Güler abla sarı sarmaşık gül ne kadar güzel hayran oldum valla, bu arada beş yıldızı almışınız malinadan tebrikler...

Hadi Güler Hanım sizi bekliyoruz gelin de şu ada gezisini yoluna koyalım .

Kıskandım :( benim bahçede beş yıldızlı çiçek yok, ben de isterim.;)

Yani bu sayfaya bakmak istemiyorum aslında, içim gidiyor, ama bakmadan da edemiyorum. O kadar güzeller ki, o çiçekler kimin sahibi olduklarının farkındalar, ondan böyleler bence. Güle büyüsün çoğalsın hepsi...

Sevgili Zühre Demir, daha eski üye olan arkadaşlar bilirler, ben daima bahçemin sadece benim değil bütün agaclar.net üyelerinin bahçesi olduğunu yazmışımdır.
Ne zaman isterseniz (bir gün önceden haberdar ederek) bahçeye gelebilirsiniz.
Beraberce çay içer sohbet ederiz.

Bu sabah yola çıkmadan evvel, arabaya çantamı taşırken gözüme yeni yeni açmaya başlayan Dr Ruppel Climatis çarptı, hemen fotoğrafını çektim. Açmaya hazırlanan daha çok tomurcuklar var.

Vangelya da ben de buradayım demeye başlıyor.

Çiçekleri biten sümbül ve nergislerin yapraklarını pek çok arkadaşımız keser, aman sakın böyle yapmayın.
Çiçekleri geçse de bu yapraklar sayesinde soğan besin depo edecektir. Suyu azaltın ama yaprakların iyice sararmasını düşmesini bekleyin.
Ben onları toplayarak hafifçe bağlıyorum. Çukurlarının etrafındaki otları da temizleyip hayvan gübresini basıyorum ve azar azar su vererek yapraklarının iyice gitmesini bekliyorum sonra da dipten keserek sulamayı bırakıyorum.
Çukurundan çıkartmıyorum, seneye yeniden patlıyor. 2-3 senede bir çukurundan çıkararak dip yavrularını dağıtıyorum.

O kadar işin arasında nergislerin saplarını bağlayacak fırsat bulabilmek...
Hamaratlık işte budur. :)

Oooo, sevgili gilan "Yapılacak İşler Listesi" ni bir görsen, gülme krizi geçirirsin.
Madde madde yazıyorum, bunların içinde çatıdaki bacalara ince tel sarılacak ibaresini okuyanlar önce şaşırıyor sonra da gülüyorlar.

Neden mi tel sarıyorum? (İnce sineklik telinin biraz daha iri deliklisi)
Tel sarıyorum çünkü baca deliklerine baykuşlar tüneyemiyorlar bu birrr. Sonra oradan içeri giren arılar soba boru deliklerinin altında bulunan küllük çanaklarından evin içine giriyor. Bu da benim en korktuğum şey. Onlar için yorucu bir yolculuk oluyor, sağda solda gördüklerim mecalsiz ama ya elimi attığın havluda olursa, mutfaktan aldığım bardağın kenarında olursa ne olur benim halim?
Tik geldi bana havluyu elime alınca silkelemeden yüzümü kurulayamaz oldum.
Manyas'a her gelişimde önce bir teftiş yapıyorum. İnan mutfakta hiç yoksa en az 10-15 tane arı buluyorum ya camda ya da sağda solda.
(Bak benim deliliklerim sadece bitkilerle sınırlı değil ) :D

Sevgili Güler, Dr.Ruppel ve Vangelya çok güzel açmışlar, onların seyrine doyum olmaz şimdi.

Ben de bacaya tel saranlardanım :) benim bacadan sobanın içine dört defa kuş girdi, bildiğimiz serçe.
Sobanın ve boruların içinde çırpınmaktan yavrucak arap bülbülüne dönüyor ve daha da kötüsü ölmelerinden korkuyorum.

Sobanın büyük kapağını açıyorum fırlayıp uçuyor çok şükür.

Ayyy böyle de olur değil mi? İnsan boş bulunsa ödü kopar valla.

Güler ablacığım sırf serçe olsa iyi, ben merzifondayken oturduğumuz apartmanın bacasından içeri karga girdi. İşin kötü tarafı annem evde yalnızdı, biz iş için şehir dışındaydık. Kadıncağız büyük bir gürültüyle uyanmış sabah, allahtan çok korkmamış, banyo kapısını açınca, üzerine uçmuş kargo. Ama büyük takdir ettim annemi, biliyorsun bastonla yürüyor annem, Bastonla yakalamış kargayı ve balkondan atmış dışarı :))

Güler abla ben sümbüllerimin çiçeği geçti diye yaprakları tazeyken dipten kestim suyuda kestim yanlış yapmışım inşallah ölmezler çok üzülürüm,sizden ve diğer üyelerden öğreneceğim çok şey var...

ÜYELERİN BAHÇELERİ yazısını tıkladığımız yerde sizin isminizin yanında beş yıldız var gördünüzmü,başka kimsede yok tebrikler...

Güler Hanım,

Ellerinze sağlık her şey çok güzel fakat sarı sarmaşık gülün görüntüsü bir başka güzel.

O da birşey mi? Bizim evin şömine bacasından içeri her sene baykuş yavruları düşüyor. :p Ben de avuçlayıp yuvalarına geri yolluyorum. ;)

Haklısınız sayın Güngör, serçe hadi neyse de baykuş olunca iş değişir :)

Arkadaşlar, benim arı sokmasına karşı allerjim var. Bayağı tehlikeli boyutta üstelik.
Hadi kuşu görürsünüz yakalar atarsınız ama arı öyle mi? Geliyor her hangi bir yere konuyor. Ama havluya ama mutfak bezlerine veya çay kutusunun kenarına.
Siz bilmeden elinizi atıyorsunuz, eğer isabet arı üstüne olursa vayy halinize, soluğu hastanede alıyorum. Üstelik yirmi dakika içinde de yetişmem gerekir ki acilen serum takılsın.

Sevgili Güler, bizim yayla evini de geceleri sivrisinekler basıyor, bu yüzden tüm kapı ve pencerelere sineklik taktırdım, ancak böyle korunabiliyoruz.

Sevgili Adalet Yağcı, bizim de burada çok sivri sinek var. Düşünsene her yere çeltik ekiliyor.
Bizim evin de bütün pencerelerinde kapılarında sineklik var.
Ben balkon salıncaklarına bile cibinlik geçiriyorum. Hatta güllü kameriyede bile cibinlik mevcut.
Ama benim arılar bacadan giriyor, pencereden kapıdan değil. O yüzden bacalara tel saracağım.

Güler Hanım, kartopu inanılmaz güzel olmuş, bayıldım. Bahçenin geneli ve büyüklüğü de hesap edilecek olursa ciddi işgücü ve sevgi sarfiyatı olduğunu anlamak zor olmaz. Harikasınız, kocaman kalbinize, bu bahçe gibi daha pek çok bahçe sığacağına eminim, sevgiler..

Evet bayağı büyüdü, bu sefer çiçeklenme bitince biraz budamayı düşünüyorum. Çiçekleri de çok iri olduğu için dalları yerlere yatıyor. Ama şu anki hali hakikaten çok güzel. Gelsene önünde bir fotoğrafını çekeyim senin.

Kocakarı tavsiyesi gibi olmasın ama (olacak galiba:o) Benim de arıya alerjim var ve bir keresinde piknik yaparken soktu beni. İncidal vardı o zamanlar onu kullanırdım ama tabi piknikte yanımızda yoktu. Ben tabi kaşınmaya ve acayip bir şekilde şişmeye başladım. Köylünün biri sağolsun ekşi ayranıyla yetişti. Biz incidal gibi birşey var mı diye kapısını çalmıştık oysa ki... :rolleyes: Ama iyileştim. 1 saat içinde geçti. Ondan sonra zaten arı sokmadı, sarıcalı soktu ama o alerji yapmıyor beni. Siz yine de bildiğiniz yoldan şaşmayın en iyisi ;)

Biraz kırıklığım var, herhalde grip olacağım ama hemen önlem aldım. Yani ilaçlara başladım.

Bahçede işler çok ama benim çalışacak gücüm yok. Oldukça geç vakitte neler olmuş bakalım diyerek bahçeye çıktım. Petunyalar su istiyorlardı onları suladım. Asılı bulundukları yerden indirince fotoğraflamak istedim.

Bahçeden fotoğraflar:


Bu petunyam uçuk mor, kokusu yok ama kocaman oldu. Çiçekleri de çok iri değil.

Kırmızı petunya, daha iri çiçekli.

Küpe çiçeklerim. İki saksı daha var ama daha çiçek açmadılar, üzerlerinde yığınla tomurcuk var, bir iki güne kadar açarlar.

Maşallah küpeler harikulade....

Bahçede bulunan nergisler açtılar ve çiçekleri geçti. Bu nergisim saksıda ve her sene hep bu mevsimde açar.

Beyaz küpeliye bayıldım. Gelin gibi Maşallah. Petunyalarınız coşmuş Güler Hanım ne kadar güzeller. Arkadaki ispirya mı?

Bodrum papatyaları.

Hasekilerim coştular. Boyları belime geliyor.

Calibrocha'ları uzun saksılara ekerek pencere önlerine dizdim. Çok da güzel görüntü sergiliyorlar.

Sarı calibrocha. Yatak odamın penceresini süslüyor.