Sevgili arkadaşlar, sera bekçisi 2012 sezonunun başlangıcı 15 mayıs tan bu yana iş başında. Zahmetsiz problemsiz arızasız çalışmasına devam ediyor. Ancak budama işinden hiç anlamıyor.Mutlaka ve mutlaka domates budamasını bilen bir bekçiye ihtiyacım var.
Kaşla göz arasında ne çabuk koltuklar çıkıyor çiçekleniyor inanın anlıyamıyorum. Bu gün 1,5 aylık oldular resimleri burada. http://www.agaclar.net/forum/topraks...im/7413-57.htm Yorumlarsanız sevinirim.

Sevgili hocam, merhaba.

İlkönce ellerinden öperim, özledim sizi.

Sera bekçisi tek başına bile kalsa tıkır tıkır çalışıyor, bu makinada emeğiniz çok büyük buraya ne yazsam ifade edemem, belki elektriklerde kesilmiştir ben yokken ancak cihaz hiçbir sorun yaşamadan çalışmaya devam etmiş.
Platformu emanet ettiğim dostum olup bitene şaşırmış çok hızlı gelişme sağladığını belirtiyor, bunu bende gitmeden yazmıştım zaten.
Bu sera bekçisinin sürekli ve düzenli olarak EC'yi stabil tutması ve eksilen besini ilave etmesi olduğuna kanaat getirdim, ayrıca ****** kokopit harika bir materyal bunuda anladım.

Hocam birde şu sera bekçisine iki kol taksak şöyle uzanan, birde budama yapsa çok harika olur, bir o eksik yani....

Bu arada senin domateslerinde maşallahı var banada 1 tane ayırda gelince bir tadına bakayım....
(Bu arada salatalıkları yiyen herkesin ortak olarak arkadaşıma dedikleri tek şey bu salatalıkların içerisine şekermi koydunuz demişler, lezzetini ve kokusunu anlata anlata bitiremiyorlar)

Allah size uzun ömürler versin, her zaman yanımızda olduğunu hissediyorum, bizde seni yanlız bırakmayız evvelallah her zaman görüşelim....

Saygılarımla....

Hele şükür yalandünya, hoşgeldin., Sessiz sedasız kayboldun gerçekten söylüyorum merak ettim, ve birkaçkerede dile getirdim. Herşeyden önce niye kaybolduğun meraklandırdı. Geldiğine sevindim. Verdiğin iyi haberlerde ayrıca sevindirdi. Memnun oldum. Bundan kuşkum yoktu zaten ama sizin ağzınızdan duymak tabiiki bir başka güzel. Herkes gibi bende terasını merak ediyorum. Resimlerde paylaşırsan seviniriz.
Sera bekçisine kol takmaya gelince inan bende çok istiyorum, güya hergün bakıyorum ama o dallar nasıl fışkırıyor çiçekleniyorda meyve tutuyor anlıyamıyorum.
Gördüğün gibi sevgili yalandünya sera bekçisi iş başındayken istediğin gibi geze bilirsin, tatil yapabilirsin. Gözün arkada kalmasın. Sevgilerimle gözlerinden öperim.
Hoşgeldin.

Süper, tam benim teraslık. Teşekkürler sevgili TARTES.

Sevgili arkadaşlarım, 21/06/2011 tarihinde müracaat ettiğim Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığından bugün gelen yazı ile 12/01/2012 tarihinde 197 sayılı Resmi Marka Bülteni'nde yayınlanan ''sera bekçisi şekli ''ibareli marka tescil başvurunuzun tesçiline karar verilmiştir, diyor. (İki ay içinde harcının bankaya yatırılması koşulu ile)hayırlıolsun.

vatana millete hayırlı olsun
patent alınan ,benim gördüğüm ilk ürün:)
sayın KUDRET beyin topraksız tarım kitabınıda görmek nasip olur

Hayirli olsun kudret bey. Size ozel mesaj gondermistim sanirim okumadiniz **** ulasmadi?

Hayırlı uğurlu olsunnn Kudret bey sizin bu azmınız butun kardeşlerımıze enn guzel örnek..

Sayın Kudret Tezel,
Sayın Hocam (hocamız) patent baş vurunuzun olumlu sonuçlanması hepimiz için büyük mutluluk. Sera Bekçisi hepimizin markası, hayırlı uğurlu olsun, tebrik ederim. PH metreyi de bekliyoruz. Topraksız tarım başucu kitabını da. EC metreden sonra Sera Bekçisinin de gelicek yeni ve daha büyük başarılarınızın başlangıcının işareti
olduğunu hepimiz biliyoruz ve buna da inanıyoruz. Tekrar tebrik ederken, hayırlı, uğurlu olsun
dileklerimi sunarım. Saygı ve sevgilerimle. Hoşça kalın, dostça kalın.
HALİL BALABAN

hayırlı olsun ülkemiz için büyük bir değer kazandırdınız.

Merhaba Kudret bey,
Patent başvurunuzun onaylandığı haberini okudum. Tebrik ederim.
Çalışmalarınızda başarılarınızın devamını dilerim.

Saygılarımla,

Hayırlı olsun Kudret bey. Umarım hakettiği ilgiyi görür..

Ben de bu işe yeni merak sarmış birisi olarak size mesaj yazdım ama sanırım fırsatınız olmadı.

Besin kiti ve ec metrenizden edinmek istiyorum, fiyatı konusunda bilgi verebilirseniz sevinirim.

İyi dileklerde bulunan tüm arkadaşlarıma sevgiler ,selamlar. Hepinize teşekkür ederim.

sayın hocam marka tesciliniz kabul edilmiş hayırlı olsun.bu arada bazı arkadaşlar marka tescilini patent olarak anlamışlar,acizane söylemem gerekirse marka başka,patent başka birşeydir. bilgilerinize.

şimdi sıra patent işinde dir umarım.

Sevgili arkadaşlarım, 21/06/2011 tarihinde müracaat ettiğim Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığından bugün gelen yazı ile 12/01/2012 tarihinde 197 sayılı Resmi Marka Bülteni'nde yayınlanan ''sera bekçisi şekli ''ibareli marka tescil başvurunuzun tesçiline karar verilmiştir, diyor. (İki ay içinde harcının bankaya yatırılması koşulu ile)hayırlıolsun.

Bu mesajımda patent ibaresi geçmiyor sayın akçay,'' Sera Bekçisi şekli ''ibareli marka tesçil başvurunuzun tesçiline karar verilmiştir diyor.

Çok madrabaz bir aletmiş. Doğruyu yanlışı ayırdedebiliyor:))).

Teşekkürler domates budama aleti videosu için.

Patent; hocam ve insanlık için hayırlı olsun.

Sağlıkla yaşayın inşallah.

Başta Sayın Kudret Tezel hocam olmak üzere cümleten saygılarımla lütfen.

hocam sizin yazınızla ilgili değil, bazı arkadaşlar,mesela halilbalaban,ayhanöz gibi arkadaşlar için söylemiştim.

ve hatta idris şenol.

Marka tescili ve patent karışıklığı hakkında özür.
 

Sayın Hocam,
İzninizle, hoş görünüze sığınarak ve güvenerek sizin konunuzda Sayın Akçay' la konuşmak istiyorum.
Sayın Akçay çok haklısınız aslında bildiğim konular olmasına rağmen hata yapıp, marka tescili ile patenti karıştırmışım. Hani "Dervişin fikri neyse zikri de o olurmuş" ya bizimki de öyle. Gönlümüzden geçen dilimizde ifade bulmuş. İnşaAllah patent de olur. Hani ABDALA malum olma durumu vardır. Akçay kardeşim, ikazın için teşekkür ederim. Ayrıca dikkat ve titizliğin için de kutlarım. Sevgi ve saygılarımla.
Kudret Hocam, teşekkür ve özürlerimi sunarım. Lütfen kabul edin. Saygı ve sevgilerimle. Hoşça kalın, dostça kalın.
HALİL BALABAN

Sayın Hocam,
Cuma günü kargodan gübrelerimi teslim aldım. Yine çok itinalı ambalajlanmış, emek verilmiş bir paket geldi. Nasıl bu kadar titiz olabiliyorsunuz hayret ediyorum? Asıl merak ettiğim: Bu kadar kişinin sorularına cevap vermek, o kadar derdine çözüm bulmak ve iletmek nasıl oluyor? (Kendi sulama hatama ve PH konusunda ki tereddütte kalma durumunda yaptığınız müdahaleden biliyorum ki) acil durumlarda hemen telefonla müdahale edip anında çözüm üretmek. Terasınızda ki yetiştiricilik çalışmalarınız. Ve tabi ki özel hayatınızın koşuşturmaları içinde bir pakete bu kadar zamanı nasıl ayırabiliyorsunuz. Oysa ben hep iş yükünüzün çok ağır olduğunu. Bunun bir kısmının topraksız tarım da kendini yetiştirmiş, yerterli bilgi ve birikime sahip olmuş arkadaşlarımız tarafından paylaşılmasını. Hatta belkide organize bir ekip oluşturarak, belirlenen bir konu paylaşım düzenine gidilmesini. Sizinse bu ekibin üstünde bir danışman veya koordinatör konumunda olmanız gerektiğini düşünüyorum.
Devamı var. H.B.

Devam mesajı.
Görülüyor ki bu forumda, bu iş bölüşümünü taşıyabilecek çok sayıda arkadaşımız var. Ve bazen de böyle bir durum kendiliğinden oluşuveriyor. Ancak bunun, örgütlü bir biçimde olması, süreklik, düzen ve konu disiplini açısından önem kazanmaktadır. Böyle bir görev bölüşmesine gitmek, benim teklifimdir. Eğer başta siz ve forum arkadaşlarımız rıza gösterirseniz, destek de oluşursa, sizin ve hepimizin yararına bir durumun gerçekleşeceğine inanıyorum. Her kesi de bu fikre katılmaya ve sahip çıkmaya. Üzerinde yazışarak katkı koymaya davet ediyorum. Saygı ve sevgilerimi sunarım. Hoşça kalın, dostça kalın.
HALİL BALABAN

Teşekkürler sayın halilbalaban, benim için bütün arkadaşlarım çok değerlidir. Herbiri için uğraşım bana zahmet değil zevk veriyor. Problemlere çare olabiliyor, çözüm bulabiliyorsam ne mutlu bana. Ayrıca sizler gibi kadirşinas arkadaşlarım olmasındanda çok mutluyum tekrar teşekkür eder, tüm arkadaşlarımın çalışmalarında başarılar dilerim.

Sayın Hocam,
Ben ve tüm arkadaşlarım; bizim problemlerimizle uğraşmaktan zevk aldığınızı ve sorunlarımızı çözmekle mutlu olduğunuzu elbette biliyoruz. Ayrıca taktir ve saygıyla karşılıyoruz. Ancak ben yinede teklifimde ısrarlıyım. Israrlı olmakla kalmayıp, kıdemli ve bilgili arkadaşlardan
" S E S B E K L İ Y O R U M".
---------------------------------
Bizim de size karşı sorumluluğumuzun olması gerektiğini düşünüyorum. En azından sizden alınanların bir bedeli olmalıdır. Bunun da en güzel ve en işe yarar şekli sizle görev paylaşımına girmek değilse nedir? Belki başka arkadaşlarım başka fikirler üretecektir. Onları da ortaya koymalılar ki bu konuda bir sonuca ulaşabilelim. Hocam size emek desteği verilmesi hem sizin hem tüm forum için en iyisi olacaktır. En azında arada bir de istirahatiniz olmalıdır. Sadece benim için 2 kere gece aradınız.
Bunu hepimiz için düşündüğümüz zaman.! Ama böyle, böyle nereye kadar. Asaletinizi ve inceliğinizi biliyoruz, ancak lütfen bu iş birliği fikrini kabul edeniz. Sizin peki demeniz bu işi gerçekleştirecektir.
Saygı ve sevgilerimi sunarım. Hoşça kalın, dostça kalın
HALİL BALABAN

Sayın hocam marka tamam, ama patent alınmadan tam bir koruma olmaz. Esas olan patent alınmasıdır. Konunun uzmanı birileri ile görüşmekte fayda var. Patent için bir takım zorluklar var. Ama uzman birileri bu zorluklara bir çare bulabilir. Ve patent için bu konuda yayınladığınız bütün bilgilerin yayınlanmamış olması da gerekiyor sanırım. Dediğim gibi konunun uzmanı birilerinden öğrenmek daha doğru olur.

Bizim ülkede bir cihazın pazarlama açısından korunabilmesinin tek yolu pazara iyi çıkmaktır. Yani cihazı satabilecek kanallarla iyi bayilik sözleşmeleri imzalamaktır. Ya da tüm pazara tüm son kullanıcılara kendi başına ulaşmanın bir yolunu bulmaktır.

Bir cihazın pazara hakim olabilip bu durumunu koruyabilmesi büyük sermayeler gerektirir ne yazık ki.

Patent işi her ürünü koruyamıyor. Özellikle bizim ülkede.

Bazı cihazlar patent alır ve kimse pazarda rahatsızlık yaratmaz. Bu cihazın ve pazarının bir takım özelikkleri yüzündendir. Kimse bu cihazı taklit edip pazardan pay almak istemez. Cihazın değersizliğinden çok taklitcinin hesabına gelmemesindendir. Ama bazı patentli ürünlerin başına gelmeyen kalmaz. Patent sahibi ömrünü dava peşinde koşmakla geçirir.

Mesela tuvalet deliklerine takılan beyaz yuvarlak WC matik patentli bir üründür bizim ülkemizde. 16-17 yıl evvel birileri bu ürüne bizim ülke pazarı için patent almış. İlk bir kaç yıl açtığı davaların sayısını kendisi bile hatırlamıyordur. İlk sattığı AVM marketinde bile 6 ay içinde bir kaç çeşit takliti satışa sunulmuştu !? Ulusal büyüklükteki bir marketin satınalmacıları bile bir ürünü satın alırken patentine tesciline pek bakmaz. Tek baktıları şey mal aldıkları tacirin ticari kimliğidir. fatura kesebilip kesemediğidir özetle.

İkinci bir örnek buradaki cihaza daha benzer daha yakın bir cihaz. O da 18 yıl önce üretildi. Medikal bir makine idi. Hekimler kullansın diye yapılmış otomatik ve elektronik bir cihaz. Patent büroları sadece istanbulda yeni yeni kuruluyordu. Bir kaç firma ile görüşülüp patent almaktan vazgeçildi. Planı projesi ve prototipi Belçikaya kadar gidiyor ve bir yıla yakın bir zaman alıyordu patent işleri. Bir yıllık, yedi yıllık, sürekli olmak üzere, tam koruyan daha az koruyan şeklinde bir kaç değişik türü vardı. Bugünün parasıyla sıfır bir Clio parasına mal oluyordu en sağlamı. İyi bir piyasası olmasına rağmen, patent alınmamış olmasına rağmen kimse hala taklit etmedi bu cihazı. Solsa sağda aynı işi yapan bir iki imalat ortaya çıksa da uzun süre piyası hiç düşmedi. Bu ürünü satan depolar ve bu depolarla iş yapan diğer imalatcılar bu cihazı yapıp satmak yerine yapan atölyeden alıp satmayı tercih ettiler. EC metre gibi kendine has bir teknolojisi vardı. Şimdi hala bu patent işi ile uğraşılmamış olmasına seviniyorum. Zaten hızla gelişen teknolojik ortamda bu cihaz 10 yıl kadar muteber kaldı. Bilgisayar, yazılım, sensör ve kamera teknolojilerinin gelişmesiyle satılabilirliği azaldı.

Şimdi, işin bütün resmiyetini en kanuni yollardan yapan, patentini de isim tescilini de eksiksiz alan tacirle, işin sadece satış kısmına enerji harcayan tacirin karlı çıkanı ne yazık ki patentle uğraşmayan tacir oldu.

Bu işin pratik sonuçlarının hala da aynı durumda olduğuna bir inancım mevcut.

Pazarlama açısından patent bir koruma sağlayamaz ama patentin alınma nedeni pazar koruması değilse iş değişir.

Kişi yaptığı ürünü adına kaydettirmek sadece kendini iyi hissetmek için de patente başvurabilir. Bir şeyler yapabilen insanlar, becerikli insanlar genellikle yaptıkları işleri çocukları gibi severler. Sabah uyanır uyanmaz yaptıkları ilk iş, tezgahtaki eserlerinin dün akşam bıraktıları gibi duruyor olup olmadığı olabilir.

Böyle bir insan da bir çok başka şeyi umursamayıp eserine resmi bir imza atmak isteyebilir. Bu gibi bir durumda masrafına ve bazı kusurlarına rağmen patent almak iyi bir yoldur.

Ama iş ticari ise patente harcanacak emek ile pazara daha donanımlı çıkmak arasında bir hesaba girişilebilir.

Hani hastayı tedavi etmek yerine hasta etmemek gibi.

Taklitcilerle uğraşıp durmak yerine taklitcileri uyandırmamak veya heveslendirmemek gibi.

sayın akinselcuk yazdıklarınız Türkiye şartlarında o kadar gerçek,ki söyleyecek söz bulamıyorum.teşekürler.şu anda bende bu patent işiyle bayağı meşgulüm,ürettiğimiz bir ürünümüze patent almak önceleri aklımıza hiç gelmemişti,sonrasında gelişen bazı olaylar patent için başvurmamız gerektiğini anladık ve başvurumuzu yaptık.tabi daha önce markamızı tescil ettirmiştik.2 yıla yakın süre geçti daha ne kadar sürer bilmiyoruz ama işin gerçeği patent almak işi zor uzun bir süreç.sonuç ne çıkar onuda tahmin edemessiniz,süprizde olabilir.belki dediğiniz gibi sessizce üretim yapıp pazarlamaya bakmalıyız,

Forum Arkadaşlarıma,
 

Bu sayfada 09/09/2012 Tarihinde
232 ve 233 no. Lu mesajlarımla, Sayın Kudret Tezel Beyefendi' nin
234 no. Lu bana cevap mesajı ve akabinden yine benim 235 no. Lu
mesajımda bir konuya değinilmiştir. Aslında şimdi size okumayanlar için kısa bir alıntı ile
konu hakkında fikir verebilirdim. Ancak bu mesajı okuyup da öncekilerden haberdar olmayanların (Pek sanmıyorum ama) dönüp bir göz atmaları için
sadece mesaj numaralarını verdim.
Benim epey tepki beklediğim, öylede olması gereken bir konuya
nedense hiç ama hiç ses veren olmadı. Halbuki benim gibi herkes de biliyor ki: Kudret Hocam' ın sayfasını hepimiz merakla takip ediyor ve okuyoruz.
Devamı var. H.B.

Devam Mesajı,
 

Özellikle hitap ettiğim, bilgili ve kıdemli kişilerin herkesden çok takip ettiği de malumdur. Takipleri hemen her konuya iştirak etmeleriyle de sabittir.
Hal böyleyken sadece Sayın Malbman' ın, konuya ilgisini mesaj altında ki beğenisi ile belirtmesinin dışında hiç kimse ilgi göstermemiştir. Sayın Malbman' a
ilgisinden dolayı çok teşekkür ederim. Oysa ki hiç değilse; "Arkadaşım senin dediğin şu sebeplerden dolayı olmaz" denebilir, ya da lehte veya alehte başka bir fikir ortaya atılabilirdi.
Ses beklediğim bir konuda ki
"Ne bir ses, ne bir nefes. Herkes tık nefes" durumunu anlayabilmiş değilim. Her kese iyi geceler.
HALİL BALABAN