agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma
(https)




Beğeni Düzeni43Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 28-08-2010, 13:29   #1
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
allino'yu yok edecek

. Antik kentteki gelişmelerin kaygı verici olduğunu söyleyen Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü İffet Diler, `Kalabalık bir işçi grubu temizlik çalışmaları yapıyordu. Büyük hamamda bulunan suların tahliyesine başlamışlardı. Bu çalışmanın ardından restorasyon öğrencilerinin gelip duvarlarda güçlendirme çalışması yapacağını öğrendik` diye konuştu.

Gelişmeler hakkında sağlıklı bilgi edinemediklerini ifade eden Diler, `Bize bilgi vermekten kaçınıyorlar. Ancak öğrendiğimiz kadarıyla yeni bir bilim heyeti oluşturulmuş ve Kurul bu heyetin raporu ışığında bir karar vermiş. Bilim heyeti de daha önce Danıştay tarafından iptal edilen ve kalıntıların mille kaplanmasını öngören raporda `küçük` bir değişiklik yapmış, daha önce kalıntıların siltli kille kaplanması öngörülüyordu bu sefer kilin yerini kum almış. İşlemin durdurulması için en kısa zamanda mahkemeye başvuracağız` dedi.

Allianoi Girişim Grubu üyelerinden Jeofizik Mühendisi Erhan İçöz ise, kum kullanmanın antik kente daha büyük zarar vereceğini söyledi.

Allianoi`nin kille kaplanarak sular altında bırakılmasına karşı 4 iptal, 2 yürütmeyi durdurma kararı aldıklarını söyleyen Avukat Hilal Küey ise, `Açılan bütün davalar Allianoi lehine sonuçlandı. Sadece 2009 yılında alınan karara karşı açtığımız dava sürüyor. Bütün bunlara karşın yine hukukun arkasına dolanarak yeni bir karar çıkartmışlar. Bunlar biraz dalga geçer gibi kil yerine kum yazıp aynı kararı alarak mahkeme kararın ihlal ediyorlar. Sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına görevi kötüye kullanmak suçundan suç duyurusunda bulunacağız` dedi. (İZMİR)

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 14:25   #2
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Sevgili Latif bey, ne yazık ki ülkemizin bütün tabii ve tarihsel değerleri kıymeti bilinmek istenmiyor, önemsenmiyor, ülkemize ve gelecek kuşaklara yapılabilecek bence en büyük kötülük!
31. August 2010
Tamamı gün ışığına çıkartılmayan Allianoi, su altında bırakılacak. Koruma Kurulu'nun kararına göre, Allianoi antik kenti bu kez “kumla kaplanarak” korunacak! “Bilimsel olarak bu mümkün değildir” Allianoi Girişim Grubu, kararı yargıya taşıyacak.

Antik kent Allianoi, Koruma Kurulu'nun yeni kararına göre, kumla kaplanacak ve su altında kalacak. Allianoi Girişim Grubu, karara karşı yeni bir dava açacak. Girişim Grubu Sözcüsü İffet Diler, “2001 yılında arkeolojik SİT alanı ilan edilen yerde bu baraj neden yapılıyor? Bu inatlaşma neden?” diye soruyor.



Bergama'nın kuzeydoğusundaki Allianoi antik kentini toprak altından kurtarma çalışmaları 1998 yılında başladı. Kazı çalışmaları, gönüllüler tarafından yapıldı, finansmanı da devlet dışı çeşitli kurumlar tarafından sağlandı. Lise ve ortaokul öğrencileri de düzenlenen bağış kampanyalarıyla Allianoi’nin toprak altından çıkartılmasına yardımcı oldu.

2001 YILINDA BÖLGE SİT ALANI İLAN EDİLDİ

Kazı çalışmaları sürerken, 2001 yılında bölge arkeolojik SİT alanı ilan edildi. Ancak, SİT alanına Yortanlı Barajı inşa etme kararından da vazgeçilmedi. Bu kez Allianoi’nin tamamı gün ışığına çıkartılmadan, su altında bırakılması süreci başladı.

Allianoi Girişim Grubu öncülüğünde yürütülen “kurtarma” çalışmalarına rağmen, antik kentin kil ile kaplanarak su altında bırakılması kararı alındı. Kararlar mahkemeye taşınınca, Koruma Kurulu, son yaptığı iki toplantıda, bu kez kum ile kapatma kararı aldı.

Son gelişmeler hakkında bilgi veren Allianoi Girişim Grubu Sözcüsü İffet Diler, alanda da kumla kaplama için çalışmaların başladığını belirterek, şunları söyledi: “Malzemeler götürüldü, işçiler tutuldu, restorasyon bölümü öğrencileri göreve başladı. Telden kafesler yapılıyor. Allianoi’nin duvarlarına takılacakmış bu telden kafesler, düşen taşları böylece yerine koyacaklarmış, sonra da beton dökeceklermiş. Böyle bir koruma bilimsel olarak olamaz? Ne kullanırsanız kullanın, aynı hacimli toprakla gömmek bilimsel olarak mümkün değildir.”



“BARAJ İÇİNDE BİR ADACIK YAPILABİLİR”

Diler, “Nasıl korunabilir?” sorusuna ise şu yanıtı: “Aslında, 2001 yılında alınan SİT kararına uyulup, baraj projesinden vazgeçilseydi böyle olmayacaktı. Ama bugün açısından da bilimsel koruma yöntemleri var. Mimarlar Odası’nın bu konuda bir çalışması bulunuyor. Ayrıca, uluslararası alanda bir yarışma sonucu başka bir ülkede uygulanan yöntem var. Arkeolojik alanın çevresine, geçirmezlik tabakasına da ulaşan yüksek bir duvarın örülmesi ve o bölgenin adacık olarak kalması. Bunu maliyeti yüksek diye kabul etmiyorlar. Bunun için para kaynağı bulmaya çalıştık, yurtdışından destek gelecek, dedik. Yine de kabul etmediler.”

Diler, Koruma Kurulu'nun son kararına karşı da dava açacaklarını bildirdi.



“ALLİANOİ SAYESİNDE HERKES KENDİ KÖYÜNDE YAŞAYABİLİR”

Allianoi Girişim Grubu Sözcüsü İffet Diler, Allianoi'yi Balçova Termal Tesislerine benzeterek, şunları söyledi: “Termal tesisler, her yıl binlerce insanı ağırlıyor. Allianoi de Bergama ve İzmir için de çok önemli bir yer. Bergama’da büyük bir sağlık yurdu var. Allianoi ile birleştiği takdirde, gelen turistlerin üç beş gün kalması sağlanabilir. Bu çevre köyler için de kaynak olacak. Sadece tarımla uğraşmayacak, mermer çıkarmakla ilgilenmeyecek, belki de evlerini pansiyonculuğa açacak. Bu çocuklarının köylerini terk etmemesini sağlar, herkes kendi evinde, kendi köyünde yaşayabilir.”

“BİRLEŞMEZSEK KAYBEDERİZ”

Allianoi ile benzer sorunları yaşayan yerlerde yürütülen mücadelenin ortaklaştırılması gerektiğine dikkat çeken Diler, “Birleşmezsek bir çok şeyi kaybedeceğiz. Kendi evimizde, kendi özgür çevremizde yaşamak istiyoruz. Hasankeyf’le, Munzur’la, Senoz’la, Aksu Vadisi’yle, İspir’le, Şırnak’la, Hakkâri’yle, Cilo’yla, Yuvarlakçay’la birlikte olmak istiyoruz” dedi.

ANF
Gün ışığına çıkmadan su altında bırak


Düzenleyen Fatoş : 31-08-2010 saat 15:51
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 15:29   #3
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Bu güzelliğe nasıl kıyılır, hangi akıl ve mantıkla?
Name:  su_altinda.jpg
Views: 1750
Size:  51.3 KB
Name:  su_altinda_1.jpg
Views: 1565
Size:  43.0 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 15:32   #4
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Name:  su_altinda_2.jpg
Views: 1522
Size:  19.7 KB
Name:  su_altinda_3.jpg
Views: 1617
Size:  40.5 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 16:19   #5
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Sizin gibiler sayesinde yok edemiyecekler

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 17:09   #6
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Allianoi ile benim köyüm arasında'ki ilişkiyi ve köylümüzün içinde kaldığı çelişkiden bahsedeyim. Çünki Allianoi benim köyüm olan Ayazkentin mücahir alanı içerisine alınmış durumda.

Biliyorsunuz, geçen yıl akp hükümeti bir çok beldeyi, nüfusu 2000 altına düşen ve turizm alanı dışında kalan küçük yerlerin belediyeliklerini kapattı. Alliaoni'nin Ayazkent'in mücahir alanına alınmış olması nedeni ile nüfusu 2000 kişinin altına düşen Ayazkent'in belediyeliği -turizm bölgesi- vasfı kazanması ile kurtulmuş oldu.

Köylümüz karışık duygular içinde. Çünki hem yapılacak olan baraj'a sulama yönünden ihtiyaç duyuyor, hem'de belde'yi, köy olmaktan kurtaran Allianoi'nin baraj suları altında kalmasına üzülüyor.

Her ne kadar, baraj inşaatı sırasında bazı eserler bulunmuş olsa'da, aslında burasının, çok eskiden beri antik kent olduğu biliniyordu (1800 yıl önce, bir seyyahın anılarında, Allianoi'den bahsettiği belgeler hala duruyor). Barajın yapılması planlanırken bu durum göz önüne alınmamış.

Tam anlamı ile plansızlık örneği.

Ben kazanacağımız hakkında şüpheliyim. Çünki bir çok mahkeme kararı olmasına rağmen, hükümet mahkeme kararlarını uygulamıyor (altın madenlerinde olduğu gibi).

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 17:43   #7
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Ben de bazen umutsuzluğa kapılıyorum ama değerlerimizin yitip gitmesine göz yumamıyorum aslında hepimiz elimizden geleni yapmalıyız, yazılarımızla, tepkimizi belirtip büyük bir kamuoyu yaratmalıyız ama böyle konularda ne yazık ki çoğunluk ilgilenmek istemiyor,uzak duruyor.

Bizlere ne oldu, neden böyle olduk?

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 17:44   #8
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
http://haber.gazetevatan.com/eroglu-...26213/1/Gundem

Çevre bakanı Veysel Eroğlu buyurmuşlar: Allianoi diye bir yer yoktur!!!!

Orası paşa ılıcasıdır.
---------------------------------------------------------------------
Ve ayrıca sanatçı Tarkan'a, Allianoi'ye sahip çıkan mesajlar verdiği için fırça atıp, sanatçılar böyle şeyler ile uğraşmasınlar, demiş.

Tabi sanatçılar akp politikalarını överlerken (sezen aksu, nihat doğan gibi) iyi. Ama eleştirirlerse, politikaya karışmayın diyorlar.

Madem'ki sanatçıların politikaya karışmalarını istemiyorsunuz, ne diye sanatçıları, AÇILIMLAR için toplayıp destek olamalarını istiyorsunuz.

İşinize yararlar ise, sanatçılar iyi. Eleştirirlerse kötü.

Ne kadar DEMOKRATİK bir ülkeyiz ve ne kadar DEMOKRATİKLEŞİYORUZ değil'mi?!!!!!

Pes yani.


Düzenleyen ayazkentli : 31-08-2010 saat 18:00 Neden: Link ilavesi.
ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 17:53   #9
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Şu anda av.hilal kuey'ın almış oldugu belgeler nedeniyle ben ümitliyim
saygı dolu sevgiler

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:02   #10
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
BASIN BÜLTENİ
Allianoi, Bergama’nın 18 km kuzeydoğusundaki 2000 yıllık antik sağlık yurduyla ilgili olarak hukukî süreç halen devam etmektedir.

Bilindiği gibi akla , mantığa sığmayan bir buluşla ALLIANOI’un mille kapatılarak suya gömülmesi konusunda koruma(ma) kurulunca karar alınmıştı. Tarih ve kültür konusunda duyarlı yurttaşlar karara karşı durmuşlar ve imza kampanyaların yanı sıra Allianoi Antik sağlık yurdunun kurtulması için açılan 12 adet davada yanımızda yer almışlardır. Ancak el yordamıyla işleri yürütmenin peşinde olanlar hukuku hiçe saymakta tereddüt etmemektedirler.

Kaldı ki açılan davaların sonuçlanmış olanların hepsinde gömme işlemlerine karşı iptal kararları almış bulunmaktayız. Buna karşın ALLIANOI’u gömme işlemini yapacak KOÇOĞLU firmasınca tutulan 15 kadar işçinin alanda çalıştığı ihbarı ulaşmıştır. Şirket kamyonlarının hazır olduğu söylenmiştir. Her an alanda daha önce bilimsel çalışma yapmak amacıyla açılan bölümlerin yeniden toprakla kapatılabileceği bilgisi aktarılmıştır.

BERGAMA MÜZESİ TARAFINDAN ALANDA TEMİZLİK ÇALIŞMASI BAŞLATILMIŞTIR…

17. AĞUSTOS’DA TOPLANAN KURUL GÖZLERDEN UZAK YOK ETME KARARINI ALMIŞ VE UYGULAMAYA KOYMUŞTUR.

ÜLKENİN KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ KORUMAKLA YÜKÜMLÜ BAKANLIK ÜSTLENMİŞ OLDUĞU GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMAKTADIR.

ALLIANOI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA’NIN BEŞİĞİDİR…

SAYIN BAKANI SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEYE DAVET EDİYORUZ.

SİZ BİZİM KÜLTÜR BAKANIMIZSANIZ NEDEN GEÇMİŞİ GELECEĞE TAŞIMA KONUSUNDA DUYARLI DAVRANMIYORSUNUZ?


Son bir yılda sıklıkla ALLIANOI görünmez bir el tarafından tehdit edilmektedir. Hukuk ülkesinde yasaların çiğnendiği günler. Önerilen tüm projeleri ellerinin tersiyle iten sorumlular ısrarla tarihi ören yerini gömme görevlerini yerine getirme telaşındadırlar. Yapılmaya çalışılan Türkiye Cumhuriyeti devletinin imzalamış olduğu tüm uluslar arası anlaşmalara aykırı bir durumdur.

Konuya duyarlı herkesi göreve çağrıyoruz.

ALLIANOI ÇAMURLA KAPATILARAK SUYA GÖMÜLMEK İSTENMEKTEDİR!

Allianoi’da DSİ’nin yürürlüğe koymaya çalıştığı mille doldurma işlemini onaylayan İzmir 2 Nolu Koruma kurulu kararlarının İzmir İdare Mahkemeleri ve Danıştay 6. Daire Kararları ile iptal edilmiş olması nedeniyle yasal dayanaktan yoksundur. Hatırlatıyoruz.

Konu ile ilgili Kurula yapmış olduğumuz 18.6.2010 tarihli başvurumuza İzmir 2. Nolu Kurulun vermiş olduğu 12.7.2010 tarihli cevabında, İzmir 4. İdare mahkemesinin 12.5.2010 tarihli kararlarına uyulması yönünde karar aldıkları, dağıtım aşamasında olduğu, müdürlüklerince yapılan herhangi bir işlem bulunmadığı bildirilmiştir.

Yetkilileri uyarıyoruz!

ALLIANOI KUMLA KAPATILARAK KARANLIĞA TERKEDİLEMEZ.

ILICADAKİ ROMA HAMAMININ ÜSTÜNÜ AÇARAK YAPTIĞINIZ MÜDAHALE CİNAYETTİR!..

TARİH KATLEDİLMEKTEDİR!..

ALLIANOI ÜLKEMİZİN GELECEĞİDİR!

KAFANIZI KUMA ALLIANOI’U SUYA GÖMMEYİN!

İffet DİLER
Allianoi Girişim Grubu Dönem Sözcüsü

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:18   #11
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
31.08.2010 17:08:15 - Güncelleme 57 dk. önce /CCN TÜRK

Bakan'a göre Allianoi bir iki taştan ibaret!


Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Allianoi'nin baraj suları altında kalmasına tepki gösteren Tarkan'a da kızdı, "Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Herkes bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur" dedi ve Allianoi diye bir yer olmadığını iddia etti. Kültür Bakanlığı'nın sitesinde ise Allianoi'nin ne kadar önemli bir değer olduğundan bahsediyor.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir'in Bayındır ilçesi AK Parti'li Belediye Başkanı Mehmet Kertiş'i makamında ziyaret etti.

Burada sulama projeleriyle ilgili bilgiler veren Eroğlu Beydağ Barajı'nı bitirdiklerini, Zeytinova Barajı'nın projesinin tamamlandığını, Aktaş Barajı'nın ihalesinin de bugün yapıldığını söyledi.

Gazetecilerin İzmir'in Bergama ilçesinde antik Allianoi kaplıca merkezinin Yortanlı Barajı suları altında kalacağını, sanatçı Tarkan'ın da buna tepki gösterdiğini hatırlatması üzerine Bakan Eroğlu, "Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin, herkesin bir ihtisası vardır. Herkes bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış olur. Ben şimdi kalkıp da onun sanatıyla alakalı bir şey söylesem ne derece yanlış olursa, onun da bir baraj ya da tarihi eserin korunmasıyla ilgili söyleyeceği şey fevkalade yanlıştır. Bunlar doğru değil. Dünyanın hiçbir yerinde de yoktur. Bilimadamları karar verir ne yapılacağına, ona göre yapılır. Yortanlı polemik mevzu oldu. Buna ilk defa orada kazı yapan kişiler sebep oldu. Kazılara devam etmek istediler. Yıllarca DSİ'den yüklü miktarda kazı paraları aldılar. Yaklaşık 4.5-5 milyon lira kazılar için para ödedik. Ayrıca ayni yardımlarla destekte bulunduk. Bugünün parasıyla 7 milyon lira kazı ve çıkartılan eserlerin Bergama Müzesine taşınması için masraf yaptık. Bunu tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bergama Müze Müdürlüğünün denetimi altında yaptık" dedi.



"Allianoi" ismi uydurmaymış, Bakan öyle dedi

Bakan Eroğlu Allianoi ismine de itiraz etti, bu ismin uydurulduğunu öne sürdü. Eroğlu şunları söyledi:

"Orası Allianoi değil. Allianoi diye bir yer o kişinin uydurduğu bir kelimedir. Bunu ben ispat ettim. Bunu çok net söylüyorum. Bununla ilgili TRT'yi yanıltmışlar, bir tarihte belgesel diye hazırlamışlar. Belgesel olduğuna göre belgesini gönderin dedim. Böyle bir tarihi kayıt gösteremediler. Genel müdürken TRT'ye sert bir yazı yazdım. Neticede kendim baktım. Orada Paşa Ilıcası adıyla bilinen Türkiye'nin her tarafında olan bir ılıca, kaplıca var. Geçmiş dönemde eski bir valimizin zamanında restore edilmiş. Beton duvarlar var. Mermerler konmuş. Sadece Peri Kızı adı verilen bir eser çıktı, Bergama Müzesi'ne kondu. Her tarafta olan mozaikler var. Çatı uydurma bir malzemeyle yapılmış. Çıkan bir tek sütun var, Peri Kızı var. Sütunlar korunacak. Üniversitelere bilim adamlarına sorduk. Onların istediği şekilde koruyacak tedbirler alıyoruz, örtüyoruz. İstenildiği zaman, gelecekte tekrar açılır kullanılır. Tarihi eserlere bir şey yaptığımız yok. Oraya biz 60 milyon lira para harcadık. Bir takım cahil insanlar yüzünden, bazı art niyetli kişiler yüzünden orada su tutulamadı çiftçiler mağdur oldu. İki senedir bekliyor. Artık tahammülümüz yoktur."

DSİ, Koruma Kurulu'ndan aldığı izinle baraj göleti altında kalacak Alliaoni'nin üzerinin kumla kapatılmasına karar vermişti. Daha önce Alliaoni'nin su altında bırakacak projelere karşı yürütmeyi durdurma kararları alan çevreciler son karara karşı da mahkemeye başvurmaya hazırlanıyordu.

Kültür Bakanlığı'nın sitesinde önemli değer olarak tanıtılan Allianoi neresi peki?

Bakan Eroğlu'nun "Yok böyle bir yer" dediği Allianoi, Kültür Bakanlığı'nın sitesinde yer alıyor ve Türkiye için çok önemli bir değer olduğunun altı çiziliyor.

İşte Kültür Bakanlığı'nın sitesinde yer alan bilgilerle Allianoi:

"Son yıllarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda Bergama'nın 18 km kuzeydoğusunda Paşa Ilıcası olarak anılan merkezde Asklepios'a adanmış yeni bir Asklepieion ortaya çıkartılmıştır.

İS II. yüzyılda yaşamış Hadrianotherai'lı P.A. Aristides, Hieroi Logoi (Kutsal Sözler) adlı eserinde; Pergamon'a 120 stadia (23-25 km) uzaklıkta olan Allianoi'da şifa bulduğunu aktarır. Pergamon ve yakın çevresinde bu uzaklıkta, bu ölçülerde başka bir sağlık merkezi olmadığından Allianoi, Asklepieionu'nun Paşa Ilıcası Mevkii'nde keşfedilen antik merkez olduğu sanılmaktadır.

Kült merkezinin yakın çevresindeki yerleşmelerle bağlantısı araştırılmış, yol ağlarının hep bu alanla olan bağlantısından dolayı bu alanın önemli konaklama merkezlerinden biri olduğu saptanmıştır.

1998 yılından bu yana yapılan kurtarma kazı çalışmaları sonucunda;

-Halen 47º C sıcak suyu olan, 9700 m2'lik bir alana kurulmuş, frigidarium (ılıklık), dinlenme veya terapi odaları, çeşme ve havuzları, termal tesisleri
- Halen kullanılan çift kemerli Roma Köprüsü
- Doğu - batı doğrultulu, 210 m uzunluğunda, 6 m genişliğinde sütunlu tören yolu
- Kuzey - güney doğrultulu 35 m uzunluğunda 8 m genişliğinde sütunlu cadde
- Sütunlu caddenin stoasının arkalarında farklı işlevler için kullanılmış dükkan ve mekanlar bir nympheum (anıtsal çeşme)
- Görkemli bir tedavi yapısı
- Kuzey - güney doğrultulu caddenin başlangıcında proplylon (anıtsal giriş)
- Doğu - batı doğrultulu caddelerin bitiminde geçiş yapısı
- Latrinler (umumi tuvalet yapıları)
- Bazilikal tipte büyük kilise yapısı
- İki mezarlık Şapeli (küçük kilise)
- Nekropol alanları (mezarlık)
- Seramik atölyeleri, fırınları
- İçme ve atık su sistemleri
ortaya çıkarılmıştır.

Allianoi, büyük olasılıkla İ.Ö. II. yüzyılda kurulmuş, ancak İ.S. II. yüzyılda Hadrian Dönemi'nde büyük bir bayındırlık hareketi yaşamış ve hidroterapinin uygulandığı büyük bir kült merkezi görünümü kazanmıştır. Bizans döneminde kısmen yerleşime sahne olan merkez, Batı Anadolu'da sıcak su kaynağının üzerinde kurulmuş, en büyük ve en iyi korunmuş komplekslerden biridir. "

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:28   #12
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Name:  fft5_mf528350 (1).Jpeg
Views: 2046
Size:  35.7 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:40   #13
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Name:  file_.ashx.jpg
Views: 5507
Size:  66.7 KB
Name:  file_.ashx (2).jpg
Views: 2010
Size:  70.5 KB
Name:  file_.ashx (2).jpg
Views: 2010
Size:  70.5 KB
Name:  file_.ashx (4).jpg
Views: 1756
Size:  65.0 KB
Name:  file_.ashx (5).jpg
Views: 1581
Size:  63.6 KB

Eklenen Resimler
 
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:42   #14
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Name:  file_.ashx (6).jpg
Views: 1654
Size:  64.0 KB
Name:  file_.ashx (7).jpg
Views: 1502
Size:  64.0 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 31-08-2010, 18:45   #15
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Allianoi için "Beton duvarlar var. Mermerler konmuş. Sadece Peri Kızı adı verilen bir eser çıktı, Bergama Müzesi'ne kondu. Her tarafta olan mozaikler var. Çatı uydurma bir malzemeyle yapılmış. Çıkan bir tek sütun var, Peri Kızı var. Sütunlar korunacak" dedi. Kültür Bakanlığı'na göre ise Allionai, Bakan'ın söylediğinden çok çok daha fazlası... İşte fotoğraflarıyla Allionai, karar sizin...

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2010, 08:51   #16
Ağaç Dostu
 
Mehmet Can's Avatar
 
Giriş Tarihi: 31-03-2008
Şehir: BERGAMA
Mesajlar: 288
Galeri: 45
insanlar açlıktan intahar ettiği bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım.

Mehmet Can Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2010, 14:11   #17
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi enigma_6643 Mesajı Göster
insanlar açlıktan intahar ettiği bir ülkede yaşadığımızı unutmayalım.
Halkımızın, köylümüzün çektiği sıkıntıların sebeplerinden sadece bir tanesini aşağıya aktarıyorum.

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2010, 14:12   #18
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
TARIM SEKTÖRÜNDE ÖZELLEŞTİRMELER İŞSİZLİK VE YOKSULLUK GETİRİYOR ÜRETİMİ DÜŞÜRÜYOR!

Ahmet Atalık | Çar, 26/05/2010 - 01:00
Bir zamanlar tarım ülkesi Türkiye, artık gelişmiş ülkelerin pazarı konumunda. Artık ekonomisi bağımsız olmayan Türkiye siyasi olarak da bağımsız olamadığından tarım politikalarını dış nasihatlarla oluşturuyor. Bu da sektörün gerilemesine, bu alana hizmet veren kamu kurumlarının özelleştirilmesine, tarım ürünlerinin dışarıdan alınmasına, tarımın istihdamdaki payının düşmesine, kırsal alanın boşalmasına, işsizliğe, kısacası kaosa yol açıyor.

Ülkemizde 1980’de uygulamaya konan neo-liberal politikalar ülkemiz tarım sektörünü hızla geriletti. 24 Ocak 1980 kararları ile tarımsal destekleme kapsamı daraltıldı, ürün fiyatları baskılandı, iç ticaret hadleri keskin bir şekilde tarımın aleyhine döndü. Bunun sonucunda köylümüz Cumhuriyet tarihi boyunca en ağır fiyat çöküntüsü ile karşılaştı, tarım sektörü ciddi şekilde gerilemeye başladı. Bu uygulamaların önünde engel oluşturacak örgütlülükler de 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile yok edildi.

1924 yılında kurulmuş olan Tarım Bakanlığı, 1985 yılında yeniden yapılandırılarak önemli genel müdürlüklerinin tamamı kapatıldı. Buna paralel olarak tarım alanındaki yetkiler birçok kamu kurumu arasında paylaştırılarak oluşturulan yetki çatışmaları, eşgüdüm yetersizlikleri ile birleştirilince etkisiz bir tarım yönetimi yaratıldı.

1980’lerin ortalarında zarar eden kamu kurumlarının özelleştirileceği söylemlerini duymaya başladık. Dünya Bankası (DB) desteği ile 1985 yılında “Özelleştirme Ana Planı” hazırlandı, 1986 yılında ise KİT’lerin Özelleştirilmesi Hakkında Yasa çıkarıldı. Zarar eden KİT bir türlü bulunamayınca öncelikle bu kurumlar ağır faiz yükü altında borçlandırılmaya ve 1990’ların ortalarından itibaren de özelleştirilmeye başlandılar. Günümüzde ise kar edenler de satıldı.

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tarımında bağımlı yapılar oluşturmak, dışsatımda rekabet üstünlüğü olan AB ve ABD’nin dünya pazarlarındaki etkinliklerini artırmak amacıyla 1994 yılında imzalanan ve Dünya Ticaret Örgütü’nü kuran anlaşmalardan biri olan Uruguay Turu Tarım Anlaşmasına taraf olan Türkiye iç desteklerin azaltılması, pazara girişin kolaylaştırılması, dışsatım sübvansiyonlarının indirgenmesi taahhütlerini kabul etti.

AB ile imzaladığımız ve 1996’da uygulamaya giren, esas olarak da temel tarım ürünlerini kapsamayan, ama AB’nin Türkiye’ye göre bariz üstünlüğü bulunan içinde süt, tahıl ve şeker bulunan işlenmiş tarım ürünleri kapsama dahil edildi. Ancak, Türkiye’nin bariz üstünlüğü bulunan işlenmiş tarım ürünleri olan salça ve meyve suyu ise kapsam dışı tutuldu.

Tüm bu uygulamaların yanında Türkiye’nin tarımsal destekleme kapsamı da değiştirildi. Ülkemizde destekleme alımına 1932 yılında Ziraat Bankası vasıtasıyla buğday alımıyla başlandı. 1938’de Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kurulmasıyla bu görev TMO’ya verildi. 1960’larda devlet destekleme kapsamına alınmış ürün sayısını 6’ya, 1970’lerin sonlarında 24’e çıkardı. Bu kapsamdaki ürün sayısı 5 Nisan 1994 kararlarıyla 9’a düşürüldü. 2000’li yıllarla birlikte tarımda Doğrudan Gelir Desteği (DGD) modeli uygulanmaya başlandı. Tarımsal üretimini artırmayı hedeflemesi gereken Türkiye uygulamaya koyduğu DGD ile üretimini daha da geriye götürdü.

1999 yılında IMF ile imzalanan Standby Anlaşması çerçevesinde Türkiye girdi ve çıktıya dayalı destekleme sistemi yerine DGD’ye geçecek, Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri ve Ziraat Bankası yeniden yapılandırılacak, KİT’ler özelleştirilecek, kamu otoritesinden bağımsız kurullar kurulacaktı. Bu önerileri tamamlar mahiyette 2001 yılında DB ile Tarım Reformu Uygulama Projesi imzalandı. IMF ve DB kaynaklı tarım politikalarının başarısızlığı yine DB raporu ile teyit edildi. Bu rapora göre 1999-2002 arasında tarımsal destekler 6 milyar dolar azalarak 1,1 milyar dolara indi, aynı dönemde tarımsal GSMH 27 milyar dolardan 22 milyar dolara geriledi, çiftçiler üzerindeki net etki, yaklaşık 4 milyar dolar tutarında yıllık zarar oldu, 2002-2003 reform döneminde suni gübre ve tarımsal kimyasal madde kullanımı %25-30 azaldı, DGD programı çiftçilerin maruz kaldığı net gelir kaybının yaklaşık %35-45’ini karşıladı.

AB ilerleme raporlarında ise Türkiye’den AB’nin kendi uyguladığı Ortak Tarım Politikası yerine, bu politikayla uzaktan yakından ilgisi olmayan IMF ve DB nasihatlarını uygulaması istenmektedir.

AB tarımına yılda yaklaşık 40 milyar avronun üzerinde, ABD ise 90 milyar doların üzerinde destek ayırırken Türkiye 2010 yılı için 5 milyar 600 milyon lira destek ayırdı. Bu miktar bütçemizin %2’si, milli gelirimizin ise %0,5’i kadardır. Oysa yine AKP iktidarı döneminde 2006 yılında çıkarılan Tarım Yasası’nda tarıma verilecek desteklerin %1’den az olamayacağı belirtilmektedir. Bu oran bugüne kadar yakalanabilmiş değildir.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tarımın istihdama katkısı %35’ten günümüzde %25’lere düştü. Buna karşılık ülkemizdeki işsizlik oranı aynı dönemler için %10’lardan %14’lere çıktı. Kırsal alan boşaldıkça işsizlerin sayıları da artıyor.

Yaşanan olumsuz gelişmelere paralel olarak son birkaç yılda buğday üretimimiz %4, arpa üretimi %24, kırmızı mercimek üretimi %40, kuru fasulye üretimi %22, pamuk üretimi %35, tütün üretimi %38 oranında geriledi. Üretimdeki bu gerilemeyle birlikte Türkiye’nin tarım ürünleri dış ticaretinde ithalat ön plana çıktı. Bu kapsamda AKP iktidarı döneminde 2003 yılında 400 milyon dolar, 2004 yılında 300 milyon dolar, 2007 yılında 900 milyon dolar, 2008 yılında rekor bir düzeyle 2 milyar 500 milyon dolar ve 2009 yılında da 300 milyon dolar dış ticaret açığı verildi. Tarım ülkesi Türkiye artık pazar haline getirilmiş durumda.

Hayvancılık sektörü açısından da ülkemiz oldukça gerilemiş durumda. 1926 yılında çıkarılmış olan Hayvan Islahı Yasası TBMM’de görüşülmeyi bekleyen yeni Gıda Yasası ile kaldırılacak. Hayvancılık sektörümüzün gelişmesine büyük katkı sunan ve 1952 yılında kurulan Et ve Balık Kurumu (EBK), 1956’da kurulan YEMSAN ve 1963’te kurulan Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) 1980’lerin sonlarında faiz yüküyle borçlandırıldı, 1992’de özelleştirme kapsamına alındı ve 1993-2000 yılları arasında özelleştirildi. Bu kurumları alanların büyük bölümü üretim peşinde değil arsalarının rantı peşindeydi, bu nedenle üretim tesislerinin pek çoğu özelleştirmeden kısa süre sonra kapatıldı. Türkiye 2007-2008 yılları arasında büyük bir kuraklık yaşar, yem bitkileri ve yemlerin fiyatı hızla artarken, hayvancılık sektörüne verilen destekler yarı yarıya aşağı çekildi, üretici maliyetinin altında satışlar yapmak zorunda kaldı. Bu politikalar sonucunda 1980’lerde nüfusumuz 44 milyon iken büyük ve küçükbaş hayvan varlığı 80 milyon başın üzerindeydi. Günümüzde ise nüfusumuz 72,5 milyona çıkarken hayvan varlığımız 37 milyon başa geriledi. Ülkemizde yıllık kırmızı et tüketiminin 1 milyon 200 milyon ton civarında olduğu tahmin edilmekle birlikte görüldüğü üzere yarıdan fazlası kaçak kesimden oluşmaktadır. YEMSAN, EBK ve SEK’in özelleştirildiği dönemin başında kayıtlı kırmız et üretimi 742 bin tondan günümüzde 412 bin tona geriledi. Hayvanlarımızın veriminin yükselmesi sadece süt üretimimize olumlu yansımış olup aynı dönem için 9 milyon 600 bin tondan 12,5 milyon tona yükseldi. Bu politikalar halkımızın beslenmesi üzerine de doğrudan etki etti. Ülkemiz insanı yılda kişi başına 6 kg kırmızı et tüketirken bu miktar AB’de kişi başına 75 kg’dır. Süt üretimimiz de aynı şekilde kişi başına 17 litre iken AB’de 110 litredir. Hayvancılık sektörümüzdeki bu gidişe dur demek yerine, sektörü daha büyük bir yıkıma götürecek bir adım atılarak, sadece birkaç kombinası devletin elinde kalan EBK kasaplık hayvan ithalatı ile görevlendirildi. İthalat yapılacak ülkelerin birçoğunda deli dana hastalığı görülmekte olup bu hayvanları yiyenlerde de bu hastalık görülebilmekte ve ölümle sonuçlanmaktadır. Kimsenin hayvancılık politikalarını düzeltmek yerine insanlarımızı böyle bir riske atmaya hakkı yoktur. Kendi çiftçimizden sakınan destekler, ithalat yoluyla başka ülkelerin üreticileri ve halkları için kolaylıkla verilebilmektedir.

Özelleştirmeler ülkemizde işsizliği ve köle işçilik düzenini de beraberinde getirdi. 2008 yılında TEKEL özelleştirilerek British American Tobacco çokuluslu şirketine satıldı. Hemen ardından İstanbul, Adana, Bitlis, Malatya ve Tokat Sigara fabrikaları kapatıldı, sadece Ballıca fabrikası üretimini sürdürüyor. Özelleştirme esnasında mağdur edilmeyecekleri sözü verilen işçiler Yaprak Tütün İşleme Müdürlüklerine aktarıldı. Bu işletmeler ihraç etmek üzere üreticinin tütünlerini almaya devam ettiler. Ancak, verilen sözler tutulmayarak özelleştirmenin üzerinden daha 2 yıl geçmişken bu işletmelerin kapatılması gündeme gelince işçilere köle işçilik düzeni olan ve hiçbir güvencesi olmayan 4 C statüsüne 900 milyon TL maaşla geçmeye zorlandılar. Bir gazetecinin sorusu üzerine Meclis Başkanı sayın Mehmet Ali Şahin TEKEL işçisine önerdikleri maaşın çok, kendilerinin 10 milyar 200 milyon TL olan maaşlarını ise az bulmaktadır. Sayın Şahin haklılığını göstermek için de dışarıda bu işi asgari ücretle yapacak milyonlarca işsizi örnek göstermektedir. Ancak bu ülkede başbakanlığı da meclis başkanlığını da asgari ücretle yapacak milyonlarca işsiz olduğunu görmezden gelmektedir. Dolayısıyla fakirlik tüm bir ulusa, zenginlik ise kendilerine bölüştürülmektedir. Ayrıca Zeytinburnu ilk ve orta dereceli okullarda yapılan araştırmalara göre öğrenciler arasında sigara kullanma oranı %87’ye yükselmiştir.

Siyasi iktidarın tarımsal alanda en son özelleştirme hedefi ise Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ (TŞFAŞ)’dir. TŞFAŞ bünyesindeki 25 fabrika özelleştirildiğinde tıpkı TEKEL’in özelleştirilmesinde yaşandığı üzere fabrikalarının birçoğu derhal kapatılacaktır. Daha özelleştirilmeden işçilerine 4 C statüsüne geçmelerini isteyen yazılar gönderilmektedir. Oysa KİT’ler Anadolu’nun her yerine yayılmış üretim tesisleri ile bölgeler arası kalkınma dengesizliklerini gidermek amacıyla kurulmuşlardır. Şeker fabrikaları çoğu yerde bulundukları şehirlerin tek sanayi tesisleridir. Fabrikalardan 8’i Doğu Anadolu bölgesinde bulunmakta, bu yöremizde çiftçimizin şeker pancarı üretimini teşvik etmektedir. Pancar pek çok bitkiye göre çiftçiye daha çok kazandırmakta, ayrıca sağladığı yüksek istihdamla köyden kente göçü önlemektedir. TÜİK rakamlarına göre ülkemizde her 6 kişiden biri yoksuldur. Kentlerde her 10 kişiden biri yoksulken, kırsal alanda her 3 kişiden biri yoksuldur. Hane halkı 7 kişi ve yukarısında olan kırsal alanda ise her 2 kişiden biri yoksuldur. Türkiye’de nüfusun yaklaşık %25’i kırsal alanda yaşarken, bu oran Güneydoğu Anadolu Bölgemizde %34, Doğu Anadolu Bölgemizde ise %47’ye yükselmektedir. Bu bölgelerimizde kırsal nüfusu en kalabalık iller arasında Siirt (%40,3), Adıyaman (%43,6), Şanlıurfa ve Mardin (%43,7), Ağrı (%50,1), Kars (%58,2), Muş (%65,8) ve Ardahan’ı (%67,5) sayabiliriz. Çocuk sayısı açısından ailelerin kalabalıklığı dikkate alındığında ise ülkemizin en yoksul insanlarının bu iki bölgemizde bulunduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Yoksulluk bu bölgelerin en önemli sorunudur.

Doğu Anadolu Projesi kapsamında bölgedeki beş üniversite (Atatürk, Fırat, İnönü, Kafkas ve Yüzüncüyıl Üniversiteleri) tarafından hazırlanmış ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 2000 yılında yayımlanmış “Tarım” raporunda;

Bölge ekonomisinin diğer bölgelere göre daha geri olduğu,
Birkaç il dışında bölgenin tarım ağırlıklı bir ekonomiye sahip olduğu,
Bölgeyi kalkındırmanın yolunun öncelikle tarımdan geçtiği,
Bölgede birkaç il dışında hammadde azlığı-kişisel gelirin düşüklüğü ve bölgesel pazarın darlığı-ulaşımdaki güçlükler nedeniyle sanayinin gelişemediği,
Birçok ilin ekonomisinin daha ziyade kamu görevlilerinin aldıkları maaş ve ücretlere dayanır hale geldiği,
Bazı illerin ekonomilerinin kamu kesimiyle ayakta kalabildiği,
Bölgedeki kamu harcamalarının azalmasının bölge ekonomisini daha da daraltacağı gibi önemli saptamalar yer almaktadır.


Bu tespitlere göre ülke genelinde uygulanan kimi politikalar doğu ve güneydoğuyu doğrudan etkilemektedir. Bölge üniversiteleri, memur ve işçi ücretlerinin bu yörelerin ekonomisine katkısının büyük olduğunu belirttiğine göre, enflasyonun altında gerçekleşen maaş zamları bu yörelerimize oldukça olumsuz bir şekilde yansımaktadır. Ayrıca, bu bölgelerimiz cezalandırmak üzere sürülmüş memur yatağı olmaktan çıkarılmalıdır.

Üniversiteler tarafından bölgeyi kalkındırmanın en önemli yolu olarak tarım sektörü gösterilmektedir. Oysa ülkemizde tarım, 1980’den bu yana uygulanan neoliberal politikalar sonucu sürekli gerilemiştir. Kırsal nüfusu, dolayısıyla tarım nüfusu oldukça yüksek bu bölgelerimiz tarım politikalarından doğrudan etkilenmektedir. TÜİK’in verilerine göre Doğu Anadolu Bölgemizde, AKP’nin iktidar olduğu 2002-2008 yılları arasında baklagil üretimi %35, endüstriyel bitkiler üretimi %40, tahıl üretimi %25, yağlı tohum üretimi %30, yumru bitkiler üretimi %35 gerilemiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde de aynı ürünler için sırasıyla %25, %9, %12, %13 ve %43 gerileme olmuştur. Doğu Anadolu Bölgemizde 1990’lara göre büyükbaş hayvan sayımızda %7, küçükbaş hayvan sayımızda da %35 gerileme görülmektedir. 2002-2008 yılları arasında ise büyükbaş hayvan sayımız hemen hemen aynı sayıda kalırken küçükbaş hayvan sayımızda %9’luk bir gerileme yaşanmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgemizde ise 1990’lı yıllara göre büyükbaş hayvan sayımızda %10, küçükbaş hayvan sayımızda ise %30’luk bir gerileme görülmektedir. 2002-2008 yılları arasında ise büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayıları neredeyse sabit kalmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanı her fırsatta tarımsal desteklerin, özellikle de hayvancılık desteklerinin AKP iktidarı zamanında oldukça fazla arttırıldığını her fırsatta söylemektedir. Ancak doğu ve güneydoğudaki bitkisel ve hayvansal üretim verilerindeki gerilemeler tarımsal desteklerin son derece yetersiz olduğunu göstermektedir. Üretimdeki gerileme tarım politikalarıyla yakından alakalıdır ve bölgenin yoksulluğunun önemli nedenlerinden biridir. Diğer yandan tarımsal üretimin azlığı, sanayiye yeterli hammadde üretilememesine ve sanayinin geri kalmasına neden olmaktadır. Şeker fabrikalarının özelleştirme kapsamından çıkarılması bu bölgemizdeki istihdam, tarımsal üretim ve hayvancılık açısından önemi çok büyüktür.

AB kırsal alan politikalarına son derece önem verip nüfusunu buralarda tutarken, ülkemizde uygulanan tarım politikaları sonucu bu alan hızla boşalmaktadır. Ülkemizde tarıma gereken önem verilmeli, tarıma dayalı sanayi teşvik edilmelidir. Tarımsal üretimde verimliliğin artması ve hayvancılığın gelişmesi açısından yem bitkileri ekimi teşvik edilmelidir. Bu kapsamda meralarımızın ıslahına da gereken önem verilmelidir. Özelleştirmeler işsizlik ve mutsuzluğu beraberinde getirmektedir. Bu uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, devletin alana müdahale edebileceği kurumları mutlaka elinde olmalıdır. Her şeyden önemlisi de tarım politikamız dış nasihatlardan bağımsız, üreticimizin kazanacağı, tüketicimizin de ucuza satın alabileceği şekilde kurgulanmalıdır. Gıda güvenliğimizin sağlanması için kendi gıdamızı kendimiz üretmeliyiz.

Ahmet ATALIK (Ziraat Müh. Odası İstanbul Şube Başkanı)

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2010, 11:12   #19
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Esas, insanları aç bırakan ve intihar etmelerine NEDEN OLAN siyasetçileri UNUTMAYALIM, enigma!

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2010, 13:52   #20
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Bir kısım arkadaşlar su anda Allionai de kendilerini zincire bagladılar.
İffet hanım ve girişim gurubu sayesinde yok edemiyecekler

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2010, 16:06   #21
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Son durum.

Eylemcilerin jandarmanın ısrarlarına rağmen zincirlerini sökmemeleri üzerine İdarenin hukuk dışı inşaatın durdurulduğuna dair bilgi geldi. Eylemciler, kazı başkanı Doç. Dr. Ahmet Yaraş'ın önderliğinde bir heyetin yerinde inceleme yapmasını istediler. Basın mensupları ve kazı başkanı Yaraş'ın önderdiğindeki grup üç yıl sonra ilk defa kazı alanına girerek Allianoi'de incelemeler yaptı.


İnşaatın durdurulduğu tespit edildi. Bunun sonucunda eylemciler inşaatın yeniden devamı halinde protestoların devam edeceğini bildirdi ve inşaatın durması üzerine zincir eylemine son verdi. Önümüzdeki haftalarda Allianoi'de bir eylem kampı kurulması planlanıyor.

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-09-2010, 22:42   #22
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Sn Ayazkentli
haberde benim önüme geçtiginiz ve yakın takipte oldugunuz için
saygı dolu sevgiler

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-09-2010, 20:04   #23
Ağaç Dostu
 
ayazkentli's Avatar
 
Giriş Tarihi: 10-04-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,641
Galeri: 1
Saygılar Latif bey.

Haberleri, Allianoi'de ki arkadaşlarımızdan anında alıp, facebook -Bergamalılar- sayfamızda ve burada paylaştım. Bu nedenle, tv'de canlı tartışma programı sunan sunucuların sık sık kullandığı bir deyim vardır, hani -interaktif yayın oluyor- derler'ya, onun gibi bir şey oldu.

Allianoi, yavaş yavaş büyük medya'da gündeme gelmeye başladı. Bugün'ki köşesinde Ayşe Arman yazmış ve o'da oradaymış.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...asp?yazarid=12

ayazkentli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-09-2010, 22:11   #24
Ağaç Dostu
 
Latif's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-04-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 404
Galeri: 5
Artık yok

Hukuk gömüldü
YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDE!..TÜM SESLER YAŞANANLAR ...BORNOVA'DAN BİR ÇOCUK DÜŞMÜŞ YOLLARA..GÖZLERİNDE YAŞLAR..ROMA KÖPRÜSÜNÜN AYAKLARI SUYA DEĞİYOR..GERİDE KALAN NE BİZDEN???..BİLGİ!..BİLGİ!..ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA DÖRT BİR YAN ALLIANOI'DA..BAĞIRIYOR SİYAH LEYLEK...SUYAŞ AĞAÇLARA ÇIRPARKEN KANATLARINI OKŞUYOR GELMEYENLERİN SAÇLARINI...YAVAŞÇA FISILDIYOR..GELİN!..GELİN!!!...SİZ GİDERSENİZ KUMA GÖMECEKELR ALLIANOI'U..SİZ GELMEZSENİZ YANACAK LOÇ'UN TAŞLARI..VE BEN HASANKEYFDE ÇÖZÜLÜRKEN SAÇLARIMIN ATEŞİ AĞLAYACAĞIM İLYA'NIN KIYISINDA..AĞLAYACAĞIM DİCLE...ALLIANOI'A GEL!..BÜYÜSÜN ELLERİMDEKİ ŞAFAK..ÇIK KORKULARINDANŞ İNCE SORGULAMALARDAN..CAYMA ÖZGÜRLÜĞÜNDEN..BİL ELİNDEN GİDEN DİLİNŞ AKLIN VE SENSİN...

ALLIANOI'A...ALLIANOI'A..ALLIANOI'A...

ŞİMDİ..ŞİMDİ...ŞİMDİ...ŞİMDİ...ŞİMDİ...ŞİMDİ...

Latif Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-09-2010, 23:17   #25
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Allianoi, Superisi ve Galenos ağlıyor.

Rüzgar ve güneş ile enerji elde edebilebilecek projeler "Alternatif baraj projeleri" kapsamında olmasına rağmen; nükleer santrallar, HES'ler, kömürlü termik santrallar gibi doğaya zararı olan büyük ve kirli projelerden, (büyük kârlar getirdiği için, vazgeçmeyerek) güzel yurdumuzdaki yaşamları hiçe saymaya daha nekadar devam edeceğiz?
Tarım, ormancılık, hayvancılık sanki çok umurumuzdaymış gibi saf anadolu köylümüzü "bedava suya kavuşturacağız sizi" söylemleriyle kandırıp asıl amacın sulamadan çok altın arıtma işleminde kullanılacak su rezervinin elde edilmesi olduğunu, ya da başka nedenleri de gören gözlerden saklamasaydık!
"Katiyyen Allianoi diye bir şey yok. Burada basit, her yerde görünen bir kaplıca var."demişti Çevre ve Orman bakanı sayın Veysel ERoğlu.Biz ondan daha mı iyi bileceğiz?
Berlin müzesine taşınan Zeus sunağı ve diğer değerli tarihi kalıntılarımız gibi keşke Allianoi de sular altında yok edilmeseydi de değer bilenlere teslim etseydik orayı diyoruz Biz de Can Dündar, Tarkan ve daha yüzlerce kişi gibi. Gidip sonra korunma altındaki tarihi miraslarımızı yabancı müzelerde bilet alıp ücret ödeyerek hayıflanmadan seyredebilseydik hiç değilse.
Ünlü Bergama'lı cerrah Galenos'un kemikleri sızlamadan,
içinde çeşmeler hamamlar caddeler köprüler yollar bulunan sağlık merkezi
Allianoi'deki Nymphe (su perisi)ağlamadan yüzlerce vasıfsız işçiyi keşke görevlendirip kalıntıların kumla kaplanması işinde görevlendirmeseydik de vebale ve günahımıza onları da ortak etmiş olmasaydık."Keşke demenin bir anlamı yok, olmuş bitmişe de çare yok" diyelim yine.Aman ha!
Akseki Gümüşdal, Alakır Nehri , Andon , Ardanuç Dereleri, Arhavi, Artvin, Meydancık, Barhal Vadisi, Birecik, Borçka, Cimil, Çatalzeytin – Akçay, Çaykara Solaklı, Çit Deresi, Çoruh Vadisi, Dalaman Çayı, Dicle Vadisi, Erenler Köyü, Fındıklı Arılı, Fındıklı Çağlayan, Fırtına Vadisi , Girlevik Şelalesi, Giresun Çanakçı, Giresun Keşap, Gölyaka Düzce, Görele, Güneysu, Gürgen, Gürleyikli Avatarlar, Hasankeyf, Havran Çayı, Hemşin, İkizdere, İspir Aksu Deresi, Kaş Gömbe, Kılıçkaya, Korkuteli Sürekler, Loç Vadisi, Macahel, Melet Çayı, Munzur Vadisi, Murgul Dereleri, Papart Vadisi, Saklıkent, Salarha, Sarıkeçili Göç Yolu Göksu Vadisi, Senoz Vadisi, Şavşat Dereleri, Tonya Fol Deresi, Tortum Vadisi ,Uzungöl, Yusufeli, Yuvarlakçay ve daha onlar gibileri henüz ağlamadan hiçdeğilse onlara sahip çıkalım.
Hepinize sevgilerimizle.


SUFİ SAJA

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-09-2010, 23:50   #26
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Name:  14210.jpg
Views: 2350
Size:  18.7 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-10-2010, 12:54   #27
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Bütün duygularımızı, hissetiklerimizi, bu yüzden çektiğimiz sıkıntıları,kaygılarımızı, isyanımızı,çığlıklarımızı ne güzel dile getirmişler... Çok teşekkürler....
http://www.klipleri-izle.net/mogolla...e2775634a.html

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 15-10-2010, 12:58   #28
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Moğolların ''Ölüler altın takar mı? '' adlı parçası ve video klibi...

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-11-2010, 22:19   #29
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
Doğa ile ele ele grubunun facebookta 4 kasım da eklediği Kozak manzarası içler acısı, burası daha başlangıç.
Name:  74048_163745110326516_123575381010156_346185_1618149_n.jpg
Views: 3255
Size:  51.9 KB

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-11-2010, 11:19   #30
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Galeri: 120
GÜVEN EKEN
26.11.2010 23:00:44
Doğaseverlere hedef şaşırtma
Çevre ve Orman Bakanlığı ikinci bir tartışmalı yasal düzenlemeyi gündeme getirdi.
GÜVEN EKEN
eken@dogadernegi.org
Diğer Yazıları
Doğaseverlere hedef şaşırtma
Tatilsiz Bayram
Benim adım Anadolu
Ben De Vatan Hainiyim
Teknoseksüelliğin Sonu Kıyamet
tüm yazıları
İkizdere’nin sit alanı ilan edilmesinin hemen ardından Çevre ve Orman Bakanlığı Tabiatı Koruma Kanunu adında bir kanun taslağını jet hızıyla Meclis’e gönderdi. Adı kulağa hoş gelse de, bu yeni düzenlemenin asıl maksadı tüm sit alanlarında, İkizdere ve diğer tüm vadilerde hidroelektrik santrallerin (HES) önünü açmaktı. Dahası, yıllardır çeşitli yasal düzenlemelerle korunan kıyılarımız, göllerimiz ve ormanlarımız da bu yeni kanunla rantın ellerine terk edilecekti.

Durumun vahameti anlaşılınca “intikam kanunu” Türkiye’nin dört bir yanındaki insanların tepkisini çekti ve sivil toplum kanuna karşı bir araya gelmeye başladı. Çevre Bakanı Eroğlu tepkiler üzerine bir açıklama yaparak kanunun AB uyum yasaları çerçevesinde hazırlandığını iddia etti.

Ne var ki, AB’nin yanıtı gecikmedi. Avrupa Birliği, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada kanunun uyum yasalarıyla hiçbir ilişkisi olmadığını ilan etti ve aradan çekildi. Böylece Eroğlu, Türkiye’nin dört bir yanındaki vicdan sahibi insanlarla bir kez daha karşı karşıya gelmiş oldu.

Bir yandan doğanın yok edilmesine tepkiler büyürken, diğer yandan sitlerin yağmalanmasına dair “mantıklı” nedenler de birer birer tükeniyordu. Durum böyle olunca, Çevre ve Orman Bakanlığı ikinci bir tartışmalı yasal düzenlemeyi gündeme getirdi. Hiç şüphesiz 2B alanlarının satılmasına imkan sağlayacak kanun kamuoyunda bir kez daha geniş yer tutacaktı. Tartışmanın odağı “intikam kanunundan” 2B’ye doğru kaysa ne iyi olurdu... Böylece hem kafası karışık olan kamuoyu iki kötü arasında bir tercih yapmak zorunda kalacak, hem de ortak bir mücadele için birleşen sivil toplumun hedefi şaşacaktı.

Görünen o ki, Anadolu doğası ve uygarlık mirasını katletme ahdı hepten keskinleşmişti. Anadolu toprakları, bir kez daha onu yönetenlerin ihanetine uğramıştı.

Bu toprakları kendi canı gibi korumak isteyen, suyunu, deresini, doğasını vermemeye kararlı Anadolu insanlarının ise kendisinden başka tutunacak dalı kalmamıştı.

Anadolu insanları, yaşadıkları toprakları savunmak için yine kendisiyle baş başaydı... Öyle ki, onun artık ne 2B, ne AB, ne de HES masallarını dinleyecek, iki kötü arasında tercih yapacak hali yoktu. Tek isteği, doğduğu topraklarda özgürce yaşayabilmek, kendi kültürünü devam ettirebilmekti.

Anadolu insanı merttir. Ayak oyunlarını bilmez. Strateji nedir bilmez. Onun tek yaşam stratejisi, kendi gibi olabilmektir.

Ayak oyunlarını sürdürmekte ısrar edenler ise iyi bilmelidir. Tarih tekerrürden ibarettir. Anadolu doğası sarp ve engebelidir. İnsanları da öyledir. Anadolu bugüne kadar geçilmemiştir, bundan sonra da geçilmeyecektir.

Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:09.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025