agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Temel Konular (Toprak, Gübre, Tohum, Sulama) (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/)
-   -   Bionem Mikrobiyal Gübre Hakkında (https://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/11975.htm)

Oğuz Alper 29-06-2009 13:02

Sn.gilan ;

Bionemin içerisindeki bakterinin öldürüldükten sonra içerisindeki enzimlerin ve yağların etkisini göstermek için yaptığımız çalışma sonucu .

denizakvaryumu 29-06-2009 16:02

Denemelerden, bakterinin öldürülmüş olmasının işe yaramadığı, canlı olmasının şart olduğu gibi görsel bir sonuç çıkıyor.

gilan 29-06-2009 16:18

Ben de "bakterisi ölü bir Bionemin bile bir miktar faydası vardır" gibi bir sonuç çıkarmıştım :)

Oğuz Alper 29-06-2009 17:17

İyi sonuç alabilmemiz için bakteriyi kesinlikle öldürmememiz gerekiyor.

Oğuz Alper 29-06-2009 17:19

Bakırlı preparatlar , Kimyasal ilaçlar Bakteriyi öldüreceğinden dolayı. Mutlaka Bakırlı ve sistemik ilaçlar ile arası 15 gün , Kontak etkili ilaçlar arası 3 günlük uygulama sürelerine dikkat etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istedim.

gilan 29-06-2009 17:51

Tabii ki bakteriyi öldürelim demiyorum ama "ölü bakterili Bionem" uygulanan bitkiler az da olsa kontrol gruplarından farklılar gibi geldi bana.

Oğuz Alper 29-06-2009 17:52

Sn.gilan;

Gözleminiz kesinlikle doğru .

akcan67 29-06-2009 21:56

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper (Mesaj 454193)
İyi sonuç alabilmemiz için bakteriyi kesinlikle öldürmememiz gerekiyor.

Oğuz Bey merhaba

Soruyu birde tersten soralım.Bakterilerin keinlikle ölmemesi için ! kesinlikle dikkat edilecek hususlarıda belirtirseniz seviniriz.

Oğuz Alper 29-06-2009 22:13

Bakterilerin kesinlikle ölmemesi için ! kesinlikle dikkat edilecek hususlar :

1-Bionem in su ile karşımını hazırladığınız kap, bidon kesinlikle temiz olmalı

2-Uygulama için kullandığınız sırt pompası , pülverizatörler ve taral makinaları ile filitreli temizlenmiş , hortumları da aynı şekilde temizlenecektir.

3-Uygulama yapacağınız bitkilerinize daha önceden sistemik kimyasal ilaç , bakırlı preparatlar ile uygulama periyodu arasında ki süre 15 gündür. Kontak etkili ilaçlarla 3 gündür.

4-Bionem kök uıygulaması yaptığınız bitkilerinize aynı gün kimyasal NPK veya organik gübre ve benzeri uygulamaların yapmamaya özen gösterilmesi gerekmektedir.

Bu uygulama kurallarına uyduğunuz taktirde mükemmel sonuçlar alabilirsiniz.

Halil Önen 29-06-2009 23:37

Sn.Oğuz bey,
aşağıdaki iki madde bionem kutusu üzerinde,

'depolarken dikkat edilmesi gereken hususlar' da yer alıyor.

1_ Ürün, serin, kuru, iyi havalanabilen yerlerde -5C +40C arasında muhafaza edilmelidir,

2-Ürün, normal şartlarda, özelliklerini en az 2 yıl muhafaza eder, der.

Yukarıda ki limitler ne kadar aşıldığında bakteri ölür?

Saygılar

Oğuz Alper 30-06-2009 00:16

Sn.Halil Bey ;

1. maddede :Etiket te belirttiğimiz hususların en ufak töleransı yoktur. ( -5c + 40 derece )

2. maddede :Normal şartlardaki kasıt 1.maddede belittiğiniz koşullardır.

Hiçbir koşulda Bionem ambalajını veya hazırladığımız karışımı güneşe direk maruz bırakmamamız gerekiyor . Uygulamalarımızı da sabah serinliğinde yapmamızın sebebi de budur.

Konuya olan ilginize çok teşekkür ederim. Sevgiler

Oğuz Alper 30-06-2009 01:45

Bazen çok fazla teknik konulara değinmemin sebebi forumu inceleyen çok değerli danışmanların ve Zıraat Müh. lerinin de foruma yüklemiş olduğum bilimsel yayınları ve 617 nolu mesaj , 741 nolu mesaj ,1012 nolu mesaj , 1013 nolu mesaj , 1014 nolu mesajları İNCELEMELERİ ve DÜŞÜNMELERİ , konuya dahil olmaları içindi.

Sn.İalp32 nin bir mesajında ( Forumun çoğu sayfasında insanlar dertlerine derman arıyor. ) ve Sn.Halil Önen nin bir mesajında ( bu site de Biyolog yokmu ) Sn.Denizakvaryumu nun mesajın da (Her zaman belirtiyorum; bionem için forumda bu konu başlığı olmasa bu kadar yazılıp resim eklenmese , bionem benim için sıradan bir mikrobiyel gübre idi. Oysa şimdi bu konu başlığı sayesinde organik tarım için olmazsa olmazlar arasında ) demesi ve ekleyemediğim bir çok (olumlu veya olumsuz) paylaşımlarla dolu toplam 35 sayfalık ve 1027 aded mesaj yazılmış 23188 gösterim olmuş bir konuya henüz foruma katılan Zıraat Mühendislerimizin , Danışmanlarımızın olumlu veya olumsuz bir tek cümle , soru , itiraz , paylaşım ve yorum getirmemesi gerçekten düşündürücü ve hatta üzücü diyebilirim.

Her halde konu başlığına hiç girip bakmıyorlar diye düşünüyorum. Umarım gerçektende bakmıyorlardır. Eğer bakıyorlar ve okuyorlarsa , susmayı tercih ediyorlarsa ;düşündürücü ve hatta üzücü kelimelerini de edemeden geçemiyorum.

Bu mesajlarımdan (617 nolu mesaj , 741 nolu mesaj ,1012 nolu mesaj , 1013 nolu mesaj , 1014 nolu mesaj) dolayı uygulamanın teknik tarafında olmayan üyelerimizin göstermiş oldukları ve bundan sonra da gösterecekleri anlayış için çok teşekkür ediyorum . Herkese sevgiler

Oğuz Alper 30-06-2009 15:22

Kimlerle mücadele içinde olduğumuzun gayet net bilincindeyiz.
İŞTE ÖRNEKLER :

Fritz Haber ve Carl Bosch iki Alman kimyacıdır. I. Dünya Savaşı başlarında amonyak ve onun nitrat türevlerinin sentezini keşfederler. Keşfederler de başları göğe mi değer? Neredeyse.

Bu önemli keşif bir yandan azotlu sentetik gübrelerin üretimini geliştirirken, diğer yandan da bomba ve benzeri kitle imha silahlarının üretiminde bir dönüm noktası olur. İki arkadaş bu sayede Nobel alırlar, çalıştıkları Alman BASF şirketi de bu buluşu 1913 yılında geliştirir ve kısa süre içinde nitrat gübresinden bomba üretmeye başlar. BASF, I. Dünya Savaşı boyunca dur durak bilmeden patlayıcı üretir. Kısa bir süre sonra savaş parasının tadına varacaklar ve işi büyütüp zehirli gaz üretmeye de başlayacaklardır.

Savaş biter, Almanya yenilir ama BASF yenilmez! Tutana aşk olsun! II. Dünya Savaşında zehirli gaz üretiminde nazilerle işbirliği yaparlar. Auschwitz toplama kampındaki Yahudileri bir taraftan fabrikalarında köle/işçi olarak çalıştırken, bir taraftan da esirlerin dut kurusuna dönmüş bünyelerini ortadan kaldırmak için Zyklon B gazını üretirler.

BASF bu marifetleri tek başına mı becerir? Hayır tabii! O zamanların (1925 ve ötesi) büyük Alman birleşik şirketler grubunu oluşturan IG Farben`in tüm ortakları (Bayer, Hoechst, Agfa) savaş esirlerini fabrikalarında çalıştırırlar ve savaş gazları ürettiler. Bundan dolayı da Nürnberg mahkemesinde IG Farben`in yöneticileri savaş olarak ceza almışlardır.

BASF ve AGFA`yı ürettikleri fotoğraf filmlerinden ve bir zamanların teyip kasetlerinden anımsarız. Hatta dijital teknoloji çıkınca bunların haline üzülenler olduğunu da bilirim. 1970-80 yıllarında BASF`ın kromlu kasetlerini büyük keyifle açar, bir de koklardık iştahla, nedense? IG Farben`in bir ortağı da Bayer`di. Bayer bant üretmedi ama o da evimizden eksik etmediğimiz Asprin`i üreterek gönüllere girmenin yolunu bulan Almanlardandır. Bayerin kimyacıları bir yandan Asprin üretirken, bir yandan da organofosfat bileşiklerinin son derece güçlü bir zehir olduğunu (1930`larda)keşfederler. Bu keşif onlara savaşlarda kullanılan sinir gazlarını (serin, soman, tabun gibi) üretme fırsatı verir. `Ee biz ürettik birileri de tüketir` herhalde diyerek ürünlerini piyasaya çıkartırlar.

Bayer`de işler büyüdükçe büyür. Gün gelir Güney Afrika`da Amerikan kimya devi Dow ile birlikte dünyanın en büyük krom madenlerini işletirler; gün gelir eroini keşfedip üretirler; gün gelir Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda`da koltan (kolumbit) madenleri üzerinde çevrilen oyunlara ve bunun sonucunda milyonlarca kişinin ölmesinde rol oynarlar.

Bayer`in krom ortağı Dow da şapkadan tavşan çıkartma işlerinde Alman ortağından aşağı değildir (bu arada Dow kimya bu gün BASF`dan sonra dünyanın en büyük kimya şirketidir). I. Dünya Savaşı kimyasal gazların bol kullanıldığı, ciddi bir zengin olma fırsatı sunar kimya şirketlerine.

Fırsatı gören Dow hardal gazı üretip satar. II. Dünya Savaşı`nda da napalm bombası üretecektir. Üstelik bu konuda Dow tekel olmuştur. Ardından Vietnam savaşı gelir, ABD ordusu eski napalmları yetersiz bulunca Dow daha güçlü napalm bombaları imal eder. Böylelikle piyasanın gurur kaynağı napalm-b ortaya çıkar. Özelliği, müthiş sıcaklık oluşturup ne var, ne yok bir çırpıda yakıp kavurmasıdır.

Dow ayrıca Vietnam savaşı için ünlü pestisit agent orange`ı da üretmiştir. Bu da bir kimyasal, uçaktan atınca aşağıda yeşil adına ne varsa öldürüyor. Kısa sürede arazi çırılçıplak kalıyor. Orada yaşayan diğer canlılar da nasibini alıyorlar elbet bu yok oluştan. Asker milletinin ormanla ilişkisi dillere destan malum, ya yakacak ya kurutacak. Boş vakitlerinde de vakıf kurup sağa sola meşe dikecek ki, dünya çöl olmasın! Neyse, dedikoduyu bırakalım da konuya dönelim, yoksa benim ocağa da bir incir ağacı diker birileri.


Agent orange`ı üretip pazarlayanlar arasında ünlü GDO`lu tohum üreticisi Monsanto da vardır. Monsanto bu günlerde ürettiği genetiği değiştirilmiş organizmalarla başımıza çoraplar örmekle ünleniyor ama eski şöhreti de yabana atılır cinsten değil. Hazretin ilk üretimlerinden biri Asprin.


Bakın siz şu işe! Monsanto da 1917`de Bayer`den izin alıp başlamış asprin üretmeye. Bakmışlar asprin satıp zengin olunmuyor, onlar da Bayer`in yolunu izleyip II. Dünya Savaşı sırasında askeri amaçlı kimyasal üretmeye karar vermişler.

Roket yakıtlarında kullanılan sentetik kauçukla başlayıp, TNT ve Vietnam`a atılan agent orange`a kadar bir dizi sempatik şey üretmişler, insanlık ve barış için tabii. Dünya barışı için çalışan devler liginin ilk beşinde ünlü DuPont da yer alıyor. DuPont ABD`de Exxon Mobil ve Dow`dan sonra üçüncü büyük kimya şirketi. Kim ne derse desin ben en çok bunları seviyorum. Bu sevginin birinci nedeni teflonu buldular, zehirli de olsa satıyorlar ve halen pilav tenceresi olarak kullanmaktan vazgeçemiyorum. İkinci nedeni de öyle asprinle, yollarda mendil, kalem, telefon şarjı satarak zaman kaybetmemişler.

Doğrudan barut üretimiyle açmışlar gözlerini. 1802`de Delaware, ABD`de şirketi kurmuşlar (bir dalavere var bu işte diye espri yapmayın, ayıp). 1811`de ülkenin en büyük barut üreticisi olmuşlar. Bu başarıyı I. Dünya Savaşı`nda dumansız barut ihtiyacını karşılayarak büyütmüşler. II. Dünya savaşında baruta talep artar. Bu defa ürettikleri barut miktarı I. Dünya Savaşı`nda müttefiklerin ürettiği tüm patlayıcılardan %20 daha çoktur. Ne kadar mı? Vallahi madem şunun şurası biz bizeyiz, söyleyelim: 2.3 milyar ton patlayıcı pazarlarlar II. Dünya Savaşı süresince. Bunun dışında savaşta orduların ihtiyacı olan her türden sentetik malzemenin üretimini de üstlenirler. Arkadaşların asıl marifetlerini sona sakladık.

Projenin adı Hamford Projesiydi (veya Manhattan Projesi). Vaşington yakınlarında Colombia nehri
kıyısında II. Dünya Savaşı yıllarında (1943)başlattılar projeyi. DuPont ve ABD ordusu dünya kadar işçi aldı, aylarca çalıştılar... Çalışanlar ne ürettiklerini Nagazaki ve Hiroşima`daki patlamalar olduktan sonra öğrenebildiler. 2002 yılında da DuPont ABD ordusuyla yaptığı bir anlaşma çerçevesinde, askeri nanoteknoloji üretiminde ordunun önemli bir ortağı oldu.

Peki, bilin bakalım bu arkadaşlar şimdilerde boş vakitlerini nasıl geçiriyorlar? Hepsinin ortak eğlencesi bahçelerinde domates, biber, hıyar, mısır filan yetiştirmek. Evet, aynen öyle. Her biri büyük iştahla tohum yetiştiriciliğine giriştiler. Çevrelerindeki minik şirketleri satın aldılar, kendi aralarında da çoklu anlaşmalar yaptılar. Tüm dünya gıda pazarını ele geçirdiler.

Nasıl, iyi mi? Tarımsal kimyasalları da, tohumları da, teknolojiyi de bunlar üretiyorlar. Bunlar karar veriyor şimdilerde nerelerde, kimler doysun, kimler aç kalsın meselesine. Benim tarlama ne ekeceğime de; ülkemde kaç köylünün tarlasını, tabağını bırakıp gurbete çıkacağına da; açlık sorunu diye bir palavranın ardına oluşturulmuş uluslararası politikalara da...


Napalm bombasıyla ortalığı ateşe vermektense, ülkelerin tarım alanlarına genetiği değiştirilmiş tohum atıyorlar. Esir kampları kurmaktansa köylüleri bankalara borçlandırıp kurdukları sisteme köle ediyorlar. Sosyal sorumluluk projeleriyle ruhlarımızı ele geçiriyorlar. Farkında mısınız, bu para kazanma hırsı değil, bu dünyaya sahip olma hırsı. Bir zamanlar napalm alevinden kaçan Vietnamlıdan çok daha fazla şanslı değiliz şu anda. Domateslerini de yiyeceğiz, muzlarını da, teflon tavalarını da, Ruanda`da çıkarttıkları kolumnit`den yaptıkları DVD çalarları da, cep telefonlarını da.

Direnmemiz gerekiyor, zihinlerimizi formatlatmaya karşı direnmeliyiz, kurdukları eğitim sistemine karşı, ezberlerine karşı, medyaya karşı, domateslerine, mısırlarına ve bize `hayat` diye sundukları bu illüzyona karşı hep birlikte direnmeliyiz. Herkese sevgiler

ialp32 30-06-2009 20:50

Şimdilik ilk ürünler olarak kabak,fasulye tek tük acur ve salatalık la başladık. Unutmadan semizotu,ıspanak,pazı vs....... . Bunları neden yazdım;zehirsiz ürünlerim oldukları için , önümüzdeki günlerde biber,patlıcan ve en favori ürünüm domates bunlarıda zehirsiz tüketeceğiz inşallah. Meyve ağaçlarım daha bebek oldukları için çoğunda bu sene yok ama, meyvesi olacaklar ve diğerleri çok neşeli özellikle;üzümler. İyi ki bulmuşuz seni bionem,iyi ki varsın bionem ve iyi ki olacaksın ROA.

Oğuz bey fasulyede 2.uygulamayı 1 gün geciktirdim ve bu gün yaptım sizce kaç günde sonuç verir. Ben 3-4 gün sonra tekrar inceleyeceğim size haber vereceğim,inşallah bu sefer bu siyah pirenin önüne geçeriz yoksa ağır durumda olanları sökecem,insan gördükçe sinir oluyor.

Oğuz Alper 30-06-2009 20:54

Sn.İalp32 ;

Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. 48 saat sonra fasülyelerinizi kontrol edebilirsiniz. Bence şu anda siyah pireleriniz sinir krizi geçiriyordur.:p

Oğuz Alper 01-07-2009 07:02

4 Eklenti(ler)
Forum üyelerimizden Gürsel Bey in Bionem ile yetişip ve yetişmekte olan ZEHİRSİZ çilekleri


Bionem ile kollardan yetiştirdiği çilek fideleri !!!

Oğuz Alper 01-07-2009 07:13

3 Eklenti(ler)
Aydın Atça Ali Bey'in Bionem ile Zehirsiz olarak yetişen çilekleri

lerdemir 01-07-2009 09:53

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper (Mesaj 454847)
Zehirsiz yetişmekte olan salatalıklar !!!

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper (Mesaj 454848)
Zehirsiz yetişmekte olan domatesler !!!

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper (Mesaj 454851)
Forum üyelerimizden Gürsel Bey in Bionem ile yetişip ve yetişmekte olan ZEHİRSİZ çilekleri


Bionem ile kollardan yetiştirdiği çilek fideleri !!!

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi oğuz alper (Mesaj 454853)
Başka bir çilek üreticimizin resimleri

Sn.oğuz alper,

Sizi takip eden bir üye olarak, yukarıdaki gibi örnek uygulamalara dair bahislerinizde, görsellerin herhangi bir yerden alınmış gibi durmaması için, uygulamanın yapıldığı yere ve uygulayıcıya dair bilgi vermenizin daha iyi olacağını düşünüyorum.

Örneğin;

"İstanbul, Tuzla'da, XX Bey'in serasından Zehirsiz yetişmekte olan domatesler !!!"

Oğuz Alper 01-07-2009 11:22

Sn.lerdemir ;

İkazınız için teşekkür ederim. Gerekli eklemeleri yaptım.

feriha 01-07-2009 14:16

Oğuz Bey merhabalar..

Ben yukarıda belirttiğiniz bionem ile kimyasal kullanmadan yetişen ürünlere ulaşmak istiyorum.
Bunlar diğer ürünlerle aynı şartlarda mı pazara veriliyorlar?
İhracat mı yapıyorlar?
Bionemle yetişmiş ürünleri yemek nasip olacak mı?
Çok merak ediyorum..

Oğuz Alper 01-07-2009 14:39

Sn.Feriha Hanım ;

Yetişen ürünlerin çoğu ihracaat a gidiyor.Kalanı da iç piyasada değerlendiriliyor. Ne yazıkki kimyasal ilaçlarla yetişmiş olan ürünler ile ilaçsız yetişmiş ürünler ülkemiz de aynı kefeye konuluyor. Sadece dikkat ettikleri malın kalibreleri ve al benileri .

Ancak artık market zincirlerinde üreticilerden analiz raporu talep etmeye ve hatta bazı büyük market zincirleri analizleri de kendileri yapmaya başladılar. Bunun neticesin de kalıntı problemlerini kendileri de fark etmiş oldular. Ve doğal olarak yetişmiş kaliteli , tonajlı ürün arayışına başladılar.

Ancak bazı İhracaatçı firmalar ile Market zincirleri ile görüşmelerimiz sürüyor bu görüşmelerimiz neticesinde üreticilerimize fiyat farkı verilmesi hususunda sözleşme safhasına gelmek üzereyiz . İleri ki aşamalarda size bu ürünleri Ankara dan nereden temin edebileceğinizi de bildireceğim.

İlginize ve duyarlılığınıza çok teşekkür ederim. Sevgiler

ahmet salih 02-07-2009 22:57

Sn.oğuz alper; bionem alabilmem için izmir ya da ege bölgesinde bayiniz varmı? sitenizin bayiler bölümü açılmıyor. şimdiden teşekkürler.

Oğuz Alper 03-07-2009 01:50

Sn. Ahmet Salih ;

İlginize teşekkür ederim. İhtiyacınız olan bilgileri size mesaj attım.Kullanım ile ilgili sorularınız olursa yardımcı olurum.

ahmet salih 03-07-2009 09:35

teşekkürler sn.oğuz alper

Oğuz Alper 05-07-2009 10:46

5 Eklenti(ler)
Bionem in Akdeniz Üniversitesi Analiz Raporu , Batem in Raporu ( canlı bakteri sayısı sonucu )

Bionem in içerisindeki bakterinin DNA sı PARMAK İZİ Belgesi


Sonuç kısmını okuduğunuzda daha önceden de belirttiğim üzere ürünümüzün içerisinde zararlı mikroorganizma yoktur demiş ve başka bakterilere de antibakteriyel özellik gösterdiğini de söylemiştim. Analizi incelediğiniz de gördüğünüz gibi !!!

Oğuz Alper 05-07-2009 10:47

1 Eklenti(ler)
DNA sı Parmak İzi

denizakvaryumu 06-07-2009 07:44

Bionem ile roa nın bakterileri farklı, birbirlerini etkilemeleri nasıl?

Sanırım bionem uygulanan yere roa uygulanamayacak?

Oğuz Alper 06-07-2009 10:11

Her iki üründe birbiri ile karışıp uygulanabiliyor. Bakterilerin ana grubu aynı sadece ırkı farklı .

ialp32 06-07-2009 14:58

Bizim fasulyelerdeki pireler nakavt ama........................; Hangileri biliyormusunuz geride kalanlar,durumu ağır olanları kökünden söktük ve bahçeden attık neden derseniz pireli fasulyelerin tatlarında değişiklik vardı onun için,diğerlerini riske atamazdım zira başında o kadar çok fasulye varki ;onları kaybetmek istemedim,iyi ki varsın bionem.

lerdemir 06-07-2009 16:58

Mutfak Robotu ile Bionem/Yağmur Suyu Karıştırma Denemesi
 
5 Eklenti(ler)
Çalkalıyorum olmuyor, kendimi hırpalıyorum yok yine olmuyor.

Fotoğraflardaki ve tariflerdeki gibi süt kıvama hiç gelmiyordu benim karışımlarım.

Ben de, hanımdan "yine deney mi yapıyorsun?" sorusuna maruz kalmak pahasına (mutfaktaki gürültüye ayaklanınca kaldım nihayetinde) mutfak robotu ile karıştırayım dedim.

Robotun kabının hacminden ötürü 1.5 litrelik karışım hazırladım.

Süs bitkilerime yaprak uygulaması için 2,5cc yerin, uygun ölçeklme ile 3,75cc Bionem koydum 1.5litre yağmur suyuna.

5 dakika kesintisiz biçimde tam devirde karıştırdıktan sonraki görüntüde yine süt beyazı bir renk elde edemedim. Karıştırıcıya dikkat ettim, bir girdap oluşturduğu için yukarıdan alıp, ortadan içeriye çekiyor sıvıyı ve dolayısı ile yukarıdan karışma eksikliği olmuyor; yani renk yetersizliği bununla ilgili olamaz.

Kimbilir, belki de bu kıvam yeterlidir bile.

İşte fotoğraflar:

Önce uygulama öncesinde sadece yağmur suyu ile doldurulmuş karıştırma kabının ve suyun yakından görüntüleri:

Eklenti 91034

Eklenti 91035

Şimdi de 5 dakika tam devirde karıştırılmış halinin görüntüleri:

Eklenti 91036

Eklenti 91037

Eldeki hazır karışımı 1.5litrelik pet şişeye doldurduktan sonraki görüntü:

Eklenti 91038

Bundan daha fazla da beyazlaştıramadım doğrusu; yoksa robotun motorunu yakacaktım herhalde.

Uygulama açısından bir yanlışlık, eksiklik olmaz, değil mi?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:07.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025