![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Moderatör
Giriş Tarihi: 30-05-2008
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 1,152
|
Bu ağacı, küçükken evimizin yakınındaki koruluktan biliyorum. Bazı arkadaşlar çiçeklerinin koktuğunu söylemişler, ama yaprakları da elinize sürüldüğünde bayağı kötü kokuyor. O zamanlar bir-iki çocuktan adını "os... ağacı" olarak duyduğumu hatırlıyorum, ama bunun gerçek ismi olduğuna ihtimal vermediğimden bir süredir ismini arıyordum. Yaprak dizilişini akasyalara benzettiğimden baklagiller (fabaceae) arasında arıyordum ve tabii ki bulamadım. Bugün tesadüfen İngilizce adını, oradan da bilimsel adını ve Türkçe adını buldum. Ararken de sitenizi buldum. Bu arada, birkaç hafta önce saksıya ektiğim tohumları da şu anda 8-10 santim yükseklikte fidanlar hâline geldiler. Çok yayılmacı bir ağaç, yol kenarlarında beton yarıkları arasından ya da direk diplerinden bile gelişip büyüyebiliyor. (Bu arada siteniz çok güzelmiş, tebrikler.) |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Yeni Üye
|
Tabiata bakışın içyüzü böyle olursa ağaca verilen isim de böyle olur
Kokarağacın batıdaki adının Ailllantus oldugunu ve buna "millileştirme/ulusallaştırma" faaliyeti ardından "aylandız" denilir olmuş olduğunu (!) ben de bundan sadece birkaç yıl önce ve üstelik internetten değil, dökülmüş durumdaki Meydan Larousse´umdan öğrenmiştim. Fakat asıl "pastoral/hastoral" o adlandırmayı kesinlikle kabul etmiyorum. Dünya tabiatının -istilacı da olsa/kötü de koksa- böylesine harika bir varlığına o izole parazit keseleri içinden böylesine ....ruktan tayyareci/kurban derici isimlerin verilmesini hangi "hakiki tabiat insanı" kabullenebilir ki? Bu cehalete hiçbir zaman inanamadım. Hayretim her geçen gün daha da artıyor. Şimdi şu "yerlilik" numaraları ve sahnelemelerini de gözönüne alarak öyle bir halk düşünün ki, onun ataları Eski Dünya Kamları (batılıların deyimiyle Şamanları)dır. Fakat o halk Ergenekon´dan (!) nasıl oluyorsa paçayı yırtıp ta Anadolu´ya gelmeyi başarıyor. Burada biraz Hitit, biraz Bizans ve biraz da Arap filan sosyalize/paganize/feminize yani, komunize (nihayet de ceptelci, yani mobilize) oluyor. Böylesine bir halkın özelliği, elbette, tabiattan izole parazit keseciklerinde bir yandan çapul hayatı idame ettirir"kene" diğer taraftan da bu şekilde tabiatın isimlerini "yeniden" "düzmesidir". Ve bu, "tabiatta koyun/inek otlatan köylü bırakılmışlığın kaymağını yeme oligarşisi" işte ancak bu kadar isim uydurabilir. İşte, gezegen tabiatının ta ruhuna inen Kam Atalarının mirasından dahi bihaber kalmış bir halk, tabiatın sayısız varlıklarından birine o pastoralliği içinden isim uydurursa bu ancak bu kadar olur. Halbuki kokarağaç, o yılmazlığı, tohumlarının mükemmel savrulmaları ve çocukluğuma damgasını vurmuş ideallerine, hayat denen şeyin izole/feminal/komunal/paganist parazit keselerinden asla pislik atılamayacak bir fenomen. Dünyanın göbeği bir coğrafyada böylesine ...oka batmış durumdaki bir köylü+pagan sosyalitesinin tabiatta duyduğu bir koku ile kimbilir ne kadar zamandır pislik dolu durumdaki kalın bağırsaklarından çıkan metanın kokusunu böylesine karıştırmasına elbette şaşırmamak gerekir... |
|
|
|
![]() |
|
|