![]() |
|
|
![]() |
#2 |
Ağaçsever
|
Cahilsiniz demedim.Ve hiç bir hocam bu konuda farklı düşünmüyor.Ayrıca Balıkesir JEO.müh odası başkanıyla da konuştuk ve bu bölgede bu kadar tepki olmasının altında başka sebepler olduğunuo da söyledi.Örneklvereyim Balıkesir Sındırgıda altın aranıyor ama kimsenin haberi yok.Nedenine gelince bu bölgede ingiliz bi firma çalışıyor.Peki ne yapalım bırakalım altın aranmasın **** çıkarılmasın mı?Mermer ve kil ocakları içinde bu tarz şeyler sözyleniyor onlarıda çıkarmayalım.Bırakalım dursunlar belki ingiliz veya alman firmaları gelip çıkartır o zaman sesimiz çıkmaz.Siyanür için de ayrıca eklemek lazım:Siyanür sinek ilacı gibi birşey değil öyle elimize bi kova alıp etrafa saçmıyoruz. Arazi karelere ayrılıp (harita üzerinde) bubölgelerden yumruk büyüklüğünde örnekler alınıyor.Daha sonra laboratuvar ortamında inceleniyor inceleme sonuçları bilgisayara ekleniyor.işlem bitince el örneği rehabilite ediliyor.Siyanür pahalı bir madde ayrıca zehirli o yüzden çok büyük güvenlik önlemleri alınıyor.Peki alınmazsa ne olur ? O zaman önce firma çalışanları ölür ve bu durumda firma ceza alır ayrıca çalışan tazminatları da çok düşük değil... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
|
Kaz Dağları'ndan Kozak Yaylası'na... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kaz Dağları'ndan Kozak Yaylası'na... Çanakkale'nin, Edremit Körfezi' nin, Midilli' nin içme suyu kaynağı Kaz Dağları'dır... Oralarda neler oluyor bugün? Bir kilometre çapında, 400 metre derinlikte "dev cehennem çukurları" açılıyor, milyonlarca metreküp siyanürlü çamurun depolandığı "zehirli atıklar barajı" yapılıyor... Biga Yarımadası elden gidiyor, Çanakkale , Havran, Balya , İvrindi, Behramkale , Küçükkuyu, Güre , Akçay, Burhaniye ve o güzelim Kaz Dağları' nda yüzlerce bitki türü yok oluyor... Ekmeğimizi, havamızı, suyumuzu elimizden alıyorlar... Susacak mıyız? 5 Nisan'da on binler susmadı Çanakkale'de... On binler hep birlikte haykırdı: "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez..." Okurlar anımsarlar... Yıllardır "altın avcıları" nın Bergama Ovacık'ı, Havran'ı, Tunceli'yi, Eşme'yi ne hale getirdiklerini yazdım, bıkmadan usanmadan... Bergama'nın Kozak Yaylası'nı anlattım uzun uzun... Türkiye'nin çam fıstığı ambarını, o yörede yaşayan insanlarımızı ve onların öykülerini Cumhuriyet okurları anımsarlar... "Altın avcıları" Kozak Yaylası'nı işgal etti. On ayda 20'ye yakın yörede derinliği 500 metreyi bulan sondajlar açıldı, fıstık çamları kesildi. Bir ton altın cevherini işlemek için 10 ton suya gereksinim vardır... Kozak Yaylası'nda 350 bin insan yaşıyor... Bir yayla yok ediliyor, yok!.. Nerede bizim Soros' un çocukları, neoliberal tosuncuklar? Nerede "besleme basın" ın dönekleri ve sözde Atatürkçüleri? Neden tek satır yazmıyorlar, yazamıyorlar? Kozak Yaylası'nda sondajdan çıkan atık Madra Çayı'na karışıyor, Ayvalık ve Altınoluk'u, içme suyunda bir tehlike bekliyor... Ne diyor Kozak Yaylası'nda yaşayanlar: "Bizim altınımız yerin altında değil üstündeki fıstık çamlarıdır." *** Çevreciler yıllardır Bergama Ovacık'ta siyanürlü altın madeninin çevreye verdiği zararı, Bakırçay Ovası'nın durumunu anlatıyorlar... Dinci medya, kimi kuruluşlar bu eylemleri yapan çevrecileri "Alman ajanı" olarak suçladılar yıllarca. Çevreci dostlar DGM' de yargılandılar. Sonunda hepsi aklandı. Bu arada bir gerçek çıktı ortaya. Almanya'nın eski sosyal demokrat Başbakanı Gerhard Schröder 'in, "çokuluslu altın şirketleri" nin danışmanı olduğu öğrenildi. Hatta, EXPO 2015 için bilmem kaç bin Avro'yu cebine indirip İzmir'e bile geldi. Türkiye'de bazı gerçekleri anlatmak çok zor... Örneğin, Türkiye'de ne kadar altın madeni var? Bergama Ovacık' ta bugüne dek kaç ton altın çıkarıldı, Türkiye ne kazandı? Bilen var mı? Tuhaf bir durum!.. Her kafadan ses çıkıyor!.. AKP, yurt topraklarını yabancılara peşkeş çekiyor; karşı çıkanları "besleme basının" kalemşorları, kimi politikacılar, emekli sivil ve askeri bürokratlar bir dönem şöyle suçluyorlardı: "Bunlar vatan haini!" Ne zaman Kaz Dağları delik deşik edilmeye başlandı; AKP'lisi, CHP'lisi, ANAP'lısı, ÖDP'lisi, demokratik kitle örgütleriyle bir araya gelip ilk eylemi gerçekleştirdiler... Medyamız az da olsa uyanmıştı... Haberler gazetelerin birinci sayfalarına girmeye başladı, televizyonlar haber yaptı... *** Kanaltürk'ten Tuncay Mollaveisoğlu 'nun emeği büyüktür bu mücadelede... Cumhuriyet'ten Türkel Minibaş, Erdal Atabek "altın avcıları" nı çok yazdılar... On beş yıl önce on kişiyle başlayan "toprağına, suyuna, havana, yaşamına sahip çık" hareketi dalga dalga yayıldı Ege'de... Efemçukuru' ndan Eşme Kışladağ' ına; Toroslar' dan Kaz Dağları' na; Tunceli Ovacık' tan Kaçkarlar' a; Erzincan' dan Bergama' ya dek çevre bilinci gelişti... Şimdi sıra siyasi bilinçte... Yurttaşlık bilincinin gelişmediği toplumlarda çevre bilinci de gelişmez, siyasal bilinç de... Bu öykü uzundur... Önümüzdeki günlerde değineceğim... CUMHURİYET Çevreyi korumak aklın gereğidir... M. Kemal Atatürk http://www.tema.org.tr/2B/index.asp http://www.nukleersiz.org/mailform.php |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|