![]() |
Sizi niye et yemeye ikna etmeye çalışayım bunu anlamıyorum. Canınız ne istiyorsa öyle beslenirsiniz. Burda vegan yemek tarifi vermiyorsunuz, tartışmaya oldukça müsait şeylerden bahsediyorsunuz ve yazılanları ikimizden başkaları da okuyor. Tarım pratiğinin kökünden değişmesini savunuyorsunuz. İzin verin de ben de çiftçi olarak birkaç şey söyleyeyim. Kimseye iftira filan da atmıyorum, öyle olsa kızgınlığınızın nedenini anlardım. Sadece detayları anlamaya çalışıyorum.
Mesajlarınızda aralara sıkıştırdığınız birçok argüman var. Hal böyle olunca birçok soru ortaya çıkıyor. - Herkesin vegan/vejetaryen olduğunu ve eti için kesilen evcilleştirilmiş hayvanları doğaya saldığımızı düşünelim. Bunlar büyük ihtimalle önce bayağı bir üreyecekler. Onların nüfuslarının artmasıyla birlikte, avcı hayvan nüfusu da artacak. Bu avcılar, o evcilleştirilmiş hayvanları avlayacaklar. Buna müsaade edilecek mi? Örneğin inekler o avcı hayvanlardan korunacak mı yoksa herşey kendi döngüsüne mi bırakılacak? - B12 örneği vermişsiniz. Ben az oranda et ve çokça sebze tüketiyorum. Eti, fiyatı daha yüksek olsa da, maddi imkanımız el verdiğince yerel çiftlikten alıyoruz. Zaten daha az yediğimiz için bütçe açısından değişen birşey de olmadı. Beyaz ekmeği de uzun süre önce bıraktım (belki kahvaltı için bir ya da iki dilim tahıllı ekmek dışında). Uzun süredir kolesterol ilacı da kullanmıyorum. Hazır gıda tüketimimiz yok denecek kadar az. Fast food tüketimimiz de öyle. Kolesterolüm sınır değerlerin altına düştü. Vegan olmadığıma göre, sizin verdiğiniz cildi parlak olan hasta örneği neyi ispatlıyor? - Sanırım İzmir'de yaşıyorsunuz. Sebze ve meyvenizi marketten mi alıyorsunuz (yerel ürünlerin satıldığı pazardan alıyorsanız çok iyi)? Eğer marketten alıyorsanız, ve eğer o mahsul İzmir'in civar köylerinden gelmiyorsa, su içeriği ve besin değeri, katettiği mesafeden dolayı düşüktür. Bu yüzden, ya gün içinde üç öğünden fazla yemeniz gerekir ya da üç öğünü hazır paket vegan/vejetaryen ürünlerle destekliyorsunuzdur. Örneğin bu yaz bir gün içinde neler yiyorsunuz? Henüz sekiz ay olduğuna göre, daha bir tam kış geçirmediniz. Kışın günlük menünüz nasıl olacak? Bir de bu tip bir beslenmenin günlük maliyeti nedir? - Tarım pratiğinde muazzam bir değişim arzuluyorsunuz. Yoğurt yok, süt yok, bal yok, yumurta yok. İnsanlık sadece bitki temelli besleneceğine göre, bunun için çözüm öneriniz nedir? Örneğin her mahallede herkesi doyuracak bir yerel çiftlik mi kurulmalı? Büyük üreticiler ülkeye devasa çiftlikler mi kurmalı? Yoksa paketlenmis hazır vegan gıdalar mı artmalı? Kafanızdaki model nedir? |
Sorularınız çok makul ve yerinde.
Benim sanki herkesin vegan yapma yönünde üstün bir gücüm varmış gibi hissetim bir an ve neşelendim. Herkesin bitkisel beslendiğini farz edelim. Hayvan yemi için ayrılan araziler insanların ihtiyaç duyduğu besinleri üretmek için ayrılabilir. Hayvan nüfusuna gelince eskiden doğal seleksyonun kontrol ettiği hayvan nüfusu tekrar Allahın uygun gördüğü şekle gelecek. Avci hayvanlar ilk planda çok ürese bile gıda eksikliğine bağlı uygun populasyona erişecek. Aslolan zarar vermemek, sürekli birilerini veya birşeyleri korumak değil. Yaradan bile yarattıklarını her şeyden korumazken... Kimseye kızmıyorum, niye kızayım ki :) Sadece görüşümü ifade etme hakkımı kullanıyorum. Sevgiyle sağlıkla kalın. |
Doğal seleksiyondan bahsediyorsanız, Allah uygun görmese de olacak galiba. Kaç yıl sürecek doğal seleksiyon?
Bu başlık, vegan tarifler başlığından ayrı tasarlanmış. Et yiyen biri de ordaki vegan tarifleri deneyip tüketebilir. Burda "yaşama kültürü" dendiğine göre, bu kültürü beslenme sisteminden ayırmak mümkün olmasa gerek. Tekrar deneyeyim, cevap verirseniz veganlığa geçiş yapmak isteyenlere de yardımı olabilir. Günde kaç öğün ve o öğünlerde neler yiyorsunuz? Paketlenmiş hazır gıda tüketiyor musunuz yoksa bütün yemeklerinizi kendiniz mi yapıyorsunuz? Günlük çiğ sebze tüketiminiz ne kadar? Ekmek yiyor musunuz, yiyorsanız ne kadar yiyorsunuz? Konunun ilk başlıklarında bir üye güzel örnekler vermiş. Hemen bakalım: Alıntı:
Burada bir not düşeyim: Bizim hanemizde beyaz undan yapılmış makarna tüketilmiyor. Onun yerine siyez unundan yapılmış makarna yiyoruz. Toplamda makarna tüketimimiz ciddi oranda düştü. Siyezin protein oranı yüksek olduğu için çabuk doyuruyor. Bu yüzden bir öğündeki tüketimimiz de ciddi oranda azaldı. Siyez makarnası lüks tüketim izlenimi verse de, makarnaya harcadığımız para artmadığı gibi düştü çünkü daha az yiyoruz. Pirinç tüketme sıklığımız da çok azalmış durumda. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Humus da, endüstriyel tüketimin popüler bir malzemesi haline gelmiş olsa bile tohum filizleri de, meyve tüketimi de güzel. Mesele ne kadar yeneceklerinde. Örneğin hardal ailesi bitkilerinin tohumları filizlendirilecekse özellikle tiyosiyanat içeriği bakımından dikkat edilmeli. Meyveler nasıl tüketilecek, posalı mı posasız mı? Nohut bunların içinde maliyeti en düşük olanı. Tahminen en masraflısı tohum filizleridir. Kendiniz çimlendirecekseniz bile tohumu oldukça pahalıdır; dolayısıyla maliyeti yine ne kadar tüketileceğine bağlı. Kenevir (THC oranı çok düşük olan kültivar) tozu ve sütü de genelde pahalı olmasına rağmen (Türkiye'de fiyatı nedir?) protein içeriği bakımından iyi bir seçenek ama yine dozu önemli. Burda bahsettiğimiz kenevir, besi hayvanlarına yem olarak da veriliyor. Dozaşımında bu hayvanlarda sindirim sistemi problemlerine ve insanlarda protein zehirlenmesine yol açabilir. Filizler de kenevir de ana öğün değil, sık yeme planının bir parçası. Ne sıklıkta yenecekler? Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Kısacası, vegan yenerek daha sağlıklı olunacağı tezi tamamen uydurma bir tez. Neyi ne kadar tüketiyorsunuz, önemli olan bu. Her öğünde et yiyen birisi ne kadar sağlıksızsa, vegan olup yemek yapmaya fırsat bulamayacak kadar yoğun olan ve diğer makul besin kaynaklarıyla birlikte karnını doyurmak için bol miktarda karbohidrat tüketen biri de o kadar sağlıksızdır. Alıntı:
|
Bakış açınız farklı.
Zaten çoğunluk et yiyor, sizin savunduğunuz şey genel olarak kabul görmüş neredeyse "dogma" Hal böyle olunca merak ve sorgulama saf dışı kalıyor. Babanız, anneniz, abiniz, büyükleriniz böyle yaptığı/söylediği için doğru kabul ettiğiniz şey. Ama doğru değil , olmak zorunda da değil. O an "doğal seleksiyon" dedim ama eğer genel trend veganlık yönünde olursa üretilen hayvan nüfusu "arz/talep " dengesinden dolayı azalacak . Doğal seleksiyona gerek kalmayabilir. Bakınız 1-2 yıl önce kimse Kinoa, Greçka, Chia, Amarant tohumu nedir bilmiyordu. Veganlık, vejetaryenlik trendleri arttıkça şimdi A101 de bile Chia tohumu bulabiliyorum. Örf, adet, anane deyip et yemeği desteklemek işin kolayı. Geleneksel kabulleri sorgulayın biraz. Neden ? Merak edin, sorgulayın. Bu insanlar dumanı üstünde ızgara/balık /tavuk yemek varken neden sebze, baklagil, meyve yiyorlar? Akıllarından zorları mı var? Neden orta yaşlı bir hanım gecenin bu saatinde numaralı gözlüğünü takmış cep telefonundan bu satırları yazıyor? ( sayın hırsız laptopumu çaldı) Uzun yıllar et veya kıymaya dokunmaktan hep tiksindim. Katıldığım otopsi ve kadavra çalışmalarındaki cesetlerden bir farkı yoktu çünkü. Herkes yiyor deyip duygularımı bastırdım. Küçük oğlumu da 20 yaşına getirince isyan bayrağını çektim . Benden bu kadar. Vejetaryenliği, veganlığı bile zor sindiren bir topluma aslında daha fizyolojik olan ,Raw food, beslenme tarzını nasıl anlatacağım,? Insanlar mağradayken ateşleri ve çiftlik hayvanları yoktu. Anane dendi ya , en eski anane bu et,süt,yumurta yoktu işin başında. Yani insan fizyolojisi yüksek protein içeriği olan besinleri ne sindirmeğe ne de metabolize etmeğe uygun değil. Düşünün , merak edin, sorgulayın. Benim yazdıklarımı olduğu kadar kendi doğru bulduklarınızı. Doğru olmayabilirler , doğru değiller. Kuru fasulye pilavdan bahsetmişsiniz . Haftada bir bile yemem, 5 renk salata ve 3 çeşit baklagi içeren öğünlerim var. Canın boğazdan geldiği kabul gördüğü bu toplum.30 yıldır sağlık sektöründeyim. " şunu yeme, bunu yeme" dediğimde " ama çok seviyorum" diyorlar. Yani damak tadlarını sağlıklarına tercih ediyorlar. Böyle olunca insanların zekalarında şüphe duyuyorsunuz , terazinin bir tarafında sağlık, öbür tarafında damak tadı var. Kişi damak tadını tercih ediyor. Genel kabulü savunmak çok kolay, ama mutlak doğru diye bir şey yoktur. Savunduğunuz statüko mutlak doğru olsaydı kanser, obezite,kalp damar hastalıkları çok çok azalmış olurdu. Ama kat ve kat artmış durumda. O yüzden merak eden ve sorgulayan kişilerin yapması gereken şey araştırmak. Bakın kabul görmemeyi, alkış tutulmamayyı , beğenilmemeyi, eleştirilmeyi, yargılanmayı göze alıp gecenin bu saatinde bu yazıyı yazıyorum. Bundan bir çıkarım olabilir mi ? Benim dediğimi doğru kabul edin demiyorum, oturun araştırın sorgulayın. Bize çok yalan söylüyorlar. Sevgi ve sağlıkla kalın. |
Siz benim neyi ne kadar sorguladığımı nerden biliyorsunuz ki tavsiyede bulunuyorsunuz? Pes doğrusu. Sanırım tıp doktorusunuz, doğal seleksiyona bakış açınızı da hayretle okuyorum. Ya "doğal seleksiyona uğrayacaklar" deyin ya da "Allah'ın bildiği olur."
Alıntı:
Kuru fasulye örneğini ben vermedim. Vegan olduğunu söyleyen başka bir üye bahsetmiş. Bakın orda kuru fasulyeden başka birçok besinden de bahsetmiş. Kaç mesajdır kendi beslenme şeklinizden örnek vermenizi rica ediyorum. En sonunda "5 renk salata ve 3 çeşit baklagi" demişsiniz. Bu ne demek, açıklamıyorsunuz ki. Tekrar, tane tane yazarak sorayım: Günde kaç ana öğün ve kaç ara öğün (atıştırmalıklar dahil) yiyorsunuz? Hergün beş renk salata (ne demekse artık) ile birlikte bir çeşit baklagil yemeği mi tüketiyorsunuz? Bunlar çiğ mi, pişmiş mi? Raw food (tr. çiğ yiyecek) demişsiniz. Sebzelerin çiğ yenmesinde bir sakınca yok ki, niye dertlendiğinizi anlamadım. Mesele çiğ sebze tüketmede değil, çiğ sebzenin ne kadar tüketildiğinde. İnsanlar alet yapmayı öğrenene kadar avlanmıyordu bir de. Mağarada yaşarken çok uluslu şirketlerin ürettiği B12 hapları ellerinin altında olsaydı, herhalde balık da avlamazlardı. Alıntı:
Bir akımın, düşüncenin, projenin vs öncülüğünü yapacaksanız, önce oturur üstünde kafa yorar, planlamasını yaparsınız. Asgari ücretle çalışan bir insanın vegan beslenmek için yapması gereken harcamaya kafa yordunuz mu örneğin? Sizin vegan beslenme için aylık ayırdığınız bütçe ne kadar? Bu argümanı savunma üslubunuz doğru değil. Kimseyi, hakaret ederek, Nazi suçlaması yaparak vegan yapamazsınız. Özendirmek adına beslenme alışkanlığınızla tek birşey yazmıyorsunuz, ne yediğinizle, hangi aralıklarla ve ne kadar yediğinizle ve bu iş için ne kadar bütçe gerektiğiyle ilgili hiçbir ayrıntı vermeyip Metan gazıyla ilgili kopyala yapıştır makaleyi gösteriyorsunuz. Alıntı:
|
Sn.birnefestoprak neden yazdığım herşeyi kişisel alıp, alıntılayıp bana cevap verme zahmetine giriyorsunuz?
Beni anlayabilecek bir kişi olsun etkilenip beslenmesini ve hayat tarzını değiştirmesi umuduyla yazıyorum. Sizin düncelerinizi öğrendik, genel kabullerin dışında değiller. Sizi etkilemeye çalışmıyorum. Siz bildiğinizi yapın lütfen. Farklı düşünen insanların ortaya çıkmasına da engel olmayın rica ediyorum. İzin verin kendimi ifade edeyim. Belki biri kurtulur :) |
Ben de sayfada yazılanları bir süredir takip ediyor, ilgiyle okuyorum. Beslenme tarzım ne vejateryen ne de vegan. Tam aksine takip edenlerin bileceği Dr. Canan Karatay' ın beslenme üzerine, sağlıklı yaşam üzerine yaptığı açıklamalardaki prensipleri kendi yaşam tarzıma uygulamaya çalışıyorum ki öncesinde bugüne kıyasla sağlıksız beslenmeme rağmen yıllar içinde düzenli yaptırdığım gayet detaylı testlerde son 3 yıldır tiroid ve d vitamini dışında hiç bir değerim normal sınırların dışında çıkmamıştır. Buna rağmen bugün Karatay, Aydın, Perlmutter, Mercola gibi doktorları okuyor ve beğeniyorum, söylediklerini uygulamaya çalışıyorum ve çok memnunum.
Burada ve her mecrada olduğu gibi kişi tercihlerini yaşar ve bu onun en doğal hakkıdır diyerek beni şu noktada Sn. Jezebel' in bir " tıp insanı " olarak sayfadaki idealini de belki biri kurtulur yazarak, illa ki kendi savını empoze etmek isteyen tavrı yordu ve bana saçma gelen bu sava yazma ihtiyacı duydum. Ne de olsa belki biri beni de okur da bir yanlış karardan döner. ;) Tek tek her cümlesini, her savını alıntılayıp sorgulamayı durumu kişiselleştirmek olarak alması yüzünden ben o kısımları kendine saklıyorum. Kendisine sağlık dilerim fakat bu yeni beslenme düzeni için uzun dönemde kendisi için endişeleneceğimi düşünüyorum ne yazık ki. Bu arada hiç bir gıda temiz kaynaktan gelen balık ve kırmızı etten alacağımız faydayı bedenimize ikame edemez. Latin Amerika orijinli chia tohumu, amaranth, kinoanın beyazı, siyahı, orta asyadan bize ithal edilen karabuğdayı belki glutenden uzak beslenme adına alternatif olabilir tercihtir, gluten hassasiyeti sağlık sorunudur ayrıca bir şey diyemem. Ama eti hayattan çıkarıp bütün bunları altın tepside sunsanız dahi sağlık adına bu doğrudur demek için sunulan tüm savları ben de naçizane çok zayıf ve temelsiz buldum. Dengeli beslenemeyiz bu şekilde. Zaten veganlık dengeli beslenme prensibinden öte prensipleri ön planda tutar hatta anayasasıdır, buna inananlar vegan olur. Ama sağlık budur diye ortaya atılmazlar. Ama sağlık her şeyden önemlidir. Ayrıca kusura bakmayın Sn. Jezebel ama bu tarz bu kafa ne yazık ki bana bugün hüküm süren bir başka kafayı çağrıştırdı. Veganlık, vejateryanlık bir tarikat sanacağım neredeyse sayenizde. :D Körü körüne bu söylediklerinize inanma şanssızlığını yaşamaz umarım hiç kimse. Sağlık gerçekten mühim mesele çünkü. Şaka bir yana bir insanı etkilemek hayatında yanlış bir dönüm noktası olabilecek bir fikre kapılmasını sağlamak için uğraşmak yerine siz kendinize dikkat edin yeter. |
4 Eklenti(ler)
Sevgili kelebek çalısı, benim için endişe duymanız beni duygulandırdı.
Ancak her yıl kanser tarama ve 3 ayda bir de biyokimyasal tetkiklerimi yaptırıyorum "Tarikat" lafı da iyi de, çevremde gittiğim bir yer veya mensup olduğum bir grup insan da yok. Dediğim gibi de annemi kanserden kaybettim, babam da kanserle mücadele ediyor. Böyle bir genetiğe sahibim. Çift yönlü risk taşıyorum. Mide bağısak sistemi kanserlerinin riskleri belli, sadece onların çerçevesinde hareket ediyorum. Dr. Canan Karatay maalesef ki iyi bir rehber değil. Bunu zaman içinde kendiniz de anlayacaksınız. Size evelden beri sempatim var. Bu yazınız beni üzdü. Mutlak bir doğru yoktur dedim. Sizin doğrunuz, benimki ile veya birnefestoprak veya mister73 adındaki arkadaş ile örtüşmeyebilir. Sizin için doğru olan benim için olmayabilir, biz farklı insanlarız. Genlerimiz ve yaşadığımız çevre farklı, sevinçlerimiz ve üzüntülerimiz farklı. 1988 yılından itibaren edindiğim tecrube ve gözlemi de hafife mi alıyorsunuz:confused: Status Quo latince bir terimdir ve anlamı "mevcut durum" dur. Türkçe telafuzu ile statüko. Mevcut durumu beslenme konusunda her şeyden ölçülü bir şekilde yemektir. Ölçünün ölçüsü maalesef ki yoktur. Herkesin ölçüsü farklıdır. Veganlar da obez olabilir de damar sertliği sebebi ile kalp krizi geçirebilirler. Hep anlatılagelen bir örnek , bir vegan obezite sebebi ile kalp sektesinden kaybedildi. Sadece Coca cola ve kızarmış patates kızartması ile beslenmiş. Tamamen vegan ve tamamen sağlıksız. Aslolan bilinçli olmak. Çok renkli salataya gelince. Eklenti 654063 Çok renkli olması içinde farklı vitamin ve mineral barındırıyor olmasından dolayı önemli. Eklenti 654062 Kendi açımdan en az 5 renk olmasına dikkat ediyorum. Eklenti 654061 Bu da en sık yaptığım salata. Resimler netten alıntıdır. Eklenti 654064 Kurubaklagillerin de çeşitli olmasına dikkat ediyorum. Gluten allerjim var, almamak için çaba sarf ediyorum. Hani bunlar benim doğrularım. Bilim bir okyanus, bu okyanusu ne kadar araştırırsanız araştırın bir kafa tasına sığdıramazsınız. Araştırıyorum, yanılıyorum ve tekrar araştırıyorum. Bitkilerle ilgili keşfettiklerimi özet olarak hep paylaştım. Veganlık , çiğ beslenme, kısmi oruç gibi konuları da şu an araştırıyorum. Bu başlık inaktif duruyordu. Bulduklarımı burada peyder pey yazıyordum. Derdim tartışmak ve üstünlük taslamak değil. Bizden gizlenen gerçekler var. Onları okudukca paylaşacaktım. Ama konu "vurun abalıya" ya döndü. :) Susturmak istiyorsanız susabilirim, ama gerçeklerin er geç su yüzüne çıkmak gibi kötü bir huyu vardır :) |
Sn. Jezebel, yazdıklarınız, verdiğiniz örnekler beni böyle düşünmeye itti ve sizin mesleğiniz itibarıyla da yine çok değerli bir meslektaşınız olan ve 6 senedir biz Türk insanını bilinçlendirme ve yaşamında yaptığı bir çok yanlıştan dönme imkanı ile rehberlik eden bir doktora bu bakış açınıza da ben üzüldüm. Ama ilk siz değilsiniz eleştiren. Gebeliğimde Karatay' ı referans göstermemden rahatsız olan kadın doğumcumu değiştirmiştim zira bana ısrarla OGTT yaptır diyordu kendisi. Ben hayatımın hiç bir döneminde şekeri yüksek çıkmamış biri olarak, Hba1c testini düzenli yaptıran biri olarak bu saçmalığı kabul etmediğim için ve gebelikte şeker yükletip bebeğime bu kötülüğü yapmadıysam sebebi bu bilince eriştiren Karatay' dır. Neyse ben neden kendisini beğenmem gerektiğini aynen sizin gibi okuyarak ve okuduklarımı zihnimde süzerek değerlendiriyorum.
Size seçiminizden dolayı tüm kalbimle sağlık dilerim ama benim de şahsi fikrim sizin bir süre sonra bu kararın yanlış olduğunu anlayacağınız yönünde. Paylaştığınız fotoğraflardaki yiyecekler benim de et tüketmeyi tercih etmediğim zamanlarda kendime hazırladığım tabaklardan. Çok faydalı, lezzetli ve beslenme için doğru tercihler. Ama sonuçta sadece bu beslenme yetersiz.Gluten alerjisi zor gerçekten. Bağırsak sistemi geçirgen hale geldiğinde bunun en iyi tedavisi için ilikli kemik suyu öneriliyor biliyorsunuz. Ben gluteni hayatımdan alerjim olmadığı halde çıkarmaya çalışıyorum. Sizi de tercihinizden ötürü desteklemek isterdim ama sağlıklı olmadığına inandığım için ki bu da benim doğrum, üzülüyorum. Ben de veganlık iyi bir seçim olsa hemen seçeyim de sağlık için yumurta, et, yoğurt, balık gibi besinleri hayatımdan çıkartsam eminim şu an sahip olduğum kan değerlerim negatif yönde değişecektir. Sonuçta gerçek beslenme varken neden takviyelerle suni bir yola başvurayım. Demokrasiye ve doğal olarak çok sesliliğe aynı zamanda mesnetli olan her şeye olan inancımdan dolayı da asla faşist bir kafada değilim, neden susturmak isteyeyim sizi?? Sadece kişileri etkilemek bazen çok kolay. Bazen de çok zor. Kimseye yanlış yol göstermek gibi olmasın konuştuklarımız, herkes sonuçta okumuyor, araştırmıyor, düşünmüyor. Körü körüne her şeye inanan insanlar yüzünden bugün bu haldeyiz ya... |
Alıntı:
Alıntı:
Nihayet beslenmenizle ilgili birşeyler söylemişsiniz ama yine de neyi ne zaman hangi sıklıkta yediğiniz net değil. Farklı mineral ve vitaminleri kazanmak için farklı renklerde sebzeleri tükettiğinizi belirtmişsiniz. Örneğin farklı renkte olmasına rağmen kırmızı domates de mavi patates de mor havuç da antosiyanin içerir. Antosiyaninin kötü kolesterolü düşüren, tümör büyümesini durduran, hafızayı güçlendiren olumlu etkilerinin olabileceği biliniyor fakat olası olumsuz etkileri hakkında yeterli çalışma bulunmuyor (en azından ben bilmiyorum). Günlük antosiyanin dozunun üst sınırı hakkında bildiğim bir araştırma yok. Daha önce de bahsettiğim gibi, hardal/lahana ailesi bitkilerinin çiğ olarak gereğinden fazla (günlük üst doz gr olarak nedir?) tüketilmesinin tiroid bezinin işlevi üstünde olumsuz rol oynadığı biliniyor. Bence en önemli konu B12. Bu vitamin, insan yaşamı için hayati öneme sahip ve balıkta, ette, yumurtada ve süt ürünlerinde bulunuyor. Bunu sebzelerden alamıyoruz. Spirulinadan (kabaca yosun diyelim) temin edilebilir. Bunun yanında içine çeşitli başka minerallerin de haricen eklendiği hindistan cevizi sütü gibi ürünlerdenden de B12 temin edilebilir. Özellikle hamile ve çocuk emziren kadınların B12 konusunda çok dikkatli olması gerek. Bebeklerde de bu vitaminin eksikliğinin ölümlere ve zeka geriliğine yol açabileceği biliniyor. İşin bir de maddi boyutu var. Hindistan sütü cevizinin burda bile, yaygın olmasına karşın, toz halinin (organik) 500 gr'ı yaklaşık 5 Amerikan Doları, 1 lt'si (içine harici olarak eklenen vitaminlerin çeşidine göre) 3-4 Amerikan Doları arasında değişiyor (yarım kg kıymanın fiyatı yaklaşık 5 Amerikan Doları). Türkiye'de ne kadarmış diye bakayım dedim. Migros'ta 1 lt'si 17.50 TL'ymiş: https://www.sanalmarket.com.tr/kweb/...evizi-sutu-1-l. Bunun yanında 1 lt Pınar Süt'ün fiyatı: https://www.sanalmarket.com.tr/kweb/...-pinar-sut-1-l. Türkiye şartlarında, vücudu için gereken B12 vitaminini hindistan cevizi sütünden temin etmek isteyecek veganların gelir grubu asgari ücretliler olmasa gerek. Bir de işin dolandırıcılık tarafı var. Hayvansal sütün dahi içinde türlü türlü katkı maddesi bulunuyor ve kutu sütün içeriğinin ne kadarı hakiki süt, ondan bile emin değilim. Ben olsam, Türkiye'deki egzotik besin gıdalarını da, doğruluğundan emin olmadan kullanmazdım. Sonuç olarak, bir tıp doktorunun, insanlar için faydalı olduğunu düşündüğü bir beslenme şeklini özendirirken, et yiyenler için fanatik Nazi benzetmeleri yapmak ve B12 ihtiyacını nasıl karşıladığını belirtmediği bir hastasının veganlığını sırf cildi pasparlak olduğu için övmek yerine "ben vegan oldum ama şu şu konularda henüz çözülememiş beslenme sorunları var, şu rahatsızlıkları bulunan insanlar hayvansal süt tüketmeye devam etmeli ya da şu şu besinlerle vücudum için gerekli olan vitaminleri alabiliyorum, şu sebzelerde protein var tavsiye ederim" benzeri önerilerde bulunmasını beklerim. Sıradan bir forum üyesi sıfatıyla yazıyorsanız ayrı bir mesele. Ortaya karışık, müstehzi bir üslupla yazınca veganlığa özendirme konusunda (eğer niyetiniz oysa) pek bir sonuç almanız mümkün değil. |
Canan Karatay, araştırma yapmıyor. Kendi görüşlerinin temeli, Batı'da yazılan kitaplar, yapılan araştırmalar ama bunu kendi hastaları üzerinde yaptığı gözlemlerle harmanlıyor. Bence de genel olarak tavsiyeleri yerinde ama unutulmaması gereken konu, beslenme konusunda nihai karara varmamızı sağlayacak netlikte bir mutabakat olmaması. 1970'lerde, şeker lobisinin bastırmasıyla ve kimi uzmanların buna alet olmasıyla, şeker, zararlı gıda olmaktan ziyade faydalı gibi tanıtılıyordu. Şekerin ne kadar zararlı olabileceği 40 yıl sonra artık çokça dillendiriliyor. Arada geçen yıllarda, yağın çok zararlı olduğu görüşü pompalandı ve diyet ürünler piyasaya sürüldü. Yağı ürünlerin içinden çıkardılar ama lezzet boşluğunu doldurmak için o ürünlerin içine şeker bastılar.
Kolesterol ilacı kullandığım zamanlarda yıllık tetkiklerimin değerlendirmesi için gittiğim bir doktor kesinlikle zeytinyağı ve avokado (elime tutuşturduğu listede bunlarla birlikte başka gıdalar da bulunuyordu) tüketmememi söylemişti. Genç nesil bir doktor olmasına karşın, bu ilacın işe yaradığına inanan bir ekolden geliyordu. Kısa bir süre sonra kolesterol ilacını, yarattığı kas ağrıları nedeniyle bıraktım. Statin ilaçları karaciğerle ilgili de kalıcı sorunlara yol açabiliyor. Şimdi yediğime, içtiğime ve yaşam tarzıma dikkat ediyorum. Bol miktarda sebze ve az miktarda et tüketiyorum. Vitamin hapı dahil hiçbir ilaç kullanmıyorum. Kendimi gayet iyi hissediyorum. Herhangi bir tetkikte sorunlu bir değerle karşılaşırsam ya da vücudumda birşeylerin doğru gitmediğini farkedersem yine beslenme şeklimi değiştiririm. Eti az tüketiyorum ama yeterli değilse daha da az tüketirim, bu konuyla da inatlaşıyor filan değilim. Doktorluk, diğer uzmanlık alanları gibi bir meslek ama Türkiye'de neden olduğunu anlamadığım bir şekilde sürekli yüceltiliyor. Her meslekte olduğu gibi doktorların da gözlem gücü daha yüksek olanı var olmayanı var, araştırmaya yeteneği olanı var olmayanı var. Kayınpederim Amerika'nın saygın nörologlarından biridir. Bu ülkede doktorluk mesleğini yürütenler için "ezberi iyi olan ve ortalama bir zeka seviyesini tutturan herkes doktor olabilir" diyor (doğal olarak bu gruba kendisini de katmış oluyor). Ben mühendislik eğitim aldım, kendim dahil her mühendis için de benzer düşüncelerim var. Şimdi çiftçilik yapıyorum, tecrübeli çiftçilere saygım var çünkü benden daha az hata yapıyorlar ama onlar da her mevsim yeni birşey öğreniyorlar. Tecrübe, gözlem gücü ve ölçüsü tutturulmuş tevazu, her meslek grubuna değer katıyor. Karatay'ın da her söylediği doğru olmadığı gibi, netameli konularda farklı kaynaklara ve uzmanlara danışmak her zaman faydalıdır. Size Sally Fallon'ın Nourishing Traditions kitabını şiddetle tavsiye ederim. Hem içinde çok faydalı bilgiler hem bitki temelli beslenmeyle ilgili pratik birçok tarif ve hem de yaygın kullanılan ama genelde sağlıksız beslenme şekillerinin alternatifini oluşturacak sağlıklı tüketim tavsiyeleri var. Alıntı:
|
Sn Jezebel,
Veganlık konusuna dönecek olursak, B12 ihtiyacınızı nasıl karşılıyorsunuz? |
1 Eklenti(ler)
|
B12 eksikliğindan muzdarip hastalar dışında, kas içi enjeksiyonu bir doğal beslenme yönetimi olarak herkese tavsiye eder misiniz?
Alıntı:
|
Tabi ki B12 enjeksyon yapılmasını önermem.
Günlük olarak alınabilecek tablet formunda takviyeler de var. İlginç olan vegan beslenmeyen kişilerde de yaygın bir B12 düşüklüğü var. Kırmızı eti keseli uzun zaman oldu, ağır metal korkusuyla büyük balıkları de kesmiştim. B12 düşüklüğü ağır nörolojik semptomlara yol açıyor. Fermente gıdalarda da B12 bulunabileceği yazsa da henüz güvenilebilecek veri bulamadım. Ancak mutlaka olmalı, vegan olan memeli hayvanların da B12 vitaminine ihtiyaçları var. Fillerin ve pandaların B12 eksikliği çektiklerini duymadım:) Bulamamış olmam yeterince araştırmamış olmamdandır. |
1 Eklenti(ler)
Veganlık ile ilgili bilgi almak isteyenler bu kitapta doğru bilgi bulabilir.
Eklenti 654262 Kendisi kardiyolog olup vegan beslenmenin koroner arterlerde yol açtığı değişiklikleri de anjiografik olarak kanıtlamıştır. Sn. Kınıkoğlunun YouTube kanalına bu linkten ulaşabilmek mümkün. https://m.youtube.com/channel/UCXmVhZMjMDgRDSvcTxuEysg |
1 Eklenti(ler)
Bir de ezber bozan John McDougall MD var.
Umarım biri kitabını tercüme eder de okuma fırsatı buluruz. Eklenti 654289 Youtube'den takip edilebileceği kişisel kanalı https://www.youtube.com/user/drmcdougallmd Karatay dışında herkese kulaklarını tıkamak isteyenler kendileri bilir. Herkesi dinlemek ve okumak isterim :) |
Burası veganlıkla ilgili bir başlık, burada yazmam gayet doğal.
Farklı görüşte olan arkadaşlar etoburluk ve hepçillikle ile ilgili bir başlık açsın, yemin ederim oraya bir satır dahi yazmam. Belki biz burada vegan vegana yemek tarifleri ve gidilecek vegan mekanlar önereceğiz birbirimize :) Kızarmış ve haşlanmış etler ve kebap kokularının ortasında mutlu değiliz belki:confused: Alıntı:
Canım benim, 52 yaşındayım, Karatayı da okudum dinledim de. Katılmıyorum, ikna olmadım, et ve hayvansal hiç birşey tüketemem. SağlıkBakanlığı önerdiğinde domuz gribi aşısı bile olmadım, savunmama da "gerekliliği konusunda ikna olmadım" yazdım. Vücudumla ilgili tüm kararlarımızda hürüz. Hürüm ben :) Çok uzun yazmıyacağım, veganlık bir çok insanın yaşam tarzı olmuş bile. Pişman olduğum bir şey varsa o da daha önce hayvansal gıdaları terk etmemiş olmak. Sağlığım konusunda örnek ve tavsiye alacağım çok insan var. Bu konuda tavsiye vermek sizin boyunuzu aşar. Sizin kişisel görüş ve önyargılarınız sadece sizi bağlar. Kedileri ve köpekleri seviyor ve kendimizi hayvansever addediyorsak aynı şekilde diğer hayvanlara muamele etmemiz gerekmez mi? Bununki cansa diğerininki ne acaba?! Biftekler maalesef ki ağaçlarda yetişmiyor. Sadece B12 alacağım diye birileri canından olsun istemem. Kim ne yemek istiyorsa yer, kim ne görüşü varsa paylaşır, kimseden icazet almak zorunda değil. Yılanın başı ufakken ezilir diyebilirsiniz, bu sitede veganlıkla ilgili 2-3 satır var ama dışarıda öyle değil. Bilim adamları doktorlar, ömrünü buna adamış insanlar... Adı "Merhamet"olan bir değer var. Merhamete davet ediyorum. Sadece kendinize değil yaşayan tüm canlılara. Sağlıkla ve sevgiyle kalın. |
Alıntı:
Sizin sinirleriniz mi bozuk kuzum? (Canım benim demenize atfen!) Ama ben sizi hoşgörüyorum neyse ki. Veganlık tercihiniz hiçbirimizi ilgilendirmiyor. Sadece dilerim ki kimse düşünmeden bundan etkilenmez ve yaşamını riske atmaz. Yaş baş konularını beni tanıyanlar bilir, cümlenin başına bunu koyarak başlayanlar için hep aynı kanıya sahip olurum. Akıl yaşta değil başta diye güzel bir sözümüz bile var. Aynen katılıyorum, ne güzel dediniz. Kim, kimden, ne için ve neden icazet alsın ki? Ben hayvansal gıda ile beslenin kampanyası da yapmıyorum. Herkesin aklı var ve aklı kendine yetiyorsa ne mutlu. Canan hoca siz ve sizin gibi bir çok insana rağmen geçmişte onu eleştiren bir ordu insanın da bugün onun söylemlerini kabul eder hale gelişiyle çizgisinde sağlam bir tıp insanıdır benim için. Büyük dağın dumanı da bol olurmuş hem beğenmeyen örnek almasın, kulağını tıkasın. Merhamet konusunda da sizin şu sadece kendini merhametli gören tavrınızla zaten oturup iki laf edemeyeceğimiz belli oldu. Aslında ilk yazdığım mesajımdaki fikrim daha da sağlam bir zemine oturdu. Sizin için çok üzülüyorum. Neyse ki sizin gibi her insan hür ve kendi doktorlarını seçme ve değiştirme hakları var. Doktorlar da çeşit çeşit, kimi referans alacağına insan dikkat etmeli. Bu arada size göre yine boyumu aşacağım ama bu veganlık tek başına yetmez sağlığınız için huzur şart, o halde sizin gibi vegan olmayanlarla da barışık yaşamanız dileğiyle. |
Alıntı:
Bilgi var, bilgiçlik taslamak var. İnsan olmak var, insansı olmak var. Sevmek var, seviyormuş gibi yapmak var. Sadece yarım yamalak, kulaktan dolma bilgilerle demagoji yapan ev hanımlarını artık muhattap almayacağım. Hekimleri, doktorları, bu toplumda gözümüzde çok büyütmemize gelince : https://www.medikalakademi.com.tr/si...CpyJ0.facebook Kadın hastadan, kadın doktora şiddet Aile sağlığı merkezinde doktora sözlü şiddet Hasta yakınlarından kadın doktora şiddet - Memurlar.Net Antibiyotik yazmayan doktor darp edildi - Şanlıurfa Haberleri İstifa ettiren rezalet... Doktoru saçından sürüklediler - Son Dakika Güncel Haberler Doktora şiddet kamerada (Video) https://www.medikalakademi.com.tr/sa...ica-nedenleri/ Bu linklerde gördükleriniz sadece şiddet vakalarının bazıları. Öldürülen arkadaşlarımızı hiç saymıyorum. Hekimler türk toplumunda baş tacı değil, hiç olmadılar. Dedim ya bilgi bir okyanus, o okyanustan bir damla alan kişi hemen kendini tıp otoritesi sanıyor. Keşke. Vegan olmayıp bu başlığa yazan şahıslara artık yanıt vermeyeceğim. Çünkü bu sadece vakit kaybıdır. Biricik ömrümün değerli dakikalarını bu insanları doğru yola getirmek için uğraşamam. Sağlık kendilerinin, bozdurup , bozdurup, istedikleri gibi harcayabilirler. "Gıdanız ilacınız, ilacınız gıdanız olsun." Hipokrat Sağlıkla ve sevgiyle kalın. |
Sevgili vegan arkadaşlar,
Türkiye'deki veganların neden, nasıl, ne zaman vegan olduklarına, hangi tür hayvan özgürlüğü aktivizminin daha ikna edici olduğuna dair veri toplamak amacıyla linkteki anketi hazırladım. Kendi ülkemizdeki İnsanlara nasıl ulaşabileceğimiz konusu aklıselimden ziyade veri gerektiriyor. Hazırlarken benzer uluslararası anketleri inceledim ve fikrine değer verdiğim birkaç arkadaşıma danıştım. Hazırlamak ayrı ama bu tür verinin toplandığı anketlerin değerlendirmesini yapmak herkesin işi değil. Bu değerlendirmeyi de farklı konularda birçok önemli çalışma yapan Sosyal Politika uzmanı İpek Göçmen yapacak. Sonuçları tüm ayrıntılarıyla paylaşacağız ve bir özetini yayınlayacağız. Zaman ayırıp düşünerek cevaplamanızı ve diğer veganlarla paylaşmanızı Türkiye'nin ve dünyanın güzel hayvanları için rica ediyorum. https://www.esurveycreator.com/s/9b385a1 |
Okumak isteyenlere bir hayvan sever ve vegan öyküsü
Koca yürekli melek adam: Gökçer Korkmaz Ayşe Armanın kaleminden :) |
2 Eklenti(ler)
Gerçekleri merak eden arkadaşlar
Forks Over Knives Belgeseli 2011 türkçe altyazılı olarak izleyebilirler. Farklı sitelerde bulabilirler. Ayrıca Sağlık Komplosu (What the Health) 2017 Eklenti 654734 Bu belgeselleri izlemek bir çok konuda insanı aydınlatıyor. Leonardo DiCaprio tarafından desteklenen film yapımcısı, zamanımızdaki en büyük sağlık sırrını ortaya çıkarıyor ve bu bilgiyi alan sanayi, hükümet, ilaç ve sağlık kuruluşları arasındaki gizli anlaşmayı inceliyor. Eklenti 654736 Sevgiyle ve sağlıkla kalın. |
Resmi Gazete'de yayımlanan Biyogüvenlik Kurulu kararına göre hayvan yeminde genetiği değiştirilmiş (GDO) 3 soya ve 1 mısır çeşidine onay verildi.
Biyogüvenlik Kurulu'na dört genetiği değiştirilmiş ürünün hayvan yemlerinde kullanımının değerlendirilmesi başvurusu Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği (BESD-BİR) tarafından yapıldı. Biyogüvenlik Kanunu‘na göre Türkiye’de GDO‘lu bitki ve hayvan üretimi ile GDO‘lu ürünlerin çocuk ve bebek gıdalarında kullanılması yasak. Ancak, Biyogüvenlik Kurulu 2011 yılındna bugüne kadar GDO‘lu 25 mısır ile GDO‘lu 7 soya çeşidinin ithalatına sadece yem amaçlı kullanılmak üzere izin verdi. Son kararla Türkiye’de hayvan yeminde izin verilen GDO’lu mısır ve soya sayısı 36’ya çıktı. Sevgiyle ve sağlıkla kalın. |
|
|
Çocuklar istediği diye bir mıktar mısır almıştım. Görüntüleri çok taze biraz tombul şimdiye kadar görmediğim bir mısırdı. Közledikten sonra yediğimde sanki şeker yiyorum diye düşündüm. GDO'lu mısır olduğu çok açık. Şeker şurubu yaptıkları tür şu anda evlerimize kadar girmiş durumda. Bu yıl çoğu şey ile birlikte mısır da ekemedim. Gelecek yıl mutlaka ekip en azından kendi yerli çeşitlerimizden yetiştirmeye çalışacağım. Hayvan yedikten sonra insanın bundan etkilenmemesi mümkün değil. Bizim ektiklerimiz dahi tozlaşma ile etkilenecekler.
|
|
Alttaki afişte şöyle yazıyor:
"People who consume 1.5 eggs per week have nearly five times the risk for colon cancer, according to a study published in the International Journal of Cancer" Sn Jezebel Türkçe'ye çevirmemiş ama ben yardımcı olayım, şöyle diyor: "International Journal of Cancer'de (akademik araştırmaların yayınlandığı bir dergi) yayınlanan bir çalışmaya göre, haftada 1.5 yumurta tüketen insanların kolon kanserine yakalanma riski beş kat daha fazladır." Bu dergi, büyük ihtimalle hakemli bir dergi olmalı. O yüzden, çalışmayı dikkate almakta yarar var fakat Sn Jezebel kopyala/yapıştır yapmayı sevdiği için, çalışmanın örnekleminden, içeriğinden bahsetmemiş. Makaleyi okuduysanız, lütfen ayrıntıları paylaşabilir misiniz Sn Jezebel? Bir de en önemli soru şu: Burayı okuyan insanların (pandaların okuma yazması olmadığı için belirtme gereği duydum), bu afişi dikkate alarak yumurta yemekten vazgeçtiklerini düşünelim. O durumda, yumurta yerine, B12 ihtiyacını gidermek için ne yemeleri gerekiyor? Yalnız, B12 iğnesini cevap olarak kabul etmiyorum çünkü doğal değil. Sn Jezebel cevap vermek istemiyorsa ve başka bir vegan üye yardımcı olabilirse sevinirim. B12 iğnesi olmayı reddedip aynı zamanda B12 eksikliğinden ölme riskini göze almak istemeyenlerin bunu bilmeye hakkı var. Alıntı:
|
3 Eklenti(ler)
Sn. birnefestoprak ben kaynakları verdim ve "buyurun okuyun ve kendi fikrinizi oluşturun" dedim.
Kimseye silah dayayıp vegan olmaya, şu veya bu tarz beslenmeye zorlamışlığım yok:p Kopyalayıp yapıştırıyormuşum :) O an o filmi izliyor veya o makaleyi okuyorumdur. Bu filmi veya makaleyi kaynak göstermişimdir :) Veganlığı ben icat etmedim, bunun temelini etik yönleriyle ve sağlık yönleriyle, ahlaki yönleriyle benden çok daha iyi anlatan saygı duyduğum insanlar var. Onlardan alıntı yapmış olabilirim. Bundan ticari bir kazanç sağlamadığım için alıntı yapmamın kime nasıl bir zararı olmuş olabilir:confused: Dünyadaki vegan tarzı yaşamı burada elimden, dilimden, kalemimden geldiği kadar, vaktim yettiği kadar tanıtmaya çalışıyorum. Siz bunun ne gibi zararlarını gördünüz ki? Var mı veganların veya kişisel olarak benim size dokunan bir zararımız :confused: Vitamin B12 eksikliğinin ortaya çıkma sebebi aşırı hijyenik koşullarda yaşıyor olmamızdan:) Eskiden insan bu kadar temiz değilken bizim bağırsaklarımızda da diğer vegan beslenen hayvanların bağırsaklarında olduğu gibi vitamin B12 üreten mikroorganizmalar vardı. Aşırı antibiyotik, antiseptik ve deterjan kullanarak bu mikroorganizmaları kendimiz öldürdük. Şu an bunun bedelini ödüyoruz. B12 ye gelince herkes iğne olmak zorunda değil, ağızdan alınabilecek formları da var. Ayyrıca B12 eksikliği çeken veganlıkla ilgili olmayan çok insan var. Midede eksik salgılanan bir İntrinsik faktör sebebiyle etle beslenenlerde de olabilir. https://tr.wikipedia.org/wiki/İntrinsik_faktör Ağızdan alınabilecek B12 formları Eklenti 655310 Eklenti 655311 Eklenti 655312 İki hasta arasında benden bu kadar :rolleyes: |
1 Eklenti(ler)
Öğlen oldu, bu manzara çok iç açıcı değil mi?
Eklenti 655313 Sevgi ve sağlık hayatınızdan eksik olmasın. |
Alıntı:
Alıntı:
Bir de, veganlığa geçiş yapmak isteyenler için, hap ve iğne dışında B12 kaynağı olarak önerebileceğiniz doğal besin kaynakları (kutulanmış ürün de olur) yok yani, öyle mi? |
Sn. birnefestoprak, bu agresif tutumun sebebi ne acaba:confused:
Karnivor olmak mı:confused: Vegan olmak isteyen olur, istemeyen de kendine bahaneler bulur :) Yumurtanın sigara ile kıyaslacak kadar zararlı olduğunu vurgulamak istedim. Sıkıcı uzun yazıları kimse okumuyor ama buyurun görsel. Bilimsel makale demişsiniz buyurun makale http://www.sciencedirect.com/science...21915012005047. B12 vitamini almamızın tek yolu kutudan bir tablet alıp yutmak veya ayda bir bir ampül Vitamin B12 kas içine yaptırmak. Ben biraz tembel olduğum için kas içine kendi kendime yapıyorum. Alıntı yapmanın kuralları varsa da ben onları bilmiyorum. Zaten kuralları çok takan biri de değilim. Bilimsel makale veya tez yazmıyorum. Hiç tanımadığım insanların uydurduğu kendi kurallarını bana dayatmalarına da aldıracak değilim. Biraz önce Cowspiracy: The Sustainability Secret (2014) adındaki filmi izledim. Türkçe altyazılı olarak farklı sitelerden izlemek mümkün. Çok faydalı buldum. Brezilyada büyükbaş hayvan üreticilerinin çevreci bir rahibe olan Sister Dorothy Mae Stang'i ve binlerce çevre aktivistini vurdurduklarını öğrendim. Bilimin sponsorluğunu büyük para babaları yaparken veganlığı ve çevreyi savunmak ufak tefek cılız sesli kadınlara kaldı demek ki. Susturamayınca sıkıyorlar kafalarına. Eski yöntem, fikirlere pranga vurulamadığı için onları üreten beyinleri yok etmek. Amazon ormanların %80 'i et sevenleri mutlu etmek için büyükbaş hayvan üreticileri tarafından yok edildi. Onlarda en çok parayı seviyor malüm. Varsın çevre yokolsun, varsın temiz su kaynakları azalsın, varsın oksijen rezervi azalsın, versın metan gazı salınımı artsın, varsın karbon ayak izimiz devasa olsun. Önemli olan Vitamin B12 ;) |
Yukardaki afişte yumurta-kanser ilişkisi bakımından atıfta bulunulan, International Journal of Cancer dergisinde yayınlanmış ve sizin de okuduğunuzu söylediğiniz makalenin yayın yılı, sayı no, sayfa no, yazar isimleri gibi bilgileri ya da makalenin özüne (abstract) ait linki yazabilirseniz okumak istiyorum. Siz bir makale linki göndermişsiniz ama açılmıyor.
|
Sn.birnefestoprak,
yarın çalışıyorum, siz kendiniz de şöyle bir arama yapabilir ve bu konuda ne kadar çok çalışma var görürsünüz. the relation of egg consumption to colon and rectal cancer rates Her okuduğumu bir yere not almıyorum, vaktim az. İngilizceniz benimkinden iyidir, sanmam zorlanacağınızı. |
Buraya neden yarım yamalak, kopyala/yapıştır bilgi bırakıp gidiyorsunuz? Filmi izlemişsiniz, afiş filme ait olduğuna göre, makalenin yazarlarını da filmde konuşturmuşlardır. Yazarların isimlerini not ettikten sonra internette taratıp makalenin en azından özünü okumamışsınız, buraya gelip üçüncü kişilere bilimsel makale üstünden sağlıkla ilgili tavsiye veriyorsunuz. Pes!
Alıntı:
|
Alıntı:
Bakın beyefendi yapmadım evet, buyurun siz yapın. Burada bulunan insanlar bilim adamı mı ki ben onlara bilimsel makaleler ve kanıtlar sunayım.:confused: Burada bulunan insanların anlayacağı dil sevgili hocamız Dr.Murat KINIKOĞLU'nun dili , videolarını sundum. Okuyup bilimsel özetler sunmak zorunluluğum yok. Bu agresyon ve ajitasyonla siz benim sunacağım herşeye muhalefet edeceksiniz nasılsa, neden kendimi sizin için yorayım, siz bir zahmet sağlığınızı korumak için araştırın. Çiğnenmiş hazır lokma beklemeyin, bilim parmağınızın ucunda, ulaşın. Ben çalışan bir insanım-8 saat, 1 saat ulaşım etti 9 saat. Geri kalan zamanımda sizi veganlığa ikna etmek için uğraşmıyacağım. Olmayın siz zaten vegan ;) Böyle iyisiniz. Ben ışık tuttum, aydınlanmak isteyen aydınlanmanın yolunu bulur, istemeyen de ışığı söndürmek için uğraşır durur. Dünyanın tüm rezervleri tükendiğinde zaten herkes mecburiyetten vegan olacak. İneklerle bir damla su ve bir soluk temiz hava için yarıştığınızda " keşke bu kadar inek" olmasaydı dersiniz. O güne kadar kibrinize doymayın. |
Burası chat odası değil. Hakemli dergide yayınlanmış akademik makaleden alıntı yapıyorsanız, sorulduğunda makale özetini de sunmanız beklenir. Ancak makaleyi kendiniz de okumadığınız için ne katalog bilgilerini verebiliyorsunuz ne de sorsam özetini çıkarabilirsiniz. Sağlıkla ilgili bir başlık altına kopyala/yapıştırlı, cafcaflı sözlerle bezeli magazinsel paylaşım yapmak kime ne yarar sağlıyor? Ancak sorduktan sonra, o da kenarından dolanarak birtakım kaynaklar göstermişsiniz.
- Konferans bildirileri - Popüler bir doktorun hazırladığı youtube videoları - İnternet makaleleri - Blog yazıları - Gazete haberleri - Hakemli olmayan dergilerde yayınlanmış bilimsel makaleler ve benzerlerinin bilimsel hiçbir geçerliliği yoktur. Yukarda alıntıladığınız International Journal of Cancer gibi hakemli dergilerde yayınlanan makaleler dikkate alınması gereken önemli bilimsel çalışmalardır ama bunlar da kanıt değildir. Aynı deneyi yapan doktorlar bir süre sonra başka bir deneyle bir önceki söylediklerinin yanlışlığını gösterebilir. Bilimsel çalışmanın devinimi bu. Murat Kınıkoğlu'ndan tekrar bahsetmişsiniz. Anlaşılan bu doktorumuz, Youtube'u seviyor. İyi bir doktor da olabilir ama bu videolar neyi kanıtlıyor? Bakın şurda bir "EN SAĞLIKLI KALP TSİMANE YERLİLERİNDE" başlığıyla bir klip yayınlamış: Klibin içerik açıklamasını da aşağıya aynen aktarıyorum: Bitkisel beslenmeyle kalp krizi riski ortadan kaldırabilirsiniz. Hayvansal besin tüketimi son derece sınırlı olan Tsimane yerlileri kalp krizi geçirmiyorlar. :) Yani diyor ki, Tsimane yerlileri çok az olsa da hayvansal besin tüketiyor. Niye? Acaba eczanede satılan haplardan, iğnelerden kullanmayıp B12 ihtiyaçlarını hayvansal besinlerden karşılıyor olabilirler mi? Şimdi siz konuyu getirdiniz yumurtaya kilitlediniz. Benim sorduğum soru yumurtayla ilgili değil ki. Sorduğum soru açık: Burda doğal beslenmeyle ilgili mesajlar yazıyorsunuz ama B12 takviyesiyle ilgili önerdiğiniz hiçbir ürün doğal değil. Hap ve iğne kullanmayacaksak, B12 ihtiyacımızı hangi doğal kaynaklardan karşılayacağız? Yumurta kanser yapıyor diye yemeyelim, tamam. Örneğin süt kanser yapıyor mu? Alıntı:
|
1 Eklenti(ler)
Yumurtayı Chia tohumları ile kıyaslamışlar
Öve öve bitirilemeyen yumurta gerçekten de müthiş bir kolesterol kaynağı Eklenti 655827 Sevgi ve sağlıkla kalın. |
Makalenin çevirisi: Vegan beslenme şekli hiçbir hayvanı ve hayvandan elde edilmiş hiçbir şeyi tüketmemeye dayanır. Bu yaşam tarzını savunanlar, Fransa’da küçük bir azınlığı oluştursa da, L214 (Fransa’daki vegan ve hayvan hakları kuruluşu) gibi bazı kuruluşların yayınladığı mezbahalarda ve hayvan yetiştirme yerlerinde çekilmiş şok edici videolarla kendilerini tanıtıyorlar. Tam olarak kaç kişinin bu yaşam tarzını benimseyip takip ettiğini değerlendirmek zor, ancak Fransa’da %100 bitkisel yemek yapan/satan gıda dükkanları son zamanlarda hızla artıyor. Xerfi’ye (Fransa’da ekonomik analizler yapan şirket) göre 2016’da bitkisel yemek yapan/satan dükkanlardaki artış %82’dir. Etin ve hayvansalların aşırı tüketiminin karbon açısından ve çevre için kötü olduğu bilinen bir gerçek, ama eğer yarın herkes vegan olsaydı gezegenimize ve insanlara nasıl bir etkisi olurdu?
1. Sera gazı %70 oranında düşer. Hayvan yetiştiriciliğinden ötürü %15 oranında sera gazı ortaya çıkıyor. Bu oran vegan bir dünya ile %70 oranında düşebilir. 2. İnsanların süreceği tarla oranı artar. Hayvanlar, enerjilerini yedikleri otlardan karşılıyorlar. Etten 1 kalori almak için 7 kalori bitkinin tüketilmesi gerekiyor. Hayvanların otladığı yerler yerine, oralarda bitki yetiştirilmesi gerekecek. O tarlalarda yemek için hayvanlar yetiştirilmezse, direkt olarak insanlar o tarlalardan beslenmeye başlayacak. O yüzden, tarlalar insanlara bitki sağlamak zorunda kalacak. 3. Aslında herkesin vegan olması zengin ülkelere yarayacak, fakir ülkelere değil! Çünkü bitkisel beslenme kalp rahatsızlıklarını ve bazı hastalıkları düşürecek ama zaten fakir olan ülkelerde kıtlık yaşanmakta ve hayvansal ürünleri yani balık, inek gibi beslenmeyi ortadan kaldırdığımızda bu kıtlık yaşayan kişiler direkt olarak ölüme bırakılacak. 4. Düzenli bir yetiştiricilik olmadığından inek, domuz, tavuk gibi hayvanlar kendi hallerine bırakılacaklar ve insanların yönlendirmesi olmadığından ölecekler. Hayvanlar ölecektir ama yine de yaşamaya devam edeceklerdir. Bugün yetiştiricilik dolayısıyla daha fazla hayvan var, ama aslında o hayvanlar da birşekilde en sonunda ölüyorlar yumurtladıktan sonra, et verdikten sonra. Evet, yaşamaya devam edeceklerdir ama çok düşük sayılarla devam edeceklerdir. Mesela, bu hayvanlar özel bir alana konulmuş hayvanlar olarak yaşayabilirler. (Videoda çitle örülmüş alan gösteriliyor.) 5. Hayvanların tüketilmediği bir toplumda, hayvanların statüsü ne olurdu ? Bu soru üzerinde filozoflar tartışıyor. Zoopolis kitabında yazar, tüketilmeyen hayvanlara çocuk veya engelli insan statüsü verilmesini öneriyor. Yazar notu: Tüm dünya vegan olsa, elbette hayvanların yaşamlarını buna göre planlamak gerekecek. Burada başta veterinerler olmak üzere herkese çok fazla görev düşecek. Haberdeki bazı bahanelerin ardına sığınmadan oluşturulabilecek vegan bir dünya mümkün. Kölelik de bundan 200 yıl önce normal karşılanıyordu. Kölelik bittikten sonra nasıl “Bu insanları ne yapacağız?” diye düşünülmediyse hayvanlara karşı da aynı özeni göstermeliyiz. Makale ve vidyonun aslı: Que se passerait-il si tout le monde était végan*? |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 11:25. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025