İngiltere'de yetişen pink lady türüne benzettim ben Güler abla, maaşallah çok güzelleri ;)

Kısa sürse de iri iri yağan dolu ve durmak bilmeyen yağmur bahçede ufak tefek hasar yaptı.
Ağaçlarda dolu dolu olan elmalar rüzgarın tesiri ile çok döküldü ama hâlâ ağaçta bir yığın var. Sanırım bu sene elma senesi, komşulara dağıt, eşe dosta, çoluk çocuğa gönder gönder gönder bitmedi. Sıra geldi " elma sirkesi nasıl yapılır " başlığını okumaya.

malina'nın hediyesi de yağmurları mı bekliyordu acaba? ;)

Şu clematisleri anlamak zor... güle sarılı olan da başladı yeniden açmaya üzerinde de 7-8 daha tomurcuk var.

Kim ne derse desin güller yağmur altında da olsa kar altında da açmak istedikleri zaman hiç nazlanmıyorlar...

Armandii'den hazırlayacağı çelikleri talep eden arkadaşlara yollayacağım ama bazı clematislerimden havai daldırma ile üretmemi talep eden arkadaşlarım da var.
Kendim için de bu tür çoğaltma yapacağım ve konuyu iyice araştırdım, hocamız Mine Pakkaner'in mesajı ile yola koyuldum, yapacağım işleri sizlerle de paylaşırsam belki faydam olur.

Sevgili Mine Hanımın konu ile ilgili mesajı

Havai daldırma yapacağım clematis türü ve kökler

Köklere yakın yerden çıkan taze dallar

Köklere yakın yerden çıkan filizlerden yapacağım köklendirme

Seçilen dal

Seçilen dal üzerinde keskin bir bıçakla dalın ortadan ikiye ayrılması, yarılması.

Yarılan dal üzerine mantardan korunması amacı ile bir fungasit ve çabuk köklendirmeyi sağlamak amacı ile kök hormonu sürülmesi.

Yarılan dalın birbirinden ayrı tutulması için araya bir kürdan veya ince dal sıkıştırılması.

Çeliğin dal ile beraber hafifçe kırmadan hazırlanan saksıya yerleştirilmesi (saksı sabit tutulacak)

Saksı içine yerleştirilen çelik üzeri örtülüp, yerinden oynamaması için üzerine küçük bir taş parçası konulur.

Ondan sonra can suyu verilip toprağın hafif nemli kalması sağlanır.

dış kabuğunu biraz soysanız daha iyi ve çabuk kök oluşturmazmıydı. Ben çoğu havai köklendirmelerimde dış kabuğunu biraz soyuyorum.

Güler abla senden bir ricam olacak. Mart sonundan kasım başına kadar senin bahçene çadır kurup orada kalmak istiyorum. :D:D 281 sayfa 8415 gönderinin hemen hepsini okudum. Ben böyle güzel bahçe ömrümde görmedim. Çadırda kalırım yeme içme hiç sorun değil. Bütün ekim dikim söküm işlerine yardım ederim hemde hiç bıkmadan usanmadan. O ayrık otlarını bile tek tek ellerimle sökerim sen yorulma diye. :D:D lütfen kabul et :D

Verdiğiniz bilgi için teşekkür ederim, yazdıklarım araştırarak elde ettiğim bilgiler henüz daha yapmadım. Bu doğrultuda yapacağım, önerinizi de tatbik ederim, sağ olun.

Sevgili Benol Hazaroğlu'na clematis sieboldi'den havai çelikleme yapacağıma söz vermiştim.

Bu gün clematis Armandii çeliklerin hazırlarken ona da el attım.
Önce ziraatten çelikler için özel torf aldım.
Elimde kendi hazırladığım köklendirme suyu vardı ama daha garanti olsun diye köklendirme hormon tableti de aldım.
Sieboldi'den hem havai köklendirme yaptım hem de saksı ve poşete çelik daldırdım. Artık hangisi yanıt verirse sevgili Benol hepsi senin. Umarım başarılı olurum.

Perlit ile karıştırdığım torfu saksılara koydum. Saksının birini sieboldinin köküne yerleştirdim. Sieboldiden ayırdığım bir dal üzerinde çelik yapacağım yeri hafifçe yararak arasına kürdan soktum ve köklendirme hormonuna batırdıktan sonra saksı içine yerleştirdim. Bir de yapraklı bir dal üzerinde aynı işlemi yaparak toprağa daldırdım.
Üzerine hafifçe biraz daha torf koyarak dalların oynamaması içim üzerlerine küçük taş parçası oturttum.

Bundan başka bir tane poşet bir de saksı içinde birkaç çelik hazırladım.
Poşet içindekinde köklendirme hormonu olarak söğüt suyu kullandım.



[ATTACH][/ATTACH]

Sevgili Benol, FatihBahçe gelelim soruma; havai köklendirme yaptığım saksı, yine saksı içindeki sieboldinin içinde.
Sieboldi saksısı büyük ve uzun bir saksı, yaz kış aynı yerde durur, hemen balkon kenarında balkon çatısı altında kalmıyor yani hem yağmuru hem de karı dolu dolu alıyor.
Bu havai köklendirme yaptığım saksıyı böyle mi bırakacağım yoksa üzerine baloncuklu bir poşet geçirmem gerekecek mi İstanbul'a dönerken?

Havai köklendirme yöntemini clematislerde hiç uygulamadım. Üretimi çelik alarak sera ortamında yapıyorum.

Ancak yurt dışında uygulayanlar var. Uzun süre poşet içersinde havasız kalması bana doğru olmaz gibi geliyor.
Bir keresinde daldırma yöntemini denedim. Bitki hastalandı ve tüm bitkiyi kaybettim.
Zaten solgunluk ve mantar hastalıklarına duyarlı bitki, sarsıldığında hastalıklara daha hassas hale geliyor.

Merhaba güler hanım

Ben de aynen sizin yaptığınız gibi yapıp poşet geçirmiyorum. Sadece toprağa gömdüğüm dalı biraz sabitliyorum siyah saç Tokasını biraz açıp veya bir küçük taş koyarak. Uzunca bir dalı saksıya daldırıyorum daldırdığım kısımda yaprak çıkacak yerlerine çok az çentik atıyorum. Ana bitkiden ayırmıyorum. Uç kısmı toprak dışında kalıyor. Hiçbirşey örtmüyorum. Clematisin dibinde duruyor. Ben 6 ay bekliyorum. Size görsel bulup atacağım.

Fatih bey görseli atmış aynen ama ben kürdan geçirmiyorum çentik atıp sabitliyorum.

merhaba güler hayırlı akşamlar ..bahçeniz şahane hele bu sarı sarmaşık glleri bayıldım remen..anlatamm bu güzel bahçeyi resimle gezerken bile acaba diğer sayfalarda neler var diye merak içindeyim kimbilir canlı hali nasıl güzeldir..özel den görüşebilirmiyiz mümkünse ablacım...

Bu sabah balkona biraz erken çıktım, niyetim atlasların, lisilerin saksı içinde çıkan otlarını temizlemek sonra da balkonu yıkamaktı.
Bir ara karşı dağlara bakarken karşımda denizi gördüm(!)
Manzara o kadar güzeldi ki, köy merası üzerine çöken sis aynen deniz gibi göründü gözüme, hemen fotoğraf makinesi kapıp geldim birkaç fotoğraf çektim.

Sabah deniz olan yerde akşam güneşin batışı ve anız yakılması.

Rapunzel'in saçlarını hatırlatıyor bana....

Balıkesir toplantısında sevgili S.Durul minnacık bir kök vermişti.

Stevia şeker otu aldı başını gidiyor, üçüncü kez saksı değişimi yapıyorum. Bu sabah farkettim ki çiçek tomurcukları vermiş ve birkaç tanede minik minik beyaz çiçek açmış.

Ben onları budamaya niyetlendikçe çiçek açarak bana engel oluyorlar.

Her sabah bahçeden çıtır çıtır biber toplayıp kahvaltıda yiyoruz. İstanbul'a döndüğümde kahvaltı sofrasında en çok bunları arayacağım galiba. (Tek sapta iki biber)

Ebatları küçülse de güller açıyor.....

Çok güzel,huzur verici bir bahçeniz var. Orda olmayı ne kadar çok isterdim.

Artık sezon sonu geldi, biz de yavaş yavaş İstanbul'a dönme hazırlıkları yapıyoruz.
İnşallah seneye yolunuz düşerse bekleriz.

Sonbahar geldiğinde bahçesi olanlar, bahçesine sebze ekenlerin meyve ağaçları olanların hiç işi bitmez. Havalar da güzel giderse milleti sarar bir hamaratlık.
Sebzeler toplanır, salçalar, konserveler, meyve suları hazırlanır. Kışlık salamuralar yapılır, reçeller yapılır, ender tatlar denenir, korogakiler yapılır, turşular-sirkeler hazırlanır.
Erişteler kesilir, kışlık yufkalar hazırlanır....
Bütün bunların yanında bahçe işleri de vardır. Budanacak bitkiler budanır, saksı bitkilerin bakımları budamaları yapılır, güllerin çanakları temizlenir, gübremelere ve malçlamalara başlanır.
Kışlık ekilecek soğan-sarımsak ve bakla gibi sebzelerin yerleri sürülür, bellenir ekime hazır hale getirilir.... ve daha bir sürü iş, say say bitmez.
Eğer bir de benim gibi kışı başka bir yerde geçiriyorsanız dönüş hazırlıklarına başlaması da cabası. Motor takmışcasına çalışırsınız.
Bu hızlı çalışma sonrası yorgun argın eve girdiğinizde zaman zaman sizi karşılayan güzellikler de vardır.
Örneğin; temizlenmiş ve soğuması için buzdalabına konmuş bir kase nar veya taze demlenmiş mis kokulu çay.

Evvelki gün içeri girdiğimde bir de baktım ki Oğuz bahçeden kopardığı 16 tane narı bir güzel soymuş, bir tepsi soyulmuş nar yemem için beni bekliyor. Gözlerim bayram etti.

Ben bunu 3-4 günde tüketirim, her akşam koca bir kaseye doldurduğum tanelenmiş narları TV karşısında dizi seyrederken kaşıklamak en sevdiğim şey.
Bahçede 7 ağaç nar var. Bir tanesi Hicaz narı, ekşi bir tür, bunların içinde iki tanesi çekirdeksiz nar. Bu türün narları öyle koyu kırmızı değil, iri dişli ve pembemsi bir renkte ama o kadar sulu ve tatlı ki yemeğe doyum olmuyor. Benim de en sevdiğim nar.

Ben seviyorum diye de Oğuz hep bana bunları soyuyor.... haydi sizde buyrun koca bir tepsi soyulmuş narımız var. Ben kasemi aldım.:D

Bahçemizdeki ayvalar da çok güzel, bu sene verim fazlaydı ilk parti reçeli bu gün yaptık.

6 kilo ayvayı soyup dilimledikten sonra rendeledik. Çekirdekleri de malina için ayrıldı ;)

Reçelimiz hazır yarın kavonozlara doldurulacak.

Bu gün de korogaki yaptık.
Oğuz sabah bahçeden 180 tane hurma toplamış, kahvaltı sonrası haydi işe koyulalım dedik.
Hurmaları soymaya başladık. Bu sene enteresan bir şey oldu; hurma ağaçlarından birinin meyvelerinin bir kısmı tam oldu, bir kısmı tam korogakilikti bir kısmı ise çok ham. Aynı ağaçtaki bu olay biraz şaşırtıcı değil mi?

Hurmaları soymaya başladığımızda " aaa bu erkek hurma, tam da yemelik " diyerek başladım yemeğe. Bilmem bilir misiniz erkek hurma diye tabir ettiklerimize çikolatalı hurma da denir ve onların ham olanlarını çok rahat yersiniz.
Toplanan hurmaların çoğu da erkek çıkınca ben yedikçe de yedim. Oğuz soydu ben yedim.
Bir ara Oğuz " ooo Güler Hanım, ben soyuyorum sen götürüyorsun, sen de soysana" diye bozuk attı.
Ben de sıvadım kolları 165 tane astık, yarın da 150 tane daha asmaya niyetimiz var.

Hurmalar soyulmaya başlandı.

Üç hurma yan yana, biri tam olmuş, biri korogaki yapılacak kıvamda diğeri ise daha çok ham.

Bu üç hurmanın ortasındaki dişi hurma yani olgunlaşmadan yemek mümkün değil diğer ikisi erkek hurma. Renkleri daha kahverengimsi.

Erkek hurmalarda çekirdek olur, yemesi de çok güzeldir.
Dişi hurma daha sarıdır.

Soyulan hurmalar önce kaynamakta olan suya kısa bir süre daldırılıp sonra asılıyor.
Daha sonra suyun içinde kırmızı bir tortu görüyorsunuz, sanırım hurmanın şekerimsi kısmı çöküyor ama emin değilim.

Bizim derya kuzuları asıldı.....