![]() |
Sevgili Fatih, yine muhteşem resimler eklemişsin.
Japon gülünle ilgili çalışmalarında kolaylıklar diliyorum. :D Altın kupa çiçeği çok güzelmiş. İlk kez görüyorum. Nasıl bir bitki, biraz anlatırmısın ? Kamelya ya benziyor yaprakları galiba. Çalı türü mü ? |
Alıntı:
Denizliye bir alışıyım dillere destan bir Fatih-bay tömürcek sayfası kurmayı düşünüyorum rengarenk, ben gelirken tohum kutumla bikaç ayrılamadığım çiçeğimi getircem zaten ilk gelişimde gerisini de kedi yavrusu gibi zamanla taşırım sonra beraber sayfa açarız belki ne dersin arkadaşım ;) |
Fatihcim yeni resimler de çok güzel yine ;) Japon gülü çimlendirme çalışmalarından birini eleyebilirsin çünkü ben gelince o saksıya ev sahipliği yapıcam bana çimlendirmeye uğraşma :D Sabriyeden de diktim bitane o büyük olandan hani gelirken getir demiştin ya diğerinden de getircem sana inşallah ;) Herşey gönlünce olsun görüşmek üzere ;)
|
Ellerine sağlık Fatih kardeşim. Hoyalarından sonra diğer çiçeklerine de hayran bıraktın beni.
|
Alıntı:
Bu sayfa işine çok sıcak baktım hatta olmadı balkon sayfalarımız birleştirilir tek başlıkta( Sn. Malina bana çok kızacak gene. Onca üye içinden fırlama fikirlerin neden sahibi bu, özel iletişimde bir başlık açınca acaba off gene ne derdi var bu çocuğun mu diyorlar ki. Senden çektiğimiz kadar kimseden çekmedik falan. Şaka tabi ki ya da böylemi neyse saka saka ). İyi dileklerin içinde ayrıca teşekkürler dostum. Japon gülü seri üretimine geçeriz olmadı :D Saksısı sende kalabilir ben ağacını alacağım zaten :p |
Alıntı:
|
ellerine sağlık muhteşem güzellikler gördük yine. çiçeklerin çok güzel tömürcekle sana şimdiden kolay gelsin diyor ve sayfanızı sabırsızlıkla beklediğimi ifade etmek istiyorum...
|
Alıntı:
Altın kupa sarmaşık oluyormuş. Bendeki daha yeni yeni büyümeye başladı. Kışın biraz hasar gördü uyanmayacak diye korkmuştum. Çiçeğinin güzel koktuğunu biliyorum. Antalyalı bir abim hediye etti. Yediveren dutla birlikte geldiler. :) Açıkçası çok yeni sayılırım bu bitkide ama uyandı ya şükürler olsun. :) :) Alıntı:
|
Fatih / Balkon
Merhaba Fatih Bey,
Benim de 3 tane Hoya Carnosa'm var (Türlerinin "Hoya Carnosa" olduğunu forumda bugün öğrendim). Bir tanesi evin içinde, 2 tanesi balkonda duruyor. İdeal olarak dışarda mı durmalılar yoksa içerde mi? Çiçek açmaları için ne yapmak gerekiyor? |
Alıntı:
Diğer nedende besin istekleri ve saksı boyutları. Saksı ideal boyuttaysa ve besin ihtiyaçları karşılanıyorsa açmamak için başka hiç bir nedeni yok :) Örneğin benim 3 hoya carnosayı tek kare saksıda birleştirdim. Yer darlığından böyle yaptım ve sanırım kökler saksıyı sardı ve çiçeklenmeye başladılar. Besin desteklerinide yapıyorum keyifleri yerine geldi hepsinin. :) |
3 Eklenti(ler)
O güzellik bu gun açtı :)
Kokusu miisss! :dilli: Stapelia hirsuta: Eklenti 430546 Eklenti 430547 Eklenti 430548 |
3 Eklenti(ler)
|
3 Eklenti(ler)
Sarı ve Pembe e millii,
Pembenin toprağını değiştirince kendine geldi bu yıl ilk kez bu kadar coşkulu çiçek açıyor. :) Eklenti 431043 Eklenti 431044 Eklenti 431045 |
1 Eklenti(ler)
|
1 Eklenti(ler)
Bugünün sürprizi kocaman çelik ve hatta üstünde çiçeği olan Plumeria :)
Çiçeklerimin odasında koku karışıklığı yaşadık bugün. :) Hoya ve plumeria kokuları birbirine karıştı. :) Eklenti 432957 |
Fatih / Balkon
Alıntı:
|
Alıntı:
Yarasa gübresini ayda bir kez uyguluyorum. Sıvı besini ise diatomitteki hoyalarımda her sulamada kullanıyordum. Ama topraktaki bitkilerde de kullandığım oluyor sıvı besini. İki haftada bir ya da ayda bir kez kullanıyorum onlarda da. :) |
4 Eklenti(ler)
İlk kez bu kadar güzel açıyor kendisi :)
Pembe E millii: Eklenti 435001 Eklenti 435002 Eklenti 435003 Eklenti 435004 |
2 Eklenti(ler)
|
Sevgili Fatih, bahsi geçen Japon gülünüze ve Plumerianıza maaşallah, hepsine maaşallah aslında. Plumerianın çiçeği ne kadar da zarif. Ruj çiçeği de çok ilginç, sarmaşık gibi ama aynı zamanda kohleriayı ve hafiften aslanağzını andırıyor çiçekleri.
Tömürcek önce Allah'a, sonra size emanet. Okula siz getirip götürürsünüz artık, yol iz bilmez oralarda bit kadar çocuk, zebil olmasın oralarda. Hadi bakayım, uslu uslu el elele tutuşup okula gidin, dışarıdan satılan bir şey alıp yemeyin, simittir, leblebi tozu filan:dilli: Adam elini yıkadı mı bakalım, değil mi?:dilli: |
Alıntı:
Tömürcek artık bana emanet. Kardeşim gibi hiç ayrı değil benim gözümde. Yaşıt olmanın verdiği bir ayrıcalıkta var tabi ki ve bu bana daha iyi hissettiriyor. Hani arkadaştan öte kardeş gibi Tömürcek artık bana. Zaten hep öyleydi. :) Açıkça söylemek gerekirse şu yaşıma geldim hala bunları düşünürüm: Alıntı:
|
Bu aslında cevabını (neredeyse) bildiğimiz bir sorudur - hayır, yıkamadı elbette. Parayı tuttu, simidi tuttu, cebinden para çıkardı, arada gitti çişini yaptı, o ellerle gene simit sattı. O değil de, leblebi tozu artık yok, çok eskilerde kaldı, çok güzeldir tadı - elleri pis satıcıdan alsak da, ama boğazına kaçırmayacaksın yerken.
Bir de bunu söylemezsem olmaz: şimdi buna benzer bir şey, sinir olurum. Bulaşık yıkadığı bulaşık süngeriyle tezgahı silerler, bazen kimisi aynı süngerle ocağı siler. Nasıl sinir olurum, herşeyin yeri ayrı, tezgahı- ocağı o süngerle silemezsin! Bir de, bulaşık yıkadığı, elini yıkadığı o mutfak lavabosunda yıkar kimisi yeşillikleri, marulu, taze soğanı filan, o lavabonun içinde! Ne sinir değil mi? Kardeşim al oradan bir leğen, önce bir iki su yıka, akıt, doldur suyu leğene, bas sirke ve tuzla, beklet, bir iki su daha tek tek yıka. Lavabonun içinde yıkamak ne! Küreği vuracaksın ağızlarına bunların. Ve de konuyu derhal kapatayım. |
Pirpirikli vede bir o kadar hijyenik Cymbelina'cım , :D
Keşke herkes bu kadar özense sattığı yiyeceklerin temizliğine. İnsan sağlığı herseyden önemli . Bu arada leblebi tozunu özleyenlerden biri de benim. :( |
Sevgili Fatih,
Ben de bir e-milli hayranı olarak millilerine bayıldım. Çok canlı ve sağlıklılar. .Maşallah diyelim...Tebrik ederim seni. |
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Evde de yapılabilr havanda, ama dışarıdan pis satıcıdan alınan daha lezzetli olurdu:dilli: Ayrıca küçük çocuk olmak gerek onu sevmek için, hiç yememiş insana garip gelebilir. Ayrıca pipetle deneme bence, boğazına kaçar. Gerçi o minik poşetleri kafamıza da diktiğimiz olurdu. Bir de lacivert kova gibi bir şey de sözde dondurma satan bir adam vardı, külaha beyaz top gibi bir şey koyardı kaşıkla ama ondan hiç yemedim sanırım. Sen şimdi o lacivert kovalı adamı da biliyorum deme bana!:dilli: Dip not: leblebi tozuna aynı zamanda kavut deniyordu galiba. Dibin dibi not: Fatih, dışarıda artık satıldığını sanmıyorum, bulamazsınız. Evde havanda iyice toz haline gelecek şekilde, un gibi dövüp toz şeker ekleyip biraz daha dövün. Belki seversiniz. |
Alıntı:
Leblebi tozuna kavut dendiğini ilk defa duyuyorum bizde patlamış mısıra kavuk denir onu duyan var mı ki?;) |
İlla laf yetiştireceksin değil mi bana?:) Biz senden daha eski nesiliz, hatırlatayım.
Patlamış mısırı duymamıştım. Ama benim dediğimde, örneğin alafranga takılacaksan kavut, alaturka ise gavut deniyordu galiba. Bir de gene böyle pembe ve beyaz renkli simit şeklinde (şekerli olduğunu düşündüğüm) bir zamazingo daha satılırdı, ondan ömrümce hiç yemedim biliyor musunuz? Hep çok merak ettim, ama her seferinde ya tadı kötüdür ya da ne bileyim pistir filan diye mi artık almadım. Ama elleri pis satıcının sattığı pamuk şekerine kimse hayır diyemez, o yinir yani:D Ama işte o pembe-beyaz simit halen bak aklımda kalmış. Sora işte kantin denen olgu gelişti, ardından fast food. Tömürcek sen ağaçtan akan reçineye benzer bir şey vardı ondan yedin mi çocuğum? Ben yedim ve de seni geçtim işte, heheyt. Ama tadı tuzu yoktu, adını da unuttum. Neyse, konuyu çok dağıttım, herkes affetsin. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 11:10. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025