Yaşayan, ruhu olan, canlı bahçe.:) Lisiler iç açıyor. :) Ellerinize emeklerinize sağlık, Güler Hanım. :)

Teşekkür ederim ama bir fırsat yaratıp da gelemedin.

Gönül isterdi ki bu karpuz benim bahçemde yetişmiş olsun. Karpuzu köydeki bir komşumuz yetiştirdi, bana da bir tane hediye getirdi.

Bu sene Oğuz karpuz-kavun ekmedi, ama bu karpuzu görünce de pişman olmadı değil... ;)

Arkadaşımız İlhan bu köyden bir hanımla evli, geçen seneye kadar sadece bayram-seyran deyip geliyorlardı. Geçen sene onlar da köyün tadını aldılar ve köydeki evlerine biraz tadilat yapıp, bahçelerini de tanzim ettiler.
İstanbul'da pek sık görüşmesek de burada sık sık beraber oluyoruz. Bu sene daha da erken gelip, bol bol sebze ektiler ve çok da başarılı oldular. Sadece karpuz kavunları değil, biberleri, domatesleri, kabakları da çok güzel oldu.
Bundan böyle onlar da yerleşirler köye... " Güler abla kaloriferi kime yaptırdınız" demeye bile başladı. :D

Bana sorarsanız karpuzlar beş yıldız on numara.... bundan daha büyüklerini de İstanbul'a çocuklarına göndermişler.

Hiç üşenmedim karpuzu tarttım, 17.5 kg. geldi, o kadar da iri ki... metre ile boylamasından çap aldım.
60 cm boyunda tam döndüğünüzde 1.20 m.

Valla ben kıskandım, eee sayın pria siz ne dersiniz? :D :D (işin şakası bu da)

(evde dün kestiğimiz kocaman bir karpuz olduğu için bunu bir iki gün sonra keseceğiz, dilimlerini o zaman paylaşırım sizlerle)

Dün akşam bir de baktım ki balkondaki kaynana topuzu aşka gelmiş, oysa daha bir ay evvel 5 tane çiçeği birden açmıştı.

Tabii ben de başladım nöbet tutmaya... elimde fotoğraf makinesi kıpırdadıkça fotoğraflıyorum.
Daha rahat fotoğraf çekeyim diye balkondaki led ışıkları da açınca ortalık aydınlandı ama bu sefer de çiçek açmayı yavaşlattı. Tekrar ışıkları kapattım ve başladım beklemeye....ve güzel kokular gelmeye başladı.

Güler Hanım, çok güzel bir çekim olmuş. kaç gün bu şekilde çiçek açabiliyor.

Sayın Musa Gündoğan, maalesef bir gece kalıyor bu güzellik ertesi gün bitiyor.
O yüzdendir ki çiçeğin açması başladığında birkaç saat alesta bekliyoruz, istiyoruz ki görüntüyü kaçırmayalım.
Ertesi gün öğleden sonraki hali....

Bahçeye çıktığımda sulama işi o kadar çok vaktimi alıyor ki, oysa çimler otomatik sulanıyor, sebzelerde ve pek çok yerde damlalıklı sulama var. Duvar dibi ve yol boyunda sıra halinde, güllü kameriye çevresinde bulunan güllerde de damlalıklı sulamalar var. Bütün bunlara rağmen saksı sulamaları, diğer toprağa dikili çiçeklerin sulaması 5-6 saatimi alıyor. ...ve bütün bu sulamaları 3/4 iki adet hortumla idare ediyorum. Birini bırakıp diğerine koş, sonra gel bıraktığının yerini değiştir derken saatler geçiyor.

Oğuz da bolca " şu saksı adedini azalt" diye başımın etini yiyor. Sanırım onu dinlesem iyi olacak, o da benim aşırı yorulmamı istemiyor.

İşe zıpçıktı saksılarından başladım. Şimdi de asterleri dağıtıma sokayım diye düşündüm.
Fotoğrafını sunduğum mor-pembe arası çiçek açan aster saksıları da 5 kocaman saksı olmuş. Köydeki arkadaşların çoğuna verdim, üç saksıyı da dağıtıp paylaşıma açacağım.
İsteyen arkadaşlar ilgili başlığa baksınlar.

Güler Abla, şu saksı sayısını azalt artık.
Az olsun, öz olsun..

Ablam bahcen her zamanki gibi harika ellerinizden öperim

Öyle yapıyorum sevgili Cumhur, yardımcı bulamıyoruz biz de yetişemez olduk.

Sağ ol sevgili nazlı06, sizlerin emeklerinizi de seyrediyorum, takipteyim yani.

Bu sabah bahçeden bol bol biber topladık, bir kısmını kendimize ayırdık. Bunlar da komşulara gidecek.

Naşi armudu ufak bir ağaç ama bu sene çok meyve verdi.... topla topla bitmiyor.

Bahçemizde güzel ve güzel olduğu kadar da enteresan bir salkım söğüt ağacımız var.

Enteresan dememdeki maksat bizim bu salkım söğüdümüz çiçek açıyor (!)
Birkaç sene evvel bol bol armandii açmıştı bu sene sene baktım çiçeği değişmiş.

Kim demiş salkım söğüt çiçek açmaz diye......;)

Bu sabah biraz tembellik yaptım, bahçe yerine balkondaki saksılarla oynadım. Lisilere çubuklar koyduğum halde sağa sola yatmalar yaptı, onları toparladım, sağlığım elverirse seneye daha derin dikim yapacağım.

Balkondaki saksıların bakımı yapılıp, balkon da yıkanınca salıncaklara oturup keyif çayı içmek çok güzel oluyor. Ama Oğuz bana"hacıyatmaz gibisin, bir kere otur da şu çayını sonuna kadar afiyetle içsen olmaz mı?" diyor. Esasında haklı da; tam çayımı içerken gözüme saksı içinde kurumuş bir yaprak çarpıyor, hemen kalkıp onu kopartıyorum, o an koparmazsam aklım takılıyor, içtiğim çayın da zevkini alamıyorum.

Bahçeye çıkmam saat onu buldu. Günün mesaisi 10.00-14.30 oldu.
Canım yemek de istemedi, bahçeden bir Williams bir de naşi armudu kopardım. Ama onlarla doymayacağımı anlayınca, bir salkım beyaz bir salkım siyah üzüm ve beş altı tane de erik ilave ettim yanına. Çalışırken bunları yemek çok hoşuma gidiyor.

Naşi armudu ufak tefek ama Williams'a göre daha sulu.
Üzümler hep güzel
Eriğin her türünü severim.

Williams ve Naşi

Öğle yemeğim

Sn. Güler Hanım afiyetler olsun :)

Armut çok sevmem açıkçası ama naşi armudunun tadını merak etmiyor değilim. Bende bahçem için dikebileceğim türler araştırıyorum. Ne dersiniz naşi armudu dikmeli miyim? nasıl bir ağaçtır bakımı vs kolay mı?

Sevgili blick, aslında armudu ben de pek sevmem ama her türlü meyveyi yerim ve bahçede çeşitli türden meyvelerimiz var.

Armut çeşidimiz de bol. İçlerinde en sevdiğim kışa doğru olmaya yüz tutan hem sulu hem de kütür kütür bir tür var, adını bilmiyorum, onu severek yerim. İçi unlu unlu olanlar hiç hoşuma gitmez.

Komis armudu fidesi bulamadık, bulursak hemen alacağım, tadı harikadır, kaymak gibi kayar dilinizin üzerinde.

Naşi armudu, nispeten suludur, ağacı da meyvesi gibi japonlar gibi ufak tefektir. Bakımında bir özellik beklemez ve bol meyve verir.

Bahçemizde olan armut türleri:
Dededen kalma orak armudu, ufak meyveli
Dededen kalma ve buranın tabiri ile lâp düşen (lâf aramızda hiç sevmem, yerken insanın ağzına bulaşıyor)
Deveci armudu, iri meyveli ve sert bir tür
Santa maria, yağmur damlası gibi meyve verir, görüntüsü meyve tadından daha güzel.
Willyams, ilk defa meyve tadına bakacağız (Edirne toplantısında aldığımız çeliklerden yetiştirdik)
Adını bilmediğim ama yemesi ve tadı güzel kışa doğru olan bir tür
Ankara armudu
Naşi armudu
İrbeç armudu (sevgili Muda gönderdi ama daha meyvesinin tadına bakamadık)

Bu sabah bahçeye çıkınca doğru incirlere yollandım, dünkü yağmurdan zarar gördüler mi diye baktım. Hepsi mis gibiydi.

Bir kaç tane yedim, size de getirdim.
Ohh, ballı ballı. Hele ortadan yarıp da iki parçayı bir iki kez birbirine sürterseniz balı daha da belirginleşir ve yemesi bir başkadır. ;)

Crinıumlar açtılar ve geçmeye yüz tuttular ama bella donnalar yeni yeni açıyor. Anemonlar da başladı.

Güler Hanım bilgilendirmeniz için çok teşekkür ederim. Naşi armudunu ekeceğim diğer türler için de ilerleyen zamanlarda yer kalırsa diyelim :)
Sağlık sıhhatle afiyet tüketin ;)

Sn. Güler Hanım;

Armudun imraç armudu olması gerekiyor. Burada satılan armutları tadı güzel ve lezzetli olması nedeni ile hep imraç armudu olarak satarlar. Şu anda bendekiler bile geçti. Sizin orada daha önce olur. Biraz rengi değişmeye başladığı zaman hemen toplamak gerekiyor. Deneme yanılma yöntemi ile durumuna bakarsınız. Yerel oldukça lezzetli bir tür. Tek sıkıntısı bir hafta içinde bozulması.

Sanki göksulu armudu da göndermiş olabilirim diye düşünüyorum. İki farklı fidan gönderdim gibi. Biri kaldı ise şansa hangisinin yaşadığı.

Büyüdü ise yerel yazlık elmanın tadına bakabildiniz mi? Sizin orada kısa zamanda büyürler. Yanlardan sürekli çoğalırlar. Tek sıkıntıları iki yılda bir ürün vermeleri. Yumuşak ve lezzetli yazlık meyve veriyorlar. Aşılama ile daha verimli oluyorlar. Bu türler artık yok olmaya başladılar. İnsanlar bunların değerini bilmeden aşılayarak yok ediyorlar.

Merhaba Güler abla Darendeli olduğumuz için kaysı zamanı denk gelirsek memlekete gittiğimizde yiyebiliyoruz.Yoksa Adana da yetişen kayısıların hiç tadı tuzu yok bizim oradakilere göre.Kayınvalidem yaparken görmüştüm kayısı reçeli yapılırken önce kayısılar ikiye ayrılır ve güneşte bir saat kadar bekletilirdi tepsilere serilerek,biraz suyunu çeksin ve pişerken dağılmasın diye sonra reçelin şekeri suyu kaynatılır biraz özleştikten sonra kayısılar eklenir böylece aşırı pişmekten dağılıp rengi de değişmemiş olurdu.Bizim orada kayısının çekirdeği de kırılarak reçelin içine konuluyor.Böylece yerken çekirdeği de aşırı şekerliliğini engellemiş olur.Zaten kayısının çekirdeği de bir çok hastalığa karşı etkiliymiş özellikle kansere karşı.Eğer çekirdeği acıysa da kayısı olmaz zerdali olur zaten yani mişmiş olur.O da kırılıp 3-4 gün suyu değiştirilerek bekletildiğinde yenilebilir hale geliyormuş.Tekrar yaparsanız gelecek yıl bu yöntemi denersiniz belki diye yazayım dedim.Çok selamlar.

Sevgili mmanager, ne kadar ince düşüncelisiniz, çok teşekkür ederim. Sayenizde bilgi dağarcığıma bir not daha düşmüş oldum, sağ olun.

İnşallah seneye bu şekilde deneyeceğim. ;)

merhabalar,
bende işim sebebiyle darende tarafına çok gittiğimden kayısı ve çekirdeğini çok tüketirdim. Sonradan öğrendim ki;
Kayısı çekirdeği içerdiği siyanid (siyanür) nedeni ile fazla miktarda tüketildiği taktirde zehirlenmelere sebep oluyor. Zehirlenme oranı tüketilen miktara göre değişim gösteriyor. Hafif zehirlenmelerde baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, denge kaybı ilk ortaya çıkan bulgulardır. Şikayet devam ederse tansiyon düşmesi, kalpte hızlı çarpma, bilinç bulanıklığı ve koma ortaya çıkabilir. Bu durum devam eder ve gerekli önlemler alınmazsa rahatsızlık ölümle bile sonuçlanabilir.

Kısacası çok fazla da tüketmemek gerekiyor. Sayfayı takip ederken rastladım, uyarmadan geçmek istemedim.
Kolay gelsin herkese, iyilik ve güzellikler diliyorum :)

Sabah erken saatlerde balkonda oturup etrafı seyretmek çok hoş oluyor.
Ben kahvaltı sofrasını hazırlarken bir de bakıyorum salıncaktan Oğuz'un türkü söylemesi yükseliyor; Yeşil yaprak altında kırmızı gülün alı var.
Hemen anlıyorum ki tam da karşıdaki elma ağacına bakıyor. Hakikaten yemyeşil yapraklar arasında kırmızı kırmızı elmaların güzelliği söyletiyor ona bu türküyü.
Haksız mı? ;)
(çim sulanırken elmalar ıslanmış)

Hünnaplar olmaya başladı, olanların bir kısmı toplandı Esra'ya gönderilecek.

Santamaria armutlar iyice olgunlaştı.

Golden elmalar da bu gün yarın yenilecek hale gelirler

Benim sevdiğim hafif mayhoş elmalar

Adını bilmiyorum ama bunlar da henüz tatlanmadılar

Granny smith ler de henüz tatlanmadılar....

Kış armutlarının olmasına daha çok var... çok lezzetli bir tür

Sırasını bekleyenler de var... ayvalar, muşmulalar

...... ve bu akşam güneş batıyor

Bunları kim yiyor :D

Biraz sonra gemiler kayıklar cıkar dimi :D:D

Kimler seviyorsa.

Yaaa, ne güzel inanmıştı değil mi? :D :D

Taze ceviz yemeğe ne zaman gelelim?