![]() |
|
|
![]() |
#1 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
|
Uzak bahçelerin yakın işbirliği
Yazık olmuş. Geçmiş olsun sn.Lilium. Mutlaka çok düşünmüşsünüzdür. Çok güzelmiş ağaçlar. Biz neden kendi birliğimizi oluşturmuyoruz? Zehirsiz, organik yetiştiricilik yapan küçük bahçeler üretimini ve işlediği ürünü ortak bir marka altında piyasaya çıkaramaz mı? |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Uzak bahçelerin yakın işbirliği
Yıllar önce kurmuş olduğum zeytin bahçesini köklemek zorunda kaldım. Nedenleri çok hangisini sayayım ki, en birinci neden marmarabirlik bölgemizden üye almıyor, ihracat yapamadığı için alımlarını çok düşürdü, ikinci neden bir iki yılda bir don vuruyor, Tüccar alım yapmıyor, Yağlık yapsan yağlık olarak yaptığına deymez, para yapmıyor. Kısacası elle tutulur bir hiç bir yanı yok, ilerisi için de bir ışık göremiyorum her geçen gün maliyetler artarken fiatlar düşüyor. Tarımın olmayan politikaları bakalım bu milleti daha hangi serüvenlere sürükleyecek. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 22-01-2010
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 86
|
Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Hoşçakalın |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 10-10-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 35
|
Balıkesir gönen de ise yeriniz , elbette soğuk don olayı olur. Ancak zeytini değerlendirememe olayına katılmıyorum . Şu an Irak İran pazarının açılması, doğu ve güneydoğu anadoludaki zeytin tüketiminin de olağanüstü artması sonucu zeytin çok değerli. En basiti toplanan mahsulünüzü balıkesir havrandaki Fora 'ya götürseniz alırdı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 10-10-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 35
|
Şu anda tek para kazanan çiftçi ,zeytincidir. Bunu kime sorsanız söylerler. Bence sizde don ve soğuktan sürekli bir yılgınlığa düşmeseydiniz, sökmezdiniz ağaçlarınızı. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-12-2008
Şehir: İzmir/Kaynarpınar
Mesajlar: 1,151
|
Alıntı:
Modernlik; sık dikim, küçük aynı formda tac yapısı, makine ile hasat, budama işleme ve ilaçlama. Geleneksel; geniş aralık, büyük tac, elle toplama vb. Geleneksellik para kazandırmıyor. Para kazanamayınca masraflar göze batıyor. Sonrası malum zeytinden vazgeçiliyor. Lilium'un mesajını iyi anlamak gerek. Burada sis var gibi. Pazar avrupadan ibaret değil ki. gba 1976'nın dediği gibi yüzü doğuya çevirmek akılcı olabilir. Yetiştirme tarafındaki uygulamalar takdire şayan. Diğerleri hayata geçirilmese de en azından tartışılmalı. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Alıntı:
İkinci bir Lilium olayı yaşamamak için bir an önce pazarlama konusunda birlikte bir şeyler yapmalıyız bence. Geçmişte kooperatifleri veya birlikleri kuranların deneylerinden yola çıkarak bizde bir şeyler yapabiliriz diye düşünüyorum. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Alıntı:
Bir, iki acabam var. Amaç sadece zeytin mi? Küçük bahçe olması şart mı? Ve sertifika alınması düşünülüyor mu? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#10 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 22-01-2010
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 86
|
Sayın meyveli tepe benim düşünüp paylaşamadığımı yazıya döküvermiş pratik düşünüp uygulamaya geçmek bu olsa gerek tebrikler kutlarım meyveli tepe, bildiğim kadarı ile belli sayıda kurucu üye sayısı olan girişimlere devlet teşviğide veriliyor ama önce bu fikir üzerinde çalışıp olgunlaştırmak lazım amatörce mi yoksa profesyonel olarakmı uygulamaya geçilecek Zeytin severleri fikir jimnastiğine davet ediyorum . esenlikler dileğiyle |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 10-10-2007
Şehir: izmir
Mesajlar: 35
|
Kooperatif kültürü Türk ,özellikle köylülüğe tamamen ters. Adamın 10 dönüm zeytinliği olur gider 50 milyarlık çift çeker traktör alır, ondan sonra da 10 dönüm yerini ve traktörünü satar anca borcunun faizini öder. Paylaşma ve ortak kullanım gibi konularda köylü kültürünü bilenler varsa aramızda bu kooperatif olayının da tutmayacağını şıp diye anlar.. Haa böyle üç beş okumuş , bu işlerin bu şekilde yürümeyeceğini sezen arazi sahipleri birleşirler ortak malzeme ve satış kanalı kurarlar , ona eyvallah . |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#12 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Sn lilium geçmiş olsun agaclarınız gercekten çok guzelmiş.Yukarıda yazılanların hepsinde az cok bir gerçeklik payı var Şunu belirtmek gerekir ki ideal olan hiçbir bahce yok, ben zeytine meyilli arazileri çok yakıştırırım lakin genelde toprak biraz fakirdir, erezyona açıktır, setler yaparsınız, topragınızı zenginleştirecek katkılar ilave edersiniz gayet güzel zeytin yetiştirirsiniz. Ovada yetiştirirseniz topragınız genelde cok kalitelidir, fakat neredeyse tüm kiş yagışlarla toprak agırlaşıp,agaclarınızı başta kanser, halkalı leke, mantari hastalıklara acık hale gelir. En tehlikeliside yagışlar nedeniyle agırlaşmış topraktaki zeytinler, bu durumdaki agaçlara soguk daha çok vuruyor, gemlik,mudanya,guney marmaradaki zeytinler tüm kış boyunca dondurucu poyrazın etkisi altında meyilli bahcelerde olduklarından extreme yıllar hariç cok da etkilenmiyorlar,bir kaç yüzyıllık agaclar mevcut. Herzaman yapacak birşeyler olduguna inanıyorum, bizimde bahcemizin biri ovanın neredeyse en alçak yerinde, toprak cok kaliteli,yagışlarla etkilenen topraga klinonun iyi yönde etki edecegine inanıyorum, kuzey ve poyraz yönunde çitler boyunca leylandiler diktik, ayrıca agaclar buyudukce, govdeleri kalınlaştıkça soguk etkisinin azaldıgını fark ettik, fidanları ektigimiz yıl sibirya soguklarının etkisi altında geçen bir kış olmuştu, neredeyse tamamı etkilendi, kurudu sandık tekrar toparlandılar, sıcaktı, soguktu,hastalıklarıydı derken bizede burada biraz kelam edecek tecrübesi kaldı, agaclar büyüdükce sorunlarda azaldı. Pazarlama konusuna gelince, siz işinizi kaliteli,dogal yollarla yaparsanız insanların buna duyarsız kalmayacagına inanıyorum, eninde sonunda degerini bulacaktır, bir kısmını yag olarak.bir kısmını dogru salamura yöntemleriyle, kaliteli sofralık olarak hak ettigi yeri bulacaktır. Bu yıl bizim agaclardaki zeytinlerin kendimize ayırdıklarımız hariç tamamı eş dost,konu komşu tarafından ''zehirsiz bunlar''denip kapışıldı,üstelik gelip kendileri topladılar, ileriki yıllarda mahsül arttıkça,(katlanarak artıyor) aklımızda çeşitli projeler var,ayrıca siz degerli arkadaşlarla işbirligine herzaman hazırım, saygılarımla |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bahçeyi kurarken çok iyi düşüncelerle kurdum, birlik o zaman bölgemizden üyede alıyordu, hadi ağaçlar büyüsün verime yatsın o zaman üye oluruz dedim, bu zaman zarfında verdiler teşvikleri millete ekim yaptırdılar denedimsizce hatta bedava fidan dağıtıp ektirdiler. Ürün fazla olunca da kota koymaya başladılar, üyelikleri durdurdular. Manisa tarafı üzümcüdür bağları kestirdiler zeytin ektirdiler. neden? Nedeni bizim iş bilmez politikacılar, dış pazarlar bulamayınca günü kurtaralım bir şeyler verelim, bir şeyler vermek yetmiyor, hatta bir şey verme sen bu ürünün bağlantılarını pazarlamasını ihracat bağlantılarını kur o yeter. Bunları yapamayınca bağı kes zeytin ek, fındığı kes bilmemne ek, eehe işte altarnatif ürün ekin. Sen pazar aç pazar Mudanya'ya git, erdeğe git, marmara adasına git herkes ürünü elinde kaldı diye bağırıyor. Bu ülkede tütün, şeker pancarı, afyon, pamuk, domates, ekiliyordu (aklıma gelenler) Neden bazıları hiç ekilmiyor bazılarının da ekim kotaları düşürüldü bileniniz varsa yukarıdaki cümlelerimi de anlarsınız. Hani bir zamanlar bir verip üç alacaktık. Aldık .... birini. Tarımı bitirdiler tarımı. Mazot olmuş üç lira neyi ucuza çıkarıpta pazarlıyacaksın Zeytini yağlık olarak değerlendirmeye kalksan aşağı yukarı beş kilo zeytinden bir kilo yağ çıkar yağın kilosu 7-8 lira bilemedin 10 lira, zeytinin kilosu gelir en fazla iki liraya, bunun en az bir lirası zeytini toplama ücretidir, bunun daha pazarlaması var, kimse kusura bakmasın ama bir liraya da bu iş yapılmaz. Kendi birliğimizi oluşturma fikri güzel, güzelde nasıl olacak, siz karamürseldesiniz ben gönendeyim, bir diğer arkadaşımız atıyorum konyada, ürünü topladı ne yapacak ürün bir yeremi toplanacak yoksa herkes kendi ürününü salamurayamı koyacak, her ikisinin de farklı zorlukları var. Diyelimki bir yerde toplanacak ben ürünü sardım arabaya getirdim, ürün bozuk ne olacak, ürün yumşamış ne olacak, zeytin günlük olarak toplanır ve günlük olarak salamuraya basılır. Herkes kendisi salamuraya koysa herkes aynı teknolejiye ve aynı ustaya sahip olması gerekir. Düşünceniz güzel ama bayağı zor. Gerçekleştirilmiyecek gibi de değil, olur ama dürüst sağlam taşın altına elini koyacak üreticiler lazım, ve çok iyi bir yöneticiyede. Düşüncenizi gerçekleştirmeniz benim en büyük sevincim olur, belki yeniden zeytin ekerim. ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Dış ihracatı hiç yazmıyayım çünkü o ülkeler arası anlaşma gibi bir şey, Güçlü ülkelerin güçlü tarım pilanları politikaları olur, Bizde güçlü olmak için bir pilan program görebiliyormusunuz avrupaya amerikaya ne kadar ihracatımız var, söyliyeyim yüzde beş, niye? o kadar izin veriyorlar. Güçlü ülkeler tarım pilanlarını kurmuşlardır örneğin bizdeki gibi aklına gelen istediği ürünü ekemez, aklına gelen istediği gibi günü kurtarmak yaranmak için fidan dağıtamaz, devletin vereceği izinler dahilindedir, ihtiyaca göre ektirir ve değerlendirir, ihracat yapacaksa onun bağlantılarını yıllar önce kurur ona göre ektirir. Bizdeki gibi ver teşviği ektir sonrada ne yaparsan yap yapmıyorlar. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
|
Kafamın içinde bir şeyler fırtına gibi esmeye başladı. Evet, olur bu iş. Hem de bu güne kadar hiç yapılmamış bir şekilde. Sadece zeytin için de değil, üretilen her şey için. Bence pazarı da hazır. Organik veya permakültür üretim yapan küçük bahçelerle yapılır bu iş. Bahçelerin bir arada olmayıp memleketin uzak yerlerinde olmasını bir dezavantaj olmaktan çıkarıp avantaja da çevirebiliriz. Asgari standartlara ihtiyacımız var. Yani, yetiştirme, toprak, zararlı mücadelesi, yetiştirilen çeşitler, bunların işlenmesi vb. bakımlardan. Bu standartların her yerde tutturulması işin en zor tarafı ama yapılabilir. Hızlıca hayal ettiğim günün birinde gerçekleşirse yazınızda adı geçen birlikler bol bol nal toplar ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 25-06-2009
Şehir: Denizli
Mesajlar: 94
|
Organik sebze meyve(hatta tüm sebze-meyvelerde) satışındaki en büyük sorunlardan bir tanesi lojistikdir. Antalya' da üretilen taş gibi sert domatesler İstanbul' a Ankaraya sorunsuz nakledilmekte ancak lezzetli pembe domatesler 30-40 km yolda salça haline gelmektedirler. Özellikle taze sebze-meyvede bu şekildeki bir kuruluş merkezi bir noktadan dağıtım yapmaya çalıştığında en büyük sorun lojistik olacaktır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi(Diğer Anadolu şehirlerine göre üretim tarzımıza uygun ürünlere ulaşması nispeten zor olan illerimize) satınalımın nispeten çok olacağı illeri merkez alarak üretim bölgeleri ve dağıtım kanalı kurabilirsek dezavantajımız avantaja çevrilmiş olur. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#17 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
|
Sn lilium devlet politikası ve zeytinciligin şu anki durumu hakkındaki görüşlerinize katılıyorum. Konu tam buraya gelmişken şunu belirtmeden edemeyecegim, agaclarına yirmi dakikada zehir atıp, gecip karşısında mangal yapan genel hiç umurumda degil ama dogaya saygılı, dogal yetişciricilik adına sırtına tulumbasını takıp EMA sını/delfinini/kalolinini vs. atan umurumda. Şu cümleyi çok severim ''huzur ve mutlulugu tek başına hedeflediginizde elde edemessiniz, sizden kaçar, cünkü hedeflenecek somut birşey degildir, siz sevdiginiz işi yaparsınız, o yan ürün olarak ortaya çıkar.Zeytinin pazarlama konusundada öyle biz dogal yollarda kendi bildigimiz dogrularla hareket edelim insanlar iyişeylere layıktır, gelir bizleri kendileri bulur. Kendi adıma birinci önceligim, agaçlar arasında dolaşmak,topraga dokunmak,dogru bildigimi yapmak ve her zaman biliyorum ki pazarlama konusunda hiçbirşey yapmasam dahi kendiliginden masrafını çıkartacaktır. Sn lilium bu sitede o kadar seveniniz varki, ürünlerinizi bu sitede pazarlamaya kalksanız dahi, güvenli bir yerden z.yagı arıyanlar inanıyorum ki sizin masraflarınızı çıkartmaya yeter. Sn meyvelitepe, bende bu birlikteligin olabileceginine inanıyorum. saygılarımla |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
|
Alıntı:
Özlem Hanım ile görüştüm EM5 ve EM FPE ürünlerinin kendisine geleceğini(Yeşil adım) söyledi.Oradan alacağım. Bana yakındır. Zaten bedavaya ürün dağıtıyorsunuz, olmaz, bunu ücretli alacağım. Teşekkürler. (silinecek) |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
|
Bazı şeyler gözden kaçıyor. Hatta benim sorum da gözden kaçtı. Günümüzün dünyasın da üretmek hiç bir şey, pazarlamak her şeydir. Marmarabirlik olayını bitiren de pazarlamada yetersiz kalmasıdır. Raf kirası denen bir şey vardır ya verirsin , ya verirsin.... Ötesi yok. Kapıdan ürününüzü sokmazlar. Organik üretimi ne kadar doğru yapsanız da sizin doğrunuzu sertifika kuruluşu onaylamazsa ürününüz iyi tarım uygulamaları kapsamına bile giremez. 40 ton zehir püskürtülmüş ürünle aynı muameleyi görürsünüz pazarda! Her İstediğiniz yerde satış yapamazsınız. Örneğin; İstanbulda ki organik semt pazarlarına sertifikanız olsada tezgah açamazsınız. Tezgah açmanız için semt belediyesi ile anlaşan Buğday Derneği'ne başvurmanız gerekir. Pazar hazırdır da o pazara ulaşmak için açılması gereken kapıların anahtarları belli ellerdedir. Bu laflarım umutsuzluk gibi algılanmasın. Yapılacak beyin fırtınalarında amaç satış ise sertifika, market ve semt pazarı gerçeklerinin üretimden önce geldiğini düşündüğümü belirtmek istedim. Konu satış olunca iş hobi olmaktan çıkar. Bu konu ciddi, bayağı ciddi bir konu. Ayrı başlık açılsa iyi olur. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 31-01-2010
Şehir: Antalya
Mesajlar: 125
|
Bununla ilgili benim en iyi hatırladığım bir dönem kendimin de içinde bulunduğu köy-kop çalışmaları idi.İsteyenler yapılan çalışmaları http://www.koy-koop.org/ sitesinden izleyebilirler. Tabi konuşulduğu kadar kolay olmasa da yola çıkınca daha da kolaylaşıveriyor bir çok şey. Kervan yolda düzülür derler gerçekten de doğru bir sözdür. Hiç ummadığınız yerlerden hiç ummadığınız desteklerle birlikle beraberlikle mücadele ederek çok şey yapılabileceğini bire bir görmüştüm. Burada da yaşanılan sorunlar aynı sorunlar. Fakat sorunu tespit etmek gidilecek sonu da tanımlıyor aslında. Geçen hafta gelen bir maille Erdek'te bir permakültür çalışması olduğunu öğrendim ve eşimle beraber haftasonu etkinliği olması amacıyla aradık .Sonuç hüsran. Kişi başı katılım ücreti 350 ytl olduğunu duyunca iyi niyetle yola çıkılan bir çok şeyin bu ülkede orta sınıf insan eğlencesi olmaktan öteye gidemediği gerçeğini bir kere daha gördüm. Yani piyasa koşullarından , kapitalizmin kirli yüzünden şikayet edip fazla olanı paylaşmak , rekabetin yerine hep birlikte örgütlü davranmak gibi çok güzel kavramların kendi kişisel çıkar ve menfaat savaşlarına yenik düşen insanları görünce bu işin çok iyi kurallarla organize edilmesi gerektiğini bir kere daha görmüş oldum. Amacım umutsuzluk yaratmak değil tam tersine .Elbetteki sitede çok iyi niyetli insanlar var. Ama bu işin çok iyi organize edilmesi halinde bir çok insanın şu anda hobi olarak yaptığı işler artık meslek haline gelecek hatta tek işi bu iş olabileceğini düşünüyorum. Bu da arzı yaratacaktır diye düşünüyorum. Bir akrabamdan örnek vermek istiyorum. Kendisi imamdır. Mesleği gereği bir çok yerde görev yaptı ve en son görev yeri Bolu'da ufak ufak patates satmaya başlamıştı. Daha sonradan insanların onun görevinden dolayı kötü mal satmayacağını düşünmesinden dolayı çoğalan talep sonucunda şu anda orda yaşamamasına rağmen toplamda 16 kamyon patates satıyor. Bayramda memleketim Afyon'a gittiğimde konuşmuştum. Artık patatesi tarlasında alıyor ve üreticilerin hormonsuz doğal yollarla yetiştirmesini sağlıyor yani bütün bir sürece hakim olmaya çalışıyordu. Hayran oldum. Ama gözümden kaçmayan şey yetiştirilen tarım ürünlerinin bir imamın değil bu konuda uzman kişiler tarafından garantörlüğünde olması gerekliliğiydi. Ben Türkiye'de tarımla ilgili bir sivil toplum örgütü **** kooperatif oluşturulabileceğini bunun da hem halkın hemde ülkenin faydasın da olacağını düşünüyorum. Çok uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir proje olduğundan çok dağıttım kusura bakmayın... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
|
Konu iyice boyutlanmaya başladı. Zeytin üretimi ile ilgili bilgiler geri planda kalmasın diye bu konuyu ayrı bir başlığa taşımalıyız. Öneriyi ilk yapanlardan biri ben olduğuma göre yeni konu açabilirim, ancak hangi ana başlık altında olması gerekiğine karar veremedim. Sn. Malina yardımcı olursanız sevinirim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 |
Ağaç Dostu
|
Malina yardımcı olana kadar bir şey sormak istiyorum yüz ve üzeri yetişmiş verime yatmış gelir olarak bir şeyler beklediği zeytin ağaçı olan sitede kaç kişi var, olanlar ismini ve ağaç sayılarını belirtebilirlermi. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#23 |
Ağaç Dostu
|
İnşallah UBYİ işbirliğimiz sadece zeytin konulu değildir.! Evvelki gün İlçe Tarıma gittim. Burada zeytin olmuyormuş, yani ağaç güzel büyüyormuş ancak meyve tutumu olmuyormuş. Burası güneyden rüzgar alan bir bölge ( güneyde deniz var o taraftan kuvvetli esiyor) O yüzden ağaç olarak güzel büyüse de meyve az veriyormuş yani rantabl değil diyelim. Toprağımız boz toprak ne yapalım dedik. (Sahil toprağı da deniyor) Badem olabilir dediler. Organik yapsak dedik? Saçmalamayın dediler: Kime söylediysek hayretle yüzümüze bakıp olmaz diyor. Benim şevkim de kırılıyor. Denilen aynen şöyle: " Organik diye bir şey çıktı bir kısım sosyetiklerin hevesi, kesinlikle o işten para kazanamazsınız, alacak tüccar yok, siz ilacı suni gübreyi vereceksiniz, büyük düzgün parlak ürün yetiştireceksiniz, haaa istiyorsanız, kendinize bir kısım yapın ilaçsız, onu yiyin." Köylüler, memurlar, mühendisler ağız birliği etmişler. Belki de haklılar. Ben organik ya da doğal ya da zehirsiz, ne dersek diyelim, öyle yetiştireceğim ürünümü, fazlasını satmak istesem kime satacağım, nasıl satacağım? Leonardit atsak diyoruz devletin bir desteği var mı dedik, o da ne gibi yüzümüze baktılar. Dönüme 2,5 lira destek var. Harca harca bitmez. Toprak analizi yaptırsak dedik. Önce ne yapacağınıza karar verin de dediler. E ben analize göre karar versem daha iyi olmaz mı? Dostlar size söyleyim bu gidiş gidiş değil, işte köyüm, işte diğer köyler, işte seralar, zeytinler. Basıyorlar ilacı. Köylüm bıkmış ve bilinçsiz. Sen ona ilaç adı söyle. Sıksın otu kurutsun, sıksın biti öldürsün. Toprağın organik yapısı? Hangi organik toprak? Adam toprağı kaldırıp atıyor yeni toprak getirtiyor, şu bizim de aldığımız kırmızı topraktan. Yayıyor seraya basıyor suni gübreyi. Hayvancılığı hiç sormayın.Arazimizin ufak bir kısmında ağıl vardı, biz gelince taşındı, oradan çıkan pisliği ve antibiyotik ampullerinin haddi hesabı yok. Zehir yediğimizi bunları yaşayınca anladık. Ben et yiyemez oldum. Sanırım iyi ediyorum. Şurada 5-6 aydır çifçinin durumu ile ilgili gözlemlerim beni şok etti. Kafamız karışmış vaziyette döndük. Ben kendim organik yemesine yerim de, bebekler ne olacak, çocuklar ne olacak, insanlar ne olacak, hayvanlar ne olacak, bitkiler ne olacak... Bu toplum nasıl bilinçlenecek bilemedim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#24 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili SAHİRE, kafanız hiç karışmasın, siz bakmayın vitrinde raftaki ürüne, siz bakmayın söylemlere, Sakın yanlış anlamayın tabi ki, doğal üretimin yanındayım ama görülen köyede kılavuz gerekmez. Bir azmak var ve biz azmağı kurutmadan doğal üretim yapmaya çalışıyoruz. Bakacağınız yer bellidir bir yerde azmak varsa sivri sineğin olmaması da mümkün değildir. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#25 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
|
"Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği" maalesef zeytin konulu da değil ![]() İlk düşünce zeytin ile tetiklenmişti. Sürdürülebilir doğal tarım yöntemleri ile üretilen yiyeceklerin, üretildiği yerlere yakın ve bu yiyeceklere erişmek isteyen insanlara doğrudan ulaştırılabilmesi amacını taşıyordu. Ülkenin dört bir yanında bu prensiplere göre yetiştiricilik yapan bahçeler organize olarak gerek yetiştiricilik gerek bu yiyeceklere erişmek isteyen insanlarla iletişim sağlayacaktı. Böylelikle sistemin kalıplarında bir çatlak açılacak, üreten ile bunlara ihtiyaç duyanlar arasında ticari olmanın ötesinde bir bağ kurulacaktı. Kulağa hoş geliyor değil mi? Üstelik de pek zor da değil. Dünyada pek çok uygulaması da var. "Local Harvest", bir CSA (Community Supported Agriculture - Toplum Destekli Tarım) olarak bunlardan biri. Ülkesinin dört bir yanına dağılmış yüzlerce çiftliği kapsıyor. Beslenme konusunda ortalamanın üzerinde bilgi ve bilinç seviyesine ulaşmış amerikan vatandaşı bu organizasyon dahilinde kendine en yakın çiftliklere ulaşabiliyor. Ülkemizde şehirde yaşayan ve yine beslenme konusunda ortalamanın üzerinde bilgi ve bilinç seviyesinde insanların beklentilerini ve tepkilerini 2009 ve 2010 yıllarında bahçemiz ürünü zeytinlerden az miktarda da olsa paylaşarak ölçmek istedim. Hasbelkader bahçemizde neyi nasıl yaptığımızı izlemekte olan insanlardan müthiş bir talep oldu. İlerleyen yıllarda, amacımız dışında olduğu için kendi bahçemizden yeni bir paylaşım yapmadık ama o ana kadar iletişime geçmiş olduğumuz kişilerden takip ettiğimiz kadarıyla, doğrudan yetiştiriciye ulaşarak sağlıklı besinlere erişim talebinin git gide yükseldiğini gözlemledik. Bize hala yapılmakta olan talepleri bildiğimiz organik çiftliklere yönlendiriyoruz. Hatta bu talebi iyi yakalayan pazarlama uzmanı bir isim, üretmediği ürünleri, organik olmadığı halde organikmiş, organikten de iyiymiş imajı yaratarak ülkenin dört bir yanına satmaya başladı. Buradan da hissedebileceğiniz gibi, talep dünyanın her herinde aynı talep, sorun başka yerlerde. Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliği'nde yer aldığını söyleyen bir grup, ne zaman ki insanlara sağlıklı yiyecekler üretip ulaştırmak yerine yetiştiricileri hedef alan ve yurdum kurnazlıkları ile çiftçiye, bahçe sahiplerine defolu girdi satarak kâr elde etme planlarına girdiler, bunu yine yurdumun geleneksel mahalle kültürü haline getirdiler, ortada iş birliği filan kalmadı. Her şeye rağmen durum o kadar umutsuz değil. Uzak Bahçelerle olmasa da güzel gelişmeler de var. Buğday derneğinin çabaları takdire değer. Bir çok organik pazarın açılabilmesini sağladılar. Toprak Ana, son iki senedir sürekli gelişiyor. Halen bir çok üreticiyi bünyesine toplamış durumda. Biraz önce kurucusu Cem beye talep hacmi ve karşılanma oranları hakkında son durum özetini sordum. Ankara'da daha farklı bir organizasyon iki seneyi aşkındır başarılı bir şekilde çalışıyor. Kardeş Bitkiler'den Ceyhan'ın girişimleriyle başlatılan "Doğal Bilinçli Beslenme" grubu konuya tüketici cephesinden yaklaşarak grubun ihtiyaç duyduğu sağlıklı besinleri kaynağında bulup gruba ulaştırmayı hedefliyor. Alıntı:
Siz öncelikle kendi yiyeceğinizi, aileniz ve dostlarınızla paylaşacağınız yiyeceği üretiyor olacaksınız. Kendi yiyeceğinizi zehirleyecek olsanız ne diye yaşam tarzınızı böyle değiştiresiniz ki? Kendi ihtiyacınızdan biraz daha fazlasını ürettiğiniz durumda bunu satmak isterseniz bu da mümkün. Anahtar noktası neyi nasıl yetiştirdiğinizi insanların takip edebilmesinden geçiyor. Sonrasında, özellikle size yakın yerlerde ürettiklerinizi talep edecek bir çok insan olduğu muhakkak. Kimse aklınızı karıştırmasın. Hedef ve ideallerinizden ödün vermenize de gerek yok. Uzak Bahçelerin Yakın İşbirliğinin ille de bir organizasyon olması gerekmiyor. Biz, kendi adımıza, sürdürülebilir doğal tarım metodlarıyla yiyecek üreten insanlara elimizden gelebilecek her türlü desteği vermeyi borç biliriz. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Bizim böyle bir yaşantıyı seçmek için öncelikle tek bir nedenimiz vardı: Çok seviyorduk! Tüm gün bahçede kalıp çalışıyoruz , hayvanlarla ilgileniyoruz, toprakla ilgileniyoruz ve inanılmaz mutlu oluyoruz. Akşam sağlam bir yorgunlukla seriliyoruz ve ertesi gün yine eve girmek istemiyoruz. Kazma kürekten çoktan ellerimiz nasırlaştı, tatlı bir yabanlık geldi üstümüze ![]() ![]() İlk hedefimiz kendi kendimizi geçindirebilmek, kendimize yetebilmek. Sağlıklı sebzemiz, meyvemiz, yumurtamız hatta belki sütümüz olması. (Kendi gübremizi elde edebilmek, tavuklara mısır buğday yetiştirebilmek vs.) Hala maalesef büyük oranda dışarıya bağımlı yaşıyoruz. ![]() Sonra, fazlasını satmak: Kendi yediğimizden fazlasını satmak, ayrı bir yerde ilaçlanan ürünü değil! Ayrıca merak edenleri misafir etmek, özendirmek, bu havayı koklatmak, paylaşmak ve açık konuşayım biraz da çalıştırmak ![]() ![]() Bu hayat o kadar enteresan bir gerçeklik ki insanın içine işliyor. O kadar kuvvetli ki, hasta birini sağaltabileceğine inanıyorum. Sanki tarih boyunca... Yok yok, tam olarak betimlemek gerekirse, zaman yitiyor. Zamanın ötesine geçiyorsunuz doğayla baş başa kalınca. Az şeyle çok daha mutlu oluyorsunuz. Daha çook şeyler var ama boşboğazlıkla doldurmayayım burayı ![]() Tekrar teşekkürler ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Etiketler |
baltaç, doğal çiçek balı, karakovan balı, meis balı, seksiyon balı |
|
|