![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-04-2009
Şehir: Manisa
Mesajlar: 24
|
Konu ilgimi çektiği için baştan sona okudum. Öncelikle şunu belirteyim ki, bu organik kelimesini ben kullanmıyorum. Benim gözümde organik kelimesi bizim kurtuluşu bulmaya çalıştığımız katkısız, hormonsoz ve zehirsiz üretimi ifade etmiyor. Ben buna doğal tarım diyorum. Yani doğada kendiliğinden yetiştiği gibi bitkileri yetiştirmek. Bu hayvancılık içinde geçerli. Evlatlarımız gerçekten sağlıklı olsunlar istiyorsak, doğal olanı korumalıyız. Doğal olmayan yolların hepsine karşıyım. Hastalıkların çoğunun doğadan kopmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Suni üretimin en önemli sebebi insanların para kazanma hırsıdır. Çünkü doğal olan yavaş ve sağlıklı yetişirken, daha fazla kar elde etmek, hızlı ve daha çok üretmek için suni üretimler yaygınlaşmıştır. Çok şükür günümüzde insanların çoğunluğu bunun farkında ve suni tarımdan kurtulmak istiyorlar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 23-01-2008
Şehir: Bursa
Mesajlar: 18
|
Bu alıntıdaki bilgiye kesinlikle katılıyorum. Öncelikle computer kelimesi yerine bilgisayar kelimesi kullanıldığı ne kadar iyi olmuş değil mi? Bu organik, doğal, ekolojik tarım ürünüdür den hangisini kullanacağımıza karar verelim ki konuyu anlamış olalım. Bunun doğrusu "DOĞAL TARIM"dır Bilimsel adı ise Ekolojik tarımdır. Organik tarım Türkçeye yanlış bir çeviridir. Şimdi de gelelim benzer tarım uygulamalarına aslında (bu kişisel görüşümdür) bence HİÇ BİR ŞEY yapmadan ya da ÇOK AMA ÇOK AZ ŞEY yapılarak yapılan tarım insan için en doğal olanıdır. Biz yeryüzünde var olduğumuzda domatesler bugünkü gibi devasa plantasyonlar halinde değildi değil mi? Ya da aynı şekilde diğer sebze ve meyveler. Domatese geri dönersek aslında domates sebze değil bir meyvedir. Aslında ilk domates kırmızı değil SARIdır. Aslında domatesin diğer türleri arasında yeşil domates ağırlıklı olarak yer alır. Biz bu ürünü melezleyerek bugün yaklaşık 3000 (üçbin) çeşide çıkarttık ve bu sayı hızla yükseliyor. Bilmelisiniz ki Japonya’da 55 yıldır hiç sürülmeden, hiç ilaçlanmadan kullanılan ve sulu değil kuru topraklarda ve yazın değil kışın ekilen tarlalarda ki üretim miktarı modern Japon çiftçilerinin tarlalarındaki 680 Kilogramına eşittir. Ve bu çok uzun zamandan beri hem Japon bilim adamları tarafından araştırılmakta hem de dünyanın dört bir yanından gelen bilim adamları tarafından çok iyi bir şekilde incelenmekte ve bazı ülkelerde (Fransa, İngiltere, Hindistan ve ABD gibi) aynısı kullanılmaya çalışılmaktadır. Ve bu toprakları ekebilmek için gereken en pahalı aletin en üst fiyatı 3,5 USD dır (Üçbuçuk dolar) bu yüzden bu topraklardaki ürünlerin tadı daha güzel olmasında rağmen görüntüsü diğerlerinden daha iyi ve gerçekçi (eski Japon çiftçileri çocukluklarındaki ürünlerin aynısı olduğunu doğrulamaktadırlar) olmasında rağmen fiyatları (insanlar tarafından elle hasat edilmesine rağmen) yinede daha ucuz olarak piyasaya sunulmaktadır. Çünkü bu çiftçiler Traktör, Benzin, Traktör bakım onarım masrafı vergileri, traktör aletleri ve ilaçlarına para ödememekte ve sadece 1 kişinin sadece ve sadece Pazar günleri çalışarak 5 dönümlük bir araziyi tek başına rahatlıkla ekebilmesinden dolayı çok düşük fiyatlara mal etmektedirler. En önemli noktalardan biri de yerli tohumlar kullanmalarıdır. Özellikle bölgeye özgü tohumlar. ( bunların zaten adaptasyonu tamamlanmış olduğunu düşünüyorlar. Kısa kesmek durumunda olduğum için size bir kitap tavsiye edeceğim. Detaylı olarak orada anlattıklarımı bulabilirsiniz. Sensei Masanobu Fukuoka'nın Ekin Sapı Devrimi isimli eserini sizlerin bu konudaki ufkunu kesinlikle değiştirecektir. . Düzenleyen experienced : 02-07-2009 saat 16:49 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-04-2009
Şehir: Manisa
Mesajlar: 24
|
''sadece 1 kişinin sadece ve sadece Pazar günleri çalışarak 5 dönümlük bir araziyi tek başına rahatlıkla ekebilmesinden dolayı çok düşük fiyatlara mal etmektedirler. '' Arkadaşım, yazdıklarına katılıyorum da, ancak şu bir günde 5 dönümü bir kişinin dikmesi işi çok saçma geldi bana. Bir kişi, beş dönümün otlarını temizlemesi 3 gün, bellemesi bir hafta, ark açması 3 gün, tohomu atması bir gün, dersek toplam 14 gün yapar en sağlam adam için. Kendim de köyde tarımla uğraşıyorum. Japonların toprağı farklı mı acaba? Ot falan da mı bitmiyor? Bu işler kolay değil ama seven için çok zevklidir. Ben bu yaz yarın dönüm bir bostan yaptım. Domat, biber, patlıcan, pepino bile var. Ve sadece ilaç olarak arapsabunlu zeytin yağlı karışımı kullandım. Yani hiç zehir atmadık ve bahçe gayet verimli. Geçen haftandan beri toplamaya başladık bile. Şuan sebzeye para vermiyoruz. Bu bahçeyi iki kişi bir günde yaptık. Ama öyle dönümlerce yer dersen çak adam lazım çok. **** traktör. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 23-01-2008
Şehir: Bursa
Mesajlar: 18
|
[QUOTE=experienced;455063] HİÇ BİR ŞEY yapmadan ya da ÇOK AMA ÇOK AZ ŞEY. Zaten yeterince açık değil mi topraktaki yabancı otlar ile mücadele söz konusu ancak onları yolarak vs gibi değil. Ya da toprak sürmesi diye bir şey hiç yok mesela. Tohum direkt tarlaya serpiliyor, tabii doğal düşmanlarından korumak için çok az vakit alan bir işlem ile kaplanarak. İlaç konusu dediğiniz gibi hiç gerekmeyen bir şey ya da cok az çaba ile yapılan bir işlem ya da kontrollü ekim ile kendi kendine düzenleniyor. Kitabı okuma fırsatı bulursanız çok şaşıracaksınız. Bu arada kitabı alamayacaklar için de hatırlatıyorum bazı kütüphanelerde mevcut. . |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|