![]() |
Sayın Doğasever,
Malinaya söz dedim. Muzırlık etmedim. Size de şu ana kadar bir laf söğlemedim. Rica ediyorum size olan saygımı yitirmeyeyim. Yorumda bulunan kişi bir amatör. Tıpkı benim gibi. Kendince yorum yapacak. Ondan tahlil istemeniz abesle iştigal. Öğle bir olanağı olmadığını zaten biliyorsunuz. Yaptığı yorumlada tüm Ergene arkasından gelip koca firmayı devirecek değil. Nihayete dereden geçen herkesin söğleyeceği laflar. Bir şey söğlemenizi gerektirecek durum yoktu. Gereksiz çıkış yaptınız. Üstüne açıklama babında saydıklarınız da daha komik. Yüksek bilgisini sayan prof. ün talebeye dersini çalıştın mı demesi gibi. Bunları saymak için mi önce sordunuz. Arada site üyelerini küçümseme de var. Konularını iyi özümsemelilermiş. Olur. Siz de ortağınıza benzemeye başladınız. Farkında mısınız? Bir ricam daha var. Gece denem nam kişinin yazıyı bitirme tarzını taklit etmeyin. Sahibine haksızlık oluyor. |
Öyleyse, Sayın Gündoğdu'yu Ergene sayfasına yönlendirmeden önce "Etkin mikroorganizmalar" veya "Toprak ve Mikroorganizmalar" sayfalarına ya da daha da önemlisi kendi Belediyesinden veya Kaymakamlığından bilgi alması için bu mercilere veya EM Uygulama haberlerini yayınlamış olan yerel basına (Örneğin, en son Frekans gazetesi'ne veya diğer gazetelere) de yönlendirebilirdiniz. Konu zaten Sn Gündoğdu da değil.
Fanatizm ve feodal ilişkiler yüzünden böyle güzel bir proje maalesef böyle bir platformda tartışılamadı. Birçok kişi projenin ne olduğunu dahi bilmeden görüş bildirdi. Daha ilk mesajda suçlandık. Bazı kişiler, aynı takım tutar gibi saf tuttular. Hepsinin ötesinde, benim de ortağı olduğum şirketimiz yolsuzlukla suçlandı. Bunu nasıl mazur gösterebiliriz. Suçlayanlar bunu neden ispatlamadılar? Böyle bir ortamda benden proje hakkında bilgi istenmesi de zaten hiç doğru değildi. Bazı kişiler de sırf tartışmanın içinde ben olduğum için bunu Doğasever başlattı dediler. Gerçekleri ve tartışmanın nasıl ve neden başladığını Sn Malina yukarda yazdı. Benim ekleyeceğim fazla bir şey yok. Ergene'yi temizlediğimizde, bir gün birlikte gider balık tutarız. İnşallah o günler çok uzak değil. (Biliyorum şimdi birileri yine eline kamerayı alıp dereyi çekmeye başlayabilir ya da olta atıp balık bulmaya çalışabilir.) Bu yapılan 2 aylık deneme veya ARGE projesinin amacı dereyi temizlemek değildi). Bu işin olması için çok başka, farklı ve hiç düşünülmedik planlarımız var. Yapınca herkes görecek... |
Sayın Doğasever,
Ancak ve ancak size bu kadar güvenilebilir. Hani artık yazmayacaktınız. Bu kaçıncıya söylediğiniz sözün arkasında durmamaktır. Siz hep böyle söylemlerinizin arkasında durmaz mısınız ? Bir lise talebesine yönelttiğiniz sorular daha önce sizden istenilen bilgilerdi. O lise talebesi herhalde yüzdüğünü iddia ettiğiniz kaplumbağların fotoğraflarını cekmek istedi ama maalesef fotoğraflıyamamış, Sizin elemanınız değilmiydı dozlama yapılan yerde derenin dibinin göründüğünü yazan. Hangi devriyeler atık deşarjının kontrolünü yapıyor ? Size tavsiyem lise talebeleri ile üğraşmayın. Ergene yi kurtarmak istiyorsanız önce kirlenmenin engellenmesine katkıda bulunun. Bunu yapamıyorsanız hiç değilse suyun havalanmasını sağlayın ve sudaki oksijenin arttırılmasına yatırım yapın Ergene kirlenirkende temizlenebilir diyen her kese teklif ediyorum.! Ben tek başıma evinizi kirleteceğim siz üç kişi evinizi temizlemeye çalışacaksınız, eğer evinizi temizliyebilirseniz o zaman ben de size inanırım. Önce kirlenme durdurulmalı iş yapın iş SHOW değil, Sevgiyle kalın, |
Alıntı:
Her şeyden önce hatırlayın siz de yazmamaya söz vermiştiniz ama siz de sözünüzü tutamadınız. Lise talebesiyle hiçbir alıp veremediğim yoktur. Kendisiyle uğraşmıyorum. Onu buraya gönderenlere ve bizleri yolsuzlukla suçlayanlara sözüm. Kendisine son derece saygılıyım ve gerekirse yakında inşallah geldiğimde kendisiyle de görüşür yapılan çalışmayı da detaylarıyla anlatırım. O insan benim kardeşimdir. Eminim o da beni sabırla dinleyecektir. Bana sabredemeyenler bilmediğim bazı nedenlerden ötürü maalesef başkaları. Sanki suç işlemişim gibi bana saldırıyorsunuz. Ergeneyi atıksu deşarjı durmadan temizlemeye, kokusunu gidermeye çalışmak suç mu? Bana söyler misiniz bir insan bir dere kirlenirken dahi temizlemeye kalktığında bu kadar insanın (grup halinde) karşısına dikilip yolsuzluk iddiaları ve kirlenme durmadan bu olmaz iddialarıyla karşılaşmıştır. Çevrecilere bakın kırlarda yol kenarlarında görürsünüz. İnsanlar yol kenarlarını kirletiyorlar diye, yol kenarlarındaki çöpleri temizlemeyelim mi? Daha mı beter olsun. Herkes bu pisliğin içinde boğulsun mu? O nehir zararlı mikroorganizma yatağı haline gelmiş durumda. 2008 yılında yapılan bir analizde E coli miktarı 5000 cfu/100 ml çıkmış. Bu miktarı azaltırsak (rahatlıkla 500’ün altına veya daha da aşağıya düşüreceğimizden eminim) (Evet bir taraftan kirlenirken bunu yapmak mümkün ama tabii ki bazı formülleri var), size zarar mı gelecek yoksa çocukların hastalık kapma olasılığını azaltmış olmayacak mıyız? Yarın öbür gün bu dere yüzünden salgın hastalıklar başlarsa, EM'nin bu nehirde kullanılmasına karşı çıktığınız için kendinizi sorumlu hissedecek misiniz? Atıksu deşarj edenler evet suçlular ve bunun hiçbir mazereti yoktur ama sizin gibi bir insanın sırf atıksu kesilmiyorsa nehirde hiçbir iyileştirme çalışması da yapılmasın şeklindeki tavrınızı anlayabilmiş değilim. Tarım müdürlüklerinin bildirdiğine göre, hayvancılıkta ve süt endüstrisinde bazı anlayamadıkları mikrobiyal sorunlar zaten başlamış durumda. Eğer acilen birşeyler yapılmazsa hayvancılığın birkaç yıl içinde öleceğini belirtiyorlar. Bu havza 800,000 kişiyi ilgilendiriyor ve bu kadar insanın sağlığı söz konusu. Ayrıca, hepsinden önemlisi, EM ile ilgili bilmediğiniz bir şey daha var: EM toksik maddeler, organik kirlilikten yararlı maddeler sentezliyor. Aynı katı organik maddeden nasıl doğal antibiyotikler, doğal hormonlar, antioksidan maddeler, vitaminler ve antioksidan maddeler sentezliyorsa, aynı şeyi su içinde de yapıyor. Kirliliğin yoğun olduğu yer Çorlu-Çerkezköy havzasıdır. Evsel atıklar hiç sorun değil. Buradan Meriçe yaklaşıldıkça İPsala Keşan civarında yoğun pirinç tarımı yapılmakta. Pirinç tarımında insanlar bu bölgede Ergene suyunu kullanıyorlar. Bu insanlar EM’li Ergene suyunu tarımda kullansalar da, (biraz da ilave ederek) EM, kirlilikten kaynaklanan verim düşüklüğü, toksiklik gibi olumsuz etkileri ortadan kaldırsa fena mı olur. Bu nehirde başlatılacak temizlik çalışması bu insanlara da kimyasal tarıma alternatif doğal yöntemler olduğunu öğretse fena mı olur? Ve sonra, bu insanlar verim düştükçe daha fazla kimyasal gübre kullanmaktalar. Ergene Havzasında kimyasal gübre kullanımı Türkiye ortalamasının tam iki katından daha da fazla. Bu da ek olarak nehri kilretmektedir. Ben ERgene Projesine bir bütün olarak bakıyorum. Sadece suyun kirlenmiş olması değil bu insanların geçim kaynaklarını kaybetmek üzere olmaları da beni ilgilendiriyor. EM ile yapılacak tarım bu insanlara kaybetmek üzere oldukları sağlıklarını, tuzlanma ve ağır metal yüzünden çoraklaşmakta olan topraklarını ve her sene daha da azalan ürün verimini geri verecektir. Bundan hiç kuşkum yok. Bu konuların hepsini yetkililerle bir bütün halinde ele alacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Ama siz birinci mesajdan itibaren bizi suçladınız. Sırf şekil yüzünden doğru düzgün projenin konuşulmnasına dahi izin vermediniz. Kirlenmenin önlenmesi için çalışmadığımızı nereden biliyorsunuz? Tabii ki oksijeni daha da artırmak için de çalışacağız. Ama oksijen içeriğinin artırılması tek başına her şey değildir. Zaten ERgene'nin bazı alt havzalarında oksijen var. Oksijen her yerde sıfır değil. Ben hiçbir zaman Ergene kirletilmeye devam etsin demedim. Bunu hiçbir zaman savunmadım. Ama kirletme devam ediyor diye de, kirletmenin getirdiği bitkiler, hayvanlar ve insanlar üzerindeki olumsuz etkileri yok etmek için çalışmayalım oturalım da demedim. Siz bunu söylüyorsunuz. Bırakın uğraşmayın herkes dibe vursun diyorsunuz. Aramızdaki fark bu! Ben, kirlenirken de temizlenebilir diyorum. Ayrıca, temizlemek için birilerinin canla başla çalışması kirletenlerin kirletmelerini daha da zorlaştıracaktır diye düşünüyorum. Daha anlatmak istediğim neler var neler ama sabaha kadar yazacak halim yok. BİZ SHOW YAPMIYORUZ! İŞ YAPIYORUZ. ERGENE İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM. O NEHİRDE TEKRAR YÜZMEDEN ÖLMEYECEĞİM! Saygı ve sevgilerimle. |
Alıntı:
|
Sevgili Doğasever,
Ben hangi mesajımda bir daha yazmıyacağımı söyledim ? Bilmek isterim. Sevgiyle kalın, |
Sevgili Acemi Ustanın 22.10 tarihli mesajı:
Alıntı:
|
Sevgili Arkadaşlar
Ben 30 yıldır su arıtma işiyle uğraşıyorum. Sizler benim toprak ve tarımla ilgili yanımı gördünüz. Ben asıl su arıtmacıyım. ERgeneyi kirleten tekstil ve dericilerin atıkları çok farklı, dericiler organik madde kirliliğine ve Cr6 kirliliğine neden oluyorlar. Çorlu OSB'nin atıksu arıtma tesisi var ve mutlaka kullanmalı. Ancak bu suya arıtmadan sonra veya arıtma sırasında verilecek EM, dericilerle ilgili sorunu tümüyle çözecektir. Tekstil ve boya sanayileri içinse pigmentleri almak için ileri arıtma yöntemleri kullanılması gerekir. Zaten Trakya bölgesinin en önemli sorunlarından biri de suyun aşırı kullanımı ve bir defa kullanılıp atılmasıdır. Bu büyük bir israftır. Günahtır. Kurulacak membran teknolojisine dayalı ileri arıtma yöntemiyle gerek tekstil gerekse boya fabrikalarının kullandığı boyalar ppompa ve membran yoluyla en fazla 20 metrekarelik (arıtıtlacak kapasiteye göre değişir) bir alan tutacak bir arıtma sistemiyle kolaylıkla arıtılabilir. Ayrıca, hem boyayı hem de suyu tekrar kullanabilirler. Ben bu teknolojiyi 25 yıl önce ilk defa Mimar Mühendisler odasında verdiğim seminerle tanıttım. Bu teknoloji sadece membranları yurtdışından getirilerek kolaylıkla Türkiyede inşa edilebilir. Ve ucuza da gelir. Bu yolla bir taşla 2 kuş vurmuş olacağız. 1) Ergenenin kirlenmesi önlenecek 2) Sanayici suyu geri kazanacak (unutmayın su artık çok değerli). Atıksu arıtma tesisi olanların kullanmamalarının hiçbir mazereti olamaz. Bunu yapanlara en ağır cezalar verilmelidir. Bu yapılabilecek çalışmalardan yalnızca bir tanesi... |
Sn. Dogasever,
İddia ettiğiniz gibi bu proje ile kaygılarım "feodal ilişkiler" olmaktan çok aşağıda da kısaca sözünü ettiğim bilimsel verilerden kaynaklanıyor. Üstelik bu konunun 55 nolu mesajımda, Ertuğrul Erdin gibi bu işin dersini veren hocanın ders kitabını da kaynak gösterdim. Ancak nedense siz bunları göz ardı ederek konuyu feodal ilişkilere dayandırıyorsunuz. İnternette EM'nin tarımdaki uygulamarının yanında, atıksu temizlenmesinde kullanılacağına dair ve bu işin nasıl yapılacağına önceki mesajlarımda belirtiğim gibi bir çok döküman var. Ancak bu iddiaların hepsi de EM'nin bizzat kendisinin sunduğu iddialar. Somut bir bilimsel araştırma yok. (Ya da ben bulamadım.) Ama bunun tam aksi iddialarda var. Üstelik bu sonuçlar, New England Üniversitesi gibi bir yerde yapılan konferansta açıkça tartışılıyor. Yani taşlar tam yerine oturmuş değil. Bu konudaki karşıt iddiayı bu linkteki dökümandan sizde okuyabilirsiniz. Araştırmayı il meclisinden Nathan Szymanski ve Lanfax Laboratuvarından Robert A Patterson birlikte yapmışlar ve New England Üniversitesinde yapılan bir konferansta bildiri olarak sunmuşlar. Araştırma Dr. Higa'nın sudaki katı madde ayrışmasında EM'nin çözüm olduğu ve bu yüzden EM'nin su arıtmada da kullanılacağına dair tezi dayanak göstererek yapılmış ve elde edilen sonuçlar hiçte iddia edildiği gibi olmamış. Ölçümler aşağıdaki tablodaki standartlara göre yapılmış.
Toplam katı madde aşağıdaki formüldeki gibi hesaplanıyor. Bu metod Lanfax laboratuvarlarının kullandığı bir metotmuş. TS (Toplam Katı Madde) = TSS (Toplam Suda Asılı Kalan Katı Madde) + TDS (Toplam Çözünemeyen Katı Madde) Sonuçlar: There was no appreciable reduction in the suspended solids content of the septic tanks, with minimal influences on pH, alkalinity and electrical conductivity during the application of EM. (Septik tanklarda yüzen katı madde oranında kabul edilebilir ciddi bir düşüş olmamıştır, pH, alkaliklik ve elektriksel iletkenlikte minimum etkisi olmuştur.) Şimdi bu durumda, Ergene'deki uygulamayla ilgili somut ölçümleri görmeden EM başarılı olmuştur dememiz mümkün gözükmüyor. |
Sabah kalkar kalkmaz Sayin Acemi'nin referans gösterdiği makale ile karşılaştım. Ergene'nin Muratlı kolu üzerinde EM çalışması başladı başlıklı konuda EM'nin suların arıtılmasında işe yarayıp yaramadığı tartışılacak öyle mi? Anlaşılan saldırı devam ediyor. Değişen bir şey yok. Dün akşam devam eden tartışmadan sonra işin tatlıya bağlanacağını sanıyordum. Ancak anladığım kadarıyla bu iş böyle devam edip gidecek. Hayırlı olsun ne diyelim.
Internette veya internet dışında EM ile ilgili yapılmış tüm su, deneme, göl, deniz ve nehir temizlik çalışmalarının tamamına yakınını biliyorum. Internette binlerce olumlu raporun yanında bu konuda bir tek olumsuz rapor var. O da Sayın Acemi Usta'nın gösterdiği rapor. (Tebrikler Acemi Usta, EM hakkında binlerce olumlu raporun içinden bu raporu epey araştırmış olmalısın!). Ama sen EM'yi çok iyi tanıyan birisin. Nasil aktifleştirildiğini de çok iyi biliyorsun. Bana ne mutlu ki EM'yi sana çok iyi öğretmişim. Ama bir belgeyi kanıt olarak sunmadan önce o belgenin her tarafının çok iyi okunması gerektiğini öğretememişim. Keşke bu belgenin her yerini çok iyi okuyup buraya koysaydın. Bu çalışmayı yapan insanların kime hizmet ettiklerini bilmiyorum. Kimyasal madde üreticileri ile bir ilişkileri var mı bilmiyorum ancak yaptıkları çalışmanın başarılı olmamasının nedeni son derece basit bir hata yapmış olmalarıdır. Hatayı anlamak için bu makalenin EM'nin aktifleştirilmesi bölümüne bakmanız gerekir. (Bölüm 2.1 Activating EM) EM’nin aktifleştirilmesi bölümünde son paragraf: Orijinal metin: These ingredients were mixed together in either a 15 L or 20 L container and stored in an area with minimal temperature fluctuations. A major influence on the survival of microorganisms is the temperature of their environment, with significant temperature fluctuations impacting upon their survival. The pH is also a determining factor. It was indicated that the pH of the EM should be approximately 4.5 (Newton, G. 2002 pers. comm.). Çevirisi: Bu bileşenler karıştırılarak 15 L ya da 20 L’lik bir konteynere alınır ve sıcaklık dalgalanmalarının minimum olduğu bir yere konur. Ortamın sıcaklığı mikroorganizmaları etkileyecektir. Önemli düzeyde sıcaklık dalgalanmaları mikroorganizmaların yaşamda kalmalarını etkiler. [Şimdi buraya dikkat:] Ayrıca, PH belirleyici bir faktördür. EM'nin [burada aktifleşmiş EM kastediliyor] pH'sının yaklaşık 4,5 olması gerektiği belirtilmiştir. (Newton, G. 2002 özel iletişim (yani Newton diye birine sormuşlar o da pH 4,5 olmalı demiş)) Yani ABD’deki o koca üniversitede dahi EM'nin pH'sının 4'ün altında olması gerektiğini kimse bu zatlara söylememiş ya da G Newton adlı arkadaş araştırmacılara 1 Nisan şakası yapmış. Göndermede bulundukları Prof Higa'nın makalelerini iyi okusalardı ph'ın 4'ün altında olması gerektiğini anlarlardı. Kısaca ifade etmek gerekirse, yaptıkları çalışma daha baştan yanlış! Keşke o EM’cilerin yaptıkları çalışmaları da okusaydınız. Halbuki ve çok şükür ki Türkiye’de en cahilinden en eğitimlisine kadar herkes kullanmadan önce EMA’nin ph’ının 4’ün altında olması gerektiğini biliyor. Ne mutlu bizlere ki böyle basit hatalar yapmıyoruz. Şimdi gelelim bize Sayın Acemi Usta. Bu projeye inanmayabilirsiniz. Bizim yanımızda da karşımızda da bir sürü insan olacaktır. Bu normaldir. Ama sizden ricam bu konuyu karalama kampanyasına dönüştürmeyiniz. Benim yapacak bir sürü önemli işim var. Sizin yazdıklarınıza yanıt verecek zamanım yok. İnanmıyorsanız, köşenize çekiliniz ve orada yazılarınıza devam ediniz. “Hokus pokus” gibi laflar ederek insanların kafalarını lütfen karıştırmayın. Size saygım sonsuzdur. Ama EM karşıtı bir makaleyi yayınlarken o makalenin her yerini okuyup anlayınız. Özellikle böyle önemli bir konuda karşıt görüş bildirecekseniz, bu konuyu iyi bilmeniz gerekir. Analiz konusuna gelince, sizler de boy boy resimler çekerek su numuneleri aldınız hatta EM'li ve EM’siz numunelerin renklerinin aynı olduğunu da resimlerde vurguladınız. Siz yaptırdığınız analiz sonuçlarını açıklayın, görelim. Ben araştırma falan değil dünyada EM ile yapılmış ve herkesin gözleriyle tanık olduğu nehir, deniz ve göl temizlik çalışmalarından bazılarını aşağıda yayınlıyorum: Sn Acemi Internette bulup bunları da orijinal metinlerinden araştırabilirsiniz. Bu çalışmaların hemen hemen hepsi Belediyelerle, yöneticilerle, üniversitelerle işbirliği içinde yapılmıştır: Adyar Nehri/Japonya, Hori Nehri /Japonya, Asechi Nehri/Japonya, Doton Bori Nehri/Japonya, Osaka Körfezi/Japonya, Missouri Nehri/ABD, Seto İç Denizi/Japonya, Elbe Nehri/Almanya, Bogata Nehri/Kolombiya, Sultan Nehri/ABD, Yahagi Nehri/Çin, Yanglze Nehri/Çin, Ravi Nehri/Pakistan, Bintang Bolong Nehri/Çin, Cuyahoga/Çin, Mikawa Körezi / Japonya, Itoman City Körfezi / Japonya, Perlis Nehri / Malezya, Sungai Kelian Halici / Malezya, Ayna Gölü / Guatemala Bu projeyi bu ortamda sizlerle tartışmayacağım nedeni de gayet açık ve net. “Gölge etmeyin başka ihsan eylemem” diyen forum kişisi. Alıntı:
|
Sn. Dogasever,
Ne diyelim, yazının bütünü sizi hiç ilgilendirmemiş. Üstelik bir üniversitede konferansta sunulmuş. Ve konferansın adı bile ilginizi çekmemiş. (2003 Effective Microorganisms (EM) and Wastewater Systems in Future Directions for On-site Systems yani Etkin Mikroorganizmalar (EM) ve Atıksu Sistemlerinin Yerinde Uygulamalarda Gelecekteki Yönü, 2003 ) Sadece pH'a takılmışsınız. Üstelik orada tam 4.5 olacak demiyor. Approximately - yaklaşık diyor. (Hani İngiltere'de yaşıyorsunuz İngilizceniz benim orta seviyedeki İngilizcemden daha iyidir diye söylüyorum.) Üstelik sizinde EM konusundaki yazılarınız geriye doğru taranırsa 4.2 ninde normal olduğunu söylediğinizi hatırlıyorum. Hatta sizin yazdıklarınıza göre, ölçmeye ne gerek var, kötü kokmuyorsa yeterli. Demogojiyi çok iyi becerdiğiniz için konunun başlığını bile atlayıp başka şeylere takılıyorsunuz. Yazar hadi burada yanlış yaptı diyelim. O dökümandaki grafikli sonuçlarda mı uydurma? O kadar profesörün, doktorun dikkatini çekmemiş Sn. Dogasever bunu farketmiş. Ne güzel. Gelelim diğer konuya, EM'yi sizin kadar olmasa da iyi bildiğimi, siz benden iyi bilirsiniz. Madem öyle açıklayın şu 80 çeşit bakteriyi de bizde öğrenelim. Bunlar EM içerisinde kaç cfu/ml oranında bulunuyorlar. Sadece 2 tane tür için bu ölçüm var. Onu da elin oğlu çözmüş zaten. Pirinç suyunda üreyen Laktik Asit Bakterisi. Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok. Buna da Hagi'nin hokus pokusu mu desek? Hem fareleride kaçırıyor, keneleri de yok ediyor. Daha ne olsun. (Hatta birisi de sormuştu domuzları da kaçırır mı diye.) Bunlar mı bilimsel? Sizin çok önemli işiniz varda bizim yok mu? Burası açık bir forum. Siz burada her şey güllük gülistanlıkmış gibi Ergene temizleniyor (hatta kurbağacıklar yüzüyor) diye propaganda yapacaksınız. Üstelik bunu çevreci maskesi de takarak babanızın hayrına (yol parası) yaptığınızı söyleyeceksiniz. Sonra da bizim buna inanmamızı bekleyeceksiniz. Ne yapalım bunlarda kapitalizmin cilveleri. Nijerya'da çevre felaketinden sorumlu Shell şirketi bile çevreci olduktan sonra sizinki de normal. Burada karalama yok. Biz bu işin yanlış yapıldığını düşünüyoruz. Madem bu projeye bu kadar sahip çıkıyorsunuz. Üstelik İngiltere’den Ergene’nin kokusunu derenin dibinde öğrenim gören çocuktan daha iyi hissediyorsunuz. Peki projenin başarısı sizin kadar hayati önemde ise, dozlama yaptığınız yerde tanklardan birinin çalındığını biliyor musunuz? Ya da mezbaha önünde bekleyen tanklardan ikisinin ağzının açık olduğunu? Bildiğim kadarıyla EM hava almayacak şekilde saklanmalı. Üstelik şişe biraz boşalınca biraz daha küçük şişeye doldurmak gerekmiyor muydu? Birde forum üyeleri hatırlayacaktır, bu EM klorla temas edince içindeki mikroorganizmalar ölmüyor muydu? Deredeki atıksular klordan daha mı zehirsiz? Sonuçlara gelince, sonuçları biz niye tahlil ettirelim ki?!!! Parayı alan sizsiniz. Hani düdüğü çalmakta size düşer diye düşünüyorum. “Neden ve Nasıl” başlığında bilimsellikten söz eden sizdiniz. Ancak bilimin temel kıstaslarından birisi ölçülebilir olmasıdır. Bu durumda B5A'nın kurşunu yok ettiği ne kadar doğruysa, EM'nin de bu şekilde uygulaması o kadar doğru olacaktır. Yakında onlarda su temizlediklerini iddia ederlerse hiç şaşırmam. Ölçülebilir sonuç olmadığı sürece benim için inandırıcı olamayacaksınız. Ve ölçümleri görene kadar tartışma benim açımdan bitmiştir. |
Sn.Doğasever Muratlı deresi çok temiz olduğu için, içinde herhangi bir kurbağa ya da su canlısı yok değil mi. Ya da bu başlık öylesine açıldı. Ben sadece görüşlerimi yazıyorum. Herhangi bir tartışmaya girmeye de niyetim yok ama emin olun o su kirli bunu bir burnum biliyor bir de ben.
|
Sayın Çaylak,
Bu mesajınızla tek kelimeyle çirkinleştiniz. Tarım farklı, su arıtma çok farklı. pH 4'ün altına inmeden su arıtmada kullanılmaz. Olaylar çok farklı. Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi olmaktan bahsetmiştim. İşte karşımda. Lütfen daha fazla çirkinleşmeyin. Bu forumu okuyan herkes, neler olduğunu gayet açık olarak görüyor. Çok yazık. Ben burada kesiyorum maalesef aynı düzeye inemeyeceğim. Size tuttuğunuz yolda başarılar dilerim. Sizi hiçbir şeye inandırmak gibi bir derdim yok. Saygılar. |
Arkadaşlar EMA'yı denediniz bir işe yaramadığını gördünüz, o yüzden mi karşı çıkıyorsunuz?
Derede denemiş, siz de bir işe yaramadığını mı gördünüz? Tartışmanın gereksiz biçimde atışmaya döndüğünü görüyorum. |
Sayın Dogasever,
Arkadaşımızın forumda kullandığı isim "acemi caylak" olmasına rağmen siz, "Mikrobiyoloji ve Toprak" başlığı altında kendisine "Usta - Ustam" diye hitap ederken şimdi "çaylak" mı oldu? Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Sn Indomie
Buna dikkat çekerek ne anlatmaya çalıştığınızı anlamış değilim. Ben daha önce yazdığım ve Sn Çaylak veya Acemi Usta veya diğerleri için yazdığım mesajların hala arkasındayım. Kendisini Toprak ve Mikroorganizmalar başlığında verdiği hizmetler için tabii ki kutluyorum. Hitap şeklim farklılaşmış olabilir ama kendisine saygımdan ötürü hiçbir yakıştırma yapmadan sadece nikiyle hitap etmeyi son mesajda daha uygun gördüm. Bence buraya takılmaya gerek yok. Herkese kendilerine yakıştırdıkları isimle hitap etmemizin daha doğru olacağını düşünüyorum. Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Ama siz bir de Sayın Çaylak'ın gönderdiği son mesajında EM hakkında ve benim hakkımda söylediklerine bakın. Şimdiye kadar EM için sürekli olumlu şeyler yazmış olan Sayın Çaylak (açın eski mesajlarını okuyun) bu son mesajında EM hakkında söyledikleriyle daha önce EM hakkında yazdıklarıyla ters düşmüş olmuyor mu? Buyrun işte EM'yi küçümser ifadeleri aşağıda: Son mesajı: Alıntı:
Sayın Çaylak madem bilimsel bir kanıt yok bu mikroorganizmalara dair, öyleyse 1 yıldır nedne kullandınız, dost ve arkadaşlarınıza nedan EM'nin yaptığı işlerden hep övgüyle söz ettiniz? Kusura bakmayın ama bence benim hitap şeklime takılacağınıza, Sayın Çaylak'a bu soruyu sormalısınız. Ben bu forumda yazdığım her mesajın %100 arkasındayım. Evet, kendisi için yazdığım övgü dolu mesajların da. Sırf bir insanla ters düştüm veya fikirlerimiz ayrıştı diye, o insanı karalamam söz konusu değildir. Veya kalkıp da o insanın sattığı bir ürünün formüllerini açıklamam söz konusu olamaz (yanlış anlaşılmasın şikayetçi değilim sadece zamanlama yanlıştı) ya da o insanın inancına veya ürününe saygısızlık edemem veya neymiş efendim laktik asit bakterisi diye küçük düşüremem. Bu konuda farklı düşünürüz yarın öbür gün başka bir konuda aynı düşünebiliriz. Ancak, Sayın Çaylak bu konuda bence yanlış düşünüyor. İnsan bir şeye karşı olabilir. Bu çok doğaldır. Anlayışla karşılarım. Karımla da pek çok konuda farklı düşünüyorum. Bu normaldir. Herkes aynı görüşte olsa zaten dünya çekilmez bir yer olurdu. Ama nıormal olmayan ve benim de karşı olduğum nokta, ilk mesajlardan itibaren bu konuda haksız yere suçlanmamız ve bilgi sahibi olunmadan çok kişinin görüş sahibi olmasıdır. Okursanız görürsünüz "Arz Talep meselesi" diye suçlamayı kim yapmış görürsünüz. Bence insanları suçlamadan önce çok iyi düşünmek gerekir. İnsanların gururuyla oynamak bu kadar basit olmamalı. Evet, ben Ergene Projesine inanıyorum. Bu projeye Sayın Çaylak'ın veya Sn Ensar'ın inanıp inanmaları umurumda değil, Ergene'yi mutlaka temizleyeceğiz. Ne var yine 2 yıl atıksu deşarjı devam ederken ürün veririm. Atıksu deşarjı tamamen durunca da ücretsiz iki yıl daha ürün veririm. Bu kadar kolay işte. Sorun buysa çözüm de bu! Alın size çözüm. Ne oldu şimdi? Söylediklerinizin hepsi geçersiz kaldı. Haydi bakalım atıksu durduktan sonra da iki yıl ücretsiz ürün veriyorum. Öyle değil mi herkes devletin parası gitmesin diyordu. Haydi bakalım buna ne diyeceksiniz? Eminim birşey bulursunuz. Bu site de Sayın Ensar ve Sayın Çaylak'tan ibaret değil. Başkaları da var. Projeler aşama aşama gerçekleşir. Atıksu deşarjının da inşallah önüne geçeceğiz. Ben inanıyorum. Benim gibi inanan çok kişi var. 800.000 kişinin dibe vurmasına izin vermeyeceğiz. Annemin Babamın komşularımın, mahallemin, arkadaşlarımın o dayanılmaz kokuyu koklamalarını artık istemiyorum. Brakın bu kapitalizm savlarını. Benden kapaitalist olmaz. Bakın 2 yıl ücretsiz ürün sözü verdim. Bir yerden başlamak gerekiyor ve inşallah başlayacağız. Deneme projesi için zamanı gelince analizler maliyetler dahil herşeyi sözleşmesiyle açıklayacağım. O zaman çamur atanlar mahçup olacaklar. Koku konusuna gelince, Sn Gündöndü kardeşim sizinle tartışmak için yazmıyorum lütfen yanlış anlamayın. Bakın Hocanız Sayın Acemi Çaylak 18.10 tarihinde koku konusunda ne demiş: Alıntı:
|
Sn. Doğasever,
Dost acı söyler özdeyişi ile size şunu söyliyeyim ki, zaman zaman siz kendinizi tarif ederken de biraz sivri dilli olduğunuzu bu forum sayfalarınızda yazmıştınız zaten. Sn. İndomie' de zaten bu yanınızı vurgulamak için yazmış o mesajı. Sn. acemi_çaylak dahil kimsenin EM' e karşı olduklarını zannetmiyorum. Forumda en fazla dikkat çeken tartışmaların içeriği değil, üyelerin birbirine karşı kullandığı üsluba dönüştü. Eleştiriler EM' den ziyade uygulama şekli ve planlaması üzerineydi. Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi. Bence biraz bunları düşünüp konuya tekrar sıcak bakılmasını sağlayın. İnsanlar nick ve avatar denilen türkçe karşılığı lakap ve kişisel tanım resimlerini forumlarda kendi öz iradeleri ile seçerler ve kendilerine bu şekilde hitap edilmesinden gocunmazlar. Sn. acemi_çaylak' ta bu ismi kendisi büyük bir alçak gönüllülük örneği göstererek sanal bir ortamda bu nasıl kullanılacağını pekte önemsemeden kendisi için "acemi_caylak" lakabını seçmiş. Forumdaki insanlar bu lakaba sahip kişinin paylaştığı bilgiler dahilinde kendisine bu lakabı söylerken utandıkları için "usta" demeye başladılar. Bu forumdaki arkadaşların kadirşinaslığıdır. Fakat siz kafanız kızdığı zaman bu lakabı alıp ters yönde deforme ederek sadece Sn. Çaylak diye hitap ederseniz insani tarafını bir yana bırakın forum kurallarının buna müsade etmemesi lazım. "acemi_caylak" bir halk deyimidir ve acemiliğin üst mertebesini anlatır ama çaylak bir hayvan ismidir. Bu deyimi hangi amaçla kullandınız bilemiyorum ama hitap şekliniz lakapları deforme ederek kullanılmaya başlanması hakaret içermeye başlarsa iş çığırından çıkar. Sizin bu tavrınıza karşılık başka bir arkadaşta sizin kendi öz iradenizle seçtiğiniz avatarınızla size hitap ederse hoş olur mu? Lütfen dediklerimi bir daha düşünün ve hitap şeklinizi düzeltin. Sayfada ürünü ve onun uygulama şeklini tartışalım. Uygulamada bir hatanız yoksa bize bilimsel olarak bunu anlatın. Çünki konunun uzmanı sizsiniz. Anlattıklarınıza karşı elbette karşıt sorular olacaktır. Yoksa bunun adı diyalogdan çıkıp monolog' a dönüşür. Ben monolog olarak devam etmek istiyorum diyorsanızda karar sizin. Saygılar. |
Alıntı:
|
Sayın Dogasever,
Daha önce de yazdığım gibi, arkadaşımızın kullanıcı adı “acemi caylak”. Bence de kendileri hakikaten tam bir “Usta” oldukları halde, tevazu göstermişler ve bu ismi seçmişler. Sizin kendisine birçok mesajınızda, hatta bu başlık altında bile “Acemi Usta” diye hitap ederken birden “Sayın Çaylak” diye hitap etmenizi yadırgadım. Hitabınız “Sayın acemi caylak” şeklinde olsaydı belki de farkına bile varmazdım, nihayet bu arkadaşımızın kullanıcı adıdır. Tartışmalar nedeniyle “Usta” demekten vazgeçmiş der geçer ve anlayışla karşılardım. Burada tartışanlar, projeden ziyade projenin zamanlamasını ve şeklini eleştirdiklerini defalarca belirttiler. Burada olduğu gibi, eleştirinin-tartışmanın faydalı tarafları da vardır. Proje bir aylık idi sonradan iki aya çıktı, şimdi de iki yıllık ücretsiz EM sağlayacağınızı söylüyorsunuz. Görüyorum ki iş inada bindi, iyi de oldu. Böylece, iki yıl sonra da olsa, inşallah amacınıza ulaşırsınız ve bölge halkı da rahata kavuşur. İnanıyorum ki, projenin başarıya ulaşabilmesi için, zamanlama ve şeklini tenkit edenler de en az sizin kadar mutlu olacaklardır. Saygılarımla. |
Arkadaşlar selamlar
Agaclar.net olarak derenin kirleten tarafı için neler yapabiliriz?, enerjimizi bu yönde harcamaya ne dersiniz? Önümüzdeki aylarda bölgede bir organizasyon düzenleyebilir miyiz? Hem dost sitelerden, çevre örgütlerinden de destek isteriz |
Herkese Bravo! Bu kadar yazıdan çıkardığınız sonuç bu demek ki.. Bana söyleyecek başka bir şey düşmüyor. Şimdi taktınız hitap şekline bakalım bundan sonra neye takılacaksınız. Kardeşim bir insan çıkıp, bir gün benim bir ürün hakkında aylardır yazdığım yazılar doğru değildi. Bu ürün hiç de öyle sandığınız gibi matah bir şey değil; Doğrusu bu ürün Sayın Higa'nın hokus pokusudur diyecek. Ve sizler sadece ve sadece benim hitap şeklime kafayı takacaksınız. Bravo.
Benim adım Doğasever. Doğa da diyebilirsiniz Sever de. Bazen arkadaşımıza Acemi demiyor muyuz? Çaylak deyince mi sorun oldu. Eğer bu hakaret olarak algılandıysa ben kendisinden özür dilerim. Benim lugatımda eşek dahil hiçbir hayvan adı hakaret değildir. Çünkü hayvanlar çoğu insandan daha değerlidir daha bilgedir. Dikkat ederseniz benim kendime seçtiğim avatar Kurbağadır ve bana göre son derece sevimli ve bilgelik sembolü bir hayvandır. Her hayvan güzeldir. Saygılar. Benim bu forumdan anladığım şey şu: Hiçbir çevre projesi böyle bir ortamda konuşulamaz. Maalesef, bu mümkün değil. Bakınız bu 141. mesaj ve sürekli bir saldırı var. Ya projenin yapılış şekline, ya şirkete suçlama ya ürüne suçlama, ya hitap şekline ya da başka bir şekle..... Bir Allah'ın kulu çıkıp (SAyın Malina ve Sayin Meyvelitepe dışında!) da "arkadaşlar bu bir deneme projesi, ortada bu işe inanmış bir makam var. Siz ne diyorsunuz?" diyemiyor. Şimdi Eylül ayında kokuyu kesmemiş olsak, bu kadar insan neden bize destek versin? Yetkililer neden işe yaramayacak bir ürünü desteklesin? Siz kendinizi yetkilinin yerine koyun ve düşünün. İşe yaramayan bir üründe ısrar eder ve daha büyük tüm Ergeneyi kaplayacak bir proje yapılmasını ister misiniz? Bu yetkililler açısından büyük bir risk olmaz mı? Bakın bu projenin içinde akademisyenler de var. Daha dün Trakya Üniverisitesinden kutlama mesajı aldım. Biyoloji ekibi olarak çalışmamızı desteklediklerini belirttiler. İnşallah, Ergenedeki fauna araştırmasını birlikte yapacağız. Siz canlı yok zannediyorsunuz ama doğa o kadar dirençli ki bu kadar kirletmeye rağmen o nehirde hala hayat var ve mikroorganizmalar başta oligoketler olmak üzere bazi diğer canlı gruplarının da artmasına neden olacak. Sadece mikroorganizma değil, mikroorganizmaların kirlilikten ürettiği yararlı maddeler de buna katkıda bulunacaklar. Bu akademisyenler sudaki mikrobiyal aktivitenin artırılmasının doğru olduğuna onay vermeseler, bu işler yapılabilir mi? Sonra hepsinden önemlisi, bu projeye tüm halk dahil olacak. Her şey halkın gözü önünde ve onların yardımıyla yapılacak. Proje maliyetinin büyümemesi için ben elimden geleni yapıyorum. En doğal ve kolay bulunabilkir malzemelerin kullaınlmasına çalışıyoruz. Bu amaçla, halktan evlerinde bazı başka ürünleri (tabii sıfır maliyetle) hazırlayarak kullanmalarını da isteyeceğiz. Olay sadece EM olayı değil. Biz bukaşi topu satmayacağız. (1 Bukaşi topu batı ülkelerinde 12-25 TL'ye satılıyor!) Bunların yapımını Belediyelerin organize etmelerini isteyeceğiz. Muratlı da yapılan çok küçük bir denemedir. Bu proje, belki de havzadaki tarım yöntemlerinin doğal tarıma dönmesine, gereksiz yere suların kirletilmesinin önlenmesine, suların geri kazanılmasına ve daha pek çok şeye vesile olacak. Daha bu anlattıklarım başlangıç. Bu bir sosyal projedir. EM bunun sadece bir parçasıdır. Ama burada bir grup fanatik bir şekilde daha denemeye taktılar. 141 mesaj oldu bunları söyleme fırsatını hala bulamadım. Ama bunun müsebbibi ben değilim. Bu koşullarda, bu forumda bu projeyi (lütfen ikisini birbirine karıştırmayınız. 2 aylık deneme projesi ile tüm Ergene projesi farklıdır. Tüm Ergene projesi için henüz ortada ne fol var ne de yumurta.) Bakın bizim yaptığımız denemeyi gören bazı sivil toplum örgütleri, daha da hareketlendiler. Ayrıca, yetkililer de daha hareketlendi. Master planına göre önümüzdeki yıl 8 Belediye atıksu tesisini devreye alacak. 2012'de ise diğer Belediyeler bunları izleyecek. Bunları hep takip etmeliyiz. Ama bizler bu forumda projeyle uğraşmaktan çok yapılan saldırılara yanıt vermeye çalışıyoruz. Böyle mi olmalı? Bimiyorum. Şekilciliği bırakalım öze ve işe bakalım lütfen... Bu projenin en büyük kazancı bence Halkın nehrini sahiplenmesi olacaktır. Çünkü şu anda hala çevreciler bu işi sahipleniyor. Halk kendisi de temizlik işlerine katılırsa ancak, bu nehri sahiplenir. Halk sahiplenirse, nehiri kirletenlerin işi çok zorlaşır. Sayın Zeytinlibahçeye katılıyorum. |
Alıntı:
Sayın Doğasever bir şeye kafam takıldı. İnsan kaynaklı kirliliğin EM ile karışarak daha aşağıda pirinç tarlalarının sulanması ile dolaylı yoldan oluşacak faydasından bahsetmiştiniz. Peki insan kaynaklı atıkların sadece gübresi olmadığı bunun çamaşır, bulaşık makinası deterjanları da içerdiğini göz önüne aldınız mı? Malum marketlerin en çok iş yapan rafı deterjan bölümü. EM insan kaynaklı atıklardaki deterjan ve bilumum kimyasalları ne yapıyor? |
Alıntı:
|
Alıntı:
Size çok teşekkür ediyorum. İlk defa proje ile ilgili ciddi bir soru geldi. Şimdi asıl konuyu konuşmaya başlayabiliriz. EM ile insan kaynaklı atıklar hiç sorun değil. Nedeni de, insan kaynaklı atıklarda başka mikroorganizmalar da var zaten ve hemen bozunmaya başlıyorlar. Aslında, küçük merkezlerde Ergene'nin özellikle yan kollarına dökülen evsel atıklar bence çok büyük sorun değil. Bunu yukardaki bir mesajımda da belirtmiştim. Çünkü Ergeneye ulaşana kadar kirliliğin büyük bir kısmı zaten parçalanıyor bu yan kollarda uygulanacak EM ve Bukaşi topları işlemi daha da hızlandıracaktır. Deterjanlar ise, tamamen element haline dönüşüyor. Yani gübre haline dönüşüyor. Evet, yanlış duymadınız. Bunu ilk duyduğumda ben de inanamamıştım o yüzden gerçekten deterjan da içeren evsel atıksuların karıştığı Ankara Çayının suyu üzerinde bir deneme yaptık. Bu deneme EM insanları tarafından değil bizzat ASKİ tarafından ve ASKİ bina ve laboratuvarlarında yapıldı. Bugün ayrı bir mesajla bu deneme hakkında çok geniş bilgi vereceğim. Bu denemenin raporu, sanırım başka arkadaşların olası sorularına da yanıt olacaktır. Yalnız bana biraz müsaade bugün. Açıklayacağım. |
Sayın Sarıcan
Alıntı "...kimsenin EM'ye karşı olduklarını zannetmiyorum." demişsiniz. Aşağıdaki yazıları okuyunuz ve elinizi vicdanınıza koyunuz lütfen. Alıntı "... Madem öyle açıklayın şu 80 çeşit bakteriyi de bizde öğrenelim. Bunlar EM içerisinde kaç cfu/ml oranında bulunuyorlar. Sadece 2 tane tür için bu ölçüm var. Onu da elin oğlu çözmüş zaten. Pirinç suyunda üreyen Laktik Asit Bakterisi. Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok. Buna da Hagi'nin hokus pokusu mu desek? Hem fareleride kaçırıyor, keneleri de yok ediyor. Daha ne olsun. (Hatta birisi de sormuştu domuzları da kaçırır mı diye.) Bunlar mı bilimsel?" Sizden alıntı: "Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi." Alıntı: Güzel Başlangıç bu mu? : "Arz ve Talep meselesi" ve suçlama... Sayın Acemi Çaylak'a neden şu soruyu kimse sormuyor: Son yazdığınız mesajda EM'nin aleyhine konuşuyorsunuz. Bundan önceki tüm mesajlarınızda (belki onlarca belki de daha fazla mesaj var) hep beğeniyle söz ettiniz ve beğenerek kullandınız. Şimdi neden 180 derece dönüş yaptınız? Bu çelişki değil midir? Sevgilerimle Alıntı:
|
Alıntı:
Sevgili Doğasever, Yukarıdaki teklifinizi şöyle düzeltebilirmisiniz. Çorlu deresine atık su deşarjı yapıldığı süre içinde yaptığınız AR GE için istediğiniz kadar EM i iki yıllığına bedelsiz vereceksiniz. Atık su deşarjı bittikten sonra ki yıllarda isterse on yıl olsun bedelli vereceksiniz. Bu teklifim sanırım sizin için sürekli vurguladığınız sosyal sorumluluğunuz ile çok uyumlu olacaktır. Sevgiyle kalın |
Sayin Ensar
Bu işin parasal kısmına takılıp kaldınız. Sayın Ensar para her şey değildir. Daha hala yaptığınız haksız suçlama için bir özür bile dilemediniz. Yukarda SAyın Malina'nın mesajını farketmediniz sanırım: Alıntı:
Çorlu Deresine AR GE için yapılan EM deşarjı 2 gün sonra resmi olarak bitiyor zaten. Ancak biz Kasım sonuna kadar devam etmeyi düşünüyoruz. Ondan sonra AR GE veya Deneme projesi bitmiş olacak. Sevgi ve saygılar |
Ayrıca anladığım kadarıyla kirleten öder prensibi benimsenecek. Bence de doğrusu budur. Bu projede atıksu devam ederken yapılacak uygulamaların parası çok büyük bir çapta kirletenler (kirleten sanayiciler) tarafından ödenecektir.
Burada şu anda açıklayamayacağım başka bazı kolaylıklar da sunacağız. Yani kimsenin gözü Mehmet Amcanın, Ahmet amcanın verdiği vergilerde değil. Bu konuda herkes rahat olsun... |
Sevgili Doğasver,
Bedava vereceğim dediniz diye söyledim. Bedava verecekseniz kolaylığa gerek yok. Sevgiyle kalın |
Sayın Malina,
Ocak-Şubat-2010 tarihinde bıraktığımız yerden başlamaya ne dersiniz? Saygılarımla |
Ergene Nehrini Temizleme Projesi
Ergene Nehri Temizlik Çalışmalarına Yönelik Toplantı / 7 Mart 2010 Böyle bir yerlerde bırakmıştık :) |
5 Eklenti(ler)
Alıntı:
Eklenti 177526 Eklenti 177527 Ancak hep söylediğim gibi ölçüm metodunun her aşamada nasıl göz ardı edildiğine güzel bir örnek daha. Tanklardan birindeki melas oranı fazla gelmiş olacak ki, EM akmayacak kadar katılaşmıştı. Eklenti 177528 Eklenti 177529 Ergene nehrinde bugün sular taşımıştı. İşte dozlama yapılan EM tanklarının hali. Sel hepsini darmadağın etmiş. Suda yüzen EM tankı. Eklenti 177530 |
Sayin Acemi Çaylak,
Benim 152 nolu mesajımda ne demek istediğimi anlamamışsınız. Siz hep böyle mi yaparsınız. Önce Sayın Sarıcan örneğini verdiniz o tutmadı, sonra Benim sizin başlıklarınızı taklit ettiğimi söylediniz o da tutmadı. BOİ5'i sizden öğrendiğimi söylediniz. Olmadı, olmadı. Herhalde, gece gündüz bizim tankları gözlüyorsunuz veya birilerine gözletiyorsunuz. Benim bildiğim kadarıyla, mezbahanın önündeki tanklar melas, EM aktif değil. Bu konuyu sayın Alper Akman mutlaka yanıtlayacaktır. Bir kap içinde ve ph metre ile resimlediğiniz ürünün nereden alındığını bilmiyorum. Kusura bakmayın ama benim hakkımda bu kadar söylediğiniz yanlış şeyden sonra, inandırıcılığınızı kaybettiniz. Bu ürünün bizim olduğunu nereden bileyim. Kendiniz herhangi bir kabın içine herhangi bir melaslı ürün koyup ölçüm almış da olabilirsiniz. Kusura bakmayın ama bu tür şeyler bizi bağlamaz. Bu da sizin yeni bir denemeniz olabilir. Bakalım bir daha ki (eğer olursa) sefere neyi deneyeceksiniz. EM aktif'in, ph değerinin 4'ün altında olması gerektiği görüşümü yine tekrarlıyorum. O ürün bizim olsaydı bile bu görüşüm değişmezdi. Bir tartışmada, insan haksız da çıkabilir. Bunlar doğal şeylerdir. Ben haksız çıktığımda kabullenir ve eğer hata ettimse özür diler geçerim. Eğer hata etmedimse, sorun da yok demektir. Yanılmışım derim. Ama kimseyi bu yüzden zor duruma sokmaya çalışmam. Kusura bakmayın ama siz, bir konuda haksız olduğunuz anlaşılınca, sürekli ilgili ya da ilgisiz başka konuları gündeme getirerek üste çıkmaya çalışıyorsunuz. Sele kapılmış EM tankından bile medet umuyorsunuz. Bu da sizin acizliğinizi gösterir. Bu alışkanlığı bırakın lütfen. Tamam bu projeye inanmıyorsanız, inanmayın. Ben bütün dünyayı her şeye inandıracak değilim. Ancak, sizin sürekli bizim açığımızı aramanız, sürekli bak gördünüz mü işte yanlış yapıyorlar diye insanların gözüne sokmak istemeniz bence doğru değil. Keşke bana veya Alper Bey'e özelden bildirseydiniz. Ben olsaydım öyle yapardım. Yüzen tanka gelince, her yerde kaza olabilir. İnsanların arabaları, evleri yüzüyor sel gelince. Bu tür şeyler olabilir. SAyın Acemi Çaylak ve SAyın Ensar, Benim için hala tüm köprüler atılmış değildir. Siz yine benim dostumsunuz. Benden nefret de edebilirsiniz. Bu size karşı duyduğum saygıyı hiç bir zaman değiştirmez. Ben kimseye kırgın değilim. Kızgın da değilim. Size yine zeytin dalı uzatmak isterim. Klavyeden el uzatmak biraz güç oluyor. Proje yapılsın veya yapılmasın. Bunlar iştir. ERgene'nin temizliği için bence bir şeyler yerinden kıpırdadı artık. Şöyle veya böyle bu hareketin sonunda Ergene'nin temizliğine vesile olacağına inanıyorum. Bunu Istranca, mikropları mı yapar, EM'mi, Pirinç suyu mu, Sarıcanın enzimleri mi veya başka bir şey mi bilmiyorum. Ama benim kafamda olan olay her türlü olanağı kullanmaktı. Ben yine bu temizliğin hem tüm Agaclarnet ekibiyle hem de halkla birlikte halkın cebinden fazla bir para çıkmadan özellikle kirleten sanayicilerin ödeyeceği büyük bir projeyle yapılmasından yanayım. Bunu hep tekrarladım. Yine tekrarlıyorum. Ben tüm Agaclarnet uyelerini seviyorum. Buna hem siz hem SAyın Ensar dahilsiniz. Size dün akşam arkası arkasıya sorular sormam yanlıştı. Dedim ya bazen kızıyorum her zaman değil. Eğer bilmiyorsanız açıklamam gerekirdi. (Bu da benim öz eleştirim) Projede tüm agacseverler olarak birlikte olursak sevinirim. Sayin ENsarin bolgede yapabilecegi cok sey olduguna inaniyorum. Kendisiyle daha once de membran teknolojisinin Turkiyede uretilmesi gerekir diye konusmustuk. Hala ayni dusuncedeyim. Ergen havzasinda membran teknoljileriyle suyun geri kazanimina cok ihtiyac var. Birlikte olmazsanız da sağlık olsun. Ben elimi uzatmış olurum. El uzatmakla küçülmüş olmam nasıl olsa. SAygı ve sevgilerimle. Not: Herkesin bilmesini istediğim bir şey var: ERgene projesinde yer almam para ile ilgili değildir. Ben İngilterede hayatımı geçindiriyorum. Benim paraya ihtiyacım yok. Dosta ihtiyacım var. Tüm amacım, daha önceden belirttiğim gibi ölmeden o Nehirde yüzmektir. Bu amaçla, projenin maliyetini karşılayacak finans da arıyoruz. Tekrar herkese saygı ve sevgiler. |
Eğer bu kadar inancınızı kaybettinizse, agaclar.net üyelerini birlikte pH ölçmeye davet ediyorum. Halep ordaysa arşın burada.
Üstelik 10 tane farklı pH metre ilede ölçebiliriz. Yeterki doğrular ortaya çıksın. Sabah akşam tankları gözlemiyorum ama, bugünkü yağmurda herşeyin yerle bir olacağını biliyordum. Bu konuda mevsimin uygun olmadığını daha öncede söyledim. Ve Ensar'a ısrarla ben tankları görmek isitiyorum diye onu zorladım. Çünkü doğadan geliyorun, bir koyunumu sele kaptırdığımda küçük bir çocuktum daha, suyun nasıl yıkıcı olduğunu çok iyi bilirim. |
Alıntı:
Mesajımın tamamını okudunuz mu bilmiyorum. Tabii ki söylediklerinize inanıyorum. Eğer numuneler geçrekten bize aitse ve ölçümleriniz doğruysa, demek ki oradaki pH tam olarak aktifleşmemiş demektir. ph 4'ün altında olursa daha iyidir. Yalnız aktifleştirme gerçekleştikten sonra sıcaklığın düşmesinin etkisiyle pH biraz yükselebilir. Bu durumda kullanımdan önce biraz ısıtılarak pH'ın düşmesi sağlanır. Oradaki arkadaşlarımızı bu konuda uyarması için Alper Beye bildireceğim. Dikkatimizi bu konuya çektiğiniz için size de ayrıca çok teşekkür ederim. Saygılar. Not: Atıksu Mikrobiyolojisi başlığındaki tüm mesajlarımı sildim. |
Sevgili Doğasever,
Biliyorsun bu Proje AGACLAR NET projesi olarak başlamış idi. Olay bana iletildiğinde Atık deşarjı durmadığı için bu işin yapılamıyacağını belirtmiş idim ve bu konuda seninle ( SEN DİYORUM NEDENİ Nİ BİLİYORSUN ) mutabakat sağlamış idik. Biz AĞAÇLAR net üyeleri kısıtlı kaynakları akılcı kullanmaya çalısan , har vurup harman savurmayan, köy enstitüleri mantığında bilgiyide. sevgiyide, üzüntüyüde başarı vede başarısızlığı paylaşan insanlar gurubuyuz. Gurubuz farklı fikir ve görüşler olacaktır. Benim başından beri tek amacım var idi. Kirlenmenin boyutları nedir ? Bu uygulama sonucunda yapılan masrafa değecek mi?. Üzgünüm sorularımın nerdeyse tamamı cevapsız kaldı. Üzüidüm ama bir kişi dışında kimseye kızmadım. Bir dostuma kırıldım neden dersen PİR SULTAN cevaplımış. ''Elin attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar beni'' Sevgili Doğasever, sanmaki sana kızgın ya da kırgınım. Kırgın olduğum dosta zaten kırıldığımı söyledim. Adetim değil hiç te duygularımı saklayamam. Beceremem de. O yüzden hiç kumar oynamam. Sevgili DOĞASEVER, sana ve EM e karşı olduğumu düşünüyorsan hata ediyorsun derim. Sana karşı değilim ama projenin zamanlamasına karşıyım derim. Uygulanma tarzına karşıyım derim. Zaten sorularımın tamamı bunlar ile ilintili idi. Ergene konusu o kadar yanlış sunuluyor ki anlatamam. Ergene nin kaynağından ergene yatağına ne kadar su veriliyor ? Biliyor musunuz ? Meymun yazmıştı. İsterseniz fotoğraflayıp sizlere gönderebilirim. Hep sanayiciyi suçluyoruz. ALPULLU ŞEKER FABRİKASINI KİM KURDU? Atıkları nereye nasıl deşarj ediliyordu? Çorlu Organize Deri Sanayi Bölgesi BİR GECEDE GÖKTEN ZEMBLLE Mİ ? İndi. Sanayiciye yatırım yaptıracaksın. Seçim de yatırım yaptırdığın sanayiciyi oy almak için kullanacaksın sonrada SUÇLAYACAKSIN. ISTRANCA derelerinin suyunu, Melen çayının suyunu, Mudurnu çayının suyunu kim kullanıyor ? istanbul halkı. Ey İstanbul halkı hiç düşündünüz mü ? Size su sağlayan dereler doğal mecralarından saptırıldıklarında neler olacak ya da neler oluyor. Tüm doğal dengelerin bozulmasından yararlanacaksın sonrada çevreci olacaksın. ALANDA KAÇAN MI ? Melenin ve Istranca derelerinin suyuna hayır aktivitesine kaç kişi gönülden katılır? Hiçbirimiz iğneyi kendimize batırmadan ÇUVALDIZI başkalarına batırmak sevdasından vazgeçemedik. Kabullenmemiz gerekiyor ben, sen, o biz,siz,onlar hepimiz süçluyuz. Bence eylemimiz '' DOĞADAN ve GELECEKTEN ÖZÜR DİLEMEK olmalıdır. Birbirimizden lafla değil. Sorunu doğru saptarsak çözüm kolay. Yoksa kısıtlı kaynaklarda yanlış kullanılırsa vay halimize !! ÖNCE PROBLEMİ DOĞRU TANIMLIYALIM LÜTFEN. Sevgiyle kalın, |
SEvgili Dostum Ensar,
Bizler her şeyden önce arkadaşız, dostuz. Sonra insanların tamamı bu mekanı bir gün terkedecek. Geriye sadece ERgene kalacak. O da kalırsa! Doğru atıksu deşarjı önce dursun demiştik ancak atıksu deşarjının durması daha zaman alacak gibi görünüyor. Bu yıl 8 Belediye artıması yapılacak ve ondan sonrakiler de 2012 de planlanıyor. Ben herkesi takip ediyorum. Ayrıca, Çorluda boşta duran bir atıksu arıtma tesisi var. Bu proje kapsamında bu tesisi de kazanabileceğiz. Arıtılmamış su miktarını ne kadar azaltabilirsek o kadar iyi. Ayrıca atıksularını Ergenenin yan kollarına deşarj eden Belediye ve beldelerin atısularını kaynağına ne kadar yakından EM ve Bukaşi ile müdahale edersek atıksuyun parçalanması da o kadar iyi olacak, dere yatağında Ergeneye katılana kadar büyük oranda arıtma yapımlış olacaktır. Yan kollara sazlık takviyesi yapılabilir. Ayrıca, yine belde ve köylere doğal arıtma sistemleri kurabiliriz. Ayrıca, bu proje kapsamında insanları bilinçlendirmek için yapabileceklerimiz de var. Örneğin, insanlar fermante pirinç suyunu atıksu giderlerine haftada bir dökseler atıksu açısından büyük fark yaratır. Belediyelere çok çok ucuza, (maliyetine) EM verebiliriz. Onlar halka ücretsiz dağıtabilir. EM maliyeti, yerli mikroorganizma üretiminden bile ucuza gelir. Istrancanın suları konusunda söylediklerine tamamen katılıyorum. Tüm sular Istanbula pompalanıyor. Melenin ve Istranca derelerinin suyuna hayır aktivitesine kaç kişi gönülden katılır? BEN KATILIRIM. İnsanlar maalesef çok aç gözlü, her şeyi tüketiyoruz, her şeyi bozuyoruz. Ancak buna bir yerde DUR demek gerekiyor. ERgenenin kirliliğine mutlaka dur dememiz gerekiyor. Projelerin zamanlaması her zaman bizim elimizde olan bir olay değildir biliyorsun. Ama yine de gerçekten Eylül ayında kokunun kesildiği söyleniyor. (Tamam inanmayabilirsiniz ama bana inan ki bunu binlerce kişi söylüyor!) Gönül isterdi ki Temmuz veya Ağustosta yapmış olalım ama denk gelmedi. Gönül isterdiki uygulama başlamdan herkesin haberi olsun ama benim bile haberim olmadı ki! Bu şekilde başlamış olması beni de memnun etmedi ama Türkiyedeki arkadaşlarımız da her cephede savaşıyorlar. Birçok farklı uygulama var. Keşke daha farklı başlamış olabilseydi. Ama ne yapalım böyle oldu diye yatapı yorganı yakacak halimiz yok, değil mi? Bnudan sonrası için destek olmalıyız diye düşünüyorum. Ayrıca, senin kurbağa resminde gördüğün yer gerçekten ERgeneydi ve senin de deiğin gibi dibi görünüyordu. Bizim oluşturduğumuz setin önündeki küçük göllenme olan yerdi. Su orada da devamlı akmasına rağmen, EM daha iyi tutunduğu için (setteki doğal malzemelere), kirlilik parametrelerinde iyileşme görüldü. AKM'de %45 cıvarında , ve KOI'de %42 cıvarında düşüş görüldü. ASıl uygulamada bu şekilde savaklama ve gölleme yapılan setlerin sayılarını rahatlıkla artıabiliriz. Ayrıca suyun oksijenini artırmak için de yapılabilecek güzel şeyler var. Bunları paylaşırım. Çalışmaya bir yerden başlamak gerekiyordu atıksuyun tamamının kesilmesini beklersek korkarım hep bekleyeceğiz hiç kesilmeyecek. Biz harekete geçecrsek atıksu desarjı kesilmesi de hızlanacak görünüyor. Bu projede benim kanım iyi mikroorganizmalarla kötü mikroorganizmaların mücadelesi gibi, iyi insanlarla kötü insanların ya da temizleyenlerle kirletenlerin mücadelesi olacak! Keşke herkes iyi olsa da atıksu deşarjı kesilse. Ama olmuyor işte geçrek hayatta hiçbir zaman ideal koşullar geçerli olmuyor. Hep her şeyi mücadele ile elde etmek gerekiyor. Bizler Agaclar Netin Trakya ayağı olarak bu mücadeleye el koymalıyız. İyileri uyandırmalı, kötüleri ürkütmeliyiz. Yoksa maalesef kötülerin hakim olduğu bir nehrin gölgesinde daha çok uyuruz... Benim düşüncem iyilerin ordusunu oluşturup, harekete geçmektir. Şu anda halk uyuyor farkındaysan, Istanbuldan çevre örgütleri gelip eylem yapıyorlar. Halbuki halk bu nehri sahiplenmeli. Bunu da ancak temizliğine etkin olarak katılırsa yapar. Ben tek sanayici suçlu demiyorum bunda herkesin suçu var tabii ki.. Ama bizler aramızda gereksiz tartışmaları bırakmalı ve birlik olmalıyız. Biz işin uygulama şeklini ve zamanlamasını tartışırken, kötüler yapacaklarını yapıyorlar zaten. Kaynakları yok etmeye, kirletmeye her gün devam ediyorlar. Bunlara dur demenin zamanı geldi. Ama gücümüzü yanlış şeyleri tartışarak harcıyoruz. Sevgiler saygılar. Eylemimiz için bulduğun slogan çok güzel "DOĞADAN VE GELECEKTEN ÖZÜR DİLERİM" ve hatta bence "ERGENEM'DEN ÖZÜR DİLİYORUM" daha da iyi. |
29 Ekim' e olan inancım daha da arttı. Demek ki insanlara aklı selim olarak düşünmeyi sağlıyor. Olması gerekende buydu. Bazan herkesin durup kendi kendine "Ben ne yapıyorum?" diye sorması gerekiyor demek ki.
|
Ergene Nasıl Kurtulur?
Ergene kirli değildi, kirletildi, insan eliyle, bilerek istenerek, hem de onlarca yıldır ve halen de kirletiliyor. Havzada yaşayan yüzbinlerce insan ve çok daha fazla sayıda hayvan ve bitki sistematik olarak kirletiliyor. Ergene havzasının biyolojik çeşitliliği ise gerçekten şaşırtıcıdır, Sanayi bölgesi olduğu için bu büyük biyolojik zenginlik hep es geçiliyor.
Ergene'nin temizliği konusu ilk değil; daha önce de planlar, projeler yapılmış, ancak hepsi kağıt üzerinde kalıp uygulamaya geçemeden rafa kaldırılmış. Rafa kaldırılmaları ise "tamamen duygusal". Ergene'yi asıl kirleten; o gaz, bu kimyasal ya da kanserojen madde değildir, sadece ve sadece 'yüzü tatlı' paradır. Tüm projeleri rafa çivileyen de paradır. Gelecekte yapılacak olan projeleri de para önleyecek. Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum. Ödemeyi yine yaşam alanlarına sürekli kirlilik gönderilen halk yapacak, her zaman olduğu gibi. Onyıllarca kirletilen bir nehrin temizliğinin çok ciddî ve büyük bir iş olduğunu anlamak için konunun uzmanı olmaya gerek yoktur. Ancak uygulamayı da bu işi gerçekten bilen uzmanların yapması zorunludur. Muratlı deresinde başlatılan çalışmaya gelecek olursak; Temizlenmesi yönünde bir şeyler yapılmaya başlanmasını bile önemli bulduğumu öncelikli belirtmeliyim. EM Agriton Ltd. Şirketi, bu konuda bir proje yapmış ve yerel yönetim ile irtibata geçip, sözleşme de imzalayarak projeyi uygulamaya başlamıştır. Ancak suyun yasaklara ve denetimlere rağmen halen kirletilmeye devam edildiği de biliniyor. Ancak bırakın temizleyen şirketi, koskoca devlet kirlenmeyi engelleyemiyor, kirletenleri caydıramıyor, kirletmeyi engelleyebilecek yeterli kamuoyu da oluşmamış ki kirletme sürdürülüyor. Sadece temizlik yönünde adım atılmasını bile önemli bulur ve projeyi desteklerken ensar başta olmak üzere meymun, acemi_caylak ve bayindirmevki projenin başlangıç zamanlaması nedeniyle başarılı olamayacağı ve "kaynak israfı" olduğunu söylediler. Bu tezlerini dere kenarına birkaç kez gidip, sahadaki gözlemlerini aktararak dile getirdiler. Aslında böyle bir muhalefet, sadece lafta kalan desteklerden daha yararlı olma potansiyeli taşır. Ancak bu sadece potansiyeldir. Dikkat edilirse projeye eleştiriler, yine parasal noktadan başladı; 'EM Agriton'un bu iş için aldığı para'nın miktarı. Ensar, EM Agriton'u 'olmayacak bir iş için' küçümsenmeyecek bir para aldığı için eleştirmişti. Hatta eleştirisi itham olarak algılanmış, parasal tutarın açıklanması konusunda karşılıklı beklentiler dile getirilmiş, sonuç konuyu takip edenlerce de beklenmişti. Bu tür konuların 'şüyuu, vukuundan beter' olduğundan, projenin bu yönünün ön plana çıkmasına, Dogasever ve Alper Akman tepki gösterdiler. Yaşanan tartışmalar da işte bu, vukûdan beter olan şüyû durumundan çıktı diye düşünüyorum. EM Agriton Ltd, adı üstünde şirkettir, ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuştur. Bunun tartışılması gereksizdir. İddia edildiği gibi bir 'haksız, gereksiz, aşırı' para sözkonusu ise bu, şirket olan EM Agriton'un değil, yerel yönetimin sorunudur. Onun kaynakları yerinde ve doğru oranda harcama yükümlülüğü vardır. MeyveliTepe'nin de belirttiği gibi, Kaymakamlık, temizlik yolunda önemli bir adım atmıştır. Halen kirletme sürdüğünden, ekonomik çıkarları ve güçleri nedeniyle, Ergene'yi kirletenler yönünden yerel yönetimi zor günlerin beklediğini söylerken, MeyveliTepe haklı. Ergene'nin temizliği konusu, projeyi yüklenen şirketin gelirinin temizliği' noktasına kayınca, malina; "Temizlik yapmayı, firmaları denetlemek için devleti harekete geçirmeyi, belediyeleri ikna etmeyi, firmalara atık tesisi kurdurmayı falan ondan bekliyor gibisiniz" demişti. Eleştiri, yorum, fikir yürütme tabii ki olacak, oluyor da, ancak hangi noktada, neyin eleştirildiği, açık ve net olmalı. Özellikle ensar'ın eleştirilerini netleştirmesi gerekiyordu. Ensar temizlik konusunda önerisini; kirliliği tamamen kesip, suyu oksijence zenginleştirmenin temizlik için yeterli olacağı şeklinde belirtti (ya da ben öyle anladım). 'Kirletme tamamen durmalı' Dogasever'in de ilk andan beri zaten söylediği bir şey ve her ne kadar yasalarımız kirletmeyi yasaklasa da yaptırım konusunda yetersiz ve daha da kötüsü mevcut yasaların dahi uygulanmasında eksiklikler de herkesçe biliniyor. Tüm tartışmalara rağmen, birlik ve beraberlik içerisinde, sadece hata ve yanlışların peşinde koşulmadan, ders alınarak, Ergene'nin temizlenmesi için gerekenlerin ortaya konup, olabildiğince çabuk temizlenmesi için girişimde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Dogasever'in "membran teknolojisi Türkiye'de etkin olarak uygulanmalı" düşüncesi ile hatırlattığı Ergene sorununun sadece akarsuyun kirliliğinden ibaret olmadığı, yeraltı sularının aşırı derecede çıkartılıp, müsrifçe deşarjı sorununu da unutmamak gerek. Aynı şekilde bir şeyler yapmak için kirliliğin tamamen kesilmesini beklemek ya da 'sadece beklemek' yetmeyecektir. Öyle ya da böyle, az başarılı ya da çok başarılı, en doğru ya da birazcık olsun doğru, bir şekilde başlanması ve kirletmenin zorlaşması, temizlemenin kolaylaştırılması gerekiyor. Oradaki sanayi kuruluşları bizim, sanayiciler, bizim sanayicilerimiz, çalışanlar, bölgede oturanlar hep bizim, biziz. Birbirimizi dışlamak, yoksaymak yerine bazı çıkar farklılıklarına rağmen ortak çıkarlardan başlayarak birlikte sonuca varılabilir. Bu öyle akşamdan sabaha olacak bir şey değil tabii ki. Unutmayın, Ergene; Avrupa'daki tek akarsuyumuz ve çok önemli bir biyolojik havzada akıyor, atıkların boşaltılacağı bir yer'den çok daha fazlası. gece tartışmalara rağmen konunun su gibi akmasının, durulmaya yol açmasını dileyen forum kişisi |
ERgene Nehrinin kirliliği hakkında...
2 Eklenti(ler)
Sevgili Ensar,
Uygulama tarzı ve zamanlamaya ilişkin açıklamayı bir önceki mesajımda yapmıştım. Mesajında kirliliğin boyutları ve bu işin masrafa değip değemeyeceğini sormuşsun. Ona da yanıt veriyorum. Kirliliğin boyutları 2008 yılı Ağustos ayı itibarıyla aşağıda tabloda verilmektedir. Tablodan anlaşılacağı gibi, Ergene birçok bölümü itibarıyla 4. Sınıf çok kirletilmiş nehir sınıfına girmektedir. Ekim 2010 itibarıyla bizim yaptığımız analizde ise, KOİ (rakam sonra açıklanacak), AKM ise (rakam sonra açıklanacak) olduğu saptanmıştır (Çorlu -Çerkezköy) alt havzası, Muratlıya girmeden hemen az önce. EM uyguladığımız bölümde ise bu değerler KOİ (rakam sonra açıklanacak) ve AKM (rakam sonra açıklanacak) değerlerine düşmüştür. Yukardaki mesajda bahsettiğim sırasıyla yaklaşık %45 ve %42 lik iyileşme değerleri bunlardır. Ben nehrin, belirli bir noktasından sonra yapılan uygulamada 600 metrelik (numune alınan iki nokta arasındaki mesafe) mesafede bu derece iyileşme olacağını bile beklemiyordum. Numune bizim oluşturduğumuz setin hemen önündeki göllenme noktasından alınmıştır. Demek ki, daha ilk baştan başlayarak, dozajlama yapsak, arıtması olan fabrikaların arıtmalarını kullanmalarını mutlaka sağlasak, Bir yerine nehir boyunca birden fazla EM dozajlama istasyonu kursak, evsel atıksulara daha kaynağına yakın noktalardan müdahele etsek, Ergenenin yan kollarına müdahale etsek, ve oksijen artırıcı daha başka bazı önlemler de var bunları da yerine getirsek. 280 km'lik bu nehirde, 600 metredeki iyileşmenin kat ve kat fazlasını elde edebiliriz. Önemli olan EM mikroorganizmalarının nehre hakim olmaları, hakim olduktan sonra sürekli arıtma yapacaklarını biliyorum. Ayrıca, Çorluda atıl duran atıksu arıtma tesisini da devreye alabiliriz. Bunun da katkısı olacaktır. Kirlilik yükünü azaltmak için oturup beklemekten başka daha yapılabilecek çok şey var... Eklenti 177796 Ayrıca behir boyunca okisjen her yerde sıfır değil. En büyük kirlilik Çerkezköy ve Çorlu civarında. Ondan sonra fazla bir kirlilik görünmüyor. Aynı kirlililik Merice kadar devam ediyor. Aşağıda çözünmüş oksijen içeriğini yayınlıyorum. Eklenti 177797 Şimdi gelelim masrafa değecek mi sorusuna. Sevgili Ensar, bu nehir insan sağlığını tehdit eder boyutta. Bunun en azından insan sağlığını tehdit eden boyutunu ortadan kaldırabiliriz. Tarımda büyük iyileşme sağlayabiliriz. BUnun getireceği katma değeri düşün. Şu anda, Keşan İpsala çeltik üreticileri almaları gereken verimin ancak %25'ini alabiliyorlar. Bunu rahatlıkla artırabiliriz. Ürünleri daha sağlıklı hale getirebiliriz. 4. Sınıf kalitesinde olan bu nehri, şu anda alınacak bazı önlemlerle rahatlıkla 2. sınıf kaliteye yükseltebiliriz. Ayrıca, hepsinden önemlisi, Yunanistana, ERgeneyi kirlettiğimiz için tazminat ödediğimiz söyleniyor. Ancak tazminatın miktarını bilmiyorum. Eğer doğruysa, bence gereksiz yere tazminat ödüyoruz. Top yekün her türlü imkanı kullanarak bu projeyi başlatsak, bu tazminatı ödemekten kurtulacağımızdan eminim. Çorlu Çerkezköyden sonra ciddi kirletici kaynak olmadığından Çorlu havzasında 2. dereceye yükseltilecek nehir kalitesi, Meriç civarına 1. derece nehir kalitesi olarak yansıyacaktır. Bundan eminim. Saygılar, sevgiler. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 10:58. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025