agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Topraksız Tarım (https://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/)
-   -   Damda 12 m2 Hidroponic Sera Yapımı (https://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/32636.htm)

SUDEM 18-11-2013 13:43

özverinizi içten tebrik ediyorum.maşallah.marullar iştah kabartıcı...

leventali 18-11-2013 13:57

Sayın Sudem,
Teşekkür ederim. Hiç sormayın, kıyamıyorum :)

kiziltan 18-11-2013 14:01

Sn Karagulle haddim olmasa bile bir seyi duzeltelim diyecegim, muaffak asiri olan anlamina gelir, muvaffak basarili olmak. Duzeltelim cunku soylemek istediginizin tersi cikiyor ortaya. Sanirim hizli yazmaya calisirken benim cok yaptigim hatayi yaptiniz.

leventali 18-11-2013 16:18

18-11-2013 resimler-1
 
5 Eklenti(ler)
31. Gün

olcim 18-11-2013 16:29

Ellerinize sağlık , eeeeşimdi ben bu kıvırcıklardan nasıl yiyeceğim ki ? Yine avuç yalamak gerekecek oooffff....

ykaya194 18-11-2013 16:50

Sayın leventali,

Her girişim (hobi hariç) mutlaka ticari bir amaç taşır, dolayısıyla seranız küçükte olsa (belki büyütme planınız vardır) ihtiyacınız dışında ürettiğiniz sebzelerin ticaretini yapmayı düşünüyormusunuz?.
sevgiler.

leventali 18-11-2013 16:59

18-11-2013 resimler-2
 
2 Eklenti(ler)
Bu marulun cinsini bilmiyorum. Bu da kıvırcık marul. Denemem için 10-15 tane vermişlerdi. Yanlara inanılmaz büyüyor. Büyüklüğünü Kıyaslama yapabilmeniz için vantilatörün yanında çekmeye çalıştım.

Eklenti 454961

Tek başıma bu marulun resimlerini çekmek oldukça zor oldu. İki elimin açıklığı kadraja ancak yetebildi.

Eklenti 454962

İlginçtir. Besin tankında EC inanılmaz yükselmiş. Bunun anlamı su tüketmişler. Tamamladığımız su yeterli gelmeyince tanktan 30 litre su alıp, 30 litre taze su ekledik. Yine sistem EC mizden yüksek çıktı. 10 litre daha su ekleyip sistemi çalıştırdık. Bir kaç saat sonra yeniden ölçüm yapacağım.

Daha önce defalarca bahsetmiştim yeniden bahsedim. Kıvırcık marul için boru deliklerinin iki merkez arası uzaklığı 35 hatta 40 olmalı. Ben 25 yapmıştım. Marullar kucak kucağa büyüyor. Sarmaş dolaş.

Tohumdan ektiğim salatalıklar da çiçek vermeye başladı. Onlar seranın en hor görülen garipleri. İşlerin yoğunluğundan her seferinde bir bahane çıkıyor onlara yer yapmaya.

Güzel olan nedir biliyor musunuz? "Bunu ben yetiştirdim.", diyebilmek.

Tabiat, insanın güzel duygularına, emeğine cömertçe katkıda bulunuyor. Ama insanoğlu yetinmiyor.

Ben hiç açlık çekmedim. Nedir?, bilmem de. Yanlış anlaşılmasın. Yokluk çekmedim demedim, açlık çekmedim dedim. Yoksa altı yırtık ayakkabıyla da, ceketin kolu kısa geldiği için, kadınlar bilir, selanik örgüsü ile kollarından uzatılan ceketle de okula gittim. Taa ki Mayıs ayının ortasında bir hocamın, "Oğlum üşüyor musun neden altına kazak giydin!", diyene kadar.

Fark edince hoca da söylediğine bin pişman oldu ama, benim yeni bir cekete kavuşmama sebep oldu. Kim bilir hangi şartlarda...

Bıyığımızın yeni yeni terlediği dönemler. Her ailenin hayatında bir ya da birkaç kez geçirdiği ekonomik bir sıkıntıdayız. Gençle babanın cebi bir birine ters orantılıdır. Asla "Yok"u bilemiyor o yaşlarda. Adam nakliyeci. Evin önünde 5-6 araba var. Çuvalla para kazanıyoruz ki çoğu tahsilatları ben yapıyorum. Ödemeleri de bana yaptırdığı halde o yaşta sadece gelen paraya bakıyor insan. Arabalar borçlu tabi. Çuvalla kazanıyoruz, çuvalla ödemelere gidiyor.

- Renkli televizyon alalım diyoruz, Borçlar bitmeden olmaz.
- Evin yarısı örtük yarısı açık, örttürelim hepsini diyoruz, Borlarçlar bitmeden olmaz.
- Motorsiklet, bisiklet, o, bu, şu... Borçlar bitmeden olmaz.

Tabi babayla hır gür başlıyor elbet.

Yıllar yılları kovaladığında borçlar bitti. Evin üstü komple örtüldü. Tüm mobilyalar değişti. Renkli televizyonumuz bile vardı, en büyük ekranından.

Üniversitede okuyorum. Bir tatil ne tatili bilmiyorum, belki de kafa tatili, Tarsus'tayım. Balkonda yemek yiyoruz. Takıldım Rahmetliye : Baba gençliğimizde bize çok çektirdin. Her şeye hasret bıraktın.

O'nun ne zaman gülen, ne zaman sinirlenen, ne zaman üzülen belli olmayan bir suratı vardı. Sinirlenmeyle gülme arası bir cümle etti. Bu kulaklara küpe olmaktan da öte.

- Bana, ayakkabı almadın diyebilirsiniz. Bana, televizyon almadın, diyebilirsiniz. Bana, elbise, bisiklet, motor almadın diyebilirsiniz. Hatta yargılayabilirsiniz de.

Ama bana "Baba bizi aç bıraktın. Baba biz eti, balığı, tavuğu komşuda görüp imrenirdik.", diyemezsiniz. Borçlar bitene kadar borçları eksik ödediğim de oldu ama boğazınızdan hiç kısmadım.".

Neden yazdım bu anıyı biliyor musunuz? Tabiat gibi adammış babam. Ekip, dikerek bir çok şeyden mahrum kalabiliriz (ev, araba, kıyafet) belki ama, asla aç kalmayız.

Açlığın, sözlüklerde zor hatırlanan bir kelime olması dileğiyle. Öyle ki, bilgi yarışmalarında bile hatırlayanı alkışlayacak kadar...

Saygı ve sevgilerimle...

leventali 18-11-2013 17:04

Sayın Olcim, otobüse verir göndeririz Erzurum'a. Yeter ki isteyin.

olcim 18-11-2013 17:14

Aynı baba bende de vardı , benzer anılarda vardır eminim . Amaç çocukluğumuzu yaşamayı sürdürmek gibi ; her yeşeren tohum - her büyüyen fide bize gerçek mutluluklar veriyor , büyütebilmenin ,canlı tutabilmenin , ortaya beğenilecek övülecek bir şeyler koyabilmenin mutluluğu hiç bir şeye benzemiyor . Tabiatı sevmek yetmiyor ki , her kişi karınca kararınca dememeli , daha fazlasını yapmayı istemeli , bu sevgiyi içinde değil , dışında büyütmeli ki ; bunu görenlere örnek olsun .
Evde şu an Karadeniz gezisinden dönüş yoluna geçerken pazardan alınan marul halkası var , ben yine de bunlardan yemek isterdim , orada olsaydım emin olun gelip o serayı gezerdim (İmamoğlu' ndan pek uzakta değilsiniz ), bide şöle acılı nar ekşili bir kısırla taçlandırırdım ki ooohhhh ne iyi olurdu .

Emeğinize sağlık , afiyet bal şeker olsun , ister satın ,ister dağıtın , bol ürünler , kolay gelsin.

olcim 18-11-2013 17:16

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1220072)
Sayın Olcim, otobüse verir göndeririz Erzurum'a. Yeter ki isteyin.

Allah razı olsun , eminim gönderirsiniz , yemiş kadar oldum , benim yerime tarifteki kısır eşliğinde yerseniz daha çok memnun olurum :D En azından kiloyu ben almam :dilli:

olcim 18-11-2013 17:17

Haa istemeye hiç gelmeyelim , çünkü ne görsem isteme modundayım bu günlerde :)

ykaya194 18-11-2013 18:35

Serada topraksız sebze yetiştiriciliğinde, katı ortam kültürü ile akan su kültürü arasındaki gerek üretim zorluğu gerekse zaman ve kalite yönünden aradaki avantaj ve dezavantajlar nelerdir?. Sanırım bu siteninde üyesi olan Ege'li bir arkadaş, 320 m2 lik serasında katı ortam kültüründe bir yıl önce deneme üretimi olarak çilek yetiştiriciliğine başlamıştı. Umarım başarılı olmuştur.

leventali 18-11-2013 20:54

Teşekkür ederim Sayın Olcin,

Sayın ykaya,

Ticari düşünmeye henüz erken. Çünkü ticari düşünecek büyüklükte bir yerim yok. Evin damını komple sera yapmayı düşünmüyor değilim. Ama toplamda 250 m2 anca yapar. Burada gelir düşük olur ama risk de düşük olur. Pazar sorunum yok. En azından bu m2 için. Zira market otomasyon işi yapıyorum. Bir hayli sayıda market zaten var. Hemen hepsinin de manav reyonu. Konuştuk da.

Sürekliliği olan iki ürün yeterli olur. Çilek ve Marul örneğin. Ama önce işi iyice öğrenmek gerekiyor. Otomasyonla işler daha da kolaylaşır. Ama hepsini topladığınızda bir maliyet çıkıyor karşınıza. Aslında yazımın rapor bölümünde hasatta bu konuda iyice hesaplamalar yapıp yayınlayacağım. Eminim çok değerli fikirleri olan arkadaşlar da çıkacaktır.

Sayın Kızıltan'ın güzel önerileri oluyor. Kimsenin ekmediği ürünü ekmek gibi. Ancak orada da şöyle bir sıkıntı var. Burada o saydıklarının pazarı yok. Üretimde kişiyi yormayacak, fazla işçilik istemeyecek, çok da nazlı olmayacak ürünler yetiştirilebilir.

Aslında damın yarısını yatay sistemde hesaplamıştım, 800-900 marul ekilebiliyordu. Raflı sistemde bu daha da artar. 1000 marul deseniz yatayda, haftada 250 marul üretebilirsiniz. Sayın Ankafar'ın raflı sistemi gibi bir raflı sistem hesaplamadım hiç. Bundan fazla olacağı kesin.

Büyük bir ticari beklenti olmaz ise, ki öyle, bir evin komple damı bir aileye küçümsenemeyecek bir ek gelir getirir.

Oturup ciddi anlamda hesaplamadım. Elbet bu konuda da yorum yapacak değerli arkadaşlar olacaktır. Belki atılan taş kurbağayı ürkütmeyecektir ama pazar sorunu olmadığında küçümsenemeyecek bir gelir getirebileceğini düşünüyorum.

Yapar mıyım? Bilemiyorum. İyice hesaplamak gerek. Yaparsam da bu yaza anca. Zira önümüz kış. Ben serayı son baharda kurdum. İyice bir neler olup neler bitiyor bu serayla tecrübe edinmek gerek. Çünkü evin damında. Güneş şimdilik harika destek veriyor. Ama mayıstan sonra neler olacak birlikte göreceğiz. Anlayacağınız, tam karar verebilmek için 1 yıl bir çalışması ve bizim verileri kayıt etmemiz gerekiyor. Havasını, rüzgarını, yağmurunu, fırtınasını, ısısını vs.

Çünkü bu küçücük 20 m2 serada bile bugün yapsam neleri değiştirmezdim. Örneğin yüksekliği 220 cm. Daha yüksek yapardım. Tabi bu metal aksamında ebatlarının, kalınlıklarının değişmesi anlamına gelecek.

Üstten havalandırma sistemi tasarlardım. Nasıl mı? Ben de bilmiyorum ama düşünürdüm, araştırırdım. Tabanı 1 tugla örer, üzerine inşa ederdim. İçeri su almasını önlemek için. Şu anda almadı ama daha şiddetli yağmurları görmedik.

Sera naylonunu sarı, UV olmayan 1 yıllık naylondan aldım. Zira açık hiç bulamadım. Tabi aradığım kadarıyla bulamadım. Bugün olsa Ankara'dan getirtir yine ondan alırdım. Hatta eğer bir gün evin damını komple sera yapmayı düşünsem, yan duvarlarını pleksi yapardım. Şu fide seralarındakinden. Tabi maliyet düşünülerek.

Modüler yapmayı planlamıştım. Yeterli aletim olmadığından yarı modüler oldu :) Şimdi yapmaya kalksam tam modüler yapardım. Yanlara ya da öne büyütebilmek için ilave parçalar ekleyerek.

Bunları sonuç bölümünde detaylı anlatacağım. Çünkü gerçekten düzgün bir başlangıç, hatasız bir malzeme seçimi ile, bir evin ihtiyacını karşılayabilecek, maddi olmasa da mutfak ihtiyacını ve kişinin zevkini, bir sera yapmak sanıldığı kadar pahalı değil. Hatalı hesaplamalarımdan kaynaklı, düşenemediğim şeylerden kaynaklı en az 6-7 kez nakliye parası ödedim profil getirmek için. 20-30 ortalamayla hesaplayın. Yine yanlış planlamayla ödediğim kargo ücretleri.

Besin eriyiği getirtiyorsunuz örneğin. Bilseniz hasat süresince şu kadar gidecek, o kadarlık sipariş edersiniz. Başlarda 20-30 ml verdiğiniz eriyiği, ürünler büyüyünce 700-1000 ml ye çıkacağını hesaplayamıyorsunuz. Bu da size ilave kargo parası. 20 TL besin eriyiği, 15 tl kargo.

Dedim ya iyi hesaplayamadığınız her konu size yol, su, elektrik olarak geri dönüyor. 10-15 gün sera naylonunu çekmeme yardımcı olsun, bilen biri eşliğinde çekim diye kimleri beklemedim. Sonunda kendim çektim. Sera naylonu klipsleri almıştım. Ben hesapladım 50 tane büyük, 50 tane küçük. Toplamda 10-15 tane büyük gitti. Çok büyük bir tutar değil, sanırım tanesi 500 kuruştu. Ama bu da bir maliyet.

Sera naylonunu 10 metre aldım. 6 metre seranın uzunluğu, ön ve arkanın yüksekliği de 2.20 x 2=4.40 m. Ben hesaplarken 2 m hesaplamıştım. Önde kapı olmasa farkı görüyorsunuz. 2 Metre fazla almamayı kardan saydık. Bir yerde demiştim ya mühendis kafası diye...

Örneğin daha bir inşaat mühendisine danışmadım. Bu evin damında böyle bir şey yapılır mı? diye. Temel sağlam, bina sağlam ama bir de mühendislik denen bir şey var. Mühendis olmayan teknik arkadaşlar, etrafındaki güneş enerjilerine bak her biri bir kaç tonluk depolar içeriyor. Korkma diyorlar ama yine de bir danışmak gerek.

Yatırım maliyetini çıktıktan sonra, üretimde pek bir gideriniz yok. Dedim ya 200 m2 de olsa, bir eve mütevazı bir ek gelir getirir.

kiziltan 18-11-2013 20:59

Merhaba

Babalarla ilgili anilari hep okurum, ben 3 yasimi taze bitirirken babam olmus, olmus dedim cinku hatirlamiyorum. Rahmetli annem beni ve agabegimi buyuturken ayni zorluklari cekti, memur maasiyla falan ama dusunuyorumda ozaman paranin bereketi vardi. Aldigimiz evin borcu, iki cocuk falan bir masala gecinebilirdik, pazardan hep eli dolu gelirdik eve. Simdi alsan onlari bir degil iki maas yetmez.

Bu aksam misafirdik yemege, benim uzun yazi yarina kaldi cunku aceleye getirmek istemiyorum, sizing baslik daha teknik oldugundan sohbet havasinda Sn Karagulle`ye yazacagim.

Ye kardesim su marulu, yaninda ayran (!) ve mangal..

leventali 18-11-2013 21:03

Sayın ykaya, son sorunuzu atlamışım. Ben perlit ve akan su kültürü ile çalışma yapıyorum. Ama akan su kültürünü daha çok benimsedim. Tabi ekeceğiniz ürüne göre değişebilir.

Sebeplerine gelince:

1- 24 saat süreyle sürekli akan, akışını kontrol etmeyeceğiniz bir sistem. Yani pompa durmaz, elektrik kesilmez ise sürekli akıyor. Oysa katı ortam kültüründe köklerin hava alabilmesi için belirli aralıklarla sulamanız gerekiyor. Yetmez, bu aralıkları duruma göre değiştirmeniz gerekiyor. Şimdiki aklım olsa, ki hala geç kalmış sayılmam, domates ve biberleri ve salatalıkları da akan su kültürüyle yetiştirmeye çalışırdım.

2- Sulama sisteminin arızalarıyla boğuşmak zorunda kalmazsınız. Yok sistemin başındakiler fazla, sonundakiler az sulanıyor, yok boru tıkandı, yok damlama kazığı tıkandı gibi sorunlarınız olmaz.

3- Sistemi daha esnek dolaştırabilme imkanına sahipsiniz. Mesela marullar büyüyünce ben boruların arasını açtım. Suyu komple değiştirdiğimde boru içindeki suları da eğerek kaldırıp boşalttım. Hemde ürünler üzerindeyken. Ne gülmüştük.

4- Ürünlerin yerini değiştirebilme gibi bir özgürlüğünüz var. Yani bir bölümden başka bir bölüme su kültüründe direk alabiliyorsunuz. Oysa şimdi domatesler bir birine girecek ve ben korkuyorum köklere bir zarar vermeden onları nasıl ayırırım diye.

Elbet bunlar şu andaki aklıma gelen avantajları. Şu ana kadar gördüğüm tek dezavantaj, deliklerin ölçülerini yanlış delmem. Neyse ki 4 boru. Ya 100 boruda bunu yapsaydım?

Deneme yapan arkadaşlar da tecrübeleri ışığında bu konuya bir kaç cümle yazarlarsa sevinirim. Avantajı ve dezavantajı.

Saygı ve sevgilerle...

leventali 18-11-2013 21:12

Sayın Kızıltan,

Allah rahmet etsin babanıza. Babanın yerini anne doldurabiliyor da annenin yerini baba zor dolduruyor. Öpün ellerinden benim yerime annenizin.

Aslında sohbet havasında geçince İsmail Bey'in de yapmış olduğu çalışmalar geride kalıyor. Burada kahveler varmış. Aslında sözleşip arada bir orada güzel fikirler paylaşsak ne güzel olur.

kiziltan 18-11-2013 21:20

Merhaba Lervent Ali Bey

Ayarla bir sohbet basligin bildir, siz olun, Karagulle, Vetman, Tezel baska kim gelse, yazalim konusalim, kirilmadan gucenmeden ne iyi olur.

Bu arada babamin vefati 1961, annemin ki 1979, kisacasi hayatim ayaklarim uzerinde durmayi ogrenmek ve basarmakla gecti. Yazdiklarimdan belli olur, hesapsiz kitapsiz is yapmaktansa yapmamayi tercihederim. Bir dusunce kaldiracak kimse olmayinca mecbur oluyor insan.

Neyse bizim konumuz, toprakli ve topraksiz tarim olsun, icinde kooperatif mutlak olsun, olsun ki biz goremezsek faydasini sonrakiler gorsun. Ayarlayin sohbet yerini, herkes alsin ayranini yanina otursun bilgisayar basina.

Hatta serana bir kamera koysan baglansa internete, sifresi bizde olsa buralardan bakardik. Sanirim teknik olarak mani yok, masrafi da olsa kamera sadece sanirim degil mi?

leventali 18-11-2013 21:30

Mekanları Cennet olsun Sayın Kızıltan,

Fikir güzel. Ayarlayıp başlığı ve konuyu bildiririm. Gün belirleyelim ve saat.

Seraya kamera işi zor değil. Ama yarın videosunu çekip koyarım buraya. Aslında bugün sürpriz yapacaktım ama işlerim nedeniyle yukarıya geç çıktım. Baktım hava kapanıyor, güzel çıksın istedim yarına bıraktım.

vetman996 18-11-2013 22:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kiziltan (Mesaj 1220177)
Merhaba Lervent Ali Bey

Ayarla bir sohbet basligin bildir, siz olun, Karagulle, Vetman, Tezel baska kim gelse, yazalim konusalim, kirilmadan gucenmeden ne iyi olur.

Merhabalar,

Bu sohbet konusuna ben de sıcak bakıyorum aslında. Sayın Leventali Beye bu başlıkta konu haricinde yazmayacağım sözü verdiğim için de yazmaktan çekiniyorum biraz:))

Sayın Ykaya194 Bey'in bahsettiği Ege'li arkadaş benim galiba. Katı ortam kültürü ile akan su kültürü hakkında fikir beyan etmek istedim ama verdiğim sözü hatırlayınca vazgeçtim.

Tartışma ortamlarında bulunmak istemezken bir fikrimi beyan ediyordum ki kendimi tartışmanın ortasında bulup Sn.Leventali Bey'in sayfasını mahvetmiştik. Neyse ki Sn. Malina Hanım yardımcı oldu. Başka bir başlık açılmış oldu.

Bu arada ben de rahmetli babamı 6 yaşımdayken kaybetmiştim. Bu yüzden olsa gerekir ki kimyasal gübre yerine doğal gübreyi tercih etmenin sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ölüm acısını küçük yaşta tattığınızda çocuklarınızın sağlıklı büyümesi için daha hassas olabiliyorsunuz.

Her şey gönlünüzce olsun.

Selamlar... Saygılar...

leventali 19-11-2013 01:23

Merhaba Sayın Vetman,

Allah iyiliğinizi versin emi, gecenin bu saatinde güldürdünüz beni. Çay ağzımdan burnumdan geldi.

Yaz sevgili arkadaşım yaz. Eline, yüreğine, kalemine sağlık. Yaz da mayınlı toprakları buraya getirme.

İnternetin en eski kullanıcılarından bir olarak şunu içtenlikle söyleyebilirim. Kelimelerin yüzü soğuktur, insanların değil. Burada yaşanan bir çok tartışmayı, herkesin bulunduğu bir ortamda yapsak, bu tartışmaların çoğunun bir espiriyle biteceğine adım gibi eminim.

Cemil Meriç, "Kelimelerle savaşırız. Yüreğinden çıkana bakmayız." (Tam cümle bu olmayabilir) diyor. Biz de öyle yapıyoruz işte. Kelimelerle savaşıyoruz. Ben inanıyorum ki, hemen herkesin yüreğinden çıkan şeyleri görebilsek bunca tartışma da yaşanmayacak.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1220163)
Deneme yapan arkadaşlar da tecrübeleri ışığında bu konuya bir kaç cümle yazarlarsa sevinirim. Avantajı ve dezavantajı.
Saygı ve sevgilerle...

Zaman zaman yardım istediğim, zaman zaman bilgi istediğim şeyler aslında sadece bana değil, burayı okuyan kişilere de yarayacak istekler. Bu güne değin çok az isteğime cevap geldi.

Bunun nedeni insanlar yazmaya korkar olmuş. Aman şimdi biri bir şey diyecek, küçük mü düşerim, benden daha bilgililer var o cevap versin gibi düşüncelerle bildiği şeyde bile bir şey yazmak istemiyor.

Kasıtlı olarak birini hedef almadığınız, aşağılamadığınız ve daha önce tartışılıp sonuca bağlanamamış başlıkları burada yeniden başlatmadığınız sürece yazın. Hatta hatıratınızı bile yazın. Çünkü bir hikaye, bazan kelimelere dökemeyeceğiniz şeyleri anlatır.

Ama ben derim ki, tartışmaları her hafta bir konu belirleyip, bir başlıkta, belirlediğimiz saatlerde olabildiğince tartışalım. Haftaya yeni bir konu açıp onu tartışalım. Benim ve diğer başlıklardaki arkadaşların yaptığı çalışmalara da onların ve okuyanların işine yarayacak bilgileri yazalım. Çünkü bilgi arayan kişilerin kafalarını da karıştırmamış oluruz böylece.

Amerika'da bilim adamları bir araştırma yapmış ve beynin bir bölümünü kesip alınca insanların siyasi olarak SOL düşüncesinin kaybolduğunu ve bu deneyin SOL'un bir hastalık olduğunun kanıtı olduğunu savunmuşlar.

Rus bilim adamları da cevaben: SOL bir hastalık değildir. Bu araştırma kanıtlamıştır ki sadece beyinsizler SAĞ düşünebilir.

Şimdi bu yazıyı okuyan arkadaşların bir kısmı ilkini, bir kısmı ikincisini haklı bulacaklardır. 3 bin sene tartışsak bir yere varılamayacağı kesin bir konu.

Bu başlığa ne kadar çok yazı yazılırsa, bu başlığın o kadar hiti olur. Hit sıkıntım olsa tartışmaya iki odun da ben atardım.

Önerilerinizi çekinmeden yazın. Uzun uzadıya yazın. Birileri bir şey der mi düşünmeden yazın.
Bu konudaki bilgi birikiminizle de soruları cevaplayın. Gerek benim gerekse buradan yazan arkadaşların.

Ama lütfen birilerini itham ederek bir şey yazmayalım.

Saygı ve sevgilerimle...

kiziltan 19-11-2013 07:41

Sn Vetman yazmis Sn Levent Ali evsahibi olarak cevaplamis iste bu.

Yazarken unutmamam gereken ama hep unuttugum sey su :

Soz agizdan cikana kadar soyleyenin, sonrasinda isitenindir.

Birbirimizin samimiyet ve iyiniyetine inandiktan sonar sorun cikmaz.

Su kahve basligini Sn Malina mi acar ne yapar bilmem, birisi acmazsa ben ickili lokanta acarim, aradaki fark ikinci kadehten sonra memleketi kurtarmaya baslariz.

Iyi gunler herkese

vetman996 19-11-2013 07:42

Sayın Leventali Bey,

Daha önce yazdığım cümlelerimin tartışmaya neden olacağını bilseydim sizin başlığınızda yazmazdım. Konu mankeninizi (çok şekermiş, Allah bağışlasın) görünce dayanamayıp yazdık. Böylece tartışmaların fitilini ateşlemiş olduk. İnanın çok üzüldüm ve tartışmaların bitmesi için de son yazılanlara cevap dahi vermedim.

Şimdiden sonra yazacaklarım da İnşallah tartışmalara neden olmaz.

Katı ortam kültürü ve akan su kültürünü kıyasladığımızda akan su kültürünün daha profesyonel bilgi birikimi ve uğraş istediğini düşünüyorum. Katı ortam kültüründe yaptığınız hata bitki tarafından tolere edilebilirken, akan su kültüründe bunun mümkün olmadığını biliyorum.

Akan su kültürünün çok çabuk büyüyüp hasad edilen bitkiler için (örneğin marul) uygunken, daha geç hasad edilen bitkiler için (örneğin çilek) uygun olmadığını biliyorum. Bir dostum akan su kültüründe ve katı ortam kültüründe çilek denedi, katı ortam kültüründe başarılı olurken akan su kültüründe başarısız oldu.

Akan su kültüründe elektrik uzun süreli kesiliverdiğinde tüm emeğiniz boşa gidebilir korkusunu her zaman yaşarsınız ama katı ortam kültüründe böyle bir korkunuz olmaz.

Şimdilik bu kadar..

Selamlar... Saygılar...

ykaya194 19-11-2013 08:39

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi vetman996 (Mesaj 1220280)
Şimdiden sonra yazacaklarım da İnşallah tartışmalara neden olmaz.

Şimdilik bu kadar..

Selamlar... Saygılar...


Sayın leventali ve vetman996 teşekkür ederim.
Benim ve diğer arkadaşlarında duymak istediği; Tecrübeler sonucu elde edilen bu gibi bilgilerin paylaşıldığı yorumlar olacak.

Benim daha önce onaylamadığım bir söylem olacak ama yinede söyleyeyim. "yetmez ama evet"

sevgiler.

fozada 19-11-2013 10:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1220067)
Bu marulun cinsini bilmiyorum. Bu da kıvırcık marul. Denemem için 10-15 tane vermişlerdi. Yanlara inanılmaz büyüyor. Büyüklüğünü Kıyaslama yapabilmeniz için vantilatörün yanında çekmeye çalıştım.

Eklenti 454961

Boston marulu. ABD'de çok sevilen ve tüketilen bir marul türü. Oldukça lezzetli olduğu söyleniyor.

leventali 19-11-2013 10:57

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kiziltan (Mesaj 1220279)
Soz agizdan cikana kadar soyleyenin, sonrasinda isitenindir.

Birbirimizin samimiyet ve iyiniyetine inandiktan sonar sorun cikmaz.

Su kahve basligini Sn Malina mi acar ne yapar bilmem, birisi acmazsa ben ickili lokanta acarim, aradaki fark ikinci kadehten sonra memleketi kurtarmaya baslariz.

Iyi gunler herkese

Sayın Kızıltan, kaleminize sağlık. Bir sürü kalabalık cümlelerle anlatmaya çalıştığımı siz bir cümlede özetlemişsiniz.

Kahve başlığı konusuna gelince. Bugün akşam bu konuyu hallediyorum. Aslında ikinci fikrinizden dolayı da bir süre bekleteyim mi diye düşünmüyor değilim :)

Saygı ve sevgilerle...

leventali 19-11-2013 10:58

Teşekkür ederim Sayın Fozada,

Mersin'deymişsiniz. Size de gönderim bir adet. Hemde arayıp bulma gayreti gösterdiğiniz "Boston Marulu"ndan...

fozada 19-11-2013 12:58

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi leventali (Mesaj 1220365)
Teşekkür ederim Sayın Fozada,

Mersin'deymişsiniz. Size de gönderim bir adet. Hemde arayıp bulma gayreti gösterdiğiniz "Boston Marulu"ndan...

Çok fazla gayret gösterdiğim söylenemez Sayın LevetAli :rolleyes:

Zira geçen bir-iki yıldır konuyla ilgili belki yüzlerce video izledim. Çoğunluğu da yabancı videolardı. Bunların çoğunda da boston marulu üretiliyordu. O nedenle hafızama kazındı bu marul türü. Hatta ilk başta marul olup olmadığını bile anlayamamıştım.

Türkiye'de damağımızın alıştığı bir-iki çeşit marul var. Lolorossoyu da beğenmiştim ama biraz sert bir tür gibi geldi bana. Boston marulunu da sizin sayenizde tadacağız anlaşılan. Çok sağolun, hasadı yaptığınızda bir tane almak isterim mümkünse.

Şöyle bol nitratlı tarafından ekşili güzel bir salata yapıp Sayın Vetman'la da paylaşırız bilgileri :D

leventali 19-11-2013 13:04

Sayın fozada,
24 Kasım Pazar günü Adana grubunun toplantısına geliyorsanız, oraya getirim size. Bu arada Sayın Vetman'a da otobüsle göndeririz.

kiziltan 19-11-2013 15:14

Sn.Vetman

Merhaba. Iki cesit topraksiz tarimi karsilastirmissiniz, denediginiz bildiginiz seyler. Okumakla, video seyretmekle denemek ayni degil. Sizin ulastiginiz sonuclara guveniyorum.

Bu arada havuz icerisinde suya strafor ile marul dikilse avantaj dezavantaj ne olur? Su var ki bu sistemde asagi dogru urun almak mesela cilek olmaz ama marul icin nasil?

Todor Tarim uyguluyor. Siz fikrinizi soyleseniz sonar bir mesaj atip ayni soruyu Sn Todor`a sorsak bir netice cikaririz.

Ben bu sisteme sicak bakiyorum, elektrik kesintisi, su verme sure ve frekansi gibi sorunlar olmayacak, su miktari fazla olacagindan ani EC ve PH degisimi olmayacak, Sn Todor gibi bir havalandirma ve suyu devridaim ettirme sistemi olsa pasif mekanik filtre sistemi suya dusecek parcalari ayiracagi gibi pompa basinda gubre tazriki ile EC, PH ayarlamasi yapilabilecek saniyorum. Bir bastan yeni dikim, diger bastan hasat olunca gune yayilmis programli uretim imkani olacak. Su miktari fazla oldugundan ani sicaklik degisikligi olmayacak sera icinde. Bunlari bir degerlendirseniz memnun olurum, dedigim gibi sonra Sn Todor`a uygulayici olarak sorariz. Benim dusuncelerim yukarida yazili, seram yok bu nedenle " Bekara kari bosamak kolay " deyip bir degerlendirim lutfen.

Saygilarimla

olcim 19-11-2013 15:45

Haydi arkadaşlar zeytin dalı kahvesine buyurunuz , orada her şeyden bol bol var :)

Ben acılı şalgam alırım yanıma:rolleyes:


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 20:45.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025