18-02-2008, 17:14 | #61 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Arzu, bugün yolum Trabzon'a düşmüşken Coyote'nin önerdiği veterinere gittim senin için. Ama bundan böyle hayvanlarımızla ilgili bir sorunumuz olduğunda, Trabzon Bonsai Atölyesi arkadaşlarımızdan picea pungens ve cekece veteriner, onlara danışalım önce. Kedinin sorununu okuduğumda ne yalan söyleyeyim ikisi de aklıma gelmedi. Veterinerin yorumuna gelince, kediciğini bir an evvel baş-göz edeceksin Arzu Kediler dişi de olsa, erkek de olsa 6 ay civarında çiftleşme isteği duyarlarmış. Ortalığa idrar püskürtmeleri alanlarını belirleme amaçlıymış. Aytaç beyin de bir fikrini al istersen. |
18-02-2008, 22:08 | #62 |
Ağaç Dostu
|
Çok teşekkür ederim Güler, ben ancak ay sonunda gidebilecektim. Bizimki bebekliğinden beri kumuna yapmıyor. Diğeri hiçbir problem çıkarmadan kendi kendine alışmıştı. Kedilerin her ikiside erkek, son zamanlarda artan alan belirleme o yüzdendir belki de. Trabzonlu arkadaşımızı bende unuttum. Aytaç'ı biraz rahatsız edeyim. |
19-02-2008, 00:06 | #63 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 262
|
Merhaba öncelikle biraz geç kaldım kusura bakmayın güler hanım bana ulaştığında akut ile ilgili bir toplantıya gidiyordum bu sebepten bu saate kaldım. Tekrardan özür dilerim. Gelelim sorunumuza dostumuz henüz yaşını almamış her ne kadar erken yaşta ergenliğe ulaşsalarda kedilerde çiftleşme arzusuna bağlı olarak etrafı pisletme özelliği yoktur. Ayrıca kediler kedigiller alan belirlemesini idrarla yapar ki benim algıladığım sorun daha büyük. Şimdi sorunumuzu algılamaya çalışalım. Dostumuz kutusu dışında her yere yapıyor. yapılan işlemlerede inatla karşı çıkıyor değilmi. Şimdi şöyle başlıyalım önce kedi için önemli bazı ölçüler yerine getirilmez ise işini başka bir yerde görecektir. Burada en önemli konu kedinin görüş açısıdır. Kedilerin doğal ihtiyaçlarını gidermeleri için 3 şey gereklidir. 1 temizlik 2 mahremiyet 3 kaçış olanakları yani kutu hep temiz olmalıdır, öyle ulu orta bir yerde olmamalıdır **** kamufle edilmelidir saksılarla mesela,her ne kadar tuvaletini yapması özelsede kutunun bulunduğu yerin görüş açısı geniş olmalıdır gerektiğinde kaçış imkanı sunsun bunun dışında bizim dostumuzun huy ve karekter yapısınıda belirlemek gerek dostumuz temizliğe ne kadar düşkün, kutuyu başka bir kedi daha kullanıyormu (ki evde 2. bir kedi daha var anladığım kadarıyla) kedin mahremiyetine ne kadar düşkün kutunun yeri onun içinmi uygun yoksa senin içinmi uygun bu da çok önemli Şimdi kedi kutularının söz konusu olduğu yerde şunları hatırlamak önemlidir. kutu genelde kedinin uyku, beslenme ve oyun gibi diğer motivasyonlarla ilişkilendirdiği yerlerden uzağa konmalıdır. Kutu temiz tutulmalı, kediye hem mahremiyet hemde kaçış olanakları sağlıyacak bir yerde bulunmalıdır. Kediyi işini kutusunda görmediği için tartaklamamalı, burnunu kirli yere sürterek **** kedi ve siz kızmışken kutusuna sokarak cezalandırmamalısınız. Onun yerine kutuyu cazip kılmayanın ne olduğunu anlamaya ve dışarıda kirlettiği yeri neden çekici bulduğunu düşünmeye çalışmalısınız ( ****** tüm bunları kedinin görüş açısından yapın asla sizin açınızdan değil ) Son olarak arzu bana ulaşırsan soru cevap yöntemi ile birşeyler yapmaya çalışalım dostumuz büyüdükçe sorunun önünü almakta zorlaşacaktır. |
19-02-2008, 11:27 | #64 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 262
|
Ek bir bilgi vereyim kediler genel olarak kıvırcık marulu çok severler güzelce yıkayıp verin hatta hafif tuz bile ekliyebilirsiniz |
19-02-2008, 15:38 | #65 |
Ağaç Dostu
|
Verdiğin bilgiler için çok teşekkür ederim Aytaç. Kedilerin her ikisi de çok titiz. Kumlarını her zaman çok temiz tutuyorum ve kedilerimi cezalandırmak gibi bir şey de söz konusu değil.Kedim oturma odasında ise tuvaleti geldiği zaman saksıların arkasına kaçıyor. Sanırım dediğin gibi kumunu gizli bir yere koymak gerekiyor, bir kaç deneme yapıp sana sonucu bildiririm. Bir de diğer kediyi bu kum kabından nasıl uzak tutacağım o da ayrı bir sorun. Bir sorumumda kedilerin beslenmesiyle ilgili oacak. Markette satılan kuru kedi mamaları var. Bizimkiler bu mama ile doymuyor zaten sevmiyorlarda. Onlar için çerez gibi. Evde balığı hafif suda sebzeyle haşlayıp veriyorum. Et ve tavukla da pek araları yok, bunları da yine pişirerek yediriyorum ama severek yemiyorlar. İki gün üst üste yedikleri şeyden bıkıyorlar. Haftada bir kaç günde ara öğünlerde yoğurt veya süt veriyorum. Bana beslenmeleri konusunda önerebileceğin bir şey var mı? |
19-02-2008, 18:30 | #66 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 262
|
evet kedin daha güvenli emin bir yer tercih ediyor diğer kedin eğer onu tuvaletini yaparken rahatsız ediyorsa bu da onun başka yerlere yönelmesine sebep olur. Diğer dostumuzunda kutusunu farklı bir yere koy birde pislettiği yerleri hep farklı farklı deterjanlarla sil zira farklı kokular kedinin kafasını karıştırır ama aynı koku her zaman için onda "evet burası, bak burayı pisletmişim" görüntüsü yaratır. Birde kutuyu halı üzerine koyma düz sert bir zemin olsun. veya kutunun altına genişçe bir muşamba yerleştir. Değişik yemek çeşitlerini yemeleri senin açından da iyi olur. yemek aramazsın Bir hasta sahibim kedisinin yumurtadan başka bir şey yemediğini ve bir türlü bundan vazgeçiremediğini söylemişti kedi yavruluğunda hep yumurta ile beslendiği için alışkanlık elde etmişti. Bu arada ufak saksılara dikeceğin çimen, kediotu, marul gibi yeşillikler kedinin kafasına göre gidip bunları yemesine sebep olacağı için diğer bitkilerini rahat bırakır unutmaki o her ne kadar bir et obursada metabolizması yeşillik ara ve ihtiyaç duyar. Mesela bizler et oburuz ama pek çok sebze tüketiriz. |
19-02-2008, 19:26 | #67 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 262
|
temizlik maddelerinde amonyaklı yerine klorlu malzemeleri kullanmaya çalış daha güvenlidir. |
19-02-2008, 19:36 | #68 |
Ağaç Dostu
|
Ahh bu miyavlar ahh bu kediler O kadar sevimli olmasalar, insanı kendilerine bağlamasalar tut ensesinden at dışarı diyorum ama yapamıyor insan... Kedim küçükken tam bir köşe kapmaca oynadık. Saksılarımı korumaya çalışan ben, her fırsatı değerlendiren pisipisi Bitkilerim yeni yaprak verdikçe yaramaz patileriyle kopardı Şimdi büyüdü de uslandı |
20-02-2008, 10:53 | #70 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 262
|
Kedi bakımı köpek bakımından zordur. Evet her ne kadar köpek zor gibi görünsede kedilerle uğraşmak onların ileride iyi sosyal bir birey haline getirmek köpekten çok daha zor olur. Belkide kedilerin karakter yapısının insanlara çok benzemesi buna sebebiyet vermektedir. Neyse Eğer yardımcı olabildimse ne mutlu bana |
08-07-2008, 14:32 | #73 |
Ağaç Dostu
|
Yıllar önce ailece çok üzüldüğümüz ve çaresiz kaldığımız bir olay yaşamıştık gençlik hastalığı ile ilgili. Sokakta yavruyken bulduğumuz dişi kedimiz, üç adet dişi yavru doğurmuştu ve yavruları biraz büyüttükten sonra kendisi kaybolmuştu ve bir daha geri gelmedi. Bu üç dişi yavru da büyüdü ve hepsi neredeyse aynı zamanda beşer tane minik kedicik dünyaya getirdi. Lojmanın bahçesinde tam on sekiz kediyle başa çıkmaya çalışıyorduk, hepsinin ismi vardı ve hepsi birbirinden sevimliydi. Hele üç güzel anne kedi, ailemizin ayrılmaz üyesi olmuşlardı, birbirlerinden farklı kişilikleriyle.. Bir gün,annelerden biri kayboldu. Hiçbir yerde yoktu ve onun yavrularına da diğer anneler sahip çıktı. Ne olduysa bu arada oldu, kaybolan annenin yavruları hastalanıyor, sürekli kusuyor ve öksürüyorlardı. Hareketleri yavaşlıyor, başlarını yerden kaldıramıyorlardı. Ve inanılmaz şekilde tüm yavrular birdenbire bu hastalığa yakalandı, ve günde en az beş yavru gözümüzün önünde aniden ölmeye başladı! Hiçbirşey yapamıyorduk, biz şok olmuş elimizden geleni yapmaya çabalarken çok kısa süre içinde onbeş yavruyu da kaybettik. Bu arada anne kedilerde de belirtiler başlamıştı, uzun sürmeyen belirtilerdi bunlar, bir anda başlayıp bir anda ölümü getiriyordu. Annelerden biri de dayanamadı, kaybettik. Yalnız ölmeden önce, belirtiler yeni başladığında hayvancağızın derisi meşin gibi olmuştu ve deriyi tutup bıraktığımızda eski haline dönmüyordu. Son kalan anne kedimizi(daha önceden de çok maceralar atlatmıştı, zift dolu bir varile düşüp aylarca ölüm kalım savaşı vermişti) aldığımız gibi arabayla başka bir ilçeye veterinere götürdük, orada serum takıldı ve eve gönderildi,bugünü atlatırsa kurtulur dendi. Arabada geri getirirken oldukça sağlıklı görünüyordu, umutlarımız artmaya başlamıştı ki bir anda güzel Karaburun'umuz çırpınmaya başladı ve saniyeler içinde öldü. Apartman yakınlarında zehir izine rastlamadık, veteriner hekim de bunun gençlik hastalığı olduğunu söyledi. "On sekiz kediye nasıl bakacağız, keşke hiç bulaşmasaydık, apatman bahçesi uygun değil, bunlar da çoğalacak o zaman ne olacaklar,keşke verecek birileri olsa, götürüp bir araziye de bırakamayız..." derken, böyle acı bir olayla tümünü kaybetmemiz neydi, anlamış değilim. Saygılar.. |
08-07-2008, 18:48 | #74 |
Ağaç Dostu
|
Çok üzüldüm Sayın Nariel, çaresiz kalmak ve acı çekmelerini seyretmek gerçekten çok kötü. Acaba gerçekten gençlik hastalığına mı yakalandı kediler? Hepsinin aniden bir anda ölmeleri biraz düşündürücü. |
08-07-2008, 21:52 | #75 |
Ağaç Dostu
|
Teşekkür ederim Sayın Arzu Kasapoğlu, o zamanlar oralarda evcil hayvanlardan kediler pek önemsenmezdi, yani küçük biryer olduğundan kedilerin veterinere götürülmesi, aşılanması, kısırlaştırılması, onlara kimlik çıkarılması gibi şeyler bilinmezdi. Veteriner hekimler genellikle büyükbaş-küçükbaş hayvanlar, kümes hayvanları ile haşır neşir olurlardı. Biz veterinere danıştığımızda aldığımız bilgi "gençlik hastalığı"ydı ve neyin ne olduğunu araştıracak imkan yoktu, bize de inanmak düştü. Aslında bir ara içinde kıyma kalıntısı olan bir poşet bulmuştuk ama bu olaydan çok önce miydi yoksa olaya yakın mıydı hatırlayamıyorum, yine de insanların böyle bir vahşetle zavallı kedileri zehirleyebileceğine inanmak istemiyorum. Bu arada, yanlışlıkla iki kere yollamışım yazıyı, kusura bakmayın. Sizin savaşçı sarmanlar da uzun süre size arkadaşlık ederler inşallah, bu kadar badireler atlatan dostlarımızı gözümüzden bile sakınıyoruz değil mi |
19-07-2009, 09:53 | #78 |
Ağaç Dostu
|
Kedimin boğazının sol kenarında içerden bir yumru büyüdü ve günlerden beridir de halsiz, eskisi gibi değil, yatıp duruyor. Yarın veterinere götüreceğim ama ondan önce burda sizlere bir sorayım dedim. Sizce nedir bu? Tehlikeli midir? |
19-07-2009, 10:43 | #79 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba sevgili Sûz-i Dilârâ, ben böyle birşeyle hiç karşılaşmadım, deneyimim yok.. Buradan bizim söyleyebileceğimiz birşey pek olamaz bence, en iyisini veteriner hekim bilir. Basit bir iltihaplanma da olabilir, kötü bir tümör de.. Güzel kedinize geçmiş olsun |
19-07-2009, 17:05 | #80 |
Ağaç Dostu
|
Teşekkür ederim sevgili Nariel. Kitle sert değil, sanki şişmiş içinde de sıvı varmış gibi hafif yumuşak, sanki iltihap gibi, hayvancık ağzını doğru dürüst açıp esneyemiyor bile, esnerken acı çektiğinden ağzını yarım açıp hemen kapatıyor. Yarın çabuk gelseydi de bir götürseydim veterinere. Kedicik için dua edin lütfen. |
19-07-2009, 19:28 | #81 |
Ağaç Dostu
|
Merhabalar, kedinizi eğer bir arı ya da benzeri bir böcek sokmadı ise bu şimdi ismini anımsayamadığım bir kütle. Sokak kedilerinde de oluyor kimi zaman. Bazen kedilerin onları kendi yöntemleriyle patlattıkları türünden bilgim var ama bu tabii sağlıklı bir düşünce değil. Birkaç yıl önce bir tanıdığım bu kütleyi veterinere aldırmıştı. O zaman da bunun sık görülebilecek bir şey olduğu konusunu anımsıyorum ama tehlikeli olabileceğini de. İlk fırsatta veterinere götürebilirsiniz umarım. Ama paniklemeyin basit bir operasyondu, öyle anımsıyorum. Tabii eğer o dediğim kedi ve köpeklerde sıklıkla rastlanan kütleden değilse. Benim oğlumda bir ara aynı yerden şişince panikle doktora gittiğimiz de arı sokması olduğunu öğrenmiştik. Umarım basit bir şeydir, geçmiş olsun diyorum size ve güzelinize... |
19-07-2009, 20:04 | #82 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili thomasina, kedim erkek bir kedi ve bildiğiniz üzere bölgesinin sınırlarını çiziyor ve o sınırlar içine başka erkek kedileri sokmuyor, zavallının içgüdüleri öyle emrediyor. Bizim kedinin de bir düşmanı var, sarı renkli, terminatör gibi bir kedi, aynı bölge için savaşıyorlar ve çok sık kavga ediyorlar, bu kavgada yenilen de benim kedim oluyor çünkü o bir ev kedisi ve Van kedileri de zaten çok kavgadan hoşlanmayan evcil hayvanlar. Bu kavgalara bir de dişi bir kedinin paylaşılamaması eklenince curcuna daha da büyüyor, dişi kedi bizim binanın önüne gelip oğlumu çağırıyor, ben de hayvanlara eziyet olmasın diye aşağıya gönderiyorum, dişi kedi bizimkine kur yaparken sesleri duyan öteki terminatör geliyor ve savaş başlıyor. İşte her şey burdan sonra başladı iki hafta kadar önce bizimkini baya bir hırpaladı sarı kedi, ensesi, başı, gövdesi heryeri bayağı bir yaralandı. Ben de iki haftadır dışarı göndermiyorum, yaraları iyileşti ama bu sefer de bu kitle çıktı başımıza. Kuduz aşısının süresi dolmuştu, kuduzdan korktum ama veterineri aradık, kuduzda şişlik olmaz dedi, zaten su içiyor, ışıktan korkmuyor, huzursuz değil. Anlayacağınız acaba diğer kediden bir mikrop mu bulaştı, iltihaplandı diye düşünüyorum. Siz kediler hakkında baya bir şeyler biliyorsunuz gördüğüm kadarıyla. Bu konuda da bildiklerinizi benimle paylaşırsanız çok sevineceğim. |
19-07-2009, 22:05 | #83 |
Ağaç Dostu
|
Tekrar Merhaba. Aynı sorun benim evdeki 15 yaşımdaki kedimde de var. Yani dışarıdan gelen kedilere karşı son derece hassas. Tabii ki size katılıyorum, ev kedisinde kendi alanını yaratmak kaygısı hem daha fazla, üstelik yapılan kavgalarda ne yazık ki üstünlük bizimkilerde değil çoğu zaman. Ben biraz daha rahatı, benim ki kısırlaştırılmış olduğundan bir dişi kavgasına dönüşmüyor allahtan. Ama zaten yeterince hassas olan bizimkilerin bünyesi sokak kedileriyle temasta son derece riske giriyor. ne yazık ki ne kadar uğraşsak bunu fazla kontrol edemiyoruz çoğu zaman. En akıllıca olan sıklıkla doktor kontrolünde olmak. Sokak kedilerinin bağışıklık sistemleri daha güçlü olduğu için onlara fazla zarar vermeyen bazı virüs ya da mikroplar bizimkileri perişan edebiliyor. Dediğim gibi en iyisi kontrolü elden bırakmamak. Şimdi asıl şu şişlik olayına geldiğimiz de ben başka bir şeyden bahsettim. Eğer yanlış anımsamıyorsam kedilerde virütik bir rahatsızlık vardı, çenelerinde ya da yanaklarında böyle kitlelere neden olan. Ve eğer ev kedisi değilse kendiliğinde kaşıyarak patlattıkllarını da duymuştum. Ama dediğim gibi başıma gelmediği için tam olarak şimdi size yardımcı olamıyorum. Yarın bir iki veteriner tanıdığıma da danışacağım, siz de bu arada sisinkine ulaşırsınız inşallah kuzucuğumuza yardımcı oluruz. Ben sıklıkla giriyorum siteye, yarın daha sık gireceğim sizden haber bekliyorum ve eğer bir şey de öğrenirsem hemen size ulaşacağım. İçinizi ferah tutmaya çalışın ne olur, onların bizden başka kimseleri olmayınca bizim pozitif enerjimize çok gereksinimleri var. Tekrar geçmiş olsun diyorum, onun da patilerinden öpüyorum. |
20-07-2009, 19:07 | #84 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Thomasina, Süt oğlumu bugün üniversitenin hayvan hastanesine götürdüm, hoca baktı önce apse sandı; "İltihabı iğneyle alırız" dedi, bizimkine narkoz verdi, bayıltıp jiletle şişliğin üzerindeki tüylerini aldı ve enjektörle iltihabı alırken bunun iltihap olmadığını kedilerde çok nadiren görülen bir durum olduğunu söyledi, daha çok ineklerde ve sığırlarda görülüyormuş kemik içindeki hücreler mikrop kapmış ve yayılmış. Hastalığın ismini de söyledi ama Latince olduğu için aklımda tutamadım, o telaş, yorgunluk içinde. Penos şurup (penisilin grubu antibiyotik)+ iode iodure krem verdi şişliğin üzerine sürmem için. Şurubu da günde iki kez verecekmişim. Bizimki hâlâ baygın yatıyor içerde, nerdeyse saat 14:00'den beridir uyuyor. Aşağıda ilk resimde şişlik daha bariz olarak görülüyor, ikinci hastane bahçesinde narkozdan önce diğeri ise kehribar gözlüm evde hâlâ baygın vaziyette yatarken. |
20-07-2009, 20:41 | #85 |
Ağaç Dostu
|
Kıyamam sana. Geçmişler olsun. Ben de bugün bayağı araştırma yaptım ama resimle bile olsa kimse bana birşey söylemek istemedi, gözleriyle görmeden. Nazımın fazlaca geçtiği kişiye de tatilde olduğundan ulaşamadım. Ama çevremde soruşturduğumda benim bahsettiğim olayın sokak kedilerinde sıklıkla rastlandığını iyice anladım, ki sizinki sanırım daha farklı bir sorun. Ama tabii her neyse hemen müdahale yaptırmış olmanıza çok sevindim. Narkoz onu bayağı bir sersemletecek ama o kadar eminim ki bir şeyi kalmayacak. Toparlanacak inşallah, kaygılanmayın diyeceğim ama biliyorum ki yersiz, en azından içinizi serin tutmaya çalışın. Ne badireler atlatıyor bizim kuzucuklar biliyorsunuz. Bunu da atlatacaksınız birlikte. Acaba tedavi ne kadar sürecek? Riskli bir durum var mıymış? Sıçraması söz konusu mu? Merak ettim açıkçası. Bu arada kaç yaşında Süt Oğlunuz? Çok güzel bakışları olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bir içim su maşallah, nazarlardan saklansın... Belki diğer kedi başlığında okumuşsunuzdur bende de iki kardeş var henüz bir yalık olmadılar. Annesizler. Kurtardık, yaşıyorlar ama hala gözümü ayıramıyorum. Evdeki oğlum onlar yüzünden huzursuz hala. Sersemlemiş haldeyim. Bir de bugün bebekler ishal olmaz mı? Ne yaptım da oldular anlayamadım. Canım çok sıkıldı. Şimdi sürekli kum izlemesindeyim, üzücü gerçekten. İshal bebekler için çok riskildir bildiğimden şu anda ne yapsam bilmiyorum. Neyse zaten hastanız var, lafı uzatmayayım. Habersiz bırakmayın oldu mu? Tekrar geçmiş olsun, acil şifalar güzel oğlunuza... |
21-07-2009, 09:00 | #87 |
Ağaç Dostu
|
Teşekkür ederim Arzu Hanım, sevgili Thomasina bu sabah ilaçları kullandım, kremi sürdüm ona pek itiraz etmedi ama şurubu istemiyor, zorla ağzının kenarından verdim hemen atmak istedi, işin garip tarafı ağzından köpük şeklinde tükürükle beraber atıyor. 2 cc demişti veteriner ama ben ancak 1cc yi verebildim daha. Çok uğraştıracak beni, dünden beri her tarafa kustu, şimdi de bu şurubu verdikçe tükürüklerini çıkarıyor etrafa ne yapalım katlanacağız yeter ki iyileşsin. |
21-07-2009, 11:09 | #88 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-04-2009
Şehir: İstanbul/Büyükçekmece
Mesajlar: 204
|
Kedilerin titreme olayı. Taa ilk sayfalarda anlatmış Sevgili Arzu Kasapoğlu. Benim kara kedim de aynı sizin de tarif ettiğiniz şekilde epilepsi nöbetine benzer titremeler geçirdi. Soğan kesip burnuna yaklaştırdık parfümlerle felan anca kendine geliyordu. Keskin kokularla uyarmak gerekiyordu. Veterinere götürdüğümüzde parazit olabilir dedi. Kedimizi evcil hayvan dükkanından almıştık ama annesi sokak kedisi olduğu için parazitlerin anneden geçmiş olabileceğini söylemişti. Ve tedavi için ilaç verdi. Biraz daha dikkat edince yediklerine ve ilacı da düzenli kullanınca geçmişti. Herkes kedilerine sağlıklı baktığı için, ve parazit sorunu yaşanmadığından olsa gerek bu tür olayı tecrübe etmemiş pek fazla kimse. Böyle bir şey, Epilepsi gibi kötü şeylere yorumlanmasın. Parazit olabiliryormuş sadece. Bahsi geçen konu bu değil, fakat yazmak ihtiyacı hissettim yine de. Sûz-i Dil-ârâ geçmiş olsun, çok üzüldüm halini görünce Sütoğlunuzun. Bir an önce eski sağlığına kavuşsun inşallah. |
21-07-2009, 12:53 | #89 |
Ağaç Dostu
|
Çok şükür kedim aylardır bu nöbetleri geçirmiyor.Titreme nöbetlerinin parazitten olabileceğini eminim benim gibi bir çok kişi duymamıştır. Bu açıklamanızın çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler 4.tekilkişi Suzi-Dilara, eğer kedin yoğurt yemeyi seviyorsa az miktar yoğurt içine bu ilacı katıp yedirmeyi dene. |
21-07-2009, 13:57 | #90 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-10-2008
Şehir: Bolu
Mesajlar: 239
|
Sevgili Süz-i Dilara çok geçmiş olsun. İnşallah kısa zamanda toparlanır. Ağzından köpük gelmesi korkudan, heyecandan olurmuş. Biz de Çileği Veterinere götürünce ağzından tükrük çıkarır. Çok güzel kedişiniz var bu arada. 41 kere maşallah. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|