Sûz-i Dilârâ / Balkon, ev

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi SDurul

Sûz-i-Dilârâ'cım, aslında gündüz uzunca bir mesaj yazmış, gönderemeden elektrik kesintisi nedeniyle tamamlayıp gönderememiştim.

Bitkilerinin sen yokken bozulmamalarına çok sevindim. Bakan komşunu tebrik etmek gerekir aslında. Ben bile buradan, ''bu kız gideli epey oldu, eyvah gitti yavrucuklar,'' diye tasalanmıştım. Neyse ki seninkiler, sen yokken güzelliklerine güzellik katmışlar. Maşallah

Bir sorum olacak, hoyalar gördüğüm kadarıyla açıkta ve yaprakları yemyeşil. Benimkiler tül arkasından bile tüm öğleden sonra güneşte oldukları için yaprak sararttılar. Bulundukları yere güneş ışığı gelmiyor mu?

Sağlıkla, huzurla keyfini sürmeni dilerim. Sevgiler...

Ablacım üzüldüm, uzun mesaj okumayı çok seviyorum, hele ki mesaj senden geliyor olunca bitkilerimizle birlikte bu sayfalarda anılar biriktiyoruz aslında küçük küçük konu dışı notlarla.

Bitkilerim sağlamlar ama sıcaklar perişan ediyor zavallıcıkları. Biz bile içeride buhar olup uçacakken onlar dışarda saksıların içinde sıcak tarafından köşeye sıkıştırılmış durumdalar

Soruna tam cevap verebileyim diye geç yazdım çünkü balkona düşen ışığı sana tam tarif edebilmem için gözlem yapmam ve saat tutmam gerekiyordu. Balkonun mumların da bulunduğu tarafı kuzeye bakıyor.

Güneş tam kuzey ve doğunun kesiştiği köşeden doğuyor ve doğuya ve tepeye doğru kayarken 3,5 saat civarı sabah güneşi alıyor. Burada sabah güneşi bile korkunç sıcak ama mumların hemen üzerinde balkon demiri var ve bu demir güneşin köklere gelmesini ve yakmasını engelliyor.

Bir de eğik akşam güneşimiz var aynı bölüme gelen. O kadar güzel ki ben bu ışığa hayran kaldım. Kızıl-sarı, yakmayan, bunaltmayan sadece ışığıyla aydınlatan. Kısacık belki yarım saatçik balkonuma uğrayıp binaların arkasında kayboluyor.

Not: Menekşelerim de aynı balkon demirinin altında ve aynı güneş ışığına maruzlar. Bu bölüme taşıdığımda zaten hasta olanlar kurudular, geri kalanı sıcaktan ilerlemeyi durdurdular ama yaşıyorlar.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi YeniGine

Maşallah maşallah sevgili Sûz-i Dilârâ balkon tertemiz ve harika görünüyor, çiçeklerin coşmuş; hoşgelmişsin. Emeklerine, gönlüne sağlık.

Teşekkür ederim YeniGinecim

Balkonun temizliği o kadar zorluyor ki çocuklarla ancak onlar uyuduktan sonra akşam 22.00-01.00 arası temizleyebiliyorum. Ama sabah temiz balkona uyanmanın rahatlığı da başka oluyor. Elime makineyi alıp çiçekleri inceleye inceleye fotoğraf çekmek çok zevkli Tabii sonra bu kadar çekilmiş fotoğrafı seçip ayarlayıp siteye ekleme işi var. Bende hepsi törene dönüşmüş durumda. Büyük bir ciddiyetle, eşimin dalgacı sözlerine cevap yetiştirerek ve çocukların engellemelerinden sıyrılarak ...

Tabii bu söylediklerim aşırı sıcaklar bastırmadan önceydi bu aralar balkona pek çıkamıyorum -sulama dışında-. "Ağustosun yarısı yazdan yarısı kıştan" derler bu söz burası için geçerli mi bilmem ama havalar azıcık serinlesin balkonumda yeniden yapılanmaya gideceğim inşallah.

[Sûz-i Dilârâ]

Yaz sonundan itibaren açmaya başlayıp bütün eylül boyunca ve ekimin birazcık başına kadar durmadan çiçeklendi. Sardırdığım pencere bütün gün açık olunca akşama kadar salonumu mis gibi parfümlü kokusuyla doldurdu.
İlk çiçeğini koklayınca kokusu tanıdık gelmiş ama ne olduğunu çıkaramamıştım. Sonra hatırladım. Yabanî sümbülün yoğun kokusunu aldım sellukada. Yaz sonu sümbülü koydum adını da. Ya Rabbî, peşinde koştuğum kadar varmış bu güzel koku, yıllar sonra muradıma erdim ve sellukanın o muhteşem kokusunu da doya doya kokladım. ahmeter adlı değerli üyemize her gün teşekkür ettim içimden

Bu fotoğraflarda daha çiçekleri az, sonraları daha yoğun açmıştı ama aşırı sıcaklardan balkona çıkmak ne mümkün.

[Sûz-i Dilârâ]

Bu kohleria'yı eşimin okulunun bahçesinden aldım. İyi ki ertelemeden almışım. Sonradan tamamını sökmüşler. Rengi hoşuma gitti, ilk defa kırmızıdan başka rengini canlı gördüm


Bu zambaklarım da güzel kokularıyla beni mest edenlerden. Şimdi suyunu kestim. Hâlâ yeşil, inşallah soğanları kaybetmem. Güzeller güzelim.


Salonumun bir başka koku nöbetçisi. Ferah kokusuna hayran olduğum güzel, birbiri ardına açan çiçeklerinin parfümüyle salonumu doldurdu.

Veda ettiğim sardunyalarımdan. Otuz küsur sardunyadan geriye dört beş tane bir şey kaldı. Sardunya almayacağım artık çok çok sevmeme rağmen. Sıcaklar kavurdu, yarı gölgedekiler bile öldüler.


Yazdan kalma fotoğraflarımla içinizi ısıtmışımdır umuyorum.

[Sevgi Durul]

Tabii ki içimiz ısındı, yaza daha bir özlem duyduk, sevgili Sûz-i Dilârâ. Sellukan ne kadar coşmuş öyle, ne güzel kırmızı örümcek falan da gelmemiş. Benim bu sene zararlılardan yana şanslı yılımdı. Artık şanslılık mı, yoksa şanssızlık mı o da ayrı bir konu. En çok unlu bitten çektim. Şimdilik temizlendi gibiler ama her an tetikteyim.

O kohleria dediğin bitki sanırım achimenes, çok sevdiğim bir bitki. Rizomlarını almıştım yeşertemedim. Daha sonra sayın alys rizom olarak değil de bitki olarak gönderdi, onların sadece beyazını açtırabildim, daha sonra da kaybettim.

Seni tekrar burada gördüğüme sevindim. Paylaşımlarının devamı dileğiyle... Sevgiler...

[Sûz-i Dilârâ]

Dün fotoğrafları eklerken aklımdan geçiyordun ablacığım. Bende ne kadar çok SDurul çiçeği varmış diye düşündüm hep. Senden gelenler -telgraf dışında- sapasağlam duruyorlar, o kavurucu yaz onlara bir şey yapamadı, maviş bile yaz sıcağında açmaya devam etti Onların fotoğraflarını da birer ikişer eklemeye devam etmeyi umuyorum.

Sellukamı budadım şimdi dinleniyor. Bol bol tohum da aldım Birkaçını çimlendirmeye çalışacağım. Bakalım olacak mı

Bitlere gelince benim de bu ara unlu bitlerle başım dertte, kalonchoelerimi(?) ve mumlarımı sarmışlar. Çiçek tomurcuklarını incelerken dikkatimi çekti meğer sarmış gitmiş, yapraklar sık olunca da fark etmemişim. İki tanecik -senin gönderdiklerin- mum çiçeklerim de öyle. Hemen temizlik harekâtı yapıldı. Ben de senin gibi tetikteyim

[Sûz-i Dilârâ]

SDurul ablamdan gelen mumlarım. Havalar serinleyene kadar balkondaydı. Sonra içeriye aldım. Sobalı odanın yanındaki oda sıcaklığı iyi, güneş de alıyor. Enzimli sudan da veriyorum.


Şimdi daha da büyüdüler.

[Sûz-i Dilârâ]

Tohumdan yetiştirdiğim orkide ağacımın fotosunu eklemeyi unuttum.

[u-m-u-t]

çiçekleriniz çok güzel güle güle büyütün

[Sûz-i Dilârâ]

SDurul ablamdan gelen iki minicik maviş çeliğinden üç saksılık maviş çıktı.
Saksılara böldüm, iki komşuma da çelik verdim.

[yasin-71]

bende aranıza yeni katıldım *** bende sizler gibi güzel işleri çıkartırım

[pınar59]

Niye olmasın sn yasin 71 bizim kuzuları mız var sn Galip Kuzucunun sayfasını ziyaret etmeni öneririm kolay gelsin evlat.

[Sûz-i Dilârâ]

İki saksı ful arap yaseminlerime harika ötesi simsiyah toprak, perlit, torf ve cürüf karıştırdığım saksıya geçirdim. Tabii budadım ve odunsu dalları atmaya kıyamayarak çelikledim ve aynı saksıya diktim, çelikleme zamanı sonbahar diye geçiyordu ama ben bir ihtimal tutar diye diktim.


Boş görünen iki saksıda ylang ylang tohumları ekili bir sene oldu, eninde sonunda çimlenecekler diye inat ettim, sanırım onlar da benimle inatlaşıyorlar, bakalım kim kazanacak


Su yaseminlerim, büyümeleri yavaş olsa da aşırı sıcaklarda bir ara kuruyacak gibi oldularsa da minicik canlarına rağmen hayata tutunma konusunda oldukça iradeliler Kuzucuklarım benim İyice toparlansınlar ruhları bile duymadan saksılarını değiştireceğim.


Erlicheer nergislerim, karaburun nergislerim çiçek açtı, geçti bile.


Bebek frezyalarım, yaz sonu ilgilenecek durumda olmamama (ne çok ma oldu) rağmen sonra pişman olurum diye zor bela kalkıp alelacele hazırlanmış bir toprağa tohumları öylesine serpmiştim. Sulamalarını yapmadığım için tohumlar toprakta öylece beklediler. İyileşince enzimli suyla düzenli suladım ve onlar da dört ay içinde bu boya geldiler.

[Sûz-i Dilârâ]

Minik hercailer çimlendi zor bela Büyük olan ot, ilk o çimlenmişti ve ben hercai çimlendi sanıp sevinmiştim, o sevincin hatırına yolmadım


SDurul ablacığımdan gelen mum, rakamlarla dolu bir adı vardı


Güney balkondaki soğanlılarıma genel bir bakış


Mezarlık kenarındaki büyük bir meşe ağacının altından aldığımız toprağın içinden bir yasemin çeliği çıktı, filizlenmiş ama henüz köklenmemişti. İnşallah beyaz yasemindir diyerek diktim.


Annesinin üçü çevgilisi (küçük sevgili) ve kalonşolar Benimle birlikte balkona çıkar çiçeklerime bakar, "anne gaptüşlel (kaktüs) elime batal, dokunma anne elini kanatıl" diyerek beni uyarır Kızımın çiçek sevgisi koparmak şeklinde o da sitede benim sayfamdaki çiçekleri tanıyor "anne şenin çiçein mi , oooş ka (oğuz kağan) bak bak annemin çiçeii"

Geçenlerde ikisine de birer saksıya ceviz ektirdim, ellerinden tutup sürahiyle sulattırdım. çimlendirirsek yazın köye götürüp toprağa geçireceğim, çocuklarımın birer ağacı olsun. Keşke doğduklarında dikebilseydik yaşıt olurlardı şimdi çocuklar ağaçlardan üç yaş büyük olacak.

[Sevgi Durul]

Maşallah Oğuz Kağan'a, büyümekte cevizleriyle yarışsın. Çok ağaçlar yetiştirsin.

Çok rakamlı mum, Hoya pubycalix GPS 282. Sevgili Maki'ciğimden hatıra.

[Sûz-i Dilârâ]

Amin ablacığım bütün çocuklar için inşallah

Mumun ismini ilk yazdığında NASA'nın yeni keşfettiği yıldızlara, galaksilere verdiği isimlere benzetmiştim, böyle isim mi olur demiştim, nasıl aklımda tutacağım ben bunu şimdi diye hafiften isyan etmiştim

Fulün için tavsiyede bulunmak isterdim ama yanlış bir şey söyleyip bitkini kaybetmenden korkuyorum, benim budama ve saksı değişimi işim tamamen içgüdüsel
Canlılardaki hayatta kalma içgüdüsünün gücüne ve şubat ayının (iç bölgeler için mart) tılsımına inandığımdan böyle yaptım.

Şubat ve mart aylarının beni çok etkileyen bir elektriği var, sanki tabiata da aynı şeyi yapıyorlar ve bu aylarda ekilen tohum, budanan ağaç bir şekilde hayatta kalmayı başarıyor Bilmem anlatabildim mi

[sevgihoca]

Oy,kalanşolarınızı çok seviyordum ama küçükleri daha çok sevdim.Hele o konuşmalara bayıldım.Maşallah,Allahım uzun ömürlü etsin ikisini de,sizleri de.

[Sûz-i Dilârâ]

Adeniumlarım bir süredir yaprak sarartıyordu, son olarak açmak üzere olan tomurcuklar da dökülünce bu sabah kolları sıvadım. Çocukların önüne hazırladığım kuruyemiş tabağını koyarak onları saf dışı ettikten sonra çalışmalara başladım

Obesium'un kökleri oldukça kalınlaşmıştı. Budama işlemini yaptıktan sonra saksının yarısına kadar adenium toprağını doldurdum, bir sıra cüruf yerleştirip kökleri cürufun üzerine yerleştirdim ve saksının kalanını da toprakla doldurduktan sonra üst kısmı da cürufla kapatıp suladım.


Diğer adeniuma da aynı işlemi uygulayarak saksısını değiştirdim. Sobalı odanın yanındaki odayı çok seviyorlar, güneye bakan ve güzel güneş alan bir penceresi var oraya yerleştirdim.

[cengizildas]

Sn. Sûz-i Dilara, kullandığınız isim III. Selim'in Türk Sanat Müziğine kazandırdığı bir Makam ismidir. Böyle güzel bir ismi düşündüğünüz için sizi tebrik ederim.
Çiçekleriniz çok güzeller, ama onlardan çok çok daha güzel olanlar, evinizin gerçek çiçekleri, evinizin neş'eleri. Allah analı-babalı büyütsün.
Sağlıcakla, mutlulukla, huzurla kalın.

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi sevgihoca

Oy,kalanşolarınızı çok seviyordum ama küçükleri daha çok sevdim.Hele o konuşmalara bayıldım.Maşallah,Allahım uzun ömürlü etsin ikisini de,sizleri de.

Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için

[Sûz-i Dilârâ]

Orijinal Mesaj Sahibi cengizildas

Sn. Sûz-i Dilara, kullandığınız isim III. Selim'in Türk Sanat Müziğine kazandırdığı bir Makam ismidir. Böyle güzel bir ismi düşündüğünüz için sizi tebrik ederim.
Çiçekleriniz çok güzeller, ama onlardan çok çok daha güzel olanlar, evinizin gerçek çiçekleri, evinizin neş'eleri. Allah analı-babalı büyütsün.
Sağlıcakla, mutlulukla, huzurla kalın.

Güzel sözleriniz, iyi dilekleriniz için teşekkür ederim sn. cengizildas, bilmukabele

[Sûz-i Dilârâ]

Aile fotoğrafının yeni kareleri. Aslında salon bitkileriyle aram pek hoş değildi ama...
Bu konudan esinlenerek alındılar eve: http://www.agaclar.net/forum/bitkile...tm#post1441148

Bizim ev cadde üstünde, gün içinde geçen araba sayısı belli değil, yalnız motor seslerinden bir ara kafayı üşütecek hale geldiğimi söyleyeyim siz anlayın.

Bu yüzden çocuklarımı düşünerek bu bitkileri aldım, daha da alacağım. Bir de sevgili A_NOMAD'ın bahsettiği peru mumu vardı, o da evdeki elektromanyetik enerjiyi emiyormuş yanlış hatırlamıyorsam öyle demişti, bulamazsam kapısını çalmayı düşünüyorum


Diyeceksiniz ki görmemişin kalonşosu olmuş ama ne yapayım çok güzeller, sıfır ego, sıfır kapris ve böyle güzel çiçekler.



Senede bir defa, bir haftalığına açsalar da dünyanın sonuna kadar insanoğlunun vazgeçilmezlerinden olarak kalmaya devam edecekler bence


Frezyalar da tomurcuğa geldiler iki haftadır. Karaburun, sümbül derken sırada frezyalar var, muhteşem kokularını almak için sevgili burnum sabırla bekliyor

[Sûz-i Dilârâ]

Bu da çiçek açan sukulentlerimden

[A_NOMAD]

Orijinal Mesaj Sahibi Sûz-i Dilârâ

...Bir de sevgili A_NOMAD'ın bahsettiği peru mumu vardı, o da evdeki elektromanyetik enerjiyi emiyormuş yanlış hatırlamıyorsam öyle demişti, bulamazsam kapısını çalmayı düşünüyorum...

Evet, Peru mumu'nun (cereus peruvianus/jamaracu monstrosus) hakkında ortamdaki elektromanyetik kalıntıları temizlediği yönünde iddialar var.

Gerçekten öyle bir kabiliyeti var mıdır bilmem ama pek şirin bir arkadaş olduğu kesin ve placebo etkisiyle bile olsa (gerçek etki de olabilir, dediğim gibi hakkında iddialar var ama doğru olup olmadığını bilmiyorum) insanı rahatlatıyor.

Aslında beni bütün bitkiler rahatlatıyor ama eşim bu kaktüsün etkisine cidden inandığından olsa gerek, sayesinde baş ağrıları neredeyse son buldu

[Sûz-i Dilârâ]

Sizlere biraz seyirlik ekleyeyim

[Sûz-i Dilârâ]

devam edelim

Birazı da kaktüs-sukulent sayfamda

[Sûz-i Dilârâ]

Fazla sümbülteber soğanlarım, 95 litrelik saksıya dikim yaptım, bunlar kaldı şimdi yeni bir saksı ayarlayıp bunları dikmek lazım. Yeşil görünen soğan pembe sümbülteber, geçen sene sayın telato göndermişti bu sene anaç olmuş ve yavru vermiş, bakalım çiçek de verecek mi?
Diğer fotolar da kuru balkondan manzaralar, bu sene ağırlık kaktüs-sukulent grubunda, saksılar büyütülünce iyi yer kaplar oldular, kısmetse seneye saksıları değişmeyecek Saksı değiştirmek epey uğraştırıyor.

[Sûz-i Dilârâ]

Serada görünce dayanamayıp aldığım gardenyam, bendeki ilk çiçeğini açıyor.

Acemilik zamanlarımda almış ama yaşatamamıştım bu yüzden de önyargı oluşmuştu, önyargıları kırma zamanı deyip aldım.

Özel toprak getirttim, toprak saksı aldım, haftada bir kere birkaç damla limon suyu damlattığım suyla suluyorum O da karşılık olarak bana bir çiçek açtı

Tomurcuğunu açarken bile ayrı güzel, bir başka güzel tarafı tomurcuğu solup kahverengileştiği zaman bile kokmaya devam ediyor


Yabanî sümbüllerim de son tomurcuklarını açıyorlar, artık zamanları geçiyor.



Mis kokulu beyaz şebboyum; iyi ki almışım seni...


Bir adet de küçük çiçekli siklamen ekleyelim tamamdır.

[Sûz-i Dilârâ]

Ekildiklerinin üçüncü gününde bebek şebboylarım ter-ü taze tohumlar olunca sıcak ve nemi görür görmez başlarını çıkarıverdiler.

Canım SDurul ablacığım sana Tarsus dolusu sevgiler

[Sûz-i Dilârâ]

Ylang ylang tohumlarını ekili oldukları saksıdan çıkarıp minicik saksılara tekrardan ektim ve altı delik pet bardakları üzerlerine kapatarak sera yaptım. Saksıları ve bardakları toprağa gömdüm. Selluka saksısına verdiğim sudan sulanacaklar.



İsmini bilmediğim ve saksıları dar geldiği için selluka saksısının dibine taşıdığım sukulentim sarı minik bir çiçek açmış.


Frezyamdan sarı çiçekler...


Geçen yıl sayın telato'dan hediye gelen kırmızı glayörümü derin saksısı olsun diye hanımeli saksısının dibine diktim. Kese kâğıdındayken bile yeşermeye başlamıştı, toprağa geçirdikten sonra hemen uzayıverdi.