ye kadar susuzluğa dayanıklı darı yetiştirilmesi bekleniyor. Genetik mühendisliği diğer gıdalara ve pazarı geniş olan ürünlere (mesela çiçek) de el atacak ve yüzyılın yarısına gelmeden her gıda ürününün genetiği değiştirilmiş çeşitleri bulunacak.

Silah olabilir mi?
Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan bir rapora göre bugün 30 civarında olan GDO cinsi ürünler, altı yıl içinde 120’ye yükselecek. Bioteknoloji yandaşı bir kuruluş olan Amerikan ISAAA’ya göre, 2008 yılında dünya GDO ekiminin yüzde 63 kadarı ABD’de yapıldı (Diğer iki büyük GDO ülkesi ABD’nin nüfuz sahasındaki Brezilya ve Arjantin). Gıda ve Bioteknoloji Pew Girişimi’ne göre, ABD’de ekilen soya fasulyesinin yüzde 85’i, pamuğun yüzde 76’sı ve mısırın yüzde 45’i GDO’lu. Amerikalı çiftçiler ihracat gelirlerinin dörtte birden fazlasını GDOlu ürünlerden elde ediyor.

GDO işinin bir tehlikesi daha var. Dünya gıda ve yem piyasası Amerikalıların eline geçecek ve Washington (Rusya’nın doğalgazı kullandığı gibi) bunları bir silah olarak kullanabilecek.

YARIN: Türkiye GDO’ya mecbur mu? GDO faydalı mı, zararlı mı? Gıdanızın GDO’lu olduğunu nasıl anlarsınız? Ben yer miyim?

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-11-2009, 18:03   #72
Ağaç Dostu
 
karinca70's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 3,235
Atilla Özdür - Bayram değil seyran değil iken..

Vakit Gazetesi 14 Kasım 2009 tarihli gazetenin 4. sayfasından alıntıdır:


Atilla Özdür - Bayram Değil Seyran Değil İken...

aozdur@vakit.com.tr


Kuluçka döneminde en kısa süresinin bir nesil sürebileceği sölenen şu karakteri bozulmuş gıda maddelerinin tüketimiyle bağlantılı insan davranışı ve de metabolik hastalıklarla ilgili tartışmalar, birdenbire gündemi sarıverdi...

Acaba eniştemiz, hasretle ve de şehvetle bizleri niye öpmeye kalkıştı... Gıda maddelerindeki ırza tecavüz bugünün hadisesi miydi..

Yanılmıyor isem, Efendimiz Rasulullah'ın şöyle bir düzenleyici hareketini okuduğumu sanıyorum....Efendimiz, çarşı pazarı teftişe çıkarlar. Aynı malın üç beş yerde birbiriyle pek cüzi farklarla hemen hemen aynı fiyata satılmasına rağmen, bir esnafın bunları diğerlerinin yarı fiyatına yakın sattığını gördüklerinde, sebebini sorarlar.

Aldıkları cevapta sebep, yesin millet formatında halka hizmettir.

Zararına satışla yapılan halka hizmetin geri planında bir şeylerin saklanabileceğini bilen Efendimiz, buna itiraz ederler...Damping silahıyla rakiplerini silip süpürdükten sonra tek kalarak istediği fiyat oyununu oynayabilme ihtimalinden giderek, Hayat Önderimiz, dampingin kaldırılmasını isterler.

Gıda maddelerinin doğal ırzına geçerek halka hizmetin perde gerisi amacı, Efendimizin piyasa denetimindeki keşfettikleri esnafın damping yoluyla halka hizmetindeki sezinlediği amaca tam oturmaktadır...

Karakterini bozdukları tohumları düşük fiyatla ihraç ettikleri ülkelerin kendi yerli, yerli olduğu kadar da ırzına ellenmemiş kız oğlan kız tohumlarını ortalıktan kaldırtmak...

Yirmi yıllık bir zaman bu amacın gerçekleşmesine yetti bile... Akil adamlar bu kalleşliği yıllardır dile getirmekte idiler. Ama Filistinlilerin zamanında para sevdasıyla topraklarını Yahudilere satıp şimdi dövünmeleri gibi, bizim köylümüz de, yabancı tohumun verimliliğini görünce, safiyeti tertemiz tohumlarından vazgeçip elin oruspusuna yanaştı...

Tarımdaki metastas gerçeği, ateşin bacayı sardığında görüldü. Atı alan Üsküdar'ı geçmişti.. Şimdi tedbirler alınıyor kanunlar düzenleniyor ve yönetmelikler yürürlüğe sokuluyor...

Ortalık allak bullak, eniştemiz bizleri niye öpüyor, bilenimiz yok...

*

Biz Türkiyeliler, silahta savunmada büyük ölçüde dışarıya muhtacız. Erbakan olmasaydı muhtaçlığımız daha da büyük olacaktı... Aselsan'ı planlayıp hayata geçiren kişi, her ağzını açıp konuşanın itin kıçına kakalamak istedikleri Erbakan'dan başkası değil..

Bizler ayrıca yumurtada, ette ve sütte de temel üretimi bakımından yabancıya muhtacız... Meralarımız imara açılırken, hayvan yemimizin ana girdisi Amerika'dan gelir.

Şekerde, muhallebide, çarşı pazar reçelinde ve helvasında, hazarda ve seferde ihtiyacımız olan karbonhidratları, vitaminleri ve cümle hayat verici eserlerde elin çiftçisine muhtaç olduğumuz gibi, yağlı tohumları limanlarımıza taşıyan Amerikan gemilerini de dört gözle bekleriz...

Ticarethaneler olarak ticaretimiz, imalathaneler olarak üretimimiz, bankalar olarak sermayemiz, kaza kırım zayiatında dayanağımız olarak sigortalarımız yabancıların kontrol, denetim ve mülkiyetine tescillenmiş. Kısacası Atatürk diliyle, tersanelerimiz işgal altında...

Amma Atatürkçü dil ne çare, bu koyu sisli bulutların ardından hala, irticayı sayıklıyor..

*

Bakanlık bir yönetmelik çıkarır, namusu kirletilmiş oruspu gıdaların içeriye girmesi, görünürde yasaklanır. Bu nesneleri yüklenmiş gemiler de giriş için limanda beklemeye alınır..

Şimdi etin, sütün ve yumurtanın, reçel helva ve baklavanın, mutfaklar ile birlikte mezecilerin de kullanageldikleri nesnelerin ana çekirdeğini teşkil eden hayvan yemini üreten sanayide yavaşlama görülür. Görülmese de, görüldüğü fısıltısı yayılır.

Yem çuvalları raftan indirilip de tezgah altına alındığında, seyreyle sen memleketteki birikim donanmasının, el oğuşturan süvarilerini...

Kara para, kolektif işbirliğini gerektiren bir sınıf hareketi ürünüdür...

*

Hayatı kalendermeşrepliğe vurarak adam sende diyenler için bir sözümüz yok. Amma 'Ne olacak bu memleketin hali' noktasından içinde yaşadığınız, yaşatıldığımız kepazelikler hususunda bilgi sahibi olmak isteyenler için, haddimizi aşan bir tavsiyemiz olacak.

Prof. Hasan Doğruyol'un 'Gıdalardaki Katkı Maddeleri ve Zararları' kitabının, hiç değilse beşli onlu arkadaş grupları olarak okunması...

İsteme merkezleri, 0 224 224 60 21, 0 212 587 02 17 ve 0 212 586 17 58

karinca70 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-11-2009, 10:27   #73
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Sn Meyveli Tepe nin .
''Bence olması gereken yönetmeliğin iptali ya da yürürlükten kaldırılması değil, düzeltilmesinin sağlanması'' görüşü pratikte nasıl başarıya ulaşır bilemiyorum.
Bazı yönetmeliklerin içinde bir veya iki maddenin iptali ile yönetmeligin tamamı düzgün hale gelebilir.Ancak bu yönetmeligin tamamı iptal edilmeden GDO yu yasaklamak mümkün degil.Bu konuda Sn gecenin görüşlerine katılıyorum.
Sn Bahtiyar 2 nin
''Basında bir kereye mahsus anlatıldı ve bitti. O ysa çok basit bir olayı günlerce gündemde tutabiliyor'' Görüşüne katılıtorum
Örnegin ünlü bir kişinin burdan sevgilisi basını meşgül edebiliyor.
Bana göre İmza kampanyası veçeşitli etkinliklerle oluşturulcak baskıyı dikkata alacak bir bakanlık ta yok. Burdan bu tip etkinlikleri küçümsedigim görüşü çıkarılmasın.
Sevgi dolu saygılar

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-11-2009, 11:05   #74
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi latif Mesajı Göster
..
Bazı yönetmeliklerin içinde bir veya iki maddenin iptali ile yönetmeligin tamamı düzgün hale gelebilir.Ancak bu yönetmeligin tamamı iptal edilmeden GDO yu yasaklamak mümkün degil.
..
Yönetmeliğin iptali GDO'nun tamamen yasaklanmasını değil, mevcut ve hiç de küçümsenmeyecek kısıtlamanın da kaldırılıp tamamen serbest bırakılması anlamına gelir.

Evet, bazılarının istediği tam olarak bu. Peki ya GDO karşıtları? Bunu mu istiyoruz?

İşin kolayına kaçıp yönetmeliğin iptalini sağlamak, GDO'lu ürün ithalatçılarının arayıp da bulamadığı bir şey.

Bir de şöyle düşünelim. Diyelim ki, danıştay veya başka yetkili bir kurum hızlıca bir yargıya vardı, yönetmeliği iptal etti, ertesi gün resmi gazetede yayınladı. Bir sonraki gün ne olacak? GDO istemeyen bizler mutlu, mesut, memnun olup kendimizi ve ailelerimizi güvende hissedecek miyiz?

GDO'ya gerçekten karşıysak, işin kolayına kaçmadan, sabırlı ve ısrarlı başka bir sürecein içine girmek zorundayız. Evet, bu kesinlikle kolay değil.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-11-2009, 09:57   #75
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
Aldığım bir yazıyı silerle paylaşmak istiyorum.
(

GDO uygulaması ile birlikte GDO'lu ürünler listesinde ilk sırada yer alan soya , mısır, kanolanın bulunması yem sanayicilerini hammadde bulmakta zorlarken, hammaddeye bağlı olarak yapılan fiyat artışının et,süt, yumurta ve diğer hayvansal ürünlere de yansıması da bekleniyor.

Yaklaşık 5 yıldan beri gündemde olan ve birkaç kez değişime uğrayan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nın yasalaşması beklenirken 26 Ekim 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” hem kafaları hem de piyasaları karıştırdı.

Bir çok sektörü olumsuz etkileyen yönetmelik, bazı tarım ürünlerinde tüketimi ve buna bağlı olarak fiyatı düşürürken, özellikle yem üretiminde kullanılan ithal hammaddelerin fiyatını kısa zamanda yüzde 50 oranında artmasına neden oldu. Yem sektörü adeta kilitlendi. Yakın zamanda üretimin durması ve buna bağlı olarak özellikle hayvancılık sektörünün çok büyük bir darbe ile karşı karşıya kalması bekleniyor.
YASA YERİNE YÖNETMELİK
Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili çalışmalar 5 yıldan beri devam ediyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yasa tasarısı için bir çok kurumdan, odalardan, meslek kuruluşlarından, bilim insanlarından görüşler aldı. Bu görüşler doğrultusunda hazırlanan yasa tasarısı, 2005’ten beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek kabul edilmesi bekleniyor. Biyogüvenlik Yasası’nın çıkması beklenirken, yönetmelik çıktı.

Her kesin şikayetçi olduğu ve eksik bulduğu yönetmelik ile ilgili hiç kimsenin görüşünün alınmaması dikkat çekiyor. Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Yem Üreticileri Birliği ve daha bir çok kurum bu yönetmeliği Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra öğrendi. Çok daha önemlisi, Amerika’ya yaptıkları gezi ile gündeme gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım Komisyonu’nun üye milletvekilleri de bu yönetmelikten habersiz olduklarını söylüyor. Geçen hafta Ayvalık’ta Zeytin Hasat Şenliği’nde görüştüğümüz Komisyon Üyesi Bitkisel yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Balıkesir Milletvekili Edip Uğur bu bilgiyi doğruladı.

Yönetmeliğin çıkarılması sürecinin büyük bir gizlilik içerisinde tutulması, Tarım ve Köyişleri Bakanlığında birkaç bürokrat dışında kimsenin haberdar olmaması dikkat çekiyor. Çıkarılan yönetmelikle ilgili yorumlar da çok farklı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, her fırsatta yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verilmediğini, aksine bu ürünlerin ithalatının önünün kesildiğini söylüyor. Oysa çıkarılan yönetmelik, GDO’lu ürünlerin ,ithalatını, işlenmesini, depolanmasını, satışını öngörüyor.

YEMDE HAMMADDE FİYATI YÜZDE 50 ARTTI
GDO ile ilgili tartışma sürerken, özellikle yem sektörü, yaş meyve ve sebze sektörü ciddi sıkıntı yaşıyor. Yem sektörünün hammaddesi olan ürünlerde yüzde 50’ye varan oranlarda fiyat artışı oldu. GDO yönetmeliğinin yayınlandığı 26 Ekim’de tonu 550 dolar olan soya küspesi 800 dolara, kanola küspesi 230 dolardan 320 dolara, ayçiçeği küspesi 260 dolardan 330 dolara ve yerli ayçiçeği küspesinin kilosu ise 210 liradan 260 liraya çıktı. Fiyat artışına rağmen hammadde bulmak zor. Hammadde taşıyan çok sayıda gemi Türkiye’ye giriş için GDO analiz sonuçlarını beklerken, bazı gemiler başka ülkelere yönlendirildi. Analiz için sadece 3 laboratuar hizmet verirken, analiz için başvuranlara bir ay, 40 gün sonraya randevu veriliyor.

En büyük hammadde ithalatçısı olan Nobel, Bunge gibi dev firmalar Türkiye’ye ithal edecekleri ürünleri başka ülkelere yönlendirmeye başladı. Yönetmelikte ciddi bir değişiklik olmazsa önümüzdeki günlerde hammadde sıkıntısı daha büyük boyutlara ulaşması bekleniyor.

Hammadde fiyat artışına bağlı olarak yem üreticileri de yemin fiyatını yüzde 5 ile 15 arasında artırdı.Yem fiyatlarındaki bu artış et,süt, tavuk, yumurta ve bir çok ürüne yansıyacak. Bakanlığın kimseye sormadan ve etkilerini hesaplamadan radikal bir kararla çıkardığı yönetmeliğin faturasını büyük ölçüde tüketici ödeyecek.

YEM SANAYİCİLERİNDEN BAKANLIĞA YAZILI BAŞVURU
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği, sektörün yaşadığı sıkıntıları 3 Kasım’da bir yazı ile Tarım Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’ e iletti. Bakana gönderilen yazıda yem sanayi, hayvancılık ve tüm gıda sektörünü doğrudan ilgilendiren yönetmelikle ilgili yaşanan sorunlar konusunda şu görüşlere yer verildi:
“Öncelikle bu çok önemli yönetmelik üniversiteler, ilgili bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve sanayicilerle paylaşılmamıştır. Söz konusu yönetmeliğin üretimi, tüketimi ve ticareti ciddi biçimde etkileyeceğini düşünürsek bizim de görüşlerimizi bildirebileceğimiz bir süre olmalıdır. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü hemen hemen her konuda hazırlanan yönetmelik taslaklarını web sitesinde yayınlarken, bu yönetmelik farklı işlem görmüş ve bizlerle paylaşılmamıştır.

Bizler yem sektörü olarak; Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili müktesebatının ülkemizde de uygulanmasını ve bu yönde karar alınmasını talep ediyoruz.
Halen yem sektörü mensupları GDO konusunda yeterince bilgilendirilmemiş, eşik değer, vb. konular tam anlamı ile bilinmemektedir. Yönetmelik ile ilgili muhataplarca gerekli hazırlıkların yapılabilmesi ve sorunsuz uygulanabilmesi için mutlaka geçiş süreci tanınmalıdır. Nitekim; AB’nde konuyla ilgili müktesebat (1829/2003 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönetmeliği) 22 Eylül 2003 tarihinde yayınlamıştır. Bu yönetmelikte; “Bu yönetmelik Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanmasını takiben 20. günde yürürlüğe girer. Bu yönetmelik yayınlandığı tarihten 6 ay sonra uygulamaya koyulur. Bu yönetmelik tüm üye ülkeleri, bütünüyle ve direk uygulanabilirliği ile bağlamaktadır” denilmektedir.

Gelişmiş ülkelerin yer aldığı AB gibi konuyla ilgili altyapısı tamamlamış bir toplulukta bile 6 ay geçiş süreci verilmişken, konuyla ilgili hiçbir altyapısı olmayan ülkemizde ise yönetmelik yayınlandığı tarih itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu durum büyük sıkıntıları beraberinde getirerek, ticarette ve üretimde tıkanmalara sebep olmuştur. Bu nedenledir ki talebimiz, anılan yönetmeliğin uygulanmasında en az bir yıllık bir geçiş süresinin tanınmasıdır.”
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’nin Bakan’a yazdığı yazıda yaşanan sorunlar özetle şöyle:

GDO BELGESİ ALINAMIYOR
Yönetmelik ile ilgili en büyük problemlerden birisi de; 11. Maddedeki ihracatçı ülkenin resmi makamından talep edilen ve GDO içeriğinden bahsetmesi istenen belgedir. Bu konu, ihracatçı ülkelerin yetkili mercileri ile görüşülmüş ve yönetmelikte talep edilen belgenin hiç bir resmi makam tarafından verilemeyeceği öğrenilmiştir.

Dolayısıyla, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği bugünden sonra; Arjantin, Brezilya ve ABD menşeli GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye ithalatı tamamen durma noktasına gelecektir. Kullandığımız ürünlerden öncelikle soya, soya küspesi bu uygulamadan olumsuz etkilenecektir. Soya ve ürünlerinin yerine ikame edilecek başka bir hammaddenin olmadığı düşünüldüğünde, oluşacak darboğazlar kaosa yol açacaktır.
İZİN VERİLEN GDO ÇEŞİDİ VE İZİN VERECEK KOMİTE BELLİ DEĞİL
Yönetmeliğin yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girmesi nedeniyle; yem üretiminde etiketleme yürürlüğe girmiş sayılmaktadır. Yönetmeliğin 15.maddenin 1.fıkrasında; “Yem ve yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO’lu yemlerin yüzde 0,9’un üzerinde GDO içermesi halinde” ibaresine yer verilmektedir. Ancak; ne izin verilen GDO çeşitleri ile oranları ve ne de izin verecek komite henüz belirlenmemiştir.
STOKTAKİ VE YOLDAKİ ÜRÜNLER NASIL ETKİLENECEK?
Bugüne kadar ithaline izin verilen ve ithal edilen, halen depolarda ve nakliyat halindeki GDO’lu ürünlerin GDO oranları bilinmemektedir. Anılan hammaddelerimizi dökme olarak satın aldığımız gerek ithalatçı ve gerekse aracı kurumlardan etiket bilgilerini içeren belge alınmamıştır. Bu durum karşısında yem işletmelerinin etiketlerine GDO’yu nasıl yansıtacakları konusunda tereddütleri bulunmaktadır. Konunun açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.
KAYIT SİSTEMİ NASIL OLUŞTURULACAK?
Yönetmeliğin 15.maddenin 1.fıkrasının ç bendinde belirtilen “sağlık beyanlarının etiket üzerinde bulundurulması zorunludur” ibaresinde sağlık beyanı konusu açıklığa kavuşturulmalıdır. 16.madde “izleme ve izlenebilirlik” başlığında verilen kayıt tutulmasını bugün itibariyle yürürlüğe koymak imkan dahilinde değildir. Bu konu uzun bir hazırlık sürecinden geçildikten sonra pratiğe dökülmesi gerekir.
AB KRİTERLERİ GETİRİLMELİ
AB mevzuatı risk değerlendirmesinin belirli bir süre içerisinde bitirilmesi gerektiği ile ilgili bir zaman kısıtlaması koymuştur. Buna göre başvuru Risk Değerlendirme Otoritesine 14 gün içinde iletilir ve Otorite 6 ay içinde değerlendirmeyi tamamlar ve devlet yetkilileri de 3 ay içinde bu başvuruya izin verilip verilmeyeceği ile ilgili kararını yayınlar. AB’ye uyumlu olması için bu hususların da yönetmeliğe eklenmesi gerekmektedir.
Yönetmelik her tür GDO’nun detaylı olarak isminin resmi sertifikada yazılmasını talep etmektedir. Örneğin, “Roundup Ready soya” gibi. AB’nde GDO’lu ürünlerin ticaretinde takip ettiği prosedüre bakıldığında, ihracatçıların faturalarında “GDO İçerebilir” ifadesi yeterli kabul edilmektedir. Bu uygulamanın ülkemiz için de benimsenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.

YEM FABRİKALARI YÖNETMELİĞİNE UYGUN DEĞİL
Yönetmelikte yem fabrikalarındaki hatların ayrı kullanılması veya temizlenmesi ifadesi geçmektedir. Türkiye’de faaliyette bulunan yem fabrikalarının yüzde 90’ında zaten tek hat mevcut olduğu dikkate alınmalıdır.
ALTYAPI HAZIR DEĞİL
Yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle artacak analiz ihtiyacını Bakanlığımız laboratuarlarının makul sürede ve hızda karşılayabilmesi için gerekli altyapı ve eleman ihtiyacının temin edilmesi gereklidir. Ayrıca; Yönetmelikte GDO analizi yapacak olan referans laboratuarlardan da bahsedilmemektedir.
YERLİ ÜRETİM ARTIRILMALI
GDO’lu ürünlerle ilgili yapılan tartışmayı endişeyle izleyen çiftçiler, sorunun çözümü için yerli üretimin artırılmasını istiyor. Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman, uygulanan yanlış politikalarla tarımda dışa bağımlılığın arttığını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de üretim yapılamaz hale gelince dışa bağımlı oluyorsunuz. Şimdi yerli üretim yoksa ne yapacaksınız.Hayvanlarınızı neyle besleyeceksiniz. İthalata mecbursunuz. İthal ettiğiniz ürünün büyük bölümü de GDO’lu. Bu ürünler her alanda kullanılıyor.

Ayrıca tohumda dışa bağımlıyız. İthal edilen ve bizim ektiğimiz tıohumların da GDO’lu olup olmadığını bilmiyoruz. Pamukta Türkiye’nin verimliliği yüksek,GDO’lu olmasına gerek yok. Fakat ithalatla bizi boğdular. Biz pamuk üretemez duruma geldik. Ben pamuk ekmiyorum. Hayvancılığa başladım. Fakat yaşanan yönetmelik krizi ile hayvanımızı besleyecek yem bulamaz hale geldik. Fiyatlar artıyor. Biz bunu sütümüze yansıtabilecek miyiz. Yansıtamazsak bundan da zarar edeceğiz. Yönetmeliğin mutlaka revize edilmesi gerekir.”

Adana Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Oana Çorat ise, GDO yönetmeliğinin özellikle yaş sebze ve meyve üreticilerine çok büyük zarar verdiğini belirterek, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini istedi. Yıllardır GDO’lu ürünler nedeniyle haksız rekabetle karşı karşıya kaldıklarını belirten Çorat, görüşlerini şöyle açıkladı: “

Bizim GDO’lu ürün ekmemiz yasak. Ama, Türkiye’ye bu ürünler giriyor. Çıkarılan yönetmelikle ithalatın kontrol altına alınması isteniyor. Bugünkü yapıda bu ürünlerin ülkeye girmesinin yasaklanması çok zor. Ancak, ithal edilen ürün kadar içerde üretim olursa ithalata ihtiyaç kalmaz. Devlet destek vererek mısır,soya,kanola üretimini artırırsa bu sorun çözülür. Fakat devlet içerde üretimi desteklemez ve GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verecekse bizde çiftçiler olarak GDO’lu tohum ekerek rekabet etmek istiyoruz. Bizim için iki seçenek var. Ya GDO’lu ürünler ülkeye sokulmasın, verilecek desteklerle bu ürünler Türkiye’de üretilsin veya GDOlu ürünler serbestçe girecekse bize de GDO’lu tohum kullanma izni verilsin.”
TÜRKİYE'YE GDO'LU ÜRÜNLER GİRİYOR
Türkiye’ye giren soya ve mısırın GDO’lu olma ihtimali çok yüksek. Sanayiciler, Türkiye’ye ithal edilen soya fasulyesi ve soya küspesinin GDO’lu olma ihtimalini şöyle değerlendiriyor. ABD’de üretilen soyanın yüzde 92’si, Arjantin’de yüzde 99’u, Brezilya’da yüzde 65’i GDO’lu. Bu veriler ışığında ithal edilen soya fasulyesi ve soya küspesinde GDO olmadığını iddia etmek mümkün değil.

Mısırda ise ABD’de üretimin yüzde 40’ı, Arjantin’den yüzde 35’i ve Kanada’da yüzde 30’unun GDO’lu olma ihtimali çok yüksek.
Türkiye’nin toplam kayıtlı yem üretiminin yüzde 25’i ithal soya ve mısır.Bu ürünlerin yüzde 90’ı ABD, Arjantin ve Brezilya’dan ithal ediliyor. Bu nedenle GDO’suz olması mümkün değil.

Türkiye’nin 5 yıllık soya, pamuk ve mısır ithalatı*
SOYA MISIR PAMUK
YIL Miktar Değer Miktar Değer Miktar Değer
2004 681.964 226.828 1.049.744 190.447 585.108 836.428
2005 1.154.504 328.533 211.122 46.642 775.512 908.201
2006 1.016.907 264.797 30.579 12.702 753.715 969.759
2007 1.230.908 409.656 1.128.456 269.337 946.213 1.277.700
2008 1.239.069 647.900 1.151.406 381.938 613.435 1.000.136
*miktar ton, değer 1000 dolar olarak verilmiştir
Kaynak: TÜİK ve Dış Ticaret Müsteşarlığı
Yemde hammadde fiyat artışı(ton/dolar)
26 Ekim 2009 11 Kasım 2009
Soya küspesi 550 800
Kanola küspesi 230 320
Ayçiçeği küspesi 260 330
Yerli ayçiçeği küspesi* 210 260
* Ton/TL

Türkiye- AB Yem sektörü karşılaştırması(milyon ton)
AB Türkiye
Kaba yem ihtiyacı 500 30
Kaba yem üretimi 150 10
Yem hammaddesi ithalatı 50 3.5
İthalat hammaddenin GDO’lu olma ihtimali 40 2.5
GDO’lu soya ithalatı(tahmini) 28 1.6
GDO’lu mısır ithalatı(tahmini) 6 1.0
Karma yemde GDO’lu hammadde oranı(%) 30 25
Kaynak: Türkiye yem Sanayicileri Birliği

GDO ekim alanları (milyon hektar)
Yıl Ekim alanı
1996 1,7
2000 44,2
2005 90
2006 102
2007 114,3
2008 125
Kaynak: ISAAA

Ülkelere göre 2008 yılı GDO ekim alanları ve ekilen ürünler
Ülke Ekim Alanı * Ekilen ürünler
ABD 62,5 soya,mısır, pamuk, kanola, balkabağı, papaya, kaba yonca, şeker pancarı
Arjantin 21 soya, mısır, pamuk
Brezilya 15,8 soya, mısır, pamuk
Hindistan 7,6 pamuk
Kanada 7,6 kanola, mısır, soya, şeker pancarı
Çin 3,8 pamuk, domates, kavak, petunya, papaya,çarliston biber
Paraguay 2,7 soya
G. Afrika 1,8 mısır, soya, pamuk
Uruguay 0,7 soya, mısır
Bolivya 0,6 soya
Filipinler 0,4 mısır
Avustralya 0,2 pamuk, kanola, karanfil
Meksika 0,1 pamuk, soya
İspanya 0,1 mısır
Şili <0,1 mısır, soya, kanola
Kolombiya <0,1 pamuk, karanfil
Honduras <0,1 mısır
Burkina Faso <0,1 pamuk
Çek Cum. <0,1 mısır
Romanya <0,1 mısır
Portekiz <0,1 mısır
Almanya <0,1 mısır
Polonya <0,1 mısır
Slovakya <0,1 mısır
Mısır <0,1 mısır)

Remzi Sarıoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-11-2009, 12:48   #76
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
..
Dolayısıyla, yönetmeliğin yürürlüğe girdiği bugünden sonra; Arjantin, Brezilya ve ABD menşeli GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye ithalatı tamamen durma noktasına gelecektir. Kullandığımız ürünlerden öncelikle soya, soya küspesi bu uygulamadan olumsuz etkilenecektir. Soya ve ürünlerinin yerine ikame edilecek başka bir hammaddenin olmadığı düşünüldüğünde, oluşacak darboğazlar kaosa yol açacaktır.
İZİN VERİLEN GDO ÇEŞİDİ VE İZİN VERECEK KOMİTE BELLİ DEĞİL
..
Evet, amacı başka bile olsa benim de söylemeye çalıştığım budur. Bu yazının orijini kimdir bilmiyorum ama, yönetmeliğin devreye girmesiyle GDO'lu ürün ithalatının engellenmiş olmasından çok rahatsız olanlar kaleme almış olmalı. Biraz kafasını gözünü yarmak gibi oldu ama neticede daha fazla GDO'lu ürün ülkeye giremiyor. Yetersiz bile olsa yönetmeliğin işlediğini yadsımamak gerekir. ne kadar az GDO o kadar iyi.

Alıntı:
Yönetmelik her tür GDO’nun detaylı olarak isminin resmi sertifikada yazılmasını talep etmektedir. Örneğin, “Roundup Ready soya” gibi. AB’nde GDO’lu ürünlerin ticaretinde takip ettiği prosedüre bakıldığında, ihracatçıların faturalarında “GDO İçerebilir” ifadesi yeterli kabul edilmektedir. Bu uygulamanın ülkemiz için de benimsenmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz.
Bizdeki uygulama GDO'lu ürün girişini biraz daha zorlaştırıyormuş. Hiç yoktan bu da bir şey.

Alıntı:
... Ayrıca tohumda dışa bağımlıyız. İthal edilen ve bizim ektiğimiz tıohumların da GDO’lu olup olmadığını bilmiyoruz. Pamukta Türkiye’nin verimliliği yüksek,GDO’lu olmasına gerek yok. Fakat ithalatla bizi boğdular. Biz pamuk üretemez duruma geldik. Ben pamuk ekmiyorum. Hayvancılığa başladım. Fakat yaşanan yönetmelik krizi ile hayvanımızı besleyecek yem bulamaz hale geldik. Fiyatlar artıyor. Biz bunu sütümüze yansıtabilecek miyiz. Yansıtamazsak bundan da zarar edeceğiz. Yönetmeliğin mutlaka revize edilmesi gerekir...
Bu taleple kastedilen yönetmeliğin GDO'lu ürünlerin girişini kolaylaştıracak şekilde revize edilmesi isteniyor. Bu da başka bir açıdan revizyon talebi olsa gerek.

Yazıda bir geçiş dönemi olsaydı vb. sızlanmalar var. Bu sızlanmaların elbette doğru tarafları var. Hızla alternatif GDO'suz kaynakların bulunması lazım. Sıkıntılar fiyatlara da yansıyabilir. Ancak geçiş dönemi bir süre daha göz göre göre GDO'lu ürünlere izin vermek olurdu.

Bana kalırsa şimdi raftaki, stoktaki ürünlere yönelmek gerekir. Bunların da GDO'lularını tesbit etmek ve ayırmak zamanı

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-11-2009, 18:52   #77
Yeni Üye
 
tuan_a's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-10-2009
Şehir: Yurtdışı
Mesajlar: 22
Eskiden yerli malı haftası olurdu artık herşey mazide kaldı yerli malı bırakmadılar.Market raflarında sunulan ithal ürünlerdeki GDO tehlikesi ve Mcdonalds KFC vs restorantların sunduğu yiyecekler GDO içermiyor o hayvanlar doğalmı besleniyor.Amerika GDO lu üretimin başında geliyor ve insanlar çoğunlukla yiyecek alerjisi hormon hastalıkları ve kanserle karşı karşıya yani bizim gelecekteki halimiz.Çocuklar ergenliğe erken başlıyor mesela 5-6 yaşlarında çeşitli hormon hastalıkları ve obeziteyle karşı karşıya kalıyor.Ülkemiz tarım ülkesi fakat çifçimize kan ağlatıp çiftçilikten soğutuyorlar.Örneğin Zencefil üretimi o kadar kolay olan birşey fakat tonlarca ithal ediyoruz.Tarım bakanlığı birşeyler yapmalı.Çocuklarımızın geleceği satılıyor


Düzenleyen tuan_a : 04-02-2010 saat 16:52 Neden: imla
tuan_a Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-11-2009, 23:50   #78
Ağaç Dostu
 
Selahattin Yılmaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-05-2006
Şehir: Bursa
Mesajlar: 5,284
Galeri: 15
GDO’lu diyet tarifleri

GDO’lu diyet tarifleri

Name:  1.gif
Views: 1212
Size:  7.0 KB

Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.

Şöyle...

*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.

*

Ne verirlerse...

Onu yiyeceksiniz.

*

Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.

*

Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.

*

Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul’un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir’de, Antalya’da, Adana’da evde salça yapmak?
Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?

*

Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?

*

Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!

*

Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?

*

Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.

*

Uzatmayayım.

Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.

*

Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!

*

Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.

*

Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.


Yılmaz ÖZDİL
Hürriyet
Kaynak

Selahattin Yılmaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 09:32   #79
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Yönetmeliğin iptali GDO'nun tamamen yasaklanmasını değil, mevcut ve hiç de küçümsenmeyecek kısıtlamanın da kaldırılıp tamamen serbest bırakılması anlamına gelir.

Evet, bazılarının istediği tam olarak bu. Peki ya GDO karşıtları? Bunu mu istiyoruz?

İşin kolayına kaçıp yönetmeliğin iptalini sağlamak, GDO'lu ürün ithalatçılarının arayıp da bulamadığı bir şey.

Bir de şöyle düşünelim. Diyelim ki, danıştay veya başka yetkili bir kurum hızlıca bir yargıya vardı, yönetmeliği iptal etti, ertesi gün resmi gazetede yayınladı. Bir sonraki gün ne olacak? GDO istemeyen bizler mutlu, mesut, memnun olup kendimizi ve ailelerimizi güvende hissedecek miyiz?

GDO'ya gerçekten karşıysak, işin kolayına kaçmadan, sabırlı ve ısrarlı başka bir sürecein içine girmek zorundayız. Evet, bu kesinlikle kolay değil.
Sn.meyveli tepe ciddi önerilerinizi bekliyorum.Konuyla ilgili düşünceleriniz elbette vardır.
sevgi dolu saygılar

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 09:52   #80
Yeni Üye
 
yesimcim's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 16
Merhabalar
Yönetmelikte yapılan değişiklikler bugün resmi gazatede yayınlandı!Yeterli mi???Asla.Biz GDO'ların yönetilmesini değil tamamen yasaklanmasını istiyoruz.GDO suz bir biyo güvenlik yasası bekliyoruz.

Aramıza katılıp desteklemek isterseniz http://apps.facebook.com/causes/389154

Sevgiyle kalın
Yeşim Güriş

http://rega.basbakanlik.gov.tr/main....1/20091120.htm

20 Kasım 2009 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 27412

YÖNETMELİK


Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:

GIDA VE YEM AMAÇLI GENETİK YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

VE ÜRÜNLERİNİN İTHALATI, İŞLENMESİ, İHRACATI, KONTROL VE

DENETİMİNE DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 26/10/2009 tarihli ve 27388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

“(1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak, GDO lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili ve ihracatı yasaktır. GDO lu gıda ve yemlerin transit geçişine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. Gümrük idarelerince, bu Yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz.”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“(1) Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil ettirilir. Uzmanlar listesi üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma kuruluşlarında görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşturulur. Her bir başvuru için, uzmanlar listesinde bulunanlar arasından, Bakanlıkça seçilecek on bir üyeden oluşan yeni bir komite teşkil ettirilir.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

“a) İthalatçı firmadan, GDO ve ürünlerinin üretildiği veya yüklendiği ülke yetkilileri tarafından düzenlenmiş ürünün miktarı ve aktarılan geni belirten belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenir.”

MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO lu gıdaların, 16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmesi zorunludur.”

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO lu yemlerin, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak aşağıdaki şekilde etiketlenmesi zorunludur.”

MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE – (1) 26/10/2009 tarihinden önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliğinin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile, bu Yönetmeliğin 6 ncı, 9 uncu ve 11 inci madde hükümleri 1/3/2010 tarihinden itibaren uygulanır.”

MADDE 7 – Bu Yönetmelik 26/10/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 8 – Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin

Tarihi
Sayısı

26/10/2009
27338

yesimcim Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 10:10   #81
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Bana kalırsa şimdi raftaki, stoktaki ürünlere yönelmek gerekir. Bunların da GDO'lularını tesbit etmek ve ayırmak zamanı
Buradan başlayalım isterseniz.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 10:29   #82
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 23-10-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 262
Bir mail aldım. Biraz da geçiktim ama yine de sizlerle paylaşmak istedim.

--- GDO' dan önce başka bir sürü sorunumuz var





GDO hakkında bilgi ve değerlerinden bazıları
Değerli dostlar,


Ben inşaat mühendisi olmakla birlikte yaklaşık 18 yıldır yemek

sektöründeyim. Yemek Sanayici ve İş adamları Derneği başkan yardımcısı,
Ankara Sanayi Odası gıda komite üyesiyim. Bu sürede öğrendiklerimi yazmaya
sayfalar yetmez. Ancak birkaç bilgi aktarırsam ne demek istediğim daha iyi
anlaşılır. "Soya Kıyması" adıyla satılan ürün yağı alınmış soya küspesidir.

25 Kg torbalarda kg fiyatı 1,5 Tl civarındadır. Kullanırken ılık suyla

ıslatılır 1 kg soya kıyması 3 kg su emer. yani kullanım fiyatı kg da 50 krş

tan aşağı olur. Gerçek etin 20 tl/kg olduğu yerde tabii ki bunu önce sermaye

kullanır. maret, pınar vs gibi hazır tıp annemin köftesi gibi köftelerin
tamamı soya katkılıdır. şirin gözükmesi içinde mix kıyma, soya proteini vs.
gibi farklı isimlerle ambalaj üzerinde yazılmaktadır. yani et diye soya
küspesi satıp, annemin köftesi gibi aynen diye reklam yapıyorlar.

BİTMEDİ: bu soya zımbırtısı granül veya toz halinde , beyaz , açık kahve,
koyu kahve , kırmızı, yeşil renkleri vardır. tadı nötüre yakındır. cevizle
karışıp baklavaya, kıymayla karışıp köfteye , unla karışıp ekmeğe, keke vs.
ye giriyor.

- Marine kuşbaşı diye bir et satılıyor şimdi , normal kuşbaşı etten ucuz.
bir özel kimyasal karışım suyla ete emdiriliyor. % 20 su basılıyor ete ,
böylece fiyatı ucuzluyor. ancak bu tuzlar sizin kalp, şeker, tansiyon vs ,

rejimlerinize zarar verir mi bilmiyorsunuz. yemeğe tuz atmıyorsunuz, ama

başka tuzları bilmeden yiyorsunuz. yemek şirketinizin et giriş faturalarında
"mix kıyma" ve " marine kuşbaşı " var mı, bir kontrol edin bakalım.

- PEYNİR ALTI SUYU TOZU: Adı üstünde, peynir üretiminde kalan su sıcak
plakalara püskürtülüyor, buharlaşma sonucu elde edilen toz işte. nerede
kullanılıyor? peynirli çizi de peynir mi var zannediyorsunuz. tüm bisküvi ve
kek sektörünün birinci sınıf dolgu maddesi. kg fiyatı 50 krş gibi

bişeydi.yediğiniz bisküvi, kek, kraker vs paketlerin üzerini bir okuyun

bakalım içinde şeker ve un dışında tanımadığınız kaç kalem malzeme var. bir
top keki toptancısı 15 krş a satıyor. anam-babam usulü un,yumurta ve yağ ile
yapsanız 30 krş malzeme maliyeti var, ambalaj, üretici karı, nakliye ve
toptancı karı vs eklenince nasıl o fiyata satılabiliyor? çünkü kek değil kek
benzeri kimyasal bir şey alıp yiyoruz. paketin üzerini okuyun anlarsınız.

- bezelyenin kurusu öğütülüp fıstık süsü verilerek tatlılara konuyor.

- pul biberin, karabiberin, kimyonun vs ektractı var, kilosu 5 tl ye satılan
sucuklarda gerçek baharat mı var sanki. bazılarında zaten sucuk benzeri ürün
yazıyor.

- bir danadan 25-30 kg sinir çıkıyor . -40 derecede dondurup öğütüyor sinir
unu yapıyor sosise basıyorlar. şarküteri ürünlerine dikkatli bakın. %100
dana diyor, dana eti demiyor, anlayın işte.

- tavukların boyun , taşlık, kanat ucu vs gibi ticari değeri olmayan her
yeri kemikleriyle öğütülerek "mekanik kıyma " isimli bişi yapılıyor. tüm
tavuk sucuk ve salamlarında bu var, siz tavukların göğüs etlerinin kıyma
yapıldığını sanıyorsanız fena yanıldınız. bütün bu işler T.C.Tarım ve köy
İşleri Bakanlığı izni ile yapılıyor. Tamamen ve her yönüyle gıda terörünün
cenneti olan yurdumuzda izinle bunlar yapılırken siz varın kaçak yapılanları
düşünün,

Bütün ekmeğe tavuk döner 2 tl , yarısı işkembe, ööööffffffffffff, sıkıldım

gene, GDO ne ki o daha yeni fark edildi, devede kulak bile değil. bugünkü

hürriyette yılmaz özdil'i okuyun oda iyi dokundurmuş. Bunlar işin yemek
faslı, daha gıda ambalajları var, koruyucular var vs. kıyamet kopuyor da
bizim gıda mühendislerimizin sesi soluğu yok ortada, bir garip yemekçi
inşaat mühendisi çarşı pazardan topladığı bilgileri ortalığa döküyor.
sevgiyle kalın,

Serdar Erler CE85,
www.aysegulerlercat ering.com
info@aysegulerlerca tering.com

Remzi Sarıoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 18:34   #83
Ağaç Dostu
 
alice's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-09-2007
Şehir: ORDU
Mesajlar: 232
GIDA VE YEM AMAÇLI GENETİK YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
VE ÜRÜNLERİNİN İTHALATI, İŞLENMESİ, İHRACATI, KONTROL VE
DENETİMİNE DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 –26/10/2009 tarihli ve 27388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

“(1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak, GDO lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili ve ihracatı yasaktır. GDO lu gıda ve yemlerin transit geçişine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. Gümrük idarelerince, bu Yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz.”

MADDE 2 –Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“(1) Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil ettirilir. Uzmanlar listesi üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma kuruluşlarında görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşturulur. Her bir başvuru için, uzmanlar listesinde bulunanlar arasından, Bakanlıkça seçilecek on bir üyeden oluşan yeni bir komite teşkil ettirilir.”

MADDE 3 –Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

“a) İthalatçı firmadan, GDO ve ürünlerinin üretildiği veya yüklendiği ülke yetkilileri tarafından düzenlenmiş ürünün miktarı ve aktarılan geni belirten belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenir.”

MADDE 4 –Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO lu gıdaların, 16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmesi zorunludur.”

MADDE 5 –Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO lu yemlerin, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak aşağıdaki şekilde etiketlenmesi zorunludur.”

MADDE 6 –Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 1 –(1) 26/10/2009 tarihinden önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliğinin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile, bu Yönetmeliğin 6 ncı, 9 uncu ve 11 inci madde hükümleri 1/3/2010 tarihinden itibaren uygulanır.”

MADDE 7 –Bu Yönetmelik 26/10/2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 8 –Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

20 Kasım 2009 CUMA / Sayı : 27412
Resmi Gazete

alice Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-11-2009, 19:48   #84
Ağaç Dostu
 
alice's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-09-2007
Şehir: ORDU
Mesajlar: 232
GDO Yönetmeliği (Değişiklikler)

MADDE 5 –(1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olan GDO lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasaktır. Gümrük idarelerince bu Yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz. (Değiştirildi)
Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak, GDO lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili ve ihracatı yasaktır. GDO lu gıda ve yemlerin transit geçişine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. Gümrük idarelerince, bu Yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz.

(6) Gıda veya yem, GDO lardan biri ya da birkaçını toplamda en az % 0,9 oranında içeriyor ise, GDO lu olarak kabul edilir. (Kaldırıldı)
(7) Gıda veya yemin % 0,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmez. (Kaldırıldı)
(8) GDO suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz. (Kaldırıldı)

MADDE 7 –(1) Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil edilir. Uzmanlar listesi, Bakanlık TAGEM, TÜGEM, KKGM birimlerinden temsilciler ile üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma enstitülerinde görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşur. Uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından belirlenecek on bir üyeden oluşacak bir komite her bir başvuru için ayrıca oluşturulur. (Değiştirildi)

Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil ettirilir. Uzmanlar listesi üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma kuruluşlarında görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşturulur. Her bir başvuru için, uzmanlar listesinde bulunanlar arasından, Bakanlıkça seçilecek on bir üyeden oluşan yeni bir komite teşkil ettirilir.

MADDE 11 –(1) Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:
a) GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır. (Değiştirildi)
İthalatçı firmadan, GDO ve ürünlerinin üretildiği veya yüklendiği ülke yetkilileri tarafından düzenlenmiş ürünün miktarı ve aktarılan geni belirten belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenir
b) Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır. (Kaldırıldı)

MADDE 14 –(1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO lu gıdaların % 0,9 un üzerinde GDO içermesi hâlinde, 16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmeleri zorunludur. (Değiştirildi)
Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO lu gıdaların,16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmeleri zorunludur.

MADDE 15 –(1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO lu yemlerin % 0,9 un üzerinde GDO içermesi hâlinde, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak aşağıdaki şekilde etiketlenmesi zorunludur. (Değiştirildi)
Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO lu yemlerin, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak aşağıdaki şekilde etiketlenmesi zorunludur.

GEÇİCİ MADDE 1 –(1) 26/10/2009 tarihinden önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliğinin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile, bu Yönetmeliğin 6 ncı, 9 uncu ve 11 inci madde hükümleri 1/3/2010 tarihinden itibaren uygulanır.

alice Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-11-2009, 16:21   #85
Yeni Üye
 
erdemsims's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-10-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 10
Yazılanları okudukça araştırdıkça nasılda kalitesiz yaşamadığımızı bir kez daha fark ediyorum. Yediğimiz her şeyi sorgular içeriğine bakar konuma geldik. Çocuklarımıza,gelecek nesillere organik ürünler yerine GDO'lu gıdalar bırakacak olmakta ayrı bir sıkıntı unsuru. Bir şekilde önüne geçmeliyiz engellemeye çalışmalıyız diye düşünüyorum. Aksi halde bizi hiçte iyi olmayan sonlar bekliyor.

erdemsims Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 23-11-2009, 11:47   #86
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 10-10-2009
Şehir: Balıkesir
Mesajlar: 12
Galeri: 1
Alıntı:
...
Yapılan değişikliğin asıl amacı geçici madde hükmünde gizlidir. Diğer değişikliklerin, bu ana amacı gizleyici bir nitelik taşıdığı açıktır. Buna göre, 26 Ekim 2009 tarihinden önce kontrol belgesi almış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliği‘nin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşuluyla, Yönetmeliğin;

•· "İzin koşulları" başlıklı 6 ıncı maddesi,

•· "Başvuru koşulları" başlıklı 9 uncu maddesi,

•· "İthalat" başlıklı 11 inci maddesi

1 Mart 2010 tarihine kadar uygulanmayacaktır.

Bu madde, 1 Mart 2010 tarihine kadar, her türlü GDO‘lu ürünün, 1998 yılından bu yana olduğu gibi, hiçbir kontrole tabi olmadan, ülkeye serbestçe girmesinin yolunu açmaktadır.

Bir ön koşul niteliğinde öne sürülen "Avrupa Birliği kriterleri" hükmünün, hiçbir geçerliliği yoktur. Laboratuar analizinin yapılmayacağı bir ortamda, şirket beyanına bağlı olarak GDO‘lu ürünleri AB kriterine uygun veya değil olarak ayrılması ve buna göre yurtiçi edilmesinin bir anlamı olmayacağı ortadadır.
...

(Ziraat Mühendisleri Odası 20.11.2009 tarihli basın toplantısından)
26 Ekim 2009 tarih, 27388 sayılı yönetmelik:
http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskil...20091026-4.htm

20 Kasım 2009 tarih, 27412 sayılı yönetmelik:
http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskil...0091120-12.htm

Ozgur_Oner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-11-2009, 15:18   #87
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Isırılmak üzereyiz.

Merhaba.

GDO belasının da diğer belalar gibi sadece para kazanmaya yönelmiş çok uluslu firmaların ürünü oduğunu biliyoruz.

Emperyalist ülkeler ile menfaatleri örtüştüğü için mi yoksa emperyalist ülkeler tarafından rakip ülkeleri zayıf düşürmekte kullanıldığı için mi bilinmez, bu ikili gelişmekte olan her ülkede menfaatlerini birleştirerek operasyon yaparlar.

Kullandıkları yöntemleri devamlı geliştirdiklerinden, operasyon yapacakları her ülkede yandaş veya iç hain bulabiliyorlar. Yoksa hangi insan vatanını kaosa sürükleyeceği belli olan kanunlara peşinen imza atar?

Profesyonelce satır aralarına serpiştirilen ve küçük yanlışlıklar gibi görünen detyaylar ise tam bir satli bomba. Henüz önemini kavrayamadığımız ifadeler de ileriki günlerde GDO'lu besinlerin ve tohumlarının ülkemize girişini kolaylaştırmak için şimdiden hazırlanmış tuzaklar.

Hepimiz biliriz ki yılanın dişleri içeriye doğru kavislidir. Bu, avlarını boğazına doğru itmekte yardımcı olur. Av bir kere yakalandı mı asla kurtuluşu olmaz. Her çırpınış avı daha içeriye iter. Henüz dişleri tam geçirememişken belki kurtulabiliriz. Ama bir ısırılırsak geri dönüşümüz asla olmayacaktır.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-12-2009, 17:04   #88
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Önce ilk yönetmelik değişti. Buna göre bir kaç ay daha GDO'lu ürünlerin ülkeye girmesi serbest kaldı. Şimdi de Danıştay 11.ci (ithalat ile ilgili) ve 20.ci (yönetmeliğin tümünün yürürlüğe girmesiyle ilgili) maddeleri için durdurma kararı verdi. Bu maddelerin yürürülükten kalkması ile GDO'lu ürünlerin ülkeye girişini kısıtlayacak herhangi bir mekanizma kalmadı.

Benim yorumum, GDO lobisi kazandı. Artık, sınırsız, süresiz, öyle ya da böyle etiketsiz her şey GDO'lu olabilir.

Başka yorum var mıdır?

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-12-2009, 17:28   #89
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-10-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 275
yok Meyvelitepe, ne yazıkki yok ve buna sebep de ( yine ne yazık ki ) bizler, bilinçsiz şekilde anlamadan, dinlemeden sadece karşı çıkan bizler sebep olduk. Her zaman dendiği gibi akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.

nkoksal Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-12-2009, 18:25   #90
Yeni Üye
 
palmizm's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2009
Şehir: Izmir
Mesajlar: 10
Galeri: 2
GDO hakkında önemli bilgiler.
Ülkelerarası akademik çevrelerde GM ve GMO kullanılmaktadır.
Genetically Modified Organism teriminin Türkçe'ye çevrilmişi GDO yani Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar'dır.
GDO terim yerine Transgenetik terimi akademik çevre tarafından sıkça kullanılmaktadır.
Organizma kendisine özgü olmayan bir gen yapay yollar ile bünyesine dahil kılınmışsa, o organizma üreme ve çoğalma yeteneğini halen korumakta ise Genetiği Değiştirilmiş olarak kabul edilir.
Sanılanın aksine Hybrid Tohumlar Genetiği Değiştirilmiş Organizma olarak sınıflandırılmamaktadırlar.
1980 li yıllardan itibaren bitki ve hayvanların genleri Deoksiribo Nükleik Asitlerinden yani DNA larından ayrılarak başka organizmalara enjekte edilmeye başlandı. Bu bilimin ilerlemesi olarak algılanıyordu.
Yapılan araştırmalara 790 adet GDO lu ürün tüketime sunulmuş haldedir.
Denetim olmadığından dolayı Türkiye'de ne miktarda GDO lu üretim ve tüketim yapıldığı belirlenemiyor.
Türkiye yıllık şeker ihtiyacının büyük bölümünü dış ülkelerden ithal etmektedir. Şeker üretimi ise bildiğimiz gibi şeker pancarı ve mısır ile yapılmaktadır. Dünyada GDO nun en yaygın olarak yapıldığı ülkeler ise Amerika ve Arjantin, ve şimdi sıkı durun!
Türkiye mısır ithalinin büyük kısmını Amerika'dan sağlamakta
kaynak

palmizm Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 06:03.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024