agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Enerji (https://www.agaclar.net/forum/enerji/)
-   -   Nükleer Enerji - Nükleer Santral (https://www.agaclar.net/forum/enerji/503.htm)

Dogasever 01-03-2011 00:41

Enerji konusu yerel olarak çözümlenmesi gereken bir konudur. Artık hemen hemen odunun, patatesin, makarna fabrikasının atığının suyunu sıksanız enerji üretmek mümkün iken, nükleer santrala (atıkları ve tehlikesi nedeniyle) HES'lere (doğa tahribatı nedeniyle) gerek yok. Güneş Enerjisi konusunda yukarda Meyvelitepe'nin söylediklerine katılmamak mükün değil. Bu bizzat takip etttiğim bir konu ve ABD'de bu konuda yapılan bir çalışmayı 2006 yılında okumuştum. Bu çalışma eğer ilerletilirse, ki şu anda gizli olarak devam edildiğini sanıyorum, güneş panelleri o kadar verimli hale gelecek ve ucuzlayak ki, birkaç metrekarelik bir panel bir evin tüm enerjisini karşılayabilecek. Bir otomobil sadece kaporta ve üstüne monte edilecek panellerle rahatlıkla bugünkü benzinli otomobillerin hızına ulaşabilecek. Yalnız her şeyin kar ile ölçüldüğü bugünün toplumunda bu gelişme pek çok çıkar çevresinin çarklarına da çomak sokacaktır. Asıl sorumuz insanlığın bu çevrelerden nasıl kurtulacağı ve bu güçlü çevrelerin engellemelerinden nasıl kurtulunması gerektiği sorusudur.

Yukarda bahsi geçen buluş hakkında teknik bilgi:

Güneş enerjisinin malzemesi önemlidir. Bu malzemede enerji bantları arasındaki boşluk sayısı güneş enerjisinin hangi dalga boylarından yaralanılabileceğini belirler. Basitçe ifade etmek gerekirse, enerji bantları arasında bir boşluk olan malzeme sadece güneşin belirli dalgaboylarındnsa yararlanılmasını sağlarken; iki boşluk varsa, farklı farklı dalgaboylarından yaralanılabileceği için verim daha yüksek olur.

Bahsedilen buluşta, Alüminyum metali sadece yüzelsel olarak Fosfor ve Oksijen atomları ile çok az miktarlarda (ppm) alaşımlandırıldığında, enerji bantları arasında 3 boşluk oluşuyor ve bu malzemeden panel imal edildiğinde, güneşin 3 değişik dalga boyundan yararlanıldığı için güneş enerjisi verimi %60-70 lere kadar çıkıyor. Aynı çalışmada bunun %80'lere kadar çıkarılmasının mümkün olduğundan bahsediliyordu. Şu anda mevcut panellerin güneş enerjisi verimi en fazla %20 civarında.

Asıl Türkiyede yapılması gereken, yasaları yenilenebilir enerji üretimini teşvik edecek şekilde düzenlemektir. Ama burada enerji miktarılarında alt sınırlamalar konulmamalıdır. Örneğin, atıklardan alkol üretmek isterseniz, en az yılda 1 milyon litre üreten bir entegre tesis kurmak zorundasınız! Neden senede yüzbin litre veya 50 bin litre üretime izin yok? Hele bir de satmaya kalkın, nelerle karşılaştığınızı görürsünüz!

memoxenerji 01-03-2011 10:19

biz bu günden bahsetmeliyiz,bu gün olmazsa yarın da olamaz !!!!!

aydınlatma degerleride gereğinden fazla büyütülüyor !

üretilen enerjinin konutlarda kullanım oranı1/3

konutlarda aydınlatma için kullanılan enerji tüketimin 1/4 ü

yani tüm lambaları bırakın değiştirmeyi kapatsak,hiç yakmasak seneye bu günki seviyeye geleceğimiz açık.......

2000 yılı sayımına göre, toplam konut sayısı 16 235 830 olarak açıklanan [9] ülkemizde, her
konutta sadece bir tek 100 W’lık akkor telli lamba yerine ışıksal eşdeğeri 20W’lık KFL
kullanıldığında, günlük 4 saatlik kullanım süresi kabulü ile elde edilecek tasarruf,
(100-20)W x 4 saat x 365 gün x 16 235 830 konut = 1896 GWh
olarak hesaplanabilir.

Bu değer Çatalağzı Termik Santrali’nin 2002 yılı brüt üretimine karşılık
gelmektedir.(2x157 mw üretim kapasitesi var)

kaldıki bugün tasarruflu ampuller oldukça yaygınlaşmış durumda !

Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2002 yılı raporuna göre 2000 yılında 1 kWh’lık enerji üretimi
ile atmosfere yayılan CO2 emisyonu OECD ülkeleri için yaklaşık 500 gr, geçiş ekonomisine
sahip ülkeler için ise 850 gr olarak verilmektedir [10]. Bu durumda ülkemizde elektrik enerjisi
üretiminde 1896 GWh’lık tasarruf, 1.6 milyon ton CO2 gazının atmosfere yayılmasının
önlenmesi anlamına da gelmektedir.

burada benim,ne kadar tasarruf yaptığımı tartışmıyoruz.ama sordunuz madem,

içmimar değilim ama 6 yıl önce evimi ben tasarladım.taban,tavan ve tüm dış duvarları etkin biçimde kendim iç izolasyon yaptım.
tanışır tanışmaz(o dönem en verimlisiydi) cop değeri 3.5 olan 9000 btu klima ile 5 yıldır gül gibi ısınıyorum,
kompakt florasanları 10 yıldan fazladır tuvalet ve balkonlarım dahil kullanıyorum,
mikrodalga fırın kullanıyorum,
evimin elektirik tesisatını kendim çektim ve bunu yaparken (o dönem hiç tecrübem olmamasına rağmen gelecekte kullanmayı tasarladığım için)her alıcı için 1 asıl 1 de yeşil hat oluşturdum.şimdilerde kısmi olarakta olsa rüzgar enerjisi kullanıyorum.

her şeyden önemlisi verimli enerji kullanımı hakkında önüme gelen her platformda insanları bildiğim kadarıyla bilgilendirmeye çalışıyorum...

0 tecrübe 0 sermaye ile Türkiye'de (göreceli olarak) en iyi rüzgar türbinini üretmek için 3 yıllık çalışmalarım sonucunda seri üretim yapma aşamasına kadar geldim...

daha fazlası için arama motorunuza memox enerji **** memox rüzgar yazmanız yeterli.


http://www.facebook.com/home.php#!/p...?id=1051125523

memoxenerji 01-03-2011 10:37

netten alıntıdır, ben harfiyen uyguluyorum.

İLK ÖNCE TASARRUF YAPMALI.....

Elektrik faturasını düşürmenin yolları

Elektrik faturanızın daha düşük gelmesini istiyorsanız bu tavsiyeleri uygulayın, faydasını göreceksiniz.

# Fırınlar ve ocaklar Enerji Tasarrufu - Fırın ve Ocak Yiyecekleri düz tabanlı tencerelerde ve tepsilerde pişiriniz. Tepsiler fırına uygun olmalı. Yiyecekler çok küçük ve eğik tabanlı tepsilerde kısa sürede pişmez.
# Mümkünse yiyecekleri mikro dalga fırınlarda pişiriniz. Aynı miktar yiyeceği pişirmek için mikro dalga fırın, klasik fırına göre % 66 daha az enerji tüketir. Mikro dalga fırın, zamanı ve enerjiyi korumak için tavsiye edilir.
# Tencerenizin veya tepsinizin kapakları sıkıca kapalı ise pişirme tamamlanmadan iki-üç dakika önce fırınınızı veya ocağınızı kapatabilirsiniz. Mevcut ısı yemeğin pişmesi için yeterlidir.
# Fırını ön ısıtıcıda çalıştırmayınız. Yani yemeği fırına koyduktan sonra ısıtıcıyı çalıştırınız. Yüksek sıcaklık gerektiren yiyecekler hariç fırında ön ısıtıcı programını kullanmayınız.
# Yemek pişerken fırın kapağını gerekmediği sürece açmayınız. Her kapak açılışında sıcaklık 25 °C ile 30 °C birden düşer.
# Yemek piştikten sonra fırının atık ısısını kullanabilirsiniz. Fırın ısıyı 15-30 dakika alıkoyar. Tatlıları, yemişleri, küçük ekmek parçalarını ısıtabilirsiniz.
# Cam ve seramik kaplar, metal kaplardan daha uzun süre ısıyı alıkoyarlar. Cam veya seramik kaplar kullanıldığında kızartma ve pişirme sıcaklığını 15 °C düşürebilirsiniz.
# Kapaksız kapta yemek pişirirken 3 kat daha fazla enerji tüketmek gerekir.
# Enerji tasarrufu için fırın çalıştırıldığında iki veya üç tür yemeği aynı anda pişirmeniz tavsiye edilir.
# Fırında veya ocakta yemek pişerken yiyeceğin piştiği kabın kapağı mutlaka sıkıca kapatılmalı. Isının ve nemin tencere veya tepsi içinde tutulması için kapaklar hava sızdırmaz olmalı. Bu durum yemeğin hızlı pişmesine neden olur.
# Mikro dalga fırınlarda suyunuzu hemen kaynatabilir, bu su ile çayınızı ve çorbanızı hemen yapabilirsiniz. Böylece hem enerjiden hem de zamandan tasarruf edebilirsiniz. Yemek pişirmek için basınçlı tencereler ve mikro dalga fırınlar kullanınız.
# Fırın içinde havanın rahatça hareket edebilmesi için fırın ile tepsi arasında 5 cm. boşluk bırakılmalı. Bu durum hem iyi bir hava sirkulasyonunu hem de yemeğin daha hızlı ve iyi pişmesini sağlar. 13. Fırınları odanızı ısıtmak için asla kullanmayınız.
# Bu durum çok tehlikeli ve pahalıdır.
# Sebzeli yemeği pişirirken az miktarda su kullanınız. Yüksek sıcaklıkta pişirmeye başlayınız. Buhar çıkmaya başladıktan sonra düşük sıcaklıkta pişiriniz. Böylece yiyecekler daha iyi ve hızlı pişer. Yüksek sıcaklıkta pişirme işlemine devam etmek, besin maddesinin yok olmasına neden olur.
# Tüm tencerelerin, tepsilerin, tavaların ve çaydanlıkların tabanları düz olmalı. Alev tencere tabanına, tam olarak temas etmeli, kesinlikle tencere tabanını aşmamalı. Tencere, tava ve çaydanlık tabanının aşan her alev enerji israfıdır.
# Düşük sıcaklık şartlarına fırını ayarlayarak, yiyeceği yavaş pişirerek enerji israfını önlemiş olursunuz.
# Fırın satın alırken mutlaka hava sızdırmaz olan ve az enerji tüketenleri tercih ediniz.

Isıtıcılar Enerji Tasarrufu - Isıtıcılar
# Oturma odanızın sıcaklığının 20 °C, yatak odanızın sıcaklığının ise 17°C’den fazla olmasına müsaade etmeyiniz. Odada 1 °C’lik sıcaklık düşürme % 5’lik yakıt tasarrufuna neden olur.
# Sadece kullandığınız odaları ısıtınız.
# İhtiyacınız yoksa ısıtıcıyı açmayınız. Hafta sonları veya tatil günleri evinizden ayrılıyorsanız ısıtıcınızın veya radyatörünüzün vanasını kapatınız. Boş daireyi ısıtmak israftır.
# Isıtıcınızın veya radyatörlerinizin önüne kesinlikle eşya koymayınız. Sıcak hava hareketini önlemeyiniz. Aksi durumda, ısınmak için daha fazla enerji harcarsınız.
# Pencerelerinizden güneş çekildiği zaman ısının kaçmasını önlemek için perdelerinizi kapatınız. Kapalı ve uygun perdeler pencerelerden ısı kaybını %25 oranında önler. Perdeler radyatörlerin üzerini örtmemelidir.
# Kış aylarında dış kapı ve pencereleri rastgele açmayınız. Dış kapı ve pencereleri açtığınız zaman hemen kapatmayı unutmayınız.
# Kış aylarında pencereye güneş ışınları değdiği zaman perdeleri açınız. Bu durum güneş enerjisi ile evinizin ısınmasına yardımcı olur. Güneş çekildikten sonra perdeleri mutlaka kapatınız.
# Radyatör bağlantı borularının su sızdırıp sızdırmadığını kontrol ediniz. Sızıntıları hemen tamir ediniz/ettiriniz.
# Gündüzleri odanızı havalandırmak istediğinizde, tüm pencereleri aynı anda açınız. Odanızı yarım saat havalandırdıktan sonra pencereleri tekrar kapatınız. Bu esnada ısıtıcınızı mutlaka kapatınız.
# Pencerelerinizin camlarını mutlaka çift cam yaptırınız.
# Tüm dış kapı ve pencerelerinizi hava sızdırmaz hale getiriniz. Zira havayı ısıtmaya gücünüz yetmez.
# Radyatörlerinizin arkasına yansıtıcı koyunuz. Böylece radyatör başına yılda 6 dolar kazanırsınız. Alüminyum kaplı yalıtım levhası ile bunu sağlamanız mümkündür.
# Güneşli havalarda pencerelerinizi temizleyiniz. Bu durum evinizin ısınmasına yardımcı olur.
# Evinizde ısıtıcınızı çalıştırmadığınız zaman baca damperini kapalı tutunuz.
# Isıtıcılar evdeki enerjinin %45’ini tüketir.
# Kış aylarında radyatörün üzerine mermer ve çamaşır gibi herhangi bir malzeme kesinlikle koymayınız. Radyatörün üzerinde çamaşır kurutmayınız.
# Kış aylarında odalarda kesinlikle çamaşır kurutmayınız. Odalarınız buhar içindeki zararlı gazlarla dolar.

Aydınlatma Enerji Tasarrufu - Aydınlatma
# Kompakt floresan lambalar normal lambalardan 5 kat daha az enerji tüketirler ve 10 kat daha uzun ömürlüdürler.
# Standart lambaların ömrü 750-900 saat (150 gün) iken, kompakt floresan lambaların ömrü 10.000 saat (2.000 gün)’ dür.
# Enerji koruyucu lambalar satın alarak aydınlatma maliyetini %75 azaltabilirsiniz.
# Yüksek fiyata satın aldığınız kompakt floresan lambaları iki yılda amorti edebilirsiniz.
# Bir salon, iki oturma ve bir yatak odası, bir mutfak ve banyolu 100 m2’lik bir dairede günde 5 saat aydınlatma için normal lambalarla 3.250 W enerji tüketilirken kompakt floresan lambalarla sadece 650 W enerji tüketilir.
# Normal lambalar enerjinin önemli miktarını aydınlatmada değil, ısınmada kullanır.
# Kullanmadığınız odanızın lambalarını kapatınız.
# Bina dışı aydınlatmayı sadece gerektiği zaman kullanınız. Otomatik olarak ışığı kapatan ve açan fotosel üniteler veya zaman ayarlayıcı kullanınız.
# Daha büyük lambalar, daha fazla enerji üretmezlar.
# Odadan ayrıldığınız zaman lambaları kapatınız.
# Lambaların daha iyi çalışması için kuru bezle temizleyiniz. Kirli ve tozlu lambalar %25 daha fazla enerji tüketirler.
# Bulanık görünüşlü kompakt floresan lamba kesinlikle kullanmayınız.
# Gündüzleri mümkünse lambaları yakmayınız. Perdeleri açınız ve güneş ışığından faydalanınız.

Su ısıtıcıları
# Sıcak su tankına dokunduğunuzda bir sıcaklık hissediyorsanız termosifonunuzun çevresini yalıtınız/yalıttırınız. Böylece %10 enerji tasarrufu sağlamış olursunuz. Eski ısıtıcılarınız için bu elzemdir.
# Sızıntıları tamir ediniz veya ettiriniz. Sıcak suyunuzda sızıntı yılda tonlarca suyun ve enerjinin israf edilmesi demektir.
# Su ısıtıcınızı sıcak su kullanılan yere yakın kurunuz. Aksi durumda sıcak su istediğiniz yere gelinceye kadar bir miktar soğur. Isı kaybını azaltmak için sıcak su borularınızı yalıtınız.
# Bulaşık yıkamak için 50 °C sıcaklık yeterlidir.
# Mutfaktaki havalandırıcıları yalıtınız.
# Yiyecekleri temizlerken ve kirli kapları çalkalarken sıcak su yerine soğuk su kullanınız.
# Fazla miktarda enerji tüketen yalıtımsız eski su ısıtıcılarınızı iptal ediniz. Yüksek verimli, yalıtımlı su ısıtıcıları satın alınız.
# Banyo yapmak yerine duş alınız. Böylece %30 daha az su kullanırsınız. Ayarlanabilir debili duş başlığı satın alınız. Bu duş başlığı dakikada en fazla 10-15 litre su tüketirken diğer başlıklar 25-30 litre su tüketir. Böylece 10 dakikalık banyo esnasında 100-150 litre sıcak su ve o oranda da enerjiyi tasarruf etmiş olursunuz.
# Su ısıtıcısını kullanmadan önce dolu olup olmadığına bakınız. Boş veya yarı dolu iken çalıştırmanız ısıtıcınıza zarar verir.
# Isıtıcınızda sıcaklık/basınç tahliye vanası olmalı. Bu vana evinizin ve ısıtıcınızın zarar görmesini önler.
# Su ısıtıcınızın termostatını maksimum 50°C’ye ayarlayınız. Bu sıcaklık banyo ve mutfaktaki işler için uygundur. Çoğu insan 42°C sıcak su ile banyo yapmaktadır.
# Su ısıtıcınızın dibinde zamanla tortu oluşur. Yılda bir veya iki defa 5 litre tortulu suyu dren ediniz. Su ısıtıcınızda kesinlikle sert su kullanmayınız.

Bulaşık makineleri
# Kısa süreli yıkama ve durulama özellikli bulaşık makinesi satın alınız. Yani daha az yıkama ve çalkalama süreli, daha az su ve elektrik enerjisi tüketen makineleri tercih ediniz.
# Makineyi odaya yerleştirirken çevresinde en az 5 cm. boşluk kalmasına dikkat ediniz. Makinenin ısınmasından dolayı oluşan sıcak havanın kolayca dağılmasını sağlayınız. Aksi durumda daha fazla enerji harcanacaktır.
# Bulaşıkları makineye koymadan önce soğuk suda çalkalayınız.
# Makineyi yarı dolu veya aşırı dolu halde kesinlikle çalıştırmayınız. Ama mutlaka dolu halde iken çalıştırınız. Bulaşığınız makineyi doldurmuyorsa bekleyiniz. Çünkü yarı dolu halde kullansanız da aynı enerji, deterjan ve suyu tüketirsiniz.
# Az kirli bulaşıklar için kısa veya ekonomik devirli, düşük sıcaklıklı programı kullanınız.
# Yaz aylarında ısı ve nemi azaltmak için sabah veya akşam saatlerinde yıkama yapınız.
# Bulaşıklar için maksimum 60 °C su sıcaklığı yeterlidir.
# Makine çalışırken mümkünse banyo ve mutfakta aşırı su kullanmayınız.
# Bulaşık makinesi satın alırken verimli ömür maliyetini mutlaka hesaplayınız.

Çamaşır makineleri
# Çamaşır makinesini kurduğunuz yerin çevresinde en az 5 cm. boşluk kalmasına dikkat ediniz. Çünkü makine çevresinde hava kolayca hareket edebilmelidir.
# Makineyi tam dolu iken çalıştırınız. Fazla ve eksik çamaşırla yıkama yapmayınız. Eksik halde yıkama yaparken de aynı miktar enerji, deterjan ve su tüketirsiniz.
# Çamaşırları yıkarken sıcak su yerine, ılık su kullanınız. Durulamayı ve çalkalamayı ise soğuk su ile yapınız. Elektrik enerjisinin %90’ı suyu ısıtma esnasında harcanır. 30-40 °C su sıcaklığı çamaşır için en uygun sıcaklıktır.
# Çamaşırları sıcak veya çok sıcak sularla yıkamayınız. Bu durum çamaşırların yıpranmasına, tüylenmesine neden olur.
# Çamaşırlar için doğru yıkama programı seçiniz. Çamaşırları aşırı kurutmayınız. Fazla harcanan enerji yanında aşırı kurutma elbiseyi tüylendirir ve yıpratır.
# Makineniz için belirlenen deterjanları kullanınız. Aşırı köpüren deterjan kullanmayınız. Deterjan miktarına dikkat ediniz. Az veya fazla miktarda deterjan kullanımı verimsiz temizleme demektir.
# Çamaşırlarınız çok kirli olduğu zaman ön yıkama programı kullanınız.
# Daha az su, enerji ve deterjan harcayan makine satın alınız.
# Her yıkamadan sonra kurutucudaki filtreyi temizleyiniz.
# Durulama biter bitmez çamaşırları çıkarınız. Nemli havanın uzaklaşması için çamaşır yıkanan yerin iyi bir şekilde havalandırılmasına dikkat ediniz.
# Soğuk suda temizleme yapan deterjanlar kullanınız. Böylece enerji tüketimini minimize edebilirsiniz.
# Çamaşır makinesi satın alırken verimli ömür maliyetini mutlaka hesaplayınız.

Buzdolabı ve derin dondurucular Enerji Tasarrufu - Buzdolabı ve Dondurucular
# Evde tüketilen enerjinin % 15’i buzdolabının çalışması için tüketilir.
# Dolabınızı, soba, radyatör, bulaşık makinesi ve ocak gibi ısıtıcı kaynaklardan uzak yere yerleştiriniz. Böylece enerji tüketimimizi % 10-15 azaltabilirsiniz. Dolabı mutfağın en soğuk yerine koyunuz.
# Dolabın çevresinde havanın serbestçe hareket edebileceği yeterli aralık (5 cm. gibi) bırakılmalı. Aksi durumda hava serbestçe hareket etmediğinde enerji tüketimi iki veya üç kat artar.
# Buzdolabı ve derin dondurucu satın alırken az enerji tüketenler satın alınmalı.
# Buzdolabının sıcaklığını +5°C’de, derin dondurucunun sıcaklığını -18°C’de tutmak gerekli. Daha düşük sıcaklık enerji israfıdır. Dolabınız 5 yaşından büyükse daha düşük derecelerde çalışmaması için sıcaklığı termometre ile, yukarıdaki değerlere göre ayarlayabilirsiniz.
# Yemeklerinizi dolaba koymadan önce oda sıcaklığına kadar soğutunuz. Sonra dolaba koyunuz. Böylece yemeği soğutmak için ilave enerji harcatmayınız.
# Buzdolabının ve derin dondurucunun kapılarının hava sızdırmaz olmasına dikkat ediniz. Sızdırmazlık kontrolü için beyaz temiz bir kağıdı kapı contası ile dolap kabinesi arasına koyunuz ve dolap kapısını kapatınız. Eğer kağıt çok kolayca çekilebiliyorsa buzdolabınız veya derin dondurucunuz hava alıyor demektir. Contalarını mutlaka değiştirmeniz gerekir.
# Derin dondurucuda buz kalınlığının 7 mm.’den fazla olmasına müsaade etmeyiniz. Dolaptaki buz otomatik olarak erimiyorsa yılda en az iki defa eritiniz. Böylece enerji israfını önlemiş olursunuz.
# Dolabın altında veya arkasında bulunan bobinleri yılda iki defa temizleyiniz. Temizlemediğiniz zaman % 25 daha fazla enerji tüketerek ancak uygun sıcaklığı elde edebilirsiniz.
# Dolabınıza koyduğunuz yiyeceğin üzerine kağıtla, alüminyumla veya plastikle mutlaka kapatınız.
# Buzdolabınızı evinizin en sıcak yerine koyarsanız toplam enerji tüketiminiz % 25 artar.
# Dolabınızın kapısını sık sık açmayınız. Açtığınız zaman da kısa süre açık tutunuz. Aksi durumda fazla enerji tüketimine neden olursunuz.
# Dolaba kesinlikle aşırı yiyecek koymayınız. Dolapta hava serbestçe hareket edebilmeli.
# Derin dondurucudan alacağınız bir kase içindeki buz parçasını dolabınızın ortasına koyunuz. Böylece 3-4 gün süre ile, % 5 daha az enerji harcamanız mümkündür.
# Buzluktan çıkardığınız yiyeceği dolapta eritiniz. Bu durum dolabınızın soğuk kalmasına yardımcı olur. Böylece dolabınız daha az enerji harcar.
# Dolabın verimli çalışma ömrü 20 yıldır. Eski dolaplar yeni dolapların iki katı enerji tüketirler.
# Buzdolabı satın alırken verimli ömür maliyetini mutlaka hesaplayınız.

MeyveliTepe 01-03-2011 10:52

Sn.memoxenerji,

Görünüşe göre imkanlar çerçevesinde bireysel olarak yapabileceklerinizin çoğunu yapmışsınız. Dahası ötesine geçip yenilenebilir enerji üretmek, bunu bir iş kolu haline getirmek üzere de girişimlerde bulunmuşsunuz, para, zaman ve emek harcamışsınız. Bu konuda gelecek için ciddi planlarınız var.

Demek ki, geleceğin yenilenebilir kaynaklarla üretilen enerjilerde olduğunu ve bu konudaki yatırım ve planlamalara hemen başlanmasını, hızlandırılmasını düşünüyorsunuz. Ben de öyle düşünüyorum.

Dogasever 01-03-2011 11:30

Bugünkü Milliyet'te bir haber. Aslında bu haber yayınlanmadan önce de ABD'de yosundan enerji üretildiği biliniyordu. Haberde genetiği değiştirilmiş bakteri kullanıldığı belirtiliyor. Aynı iş yosunlarla doğal bakteriler kullanılarak da yapılıyor. Bu şekilde enerji üreten tesisler var. Türkiye'de var mı bilmiyorum.

http://www.milliyet.com.tr/ruya-gerc...50/default.htm

Sn Memoenerji çalışmalarınız için tebrikler. Ben de peyniraltı sularından doğal bakterilerle biyoetanol üretiyorum. Enerji kullanımını azaltma ve yenilenebilir enerji konularında size katılıyorum.

Oğuz Karsan 07-03-2011 11:49

Merhaba.

Enerji ihtiyacı sürekli artmasına rağmen, enerji tasarrufu yapmasını bilmiyoruz. Bazılarımız ise, enerji tasarrufu yapmak için çaba sarfetmiyor. Bu durumun kaçınılmaz sonucu enerji yaratmak zorundayız.

Nükleer tehlikeli, HES'ler çevreye zarar veriyor, Termikler çevreyi kirletiyor, Petrol ve Doğalgaz ithal edildiği için dışa bağımlılık yaratıyor, Güneş enerjisi ve Rüzgar enerjisi yeterli gelemiyor. O zaman, buyursun enerji ihtiyacını karşı çıkanlar çözsünler.

Gerçekçi olalım. Bize bütün enerjiler lazım. Sadece karşı çıkarak sorunlar çözülemez.

Saygılar

Dogasever 07-03-2011 13:51

Enerjı tasarrufu şart!

Yukarda Sn Memoxenerjinin belirttiği tasarrufları herkes yapmalı. Tabii herkes yapmalı yuvarlak bir laf. Lafla peynir gemisi yürümüyor. O zaman devlet politikası haline gelmelidir bu. Çocuklara ana okullarında, ana kucaklarında, ilkokullarda enerji tasarrufu öğretilmeli. Bu kampanyaları yapacak olan devlettir. Resmili kitaplar, bastırılmalı, her okula posterler, filmler. Ayrıca, okullarda enerji tasarrufu sağlayacak konuşma, tartışma, yarışma (sanatsal, öyküsel, teknik, vb...) mutlaka düzenlenmelidir. Çocuklar küçük yaştan itibaren enerji tüketimi ile çevre tahribatı arasındaki ilişkiyi çok iyi kavramalı, okullarda bu konu çok iyi kavratılmalıdır. Bu konunun, bireysel, sosyal, eğitimsel boyutları vardır. Hepsi birlikte ele alınmalıdır.

Gelelim enerji üretimine, yerel olmasına gayret gösterilmelidir. TUBITAKta güneş panellerine ilişkin araştırma yapılıyor mu? Ben bilmiyorum. Yapılıyorsa biri bana söylesin. Bugün gelişmiş ülkelerde araştırma 2 yönde gidiyor:
1- Güneşten yararlanma veriminin artırılması
2- Üretim maliyetinin düşürülmesi

Bu amaçla ince film teknolojisi ve ppm düzeylerinde yüzeysel alaşımlandırma kullanılıyor. Peki bu Türkiye'de yapılıyor mu?

Halbuki ucuz paneller üretebilsek, yerel olarak kurabileceğimiz istasyonlarla enerji gereksiniminin büyük bir kısmını karşılarız.

Atıklarımız, enerji demektir. Bugün atıklarımızdan ne kadar enerji üretiliyor? Çok çok az! Bunu artırabiliriz. Ama devlet bunu yapacak girişimcinin önünü açmalı. Engel olmamalı. Ayrıca, bakın biz fazla patates üretimimizi (yanlış tarım yüzünden toprakları hasta ettiğimiz için artık fazlasını değil yeterini bile yapamaz olduk!) yakıyoruz/yakıyorduk ya da gübre yapıyorduk. Halbuki, biyoetanol üretebilirdik/hala üretebiliriz. Sadece 4-5 şeker fabrikamızda bu olanak var ama şeker pancarı yetiştirilmesi sınırlı olduğu için bu olanak genişletilemiyor. Zaten genişletilse ne olur ki, yasaların değişmesi gerekiyor. Siz, mevcut yasalara göre en fazla benzine %2 etanol koyabiliyorsunuz. Halbuki bu oran AB'de yüzde 5 ve bu yıl %10'a çıkartılıyor. Mevcut arabalar %30'a kadar rahatlıkla etanol ile çalışabilir. Brezilya'da arabaların %80'i, %85 Etanol +%15 benzin ile çalışıyor. E orası Brezilya şeker kamışı çok diyebilirsiniz. Biz de yetişmiyor mu peki? Yetişiyor tabii ki. Ayrıca, şeker fabrikaları kurulurken, şeker kamışı yerine şeker pancarı tercih edildi. Neden? Türk çiftçisine ailece daha fazla iş çıksın diye. Halbuki şeker kamışı daha az emek yoğun bir ürün. Bir defa ektiniz mi yıllarca hasat edebiliyorsunuz. Ama şeker kamışı uygun görülmedi. Birileri görmedi. Bunu geçelim. Şimdi şeker kamışı ekebiliriz, tatlı patates yetiştirebiliriz. Milyonlarca hektar, devlet arazisi duruyor. Buralarda organik tarım yaparak şeker içeren ürünler üretip, sadece yakıtta değerlendirebiliriz.

Rüzgar, güneş, biyoetanol, biyodizel, karışım yakıtlar, atıklardan üretilen enerji ve enerji tasarrufuyla, enerji sorununda epey yol alabileceğimizi sanıyorum. Bunları yapmadan, HES'ler, çevreci olmayan çözümlere gitmek bana doğru gelmiyor.

MeyveliTepe 07-03-2011 14:07

Alıntı:

Güneş enerjisi ve Rüzgar enerjisi yeterli gelemiyor. O zaman, buyursun enerji ihtiyacını karşı çıkanlar çözsünler.

Gerçekçi olalım. Bize bütün enerjiler lazım. Sadece karşı çıkarak sorunlar çözülemez.
Güneş enerjisi ve rüzgar enerjisinin ihtiyaca yetmemesi, en azından önümüzdeki zaman dilimi içinde yetmemesi için bir sebep yok.

Enerjiyi tasarruflu kullanmadıkça, bireysel ve toplumsal politikalar, kanunlar, yönetmelikler oluşturup bunları uygulamadıkça bu savurganlığa hiç bir enerji kaynağı yetmez. Her mahalleye bir nükleer santral bile kursak çözüm olmayacaktır. #156 ve #160 nolu mesajlarda söz ettim. Gelecek özellikle güneş olmak üzere, güneş ve rüzgar enerjisinde. Gelişmiş ülkeler de buna yatırım yapıyorlar, nükleere değil.

Devletin rolü çok büyük. Teşvikler, teknoloji yatırımları vb. pek çok şeyle hem ekonomiye, hem topluma yön verebilir. Son yıllarda bizde de bir kaç kanun çıktı ama uygulaması yok. Başta kamuda harcanan enerji olmak üzere, bireylere kadar varan çok çeşitli tasarrufu ve enerjinin verimli kullanılmasını teşvik eden uygulamalar yapılabilir. Enerji zengini ülkeler bunu yıllardır yapıyor, her geçen gün de yeni teşvikler devreye alıyorlar.

memet 07-03-2011 15:30

"Gerçekçi olalım. Bize bütün enerjiler lazım. Sadece karşı çıkarak sorunlar çözülemez."
Bütünüyle hatalı bir bakış açısı. Kar maksimilazasyonu için global bir siyasetin ürünüdür bu görüş. Bize son derece tehlikel atıkları olan bir enerji üretimi hiç bir şekilde lazım değil. Temiz değil ucuz değil. Sadece santrali satanların kar elde dedeceği bir enerji üretimi.
Petrolden daha dışa bağımlı, atıkları ne olacağı belirsiz birtehlikeli üretim biçimi. Hiç bir biçimde ihtiyacımız yok.

kazanlik 07-03-2011 15:36

yenilenebiliri enerji kaynaklarindan elde edilen enerjiyi tesvik icin devletler firmalara cok buyuk paralar verir. cunku bu paralari diger tuketicilerden yesil enerji adi altinda tuketicilerden alirlar. %7 civarinda. sonucta devlet 100lira tesvik verip 1000lira yesil enerji parasi topluyor,,


ruzgar ve gunes enerji sistemleri yeterince verimli degil,,
kurulan gunes enerji ve ruzgar enerji sistemleri emin olun kimse cebinden para verip kurmuyor.tesvik adi altinda devletin yani sizin paranizla kuruluyor,, devlet elektrigin mWh basina 1 birim paraya satarken gunes enerjisini 8 birim paraya tesvik amacli satin aliyor,,

yani cepten yiyorsunuz,,

yenilenebilir enerji kaynaklari tesisi kuran firmalar kendileri icin tesis kurmazlar,, en azindan ben gormedim,,

cevre acisindan baktiginizda tamam, haklisiniz,, gunes ,ruzgar v.s.

tesvik icin bu kadar para vermektense enerji tasarruflu cihazlarin vergilerini dusse,, eski cihazlari hurdaya cikarmak icin tesvik verse, cok daha akillica olur,,

Ayrica yesil enerjiyi en cok tesvik eden ulkeler bu isin teknolojisini en cok satan devletler,,

Bu ayrintilari eklemek istedim,, onumuzdeki yuzyil yesil enerji olmayacak,, yesil tasarruf yontemleri empoze edilmeli,,

memet 07-03-2011 16:23

Aslında temel yanılgı endüstriyel üretimin zorunlu olduğu biçiminde. Bu da zaten global kar elde edenlerin halka yutturdukları bir afyon. Ne daha çok enerjiye ihtiyacımız var. Ne daha çok arabaya ihtiyacımız var. Ne de daha çok kar elde etmeleri için dah çok tüketim yapmaya ihtiyacımız var.
Hele birileri kar eldeedecek diye düpedüz tehlikeli atık üreten işletmelere hiç ihtyacımız yok. Silahlanma için boşa harcanan parayla da pek çok sorunu kolayca çözülebilir sözgelimi. İnanılmaz paralar ödenerek hiç bir savaşta kullanılmadan eskiyen uçaklara da ihtiyacımız yok. O uçakların kullanılacağı varsayılan savaşlara da ihtiyacımız yok.

Dogasever 07-03-2011 16:24

Sn Kazanlık siz hangi ülkede yaşıyorsunuz?

Dogasever 07-03-2011 16:28

Alıntı:

O uçakların kullanılacağı varsayılan savaşlara da ihtiyacımız yok.
Sn Memet
Temel sorun burada zaten. Bu sözünüzün altına herkes imza atacaktır. Bir insanın temel gereksinimlerini sağlamak için gerekli enerji miktarı çok azdır zaten. Ama yeni teknoloji ve albenili ürünlerle bu ihtiyaç sürekli artırılmakta.

Dogasever 07-03-2011 16:41

Biz yenilenebilir enerjiyi tartışaduralım. Bu arada, büyük yatırımcılarımız termik santral için düğmeye bastılar bile:

Oğul Unakıtan'ın santralına vize05/03/2011 10:45
Tarım Bakanlığı tarafından geçen hafta yayımlanan yönetmelik ile eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlunun ortağı olduğu A.B. Gıda Sanayii Ticaret AŞ'nin Bandırma'ya bağlı Dutliman Köyü merasında kurmak istediği 150 MW gücündeki ithal kömürle çalışacak konvansiyonel termik santralın önü açıldı.
ANKARA - Radikal gazetesine konuşan Abdullah Unakıtan, “Şu an EPDK’ya lisans başvurumuz duruyor. Geri adım atmamıştık. İlk olarak 135 megavat ile başlayacağız. İzinler tamamlanırsa, kurulu gücünü yükselteceğiz” dedi.

Yabancı ortak arıyoruz
Santral yatırımı yapmak için yabancı ortak arayışında olduklarını dile getiren Unakıtan, “Eğer yabancı yatırımcı olursa yatırımımızı da arttırabiliriz. Finansman sıkıntısı var. ÇED raporu alamamıştık” diye konuştu. Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikte, “EPDK’nın talebi üzerine, 20 Şubat 2001 tarihli ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu, 18 Nisan 2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu ve 4 Aralık 2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu hükümlerine göre, petrol iletim faaliyetleri ile elektrik ve doğalgaz piyasası faaliyetleri için gerekli mera, yaylak ve kışlakların zorunlu hallerde, ilgili müdürlük veya genel müdürlükten yatırım projesi, gerekçeli rapor, lisans, talep edilen alanın 1/5000 ölçekli harita üzerine işlenmiş vaziyet planı, ÇED raporu gerektiren yatırımlar için ÇED raporu, komisyonca istenecek diğer bilgi ve belgelerle tahsis amacı değişikliği yapılabilir” denilmişti.

Dogasever 07-03-2011 17:40

TÜRKİYE'DE ELEKTRİK ÜRETİMİNDE KAYNAKLARIN PAYI

Kaynak Üretim payı (yüzde)

Doğalgaz 45

Hidroelektrik 22,9

Linyit 19,2

İthal kömür 6,7

Fuel oil 2,4

Rüzgar 1,3

Jeotermal 0,3

Diğer 2,2

Kaynak: EÜAŞ (2010 Eylül)


AVRUPA'DAKİ DURUM:

Eurostat tarafından açıklanan verilere göre 2008 yılında AB27’deki brüt enerji tüketimimin %10,3’ü yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji oldu. Bu oran 2006 yılında %8,8, 2007 yılında ise %9,7 olarak gerçekleşmişti. 2009 yılında yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji konusundaki Yönetmelik bütün üye ülkeler için müstakil hedefler koyarak, AB’nin 2020 yılına gelindiğinde toplam enerji tüketiminin %20’sini yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjiden gerçekleştirmesini hedefliyor.
2006 yılından 2008 yılına kadar bütün üye ülkeler toplam tüketimlerinde yenilenebilir enerjinin oranını artırmayı başardılar. Üye ülkeler arasında bu oranda en önemli artışlar Avusturya (%24,8’den %28,5’e), Estonya (%16,1’den %19,1’e), Romanya (%17,5’ten %20,4’e), Portekiz (%20,5’ten %23,2’ye) ve Slovakya’da (%6,2’den %8,4’e) yaşandı.
2008 yılı için ise toplam tüketimde yenilenebilir enerji oranının en yüksek olduğu ülkeler İsveç (%44,4), Finlandiya (%30,5), Letonya (%29,9), Avusturya (%28,5) ve Portekiz (%23,2) iken, en düşük olduğu ülkeler Malta (%0,2), Lüksemburg (%2,1), İngiltere (%2,2), Hollanda (%3,2) ve Belçika (%3,3) oldu.

TEŞVİKLERDEKİ DURUM:

Enerji Bakanlığı, 50 milyar dolarlık yenilenebilir enerji yatırımlarının rotasını çizecek yenilenebilir enerji kanun taslağına son noktayı koydu. Güneş enerjisine verilen teşvik 10 Euro centte kalırken, hidroelektrik ve rüzgâra 5,5, jeotermale 8, biyokütleye 14 cent teşvik verilecek.


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yaklaşık 50 milyar doları bulması beklenen yenilenebilir enerji yatırımlarının rotasını belirleyecek Yenilenebilir Enerji Kanun Tasarısı'na son noktayı koydu. Bakanlık, yeni çalışmasıyla yerli ve yabancı yatırımcıların dört gözle beklediği "Yenilenebilir Enerji Yasa Tasarısı Taslağı"nı, sektörün de görüşlerini alarak tamamladı. Zaman'ın ulaştığı taslağa göre kilovatsaat başına güneş enerjisine 10 Euro cent, hidroelektrik ve rüzgâra 5,5, jeotermale 8, biyokütleye 14 cent teşvik verilecek. Bakanlığın hedeflerine göre 2020 yılına kadar 19 bin megavat rüzgâr, 13 bin megavat hidrolik ve bin megavat güneş yatırımı yapılması planlanıyor. Yatırım hedefi tutturulduğunda rüzgar için 22 milyar Euro, hidrolik için 15 milyar Euro, güneş için 15 milyar Euro yatırım yapılması gerekecek. Toplam rakam 50 milyar Euro'yu aşıyor.

Yeni yasada en büyük sürpriz güneş enerjisi yatırımcısına geldi. Güneş enerjisi yatırımcıları yeni kanunda 24 Euro/cent teşvik bekliyordu. Ancak kanunda kilovatsaat başına verilecek alım garantisi 10 Euro/centte kaldı. Ayrıca rüzgara ilk taslakta 6,5 Euro cent/kWh teşvikinin de 5,5 cente çekilmesi rüzgar yatırımcıları için sürpriz oldu. 1 Kasım 2007 tarihinden bugüne kadar bekleyen rüzgâr yatırımcılarına verilen teşvik oranı ise değişmedi. Yatırımcıların en az 7 Euro/cent alım garantisi istedikleri rüzgâr enerjisi için verilen teşvik oranı geçmişte olduğu gibi 5,5 Euro/centte kaldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, konuyla ilgili daha önce yaptığı açıklamada, verdikleri teşviklerin yatırımlar için yeterli olacağını ifade ediyor. Bazı şirketler güneş için 24 Euro/cent teşvik isterken Enerji Bakanı Yıldız'ın bu konudaki görüşü şöyle: "Güneş için vereceğimiz teşvik, yatırımcıya mı, teknoloji tedarik edene mi yoksa vatandaşa mı gidecek buna bakmalıyız. Alım garantisi fiyatını buna bakarak değerlendirdik. Baktığımız zaman ülkemizde Avrupa'da güneşten elektrik üretilen birçok yerden daha verimli güneş var. Bunları dikkate almalıyız. Ancak vereceğimiz teşvik vatandaşa gidecek mi? Kanunda öngördüğümüz 12 dolar cent teşviğin yeterli olduğunu düşünüyoruz. Bu makul rakamı birileri düşük görse de bu gerçekleşebilir rakamdır."


Almanya 800 saatlik güneş için 28 euro/cent teşvik veriyor.
Türkiye, rüzgarda 1000 megawat’lık yatırımı ile övünürken rüzgar kalitesi Türkiye’den daha düşük olan İspanya 20 bin megawat’lık rüzgar enerjisini hayata geçirmiştir. Yunanistan rüzgar yatırımcısına 9 euro/cent ve 20 yıl alım garantisi vermektedir. Her konuda AB’yi örnek gösterenler neden bu fiyatları dikkate almazlar?

KAYNAKLAR:

http://www.guneshaber.net/haber/699-...ciyi-uzdu.html

http://www.zaman.com.tr/haber.do?hab...leri-aciklandi

Dogasever 07-03-2011 18:32

Yukardaki mesajlarımdan görüleceği gibi:Yenilenebilir enerjinin en yüksek oranda kullanımda olduğu ülkelere bir bakınız:
İsveç (%44,4), Finlandiya (%30,5), Letonya (%29,9), Avusturya (%28,5)

Bu ülkelerde herhalde yıllık güneş saat miktarı Türkiyeden fazla değildir.

Türkiye'nin yurdışından güneş enerjisi sistemleri satın almasını yurtdışına sermaye aktarımı anlamına geleceğini söyleyen Sn Enerji Bakanıyla aynı görüşteyim. Ancak Türkiye bugünden tezi yok kendi ulusal güneş enerjisi sanayini geliştirmelidir. Bu bir zorunluluktur. Peki bu konuda ne yapılıyor? Türkiye'nin hangi üniversitesinde ya da hangi araştırma kurumunda hangi tür PV güneş panelleri üzerine araştırma yapılıyor? Bugün güneş enerjisi panelleri tek kristal olmak zorunda değil. Çok kristal yapılı ince filmlerden oluşan paneller de var. Bunların maliyetleri düşük. Bunlar arşatırılıyor mu?

Türkiye tüm enerjisini rahatlıkla yenilenebilir kaynaklardan sağlayabilir.

Nariel 07-03-2011 19:18

Tübitak Enerji Enstitüsü'nün kendi sayfasında tanıttığı projeler:

http://www.mam.gov.tr/ee/index.html


İTÜ Enerji Enstitüsü'nün araştırma grupları ve yürüttüğü projeleri de burada bulabilirsiniz:

http://www.energy.itu.edu.tr/

Dogasever 07-03-2011 19:42

Sn Nariel

Verdiğiniz birinci link TUBITAK'ın web sitesi. güneş panellerine ilişkin bir çalışma bir de paneller için boya çalışması var. Her ikisi de maalesef tozlu raflara kaldırılacak cşnsten çalışmalar. Aşağıya birini kopyaladım:

EE - PROJELER


Fotovoltaik Modül Üretim Hattı Oluşturulması
Aralık 2007- Aralık 2008

--------------------------------------------------------------------------------

Proje kapsamında PV modül üretimlerinde kullanılan mevcut teknolojiler incelenmiş, farklı teknolojilerde üretim ve ölçümlerle birlikte, kalite kontrol safhalarında kullanılan yaklaşımlar için gerekli makine teçhizat ve insan kaynaklarının üretim kapasitesi ile ilişkilendirilerek karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmesi ve raporlanması yapılmıştır. Projede:

•Kurulu sistemler ve bu sistemleri üreten tedarikçi ve/veya alt tedarikçilerin, üreticilerin sistemleri incelenmiştir.
•Proje ölçeğinin belirlenmesi ve detaylandırılması işi gerçekleştirilmiştir
•Sistem bileşenleri ve alt bileşenleri kapasite ölçüsünde belirlenmiştir.
•Üretim tesisi ve pilot ürünler incelenmiştir.
•Projede elde edilen bilgi ve araştırma çıktıları
derlenerek sonuç raporu oluşturulmuştur.


Yani bu projede ne yapılmış şimdi: Mevcut sistemleri anlamaya çalışmışlar. Anladıklarını da, rapor haline getirip ciltleyip başucu dolabına koymuşlardır herhalde. Bu ülke insanları bilimsel arşatırma deyince artık somut şeyler görmek istiyor. Hani ürettiniz mi? panel nerede? Bu penellerle kaç güneş santrali kurdunuz? Hayır biz daha anlamaya çalışıyoruz. Adamlar ince film teknolojisine geçtiler. Biz daha tek kristallinin konfigürasyonunu çözmeye çalışıyoruz. Çözün bakalım. Bakın İspanya güneş enerjisini konsatre eden sistemler kurdu. Siteyi inceleyin görürsünüz: biz de onları dinliyoruz. Arkadaşlar, güneş bizde, malzemeler bizde, tüm metallerin hammaddeleri var. Yani, yumurta, un, su, şeker var, kap var kacak var, fırın var; mutfak da var ama aşçı nerede, plan nerede?

Türk insanı artık konuşmacı paneli, seminer, rapor, makale görmek istemiyor. İCRAAT görmek istiyor. Gerisi boş. Gerçek bilimadamlarının çalışmaları dışında, bu çalışmaların çoğu maalesef makale yazma ya da gösteri yapma amaçlı. Var mı var türünden işler. Keşke yanılsam.

Dogasever 07-03-2011 22:24

İTÜ Enerji Enstitüsü'nün araştırma grupları ve yürüttüğü projeler içinde de, güneş enerjisi panellerinin Türkiyede üretilmesi için hiçbir proje yok. Aslında ben linkte hiç doğru düzgün proje bulamadım. Linkteki projelere bakabilirsiniz. Eğer ben yanılıyorsam ve varsa, lütfen ilgili üniversite ve araştırma kurumlarından buraya yazarak açıklama yapabilirler. Bizler de son derece memnun oluruz.
http://www.energy.itu.edu.tr/

Anlaşılan o ki ne Tübitak ne de benim de mezun olduğum Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden ITÜ enerji enstitüsü, yurdumuzda en çok bulunan ve bedava olan güneş için ucuz yerli panel üretilmesini ne bugün ne de gelecek için proje programlarına almamışlar. Başka üniverstilerde varsa lütfen bana bildiriniz. Buradan bu konuyu takibe devam edeceğim. Kendi güneş enerjisi PV panelini kendin yapmazsan, bu teknoloji çok pahalıya gelir ve zaten SAyın Enrji Bakanı da, bu enerjiyi desteklemediklerini sadece 10 Euro cent teşvik vererek belirtmiş yukarda. Alman hükümeti kendi yatırımcısına 28 Euro cent veriyor.

kazanlik 08-03-2011 08:19

ben Bulgaristan`da yasiyorum,, Otomasyon muhendisiyim,, su andada 1000kw`lik co-gen jenerator teklifi inceliyorum,,

kisaca mesele dogayi korumak v.s. degil,, mesele PARA,,

Kesinlikle Turkiye`nin para politikalarini destekliyorum,, sadece tasarruflu urunlerde siddetli tesvikler verilmesini bekliyorum,,

Burda ve saydiginiz ulkelerde tesvik verilmesinin sebebi zaten teknolojileri satmalari,, ayrica tesvik paralari butun kullanicilardan yesil enerji adi altinda vatandasa fatura ediliyor, ev faturasinda bile %7 yesil enerji parasi oduyorsunuz,,

bence mevcut durumda yenilenebilir enerji `ekmek yoksa pasta yesinler ``gibi,, su anki teknoloji ile lux.

bilinen yontemlerle yatirimlar kendini 5- 10 yilda amorti ederken yenilenebilir enerji eger tesvik verilmez ise ancak 50 yilda amorti eder sanirim,,

Daha onceki yorumada sonuna kadar katiliyorum,, daha fazla enerji uretmeye ihtiyacimiz yok,, daha fazla tasarrufa ihtiyacimiz var.. Klima parasina radyatorlu elektrik sobasi alan insanlar var. hala tungusten lamba kullanan evler var, 150hp ve uzeri araba motorlari var,

oncelik bunlarda olmali.

Yenilenebilir enerji icin AR-ge tesviklere evet, ama yatirimlar icin butun para bizim cebimizden cikacak,,Bugun bir evin ihtiyacini karsilayacak gunes ve ruzgar enerjili sistemlerin maaliyetini biliyor musunuz? kendi evinize bile kurmadiginiz sistemlerle bir sehri besleyecek sistemlere destek beklemek yanlis,, emin olun, ayni para tasarruf yontemlerine harcansa , mesela elektrikli radyatorler hurdaya cikarilip klima dagitilsa dogaya daha fazla katkida bulunursunuz,,

memoxenerji 08-03-2011 22:43

1 Eklenti(ler)
ben 176. mesajda adı geçen ülkelerle ilgili bir tablo eklemek istiyorum,
türkiye nin (diğer ülkelerdeki gelişmişliğide işin içine katarak ki ortalama milli gelirleri kişi başı 30 000 $ )daha fazla enerjiye ihtiyacı varmı-yokmu siz karar verin !

bu arada bu ülkelerin ikisinde nükleer enerjide mevcut.....

memet 09-03-2011 06:53

İstatistik şöyle tanımlanır, sayıları itina ile toplayın sonra da istediğiniz gibi çarpıtın. Burada gördüğümüz bir çizelgedir. Nükleer enerjinin temiz olduğuna dair ise hiç bir veri içermiyor.

Buradan çıkaracağımz sonuç, ABD'nin Irak işgalini haklı çıkarmaya kadar gidebilir. Ülkesinin enerji açığını kapamak için petrolü çalışıyor ki "haklılar".
İstatistikle başladım. Çok kullanılan sivrisinek örenği ile nükleer kirliliğe bağlantı kurayım.

Odada yüz sivrisinek var. Siz bunun 99 tanesini öldürdünüz. Başarınız %99dur, bu durumda. Mükemmel olarak kabul edilir.

Fakat geri kalan bir sivrisineğin sizi sokacağı ihtimali %100 dür. Başarınızın hiç bir anlamı yok.

Tek bir nükleer kazanın İsveçten Türkiye'ye kadar nükleer kirlilik yarattığını bunun etkilerinin de yıllardır sürmeye devam ettiğini, sizin de bu kirlenmiş bölgede yaşadığınızı tekrar hatırlatayım. Şu an bile nükleer radrasyonun etkisi altında yaşamaya devam ediyorsunuz orada.

Tablolar ve analizler. Global kar elde etmekten başka hiç bir şeyi düşünmeyen sermaye gruplarını haklı çıkarma çabalarıdır.
Irakta iki milyon insan da aynı nedenle öldü. Daha fazla enerji ihtiyacı.

memoxenerji 09-03-2011 10:57

yani artık pes diyorum...

''İstatistik şöyle tanımlanır, sayıları itina ile toplayın sonra da istediğiniz gibi çarpıtın. Burada gördüğümüz bir çizelgedir. Nükleer enerjinin temiz olduğuna dair ise hiç bir veri içermiyor.''

derken kendi savunduğunuz tezlerinde çeşitli istatistikler doğrultusunda düzenlendiğini düşünürsek sizin ifadeleriniz de tamamen askıda kalmıyor mu?

nükleer enerjinin en büyük şanssızlığı insanların onu ilk olarak bomba formunda tanımasından ve bunun etkisi ile insan yaşamına (-) imajla girmesinden ibarettir.

benim gördüğüm odurki nükleer enerjinin kirliliğinden ziyade büyük ölçüde riski vardır.

ne yazıkki riskler tecrübelerle ortadan kaldırılır.

ikide bir ortaya sunulan çernobil örneği bir kaza değil boşvermişlik,cinayettir.buradanda yeni üniteler için bir sürü ders çıkarılmıştır.

yine ikide bir ortaya atılan nükleer atıklar ne olacak sorusunu acaba neden kimse ''yahu arkadaş bunlara çöp diyorlar ama kötü de olsa ...... yıl etrafına etki ediyor acaba üzerinde çalışılsa bu atık enerjiyide olumlu hale getirebilirmiyiz '' düşüncesini edinmiyor.

250 yıl evvel arazisinden siyah,kötü kokulu katran çıktığı için elden cıkartmaya çalışan insan oğlu bu gün aynı arazi için bir birbirlerini kesiyor.

çünkü o günün imkanlarıyla işlenemeyen katran 100 yıl sonra vazgeçilmez petrol olarak karşımıza çıkıyor...

olmaz olmaz deyil,nasıl olur diyelim...

memet 09-03-2011 19:32

Pes etmeniz iyi bir durum tabi. İstatistikler sadece kimin ne amaçla düzenlediğine göre anlam taşır. Mesleki eğitimim dahilindedir.
Nükleer kazanın istatistiğe ihtiyaç duyulmadan yaşadığınız kenti etkilediğini bilebilirsiniz.

Nükleer atıkların bomba ile ilgisi yok/var. İnsanların başına ne getirdiğine dair iyi bir örnek. Tıpkı Ukrayna'da şu an yaşanmakta olanların aynıları gibi.

Temiz diye önce bize içirilen sonra da toprağa gömülen çayların yol geçeceği için kazıldığı yeri biliyor musunuz? Üstüne atılan mıcır çaydan daha yüksek oranda radyoaktift çıktı . Bunun çevreye yayılp yayılmadığı kontrol edilmeden üstü örtüldü.

Ermenistan santralinde sızıntı olup olmadığını bugüne kadar kimseden öğrenemedik. Bu sizce önemsiz bir durum mu?
Sizde yaşadığınız şehirde kanser vakalarında artışa dair bir istatistik çıkarabilirsiniz bu arada.
Çernobili böyle ucuza getirmeyeye çalışmanızda bir yarar yok önceden söylediğiniz şarhoş yaptı savı da doğru değil de , ondan sorna iki büyük kaza daha oldu. Biri Amerika'da Biri Japonya'da oldu bu kazaların. Sonuçlar açıklanmadığı için sadece kaza olduğunu bilebiliyoruz. Çernobilin hemen arkasından durumun açıklanmasını halk güvenliği bakımından uygun olmayacağı açıklandı bunun yerine.
Zaten bir kaza da yeterliydi. Bir sarhoşun eli kaydı diye milyonlarca insan etkileniyorsa, olmaması gereken bir yer orası.

Atıklar çöp değil, atık işlenmiyor bir yerlere terkediliyor. Okyanusa atıldı yıllarca. Sonuçları hakkında en ufak bir fikrimiz bile yok. Bir yerlere gömülüyor. Ne olacağına dair fikrimiz yok. Ne kadar güvenli olduğunu kimse garanti edemiyor.

Güvenli çalışırken etrafında kanser olaylarını arttığına dair çalışmayı görmezden gelmenizi bu savlarınız çerçevesinde makul kabul ediyorum..

Bu teknolojiye kesinlikle ihtiyacımız yok. KArlarını makisimalize etmeye çalışan global sermayenin halka yedirmeye çalıştığı bayat bir yemek bu.
Hiç bir biçimde bu tüketilen enerjiye ihritiyacımız yok, Bu kadar araba da gerekli değil. Bu kadar lambaya gerkesinimimiz yok.

memoxenerji 09-03-2011 23:01

1 Eklenti(ler)
yanlış anlamışsınız.

ben,ısrarla,yakın gelecekte global düzeyde yaşanacak enerji krizinin nasıl olurda görmezden gelinebildiğine,pes dedim.

yukarıdaki tablonun altında küçük yazılarla kaynak veriliyor(dünya bankası dünya kalkınma verileri)diye.

ısrarla karşı çıkarken niçin nükleere alternatif göstermiyorsunuz?

''bu kadar enerjiye ihtiyacımız yok''ne demek ?

Nükleer Enerjinin Dünyadaki Durumu



İşletmede olan santrallerin sayısı: 442 adet

İşletmede olan santrallerin net gücü: 356.746 MW(e)

Üretilen enerji: 2544 TWsaat

Nükleer enerjinin toplam enerjiye oranı: %16

İnşa halindeki santrallerin sayısı: 35 adet

İnşa halindeki santrallerin net gücü: 27.743 MW(e),

İşletme deneyimi:10586 reaktör-yıl [9]

Bazı Ülkelerin Elektrik Üretiminde Nükleer Enerjinin Payı



Fransa: %77, Belçika: %58, Slovak Cumhuriyeti: %53, Ukrayna: %46, İsveç: %44, Macaristan: %39, G. Kore: %39, İsviçre: %36, Japonya: %34, Almanya: %31, Finlandiya: %31, İspanya: %27, İngiltere: %23, ABD: %20, Çek Cumhuriyeti: %20, Rusya Federasyonu: %15, Kanada: %13, Arjantin: %8, Güney Afrika Cumhuriyeti: %7, Hindistan: %4.[10]

Dünya, Nükleer Enerjiden Vazgeçiyor Mu?



Ülkeler, enerji politikalarını belirlerken enerji kaynakları, dışa bağımlılıkları, coğrafi durumları, nüfus artış hızı, finansman durumu, enerji kaynaklarında çeşitlilik gibi değişkenleri dikkate almaktadırlar. Bu nedenle her ülkenin kendine özgü bir enerji politikası olmalıdır. Konuya bu çerçeveden bakıldığında, dünyada nükleer enerjiden vazgeçildiğini söylemek son derece yanıltıcı olur.

aşağıda size bir tablo daha veriyorum....
bu tabloda amerika ve japonyayı kıyaslama yapılabilmesi için verdim !
bu iki ülke hariç diğerlerinin toplam nufusu 3.4 milyar !bu insanların bügünki enerji ihtiyaçları japonyanın 1\2.5,amerika nın 1\5 kadar.

amerika ve japonya gelişmiş bu ülkelerde gelişmekte olduğuna göre bu enerji ihtiyacı nasıl karşılanacak bana söylermisiniz ?

memet 10-03-2011 06:08

Sorununuz da tam olarak işte burada. İkinci dünya savaşına neden olan krizi inceleyin. Korkunç bir işsizlik ABD'Yi yakıyordu. Sanayi tamamen durmuştu.
Sonra savaş başladı. Ekonomi bir anda canlandı. Savaşın başlamasından başka ekonomiyi etkileyecek hiç bir faktör değişmemişti. Buna rağmen çok kısa süre içinde inanılmaz bir sanayi patlaması yaşandı.
Sözünü ettiğiniz yaklaşan enerji krizi senaryosu da tam olarak bu savaş senaryosunun çeşitlemesi. Gloal karların maksimilizasyonu için çocuklarınızın geleceği radyokatif bir çevrede olacak.

Çiller dönemindeki elektrik kesnitleri oyununu hatırlıyor musunz? Ne büyük bir yalandı.
Bir alternatif gerekli değil. Daha çok enerji tüketiminin gerekeli olmadığı gibi. Savaş sanayini durdurma yönünde fikir üretin, enerji ihtiyacımızın ne kadar azalacağını hayretle görebilirsiniz.


"Dünya, Nükleer Enerjiden Vazgeçiyor Mu?" Evet , batıda böyle bir eğilim var zaten.


İstatistik konusunda okulda ders olarak anlatılan esprili örnekleri işte bu tabloların hiç bir anlamı olmadığını söylemek için vermiştim.
Isı yalıtımı gerkesiz enerji harcamaları gibi konulara yapılacak yatırımlar bir nükler santralden daha ucuz ve temiz.

Çocuklarınız şu a n radyoaktif kirlenme altındaki bir coğrafyada yaşıyorlar. Bu sizin için bir anlam taşımıyor mu?


Bir tablo da Çernobilden sonra gerçekleşen kazalarla ilgili olarak araştırmanız beni ne kadar sevindirir. İstatistik bir analiz yaparız birlikte.

Bu, "temiz" çalışan rektörlerin bile çevresinde kanser olaylarında artışa neden olduğu araştırmayı görmezden gelmeniz. global karların arttırılması için böyle riskler göze alır biçiminde mi? Malum, şirketler çevre sağlığı konusuna planlarında yer vermeyi sevmiyorlar.

memet 10-03-2011 06:19

"bu iki ülke hariç diğerlerinin toplam nufusu 3.4 milyar !"

İstatistiğiizde mi hata var. Dünya nüfusu yedi milyar bu iki ülke nüfusunu çıkarında rakam hafifiçe değişir. altı milyar yediyüz kadar kalır.
Rakamları itinayla toplayın istediğiniz gibi çarpıtın derken okulda öğretilen istatistik tanımı tam da bunu anlatıyordu.

Yine aynı istatistiğe göre, burada enerji ihtiyacınının iki ülke karlarını maksimalize etmek için gerekli olduğu, dünyanın geri kalanının bu kadar enerji tüketmeden gayet de yaşayabildiği ortaya çıkıyor.
Aslında varili 25 dolar olduğunda karlı olan bir varil ham petrol, 70-120 dolar arasında satılıyor. Bu Irak savaşı nedeniyle yükselen fiyattır.
ABD de dünya fiyatlarının çok altında satılır petrol.
Alternatifler başka bir enerji santralinde değil işte tam da burada.
Iraktan çaldığı petrolle başka bir yatırım yapmadan enerji ihtiyacını karşılayan bunun için iki milyon kişinin ölmesini sorun olarak görmeyen bir ülkenin bize sunduğu bayat yemeği anlatıyorsunuz bana.

Time square gece gündüz o kadar aydınaltılmasa da yaşam standartları düşmez.

memoxenerji 10-03-2011 09:37

bakın yine aynı şeyi yapıyorsunuz....

alternatif sunumunuz yok,çünki alternatif yok.

''okulda öğretilen istatistik tanımı tam da bunu anlatıyordu.''ne yazıkki benim bunları görebilme şansım olmadı,belki de bu nedenle daha objektif ve gerçekçiyim....

dünya ekonomisinin büyümesi diye bir kavramdan haberimiz varmı.

'' dünyanın geri kalanının bu kadar enerji tüketmeden gayet de yaşayabildiği ortaya çıkıyor.'' :)

sizin hakkınız olduğu kadar hindistan ın ve çin in ücra köylerinde henüz elektrik enerjisi ile bile tanışmamış insanların da çaçmaşır makinesi ve buzdolabını **** bilgisayarı kullanmaya hakkı yok mu ?

yok sa onlar kullanmıyorsa bende kullanmıyayım mı diyorsunuz ?

MeyveliTepe 10-03-2011 10:31

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi memoxenerji (Mesaj 766096)
bakın yine aynı şeyi yapıyorsunuz....

alternatif sunumunuz yok,çünki alternatif yok.

Neden öyle diyorsunuz? Alternatif tabii ki var.

1. Enerji üretiminde yenilenebilir kaynaklar
2. Enerjinin verimli kullanılması ve gereksiz enerji kullanımının azaltılması

Bu iki maddede yapılan doğru stratejiler problemi çözer. Gelişmiş ülkelerin yapmakta oldukları da bu.

Önceki mesajlarımdan birinde teşviklerden söz etmiştim. Bunlar sadece üretim teşviği değil. Aynı zamanda verimli enerji kullanım teşvikleri.

Şu anda sadece ABD'de bir milyonu aşkın "Energy Star Home" sertifikası almış ev var. Bu evler, tasarım, imalat, kullanım, evde kullanılan her türlü cihaz vb. bakımından verimli enerji kullanım standartlarının içine giren evler. Devlet bu şekilde sertifikalandırılmış evler için bir sürü teşvik veriyor. Enerjiyi daha ucuza alıyorlar, sigortaları ve başka bir takım masrafları indirimli oluyor vs. Başkanları 2035 yılında toplam enerjinin %80'inin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi hedefini koymuş. Tüm yatırımları buna göre şekilleniyor. Bu bir alternatif değil midir?

Kendinize bakın. Para ve emek sarfetmişsiniz rüzgar enerjisi için. Niye? Siz de biliyor ve istiyorsunuz ki, doğal ve yenilenebilir kaynaklardaki enerji değerlendirilmelidir ve uzun vadede gayet yeterli bir potansiyel mevcuttur. Bu potansiyelin kullanılmaması tamamen sistemin ve piyasa ekonomisinin geçmişten gelen motivasyonları sebebiyledir.

Bizim ülkemizde de verimli kullanım teşvikleri vb. olsaydı bana enerjiyi daha ucuza satarlardı. Bizim evi tasarlarken çıkış noktam tamamen "energy star home" standartlarıydı. Büyük ölçüde de yakaladım. Bunu yaparken de çok az ilave masraf yaptım. Çoktan kendini amorti etti. Evin enerji kaybı çok az. İki gün önceki fırtınada elektriklerimiz 12 saat boyunca kesildi. Dışarıda 25 santim kar ve tipi var. Evde hiç bir şey çalışmadı, ama ev soğumadı. Biliyorum ki, daha üç gün enerji olmasa ısı konforu bakımdan hala tölere edebilecektik. En baştaki hesabım da buydu zaten. O zamanlar aklıma gelen bir şeyleri de burada yazmıştım.

Böyle bir mevsim ortamında 3 Ocak - 2 Mart arasındaki iki aylık elektrik faturam vergiler dahil 305 lira. Ayda yüz elli lira yapar. Her türlü enerji kullanımı bunun içinde. Ev ısısı 24 derecede sabit (ki fazla). Bir sürü cihaz fazlasıyla mevcut. buna rağmen iki aylık bedelin 200 liraya kolayca inebilmesi mümkün. Yaptığım şey, iyi düşünülmüş bir izolasyondan ibaret. Bir de sıcak su ve ısıtma için ısı pompası. Bir iki tane dışında aydınlatmalar led değil, ki olabilir. Evde kocaman bir köpek olduğu için her gün ev süprülüyor. Normalde olmaması gereken bir şey. Yani minimuma indireyim diye inat etsem daha epey gidecek yolu var. Üç buzdolabını ikiye ya da bire indirebilirim, bilgisayarların kullanımını gözden geçiririm, vs.vs.

Bu evden önceki çok benzer metrekaredeki yine müstakil bir evde iki aylık enerji masrafı 1100-1200 liraydı. Aradaki farka bakın. Bunu sağlayan sadece enerjiyi kaybetmeme çabası.

Bunlar atla deve şeyler de değil. Biraz bilgi, biraz bilinçlendirme, politikalar ve uygulamalarından ibaret. Onlarca tv kanalı bütün gün ipe sapa gelmez bağırış çığırış kadın programı yapacağına (ki gereksiz enerji de sarfetmiş oluyorlar) biraz da bunları anlatsa, sadece onunla bile enerji kullanımı daha verimli hale gelir.

fskandemir 10-03-2011 10:40

Evlerde tasarruf konusunda çok fazla bilgi verebiliyoruz hatta kullanıyoruz.Ancak sanayi tesislerinde ne yazık ki tasarruf tedbirleri yeterli gelmemektedir, hala çok yoğun bir enerji talebi vardır. Acaba bu konuda neler yapabiliriz ?

kazanlik 10-03-2011 11:04

her zaman ve en once , en buyuk tasarruf isi izolasyonudur,,
isi izolasyonu buyuk baliktir, buyuk lokmadir, en onemlidir, en pahalidir, en kisa geri odemeli yontemdir,,

en kolay ve ucuz yontem enerji tasarruflu ampullere gecmektir,

A+ sinifi urunler biraz daha karisik,, isin icine konfor girdigi icin ve bunun maddi karsiligi olmadigi icin her yone cekilebilir,

tasarruflu urunlerin kullanimina tesvik ,,EVET

MeyveliTepe 10-03-2011 11:54

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kazanlik (Mesaj 766123)
her zaman ve en once , en buyuk tasarruf isi izolasyonudur,,
isi izolasyonu buyuk baliktir, buyuk lokmadir, en onemlidir, en pahalidir, en kisa geri odemeli yontemdir,,

Burada bir noktayı biraz düzeltmek isterim. Isı izolasyonu baştan düşünülmemişse pahalıdır ve gerçek anlamda bir izolasyonu sonradan yapmak da pek mümkün değildir.

Ancak, işin en başında düşünülür ve bina buna göre yapılırsa çok ucuzdur ve neredeyse tam bir izolasyon yapılabilir. Bu anlamda, evet en büyük balıktır ve ek harcamanın geri dönüşü 5-6 ayda sağlanır.

ligustrum 10-03-2011 12:45

Kontrolsüz şehirleşme enerji kullanmayı
kat kat artırma anlayışına dönüşmüş durumda.
Toplu taşıma yetersiz.
Kişiler işe gitmek-yetişmek için özel araç alıyorlar.
Sadece bu ulaşım zorluğundan alınan özel araç trafik sıkışıklığı,
park yeri vs. gibi bir sürü başka problemleri de doğuruyor.
Bisikletle ulaşım yaşan tarzına süratle geçilmelidir.

kazanlik 10-03-2011 13:24

Sn.Meyvelitepe , cok haklisiniz,, en basinda dusunulurse en dogru karar verilmis olur,, ama izolasyon olmayan ev sahiplerini korkutmamali,, ben 10 katli binanin sadece 8. kattaki kendi dairesini distan izole eden kisileri gordum,, termal kamera ile goruntulerini cektim,, cok basarili sonuclar gozle goruluyordu.

keske izole edilmis evler icin tesvikler ve yaptirimlar arttirilsa,, yeni binalara izolasyonsuz ruhsat verilmese mesela, sonradan yaptiranlara vergi indirimleri , malzemelerde k.d.v indirimi v.s.

Yinede asil konudan uzaklasmamali,, konumuz nukleer enerji,, enerji ihtiyaci gun gectikce artiyor, Nukleer enerji mutlaka olmali,, Bulgaristanda bile birkactane var,, hatta Turkiye`ye elektrik bile satiyorlardi. Burada bunca yildir guvenli calistirilabiliyorsa Turkiye`de hayli hayli calistirilir,, rahat olun

MeyveliTepe 10-03-2011 14:19

Alıntı:

Yinede asil konudan uzaklasmamali,, konumuz nukleer enerji,, enerji ihtiyaci gun gectikce artiyor, Nukleer enerji mutlaka olmali,, Bulgaristanda bile birkactane var,, hatta Turkiye`ye elektrik bile satiyorlardi. Burada bunca yildir guvenli calistirilabiliyorsa Turkiye`de hayli hayli calistirilir,, rahat olun
Maalesef, vaktiyle çernobilde bu söylediğinizin aynını söyleyenlerden şimdi kimse hesap bile soramıyor, çünkü onlar da öldüler, dahası yüzbinlerce ölen ve hala ölmekte olan başka insanlarla beraber. Bu o kadar temel ve ahlaki bir konu ki, kimsenin kimseye "rahat olun" diyebilecek lüksü olamaz, böyle bir sorumluluğu alamaz. Yetkisi sebebiyle sorumluluğu aldım yapıyorum diyen de, insanlığa, doğaya ve gezegene karşı geri dönüşü olmayan bir suç işlemiş olur.

kazanlik 10-03-2011 15:13

haklisiniz,,
ancak risk var diye nukleer enerjiden kacarsaniz geri kalirsiniz,, ayrica nukleer enerjiden daha tehlikeli noktalar var. sigara gibi, alkol gibi ,trafik gibi, cevre ve insan sagligini korumak icin riske girmek istemiyorsaniz insanlarin yasam kosullarini ve hayat tarzini buharli makinalarin icad edildigi gunden bir gun oncesine getirmeniz gerekir,,

Bence Nukleer enerjiye karsi cikmak, engellemeye calismak, alternativ aramak gereksiz,, cunku alternativi maalesef yok, keske risk tasimayan yontem olsaydi,

Gunes ve ruzgar enerjisinden yakin gelecekte fayda yok,, yakin gelecektede petrol kaynakli yakitlar bitecegine gore nukleerden baska alternatif yok,,

biliyorsunuz bir ucak kazasinda 200-300 insan oluyor ve kurtulma sansida yok. ama sirf cok insan oluyor diye ucak seyehatlari yasaklanmiyor,, aksine en guvenli ulasim hava yolu,, en hizli, en modern, ne kadar cevreci bilmiyorum,,


bence nukleere karsi cikmak, ucak seyehatlerine karsi cikmakla ayni sey,,

ikinci dunya savasi ABD nin zaferini garantileyen faktor dunyanin ilk nukleer deniz altini yapmalariydi. bu denizalti hala calisiyor, 1 kilo uranyumla dunyayi 70 kez dolasiyor, en son yakit ikmali 20 sene once yapilmis,,

hic bir devlet, hicbir insanin hayati tehlikeye girecek diye nukleerden vazgecmez, ne Turkiye, nede baska bir ulke,,

Oğuz Karsan 10-03-2011 16:15

Merhaba.

Kimse kimseye kızmasın. Herkes ülkesini seviyor. Herkes ülkesini korumak istiyor. Ne var ki enerji ihtiyacımız günden güne artrıyor. Karşılayacak enerji kaynağımız ise malesef yok. Yeterli değil.

Ne yapmamız gerektiğine ise yetkililer karar verecek. Biz istesek de istemesek de. Boşuna birbirimizi yıpratmayalım.

Saygılar

engraulis 10-03-2011 16:48

Nükleer enerjiye karşı çıkmak evin birinde LPG tüpü patladığı için evlerde tüp kullanımına karşı çıkmaya benzer. Nükleer santrallerin etrafında kanser vakalarının artması diye bir durum sözkonusu değildir. Bunlar sadece karalamadan ibarettir. Nükleer enerji risklidir. Ama çalıştığı süre içinde çevreyi kirletmez. Yeni yapılmış bir santralin güvenlik önlemlerini görseniz bu riskin ne kadar düşük olduğunu anlarsınız. Karşı çıkanlar nedense internetten buldukları bilgilere dayanarak mış lı muş lu cümleler kuruyorlar. Bir kez olsun nükleer santrali yakından görmüş birisi varsa gelsin tartışalım.
Bir de tasarruftan bahsedilmiş. Bizim evlerde yapacağımız tasarruf devede kulak bile değil. Bu demek değil ki yapmayalım. Elbette yapacağız ama asıl sorun sanayideki tüketimi azaltmakta. Geçen yıl benim 30 dekarlık tarla sulaması için harcadığım elektrik 5-6 bin liralık. Bunu 4 ayda harcıyorum. Benimki düşük bir rakam. Sezonda 30 -50 bin lira elektrik harcayan çiftçilerde var. Ben istesem pancar motoru diye bilinen motor kullanarak bu rakamı yarı yarıya azaltabilirim ama bu durumda çevreye vereceğim zarar artar. Bu gün için elektrikten başka çarem yok. Bırakın sanayiyi tarımda kullanılan elektrik bile evlerde kullanılan elektrikten kat kat fazla. Ve her geçen yılda artıyor. Bu ihtiyacı nasıl karşılanacak. Diyebilirsiniz ki rüzgar ve güneş. Tarımsal sulamada güneş ve rüzgar enerjisi hakkında bir çok araştırma yaptım. Onlarca firma ile görüştüm. Hesapladığımda bana geri dönüşü 20 yılı geçiyor bu sistemlerin. zaten bir güneş panelinin verimli ömrü 28 yıl. Böyle bir yatırım yapmak ne kadar mantıklı. İleride bu sistemler elbette ucuzlayacak. Ama bugün için riskli bile olsa nükleer santrallerden daha ucuz bir elektrik üretme sistemi yok.

memoxenerji 10-03-2011 18:27

alternatif enerji kaynaklarını kullanmayalım diye bir önerim olmadı ki benim.

hatta daha önce belirttiğim sizinde altını çizdiğiniz gibi kendi çapımda rüzgar türbini üretiyorum.

ben bu kaynaklar yeterli değil diyorum.

bakın daha öncede söyledim ilk önce tasarruf yapmalı ama gerçeklikleri göz ardı da etmemeli.

gördüğüm her akkor ampul kullanıcısına tane tane anlatıyorum yaptığı yanlışı ve parasal kaybını(en iyi öyle algılanıyor)buna rağmen yinede ''tamam bozulunca tasarruflu takalım'' diyor vatandaş !!!
insanlar görmek istemeyince gösteremiyorsunuz bazı şeyleri !!!

unutulmamaki devletin elinde de sihirli deynek yok,bir günde tüm alıcıları %50 tasarruflu,% 100 verimli hale hiçbir güç getiremez.buda uzunca bir süreçtir,ayrı bir ekonomidir...

memet 10-03-2011 18:37

Nülkeer santralleirn çevresi temiz demek suçu gizlemekten başka bir şey değildir. Araştıma ve sonucu sabittir. Çalıştığı sürece atıkları çevre için son derece tehlikelidir. Zaten bilinen bir saklama yolu da yoktur. Bir yerlere gömülüyor atıklar. Kullanılan suyun temiz olduğu da gerçek değildir. Kimse garanti veremez. Üstelikte bütünüyle yakıtı dışa bağımlı bir teknolojdir. Ülkede uranyum var masaldan başka bir şey değildir. Yakıt işlenmiş bir üründür.
Bilinen sanayileşme. iki yüz yıl kadardır söz konusudur bu ne gereklidir ne sonsuzdur ne de bu kadar enerji tüektimi zorunludur. Global karların artırılması için uluslararası bir işbölümünün masalıdır nükleer enerjinin gerekli olduğu hikayesi.

Zaten nükleer enerjiyi destekleyenlerin de bilgi kaynağı internettir. İnternetten bilgi edinmek de gayet sağlıklı bir bilgiye erişme yoludur. Siz nereden ediniyorsunuz bilgileri?

Nükleer santralin ürettiği enerjinin ucuz olduğu da bütünüyle gerçek dışıdır. yukarıdaki yazılarda bolca karşılaştırma var.

Çocuklarınızın radyoaktif olarak kirlendiği bir ülkede yaşadığı gerçeğini göz ardı etmeniz onala için beni endişelendiriyor.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:43.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025