![]() |
2 Eklenti(ler)
Merhaba, hepinize çok ama çok teşekkür ederim hem düşünceleriniz hem de hayvanlara yaptığınız iyilikler için. Geçen sene kapımıza bir köpek geldi, yavru bir köpek, o kadar kötü bir durumdaydıki ileri derecede uyuz olmuştu. Kim görse yaşamaz bu dedi. Annemle gidip uyuz ilacı aldık, her tarafını bir güzel ilaçla ovaladım. Hayvan 1 günde toparlanmaya başladı. Kartondan ve eski giysilerden bir yuva yaptık ona. Bir kaç hafta sonra iyileşti ve kendi kendine gitti bahçeden. Ona bakıyoruz diye bazı akrabalarımız bile tuhaf gözlerle baktı bize. Halbuki muhtaç olana bakmak hissedilen en güzel duyguları yaşatıyor insana.
Yine 4-5 sene evvel mahallede çocukların işkence ettiği bir yavruyu annem alıp bahçeye getirmişti, adını da Rıfkı koymuştu. Varolan hayvan nüfusumuz çok kalabalık olduğu için bir süre sonra sahiplendirmek istedik, annem bir kaç kişiye haber verdi köpek isteyen bakabilecek kişiler gelsin diye. Resmen bir işe alım süreci gibi işveren edasıyla ince eledi sık dokudu. Gelenlerden gözünün tuttuğu bir beye "aileni de getir, onlarla da konuşacağım, sonradan sokağa atılmasını istemiyorum" dedi. Ailenin tüm üyelerinin çok istekli ve iyi insanlar olduğunu görünce de verdi Rıfkıyı. Bunun gibi daha bir sürü hikayemiz var... Tokat'daki evimizin bahçesi tüm hayvanlara açıktır. Şimdiye kadar 100den fazla kediye bir çok da köpeğe elimizden gelen yardımı yaptık hala da yapmaya devam ediyoruz. Severek ve içimizden gelerek... Uyuzunu tedavi ettiğimiz köpeğin ilk geldiği zamanki hali; |
2 Eklenti(ler)
Sokağımızda baktığımız canların gözleri onlar daha bebekken kapının altından bahçeyi tarardı.
Eklenti 368607 Kapının altından bakarak mama saatlerini beklerlerdi. Bunlar geçen sene mart ayından kareler. Eklenti 368606 |
5 Eklenti(ler)
Bebekken daha savunmasız ve korunmaya muhtaç gibi dursalar da artık onlar için daha fazla endişeleniyorum. Çünkü bebek olarak onları sevimli bulan insanlar, büyüdüklerinde onları sevimsiz birer varlık olarak görüyorlar.
Hayvanlarla ilgili yasa tasarısı burada meclisten yaklaşık bir ay önce geçti ve oldukça sevimsiz olan bence bu yasa. Cumhurbaşkanı onayladı mı haberim yok ama sessizce onaylanarak yürürlüğe konulmuş da olabilir. Belediyelere yetki veren bu yasa tasarısı ile sokaklardaki sahipsiz hayvanlar toplanarak belirli bir süre içinde barınakta sahiplendirilemez ise basında geçtiği kadarıyla kullanılan kelime tam olarak şu ''ötenazi'' yapılarak uyutulacak. Bu nasıl bir tabirse anlamak mümkün değil. Ötenazi kavramı zaten insanlar için geçerli bir kavram ve insanın kendi rızası ile gerçekleştirilebilecek, bildiğim kadarıyla İsviçre' de geçerli olan bir uygulama. Hayvanın yaşam hakkını elinden almanın adı katletmektir. Ötenazi değil. Ben kendi sokağımdaki bu canlara, kedi ve köpeklere kendi imkanlarım dahilinde sonuna kadar sahip çıkacağım. İkinci fotoğraftaki Topik, arka ayağı altı aylık kadarken yerinden çıkmıştı ve sallanıyordu, daha önce anlatmıştım. Şimdi çok iyi ve rüzgar gibi koşabiliyor. Kontes dört yaşını doldurdu. Kısırlaştırılmış ve oldukça uysal. Ona insana yaklaştığı için tasma taktım ama diğerleri fazla yaklaşmamayı tercih ediyorlar. Bilmiyorum, belki de insanlara fazla yaklaşmamaları onlar için daha hayırlı olur...:( Eklenti 368609 Eklenti 368612 Eklenti 368610 Eklenti 368611 Eklenti 368613 |
Bu çok duyarli yaklaşimınızdan dolayi sizi kutlarim. Keşke o masum dostlarımiz için daha fazlasını yapabilsek
|
Sn kelebek çalısı,yüreğinize sağlık.Allah ne muradınız varsa versin.Ne diyim dediğiniz gibi tüm insanlar için söylemiyorum ama hayvanlar konusunda çok acımasız davrananlar var.Herkes sevmek zorunda değil ama sadece biraz vicdan ve merhamet.Sevgi ve Saygılar...
|
3 Eklenti(ler)
Arkadaşlar merhaba size geçen seneden yaşana bir olayı anlatmak istiyorum.Aşağıda resmini yayınladığım köpek geçen sene bizim mahalleye uğrayıp dışarıya bıraktığımız yemeklerden yiyordu.Gün geçtikçe iki hafta sonra ,tuvaletini (dişi köpek) yaptığı yer dışarı çıkmış olarak geldi.Tam anlatamıyorum.Bir veteriner çağırdık o anlayamadı. Sonra eşim bizi benim kızları götürdüğüm özel veteriner kliniğine götürdü.Doktorlar muayene etti ki söyledikleri şey karşısında benim kafamdan kaynar sular döküldü.Her tarafım uyuşmuştu.İsmini Naz koyduğumuz dünyalar tatlısı kızımız rahim kanseri ve gebeymiş ve doğurmak üzereymiş.Doktorlar 1.200 tl masraf tutacağını söylediler.Hemen sezeryana alacaklarını ardından 5 kez kemoterapi yapacaklarını söylediler.Yalvar yakar 500 TL ye indirler. Allah onlardan da razı olsun.Tuttukları altın olsun.Hemen operasyona aldılar.Naz ın 10 tane yavrusu oldu.
|
Naz ın fotoğrafını bulamadım şimdi.Çekip yüklerim.Naz kangal çıktı.Büyük ihtimal biri(sahibi) Naz ı çiftleştirip hayvan rahatsızlanınca dışarı bıraktı.Veteriner erkekten geçtiğini söyledi.Yukarıdaki yavrular Naz ın yavruları ...Naz ın 10 yavrusu olmuştu.Yavrularını beslemesi için Naz a kemoterapi ye başlamadılar.10 gün sonra yavrular biraz toparlayınca kemoterapiye başladılar.Naz ın üzerinde tüy tamına bir şey kalmadı.Zayıfladı.Ama yavrularım diye deliriyordu. Neyse bana da fenalık geldi tekrar aynı şeyleri yaşıyorum.Yavrular 6 haftalık olduğunda Naz ın kemoterapisi bittiğinde Naz ve yavruları benim bahçeye getirdik.Aramadığımız yer danışmadığımız kimse kalmadı.Ya dışarıda kalacaklardı, ya köpek barınaklarına gideceklerdi, **** bizim bahçede.
|
Köpek barınaklarında ölümcül virüs olduğunu ve yavrular küçük olduğu için hemen ölme ihtimallerinin olduğunu söylediler.Her barınak aynı mı bilmiyorum.Daha doğrusu buradan suçlama yapmayayım ama siz doğruları anlayın işte ben buradan söylemeyeyim.Neyse 3 gün sadece 3 gün yan da oturan şahıslar komşu diyemiyorum olay çıkardılar.Biz burada istemeyiz diye zaten yer bulunana kadar misafirlerdi.Karşı komşun kendisi sağlıkçı tüm mahallenin kedilerine bakıyor.Naz ı kendi bahçesine yer yaptı ve aldı. Yavruları da sahiplendirdik.Naz şimdi çok iyi sağlıklı.Aradan bir yıl geçti.Her gün sabah akşam benim kilerle beraber tuvalete çıkıyor,geziyor.Komşum daha doğrusu ablam diyim Naz ı tutmaya gücü yetmediğinden gez diremiyor.
|
Başınızı ağrıttıysam kusura bakmayın.Başımdan böyle bir olay geçti.Elimden geldiği kadar tüm hayvanlara onları yalnız olmadıklarını onları da seven birileri olduğunu hatırlatıyorum.Lütfen rica ediyorum eminim ki sizler de benim gibisiniz ama,bizim gibi olmayanlar için sizde bir hatırlatma yapın.Bir kap su bir kap yemek.Herkese teşekkürler.Saygılar....
|
Arkadaşlar dostlar en çok sevindiğim yalnız değiliz.Hepimiz birbirimize destek olmaya çalışıyoruz.Bir de yalnız olsak bizi bu Ülkede yaşatmazlar hayvan sevenler olarak.:(
|
3 Eklenti(ler)
Naz ın resmini çektim.Şu andaki hali aradan bir yıl geçti 15 kiloya yakın aldı.Ve büyüdü.Tahmini 2-3 yaşındaymış veteriner dediğine göre.Saygılar..
|
Ona ablanın bahçesinde yer yaptık.Arada kontrollere gidiyor.Şu anda iyi şükür..
|
Soklakta yaşayan kediler, köpekler.
İnanın sevgi delisidir. Başını bir kere okşayın sizi hiç unutmazlar. Hele bir de karnını doyurduysanız. Onlar zaten hissediyor kendine yardımcı olacak, kendini sevecek kişileri, Onlar can dır, can. Gözlerine bakın ne demek isiteğimi çok iyi anlarsınız. Köydekiler, şehidekilere göre biraz daha şanslı. 2 seneye kadar bahçemizde tavuk ve kaz besliyordum. Kışın maallesef aç kalan köpekler, tilkiler umumi bir temizlik yapıyorlardı. Ne yapsın hayvanlar. Haklılar. Kızamıyorsunuz ki. Bıraktım ben de tavuk ve kaz beslemeyi. |
Sayın gülenyüz, Naz çok güzelmiş. Size ne kadar alışmış ki elbise giydirebilmişsiniz üzerine. Ben saz ekibimin ki birisi hiç yaklaştırmaz yanına diğer ikisini ancak başlarından sevebilirim, pek ellettirmezler kendilerini. Sadece üçü de peşimden hiç ayrılmazlar ama.
|
Sn YeniGine merhabalar,tüm tedavisinde yanındayım. Tüm gezdirmelerini ben yapıyorum.İlk önce benim kızları arkasından Naz ı düşünün bir de uzun tur hem sabah hem akşam ne yapayım.Karşı komşum abla dediğim yer verdi sağolsun. Dışarıda da bir sürü köpek ve kedim var beni bekleyen. Yetişebildiğim yere kadar yetişeceğim.Saygılar...
|
Yaradılanı SEV! Yaradandan ötürü.
|
Benim köpeğim de bir sokak köpeğiydi. Belediye tarafından ormana atıldığını tahmin ediyoruz. Daha 2 aylık kadardı. Çok küçükken atılmış sanırım. Tek yaşayabilmeyi çok iyi öğrenmişti. Biz onu süt ile besledik, kalan çorbaları verdik, sıcak bir yer verdik. Bol ilgi, bol sevgi verdik. Fakat öğünleri sık olmasına rağmen kilo almıyordu. Sonra veterinere başvurduk. Veteriner gençlik aşısı yaptırmamız gerektiğini söyledi. O aralar yeni diş çıkartıyormuş, atlatamazsa ölebilirmiş. 3 tane aşı yaptırdık. Biraz toparlandı ama hala çok zayıftı. Ne yapacağız diye düşündük. Bir tanıdığımız kuru ekmek verdiğinizde ekmekle nereye gidiyor diye kontrol edin dedi. Kontrol ettik. Bir yere 20-25 dilim ekmek saklamış. Zor günler çektiğinden yedeklemiş ekmekleri aç kalırım diye. Hem hareketliliğinden hem de bu saklama olayından dolayı kilo alamıyordu. En sonunda düzenli olarak gezdirdim. Spor yaptık koştuk. Mera' da gezindik(av köpeği kırması olduğundan). Kilo almaya başladı Şimdi maşallahı var. Çok mutluyum bir sokak köpeğini kazanabildiğimiz için. Yoksa ölümle başbaka kalacaktı.
Bunlarda paşanın fotoğrafları |
Alıntı:
İstanbul'da yaşadığım semtte yüzlerce sokak köpeği var tabi..Bunların gelip geçerken hiç çekinmeden başlarını okşarım.. Ama bazı insanlar yine de bunlardan çok korkuyor..Korkmamaları için gerekli şeyleri yaparım onlar geçerken..Korkmaları için bir neden olmadığını onları hemen severek kanıtlamaya çalışırım.. Bugün sahilde gezerken eşimle bankta mola vermiştik..yanımızda horul horul derin uykuya dalmış, çimenlere yayılmış iki köpek vardı..Herhalde mangalcıların tavuk ızgara kemiklerinden çok fazla yiyip kendilerinden geçmişler diye yorumladım.. Derken yanımızdan üç-dört yaşlarında çocuklu bir aile geçiyordu..Çocuk köpekleri görünce ''eeee..eee'' demeye, yani uyuduklarını söylemeye çalıştı..Anne baba tedirgindi..çocuğu köpeğe yaklaştırmak istemediler önce..ben hemen kalktım, köpeklerin birisini severek uyandırdım..sevmeye devam ettim..çocuğa da ''gel sen de sev'' dedim.. Anne baba tereddüt ettiler ama bir müddet sonra onlar da çocuklarına bir zarar gelmeyeceğine inandılar ki, ''sev hadi sende oğlum'' demeye başladılar.. Çocuğun çok hoşuna gitti, çok sevdi köpeği..zor ayırdılar onu köpeğin yanından.. ...... Bir de, dikkatimi çeken iki durum var: - Bazı sokak köpeklerinin çöp toplayıcılarına çok havladıklarını, onlardan hoşlanmadıklarını görüyorum..Herhalde köpeklerin yiyeceklerini temin ettikleri çöp konteynerlerini karıştırdıkları ve belki de kendilerine ait olması gereken yiyecekleri aldıkları için onlardan hoşlanmıyorlar diye yorumluyorum bu durumu.. - İkinci olarak, bazı sokak köpeklerinin bazı taksi ve taşıtlar geçerken araçlara saldırdıklarına tanık oluyorum..Çok düşündüm bunu niye yaparlar diye.. Sanıyorum bu köpekler, bir arkadaşlarına, yavrularına veya anne babalarına bir araç çarpıp yaraladığı veya öldürdüğü için düşmanlık besliyorlar..Böyle bir çarpma-öldürme olayına tanık olan bir köpek bu yüzden araç hızla yanlarından geçerken saldırıyorlar.. Bunu ancak böyle yorumlayabiliyorum.. |
Sayın pria biliyorsunuzdur benim de 3 tane sokak köpeğim var. Sakin, kendi hallerinde, bizleri doyurun, bize bakın diyorlar adeta. Fakat bir an geliyor ki gerçekten bazı arabalara her arabaya değil nasıl saldırıyorlar, nasıl peşlerinden havlıyorlar yanlarında valla tazı oluyorlar zaten bakıyorum bir gün bir ayak sekiyor, diğer gün bir bakıyorum başka ayak sekiyor. Fakat başka arabaya da duyarsız kalıyorlar. Aslında devamlı inceliyorum fakat hâlâ çözebilmiş değilim. Neden her arabaya değil de bazı arabalara öyle saldırıyorlar?
|
|
|
|
Sokakta yaşayan dostlarımızı bu karektersiz,haysiyetsiz,cibiliyetsizlere teslim etmeyinde nereye teslim ederseniz edin..
Yukarıdaki haberleride her yere basın.. |
Yerin dibine batsın onların bakımevleri de barınakları da. O zavallıların dışarıda aç ama özgür olarak ölmelerini tercih ederdim.
İnşallah o zavallılara bunu reva görenler ölmeden önce kendileri de aynı duruma düşerler, bir damla merhamet görmeden defolup giderler bu dünyadan. Bunları gördükçe hayattan soğuyorum, bir an mutlu olacak olsam bile bir yerlerde garibanların (insan ya da hayvan veya bir ağaç, çiçek, böcek hiç farketmiyor minicik ya da kocaman bir can) işkence altında, soğukta-sıcakta, aç ve susuz veya üşümüş eziyet çektiğini bilerek yaşamak insanı kahrediyor. Ne biçim bir yaratık şu insanoğlu, bunu onlara yaptıran nasıl bir dürtü çok çok merak ediyorum. |
Baron: Emekli polis köpeği, cinsini bilmiyorum (zaten hiç merak da etmem), daha önceden kısırlaştırılmış bir dişi. Hayvancık yaşlanınca serbest bırakılmış, polis lojmanları civarında merhametli bir polis eşi tarafından besleniyor.
Arada bizim evin arka tarafındaki tepelere gezintiye çıkan ancak sürünün aralarına kabul etmediği, uzaktan görseler bile havlaya havlaya ortalığı ayağa kaldırdıkları bir can. ;) Dilsiz: Annesi benim sevgili Tin Tin'imin (sokak köpeği) kızkardeşi. Yani Tin Tin onun teyzesi olur;) Annesi, Tin Tin'i çöpün oralarda beslediğim sıralarda uzaktan bizi seyrederdi, asla yanımıza gelmedi. Ben de Tin Tin'e yemek götürdükçe sağa sola onun için et bırakırdım ki gittikten sonra gelsin yesin. Dilsizle birlikte beş yavru doğurdu (Şaşkın, Jagi, Duman, Dilsiz ve küçük kahverengimizi bebekken kaybettik). Yavruladığı ve isim bulamadığımız için ona Anne deyiverdik öyle de kaldı adı. "Gel Anne gel" diye seslendiğimde gelmese de kulak kabartır beni dinlerdi. Dilsiz annesinin kopyasıydı, tıpkı annesininki gibi bir kulağı aşağı sarkık diğer kulağı dimdik.;) Hiç havlamazdı adı bu yüzden Dilsiz oldu. Tıpkı annesi gibi büyüdükten sonra asla tam olarak bana güvenip yanıma gelmedi. Sadece çömeldiğimde geldi ve başını okşamama izin verdi. Ama beni gördüğünde yüzündeki ışıltıdan beni sevdiğini anlardım. Beş kardeş yavruyken annesine süt olsun hem yavruları da yesin diye her gün et götürdüm. Anne beni görünce hep uzaklaştı ve getirdiklerimi yemek için gitmemi bekledi. Beş şebek de beni uzaktan görünce (ev ev ev) diye incecik havlayarak karşılamaya koştular. ;) Gel zaman git zaman büyüdüler. Jagi, Duman ve Şaşkın beni o kadar seviyorlardı ki gideceğimi anladıklarında inleyip önümde yere yatarlardı, paçalarımı ısırırlardı. Deprem oldu biz memlekete gittik 50 gün ayrı kaldım kuzularımdan. Şaşkın'ın hayatına depremden önce bir trafik canavarı son verdi. Elli gün sonra gelip Jagi ve Duman'ı ilk gördüğümde onlardaki sevinci görecektiniz. Jagi üzerime atladı, karların üzerine düşürdü, yüzümü yaladı. ;) Dumancık sevinçten etrafımda dört döndü ve tabi getirdiğim etleri de afiyetle yediler. Sonra bir gün ikisi de aniden ortadan kayboldu. Duydum ki belediye toplayıp götürmüş onları ve birkaç insana alışık köpeği. O gün ilk defa yaptığım şeyden pişmanlık duydum. Keşke uzaktan besleseydim de bana (ve şahsımda insanlara) güvenmemeyi öğrenselerdi, belediye görevlilerinden de kaçıp kurtulurlardı. Nitekim Dilsiz öyle oldu. Yabancıları otuz metre uzaktan görse kaçıp uzaklaşıyor sadece beni görünce uygun bir mesafeden bakıp uzaklaşmamı bekliyor sonra gelip yemeğini yiyor. Tin Tin'e bu kış araba çarpıp öldükten sonra bizim bahçe Dilsiz ve Baron'a kaldı. Bebeklerden dolayı dışarı çıkamıyorum ama onlar gece gelip pencerenin altında yemeklerini bekliyorlar, yiyorlar sonra da güneş doğmadan çekilip gidiyorlar. Bu arada yalnız kızım Dilsiz ve emekli polis köpeğimiz Baron kanki oldular. Hiç ayrılmıyorlar. Eskiden ikisi de yalnızdı. Dilsiz yaz-kış hep yalnız gezerdi. Yazın sıcaklarda bütün sürü gölgede hep birlikte dinlenirken o büyükçe bir taşın altına kazdığı serin çukurunda yalnız uyudu. Kışın sürü birbirine sokulup çok büyük kayaların altındaki mağara gibi oyuklarda soğuk geceleri atlatırken bizim kız bizim bahçede yağan karın altında kara gömülerek uyudu. Hatta bir keresinde sabahın üçünde donmasından korkup kontrole gittim. Tabi o beni farkettiğinde korkudan havalara sıçrayıp uzaklaşmıştı da ben rahatlamıştım. Ama felaket bir geceydi ve ben o bir anlık dışarı çıkmamda bile donma tehlikesi atlattım diyebilirim. Hem ameliyat yaram daha yeniydi hem de felaket ötesi yorgundum. Tin Tin'in can yoldaşı kronik uyuz köpeğimiz Tüysüz de Tin Tin öldükten sonra bir daha bizim bahçeye gelmedi. Bazen pencereden dışarıyı izlerken uzaktan farkediyorum onu sanki tüylenmeye başlamış. Tüysüz'ün o derin, kara kara, anlamlı bakan gözlerini çok özlüyorum. Sanki bana bakan bir insanmış gibi, bir şeyler söylemek istiyormuş da söyleyemiyormuş gibi. :( Tin Tin, Tüysüz hariç kimsenin otoritesini kabul etmedi yemeğini sadece (gönüllü ya da zorla ama hiç mücadele etmeden) ona verdi. Dilsiz kızım insanlara olan mesafesini koruduğu için bugün hâlâ hayatta inşallah uzun yıllar da yaşayacak. Darısı diğer sokak köpeklerinin başına. |
|
Merhaba!.. Zorlardayım ve acil yardıma ihtiyacım var arkadaşlar. Çoğunluk bilir 3 tane saz ekibim var. :( Ve 3'ü de kene istilasına uğramış durumdalar. Binada her yerimiz de kene kaynıyor. Henüz binada oturanlar olayın pek farkında değiller. Eğer farkederlerse hepsi benden bilir. 2 veterineri aradım 2 si de sağolsun gelip gördüler ve biz başaramayız dediler. Çünkü çok da evcil değiller; ben yakalayacakmışım onlar da iğneyi vurup uyutacaklarmış ellerinde uzaktan tabanca ile uyutma teşkilatları yokmuş. Az önce HAYTAP mail attım ne cevap gelecek bilemiyorum. 3 köpeğin de hem kenelerden kurtarılması hem de tüylerinin traşlanması gerekiyor. Yardım önerilerinizi bekliyorum. Lütfen!..
|
Sevgili Yenigine veterinerlerin dediklerini yap bence çok fazla kene sardıysa süreceğin ilaçlar çok fayda etmez. Bildiğim kadarıyla "Kestane" senden kaçıyor onu yakalaman da zor olur. Köpekler gezdikleri için kenelerden kurtulmaları zor olur. Genelde topraktan çok gelir kene bahçene atabileceğin bir ilaç varsa onuda araştır ve bahçene at bence.
|
Zaten çok da evcil değil benim saz ekibim. Gelen veterinerler de ben yakalayabilirim onlar uyudabilirler sanmışlar. Fakat ben sadece başlarını okşayabilirim sevebilirim o kadar. Yoksa öyle ben onları severken başka bir yabancı yanlarına yanaşıp da iğne falan yapamaz mümkün değil. :)) Yok Kestane, Postaki sevridir kendisini Boz asla yanaşmaz. Bakalım işte dediğim gibi HAYTAP mail attım ne cevap gelecek. Oradan da bir ses çıkmaz ise Belediye yi arayacağım mecburen. :( Yoksa valla bütün komşular hepsi benden bilecek çözümleyemez isem ben yandım.
|
En güzeli uzaktan tabanca ile uyutup müdahale etmek gibi duruyor.
|
Evet işte öyle olması gerekiyor. Fakat veterinerlerin böyle bir yetkileri yokmuş. Ben de üzüldüm peki bundan sonra ne yapacağım, nereye başvuracağım onu da bilemiyorum.
Fakat kesinlikle bu yöntemi uygulayabilen bir yerlere ulaşabilmem gerekiyor şu an. :( Keneler cirit atıyor hem saz ekibimin üzerinde, hem yattıkları yerlerde, hem de bina giriş kapılarımızın önünde. :( Atacaklar beni bu siteden kesin atacaklar. |
Sayın YeniGine köpeklerin üzerinde muhtemelen pire vardır. Onların sürekli kaldıkları yerleri ilaçlarsanız o bile faydalı olacaktır. Bu ilaçlamayı arada bir yaparsanız bir süre sonra üstlerinde bulunanlar da muhtemelen başka köpeklere gideceklerdir. Eskiden bayer firmasının çıkardığı neguvon isimli bir toz vardı. Onu sulandırarak yapabiliyordunuz. Küçük bir poşette çok etkili idi. Şimdi yok. Küçük kuş veya civcilere zararlı. Onları öldürebiliyordu. Ancak köpekte çok etkili idi. Yalasalar bile zararlı olmadığı söyleniyordu. Siz buna benzer uzun süre etkili bir ilacı yattıkları dolaştıkları yerlere püskürterek kullanabilirsiniz. Soran olursa sineklere karşı ilaçlama yaptığınızı söylersiniz.:D
|
Üye arkadaşlarımın bu konudaki hassasiyet ve duyarlılığını bilerek kısa bir hatırlatma yapmak isterim.
Bunaltan bu sıcak yaz günlerinde sokaklarda yaşamak zorunda olan tüm canlıların ihtiyacını giderebilmek adına yakın çevrenizdeki uygun gördüğünüz yerlere LÜTFEN 1 KAP TEMİZ SU bırakınız. Canlıların yaşam hakkını savunalım, betonlar arasına sıkışan zorlu yaşamlarında onları koruyalım, çevremizi de bu konuda lütfen bilinçlendirelim. Duyarlılığınız için çok teşekkürler. |
Alıntı:
|
bu gün bir bayan gördüm pazar arabasıyla köpek maması, kedi maması dolu sokaklarda kedi ve köpeklere yiyecek dağıtıyordu.
|
O harika kadından bizim üst sokakta da var.
Ben yalnızca kendi sokağıma koyuyorum mama ve su ; ama Sevgili Ayşen Teyzemiz çoğu canı doyuruyor. |
3 Eklenti(ler)
Hemen hergün çarşıda soluklandığım, çayını 10 yıldan beri severek içtiğim bir çay ocağında 2-3 sokak köpeği, 2-3 kedi her zaman yanıbaşımızdadır..
Çay ocağının sahibi ve eşi de onlara çok düşkün..Hergün yemeklerini, mamalarını alıp doyururlar..Hatta, hasta olduklarında veterinere bile götürürler..Müşterilerle sürekli içiçedirler..Dün hava çok soğuktu..Ben çaylarımı içerken, hep bacaklarımın arasına girdi..Sırtını bacaklarıma yasladı..Ben de hiç kıpırdayıp rahatsız etmedim onu.. Söz dinler, çok usludur, akıllıdır. |
Alıntı:
|
:) Çok hoşuma gitti, ne mutlu size Sayın pria. Gelmiş, sığınmış, güvenmiş ve oh kendisini rahat hissedip yatmış yanınıza...
Saz ekibim düştü aklıma, üçgen ve dikdörtgen tarlamdaki çiçeklerime zarar verseler de onları seviyorum. :D Geçen gün çocuklar üçgen tarlamın yanında yine top oynuyorlar tabi toplar tarlamda topu almak için kendileri tarlamda :( gidiyor benim laleler, sümbüller... Çağırdım hepsini bakın dedim yeni yeni sürgün vermeye başlamış soğanlılarım, gösterdim e yazık değil mi bunlara, üstüne basıyorsunuz, eziyorsunuz diye izah etmeye çalışırken bir tanesi 'Ama Sema teyze Kestane, Postaki, Kurt da hep bunların üstünde yatıyorlar' deyince kendi kendime 'Anlaşıldı artık benim bu üçgen tarlayı terketmem gerek' diye düşündüm. :( |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 15:12. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025