nicholai hel / Çin Karaağacı

[nicholai hel]

Ağustos 2012'de aldığım Çin karaağacımın aldıktan sonraki hali buydu.

Ulmus - ilk.jpg


Şu an elimdeki adaylarımın arasında beni o kadar cezbetmese de ilk aldığım ulmus olması nedeniyle o günlerde oldukça ilgi çekiciydi benim için.

Fakat aldıktan yaklaşık bir ay sonra, bir aksilik nedeniyle sadece bir gün evden uzak kalmam ve o gün suya ihtiyaç duyması nedeniyle eve döndüğümde bana küsmüş, tüm yapraklarını buruşturmuştu.

Neredeyse bir aydan fazla süre hiçbir canlılık belirtisi göstermedi. Sonra tam da kış başlangıcında yapraklanacağı tuttu.

Ulmus - uyanıyor.jpg


Ulmus - uyanıyor2.jpg


Kışı balkonda, sonradan aldığım iki karaağacım yapraklarını dökmüş uykudayken onların yanında gayet yapraklı ve canlı şekilde geçirdi.


Ulmus - bahar.jpg

[nicholai hel]

Sonra ikinci önemli hatam geldi. Yine bir gün geciktirmiştim sulamayı. Bu güzelim yapraklar yine buruştu.

Bu kez artık bahar aylarında olmamız sebebiyle üzerindeki yaprakların sararmasının hemen ardından yeni yapraklarını açtı, fakat bir sürprizle.

Ulmus - yarım uyanış.jpg


Alttan üç ana dalı uyandı, ancak daha yukarıdakiler korkarım bu kez yaşama dönemeyecek. Hiçbir hayat belirtisi göremiyorum.

Ağacın güncel görseli bu şekilde.

Ulmus - son.jpg



Ağaç artık kıvrımlı dik tarz özelliğini kaybetti. Bu form kaybına hayıflanırken ilginç bir yorum eşimden geldi: "Zaten bu ağacın şeklini beğenmiyordun hani, boşver, başka bir tarza çevirirsin."

Aslında gerçekten bu ağaçtaki "ben market ağacıyım!" diye bağıran yapay "S" kıvrımı hoşuma gitmiyordu. Yine de radikal bir karar alıp tarzını değiştirmeye cesaret edemiyordum.

Şimdi yeni bir yol haritası çizmeye mecbur durumdayım.
Ağaç biraz kendini toparlayıp güç kazanırken yeni stile karar vereceğim. Bu arada köklerine zarar vermeden daha büyük bir saksıya geçirip gelişmeye bırakmam şart.

Aklımda şu an için sağdaki dalı eğiterek büyütüp ağacı yarı şelaleye çevirmek var.

Gövdeyi canlı kısıma kadar sert şekilde budayıp sonrasında gelecek yeni sürgünlerle belki uzun vadede şöyle bir çalışmaya çevirebilirim.





Önerileriniz olursa çok sevinirim.

Herkese iyi çalışmalar, sağlıklı ağaçlar dilerim.

[sagol]

Sayın NikoleiHell,

Ağacınız iki kez strese girmiş, ağacı kaybetmemek için bir süre stressiz bir hayat sağlamaya çalışmanızı tavsiye ederim. Kuruyan dalları ve sağdaki fazlalığı budayınca aşağıdaki hale gelir ve üçgeni tamamlayabilir. Soldaki daldan bir süre uç almayıp kalınlaştırmak düşünülebilir.
Ya da kuruyan kısımları budayıp bir süre serbest dallanmaya bırakıp sonra karar vermek de düşünülebilir.

İyi çalışmalar dilerim...

[nicholai hel]

Teşekkürler Sn. sagol.
Evet aralarında 7 ay kadar olsa da ağaç iki kez stres yaşamış oldu. Ama bu ikincisi özellikle havaların da ısınmış olmasının etkisiyle yıkıcı oldu ve ağacın tepe kısmı geri dönmemek üzere kaybedildi malesef.

Bu tecrübe zaten sığ saksıdan korkan beni iyice korkuttu.
Antalya'nın havası yılın neredeyse 6-7 ayı süresince bitkiler için kavurucu olabiliyor. Çok sığ olmasa da bu bonsai saksısındaki ağaç işte daha nisan ayında, sulaması bir gün geciktirildiği için böyle kurudu. Daha sığ bir saksıda daha büyük bir ağacı yaz sıcaklarında düşünemiyorum bile. Heralde 2-3 saat geciken sulama ağacın sonu olacaktır.

Bunları düşününce sığ saksıya cesaret edebilmem için, sanırım emeklilik gibi çok düzenli ve çoğunlukla evde geçen bir hayata ihtiyacım olacağını görüyorum. Elimdeki ağaçlardan bazılarının 2-3 yıl içinde eğitimlerini tamamlayacaklarını öngörebilsem ve saksılarını zamanla küçültsem de şöyle bir saksıya cesaret edebilmem şu an için çok zor görünüyor.




Ağaca dönecek olursak. Önerilerinize katılıyorum. Yeni sürgünlerini verdiğinden beri zaten uç alımları da yapmayıp kendi haline bırakmayı seçmiştim.
Bakalım ne yapacak...

[sagol]

Sayın NikoleiHell,

Sığ saksılarda basit bir önlem alıyorum. Bir saksı altlığının içini tamamen ponza taşı doldurup sonra altlığı/tepsiyi suyla dolduruyorum. Antalya daha sıcak o nedenle tepsinin boyutunu biraz büyük tutmak daha iyi olur. Ponza taşı bulamazsanız çakıl taşı ile de denenebilir ama ponza taşının su tutucu özelliği de var.
Tepsiyi su ile doldurmuş oluyorum ama taşlar tepsinin üst yüzeyine kadar dolduğundan bitkinin kökleri su içinde de kalmamış oluyor, buharlaşma ile bitkinin su kaybını önlüyorum.

İyi çalışmalar dilerim...