![]() |
oh, oh, bu bahçede de aç kalmam hiç. elimdeki ekmek ve tuz sayesinde domateslerden de yedim, kabaklardan da, bir de bir sürü meyve var burada. hiçbir insan aç kalmaz benim gibi.
elinize ve bahçenize sağlık sayın ayazkentli, saygılar |
Yerim ben o bıcırığı. Paniklemiş babası, hazırlıksız çekmişin. Terliğin birini giymeye vakit bulamamış:) Maşallah ne tatlı.
Bahçenin iyi durumda olması ne güzel. Emekleriniz ileride daha bir yansıyacak bahçeye. Kolaylıklar diliyorum. |
Bir ara, direğe tırmanan 1 böcek dikkatimi çekti ve gidip fotoğrafını çektim. Bizim buralarda -Tıs Tıs Böceği- denilen, Haziran böceği. Diğer ismi ile Kadı lokması. Lambanın yanına gidince 2 adet olduklarını gördüm,
Her şey bol, nasılsa fazlasıyla bizlere yetip artıyor. Gerisi kurda kuşa, böcek börtüye yem olsun. Gerisi onların nasibi. Yani, bu kadar'da doğa dostuyuzdur hani:confused::rolleyes:[/QUOTE] Merhaba Bahçenizi gezerken rastladığım yazdıklarınız hakkında . Ben bu böceğin ilerde size çok zarar vereceğini düşündüm.Sanırım larvalarını ağaçların köklerine bırakıyor.Ağaç köküyle besleniyorlar.Erken tedbir almazsanız , bahçeye yayıldıkları zaman çok zarar veriyorlar. Kadı lokması ,Selçuk civarında bahçelere çok zarar verdi.Çoğaldıklarında mücadele etmek zorlaşıyor İyi günler, selamlar. |
Hülya hanım, hoş geldiniz.
Kadı lokması (Haziran böceği) konusunda çok haklısınız. Bitkiler için büyük tehdit. Yalnız, bizim bahçenin bulunduğu yerde, gerek önce'ki yıllarda olsun, gerekse günümüzde olsun, ne bizim bahçeye ne'de bu bölgede'ki diğer bahçelerde şimdilik bir zarar vermediler. Çünkü, nüfusları zarar oluşturacak kadar çoğalmadılar. Sanırım, zarar vermemelerini kuşlara borçlu olabiliriz. Hemen yakınımızda'ki Bakırçay nehrinin her iki tarafında'ki ağaçlarda yaşayan kuş nüfusunun sayısının çok yüksek olması sayesinde, kadı lokmalarının zarar verecek sayıya ulaşmaları önleniyor olabilir. Kadı lokmalarının en büyük doğal düşmanı kuşlar'dır. Her ne kadar, her yıl bahçede böyle 3-5 kadı lokması görsekte, bu bölgede'ki bahçelere şimdilik pek zararları olmuyor. Eğer kuşlar sayesinde bitkilerimiz korunuyor ise, günün birinde kuşlara ya'da kuşların yaşadığı nehirde'ki ağaçlara bir şey olursa, o zaman bizi zor bir mücadele bekler demektir. Bu nedenle, dediğiniz gibi tedbirli olmak gerekiyor. |
Orhan hocam,
plastik sepetler icad edildiğinden bu yana, kargıların işlevi çok azaldı. Burada'ki kargılar Germencik'te ki kadar sağlam'mı bilmiyorum ama Menemen'de hala süs sepetleri yapılıyor. O sepetler, süs sepetleri olduğu için küçük oluyor. Yani, eskisi gibi kargılara çok ihtiyaç olmuyor. (Sepet yapımında -Ayıt- denilen bir bitkinin, ince dallarından'da yararlanılıyor). Eskiden sepetlerimiz bile doğal'dı. Şimdi, içimiz dışımız plastik oldu. |
Alıntı:
|
1 Eklenti(ler)
Alıntı:
Kadı lokması yiyen kuşlar_ karga, saksağan, martı v.b _etçi kuşlardır. Etleri için _ki güzel değildir_ avcılar tarafından avlanmazlar. Eklenti 245127 Bu _ evcilleştirilmiş_ kuşlar da kadı lokmasını yer, ama insanın avcı olaması gerekmez.:p Saygılar |
1 Eklenti(ler)
Bakırçay'ın hemen öbür tarafında bulunan bayırlarda'ki çam ağaçları büyüyor (fotoğrafta arka planda görülen tepeler).
Esas kadı lokması nüfusu çam ormanı oluşursa artabilir. Kadı lokmalarının, ormanların yakın olduğu bahçe ve tarlalarda daha çok görüldüğü söyleniyor büyükler tarafından. O zaman bizde, Halil ağbinin evcil kuşlarından besleriz. Kümes yaparız ama kümes tavuklar için değil sebzeler için olur:confused:. Çünkü, tavukları kümese koyarsak, böcek avlayamazlar. Serbest dolaşırlar ise, bu kez ortada böcekler ile sebze'de bırakmazlar (onlarda et yemeğinin yanında salata yemeği seviyorlardır her halde):o O nedenle en uygun yol, sebzeler için kümes yapmak ve tavukların serbest dolaşımına izin vermek şeklinde olur. (Benim yöntem biraz, hani öğretmenler okulda sorardı ya; Bir sandal ile 1 kurt, 1 demet ot ve 1 kuzu'yu karşı kıyıya birbirlerini yemeden nasıl geçirirsiniz? diye):mad: aynı ona benzedi. |
İyi akşamlar 'ayazkentli'. Bahçe sayfanı tesadüfen buldum. İzleyip okumak 1 saatimi aldı. Anlatım biçimin çok güzel. Bana çok sürükleyici ve yaratıcı geldi. Sanki, yaşama bakışın bu yazıların içine sızmış. En son 14.09.2011 de yazmışsın. Ve bugün 23.11.2011. Bir hayli uzun bir zaman geçmiş bence....
Bahçedeki kulübe ve kullandığınız masa, sandalye vb. dikkatimi çekti. Hırsızlık olayları olmuyor mu oralarda...? Selamlar..... |
Merhaba Akif bey. Hoş geldiniz, teşekkür ederim.
Haklısınız, yaz(a)mayalı uzun zaman oldu. Bu yıl Temmuz ayı ortalarında, ilk önce kayınvalidem safra kesesinden kaynaklanan ve 20 gün kadar süren sağlık sorunu yaşadı. Haliyle, hastahane ve ev arası mekik dokuduk. Kayınvalidem iyileşmeye başladı ve tam atlattık derken, bu kez kayınpederim ramazan ayının ilk haftasında bağda ki bu bahçede, hala ne olduğunu tam bilemediğimiz bir rahatsızlık yaşadı ve yaklaşık 20 gün kadar da o hastahanede kaldı. Ramazan bayramına 2 gün kala, iyileşip taburcu oldu. Ramazan bayram geçti ve hemen ardından, bu kez köyde’ki annaannem rahatsızlandı. Yaklaşık 1 ay kadar da onun hastalığı ile ilgilenmek durumunda kaldık. Ne yazık’ki onu kaybettik. Annaannemin vefatından 1 ay sonra ise, hiç beklenmediğimiz bir anda, aniden babamı kaybettim (kalp krizi). Babam, şeker hastalığı dışında oldukça sağlık idi. Ağbim doktor olduğundan, sık sık onu yanına çağırır kontrol olmaya zorlardı ve hemen hemen her yıl sıkı bir kontrolden geçerdi. Sigara-içki kullanmayan (bırakalı 20 yıl oldu), devamlı yürüyen kıpır kıpır bir insandı. Açıkçası en az 80’li yaşlarını görür diye düşünüyorduk. Çünkü, babası da (büyükbabam) şeker hastası olmasına ve babam ile kıyaslandığında, nerede ise hareketsiz sayılacak bir yaşam tarzına rağmen, 81 yaşına kadar yaşamıştı. Dedem çok sıkı perhiz yapardı. Uzun yaşamasını buna bağlıyor ve babamın da o yaşlara kadar yaşayabileceği tahmin ediyorduk ama dedemin aksine, babamın yapamadığı tek şey “perhiz” idi. Meşrubat, tatlı, bal… gibi şekerli yiyecekleri hiç umursamadan yerdi. Atın ölümü arpadan olsun der, başka bir şey demezdi. Büyük ihtimal öyle de oldu. Bütün bu olayların hepsini, tam anlamı ile hiç ara vermeden 4 ay içinde yaşadım. Babamın vefatından bu yana, yani son 2 aydır hem annem ile hem de resmi işlemler ile ilgilenmek durumda olduğumuz için oldukça yoğunduk. Özellikle de annemizi (1 ay içinde hem annesini hem de eşini kaybettiğinden dolayı) destek olmak için yalnız bırakmamaya çalıştık. Artık onlarsız yeni yaşamına adapte olmaya başladı. Bu nedenlerden dolayı yazamayalı uzun zaman oldu. Artık bir çok şeyi rayına oturttuğumuz için, internete girebilecek zamanım olacak. Bahçede hırsızlık olayı şimdiye kadar olmadı. Civarda’ki bahçelerde yaz-kış gece-gündüz kalan çiftçi aileler olduğundan (bahçevanlar), buralarda pek hırsızlık olmuyor. |
Başın sağolsun epeydir yazmıyordun merak ediyorduk.
|
Alıntı:
ayazkentliye yazmışsınız ama bende cevaplıyayım masa sandalye gibi şeyler çalınmıyor ama kapı kırılıp su motoru seyyar jenarotör gibi şeyleri affetmiyorlar. keşke ihtiyaçtan alsalar. hurdacılardaç ikinci el eşya satan yerlerde karşınıza çıkabiliyor. |
Sayın ayazkentli başınız sağ olsun Allah sabırlar versin,ne mutlu Siz'e ki yardımcı olabilmişsiniz.
|
Merhaba 'ayazkentli' ,, kısa sürede ne kadar çok önemli durumlar yaşamışsın...başın sağolsun. Geçmiş olsun. Gerçekten mazeretlerin büyük olmuş.
Ben nerdeyse umudu kesmiştim, sayfana devam etmeyeceksin diye..Yeniden hoşgeldin.. Dikkat ederseniz diğer izleyicileriniz de merak etmiş. Sayfanın devamını bekliyoruz. Selamlar,, NOT: Sizin sayfanızdan ''omer.tuncer'' hocama selamlarımı iletiyorum. Cevabı için teşekkürler... |
Allah sabırlar versın
|
İnşallah hepsi geride kalmış olur da siz sağlık içinde yeniden güzel yazılarınızı yazmaya başlarsınız. Hoş geldiniz.
|
Teşekkür ederim ömer bey. Sizlerin ömrü uzun olsun.
Ekim ayında, işyerine uğrayabildiğim günlerden bir gün, Sindel ve Harmanlar köyünden birkaç müşteri ile karşılaşınca sizi, Serkan öğretmeni ve Kaan bey'i sordum. Sizlerin bahçe komşularınız imişler. Sizin ve Serkan öğretmenin oldukça faal olduğunuzu söylediler. Kaan bey'in ise su aradığını söylemişlerdi. Umarım bulmuştur. Sağolun akif bey. Civarda'ki bahçelerde pek kimse yoksa, ömer bey'in bahsettiği şeyleri çalıyorlar (hatta, yetişen ürünleri bile çaldıkları oluyor). Bizim bahçenin olduğu yerin hemen yanında'ki bahçe, kayınpederimin kayınçosuna ait ve yaz-kış orada kalıyorlar. Geceleri köpekleri saldıklarından ve dış lambaları devamlı yandığından olsa gerek, hırsızlık için caydırıcı oluyor sanırım. (Aslına bakarsanız, hırsızlar kafaya koydu'mu, polis karakolunun üstünde ki evi bile soyuyorlar gerçi ama bizde hırsızlık olmadı henüz). Teşekkür ederim sevgili Canpolat ve sn. Safranlı. Sizlerin ve sevdiklerinizin ömrü uzun olsun. Hepimiz bu olayları "zaman içinde" dönem dönem yaşıyoruz. (Bende olduğu gibi bazen de, üst üste geliyor. Galiba bu durumda olan birkaç üyemiz daha var). Ömrümüz olduğu sürece, bu tür olaylar ile karşılaşacağız ve en sonunda da, kendimiz geride kalacak olanlara yaşatacağız. Sitemizin sevgili Güler ablası, teşekkür ederim. Hoşbulduk. Bende hepsinin geride kalmış olmasını diliyorum. Yazacak, paylaşılacak şeyler öyle birikti ki, hangi birinden başlayacağım konusunda kafam karıştı. Şimdilik fotoğrafları düzenleme ile işe başladım. Henüz Ağustos'tan beri paylaşacağım fotoğraflar, sorular, cevaplar duruyor. En iyisi kaldığım yerden, yani Ağustos'tan kalanlar ile başlayayım. Aslında bazen arada girip paylaşımlar yapabildim ama internet'in olmadığı köyde, cep telefonu ile internete girmek gerçekten çok zor oluyormuş (Bazı üyelerimiz bunu yazıyorlardı. Haklıymışlar). 1-2 defa siteye gireyim dedim ama uzun yazmak durumunda olduğum konuları, cep telefonu ile yazmak zor oluyor. Zaten bilgisayarın kocaman klavyesinde bile doğru dürüst yazabildiğim söylenemez'ken, cep telefonunun o küçücük tuşları ile yazmayı göze alamadım. Çok fazla yazı yazmadan, arada bir facebook'a girebildim ki, o bile oldukça zahmetli oluyor'du. (Galiba yaşlanıyorum!?).:( |
Yaz boyunca tarla düzenlemesi, zeytin dikimi, sulaması, toplaması derken başımı kaldıramadım. Kusura bakma işlerin yoğunluğundan haberim olmadı ve de arayamadım. Yeni haberim oldu. Başın sağolsun, Allah sabırlar versin.
Havalar biraz ısınsın bir kaç gün sonra gelir çayını içerim. Görüşmek üzere, iyi çalışmalar. |
Teşekkür ederim sevgili Akhisarlı. Sizler sağolun.
|
3 Eklenti(ler)
EV BAHÇESİ.
Yaz mevsimi sonuna doğru bahçemde ki bazı çiçeklerin yapraklarının yendiğini görüyordum ama yiyenin ne olduğunu bir türlü göremiyordum. Taa ki, bu çelimsiz arkadaşı suçüstü yakalayıncaya kadar. Sanırım bir çekirge türü. İlk kez böyle bir böcek gördüm. Kibrit çöpü gibi bir şey. Açıkçası, o kadar yaprağı neresine yiyordu anlamadım. Hani biraz belli olur da. Bir iki gün bahçede misafir oldu ama bir daha onu görmedim. Ya kendisi kedilere veya kuşlara yem oldu ya da başka bahçelere gitti. |
Merhaba efendim,
Hayat sürüyor ve siz içindeki güzellikleri maharet ile yakalıyorsunuz, Peygamber Devesi sanırım. Kolay gelsin, hep iyi günler ve sağlık ile inşallah. Saygılarımla lütfen. |
Sayın ayazkentli, .başınız sağolsun....:tanrı sizlere ve kalanlara uzun ömürler versin...
Eklediğiniz resimdeki hayvancığı bende bazen yazlık bahçesinde kayaların üzerinde görüyordum, ama yaprak yediğini bilmiyordum...İsmini de mr duran ın sayesinde öğrenmiş oldum.....Teşekkürler ve selamlar ...:) |
Teşekküer ederim sn. berrinb.
Böcek otçul'mu yoksa etçil'mi bende bilmiyorum ama hep yaprakların kemirilmiş yerlerinde görüyordum. Yaklaştıkça zıplayıp kaçıyordu. Sn. mrduran, böceğin yapısı biraz tuhaftı. Bildiğimiz peygamber devesine pek benzemiyor'du. Çok ince bir gövde ve upuzun çıkıntılı bir kafası var (gözleri oldukça aşağıda kalıyordu). Oysa peygamber develerinin kafaları yuvarlak ve gözleri en üstte, yanlarda oluyor. Enteresan bir böcek'ti. |
3 Eklenti(ler)
Bahçede yere 4 yıl önce diktiğim inciri, ocak ayı sonlarına doğru yerinden söküp, büyük saksıya geçirdim. Saksıda'ki mandalini ise, inciri söktüğüm yerin biraz ötesine aktardım. Yani, saksıda'ki mandalin ile yerde'ki incir yer değiştirdi.
Bunu yapmamda ki amacım, 1- Son üç yıldır saksıda hiç gelişme göstermeyen mandalini yere aktarıp, gelişmesini sağlamak. 2- Geçen yıl bodurlaştırmaya karar verdiğim inciri saksıya geçirerek, saksıda bodur ağaç yapmaktı. Açıkçası, Ocak ayı yer değişimi için oldukça riskli idi ama her 2 yeri değişen ağacım, Mart sonlarında herhangi bir terslik olmadan, yeni yerlerine adapte olduklarını gösterdiler. Özellikle incirin, 21 adet meyvesi var. Yalnız, saksıya aldığım incirin boyu biraz uzun kaldı. Sezon sonunda biraz daha aşağılardan, ortasına yakın yerden budayıp, o bölgeden dallanmasını sağlamayı düşünüyorum. |
1 Eklenti(ler)
Burada da, her yıl geleneksel olarak birbirlerinin fotoğrafını çektiğim yeğenim, kendisi gibi 4 yaşında olan inciri ile birlikte. Zaten inciri o doğacağı yıl, ağaç sevgisi olsun ve sahiplensin diye, çelikten köklendirmiştim. Ağacı ile birlikte büyüyorlar.
Ağacına nasılda sevgi ile sarılmış. Bize her geldiğinde, mutlaka ağacının yanına giderek, onu uzun uzun seyrediyor. |
Maşallah yeğenimize, ALLAH' a emanet olsun.
Doğayı sımsıcak sarmalamış efendim. Kolay gelsin, cümleten sağlıkla kalın inşallah. Saygılarımla lütfen. |
4 Eklenti(ler)
Oldukça soğuk geçen kış mevsimini, bahçenin kapıaltı bölümde geçiren ve hiç kurumadan, yeşil yapraklı halde kalmayı başaran petunyam, çiçeklenmeye başladı. Bu yıl oldukça büyüyüp, yukarıdan aşağılara doğru sarkacağını ve bol çiçekli olacağını umuyorum.
Havaların ısınması ile yerde ki patatyalar, saksılarda duran şebboylar ve yeni yeni açmaya başlayan iris'ler ile birlikte, çok güzel bir koku ve renk armonisi oluşmaya başladı. Tam bir bahar şöleni. Direğin hemen öbür tarafında ise, büyük saksıya aldığım incir ağacı ve meyveleri görülüyor. Eklenti 287531 Ama bundan 2-2.5 ay önce ise, bahçe aynen aşağıda görüldüğü şekilde, Kar altında idi. Kar'lı bölge ile üstte'ki petunya'nın olduğu bölge aynı yer. Kış ile Bahar ayları arasında ne hoş bir manzara farkı var. (Ocak ayının son haftalarında, incir ağacını henüz söküp saksıya almadığım için yerde duruyor. Kar kalktıktan sonra, yerinden söküp büyük saksıya almıştım. Onu saksıda yetişecek şekilde, küçük-bodur ağaç yapacağım). Eklenti 287541 Burada ise, İris, Aynı sefa ve Baklaların arasında, iri yaprakları ile görülen Vapur Dumanı çiçeği var (fotoğrafın tam ortasının, altına doğru kısımda görülen iri yapraklı çiçek). Çok ilginç bir şekilde, o kadar soğuk ve kar yağmasına rağmen o'da hep yeşil halde kaldı. En çok bu olaya şaşırdım. Çünkü, vapur dumanı biraz soğuk görse dahi, hemen donup ölüyordu. Bu nasıl olduysa, o soğuklarda inatla yaşamayı başardı. Eklenti 287542 Bunlarda Gazanyalar. İri iri çok güzel çiçekler. Eklenti 287544 |
2 Eklenti(ler)
Alıntı:
Ama "Vapur dumanı" değilmiş.:confused: Hatmi çiçeği imiş. Yaprakları körpe iken bu kadar benzesinler. Hayret. Vapur dumanı'nın, o kadar kar'ın içinde bile yaşadığını görünce. nasıl şaşırmıştım oysa.:eek: Şimdi böyle oldum:dilli: |
1 Eklenti(ler)
Geçen yıl büyük varil saksıya diktiğim "Dev Deliceus domates fidesi" ancak yumurta büyüklüğünde 2-3 adet domates verdiydi. Yok dev domates'miş, yok şöyle büyükmüş, yok böyle kokuluymuş... falan filan. Vazgeçtim ondan.
Bu yıl salkım çeri domates fidesi diktim ve domates hasadına başladım. Topla topla bitmiyor. Ne demiş büyüklerimiz: Küçük olsun benim olsun. :):) |
3 Eklenti(ler)
Bağ'da ki bahçemizde kayınpeder ve validemin odun ateşinde kullandığı ve dolayısı ile renkleri siyahlaşmış olan toprak güveçler. Bunlar ile pişen yemekler çok lezzetli oluyor.
Eklenti 318154 Bu nedenle, evde'ki bahçemde kullanmak için uzun zamandır "Toprak Güveç" almayı düşünüyordum. Geçenlerde bir satıcı evimin önüne kadar gelince, hemen bir büyük boy, bir orta boy güveç aldım. Kasap'a gidip, kuyruk yağı alıp geldim ve dışlarını içlerini ve kapaklarını güzelce, yedirerek yağladım ve hemen evimin yanında'ki fırına verdim. Fırıncı, güzelce "yakmış" güveçleri. Yakmış derken, bu işlemin yapılması gerekiyor. Yani, toprak güveci aldığımız gibi hemen yemek pişiremiyoruz. Önce güzelce kuyruk yağı ile yağlayıp, bir fırında yağlı halde, yüksek ısıya tabi tutup, bir kez daha pişirmemiz gerekiyor. İşte buna "Toprak güveç'i yakma işlemi" deniyor. Güveç, çok daha sağlam oluyor. Sızdırma, çatlama, dağılma gibi tehlikeler ortadan kalkmış oluyor. Birini tüp ocağında, diğerini ise odun ateşi ocağında kullanacağım. Eklenti 318155 Odun ateşi ocağı için, hemen gidip hurdacıdan küçük bir soba üstlüğü aldım ve seyyar olacak şekilde, birkaç tuğla ile küçük ocağı yaptım. Bir de, annemden eskiden kullandığımız su testilerinden birini aldım. Su testisinde su kaynatıp, ocak çayı yapacağım. İsli isli o kadar lezzetli bir çay oluyor'ki. Bilmek için, içip denemek lazım. Eskiden pamuk sulamaya gittiğimde, hep bu bardaklarda kaynatırdım çay suyunu. Tabii, fotoğrafta'ki bardak hiç ateşte kullanılmadığı için, rengi siyah değil. İlk ateş ile buluştuğunda rengi siyahlaşmaya başlayacak. Orta boy aliminyum demlik ile "Çay-dost" ekibi tamamlanacak. Eklenti 318156 |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 17:00. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025