![]() |
Yorumsuz
Alıntı:
Doðu Karadeniz Bölgesi HES Teknik Gezi Raporu Aðustos 2011 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasý ...Enerji, günümüzde yaþantýmýzýn vazgeçilmezidir. Toplumlarýn ilerleme ve kalkýnmalarýnda temel itici güç enerjidir. Enerji kaynaklarýna eriþim, enerji güvenliði gibi konularla birlikte siyasetin de temel belirleyeni durumundadýr. Elektrik Mühendisleri Odasý, piyasacý-özelleþtirmeci enerji politikalarýnýn yanlýþlýðýný vurgulamýþ, enerjinin kamucu bir perspektifle ele alýnmasý gerektiðini söylemiþ, söylemeye devam etmektedir. ...Elektrik Mühendisleri Odasý, kaynak çeþitliliði içerisinde yerli ve yenilenebilir özellikte olan hidrolik potansiyelimizin deðerlendirilmesinin önemini yýllardýr vurgulamaktadýr. Ancak, hidrolik potansiyelimizin deðerlendirilmesinde toplum yararý gözetilmeksizin, derelerimiz piyasacý bir anlayýþla özel sektöre devredilmiþtir. Hidroelektrik santraller bilimsel ölçütlerle, havza planlamasý temelinde, yerel halkýn onayý alýnarak projelendirilmek yerine; ciddi çevre tahribatlarý yaratýlarak, her türlü denetimden uzak, tamamen þirket kârlýlýðý temelinde yapýlmaktadýr. Odamýz, HES’lerle ilgili artan tepkiler ve HES yapým süreçlerindeki olumsuzluklarý yerinde görmek üzere Doðu Karadeniz yöresine teknik gezi yapýlmasý kararýný almýþtýr. ...Su ortak bir mülktür, çünkü tüm yaþamýn ekolojik temelidir ve suyun adil paylaþýmý topluluk üyeleri arasýndaki iþ birliðine baðlýdýr. Su, ancak kaynaklarý yenilenebiliyorsa ve yenilenebilirlik sýnýrlarý içerisinde kullanýlýyorsa yaþayabilir. Kalkýnma felsefesi, topluluk denetimini devre dýþý býrakýp onun yerine su çevrimini ihlal eden teknolojileri desteklediði zaman kýtlýk kaçýnýlmaz olur. Kapitalizmin sýnýr tanýmayan kâr hýrsý, doðayý kirleten yapýsý ekolojik dengeleri bozmaktadýr. Kapitalizmin insaný sömüren ve yoksullaþtýran karakteri, çevre için de geçerlidir. Kâr etme adýna, çevreyi de yoksullaþtýrmakta ve sömürmektedir. Ýnsan yaþamýnýn vazgeçilmezi olan su, günümüzde piyasa mantýðý içinde metalaþan bir deðer olarak görülmekte, bu durum su kaynaklarýna vahþice saldýrýlmasýna neden olmaktadýr. ...Özelleþtirme uygulamalarýnýn 1984 yýlýnda baþladýðý enerji sektörü, 2001 yýlýnda çýkarýlan 4628 sayýlý Elektrik Piyasasý Kanunu ile tamamen piyasanýn kontrolüne girmiþtir. Bu tarihten sonra, her þey þirketlerin insafýna býrakýlmýþ, enerji þirketlerin plansýz ve denetimsiz azgýn kâr hýrslarýna terk edilmiþtir. Yüksek kârlýlýk vaat eden, tahsilat garantili hale getirilen elektrik piyasasý, kâr arayýþýndaki sermaye gruplarý için cazip bir alan olmuþtur. ...Ayrýca yasalarýmýzda ve yönetmeliklerimizde bu konulara iliþkin hiçbir kriter de bulunmamaktadýr. Uygulamalarýn keyfi olarak yapýlmasýnýn yaný sýra toplumsal tepkiler sonucunda uygulamalarda deðiþikliklere gidilmekte ise de hiçbiri bilimsel temele oturmadýðýndan sorunu çözen uygulamalar olamamaktadýr. ...Ekosistemin su ihtiyacýný belirlemek amacýyla ýslak çevre metodu, Tennant metodu ve ABF (aylýk ortalama akýmlar) metodu kullanýlýr. ...Ülkemizdeki Can Suyu Uygulamalarý Türkiye’deki uygulamalara bakýldýðýnda ilk önceleri sularýn hiçbir özelliði dikkate alýnmadan hiçbir ayrým yapýlmaksýzýn can suyu için 50 litre/sn gibi bir deðer belirlenmiþti. Bu deðerin hiçbir bilimsel ve inandýrýcý anlamý bulunmamaktadýr. Sonrasýnda ise uzun yýllar ortalamasýnýn yüzde 10’u gibi bir deðer ortaya konmaktadýr. Bu iki uygulamanýn hiçbir bilimsel anlamý ve deðeri olmadýðý uygulayýcý ve karar vericiler tarafýndan bilinmektedir. HES’ler suyun bir noktadan alýnarak havza içinde ya da havza dýþýnda baþka bir noktaya aktarýlmasýna neden olacaðýndan ara kesimlerde kalan canlý yaþamýnýn devamý için can suyu hesaplarýnýn bilimsel yöntemlerle belirlenmesi gerekmektedir. Oysa uygulamalarýn rastgele deðerlerden oluþtuðu ve toplumsal baskýnýn arttýðý yerlerde can suyu üzerine bolca sözler edildiði açýktýr. Bu çalýþmalarda ülkemizin coðrafi yapýsý, bitki örtüsü, canlý yaþamý ve iklim özellikleri çok farklýlýklar gösterdiðinden her havza için ve hatta büyük havzalarda alt havzalar için can suyunun ayrý ayrý belirlenmesi gerekir. Uygulamalarda can suyu her havza için ayrý ayrý belirlenmek yerine tek deðerle geçiþtirilmeye çalýþýlmaktadýr. Su kaynaklarýný besleyen parametrelerin deðiþimi suyun nehirlerdeki özelliklerini doðrudan etkilediðinden, bazý mevsimlerde debi yüksek olurken bazý mevsimlerde akarsu tamamen kurumaktadýr. Bu nedenle özellikle yaz aylarýnda ekosistemde kritik durumlarýn oluþmasýný önleyebilmek adýna transfer edilebilecek su miktarý her ay için ayrý ayrý hesaplanmalýdýr. Can suyunun býrakýlýp býrakýlmadýðýna iliþkin kontrol sistemi çalýþmamaktadýr. Can suyu iþletmecilerin insafýna býrakýlamayacak bir durumdur. ...Oysa EPDK tarafýndan yapýlan inceleme ve deðerlendirmeler sonunda, lisans almýþ birçok HES projesinde sonradan kurulu güç deðiþikliði yapýlarak lisans tadilatýna gidilmektedir. Kaynak kullanýmýna ait ölçümler çoðu zaman gerçeði yansýtmamaktadýr. Üretim santralinin sisteme baðlantýsýnda gerek güzergâh açýsýndan gerekse mesafe açýsýndan sorunlar yaþanmakta, baðlantý hatlarýnýn geçtiði güzergâhlar da en az santral yeri kadar zarar görmektedir. Özellikle su yataðýnýn deðiþtirilmesi ve baðlantý hatlarý güzergâhý üzerindeki çevre tahribatý bölge sakinlerinin haklý tepkisine neden olmaktadýr. Tüm bu olumsuzluklar projenin ekonomik boyutunu bozduðu gibi, baþvuru aþamasýnda ilgili idarelere sunulan fizibilite raporlarýnýn gerçekçi olmadýðýný göstermektedir. Buna karþýn bu ve benzer projeler de lisans alabilmektedir. ...Odamýz tarafýndan Doðu Karadeniz bölgesinde yer alan HES’lere yönelik yapýlan incelemelerde de bu tür sorunlar ve bölge halkýnýn tepkisi yerinde görülmüþtür. Baþvurularýn EPDK tarafýndan deðerlendirilmesinde izlenen ve sorunlarý beraberinde getiren davranýþ, ne yazýk ki tesislerin inþa edilmesi sürecinde de kendini göstermiþ ve bölge, üretim tesisini bir an önce bitirerek iþletmeye almak isteyen özel sektörün tercihlerine terk edilmiþtir. Yapýlan tesislerin, merkezi ve bütüncül bir planlama anlayýþýndan uzak bir þekilde, kamu adýna hiçbir denetime sokulmadan kendi haline býrakýlmasý, piyasacý anlayýþýn çevre üzerinde yarattýðý sorunlara her geçen gün yenilerini eklemekte ve ileride giderilmesi mümkün olamayacak çevre sorunlarýna da neden olmaktadýr. ...Gezi ekibi, öncelikle yapýlarýn görünen kýsýmlarý ve bu kýsýmlarýn mühendislik yapýsý özelliðinin yaný sýra doðal doku ile göründüðü kadarýyla uyumuna iliþkin gözlemler yapmýþtýr. Genel Gözlemler Üretime Geçmiþ Olan Tesisler • Bu tesisler üretime geçmelerine raðmen etraflarýnda kýsmi imalatlarýn devam ettiði, • Bazý tesislerin, özellikle doðal doku ile uyumlu olmayan yapýlar (regülatörler, kanallar, balýk geçitleri gibi) imal ettikleri, • Özellikle “balýk geçitlerinin” sadece yasak savma amacýyla yapýldýðý, • Can suyu kontrolü için yapýlan ölçüm tesislerini yeterli olmadýðý, bunlarýn iþletmelerinde sorunlar yaþanacaðý, • Yapýlarýn imalatýnda seçilen yöntemin en az maliyet ile baðlantý elamanlarýnýn yapýlmasýný saðlamak þeklinde olduðu, • Ýmalatlarýn yapýlmasý sýrasýnda özellikle malzemelerin dökülmesinde bir kural gözetilmediði, dökümlerin rastgele yapýldýðý, • Bazý firmalarýn daha fazla düþü saðlama adýna üretim tesislerini taþkýn yataðýnýn içerisine yerleþtirdikleri, • Yapýlarýn yakýn çevresinde yapýlan düzenlemelerde özellikle geçiþ yollarý saðlanmasý amacýyla dere yataklarýnýn tamamen ya da kýsmen kapatýldýðý, • Bazý tesislerde çalýþanlarýn ihtiyaçlarýný gidermek amacýyla yapýlan yapýlarýn taþkýn yataðýnda olduðu, • Bazý tesislerin ek düzenlemelerinin, mühendislik kurallarý yok sayýlarak yapýldýðý (Ek düzenlemelerin belli bir izne tabi olup olmadýðý konusunda yeterli bilgi alýnamamýþtýr), • Özellikle dere yataklarý için yapýlan deðiþikliklerin taþkýn oluþmasýna neden olabileceði, • Bazý tesislerin býrakmasý gereken can suyunu hiç býrakmadýklarý ya da belirlenen deðerin altýnda býraktýklarý, • Kurulu güçlerin çok altýnda üretimin gerçekleþtirilmekte olduðu, gözlenmiþtir. Ýnþaat Halinde olan tesisler (Bu deðerlendirmelere Deriner Barajý dahil deðildir.) • Bazý inþaatlarýn tamamen durduðu (mahkeme ya da diðer nedenler), • Ýmalatta açýða çýkan hafriyatlarýn hiçbir kural gözetilmeden geliþi güzel döküldüðü, • Ýmalatlarda çýkan hafriyatlarýn arazi yapýsýna göre rastgele býrakýlmasý sonrasýnda hiç zarar görmeyecek alanlarýn, bitki örtüsünün ve özellikle aðaçlarýn çok büyük oranda zarar gördüðü, • Bazý tesislerin imalatý sýrasýnda jeolojik yapýnýn uygun olmamasý ya da jeolojik yapýya uygun imalat yapýlmamasýndan dolayý tesis binalarýnýn heyelan altýnda kaldýðý, • Ýþçi güvenliðine iliþkin önlemlerin yetersiz olduðu, • Çevre köylerin ulaþým yollarýnýn güvenliði için hiçbir kurala uyulmadýðý, Kullanýlan Teknoloji ...Ülkemizde çok küçük güçler dýþýnda Türbin-Generatör grubu üretimi yoktur. Yalnýzca TEMSAN tarafýndan belirli güçlerde üretim yapýlmakta, güç ve miktar sýnýrlý olmaktadýr. Yapýlan ve yapýlmasý planlanan HES yatýrýmlarý içerisinde Türbin-Generatör grubu(elektromekanik aksam) maliyetleri yatýrýmýn neredeyse %50’sini oluþturmaktadýr. Bu yatýrým içerisinde yalnýzca OG/YG hücreler, kablolar ve güç transformatörleri yerli olarak imal edilebilmekte, bunlarýn da çoðu yatýrýmcý firmalar tarafýndan yurt dýþý sermayeli þirketlerden temin edilmektedir. Bu noktadan bakýldýðýnda ülkemizde çok fazla katma deðer artýþý saðlamamaktadýr. Dünyada Türbin-Generatör grubu ve bunlarýn diðer donanýmlarý imalatý yapan teknolojiyi elinde bulunduran çok sayýda ülke bulunmasýna raðmen ülkemizdeki yatýrýmcýlar gerek ucuz olmasý, gerek temin sürelerinin kýsa olmasý, gerekse ödeme koþullarýnýn daha uygun olmasý sebebiyle daha çok Çin ve eski Doðu Avrupa ülkelerinin ürünlerini tercih etmektedir. Batý Avrupa, Amerika, Kanada, Brezilya, Japonya ve Hindistan ürünleri çok sýnýrlý bir kullanýma sahiptir. Genelde kullanýlan ürünler kalitesi belirsiz, tamamen ucuzluk ve kýsa temin süresi nedeniyle tercih edilmiþ ürünler olmaktadýr. Ürün kalitesi ve uygunluðunu kontrol eden herhangi bir mekanizma kurulmadýðýndan bu konuda tek belirleyici yatýrýmcý olmaktadýr. Bu durumda orta vadede ülkemizin bir HES çöplüðü olmasý kaçýnýlmazdýr. HES Þirketlerinin Çalýþma Ýlkeleri ...Siyasi iktidarýn tercihleri doðrultusunda bu alanda bir piyasa oluþmuþ ve oluþan bu piyasanýn aktörleri baþlangýçta sermaye yapýlarý, idari ve teknik yapýlanmalarý yetersiz yatýrýmcýlardan oluþmuþtur. Bu durum hâlâ sürmektedir. Ancak daha sonra büyük sermaye gruplarý ve elektrik sektöründe iþ yapan kuruluþlar piyasaya girerek, piyasada çantacý olarak adlandýrýlan kiþi ve firmalardan büyük bedellerle projeleri satýn alarak yatýrýma baþlamýþlardýr. Bu durum da yeni sahiplerin yatýrým maliyetlerini artýrmýþtýr. Yeni sahipler artan yatýrým maliyetlerini düþürebilmek/geri alabilmek için farklý koþullarla yatýrým ve iþletme yapmaya çalýþmaktadýrlar. Bunun sonucu olarak da kalite, iþ ve iþletme güvenliðini ortadan kaldýran bir anlayýþla çalýþmaktadýrlar. Ayrýca, gerek yatýrým gerekse iþletme sýrasýnda uymasý gereken asgari koþullara uymamakta ve maksimum fayda saðlayýp, yatýrýmýn bir an önce geri dönüþünü saðlamaya çalýþmaktadýrlar. Bu alan da denetimsiz olup gerekli kurallar dahi henüz konulmamýþtýr. (Asgari çalýþmasý gereken teknik eleman sayýsý, çalýþma süreleri,periyodik bakýmlar vb.) Yapým aþamasýnda olduðu gibi iþletme aþamasýnda da taþeronlaþma baþlamýþtýr. Yatýrýmcý firmalar iþletmeleri taþeronlaþtýrarak birçok sorumluluktan kurtulmakta, taþeron (iþletmeci) az sayýda elemanla birkaç tane santral çalýþtýrarak iþletme maliyetini minimize etmektedir. Yöre Halký Ýle Buluþmalar ...Doðu Karadeniz’de köylülerin en çok itiraz ettiði konulardan biri can suyudur. Ýþletmede olan tesislerin bazýlarý hiç can suyu býrakmamaktadýr. Bazýlarýnýn can suyu ise býrakmalarý gereken deðerin çok altýndadýr. Can suyu için bir kontrol mekanizmasý oluþturulamamýþtýr. Can suyu iþletmecilerin tasarrufuna hiçbir þekilde býrakýlamaz. ...Elektrik enerjisi doðal bir tekeldir. Bölgede üretim, iletim, daðýtým ve tüketim birlikte ele alýnarak kamusal çýkarlarý gözeten merkezi bir planlama yapýlmalý, bu planlamaya yöre halkýnýn katýlýmý ve katkýsý saðlanmalýdýr. http://www.emo.org.tr/ekler/45a43a17...i=2&turu=X...0 |
Merhaba arkadaþlar. Tartýþmaya oldukça geç katýldýðýmdan ve tüm mesajlarý okumak gibi bir þansým olmadýðýndan yalnýzca mesajlara üstünkörü bakarak konunun çerçevesine bakabildim. Bu nedenle tartýþmaya düþüncelerimi belirterek katýlacaðým.
Hiç þüphesiz ki HES'ler, hem Türkiye, hem de dünyanýn geneli için önemli bir enerji kaynaðýdýr. Hem termik santralden temiz, hem nükleere göre daha güvenli, hem de rüzgar ve güneþe göre daha verimlidir (daha fazla enerji üretir demek istiyorum). Ancak HES'ler çözüm müdür? Buna yalnýzca bir ölçüde evet diyebiliriz. Bildiðimiz gibi Türkiye, deðerli turistik yerlere, müthiþ doða harikalarýna ve önemli tarihi kalýntýlara sahip küçük diyebileceðimiz boyutlarda bir ülkedir. Aslýnda önemli bir enerji kaynaðý olan HES'ler, absürt derecelere ulaþmýþ bir kullanýmla tüm bunlara zarar verir hale gelmektedir. Sorun buradadýr; HES'ler boþ alanlarda kurulmalý, bu deðerlere zarar vermemelidir. Öncelikle HES'ler için bu deðerlere zarar vermek gibi bir hakkýmýzýn olup olmadýðýný sorgulamalýyýz. Bildiðiniz gibi hiç bir tarihi eser, hiç bir ulusa, iþletmeye ya da hükümete ait deðildir. Onlar, insan medeniyetinin ortak malýdýr ve kimse insanlýðýn ortak kültür deðerlerine zarar verme hakkýna hiç bir koþulda sahip deðildir. Nasýl kimsenin Balkanlardaki veya Afrika'daki Türk kalýntýlarýna zarar verme hakký yoksa bizim de 20-30 yýllýk elektrik üretimi için bu deðerlere zarar verme hakkýmýz yoktur. Bu HES'ler belki 40 yýl orada duracaktýr, ancak unutulmamalýdýr ki o tarihi eserler binlerce yýldýr oradadýr ve orada kalmalýdýr. Marmaray kazýsýnda bulunan kalýntýlara nasýl "iki çanak çömlek" denemezse, insanlýðýn mirasýna da 3-5 taþ parçasý denemez. Ýkinci nokta doðadýr. Bugün Birleþik Devletler'de nehirler üzerine kurulan HES'ler, bu nehirlerdeki balýk populasyonlarý üzerinde ciddi baskýlar oluþturmuþ ve üreme döngülerinin önünde bir set olarak dikilmiþtir. Hiç bir ekonomik-sosyal çýkar bir türün varlýðýndan önemli deðildir. Nasýl ,insan türünün yaþama hakký varsa, diðer türlerin de en az o kadar yaþama hakký vardýr. Bu durum, özellikle ülkemiz gibi çok sayýda özgün türe ve önemli bir biyoçeþitliliðe sahip bir yer için özellikle büyük bir sorundur. Ne var ki; termik santraller kirliliðe yol açmakta, rüzgar ve güneþ enerjisi kabul edilemeyecek ölçülerde alan gerektirmekte, nükleer enerji ise bir sýzýntý ihtimalinde tehlikeyi önleyemeyeceðimiz için ancak gelecek için bir umut olabilmektedir. Bu durumda HES'ler önemlidir. Ancak dediðimiz gibi, bu durum absürt bir hal almamalýdýr ve doða-tarih her zaman herhangi bir ekonomik-sosyal getirinin önünde tutulmalýdýr. Enerji ihtiyacýna olan çözüm HES'lerle saðlanamaz. Bana kalýrsa çözüm yolu þudur: Öncelikle mümkün olduðunca tasarruf yapýlmalýdýr. Bu ilk ve en kolay adýmdýr. En önemli adým olarak, sadece Türkiye deðil tüm dünya kontrollü bir nüfus azalýmýna gitmelidir. Bu aslýnda insanlýðýn tüm sorunlarýnýn en temel çözümüdür ve büyük bir refah ve kaynak bolluðu saðlar. Rüzgar ve güneþ gibi enerji kaynaklarý büyük þehirleri beslemeye yetmeyeceðinden, bu enerji kaynaklarý daha çok köy kasaba gibi yerleþimler için kullanýlmalý ve bu yerleþimlerin tüm enerjileri bu þekilde karþýlanmalýdýr. Biyogaz da bir ölçüde yardýmcý olabilir. Bu konuda Ýskandinavya önemli bir örnektir ve enerjisinin büyük bir kýsmýný temiz enerjiden elde etmektedir. Bunu saðlayan dengeli tüketim, az nüfus ve kendine yeterliliði hedeflemedir. Dengeli nüfusa sahip, kendine yeterli ve doðayý öne alan bir toplum, yüzyýllardýr insanlýðýn hedeflediði ütopik refah düzeyinin temelidir. Çözüm Arkadyan felsefesinde deðil, Ütopya felsefesindedir. Bu da -en azýndan benim için- doða ile iç içe ve kendine yeterli, temiz, yüksek teknolojili bir üretim sistemindedir. Ki ben buna genelden farklý olarak beyaz teknoloji diyorum :) |
Alıntı:
Bende aþaðýdaki haberleri okuyunca pek þaþýrmýyorum: ...Kabadüz ilçesi Turnalýk-Ýkidere mevkiinde inþasý devam eden ve Turnasuyu Irmaðý’ný besleyen derelerin suyunu toplayýp Melet Irmaðý yataðýna aktararak enerji üretecek olan Darýca II HES projesi çalýþmalarýnda, dereye kirli su verildiði platform üyeleri tarafýndan tespit edilmiþti. Açýlan tünellerden hafriyatla birlikte çýkarýlan aðýr metalli sularýn, arýtýlmadan dere yataðýna verilmesinde sorumluluðu olanlarýn cezalandýrýlmasý için Ordu Cumhuriyet Baþsavcýlýðý’na ve Çevre ve Þehircilik Ýl Müdürlüðü'ne suç duyurusunda bulunulmuþtu. Platform üyelerinin þikâyeti üzerine yapýlan su tahlilinde þirket kusurlu bulunarak maddi ceza verildi. Platform üyesi Gül Ersan’ýn verdiði bilgiye göre, verilen cezanýn miktarý belirtilmemiþ. Gül Ersan, “Verilen cezanýn caydýrýcý olduðunu sanmýyoruz, çünkü on gün önce Turnalýk'a gittiðimizde hâlâ arýtma yapýlmadan dereye zehirli su verildiðini tespit ettik. Ýkinci kez þikayette bulunduk. Ancak, bu cezayla HES inþaatlarýnýn doðaya ve yaþama ne kadar zarar verdiði bir kez daha belgelenmiþ oldu. Biz doðamýzý ve yaþam alanlarýmýzý savunmaya devam edeceðiz, herkesi bu mücadeleye davet ediyoruz.” dedi. 05 Nisan 2013 DARICA II HES’E SUYU KÝRLETME CEZASI VERÝLDÝ ...Ordu’da Çambaþý yaylasý sýnýrlarý içerisinden geçen Turnasuyu ýrmaðýna atýklarýný deþarj ettiði belirlenen bir HES þirketine 40 bin lira para cezasý kesildi. Ordu Ýl Jandarma Komutanlýðý Çevre Koruma Timi ile Çevre Þehircilik Ýl Müdürlüðü ekipleri Kabadüz ilçesi Çambaþý yaylasýnda bulunan Ýkidere mevkiinde yapýmý devam eden HES inþaatýný denetledi. Yapýlan denetimlerde þirketin atýk sularýný hiçbir arýtmaya tabi tutulmadan doðrudan Turnasuyu ýrmaðýna deþarj ettiði belirlendi. Bunun üzerine HES þirketine ‘Su Kirliliði Kontrolü Yönetmeliði’ne göre 40 bin lira para cezasý kesildi. NE KADAR CEZA KESLD? - ORDU GZLEM ...Güneysu Ýlçesindeki Katarahte deresi yüzeyinde beliren ve kýsa sürede yayýlan beyaz tabaka ile çevrede sert bir koku oluþtu. Vatandaþlarýn durumu fark edip jandarmaya bilgi vermesi üzerine konuyla ilgili inceleme baþlatýldý. Jandarma ekipleri, dere üzerinde ve dere üzerindeki HES inþaatý yürüten firmalarýn çalýþma sahalarýnda inceleme baþlattý. Öte yandan Çevre ve Þehircilik Ýl Müdürlüðü ekipleri konuya el attý. Bölge sakinleri dere yüzeyinde kirlilik ve kokuya neden olan maddelerin bazý firmalar tarafýndan dereye býrakýldýðýný ileri sürdü. Derede þüpheli kirlenme - Memurlar.Net ...Doðu Karadeniz’de yapýlan Hidroelektrik Santrallerin(HES) inþaatlarýný inceleyen Çevre ve Orman Bakanlýðý 15 enerji þirketine 513 bin lira ceza kesti. 15 HES Ceza Aldý | ALTERNATURK ...Çevre ve Orman Bakanlýðý, yýlda ortalama 70 ilde ve 700 faaliyette ÇED izleme-kontrol çalýþmasý yapýyor. Konuyla ilgili Bakanlýktab yapýlan açýklamayý önemine binaen aynen yayýnlýyoruz: Çevre ve Orman Bakanlýðý tarafýndan Mart, Nisan ve Mayýs aylarýnda 18 ilde HES faaliyetlerine iliþkin 284 adet izleme, kontrol ve denetim çalýþmasý gerçekleþtirilmiþtir. 284 adet faaliyetten 54’üne, 2872 sayýlý Çevre Kanunu’nun ÇED Kararlarýný Ýhlali maddesi gerekçesiyle 1.113.369 TL idari para cezasý uygulanmýþtýr ÇED Derelerimiz maalesef özel sektörün eline teslim edilemiyecek kadar deðerlidir.Baþta Ergene olmak üzere ülkemizde birçok dere ve nehrimizin kirliliðinin ana kaynaðý özel sektördür. Bunun sebebi, en az maliyetle en çok para kazanma hýrsýdýr. |
Alıntı:
TEDAÞ özelleþtirmesinde vurgun Yok böyle alýþveriþ - Gerçek Gündem TEDAÞ özelleþtirmelerinde güya ''þirket kasalarýnda unutulan'' 3.8 milyar dolar devlet parasý ile neler neler yapýlmaz ki? Bu parayla özel sektörün hoyratça yaptýðý tüm HES'ler DSÝ eliyle tekniðine uygun olarak yapýlabilirdi herhalde.. Daha neler neler yapýlmaz ki.. Öyle bir dönem yaþýyoruz ki..Aklýma eski kovboy filmlerindeki ''altýna hücum'' geliyor.. Eline kazmayý küreði kapan 3-5 ton altýn için en baþta Kazdaðlarý'ný delik deþik ediyor, bilmem kaç megavat elektrik için güzelim derelerimiz mahvediliyor..Devlet kasalarýndaki paralar adeta özel sektöre hibe ediliyor.. Yazýk.. Bu tür haberler insanýn içini sýzlatýyor.. Özelleþtirilen elektrik daðýtým þirketlerinin kasalarýnda güya ''unutulan'' 3.8 milyar dolarla siz olsanýz neler yapardýnýz acaba sayýn Serpent ? ''Onun bunun'' parasý deðil tabi ki bu paralar; tüyü bitmedik yetimin bile hakký olan paralar bunlar.. |
Sevgili Arkadaþlar,
Bu yazým bu foruma yazacaðým son yazým. Üyeliðimi iptal etmeyeceðim. Ara sýra özel mesaj var mý diye bakarým. Gerekenlere cevap yazabilirim. Aslýnda bu mesajý çok daha önce yazmak istiyordum, iþlerimin yoðunluðu nedeniyle ancak vakit bulabildim. Aslýnda bu forumdaki eðitim seviyesi diðer forumlarda gördüðümden kat be kat yüksek. Ancak benim yýldýzým forum yönetimiyle barýþmadý gitti. Nedense tartýþmalý konularda hemen her yazdýðým tepkiyle karþýlandý. Aykýrý görüþlere pek hoþgörü gösterilmiyor gibi bir durum ortaya çýktý. En son HES konusunda yazdýklarýmýn baþýna gelenlerden sonra iyi niyet ile konu baþlýðýna da uygun bir þekilde “Ülkemizin Çevresel Öncelikleri Neler Olmalýdýr?” baþlýklý bir yazý asmýþtým. Amacým öncelikler içinde su kirliliðinin en önemli olduðu vurgulamaktý. Bu yazým sadece forum yöneticileri ve benden baþka kimsenin göremeyeceði “Kiþisel Alana” taþýndý. Sebebini sorduðumda çoklu tartýþmaya sebep olabileceði, dolayýsýyla sadece su kirliliðinden bahseden bir yazý þeklinde yeniden düzenlemem gerektiði bildirildi. Tabii ki kirlenmeler içinde sadece su kirliliðinden bahsedip, bu kirlenmenin diðerlerinden daha önemli olduðu nasýl anlatýlabilir bilmiyorum. O nedenle yeni bir yazý yazmadým. Bir benzetme yapmak gerekirse “Sebze Fidesi Yetiþtirilmesi” konusunda hangi sebzeden bahsedildiðinin belirtilmemesi yüzünden konunun kaldýrýlmasý gibi bir durumla karþý karþýyayým. Herneyse, bu konuyu daha fazla uzatmadan HES lerle ilgili olarak yapmaya söz verdiðim açýklamalara gelmek istiyorum: Ýlk ele alacaðým yazý Artvin Üniversitesi Orman Fakültesinden bir kýsým insanlarýn hazýrladýðý rapor. Bu yazý kesinlikle bilimsel bir yazý deðil ve olsa olsa bir gazete tefrikasý olabilir. O kadar ki, bir lise mezununun anlayabileceði dereye salýnacak su miktarý ve türbinlenebilecek su miktarýyla ilgili olan Yönetmeliði bile anlayamamýþlar. Yazýnýn ana ruhu biz HES lere karþýyýz diye baðýrýyor. Kilometrelerce yol yapýlýyormuþ. Ama tekniðine uygun yapýlmýyormuþ gibi bir sürü ifade. Sanki tekniðine uygun yapýlsa itiraz etmeyecek. Þehirler arasý seyahat yapýyor musunuz sevgili arkadaþlar? Hafif daðlýk bölgelerden geçen karayollarýna hiç alýcý gözle baktýnýz mý? O yollar yapýlýrken kesilen aðaçlarý, yerinden oynatýlan topraklarý ve kayalarý hiç dikkate aldýnýz mý? Arabanýzla kaymak gibi asfaltýn üzerinde mis gibi gidiyorsunuz. Sizin bu konforlu seyahatiniz için yapýlan doða tahribatý hiç vicdanýnýzý sýzlatmýyor mu? Burada iddia ediyorum. Ayný arazide sadece ve sadece 1 km yapýlacak bir duble yolun (Dikkat edin otoyol deðil) gerektirdiði kazý ve dolgu ile yaklaþýk 50 km HES ulaþým yolu yapýlýr. Benim bu tahminimin en alt seviyeden yapýldýðýný da ekliyeyim. Muhtemelen 100 km HES ulaþým yolu yapýlabilir. Özetle Orman Fakültesinin yazýsý hiçbir somut bilgi vermeyen bir rapor. Ýkinci olarak ele alacaðým yazý EMO’nun yaptýðý teknik gezi raporu. Aman Allahým! Bu rapor Internette ne kadar çok yerde geçiyor. Yakýn zamana kadar EMO’nun resmi politikasý ülkemizin yeni elektrik kaynaklarýna ihtiyacý olmadýðý yönündeydi. Þimdi HES lere karþý çýkma durumuna girmiþler. Yazýlanlarýn içinde doðru olabilecek hususlar olabilir. Ancak raporun esasý laf-ý güzaftan öteye geçmiyor. Bir tanesine bayaðý takýldým. Raporu yazanlar Çin yapýmý bilgisayarýn tuþlarýna basarak Çin yapýmý modemden bu raporu yollayarak, Çin yapýmý Elektro-Mekanik teçhizatý kötülüyorlar. Hele hele Hindistan teçhizatýný Çin teçhizatýna yeðlemeleri bende þok etkisi yarattý. Ülkemizde þu aralar en çok aranan uzmanlýk alanlarýndan birisi HES Elekto-Mekanik donaným uzmanlýðýdýr. Bu iþi eðer layýkýyla biliyorlarsa hariçten gazel okuyacaklarýna HES yatýrýmcýlarýna yardýmcý olsunlar. Beni en çok etkileyen iddialardan birisi ülkemizin HES çöplüðü olacaðýyla ilgiliydi. Sanki açýyorsun telefonu Çinli imalatçýya ve bana oradan 10 MW bir türbin yolla diyorsun ve o da seneye kalmadan hurdaya çýkýyor. Belli ki Elekro-Mekanik donaným þartnamesi nedir, nasýl firma seçilir hiç bilgileri yok. Eðer varsa, bu yazdýklarýný kasýtlý olarak yazýyorlar. Daha önce bu konuya yazdýklarýmla ilgili sorularý olanlar ve açýklama isteyenler için hazýr olduðumu ve içtenlikle cevaplayacaðýmý bildirmiþtim. Ancak bak falanca ne diyor, filanca ne diyor yazýlarýný kaale almayacaðýmý söylemiþ ve o yazýlarý kendiniz okuyup özümsedikten sonra benim dediklerime bir cevap yazmak istiyorsanýz yazýnýz demiþtim. Hepsinden önemlisi, ülkemizin elektrik enerjisine olan ihtiyacýný, kiþi baþý kullanýlan elektriði ve diðer geliþmiþ ülkelerdeki durumu karþýlaþtýrmalý olarak araþtýrmanýzý rica etmiþtim. Eðer elektriðe ihtiyacýmýz aratarak devam edecekse bu ihtiyacýn nasýl karþýlanacaðýný da düþünmenizi istemiþtim. Bana cevap yetiþtirmek daha önemli olduðu için bu konulara kimsenin kafa yormadýðý anlaþýlýyor. Benim niyetim de insanlarý yorulmak istemedikleri konularda yormak olmadýðý için, bu son mesajýmý yazýyorum. Dikkat edilirse bu mesajým hiç kimseyi doðrudan muhattap almýyor. Dolayýsýyla doðrudan benim kiþiliðime ve düþünce yapýma yönelik kýþkýrtýcý mesajlar olmazsa artýk bu forumda bir daha yazmayacaðým. Sevgi ve saygýlarýmla.. P.S. Forum yönetiminden son bir ricam var. Yukarýdaki yazýmý lütfen silmeyiniz ve baþka yere taþýmayýnýz. Þimdiden teþekkürlerimle. Benden kurtulurken bu son ricamý gözardý etmezsiniz diye umuyorum. |
Chp Mersin milletvekili Prof.Dr. Aytuð Atýcý, TBMM'de demiryolu yer deðiþim ve HES'ler aracýlýðý ile yapýlan büyük yolsuzluk olaylarýný konuþtu.
CHP Mersin Milletvekili Prof.Dr. Aytuð Atýcý Palu-Genç-Muþ demiryolu hattýnýn yer deðiþtirme iþinde nasýl usulsüzlük yapýldýðýný TBMM Genel Kurulu'nda yaptýðý konuþmada somut örneklerle açýkladý. (22.05.2013) - Dailymotion video |
Sn Serpent
Konusunda uzman bir muhendis olarak kolayca cevaplayabileceginiz birkac sorum olacak : 1- Dereler uzerine HES kurulduktan sonar yumurtlama doneminde alabaliklar akis istikame ti tersine yuzebilmek imkanina sahipolabilecekler mi? 2- Ihtiyac duyulacak sabit debi, ve yukseklik farki icin yapilacak insaat faaliyetleri ve su depolama yerlerinde, toprak kaymasi ihtimali cok yuksek olan Karadeniz Bolgesinde ne gibi tedbirler aliniyor. 3- Bu derelerden tarla sulama icin alinabilecek su miktarina izin gerekecek mi? 4- Zaman zaman ormandan kesilen agaclarin akarsuda tasimasi yapiliyor, bu serbest mi? 5- Dere uzerinde aralikli olarak birkc tesis kurulabilmesi icin birinci ile sonuncu arasinda kaydadeger rakim farkliliklari olmali ki dusen suyun enerjisinden faydalinabilsin, sizce Karadeniz derelerinde su yataginda tabii yatagi degistirecek insaat yapilacak mi: Bu yukseklik farkini saglamak icin suyun boru icerisine alinarak bazi tepelerde akis yonu degistirilecek mi? Bu konuda uzman olmadigimdan, hep aklima takilmis olan birkac soruyu yazdim, aydinlatirsaniz memnun olurum. Saygilarimla Engin Kiziltan |
Ben HES karþýtý veya taraftarý deðilim.
Ancak metodoloji olarak konuda gözlemlediðim bazý yanlýþlarý dile getirmek istiyorum. Öncelikle tartýþma, HES karþýtlýðý veya taraftarlýðý gibi bir zemin üstünde yürüyor. HES karþýtlýðýnýn doðal olarak en önemli unsuru çevresel etkileri. Ben olaya bu kadar katý çizgilerle bakýlmasýný pek doðru bulmuyorum. Ýnsanlýk tarihi 20-30 bin yýldan eski... O zamanlar insanlar karný acýktýðýnda aðacýn dalýndan elma koparýp yiyor, neslinin tükenip tükenmediðine aldýrmadan önüne gelen hayvaný avlýyor, tuvaleti gelince bir aðaç dibi bulup yaprakla temizleniyordu. Bugün yaþadýðýmýz koþullarda ise yaptýðýmýz her eylemin kaçýnýlmaz çevresel sonuçlarý var. Ya bu sonuçlarý kabul edip asgari düzeye çekmeye çalýþacaðýz, ya da binlerce yýl önce yaþamýþ insanlarýn tarzýný tercih edeceðiz. Kendi adýma konuþacak olursam, tuvalet kaðýdý yerine aðaç yapraðý kullanmayý tercih etmiyorum. Tuvalet kaðýdý benim evime ulaþana kadar aðaç keserek elde edilen selülozikden, bunu markete getiren aracýn mazotuna kadar pek çok çevresel kirlenmeye yol açýyor. Oldukça çevreyi önemseyen biri olmama raðmen yaþam tarzýmdan -kahretsin ki- vazgeçemediðim için bir tuvalet kaðýdý kullanabilmek için bu çevresel etkilere de katlanmam gerekiyor. Bu durumda yegane talep edebileceðim þey, çevresel etkilerin minimuma indirilmesi... Bu uzun giriþten sonra, benim HES'ler konusundaki bakýþ açým da bu þekilde... Enerji gereksinimi kaçýnýlmaz bir gerçek. Bundan vazgeçemiyoruz. Tasarruf yapabiliriz, enerji kayýplarýný azaltýcý önlemler alabiliriz, bunlarla 2-3 baraj tasarruf edebiliriz falan ama sonuçta enerji gereksinimi sürekli artýyor. Bildiðim kadarýyla dünyada "ekonomik" enerjiyi elde etmenin belli baþlý yollarý var. Bunlar fosil yakýtlar, nükleer enerji, HES'ler, Güneþ ve Rüzgar. Güneþ ve rüzgar da dahil olmak üzere hepsinin az veya çok çevresel etkileri ve enerji üretim maliyetleri, kullaným sýnýrlamalarý var. Bu durumda, þundan vazgeçtik, sadece bunu yapmalýyýz gibi bir yaklaþým bana rasyonel bir düþünce tarzý gibi gözükmüyor. Burada bence yapýlmasý gereken, o enerji veya bu enerji elde etme yönteminden çok en az çevresel etki ile en fazla yararlanýmý, en ekonomik þekilde elde edebileceðimiz yollarý tespit etmek. Güneþ ve rüzgar bu testi baþarýyla geçemiyor. Çevresel etkileri baþarýlý olsa da maliyet yüksek. Fosil yakýtlar ekonomik olsa da çevresel etkileri fazla. HES'ler akan suyu paraya çeviriyor ama geri dönüþümü zor etkileri var. Nükleer enerjinin toplumsal, psikolojik etkileri var. Bunlarýn her biri tek tek tartýþýlabilecek yöntemler. Ama eldeki malzeme bu! O zaman yapýlmasý gereken þey, mevcut yöntemlerin en etkili ama en az çevre zararý yaratacak þekilde kullanýmýný saðlamak. Kaçýnýlmaz bir þekilde enerjiye gereksinimimiz var. HES'ler kullanabileceðimiz bir kaynaktýr. Bu kaynaklara tümüyle karþý çýkmak yerine bunlarýn çevresel etkilerinin nasýl minimize edilebileceði tartýþýlmalýdýr. Elbette, bunu yaparken maliyet/yararlýlýk oraný gözden kaçýrýlmamalýdýr. Bu aynen þuna benziyor... Araba kullanmaktan vazgeçemiyoruz ama egsoz emisyonunu azaltacak önlemler alabiliriz. Tümüyle elektirkli otomobile geçene kadar buna katlanmak zorundayýz. Aksi takdirde yürümekten baþka seçeneðimiz kalmaz. Eh, binlerce yýldýr koþan insanlýðýn þimdi yürümeye dönmesi biraz abes olur haliyle... |
Alıntı:
Tatar Barajý kapaklarýný açtý |
Alıntı:
“Ülkemizin Çevresel Öncelikleri Neler Olmalýdýr?” baþlýðýnda diðer üyeler tarafýndan yazýlacaklar baþka, "sadece su kirliliðinden bahsedip, bu kirlenmenin diðerlerinden daha önemli olduðu" anlatýlmak isteniyorsa, su kirliliði hakkýnda diðer üyeler tarafýndan yazýlacaklar baþkadýr. Biri derinlemesine bir konuyu (su kirliliðini), diðeri ise çevresel öncelikleri irdeler... Baþlýklar bu nedenle önemlidir. Açan üyeye bilgi verilmek ve durumu anlatmak için konusu taþýnýr. Yoksa Serpente bir garezimiz var ya da su kirliliðinden bahsetmek yasaktýr gibi bir tavrýmýz olamaz... |
Alıntı:
|
Alıntı:
Baraj su tutmak için kapaklarýný kapatmýþ, balýklar ölmüþ. Ben çevre uzmaný deðilim. Söz konusu zararý tespit edebilecek veya sansasyon yapmaya çalýþan bir avukatýn laflarýna bakarak bir hüküm oluþturabilecek seviyede ekolojik bilgim yok. (Avukatýn kim olduðuna bakýnca baþka sansasyonel davalarda da adý geçiyor. Örneðin Dersim katliamý iddiasýyla Cumhurbaþkanlýðýna 1 milyon TL tazminat davasý gibi) Su tutulmasý geri dönülmez zarar vermiþ de olabilir, hiç zarar vermemiþ de olabilir. Buna videodan izlediðim taþlar arasýnda çýrpýnan bir miktar balýða bakarak karar veremem. Kalýcý ve ciddi bir zarar söz konusuysa sanýyorum devlet bununla ilgili tespiti yapýp gerekli tedbiri alacaktýr. Kaldý ki, ben barajlarýn çevre zararý yoktur, mutlaka yapýlsýn gibi bir iddiada da bulunmadým. Muhakkak zararlarý olacaktýr. Bunlarýn optimize edilmesi gerektiðini söyledim. Þimdi sizin linklerinize ne yanýt vermem gerekiyor? "Vah, balýklar ölmüþ! Barajý hemen yýkalým." mý? Böyle bir yaklaþým denizden balýkçýlarýn aðlar dolusu çektikleri çýrpýnan balýklarý gösterip, denizlerde hiç balýk avlanýlmasýn demeye benzer. Dediðim gibi, ben tuvalet kaðýdý kullanabilmeyi seviyorum. Yeþili de seviyorum ama tuvalet kaðýdý yerine aðaç yapraðý kullanacak kadar ileri gitmek istemiyorum. Ýkisine de sahip olabileceðim ortak yollar olduðu kanýsýndayým. |
Tuvalet kaðýdý kullanýmý bu topraklara çok sonralarý geldi. Halen bütün tuvaletlerde taharet musluðu bulunur. Anadolu' da tuvalet kaðýdý kullanýmý ne kadardýr bilemem.
Büyük þehirlerde tuvalet kaðýdý kullanýmý, altyapýsý halen düzgün yapýlmamýþ bir çok evde atýk su kanallarýný týkamaktadýr. Tuvalet kaðýdýnýn kullanýmý deðil, onun nasýl kullanýldýðý, var olan tuvalet kaðýtlarýnýn suda çözünebilirliði, onu kullanan insanýn kullaným biçimi vs.vs. yani UYGULAMA' da nasýl bir yerde olduðu daha önemli sanki. Konu nereden nereye geldi deðil mi ? Konu' nun baþýndan beri aslýnda tartýþýlan/konuþulan þey, H.E.S' lere karþý topyekün bir karþý çýkýþ deðil. Halen sürdürülen uygulamalarýn var olan ve gelecekte yaratabileceði sorunlarý. Ufak bir alýntý yapmak gerekirse; Alıntı:
Son günlerde hep beraber yaþadýðýmýz, gerçekle bize gösterilen arasýndaki farký da gözönüne alýrsak daha çok araþtýrmaya, daha çok sorgulamaya, daha çok paylaþmaya, daha çok farkýna varmaya, en önemlisi de birbirimizi daha çok anlamaya, en azýndan buna çaba göstermeye ihtiyacýmýz var gibi geliyor bana. |
Alıntı:
Kusura bakmayýn ama ben mesajlarý daha çok "topyekün" bir karþý çýkýþ gibi algýladým. Sn. Malina'nýn her hangi bir barajdan bahsetmediðim veya savunmadýðým halde "bak balýklar ölüyor" diye özetlenebilecek mesajý dahi bu tür bir algý yaratýyor. Ben ülkemizin tüm enerji kaynaklarýnýn makul ölçülerde ve kontrollü olarak kullanýlmasýný arzu ediyorum. Bunun içinde HES de olur, rüzgar da, güneþ de, hatta nükleer enerji de... Her þey 2 temel unsur çerçevesinde deðerlendirilebilir: - maliyet/yararlýlýk - risk/yararlýlýk Elektrik tehlikeli ve kullanýmý riskli bir þeydir. Ama gerekli önlemleri alarak evimizde kullanýrýz. Buna raðmen her yýl binlerce kiþi elektrik çarpmasýndan ölür veya yaralanýr. Bunlar oluyor diye elektriði býrakýp mum ýþýðýna geçmeyiz. Çünkü mum kullanmanýn riski daha yüksektir. Risk kriteri daha da geniþletilebilir. Örneðin doðal gaz santrallerinin dýþa baðýmlý olma riski gibi... Ancak, bir þeyler kullanmak zorundayýz. Ben sadece rüzgar ve güneþin bize yeteceði (en azýndan þimdilik) gibi hayallere ne yazýk ki katýlmýyorum. Rüzgar her zaman esmez, geceleri güneþ olmaz. Fosil yakýtlarý savunan olsa bile ne kadar gideceði belli deðil. Eldeki tüm imkanlarýn uygun miktarda kullanýlmasý düþüncesindeyim. Dediðim gibi, mesajlarýnýz ben de bir "HES karþýtlýðý" algýsý yarattý. Verilen linkler ve alýntýlar bile bu içerikte. Elbette bu da bir tercihtir. Ama ben körü körüne bir karþýtlýk veya tarafgirliði tercih etmiyorum. Doðanýn ciddi zarar göreceði bir proje elbette tercih edilmemelidir. Ama tek bir aðaç zarar görmesin diye tuvalet kaðýdýndan vazgeçmek gibi bir niyetim de yok. |
Baþtan beri,
Gönderilen bir çok link, konuþulanlar, H.E.S projelerinin uygulamadaki aksaklýklarý, gerçek anlamda fayda/zarar hesaplarý, bölge halkýnýn yaþadýðý sorunlar, su kullaným hakký, çevre katliamý, vadilerin tamamen ortadan kalkma riski gibi bir çok konuyu içeriyor. Dediðim gibi daha incelikli ve çok taraflý okumalar yapmak gerekiyor sanýrým. Teþbih' te hata olmaz demiþ üstadlarýmýz. Siz tuvalet kaðýdýndan vazgeçmeyebilirsiniz, belki kullanýp vazgeçenlerin neden vazgeçtiðini anlamaya çalýþmak, konu üzerinde söylediklerine dikkat etmek ileride sizin için de faydalý olabilir. |
Kusura bakmayýn, ben sizin ne söylemeye çalýþtýðýnýzý tam olarak anlayamadým?
Siz HES'lere tamamen karþý mýsýnýz? Karþý deðilseniz hangi þartlar altýnda deðilsiniz? "H.E.S projelerinin uygulamadaki aksaklýklarý, gerçek anlamda fayda/zarar hesaplarý, bölge halkýnýn yaþadýðý sorunlar, su kullaným hakký, çevre katliamý, vadilerin tamamen ortadan kalkma riski " gibi yazdýklarýnýza bakýnca, mevcut þartlarda karþý olduðunuzu anlýyorum. Peki sizin alternatifiniz ne? Güneþ falan demeyin bana... Her ne kadar HES konusunda uzman deðilsem de enerji kaynaklarý konusunda cahil olduðum anlamýna gelmez. Güneþin neredeyse hiç kullanýlabilir olmadýðýný, rüzgarýn çok sýnýrlý ve pahalý kullaným alaný olduðunu biliyorum. Ülkemiz enerjisinin en büyük bölümünü fosil yakýtlardan, aðýrlýklý olarak da dýþa baðýmlý ve pahalý doðal gazdan elde ediyor. Diyelim ki 100 milyar dolarlýk rüzgar/güneþ yatýrýmýyla 2 tane 10 milyar dolarlýk HES projesini gereksiz kýldýk. Acaba 2 tane 10 milyar dolarlýk baraj yapýp 80 milyar dolarý daha geliþ kapsamlý çevresel koruma önlemlerine ayýrsak daha iyi olur muydu? Rakamlarý elbette atýyorum. Ama geliþmiþ ülkelerdeki tablo da pek farklý deðil. Bildiðim kadarýyla AB ülkelerinin tamamýna yakýnýnda HES kapasitesi sonuna kadar zorlanmýþ durumda. Üstüne çok sayýda nükleer reaktör çalýþýyor. Bazý ülkelerde nükleer santraller yapýlmaya devam ediyor. Bazýlarý her ne kadar kapatacaklarýný iddia etseler de henüz doðru dürüst kapatan yok. HES'leri devreden çýkartan var mý bilmiyorum. Rüzgar enerjisi için önümüzdeki 15-20 yýlda ön görülen hedefler % 20 leri aþamýyor. Güneþ zaten yok gibi bir þey... E, peki ne yapacaðýz? Kusura bakmayýn, ben hala aðaç yapraðýna muhalifim. Ucuz Enerjinin temin edilmesini, bu yapýlýrken de çevre hassasiyetinin ihmal edilmemesini istiyorum. Bu düþüncenin hangi kýsmýna itiraz ettiðinizi bilemedim. |
Daha önce yazýlanlara - benim yazdýklarýma da - bakma, okuma inceliði gösterirseniz.
Nelerin tartýþýldýðýný, benim de nelere karþý olduðumu görebilirsiniz. |
Sn. ciroz,
Çok büyük bir forumda yöneticilik yapmak da dahil olmak üzere, neredeyse 10 yýldýr muhtelif forumlarda mesaj yazarým. Bir mesaj yazmadan önce de aþaðý yukarý o konudaki tüm mesajlarý gözden geçirmeye özen gösteririm. Çünkü bu, forum yöneticilerinin sürekli olarak yeni mesaj yazan üyelerine yaptýðý bir uyarýdýr. Dolayýsýyla, gerek sizin, gerekse diðer üyelerin yazdýðý mesajlarý okuduktan sonra kendi mesajýmý yazdým. Farkýndaysanýz eðer, ilk mesajýmda da söz baþlarken konunun HES tarafgirliði veya karþýtlýðý þeklinde ilerlediðini ve bunu yöntem olarak doðru bulmadýðýmý belirttim. Yine de, sizin mesajýnýz üzerine "acaba göremediðim, atladýðým bir þey mi var" diye düþünerek yazdýklarýnýzý tekrar okudum. Kanaatimde herhangi bir deðiþiklik olmadý! Ben ilk mesajýmý belli bir kiþiye veya görüþe yönelik, belli bir fikri eleþtirmek için yazmadým. Sizin "suyun kullaným hakký" konusundaki teorileriniz veya beklentileriniz benim konuya yaklaþým tarzýmý etkilemiyor. 20-25 yýl sonra bir barajýn su kaynaklarýna el koymasý olasýlýðýyla, 20-25 yýl sonra devletin bir baraja toptan el koymasý arasýnda istatistiksel bir fark yoktur. Hatta devletin el koyma olasýlýðý her zaman daha yüksektir. Endiþelenmemeniz için hemen söyleyeyim; "baraj lobisi", HES'ler, iktidar partisi, enerji sektörü falan gibi hiç bir iþle ilgim yok. Özel sektörde kendi iþini yapan bir týp doktoruyum. HES'lerle ilgili yaptýðým analizlerin de bir hastalýðýn patalojisine bakýþ açýmdan hiç farký yoktur. Biz bir hastaya ilaç verirken bunun aslýnda bir zehir olduðunu biliriz. Ancak ilacý vermezsek hasta ölebilir. O zaman en az zararla hem ilacý vermenin, hem de hastayý iyileþtirmenin yollarýný ararýz. Hasta ölümcül bir hastalýkla pençeleþiyorken "bu ilaç acaba gelecekte alerjiye yol açar mý" diye kullanmaktan vazgeçmeyiz. Þimdi baþa dönecek olursak, sorduðum 2 soru þuydu: "Sizin alternatifiniz nedir?... Ucuz Enerjinin temin edilmesini, bu yapýlýrken de çevre hassasiyetinin ihmal edilmemesini istiyorum. Bu düþüncenin hangi kýsmýna itiraz ettiðinizi bilemedim." Mesajlarýnýzda bu iki soruya da bir yanýt göremedim ben. Algýmda da bir deðiþiklik olmadý. Üzgünüm! Bahsettiðiniz komplo teorileri, dile getirilen yönetmelikler, raporlar vs. benim yüksek bilgi sahibi olduðum konular deðil. Bunlarýn doðruluðu veya yanlýþlýðýný tartýþamam. Bu konunun uzmanlarýnýn savunabileceði veya eleþtirebileceði bir þeydir. O yüzden deðerlendirmemi genel bir bakýþ açýsýyla yapmayý tercih ediyorum. |
Sn MePeTe,
Enerji üretiminde H.E.S' lerin göreceli masum bir üretim þekli olmasýna itirazým yok. Kiþisel itirazým, uygulama biçimlerine. Tek alternatif H.E.S' ler miþ gibi bir algý yaratýlmasý, özellikle ülkemizde uygulanan nehir/dere tipi H.E.S lerin ve bu tip H.E.S lerin proje sayýsýnýn fazlalýðý dikkat edilmesi ve incelenmesi gereken konular diye düþünüyorum. Yukarýdaki bir çok mesajda detaylarý var. Týp doktoru olduðunuz için araþtýrma ve tezleri okuma merakýnýz/alýþkanlýðýnýz vardýr diye düþünüyorum. Bu anlamda konu içinde verilmiþ bazý önemli linklere göz atmanýzý tavsiye ederim. Ucuz enerji diye adlandýrýlan þeyin toplamda yaptýðý tahribat ( sadece doða deðil, insan, su kullanýmý, tarým vs ) göz önüne alýndýðýnda ülkemizdeki projelerin söylendiði kadar da verimli olmadýðý hatýrý sayýlýr biçimde ifade ediliyor. Yine kiþisel fikrim alternatif enerji üretimleri de mutlaka deðerlendirilmeli. Özellikle rüzgar ve güneþ alternatifleri ülke özelinde dikkate deðer niteliktedir diye düþünüyorum. Sizin fikirlerinize bir itirazým yok. Herkes gibi ben de ideal þartlarda çevreye gerekli saygýyý gösteren, zararsýz, ucuz enerji temininin harika olduðunu düþünüyorum. Aralarýndaki verimli projelerin/uygulamalarýn varlýðýný inkar etmek haksýzlýk olmakla beraber maalesef ülkemizdeki uygulamalarýn bir çoðundaki gerçekler bu yönde deðil. Tekrar hatýrlatmakta fayda var, Konu özelinde yazdýklarým þahsi fikirlerimdir. Saygýlarýmla. |
Alıntı:
Sadece çevresel etkilerle ilgili yakýn zamanda gerçekleþen iki durumu paylaþtým... |
Bu forumda daha fazla yazmayým diyorum ama iþ dönüp dolaþýp benim de önemli katkýlarým olan projelere gelince, üstelik güncel duruma göre bunlar hakkýnda tümüyle gerçek dýþý bilgiler verilince dayanamýyorum. Çünkü kendi çalýþtýðým projeler için bir cevap vermezsem kendimi sorumluluðumu yerine getirmemiþ hissediyorum.
Yine birisi tarihi 2010 olan bir yazýya referans vermiþ. Millet olarak 2013 yýlýný idrak etmemize ve 2010 dan bu yana derelerden çok su akmasýna raðmen 2010 yýlýnda verilen gerçek dýþý iddialar bile hala raðbet görebiliyor. O yazýnýn aslýna bakýnýz siz de: Görünüz ki iddialarýn sahibi “MegaWatt” ýn ne olduðunu bile bilmiyor ve “megabayt” diyor. Yani konudan bihaber ama ahkam kesmekte mahsur görmüyor. Bu komik durumun takdirini size býrakýyorum. Ben sadece ne olduðu konusunda %100 bilgi sahibi olduðum Ýkizdere projelerinden bahsedeceðim. Alıntı:
Cevizlik dahil buradaki 4 projenin üçünde önemli katkýlarým var. Bu projelere önce yürütmeyi durdurma kararý verildi. Ama Cevizlik projesi hiçbir zaman iptal edilmedi. Bu projelerin hepsi mahkeme izniyle inþa edildi. Yürütmeyi durdurmalar yüzünden projeler yaklaþýk birer yýl gecikti. Hem yatýrýmcý hem de ülke zarar gördü. Bu projelerden benim çalýþtýðým üç tanesi güldür güldür elektrik üretiyor: Yýlda ortalama 500 milyon kWh. (Dördüncüsü de üretiyor ama detaylý bilgim yok). Bu miktar, bol elektrik kullanan 200 bin evin bir yýllýk elektrik ihtiyacýndan fazladýr. Ýnanmýyorsanýz kendi elektrik faturanýza bakýp bir ayda dolayýsýyla bir yýlda ne kadar elektrik tükettiðinizi bulup kontrol edebilirsiniz. Üþenmeyin lütfen yapýn. Bunlardan Cevizlik o kadar güzel bir projedir ki tünelleri ve santral binasý tümü yer altýndadýr. Bunu davacýlarýn avukatýnýn bile köylülere söylediði biliniyor. Ama inatla davayý devam ettirdiler. Sonuç: Hep söylerim, birisi kendi anlayýþýný veya savunduðu fikirleri yalanlarla desteklemeye kalkarsa, anlarým ki savunduklarý doðru deðil. Yanýlmak baþka bir þey, yalan söylemek baþka bir þeydir. Maalesef bir kýsým HES karþýtlarý yalanlardan medet umuyor. Diðer bir kýsým HES karþýtlarý ise bu yalancýlarýn yalanlarýný yayarak onlarýn emellerine alet oluyorlar. Herkese selamlar.. Not: Sayýn Kiziltan’ýn sorularýnýn cevabý özel mesajla yollanmýþtýr. |
Alıntı:
Öncelikle ülkemizde rüzgar enerjisi için bir teþvik yöntemi uygulanýyor. Hatta yanýlmýyorsam devletin teþvik verdiði kapasitenin tamamý lisanslanmýþ durumda. Tüm bunlara raðmen rüzgar enerjisinin diðer yöntemlere göre oldukça pahalý olduðu bir gerçek. Diðer taraftan, rüzgar enerjisi hiç bir zaman yeterli bir kaynak olarak görülmüyor. AB ülkelerinde dahi hedef % 20'ler civarýnda. Çünkü güvenilir bir yöntem deðil. Daha önce de belirttiðim gibi, rüzgar kesildiðinde eksiði neyle tamamlayacaksýnýz? Güneþ enerjisi kulaða hoþ gelen bir düþünce. Ama halen emekleme safhasýnda. Bildiðim kadarýyla ticari amaçlý enerji üreten güneþ santrali hiç yok. Mevcut örnekler hep prototip, deneysel çalýþmalar. Diðer taraftan, yanýlmýyorsam güneþ enerjisinde kullanýlan güneþ hücrelerinin üretimi ve atýklarý da çok masum þeyler deðil. Yani üretim sýrasýnda ve imhasýnda çevresel bir kirlilik söz konusu. Ýlk yatýrým maliyetleri ise inanýlmaz derecede yüksek. Asýl en önemli sorun, güneþ enerjisinden, ülkemiz gibi bol güneþli bir coðrafyada dahi günde ortalama 4-5 saat yararlanabilmemiz. Elektriði depolamak hem zor, hem maliyetli. Gündüz depolayýp gece kullanalým dememiz iþin hem maliyetini arttýrýyor, hem de akü, pil gibi elemanlar nedeniyle çevresel riski arttýrýyor. Bu kaynaklardan mutlaka yararlanmanýn yollarý bulunmalýdýr. Ancak, sadece alternatif enerji kaynaklarýna bel baðlanmasý en azýndan þimdilik mümkün gözükmüyor. Bizim doðal kaynak olarak elimizde kömür ve akarsularýmýz var. Cüzi bir miktar gazýmýz var. Bunlardan da yararlanmamýz kaçýnýlmaz. Elbette kömürü yakarken her türlü çevresek riski dikkate almalýyýz. Ama kömür kurum yapýyor diye bundan vazgeçemeyiz. Kurumu engelleyecek önlemleri alarak kullanmanýn yollarýný bulmalýyýz. HES'ler de ayný þekilde, çevresel etkileri minimuma indirilerek yapýlmalýdýr. Mutlaka ve kaçýnýlmaz olarak çevresel etkileri olacaktýr. Ancak, zaman zaman bu çevresel etkilerin olumlu yönde olduðunu da görüyoruz. Örneðin büyük baraj gölleri yeni ekosistemler oluþmasýna yol açýyor. Kýraç topraklarýn yeþillenmesini saðlýyor, iklimsel deðiþiklikler oluyor. Bunlarýn tümünü olumsuzluk olarak görmemeliyiz. Örneðin ben zaman zaman amatör balýkçýlýk yapýyorum ve avlanmaya gittiðim yerlerin tamamý baraj gölleri. Genellikle çevrelerinde ciddi bir yeþillenme oluyor. Doðrudan gözlemlediðim bir olgu ise, baraj göllerinin içi ve çevresi son derece sýký kontrol altýndayken, akarsularýn son derece baþýboþ olmasý, akarsu kenarlarýnda her türlü rezilliðin yer almasýdýr. Ýnanýr mýsýnýz, biz Kýzýlýrmak nehrinde, çerden çöpten, muhtelif atölye ve tesislerden balýk tutacak yer bulamadýk. Zaten balýk da bulamadýk. Balýðýn yaþayacaðý ortam kalmamýþ. Mecburen Kýzýlýrmak üstündeki göletlere gidip avlanýyoruz. Uzun lafýn kýsasý, ben çevresel önlemlerin alýndýðý hiç bir projeye karþý deðilim. Mutlaka bir zarar ve yarar söz konusudur. Zararýn minimize edilmesi, yararýn maksimize edilmesi hedeflenilmelidir. Tek bir bakýþ açýsýyla çýkmaz sokaða gireriz. |
Ýsteyen istediði þekilde düþünme, bu düþüncelerini de dile getirme hakkýna sahiptir diye düþünüyorum.
Geçmiþ yýllarda açýlmýþ (bir çok farklý konuda) davalarýn sonuçlarýnýn nasýl(!) deðiþtiði ile ilgili bir çok yazý daha önce de paylaþýldý. Ana akým medya, her þeyi ekonomi olarak görenler ve ona hizmet edenlerin düþünce biçimi de sanýrým "BOÞA AKAN SU" ifadesi ile özetlenebilir. Doða ile olan iliþkimizi sadece enerji, kar, rant, fayda/zarar gibi bakýþ açýlarýyla deðil, unuttuðumuz insan duygumuzla yeniden hatýrlayýp, çevremizde olup bitenleri bu hassasiyet ile deðerlendirmeliyiz diye düþünüyorum. Özellikle Nehir/Dere Tipi H.E.S' leri çok daha iyi incelemeli, yaratacaðý etkileri ve sonuçlarýný dikkatle takip etmeliyiz. Belki, yine külliyen yalan(!) ( Bu söylemleri bir yerlerden hatýrlayabiliriz) olarak nitelendirilecek uzunca bir baþka yazý benim de dikkatle izlediðim konularý özetler niteliktedir. Alıntı:
|
Ýkizdere derneðinin resmi sitesindeki yazýyý ne yazýk ki ben sizden farklý olarak "gayri-ciddi" buldum. Öncelikle bir Avukat tarafýndan yazýlmýþ. Konunun uzmaný olan bir kiþi deðil ve jenerik içerikli bir metin. Bahsi gecen zararlar doðru olabilir. Ama bu her HES projesinde bunlarýn hepsi olur gibi bir mantýk doðru deðil. Ayrýca, objektif bir rapor sadece dezavantajlardan deðil, avantajlardan da bahseder.
Diðer taraftan oldukça mecazi ve duygusal yorumlar var. Örneðin: Alıntı:
Diðer itiraz edeceðim bir konu ise KURULU GÜÇ ile TÜKETÝM iliþkisi... Her ne kadar mühendis kökenli olmasam da arabanýzýn 200 beygir olmasý demek saatte 300km hýz yapabilirsiniz anlamýna gelmez. Evlerimizde kullandýðýmýz sistem de yanýlmýyorsam yaklaþýk 5-6KW tüketim üstüne kuruludur. Ama hiç bir zaman bu rakamlara ulaþamayýz. Bir düðmeye basarak anýnda çalýþtýrýlan doðal gaz santralleri bile kurulu gücün tamamýný kullanmaz. Dolayýsýyla yukarýdaki mantýk doðru deðil. Eðer evinizde bir jeneratör varsa, bu önlem içindir. Evinizdeki kurulu gücü sürekli kullanmanýz için deðil. Kaldý ki, bütün dünyada enerji tüketimi ve gereksiniminin sürekli arttýðýný görmek için mühendis olmak da gerekmiyor. Evlerimizde kullandýðýmýz enerji miktarýndaki artýþa bakmamýz bile yeterli. Üstelik bunlarda eskiye göre ciddi tasarruf önlemleri var artýk. Ýþin özeti; ya o, ya bu gibi bir yaklaþýmý rasyonel bulmuyorum. Omlet yapabilmek için yumurtayý kýrmak gerekir. Çevresel zararlar olabilir. Ayný þekilde çevresel yararlar ortaya çýkabilir. Elde edilen ve kaybedilenlerin iyi muhakemesinin yapýlmasý lazým. Çevreyi korumak için de para gerekir. |
Yalan yalandýr. Bazýlarý düz yalan olarak bazýlarý ise kuyruklu yalan olarak tanýmlanabilir.
Yalanýn bini bir para, yanlýþýn ise haddi hesabý yok. O kadar ki, benim yazýma konu olan Cevizlik projesiyle ilgili linki verilen referansýn tarihi Haziran 2010 ve “Cevizlik HES mahkeme kararrýyla iptal” deniyor. Halbuki Cevizlik HES Nisan 2010 dan beri enerji üretiyor. Resmi açýlýþý ise Aðustos 2010. Halen de çalýþýyor. HES lerin ve diðer elektrik üretim tesislerinin kurulu güçleri nasýl tanýmlanýr, hangi tesis faktörleriyle çalýþýr üzerine yazýlar yazdým. Benim yazdýklarýma itibar etmeyebilirsiniz. Lise eðitiminden daha fazlasýný gerektirmeyen bu konularda akýl yürütmek ve sorgulamak yerine, bir avukatýn konuya hiç bir açýklýk getirmeyen saçma sapan yazýsý muteber tutuluyor ya inanamýyorum. Adamýn verdiði rakamlarýn yanlýþ olmasý bir yana tanýmlarý da yanlýþ: Elektrik üretimini kurulu güç diye veriyor. Bu adamýn verdiði enerji üretim ve tüketim bilgisi 20 yýldan daha eski yahu. Yani yazýsý “ben bu konuda hiçbir þey bilmiyorum, sallýyorum” diye baðýrýyor yahu. Neyse daha fazla yazýp kendi sinirlerimi de bozmayayým. Selamlar.. |
Yazý bilimsel bir rapor deðil zaten : )
Yazarýnýn, "Duygusal" olmasý da bana çok doðal geliyor, bizler uzaktan "-bu böyle olmalý þu þöyle olsa daha iyi olur." derken, orada yaþayan insanlar belki de evlerinden, sularýndan, topraklarýndan oluyorlar. Davulun sesi uzaktan hoþ geliyor sanki... Ama bütün bunlar yazý içinde yapýlan tespitlerin (mesleði avukat olan birisinin var olan kanuni düzenlemeler ve bunlarýn uygulama biçimlerini bizden daha iyi bildiðini düþünmek yanlýþ olmaz) yanlýþ olduðunu göstermez. Sürekli olarak, hemen her tartýþmada ( TV, gazete,forum, meclis vs vs), H.E.S karþýtlýðý sanki enerji üretimine karþý çýkmak, topyekun bir H.E.S düþmanlýðý yapýlýyor algýsý yaratýlmaya çalýþýlýyor ama konunun özün de tartýþýlanlar bunlar deðil. Bu da birilerinin konunun/tartýþmanýn içini boþaltma taktiði. Sadece bu konuda deðil bir çok konuda bir zihin karýþýklýðý, içini boþaltma, ötekileþtirme, itibarsýzlaþtýrma, alaycýlýk sürekli olarak karþýmýza çýkýyor. Oysa ki; "Siz onu umursamazsanýz, doða sizi hiç umursamaz" :) |
Bu görüþünüze katýlmýyorum.
Kanaat bildiren bir yazý yazýyorsanýz, sizin tabirinizle "içinde yapýlan tespitlerin" doðru temelleri olmasý gerekir. Benzer bir yaklaþýmla þunu diyebiliriz. Gökyüzünde gece çýkan yýldýzlar var. Bunlar atmosferdeki küçük, ýþýklý canlýlardýr. Orada durur, bize romantizm saðlarlar. Uydular için gökyüzüne attýðýmýz roketler bu yýldýzlara çarpýp onlar yok edebilir. O yüzden roketler yýldýzlar için büyük bir tehdittir. Bu rapor da biraz buna benzemiþ. Doðru kanaat için doðru bilginin kullanýlmasý lazým. Subjektif görüþler bizi doðru yere ulaþtýrmaz. Objektif görüþler ise tek taraflý olamaz. "Orada yaþayan insanlar evlerinden, sularýndan, topraklarýndan oluyorlar" tabirinizi de oldukça manidar buldum. Bir avuç topraðý olan her vatandaþ öyle veya böyle bunun bir kýsmýný belediyeye kaptýrmýþtýr. Sizin evinizde çeþmeden su akabilmesi için bazý fedakarlýklar yapmanýz lazým. Konu içerisinde HES'ler tartýþýlýyor ama yegane baraj yapýlarý HESler deðil. Bu konu aslýnda genel çerçevede enerji üretim politikalarý ve çevresel etkileri þeklinde tartýþýlsa kanýmca daha doðru olurdu. Çünkü HES'lerin iyi veya kötü olmasýný deðil, enerji üretimindeki konumunu tartýþmak daha gerçekçi bir bakýþ açýsý saðlayabilirdi. Yemek için elimizde sadece yumurta, sosis ve hamburger varken sadece yumurtanýn ne kadar zararlý olduðunu tartýþmak doðru bir yöntem olmaz. |
Ben de sizin görüþlerinizin bir kýsmýna katýlmýyorum.
Ýkizdere Derneði' ndeki yazý için duygusal kelimesini bilerek týrnak içinde yazmýþtým. O yazý, teknik bir rapor olmamakla birlikte benim düþündüðüm, dikkat ettiðim konularý özetler bir yazý olduðu için paylaþmýþtým. Subjektif olarak :), H.E.S' lere özellikle Nehir Tipi H.E.S' lere ve uygulamalarýna dikkat etmeliyiz, sorgulamalýyýz, takip etmeliyiz diyorum. Benim söylediklerimin özü bu. Konu genelinde önceki mesajlarda ( farklý görüþlerde de), yazýlanlar, paylaþýlanlar oldu. Merak edenlerin gözden geçirmelerini, farklý görüþleri de okumalarýný tavsiye ederim. Ýkizdere Derneði' nin yazýsý teknik bir rapor olmayabilir. Belki gözden kaçmýþtýr diye hemen bu sayfanýn ilk mesajýnda teknik bir rapor da var. 2013 yýlýndayýz çok þey deðiþti diyecekler de olacaktýr. Evet bir çok þey deðiþiyor, örneðin bu hafta Biyo-Çeþitlilik ve Tabiatý Koruma yasa tasarýsý T.B.M.M' de tekrar görüþülmeye baþlanacak. Yine subjektif olarak, tasarýnýn içeriðini bilmeyenlerin biraz araþtýrma yapmasýný çok isterim. Teknik raporu gözden kaçýranlar için: Doðu Karadeniz Bölgesi HES Teknik Gezi Raporu Aðustos 2011 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odasý |
Dindar ve modern neslin temsilcisi Leyla Yalçýnkaya için 9 yýl hapis isteniyor! | Politika | EurActiv.com.tr
HES'e Direndi, Yargýlandý, Beraat Etti - Bianet Zorla evliliðe de savaþ açýp 18’ine girdiði gün evi terk eden HES eylemlerinin simge ismi Leyla’nýn devlet güvencesi altýnda olduðu ortaya çýktý http://gundem.milliyet.com.tr/hes-le...63/default.htm Bu cesur kýzýmýza hem aferin, hemde geçmiþ olsun diyorum.. |
Alıntı:
Bir insanýn HES'lere veya baþka bir þeye karþý olmasý, istememesi vs. son derece doðal... Bunun için suçlanmasý ise tümüyle abes ve çaðdýþý... Ancak, haberlerde bahsi geçen genç kýz, HES'lere karþý olduðu için deðil, iddiaya göre "attýðý taþla bir askeri baþýndan yaraladýðý ve küfür ettiði" için yargýlandý. Toplumda ilgi çekecek farklý kavramlarý birbirine karýþtýrarak kamuoyu oluþturulmasýný doðru bulmuyorum. 2 yanlýþ 1 doðru etmez. - Dindar kýz - Baþörtülü - HES karþýtý - Yargýlandý, beraat etti! Konu bu deðil! Bir vatandaþýn adi bir suçu iþleyip iþlemediði... Ne dindarlýðý, ne de HES karþýtlýðý dava konusu deðil. Elbette bunu sizi eleþtirmek için deðil, haberlerin veriliþ tarzýný eleþtirmek için dile getirdim. Bu kýzýn, diðer vatandaþlardan hiç bir farký olmadýðý gibi, beraat etmesi HES karþýtlýðýný haklý çýkarmayacaðý gibi, ceza almýþ olsaydý da HES'in haklýlýðýný göstermezdi. Zaten HES'lerle ilgili bir tartýþmada "dindar bir kýzýn" sýradan bir suç isnatýyla yargýlanýp beraat etmesinin tartýþmanýn özüne bir faydasý da yok. |
|
|
Alıntı:
Bu akþam saat 18:00 civarýnda meydana gelen olayla ilgili bilgi veren köylülerden Osman Koç, HES þirketi çalýþanlarýnýn jandarma korumasý eþliðinde kanyona girdiðini belirterek, "biz burada vatanýmýzý korumak için demokratik haklarýmýzý kullanýrken Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri çoluk çocuðumuzun önünde silahlý eþkiyayý koruyor. Ben devletimden bunu beklemezdim" dedi. KÖYLÜLER VATANDAÞLIKTAN ÇIKMAK ÝÇÝN BAÞVURACAK! Olayda bir köylünün yaralandýðý bilgisini veren Koç, kurþunlarýn kendisinin de bir metre kadar yakýnýndan geçtiðini söyledi. Ahmetler Kanyonunda HES yapacak yeterlilikte su bulunmadýðýný da dile getiren Koç, "demokratik bir hukuk devletinde böyle bir zulüm görülmüþ deðil. Yarýn, Ahmetler köylüleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlýðýndan çýkmak için baþvuruda bulunacaklar. Biz Filistin'iz, karþýmýzda ise Ýsrail var. Türkiye Cumhuriyeti'nin askeri iki araç önde, iki araç arkada eþkýyayý kolluyor. Ben bu durum karþýsýnda kriz geçirdim. Köylüler beni öldü sandýlar. Hala aðlýyorum" diye konuþtu. HES þirketi köylülere kurþun yaðdýrdý Bir ülkenin valisi, en doðal hak olan protesto hakkýný kullanan yurttaþa ''gavat'' diye hitap edebiliyorsa, bunlar da olur tabii.. Valla direnmeden olmuyor bu iþler.. Bizim Çanakkale'de direnen köylüler termik santral projesini durdurdu ve zafer kazandý.. Darýsý diðerlerinin baþýna.. Ayvacýk Babadere Termik Santrali Projesi Durduruldu | Çanakkale Ýçinde |
Erzurum'a baðlý köyümüzde HES yapýmý için derneðimizde yaptýðýmýz toplantý sonucu karar aldýk.
Köyümüz 2000 rakýmda olup. "Allah'ýn daðý" diye de nitelendirilebilir. Yaklaþýk 5ay tamamen kar altýnda kalmaktadýr. Köyde hiçbir tarýmsal faaliyet yapýlmamaktadýr. 1 tane tavuk bile yoktur. Yaptýðýmýz ön araþtýrmalar sonucu 500-600 bin liralýk bir masrafla mini HES projesini gerçekleþtirebiliyoruz. Öncelikli hedefimiz kýþýn kimsenin kalmadýðý, yazýn ise yaklaþýk 70-80 hanenin yaþadýðý köyümüzün elektrik ihtiyacýný karþýlamak, duruma göre de üretilen elektriði devlete satarak köye gelir oluþturmak. Hes projelerinin abartýldýðý kadar zarara sebebiyet verdiðini düþünmüyorum. Yukarýdaki haberdeki köyün tanýmýnda "tarým alaný bulunmayan fakir bir orman köyü" ifadesi geçmiþ. Þimdi bu ifadeyi kullananlara "orman köylüleri ormanlarýn bakýmýndan, yakacak odun üretilmesinden, ormanýn seyreltilerek bakýmýnýn yapýlmasýndan mesul olsun" desek. Kýyamet kopar. Çünkü aðaç kesilmez, kutsaldýr. Ama biraz geniþ ölçekli baksak ormanlarýn bakýmsýzlýktan içlerine girilemediðini görürüz. |
Ülkemizin enerji ihtiyacý kesindir ve bunun için gereken projeler hazýrlanmalý ve hayata geçirilmelidir. Bu, ülkenin geliþimi açýsýndan devletin görevlerinden biridir. Sanýyorum ki bu konuda buradaki herkesle hemfikirizdir. Peki, Türk Ulusu’na ait her karýþ toprakta yapýlacak planlamalar için bunun gerekli bilgilendirmelerini tüm açýklýðýyla ve çeþitli yollarla vatandaþlarýna anlatmasý da bu görev dahilinde deðil midir? Enerjiyi ne ile nasýl üretmeliyiz ve bu farklý kaynaklarý nerelerde nasýl kullanmalýyýz? Ýþte hepimizin kaygýlarýnýn oluþtuðu kýsým da bu. Problemlerin bir çoðu da bu kýsýmda oluþmuyor mu?
Her yapýlan iþe muhalefet etmek hiçbir þey yapmadan sadece yapýlanlara kara eleþtirilerde bulunmak zaten Türk Milleti olarak bizim tarihi benliðimize aykýrýdýr. Cumhuriyetimizin kuruluþ tarihini biraz olsun incelediðimizde konuþarak deðil çalýþarak yaptýðýmýz ve baþardýðýmýz bir çok örnek bulabiliriz. Eðer söyledikleriniz bu manada ise size katýldýðým örnekler de mevcut olacaktýr. “Hes projelerinin abartýldýðý kadar zarara sebebiyet verdiðini düþünmüyorum.” cümlenizdeki abartý kelimesinin anlam olarak tam karþýlýðý bizce ne olmalýdýr, neye / nelere göre düþünmemizi istersiniz? Yanlýþ anlamadýysam benim paylaþtýðým haber için yazmýþsýnýz bunlarý. Yukarýda paylaþtýðým haberdeki köyün tanýmýnda ise “tarým alaný bulunmayan” deðil “yeterli tarým topraðý bulunmayan yoksul bir orman köyü” denilmiþtir. Habere göre bu tanýmý yapan bir milletvekilidir. Devamýnda da “Ahmetler Kanyonu’nda gerçekleþtirilecek olan turizm faaliyetleri, rafting ve sulama projelerinin köyün geleceði için yaþamsal olduðu” yine bu milletvekili tarafýndan dile getirilmiþtir. Peki bu söylenenler dahi ne kadar baðlayýcý olabilir? Yani yeterli tarým alanýnýn bulunmamasý ya da yapýlacak preojelerden bahsediyorum. Asýl söylemek istediðime geleyim; Bu haberi paylaþmamýn sebebi HES projesi deðildir. Asýl nedeni, böyle bir projeye olumsuz bakan yerel halka karþý, proje için yetkilendirilmiþ firmanýn çalýþanlarý tarafýndan yaþatýlan durumdur. Devlet görevlendirdiði þirket çalýþanlarýný korumakla yükümlü olduðu kadar vatandaþýný da korumak sorumluluklarý arasýndadýr. Kutsalýmýza gelirsek, Türk'ün kutsalý her karýþ topraðýyla vatandýr. Köyünüz için hayýrlý olmasýný dilerim ki anlattýðýnýz kadarýyla incelememekle beraber gerekli bir proje olarak görülüyor. |
Alıntı:
Nefes kesici güç: Çin’de 22500MW’lýk Üç Geçit Barajý açýldý - Enerji Enstitüsü Bu barajýn inþaasýyla alakalý bir belgesel izlemiþtim. Çevreye verdiði en büyük zararýn nehirin bünyesinde barýndýrdýðý alüvyonlarýn gövdede tutulmasý sebebiyle, nehir boyu devam eden tarým alanlarýndaki ürünlerin tamamen yok olacaðý öngörülmüþ. Dolayýsýyla alüvyonlarý tahliye etmek maksadýyla baraj gövdesine özel kapaklar koyulmuþ. Ancak tam manasýyla bir çözüm deðil çünkü alüvyonlarýn tahliye edilen kýsým %40 a tekabül ediyormuþ. Yani %60 lýk bir kayýp söz konusu. Belgeselde geçen ifadeye göre kilometrelerce uzunluktaki tarým alanlarýný olumsuz etkileyecek bu alüvyon kaybý; 15-20 yýlda gerçekleþen büyük sel felaketleri, can kayýplarý vb. göz önüne alýndýðýnda 20 nükleer santral gücündeki bu baraj için "ödemeye deðecek bir bedel" olarak görülmüþ. Ýnþasý sýrasýnda 1 milyon kiþi de tahliye edilerek inþa edilen konutlara yerleþtirilmiþ. Bu da ne kadar alanýn sular altýnda kaldýðýnýn bir göstergesi. Bizim ülkemizde ise böyle bir baraj inþaa edilemez. O kadar insan evinden taþýnmak istemez, çatýya çýkýp çocuðunun boynuna býçak dayar, kiremit atar, iþ makinalarýný ateþe verir vb. Geçen gün haberlerde yine bir "rant düþkünü vatandaþ" haberi vardý. Yapýlmasý planlanan 3. havaalaný arazisinin %80'i devlete ait eski kömür ocaklarý. Devlet hali hazýrda hafriyat atýklarýný karþýlýðýnda para almak suretiyle bu bölgeye boþalttýrýyor . (1 taþla 2 kuþ) Arazinin geri kalan %20'si ise vatandaþa ait. Vatandaþýn gözü açýk ya , tarla vasfýndaki arazisine kamulaþtýrma bedeli olarak dönümü "35-55 bin" arasýnda para ödeniyor diye isyan ediyor. Aslýnda bu para bile o bölgedeki tarým arazileri için fazla. Ýstanbul'un dýþýna çýktýðýmýzda ayný nitelikteki tarlayý dönümü 4-5 bine satýyorlar. Ama vatandaþ "hakkýmýzý isteriz" derken ne kadar haksýz olduðunu da haykýrýyor adeta. Devleti yeterince söyüþleyemedikleri için isyan ediyor. "Havaalaný yanýndaki kýymetli arazi"sine yüksek paralar verilmesini talep ediyor. Þimdi bu vatandaþa sorsak havaalanýný ister misin ? diye. Benim tarlamýn kenarýnda kaldýðý müddetçe isterim der. Ne þiþ yansýn ne kebap hesabý. Neye göre,nelere göre ? Bu bakýþ açýnýza göre deðiþebilir ama aslolan milletin menfaatidir. Ve taraf olanlar asla tarafsýz gözle olaya bakamazlar. Burada kullanýlan ifade dahi ne kadar popülist bir yaklaþým olduðunu gösteriyor " biz vatanýmýzý koruyoruz" sanýrsýn 100 metre öteden suriye topçularý taciz atýþý yapýyor. Yine Erzurum/ispir ilçesinde incelediðim Borusan'a ait bir HES vardý. Civardaki 2 köyün elektriðini ücretsiz olarak vermek üzere köylüleri ikna etmiþler. Savaþmak, direnmek her þeyin çaresi deðil. Uzlaþý daha büyük bir meziyet bence. Yanlýþ bir durum varsa elbette düzeltilmelidir ancak https://www.facebook.com/note.php?no...15003468523538 vb. "köylülerden, mahallelilerden, falancalýlardan iþçilere saldýrý" baþlýklý kim bilir ne kadar haber yapýlmýþtýr bu ülkede. Ýstenmeyen bir þey varsa müsebbibi iþçiymiþ gibi saldýrýlara maruz kalýr. Özellikle de kürt iþçiler. Hasýl-ý kelam bu vesileyle Bursa Ulu Camii'nin yapýlmasý esnasýnda yaþanan bir olayý da kopyalýyorum buraya. "Yýldýrým Bâyezîd Han, müslümanlarýn ibâdet etmeleri için, Bursa’nýn güzide bir yerinde câmi yaptýrmak istedi. Bu durumdan vezirini de haberdâr etti. Bugünkü Ulu Câmi’nin yeri uygun görüldü ve arsa sahiplerine mülklerinin bedelleri verildi. Herkes gönül rýzasýyla arsalarýný verdi. Fakat câminin inþâ edileceði yerde ihtiyar bir kadýnýn evi vardý. “Ben evimi satmam” diye diretiyordu. Ona; “Bize bu ev mutlaka lâzým” denildi ise de, hiç kimsenin sözünü dinlemedi. Sultan Yýldýrým Bâyezîd Han kadýnýn yanýna gidip, durumu anlattý, fakat fikrinden döndüremedi. Sonra Sultan, dîvâný toplayarak bu hususu görüþtü. Dîvânda, Emir Sultan’a durumun bildirilmesi ve ona göre hareket edilmesi kararýna varýldý. Sultan Bâyezîd, Emir Sultan’ýn yanýna giderek durumu anlattý ve; “Sizin himmetinize muhtacýz, yoksa câmi yapýlamaz” dedi. O gece ihtiyar kadýn rüyasýnda mahþer günündeki hâlini gördü. Herkes Muhammed aleyhisselâmdan þefâat umup Cennet tarafýna gidiyorlardý. Ýhtiyar kadýn da onlar gibi Cennet’e gitmek istedi. Fakat yürümeye gücü olmadýðý için, Arasat meydanýnda yapayalnýz kaldý. Bunun üzerine ihtiyar kadýn feryâd etmeye baþlayýnca, zebânîler ona; “Niye aðlýyorsun?” diye sordular, ihtiyar kadýn; “Müslüman taife Cennet’e gitti. Ben kaldým onun için aðlarým” dedi. O sýrada gâibden bir ses; “Eðer sen de Cennet’e gitmek istersen, Yýldýrým Bâyezîd Han’a evini sat, inad etme yoksa inatçýlardan olup cehennemlik olursun” dediði anda uyandý. Evini bir nurun kapladýðýný gördü. “Elhamdülillah ben de Cennet ehli oldum” diyerek sabaha kadar ibâdetle meþgul oldu. Sonra gönül rýzâsý ile evini satarak câminin yapýlmasýna vesîle oldu." mutlu son =) |
...Sözün özü, Anadolu coðrafyasý, küresel krizle birlikte damarlarý týkanan sermaye gruplarýnýn yaðmasýna açýldý. Hangi projenin ne amaçla yapýldýðýnýn bir önemi yok. Önemli olan iþ makinelerinin durmaksýzýn devinimi. Anadolu, Moðol istilalarýndan bu yana böyle yaðma görmedi! Bütün bunlarýn ayrýntýlarýný medyadan izleyemiyorsanýz, çevrenize bakmanýz yeterli. Halka raðmen, 'halk için' yapýldýðý öne sürülen binlerce yýkým projesinin yarattýðý tahribatý gözlerinizle görün.
Yusuf YAVUZ Tamamý: Halka raðmen halk için yapýldý |
"badem, ceviz, kestane, adaçayý ve benzeri türlerin tarýmýný yapmalarý için 'bozuk devlet ormaný' sayýlan yaklaþýk 100 bin hektar arazi tahsis edildi."
http://www.agaclar.net/forum/ceviz/32836.htm www.ceviz.biz-- Haberler - Türkiye'nin en büyük ceviz ormanlarýndan birisi Ordu'ya kuruluyor Ýþte bunlar hep talan. Bu forumun bir baþka köþesinde insanlar bu orman vasfýný yitirmiþ araziler için proje üretmeye çalýþýyor. Devlet devasa arazileri aðaçlandýrýp 5 yýl süreyle bakýmýný yapýp köylüye devretme projesi gerçekleþtiriyor ancak ideolojiden gözü körelmiþ insanlar bunu "talan, yýkým" olarak nitelendiriyor. Yorumsuz =) |
Konumuz bu deðil ama..
Doðrudan doðruya, sadece fakir orman köylüsüne yönelik olarak, ekosistemi de gözeterek verimsiz hazine ve yasal olarak orman görünen alanlarda ceviz gibi aðaçlandýrmalar yaparak köylüye hibe etmek çok güzel birþey..azýcýk yurt, insan sevgisi olan biri buna karþý çýkmaz ve alkýþlar.. Ama..bu iþler aþaðýdaki gibi oluyor ve yapýlýyorsa, yandaþlar gözetilip kollanýyorsa, 5-10 köyü bedava ceviz ormaný sahibi yapýyoruz adý altýnda birtakým kiþiler devlet olanaklarý ile ihya ediliyorsa,karþý çýkmak her aklý baþýnda vicdan sahibi insanýn görevidir: Dudu: “Benli Deresi Talan Ediliyor” - iskenderun - www.iskenderun.org YEREL - Marmara Adasý talanla karþý karya - Yeni Erdek Gazetesi |
Konu' nun adýndan da anlaþýlýyor aslýnda, konu topyekün bir H.E.S karþýtlýðý deðil. H.E.S ile enerji üretimi faydalý mýdýr, zararlý mýdýr da deðil. Nedense konu bir çok kereler oraya geliyor ve týkanýyor. Oysa konu:
Türkiye' nin H.E.S gerçeði. Çok taze olmasý açýsýndan, daha bir çok yerde olduðu gibi Ahmetler Kanyon' u ve köyünde olanlar da benzer sebeplerden oluyor. Özelleþtirmeler ile H.E.S þirketlerine verilen ve sürekli baþka konularla akýl karýþtýrýlmaya çalýþýlan temel konu da SU KULLANIM HAKKI ANLAÞMASI. Ahmetler köyü/kanyonu sitesindeki son yazý: HES NÖBETÝ VE ARDINDAKÝ GERÇEK |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Þu an saat: 10:43. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025