![]() |
Alıntı:
Nasıl ? bizim nükleer programımıza karşı çıkılmıyor mu ? Peki karşı çıkılmıyorsa, neden başka ülkelerdeki insanlar gelip buralarda eylem yapıyorlar ? Bizim sağlığımızı mı düşünüyorlar acaba ? Lazım olmayacağını bile bile Tanker uçak bile satıyorlar bize. ANCAK, ENERJİ DARBOĞAZINDAN ÇIKMAMIZ LAZIM GELDİĞİ HALDE NÜKLEER SANTRAL KURMAMIZA BÜTÜN ÜLKELER KARŞI. NEDEN ? Amaç Türkiye Cumhuriyetinin bağımlı olması. Ne kadar mı? ne kadar başarabilirlerse o kadar. Tüm Dünyadaki teknolojiyi, bütün zararlı maddeleri bize pazarlayanlar neden nükleer enerji ile tanışmamızı istemiyorlar. Zararı ne olabilir tehlikesi mi ? ZATEN ETRAFIMIZDAKİ ONLARCA NÜKLEER SANTRALİN TEHLİKE SINIRLARI İÇİNDEYİZ. Demek sebep tehlike olmamalı. Peki biraz daha düşünün bakalım. Eğer nükleer enerji ile 2010 yılında gereken enerjinin % 15-20 sini üretebilirsek % 20-25'ini ülkemiz sınırları içinden çıkarılacak doğalgaz ile karşılarsak, % 20-25 ini mayınlarını temizlediğimiz arazilerden çıkarılacak petrole ek olarak doğalgaz ile desteklersek, Dünyanın Rüzgar Enerjisi için en uygun alanlarından kabul edilen Çanakkale ve Boğazlar bölgesinde ve Ege de Rüzgar Enerji santrallarımızı kurabilirsek ne olur biliyor musunuz ? İşte o zaman enerjiye bağımlılığımız olmadan kendi kaynaklarımızla beslenen Bağımsız bir ülke oluruz. Peki o zaman böyle bir Türkiye Cumhuriyeti kontrol edilebilir mi ? Arada bir petrol fiyatlarının yükselmesinden hassas olan ekonomimiz etkilenir mi? Hayır. Tabi ki hayır. İşte o zaman kontrol edilemeyiz,dizginlenemeyiz,kendi kararlarımızı,kendimiz alır, istediğimiz gibi uygularız.tehlikeli oluruz. Kimsenin işine gelmez. Bu senaryo size Kurtlar Vadisini mi hatırlatıyor.? Demek ki doğru yoldayız. Selamlar. |
Ben mi yanlış anlıyorum, yoksa, siz Türkiyenin nükleer enerji santrali kurmasına engel olan ülkeler olduğunu mu söylüyorsunuz?
Çıkan yasaya, İran'a olduğu gibi karşı çıkan bir ülke olduğunu farketmedim ben. Aksine santrali kurmak için tekilf veren ülkelerle, İran'ın santraline karşı çıkanlar aynı ülkeler. Zaten santralin hammaddesi dışarıdan geleceği için bir bağımlılık devam edecek. Sizin işaret ettiğiniz alternatif kaynaklar yerine, nükleer enerjinin seçilmesi, bunun Türkiyede desteklenirken, İran'da karşı çıkılmasının arkasındaki nedenlere işaret ettim ben. |
Oğuz Bey ne nükleer santrala, ne siyanürle altın aramaya, ne 2B'ye karşı, boşuna tartışma :)
|
En temiz enerji güneş enerjisi, ve Güneş de nükleer enerji ile çalışıyor. Nükleer'e evet diyorum. Fosil yakıtlardan çok daha temiz ve güvenilirliği kanıtlanmış bir enerji. Nükleer'e neden evet diyorum, ayrıntısıyla anlatırım. Şimdilik bu kadar.
|
Termik santrallerimizde de olduğu gibi, yatırım sahası daralan nükleer lobilerin ülkemize eski, çöp olarak adlanrılan teknolojileri satması söz konusu. Ayrıca Sinop'ta nükleer santral kurulması planlanan bölgenin yakınından Kuzey Anadolu fay hattı geçiyor. Gelişmiş ülkeler; kirli, pahalı ve hala atıklarına çözüm bulunamaış nükleer santrallerden vazgeçerken biz ise temiz, ucuz ve güvenli ve yerli kaynaklarımıza rağmen nükleer santral kurmaya çalışıyoruz.
|
Alıntı:
İran'da bulunan santraller askeri ve stratejik amaçlı yani araştırma ve silah üretimi yapılıyor. Enerji üretimi ise söz konusu değil. Bizde kurulması planlanan santraller ise enerji üretimine yönelik. Ayrıca ABD ile imzalanan anlaşmalara göre Türkiye'nin askeri amaçlı olarak nükleer güçten yararlanması söz konusu değil. |
Arkadaşlar nükleer enerjiye hayır demek başkadır, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını savunmak başkadır. Ben her ikisinin de olması kanaatindeyim. Yazıların tamamını okuyamadım, büyük bir bölümünü okudum. Ama genel düşünce nükleer santrale güvensizlik ve devlete güvensizlik nedeniyle nükleere hayır deniyor. Yeni yapılacak olan bir santralin tekrar tekrar en son teknoloji ve en güvenilir şekilde yapılacağı açıklanmışken, bizimkiler işin içine bi fesat karıştırır mı diye düşünmek bence yanlış. Bu herhangi birşey değil çünkü, nükleer santral. Eğer içine fesat karıştırılabilecek birşey yapmak isteselerdi, doğalgaz santrali diker, Rusya'yla da iki katı fiyatından anlaşma imzalarlardı, şimdi hükümeti savunuyor durumunda kalmak istemiyorum, çünkü siyasetten nefret ederim, ama mantıklı olan bu.
Makul gerekçelerle nükleere şu şekilde hayır denebilir. Mesela Türkiye'de yeterli uranyum yok dışa bağımlı olacağız denebilir. Bunun araştırılması gerekir. Türkiye'de gerçekten neyin var olup neyin olmadığı daha yeni yeni ortaya çıkıyor. Neredeyse ağaç dikmek için kazmayı vursalar doğalgaz, petrol çıkmaya başladı. Toprağı fazla bor içeriyor diye sebze yetişmeyen bölgeler var. Uranyum'un da iyi bir araştırmayla incelenmesi gerek. bilinen rezervimiz çok değil ama yine de 3 santrali 10-15 yıl çalıştırabilecek seviyede olduğunu hatırlıyorum. İnsanoğlu herşekilde doğaya zarar verir. Örneğin, sadece günlük hayatınızda fazla birşey yapmdan bir gün geçirseniz bile, suyunuzu ısıtmak, ortamınızı ısıtmak için çok miktarda karbon salımına sebep olursunuz, ayrıca her aldığınız telefon, televizyon, giyim eşyası da üretim ve taşınma sırasında çok miktarda karbon salımına sebep oluyor. Yani herhalde insan doğaya ciddi zararlar vermektedir. Önemli olan bunu en aza indirgemektir. Eğer rüzgar ve su enerjisi ihtiyacımız karşılayamıyorsa, nükleere hayır demek, termik santrale evet demektir. Yağmurdan kaçarken doluyo tutulmaktır. Saygılarımla. |
AVRUPA BİRLİĞİ EKONOMİK VE SOSYAL İŞLER KOMİTESİ'NİN
ELEKTRİK ÜRETİMİNDE NÜKLEER ENERJİ KULLANILMASI İLE İLGİLİ SORUNLAR ÜZERİNE GÖRÜŞÜ adlı yazının; Alıntı:
Alıntı:
"Nükleer atık" kelimelerini ararken, Google'da, ilk sayfada bulduğum bir bilgi... Alıntı:
Bir gazete... |
Türkiye' nin devasa bir çevre sorunu var. Atıklar, çöpler, flora ve faunanın katledilmesi vb. Bu konularda da zamanla ilerleme olacağını ümit ediyorum. Ama nükleer santrale odaklanacak olursak, diğer bazı ülkelerin atık sorununa çözüm bulmasından cesaretle, Türkiye'nin de en fazla 3-4 nükleer santralinin atığına çözüm bulabileceğine eminim. Farklı bir bakış açısı sunmaya çalıştım. Umarım yararlı olmuşumdur. Ben bitkiler alemine dönüyorum. :)
|
Santralin Sinop'ta kurulması planlanmaktadır. Bununla beraber Mersin'de ihtimaller içindedir.
Fransa'nın enerji ihtiyacının %70 i Nükleer enerjiden sağlanmaktadır. Bu erezyonla beraber dünya para harcayıp kurduğumuz Hidroelektrik santralleri yakında bataklık olacaktır. Enerji ihtiyacımız için vazgeçilemez geciktirilmiş bir kaynaktır nükleer enerji. Bu üretim sisteminde su kirliliği çok fazla söz konusu değildir. Asıl büyük tehlike kullanılmış yarılanma ömrü geçmiş atık radyoaktif elementlerin gömülmesidir. Bunların gücüne göre belli bir derinliğe gömülmeleri ve çok çok uzun yıllar saklanmaları zorunludur. Ama unutulmamalıdır ki, Nükleer enerjiyi kullanan "gelişmiş" ülkelerin atık çöplüğü olmak ta ciddi bir tehlikedir. Ayrıca yurdumuzda kullanılabilecek durumda radyoaktif element vardır. Bunlar zaten kaynak halinde kullanılmaz belli izotopları kullanılabilir. Bu da gelişmiş bir akademik destek ve çalışma gerektirmektedir. Bütün bunların yanında Türkiye ciddi bir Rüzgar enerjisine sahiptir. Rüzgar, Deniz dalgası, sabit deniz akıntıları , malum güneş enerjisi kaynaklarımızı sonuna kadar kullanma zorunluluğumuzun sonunda nükleer enerjiyi de kabullenmemiz şarttır. Ama öncelik, her zaman doğal kaynaklardan olmalıdır. |
Alıntı:
Alıntı:
|
--------------------------------------------------------------------------------
İlk nükleer santral Mersin’e yapılacak Nükleer santrallerin ilkinin Mersin-Akkuyu’ya kurulması kesinleşti. Sinop’un yer lisansı ancak önümüzdeki yıl verilebilecek. 12.02.2008 Ntvmsnbc -------------------------------------------------------------------------------- Güler: Nükleer enerjiye mecburuz Enerji Bakanı Güler, Türkiye için nükleer enerjinin bir tercihten çok zorunluluk olduğunu söyledi. 18.01.2008 Ntvmsnbc -------------------------------------------------------------------------------- Türkiye'yi tehdit eden nükleer santral kapanıyor Ermenistan, tehlikeli olduğu için yıllardır kapatılması yönünde uluslararası baskı altında kalmasına yol açan Medzamor Nükleer Santrali'ni kapatmayı öngören bir planı onayladı. 30.11.2007 Hürriyet -------------------------------------------------------------------------------- Nükleer kumar Türkiye'nin gündemine aldığı nükleer enerjiyi, Fransa hariç gelişmiş tüm Batı ülkeleri terk ediyor. Atom Enerjisi Ajansı'na göre her 2.5 yılda bir Çernobil felaketinde olduğu gibi bir reaktör çekirdeği erimesi olasılığı bulunuyor. 22.11.2007 Cumhuriyet / Murat Kışlalı -------------------------------------------------------------------------------- Nükleer Karşıtı Platform santrale karşı ayağa kalktı Elektrik Mühendisleri Odası ve Nükleer Karşıtı Platform, yasalaşması beklenen 'Nükleer Yasa Tasarısı' hakkındaki endişelerini kamuoyuna açıkladı: 'Türkiye'nin nükleer enerji santralına gereksinimi yoktur'.. 18.11.2007 Sabah -------------------------------------------------------------------------------- Türkiye'nin yapacağı nükleer santrallar bu konuda sabıkalı olan Ukrayna'ya emanet edilecek Türkiye nükleer santralların denetlenmesi için kendi santrallarında Çernobil de dahil çok sayıda sıkıntı yaşayan Ukrayna'dan destek alacak. TAEK uygun nitelikli yerli ve yabancı uyruklu sözleşmeli personel çalıştırabilecek. 15.11.2007 Cumhuriyet http://www.gezegenimiz.com/NewsTopic...&idKategori=13 |
Nükleerde Dev İşbirliği
Posta Gazetesi, 21.08.08
"Doğan Enerji, Anadolu Endüstri Holding ve Unit Investment'in oluşturduğu UDA konsorsiyumu, Mersin Akkuyu Bölgesi'nde kurulacak nükleer santral ihalesi için, Kanada'nın tek özel nükleer enerji üreticisi Bruce Power ile anlaşma imzaladı. Taraflar, nükleer santralı kurup işletecek şirketin belirlenmesi için düzenlenecek yarışmaya birlikte hazırlanacak. Toplam kapasitesi yaklaşık 4.700 MW olan Bruce Power'in 2020 hedefi 15 GW kapasite iletimi. TETAŞ tarafından düzenlenecek ihalede 3 ile 5 bin MW arasında değişecek büyüklükte bir nükleer santral yapımı öngörülüyor. 3 bin MW büyüklüğünde bir santralın maliyeti 7.4 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Anlaşmaya göre Bruce Power işletmeci ve ortak olarak yüzde 50 hisseyle yer alabilecek, yanında bir yabancı ortak getirebilecek, kararlarda öncelikli söz hakkına sahip olacak. Yerli yatırımcılar da dörüncü bir ortak getirebilecek." Neden nükleer enerji? Neden? Neden başka yöntemlerle enerji üretilmiyor? Neden başka ülkeler bize nükleer santral kurmakla bu kadar ilgileniyor? Farkındaysanız Mersin, Avrupa ülkelerine uzak kalıyor biraz, Doğu ülkelerine ise daha yakın. Oluşacak bir kazada Türkiye ve Doğu daha çok etkilenecek. Kimse neden şunun farkına varamıyor? Gelişmiş ülkeler, çevreyi kirletecek ama aynı zamanda vahşice gelir getirecek bir proje oluşturduklarında bunu gelişmemiş ülkelerde vücuda getiriyorlar - çünkü az gelişmiş ülkeler çevre sorunlarından önce, para getirecek(sağlık/ülke nüfusu parayla geri alınamaz oysa), sözde hayatı kolaylaştıracak projelerin kendi ülkelerinde hayata geçmesini istiyorlar. Adı üstünde "Az Gelişmiş Ülke". |
2 Eklenti(ler)
Ve size nükleer santral olması düşünülen yerin dibinde, yani Büyükeceli Akkuyu'da yapılmasına başlanmış bir sitenin fotoğrafını gönderiyorum. Burası şu an kelepir fiyata satılıyor (tüm site). Böyle bir güzelliğin içinde bulunan bu sitenin geleceği ise nükleer santralden dolayı sıfır. Santralin tam olarak kurulacağı yeri de biliyorum, aynı böyle. Mavi ve yeşilin sessiz, huzurlu göründüğü ama aslında toprağın, bitkilerin ve deniz yaşamındaki canlıların gözyaşlarının usul usul aktığı bir sahil..
Eklenti 45571 Eklenti 45572 Fotoğraflar hurriyetemlak.com'dan alıntıdır. |
Bu çirkin siteleri güzelim doğanın göbeğine yapanların,yaptırtanların ve buradan ev alanların hiç mi suçu yok?
Bu inşaatçılar küçük talancı,nüklerciler büyük talancı. Hepimiz talancıyız... ama daniskası aşağıda; Alıntı:
|
Alıntı:
Olmaz. Ben nasıl güveneyim şimdi yapılacak nükleer santrala? Alıntı:
|
Alıntı:
|
Almanya'da nükleer santrallerin beş kilometre çevresinde kanser olaylarıın %50 daha fazla olduğu görülmüş.
|
Beş Dakkada Beşiktaş.
Alıntı:
|
Alıntı:
Metin Münir Milliyet |
Yüreğime bir ceviz oturmuş durumda. Yurdumdan başka gidecek, gitmek isteyecek yerim yok...
|
Alıntı:
ama yine de ihaleden çekilmeler gözönünde tutulursa, yabancının güven kaybı var gibi gözüküyor. |
Güven kayıbı değil, sadece ihale durumu sakat galiba.
|
Doğru ihale sakata girmiş,
Akkuyu'nun ÇED raporu bile alınmamış,bakana göre bu raporu ,ihaleyi alan şirket alacakmış. Nükleer Santral tarafları ise Türkiye'nin ilerlemesini istemeyen,bizi doğal gazla elektrik üretimine(Doğal gaza mahkum edenin hiç suçu yokmuş gibi) mahkum edip dışarı bağımlı halde tutmak için dış güçler santralin yapılmamasını engelliyormuş. Kafamı karıştıran ise; Santralin yapılmasını isteyen dış güçler, Santralin yapılmasını istemeyen dış güçler, Biz ne iş yaparız.... |
Dün Ceviz Kabuğu programında dinledim. Müslüman ülke olarak sadece Pakistan'da nükleer santral varmış. Oda ABD'nin tüm engelleme çabalarına rağmen Türkiyenin desteği ile yapmış.
Fransa'da 55, Japonya'da 59 , vb..... Neredeyse tüm ülkelerde nükleer enerji santrallerin sayısı bu şekilde ve sayıyı artırmayı düşünüyorlarmış. Benimde kafam çok karıştı. |
Kafa karışmasının gereği yok, nükleer bize lazım, acilen iki santral gerekli, aksi halde ermenilerin Ruslardan kalan nükleer santralden ürettikleri elektiriği almaya başlayacağız.
Ayrıca dış güçleri karıştırmadan dik duramayan bir ülke Atatürkçü geçinen kesimlerin utancı olmalıdır. |
Alıntı:
Alıntı:
http://www.taek.gov.tr/index.html Nükleer Teknolojide ilerlemek için Nükleer santral kurmak şart mı? |
Aklıma takılan;
Doğalgazla elektrik üretimi yapan şirketlerin yarısı yabancı şirketler ve bu şirketlerde tahmin edileceği gibi kar amacıyla bu işi yapmakta (Son habere göre bu şirketler,TEDAŞ'a elektriğe zam yapılması için teklif götürmüş), bu santralin ihalesinde açık kalan soru burada, ihaleyi alan şirket santrali aldıktan sonra yapıp devlete mi işletmesini bırakacak yoksa işletmeyi kendisi mi yapacak? Eğer işletmeyi kendi yapacaksa nerde kalır bu işin karlılığı? Aşağıda bu soruyu arayan yetkili kişiler de var. Alıntı:
|
Nükleer enerji Ceviz Kabuğu programında tartışıldı.
Özetini aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ha...y.php?hit=9879 |
İzledim,
Ali Külebi'nin akıcı ve etkili konuşması kulağa hoş gelse de Nükleer Sanrtal konusunda sadece stratejik açıdan yaklaşıp doğa ve karlılık açısından hiç bir şey söylememesinden dolayı ikna olamadım. Prof.İlyas Yılmazer daldan dala atlasa da aralarda Santralin %100 dışa bağımlı olacağını(çalışanlarının bile dışarıdan geleceğini)ve ucuz enerjinin, hikaye olduğunu anlayabildim. |
Alıntı:
Akşam |
Lise 3 Coğrafya kitabı olan var mı?
Alıntı:
Akşam |
Nükleer Santralin de pazarlığı oluyormuş....
Hem bu ihale iptal edilmemiş miydi? Alıntı:
Alıntı:
|
doğal enerji kaynaklarımız varken doğayı yok etmeye yönelik nükleer enerjiye bu kadar ısrar edilmesi ve destekçilerinin olması çok korkutucu
|
Türkiye'de nükleer santral kurulsun ya da kurulmasın, tehlike ülkemiz için devam ediyor ne yazık ki.
Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali’nde Tehlike Sinyalleri TÜRKSAM Başkanı Sinan Ogan, “Herkes İran’a Bakarken Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali uranyum kaçakçılığına malzeme temin ediyor.” Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı Sinan Ogan, Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali’ne dikkat çekerek bu santralin en eski teknolojiye sahip olduğunu geçirebileceği herhangi, bir kaza ile binlerce insanın ölebileceğini belirtti. “Herkes İran’a bakarken Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali Uranyum kaçakçılığına malzeme temin ediyor.” iddiasında bulunan Ogan, yaklaşık son 10 yıldır bu bölgeye dikkat çektiklerini söyledi. Ogan, “Yazdığımız makalelerde ve birçok medya kuruluşunda yaptığımız değerlendirmelerde Ermenistan’daki Metsamor Nükleer Santrali’ne dikkat çekmekte ve burasının en eski teknolojiye sahip olduğu için geçirebileceği herhangi, bir kazanın yanı sıra Uranyum kaçakçılığına da malzeme temin edebileceğini ileri sürmekteydik. Maalesef dediklerimizin bugün çıktığını, yaptığımız analizlerin doğruluk payının ne kadar yüksek olduğunu görmekteyiz. Analizlerimiz ve uyarılarımız ancak İngiliz Guardian Gazetesinin internet sitesinde haber olunca dünyanın gündemine oturabilmiştir. Mart ayında kurşun kaplı bir ambalajın içinde zenginleştirilmiş uranyum kaçırmaya çalışırken Gürcistan’da yakalanan 2 Ermeni vatandaşının davasının, şimdiye kadar kamuoyuna açıklanmayan kayıtlarına yer verilmiştir. Ermenistan vatandaşları Smbat Tonoyan ile Hrant Ohanyan’ın, Mart ayında Ermenistan başkenti Erivan’dan Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e bir tren içinde kaçırmaya çalıştıkları nükleer madde üzerinde ABD’de yapılan araştırmalar, bu maddenin nükleer savaş başlığı yapımında kullanılmaya uygun, yüzde 89,4 oranında zenginleştirilmiş uranyum olduğunu ortaya koymuştur.” görüşlerine yer verdi. “Ümit ediyoruz ki, “komşular ile sıfır sorun” ve “futbol diplomasisi” sloganları altında kaybolan bu uyarılarımız şimdi dikkate alınır” diyen Ogan, Metsamor Nükleer Santralının meydana getirebileceği tehlikelere dikkat çekerek acilen kapatılması gerektiğine vurgu yaptı. Ogan şunları kaydetti: “Ermenistan’ın başkenti Erivan’ın 40 km güney batısında yer alan ve kendi anavatanlarında bugün kötü yaşam koşulları sebebiyle nüfusu 2 milyona düşmüş olan Ermenistan halkı içinde son derece tehlike arz eden bu santralin kapatılması tamamen çevreci bir zihniyet ve bölgenin çevre güvenliği kaygısından kaynaklanmaktadır. Sovyetler Birliği’nde yaklaşık 40 bin kişinin ölümüne, binlerce kişinin sakat kalmasına ve milyarlarca Dolarlık ekonomik kayba sebep olan Çernobil Nükleer Santrali kazası yaşandığı zaman kimse böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermemişti. Ancak, bu talihsiz kaza yaşanmış ve sadece Ukrayna değil, Türkiye de dahil tüm bölge bu kazanın etkilerine maruz kalmıştır. Bugün dahi bu etkiler varlığını sürdürmektedir. Çernobil Nükleer Santrali ile benzer teknolojiye sahip olan ve sınırımızın hemen yanı başında faaliyet gösteren Metsamor Nükleer Santrali için de bugün aynı tartışmalar yaşanmaktadır. Başta Avrupa Birliği olmak üzere bütün dünyanın tehlikeli saydığı ve bir an önce kapatılmasına çalıştığı Metsamor Santrali Ermenistan tarafından halen kullanılmaya devam edilmektedir. Metsamor Nükleer Santrali, bugün dünyada bilinen en eski nükleer santral teknolojisiyle inşa edilmiştir. Basınçlı su soğutmalı bir sistemle çalıştığı için “WWER”-2- olarak anılan ve bu özelliği dolayısıyla eski teknoloji olması sebebiyle bugün dünyada artık kullanımından vazgeçilen bu teknoloji Metsamor Nükleer Santrali’nde bugün halen kullanılmaya devam etmektedir. WWER tipli santraller kazalara karşı oldukça korumasız ve zayıf bir durumdadır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna göre Metsamor dünyanın en tehlikeli santrali durumundadır. Buna rağmen Metsamor santralinde Batı standartlarına uygun güvenlik sistemi kurulmadığı gibi, santralin çekirdeğini kaplaması gereken en az iki metre kalınlığındaki çelik zırh bile halen yapılmamış durumdadır. Yılda 14 ton uranyum tüketen bu reaktörlerin her birinin ağırlığı ise 201 tondur. Deprem fay hattında olan Rihter ölçeğine göre en fazla 8 şiddetindeki depremlere göre inşa edilen santralin bulunduğu bölge 9 şiddetinde depremlere açıktır. Metsamor Santrali, Çernobil Santrali’nden bile daha risklidir. Bu modelde Batılı ülkelerdeki nükleer santrallerde mutlaka bulunan, radyoaktif madde sızıntısını önleyecek çelik kubbe bulunmamaktadır. Ayrıca, santralin modern güvenlik ve teknik donanımı olmaması, reaktörün soğutulması için kullanılan suyun yetersizliği ve soğutma sisteminin eskimiş olan birinci nesil proje ile inşa edilmesi de bölgenin ekolojik durumu için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır Türkiye’den yüzlerce km uzaklıkta yer alan bu kazadan Türkiye önemli ölçüde etkilenmiştir. Şimdi söz konusu olan nükleer santral Türkiye sınırından sadece 16 km uzaklıktadır. Santralde herhangi bir kaza veya sızıntı olması durumunda başta Iğdır ili olmak üzere Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesi nükleer bulutların etkisi altında kalacaktır. Metzamor Nükleer Santrali sadece Kars, Ağrı, Iğdır, Erivan ve Nahçıvan’ın değil, Gürcistan, Azerbaycan, İran ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu tüm bölge ülkelerinin sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Ermenistan’ın Azerbaycan ile savaş halinde olması ve diğer komşusu Gürcistan’da ise yaşanan Gürcü-Abhaz sorunundan dolayı da Gürcistan üzerinden Rusya’yı Ermenistan’a bağlayan kara ve demiryollarının kapalı olması sebebiyle Metsamor Nükleer Santrali’nde kullanılan nükleer yakıtlar Rusya’dan hava yoluyla Ermenistan’a getirilmektedir. Dünyada benzeri görülmeyen bu tehlikeli uygulama ile Uranyum taşıyan uçaklar Erivan’daki sivil havaalanlarına inmektedirler. Nükleer yakıtın uçakla taşınmasının yanlış bir yöntem olduğu uyarısında bulunan AB’nin Ermenistan temsilcisi Alexis Louber, nükleer yakıtın havayoluyla taşınmasını “Potansiyel bir nükleer bombayla uçmak gibi” diye tanımlamıştır. “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok; sevkiyat deniz ya da demir yolu ile yapılır” demiştir. Louber, “Prensip olarak, nükleer reaktörlerin sismik açıdan aktif bölgelerde kurulmaması gerekiyor. Bu reaktör, tüm bölge için tehlike yaratmaktadır. Ancak, Ermenistan yetkilileri bu görüşe katılmamakta ve santralin çalışmasında bir tehlike görmemektedirler. Diğer yandan yakıtın taşınması sorumluluğunun tamamıyla Rusya’da olduğunu belirtmektedirler. Ermenistan hükümeti Metsamor Nükleer Santrali’ni sadece elektrik üretimi için kullanmamakta, aynı zamanda nükleer silah teknolojileri konusunda da ciddi çalışmalarda bulunmaktadır. 1995’de dönemin Başbakanı olan Grant Bagratyan’ın santralin açılışında yaptığı açıklamada “Nükleer güç Ermenistan’ı bölgedeki diğer ülkelerden daha üstün kılıyor” şeklinde konuşması, Ermenistan’ın sadece nükleer enerji ile ilgilenmediğini göstermektedir. Bugün İran’ın nükleer santral yapımına karşı çıkılmasının en büyük sebeplerinden birisi İran’ın ilerde santrallerde kullanılan zenginleştirilmiş uranyumdan nükleer silahlar elde etme olasılığı olduğu ileri sürülmektedir. Bu sebeple ABD ve İsrail, İran’ın nükleer silah elde etme olanağını her ne pahasına olursa olsun durduracaklarını açıkça ifade etmektedirler. Oysa gözden kaçan husus Ermenistan’ın da yıllardır kullandığı Metsamor santralinden bu türden nükleer silahlar elde etme imkanına sahip olmasıdır. Diğer yandan her türlü teröristlerin bir baskınla veya diğer yollarla da olsa Ermenistan’dan her zaman zenginleştirilmiş uranyum elde etmek ihtimali yüksektir. Bu sebeple Ermenistan’ın sahip olduğu santral bir kaza yaşanması olasılığının yanı sıra elde edilecek nükleer silahlarla başta Türkiye ve Azerbaycan olmak üzere bölge dışı ülkelerin de güvenliği de tehlike altındadır. Zira, ABD’ye karşı yapılacak bir terör saldırısı için en kolay elde edilecek zenginleştirilmiş uranyum kaynağı Ermenistan’dır ve bu ülke Metsamor Nükleer Santrali ile bölge ve dünya güvenliği için tehlike oluşturmaktadır. Aynı zamanda ABD için potansiyel nükleer tehlike olarak algılanan İran ile de komşu olan Ermenistan, ABD için nükleer tehdit olabilecek ülkeler içerisindedir. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Ermenistan’ın Metsamor Nükleer Santrali muhtemel terör saldırılarına açık olması ve yanı başındaki İran dolayısıyla ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.” http://www.kha.com.tr/Cevre/3477-Erm...inyalleri.html |
merhaba arkadaşlar
Dünya'daki uygulanabilir enerji kaynakları arasında çok önemli siyasi,ekonomik ve sosyolojik konuma sahip nükleer enerji konusunun tartışılıyor olmasına (yarım yamalak ta olsa) bende dahil olmadan edemedim :) ilk cümle olarak şunu ifade etmek isterim. Türkiye'nin bu günkü kurulu gücü 45 000 mw civarı ! Türkiye'nin bu günkü büyüme hızına paralel olarak her yıl 3500-4000 mw yeni enerji gereksinimi doğmakta. Yani önümüzdeki 10 yıl içerisinde cumhuriyet tarihi boyunca yapılan tüm elektrik enerjisi yatırımları kadar yatırım yapılması gerekiyor. Son dönemlerde sık sık protestolarla gündeme gelen,büyük çoğunluğu karadeniz de kurulacak,kurulduğu dereyi adeta yutan tüm küçük heslerin toplamı 3-4000 mw. Burada olaylara duygusal değil objektif yaklaşılması gerekli. Değerlendirme yapılırken ihtiyacımız olan enerjinin %80 (yüzde seksenini)dışarıdan aldığımızı unutmamak gerekir. Kalkınmamızın temel şartlarından birinin öncelikle yerli kaynak kullanımı olduğunu da unutmamamız gerekir. |
Hiç bir nükleer santral yukarıdaki gerekçelerle haklı çıkmaz. Herşeyden önce hammaddesi yerli kaynak olamayacak. Bundan falzası başkaca enerji üretiminde olmayan atık madde sorunu olacak. B utehlikeli atı kmaddelerin ne yapıalcağı henüz dünyanın hiçbir yerinde de çözülebilmiş değil.
Önümüzdeki on yıl için, önümüzdeki iki milyon kadar yılı radyoaktif atıklarla kirletmiş olacağız. |
peki öneriniz nedir ?
|
Günümüzde çevreye en az zarar veren enerji santralleri rüzgar ve dalga santralleriyle güneş panelleridir. Ancak bunların Yapım maliyetleri yüksektir ve geri dönüşümü uzundur. Diğer santraller içinde ise en az zarar veren santral nükleer santrallerdir. Isınan suyun soğutulması için nehir ve ya göller kullanılmaktadır bu durumda suda yaşayan canlıları populasyonunda önemli değişiklikler olmaktadır.
Oysaki çevreye hiç bir zararı yok denilen HES ler bir çok balık türünün neslinin tükenmesine neden olmuştur. Mersin morinası denizde yaşayan ancak kızılırmak ve yeşilırmakta yumurta bırakan bir balıktır. Ve HES ler yüzünden nehirlere girememekte, yumurta bırakamadıkları içinde nesilleri tükenmek üzeredir. Elimizde çok güzel bir fırsatımız var ancak bazı özel şirketlerin bunu engelleme girişimleri sonucu gündeme bile gelememektedir. Bazen bazı kimselerce gündeme getirilse bile hemen unutulmaktadır. Boğazlarımızda 365 gün devam eden çift yönlü bir su akımı mevcuttur. Boğazların dibine yerleştirilecek büyük sistemlerle çok büyük oranda elektrik üretilebilir. Ayrıca Sinopta kurulması planlanan Nükleer santralin yerine rüzgar türbinleri kurularak karadeniz bölgesinin bütün elektrik ihtiyacı buradan karşılanabilir. Çünkü sinop sürekli rüzgar alan bir yerdir. Özellikle eski radar olan tepe yılın neredeyse 300 günü rüzgarlıdır. Ve bu enerji boşa gitmektedir. Bu tür doğal enerji kaynakları olmayan bölgelere Nükleer santral yapmak daha mantıklıdır. Çernobilde meydana gelen kaza örnek gösterilir yıllarca Oysaki çok güvenli bir enerji üretme sistemidir. Çernobilde yaşanan kaza sarhoş bir kimse tarafından yapılan hata sonucudur. Nükleer santralde dikkat edilmesi gereken tek şey soğutma olayının nasıl yapılacağıdır. Nükleer santralleri protesto etmek yerine kömür santrallerini, HES leri protesto etmemiz gerek. |
Kaza insan yapımı bütün sistemler için geçerlidir. Nükleer santraller de sarhoş yaptı biçiminde aklanamaz. Çernobilden sonra biri Japonya biri Amerika olmak üzere çok ciddi iki kaza daha olmuştur hiçbirinin sarhoş sürücüyle açıklanması mümkün değildir. Zaten Çernobil'de de böyle olmamıştı.
Nükleer santrallerin çevresindeki kanser artışıyla ilgili daha önce de yazmıştım. Temiz değildir tehlikelidir çevresinde kansere neden olur. En önemlisi nükleer atıklardan kurtulmanın iki milyon yıl boyunca hiç bir yolu yoktur. Bu atıkların atıldığı okyanuslarda atık bidonları daha şimdiden dağılmış içindeki tehlikeli nükleer atık okyanusa karışmıştır. Bu kabaca binlerce atık varili demektir. Okyanuslarda bu sürecin ne gibi bir zararı olduğuna dair ise hiç bir fikrimiz yoktur. Nükleer bir santralin güvenli olduğuna dair hiç bir geçerli veri tehlikeyi aklamaya yetmez. Yirmi-elli yıl kadar çalışacak bir santralin atıkalrını milyon yıl boyunca nasıl çevreye zarar vermeden korunacağına dair elde bilinen bir teknoloji de yoktur. Nükleer bir santralde dikkat edilecek tek şey hiç olmamasıdır. Diğerleri daha kötü biçiminde bir gerekçe de bu santrali aklamaz. Nükleer santraller iyidir diyen hiç kimsenin atıklar konusuna girmemeye gayret ettiği dikkat çekicidir. Almanya'daki kanser araştırması sonucuna da sessiz kalınması dikkat çekicidir. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 17:28. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025