agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   SIK SORULAN SORULAR / FORUM KULLANMA KILAVUZU (https://www.agaclar.net/forum/sik-sorulan-sorular-forum-kullanma-kilavuzu/)
-   -   Forumda Türkçenin doğru kullanımı hakkında (https://www.agaclar.net/forum/sik-sorulan-sorular-forum-kullanma-kilavuzu/1669.htm)

ahmet58 25-06-2007 09:36

Benim şimşir Sorusu Ne Oldu

lerdemir 25-06-2007 10:09

ahmet58,

Sanırım istemeden yanlış konuya mesaj yazmış olmalısınız öyle değil mi?

Zira, bu sorunuzu "Üretim Teknikleri (Tohum Çimlendirme/Çelikleme/Aşılama)/ Şimşir" başlığında sormuşsunuz ve orada da yanıt almışsınız görebildiğim kadarıyla.

Şimşiri nasıl üretebileceğinizi sormuşsunuz ve de amatör olarak yetiştiren bir arkadaşımız tecrübesini aktarmış ve demiş ki:"15 20 cmlik çelikleri serada köklendirebilirsiniz... mümkün oldukça küçük çelikleri köklendirin..."
Selahattin Hoca da; "Şimşir çoğalma esnasında elbette nemli ve yarı gölge yer ister.Temmuz-ağustos aylarında çelik alınıp köklendirilebilir..." demiş. Ayrıca da caploonba "...küçük bir saksıya çeliği dikip üstünü pet bir şişeyle kapatın. Daima nemli tutun." diye de eklemiş.

Konunuz yukarıda bağlantısını verdiğim başlıkta devam etmekte görünüyor ahmet58.

Burada ise Forumda Türkçenin doğru kullanımı tartışılıyor.

Haa, bu arada, yeri gelmişken, sizin mesajınıza ilişkin de bir hatırlatma yapmak isterim bu konunun başlığına da uygun olarak.

Sizin mesajınızı şöyle görmek isteyecektir forum üyelerimiz:
"Benim şimşir sorusu ne oldu?"

İyi günler dileklerimle...

praecox 25-06-2007 11:08

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 121600)
Sitemiz içeriği gereği latince kelimelerin de sıkça kullanıldığı bir yer. Türkçe yazmayı beceremeyen birinin verdiği latince bilgiye nasıl güveneceğiz?

Ben bu filmi görmüşdüm.:o

Sevgili malina,
Var yahu hala Türkçe yazmasını beceremeyip de inatla işin içine latince karıştırnalar var... hatta bazılarımızın bilgilerine güvenebiliriz de...:o
ne demişler "İstisnalar kaideyi ispatlar."

P.S. ben kendi namıma yazdım lütfen kimse üzarine alınmasın.:D

denizakvaryumu 25-06-2007 11:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi praecox (Mesaj 121672)

Sevgili malina,
Var yahu hala Türkçe yazmasını beceremeyip de inatla işin içine latince karıştırnalar var... hatta bazılarımızın bilgilerine güvenebiliriz de...:o
ne demişler "İstisnalar kaideyi ispatlar."

Praecox hocaya katılıyorum...


.

ceviz 07-07-2007 14:44

Merhabalar,
Siteye yeni üye oldum. Aslında amacım Bonsai hakkında bilgi edinmekti ancak birden kendimi burada buldum.;)

Hızlı yazma kaygısı ile sözcüklerin kısaltılarak yazılması,noktalama işaretleri ve sözcüklerin doğru yazımı konularında göstermiş olduğunuz ilgi ve özen, özdeğerlerimizin korunması konusundaki inancımı bir kat daha arttırdı. Bu çabalarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. :)

İletilerinizi olabildiğince okumaya çalıştım ve işlenen ana konunun yazım kuralları olduğunu gördüm. Benim de bu konu hakkında bir önerim var. Benim ve benim gibi birçok Türkçe gönüllülerinin, Türkçe'nin yozlaşmasıyla ilgili en büyük şikayetleri dilimize giren yabancı sözcüklerdir. Bu sözcükleri dilimize çok önceden girmiş, dilimize yakın zamanda girmiş ve dilimize girmekte olan sözcükler olarak üç öbekte sınıflandırabiliriz. Önerim iletilerimizde (dolayısıyla günlük hayatımızda) kullandığımız yabancı sözcükleri olabildiğince kullanmamaktır.
Yine sizin iletilerinizi incelerken karşılaştığım sözcüklerden birkaç örnek vermeye çalışacağım.
1- Mesaj : Bu sözcük dilimize cep telefonları ile girdi ve en çok kullandığımız
sözcüklerden biri haline geldi. Bu sözcük yerine, ileti
sözcüğünü kullanabiliriz. Belki mesaj geldi yerine ileti geldi demek
kulağımıza hoş gelmeyebilir. Ancak özellikle eposta ve burası gibi
karşılıklı iletişimin yazı ile sağlandığı yerlerde kullanılabilir. Ayrıca
kulağa hoş gelmemesi sözcüğün güzel olmamasından değil, sözcüğe
alışkın olmamamızdan kaynaklanmaktadır.

2-Detay: Yine günlük hayatımızda çok kullandığımız sözcüklerden birisidir.
İngilizcedeki detail sözcüğünden dilimize geçmiştir. Bu sözcük
yerine ayrıntı sözcüğünü kullanabiliriz.

Yine karşılaştığım bir durum ya da bağlacı **** olarak yazılmış. Ya da bağlacı her zaman ayrı yazılır.
Kafınızı karıştırabileceğini düşündüğüm şey sözcüğü var. (Ki benim kafamı karıştırıyordu.) Şey sözcüğü önündeki sözcükten her zaman ayrı yazılır.
Kelime yerine sözcük, pratik yerine uygulanabilir, chat yerine sohbet sözcüklerini kullanabiliriz.
Yine iletilerde gördüm. Maalesef sözcüğü malesef şeklinde yazılmış. Bu yanlış hızlı yazmaktan kaynaklanıyor olabileceği gibi sözcüğün arapça kökenli olması, dolayısıyla okunduğu gibi yazılmamasından kaynaklanıyor da olabilir. Bana göre okunduğu gibi yazılsa mağlesef yazmamız gerekir. Bu sözcük yerine ne yazık ki sözcüğünü kullanabiliriz.
--------------------------------------------------------------------------
Karga takma adlı arkadaşım Türkçe için fakir demiş. :( Ben bu kanıya kesinlikle katılmıyorum. Dildeki sözcük sayısı o dilin zenginliğini ölçmek için ölçüt(kriter) olamaz. Bunu bir alıntı ile anlatmaya çalışacağım.

Alıntı Yazının Sahibi : Ahmet Okar

"Victor hugo şiirlerini 40.000 kelime ile yazdı. Türkçe'yi en zengin
kullananlardan yaşar Kemal'in romanları 3.500 kelimeyi geçmez"görüşü
çok yaygındır. Bu görüş haklıdır zira Türkçe'nin Fransızca'ya oranla
daha az sözcük içerdiği doğrudur. İngilizce'ye, Almanca'ya,
ispanyolca'ya oranla da daha az sözcük içeriyor olması gerekir. Ne var
ki bu Türkçe'nin daha yetersiz bir Dil olduğu anlamına gelmez! Çünkü
Türkçe az sözcük ile çok şey anlatabilen bir dildir! Daha fazla sözcük
içerse bunun kimseye zararı dokunmaz ancak, gereği yoktur.

Başka bir dilden Türkçe'ye çeviri yapan herkes sözlüğü açtığında,
aralarında minik anlam farkları olan bir çok sözcüğün Türkçe
karşılığında çoğu zaman aynı kelimeyi okur. Bu, ilk bakışta bir
eksiklik gibi görünebilir, oysa öyle değildir. Çünkü yukarıda adı
geçen diller kelimelerin statik olan anlamlarını öğrenmeye, Türkçe ise
bu anlamları bulup çıkarmaya, yani dinamik anlamlandırmaya dayalıdır.
Türkçe'de anlamları sözlükteki tanımlar değil,kelimelerin cümle içindeki konumları belirler. Tam bu noktada, Türkçe'nin, referans olmak üzere sadece gerektiği kadarı sözlüklere alınmış, sonsuz sayıda kelime içerdiği bile öne sürülebilir.

İngilizce - Türkçe sözlükte"sick","ill"ve"patient"ın karşısında
hep"hasta"yazar. Bu bağlamda İngilizce'nin üç kat daha fazla sözcük
içerdiği söylenirse bu doğrudur. Ancak, aradaki farkların Türkçe'de
vurgulanamadığı söylenmeye kalkılırsa bu yanlış olur:"Doktor falanca
beyin hastası olmak","böbrek hastası olmak","ınternet hastası
olmak","filanca şarkının hastası olmak"arasındaki farkı Türkçe konuşan
herkes bir çırpıda anlar. Bunun nasıl olabildiğini görmek zor
değildir. Bir kalem alıp, alt alta:

3 + 5=.

12 + 5=.

38 + 5=.

Yazmak, sonra da bunları toplamak yeterlidir. Hepsinde aynı"+5"yazdığı
halde sonuçlar farklı çıkıyorsa, Türkçe'de de hepsinde aynı"hastası
olmak"ifadesi geçtiği halde sonuçlar farklı olacaktır. Türkçe'nin az
araç ile çok iş yapmasının sırrı matematikte yatar. 0 Dan 9 a kadar 10
tane rakam, artı, eksi, çarpı, bölü dört işlem işareti ve bir ondalık
ayracı virgül, yani topu, topu 15 simge ile sonsuz sayıda işlem
yapılabilir. Türkçe de benzer özellikler gösterir. Türkçe matematiğe
dayalı olmaktan da öte, neredeyse matematiğin kılık değiştirmiş halidir."

Yazının bütünü için bana eposta atabilirsiniz.
--------------------------------------------------------------------------
Çok fazla uzattım biliyorum ama bunu da paylaşmadan edemeyeceğim. Okuyalım ve ne büyük bir hazineye sahip olduğumuzun bir kez daha farkına
varalım.

"...Anadili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma
anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak
karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu "cümle bağlama eğilimi" bazı
konuşurlarda zayıf, bazılarında ise adeta bir hastalık derecesinde
güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan
zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil
gruplarına ait birçok dili incelediğim halde şimdiye kadar hiçbir dilde
beni Türkçe’deki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya
rastlamadığımı söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz,
bazen kendime "keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş
olsaydı... ", diyorum. Eminim o zaman çağdaş dilbilim İngilizce’ye göre
değil, Türkçe’ye göre şekillenmiş olurdu..."

Bu alıntı 34 dil ve lehçe bilen, dünyanın en büyük dilbilimcilerinden Johan Vandewalle'ye aittir ve yazıyı tamamen Türkçe yazmıştır.

Saygılarımla :)

Derya Özen 07-07-2007 16:18

Aramıza hoş geldiniz Ceviz, İyi ki de gelmişsiniz. Yukarıda yazdıklarınızı okurken, dilimize aşık bir insanın yazılarını okuduğumu hissettim. Güzel anlatımınız için, ayrıca teşekkür ederim.

Kagan 07-07-2007 17:24

Sayın Ceviz...

Sizi, Türkçe konusundaki duyarlılığınız için kutluyorum. Verdiğiniz bilgiler için de hem kendim, hem de Türkçe'ye gönül verenler adına teşekkür ediyorum.

Yücel Özlem 08-07-2007 01:00

Sayın Ceviz, Hoş geldiniz. Aktardığınız bilgiler için teşekkürler.

malina 08-07-2007 01:20

Alıntı:

Yazının bütünü için bana eposta atabilirsiniz.
Neden tek tek uğraşmak zorunda kalalım? :)

Ali H. ALI 08-07-2007 11:09

Sayin Ceviz hos geldiniz, turkce ile ilgili, paylastiginiz bilgiler icin sag olun.
Bonsai icin burada oldugunuzu belirtmissiniz. Ne guzel, aramizda bir cok guzel bonsailer yapmanizi dilerim. En az turkce kadar heyecan veren bir ugrastir bonsai.

ceviz 08-07-2007 21:16

Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim. Hoşbulduk. ;) Türkçe'ye ve doğaya saygı gösteren insanlarla bir arada bulunduğum için çok mutluyum.

Sayın Malina,
Yazının devamını buraya göndermemi mi kastettiniz? Ben uygun olmayabilir endişesiyle yazının tamamını yollamaktan kaçınmıştım. İsterseniz büyük bir zevkle yollayabilirim. ;)

Sayın Ali H. ALI,
Evet, bonsailer bugünlerde çok ilgimi çekmeye başladı. Bonsai ile ilgili bölümleri okurken iletilerinizle ve önerilerinizle çok yerde karşılaştım ve büyük bir ilgi ile okudum. Hepsi için çok teşekkür ederim. Umarım ben de başarabilirim. ;)

Todor 09-07-2007 07:24

Security ve üniforma uyarısı:

Özel güvenlik şirketleri, asker ve polis üniformasına benzeyen kıyafetlerle 'security', 'staff,' 'crew' gibi yabancı sözcükleri kullanmamaları konusunda bir yazıyla uyarıldı

İçişleri Bakanlığı, bazı özel güvenlik görevlilerinin giydiği üniforma ve üniformayı tamamlayan diğer unsurların, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile genel kolluğun üniformalarındaki renk, biçim veya motiflere benzediği gerekçesiyle değiştirilmesini istedi.
İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Alim Barut'un imzasını taşıyan emir yazısında şunlar kaydedildi:
  • Özel güvenlik görevlileri şapka olarak sadece kep giyebilecek. Köşeli şapka, askeri kep ya da TSK ve genel kollukta ihtisaslaşmayı ifade eden bere giymelerine izin verilmeyecek.

  • Üniformada kullanılan logo, işaret, sembol ve rozetler, TSK ve genel kolluk tarafından kullanılan çapraz kılıç, çapraz tüfek, miğfer, polis yıldızı ve kokardı, defne yaprağı gibi işaretlere benzeyemeyecek.

  • Üniformalarda TSK ve genel kolluk tarafından kullanılan rütbe ve kıdemi gösteren işaret ve semboller kullanılamayacak. Apolette yıldız veya diğer semboller olmayacak, ancak şirket/birim adı, logosu ya da "özel güvenlik" yazılabilecek. Kolda onbaşı, çavuş, astsubay, polis rütbe/kıdem sembolleri kullanılamayacak. Kışlık üniformada mont, kaban veya yağmurluğun arkasında şirket ya da birim adı yazmaksızın sadece "Özel Güvenlik" ibaresi floresan gümüş renkli olarak yazılacak.

  • Üniformalarda Türkçe dışında (security, staff, crew gibi) başka bir dilde yazılıma müsaade edilmeyecek. Ancak, havalimanları ve deniz limanları ulusal hukuk mevzuatı ile birlikte uluslararası hukuk ve uygulamalara da tabi oldukları için sadece bu alanlarda çalışanlara münhasır olmak üzere, kışlık üniformada mont, kaban ya da yağmurluğun arkasında "özel güvenlik" ibaresi ile birlikte olmak kaydıyla, özel güvenliğin İngilizcedeki karşılığı olan "Private Security" ibaresi yazılabilecek.

  • Üniforma ve tamamlayıcı tüm unsurların içeriğinde Türk bayrağı, ay yıldız, Türkiye haritası, Cumhurbaşkanlığı forsunu ifade eden 16 yıldız, Selçuklu kartalı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları'nın sembolleri kesinlikle kullanılmayacak.

Kaynak: Milliyet gazetesi

lerdemir 09-07-2007 07:39

Çok yerinde bir uyarı olmuş.

Alıntı için teşekkürler Todor.

efeemir 09-07-2007 09:29

Çok güzel bir uyarı. Teşekkürler.

habibe 09-07-2007 10:43

Ceviz arkadaşım,
Türkçemizi kullanırken göz ardı ettiğimiz ya da bilmeden yaptığımız hatalarımız var. Bilgiler için teşekkür ederim.

yusuf_ 13-07-2007 18:10

Duyarlılığınız için teşekkür ederim.

zenfree 13-07-2007 23:13

Forumda Türkçe'yi doğru kullanmaya çalışıyorum.

Bunun yanında daha önce msnde dikkat etmediğim büyük harfler ve virgüller, gelişi güzel yazdıklarım da değişti. İçim rahat etmiyor. Artık nette yazdığım her yerde daha dikkatliyim. Kurallı yazmaya dikkat ediyorum. Teşekürler agacalar.net. ;)

Todor 26-07-2007 07:17

Türk Dil Kurumu, konut ve iş merkezi projelerine yabancı isim veren dev inşaat firmalarına savaş açtı..

Hafta sonları gazetelerde verilen ilanlardan 70'in üzerinde yabancı ad taşıyan konut ve iş merkezi projesi tespit eden Dil Derneği, adreslerini tespit ettikleri 14 inşaat firmasına noter aracılığıyla ihtarname gönderdi. Yabancı adların Türkçe olarak değiştirmeleri istenilen ihtarnamede, bunun yapılmaması halinde maddi manevi tazminat davası açacakları belirtildi. Alice Village, Almondhill, Andromeda, Qantium, Sinpaş Aqua City, Villa Mare, Yeshill Göktürk gibi adlar taşıyan konut projelerinde yabancıların değil Türklerin oturacağı ifade edilen ihtarnamede, "Dilimizi, kültürümüzü, ulusal kimliğimizi korumak için hukuk savaşı başlatıyoruz" denildi. "Eğer isimleri değiştirmezseniz, dava açacağız" uyarısı yapılan ihtarnameye hiçbir inşaat firması cevap vermedi. Bunun üzerine dernek, Ağaoğlu, Sinpaş ve Taşyapı şirketleri aleyhine isimleri değiştirmesi için dava açtı ve ayrıca 10 bin YTL'lik manevi tazminat istedi. Medeni Kanun'un kişilik haklarına saldırı konusunu ele alan 24 ve 25'inci maddeleri gereğince dava açan Dil Derneği'nin avukatı Çelik Ahmet Çelik, dernek olarak tüzel kişiliklerinin böyle bir dava açmaya hakkı olduğunu söyledi.

BADEM TEPE ÖRNEĞİ
Avukat Çelik, "Taşyapı'nın sahibi Emrullah Turanlı konut projeleri olan Mashattan ve Almondhill adlarının neden yabancı olduğu sorusuna, Maslak'taki projenin New York'taki ünlü Manhattan'dan esinlendiklerini, Acıbadem'deki proje için ise Acıbadem'in tepe konumunda olması nedeniyle "Badem Tepe" anlamına gelen Almondhill adının verildiğini söyleyerek toplumuna ve ülkesine yabancılaşmanın ilginç bir örneğini vermiştir" dedi. Taşyapı'nın avukatı Orhan Karataş isimlerde bir sakınca görmediğini söylerken, Sinpaş'ın avukatı İbrahim Erdal da, Türkçe'ye diğer dillerden binlerce kelimenin girdiğini ve bu kelimelerin birçok mekânda kullanıldığını ifade ederek davanın reddini istedi.

Kaynak: Sabah Gazetesi

S.İnceçayır 26-07-2007 07:36

Herkese Günaydın,

Agaçlar net,türkçe imla kurallarına dikkat eden ender site diye bilirim.en azından benim baktıgım siteler içinde,12 yaşından bu tarafa yaklaşık 19 senedir dubaide yaşamam nedeniyle türkçeden uzaklaştım,konuşmada sorun yok ama yazarken çok zorlanıyorum zamanla bu eksikligimide aşacagıma inanıyorum..

Baldaş 26-07-2007 09:24

Günaydın arkadaşlar günaydın sonreis, günaydın Todor. Haber çok ilgimi çekti. Baştan sona okudum. Şirketlerin gerekçeleri o kadar komik ki... Bütün o havalı gibi duran isimlerin ne kadar saçma gerekçelerle konduğu da anlaşılmış oldu. Acaba Avrupa'dan bakılınca nasıl görünüyoruz? Bu konuda Oktay Sinanoğlu'nun kitaplarını önerebilirim."Bye bye Türkçe" adlı kitabında akıcı ve detaylı bir şekilde olup biteni anlatmış. Dernek avukatına helal olsun diyorum. Bence konuyla ilgili daha ayrıntılı ve sağlıklı bir yasal düzenleme yapılmalı ve tazminat şeklinde değil de cezai yaptırım şeklinde bu tür garip isimler koyanlara gereken bedel ödetilmeli...

praecox 26-07-2007 10:52

Peki Andromeda'nın Türkçesi nedir? :D

nevsune 26-07-2007 11:21

Bir yıl kadar önce, birgün gazetede bir ilan dikkatimi çekti. Büyük binaların olduğu yarım sayfalık bir ilanda, büyük puntolarla "wish you were here" diye bir yazı gördüm. İlk olarak; yabancı bir ülkede yapılan inşaatlara, bizim uyanık firmaların Türkiye'deki yabancılara yönelik bir pazarlaması olduğu geldi aklıma. Sonra biraz daha dikkatli bakınca gördüm ki inşaat İstanbul'da. İlan bir ulusal gazetede, okuyanlar sanırım turistler değil, türkler. E, türklerin okuma yazma dili de türkçe!!! Şimdi bu konutlardan birine sahip olmak için acaba ingilizce bilmek zorunluluğu mu var diye düşünüyor insan. Kendi yurdunda, kendi parasıyla, ingilizce bilmeyen birisi demekki satın alamayacak bu evleri.:mad:

Bunun hangi mantıkla yapıldığı konusunda bir düşüncesi olabilen var mı acaba:confused:

Ha unutmadan söyleyeyim, bu ilan Milliyet gazetesinde çıkmıştı. Çok sinirlenip sevdiğim bir yazar olan Can Dündar'a, bir tepki yazısı göndermiştim. Hiç bir yanıt alamamıştım:(

Todor 26-07-2007 11:37

Aslında bu yeni bir şey değil. Vakti zamanında bütün isimlerimiz Farsça ve yahut da Arapçaydı. Cumhuriyetin kurulması ile isimlerimiz Fransızcaya dönüştü. Şu anda dünyada egemen kültür, Amerikan kültürü olduğu için isimlerimiz hep ingilizce.

Penelophe 26-07-2007 11:46

Andromeda: Samanyolu galaksisine benzer ve Samanyolu'na en yakın galaksi. :D

Penelophe 26-07-2007 12:00

Biraz araştırdım, Zincirli Prenses'te deniliyor.

limon 26-07-2007 12:03

Peki o zaman Türkçemize son derece önem veren bir sitede, kullanıcı isimlerinizi neden Türkçe seçmiyorsunuz?

Limon bizim şirketimizin adı. Şirket ismi ararken ilk olarak düşündüğümüz Limon'un zaten başka şirketlerce kullanıldığıydı. Fakat gördük ki bizim Limon olarak bildiğimiz hemen hemen tüm şirketler Lemon'muş. O yüzden de Limon Ltd. olmak hiç uğraştırmadı bizi. Sizce Lemon mu Limon mu kulağa daha hoş geliyor?

cemal.S 26-07-2007 12:46

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi limon (Mesaj 134776)
Sizce Lemon mu Limon mu kulağa daha hoş geliyor?

****** yüz kere bin kere milyon kere limon limon limon. Şirket ismi olarak ilk defa duydum ancak seçenler sağ olsunlar. Keşke aynı duyarlılığı herkes gösterse. Öneriniz çok güzel neden bizler türkçe isimler kullanmayalım. Bu konu hep kafamı kurcalıyor ilk günden beri.

Saygıyla.

praecox 26-07-2007 13:15

Bence özel isimlere takılmak başka bir konu. Türkçeyi kabul görmüş imla kuralları veya cümle yapıları ile yazmak konusunda dikkat etmek başka bir şey.
Cins isimlerde ve bazı yeni terimlerde sanırım tavrım biliniyor. Ancak Einstein'a Aynştayn demek bana göre pek de uygun olmasa gerek.
Ancak yeni latin harflerine adapte edilmiş bir dilde örneğin "x" harfinin kullanılmasında çok da mahsur göremiyorum. örneğin Taksi yerine Taxi. Cyclohexan yerine şahsen siklohekzan beni rahatsız ediyor :D
biftek, bonfile, afiş, v.s. gibi epeyidir kullanılan yabancı kelimeler için bir şey diyemiyorum.
uzun lafın kısası benim kullanıcı adımla (veya rumuzumla) özel adımış gibi gördüğümden bu gibi özel isimlerin de özel kalması vede zoraki bir Türkçeleştirmeye gerek yok diye düşünüyorum.
Çocuğu doğuran, buluşu yapan adını koymuş. Andromeda galaxisine de sütlü yol desek ne olur... bence kavram kargaşası olur. Her 10 yılda bilgilerimiz artık katlanır oldu. Bu bağlamda terimlerde değil de özel isimlerde veya bazı cins isimlerinde de pek takılmamak gerektiği görüşündeyim.
Bu kavram kargaşasını kimyada çok iyi yaşıyan biriyim.

Todor 26-07-2007 14:24

O konuda size katılıyorum, Türkçede karşılığı olmayan nesneleri alırken onları Türkçeye çevireceğiz diye zorlamanın bir manası yok. Televizyon yerine uzak görüntü dememiz çok yersiz. Ama televizyon yerine television demeye başlamamız kendimize saygısızlık.

Fakat biz bu zihniyetle devam ettiğimiz sürece İbrahip Paşa Konağı'na Casa De Ibrahim Pasha deriz.

Baldaş 26-07-2007 15:03

Böyle deyince daha bilgili, görgülü ve kültürlü mü olunuyor? Bir ara İstanbul sokaklarında kızların çoğu "Avrupa Yakası'ndaki" Selin gibi konuşmaya merak sarmıştı. Allah'tan o diziden sonra artık öyle konuşanlara pek rastlamıyorum. :p
Kabul etmemiz lazım Dünya kültürüne dil anlamında katkıda bulunamamışız. Bir yoğurt kelimesinin her yerde aynı şekilde kullanılması bizi gururlandırmıyor mu? Ama biz tarih boyunca hep kelimeleri diğer milletlerden almışız.
Bu arada dil konusuna girmişken İngilizce'nin temelinin Anadolu'ya Hititler'e dayandığı söyleniyor ve " su, anne, baba" gibi ( vadar, mader, fader ) bazı kelimelerinin Hitit tabletlerinden yapılan çözümlemelere göre ortak olduğu belirtiliyor. Yani bu dil alanındaki etkileşimler zannettiğimizden çok daha eski ve karmaşık bir konu. ( Kusura bakmayın konuyu çok dağıttım ama dil konusuna biraz merakım var. Bu konuda konuşulması hoşuma gidiyor da...)

praecox 26-07-2007 15:08

Haklısınız bende o kızların konuşmalarını duyunca oha falan oluyorum yaniii...
Ya happy olacağız yahut da ver coşkuyu diyeceğiz...
Bunun arasını bulamak gerek sanırım.

berduray 28-07-2007 00:31

buyur burdan yak olayı avukat bunu yapıyorsa cahilini var sen hesap et.rezalet,zeytinyağı diye buna denir...yasa konuluyor ama boşlukları tıkanmıyor.avukatlar da bu boşlukları bulmaya yarıyor.tc'nin sistemi adalet dağıtmıyor,uygun boşluklar bulup çuvala mızrak sığdırmaya çalışıyor,tdk kapandıda bu günleri görmedi iyi ki:!!!

ceviz 28-07-2007 22:33

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi praecox (Mesaj 134810)
Cins isimlerde ve bazı yeni terimlerde sanırım tavrım biliniyor. Ancak Einstein'a Aynştayn demek bana göre pek de uygun olmasa gerek.
Ancak yeni latin harflerine adapte edilmiş bir dilde örneğin "x" harfinin kullanılmasında çok da mahsur göremiyorum. örneğin Taksi yerine Taxi. Cyclohexan yerine şahsen siklohekzan beni rahatsız ediyor :D

Einstein'ı bu şekilde yazmak TDK'nın bir kararıdır ve Türkiye'de dil üzerinde yetkili kurum TDK olduğu için bize de bu karara uymak düşüyor. Bence Aynşıtayn yazsak da hiçbir şey olmaz. Ama Einstein yazabiliyorsak ve bu bize daha doğru geliyorsa taxi yazmakla da bir sorunumuz olmaması lazım. Cyclohexan'a gelince kafam iyice karıştı. ;) Bir öyle yazalım bir böyle yazalım gibi bir şey olmuş.
Bana göre dildeki her yabancı sözcük, o dildeki mayınlardan biridir. Örneğin mahsur görmek demişsiniz. Mahsur sözcüğü kuşatılmış anlamına gelir. (muhasara sözcüğünden) Bunun yerine mazur ya da mahzur sözcüğünü kullanmanız gerekirdi. Siz de mayına bastınız:) Bu anlamda mayınları olabildiğince azaltmalıyız. Adapte edilmiş yerine uyarlanmış sözcüğünü kullanarak başlayabiliriz. ;)

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Baldas (Mesaj 134810)
Kabul etmemiz lazım Dünya kültürüne dil anlamında katkıda bulunamamışız. Bir yoğurt kelimesinin her yerde aynı şekilde kullanılması bizi gururlandırmıyor mu? Ama biz tarih boyunca hep kelimeleri diğer milletlerden almışız.

Bütün diller arasında sözcük alışverişi olmuştur. Abartıya kaçılmadığı sürece bu çok da kötü bir durum değildir. Türkçe diğer dillerden çok fazla sözcük almıştır ve almaya devam etmektedir. (Kullanılan sözcüklerin %14'ü yabancı kökenlidir.) Buna katılıyorum. Özellikle arapça, farsça ve ingilizce sözcükler, yönetim ve yönlendirme eksikliğinden dilimize fazlaca girmişlerdir. Ama bu sözcükler yavaş yavaş ayıklanıyorlar. Örneğin artık günümüzde hiç kimse ; "savcı" yerine "müdde-i umumi" , "Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı " yerine "Sağlık ve İçtimaî Muavenat Vekâleti" , "Danıştay" yerine "Şurâ-yı Devlet" , "Sayıştay" yerine "Divân-ı Muhasebat", "bilirkişi " yerine "ehl-i vukuf"(ehl-i hibre), "başarı" yerine "muvaffakiyet", "demeç" yerine "beyanat", "denetçi" yerine "murakıp",demiyor.

Ancak Türkçe'den diğer dillere sadece yoğurt sözcüğünün geçtiğini söylemek Türkçe'ye haksızlık yapmaktır. :)
Çünkü Türkçe'den Ermenice'ye 3159, Yunanca'ya 2643, Bulgarca'ya 369, Arnavutça'ya 2422, Sırp-Hırvatça'ya 2365, Arapça'ya 1801, Rusça'ya 1576 , Rumence'ye 1542, İngilizce'ye 1500, Farsça'ya 1369, Macarca'ya 1142, Urduca'ya 228, Çince'ye 213 sözcük geçmiştir.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Todor (Mesaj 134810)
O konuda size katılıyorum, Türkçede karşılığı olmayan nesneleri alırken onları Türkçeye çevireceğiz diye zorlamanın bir manası yok. Televizyon yerine uzak görüntü dememiz çok yersiz. Ama televizyon yerine television demeye başlamamız kendimize saygısızlık.

Haklısınız uzak görüntü çok saçma bir sözcük. Bildiğim kadarıyla bir tek Almanlar televizyon sözcüğünü kullanmıyorlar. (Fernsehen diyorlar) Ama Türkçe karşılığı olmayan nesneleri kullanıma sunmadan önce adlarını Türkçe'ye çevirmeye çalışmak bence çok önemli. Eğer çalışmasaydık buzdolabı ve bilgisayar gibi binlerce çok güzel sözcük türetilmezdi. Sadece computer yazısının silinip üzerine bilgisayar yazılması bilgisayar alanında 5000 Türkçe sözcük türetilmesine olanak sağlanmıştır. (yazılım, donanım, yazıcı, tarayıcı vb.) Tabi ki uygun sözcük bulunamazsa yabancı kökenlisi kullanılmalıdır.

Sanırım çok yazdım. ;)

nevsune 29-07-2007 13:08

Sn. Ceviz,
bu konuda size katılmamak elde değil. Yabancı sözcüklerde kendimizi haklı kılma çabasına girersek, herkesin bu noktada bir bahanesi olacaktır. Sonuçta bu bizi çifte standarda götürür. Gidin sorun mağazasına yabancı bir isim koyan birine, onun da kendine göre haklı bir nedeni mutlaka olacaktır. Elbette bu bir seçim meselesi.

Bir zamanlar Ecevit'in ortaya attığı kelimelerin bir kısmı, beni oldukça zorlamıştı. Uzun yıllar alışkanlık olmuş bir yığın kelimeyi dilimden söküp atmak, kolay olmamıştı. Bugün baktığımda ne güzel olmuş diyorum. Yine bir zamanlar(gençliğimde)bazı süperstarların yaptığı gibi, her cümleye, ingilizce, fransızca sözcükler yerleştirmenin matah bir şey olduğunu sanılırdı ama artık bunun gerekmediğini, Hakkı Devrim gibi sözcük ustaları hergün basında dile getiriyor.

Günlük yaşamda özenli bir türkçenin kullanımı, ancak çok ve doğru okuma ile sağlanabilir. O zaman farkına bile varılmaksızın güzel türkçe, konuşma diline yerleşmiş olur. Konuşurken özen göstereceğiz elbette ama hele yazarken, kimsenin arkasından kovalanmıyor. İki dakika daha fazla ayırıp, yeniden düzenleme fırsatımız var.

Sözün kısası gerçekten dilimize sahip çıkmak istiyorsak, bu konuda elimizden geldiğince duyarlı ve özenli olmamız gerektiğine inanıyorum.

hassoman 29-07-2007 14:11

Nevsune Hanım,
Bu sözlerinize katılmamak mümkün mü? Ne güzel özetlemişsiniz.
Evet dilimize bazı yabancı sözcükler girmiş. Ancak, o sözcüklerin Türkçe karşılığı varken yabancısının tercih edilmesini anlamıyorum. Şimdi o duruma geldik ki bir iş yerine Türkçe isim konulduğunda 'basit, bayağı, sıradan', yabancı isim konulduğunda ise ' seçkin, elit, modern' görülüyor.... Bunu anlamakta zorlanıyorum. Bir işyerine 'Pazar' ismi koyarsanız bir basit taşra imgesi oluşturmuş oluyorsunuz; amaaa 'Bazaar' ismini koyarsanız çağdaş, batılı hava vermiş oluyorsunuz. Hani yalan da değil. İnsan "Bazaar" da olduğu zaman yürüyüşü bile değişiyor yani ...
By by... :D

Baldaş 30-07-2007 08:31

Teşekkürler Ceviz. Gönderdiğiniz metni tekrar tekrar okuyorum. Türkçe'den yabancı dillere geçmiş kelimeler konusunun kaynağını bize verebilir misiniz? Bu konuyla ilgili yazılan kitaplar hangileri ? Bir de örnekler istiyorum. Yani hangi kelimeler geçmiş. Yunanca ile ilgili az çok biliyoruz. Diğerleri hakkında hiçbir fikrim yok... :p

ceviz 30-07-2007 11:20

Sayın Baldas,
Ne yazık ki bu konuda öyle çok da ayrıntılı bilgi sahibi değilim. Ama olabildiğince kaynaklar sunmaya çalışacağım. ;)

TDK'nın bir çalışmasının haberi ile başlayabiliriz.
Türk Dil Kurumu (TDK), yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirledi.

TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın, kurul üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç'ın yürüttüğü çalışmada, bir kültür ve uygarlık dili olarak Türkçe'nin pek çok dile sözcük verdiğinin örnekleriyle ve kanıtlarıyla ortaya konulduğunu belirtti.

Akalın, yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirlediklerini vurguladı. Türkçe'den Ermenice'ye verilen bu sözcüklerin yanı sıra, Türkoloji'de Ermeni Kıpçakça'sı diye adlandırılan ve 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Karadeniz'in kuzeyinde kullanılan bu dilin tamamen Türkçe'ye dayandığını ifade eden Akalın, şunları kaydetti:
''Bugün Ermenice'de, gerek Türkiye Türkçesi'nden gerek Azerbaycan Türkçesi'nden alınma Türk dili kökenli yaklaşık 5 bin sözcük kullanılıyor. Elbette diller arasındaki bu etkileşim karşılıklıdır. Türkiye Türkçesi yazı dilinde de Ermenice kökenli bazı sözler var. Ama bunların sayısı yalnızca 16'dır.''

HANGİ DİLDE NE KADAR TÜRKÇE SÖZCÜK VAR
Akalın, yazı dilimizdeki yaklaşık 400 alıntıya karşılık Yunanca'ya yaklaşık 3 bin Türkçe kökenli söz verildiğini vurgulayarak, ''Macarca'dan aldığımız 18 söze karşılık bu dilde yaklaşık 2 bin Türkçe alıntı var. Türkiye Türkçesi'nde Rusça alıntı 38 iken, Rusça'daki Türkçe alıntılar yaklaşık 2500'dür. Bütün bunlar Türkçe'nin komşu ulusları ve kültürleri büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor'' diye konuştu.
Akalın, Çince'de 307, Farsça'da yaklaşık 3 bin, Urduca'da 227, Arapça'da yaklaşık 2 bin, Ukraynaca'da 747, Ermenice'de 4 bin 262, Fince'de 118, Rumence'de yaklaşık 3 bin, Bulgarca'da yaklaşık 3 bin 500, Sırpça'da 8 bin 742, Çekçe'de 248, İtalyanca'da 146, Arnavutça'da yaklaşık 3 bin, İngilizce'de 470, Almanca'da 166 Türkçe kökenli sözcük olduğu ortaya konulduğunu anlattı.
Akanın, ''Listeden anlaşılacağı gibi, bir sözcüğümüzün birkaç dile geçtiğini göz önüne aldığımızda dünya dillerindeki Türkçe kökenli sözcüklerin sayısının 35-40 bin civarında olduğu görülür'' dedi.

TÜRKÇE'NİN ÇEKİM GÜCÜ
Dillerin başka dillere sözcükler vermesi ve başka dilleri etkileri altına almasının ancak bir çekim gücü haline gelmesiyle mümkün olduğunu ifade eden Akalın, ''Bunun için de bilimde, teknolojide kaydedeceğimiz gelişme ve ilerlemenin yanı sıra kültür değerlerimizi, sanatımızı, edebiyatımızı dünyaya tanıttığımız ölçüde Türkçe'nin çekim gücü olma özelliğini sürdürmesi sağlanacaktır'' dedi.
Akalın, Türkçe'nin çeşitli dillere verdiği 10 binin üzerindeki sözcüğün hangi dillerde nasıl ve hangi anlamlarda kullanıldığının ''Türkçe Verintiler Sözlüğü'' adlı eserde yayımlanacağını kaydetti.

ÖRNEKLER
Akalın, Türkçe'nin ad türünden kelimelerin yanı sıra diğer dillere fiil türünden kelimeler de verdiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
''Türkçe, başka dillerden sözcükler aldı, ama alıntılarımız içerisinde kök fiiller son derece azdır. Oysa, (çakmak, çatmak, kapamak) gibi pek çok kök fiil Türkçe'den diğer dillere geçmiştir. Fiillerin yanı sıra ünlemlerin hatta deyimlerin ve atasözlerinin de Türkçe'den diğer dillere geçen söz varlıkları arasında olduğunu biliyoruz.'' Akalın, ''Açık, ada, bacanak, bağlama, çakal, çanak, damga, dolma, düğme, gemi, kapak, kayık, kazan, ocak, sağrı, sayı, sarma, toka'' gibi kelimelerin Türkçe'nin bu dillere verdiği binlerce kelimeden yalnızca birkaçı olduğuna dikkati çekti.
Akalın, Türkçe'deki ''açık'' sözünün Farsça'da ''açig'' (ağaçsız ve açık yer, alan), Ermenice'de ''açik, açiklik'' (kır, ova, açıklık yer) Macarca'da ''açsik'' (üzeri açık deniz taşıtı, sandal), Rumence'de ''acic'' ve ''ustuacic'' (açık, üstü örtülü olmayan), Bulgarca'da ''açik'' (açık) olarak kullanıldığını bildirdi.

Akalın, ''Bacanak'' kelimesinin Türkçe'deki (karıları kardeş olan erkeklerden her biri) anlamıyla Yunanca'da ''bacanakis'', Sırpça'da ''bazanak'', Arnavutça'da ''baxhanak'' biçimlerinde kullanıldığını belirtti.
Akalın, Türkçe'deki ''Bilene bir, bilmeyene bin'' deyiminin, Ermenice'de ''Bilana bir, bilmiyana bin'', ''Düşmanın gözü kör olsun'' deyiminin ise ''Dyuşmanı gyozi gyor olsun'' şeklinde geçtiğini ve bunun gibi çok sayıda örnek bulunduğunu belirtti.

Ben de Türkçe Verintiler Sözlüğü'nü dört gözle bekliyorum. Bu konuda bilgisi olan varsa lütfen bizimle paylaşsın.

Tabi ki çalışmalar tam olarak bitmediğinden kaynaklarda belirtilen sayılarda farklılıklar olabiliyor. En iyisi TDK'nın sözlüğünü beklemek.

Yazıda birkaç örnek verilmiş. Birkaç örnek de ben vereyim.
-Yaka, cacık, lokum (Yunanca'ya geçmiş)
-Köşk, Dolmuş (Almanca'ya geçmiş) Ne yazık ki bizler Almanca'ya geçen bu sözcüğü Almanlardan tekrar alıp Kiosk şeklinde kullanıyoruz. Havaalanlarında karşılaşırsınız.
-Ordu (Almanca, İngilizce ve Fransızca'ya geçmiş "Horde")
-Meşhur yoğurdumuz :D Neredeyse tüm dillere geçmiş. Ama artık ayran demiyorlar. Drinkable yoghurt (içilebilir yoğurt) diyorlar.
-Kahve (Fransızca'ya oradan da bütün dünyaya geçmiş "cafe") Kökeni Arapça olsa da Osmanlılar zamanında türetilmiş bir sözcük olduğu için Türkçe sayabiliriz. Ancak ne yazık ki artık heryerde cafe yazıyor.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki bağlantıyı inceleyebilirsiniz.
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BC...B6zc.C3.BCkler

Baldaş 30-07-2007 11:35

Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Sözlük tipi çalışmaları her kitapsever kütüphanesinin bir yerine mutlaka koyar ve elinin altında bulundurur. Bahsettiğiniz kaynaklara ben de ulaşmaya çalışacağım hem kendim için hem de çoluk çocuğum için. Dün de televizyonda bir kitap tanıtımı vardı. Levent Tülek'in hazırladığı Lumpen Sözlük diye... Bilmem ki alsam mı? Yok önce sizin dediğiniz kitabı alırım.

memet 30-07-2007 12:12

TDK'nın makalesi Türkçenin zenginliğini anlatırken biraz diğer dilleri küçümser bir hava taşır gibi. Türkçe sözlüklerin ortalama beş bin kelime taşıdığı düşünülürse, Ermenice'deki kelimelerin hepsi Türkçeden geçmiş gibi.
Üstelik Türkiye'de Ermenice uzmanı hiç olmadığını düşünürsek, konu bana biraz abartılı gibi geldi.
Dili zenginleştirmek iyi bir şey ama, bunu yaparken etkileşimli olduğumuz, üç beş değil çok daha fazla kelimeyi değiş tokuş yaptığımız dilleri, üstelik ülkemizin yerel dillerini bu şekilde değerlendirmek bana biraz uygun değil gibi geldi.

malina 30-07-2007 12:59

Konu başlığımız Forumda, Türkçenin doğru kullanımı hakkında
Daha ilerisi bizim alanımız değil, edebiyatla ilgili sitelerde tartışılmalı...


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 01:20.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025