![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
|
Bir süreden beri Bonsai'ye kafayı takmıştım. İnternetten biraz araştırma yaptım. Hatta sitemizin üyesi "BayMineral" ile Messenger yoluyla görüşüp saksı siparişi vermek istediğimi söyledim. Ama daha sonra doğa severliğim tuttu ve yaşayan varlıklara duyduğum saygıdan dolayı kafamda şu sorular oluştu: 1. Biz insanlar, her varlığı kendi istek ve zevkimize göre yaşamaya zorlama hakkını nereden buluyoruz. 2. Ağaç gibi gelişme, büyüme ve yaşama için geniş bir alana gerek duyan bir varlığı daracık bir alana hapsetme (bonsai saksı kurallarından biri saksı derinliğinin gövde çapından fazla olmaması imiş) düşüncesi varlıklara duyulan saygı ile çelişmez mi? 3. Bonsai saksısı içinde ağaç yetiştirmeye çabalarken ağaçların köklerini ikide bir budamak (ya da doğramak); hele hele ağacın temel kökü olan dibe inen kazık kökü budamak ile bir insanın bacaklarını budamak arasında ne fark vardır? (Bir ağacın kökleri doğada kaç kez budanır ya da hiç budanır mı?) 4. Bir doğa sever ya da ağaç sever (aslında ikisi de aynı şey değil mi?) ağaçları doğal ortamında, toprakta görmekten mi hoşlanır yoksa daracık bir bonsai saksısına hapsedilmiş olarak mı? Bu sorular üzerine, yıllarını bonsai yetiştirmeye adamış bonsaiseverlerin kızgın bakışlarını üzerimde hissedebiliyorum. Ama ne yapayım kardeşim... İnsan soru soran bir varlık işte... |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-11-2005
Şehir: izmit
Mesajlar: 662
|
Bitkiler için "Değil"
Bonsai yetiştiriciliğinin amacı kaynaklardan edindiğime göre sabır disiplin ve sevgi içeriyor. Bunlardan biri eksik olduğu zaman maalesef başarı mümkün olmuyor. Bunun doğudaki ismi "Zen" olarak adlandırılıyor. Eğer siz sanatınızda başarılı olursanız üzerinde çalıştığınız bitki yaşayacağından çok daha uzun süreler yaşıyor. Kagan "1" nolu görüşünde "her varlığı kendi istek ve zevkimize göre yaşamaya zorlama hakkı" diye bir cümle kullanmış. Eğer bunun doğru olduğunu kabul edersek evimizde hiçbir bitki türünü bulundurmamız gerekiyor. "2" nolu görüşünde "bitkileri dar bir alana hapsettiğimizi" dile getirmiş. Oturup bir düşünün bitkiler doğada çok daha zor koşullarda bulunabiliyor. "3" nolu görüşünde "ağaç köklerini budamaktan" bahsetmiş insan ve ağacı karşılaştırmış. Eğer bitkiler için bu kötü bir şey olsaydı bitkilere budamaların hertürlüsü dahil hiçbir bakım yapılmaması gerekirdi. Şehrimizdeki ağaçlarda kendi haline bırakılırdı. Hepimiz ağaç için budamanın ne kadar sağlıklı olduğunu biliyoruz. Evimizdeki herhangibir bitkininde kökleri saksısını doldurmuşsa köklerde mutlaka temizlik yapmamız gerekiyor. "4" nolu son görüşü: Yazımın en başında söylediğim zen felsefesinin temeli olan sevgi sabır ve disiplinle yıllarınızı verdiğiniz bir sanat eserini seyretmekten kim zevk almaz ? |
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bütün canlılara sevgiyle yaklaşmak çok güzel ve merhamet dolu bir eylem tabi ki... Ama bu sevgiyle yaklaşma eylemi, bize her şeyi yapma hakkını verir mi; bir düşünmek gerek. Mesela Doğu illerindeki belediyelerin yönetici ve işçileri de hayvanları sevmekteler (!). Onlara da sorsanız; "biz hayvanlara sevgiyle yaklaşıyoruz" derler. Ama icraatlarına bir bakın Allah aşkına... Adamlar kuş gribi bahanesiyle tavukcağızları diri diri yakıyorlar, diri diri gömüyorlar. Sanki başka imha yolu yokmuş gibi... Kendilerine bir sorsanız, "biz bütün bunları insanlık için, insan sağlığı için yaptık" diyeceklerdir muhakkak... Peki bunun neresi insanlık? Bu düpedüz, ölüm korkusunun getirdiği cehalet dolu bir paniğin o insanların şeytanî yüzlerini ortaya çıkarması... Ben doğu illerini ve oranın kültürel yapısını aşağı yukarı bilirim; halkı dindardır... Şimdi oralarda yoldan bir adamı çevirip "hangi dindensin" diye sorsanız, "****** müslümanım kardeşim" diye yanıt verecektir. Ama o yanıt veren adam peygamberinin "hiçbir canlıya ateşle zulüm etmeyiniz" hadisini, işine gelmediği için göz ardı edecek ve bulduğu kanatlı hayvanı, ölüm korkusunun getirdiği şeytanî panik ile diri diri yakacaktır. Bütün bunlar insanlık mı? Ve varlıklara sevgiyle yaklaşmak bize onlara her şeyi yapma hakkını veriyor mu? |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
ağaç dostu
|
Alıntı:
Merhaba Kagan, elbette sevgi adına yapılan herşeyi onaylamak mümkün değil bunda herkesin hemfikir olduğuna inanıyorum. Ancak yazında verdiğin kuşların imhası örneğini biraz daha açarak tartışmak gerekli ki neyi eleştirdiğimiz, kimi eleştirdiğimiz ya da neyi tartıştığımız açıkca belli olsun. Ben bir doktorum ve eldeki imkansızlıklar nedeni ile hem benim hem de birçok meslekdaşımın değişik malzemeler kullanarak yaptığımız pek çok müdahale olmuştur hayat kurtarmak için. Çoğunlukla da başarılı olduk inan bana! Söylemek istediğim şey şu acil bir durumda gerekiyorsa her türlü yolla imha yapılabileceğine inanıyorum. (yakma olayını yine de kabul etmiyorum ama mecburiyetten direk gömülmesi mümkün) Kuş gribi de böyle bir durum! Uzun zaman öncesinden planlanmış bir imha olayı değil. Elde hangi imkan varsa onu kullanarak bir an önce müdahale edilmesi şart! İmha edilen bölgelere baktığında çoğu geri kalmış bölgeler. Sözkonusu bölgeleri bildiğini söylüyorsun, o halde eldeki imkanların ne derece yetersiz olduğunu ve gerekli şartları yerine getirmenin ne kadar uzun zaman alabileceğini de biliyorsun. Oralarda ben de çalıştım. Sevgiydi, hayvan haklarıydı derken insan hayatı kaybedersin. Elbetteki bu madalyonun sadece bir yüzü. Diğer yüzünde ne var??? Tabii ki kötü yönetim! Organize olamayan bir yapılanma... bunu eleştirelim hep beraber!!! Özellikle de bundan sonra da bunun gibi bir salgın tehlikesi olduğunda hayvanları yakmadan, incitmeden nasıl imha ederiz, hangi insani önlemleri alırız bunu tartışalım. İşte o zaman gerçekten sevgi eyleminden bahsedebiliriz Bu konu çok ciddi bir polemik konusu farkındayım. Bu nedenle sadece fikirlerimi yazdım daha fazla uzatmadan (belki de Malina 'dan uyarı almadan) bonsai meseleme dönüyorum. Herkese sevgileeeerrrr.. |
|
|
|
|
![]() |
| Konu Araçları | |
| Mod Seç | |
|
|