![]() |
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Türkiye'deki etobur bitkiler
Yabancı forumda bana gelen bir mesajla --Turkey pinguicula crystalllina or balcanica--- için swap-takas teklifinde bulunuldu..... Yabancı forumlarda bile bilinen bu etoburu, acaba Türkiye de kaç kişi biliyor.. Bu bitkinin resimlerini görmek mümkün mü?Bize özgü bu etoburu biz neden tanımıyoruz?(açıkçası ben de ilk defa duydum ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Kaybettik...
|
Amatör bazda akademik çevrelerden olmıyan P. crystallinayı bilen ben sadece kendimden başka 4 kişi tanıyorum. dediğim gibi bu konuda Çek'ler çok ilgili. ancak akvaryum kulübünde açıkladığım bir kaynakda var biliyorum siz yine de meristem üretimi bekleyin derim. takasa girişmeyin. sadece bazı şeylerin devletin kanun ile korumasını beklemeyin. bu takas teklifleri bana da geliyor. ancak kulak arkası ediyorum ege üniversitesinin bahçesinde var bunu siz de biliyorsunuz sanırım ordan istemeyi düşünüyordum ben ancak drosophyla ataklarından sonra bu "sorumluluğa" girmek istemedim. balkanica ise karadeniz bölgesinde yaygınca var ancak rotundifolia drosera gibi evde sabit ısılarda bakımı zordur. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Etobur bitkiler hakkında bilgim sınırlı ama, Precox'un söyledikleri yanlızca etobur bitkiler değil bütün endemik ve yerel türlerimiz açısından geçerli bence..herkes herşeyi isteyebilir.. de.. bu iyilik olsun diye onlara sahip olmalarına yardım etmemizi gerektirmez..ne siklameni doğadan sökmek, ne orkidelerimiz, ne de etobur bitkilerimiz başkalarına dağıtabileceğimiz bol keseden hediyelerimiz olmamalı. Ne de geri kalan diğer nadir türlerimiz... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
|
Burda önemli olan yabancıların tanıdığı bir bitkiyi bizim bilmiyor ve tanımamış olmamız..Ve tanımamakta direnmemiz.... Tanımadığımız ve tanıtmadığımız bir bitkiyi de korumanız mümkün olmaz..... Erkan Hocam , sizde her ikisinin detaylı resimleri var mı?(çiçek açmış olan) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaç Dostu
|
.
pinguicula crystallina http://www.pinguicula.org/pages/plan...hirtiflora.htm hakkında detaylı bilgiyi buldum ![]() http://img469.imageshack.us/my.php?i...llinabcvp1.jpg Ege Ünv.Botaniğin bahçesinde bile var..(Erkan Hocam yazmasa farkına varmayacağım) Yine İskenderun ,uluçınar ilçesinin Konacık köyünde de pinguicula crystallina var. Açıkçası daha muhteşem bir görüntü bekliyordum...arandığı kadar güzel bir etobur değil ..... http://images.google.com.tr/images?h...Resimlerde+Ara bu linkte ise Dünyadaki diğer kardeşleri ve kültüre alınıp satılan varyeteleri var. . Düzenleyen denizakvaryumu : 22-11-2006 saat 14:20 Neden: link ekleme |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaç Dostu
|
.
p.balcanica http://www.pinguicula.org/pages/plan..._balcanica.htm Türkiyede de bulunan p.balcanica ile ayrıntılı bilgi de bu linkte...Bu tür de Türkiye ye özgü değil ... http://images.google.com.tr/images?h...-8&sa=N&tab=wi p.balcanica ile ilgili ayrıntılı resimler....... http://www.geocities.com/cpgrower/CPTurkish2.html "Ülkemizde de böcek yiyen bitkilere rastlanır. Türkiye'de yetişen böcek yiyen bitkiler Pinguicula balcanica (Uludağ ve Toros dağlarının sulak yerlerinde), Pinguicula crystallina (Güneydeki dağlarda kireç mağaraları civarında), Utricularia ailesinden de tüm Avrupa cinslerine Türkiye'deki göl ve göletlerde rastlamak mümkündür. Son olarak Adrovanda vesiculosa türünün yaşama alanı içinde Türkiye'nin de olmasına rağmen bu türe ülkemizde rastlandığına dair herhangi bir belge yoktur" bu yazıyı da belirttiğim linkten aldım.. Türkiye de olan türlerden söz edilmiş.......P.Balcanica ve P.crystallina dan başka Avrupada yetişen Utricularia ailesi de Türkiye de var. Açıkçası etobur bitkilerde Utri.ler ve Ping.ler benim ilgimi çok çekmiyor.(Pembe ve mor yapraklı ping.ler haricinde) . Düzenleyen denizakvaryumu : 22-11-2006 saat 09:54 Neden: yazı ekleme |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
.
Bu arada Ankara ODTÜ nün bahçesinde yarı etobur bitkilere rastlandı ve resimleri çekildi ... Bu bitkilerin yarı etobur olduğunu da Erkan Hocam sayesinde öğrenmiş olduk... En son ; İstanbul da drosera bulunduğu haberi geldi.... ALINTI: ..... yakınlarında, çeşitli bataklık alanlarla bağlantılı turbalık bitki örtüsü yer alır. Doğal olarak agk ve sürekli nemli olan bu bitki örtüsünde Juncus articulatus, Molinia caerulea, Potentilla erecta, Rhynchospora brotvnii ssp. brotvnii ve henüz teşhis edilmemiş Sphagnum türleri baskındır. Burada R. brownii popülasyonlarının yanı sıra Türkiye için çok nadir bir tür olan Drosera rotundifolia'nın beşten fazla popülasyonu ve kenarlarda ise Carex punctata, Cyperus hamulosus ve Eleocharis carniolica popülasyonları saptanmıştır. Bu bitki topluluktan ve nadir bitki türleri, Avrupa'nın güneyinde ve Türkiye'de düşük yükseltilerde (80-200 m), benzer şekilde su basan yerlerin çok az (maksimum toplam l ha) olması nedeniyle önemlidir Açıkçası drosera ve Türkiye olmayacak bir durumdu....En azından ben öyle biliyormuşum.... İstanbulun Anadolu yakasında bulunan etobur bitki drosera rotundifolia ---GÜNEŞ GÜLÜ--- ydü ve 5 den fazla çeşidi vardı... http://www.focusdergisi.com.tr/doga/00051/ (genel bilgi) Ancak 3-5 sene içinde İstanbul un kirli havasından beslenen yağmurlar nedeniyle(150 mikro siemens)güneş gülleri yok olacaklar..... Dahası yine bölgede 1999 yılında kurulan ve daha sonra genişletilen üç su fabrikası nedeniyle Drosera rotundifolia popülasyonlarından ikisi tamamen yok oldu. ![]() [B]ALINTI:...... köyleri yakınlarında oldukça az miktarda bulunan çok nadir turbalık habitatlar, civar köylere içme suyu götürmek ve son yıllarda da su şişeleme fabrikalarına kaynak su sağlamak amacıyla kurulan tesisler nedeniyle tahrip edilmektedir. Yalnızca 1999 yılında ...... köyleri arasında kurulan ve daha sonra genişletilen üç su fabrikası, vadi içinde saptanan çok nadir Drosera rotundifolia popülasyonlarından ikisinin tamamen yok olmasına neden olmuştur http://www.wwf.org.tr/tr/alan.asp?al...atype=2&aid=12 Evet önlem alınmazsa geri kalan 3 tür de yok olacak.......(hatta Erkan Hocama göre tamamı yok oldu) İşte burada ağaçlar.net e bir önerim olacak....Hobi Bahçesi içindeki küçük bir bölümde, İstanbul da can çekişen ....bu İstanbul lu, etobur bitkiler neden yaşatılmaya ve korunması için tanıtılmaya çalışılmasın? Bilinmiyorsa ve tanıtılmazsa korunması için de hiç bir şey yapılmayacaktır... Nitekim 2 tür İstanbul etoburu gözgöre göre yok oldu...Yok olduğundan kimsenin haberi yok... zaten var olduklarından da kimsenin haberi yoktu... Gelin bu kötü gidişe son verelim...Bu bitkileri saklayarak var olmaları sağlanamaz aksine bangır bangır bağırarak " burada bu bitkiler var ve yok oluyorlar korunmaları gerek" diyelim. Evet Sayın Malina ve Erkan Hocam İstanbul lu bu etoburları kurtaralım derim... . Düzenleyen denizakvaryumu : 23-11-2006 saat 11:07 Neden: yeni bilgi |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 |
Ağaç Dostu
|
.
Ayrıca bu güneş gülü denen --drosera rotundifolia-- etobur bitkisi Kemaliye de de var ve şifalı bitki olarak kaynatılıp içiliyor.Halk arasında astımın en iyi ilacı olarak biliniyor. http://bitkiterapi.tripod.com/bitkiler_g.htm KEMALİYE'DE YETİŞEN ŞİFALI BİTKİLER GÜNEŞ GÜLÜ ( Drosera ratundifolia ) / Droseraceae Diğer İsimleri : Çiğ otu. Bilinen Bileşimi : Plumbagin, naftokinin, metiljuglon derivesi, droseron, eterik yağ, flavonol, elma ve limon asidi. Özellilleri : Antispazmodik / spazm çözücü, ağrı yatıştırıcı, sıkıştırıcı, idrar söktürücü, terletici, balgam söktürücü, antispastik. Önerilen Hastalıklar : Bronşial astım, boğmaca, sarılık, verem öksürüğü, ateroskleroz, nefes darlığı, karın bölgesinde su toplanması, astımın en iyi ilacı olduğu söylenir. Kullanım Şekli ve dozu : Bitkiden 1 çorba kaşığı 400 gr. kaynar su ile haşlanır, 2 saat bekletilir, süzülür. Bal ile tatlandırılarak günde 3 defa yemeklerden evvel 1'er çay bardağı içilir. İşte bir tarafta yok olan etobur bitki, bir tarafta ise kaynatılıp suları içilen yine aynı bitki.... Kemaliye ;Dünya'nın grand canyon'dan sonra ikinci büyük karanlık kanyonuna sahip, yabancı turist akınına uğrayan, ancak yerli turistler tarafından pek bilinmeyen muhteşem bir ilçe. Güneş güllerinin bulunduğu bu bölge çok acil olarak koruma altına alınmalı ve insanlara bu bitkinin önemi acilen anlatılmalı.......(Belki de Türkiye nin son-- drosera rotundifolia---güneş gülleri burada... fakat kaynatılıp kaynatılıp içilmekte) . Düzenleyen denizakvaryumu : 22-11-2006 saat 15:36 Neden: bilgi ekleme |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 | |
Kaybettik...
|
Alıntı:
henüz sarraceniadaki coniin'i bu son 30 yıllarda keşfetmiş olmamız bu tarz ilaçlara (artık şifalı bitki kelimesinin doğru olmadığı kanısındayım) çok temkinli yaklaşmak gerek. zira bugüne kadar terapotik genişliği tabiattaki maddeler kadar dar olan bir xhenobiotika (vücuda yabancı madde) hiçbir insan eli üretmemişdir. bugün ciyanür diye bildiğimiz maddeden zehirlenmeniz için takribi 1 gr ve üzeri yutmanız gerek. ancak atropin, strichnin, aflatoxin, narcotin, kadavrin, papaverin, ergotamin...vs (aklıma şu an gelenler) ve diğer sentetik ya da yarı sentetik maddelerin bildik galenik formlarda otlardan extrelenmesi arındırması, dozajlaması en büyük sorunu oluşturmaktadır. Kaldı ki kimse bugün spazm çözmek için yanında fazlaca da terapotik etkileri kanıtlanmamış methyljuglon (ki cevizde bolca sadece methylsiz juglon olarak var) chininin bugün sıtmaya dahi iyi gelmediğini bildiğimiz halde naphtalyn türevini almak bu tarz bir çorba kombine ilacı olsa olsa insan oğlu nepenthelserde de olsun diye ne-penhos olsun diye alır ya da sarar içer. bugünki tebabetde bu tarz şifalı otlar muhabettleri azami dikkat gerekir. yoksa olendrin muhabetindeki gibi prostata iyi gelecek diye nerum olander extresini ile milleti zehirler... kısmet demek buraya kadarmış zamanı diye geçiştirmek... tabii tercümelerde valerianı baldrian la karıştırmak binbir türdeki rezenegilleri karıştırmak ise işin cabası... ama bir konuda gönlünüz rahat olsun bu tarz şifalı bitkilerde mantarda olduğu gibi bir değil birkaç şansınız var... |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 |
Kaybettik...
|
Sayın Salyangoz, ekdeki link tüm internetde yayınlanmış resimlerin ve hareketli mov.vs. gibi video ları olan adreslere yönlendiren, , vede devamlı güncel tutulan türlere ve ssp.lere göre kategoriza edilmiş en kapsamlı adresdir. http://www.humboldt.edu/~rrz7001/ saygılar |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#12 |
Ağaç Dostu
|
Ciğer Gölü Turbalığı 39º52’37’’ N, 26º55’40’’ D Ciğer Gölü Turbalığı Çanakkale’nin Çan İlçesi sınırları içerisinde Söğütalanı Köyü yakınında yer alır. Ciğer Gölü Turbalığı günümüzden yaklaşık 1300 yıl önce bu yöredeki kestane – meşe ormanının insan eli ile tahribi sonrasında taban suyunun yükselmesine bağlı olarak bir tepenin ayağındaki bir dereye yakın düzlükte oluşmuş sığ bir gölün zaman içerisinde dolmasıyla ortaya çıkmıştır. Derinliği 80-100cm arasında değişen turbalığın çapı 80-100m arasında değişmektedir. Ciğer Gölü Turbalığının bulunduğu Kazdağları(İda) Masifi’nin kuzeydoğusu Karadeniz’in dört mevsimi yağışlı okyanus ikliminin etkisine açıktır. Ancak genel olarak bölge kurak ve kısa bir yaz mevsiminin karakterize ettiği subtropikal iklimin mezo-mediteran areası içinde kalmaktadır. Ciğer Gölü Turbalığı, turbalık alan ve bunu çevreleyen, ormanlık alan ve dere vejetasyonu (ripisilv) şeklinde üç ana habitat tipine sahiptir. Şu anda kurumuş olan topojen turbalık alan üzerinde halen astlik indikatörü olarak Sphagnum sp., Rododendron luteum, Osmunda regalis bolca görülmektedir. Asidik anakaya üzerinde oluşmuş kullanılabilir durumdaki besin maddeleri az (oligotrof) ya da orta derecede (mezotrof) olduğu bu tür bir topojen (P<E) turbalıkta mineral elemanlar organik maddedeki moleküler strüktür içinde bağlı bulunduğundan turbanın üzerindeki bitkilerce kullanılamaz. Çünkü düşük pH derecelerinde biyolojik oksidasyonla organik maddenin mineralizasyonu gerçekleşmez ve sonuçta organik madde üretiminin devam etmesi ancak ayrışma olayının olmaması nedeni ile büyük ölçekte biyomas birikimi devam eder. Düşük pH larda ayrıca fosfatlarda çöktüğünden bitkilerin fosfat ve ayrıca azot beslenmesi de zorlaşır. Genel olarak dağ vejetasyon kuşağı ile submediteran kuşağının geçiş bölgesinde yer alan turbalık karışık bir ibreli-yapraklı ormanla çevrilidir. Tubalığın hemen yakınındaki derenin varlığı ise yine burada ayrıca özelleşmiş bir dere vejetasyonunun (ripisilv) da oluşmasına olanak vermiştir. Yaklaşık 10-15 yıl önce gölü besleyen su kaynağının başka amaçla kullanılmış olması nedeni ile kurumuş olduğu anlaşılan topojen turbalık üzerinde halen yüksek nemliliğe ve zayıf asitliğe bağlı olarak özelleşmiş (=azonal) bir ekosistem oluşmuştur. Turbalık üzerinde şu an 10-15 yaşında genç bir orman oluşmuştur. Önem sırasına göre belli başlı türler şunlardır: Alnus glutinosa (kızılağaç), Sorbus umbellata var. paniculata (üvez), Rhododendron luteum (sarı çiçekli ormangülü), Rubus cesius (böğürtlen), Rosa sp. (gül), Osmunda regalis, Pteridium aquilinum, Dryopteris pallida, Athyrium filix-foemina. Bu türlerden Rhododendron luteum ve Osmunda regalis nadir sayılabilecek türlerdendir. Turbalığı çevreleyen ibreli-yapraklı karışık ormanın asli ağaç türleri ise önem sırasına göre şunlardır: Pinus nigra subsp. pallasiana (karaçam), Castanea cativa (kestane), Quercus petraea (sapsız meşe), Quercus frainetto (Macar meşesi) ve az miktarda Abies nordmanniana subsp. equi-trojani (Kazdağı göknarı). Dere vejetasyonu (ripisilv) içerisinde ise Alnus glutinosa (kızılağaç), Carpinus betulus (gürgen) ve az miktarda Corylus sp. (fındık) bulunur. http://www.kazdaglari.org/kaz/menu.php |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
hocam gidip bakmadıktan sonra tam bilgi edinemeyiz derim.Gerçi şu uydudan alınan görüntüler 10-15 cm ye kadar inebilseydi gerek kalmazdı ![]() Sizin en son Bolu maceranızdan sonra buraya da gitmek istersiniz diye düşünüyorum. ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 |
Ağaç Dostu
|
http://www.artvinansiklopedisi.com/i...tki_Alan%C4%B1 A7/8 Artvin/Bayburt/Erzurum/Giresun/Gümüşhane/Rize/Trabzon 40°46'K 40° 32'D Geniş ve iğne yapraklı ormanlar, yüksek arazi mera, alpin sarp kayalık ve göl bitki toplulukları FF 3014 Deniz seviyesi-3932 m 1.545.631 ha Toplam endemik takson: bilinmiyor Ülke çapında nadir takson: 296 (79 endemik Dağ silsilesinin büyük bir bölümünde yıllık yağış miktarının çok yüksek olması, ÖBA'da küçük ancak doğa koruma bakımından çok önemli turbalık bitki topluluklarının gelişmesine olanak vermiştir. Orman kuşağının üst bölümünde (1500-2000 m) suyun toplandığı vadi tabanlarında Carex canescens-C.echinata-C.rostrata-Sphagnum havza turbalık top tuluğu yer alır. Çağrankaya'da (İkizdere'nin üstleri) oluşmuş küçük asit karakterli turba gölleri Carex magellanica ssp. irrigua, C.paudflora, Drosera anglica, Lycopodium inundatum ve Utricularia mmorgibi türler içerir. Dağ silsilesinde en az iki yerde, ağaç sınırının hemen üzerinde çalı bitki örtüsü kuşağı içinde oldukça ilginç dikey Carex pontica-Narthecium ba-lansae sızıntı turbalığına rastlanmıştır: Bu habitatta N.balansae çok geniş monospesifik topluluklar oluşturur. Alanda genel olarak alpin mera ekosis-temlerinde küçük Carex capitellata-Dactylorhiza euxina-Narthedum balansae-Pinguicula balcanica ssp. pontica topluluktan yer alır. Bu topluluklar sürekli olarak alkalice zengin pınar sularının baskınına uğrar. ÖBA'daki en büyük turbalık, Soğanlı Dağları'nda 2100 m yükseklikteki sulak bir platoda yer alan Ağaçbaşı Yaylası Turbalığı'dır. Yaklaşık 17,5 ha büyüklüğündeki alan, Türkiye'de yüksek turbalık olarak tanımlanabilecek en önemli örneklerden biridir. Ağaçbaşı Turbalığı ülke çapında nadir turbalık bitki türleri bakımından zengin bir flora içerir. Çoğunlukla nadir turbalık bitki türlerinin kopuk popülasyonlannı içeren florasındaki en önemli türler arasında Andromeda polifolia, Carex lasiocarpa, C.magellanica ssp. irrigua, C.paucilfora, C.pontica, Drosera anglica, D.rotundifolia, Eriophorum angustifolium, E.latifolium, Lycopodium inundatum, Narthecium balansae, Rhynchospora alba ve Utricularia minör sayılabilir |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 24-02-2007
Şehir: amasya
Mesajlar: 2
|
Alıntı:
The Portuguese Sundew (Drosophyllum lusitanicum Link.) in nature and cultivation (2001) New cultivar - Pinguicula ‘Aphrodite’ Pinguicula crystallina in Turkey Mineral Nutrition of Carnivorous Plants - A Review (1997) |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#17 |
Ağaç Dostu
|
evet Türkiye ye özgü. sorun şurda; Bilinmezlik mi koruma sağlar yoksa bu bitkiyi tanıtmakla mı korunma sağlanır? Yoksa her ikisi de Türkiye de işe yaramaz mı? Yukarda da yazdım, İstanbul da etobur bitkiler yok oldu peki kim biliyordu istanbul da bu bitkilerin olduğunu...eğer tanıtım yapılsaydı bugün su şirketlerinin arazilerinde bu bitkiler yaşıyor olacaktı... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 09-11-2007
Şehir: Karabük -- Ankara
Mesajlar: 873
|
Arkadaşlar "Aristolochia" genusu etobur mudur? İki yıl önce Karabük Yenice ormanlarında bu genusa ait iki türe rastladım ve biri o kadar ilgimi çekti ki; toprakaltı yumrusunu çıkartıp saksıya diktim. Google resimlerden araştırdığım kadarıyla bendeki tür ;Aristolochia cretica http://flora.nhm-wien.ac.at/Seiten-A...ia-cretica.htm Bu bitki doğal ortamı (bitkiyi bulduğum yer) büyük bir çınar ağacının dibinde, fazla gün ışığı almayan bir yerdi. Yaklaşık 30 m2 bir alana dağılmış; aynı yerde yine Aristolochia genusundan; Aristolochia rotunda olduğunu zannettğim bir tür de vardı. http://www.botanik.uni-karlsruhe.de/...BotKA%20F2.jpg O zaman fotograf makinam olmadığı için fotograflarını çekememiştim. Ancak ilk bitki halen bende saksıda yaşıyor. Bitkinin toprak altı yumrusu olup; nisan ayı içerisinde topraktan taze sürgünleri çıkıyor, mayıs ayı içerisinde de çiçek açıyor. (Çiçeğinin çok berbat bir kokusu var.) Temmuz sonuna doğru tohum oluşturduktan sonra Ağustos ayı içerisinde kuruyup kayboluyor; bir sonraki yıl yumrusundan tekrar yeşeriyor. İnşallah Mayıs ayı içinde çiçekli şekilde fotograflarını ekleyeceğim. Bu bitki Herbivor (etobur) bir bitki midir? Eğer etobur bitki ve endemik bir tür ise ilgisini çeken arkadaşlara her türlü yardımı yapmaya hazırım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 | ||
agaclar.net
|
Alıntı:
Alıntı:
![]() |
||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 28-11-2006
Şehir: ankara
Mesajlar: 512
|
ALINTIDIR: Loğusaotu, Aristolochia maurorum Loğusa çiçeği, Aristolochiaceae Çok yıllık, otsu ya da odunsu tırmanıcı bitkilerdir. Toprak altı gövdesi silindiriktir. Gövde 15-40 cm boyunda, basit ve diktir. Yaprakları mızrak- şerit şeklinde, 2.5-8 cm uzunluğunda, küt ya da sivri uçludur. Genellikle yaprağın ortasında ve ucunda keskin sivri bir diş bulunur. Kulak şeklinde çıkıntılar dar dikdörtgen- spatül şeklinde ve aşağı doğru sertçe darlaşan formdadır; yaprak sapı 1-5 mm boyundadır. Çiçek örtüsü 2-8.5 cm koyu kahverengi, bazen yeşil, dış kısmı tüysüzdür, taç tüpü U şeklindedir, tabandan yukarı doğru derece derece kalınlaşır, dudak 1.2-4*2-4 cmboyutlarında, geniş yumurta şeklinde, içi kirli yeşil ve morumsu-kahverengi benekli; boğaz kısmı tüylü; kulak şeklindeki çıkıntıları yuvarlak ve küt ucludur. Ovaryum genelde tüylüdür. Meyvası ters yumurta- küre şeklinde kapsül, 2.5-3.5*2-2.5 cm boyutlarındadır. Mart-Temmuz. Kayalık, kireçli yamaçlar, bozkırlar ve bağlar. Çiçeği böcekler için bir çeşit tuzak olan bu tür, besininin bir kısmını böceklerden sağalar. Bütün sıcak ve ılıman bölgelerde yetişen, çok düzgün borumsu çiçekli, genellikle sarılgan bitkilerin cins adı (Bil a aristolochia, aristolochiaceae familyası) (Eşan Zeravent9 Logusaotu 25 kadar türü türkiyede yetişir. En önemli türü, kökleri eski çağlardan beri halk hekimliğinde kullanılan ve karaasma da denen uzun loğusaotudur (A. Clematitis). Bu tür kuzey Anadolu’da A. Rotunda türü trakya da yetişir. Bunların kurutulmuş kökleri adet söktürücü, idrar artırıcı, müshil ve romatizma ağrılarını azaltıcı etkilerinden dolayı tedavide kullanılır. A.serpantaria ya da A.reticulata türlerinin kökleri eskiden “engerek kökü, yılan kökü” adıyla kuvvet verici, iştah açıcı ve uyarıcı olarak kullanılırdı. Bu bitkilerin kökleri aktarlarda “zeravent kökü” adıyla satılır. Aristolochiacaea sınıfı bitkiler hakkında aslında tam bir bilgiye sahip değilim. Ancak bana bu lohusa otunun Arum maculatum’u (Tr. yılan yastığı) hatırlatması bu bitkininde esasen böcekçil olamıyacağı sadece döllenme amaçlı sinekleri çiçek çanağının içine hapsediyor olabilir bazen bu kadar yoğun böcek izdihamı olunca içinde ezilmeler sonucu ölen böcekler de oluyor Ari.lerin çiçek yapısını bilemiyorum ancak Arum lardaki gibi çıkışı kapatan kıllarda içerdeki böceklerin çıkışını kapatarak böcek populasyonunu alltaki dişi organlara yoğunlaşmasını sadistçe sağlamış olabiliyor. Etobur bitkilerin hiç birinde çiçekleri ile böcek avı yapanı yok. Varsa da bilgim dışında. Hatta dionaea’nın dahi çiçeklerini döllendiren böcekleri kapanlarından uzak tutma çabası başlardan beri botanikçilerin dikkatini çekmiştir. Ari.nin çiçek duruş şekli itibarı ile de yerde sürünen böcekleri döllenmesi için hedef kitle ilan ettiğinin bir işareti sayılabilir. Ancak yine de bir dizi açıklıyamadığımız phenomen var buda bir gerçek ve bunu da kabullenmek gerek. günlerce özel sıvılarını salgıladığı banyolarında böcekleri hapseden orkideler. dişilerini simule eden orch.lar leşi taklit edenler bir damla su ile çölde yeşerip hatta çiçek açanlar orman yangının ateşi ile tohumları patlıyan ve rakipsiz bu ortamda küllerin gübre sayıldığı ortamda gelişen bitkiler ve daha neler neler. belki orch.ların tohumlarına dadılık yapan özel mantarları biliyoruz ancak bilmediğimiz çooook şeyler var. şu an öylesine bir varsayım olarak aklıma gelen lohusa otu böcekleri belkide tohumlarına besin olsun diye de topluyor olabileceği fikri geldi bu fikir çok havadan sudan vede akademik bir açıklama bekler tamamen de science fiction da olabilir... Triphyophyllum peltatum genç bitki iken karnivor olan bu tür büyüyüp olgunlaştıkça yaprakları da değişip etoburluğundan vazgeçer. Byblis sınıfı etobur olduğu doğrudan henüz kanıtlınmayan bu sınıf bitkilerin bazı symbioze yaptığı böceklerin drosera tipi yapraklarındaki kılların ucundaki yapışkan damlacıklara yapışıp kalmış diğer böcekleri ile beslenen bu böcek knanibalı hayvanların dışkılarını bu bitkiye gübre görevi yapar. Byblisin gelişmesi için gerekli besiini bu yoldan aldığı kesinlik kazanmış olmakla birlikde yapışkan sıvı salgılıyan kılların iki tür olması vede biri böceği yakalamak için yapışkan damlacıklar ssalgıladığı bilinirken diğer tür kılların kısmen sindirme yaptığı tam kesinlik kazanamamıştır. Ibicella luteae, Roridula, Catopsis berteroniana, Brocchinia reducta... Colura ve Pleurozia gibi yosunlar Ve diğer bir dizi canlı yakalıyan mantar türü ki bunlar zaten günümüz modern biolojisinden bitki sınıfı dışı tutulduğundan etobur bitkilerden bahsetmek yanlış olur. Gibi bir dizi tam da ne, neyi, nasıl neden ,niçini açıklık kazanamamış dionaea gibi açıktan açığa doğrudan etobur bitkiden ayrı, kuşkulu etoburlar listesini oluştururken dahada keşfedilmeyi bekliyen bu listeye aday bir dizi daha bitkinin varlığını söylemek çok da hayalci olmaz. __________________ |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#21 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 09-11-2007
Şehir: Karabük -- Ankara
Mesajlar: 873
|
Hayır; özellikle akademisyen arkadaşlar için, yer tespitinde (endemik bir türse), yardımcı olabilirim; bitkiyi bulduğum yeri gösterebilirim veya fotograf gönderebilirim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 |
Ağaç Dostu
|
Forumda çok gez konusu geçti , bu bitkiler etobur değil ancak döllenmek için sinek-böcek vs.yi fazlasıyla kullanıyorlar ![]() Bulunmaz nadir türlerden de değil , çoğu sitede tohumları satılıyor.Biz yine aman kimse bilmesin-duymasın deyip geçiştirelim ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#23 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 09-11-2007
Şehir: Karabük -- Ankara
Mesajlar: 873
|
Aristolochia clematitis (http://www.hlasek.com/foto/aristoloc...titis_4654.jpg) ve Aristolochia rotunda (http://www.funghiitaliani.it/uploads...1077301363.jpg) türlerine ben de Zonguldak ve Karabük sınırları içindeki ormanlarda çok yerde rastladım; bunların çiçekleri küçük ve etobur bir bitkiyi çağrıştırmıyor. Yukarıda bahsettğim Aristolochia cretica nın çiçekleri ise oldukça büyük (acem borusu çiçeği kadar) http://www.gmpao.org/go_imgcrete/Ari...a_cretica1.jpg ve çiçek tüylü bir yapıya sahip olup etobur bir bitkiyi çağrıştırıyor. Evet etobur bir bitki olmayabilir ama; o büyüklükte bir Aristolochia Türkiye için endemik bir tür olabilir diye düşünüyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#24 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 29-05-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 70
|
Drosera rotundifolia kuru halde(ithaldir) nadirende olsa bazı aktarlarda var, zaten google da güneş gülü diye arattığımızda ilk olarak tarifler karşımıza çıkıyor en azından eskiden öyle idi... ortak sipariş verdiğimiz Çanakkale den bir arkadaş ile bir ara aramızda, turbalık ve D. Rotundifolia ile ilgili bir muhabbet geçmişti, gidip araştırma yapacaktı en azından hocalarını ikna etme çabasındaydı ama sonrasında haber alamadım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 28-11-2006
Şehir: ankara
Mesajlar: 512
|
Sizin ve denizakvaryumun yazısı. Yanlış hatırlamıyorsam, akvaryum kulübü idi sitenin adı.. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#27 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 12
|
etobur türünde trabzonun yüksek kesimlerinde vardı ama yakın zamanda hiç gözüme çarpmadı borazana benzer bordo renkli alacalı bir bitkiydi sanırım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#28 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 28-11-2006
Şehir: ankara
Mesajlar: 512
|
Dediğiniz bitkinin Aristolochnia sp.si yani dutchmans pipe veya kıbrıslıların deyimi ile Babira çiçeği veya lohusa otu olması gerek, güvenilir kaynaklar bu yönde ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#29 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 14-06-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 97
|
türkiye'de etobur bitkiler olduğunu duymuştum lakin sizin gördükleriniz etobur mu bilemiyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#30 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 12
|
bahsettiğim bitkinin iç kısmı tüycüklerle kaplıydı ve ben hala etobur bitki olduğunu düşünüyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|