agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları)
(https)




Beğeni Düzeni205Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 31-01-2014, 01:38   #31
Ağaç Dostu
 
İsmail Karagülle's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-03-2009
Şehir: istanbul-Bolu
Mesajlar: 1,154
Mesele kentten kaçmak olduğunda , ilk zamanlar her türlü konfordan biraz fedakarlık yapmadan , bazı şeylere katlanmadan , bunu başarmak maddiyat açısından epeyce zor.

Ama kentten kurtulmanın sevinciyle önceleri konfor eksiklikleri cazip bir değişiklik gibi geliyor. Fakat zamanla bunlarıda istemeye başlıyorsunuz.

İlk zamanlar cep telefonu , internet , hatta tv bile yoktu .
Çok kısa zaman sonra bunlar teker teker yerine getirildi.

Tv alıp uydu anteni kurduk .

cep telefonu önceleri çekmiyordu .Bizim bu konuda sabit telefonumuz oldu .

kısa süre sonra cep telefonu da çekmeye başladı .

Ağaç kesim işi bizim bölgeye gelince , kesilen ağaçlar cep telefonunun çekmesine vesile oldu .

Ağaç kesim işi orman köylüsü için çnemli bir gelir kaynağı . kontrollü yağpıldığında ormana zararı değil faydası bile olduğu söyleniyor.

maliyet açısından en ucuz yolun ağaç iskelet ve OSB olduğuna karar verdik .

Maliyet konusunda az daha pahalısına karar verilirse Osb YERİNE Lambri de kulla-nılabilir .

Yapması çok kolay . İskelet yapı kurulduktan sonra ister Osb İster lambri ile kapatın , hepsi 3-5 günde bitecektir. Hadi olmadı bir haftada iş biter.

Bizim kulube su tesisatı elektirik tesisatı dahil bir haftada bitti.

İsmail Karagülle Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-01-2014, 08:57   #32
Ağaç Dostu
 
Harun Parlak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-01-2007
Şehir: İstanbul Sarıyer
Mesajlar: 4,272
Galeri: 22
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gülserenkulakac Mesajı Göster
prefabrik yapıyı eşim ısrarla istiyor arkadaşının prefabrik fabrikası varmış.en kaliteli malzemeyle daha uygun yaptırmak için ısrarcı.en iyisi oraya taşınmak inşaatın başında durup betonarme yaptırmak.zaten yazın vaktimiz dışarıda geçer kışın 3 ay evde kalırız diye düşünüyorum.siz memlekete gelemesenizde bize yapım aşamasında fikir verirseniz çok sevinirim...
Siz yapım aşamasında sorduğunuz sürece tecrübelerime göre elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım.
Ev birkere yapılır araziniz de küçümsenemeyecek kadar büyük sayılır. gelecekte çocuklarınızın da kullanması ve faaydalanması açısından prefabrik ten uzak durun derim.
Yazın sizin de dediğiniz gibi çadırda da durabilirsiniz. Zaten üç ayda bitirip içeri girebilirsiniz.
Buradaki evlerden de size fikir vereebilecek ayrıntılar yakalayabilirsiniz.

Harun Parlak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-01-2014, 20:02   #33
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 27-11-2013
Şehir: İstanbul/Pamukova
Mesajlar: 58
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gülserenkulakac Mesajı Göster
iyi dilekleriniz için sonsuz teşekkürler .aslında biz şartları zorluyoruz.5 ve 13 yaşında küçük kızlarımız var.yani onlarıda maceraya sürüklüyoruz .bütün iyi niyetimle yola çıkacağım .allah utandırmasın.
Allah utandırmasın,

Neden böyle bir karar aldınız, niyetiniz gerekçeleriniz, hayalleriniz, geride kalanlar, sizi bekleyenler bunları yazabilirseniz eğer, bu notlar zaman zaman okuyup rahatlamanıza vesile olabilir.

Nilüferce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-01-2014, 20:51   #34
Ağaç Dostu
 
yağmur's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-05-2013
Şehir: Muğla
Mesajlar: 748
Harun Bey verdiğiniz linkteki evlerin çoğu "çelik ev". Zamanında pek çok çelik ev planı yapım aşaması, örnek ev vs incelediğimden biliyorum. Diğer büyük kısmı da ahşap karkas.

Ben ısrarla "çelik ev" diyorum bilmeyen illa ki vardır diyerek. Prefabrik geçici konut gibi bir şey, içinde sürekli yaşamak için uygun değil bence. Ancak çelik ev çelik konstrüksiyon üstüne kuruluyor ki artık 17 cm'lik açıklıklardan oluşuyor bu dikey ve yatay konstrüksiyonlar. Yani prefabrik gibi dört köşesinde bir demir ortası kaplama değil. Tabi çelik ev de olsa prefabrikte olsa sanıyorum beton temel şart.

Harun Parlak beğendi.
yağmur Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-01-2014, 21:05   #35
Ağaç Dostu
 
Harun Parlak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-01-2007
Şehir: İstanbul Sarıyer
Mesajlar: 4,272
Galeri: 22
Linkteki evlerin çoğunluğu çeliktir. Ben görsel olarak faydalanması bakımından linki vermiştim.
Tabi ki çelik evler de çok sağlıklı. Paslanmaz çelikten yapılırsa çok daha güzel olur. Normal çelik binalar Karadeniz gibi tuzlu ve rutubetli bölgelerde kullanılmasını pek önermem zira boyanmış olsa dahi zamanla en ufak yerden paslanmaya başlayınca korozyon kansergibi binanın ömrünü çok çabuk tüketebiliyor.

yağmur beğendi.
Harun Parlak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2014, 21:47   #36
Yeni Üye
 
gülserenkulakac's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-01-2014
Şehir: istanbul giresun
Mesajlar: 14
Exclamation

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Nilüferce Mesajı Göster
Allah utandırmasın,

Neden böyle bir karar aldınız, niyetiniz gerekçeleriniz, hayalleriniz, geride kalanlar, sizi bekleyenler bunları yazabilirseniz eğer, bu notlar zaman zaman okuyup rahatlamanıza vesile olabilir.
sayın nilüferce teşekkür ederim iyi dilekleriniz için .neden böyle bir kara aldık uzun uzun yazmak isterim ama başınızı ağrıtmak istemiyorum.kısaca anlatayım ben 1998 yılında post modern darbe ile işsiz kalınca eşimde dükkanını devretti ve istanbula taşındık.çocuklar daha iyi şartlarda okur,bizde iş sıkıntısı çekmeyiz diye düşündük.istanbula taşınırken iki çocuğumz vardı.iki çocuğumuz daha oldu. daha büyük bir ev daha büyük bir araba derken 15 senedir istanbuldayız.her sene yazın köyümüze gideriz yeşillik deniz yaz boyunca stresten uzak dinleniriz. bizde çocuklar ikiye ayrılır büyükler(23 yaşında-21 yaşında) ufacıklar (13 yaşında-5 yaşında ).büyükler kendi hayatını kurdu.biz kaldık ufacıklarla.ufacıklar köyü çok seviyorlar.aldığımız yere ev yaptırıp ufacıklarla küçük çaplı hayvancılık yapmayı düşünüyoruz.laf aramızda kumbaralarında dana parası biriktiriyorlar.istanbulda neler bırakıyoruz büyükleri,evimizi ve çok değerli dostlarımızı bırakıyoruz.bizi orada ne bekliyor buradan baktığımda sancılı bir inşaat süresi gibi görünüyor.ama sonunda alabildiğine yeşillik ,hırçın karadeniz ve sonsuz huzur ....
şimdi son 12 ayımız istanbulda. umarım herşey planladığımız gibi gider bu süre uzamaz.

gülserenkulakac Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2014, 09:39   #37
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-12-2013
Şehir: Mersin
Mesajlar: 115
Gülseren hanım; tekrar söylüyorum en doğru kararı vermişsiniz. Eğer imkanınız varsa ve satmak zorunda değilseniz, İstanbul' daki ev kalsın. N'olur, n'olmaz... Hayat bu! yarının ne getireceği belli olmaz. Sıkıldığınızda arada tekrar İstanbul yaparsınız.

Atum Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2014, 08:13   #38
Yeni Üye
 
gülserenkulakac's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-01-2014
Şehir: istanbul giresun
Mesajlar: 14
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Atum Mesajı Göster
Gülseren hanım; tekrar söylüyorum en doğru kararı vermişsiniz. Eğer imkanınız varsa ve satmak zorunda değilseniz, İstanbul' daki ev kalsın. N'olur, n'olmaz... Hayat bu! yarının ne getireceği belli olmaz. Sıkıldığınızda arada tekrar İstanbul yaparsınız.
sayın atum teşekkür ederim. size katılıyorum.dünyanın bin türlü hali var.dükkan istediğimiz miktara devredilirse satmayacağız.en kötü borçlandırırız evi kendi borcunu öder diye düşünüyoruz.
ama zor olan ney biliyormusunuz araziyi alıp gitmek için beklemek.şimdi yeşillik canlanmıştır.mis gibi toprak kokar her taraf.kuşlar cıvıl cıvıl alabildiğine huzur.

Atum ve babacanefe beğendi.
gülserenkulakac Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2014, 13:09   #39
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 27-11-2013
Şehir: İstanbul/Pamukova
Mesajlar: 58
Ummuduğunuzdan daha da güzel bir hayat çıksın karşınıza o yemyeşil köyünüzde ...

Ne güzel İstanbulda son 12 ay, diye süre verebilmek ...

Nilüferce Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-02-2014, 11:54   #40
Ağaç Dostu
 
Harun Parlak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-01-2007
Şehir: İstanbul Sarıyer
Mesajlar: 4,272
Galeri: 22
Güzel bir çiftlik evi.

pria ve yağmur beğendi.
Harun Parlak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2014, 16:23   #41
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 25-05-2014
Şehir: antalya
Mesajlar: 9
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi yarenimex Mesajı Göster
İstanbul'a geldiğinizde ilk bir hafta içinde geri gidebilirseniz kolay, bir haftayı aşkın sürede İstanbul'da kalırsanız siz de potansiyel İstabullulardansınız demektir. İstanbul'un esrarengiz bir manyetik gücü var, biraz oyalandınız mı o gücün manyetizması sizi artık kolay kolay bırakmaz..
öyle bir şey yok. kandırmayın kendinizi istanbullular. sizi dışardan izleyen biri olarak konuşuyorum. istanbuldan gelen arkadaşlarımın, keçi ile koyunu ayırt edememesi, bazlama nedir bilmemesi, ağaca aşı nedir bilmemesi çok kötü bir durum. biz de 2 milyonluk bir metropolde yaşıyoruz. bizim de 20 dk lık bir yerden bir yere gitmemiz trafiğe göre 2 saati bulabiliyor. biz de fabrikadan eve servis+tramvay+otobüs şeklinde 2 saatte gidiyoruz. ama en azından doğaya çok yakınız. 20 milyon nedir abi. biz yeri geliyor 20 dk yol giderek en yakın yeşil alana ulaşabiliyoruz. her şeyin yetiştiği geyikbayırı, feslikan, moryer gibi yaylalara ayrıca elmalı, korkuteli gibi yaylalara gidip sırf haftasonu bile doğayı görebiliyoruz. 20 dk yol gidip hatta hiç yol gitmeden denize giriyoruz. veya manavgata gidip yazın dahi 15-20 derece soğuklukta akarsularda yüzebiliyoruz.
feslikan, moryer gibi yaylalara çıkıp kartopu oynuyoruz, en kötü 1 saat yol gidip saklıkent kayak merkezinde kayak veya kızak kayıp mangal yapıyoruz. antalyanın banliyösü döşemealtı ilçesine herkes villa müstakil ev yapıyor. oralarda bahçesinde kendi sebzesini yetiştirenler var. hem de antalyaya göre nemi daha az ve serin. 10 dk yol yaparak en yakın avm ye gidebilirsiniz. amerikan filmelerindeki gibi sırf villalardan oluşacak bir banliyö orası mesela.

ki bunlar sırf antalya. diğer şehirlerimiz de güzel. istanbul kadar saçma bir yer yok. rahat olun

pria, yarenimex, zeyve ve 2 kişi beğendi.
gezidekiağaç Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-08-2014, 17:29   #42
Ağaç Dostu
 
sakagun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2007
Şehir: Geyve
Mesajlar: 2,024
Galeri: 107
Ben İstanbul'dan kaçtığımda bahçeme yakın bir yerde ev kiraladım. 2 yıl kadar kirada oturdum. Bu süre içinde evimiz tamamlandı. Siz de ev yapılana kadar kirada oturabilirsiniz.

pria beğendi.
sakagun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2014, 10:00   #43
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 27-03-2010
Şehir: Denizli
Mesajlar: 686
Sayın Gezidekiağaç, öncelikle Antalya'da yaşamaktan, oranın güzelliklerinin tadını çıkarabilmenizden memnun olduğumu belirtmek isterim. Bahsettiğiniz güzellikler ve hoşluklar sayesinde Antalya her yıl artan, gururumuzu okşayan turizm rekorlarını yeniliyor. Görev icabı ben de 7 yıl kadar Antalya'da yaşadım. Gerçekten güzel hoş günlerdi. Elbette tüm şehirlerimiz güzel, yaşanılası yerler. Mesele o güzellikleri farkedebilmek ve onları yaşayabilmekte.

Ancak "İstanbul'un Manyetizması"ndan kastım ne İstanbul'un doğal güzellikleri ne de orada doğaya kolay ulaşım. İnsanların İstanbul'a gidişleri ve oraya yerleşmelerinin çok farklı nedenleri var. Kimimiz eğitim, kimimiz iş veya daha iyi şartlarda iş bulabilme, kimimiz işini büyütme, kimimiz sağlık ve tedavi olanakları gibi daha da sayılabilecek bir sürü nedenlere bağlı olarak İstanbul'un yolunu tutuyor. Zaten giderken ya bir tanıdığınızın, ya akrabanızın **** arkadaşınızın, hemşehrinizin orda olduğunu biliyorsunuz. Kendi olanaklarınızla tutunamazsanız onlardan birinin desteğiyle bir şekilde İstanbul'a tutunuyorsunuz. Ondan sonra da Istanbul'dan kurtulmak kolay olmuyor, ya çocukların eğitimi öne çıkıyor, ya maddi durumunuzu toparlamak sonra gitmek aklınıza giriyor, ya emeklilikten sonraya bırakıyorsunuz, **** bunca yıl Istanbul'da yaşadıktan sonra sosyal çevrenizden çıkıp yeni bir sosyal çevreye girmeyi göze almakta tereddüt ediyorsunuz. Bu nedenleri de uzatmak mümkün. Gene de ben de bir Istanbul kaçkınıyım ve iyi ki de kaçmışım diyenlerdenim. Esenlikler dilerim..

yarenimex Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2014, 14:38   #44
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
1967 yılında İstanbul'un havadan ve denizden görüntüleri.


https://www.facebook.com/photo.php?v...type=2&theater

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-08-2014, 15:08   #45
Yeni Üye
 
aznif güregen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-07-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 9
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ayazkentli Mesajı Göster
1967 yılında İstanbul'un havadan ve denizden görüntüleri.


https://www.facebook.com/photo.php?v...type=2&theater
İstanbul'a o zamanları için aşık olunduğunu düşünüyorum.

aznif güregen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2014, 19:20   #46
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Şehir kaçkını organik çiftçiler!

Pazar Vatan

ozanemre ve A_NOMAD beğendi.
pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2014, 01:25   #47
Ağaç Dostu
 
bernacyhn's Avatar
 
Giriş Tarihi: 14-04-2008
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 837
Ben de İstanbul'dan kaçıp kurtulma fırsatını yakalamış şanslı insanlardan biriyim. Benim kaçışım pek planlı olmadı. Üniversiteye hazırlandım ve ailem ve ben, nereyi kazanırsam oraya taşınacağımız konusunda bir karar aldık. Bundan sonra okulu kazandım ve iki hafta içinde evimizi kiraya verip Sakarya'da ev kiraladık. Ne ailem ne de ben bir kere bile pişman olmadık. Hatta taşındıktan bir kaç ay sonra sanki hiç İstanbuldaki eski evimizde yaşamamış gibi hissettiğimi ve çok nadiren hatırladığımı farkettim. İki ay önce de İstanbulda babamın 2B arasini satıp (tapu parasını ödemeye gücümüz yetmemişti) buradan bir ev satın aldık ve huzurumuz iki kat arttı.

İstanbuldan kaçma isteği taşınmadan 9 yıl öncesine kadar dayanıyordu. Çünkü o sıralarda o 2B arazisindeki müstakil evimizden apartman dairesine taşınmış ve iyiden iyiye bunalmaya başlamıştım. Sonrasında da hastalıklar ve ailevi nedenler yüzünden hiç mutlu olamadık. Bunun yanı sıra özlediğim bahçe hayatını ve sessizliği bir türlü bulamamak, sabah akşam yollardan gelen arabaların yarattığı uğultuyla yaşamak, koca koca çirkin binaların çirkin, sevimsiz yüzlerine bakmak zorunda olmak beni ve ailemi zehirliyor gibiydi. Her gün daha kötüye gidiyordu ve sorumlusu da bana göre İstanbul'du.
İşte böyle bir ruh haliyle kaçtık İstanbul'dan. Her yanı yeşil, 4 kattan fazla apartman yapılmasına izin verilmeyen, sessizliğim ve huzurum olan Sakarya'dayım şimdi. Hayalini kurduğum birçok şey gerçek oldu. Aslında bahçeli ve müstakil bir ev istiyordum ama en azından bahçesini ekip biçebileceğim bir apartmanda yaşıyorum. Şimdilik bu kadarı da kafi

Bunun için dokuz yıl bekledim, sabrettim ve çabaladım ama gerçekten çok istedim. Zamanı geldi ve ben amacıma ulaştım. Umarım bunu benim gibi arzulayanlar da bir gün amaçlarına ulaşırlar. Sevgilerimle...

pria, zeyve ve TRAKLI beğendi.
bernacyhn Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-10-2014, 19:27   #48
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 24-10-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6
Yahu İstanbul'dan kaçmak için hala neden arayanlara ben hayret ediyorum. Şunu anlarım İstanbul'da harika bir işiniz vardır kirada bile olsanız madden çok iyi kazanıyorsunuzdur o zaman eyvallah, İstanbul'un iyi para kazananlarındansınızdır her türlü İstanbul'dan istediğiniz anda bir yere gidip gezme şansınız vardır anlarım. Ama bizler gibi başkasına üç otuz paraya çalışıp, araba, ev kredisi ödeyecem diye imanı gevremişlerden olup, her gün bu şehrin rezalet trafiğinde 15 dk.lık yolu 1 - 1,5 saatte alıyorsanız, toplu taşımada insanlık dışı bir halde koyun gibi ayakta gidiyorsanız, kendi aracınızda daha kapıdan çıkar çıkmaz sinirlenmeye başlıyorsanız densizlikler yüzünden, dahası kendinizde de her geçen gün o insanlıktan çıkışı seziyorsanız, iş yerindeki insanların insanlıktan çıkarcasına sırf kendi yerlerini ya da çıkarlarını sağlamlaştırma adına çiğlikten çiğliğe koştuğunu görüyorsanız, İstanbul'dan en kısa zamanda hadi o da olmadı en azından emekli olur olmaz kaçma planı yaparsınız arkadaş. Ben en fazla 8 - 9 seneye gidişime hazırlanıyorum mesela. İlle de dağa, köye kaçmaya da gerek yok ki, daha yaşanılır bir şehre, bir ilçeye de kaçılabilir, ki ben öyle yapacağım. Şimdiden evmiş, işmiş ne yapılabilirmiş araştırmaya başladım bile. Hem de öyle İstanbul'daki ev kalsınmış filan hiiç umursamayacağım, İstanbul'daki evi satıp, gideceğim yerden o dandik dairenin parasına müstakil ev alabiliyorsam hiç acımam İstanbul'daki kutu gibi daireye, komşuların abuk sabuk gürültüsü, sokaktaki adamın ego tatmini beni delirtirken ne yapayım İstanbul'da ev bırakıp da bir de onun derdini mi çekeyim. Minik kızıma da kendini bilmeye başlar başlamaz anlatacağım üniversite için bile bu şehri yazmasın. Başka şehirlerde ne okullar var.
Hiç kimse kendini kandırmasın, İstanbul artık yaşanılır olmaktan çıktı ve tersine göç vermek zorundadır yoksa her geçen gün daha beter bir kaosa doğru gidiyor, hele ki beklenen depremin gerçekleşmesini düşünmek bile istemiyorum 99 depremini yaşamış biri olarak. Ben 18 yaşına kadar bir ilçede büyüdüm ve küçük yer korkum yok, tam aksine küçük yerde daha büyüksündür, konu komşun tarafından daha fazla önemsenirsin. Hiç fark etmiyor musunuz tatile gittiğinizde, hatta bırakın güneyi egeyi, İstanbul'un azıcık dışına çıktığınızda Anadolu insanının farkını. Bu şehir hepimizi insanlığımızdan çıkartıyor artık, insan gibi insana rastlamak şans olmuş sokakta.
Ben üniversitede okurken 90'ların başında bir İstanbul aşığıydım, hala pek çok yönden(özellikle tarihi ve turistik açıdan) çok severim, ama insan gibi yaşamak için artık İstanbul uygun bir yer değil.(Kaldı ki tarihini ve turistik değerini de bitirmek için birileri hızla çalışıyor, allah aşkına galataya dikilen Süleymaniye'nin güzelim siluetinin içine eden o diken gibi ayaklı metro köprüsü nedir? Dolmabahçenin sırtındaki Swiss Otel nedir? Çırağan Sarayı niye otele dönüşmüştür hiç girmeyi denediniz mi gezmek için aldılar mı müşterisi değilseniz içeriye, Haydarpaşa niye rant kapısına dönüşmektedir, kızkulesini gezip görmek niye o kadar pahalıdır ya da Galata Kulesini, neyini seveceğiz o zaman bu şehrin)
Gece 24:00 sonrası geçtiği sokaktaki binlerce insanı hiçe sayarak otomobilinden müziği sonuna kadar açan libido patlaması yaşayan genci mi seveyim, olmadık saatlerde tepemde çekiçle duvarı delen komşumu mu, yoksa metrobüste sabahın köründe suya sabuna dokunmamış dünden kalan terle işe giden insanı mı, o metrobüsü babasının sanıp klimasını açmayan şöförü mü? Trafikte yolların sadece kendilerine ait olduğunu sanan taksicisi, minibüsçüsünü mü, kazıkçı insafsız esnafını mı?(İstisnalar yok mu var tabii ki, ama kaideyi bozamıyorlar ne yazık ki)
Çok uzattım, diyeceğim şu ki, şayet siz bir holding sahibi değilseniz, siz bir dizi oyuncusu değilseniz ya da muhteşem imkanlarla muhteşem bir işiniz yoksa, kendi işinizden iyi para kazanan bir iş yeri sahibi değilseniz, çoluğunuz çocuğunuz varsa ve özel okullarda okutma imkanınız yoksa v.b., v.b. ve şu anda İstanbul'u terk etmek için en ufak bir fırsat ve imkanınız varsa hiç tereddüt etmeyin derim, emin olun gideceğiniz yerde İstanbul'dan daha rahat edeceksiniz. Hiç bir şey yapamıyorsanız hiç değilse benim de düşündüğüm gibi emekliliğinizde çekin sakin bir yere gidin, hiç değilse yaşlılığınız rahat geçer, hem de bu şehre gelecek gençlerin önünü açmış olursunuz(Ben her ne kadar bu şehre özenen gençlere tavsiye etmesem de).
Ben Beşiktaş'ta bir otobüs durağında, 60 yaşlarındaki, belediye otobüsünün peşinden koşup yetişemeyip yere düşen teyzeyi gördüğümde kesin kararımı vermiştim o yaşta İstanbul'da bunu yaşamayacağım diye. Umarım gerçekleştiririm ve umarım o zaman bu site hala olur ve burada ben de paylaşırım yeni yaşamımın hallerini. Ayrıca özellikle emekliler ve yaşlıların, hele hele kendi parası evi malı mülkü olup da bunları satıp neden çok daha sakin bir yere yerleşmediklerine de hiç anlam veremem. Öyle bir ülkedeyiz ki neredeyse her yanı ayrı güzel gitmek için o kadar çok alternatif var ki, hele de emekli iseniz. Yahu çoğumuz başka şehirlerden geldik hiç bir şey yapamıyorsanız dönün memleketinize bari yaşlılığınız iyi geçsin.
İnsanoğlu yeni bir duruma 20 günde adapte olabiliyormuş, yeni bir yer için hadi siz şunu 2 ay yapın, emin olun 2 yıl geçtiğinde arkanıza bakıp iyi ki İstanbul'dan ayrılmışım diyeceksiniz.
(Tabii ki maceraya atılın demiyorum, planlı programlı bu işi yapabilenler bunun için yıllarını verip bekleyenler işte yazıyorlar yukarıdaki mesajlarda, gözlemlediğim bu sitede de bir sürü böyle başarılı kaçış öyküleri var)

Çok uzattım biliyorum ama son olarak bir İstanbullu'nun öyküsünü aktarayım.
Eşimin doğma büyüme İstanbullu bir arkadaşı vardı. Datça'daki bir tatilinde tanıştığı adamla evlenme kararı aldı ve Datça'ya yerleşti. Çalıştığı iş yerindeki fena olmayan ama öldürmese de güldürmeyen konumunu terk ederken epeyce düşündü, üstelik İstanbul'u da çok severdi, ama Datça'ya da sevdiği adama da aşık olmuştu. Gittikten bir süre sonra alışmaya çalıştığını söylüyordu bize. 2.yılın sonunda İstanbul'a geldiğinde bize gülerek siz bu kaos'ta bu kalabalıkta nasıl yaşıyorsunuz yaa demeye başladı. Geçen 6 yıldır Datça'da yaşıyor, bir de çocuğu var ve artık İstanbul'a gezmek için bile gelmeye üşeniyor dahası gelmek istemiyor. Ara sıra tatillere gidiyoruz evine, her gidişimizde yüzünün daha çok güldüğünü gözlemliyoruz.
Benim şahsen tanıdığım ve İstanbul'u benden daha çok sevdiğini bildiğim bir insanın kısa hikayesi de bu.

çağrıbey Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-10-2014, 11:12   #49
Ağaç Dostu
 
sakagun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2007
Şehir: Geyve
Mesajlar: 2,024
Galeri: 107
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi çağrıbey Mesajı Göster
Ben 18 yaşına kadar bir ilçede büyüdüm ve küçük yer korkum yok, tam aksine küçük yerde daha büyüksündür, konu komşun tarafından daha fazla önemsenirsin. Hiç fark etmiyor musunuz tatile gittiğinizde, hatta bırakın güneyi egeyi, İstanbul'un azıcık dışına çıktığınızda Anadolu insanının farkını. Bu şehir hepimizi insanlığımızdan çıkartıyor artık, insan gibi insana rastlamak şans olmuş sokakta.
Gece 24:00 sonrası geçtiği sokaktaki binlerce insanı hiçe sayarak otomobilinden müziği sonuna kadar açan libido patlaması yaşayan genci mi seveyim, olmadık saatlerde tepemde çekiçle duvarı delen komşumu mu, yoksa metrobüste sabahın köründe suya sabuna dokunmamış dünden kalan terle işe giden insanı mı, o metrobüsü babasının sanıp klimasını açmayan şöförü mü? Trafikte yolların sadece kendilerine ait olduğunu sanan taksicisi, minibüsçüsünü mü, kazıkçı insafsız esnafını mı?(İstisnalar yok mu var tabii ki, ama kaideyi bozamıyorlar ne yazık ki)
Söylediklerinize katılıyorum, ancak İstanbul'dan kaçıp herhangi bir yerde yaşamaya başladığınızda göreceksiniz ki insan her yerde AYNI. İstanbul'dan uzaklaştığınızda (büyük ihtimalle tatil için) karşılaştığınız insanlar tabi ki size iyi davranacaklar. Sizinle herhangi bir çıkar çatışmaları yok. Ama hele bir yere yerleşin, sınır sorunu gibi çeşitli sorunlar çıksın ya da komşular emek verdiğiniz bahçenize çöp atmaya veya yeni sürdüğünüz bahçenizden arabayla geçmeye kalksın o zaman fikrinizin değişeceğini düşünüyorum. Küçük yerlerdeki tüm insanların saf, art niyetsiz, insan gibi insan olduğu doğru değil. Bunu yaşayarak öğrendim. Hala en iyi arkadaşlarım İstanbul'dan. Nerede yaşarsanız yaşayın insanın iyisi de var kötüsü de. İstanbul'daki trafik sorunlarını küçük yerlerde yaşamayacak olsanız bile küçük yerlerde daha farklı trafik sorunlarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Yıllardır bitmeyen yol kazıları, yolun ortasında arabadan arabaya sohbetler, yolun ortasına park edilen araçlar, şehir merkezinde çocukların traktör kullanması, yolcu kapmak için ağır aksak giden minibüsler...
Umarım iyi insanlarla karşılaşırsınız.

sakagun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-10-2014, 10:19   #50
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 24-10-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi sakagun Mesajı Göster
Söylediklerinize katılıyorum, ancak İstanbul'dan kaçıp herhangi bir yerde yaşamaya başladığınızda göreceksiniz ki insan her yerde AYNI. İstanbul'dan uzaklaştığınızda (büyük ihtimalle tatil için) karşılaştığınız insanlar tabi ki size iyi davranacaklar. Sizinle herhangi bir çıkar çatışmaları yok. Ama hele bir yere yerleşin, sınır sorunu gibi çeşitli sorunlar çıksın ya da komşular emek verdiğiniz bahçenize çöp atmaya veya yeni sürdüğünüz bahçenizden arabayla geçmeye kalksın o zaman fikrinizin değişeceğini düşünüyorum. Küçük yerlerdeki tüm insanların saf, art niyetsiz, insan gibi insan olduğu doğru değil. Bunu yaşayarak öğrendim. Hala en iyi arkadaşlarım İstanbul'dan. Nerede yaşarsanız yaşayın insanın iyisi de var kötüsü de. İstanbul'daki trafik sorunlarını küçük yerlerde yaşamayacak olsanız bile küçük yerlerde daha farklı trafik sorunlarıyla karşılaşabiliyorsunuz. Yıllardır bitmeyen yol kazıları, yolun ortasında arabadan arabaya sohbetler, yolun ortasına park edilen araçlar, şehir merkezinde çocukların traktör kullanması, yolcu kapmak için ağır aksak giden minibüsler...
Umarım iyi insanlarla karşılaşırsınız.

Benim kastettiğim küçük yer Geyve ya da Akyazı gibi kötü şehirleşmiş yerler ve yoğun göç almış yerler değil zaten, ben de o bölgeden kaçarak geldim zamanında İstanbul'a. Ben özellikle belli yerleri geziyorum ve gözlemliyorum ve sizin bahsettiğiniz şeylerin çok daha az olduğu yerler var güzel ülkemde. Mesela ben Marmara bölgesi civarında ya da İstanbul'a yakın bir küçük yer sevdasında değilim, hiç olmadım, zaten o civarda büyüdüm ve oralarda yaşanan inanılmaz bozulmayı gözlemlemek acı, Marmara bölgesi genel anlamda ülkenin en yoğun göç bölgesi ne yazık ki. İnsanın iyisi kötüsü her yerde var, ama gerçekten bazı bölgelerde inanılmaz bir göç yaşandığı için çok fazla bozulma var mesela Sakarya bölgesi bunlardan biridir, Marmara bölgesinde böyle yer çoktur. Ben gidersem gittiğim ilçe ya da kasabada da muhtemelen şehrin daha dış kısımlarında bir yere yerleşeceğim, buna rağmen bahsettiğiniz sorunlar olmaz mı olabilir. Ama yine de şu İstanbul'daki abuk sabuk ve hiç tanımadığınız insanlardan gelen delirtici sorunlar kadar baş ağrıtmazlar emin olun. Küçük yerde yaşadığım ve ara sıra gittiğim için biliyorum. Sanırım bu göç olayında asıl mesele ihtilafsız bir arazi bulmak ve benim yapmayı düşündüğüm mümkünse dibimde komşunun olmayacağı bahçeli bir yere yerleşmek. Ki bu da zaten "aha bura güzel buraya gideyim alayım" değil, bu uzun süre araştırılması gereken bir süreç. İnsanla uğraşmak zor ve evet her yerde dert var ama 25 yıl İstanbul'da yaşayınca, çocukluğumda kıllandığım kasabanın bile daha rahat bir yaşamı olduğunu hala gittiğimde görüyorum. Buradaki mesele biraz da İstanbul'un heyulasını yaşamayınca bulunduğun yerin sorunlarını dert etme meselesi, o yolda durup muhabbet eden şöförler oradaki rahat ortamdan, trafiği dert etmediklerinden duruyor olabilir mi? Burada 30 saniye dursun hır çıkıyor, kornalar başlıyor bağırmaya çünkü, çünkü herkes hızla bi yere yeşitme derdinde burada. Küçük yerde herkes sütten çıkmış ak kaşıktır demedim, hatta çok daha beter insanlar da var, ama nüfus az ve bunlardan İstanbul'daki kadar çok olmadığı kesin Ama bu konu böyledir küçük yerdeki İstanbul'a özenir, İstanbul'dan bıkmış küçük yere. Ben üniversiteyi kazanana kadar kaçmak için gün sayardım mesela. Oysa burayı ve (bilhassa şartlarınız pek de iyi değilse) buradaki kaosu yıllarca yaşayınca o beğenmediğiniz, cahil, kültürsüz saydığınız kasabanızın, ilçenizin bile yine de buradan iyi olduğunu anlıyorsunuz.
Ve dediğim gibi ben bir ilçeye bile yerleşsem merkezine, kalabalık bölgesine yerleşmek niyetinde değilim, çünkü onu yaşadım küçük yerde.
İstanbullu arkadaşlarınızın en iyi insanlar olması değil zaten konu, benim de şu anda en iyi arkadaşlarım İstanbul'da yaşıyor, ben genel olarak İstanbul'da insanların durumundan bahsettim zaten, yoksa tabii ki İstanbul'da da pek çok adam gibi adam var bu başka bir konu. İnsanın her yerde aynı olduğu tezinize ise katılmıyorum, belli bölgelerin insanları bambaşkalar bunu yakınen gözlemledim sadece tatil esnasında değil. Bir bölgede göç ne kadar yoğunsa o bölgede insani karışıklık ve bozulma artıyor, bunun bir nedeni de oraya göç edenlerin tutunma çabaları ve kazanma hırsları şüphesiz, İstanbul ve çevresi hatta belki tüm büyük şehirler bunun en iyi örnekleri. Bu sebeple bir yerin yerlileri öncelikle o yere sahip çıkmalı, gelene de burada nasıl yaşandığını yansıtabilmeliler, yoksa gelen kendi abuk sabuk yaşantısını oraya getirip bozabiliyor, bunu çocukluğumunu geçtiği yerlerde gördüm, inanılmaz bir bozulma yaşandı ve benim için çok geri dönülecek bir cazibesi kalmadı oraların mesela. İstanbul'a yaklaştıkça yakınındaki yerlerde de inanılmaz bir İstanbullaşma ya da insani bozulma mevcut. Belki bu sadece İstanbul'da değil tüm büyük şehirler için geçerli. Yoksa dolmuşçunun yavaş gitmesi ya da çocuğun traktör kullanması meselesi değil benim kastettiğim, eminim İstanbul'da yaşayanlar ne demek istediğimi daha iyi anlıyordur. Ayrıca özellikle büyük bir şehirden küçük bir şehre göçecekseniz, kafaca kendinizi hazırlamalısınız zaten, ben İstanbul'da neyi istediğim gibi yaşıyorum ki zaten diyerek çocukluğumda yaşadığım kasabayı hatırlıyorum, hatırlatıyorum kendime, onun o zamanki halini yaşayan yerler var, oralaradır özlemim. Haa ben giderim oralarda kötüler mi, evet bu olabilir ama yine de bir büyük şehir kadar kötülemeyecektir. Zaten diğer mesajımda da bahsettim İstanbul'u yaşayabilen, sıkıntı çekmeyen adam gitmeyebilir bir yere. Ben kişisel olarak artık bu şehirde yaşamak istemiyorum, ama İzmir'miş Ankara imiş onların da merkezlerinde yaşama gibi bi derdim yok. Küçük yerdeki amcam söylerdi buraları gelip görenler bayılıyor ama buradaki adam da buradan sıkılmış diye, çok haklıydı ve küçük yerler en azından bazıları gerçekten fena halde sıkıcı olabilir, ama sizin hayattan neyi beklediğinizle de alakalıdır. Hayatınız alışveriş merkezlerinde ya da inanılmaz sanatsal, eğlence merkezsel ortamlarda geçilorsa o zaman küçük bir ilçe sizi kasacaktır. Ama bunlarla zaten temasınız yoksa daha doğrusu olma imkanınız da yoksa maddi (ya da belki düşünsel) sebeplerden o zaman İstanbul'un hele de orta yaş sonrasında heyulasını çekmek akıl işi gelmiyor bana. Antalyalı bir arkadaş yukarıda bir yorum yazmıştı mesela, bakın neler anlatıyor, İstanbul'la alakası var mı?
Dedim ya bu hayattan beklenti ve hayata bakış açınızla da alakalı bir şey. Benim evimde kitaplarımı bile koyacak yer kısıtlıyken ve o evi satıp sadece kitaplarım için bile ekstra bir odam olabilecek ev alabiliyorsam küçük yerden, hatta bir de bahçemde hobi atölyem varsa, varsın yollar biraz bozuk olsun, İstanbul'da da bozuk zaten. Dolmuşçu burada yavaş gitmeyi bırakın, bazen araçtan levye ile inip sizi dövebiliyor bile Ve dediğim gibi bir yerde şehirleşme hızla başlamışsa o yer bozuluyor. Haa gece vakti müziği açarak geçen genç her yerde var onunda farkındayım, zaten bu sebeple gittiğim yerde merkezin epeyce bir dış kısmına yerleşmek niyetim. Bir de gidilen yerle doğru orantılı olarak bunu tolere edebilirsiniz zihnen, zira sabah uyanıp kendi bahçenize bakarak gerindiğinizde, yazsa verandanızda kahvaltı yaptığınızda, bisikletinize binip mis gibi çicek, ağaç kokularını içinize çekerek işe ya da gezmeye gittiğinizde, varsın gece o genç geçsin müziği açıp geçsin diyebilir insan. Ama hem bu yok hem öbüründen fena halde varsa bu delirtici olabiliyor işte. Ve bir de küçük yerin içinden çıkmayıp, çevresini hiç gezmeyen insanın handikapı var tabii, o insan o küçük yeri sıkıcı bulacak, büyük şehir özleyebilecektir şüphesiz. Küçük yerde sıkılana şahsi tavsiyem hemen gezmeye başlamısı, bir hobi edinmesi ve doğaya çıkmaya başlamasıdır. Bilirim çünkü biz de zamanında gitmezdik, şimdi ara sıra gidince 18 yılımın geçtiği ilçenin çevresinde ne çok gezip görmediğim yer olduğunu anlıyorum, İstanbullularsa para ödeyip oraya trekkinge geliyor. Bu da önemli küçük yeri sevmek için, çevreyi gezmek, tanımak, doğaya çıkmak.
Bunu çook uzatabilirim, mesele ben haklıyım meselesi değil, bakış açısı ve hayattan ne beklediğin meselesi sanırım. Benim beklentim ömrümün kalanını ve ailemi İstanbul'da heba etmeye devam etmemek yönünde. İyi dileğinize teşekkürler. Umarım herkes iyi insanlarla karşılaşır hayatında. Ve umarım kötüyle karşılaştığında ise sinmez ve iyi tarafın hakkını başkası için de olsa savunmasını bilir. Yoksa kötülerden yakınmamız artarak devam edecek tüm ülkede. Selamlar.


NOT: İnsanımızdaki ve tabii yerleşim yerlerimizdeki "özellikle son yıllardaki" bozulmayı gözlemlemek acı verici ve bunda çok açık ve net siyasi hataların, yönetimsel hataların, eğitimsel hataların, yanlış ticari hedefler belirlemelerin ve sırf kendi inanç ve düşüncelerini hakim kılmak için başkalarının özgürlüklerini hiçe saymaların olduğu gerçek. İyi de kötü de her yerde var, ama yaşayanlar bilir bölgesel olarak bazı yerlerin iyi ya da kötü anlamda birbirinden çok farklı olduğunu(Bu İstanbul'un ilçe ve semtleri arasında bile böyle). Ve ne acıdır ki, ben emekliliğimde düşündüğüm bu göçü kendi doğduğum topraklara yapmayacağım çünkü oralar artık - en azından benim için - geri dünülemeyecek kadar kötülemiş durumda. Yani gidilen yerle çok ilintisi var göçten memnun kalıp kalmamanın da.


Düzenleyen çağrıbey : 26-10-2014 saat 12:25
çağrıbey Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-10-2014, 12:14   #51
Ağaç Dostu
 
sakagun's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-05-2007
Şehir: Geyve
Mesajlar: 2,024
Galeri: 107
Yerleştiğim yer merkezde değil. Köye bağlı. Etrafında evler yok diye aldık. 3 sene içinde sağ tarafımız yukarıdan aşağıya 3 katlı evlerle doldu. (Burada 3 kat sınırı var.) Diğer tarafımıza da yaklaşık 1 dönümlük bir bahçeyi kaplayacak şekilde bir depo yapıldı.
Bir yerin yerlileri o yere sahip çıkmalı diyorsunuz. Bu nasıl olacak? İstanbul'dan oraya kaçmış kişileri aralarına almayarak mı? Bana tam da onu yapıyorlar. Adımı bile bilmiyorlar. Benden bahsederken İstanbul'lu diyorlar. Uyumsuz biri olduğumu düşünmüyorum.
Bu arada gördüğüm tek yer burası değil. Başka köylerde de bulundum. Maalesef sizin bahsettiğiniz iyi niyetli, saf insanlara rastlayamadım. Allah'tan umut kesilmez. Vardır elbet. Ben yok demiyorum zaten, sadece insan her yerde aynı diyorum.

çağrıbey beğendi.

Düzenleyen sakagun : 26-10-2014 saat 12:49
sakagun Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-10-2014, 12:35   #52
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 24-10-2014
Şehir: istanbul
Mesajlar: 6
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi sakagun Mesajı Göster
Ben doğma büyüme İstanbul'luyum. Dedelerim ve büyük annelerim de İstanbul'lu. 35 yılımı İstanbul'da geçirdim.
Yerleştiğim yer merkezde değil. Köye bağlı. Etrafında evler yok diye aldık. 3 sene içinde sağ tarafımız yukarıdan aşağıya 3 katlı evlerle doldu. (Burada 3 kat sınırı var.) Diğer tarafımıza da yaklaşık 1 dönümlük bir bahçeyi kaplayacak şekilde bir depo yapıldı.
Bir yerin yerlileri o yere sahip çıkmalı diyorsunuz. Bu nasıl olacak? İstanbul'dan oraya kaçmış kişileri aralarına almayarak mı? Bana tam da onu yapıyorlar. Adımı bile bilmiyorlar. Benden bahsederken İstanbul'lu diyorlar. Uyumsuz biri olduğumu düşünmüyorum.
Bu arada gördüğüm tek yer burası değil. Başka köylerde de bulundum. Maalesef sizin bahsettiğiniz iyi niyetli, saf insanlara rastlayamadım. Allah'tan umut kesilmez. Vardır elbet. Ben yok demiyorum zaten, sadece insan her yerde aynı diyorum.
(mesajımı edite ettmiştimbi daha okuyunuz)
Size hak veriyorum çünkü o bölgeleri iyi tanıdığımı düşünüyorum. bu herkesin başına gelecek diye bir şey yok ama ülkenin bazı bölgelerinde insanlar oraya sahip çıkmayı geleni paralamak olarak görebiliyor haklısınız. Ayrıca sahip de çıkmıyorlar maalesef özellikle sizin ora bölgelerde, sonradan gelmişler çoktan halletti oraları. Ayrıca cehalet her yerde, gelişimi, ilerlemeyi binaları betonları artırmak olarak algılıyor artık herkes. Yukarıdaki mesajdaki notumu okuyunuz. Siz gitmeden sizinle tanışıyor olsak ben size başka bölgeleri tavsiye ederdim. (gidiş amacınızı bilmiyorum tabii iş mi, keyfi mi) Neyse ki üç kat sınırı varmış ama bence oralara üç kat bile yaptırılmamalı özellikle de merkezi yerlerin dışlarına. zaten ülkede son dönemin en büyük sıkıntısı hemen her yerde inanılmaz bir inşaat manyaklığı sevdasının başlamış olmasıdır ve sizin yaşadığınız yerler, benim çocukluğumun geçtiği yerler bu işin en yoğun yaşandığı yerler. Ne diyim siz kendinizce haklısınız. Sürekli başka yerlere göçecek değilsiniz sonuçta ama işte Marmara bölgesi faktörü de var bu işte.
İnsan her yerde aynı değil, genel olarak eğilimleri aynı diyebiliriz bunu da sağlayan şu küreselleşme denilen şey ne acı ki, fakat bölgesel olarak çook fark var insanlar arasında, bu farkı kapatmaya çalışanlar rezil politikalar deniyor olsa bile hala var, neyse ki var. Ama gidilen yere çok büyük beklenti ile gitmemeli, ayrıca gidilen yer çok ama çok iyi araştırılmalı, insanı da dahil buna, eğilimleri de, eskiden de olsa göç alıp almadığı, nereden aldığı v.s. v.s. , bu sebeple ben 10 yıl öncesinden araştırmaktayım ve kesin olarak Marmara bölgesinde özellikle İstanbul'a yakın bir yere gitmeye niyetim yok. Bölgeyi ya da insanını kötülemek için yazmıyorum bunu burada olan şey tamamen ekonomik, siyasi ve sosyolojik, insanlar da ona eğiliyor ister istemez. Sizin adınıza üzüldüm. Ama her göç, her satın alının arazi gelecekte böyle şeylere maruz kalabilir bunu da düşünmek lazım, risk hep var bu işte. Neticede o gerçeği yaşayan sizsiniz, size kolaylıklar dilerim.
(Şahsen görüşebilsek size bahsettiğiniz yerlerle ilgili çok şeyler anlatırdım, nasıl oldu, niye böyle oldu ile ilgili ama burada yanlış anlaşılmak istemem. Her yerin iyisi kötüsü var diyelim. Ancak gidilen yerin önemi büyük, ben de bunu gidip memnun olanlardan biliyorum)



Bir de naçizane tavsiye, size İstanbullu diyenlerle bilmem gidip tanıştınız mı? tanışmadıysanız, gidin bi tanışın, bi çaylarını için ya da siz davet edin, onlar utansın hatta onlara niye bu güzelim yerleri korumadıklarını betona boğduklarını güzel bi dille anlatın. belki de yaptınız bilemiyorum. Paylaştığınız fotoları baktım, şayet bunlar yaşadığınız yerdense, hala harika bir yerdesiniz demektir. Biraz da Polyannacılık yapmak lazım sanırım, şimdi etrafınızdaki evlerin 3 katlı olduğuna şükretseniz yeri, zira İstanbul'da 3 katlı ev görmek mucize gibi siz benden daha iyi bilirsiniz İstanbullu olduğunuza göre Yanınız depo mu oldu, benim evin yanı park ama gündüz güzel gece it kopuktan kavgadan geçilmiyor, sizce hangisi evladır. Yani iyi yanı kesin benden fazla şu an sizin yerinizin Göçülen yerle de doğru orantılı olarak bilhassa komşularla en kısa zamanda temasa geçmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bunun yarar getireceği kesin. Fotolarınız hakikaten güzelmiş.
(Her halükarda - bilhassa yeşili bol bir yere gittiyseniz - gidilen yer şu anki İstanbul'dan daha az stresli olacak orası kesin.)

Size kolaylıklar dilerim, ne diyim.


Düzenleyen çağrıbey : 26-10-2014 saat 13:29
çağrıbey Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-10-2014, 10:06   #53
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-09-2011
Şehir: ısparta
Mesajlar: 31
Sevgili agaclarnet üyeleri kaçmak için meyve cenneti Isparta yı araştırmanızı tavsiye ederim

chimaera32 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-10-2014, 10:22   #54
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 17-04-2014
Şehir: İstanbul, Tekirdağ
Mesajlar: 598
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi chimaera32 Mesajı Göster
Sevgili agaclarnet üyeleri kaçmak için meyve cenneti Isparta yı araştırmanızı tavsiye ederim
Eğirdir gölünün kenarında harika yerler var ama kışları baya bir soğuk geçer gibime geliyor. Ama gerçekten çok güzel bir yer düşünülebilir.

chimaera32 beğendi.
kerkenez Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-10-2014, 18:19   #55
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 09-09-2011
Şehir: ısparta
Mesajlar: 31
Sayın kerkenez ısparta iklimi üç bölgenin ( ege-Ak deniz-İç Anadolu) geçiş iklimindedir. İstanbuldan biraz soğuktu sizin düşündüğünüz kadar soğuk yoktur. Isparta insanların bildiği gibi sadece gül cenneti değildir Başta Elma ve Kiraz olmak üzere tam bir meyve cennetidir.

chimaera32 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-12-2014, 15:16   #56
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Merhaba,

İstanbuldan kaçılmaz. Sadece biraz uzaklaşabilirsiniz. Dışarıdan gelip birkaç yıllığına konaklamış birisi olarak değil, Bizzat Şişli, Etfal hastanesinde doğmuş ve 57 yıl sonra İstanbuldan ayrılan biri olarak yazıyorum.

Trafiği, Hava ve gürültü kirliliği, garip ve karışık yaşantısının yanında bir kaç olumlu durumu da var. Mesela bozulan bir aletinizin tamirini İstanbul dışındaki şehirlerden hiç birinde kolayca yaptıramaz, aradığınız bir ürünü kolayca bulamazsınız.

Hele, Beyoğlunda veya Boğazda yiyeceğiniz bir balığın ve içeceğiniz rakının tadını bulabileceğiniz hiç bir metropol,Büyükşehir vs yok.

Yine de İstanbulda yaşamak çok zor. Biraz uzaklaşıp, istediğinizde nimetlerinden faydalanabileceğiniz bir uzaklık bence daha makul olur.

Saygılar

Ozlem A, maya ve kerkenez beğendi.
Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-12-2014, 15:52   #57
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 12-06-2012
Şehir: Ankara
Mesajlar: 105
Galeri: 2
İstanbul'dan kurtulmak,
İstanbul'u kurtarmak,
Keşke...

gingy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-12-2014, 22:16   #58
Yeni Üye
 
gülserenkulakac's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-01-2014
Şehir: istanbul giresun
Mesajlar: 14
veeeeeeeeeeee giresundayımmmm

zeyve, oz26, Asoo ve 2 kişi beğendi.
gülserenkulakac Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-09-2015, 21:48   #59
Ağaç Dostu
 
aziztoprak's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-10-2014
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 269
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi İsmail Karagülle Mesajı Göster
Konuyu ilgiyle izliyorum .

Bundan bir buçuk yıl öncesine kadar , yani 62 yıl İstanbul'da doğup büyüyen , hatta yaşlanan biri olarak İstanbul'dan kaçıp köyümüze dönme hayalleri ile vakit geçirdim .

Ve Köye geldim .

Önce ev yapmak lazımdı .

Evden vaz geçip bir kulube yaptım .

İstanbul'da alıştığımız konfora sahip tabii sahip değilim . Ama köylünün alıştığından az biraz daha konforlu hale getirebildim .

Bir sera yaptım . Hala eksikler bitmedi .
Ve hiç bir zaman da bitmeyecek .

İstanbulda hareketsizlikten yakınıyordum . Köyde sürekli hareket halindeyim . Önceleri biraz yoruluyordum . Ama zamanla alışılıyor.

Konu ev yapımına gelince ben çok ucuza mal ettim .

Yerden yüksek ve OSB denilen plakaları kullanarak , Ahşap bir kulube yaptım .

yaklaşık 5000 tl harcadım .

30 metre kare bir kulubem oldu .

Bir yerlerde resim olacak bakayım bulunca göndereyim .


Köyünüz nerede acaba. Kulübeniz hayırlı olsun.

aziztoprak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-09-2015, 22:03   #60
Ağaç Dostu
 
İsmail Karagülle's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-03-2009
Şehir: istanbul-Bolu
Mesajlar: 1,154
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi aziztoprak Mesajı Göster
Köyünüz nerede acaba. Kulübeniz hayırlı olsun.
Bolu -Mengen'deyim.
Teşekkür ederim

İsmail Karagülle Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 19:12.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024