agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Daha İyi Bir Yaşam İçin
(https)




Beğeni Düzeni8Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 19-12-2010, 23:44   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Emektar,

Bu konuya yazmıyordum ancak saldırılarınız sürdüğü için yazmak zorunda kalıyorum. Önce bu sözler size ait.


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi emektar
Benim izlenimim burada bir grup hurrraa diyerek bir şirkete yükleniyorlar. Bence bu çok yanlış.
... dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi emektar
Siz bilmiyor musunuz, dünyanın en büyük şirketlerinden
BP'nin okyanusta sondaj kuyusu patladı da milyonlarca ton ham petrol okyanusa aktı. BP firmasında çevre ve güvenlik en önemli konulardandır. Böyle olduğu halde demek ki kazalar yaşanabiliyor. Allah hepimizi kazalardan korusun!

Bundan 40 sene önce Belçikada bir derenin nasıl temizlendiğine tanık oldum.
Bir su firması dereye hem bakteri dozajladı hem pompalarla yapılan
gölcüklerde suya hava basıldı hem de dere yatağı üzerinde taşlardan setler yapıldı. Taşlardan setleri, demir kafeslere almışlardı.

Benim söylemek istediğim ilgili firmaya da gereksiz yere aşırı eleştiri yapıldığıdır.
Olaylar farklı gelişmiş olabilir. Bizler bilmiyoruz. Yürüttüğümüz fikirleri gerçek sanıyor olabiliriz.
Birincisi hangi grup "hurra" diye saldırmış. Bunlar bir grup değiller. Aksine agaclar.net yönetimini bile karşılarına alan ve yazıları silinmesine ve karşı tarafın "vatan haini" suçlamalarına rağmen, sizin gibi Hollanda'dan ahkam kesmeyip bizzat orada yaşayan ve olayı yerinde görüp inceleyen ve başından beri bu işi üstlenen firmanın düzmece senaryolarını tek tek ortaya çıkaran bir kaç tane iyi niyetli insan.

Tarihçeye bir bakacak olursak, derede kurbağalar fotoğrafı ile başlayan bir senaryoydu. Merak etmeyin bu fotoğrafı yazan gazeteyi de aradık ve gerçeklik payını sorduk. Haberi ajanstan aldık diye haberlerine sahip çıkma cesaretini dahi gösteremediler. Çünkü baştan sona düzmeceydi.

Yani bu "hurracılar" olayın nasıl geliştiğini çok iyi biliyorlar. Ahkam kesmeyip, gerçeklerden yola çıkıyorlar.

pH ve tankların sele kapılmasına gelince, bu firmanın bu işi bilmediğinin en iyi göstergesi.

Hadi mikroorganizmalar dereyi temizleyecek diyelim, bir an için buna inandığımızı varsayalım. En azından bu mikroorganizmlarının güvenliğini sağlamayıda mı düşünmediler. BP örneğini veriyorsunuz. Problem burada başlıyor zaten. Dünyadaki bütün şirketler kar üzerine kuruludur. Ve bilumum çevre kirliliğinden bunlar sorumludur. BP'de işin başındaki mühendislerin uyarısını dikkate almadığı, sızıntıya müdahaleyi geciktirdiği için bu felaket oldu. (Ayrıntısını gazeteleri dikkatli incelerseniz bulursunuz. Yani iddia ettiğiniz BP için çevre ve güvenlik değil kar ön plandadır.) Tıpkı hızlı tren kazasında ve dere yatağına yapılan yapılarda selden onlarca kişinin ölmesi gibi. Siz bilimsel uyarıları dinlemeyip ince kar hesapları yaparsanız felaket kaçınılmaz olur. İşte bu noktada Bayindirmevki dediklerini tam anlatamamış olabilir. Şirketlerin amacı hep kısa günün karıdır. Yağmur ormanlarında kereste için ağaç kesen bir firmanın amacı kardır. Bugünden baktığınızda bu firma rasyonel bir iş yapıp para kazanıyordur. Ancak kesilen her ağaç Himalayalardaki ya da Gröndland'daki buzulların erimesini biraz daha hızlandırıyor. Yani bir yanda kar bir yanda insanlığın geleceği. İşte bu noktada ikisi arasında uzlaşmaz çelişkiler vardır. Siz hangi taraftasınız?

Şu bakteri aşılama üzerine de bir kaç söz. Belçikalılar bakın doğrusunu yapmışlar. Ben değil siz söylüyorsunuz. Üstelik suya oksijende vermişler.

Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.

İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)

Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.

Bu başlıkta Sevgili Malina' nında ısrarla vurguladığı "hiç bir şey yapmayalım mı" diye serzenişine de işte somut yanıt. Yapılan yanlışı alkışlayacağınıza, (Ki bu durumda altyapı hazır olmadan hızlı tren seferlerini başlatanları savunanlardan hiç bir farkınız kalmaz.) basit ve uygulanabilir çözümlerin hayata geçirilmesine katkıda bulununuz.

Sn Emektar, son bir sorum daha olacak. Hollanda'da EM'nin litresini kaça aldınız? Ben Almanya fiyatını biliyorum. Türkiye' dekinin 3 te biri. Oradaki fiyatıda siz açıklarsanız sevinirim.


Düzenleyen acemi_caylak : 20-12-2010 saat 08:24
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 11:54   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki Mesajı Göster
Ben sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden bahsetmiyorum. "Nerede kalmıştık" diyen sizsiniz. Buna gönderme yapıyorum.
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki Mesajı Göster
Bir forumun bir firma ile girdiği işbirliğinin sonuclarını tartışıyorum, Bundan çıkarttığım fikri söylüyorum, dereyi kurtarmayı değil. Önce bu tartışmayı bitirin. Dereye de sıra gelir.
Karar verseniz, işbirliği var mı yok mu? Ne mene bir işbirliği ki temizlikten önce geliyor? Ne tür çıkarlar olduğunu düşünüyorsunuz?

Dediklerimi anlayamadığınız türü cevaplar yazmışsınız. Demediğim şeyleri demişim gibi okursanız anlaşılmaz tabii... Yazılanlar yukarıda, tekrar okuyan anlar...


Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak Mesajı Göster
İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer.
"Kimyasal atık deşarjını engelleme" herkesin kesinlikle fikir birliğine vardığı bir şey zaten... Öneri diye yazmanıza bile gerek yok. Genel devlet politikasını bir yana bırakalım, kirliliklerini arıtmadan boşaltan firmalara karşı yerel belediyeler ne yapmış?

"Suya oksijen verme" Bunu belediye yapacak herhalde. Konusunda uzmanlaşmış bir firma olaya dahil olsa, para karşılığı bu işi yapacağı için baştan karşı olacaksınız demektir.

Bu arada, belediyelerin bu tür temizlik için yaptığı harcamalar, başka firmaya para ödemezlerse "bedava" yapılıyor anlamına gelmiyor herhalde...

acemi_caylak,
Bayindirmevki'nin sorunu sadece kullandığı dil mi? Yukarıda yazdığım mantık hatalarını siz farketmiyor musunuz?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 01:00   #3
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer(acemi çaylak)

Zaten atık deşarjı bir engellenebilse, proplemin % 90 ı hallolacak. Daha evvel paylaşmış olduğum fotoğraflarda da görmüş ve mesajlarımda okumuşsunuzdur. Yazın 10-15 metre genişlik ve 1-1,5 metre derinliğe çekilen nehir ilk taşkınlarda yer yer 4-5 km genişlik ve 4-5 metre derinliğe ulaşıyor. Tamamen temiz yağmur ve kar suyu geliyor. Atık deşarjı dursun, ilk taşkından sonra nehirde balık bolluğu olur.

Ve de Ergene nehri için ciddi bir çalışma başlatılacak gibi. 450-500 milyon avro tutarında. Dilerim lafta kalmaz.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 07:44   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Bayindirmevki,

Kullanılan dile biraz dikkat etsek. Kişileri incitmeyecek kelimeler seçsek daha doğru değil mi?

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 12:32   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Malina
"Kimyasal atık deşarjını engelleme" herkesin kesinlikle fikir birliğine vardığı bir şey zaten... Öneri diye yazmanıza bile gerek yok. Genel devlet politikasını bir yana bırakalım, kirliliklerini arıtmadan boşaltan firmalara karşı yerel belediyeler ne yapmış?
Sevgili Malina,

Agaclar.net'in bu yerel belediyeleri harekete geçirmesi için hangi olanakları var? İsterseniz bunu tartışalım. Mutlaka yapılacak bir şeyler vardır. Belki hemen bir sonuç alınamayabilir. Allianoi gibi başarısızda olunabilir. Ancak gerek merkezi yönetimler, gerekse yerel yönetimler üzerinde kamuoyu baskısı arttıkça daha dikkatli adım atmak zorunda kalırlar diye düşünüyorum.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 12:54   #6
/
 
Giriş Tarihi: 28-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 22
Sn Acemi caylak
Siz üzerinize neden alındınız? Ben ne size ne de başka birine saldırmıyorum. Ben barışcıl bir insanım öyle saldırıyla falan işim olmaz. Sadece sağduyulu yazı yazmaya ve herkesi mantıklı olmaya davet edebilirim. Çünkü bu konunun bu platformda mantık çerçevesini aştığını düşünüyorum. Verdiğim BP örneği bile saptırılıyor. Benim bu platformda karşı olduğum şey bazı kişilerin hayalperest düşünceleridir.

Bugün dünyada kurulu bir kapitalist düzen var. Bu kapitalist düzene göre şirketler kurulur ve amaçları kar elde etmektir. Doğrudur ve böyle de olmalıdır. Ama çevreyi kirletmek değildir. Böyle de olmalıdır çünkü kar edemeyen firma gelecekte sürekliliğini sağlayacak artı değeri yaratamamış olur. Sürekli bazı kişiler bu cümleyi tekrarlayarak sanki kar etmek tüm kötülüklerin anasıymış gibi sunuyorlar. Benim karşı olduğum görüş budur.

Ve lütfen elmayla armudu birbirine karıştırmayalım. “Kar elde etmek için her yol mübahtır” anlayışının tamamıyla karşısındayım. Aklı başında herkes buna karşıdır. Hiçbir mazeret böyle bir görüşü haklı kılamaz. Zaten firmaların hangi konularda faaliyet gösterecekleri, neyi yapıp neyi yapamayacakları, atıklarını nasıl ve hangi durumda nereye deşarj edebilecekleri, bu deşarj parametlerinin neler olacağı hep yasalarla belirlenmiştir. Bu yasalara uyulmaması durumunda verilecek cezalar da bellidir. Eğer cezalar az geliyorsa artırılmalıdır.

Yasalara uyulması ayrı bir konudur. Yasalara uymayanlar suç işlemiş olurlar. Bazı arkadaşların çelişkileri tüm firmalar kar üzerine kuruludur öyleyse kirletirler mantığıdır. Bu doğru değildir. Suç işleyenlerle yasalara uyanları aynı kefeye koyamazsınız.

Bugün Tekirdağda atıksu deşarjında yasalara uyan ve amacı kar elde etmek olan birçok tekstil firması biliyorum. Şimdi tüm tekstil firmaları kar etmek amacıyla kurulmuştur öyleyse çevreyi kirletir diyebilir miyiz? Bence diyemeyiz.

İsterseniz bir örnek vereyim: Çorlu'da Can Tekstil. Türkiyede Çevre Yönetim Sistemi belgesini ilk alan firmadır. Çevreye zarar vermemek için canla başla çalışmaktadırlar. Ergeneyi de kirletmemektedirler. Kar da ediyorlar. Demek ki her kar eden çevreyi kirletmiyormuş. Sorumlu firmalar da var.

Benim anlamadığım bazı kişilerin düz mantıkla tüm firmaları tüm kar amacı taşıyan birliktelikleri çevreyi kirleten olarak görmeleridir. Bu yanlıştır. Ayrıca, bazı firmalar çevreyi kaçınılmaz olarak kirlettikleri için (burada kaçınılmaz dememin sebebi karbondioksit salınımına neden olmalarıdır).

Dünyanın başka yerlerindeki çevre projelerine mali açıdan destek olarak karbon hesaplarını dengelemektedirler. Yani bu firmalar da kar ettikleri halde balansa bakıldığında çevreyi kirletmemektedirler. Bunları görmezden mi geleceğiz? Ben “ahkam kesmiyorum” dünyadaki gerçek durumu anlatıyorum. Lütfen kar etme olayına takılıp kalmayalım. Herkes kar etmek zorundadır ama bunu yasalara uyarak yapmalıdır. Maalesef bugün yeryüzünde kar etmeden üretmeye insanların gereksinimlerini karşılamaya dayalı bir sistem yok. Varsa arkadaşlar belirtsinler lütfen. Bu konuyu kapatıyorum. Ayrıca firmaların her şeyi öngörmesi de mümkün olamayabilir. Eğer herkes her şeyi öngörebilseydi, dünyada kaza diye birşey hiç olmazdı!

Öyleyse benim saptadığım 2 konu var:

1- Şirketlerin kar etmesi doğaldır. Yasalar çerçevesinde kar edilmelidir. Yasalara uymayan firmalar suç teşkil eder ve devletin kurumları tarafından cezalandırılır. (Örneğin, Amazon ormanlarını yasadışı yoldan kesip palmiye ağacı diken ya da marijuana yetiştiren firmaların cezalandırılması gibi). Bu 2 konu birbirine karıştırılmamalıdır.

2- Herşey önceden öngörülemeyebilir. (Örneğin sel, deprem, yangın, patlama). Ama yasalar çerçevesinde bu tür olaylara karşı önlemler alınır. Önlemler alınsa bile deprem, sel, yangın, patlama oluşabilir!
Eğer bu 2 konuda hem fikirsek devam edebiliriz.

Sizleri bilmem ama ben her olaya pozitif olarak bakma taraftarıyım. Aksi takdirde yaşam dayanılmaz bir işkence olurdu. Sn Acemi diyor ki:

Alıntı:
Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.
Sn Acemi caylak,

ben Hollanda, Almanya ve Göney Afrika’da olmak üzere 3 EM Konferansına katıldım. Prof Teruo Higa’yı yakından tanıma fırsatı buldum ve EM’yi birinci ağızdan onun makalelerinden öğrendim. Kusuruma bakmayın ama bu yazdıklarınız tam olarak doğru değil. Bu sizin suçunuz değil tabii ki. Bilmiyor veya yanlış duymuş olabilirsiniz. Ben, dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

Benim bildiğim kadarıyla EM sadece topraktan üretilmemiştir. Yerin ve okyanusların derinliklerindeki anaerobik ortamda yaşayan bazı yararlı mikroorganizmaları da içermektedir. EM, belirli oranlarda yararlı mikroorganizma türleri içerir. Anaerobik mikroorganizmalar EM’nin en önemli unsurlarıdır (Bunu söyleyen Higanın kendisidir). Gerisi zaten yine bleirli oranlarda mayalar ve laktik asit bakterileridir. Sizin toprak ve mikroorganizmalar konusunda uzman olduğunuzu biliyorum ancak EM’yi sadece toprak mikroorganizmalarıyla açıklamak biraz yanlış olur kanaatindeyim.

Ayrıca, Ergene Nehri’nin yatağının dibi toksik çamurla ve patojenlerle doludur. Bu patojenlerin hakim olduğu bir ortamda kendiliğinden EM'nin oluşmasını (Eğer oluşursa tabii) birkaç yüzyıl beklemek gerekebilir. Bu kadar çok patojenin olduğu bir ortamda yararlı mikroorganizmanın kendiliğinden oluşmayacağını siz de tahmin edersiniz.

Bildiğim kadarıyla, EM yerel yararlı imkroorganizmların artmasını ve fırsatçı mikroorganizmaların yararlı gibi davranmasını sağlar ancak artan yerel yararlı mikroorganizmalar EM’nin oluşmasını sağlamaz. Eğer sizin dediğiniz gibi, ortamda yeterince oksijen ve besin var olduğunda EM kendiliğinden oluşabilseydi, o zaman toprağa dışardan EM atmamıza gerek kalmaz, sadece hayvan gübresi vermemiz ve toprağı altüst etmemiz yeterli olurdu, değil mi?

Hem EM sadece yararlı mikroorganizma değil, belirli oranlarda biraraya gelmiş yararlı mikroorganizmadır diye biliyorum. Eğer sadece yararlı mikroorganizma olsaydı ve oran önemli olmasaydı, melas ilave edilerek sürekli çoğaltılabilirdi. Böylece EM satan firma da iflas ederdi. Ama durumun böyle olmadığını biliyoruz. EM’yi ancak bir defa çoğaltabiliyorsunuz. Sürekli çoğaltmada mikroorganizmalar arasındaki oran bozuluyor ve aynı etkjyi göremiyorsunuz. Yanılıyor muyum?

Alıntı:
Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor
Dereye doğal yoldan gelen yararlı bakteriler hem EM değil hem de yeterli değil.


Alıntı:
İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)
Tamam sizinle aynı görüşteyim. Kimyasal atık deşarjı engellenmeli. Zaten bunu herkes söylüyor. Ama nasıl? Onlarca yıldır, herkes bağırıyor, yetkililer ve ilgililer demeçler veriyorlar: Kimyasal atık deşarjı engellenmelidir diyorlar. Ama nedense engellenemiyor. Bunu TBMM bile engelleyemiyor. Keşke dediğiniz gibi bıçak gibi kesilerek bu deşarj engellenebilse. Şimdilik bu istek pek gerçekçi gibi görünmüyor.

Kirletenlerin dayandıkları en büyük kirletme argümanı şuydu: Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın. Bence Ergenenin temizliği için devlet tarafından birşeyler yapılmaya başlansa, belki bu kirletenleri de birşeyler yapmaya zorlayabilir. Ben bu yüzden ve EM’nin bu işi yapabileceğine inandığım için nehirdeki temizlik çalılşmalarını destekliyorum. Sizlerin görüşü farklı olabilir. Saygı duyarım.

Alıntı:
Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.
Dediğiniz doğrudur. Oksijen arıtırıcı çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Ama benim bildiğim kadarıyla, EM uygulaması da o kadar pahalı olmamalıdır. Çünkü EM Japonya insanların yaşamlarında fark yaratacak bu tür çevre projelerine ürün desteği de vermektedir. Bence Ergeneyi mutlaka desteklerler. EM uygulaması zannettiğiniz kadar pahalı olmayabilir.

Ergenenin tümü için, Sayın Cumhur’un bahsettiği 450 – 500 milyon Avro’luk çalışmayla karşılaştırılamayacak kadar ucuz olacağını tahmin ediyorum. Eğer firmayla diyalog yolları kapanmamış olsaydı, bu konu kendilerine danışılabilirdi.

Haklarındaki bu kadar olumsuz yazıdan sonra (ki ben burada firmaya haksızlık edildiğini tekrarlamadan geçmeyeceğim) dönüp de agaclar.net platformundan tekrar iletişim kuracaklarını sanmıyorum. Ama ben de önyargılı konuşmamalıyım, bu kendi bilecekleri iştir. Sizler gibi karşı olanlar olduğu gibi, benim gibi destekleyenler de mevcut. İnşallah bu platforma geri dönerler çünkü EM’nin dünyada daha yapacağı çok şey olduğuna inanıyorum.

Biraz fazla uzattım galiba kusuruma bakmayın. Hollanda da EM’yi ben dolaylı olarak acentadan alıyorum ve 30 Euro ödüyorum. Aktifleşmiş alırsam fiyatı 5 Euro.


Düzenleyen Emektar : 20-12-2010 saat 15:53
Emektar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 13:05   #7
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Sayın Emektar,
Bu satırları sizden alıntı. (Ergenenin tümü için, Sayın Cumhur’un bahsettiği 450 – 500 milyon Avro’luk çalışmayla karşılaştırılamayacak kadar ucuz olacağını tahmin ediyorum)

Ben kısaca yazmıştım. Bu projede tüm ergeneyi kaplayan ve 3 ana bölümde toplama istasyonları kurulması, atıkların tümünün temizlenmesi ve su kalitesinin 4 ncü sınıftan 3ncü sınıfa yükseltimesi düşünülüyor. Aslında tüm bu yazışmalar, yürüyüşler, sivil toplum çalışmaları Ergene nehri'nin kurtarılması için ses getirdi diyebiliriz.
Dilerim Ergene kurtulur. Hepimizin tek isteği bu.
Selam ve saygılarımla.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 13:14   #8
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Ergene Nehri`nin kirlilik sorunu çözülecek

Trakya`nın en büyük çevre sorunu haline gelen Ergene Nehri`nin dördüncü sınıf olan su kalitesi, 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıf olacak.

Trakya`nın en büyük çevre sorunu haline gelen Ergene Nehri`nin dördüncü sınıf olan su kalitesi, 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıf olacak.


Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, üniversite ve çevre danışmanlık firması işbirliği ile Ergene Nehri için ``Meriç-Ergene Havzası Endüstriyel Atıksu Yönetimi Ana Plan Çalışması`` başlıklı proje hazırlatıldığı belirtildi.


Proje ile Ergene Nehri`nin kirlilik sorununun ortadan kaldırılacağı, ayrıca Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne`yi kapsayan bölgenin atık su arıtımı sorununun çözüleceği ifade edildi. Proje kapsamında hazırlanan alternatiflerden hangilerinin kullanılacağı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce karara bağlanacağına dikkat çekilen açıklamada, projenin öngörülerinden bazıları şöyle sıralandı:


``-Tüm Ergene Nehri ve kollarında, halen dördüncü sınıf olan su kalitesi 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıfa ulaşacak. Böylece içme suyundan sonraki en iyi kalite suya kavuşulacak.


-Endüstriyel atık sular mümkün mertebe toplanarak ortak ileri arıtma tesislerinde arıtılacak.


-Havzadaki yerleşimlerin evsel atık su arıtma tesisleri belediyeler tarafından en kısa sürede tamamlanacak.


-Seçilecek alternatife göre 285 ila 410 milyon avro tutarında çevresel yatırım yapılacak.


-Kurulacak atık su tesislerinde arıtılacak sular 1,5 kilometrelik bir tünelle Marmara Havzası`nda kurulacak hidroelektrik santralinde kullanılacak. Böylece yatırım maliyetlerinin bir bölümünün karşılanması için finansman yaratılacak. Ayrıca arıtılmış atık su Marmara Denizi dibine deşarj edilecek. Bu işlem ile Ergene`ye atık su dahi deşarj edilmezken, arıtılmış olduğu ve deniz dibine deşarj edileceği için Marmara Denizi`ne de zarar verilmeyecek.


-Finansal kaynak olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kredileri, Çevre ve Orman Bakanlığı fonları, kamu-özel sektör işbirliği, Hazine ve özkaynaklardan yararlanılacak.


-Atık su deşarjına karşı güçlü bir izleme-denetim sistemi kurulurken, caydırıcı cezalar uygulanacak

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 13:41   #9
/
 
Giriş Tarihi: 28-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 22
Sn Cumhur
Haber için çok teşekkürler. Nihayet Ergeneye atıksu deşarjı durdurulacak demektir. İnşallah bunlar yapılır. Bunlarla birlikte, dere yatağındaki birikmiş çamurların ortadan kaldırılması için yapılacak Bokashi + EM çalışması hem koku sorununu hem de toksik çamur sorununu tamamen ortadan kaldıracaktır. Nehre atıksu deşarjı da kesileceği için sorun yok demektir. İnşallah bu nehir kurtarılacak gibi görünüyor sonunda. Tekrar teşekkürler.

Emektar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 13:49   #10
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Kirletenlerin dayandıkları en büyük kirletme argümanı şuydu: Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın. Bence Ergenenin temizliği için devlet tarafından birşeyler yapılmaya başlansa, belki bu kirletenleri de birşeyler yapmaya zorlayabilir.
Devletin temizleme yapması bile gerekmezdi. Yeterli denetimi yapmış olsaydı tabii...

Bence en büyük dayanakları "Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın" değil. Devlet nasıl olsa ses çıkarmıyor, doğru düzgün yaptırım uygulamıyor; neden daha fazla yatırım, yapıp kirletmemeye çalışayım ki?

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 14:17   #11
/
 
Giriş Tarihi: 28-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 22
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster
Devletin temizleme yapması bile gerekmezdi. Yeterli denetimi yapmış olsaydı tabii...

Bence en büyük dayanakları "Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın" değil. Devlet nasıl olsa ses çıkarmıyor, doğru düzgün yaptırım uygulamıyor; neden daha fazla yatırım, yapıp kirletmemeye çalışayım ki?
Çok haklısınız Sayın Malina. Benim söylediğim biraz eksik oldu. Yasalar yaptırımla birlikte uygulanırsa anlam kazanıyor herhalde. Denetim şart. Sanırım ve ümit ederim ki Sayın Cumhur'un haberini verdiği proje çerçevesinde Ergene üzerinde her kilometrede bir analiz istasyonları kurulur da, deşarj eden olursa anında tespit edilir ve en ağır cezalar verilir.

Emektar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 13:53   #12
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sn. Emektar,

Siz Dogasever misiniz? Diliniz ve kullandığınız cümeleler neredeyse bire bir aynı. Umarım yanılıyorumdur.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 14:02   #13
/
 
Giriş Tarihi: 28-05-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 22
Sn Acemi Çaylak,

Doğasever'in yazılarını ve bloglarını okudum. Kitabını da okudum ama kendisini kişisel olarak tanımam. İnsanların hitap tarzları birbirlerine benzeyebilir. Doğasever, fikirlerine katıldığım ve takdir ettiğim bir arkadaştır. İyi niyetle çevreyle ilgili pek çok şey yapmaya çalıştığını biliyorum ve duyuyorum. Sizin de pek çok fikirlerinize katılıyorum ve sizin de iyi niyetli olduğunuzu düşünüyorum.

Emektar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 15:45   #14
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Genel bir toparlama ve ötesi -1

Arkadaşlar,

Bu başlıkta 7 sayfa olmuş. Her şey 9 Ekim tarihinde Sn.Doğasever'in Ergene nehri Muratlı kolu üzerinde, kısa vadede deredeki kokuların önlenmesinin hedeflendiği bir Muratlı kaymakamlığı projesi olarak duyuruldu.

Bu duyurudan bazı önemli bölümler;

"Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını, araştırmalarında Japon bilim adamlarının bir bakteri geliştirdiğini tespit ettiklerini belirterek bu yönde harekete geçtiklerini söyledi…"

"Hedeflerinin ilk bir ay içinde dereyi pis kokudan arındırmak ve bunda başarılı olunması halinde tüm Ergene'ye sistemi uygulamak olduğunun altını çizen Kaymakam Tat, ''Bir yıllık hedefimiz ise buradaki canlı hayatı tekrar başlatabilmek. Çorlu Deresi'nde olumlu sonuç aldığımızda bu yöntem Ergene havzasının kurtulmasında büyük rol oynayacak'' dedi…"

EM dozajlaması ve özellikle çamur topları kullanımının kirlenmiş suları temizlemekte kullanılan alternatif yöntemlerden biri olduğu, özellikle de uzak doğuda bazı örneklerinin mevcudiyeti bilinmekte.

Kaymakamlık makamının bu bilinirlikten hareketle bir proje hazırladığını anlıyoruz. Ertesi yıla varan hedefler söyleminden projenin kısa vadeli olmadığını, muhtemelen birden çok aşamadan oluştuğunu çıkarsıyoruz.

Bu dere ve genel olarak Ergene-Meriç havzası, 3-4 tane ili, bir çok ilçeyi, yüzlerce yerleşim birimini kapsayan, Çorlu ve Çerkezköy'de yoğunlaşan çok sayıda fabrikayı barındıran, genel olarak çevrenin, özellikle de suların yıllardır ve hesapsızca kirletilmeke olduğu bir bölge.

Muratlı kaymakamlığının hangi kapsamda bir proje hazırladığını, bunun merhalelerini, proje planını, kontrol noktalarını, başarı faktörlerini, mali uygunluk hesaplarını bilmiyoruz.

Dahası, Muratlı gibi başka pek çok ilçeyi, birden fazla ili ilgilendiren ortak bir sorun için hazırlanan çok daha büyük bir projenin bir parçası olup olmadığını da bilmiyoruz.

Ancak, duyurulan bu projenin en azından ilk başındaki aşamada bir alternatif metod olarak EM dozlamasının seçildiğini, bu işlerin bir kısmının taşeronluğunun da (knowhow, ürün ve hizmet sağlanması manasında) EM temsilcisi şirkete verildiğini anlıyoruz.

Forumdaki yazışmalar, proje tarafında EM temsilcisi şirketin yetkili veya bilgili kişileriyle, konuya ilgili gösteren forum üyeleri arasında gerçekleşti. Projenin gerçek sahipleri, projenin eni, boyu, süresi, içeriği, başarı faktörleri vb. hakkında bilgi vermediler.

Durumun vehametini ve büyüklüğünü bilen forum üyeleri tarafından ilk verilen tepkiler sorgulayıcı ama yapıcı mahiyette oldu.

Yazışmalara katılan herkesin tartışmasız ortak noktası, binlerce fabrika ve sanayi tesisisinin ve yüzlerce yerleşim biriminin süregelen kirletme işlemi sonlanmadan bir temizliğin gerçekleşebileceğindeki şüphe idi. Bu noktada ne EM temsilcisi şirketin yetkilileri, ne de ilgili üyeler farklı bir şey söylemediler.

Evet, kirlenme durdurulmalıydı. Kirlenme devam ederken yapılabileceklerin marjinal olmaktan, geçici sonuçlar göstermekten öteye geçemeyeceği, sürdürülebilir olamayacağı gayet açık idi ve temelde net bir itiraz hatırlamıyorum.

Ancak buna rağmen, projenin burada bizlere yansıyan bölümünde böyle bir merhale olduğu anlaşılıyordu.

Yazışmalarda EM temsilcisi şirketi temsil eden bir üye;

"Tartışmaları yapan sizler konunun (doğasever dahil) amacını,ne zaman başladığını,ne zaman son bulduğunu,bu çalışmanın bir deneme olarak bir arge olup olmadığını,uygulamanın bölgede kirletiçilerin çözümünde ne gibi bir yarar sağlıyacağını,kirletiçileri çözerken geçecek zamanda bölge insanını bir nebze olsun rahatlatmak içinmi düşünüldüğünü vs,vs,vs bilmeden..."

diyordu. Bunu en azından projenin tam boyutu ve içeriği bilinmeden yapılan yazışmaların yetersiz kalacağının bir ifadesi olarak görebiliriz. Aynı zamanda, projenin bir kısmının ilgili şirket temsilcisi tarafından bilindiği ancak burada açıklanmadığı anlamına da geliyor.

Benim yorumum ise, projenin tamamına proje sahibi kurum hakimdir, hizmet ve ürün sağlayıcı şirket temsilcilerinin de projenin tamamını bilmesi gerekmez.

Yazışmaların devamında ise bu gibi forum ortamlarında çokça rastlandığı üzere, koku gittiydi, gitmediydi, gitti ama başka sebepten gitmiştir, kurbağa vardı, yok fotomontajdı (bu laf geçmedi ama kastedildi) gibi polemikler başladı.

Bu gibi polemikler bir noktaya kadar normaldir, çünkü her iddianın doğru ve yanlış kısımları bulunabilir.

Gerçek olan ise, proje ve içeriğine ait yeterli bilgiye sahip olmaksızın, çokça yorum ve iddialar ile yazışılır duruma gelinmesiydi.

Böyle durumlar, her alanda olduğu gibi provokasyon ortamlarını da hazırlar. Nitekim (bana göre) öyle de oldu. Konuya en azından kavram olarak vakıf katılımcılar ise provokasyonu gördükleri halde, sınır çekip tartışmayı sağduyu çerçevesinde tutmaya pek gönüllü olmadılar maalesef.

Provokasyon, proje sahibince projenin bu merhalesinde kullanılmasına karar verilmiş ürünü bir şekilde sevmeyen, şirketini de sevmeyen, genel olarak ve zaten firmaları da sevmeyen bir söylem etrafında yeşerdi. Üstüne gidildiğinde ise aslında söylenebilecek bir şeyin olmadığı anlaşıldı. Burası işin üzücü kısmıydı.

Neler yapılabileceğine ve gerçekte ne durumda olunduğuna gelince işler biraz daha farklı görünüyor.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 01:00   #15
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Böyle durumlar, her alanda olduğu gibi provokasyon ortamlarını da hazırlar. Nitekim (bana göre) öyle de oldu. Konuya en azından kavram olarak vakıf katılımcılar ise provokasyonu gördükleri halde, sınır çekip tartışmayı sağduyu çerçevesinde tutmaya pek gönüllü olmadılar maalesef.

Provokasyon, proje sahibince projenin bu merhalesinde kullanılmasına karar verilmiş ürünü bir şekilde sevmeyen, şirketini de sevmeyen, genel olarak ve zaten firmaları da sevmeyen bir söylem etrafında yeşerdi. Üstüne gidildiğinde ise aslında söylenebilecek bir şeyin olmadığı anlaşıldı. Burası işin üzücü kısmıydı.

Sayın Meyvelitepe,

Yazınızın bütünü için de sadece beni hedef göstererek olayı kişisel sorun haline getirmiyor musunuz?. Bu yorumunuzla polemiğe kapı açıp sonra da beni bunla suçluyorsunuz. Biraz dürüst olun. Her seferinde size aynı şeyleri izah etmek zorunda kalıyorum.

Bir gezi ertesi yaptığım kişisel yoruma, firma sahibinin saldırgan ve tehditkar yanıtları bende antipati oluşturmuşsa bu suç mu? Saldıranı bırakıp saldırıya uğrayanı "bu adam bana saldırdı, sevmedim" dedi diye suçluyorsunuz. Firma sahibinin saldırgan tutumu nedeniyle "ürüne sıcak bakmıyorum" dediğim için de suçluyum. Firmaları sevenlere laf yok da sevmeyince suçmuş gibi birde ordan almışsınız. Olayın gelişim sırasını da kendi görmek istediğiniz gibi dizmişsiniz. öz de bu değildi "agaçlar.net'in firmalar ile iş birliğinin sonuçlarıydı." Özü destekleyecek olayları özün kendisi gibi, kendi görmek istediğiniz gibi yazmışsınız. Önerimin içinde cevapta varken. Sizin tabirinizle "üstüme gidilmişte bir şey çıkmamış" Gözünüzün önündeki cevabı görmek istemeyip de kendi çıkarımladığınız sorulara ne dememi bekliyordunuz? Pes... Üstüme gittiğinizi de itiraf etmişsiniz.

Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Doğasever ile Emektar aynı kişi olsa ne olur, olmasa ne olur (şahsi düşüncem). Bakın #200 nolu mesaja, o türden bir polemiğin kime ne faydası var.
Gibi bir mantık kuran insana ne yazsam boşuna.Gerçeği aramak polemik, amaç gerçek olmuşsa yapacağım bir şey yok.


Düzenleyen bayindirmevki : 21-12-2010 saat 01:43 Neden: ek yazı
bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 16:34   #16
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Genel bir toparlama ve ötesi -2

EM teknolojisinin kirlenmiş suların temizlenmesinde kullanıldığının bilindiğinden söz etmiştim. Bu konuda epey bir örnek de var.

Çok uzun araştırmalara girişmeden, İngilizce yazılmış dökümanlardan hemen rasladıklarım Malezya ile ilgili örnekler. Orada bir akarsu ve bir gölün temizlenmesi süreçleri anlatılıyor.

Temizlenme sürecine kalabalık toplum bireylerinin da katılması, toplum bilincinin artmasında, bu projelerde emek vermiş binlerce insanın temiz çevre konusunda duyarlılık ve sahip çıkma güdüsünün arttırılmasına kadar pek çok etkisi olmuş.

Bu konuda pek çok yazı var. İki tanesine buradan ve buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazı ise, EM teknolojisi ve çamur toplarının önemli etkilerinin yanısıra sürdürülebilir olmadığını da vurguluyor. Bunu tabi ki, kirlenmenin sonlandırılamamasına bağlıyor, ki haklıdır.

Neticede, EM teknolojisi bir alternatif metod olarak, özellikle de toplumu oluşturan bireylerin de katılımıyla (bunu en az temizlemenin kendisi kadar önemli görüyorum) diğer başka metodlarla birlikte kullanılabilir. Kullanılmalıdır da.

Cumhur beyin bahsettiği gibi bu konuda oldukça geniş kapsamlı bir plan var.

Çevre Bakanlığı, Köy İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İller Bankası, Tarım Müdürlükleri, Valilikler vb. gibi paydaşları olan, iyi bir inceleme ve bilgi hakimiyetine sahip, temelde binlerce sanayi tesisi ve yerleşim yerlerinin arıtılmamış atık su deşarjını önlemeye yönelik bir plan bu. Daha yeni bir versiyonu olabilir, 213 sayfalık 2007 versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz. Çok ilginç bilgiler var, ilgilenenlerin bir göz atmasını tavsiye ederim.

Muratlı kaymakamlığının projesi, bu büyük planın bir yerlerine oturuyor muydu bilmiyorum. Bir mülki amir olarak bilgisi dahilinde olmasını, uygulamaya koyduğu projenin bir şekilde bu plan ile ilişkilendirmiş olmasını umut ediyorum. Aksi halde, tek bir ilçenin ne yaparsa yapsın, hangi metodu kullanırsa kullansın çözebileceği bir sorun değil bu.

Forumda yapılan hatayı bir de ben yapayım ve bir yorumda bulunayım. Projenin burada bizi meşgul eden kısmı, o bölgede yaşayan toplumda bir farkındalık, çözülebileceği yönünde bir inanç, sahiplenme ve katılım konusunda bir istek sağladıysa bu da bir şeydir.

Toplumun ve medyanın devlet organları ve çevreyi kirletenler nezdinde bir baskı grubu şeklinde bir işleve sahip olması yadsınamaz.

Çevre Bakanlığının 14 Temmuz 2010 tarihli bir yazısında, verilmiş bir soru önergesinin yanıtları görülüyor. Buradaki beşinci soru tam olarak Ergene-Meriç havzasını soruyor ve en uzun cevap da bununla ilgili. En özet şekliyle, yukarıda adı geçen projenin yürürlükte olduğu belirtiliyor.

Bu noktada, destekleyici ve yerinde küçük projeler, medya, bireylerin sahiplenmesi, genel anlamda planın hızlandırılmasında baskı grubu olacaktır.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 21:57   #17
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Sevgili Meyvelitepe,

Konuyu toparlama çabanız için teşekkürler. Ancak size bir sorum olacak, çalıştığınız şirkette sorumlu konumdasınız, böyle bir firmayla iş yaptığınızı düşünün. Böyle başarısız ve baştan savma bir işe tepkiniz ne olurdu ve bu firmayla bundan sonraki ilişkileriniz nasıl olurdu?

Ayrıca bu başlıkta hala traji-komik bir şov sürüyor. Ben hala Sn. Emektar nickinin Dogasever tarafından kullanıldığını düşünüyorum. Ya da Dogasever yazıyor, foruma gönderme işini ise Sn. Emektar üstleniyor. Geriye dönük Dogasever'in yazdığı yazıları okuyan dikkatli bir okur hemen farkedecektir. Bugünkü bana cevap yazısında Sn Acemi diye başladı ancak daha sonra panikle bunu Acemi caylak diye düzeltti. (Bakınız 104 nolu mesaj. Mesajın gönderilme saati 13:54 düzenlenme saati 16:53) Bu konuya site yönetimi tarafından açıklık getirilirse sevinirim.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-12-2010, 22:27   #18
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Ortada doğru dürüst bir proje varsa, şartname de vardır. İşin başarısız ya da baştan savma olup olmadığını bilmiyorum. Bu şartnamede belirtilen maddelere göre ölçülebilmelidir. Proje bir devlet projesi olduğuna göre benim alıştıklarıma göre bile daha detaylı olması gerekir. Bu gibi detaylar bilinmediğine göre yorum yapmam kendi adıma doğru olmaz.

Diğer konu hakkında bir fikrim yok. Bu mânada site yönetiminde değilim.

Öte yandan bu başlıkta artık daha fazla gereksiz detay ya da polemik konusu olabilecek şeylerle zaman geçirmeyi çok yararlı bulmuyorum. Doğasever ile Emektar aynı kişi olsa ne olur, olmasa ne olur (şahsi düşüncem). Bakın #200 nolu mesaja, o türden bir polemiğin kime ne faydası var. Bunun yerine mesajımda linkini verdiğim döküman incelenip, ergene-meriç havzası hakkındaki plan tartışılsa ileri doğru yeni bir adım atılmış olunur diye düşünüyorum. Böylelikle bu konuda ilk kez kapsamlı bir bilgi, çözüm ve faaliyet planı ile karşılaşmış oluruz.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 10:06   #19
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Bir önceki mesajımda linkini verdiğim Meriç-Ergene Havzası Koruma Eylem planına ek olarak,
Ergene Havzası Çevre Yönetim Master Planını bu adresteki ilgili linkten indirebilirsiniz. 428 sayfalı bu dökümanda havzanın özellikle coğrafi ve ekolojik durumu çok detaylı anlatılıyor.

Bu adresteki
Ergene Havzası revize Çevre Düzeni Planı ise DPT'nin 2023 yılına kadar bölge ile ilgili planlama öngürüsünü içeriyor. Bu adresteki sunumda ise Çevre Bakanlığının Su Yönetimi yapılanması ve ilgili mevzuatın özetleri var.

Bu konuda ilerleyebilmek için öncelikle bu (ve benzer) dökümanlardan yararlanarak havza özelinde ve ilgili mevcut planlar hakkında topyekün bir bilgiye sahip olmalı, devamında, koruma eylem planında yer alan aksiyonların gerçek durumlarını saptamak, zamanlamalarını ve hayata geçirilme durumlarını araştırmak faydalı olur diye düşünüyorum. Öte yandan Koruma Eylem planında tarif edilen aksiyonların amaca hizmet edip çözüm getirip getiremeyeceği de özellikle bölgeyi iyi tanıyan arkadaşlarca sorgulanabilir.

Bütün bu dökümanları hızlıca taradığımda gözlemlediğim en özet bulgu, problemin her kurum tarafından algılandığı, çözülmesi konusunda hemfikir olunduğudur. Eylem Planı ise konuya işin büyüklüğü ve karmaşıklığını hafife almadan, belki uzun ve masraflı ama adım adım çözüme varılmasını hedefliyor şeklinde bir izlenimim oluştu. Mevcut durumu kavrayıp uygulamanın üzerine gitmek her halde bu aşamada yapabileceğimizin maksimumudur.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 12:34   #20
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Ben Doğasever. Yazılanları ilgiyle ve biraz da gülümseyerek okuyorum. Bir yazı yazmak istediğimde kendim yazarım; Elçi'ye ihtiyacım yok. Lütfen küçük ve önemsiz meseleleri bırakalım.

Ortada tüm Trakya'ya yeniden can verecek 450 - 500 milyon Avro değerinde bir proje var. Sayın Meyvelitepe'ye ve Sayın Emektar'a bu tür işlerin firmalarla yapılması gerektiğini açıkça ortaya koydukları için çok teşekkür ediyorum. Hayal dünyasında yaşamayı bırakalıp Ergene Havzasının geleceğinin nasıl şekilleneceği konusuna konsantre olalım lütfen...

Havzanın tek sorunu atıksu değil, katı atık sorunu da var. Çeltik üreticilerinin büyük sorunları var. Dekardan 700 - 800 kg pirinç alırken şu anda 3-4 misli fazla kimyasal gübre kullandıkları halde 100-150 kg alıyorlar ve ürettikleri pirinci kimse satın almak istemiyor. Çeltik tarımı yapanların sağlık sorunları mevcut. Bu sorunları nasıl halledeceğiz. Bu konulara da eğilmeliyiz.

Toprak tuzlanıyor ve verim her sene düşüyor. Toprağı nasıl yeniden canlandıracağımıza bakalım. Lütfen bu konular dururken küçük ayrıntılara takılıp kalmayalım. Eskiden Ergene balıkçı ailelerin geçim kaynağıydı. Bu bitti. Balıkçılığı tekrar Ergenede balıkçılık yapılması mümkün olana kadar gölet balıkçılığı yoluyla yeniden canlandırabilir miyiz ya da alternatif ürün çeşitliliği sağlayabilir miyiz yeni geçim kaynakları yaratabilir miyiz sorularıyla uğraşalım.

Trakya insanının hem çevreden olumsuz etkilenmemesini sağlayacak tedbirleri konuşurken, refah seviyesini de artıracak önlemlerin neler olabileceğini düşünelim... Turizm için neler yapılabilir bunları da ele alalım. Bölgedeki onlarca höyük nasıl değerlendirilebilir? Buralarda turizm olanakları nasıl geliştirilebilir? Lütfen gereksiz konulara saplanıp kalmayalım.
Saygı ve sevgilerimle...


Düzenleyen Dogasever : 21-12-2010 saat 13:04 Neden: ekleme
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 17:13   #21
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Sayın Doğasever,
Bir konuda aydınlatıcı bilgi vermek istiyorum. Trakya'da hiç bir yerde bırakın 150-200 kiloyu, 400 kilo için bile çeltik ekicek çiftçi bulamazsınız. Genelde ortalama verim en az 600-700 kilo dur ve bundan az verim zaten yapılan masrafı çıkarmaz.
Osmancık 97 çeltik çeşidi'nin devreye girmesi ile 1000 kg. sınırı zorlanmaktadır. Ben şu anda Uzunköprü-İpsala, Meriç üçgeninin ortasında bir köyde ikamet etmekteyim. Sağımız solumuz çeltik. Altınyazı kalesine çıkıp baktığım zaman 50 bin dönüm çeltik sahası ayaklarımızın altında. Hele Osmancık 97 de bu sene verim 800-1100 kg. arasında değişmektedir. Baldo'da ise 600-800 kg arası verim alınmıştır.
Çeltikte en önemli kayıp, Ergene Nehrinin seddeleri patlatarak araziyi sular altına almasıyla oluşabilmektedir zaman zaman. Sulama ise genelde barajların ve Meriç Nehrinin ergene ile birleştiği kısımdan kışın su ile doldurulan barajların (Altınyazı-Sultanköy) ve yazın yine nehirden su çeklip kanallara verilmesi ve bu suya baraj sularınının karıştırılması ile ile yapılmaktadır.
Bilgilerinize. Saygılarımla.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 17:43   #22
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sayın Cumhur
Rakamlarda yanılıyor olabilirim. Uzunköprü ve Keşan yöresinde geçen sene görüştüğüm bazı çiftçilerin verdikleri rakamları yazdım sadece. (Bana biraz abartmış da olabilirler!) Genelde verim düşüklüğü olduğunu söylüyorlar. Ayrıca ERgene havzasında yetişen pirince talebin düştüğünden bahsediyorlardı. Bunu anlatmak istemiştim. Siz içinde yaşadığınız için mutlaka daha doğru rakamları verebilirsiniz. Teşekkürler ve Selamlarlar

Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 18:01   #23
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Ergene havzası master planını çok tatmin edici buldum. Çok detaylı bilgi var. Bölgeyi iyi tanıyan biri olarak Cumhur bey doğruluğu konusunda daha iyi yorum yapabilir.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 18:27   #24
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bayindirmevki Mesajı Göster
Olayın gelişim sırasını da kendi görmek istediğiniz gibi dizmişsiniz. öz de bu değildi "agaçlar.net'in firmalar ile iş birliğinin sonuçlarıydı." Özü destekleyecek olayları özün kendisi gibi, kendi görmek istediğiniz gibi yazmışsınız.
Yazma tarzınızı hiç değiştirmiyorsunuz. Şimdi, buradaki yazışmalara katılmayan, sadece okuyan bir üye gözüyle bakıyorum...

Agaclar.net, ne haltlar karıştırmış; firma ile işbirliği yapıp ne çıkarlar sağlamıştır acaba diye düşünürüm. Bu kadar kavga kıyamet, işbirliği işbirliği diye suçlamak akla başka şey getirmiyor...

Alıntı:
Sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden söz ediyorsunuz, bunu da bir eleştiri olarak dile getiriyorsunuz. Gizli bir görüşme yapmışız

Agaclar.net, üyeleriyle farklı konularda gizli(!) görüşmeler yapar

Bitki veritabanı gizli örgütü vardır, anıt ağaçlar gizli örgütü vardır, kitap yazma gizli örgütü vardır, dergi gizli örgütü vardır, Doğa İçin Çal gizli örgütü vardır, temiz besin gizli örgütü vardır, nehirlerin temizlenmesi gizli örgütü vardır, eğitim çalışmaları gizli örgütü vardır, yarışmalar gizli örgütü vardır, programlama gizli örgütü vardır...

Bu üyelerden bazılarının firma sahibi olması sadece rastlantıdır...
Demiştim.

Alıntı:
Örgüt, örgüt diye saydıklarınız ile de konuyu saptırmayın. Üyeler çocuk değil, anlayan anlıyor. Saydıklarınız herkesin bildiği alt gruplar. Söz konusu firma ise farklı bir kuruluş.

Üyelerin firma sahibi olması kötü bir şey değildir ama iş bedeli karşılığı bir şey yaptırmaya gelince değişir. Mesela dedim; Belediye başkanı kayınçosuna iş verirse sorgularız da üyeler ile iş ilişkisi olunca sorgulanmasın mı?
diye cevap verdiniz...

Biz bu işin neresinde paraya bulaştık?

Sizin gizlice firma ile işbirliği yaptınız dediğiniz özel görüşmelere katılan üyelerin isimlerini yazayım:

Alper Akman
bonsaisever
Cumhur Tonba
Dogasever
ensar
gece
malina
MeyveliTepe
Mine Pakkaner
Müjgan
uzaytek

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 18:54   #25
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Son okuduğum kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum, ortaya

Bilgi, yaşamda ne yapıp neyi yapamayacağımızın, gücümüzün ve haddimizin, nerede durup nerede devam etmemizin doğru olduğu bilgisidir. Bu da kendi farkındalığımızdan gelir, farkındalığımız en büyük güç kaynağımızdır.

Eksik veya yanlış bilmenin de en az hiç bilmemek kadar tehlikeli olabileceğini unutmamalıyız. (kendi Everestinize tırmanın. N.Mahruki)

Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 22:16   #26
Ağaç Dostu
 
Dogasever's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
Sayın arkadaşlar

Zeytinlibahçeye katılmamak mümkün değil. Eksik ve yanlış bilgi tabii ki tehlikelidir. Ergene Havzasında tarımsal ürünlerin verimleri konusunda karışık bazı bilgiler söz konusu. Örneğin, aşağıdaki linkteki haber bakın tarımsal verim konusunda neler söylüyor:

Alıntı:
Uzunköprü olarak Ergene havzasında 80 bin dönüm ekim yapılmaktadır. 2000 yılında çeltikte dönümündeki verim 800 kg iken 2010 de 75 kg verim alınmıştır. 2000 yılında ay çiçekte dönümündeki verim 300 kg iken 2010 de 50 kg verim alınmıştır. Söz konusu kayıp ürünlerden yörenin zararı 200 milyon TL’ye ulaşmaktadır. Ergenenin Meriçe karıştıktan sonra Meriçten sağlanan su ile yetiştirilen Altınyazı-Karasaz, Sultanköy ve Yeni Karpuzlu sulamaları ile yaklaşık 132 bin dekar arazi Ergene nehri sulamaları ile doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmekte olup etki altında kalacak alan gelecekte yapılacak Meriç nehrine bağlı sulama projeleri ile felaket çok daha büyüyecektir.
Kaynak: http://jiyan.us/2010/10/10/ergene-ne...-duyan-var-mi/

Her duyduğumuza ve internette her okudugumuza inanmamalıyız. Çeşitli kaynaklara başvurmalıyız. Ve bence en çok da yörede yaşadığı için Sayın Cumhur'un söylediklerine itibar etmeliyiz.

İkinci bir nokta ise artık lütfen kısır çekişmeleri bırakalım ve yöre ve yöre insanı için neler yapılabileceğini konuşalım. Örneğin, miktarı kesin belli olmamakla birlikte hem bahsedilen verim düşüklüğünü önlemek hem de aşırı gübre kimyasal gübre kullanımının (Ergene Çevre Master Planında havzada Türkiyenin diğer bölgelerinden çok daha fazla kimyasal gübre kullanıldığı bahsediliyor) önüne geçmek için benim EM ile yapılabilecek bir önerim var. Tartışmak isteyen varsa, bu önerimi açabilirim. İsterseniz ve yönetim uygun görürse, "Ergene Havzası için tarımsal önlemler" olarak ayrı bir başlık da açabiliriz. Görüşünüze sunuyorum.


Düzenleyen Dogasever : 03-01-2011 saat 11:42
Dogasever Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2011, 21:53   #27
Ağaç Dostu
 
siniroluyorum's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-11-2009
Şehir: Edirne
Mesajlar: 390
Galeri: 1
(Ergene Çevre Master Planında havzada Türkiyenin diğer bölgelerinden çok daha fazla kimyasal gübre kullanıldığı bahsediliyor)
Evet ben de ergene nehri yakınında oturuyorum ve yaşadığım yerde (kırcasalih) temel geçim kaynağı tarım.Ancak yakınlarda bir ziraat mühendisi yok ve gübreleme ve ilaçlamalar biraz da deneme yanılma yoluyla yapılıyor.

Ergene Nehri'nin uzunluğunun 283km olduğu yazıyor vikipedide ve Muratlı'da temizlenen kısım sadece 5km.Kirlenme her ne kadar Çorlu'da da başlasa yine de çok bütük bir alan.Temizlenmesi kolay olacağa benzemiyor.

siniroluyorum Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-12-2010, 22:44   #28
Ağaç Dostu
 
bayindirmevki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-07-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 442
Sayın Meyvelitepe'ye agaclar.net üyelerine tanıttığı bu çalışma için teşekkür ederim. Kendisinin de önerdiği gibi pozitif bir yaklaşımla raporu inceledim. Çoğunluğunu olumlu buldum. Özellikle parçalanmış toprakların birleştirilmesi. Katılmadığım noktası hayatı daha da pahalılaştıracak öneriler.

Planda bir şey dikkatimi çekti. 175 sayfadan başlayan haritalar...Alternatif 4 nolu haritada yoğun bir ATT dizisi vardı. Plan geleceği öngörerek yapılsa da, yerine oturmayan bir şeyler vardı. Bu sadece Trakya nüfusunun ihtiyaçları için olamazdı. Kısa bir süre önce gazetelerde okuduğum bir haberi hatırladım. "Üçüncü köprü ile Trakya"ya iki milyon kişi göç edecek" " İnternete "İstanbul'un sanayisi Trakya'ya" diye tıkladım, ilk sıralarda bu haberleri buldum. "İstanbul sanayii Trakya'ya kayıyor" "Organize sanayi bölgeleri Trakya'ya" Ve bir karşı bakış http://www.edirnebarosu.org.tr/kutup...anlaniyor.html

Bu aşamada nasıl bir yorum getireceğimi bilemiyorum. İstanbullu olarak kentimin rahatlayacağına mı sevinsem, Trakyanın sanayii ve nüfus baskısı altında kalacağına mı? .

Konuyla ilgilenenlerin bilgisi olsun dedim.

bayindirmevki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-12-2010, 12:52   #29
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,024
Ergene havzasının 2023 yılına kadar nüfus dağılımı, istihdam, tarım, ekoloji, turizm, ulaştırma ve lojistik vb. bakımlarından öngörüleri gösteren, önceki mesajımda linkini verdiğim Devlet Planlama Teşkilatı raporuna göre bölgede 2023 yılına kadarki nüfus artışı ilave 900 bin olarak görünmektedir. Teşvikler, alt yapı yatırımları vb. bu öngörüye göre şekilleneceğinden, çokça magazin yaklaşımıyla haber yapan gazete manşetlerinin pek ciddiye alınırlığı yok.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-12-2010, 14:23   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 22-04-2010
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 481
Sayın Bayındırmevkinin verdiği linklerin sonuncusu Edirne barosuna ait ve bu sitede yapılan bir aramada çıkan sonuçlara da göz gezdirirsek (özellikle 4. sıradakine), bölgedeki bir çok STK'nın bu planlama çerçevesindeki değişikliklere olumlu bakmadığını görüyoruz.

elek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:10.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025