![]() |
Sn. tenar ,
Mesajınızdaki görüşlerinize aynen katılıyorum. Bırakın sökmeyi , mevcut ağaç sayımızı daha da artırmalıyız , insanın yetiştirdiği ağacın meyvesini yemesi , yazın gölgesinde oturması o kadar güzel bir şey ki . Selamlar . . |
merhaba
doğru yerde mi yazıyorum bilemiyorum ben yeni üyeyim ve sitede gezindikçe öğreneceğim çok şeyin olduğunun da iyice farkına vardım özellikle zeytinle ilgilenmeye çalışıyorum bir sorum vardı ilgilenen arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim annemin bahçesinde delice denen 5 adet yabani ağaç var 2 yıl önce aşılama yaptırdıklarını ama hiç gelişme olmadığını söylediler biz bu beş ağacı tekrar aşılatıp ürün verir hale getirmek istiyoruz ilk baştan itibaren bu konuda neler yapmalıyız -yani aşılama gübreleme ilaçlama gibi-ki ürün alabililelim |
bu arada ağaçların bulunduğu yer izmir-çandarlı
ve küçük ağaç değil ağaçlar 10-15 yıllık var sanırım |
1 Eklenti(ler)
Bu diktiğim zeytin ne zaman adam olur, iki yıldır ancak kendini toparladı. Kaç yılda meyveye gelir.?
|
Nesin vakfı ürettiği zeytin fidanlarını vakıf yararına satıyormuş. İlgilenenler buraya bakabilir.
|
2 Eklenti(ler)
arkadaşlar bu zeytinin hangi cins olduğunu nereden öğrenebilirim? türleri bilen var mı?
|
732 numaralı mesajdaki zeytin cinsi hiç kararmıyor, dibine dökülenler en fazla açık kahverengi oluyor. Bu resimleri dün çektim, zeytinleri eve getirdiğimde benim hanım hambelis zannedip bir tane ağzına attı ve hemen geri çıkardı :)
|
3 Eklenti(ler)
bir kaç fotograf daha ekleyeyim. kimlere sorabilirim bu türün hangisi olduğunu?
|
Sn. cagatayyucel ,
Merhaba , ben ziraat mühendisi/teknisyeni değilim , zeytin yatiştiriciliği yapmaktayım. Bildiğim kadarıyla sizin sorduğunuz zeytin cinsi İspanya orijinli Arbequina cinsi yağlık zeytin. Bu konuda işin uzmanı arkadaşlar daha kesin bilgi vereceklerdir umarım. Selamlar . . |
teşekkürler sayın syıldıran, Arbequina cinsi zeytin siyahlaşıyor sanırım ama bu zeytin hiç kararmıyor.
|
Bir zeytinlik almayı planlıyorum. Aslında ticari amacım yok.
Ama zeytin ağaçlarının telef olmasını da istemem. İstanbulda yaşıyorum. Sürekli zeytinliğin başında olamam. Senede en fazla 3 kere ziyaret edebilirim. Zeytin ağaçlarının yıllık bakımı çok zor mudur? Sürekli başında durmak mı gerekir? Düzenli sulama ister mi? Yoksa yağmur suları yeterli olur mu? Tavsiyelerinizi ve yanıtlarınızı yazarsanız sevinirim. |
osmaniyede satılık 73 dönüm düz sulu arazide içinde 2750-2800 arası 4 yşına giren etrafı 2,40m beton direk ce tel örgü ile çevrili köyün içinde e5e yaklaşık 2km mesafede zeytin bahçesi satılıktır. ilgilenenlere duyrulur.dönümü 10000 tl dir.
|
Arkadaslar damla sulama sistemini mümkünse mutlaka kurunuz farkına görürsünüz
|
Alıntı:
|
arkadaşlar aydında yaşıyorum zeytin düzenli sulanınca verim alınır hatta sulanmayınca kururlar her sene bıdanması lazım gelişi güzel değil bilmek lazım senede 5-10 gidip zeytin yetiştirmek zor
ilaç atmanız lazım benek ilaçı gibi saygılarımla her kese bol ürünler |
zeytin bıdamasında zeytinin arasında hiç kuru dal kalmayacak
kestiğiniz dal dalları dibinden keseceksiniz ve gövdesini zedelememeniz gerekir en kısacası zeytinin dallarının arasından bir kuş rahatlıkla geçmesi lazım ona göre bıdamasını yapın simdi zeytinlerini bıdaya bilirsiniz tabi bunlar püf noktalar daha ince ayrıntıları var burdan ne kadar anlata bilirim |
Alıntı:
|
tarlanın başına 100-150 metre kalasıya kada parke taşı döşeli ulaşımı çok kolay,istenirse 1-2 direkle elektrik gelir. çünkü köy içi sayılır.
|
Alıntı:
Bu konuda uzman değilim, işin detaylarını pek bilmem ama size annemi örnek göstererek bilgi vermek istedim. Annem doğma, büyüme Aydın'lı, evlenince İzmir'e yerleşmiş. Halen İzmir'de yaşamakta. Ailesinden kalma zeytinliği var Aydın\Neşetiye köyünde. Gerek yaşlılıktan, gerek ihmalkarlıktan çok uzun yıllardır ilgilenmiyor, son 25 yıldır sadece birkaç kez budandığı ve temizlendiğini biliyorum. Sulama zaten imkansız, köyden hem uzak hem de çok yüksekte. Annem sadece zeytin zamanı köye gidiyor desem yalan olmaz. Bu kadar bakımsızlığa rağmen çok güzel zeytin elde ediyor. Bakım yapılan alanlarla hemen hemen fark yok. (Yan tarafta teyzemin, sürekli ilgileniyorlar.) Hiç yok dediği zamanda bile 400 kg yağ elde ediyor. Zeytinliğin kaç dönüm olduğunu tam hatırlamıyorum ama çok büyük değil. Yanlış anlaşılmak istemem, ****** bakım yapılsa daha güzel olur. Söylemek istediğim zeytin çok güzel bir ağaç, herşeye rağmen bize yüz çevirmiyor. Ben çocukluğumdan beri hiç zeytinsiz ve yağsız kaldığımızı hatırlamıyorum. Annem fazlasını da satıyor. Bu sene asit oranı nerdeyse sıfır çıkmış, çok sevindi. Fazla ilgilenemem ama küçük bir yerim olsun diyorsanız bence zeytin çok iyi fikir. Zaman zaman köyden birilerini bulur temizletir, budatırsınız. Hatta toplamaya da gidemem diyorsanız, köyden birisiyle anlaşır ortak verirsiniz. Zamanı gelince de afiyetle zeytininizi, yağınızı yersiniz :) |
Alıntı:
Bilenlerin affına sığınarak aşağıdakileri öneririm: Zeytin'in cinsini seçiniz. Ayvalı/edremit, Domat **** Gemlik. Bu cinsleri sofralık ve yağlık olarak değerlendirirsiniz. Ayvalık/Edremit cinsi Çandarlıya uyar. Tavsiyem hepsinden aşılat. Farklı zevkleri tadarsın. Nisan başından mayıs ortasına kadar en uygun aşı zamanı. Aşı zamanının geldiğini aşı yapılacal dalın kabuğunun odunsu gövdesinden kolay ayrıldığından anlarsın. Delicenin yerden çok yüksek olmayan genç dalı varsa ona aşı yap. Yoksa dipten gelen genç sürgünlerin 2 veya üç tanesini seç ve onları aşıla/aşılat. Toprak seviyesinden yapılan aşı çabuk büyür ve dipten gelen yabani sürgünlerle az uğraşırsın. Genç sürgünlere aşı yaparsan eski kökü toprak seviyesinden kestir mevcut kök sistemi genç sürgünleri beslesin. Birkaç yıl sabır ile sonundan mutlu olursun. Ben denedim oldu. Hemde çok güzel oldu. Senin karşında körfezin diğer yüzünde. Kahvaltı tabağımda erkence yağı içinde hurma, edremit sele, domat ve trilye. Ben daha ne isterim. Senin de olacak.:D Selamlar. |
Merhabalar.
Alıntı:
Sanırım damla sulatma sistemini zeytin bahçenize nasıl uyguladınız. Toprak altı/üstü, derinlik vs. Uyguladığınız sistemin iyi ve kötü yönleri nelerdir. İmkanınız olursa uygulamadan resimler ekleyebilir misiniz? Selamlar. |
Merhaba.
Alıntı:
On sene önce, sizin bu günkü duygularınızla Altınoluk, Şahinderesi mevkiinde 30 dönüme yakın bir zeytinlik aldım. İçinde 500 ağaç var. Ağaçların ortalama yaşı 14-20 arasında. Ayrıca bir sürü boş alan ve aşılanması gereken bir sürü (60adet) delice var. Zeytinliği almaktaki amacım öncelikle evimin zeytinyağı ihtiyacını karşılamak idi. İlk sene güzel baktığım için ikinci (var) yılı 64 çuval zeytin aldım. Tabi yarıcılığa verdiğim için 32 çuvalı benim oldu. Ve çıkartılan yağ kalitesizdi(1 asit civarı) Daha sonraki senelerde iyi bakım, fenni gübre15x15 ve sürdrme sayesinde 46 çuval zeytin yaptım. Kasım ayının ortalarında topladığım ve aynı gün sıkıma götürdüğüm için ortaya çıkan yağ ise muhteşemdi. 0.3 dizyem. Bir başka deyişle, zeytinleri kararmadan yani yeşil kahve arasındaki renk oluşumunda toplayıp sıkarsan erken hasat denilen bir yağ çeşidi elde edebiliyor. İşte ben o yağı elde etmiştim. Ama daha sonraki senelerde, bir türlü verim alamadım. Tabi zeytinlere gerektiği gibi bakamadım da. Elde ettiğime gelince, erken hasat yağı yeşil iken yani tam olgunlaşmadan toplandığı için, yağ verimi de az oluyor. Benim elde ettiğim randımanım % 17 oldu esasında diğer üreticiler %22-26 hatta 30 varan verimler alabiliyor. Ama Yılda 15-20 kez Altınoluğa gitmeme ve bir sürü zaman ve para harcamama rağmen zeytinciliği beceremedim. Sizin de buradan oralara zeytinciliği yürütebileceğinizi sanmıyorum. Emin olun bakkaldan aldığım zeytinyağı daha ucuza geliyor. Acı ama gerçek. İşçilik pahalı 35. ile 40 YTL arası Ağaçlara ziyan vermemek için elle toplama yöntemini uyguluyorum ama neredeyse iki katına mal oluyor. Yemeği, nakliyesi, fabrikası, bidonu, tentesi, hep masraf. Bu yıl topayamadım zeytinlerim hala ağaçta duruyor olabilir. İsterseniz gidip toplayın. Bir şartım var ağaçlarıma sırık vurmayın. Saygılar |
Merhaba sayın Tenar.
Alıntı:
Sayın Tenar, Yukarıdaki yazına aynen katılıyorum. Çocukluğumda kendi diktiğim yaklaşık 30 yıllık ağaç üzerinden 8 çuval zeytin toplamıştım. Yaprağından çok zeytini vardı. Dalları yere değmişti. Bakımıda çok özel değildi. Sadece yeri toprağı güzeldi. Zeytin ağacı verdi mi verir. Önemli olan pazarlamak. Yabancılar bunu iyi beceriyor. Kabiliyetleri genlerinde var. İnternet'de 1kg. yağı 56 euro_ dan pazarladıklarını görmüştüm. Bizde bu fiyatın 1/4'üne satılsa üretici zengin olur. Zeytin ağacınada çocuğu gibi bakar.İyi ürün alır. Yağın, zeytinin varsa uğraşırsın. Yoksa, zaten uğraşacak birşeyin yok. Ne demiş Nazım üstad: ''Hiç ölmeyecekmiş gibi ölene dek zeytin dikeceksin.'' Ümitsizlik yok üretmeye devam. Yeni yöntemlerle, sık dikim, bodur ağaç ve teknolojik toplama metodu ile. İspanya ne yapıyor izleyelim ve daha iyisini yapalım. Selamlar. |
Bu zeytin sayfasını bulduktan sonra her fırsatta girip neler yapılıyor okumaya çalıştım. Okurken yoruldum. "Önceleri bir "bir" vardı, bir de "çok"." Yani demem o ki:
Zeytin kanaatkar bir ağaçtır, nazlanmaz, ben böyle tanıyorum onu. Bizim ağaçlar ne su veriyoruz, ne habire gübre, ne saatbaşı ilaç... Eskiden de kanaatkardı ağaçlar aslında şimdi de. Eskiden insanlar da kanaatkardı. Zamanla insanlar daha çok istedi. Ama bir ağaçtan daha fazlasını; sonra daha da fazlasını. Bolca ağaç dikmek yerine acaba ağaçlarımı bunaltıyoruz? Zeytin olmaz da kayısı olur, kayısı olmaz da elma olur. "Ama şimdi her şey "az"." Kendi yöremden gördüklerimi özetlersem. Alsanız iyi olur dendiği için aldığımız organik tarım belgelerimizle, kimin bizi umursadığı umurumuzda olmadan, alabildiğimiz kadarını alıyoruz. Ama az almıyoruz. Aldığımzıın hesabını tutumuyoruz. Ama az almıyoruz. Bebek ağaçlara iyi bakıyor, ergenliğine gelmiş ağaçları kendi haline bırakıyoruz. Geçerken yanından yarenlik edip, elimizde küçük birer çakı, gereksiz şıvgınlarını buduyoruzdur. Yöreler arasında yetiştiricilikte fark var demek. Ben bu kadar uğraşıldığını bilmiyordum. Bu söylediklerim sadece zeytin için geçerli değil elbet. Ağaçları boğuyor, toprağı da kirletiyoruz. İlaçlarla çiçekleri, çiçeklerle balları kirletiyoruz. Toprağı kirletiyoruz, tembel yapıyoruz. Tembel oluyor daha çok üzerine düşüyoruz. ****** toprağı tırmalayacak, emek harcayacağız ama... ama... ama... "Hiç ölmeyecekmiş gibi ölene kadar zeytin dikin." Dİkin de ne dikerseniz dikin doğa severler. "Önceleri bi bir vardı, bir de çok. Şimdi herşey az; insana..." |
Alıntı:
Zeytin tabi ki kanaatkar ağaçtır, hemfikirim. Kendi ekolojik şartlarında dağda taşta binlerce yıldır varlığını sürdürebilen ölümsüzlerden biri. Hiç kafa yormadan emek vermeden verdiği bize yeterli ise alan memnun satan da. Eski çağlardaki gibi, topla ve ye. Hatalı tarım politikaları gençleri büyük kentlere yönlendirdi. Üzüldüğüm, ağacın mahsül veren döneminde bakımsızlık, budamasızlık ve hatalı toplamadan (mekanize olamama) kaynaklanan gerekenden az ürün ve düşük kalite. Boynuz kulağı geçeli çok olmuş. Sık dikim, bodur ağaç ve mekanize toplama/ işleme. İyi pazarlama. Hedef bu olmalı. Bunların aşılması gerekir. Hoşça kalınız. |
Alıntı:
Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Gerçekten yöreler arasında fark olduğunu hep duyuyoruz. Annem, çocukluğunda aynı zeytinlikten ne kadar çok verim aldıklarını anlatır durur. Bizim ki için söylemiyorum tabi ama çok bakımlı zeytinliklerde bile verim yıllar geçtikçe azalıyor. Bence bunun en büyük nedeni insanlığın doğaya verdiği zarar, küresel ısınma. Eskiden dedelerimiz ağaçların canını yakmadan toplarlarmış zeytinleri. Şimdi sırıkla bir girişiyorlar ağaçlara; ağaçlarda ne dal kalıyor ne yaprak. |
O ağaçtan, onun canını acıtmadan ne kadar alacağım, toprağı yormadan ne kadar alacağımı bilir, onları daha fazlasına o şartlarda zorlamadan aldığımızla yetiniriz. Daha fazlasını almayı ben de bilirim ama kırk yılda bir gübre ve yağış düşmediğinde kırk yılda bir su vermenin dışında diyorum, zorlamadan yapıyoruz. Daha fazla yağ almak istediğimizde napıyoruz biliyor musunuz, deliceleri aşılıyor, birbirine rahatsızlık vermeyecek mesafede yeni fidanlar dikiyoruz zaman zaman.
Büyükler diyor ki: zeytine sormuşlar neden keyfin yok? Demiş ki zeytin: taaaa şu tepedeki badem ağacı varyaaaa, işte ondandır sıkıntım. Bunu ne için anlatırlar. Ağaçları yakın dikmeyeceksin, az öte dik. Seyrek tut araları diye. Zeytin kökleri geniş yayılır ya bu yüzden. Bizim yetiştiriciliğimiz ile başka bir yörenin yetiştiriciliği arasında farkların en büyüğü, olayın kimyasını bozmamak öncelikle. Organik ve butik bir üretim oluyor ve daha fazla üretsek de nereye satsak duvarına çarpacağız biliyoruz. Eşe dosta ve Tariş’e satıyoruz. Marketlerde kilosu 25-30-35lira, orjinal şişelenmiş çok liradan satılan bu kalitede yağı yeri geliyor 8-10 liradan veriyoruz. Genel ve uzun vadeli politikalarımız yok. Yine geldik buraya. Ölmez ağacı öldürmeyelim. Hükümet politikaları, şu anda hatta bir süredir, tarımda kendi kendini imha edecek bomba kararlar alıyor, izinler veriyor. Biz zamanında kendine (boğazına bakabilen, dışarıdan beslenmeyen anlamında. Bunu bazen sanayiyi de düşünerek yanlış değerlendirenler olabiliyor) yetebilen yedi ülkeden biriyken… Tarım yapabilen, en az kendi yiyeceği kadarına da olsa dışarıya muhtaç olmayan ülkeler ayakta kalabilir. Birilerinin eli boğazımızı sıkıyor ve gevşetiyorken, en temel ihtiyacımızı karşılarken başklarının eline bakıyorken ne kadar güçlü olabilirsiniz ki? Tekrar tekrar söyleyeceğim: Türkiye’nin geleceği tarımda. Her gün gidip tek tek topladığına mı değiyor, o çuvallrı hergün taşıdığına mı, çalışacak genç yok, onca taşıyıp değirmende sıktırdığına mı değiyor diyorlar. Valla değiyor. İnsan gurur duyuyor, 90-100 yaşındaki arkadaşlarım da halaa bundan gurur duyuyor, ben de. Sürekli de zeytin dikiyoruz. Toplayan olmasa da dikiyoruz. Zeytin dikin. Bir süre sonra bakarsınız politikalar geliştirilir, veya bir yerlere üye olunur... ancak kotalar koyacaklardır. O yüzden kimse şimdi niye ektin diyemiyorken ağaç dikelim. Dİkerken, çevreye en uyumlu olan türleri düşünerek dikelim. Egedekine bakarak güneydoğuya, Ayvalıktakine bakarak İzmir'e dikim yapmayalım yeter ki. İşte neye göre yağlık ne kadar, sofralığı ne kadar ekelim konusuna geldik ama sofralık zeytin için sofralık, yağ için yağlık zeytin ekelim. Elekaltı zeytinlerden yağ sıktırırsak, kimse de yağımızı almaz. İspanya zeytinyağı devi, kişi başı tüketim 15kilo/yıl. Sabah kahvaltısında zeytinyağı yiyorlar. Piyasada 10-35liradan zeytinyağı satılıyor, tüketici bu fiyata yağ alıp yer mi? Ucuz olduğu için pamukyağı, ayçiçekyağı yiyen insanımız, sağlıklı olduğu için bu fiyata yanına yaklaşmaz. Biz tüketiciye daha ucuz zeytnyağı yedirmenin, tüketimi artırmanın kendi içimizdeki yollarını araştıralım bir de. Neden kendi insanımız bile nasiplenemiyorken bu nimetten, neden haala yok parasına dışarıya satmaya uğraşalım, bizden almamak için bu kadar direniyorken? Önce kalitemizi belirleyelim, ki sonra ardında dik duralım. Dışarıda bizim yağımızı kalitesiz olarak tanıyorlar. Hatta zamanında, Türkiye’den ADBye gemiyle gönderilen yağda sahtecilik yapmayı göze alacak kadar bindiği dalı kesen akılsızlar bile olmuş. "Türkiye'nin yağıkalitesizdir. Ama olsun biz onu düşük fiyattan alır işler, kendi yağımız olarak işlenmiş, şu kalitede yağ olarak bu fiyattan satarız. " diyor yağımızı aracılarla alıyorlar, işliyorlar. Bizim yağımızı kendi markları ile katmadeğeriyle satıyorlar, ihraç bile ediyorlar ama Türkiye'nin adı geçmiyor. Neden? sürekli bir kalite sağlayamadığımızdan, devam ettirememizden ötürü... Haydi biraz daha yukarıdan bakarak düşünelim. - Zeytin dikelim; arazimiz çok. - Onlar büyüyene kadar bir araya gelelim. Politika geliştirecek politikacı yok. Ağaçlar büyüyene kadar çok zaman da yok. - Kaliteyi bozmayacak yetiştirme ve toplama tekniklerini kullanalım. Kimyasallarla fazla oynamayalım (bana göre). Ağaçlara gençleştirme yapalım. - Kalitemize güvenerek, çiftçiyi düşünen, işler, güvenilir kooperatifçilik sistemi kuralım, kurulmalı. İspanya köylüsü böyle kalkındı. Üretici, tek başına cebelleşmeye bırakılmamalı. - Uygun fiyatla kendi içimizde tüketimi artırmayı da düşünelim. İnsanımız ürünleri ucuza elde etsin. - Küresel ısınma, iklim değşikliğinin geri dönüşü mümkün görünmüyor. İspnaya’nın yaşadıkları, iklimin, her şeyin önünde gittiğinin kanıtı; rekoltesi yarıdan fazla düştü. İleride Türkiye bu konuda en az zarar gören topraklar (kaç yıl öncesinden yıllarca sonraları nerelerde iklim nasıl olacak diye Bİr Japon üniversitesi ve bir İngiliz üniversitesinin sitelerinde haritalarla anlatıldığını görmüştüm) olarak gözde olacak; keza tarım ürünleriyle de. En azından kendi kendimize yeter bile kalsak iyi. Çok basit düzeneklerle bile olsa damlama sulama düzeneklerimizi kuralım. |
Benım yalovanın gacık koyunde 350 agac zeytınım var bu zeytınlerı 1980 yılında babamlar dıkmısler ve dıkılen yer kıllı toprak ve agaclar gelısmedıler kumluk olan bır bolumde olan 5-10 agac bıraz canlı duruyor fıdan zamanı ve ondan sonrakı donemde sekıl budamaları ve gubre vs 10 yıllık bır perıodda guzel bakıldı fakat gelısme goremedıgımız ıcın bahceyı kendı halıne bıraktık agaclar su anda kararmıs vazıyette anladıgım kadarı ıle sıtede bu konu uzerınde guclu bılgıye sahıp ınsanlar var yardım edermısınız yapmam gereken seyler hakkında su anda emeklıyım ve bos zamanım var tesekkurler
|
Zeytin ağır tabir edilen killi toprakları sevmiyor. Toprağınızı analiz ettirin derim.
Kolay gelsin. |
Zeytinde araları seyrek tutmak
Alıntı:
Yorumların güzel. Konulara kısa değinirseniz, sanırım daha faydalı fikir alışverişi olacak. Lütfen yanlış anlamayın, tarzınıza karışmak gibi niyetim olamaz. Örneğin benim şu andaki fikrim zeytinleri sık aralıklarla dikmek (3 mt.). Oysaki geleneksel zeytinlerim uzun aralıklı 7-10 metre. Geleneksel uzun ara dikim ağacın çok büyümesine ve budamanın gereksizliğine yolaçtı. Eski insanlarda kesme o dal zeytin verecek fikri hakimdir. Ağacın taç kısmının çok büyümesi ile; - dallara su transferini azalttı ve kuru dallar oluştu, - hava ve ışık alma azaldı, - meyve toplama zorlaştı, dallar hırpalandı periyodisite arttı, - meyve kalitesi düştü, Kanımca sık dikmeli ve taç kısmını fazla büyütmemeliyiz. Siz ne düşünüyorsunuz? |
Arkadaşlar 5 metreye 5 metre diktim gemlik zeytin fidanı diktim. Ama 3 yaşında olmasına rağmen aralarını doldurmaya başladı birde büyürse başımız dertte. Ben çiftci olarak söylemek istiyorum 7 metreye 7 metre olmalı
|
Alıntı:
Sn Zeytinci, Elim değince duramıyorum. Parça pinçik, habire girip girip taksit taksit yazamıyorum, sohbet eder gibi aklıma gelenleri yazıveriyorum. Konudan uzaklaşıyorum diye mi düşünüyosunuz? Yoksa uzun yazı okumak mı zor oluyor? Uyarınızı dikkate almaya çalışırım, ancak neye dikkat etmemi istediğinizi anlayamadım galiba. - "Geleneksel uzun ara dikim ağacın çok büyümesine ve budamanın gereksizliğine yolaçtı. Eski insanlarda kesme o dal zeytin verecek fikri hakimdir. " benim çevremdekiler böyle düşünmüyor. Gücü azalmasın diye, ağacı yormadan büyüyebilecek dalı bırakılır. - Her çıkan büyümeye bırakmaz, baştan önlemimizi alırız. Ve hatta her ağacın yanına vardığımızda, çıkan gözle görünür minik çıkıntıları parmağımızla kırarız (bir yöntemi var, zedelemeden), cebimizde çakıyla dolaşırız. - Önceki yazımda da yazmıştım, gençleştirme yapmak gerekiyor. - Seyrek dikmenin zararı olmayacağını düşünüyorum haala. Ancak sık dikildiğinde dikkat edilecek bakım yöntemleri olabilir, varsa da ben bilemiyorum. Eskilerin dediklerinde hep doğruluk payı mutlaka vardır. Zorlamamak lazım. -Su transferi azaldı diye mi acaba kuru dallar oluşuyor? zeytinlerin tabanını kurak zamanlarda sürmek, yumruların nem kaybına sebep oluyor, ağaç dalları kurumaya başlıyor diye biliyorum. - Büyük ağacı toplamak zor olabilir ama dediğim gibi ben ticaretini yapmıyorum, kaygılarım farklı. Ticaretini yapmak istesem bile, yine de sık dikmez, doğasına uygun büyümesine de müsaade ederdim. Ama her deliceyi aşılar, dağa taşa da zeytin dikerdim. - Meyve kalitesinde düşüş olmuyor benim gibi yapanlarda, duymadım kalite sorunu olduğunu. Bunlar benim öğrendiklerim. Bizim şartlarımıza göre doğru olabilir bunlar. Yörelere göre, iklim gereği farklı yöntemler olabilir. Kısa bir süre sonra her şeyleriyle kendim ilgilenmek üzere köye yerleştiğimde, ilk yapacağım, yöredeki yaşlı komşularımın peşine takılmak. Bu benim tarzım sadece. |
Alıntı:
Sık dikim ve küçük ağaç tacı taraftarı olmam şundandır: Kökten dal uçlarına besi suyu kolay ulaşıyor. Uçlardaki meyveler iyi besleniyor. Üst dallar alt dallara gölge yapmıyor. Tüm yapraklar besin üretimine katılıyor. Ağaç hırpalanmıyor periyodisite azalıyor. Mahsulün toplanması kolaylaşıyor. Meyve zedelenmiyor. Budama kolaylaşıyor. Dallarda kuruma görülmüyor. Güneşlenme ve havalanma iyileşiyor. İlaçlama kolaylaşıyor. |
:)
Alıntı:
|
Asırlık zeytin ağacı
1 Eklenti(ler)
Ege Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma Manisa'da en az 900 yıldır zeytin yetiştirildiğini ortaya koydu.
Kırkağaç Ziraat Odası Başkanı Süleyman Boğaz, "Bu çalışma, bin yıla yakın zamandır topraklarımızda zeytin üretildiğini, zeytinin birinci mahsul, yağının da zeytin gibi çok kaliteli olduğunu tescilledi." dedi. Üniversiteden bir heyetin, Bakır beldesine bağlı Harta Mahallesi'ndeki bir zeytin ağacında incelemede bulunduğunu belirten Boğaz, çalışma neticesinde ilçede kavunun yanında zeytin üretiminin de çok eskilere dayandığının tespit edildiğini kaydetti. Kırkağaç Belediye Başkanı Rıza Kayadipli de Edremit Körfezi'nden sonra dünyanın en güzel zeytinyağının bölgelerinde üretildiğini söyledi. haber10.com adres'inden alıntıdır. Mutlukalın. |
Alıntı:
Edremit tipine benziyor. Benim bahçemde (gemlik tipi) 1 adet edremit tipi var yaprakları ve meyvenin yuvarlaklığı ederemit tipi gibi geldi. |
merhaba mukankaya bizim tarlada edremit tipi zeytinler de var, ama bu edremit zeytini değil, bu zeytin önce yeşil olgunlaşınca sarı beyaz bir renk alıyor.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
herkeze merhaba
Merhaba,
Bu foruma attığım ilk mesaj, o yüzden kısaca kendimden bahsetmek uygun olacaktı. Normalde İstanbulda ama iş gereği bir süredir Çorluda bulunyorum. 28 yaşında genç bir mühendisim. :) Zeytincilikle hem hobi olarak hemde uzun vadede maddi kazaç sağlamak adına uğraşma hevsim ve niyetim var :) Hala bilgi edinme aşamasındayım o yüzden bazı sorularım komik **** garip gelecektir. * her nekadar webten her türlü bilgiye ulaşmak mümkün olsada. kitaptan şaşma derler. o yüzden arazi, fidan seçiminden başlayan ve devamında gerekli yetiştime, budama , zararlılara karşı önlem ve.. teknik ve bilgileri de içeren tavsiye edebileceğiniz kitaplar (üniversite kitaplarıda olur)varsa çok memnun olurum . biraz okuduktan sonra teknik sorulara geçmek hem sizin hem benim zamanımı verimli kılacaktır. ama önce bir kaç sorum olacak. * zeytinliği eski orman arazısine kurmak nasıl avantaj ve dezavantaj yaratır? 1-orman arazileri düşük ücret karşılığında kirlanması. henuz çok net fiyat bilgim yok üzerinde çalışıyorum...:) acaba satın almaktan daha mantıklı olabilirmi. bildiğim kadari ile yanmış orman arazilerini yeniden ağaçlandırmak adına teşvik sebebi ile çok uygun fiyat ve uzun sürelerden bahsediliyor. 2- daha önde orman arazisi oldugu için kimyasal gübre ve eklentilerden yoksun olabileceğini düşünerekten orgaik zeytincilik yapılabilme konusunda uygun olabilirmi. 3- bu orman her nekadar yangında yanmiş olsada kökleri hala toprakta olacaktır. bu zeytin **** meyve yetiştirme konusuna nasıl bir etkisi olacaktır? 4- bölge olarakta marmara denizi çanakkale kıyılarına yakın civar desek. Bu konularda fikir, bilgi ve tecrübelerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum Saygılarımla, Basri Çavuşoğlu |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 22:17. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025