Bu yıl ilk kez bir Sarı çiçekli Acem Borusu diktim. Bu yaz çiçeklenecek. Bir ay kadar sonra bana hatırlatırsan, kendim için çeliğini arakladığım bahçeden, senin içinde bir güzellik yaparım.:p
Hem çalma çiçek daha iyi tutarmış..

:) Tamam abicim hatırlatırım. Benim de aklıma Ataköy'deki onlarca yüzlerce gül var. Bir sefer elime çakı alıp çaktırmadan bütün bahçeleri gezmek istiyorum. Güvenlik görevlileri izin vermezse ben çaktırmadan keserim onlar da çalma kısmına girer daha çok çiçek açar :D

Bana da, bana da:))))
İki kişilik alın ki, çalmaya değsin hocam.

Bu aralar, bu argo deyimi kullanmak çok hoşuma gider oldu..!

''Bir güzellik Yaparız.;)''

''İyi akıl doğrusu!''

Ben bu çalma çiçek fikrine sıcak bakmıyorum hocam,

Benim bir mercan ağacım vardı,o kadar çok çelik çalındı ki, sonunda bendeki kurdu.

Artık benden bir şey çalındığını anlarsam," inşallah tutmaz" diyorum.
Çünkü her çalan bilinçli olmuyor, yeni sürgünleri kırıyor ya da kırarken kabuğunu soyuyor.

Yalnız "starliçelerimi" çalamıyorlar, çünkü onu ayırmak için kazma kürek gerekiyor

fakat iyi niyetle çalıyorlar Öğretmenim. Belki biraz acemi olanları vardır. Siz yine de inşallah tutmaz demeyin. Güzellikler karşısında nasıl kendilerini zapt etsinler. Haksızlar mı? Buna çalma demiyelim dfe, paylaşım diyelim. Güzellikleri paylaşma.
Sevgi ile kalın.

Aslında çok haklısınız Sevgili Hozat.

Ama koskoca İstanbul' da, bir tek orada var sarı renklisi. Hatta gördüğüm başka şehirlerde de görmedim..! Ortada bir tahrik unsuru var!

Bir de ben, gerçekten, bitkiye zarar verecek bir, kırma, koparma ve zamansız budama yapmıyorum.
Bilirsiniz, Acem Borusu' nu kurutmak isteseniz bile, biraz zor kurutursunuz. :p
Üstelik ben budama makasımla gidiyorum. (Bu bir hafifletici sebeb değil mi Hocam?) Benden bir ay sonra, apartman görevlisi adamakıllı buduyor zaten.

Saygılarımla.

Cumhur Baba;

Bu sefer son olacak. Çalarken, ''Günahı, vebali Cemo ve Furkan' ın boynuna!'' diyeceğim.:p

:) Orhan abicim keserken bari bir dua okursan günahı az yazılsın boynumuza :) Ben de üzerine Orhan abimiz tarafından çalınmıştır yazarım :D

''Arkadaş hatırına boynumuz kıldan ince!'' Dedittirdin ya..;)

Abicim iyi arkadaş bitki çalarken belli olurmuş :)

Orhan Hocam,

Bizim evin karşında bir nalbur var. çiçek yetiştimeyi, doğayı çok seviyor.

Yazın kapısının önünde, iki taş saksının içine sardunyalar ekti,rengarenk cıvıl cıvıl.

İnanın! 15 gün sonra, sardunyalar kele döndü. Dükkân cadde üstü ara sokak ta değil.

Merak edip sordum.Ne oldu bu sarduyalara tutmadı mı dedim?
Ne gezer hocam dedi. Gelen çalmış, giden çalmış. Birini yakalamış koparırken.
Çok istiyprsan sana da alayım demiş.
Aldığı cevap: Ben senden iyi bilirim almasını ama, çalınan çiçek güzel tutar onun için kopardım.demiş.
Lütfen siz alınmayın bunun için, çünkü sizin makasınız, bilinçli dokunur değdiği yere bunun bilincindeyim.

Beni, neredeyse, kendim için çaldığıma inandıracaksın! Pes Doğrusu.:confused:

Siz çok yaşayın, akşam akşam beni çok güldürdünüz:):):)
İyi ki varsınız.

Abicim bugün sen bana 1 tane çalarsın yarın ben sana 2 tane çalarım. Yani kendine çalmış olursun :p

Fatoş Hanım;
Furkancığım aramıza bir girdi, pir girdi. Sırf pozitif enerji deposu. Sağolsun arada bizlere pompalıyor.:)

Orhan abim doğru söylüyor bir girdim Orhan abi alıp bahçenin önüne bırakıyor içeri girdiğinde ne görsün ben yine orda :) O da sıkıldı artık dışarı çıkarmaktan sesini çıkarmıyor o yüzden :)

Kapı dışarı edile-me-ye-cek tek insansın! Yaniii..:D

E abicim sen böyle dersen nasıl şımarmayayım :) Bu haftasonu büyük ihtimalle İstanbul toplantısına gelemeyeceğim :( Ah bir gelsem gülmekten en sonunda koyardınız beni cafenin önüne :)

Teşekkür ederim Ezgili ablacım. Ben küçükken yaz olsa köye gitsek tarlada karpuz sulasak boyum kadar karpuzları koparıp yuvarlaya yuvarlaya taşıma hayalleri kurardım okul döneminde. Yani tarla faresi gibi tarlalarda karpuzları kemire kemire büyüdüm. Erkenciliğim buradan geliyor olmalı

Sevgil Hozat;
Dün akşam Furkan beni, klavye ile ekran arasında dansettirdi. Çok yaşasın.:D
Hep ona odaklandığımdan mı, yoksa bir ara siz yazdığınızı düzeltmek için ekrandan çektiğiniz ana rastladığından mı? Bilmiyorum. Yazınızı atlamışım.
Çok ama çok özür dilerim.:(

Beni kırmış olabileceğinizi düşünerek yazdığınız bu yazı bile sizin ne kadar ince ruhlu ve saygıdeğer biri olduğunuzu gösteriyor. Benim gözümde ve gönlümde siz örnek birisiniz. Bu izlenim asla değişmeyecektir.

Ne olur hep böyle kalın hocam.

Sayın Orhan Hocam bakarmısınız yukarıdaki cümlelere, tabiat sevgisi Furkan kardeşin yüreğinden nasıl da nükteyle dökülüyor.Furkan Furkan Senin ruhun da var doğa sevgisi:)

Sayın Hocam idare edelim zamane çocukları işte:)

Furkancığım;
Benim gibi, bilgisayarla tanışalı sadece birkaç yıl olan ve yaşı gereği refleksleri gittikçe ağırlaşanlar için bir benzetme o.;)

Siz gençler için, ağır aksak yürüme, benim gibiler için çok hızlı bir dans gibi. Açıkçası, cevap yazmaya yetişememek, eli ayağına dolaşmak gibi birşey.:p

Sen yine sık sık uğra.. Sayende daha hızlı yazabiliyorum.:)

Ne demezsin..! Nazar değmesin. Şeker mi şeker. Kıpır kıpır valla.:)

Evet Yücel abi idare edin beni sevin, şeker alın bana bağrınıza basın küçüğüm ben :p Orhan abicim merak etme sayemde 10 parmak klavye kullanacaksın yakında. Yaşlılığı dert etmeyelim ne gençlere taş çıkarırsınız yaşlı kurtlar. Sizin bahçede yaptığınız işleri genç dediklerinize yaptırmaya kalksanız 2. gün yerinden kalkamaz vallahi :rolleyes: Arkadaşımla bir sefer Çatalca'ya gittik bir fidan dikmek için verdim eline kazmayı kazdırdım çukuru, ertesi gün kolları tutmuyordu :D

Evet!
ki parmak yazmayı öğrendiktee..!:D
Arkadaşın;
''Bu enerji bana daha çooook lazım! İdareli kullanmam gerek.'' Diyenlerdenmiş.;)

Bu sayfanın hızına yetişemiyorum.

Yemek dibine tuttu sizin yüzünüzden:))))

:D ağaçlarla kurtulursan iyi abicim balıklarını Yenikapı balık halinde kiloyla satıcam :D:D