![]() |
Vegan ve vejetaryen yaşama kültürü
Arkadaşlar; bir süredir ilgimi çeken bir konu olan Vegan ve veya vejetaryen yaşam ile ilgili bilgisi olan veya benim gibi başlangıç yapmayı düşünen arkadaşlarla bu konu altında bilgilerimizi, deneyimlerimizi ve merak ettiklerimizi paylaşmak istiyorum.
Özellikle yeni başlamayı düşünen arkadaşlara, hayvansal ürünlerden en sağlıklı biçimde nasıl ve hangi aşamalarla uzaklaşabiliriz'i anlatabilecek bilgili arkadaşların bu konuda bilgilerini paylaşmasını bekliyorum. |
Vejetaryen ve vegan hakkında bir alıntı.
Diren Vegan
5 Mart Pek çok yerde vegan/vejetaryen, vegan ve vejetaryen, veggie, veg*n gibi tanımlamalara rastlıyoruz. Bu tanımlamalar, vejetaryenlik ve veganlığın her ikisinin de hayvan hakları açısından geçerli ve anlamlı etik konumlar oldukları yanılgısını yaratıyor. Oysa bu doğru değil. Vejetaryenlik, beslenme biçiminizden hayvansal eti çıkarmak anlamına gelir. Vejetaryen olduğunuzda ve vejetaryen kaldığınızda hayvanları mal ve kaynak olarak kullanmaya devam eder, hayvansal etin yerini diğer hayvansal ürünlerle doldurmuş olursunuz. Vejetaryenlik düşüncesi, hayvansal etin tüketilmesi ile diğer hayvansal ürünlerin tüketilmesi arasında etik açıdan bir fark olduğu yanılgısına dayanır. Bu yanılgı, hayvan refahı düşüncesinin savunucuları tarafından tekrar tekrar üretilir ve bizlere hayvanları sömürmenin daha 'insancıl', 'daha merhametli' yolları olduğu anlatılır. Oysa hayvansal ürünler olarak adlandırdığımız hayvansal süt, yumurta ve balın insanlar tarafından tüketilmesi hayvanların birer mülk statüsünde görülmesi anlamına gelir. Bu ürünlerin insanların tüketimine sunulması, çok sayıda hissedebilir canlının köleleştirilmesi, sömürülmesi ve öldürülmesi anlamına gelmekte. Süt elde etmek için çiftlik endüstrisinde inekler sürekli hamile bırakılır. Bu fabrikalarda ineklerin hayatı, hamilelik ve sağılma şeklinde bir döngü içerisinde geçer. Bu esnada hareket etmeleri tamamen engellenmiştir. Yeni doğan yavrular hemen annelerinden ayrılır. Bu, hem anne inek hem de yavru için acı verici bir süreçtir. Dişi yavrular süt ineği olarak yetiştirilir. Erkek yavrular, et üretim tesislerine satılır ya da “yumuşak ve kaliteli deri” elde etmek için hemen öldürülür. Normal şartlarda 12-20 senelik ömrü olan inekler, bu şartlarda en fazla 3 yıl yaşar ve “verimsizleşince” mezbahaya gönderilir. Organik çiftliklerde durum oldukça benzerdir; inekler genelde reklamı yapıldığı üzere serbest gezmemekle birlikte hiçbir durumda tecavüz ve kesimden kurtulamazlar. Yumurta üretmek için tavuklar normal yumurtlama döngülerinin dışında sürekli yumurta vermeye zorlanır. Dar kafeslerde yaşarlar ve bu dar kafeslerde birbirlerine zarar vermemeleri için gagaları kesilir. Erkek civcivler verimsiz oldukları için doğar doğmaz öldürülür veya boyanarak pazarlarda satılmaya gönderilir. Organik çiftliklerdeki sözde serbest gezen tavuklar da sürekli yumurta üretmek için vücutlarındaki tüm kalsiyumu kullanmaktan kurtulamazlar. Bal üretmek için, arının kışın besleneceği bala el konulur ve yerine glukoz şurubu doldurulur. Bu pek çok arının besin yetersizliği çekmesine yol açar. Yaşamları büyük oranda kısalır. Arılar kovandan ayrılmasın diye kraliçe arının kanatları koparılır. Eğer hissedebilir canlılara karşı etik bir sorumluluğumuz varsa bu sorumluluk vegan olmayı gerektirir. Veganlık türcü uygulama ve fikirlerin toptan reddi anlamına gelir. Hayvan hakları için gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde, kurduğumuz kulüplerde, açtığımız sayfalarda, yazdığımız yazılarda vegan/vejetaryen ifadesini ya da veggie, veg*n gibi tanımlamaları kullanmak, hayvan kullanımının bir biçiminin diğerlerinden daha kötü olduğu, dolayısıyla diğer biçimlerinin daha kabul edilebilir oldukları düşüncesini yeniden yaratmaya sebep olur. Dahası hayvan hareketinde yer alan insanların bile vegan değil vegan veya vejetaryen oldukları gibi bir görüntü vegan olmanın çok zor olduğu ya da veganlığın uzun bir sürecin sonunda adım adım adım ulaşılabilecek bir mertebe olduğu imajını yaratır. Hayvan haklarından bahsettiğimizde geçerli olan tek etik konum veganlıktır. Hayvanlar için adaleti daha az tüketerek, şu ya da bu ürünleri tüketmeyerek değil, hayvanların mal ve kaynak olarak görülme statüsünü yaşam biçimimizle reddetmek suretiyle ortadan kaldırarak sağlayabiliriz. Veganlık, kendisine hayvan hareketi diyen her hareket ve oluşum için vazgeçilemez bir temel olmalıdır. |
Vegan Eylem Günü | Abolisyonist VeganVegan Eylem Günü | Abolisyonist Vegan Bize yardımcı olacak önemli bir site...
|
vegan ile ilgili tablo
2 Eklenti(ler)
alıntı...
|
Vegan yaşamı düşünenler için yaralı bir kaynak
Veganlık - Nedir
Hayvansal kaynaklardan elde edilen yiyecekleri yemeyen ve üretiminde hayvanların acı çektiği ürünleri kullanmayan vejetaryenlerdir. Veganlık Veganlık (veganizm) bir yandan hem insanların hem de hayvanların acı çekmesine karşı olan diğer yandan sağlık ve barışı teşvik etmeye çalışan bir diyet ve yaşam tarzı uygulaması sistemdir. Veganlar hayvansal kaynaklardan (örneğin, yumurta, süt ürünleri, et) elde edilen hiçbir yiyeceği yemeyen vejetaryenlerdir. Veganların çoğu ayrıca deri, kürk, yün içeren giysiler ve battaniyeler ve üretimleri için hayvanların ölmesini ya da acı çekmesini gerektiren bazı kozmetikler gibi ürünleri de kullanmaz. Veganlık, veganlığın ortaya çıkmasına yol açan etik, ekolojik ve sağlık nedenleri dikkate alındığında daha iyi anlaşılabilir. Etik Unsurlar Vegan bir yaşam tarzı farkındalık, merhamet ve barışı teşvik etmeyi amaçlar. Veganlık bir diyet olmasının yanı sıra etik bir sistemdir. Etik, insanların başkalarıyla veya dünya ile etkileşimde olduğu ahlaki yolları veya davranış kurallarını ifade eder. İngiltere'de bir anket veganların % 83'ünün seçimlerinin ardındaki ana düşünce olarak etik nedenleri listelemiş olduğunu göstermiştir. Veganlar sağlığın sadece bireylerin organlarını kapsamadığına, aynı zamanda insanlar ile onların diğer canlılara, dünyaya ve çevreye yönelik eylemleri arasındaki sağlıklı ilişkileri içerdiğine inanır. Veganlar hayvanlara kötü muamele edildikçe ve etleri için öldürüldükçe dünyanın ahlaki ve manevi sağlığının zarar göreceğine inanır. Veganlar insanların gıda seçimlerinin dünyanın sağlığını bir bütün olarak nasıl etkilediğinin ve ona nasıl zarar verdiğinin farkında olması gerektiğine inanır. Örneğin, ABD'de besi hayvanlarını beslemek için kullanılan tahılın, 1. 3 milyar insanı besleyebileceği ve bunun dünyadaki acıları büyük oranda dindireceği tahmin edilmektedir. Veganlar, modern fabrika çiftçiliğinde hayvanlara canlılar gibi değil de duygusuz makineler gibi davranıldığı için, yumurta ve süt üretiminin de hayvanlara onları öldürmek kadar ıstırap verebileceğini iddia eder. Yumurta, tavuklar küçük kafeslerde, sağlıksız koşullarda tutularak üretilmektedir. Veganlar süt sığırlarının da suni yemlerle beslenerek ve hayatlarının büyük kısmını kafeslerde geçirerek zulme maruz kaldığına işaret etmektedir. Birçok süt sığırına süt üretimi için doğal olmayan yüksek miktarlarda hormon enjekte edilir bu da bağışıklık sistemlerini zayıflatarak onları hasta ve sağlıksız hale getirir. Güçsüzleşen sığırlarda ayrıca yüksek miktarlarda antibiyotik kullanılması gerekir, bu da insanların sağlığını etkiler ve ilaç dirençli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. İstenmeyen veya yaşlanan inekler eti için kesildiğinden süt hayvancılığı da sığırların ölümüne neden olur. Veganlar diğer hayvansal ürünlerden de kaçınır. Deri, yün ve kürk kullanmazlar çünkü bunların üretimi hayvanların acı çekmesine neden olur. Bazı veganlar bal da kullanmaz çünkü bal toplamanın arılar için zararlı olduğuna inanır. Bazı veganlar şekerden de uzak durur çünkü üretiminde ölü sığır kemiklerinden yapılmış kömür kullanılır. Veganlar ayrıca hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünleri de kullanmaz ve birçok vegan, hayvanların diseksiyonda ve tıbbi deneylerde kullanımına aktif olarak karşı çıkar. Veganlar genellikle avcılığa, hayvanat bahçelerinde ya da eğlence amaçlı hayvanlara kötü muamele edilmesine (örneğin, horoz dövüşü, boğa güreşi ve rodeo) de karşı olduklarını dile getirir. Çevresel Unsurlar Veganlar diyet ve yaşam tarzı uygulamalarının daha sağlıklı bir dünya ekolojisine ulaşılmasına katkı sağladığına inanır. Veganlar et-temelli Amerikan diyetinin çevre sorunlarına katkıda bulunduğunu gösteren birçok istatistik sunar. Veganların ekolojik duruma başlıca tepkisi, tahıl temelli bir diyet için, etin üretilmesi için gerekenden çok daha az kaynak gerektiği ve insanların tahıl ile daha iyi beslenebilecek olmasıdır. Örneğin, yarım kilogram et üretimi için 4,5 kilogram tahıl gerekir. 4 dönüm arazide 9,000 kg patates yetiştirilebilirken bu toprakta ancak 57 kg sığır eti üretilebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde tüm nüfusun tükettiği tahılın 6 ila 7 katı hayvancılık için tüketilir. Veganlar, sadece ABD'de farklı diyet alışkanlıklarının uygulanmasının bile tüm dünyayı iyileştirebileceğini savunur. Verimsiz besi hayvanı üretiminden kaynaklanan çevre sorunları arasında üst toprağın kaybı, su kıtlığı ve kirliliği, ormanların yok edilmesi, zehirli atıklar ve hava kirliliği sayılabilir. Sağlık Unsurları Vejetaryen diyetlerle beslenenler kalp hastalığı, bazı kanserler, diyabet, obezite, yüksek kan basıncı, safra taşı ve böbrek taşları gibi birçok hastalık konusunda daha düşük risk altındadır. Kolesterol sadece hayvansal ürünlerde bulunduğundan vegan diyet kolesterol içermez. Kolesterol ve doymuş yağ oranı yüksek diyetler kalp hastalığına neden olur. Amerikalı erkeklerin %50'si kalp krizi geçirme riski altında olsa da, veganlarda bu risk sadece % 4'tür. Veganlar ortalama bir insandan dört kat daha fazla lif tüketir, yüksek lif alımının da kalp hastalığı, diyabet, kanser ve sindirim sistemi sorunları riskini azalttığına inanılır. Vegan diyetler aynı zamanda antioksidanlar gibi meyve ve sebzelerde bulunan koruyucu besinler bakımından zengindir. Bir vegan diyeti kişinin, et ve süt ürünlerinde bulunan zirai ilaçlar ve hormonlar gibi kimyasallara maruz kalmasını azaltabilir. Kimyasal maddeler gıda zincirinde yukarıda olan hayvanların dokularında birikme eğilimindedir, bu sürece biyolojik birikim denir. Veganlar, hayvansal ürünler yemeyerek, çoğu kanserin gelişiminde etkili olduğuna inanılan bu toksinlerin birikmesine maruz kalmayı önleyebilirler. Ancak veganların organik olarak üretilen sebze ve tahılları yemeleri de önemlidir çünkü organik olmayan gıdalar tüketen veganlar yüksek miktarlarda zirai ilaca maruz kalabilirler. Bir çalışmada kansere neden olan bir kimyasal olan DDT'nin, Amerikalı kadınların % 99'unun anne sütünde önemli miktarlarda mevcut olduğunu göstermiştir ancak vejetaryen kadınların ancak %8'inde önemli miktarlarda zirai ilaç saptanmıştır. Meme kanseri ve erkeklerde prostat kanserine yakalanma riski az miktarda et yiyenler ya da hiç et tüketmeyenlere göre, sık sık et yiyenlerde yaklaşık dört kat fazladır. Süt ürünlerinin fazla tüketilmesi diyabet, anemi, katarakt ve diğer hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Vegan beslenme aynı zamanda astım, alerji ve romatoid artrit gibi alerjik veya otoimmün hastalıkları olanlar için faydalı olabilir. Hayvansal ürünler birçok kişide alerjik reaksiyonlara neden olur ve çalışmalar alerjik reaksiyonlar ve iltihaplanmanın diyetten hayvansal ürünlerin çıkarılmasıyla minimize edilebileceğini göstermiştir. Bunun yanı sıra vegan diyetlerin yüksek seviyelerde lif ve düşük seviyelerde yağ içeriği kişilerin doyana kadar yemelerini ancak yine de diğer diyetlerden daha az kalori almalarını mümkün kılacağından kilo vermede etkili olacaktır. Faydaları Vegan diyetinin yararları, daha az katı olan vejetaryen diyetlerin sağlık yararlarına benzer. arasında düşük kan basıncı, daha düşük kalp-damar hastalığı ve inme oranları, daha düşük kan kolesterol düzeyleri, kolon ve prostat kanseri risklerinde azalma yer alır. Vegan diyetler genellikle kalp hastalığı, yüksek kolesterol, diyabet, inme, kanser, obezite, artrit, alerji, astım, çevresel hastalık, hipertansiyon, gut, safra taşı, böbrek taşları, ülser, kolit, sindirim bozuklukları, premenstrüel sendrom, anksiyete ve depresyon için diyet tedavisi olarak önerilir. Bir vegan diyete başlayan çoğu insan, özellikle ilk birkaç ay içinde kilo verir; dahası genellikle vegan diyetteki kilo kaybı, süt ürünleri tüketimine izin veren bir vejetaryen diyetteki kilo kaybından daha fazladır. Ayrıca, çoğu veganın vücut kitle indeksi (obezitede önemli bir tanı kriteri) vejetaryenlerden daha düşüktür. Vegan diyetler aynı zamanda tip 2 (erişkin başlangıçlı) diyabetin gelişme riskini azaltıyor görünür. Hazırlık Herhangi bir vejetaryen diyette olduğu gibi vegan bir diyete uymayı düşünen kişiler, yeni bir yaşam tarzını benimsemeden önce lisanslı bir diyetisyene ya da hekime danışmalıdır. Bu önlemin nedeni vegan rejimlerin katılığının kişinin ağırlığı, yaşı, genetik mirası, gıda tercihleri, etkinlik düzeyi, coğrafi konumu ve önceden var olan sağlık sorunlarına göre değişiklik göstermesidir. Bir beslenme uzmanı, veganın yemekten hoşnut olacağı, besin değeri yüksek olan ve çeşitli sağlık faydaları sunabilecek bir diyet tasarlamaya yardımcı olabilir. Özellikle hamile ve emziren kadınların ve çocuklarını vegan olarak yetiştirmek isteyen ailelerin mutlaka bir diyetisyene ya da pediatri uzmanına danışması çok önemlidir. Gebelik sırasında protein gereksinimlerinin karşılanması, bebeklerin protein ihtiyacı ve vegan çocuğun beslenmesi konusunda Vegetarian Resource Group web sitesinde de besin değeri bakımından güvenilir olan yararlı bilgiler bulunabilir. Vegan bir diyeti benimsemeyi düşünen kişiler, farklı yeme alışkanlıklarına uyum sağlamak için bedenlerine ve yaşam tarzlarına süre tanımak adına diyeti kademeli olarak uygulamayı isteyebilirler. Bazı beslenme uzmanları et-temelli bir diyeti yavaş yavaş değiştirmeleri için insanlara yardımcı olacak geçiş diyetleri tavsiye eder. Neredeyse her öğünde et ürünleri tüketen kişilerde, geçiş diyetinin ilk aşamasında, birkaç hafta süreyle sadece birkaç öğün vejetaryen gıdalarla değiştirilir. Daha sonra, belirli et ürünleri yavaş yavaş azaltılarak diyetten çıkarılır ve yerini vejetaryen gıdalar alır. Kırmızı et azaltılarak tamamen diyetten çıkarılır, bunu daha sonra kümes hayvanları ve balık takip eder. Veganlar için son adım, diğer besin maddeleri bakımından zengin gıdaların yumurta ve süt ürünlerinin yerini alması olacaktır. Bireyler geçiş diyetlerini denemeye istekli ve veganlık ile dışarıda yemek gibi sosyal faaliyetleri birleştirmeyi öğrenirken sabırlı olmalıdır. Veganlar sağlıklı diyet ve beslenme uygulamaları hakkında da bilgilenmelidir. Sağlıklı beslenme yönergeleri diyette yağ alımını azaltırken, lifi, taze meyveleri, sebzeleri, baklagilleri ve tam tahılları artırmayı ve işlenmiş gıdalardan ve şekerden kaçınmayı içerir. Veganlar et yerine protein ve esansiyel besin içeriği yüksek olan gıdaları deneyebilir. Tofu ve tempe protein, kalsiyum ve diğer besinler bakımından zengin olan soya ürünleridir. Hamburger gibi pişirilebilen veganburgerler ve hindi ve sosis yerine tüketilebilecek şaşırtıcı derecede gerçekçi dokuya ve tada sahip vegan yiyecekler mevcuttur. Ayrıca bazı kişiler, et ve süt ürünleri olmadan yemek pişirmekte zorlanabileceğinden, birçok vegan yemek kitabı vardır. Yaygın gıdalarda ve sabun gibi ev eşyalarında hayvansal kaynaklardan elde edilen pek çok katkı maddesi bulunabileceğinden, vejetaryenler gıda etiketlerine ve gıda katkı maddelerine dikkat etmelidir. Veganlar ayrıca yerel sağlık ve gıda mağazaları ile gıda kooperatiflerinden sosyal destek alabilir. Dikkat edilmesi gerekenler Her türlü vejetaryen diyetin hastalıkların önlenmesindeki rolü üzerine çalışmalar, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) ve Ulusal Kanser Enstitüsü’nün (NCI) Yedinci Gün Adventist Kilisesi mensupları üzerine bir çalışma yaptığı 1960'lara kadar geriye uzanır. Vejetaryenliği ve genel sıhhati savunan Adventistler, yağ bakımından düşük ve protein bakımından zengin bir diyetle beslenir. NIH bulguları Adventist erkeklerin genel nüfustan yedi yıl, kadınların ise sekiz yıl daha uzun yaşadığına işaret eder. Vejetaryenlerin bir alt grubu olarak veganlar üzerine yapılan çalışmaların sayısı ise daha az katı bir diyet olan vejetaryenlik üzerine yapılan çalışmalardan daha azdır. Ancak bu durum 2000'li yıllarda, bu diyetlere uyan kişilerde besin eksikliklerine ve bitki-temelli diyetlerin kronik hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki rolüne dair fikirler nedeniyle değişmeye başlamıştır. Bu bağlamda vegan beslenme ve yaşam tarzı yararlı görünmektedir. Menopoz sonrası dönemdeki 64 kilolu kadın üzerine 2005 yılında yapılan bir çalışmada, vegan diyetin porsiyon boyutu ve kalori alımında herhangi bir kısıtlama olmamasına rağmen önemli miktarlarda kilo kaybına neden olduğu ancak insülin hassasiyetini arttırdığı (kişide tip 2 diyabetin gelişme riskinin saptanmasında önemli bir faktördür) bulunmuştur. 2004'te yayınlanan iki çalışma ise, vegan diyetindeki kilolu yetişkinler ile ABD Ulusal Kolesterol Eğitim Programı İkinci Adım Diyetine uyan bir kontrol grubunu karşılaştırmış ve sonuçlar düşük yağlı vegan diyetinin İkinci Adım diyeti kadar kabul edilebilir olduğunu ve kilo kaybını teşvik etmede eşit derecede etkili olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte araştırmacılar bir vegan diyete uyanların normal öğünleri hazırlamada daha çok zorlandığını belirtmiştir. Genel kabul açısından, uyulmasının daha zor olması ve takipçileri ile vegan olmayan kişiler arasında daha fazla sosyal anlaşmazlığa neden olması bakımından vegan diyet daha az katı olan vejetaryen diyetlerden ayrılır. Vegan olmayan bazı vejetaryenler hayvansal ürünler içermeyen gıdaları, giysileri, kozmetikleri ve diğer öğeleri tespit etmenin genellikle üretim yöntemleri ve bileşenlerin türetilmesi üzerine bilgili olmayı gerektirdiğini belirtir. Bunun yanı sıra vitamin, besin takviyeleri ve reçeteli ilaçlar gibi bazı ürünler de vegan olmayan bileşenler (kapsül için jelatin, bazı sıvı ilaçlarda bulunan gliserin gibi) kullanılarak işlenebilir ve bu bilgi her zaman ambalajın üzerinde yer almaz. Bazı tariflerde, hayvansal kaynaklı maddelerin yerine başka maddelerin kullanılmasının güçlüğü ve veganlara yönelik yemekler sunan restoranlar bulabilmenin zorluğu gibi unsurlar da veganlığın potansiyel olarak sorunlu bir yaşam biçimi olarak algılanmasına katkıda bulunur. Kökeni Vejetaryen sözcüğü İngiltere Vejetaryen Derneği kurucuları tarafından 1847 yılında İngiltere'de türetildi. Vejetaryen sözcüğü et yemeyen ancak hayvansal ürünleri tüketen insanları tanımlamak için kullanılır olmuştur. Vegan Derneği, Donald Watson ve vejetaryenlerin hiçbir hayvansal ürünü yemeden ya da kullanmadan var olmaya gayret etmeleri gerektiğine inananlar tarafından 1944 yılında İngiltere'de kurulmuştur. Vegan kurucular daha iyi bir dünya yaratmak için ilk adımın, herhangi bir canlının ölümüne ya da acı çekmesine neden olmayacak bir diyet oluşturmak olduğuna inanıyordu. Vegan terimi, kurucuları kendi sistemlerinin de böyle olmasını umdukları için, Latince "yaşam dolu" anlamına gelen vegatus sözcüğünden türetilmiştir. Vegan Derneği veganlığı "yiyecek, giyecek, ya da başka herhangi bir amaç için hayvanları her türlü zulüm ve istismarın mümkün olduğunca dışında tutmaya çalışan bir yaşam tarzı ve felsefesi” olarak tanımlar. Vegan Derneği'nin kuruluş yıl dönümü olan 1 Kasım Dünya Vegan Günü olarak kabul edilir. Amerikan Vegan Derneği Jay Dinshah tarafından 1960 yılında kurulmuştur. Aynı yıl, Sanskritçe "zarar vermemek” ve "yaşama saygı” anlamına gelen "Ahimsa" isimli dergiyi yayınlamaya başlamıştır. 'Dinshah ve diğerleri veganlığı şiddetsizlik, barış, uyum ve dürüstlüğün hakim olduğu bir yaşam felsefesi olarak kabul eder ve hedefinin dünyaya hizmet etmek ve bilgi olduğunu düşünür. 1974 yılında, Kuzey Amerika'da vejetaryen grupları bir araya getirmek için kurulmuş olan Kuzey Amerika Vejetaryen Derneği'ne bağlanmıştır. 1970'lerden bu yana beslenme ve diyet ile ilgili büyük miktarlarda araştırma yapılmıştır. Tipik Amerikan beslenme tarzı gibi süt ürünleri ve et ağırlıklı diyetlerin yüksek oranda kolesterol ve doymuş yağ içerdiği, ancak düşük lifli olduğu tespit edilmiştir. Bu diyetler ABD'deki tüm ölümlerin % 68'inin nedeni olan kalp hastalığı, inme ve diyabet gibi pek çok sağlık sorunları ile bağlantılı bulunmuştur. Bu nedenle bu hastalıkların oluşumuna katkıda bulunan gıdaları ortadan kaldıran diyetler oldukça ilgi görmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'deki yetişkin veganların sayıları, belirli nüfus araştırmaları ve anketlere göre farklılık gösterir. Time dergisi ve CNN tarafından 2002'de yapılan bir ankete göre, Amerikalı yetişkinlerin yüzde 4’ü kendilerini vejetaryen olarak tanımlamakta ve bu vejetaryenlerin, yetişkin Amerikan nüfusunun yaklaşık yüzde 0. 2'sine karşılık gelen, yüzde 5'i de vegan olduğunu söylemektedir. Ancak Charles Stahler 2006 yılında Vejetaryen Dergisi'ndeki bir makalede, Harris Interactive tarafından yapılan bir ankete göre Amerika Birleşik Devletleri'nde, nüfusun yüzde 1. 3 kadarını oluşturan 2.4 milyon yetişkinin vegan olduğunu belirtmiştir. Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki vejetaryenlerin yarısının vegan olduğunu tahmin etmiştir. Bu oran 2002 yılında Time tarafından verilen oranın çok daha üstündedir. Amerikan Diyetetik Birliği (ADA) ve Kanada Diyetisyenleri (DC) Stahler'in tahminini kabul eder ve Kuzey Amerika'daki vejetaryenlerin % 40 ila %50'sinin vegan olduğunu varsayar. İngiltere Gıda Standartları Ajansı ise 2002 yılında İngiliz yetişkinlerin yaklaşık %0,25'inin vegan olduğunu belirtmiştir. Ancak The Times (Londra), 2005 yılında İngiltere'de yetişkin nüfusun en az yaklaşık yüzde 0,4'ünü temsil eden 250.000 vegan olduğunu bildirilmiştir. Alıntı : Veganlık Nedir - Alternatif Terapi |
KESİNLİKLE BAKMANIZ GEREKEN BİR SİTE
Vegan Kolektif VEGAN KOLLEKTİF MANİFESTOSU İstanbul, 2012 Beş milyar yaşında olduğu varsayılan Dünya gezegeninde yaşayan insan türü, gezegeni paylaştığı milyonlarca canlı türünden farklı olarak, türdeşlerini, diğer türleri ve gezegeni sömürmek suretiyle son otuz beş bin yılda insan merkezli dünya görüşüne sahip bir uygarlık kurmuştur. Sanayileşme ile birlikte gezegene verilen zarar katlanarak artmış ve insanlar fabrika çiftlikleri, mezbahalar ve süpermarketler gibi arabirimler yüzünden bu zararı göremez hale gelmişlerdir. ‘Konfor/ihtiyaç’ olarak benimsetilen durum ve nesneler için hayatlarını tüketen, bu yaşama biçiminin kendilerine, türlerine, diğer türlere ve gezegene uyguladığı şiddet ve verdiği kalıcı hasarın üzeri çeşitli pazarlama stratejileriyle örtülen pasif makinelere dönüştürülmüşlerdir. Vegan yaşam felsefesi, kendimize, türdeşlerimize, diğer türlere ve doğaya mümkün olduğunca az zarar verme ilkesine dayalıdır. Bu sebeple, insanı diğer tüm canlı türlerinden üstün gören ve bunun yanında diğer türler için de üstünlük/vasıf/görev sıralaması yapan ‘türcülük’ ideolojisi başta olmak üzere, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, dil, din/mezhep, fiziksel/zihinsel engel, etnisite, ırk ve sınıf ayrımcılığı gibi insanlar arası ayrımcılıklar da dahil tüm şiddet biçimlerine karşıdır. Vegan yaşamı tercih eden birey, diğer canlı türlerini nefs, çıkar ve zevk için kullanmadan, sömürmeden ve öldürmeden de varolabileceğini bilir ve; - bitkisel yiyecek ve içeceklerle beslenir; et, süt, yoğurt, peynir, yumurta, bal vs. ve bunları içeren yiyecekleri ve içecekleri tüketmez; - hayvanın bir üretim ve tüketim aracı, hammaddesi, kaynağı olmadığı perspektifinden yola çıkarak, işlenmiş hayvansal maddeleri (deri, kürk, yün, ipek gibi) ve/ya hayvanlar üzerinde denenen hiçbir ürünü (kozmetik, temizlik, ilaç vs.) satın almaz; - diğer hayvan türlerinin eğlence, spor, ulaşım, taşıma, ticaret ve bilimsel amaçlar uğruna kullanılmasına karşı durur; - hayvan tür isimlerini günlük dilde hakaret ve aşağılama niyetli kullanmaz; - yakın olduğu bir hayvanı malı, kendisini de onun sahibi/efendisi olarak görmez. Vegan Kolektif’in amacı, vegan yaşam felsefesini anlamak, hayata geçirmek, tanıtmak, yaymak, vegan yaşamı desteklemek, hayvan özgürleşmesi için doğrudan eylemlerde bulunmaktır. Vegan Kolektif |
Hoş geldiniz sayın damechocolate; sizin deneyimleriniz ve kendi yaşamınızdan örneklerle vereceğiniz bilgiler, yukarıda yazılanlardan daha önemlidir, emin olun.
Ailenizde diyetisyen, çevrenizde de vegan bir yakınınız olması sizin vejetaryen olmanıza önemli ölçüde katkı sağlamış anladığım kadarı ile. Sayın damechocolate, sizce vegan veya vejetaryen olmayı düşünen bir insanın çevresinde vegan, vejetaryen yoksa ve sosyal çevresi ve kendi sosyal yaşamı da buna pek uygun değilse, ilk adım olarak neyi önerirsiniz. Aslında buradaki örnek kısmen benim :) Eşim vejetaryen olmayı düşünmezken çalıştığım iş yerinin yemekhanesi etli yemek yapmadığı zaman dayak yeme ihtimali olan bir iş yeri ise :) Ayrıca genellikle tükettiğiniz gıdalardan örnekler ve kolayca yapılan bir kaç yemek tarifi de verirseniz seviniriz. |
Selam, umarim mesajim uygunsuz olmaz. Agaclar.neti simdiye kadar topraksiz tarim ve benzeri konular icin takip etmistim. Bu baslik sans eseri karsima cikinca, yaptigim isle ilgili oldugu icin yazmadan edemedim. Kusadasinda "tofu" imalati yapiyoruz. Musterilerimizin cogunlugu degisik illerden vejetaryenler. Ilgilenebileceginiz dusuncesiyle bildirmek istedim.
tofutempe | izmir'de tofu, ege'de tempe |
arkadaşlar vegan diyetini vejeteryan diyet ile çok karıştırıyorlar. oysa vegan diyeti biraz daha farklı bir felsefeye sahip.
Vegan Diyeti Size Uygun Bir Diyet mi? - Yemek & Diyet "Çoğunlukla sebzelerle bezeli bir diyet olsa da tam anlamıyla et yemez bir diyet sayılmaz. Vegan diyetinde Fasulye, Kuruyemiş, Tohumlar, Ispanak, Mercimek, Leblebi, Kinoa, Brokoli, Kuşkonmaz, Bambu, Brüksel lahanasıgibi gıdalar mevcuttur." |
Himalaya siyah soyası
1 Eklenti(ler)
Himalaya siyah soyası
Organik(GDO'suz) olma ihtimali piyasadaki soyalara göre oldukça fazla. Eklenti 517952 http://www.agaclar.net/forum/tarla-b...tm#post1317045 2 nolu mesaj. |
Konu ıssızlaşmış.
Veganlar siteye uğramıyor mu? Ben bir aydır vejetaryenlikten veganlığa yumuşak geçiş yapmaya çalışıyorum. Konu beslenmeden daha kompleks bir şey, beslenme, giyim, yaşam tarzı... Türkiye şartlarında hazır ürün bulmak zor ama yavaş yavaş olacak :) |
"Sonsuza dek bıraktığımız izlerle tanınırız" kızılderili atasözü
Gıda tercihleri ve Çevre arasında ciddi bir bağlantı var. BM'in Küresel Isınma raporunda görülüyor ki et üretimi sebebiyle sera gazı salınımı artıyor. Tabağınıza gelen bir porsyon balık, köfte veya biftek küresel ısınma, su kıtlığı, türlerin azalması ve yok olması, amazon ormanlarının yok olması ve okyanustaki canlıların azalmasına neden oluyor. Dünya açlığının nedeni olarak kabul etmek zor gelebilir. Derine inersek bağlantı kurabiliriz. Yedi milyar insanın yedikleri gezegeni nasıl kullandığımızı ortaya koyuyor. Hayvanları yetiştirmek için daha fazla ve daha fazla besin üretmek ormanların yok olmasına neden oluyor. Bunun sebebi de bizim gıda tercihlerimiz. Amazondaki ormansızlaşmış alanların % 91 ini hayvancılık için kullanılıyor. 1978 yılından bu yana bu amaçla 80 milyon hektar orman yok edildi. 2030 yılında taze su kaynaklarında % 40 azalma bekleniyor. Dünyada 1 milyar insan açlık çekiyor. Saatte 350 çocuk açlıktan ölüyor. Bağlantı kurmakta zorlanıyormusunuz:confused: Sanki çok kompleks sebepler var : -kültürel -politik -sosyal Ancak ilgi çekici bir kaç gerçek var İşlenebilir arazilerin %70 insanları değil hayvanları beslemek için. yarım kilo et üretmek için 9000 litre su 5 kilo tahıl gerekmekte. Şirketlerin hayvancılık yapması için her yıl iki milyon hektar yağmur ormanı yok ediliyor. Her yıl yenmek için kesilen 80 milyar kara hayvanının dışkısı işlenmiyor ve su havzalarımızı ve okyanuslarımızı kirletiyor. Bunlar sadece bir kaç basit örnek. Vejetaryen ve vegan olmamın sebeplerinden sadece birkaçı. Bu yazılarıma devam edeceğim. |
Konuyu biraz okudum da benim dünyaya bakış tarzımla da çok uyumlu bir başlık. Uygun bir zamanımda başlığın tamamını okumak ve konuyla ilgili araştırma yapmak isterim. Arılar ve el koyduğumuz balları, inek, koyun, kuzu, keçi ve mezbahaneler meselesi, tavukların çiftliklerdeki ızdırapları, erkek civcivlerin trajik sonları, balık çiftlikleri, sirkler, hayvanat bahçeleri, avcıların spor olsun diye yabanda yaptıkları katliamlar vicdan azabı sebeplerimden birkaçı, düşündükçe yenileri de ekleniyor.
Şimdilik sadece et yemeyenlerdenim, süt, yumurta ihtiyacımızı köylerden ve inek besleyenlerden temin ediyoruz. Hali hazırda oruç tutuyorken ve az gıdaya kendimizi alıştırmışken devamını getirmek ve geri kalan süreci sebzeyle devam ettirmek üzerinde çalışmam lazım. |
Bu başlığı nasıl olduysa görmemişim. Londra'da ofis ortamında Uzakdoğu kökenli pek çok vejetaryen ve vegan arkadaş tanımıştım, sonradan bağlantı kurduğumda farkettiğim gibi ortak özellikleri hep incecik ve fit görünmeleri idi.
China Study kitabını okuduğum 2010 yılından beri konuya ilgim arttı, kitap özetle kanser, diabet, kalp hastalıklarının vegan beslenenlerde görülmediği konusunda 20 yılı aşan bir süreyi kapsayan araştırma ve sonuçlarını içeriyor. En yakın arkadaşım ve yine yakın çevremden 2 kişi geçtiğimiz yıl içinde veganlığı seçtiler. İlki sağlık, diğer ikisi etik olarak bu kararı aldı. Türk mutfağı veganlar için gerçekten çok çeşitli alternatifler sunuyor, ama özel ürünlere ihtiyaç olur ise de İstanbul'da sadece vegan ürünler satan ve internet satışları bulunan kuruluşlar var. Ayrıca vegan tarifler ve fikirler için instagramda takip ettiğim güzel hesaplar var. |
1 Eklenti(ler)
Üzüldüğüm tek nokta bunu daha önce yapmamış olmak.
Hayvan kesmenin ibadet şekli olduğu bir toplumda olacağı bu :( Ama bunlar belki de dinimize sonradan eklendi. Çünkü hatırlayalım Habil ürettiği sebze ve meyveleri yaradana kurban etti ve yaradan onları kabul etti. Kabil ürettiği hayvanları kurban etti ve yaradan kurbanını kabul etmedi. Verdiği canı zamanı gelince kendisi alırdı... Netekim hayvan katili olan Kabil öz kardeşinin de katili oldu. Din alimi değilim, basit mantık benimki. Başından sonuna kadar etkin olan nokta midemizin doyması için bir veya birkaç hayvanın canından oluyor olması. Vahşi ormanda hayat savaşı vermiyoruz, ulaşılabilir ve çok ucuz gıda varken neden et? "In relation to them, all people are Nazis;for the animals it is an eternal Treblinka.” Isaac Bashevis Singer Hayvanlar için tüm insanlar Nazi ve dünya sonsuz bir toplama/ölüm kampı. Halbuki sadece midemiz doyacak ve bunun için kimsenin ölmesi gerekmiyor ;) Eklenti 652298 Kimseyi yargılamıyorum, sonuç olarak ben de yıllar boyu et yedim. Balık ve karidesten vaz geçmem en zor oldu. Ama kan değerlerim hiç bu kadar iyi olmadı. Verdiği vicdan rahatlığı da cabası. |
1 Eklenti(ler)
Vegan dondurma
Reklam gibi olacak ama olsun, belki diğer firmalar da ders alır. Talep arzı doğurur. İlk lokmayı aldıktan sonra çektiğim vegan dondurma resmi. Kesinlikle süt yok. Hatta tastik ettirmek için gelip fikrimi sordular. Eklenti 652299 Yazın başından beri yememiştim, çok mutlu oldum, teşekkürler. |
Mutfak bölümünde vegan tarifler başlığı açmak elzem oldu çünkü harika ve çok kolay vegan dondurma, tatlı ve atıştırmalık tariflerim var :) bayram programı elverdikçe yapacağım.
|
Alıntı:
Çünkü esasen beni rahatsız eden "et yemek" veya herhangi bir "hayvansal gıda"yı tüketmek değil; beni rahatsız eden o etin veya gıdanın elde ediliş şekli. Yani hayvanların acımasızca sömürülmesi, kötü şartlarda beslenmesi, gereğinden fazla tüketilmesi hatta katliam boyutuna ulaşması vs. Bu noktada bilinçli insanlar olarak, et veya hayvansal gıda tüketimini tamamen terk etmek yerine başından beri farklı kullanıcılar tarafından sıralanan yanlışların yapılmasına müsaade etmeyen üreticileri tercih etmenin ve aynı zamanda bu hataları fütursuzca yapmaya devam eden üreticileri terk ederek sesimizi duyurabildiğimiz ölçüde onları ifşa etmenin daha uygun bir davranış olacağını düşünüyorum. Yukarıda bir arkadaşın belirttiği gibi talep, arzı doğurur. Biz uygun üretim yapan işletmeleri tercih edip diğerlerini terk edersek ve niçin terk ettiğimizi de ifade edersek ister istemez bu yönde bir arz gelişecektir. Tabi ki söz konusu olan çok büyük şirketler ve çok büyük sermayeye hükmediyorlar, belki başlangıçta çok etkili olmayacaktır ama en azından vicdanen rahat bir şekilde bu ürünleri ölçülü bir şekilde tüketebileceğimiz üreticileri yöremizde arayıp bulabileceğimize ve onları teşvik edebileceğimize inanıyorum. Günümüzde iletişim imkanları çok gelişmiş olduğundan bu tarz üretim yapan işletmelerin paylaşılması daha geniş kitlelere ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Diğer yandan, hayvanlar için gösterdiğimiz hassasiyeti bitkiler için de göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde, yemek veya başka şekillerde faydalanmak üzere bitkileri tüketirken aşırıya kaçmamak ve ölçülü davranmak gerektiğini düşünenlerdenim. Sanıyorum agaclar.net gibi bir platformda bu düşüncenin çok sayıda kullanıcı tarafından kabul göreceğini varsayabiliriz. Bana göre hayvanlara layık gördüğümüz o merhameti bitkilerimizden esirgememeliyiz. Belki daha önce takip etmiş olanlarınız vardır bitkilerin de hissedebildiğine dair forumumuzun farklı bir başlığında vaktiyle çok değerli görüşler paylaşılmış. Forumumuz haricinde de yerli ve yabancı birçok sitede benzer konular paylaşılmakta. Buradan varmak istediğim sonuç, tabi ki de "madem bitkiler de hissedebiliyor, o zaman bitki yemeyelim" değildir. Hayvansal gıdaların tüketiminde ve üretiminde göstermemiz gereken hassasiyeti bitkiler için de göstermemiz yeterli olacaktır. Özetle; her ne üretiyorsak veya tüketiyorsak bunu her türlü aşırılıktan uzak, ölçülü ve canlı-cansız tüm varlıklara, var olan dengelere, ekosisteme saygılı bir şekilde yapmalıyız. Dolayısıyla sayın Özlem A'nın paylaşmayı vadettiği vegan tariflerini almamızda ve kendi evlerimizde yaparak afiyetle yememizde hiçbir sakınca olmadığını düşünüyorum :D |
Vahşi ormanda yaşasaydık ekosistem ve onda yer almamız gerekliliğine saygı duyardım. Hani bizlerin elinde oklar ve mızraklar olsaydı adil gelebilirdi...
Ama elde elektrikli testere boğaz kesen kasaplar söz konusu, adalet bunun neresinde:confused: Şu an et tüketim çılgınlığını beslemek için "et"malzemesinin temini toplu katliyamı andırıyor olmasını inkar edemeyiz. Hani yemek tarifindeki 250 g. kıyma bir canlının kolundan baçağından kesilmiş bir kas kütlesi. Bir yerde 80milyon kara hayvanından bahsettim ve onlarının dışkılarının içme sularımıza karışıyor olmasından. Ve dünya nüfusu arttıkca et yiyebilmek adına o hayvanların dışkılarını su niyetine içmek zorunda kalacağız. "Sağlıklı beslenme" kimseye para kazandırmaz o yüzden kimse onu size öğretmeye kalkışmaz. https://www.netflix.com/watch/701231...aeba4a8345c1f9 Sabah sabah gülümsememi söndürmeyin. |
Alıntı:
Menüyü çeşitlemek lazım :) |
Alıntı:
|
Alıntı:
Evet kesinlikle katılıyorum, çılgınca et tüketmeyelim ama çılgınca ot da tüketmeyelim. Hele ki o otun üretilmesinde, hasadında, paketlenmesinde çocuk işçileri acımasızca çalıştıran, doğaya saygı duymayan, işletmesinin atık sularını içme su kaynaklarına karıştıran bitkisel ürün tacirlerinden uzak duralım. Elinde testere olmayan ve beslediği türün dışkılarını uygun şekillerde doğaya iade eden üreticileri bulalım ve sayılarının artmasını destekleyelim. Yani demem o ki; hem et yiyelim hem de ot, yeter ki bilinçli olalım, farkında olalım. Yaşadığımız yerin vahşi veya medeni olmasından ziyade nefes aldığımız her an evrendeki tüm varlıklara saygılı olmayı deneyelim ve teşvik edelim. Lütfen yüzünüzdeki tebessüm hiç eksik olmasın... ;) |
Et yerken unutulmaması gereken bir nokta, hayvanın yediği tonlarca ot ve yemi üretilirken kullanılan tüm pestisit artıkları yendiğimiz etin içinde.
Yani 1 kilo ot yerken aldığımız petisit miktarının kat kat fazlasını et yiyerek alıyoruz. Özellikle karaciğer toksinlerin kümelendiği yer. O dedikleriniz bu siyasi ve ekonomik ortamda pek mümkün değil sn. mister 73. Yıllar önce Çevre Sağlığı teknisyenimle rapor edip ( atık sularını Abullont gölüne boşaltıyordu) kapattırdığımız süt tesisi siyasal otoritelerle bağlantılarını kullanarak beni sürdürmeyi başardı. Şu an da durumlar pek farklı değil. Yumurta üreticileri bile parayı bastırıp "Yumurtada kolesterol yok" dedirtebildiler. Pembe gözlükler size çok yakışmış. Güle güle takın. Aile planlaması da yapmak lazım, kestiğimiz hayvan dışkılarının dışında 7 milyar insanın dışkısı da sularımıza intikal ediyor da... Bayram bayram ne hoş sohbet :) Gerçekler acıdır ve pis kokar. |
Alıntı:
Ben kendi adıma et, süt gibi ürünleri mümkün olduğunca sahibini bildiğim küçük çiftliklerden, sebze meyveyi kendi bahçemden veya yine yerel bahçıvanların satış yaptığı semt pazarlarından almaya çalışıyorum. Ambalajlı ürünlerden olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum. İyi bayramlar. |
Size de iyi Bayramlar Sn.mister 73.
Ailenizle birlikte. Ben de kendimi pozitif olmaya zorluyorum. İyiye ve bilinçlenmeye doğru gidişat var diyorum. Kişilerin bilinci arttıkça. Tercihleri bilinçlendikce. Yarım asır yaşayınca bu gitgide zorlaşıyor :) Keşke herkes en az sizin kadar bilgili ve dikkatli olsa. Umutlarımızın artması dileğiyle:) |
2 Eklenti(ler)
Veganların protein eksikliği çektiği bir yanılgıdır.
Çok yönlü beslenip hayvansal proteine ihtiyaç duyulmaz. Eklenti 653081 Bitkisel vitamin kaynakları Eklenti 653082 Ve kanıt olarak alttaki linkte dünyaya nam salmış vücut çalıştırıcılar. Pek mağdur görünmüyorlar. Vegan Bodybuilders: The World's Best Kedi ve köpek haklarını savunup sonra da mideye hayvan etini indiren ülkem hayvan hakları savunucuları bana pek samimi gelmiyor ne yazık ki.:( O hayvan ise bu da hayvan, hatta kalpleri ve gözleri daha büyük, annesi ve kardeşleri var. Teşekkür ederim. |
İyi pazarlar
Alıntı:
Bu konuyla ilgili rastladığım İngilizce bir yazı ve onun başarılı bir tercümesini (Vegan Beslenme ile ilgili 11 Çok Yanıltıcı Bilgi) paylaşmak isterim. İyi okumalar... Hayvan hakları savunucularının etçil beslenmeleri ne kadar normal ise, bana göre agaclar.net gibi bitki sevdalılarının bir araya geldiği platformun üyelerinin otçul beslenmeleri de o kadar normaldir. |
Alıntı:
Çinliler köpek eti bayramı yaparken mangalda kül bırakmıyorlar. Ama ne gariptir biz Kurban Bayramında hintlilere göre kutsal sayılan inekleri kestiğimizde Hindistanda hiç imza kampanyaları düzenlemiyorlar. Bir kedi işkence gördüğünde, her gün kesilip kıyma olan inek, koyun ve keçilerden daha mı çok acı çeker:confused::) Bir inek veya keçi kediden veya sokak köpeklerinden daha mi değersiz:)? İnsanoğlunun iki yüzlüklerine bir ekleme daha. Teşekkür ederim. |
Alıntı:
Bence eşref-i mahlukat olarak biz insanoğluna yakışan; hem inek, keçi ve köpeklere hem de ıspanak, brokoli ve fesleğene hak ettikleri saygı ve merhameti göstermektir ;) |
2 Eklenti(ler)
eşref-i mahlukat?!
insan!? İnsan kendini üstün varsayıp diğer canlıları, beyazlar kendilerini üstün varsayıp diğer ırkları yok etmek ister. Hatta erkekler kendilerini kadınlardan üstün varsayıp kadınları ezer, hor görür, gerekli gördüğünde öldürür. Varsayım bilim değildir, yargısız infazdır. Eklenti 653089 Eklenti 653091 Bir fark yok. Adalet değil, kimin gücü kime yetiyorsa. Çoğunluğun düşüncesi haklı olmayabilir. Birinin kanı akıyorsa hak ondan yanadır. Akıtanın tarafında değildir. |
Evet, en şerefli mahluk olabilmek insanın sahip olduğu tek özellik değil maalesef. Tam ters uçta, en zalim yaratık olabilmesi de mümkün.
Bardağın ne tarafını görmek istediğinizle alakalı bir durum. Bardağın boş tarafında maalesef yukarıdaki görüntüler, hatta daha kötüleri var. Ancak bu, bardağın dolu tarafındaki güzellikleri görmek için engel olmamalı. Ne gibi; sizi ve beni doğurup yetiştirenler de insan, bilgisayar ve interneti keşfedip kullanıma sunanlar da insan, bu web sitesini kurup ağaç ve bitki sevdalılarını bir araya getirenler ve bizim şu anda bu paylaşımları yapmamıza imkan sağlayanlar da insan. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliği, aklı. Bu sayede çok güzel şeyler var edebileceği gibi, yine aklı sayesinde çok çirkin şeylere de imza atabiliyor. Hayat boyunca yaptığımız seçimler bizim en şerefli ile en zavallı arasındaki skalada yerimizi belirliyor. Diğer taraftan, ne kadar masum ve şirin olurlarsa olsunlar bir tavuk veya bir koyunun diğer ırklar ve hatta kendi ırkı için olumlu ya da olumsuz yapabilecekleri çok sınırlı. Umarım bir gün bardağın boş tarafındaki olumsuzlukların bittiğini veya çok azaldığını hep birlikte görebiliriz... |
1 Eklenti(ler)
Ben burada veganlığın argümanlarını anlatacağım.
Bardak boş olmakla beraber biraz kirli ve hatta kanlı. İçimdeki Polyanaya sesleniyorum, yok ses seda :) Bakın sevgili ineklerimiz nelere kadir :) Daha doğrusu bizim et yeme ve süt içme hevesimizin faturası. Bir inek midesinde, yılda 208 litre hacminde metan gazı oluşturuyor. Dünyada 1,5 milyardan fazla olan inek nüfusu işin içine girdiğinde bu yılda 112 milyon ton metan gazının atmasfere salınması demek. Tabi unutulmaması gereken bir diğer nokta, metan gazının karbondioksitten 22 kat daha zararlı olması… Eklenti 653152 1970 yılında 4 milyar olan insan nüfusu günümüzde neredeyse iki katına ulaşmış durumda. Bu artışla bağlantılı olarak 784 hayvan türünün dünya üzerinden tamamen yok olduğu, 16 binden fazla türün neslininse tükenme aşamasında olduğu tahmin ediliyor. Hayvanlar aleminin, insan nüfusunun sürekli ve dinamik artışından olumlu etkilendiği söylenemez. Fakat bazı türler insanların kendilerine ihtiyaç duyması nedeniyle bu grubun dışında kalıyor. Bugün dünya üzerinde 1.5 milyardan fazla inek nüfusu olduğu düşünülüyor. Dünya tarihinin hiçbir döneminde bu kadar fazla olmamışlardı. Et ve süt ihtiyacının sürekli olarak artması ve gelişen suni tohumlama yöntemleriyle inanılmaz bir artış gösterdiler ve hala ihtiyacı karşılayamıyorlar. Geçmiş yıllara bakılarak bir değerlendirme yapıldığında dünyada 1970 yılından günümüze kadar et üretimi %200 artarak 101 milyon tondan 302 milyon tona ulaşmıştır. Bu inanılmaz artış artan insan nüfusuna ve kişi başına tüketilen et ve süt miktarına bakıldığında normal olarak değerlendirebilir belki fakat başka bir açıdan hiç de hoş olmayan şaşırtıcı sonuçlara neden olduğu görülüyor. Yılda 112 milyon ton metan gazı Arjantin tarımsal teknolojiler enstitüsünde araştırmacı olan Dr. Guillermo Berra ineklerin yedikleri otları ve diğer ürünleri sindirirken bir bioürün olarak metangazı ürettiği bilgisini bir adım daha ileriye götürerek bir deney yapmaya karar verdi. Bu deneyin amacı ineklerin midesine bir delik açarak bir çöp poşetini kaç günde metan gazıyla doldurabildiklerini ölçmekti. Deneyi gerçekleştirdiklerindeyse poşetlerin sadece 2 saat içinde dolduklarını gördüler. Deney sonucunda bir ineğin yılda azami 208 litre hacminde metan gazı ürettiği sonucuna ulaşmışlardı. Bu 1.5 milyar ineğin yılda 112 milyon ton metan gazı üretmesi anlamına geliyordu. Daha da açmak gerekirse bu tüm dünya trafiğinin bir yılda ürettiği karbondioksitten daha fazla zararlıydı. Bir araba 10 bin kilometre yol katettiğinde atmosfere ortalama 3 ton karbondioksit salınımı yapar, deneyin sonuçlarına göre bu iki ineğin yıllık metan gazı salınımından daha az zararlıydı. Not: Basından alıntı. Kaydet Kaydet Kaydet |
2 Eklenti(ler)
Ben gerçekleri anlatayım, yorumlarım ağır gelebilir.
Pozitif bilimin maalesef ki "pozitif" olma zorunluluğu bulunmuyor. Objektif olması yeterli, kanıta dayalı yani. Bazı hastalarım beni bu yüzden sever "dost acı söyler", sizi yalanlarla uyutmaz :) Gerçekleri patır patır söylerim ve şoktan çıktıklarında "acı reçete"yi kendilerine açıklarım. Dost gözünüzün içine bakıp süslü yalan söyleyen değildir, sizi daldığınız gaflet uykusundan, başınızı gömdüğünüz kumdan çıkarıp gerçekle yüz yüze getirenlerdir. E. Coli tehlikesi Eklenti 653153 Bu bakteri hayvanların ve insanların bağırsaklarında bulunur ve selülozun parçalanmasına yardım eder. Fakat ineklerin ve sığırların sürekli mısır yemi tüketmeleri metobolizmalarında farklı reaksiyonlara neden olur. Bu hayvanların midelerinde ve bağırsaklarında E. Coli bakterisi aşırı şekilde çoğalır ve mutasyona uğrayarak yeni bir form oluşturur: E. Coli O157:H7 Mutasyona uğrayan bakteri tüketildiğinde rotoksin adında çok kuvvetli bir zehir salgılar. Böbrek, bağırsak ve beyindeki alıcı hücrelerle bağlantı kurarak bunların ölmesine neden olur. Bazı kişilerde önce böbreklerin sonra vücuttaki tüm organların iflas etmesiyle başlayan ve tedavisi bulunmayıp ölümcül nitelikte olan hemolitik üremik sendroma da neden olabilmektedir Bu çocuğun adı Kevin Kowalcyk. Eklenti 653154 Üstte gördüğünüz fotoğrafı annesi Barb Kowalcyk bir bahar gezisi esnasında çekmiş. O gün Kevin’in öğle yemeğinde hamburger yiyene kadar hiçbir şeyi olmadığını söylüyor. Daha sonra kanlı ishalle başlayan hastalık, 11 günlük tedavi sürecine rağmen ölümle sonuçlanmış. Doktorlar Kevin’dan aldıkları örneklerde E. Coli ye rastladıklarını söylemişler. Amerika’da bu gibi örneklerin yüzlercesi mevcut. Üstelik E. Coli sadece et ve süt ürünlerinde değil, çeşitli sebze ve meyvelerde de rastlanmakta; buna et işleme merkezlerinden sızan zararlı atıkların bölgedeki tarım arazilerine ulaşmasının neden olduğu düşünülüyor… Bizim ülkemizde de ucuz maliyetli ama lezzetli hamburger tüketmenin oldukça popüler olduğu düşünülürse dikkatli olunması gerektiği su götürmez bir gerçek. Tüm bunlar bir araya geldiğinde “inekler mi yoksa insanlar mı insanlığın sonunu getirebilir?” sorusu akıllara gelmiyor da değil. Gelişen genetik bilgimiz sayesinde bugün sadece ineklerin değil pek çok hayvanın ve bitkinin kodunu değiştirerek ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. İnekler insanlığı yok edebilir mi? Kaydet Kaydet Kaydet |
Peki diyorsunuz ki bu gerçekler madem bu kadar çarpıcı neden kimse hiç bir şey yapmıyor.
ABD ' de - Kalp hastalıkları için 5 milyar dolarlık stend sanayısi, 35 milyar dolarlık ilaç sanayisi var. Kalp hastalığı kanser ve diyabet gibi kronik hastalıkların tedavisi 1.5 trilyon dolarlık dev bir sanayi. Hal böyleyken İlaç endüstrisi ve Hayvan üreticilerinin birleşip insanların bu konuda bilgi sahibi olmasını ve bu hastalıklardan korunmasını destekler mi:confused: İlaç sektörü Hayvancılık sektörüne Antibiyotik ve Hormon satar. Hayvansal ürünleri tüketerek maruz kaldığımız kanser, kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların tedavileri için de ilaç satar. Bu iki endüstri işbirliği içinde sırtımızdan para kazanır. O yüzden ki araştırmalar hangi hastalığı hangi ilaçla tedavi edileceği konusunda yoğunlaşır. Hangi nedenle hasta olduğunuz göz ardı edilir. Kimse gerçekte tam iyileşmenizi istemez. Çünkü iyileşmeniz değil tedavi masraflarınızın artması bu sektörlere para kazandırır. Bu sektörler işbirliği içinde olup çarpıcı gerçekleri örtbas ederler. Mesela Deli Dana Hastalığı. Hastalık "prion" denilen virüslerden daha basit yapıdaki mikroplarla bulaşır. İnsanlarda da yine beyin dokusu iltihabı olur.Oluşan hastalık yavaş ilerleyen, tanısı zor ve ölümlere neden olabilen karakterdedir. Jakop-Creutzfeldt Hastalığı (JCH) adını taşır.Unutkanlık, konuşma bozukluğu, yazma buzukluğu, insanları tanımada bozukluk, sağ ve solu karıştırma gibi beynin çalışmasının bozulmasına ait belirtiler görülür. Bilmem fark ettiniz mi ama Alzheimer Hastalığında son yıllarda ciddi bir patlama var. Ben hiç duymadım bu hastalara Deli dana Hastalığı için yapılan antijen testlerinin yapıldığını. Alzheimer Hastalığı sonucu ölen hiç kimseye beyin biyopsisi yapılıp kaçının beyninde "prion" var bakıldığını da dumadım. Tatsız şeyleri kimse duymak istemez. İnsan hayatına mal oluyor veya olmuş olsa bile. Neyse yoruldum, başka bir akşam "baykuşluğa" devam ederim. Sevgiyle... |
Aklınıza takılır belki - neden bunları yazmayı kendime vazife edindim:confused:.
Annem Pankreas Kanserinden vefat etti. Babam Kolon Kanseri sebebiyle iki ciddi ameliyat geçirdi. Mücadeye devam ediyor. Düne kadar bu genetiğin getirdiği risklerin altında eziliyordum. Ancak bu iki kanserin de sebepleri arasında aşırı kırmızı et tüketmek yatıyor. Torunlarımı görmek için Bikisel beslenmeyi seçtim. Yazdıklarımı okuyup kendi seçimini bitkisel beslenme yönünde yapan bir anne, bir baba, bir kardeş, bir amca, teyze veya cocuğun hayatının kurtulması benim için en büyük mükafat olur. Sevgiyle... |
Bir hayvanın başını keserken hissettikleriniz ve bir soğan başını keserken hissettikleriniz aynı mı:confused:
Ölmüş bir hayvanın etini doğrarken ve sebze doğrarken aynı duyguları yaşamıyorsak, burada bir gariplik yok mu:confused: Kaydet |
Neyse ki çok yakınımızda hayvan çiftçiliği yapan arkadaşımız var da, birbirinin üstüne istiflemeden, açık havada ve hiçbir hormon, kimyasal yem, antibiyotik kullanmadan yetiştirdiği tavukları yerken endüstriyel hayvancılıktan mümkün olduğunca çektiğimiz desteği hatırlayıp mutlu oluyoruz ama işin Yahudi soykırımı boyutuna nasıl çözüm bulacağımızı bilemiyorum :)
Besin ürünü ne olursa olsun, aşırı miktarda tüketilmesi zaten doğru değil. Nasıl ki, gereğinden fazla ve her zaman kırmızı et tükettiğimizde kalp hastası olma riski taşıyorsak, gereğinden fazla çiğ brokoli tükettiğimizde vücudumuza aşırı miktarda tiyosiyanat depolamanın da çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceğini bilmemiz gerekiyor. Bütün dünya nüfusunu da evde yapacağımız tofuyla besleyemeyeceğimize göre, herhalde onun da dünyanın her tarafına yayılmış ve tofu tekeli olmuş uluslararası şirketlerin koca koca fabrikalarında endüstriyel üretimin ana bileşenlerinden birisi olacağı gerçeğini kabullenmemiz gerekecek. |
Veganların protein alması tofuya bağımlı olsaydı yanmıştık:)
Vegan olarak 8 ayım bitti, sadece 1 defa, o da ne menem bir şey merak ettiğim için, tofu aldım. Zaten GDO lu soya mahsulü olduğu için elimi bile sürmem bir daha. Tetkik için bir çift başvurdu, 60 lı yaşlarda. Doktor bir arkadaşları vegan oldukları için paylamış ve tetkik yaptırmaları için Aile Hekimlerine gitmesini söylemişti. Çok geniş kapsamlı tahlillerini yaptırdım ve hiç bir parametrede en ufak bir sapma yoktu. B12 vitamini dahil. Ne kadar formda olduklarını ve ciltlerinin ne kadar berrak olduğunu da es geçemiyeceğim. Pırıl pırıl da hafızaları vardı. B12 vitamini kaynaklarını da araştırmışlar ve hayvan denek dahi kullanılmayan firmadan alıyorlarmış. Bu çift bana ilham oldu. Hayvansal gıdaların zararlarından dem vursam da veganlığın esası midemizin doyması için hiç bir hayvanın acı çekmesinin gerekli olmadığı üzerine. Öyle gruplar var ki yumru köklü bile tüketmiyorlar. Sadece topraktan çıkarılma esnasında kökte barınan canlıların ölüyor veya acı çekiyor olmasını düşünerek. Bal yemezler, deri ve ipek kıyafet giymezler. Çünkü bu da hayvan sömürüsü, emek hırsızlığı. Et ettir ve hangi ortamda elde edilirse edilsin o bir canlının cesedinin parçasıdır, kadavra yani. Herkesin görüşüne saygı gösteririm, sonuçta daha dün vegan oldum, değil mi:confused: Ama kendinizi kandırmayın, sadece damak tadı için tükettiyorsunuz :) Müslüman toplumda veganlık kabul görmez diye düşünürdum ama istisnalar da var, tesettürlü bir hanım, hem de genç, başvurdu, beni hem şaşırttı hem memnun etti. Herkes yiyor diye yemek zorunda değilim. Çoğunluk yapıyor diye haklı olamaz. Bu güçlünün hakkı. Karnımızı doyurmak için bir canlıyı öldürmek adil değil. Şöyle düşünün, bir grup uzaylı Dünyaya geldi ve dedi ki " şu iki ayaklı canlılar iyi bir protein kaynağı, keselim de donduralım. Protein stoklarımız azaldı" Düşünün bir :) Biz bunu yapıyoruz işte " üstün zeka ve gücümüzü kullanarak birilerin yaşama hakkını gasp ediyoruz. İyi geceler. Sevgiyle ve sağlıkla kalın. |
Yani toplama kampından (Auschwitz galiba) soykırımından resim gösterip et yemekle onu bir tutunca herkesin düşüncesine saygı göstermiş mi oluyorsunuz?
Kafeslere istiflenmiş canlı tavuk resmi de gösterdiğinize göre, onun karşılığında da bir başka tipik örnek olarak tofuyu vermenin bence bir sakıncası yok (tofu organik de olabilir, bayılarak tükettiğim bir ürün). İnsanların çoğunun etobur olduğu bir düzende dahi, yerel çiftlik sayıları son derece yetersiz ve bunların sayısı ciddi oranda artmadan, paketlenmiş gıda tüketimini azaltmanın mümkün olmadığını tartışıyoruz (en azından ben bir çiftçi olarak zaman zaman diğer çiftçilerle tartışıyorum). Yaşadığı yerin yakınlarında sebze üreten bir çiftlik olmayan birisi, zaten oyuna 1-0 geriden başlıyor çünkü eğer kendi yetiştirecek şartları yoksa, büyük ihtimalle sebzesini meyvesini marketten alacak. O sebze meyvenin hem su içeriği hem de besin değeri düşmüş olacak (bugünkü şartlarda özellikle büyükşehirde yaşayanlar için ürünler uzaktaki tarım arazilerinden geliyor). Eğer eti denklemden çıkaracaksak, besin değeri azalmış sebzeleri tükettiğine göre, yaşamını devam ettirecek enerjiyi sağlamak için daha sık yemesi gerekecek. Yani et yoksa, vegan beslenmeyi sürdürülebilir (maddi imkanlar dahil) kılmak için, yerleşim yerlerinin etrafında bol miktarda sebze çiftliği olmalı. Bunun yanında yumru köklü sebzeleri de, kök etrafındaki canlılar acı çekeceği için tüketmeyecekse, o veganın işi çok daha zor. O canlılar hangileri acaba? Aynı toprağı, domatesi ekerken de alt üst ettiğimize göre, onların canını ne ekersek ekelim yakmış olacağız. Bir de biz (en azından ben) evcilleştirilmiş hayvanları yiyoruz. Bunları yemeyeceksek, mutlaka yiyecek avcı hayvan(lar) olacak. Bu durumda bu hayvanların nüfusu artacak ve dengeyi bozacak oranda çoğalacaklar. O durumda ne yapacağız? Dengeyi korumak için avcı hayvanların sayısını mı azaltacağız yoksa doğa kendi düzenini kurup hepsinin nüfusunu kendi kendine dengeleyecek diye mi düşünüyorsunuz? Tofu örneğine gelelim: Bunu siz evde yapabiliyor musunuz? Yapabiliyorsanız çok güzel. Yapamıyorsanız, ve bütün dünya nüfusu vegan olduysa, bu sefer de bunu veya soya bazlı diğer ürünleri endüstriyel üretim döngüsüne sokacak tekel şirketleri olmayacak mı? Bu şirketlerin hepsi bu ürünleri organik yolla mı üretecek? Kimyasal madde girdisi bugün bile çok yüksek olan bu ürünlerin, bütün dünya vegan olduğunda ve düzenli şekilde tofu tüketen insanların sayısı ciddi oranda arttığında, kanser hastası sayısında ciddi oranda artış yaratmayacağını düşünmek saflık olur. Soya bazlı veya değil, paketlenmiş/dondurulmuş vegan gıda ürün sayısında patlama olacaktır. Klinik deney yapan bir uzman mısınız bilmiyorum ama bilimsel metodun vazgeçilmez kurallarından birisi karşılaştırmalı deney yapmaktır. Konuya hayvan hakları bakımından yaklaşacaksanız başka bir konu ama tek bir hastadan B12 örneği vermeniz birşeyi ispatlamıyor. Ben, çok genç yaştan beri yüksek (kötü huylu) kolesterolü olan birisiydim. Uzun yıllar bilgisayar başında mühendis olarak çalıştım. Kolesterol ilacı da çok kullandım. Çiftçiliğe, yani bol miktarda fiziksel faaliyette bulunmaya ve yaptığım iş beni çok daha mutlu kılmaya başladıktan sonra hem sebze tüketimini arttırarak hem de sağlıklı ve mutlu bir hayat geçirmiş hayvanlardan et tüketimini (marketten alınan ete oranla) arttırarak, yani farklı protein kaynakları arasında dengeli beslenmeye başlayarak ve üstelik de aynı zamanda kolesterol ilacını kestiğim halde kolesterolümü büyük oranda düşürdüm. B12 oranım da diğer bütün kan değerlerim de gayet güzel. Bu duruma göre benim et yiyip yememem neyi ispatlamış oluyor? Eti (sadece kırmızı etten bahsetmiyorum) sadece lezzetli olduğu için değil, beslenme düzenimin bir parçası olarak gördüğüm için de tüketiyorum. Her gün et de yemiyorum ve et yerine tükettiğim birçok sebze ve hayvan ürünü de var. Acıktığımda ekmeğime yerfıstığı ezmesi de sürebilirim, bu da beslenmemin bir parçası. Ayrıca siz niye kendinizi et yemek zorunda hissediyorsunuz ki, onu da anlamadım. Ne isterseniz onu tüketirsiniz, size kalmış birşey. Uzaylılar gelip bizi yiyeceklerse de, buyursunlar yiyebiliyorlarsa yesinler. Benim evcilleştirilmem mümkün olmadığı için direneceğim. Alıntı:
|
Böyle düşünen tek ben olsam, beni yerden yere vurup ikna edebilirdiniz belki.
Benzetme ve kinaye yapmak saygısızlık değil, gerçeklerin yüze bariz bir şekilde vurulması:) Ayrıca zaten çoğunluk et yiyor , ben tek başıma eti, sütü yenen, derisi kıyafet ve pabuç olanları savunuyorum:) Veganlığın argümanları çok ben onları yazmaya devam edeceğim. Saygı ?! Hak edenlere duyurulur, hak etmeyenlere sadece gösterilir. PETA üyelerinin gösterilerinin resimlerini yüklemedim daha. Çıplaklık kriterine uymayabilirler. Onların gösterilerinin yanında benim yazdıklarım şerbet gibi. Veganlık kolay değil bu toplumda. Bu toplumda adalet ve yasalar bile örtüşmüyor. Agaclar.net' e bu başlık olsun.Bu görüşü paylaşırsınız veya paylaşmazsınız. Okursunuz veya okumazsınız. Bu sitede bu görüş, duygu ve düşünceyi paylaşan kişiler var. Bu konuda yazmaya devam edeceğim. Yönetim beni bundan dolayı uzaklaşmak isteyebilir. Gerçek hakaret değildir. Sadece gerçektir. Bir canlının canını alıp bunun adil oldunu iddia edemezsiniz. Canından olan siz değil, tavuk, balık, kuzu, inek... onun yaşama hakkı ne olacak?! Neyse işyerime hırsız girdi, bilgisayarım çalındı. "Olay yeri araştırma" ekipleri çalışıyor:) Telefondan yazmak zor. Yazdıklarımı kişisel almayın. Veganlık bir görüş, bir felsefe. Bu başlık da kürsümüz olsun. Benim vicdanım rahat. Sevgiyle sağlıkla kalın. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 22:21. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025