![]() |
Sn denizakvaryumu,
Ben de kerpiç evleri, dedemlerin evlerini anımsattığı için daha yakın buldum kendime. Bu haftasonu Ankara'ya geldiğimde yüzyüze görüşmeye gitmek için telefon edeceğim bu şirkete. Bir süreliğine rölantiye almıştım bu konuyu; ancak depreştirdiniz heyecanımı. Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında. Taştan olsun, kalın duvarlı; pencerelerine cam güzelleri konsun, kuş konsun, duman konsun, rüzgarla gelen mandalina kokusu konsun. Duvarında nişleri olsun. Çatısı akmasın en iyisinden yalıtım, kalın kalaslardan atılsın. Kütükten olsun; taştan örülsün uzunca bacası. Zemini geniş tahtadan olsun; bastıkça gıcırdasın hatta. Balkonu yine ahşaptan, üzerine asma üzümü sarmış olsun. Penceresinde bir bulutlar olsun, bir güneş; yine bir bulut olsun, bir güneş. Ihlamurların kokusundan bayılmış olsun mutfağı, mutfağında kuzine sobası, sobanın içinde köz, közün içinde mısır olsun, mısırında süt olsun. Dağlarında tilki, derelerine inen domuzları olsun. Taş olsun, ot olsun, toprak, tohum, bereket olsun. Yakınında koca bir ağacı mutlaka olsun; ağacın sabah dörte ötüşen kuşları olsun. Kışı olsun, yazı da. Uçurtmam olsun, oltam olsun; duvara dayalı tırmığım, küreğim, yorgun çizmelerim olsun. Olsun da... Bu bir yaşam tarzı. Biz onu buluruz. |
Ne güzel anlatmışsınız sevgili tenar.
Anneannemin toprak kokan kerpiç evi geldi aklıma ve burnumun direği sızladı sanki:( Oda toprak, duvar toprak. Süpürmeden önce, hafiften sulanırdı oda ve mis gibi bir koku. Toprak kokusu, misler gibi. Dilerim istedikleriniz olur. |
Sayın Tenar; okurken içim titredi inanın. Hiçbirşey istemezken herşeyi istiyormuşum aslında yeni farkettim. Koyun kuzu sesleri, kuş sesleri, duman kokusu, toprak kokusu... Hasret kalmışız bu kokulara egsoz kokuları arasında...
Ahşap evlerden istiyorum. Biliyorum herşeyden önce hayırlısı diye işe başlarım. Nedense bu isteğimi hayata geçirmek istediğim anlarda, bu isteğim herşeyin önüne geçmeye çalışıyor. Kendi ellerimle kumunu çimentosunu katmayı beceremesem de, belki duvarına bir raf, ocağına bir ateş atacağım. İnşallah... Bu bölüme bakmamaya çalışarak geçiriyorum forum anlarımı. Ama bugün dayanamadım:( Allah herkesin gönlündekini versin |
Olsun da...
"Kırk kere ne dersen o olurmuş." derler bizimkiler. Ama doğru yerde diyeceksin; o kırk hakkını doğru kullanacaksın, üç vak'te sığdıracaksın. Orada gözünüzün önünde bir yerlere koyun; koyun ki çok isteyin, hep içinizde olsun. Sonunda ayaklarınız götürür, seçtiğiniz yollar mutlaka oraya çıkar. Anladığım kadarıyla sadece "Gördüğünü Hayra Yoranlar" değiliz çoğumuz; şimdi imkanı olmasa da bir fırsatını kollayanlar da var. Sizi de heveslendirmeye yetiyor belki de benim de yazdıklarım diğer yazan arkadaşlarımınki gibi. Bu sadece hevesle olacak iş değildir; önceden diyeyim. Dayanamayan bunları okumasın:) Vardığımız yerleri paylaşacağımız yazılarımız da olur ilerde umarım. Yazdığımız yazıların içerikleri, başlıkları "Gördüğü Düşleri Koklayanlar", "Doldurdukları Çileden Kuş Çıkaranlar" değil de "Düşlere Kahraman Olanlar" ve hatta "Ütopyaya Karışanlar" olur belki başlıklarımız. Herkesin gönlüne göre olsun. |
Sayın tenar,
Güzel Allahım önce size versin diliyorum o evi. Varolun. |
Alıntı:
Ağız tadıyla güle güle oturun evinizde. |
Sn.tenar
yazdıklarınızı okuyunca ne kadar çok kişi aynı şeyi istiyor ama neden ortak payda da anlaşamıyoruz düşüncesi belirdi. Ankara'da 5-10 kişi birlikte olalım arazi alalım hepsi hepsi 50 şer m2 ev yapalım diye uğraş veriyorum ama biryerlerde kesiliyor :) Umarım sizin düşünceleriniz gerçek olur, kerpiç ev şirketiyle görüşürseniz fiyat vs.konularını buraya aktarırsanız sevinirim. |
Hepimizin istekleri bir yerler de kesişiyor illaki. Öyle dönemler yaşıyor, öyle günler geçiriyoruz ki zaman zaman "ben artık gidiyorum şehirden" diyorsunuz. Diyorsunuz da, sadece laf ta kalmak zorunda kalıyor. O an ki şartlar ne kadar isteseniz de orda kalmanızı gerektiriyor.
Hayatımda ki en önemli yapılacaklar listesinde, ilk sırada yer alıyor şehirden kaçmak. Ben kendi adıma yalnız bir yaşam sürmek isteyen biri olarak söylediğim gibi mecburen halihazırda bir ahşap ev **** müstakil tarzda bir yaşam alanı düşlüyorum. Eğer insanların arkasında güvenecekleri bir dayanakları yoksa,bu böyle olmak zorunda. Çünkü ne betonundan, ne ahşabından nede kullanılan malzemeden anlayan biriyim. Hangisi daha sağlıklı, hangisi daha dayanıklı bunları öğrenmemse yıllar sürebilir. Bu bölümün ilk mesajlarından itibaren okumaya incelemeye başladım ki, bir gün hayata geçirmeye kalktığım da hangi sürprizlerle karşılaşacağımı az çok bileyim :) Sayın denizakvaryumu; artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere. Elbette bir kaç kişi biraraya gelip birşeyler yapmak, biryerden başlamak daha kolay. Ama bunun ilerisini de düşündüğünüz de, siz kendi yaşamınıza çevrenize **** yaşadığınız yere ayak uydurmaya çalışsanız da bir kaç kişinin birlikte yapmaya çalıştığı şeylerde daha çok sorunlar çıkabilir. Elbette ki birlikten kuvvet doğar. Ama bu sizin yaşam standardınızla da alakalı değil midir? Yine de söylediklerim benim kendi adıma düşüncelerimdir. Biz ortama ayak uydurmaya çalışsak da, dönem dönem ortam bizi çok gerebilir. Bu yüzden ben az ama öz kişilerle bir şeyler yapılması taraftarıyım... |
Sayın aslan_k ,
Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Keşke bu kadar bilinçli ve doğayı seven insanlar ile bir arada, kendi kurduğumuz köyde yaşıyor olsaydık. Eşim Almanya'da böyle bir proje yürütüyormuş. Bir grup toplanıp belediyenin satılığa çıkardığı araziyi almak ve üzerinde tamamiyle ekolojik bir köy kurmak istemiş. Fakat malesef sorunlar yaşanmış belediye ile ilgili ve proje rafa kaldırılmış. Keşke burada yapabilme imkanımız olsaydı. Ama kaç defa demek gerekiyordu olması için :) . Olur ya! |
Şehirden kaçmak
Emekli olunça İstanbula 120 km uzaklıkda bir köyde 2 dönüm yer alıp içine 2 odalı bir ev yaptırıp oturmaya başladık
Köyde oturmanın eksilerini ve artılarını cok iyi düşünmek lazım Gökyüzünde ne kadar cok yıldız olduğunu .halis sütü .köy tavuğunu tadını klorsuz sudan yapılan cayın tadını buna benzer şeyleri ilk defa tatdık . Ama işte burası cok mühim şu kanaata vardık biz 50 sene İstanbulda yani şehirde yaşadık yapamadık tekrar İstanbula geri döndük Köyden indim şehire şaşırdım birden bire .biz bunun tersini yaşadık Köyün yaşam tarzı.kültür farkı .kendilerine göre inanışları.onlar size uymuyorlar bizi kendilerine uymaya calıştırıyorlar İyi ki İstanbuldaki evi dağıtmamıştık köydeki evi kapatıp İstanbula geri döndük 5senedir cok şükür şehirdeyiz .Bir serüven yaşadık .Hepinize iyi günler |
Sayın Ahmeter; korkutmayın şimdi beni. Biz de her ne kadar site içinde bir ev almış olsak ta neticede köy sayılır. Hatta ben oraya giderken köye iniyorum falan demeye başladım bile :S Şimdi İstanbul'daki evi de sattık. Yani oralarda yapamazsak yandığımızın resmidir :D Dönecek bir evimiz bile yok artık :(
|
Köy hayatı
Aylin hanım evimize en yakın komşu 300 metre uzakta idi sizinki site olduğu için muhakkak bir dayanışma 2 laf edicek birileri bulunur .Yaşamak lazım iyi günler
|
İnadına Kaçmak lazım;
Yukarıdan aşağıya hayalleri ve gerçekleri okudum. Ben görevim gereği Türkiye' nin çeşitli şehirlerini dolaştım. Yirmibeş yıl boyunca evimin köşelerinde çimlenen birşeyler oldu. İçimde hep bahçeli ev önünde yatan bir can dost (köpek), bahçede dolaşan çokça tavuk vs vs vs hayal ederdim. Bütün yolculuklarda yer beğenirdim. Sekiz yıl önce şimdiki yaşadığım tarlayı aldım. Param olmadığı için boş bir tarla alabildim. Bütün olanaklarımı seferber ettim; ev, kümes, sera, ağaçlar, köy fırını herşey yaptım. İlk yıllar ev yoktu. Hafta sonları gelirdim. Uzun soluklu ohhhh lar çekerdim. Gece geç vakitler şehre dönerdim. İki yıldır burada sürekli yaşıyorum. Eşim de emekli oldu. Bir şeyi hesap etmemiştim. Ben kiminle konuşacağım. Sabah kalktığımda kime Günaydın diyeceğim. Gazetemi kiminle değişeceğim. Bahçe işleri yaparken kimi model alacağım. Kimin yaratıcı düşüncelerinden yararlanacağım. Ben kime faydalı olacağım? Evet aynı dili konuştuğum kimse yok. Ara sıra şehire alış verişe gidiyorum. Boş geçen yarım saatı tüketemiyorum. Oysa aylaklık ne kadar zormuş. Zaman zaman başka şehirlere bir kaç günlüğüne gidiyorum. Hemen eşin dostun bahçesi var ise oraya gitmek istiyorum veee evimi bahçemi özlüyorum. Geçen gün bir hafta ayrılmıştım. Geldiğimde köpeğim ve 30 küsür tavuklarım beni koşarak evin kapısında karşıladılar. Tam bir tören vardı benim için. Gözlerim yaşardı. Bu nedenle inadına yaşamak lazım diyorum. Şehirlerde yaşayan insanlar o kadar kalabalığa rağmen ne kadar da yalnızlar aslında. Komşuna günaydın diyorsun. Haaa diyor. Sözcük dağarcığında öyle bir şey kalmamış. Müşerref Hekimoğlu'nun (gazeteci yazar ) bir anısını arz etmek istiyorum: * Bir süre Almanya'da yaşamış ve Türkiye'ye evine dönmüş. Sabah kalkmış; kapıcıya günaydın; ses yok. Sokakta her rastladığına günaydın yanıt yok. Sonra gazete büfesine gitmiş; " GÜNAYDIN " demiş. Büfecide bir günaydın gazetesi uzatmış ona. Oysa o başka bir gazete almak istiyormuş. Almanya'da yaşayanlar bilir. İnsanlar lokanta vs kalabalık bir ortama girerken; günaydın, iyi alşamlar gibi sözcükle selamlarlar topluluğu. On dairelik bir apartmanda kaç kişi tanır birbirini. Kaç kişi bir tabak yemek verir karşı komşuya. Çöpe döker ama vermez. Çünkü böyle alışkanlıklarımızı yitirdik. UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki. Seraya yüzlerce tohum ektim. Her sabah bana göz kırpmalarını görmek için erken kalkıyorum. İçimde yirmili otuzlu yaşlarımın enerjisi var. Her gün bir mağma gibi yeryüzüne fırlamayı bekliyor. Saygılarımı sunuyorum. |
Sayın Ahmeter, siz bu şekil de yazarsanız ben de çekinceme de kalıyorum. Benim emekliliğime 7 sene var, hemen köy'e gidip orada kalmayı düşünüyorum tabi ki İstanbul'la aramda ki bağı koparmadan Yazlık, Kışlık muhabbeti yapacağım diyebilirim. Köyün tadı başka oluyor ben yine de bir deneyeceğim.
Size iyi günler dilerim. Umarım aradığınız mutluluğu şehir de yakalarsınız. |
Benimde annemim İzmir Menderes te bir tarlası var tarla sayılmaz çok küçük sadece bir ev ve önüne küçük bir bahçe yapabilirsiniz annemler satılığa çıkardı biraz paraya ihtiyaçları olduğu için benim gözüm olduğundanmıdır nedir bir türlü satılmıyor eşimle beraber büyük bir çaba içinde para biriktiriyoruz annemlerden biz alalım diye alırsak öyle mutlu olucaz ki şehir hayatı bize göre değil diye düşünüyoruz.
|
Doğaseverler
Yazdıklarınızı okudum 675 mesajda yazdığım gibi yaşamak lazım ben 2 sene yaşadım olmadı .
Moraliniz bozulmasın allah ömür verirse tabii cağrırsanız ilk ziyaretciniz ben olurum keşke bir araya gelip bol bol konuşsak Belki de benim şanssızlığım iyi bir yere düşemedim Bildiklerimi gördüklerimi ve yaşadıklarımı bir nebze anlatdım Köyde şortlan gezmek yasak.bakkalda ve eczanede hayatımda ilk gördüğüm ilaçlar ve gıda maddeleri gibi Herkesin tahammülü .hassasiyeti ayrı oluyor .hele yaş ilerleyince Moral bozmak yok iyiyi kötüyü bilmeniz için yazdım iyi günler dilerim |
Alıntı:
Çoğu kişide çekinceler olabilir. Emin olamadığı konular vardır. Hesapları kapanmamıştır. Ayrıca, kendi hayallerini yaşarken arkada bıraktıklarını güvenceye almak istiyordur... Birlikte birşeyler yapalım diye yola çıktıklarını çok iyi tanımıyordur. Vardır sebepler. denizakvaryumu, ayağımı burktum, Ankara'ya gidemedim. gittiğimde mutlaka paylaşacağım. |
Alıntı:
* Neden toprağımız varken birileriyle birlikte olmak düşücesini de yanında atbaşı götürüyoruz acaba? Amacımız inzivaya çekilmek değil de ondan sevgili sukranayalp arkadaşım.. Hani “kafa dengi” denir değil mi, böyle birilerini bulmak imkansız değil elbet ama zor. Asgari müştereklerde buluşabilmek yeterli olduğu halde, düşünün ki onu sağlamak bile çok zor. Biz onları arıyoruz. Neden ev alma komşu al sözüne durup durup hak veriyoruz? Sebat edince, kararlı olunca, zor başarılır, imkansız biraz zaman alırmış. (biz oğlaklar öyle deriz) ** Bir kaç yaşantımız olmayacak. Her şeyi bu bir seferde yaşamak isteyebiliyor bazen insan işte. Şimdi apartmandan sıkılır, sonra köydeki hayattan, sonra teknede yaşamak isteyebilir; o da olmadı sonunda eski apartmanını dahi özleyip aynı mahalleye dönebilir. Olabilir; dönebilir. Bunun tadında tuzunda, İçeriğinde ne vardır: - Bu bir "geçici hevestir", bitmiştir, şimdi başka bir hevesi vardır, gidecektir. - Tadına bakma olabilir; insan elinde olmayanı merak eder. - Umduğunu bulamayabilir insan, yakın tabiriyle "gözünde büyütme". Bunu yapınca başı göğe ermemiştir. - Hatta kaçıştı, arayıştı da denebilir, bunun ileriki boyutuna "sonucunda istediğini bulamayış" da denir. - Herkes yapıyor diye yapılmış olabilir "modaya uyma", sonrasında modası geçiş. - Beklentilerini tartamayış; evdeki hesap… olayı olabilir; köşeli yazarsak "yanlış köseye yatış" da denebilir. - "Alışkanlıklardan vazgeçemeyiş". Veya öbür adıyla "eskiden yaşadığımız apartman ve şehir yaşantısına duyulan özlem" de denilebilir. Bunların hepsinin çıktığı yerde insan "ŞEYTANA UYMA" modunda mıdır?. Sonunda vardığı yer "BU YAŞANTI BANA GÖRE DEĞİLDi"dir. Bu cümleyle biter hepsi. Doğrudur, haklıdır kişi. Bu tecrübelerin aktarılması iyidir. Akla gelmeyen şeyleri tartma imkanı olur okuyanların. Yeni yeni düşünmeye başlayanlar olabilir. Ben emekliliğimi bile beklemeden gitmek için uğraşanlardanım. Kendimi orada buluyorum. Hayattan beklentinin en özeti karın doyurmaksa her şekilde doyurabilirim karnımı. Sorun, bana ihtiyacı olan kızımın gelecekle ilgili planlarını bu şekilde yok sayamayacağım gerçeğinin, içimi eskiden bu kadar yakmayan bu isteğimin üzerinde öncelikte olması. En azından şimdilik Ereğli’de bu tür yaşantıya daha yakınım şansıma. |
Anneannem'in Ayvaz, Köroğlu hikayelerini unutamam.
Çocukluğum Köyde geçti. Annem ve babam Cumhuriyet dönemi çocukları. Yokluk nedir bilirler, var olanın kıymetini de.
Geçimimiz; Sultaniye, Razakı, Nergis, Sümbül ve Zeytin sevdalısı. Arasıra Anason, Buğday ve biraz da Tütün. Anneannem ve dedem yazları yaylada kalıyorlar. İlk okul tatillerinde yanlarına gidiyorum. Üzüm, incir, ayva, armut, erik, kavun, karpuz, badem, nar hepsi ilaçsız ve hormonsuz. Su bol ve kuyu başlarında kokulu çiçekler de. Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor. Akşam kararınca, yatak damın önüne seriliyor, yıldızlar karşımızda; yediyarlar (büyük ayı, küçük ayı) ve tık tık horoz (iki küçük yıldız yanyana konuşuyorlar gibi) ve yıldız kaymaları özellikle ayın karanlığında. Anneannem'in Köroğlu ve Ayvaz hikayeleri. Sadece köyü şehire bağlayan yolda araba çalşıyor. Razakı ve sultaniyeler at, katır ve eşek sırtında köy merkezine taşınıyor. Sonrası frigorafik konteynerlerile avrupaya satılıyor. Üzüm, Tütün ve Zeytin yağı geçim kaynağı. Nergisler, sümbüller toplandı mı mahalle kokar eve kokudan girilmezdi. Sonra okul sebebiyle şehir hayatı başladı. Aklımda şehirden pek bir şey yok. Ama çoculkğumdaki Köroğlu Ayvaz hikayelerini hatırladıkça anne anneme rahmet okuyorum. Yıllar geçti hep tek katlı bir taş ev ve bahçe hayal ettim. 10 dönüm tapulu zeytin bahçeme ev yapmak istedim. Teraslı deniz manzaralı İçinde 100 ve 1000 yıllık ağaçları olan ve zeytin tarımı yapılan bahçem, meğerse 1 derece doğal sit yapılmış herşey yasak. Şükür, dubleks yazlık bulup aldım, çiçeği bol, bahçesi olan. Neye niyet, neye kısmet. |
Sevgili Zeytinci;
Sit alanlarıda yapılaşma yasağı vardır. Ancak 1 oda 1 salon hazır evler vardır. Bizim burada Ahmetbeyli - İzmir yolu üzerindeki nahçelerde gördüm. Hazır getirip koymuşlar ve yaşıyorlar. İnsan sabah kalktığında ilk hayvanlarını ve ağaçlarını görmek istiyor. Bu nedenle illaki yakın olmak diyorum. Saygılarımla. |
İnadına kaçmak için kalplerimizdeki umut tohumlarını yeşertmeye, büyütmeye devam edelim.. Siz, dostlarımın tüm mesajlarını tekrardan okudum.3-4 aydır iş değişikliğinden dolayı forumu takip edememiştim. Söze, sizlerin bıraktığı yerden devam etsem aynı akıntıda yol alan bi dal parçası gibi olabilirim, varsın olsun.. Burada her bir can arkadaşın söylemlerine kalpten katılıyorum. Biz de emekliliğini beklemeden kırsal yaşamın dinginliğinde(!?) olmak isteyenlerdeniz.
"Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ............'sıyız." diye bi reklam spotu vardı yıllaar önce.. Özlem ve isteklerimiz belli, bi farkımız yok. Yüreğimizde coşku yaratan betimlemeler birbirine benzer, bi farkımız yok. Niyet ve girişimlerimiz aynı, bi farkımız yok.. Örneğinimiz de çook: "Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında." "Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor." Sn.Tenar, Zeytinci, efe-can, ahmeter, aliş, Minem, caucasus, seyyah17, aaylin, rohlfs, denizakvaryumu, aslan_k, hosseda, cemo, nurcanaybay ve diğer isimlerini yazamadığım arkadaşlara somut anlamda sesleniyoruz: UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki. İşi bilen usta bulamıyorsak biz önce araştırıcı-amatör çırak edasıyla, aklını profeyonel işleten ustalar olalım. Önce kendimiz asgari müşterekte kafa dengi insanlar olalım. "artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere." Genel geçer psikolojik halimize göre konuşanlar yerine farklı tad,anlayış ve duyarlılığı özümsemiş kararlı, azimli insanlar olalım.. Önce biz olalım, derim.. Önce biz 'günaydın, iyi günler, hoşgeldiniz' diyenler olalım.. Önce biz emin ve güvenilir olalım yaşamsal değerlerimizin devamlılığı için.. Eğer 'değilsek' bu sözler fazla bize.. İstanbul-Anadolu yakasında Üstbostancı'da yaşıyorum. Çalıştığım firma YDudullu sanayinin içinde.. Gözlerim ağacı, toprağı, suyu göremiyor.. Ereğli ve Menderes'teki dostların doğaya yakınlıkları imrendiriyor.. Türkiye'nin bi çok yerinde tanıdığım arkadaşlarım, benzer taleplerini(köye-kırsala yerleşmek) imkanları ölçüsünde yaşama geçirmek için ferdi çabalarını sonuna kadar kullanıyorlar.. Birisi Antalya-Kemer'de, birisi Küçükkuyu'da, birisi Gümüldür'de, birisi Ödemiş'de, birisi Bursa Ürünlü'de ve daha başka yerlerde.. Sizlerle aklınızın ve kalbinizin bi yerinde yeşermiş bu umutlarla bir araya gelelim, diyorum. Sevgi ve Esenlikle kalın :)) |
Saman Balyası Evlerinden Örnekler
5 Eklenti(ler)
Sizlerin özlem dolu kokan niyetlerinizi biraz ateşleyelim istedim.. Nette bikaç yere bakıp aşağıda ve ekteki Saman Balyası-Straw Bale- evlerinden örnekleri içeren resimleri yükledim...
Sevgiler |
http://www.greenplanethomes.ca/photo_gallery.htm
http://harvesthomes.ca/portfolio/ resmin yanındaki yerleri tıklayın.. http://www.strawbalebuilding.ca/gallery.shtml Buraya aldığım örnek ev modelleriyle ilgili teknik bilgiyi bu website yetkililerinden yardım isteyebiliriz. Daha önce bir arkadaşımız imeceevi'nden (İsmail Yenigün'den) yardım ve destek alabileceğimizi söylemişti.. Hadi hayırlısı.. |
Emeğinize-elinize sağlık sn. sedirtoprağı;
Yüklediğiniz resimler çok güzel. Yeni bahçe kuracaklar için güzel modeller var. Kafamda yapacağım eklentiler için ben de model alabilirim. Bir anımı anlatmak istiyorum: Bu araziyi aldığımda çıplak ayakla çalışıyordum tarlada. Yorulunca da toprağa upuzun yatıyordum. Yanımdaki tarlada yaşlı bir adam beni izliyormuş. Kahveye gitmiş " yazık adama, kafayı kırmış. Toprağa belenmiş çalışıyor. Karısına yazık, odun ateşinde çay yemek yapıyor. Üstelik memurmuş. Allah şifasını versin" diye kahvedekilere anlatmış gördüklerini. Yabancı olduğum için bir kaç kişiden fazla insan tanımıyordum. Tarlanın kenarında açık alana bir uyduruk mutfak yapmıştım. Tarlanın etrafı açıktı. Sadece yeni diktiğim meyve fidanları vardı. Ertesi yıl sebze, karpuz kavun vs vs diktim. Herşey çok fazla idi. Genç fidanın bir dalına poşet torbası astım. Kartona bir tabela yazdım. " ihtiyacı olan fidelere zarar vermemek kaydı ile sebze toplayabilir " Gelen geçen toplamış götürmüş. Bir gün kahveye gittim. Ayağımda çizme, başımda poşu, üstüm toz toprak. Birkaç çay içtim. Bir adam oturdu yanıma. Durumu anlattı. " Senden özür dilerim. Sen bizi utandırdın. Meğerse senin kafan kırık değilmiş" dedi. Aslında insanlar emekli olduktan sonra , şehirde kalma zorunluluğu yoksa, kırsal kesimde yaşamalarında yarar var. Hem şehrin yükü azalıyor, hemde insan daha sağlıklı kalıyor. Haftada bir gün kültürel gıda için ( sinema-tiyatro vb ) şehre inilebilir. Zaman zaman şehre indiğimde arkadaşlamın büyük bir çoğunluğu kahvelerde vakit geçirdğini görüyorum. Solundaki oyun arkadaşı taş atmadığı için ağzı bozuluyor. Sözcük dağarcığını yeni argo ve küfürlü sözcüklerle zenginleştirmişler. Yüz renkleri tanımı uygunsa; yoğurtlu patlıcan gibi olmuş. ****** günde 10 küsür saat kahvede oturmanın bir de ekonomik boyutu ve arkasından gelen geçim sıkıntısı vardır. ****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı, otu çöpü, börtü böceği, yılanı sevmesi lazım. Karı kocanın fikirlerinin de örtüşmesi gerekir. Saygılarımla. |
Bahçe
Sayın Efe Can yazınızı okudum görüşlerinize katılıyorum . Müsade ederseniz son cümlenizi bir daha buraya yazmak istiyorum.
****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı,otu cöpü ,börtü böçeği ,yılanı sevmesi lazım .Karı koçanın fikirlerinin örtüşmesi gerekir. Hayat arkadaşınızın sinek yapıyor diye eve saksı sokmazsa,her eli toprağa değdiğinde yıkamak için çeşmeye koşarsa ,sinek geliyor ben bahçede yemek yemem derse bu iş zor Sizi candan kutlar uzun ömürler dilerim |
5 Eklenti(ler)
Saman Balyasından-Straw Bale- bikaç örnek daha:p Fırsat buldukça yapım uyguklamaları hk. az da olsa katkı sağlamaya çalışacağız..
İnadına (güzel inat) yürümek istiyoruz.. Esenlikler |
Alıntı:
Bir oda bir mutfak içi ahşap taş ev düşünmüştüm. Ağaç ev, prefabrik **** karavan bana uygun değil. İçinde asırlık zeytin ağacları ve tarım yapılan bahçenin 1 derece doğal sit yapılmasına şaşırdım. Yoksa, doğal ormanlarımızın ve sahillerimizin sit olarak korunmasına tarafım. Hoşça kalın. |
Alıntı:
Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var. Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz. Benim bahçemde asırlık ağaçlar bile yok. yıllardır tarım yapılır. Eski bağlıktır. İki oda salon bir ev yapacaktık, bir oda bile yapamıyoruz. Ama hayyallerimi gerçekleştirmeye engel değil bu. Hemen bir B planı yürütmeye başladım. Biliyorsunuz 1.derece doğal sit olunca kuyu dahi açamıyorsunuz. Suyu şebeke suyundan alıyorum. Karaburun yolunun üzerinde en son geçen imardan sonra imarsız olarak kayıtlı yerlerin hepsi sit alanı olarak yazılmış. Yolun altı hepten sit. |
[QUOTE=tenar;359594]Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var.
Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz. QUOTE] Arazilerin miras sebebiyle bölünerek küçülmesi kırsal alanda tarımı öldürdü ama doğanın bir dereceye kadar bakir kalmasını da sağladı. Mülk sahibi çoğalınca anlaşarak arazi satılması da zor oluyor böylece betonlaşma azalıyor. Devlet kuralı, kanunu koyuyor dürüstler için. Kurala kanun tanımayan cesurlar işini hallediyor. Paranın gücüyle olağanüstü yapılar yaparsın. Ama bizim yarımadanın doğasını yapamazsın. Şimdilik en azından....:cool: Internet icat oldu tepemizde binlerce göz doğayı izliyor. Tanrı doğa katliamcılarından, kötülüklerden son kalelerimizi korusun. |
ah ne güzel :o bizde bahçeli evden apartmana taşınıyoruz:(
|
Arkadaşlar önce selam buralardan çekip gitmek atlı konunuzu merak edip yazılanlar banim yaşam anlayışıma uygun paralellik arz ediyordu efe- can arkadaşımın yazılarınıda görünce kendimi konunun yabancısı görmedim.
Önce size kendimden bahsederek tanışalım ben bahçe,toprak ,kompost hobilerimi hayata geçirmek için geliboluda 300 mt2 arsa içinde bürüt 72mt2 tek katlı bahçeli evim de senenin yarısı orada yaşıyarak emekliliğimin demini sürüyorum. Bahçemde bulunan ağaçları çekirdekten yetiştirip amatörce aşılama işlerni onların üzerinde öğrendim. Kendim pratikten yetişme elektronik teknisyeniyim Radyo,Tv Tamiri ve Uydu montajcılığı üzerine dükkanımdan 1995 senesinde emekli olduktan sonrada kesintili olarak devam ediyorum . Buralardan çekip gitme duygusu, bana rahmetli babamdan kalma sanki vasiyet gibi hayata geçirme isteğini kabullendim . Bu duygu bende alışkanlık yaptı gelibolu ya gitme heyacanım bitmiyor .Ocak 23-Şubat 19 arasında yine orada kış da olsa bahçemde ağaçlarımın yanında olmak mutluğunu kendime yaşatmış oldum bahçe ve ağaçlarımla ilgilenip bakımlarını yaptım toprağın uygun yerlerine bakla,bezelye,soğan,sarımsak ektim aşıya gelen ağaçlara kalem aşısı yaptım.Bordo bulamacı ile ağaçlarımı asmalarımı ilaçladım. Tanışma için sorularınız olursa cevaplamaktan kaçınmıyacağım tekrar bu satırlarda buluşmak üzere sağlık esenlik içinde olasınız |
Sn. epsody, birşey soracağım. Sanırım İstanbul'da da yaşadığınız eviniz var, Gelibolu'da da.... Siz İstanbul'da olduğunuz zaman Gelibolu'daki evizin güvenliği problem olmuyor mu, yani eviniz kırsal kesimde mi, şehir içi bir yerde mi? Şehir içinde ise şehirden kaçmış olunmuyor pek diye düşünüyorum, şehir dışına çıkıp da 7/24 yaşamayınca güvenlik problemi oluşmuyor mu? Şimdiden teşekkürler...
|
Sn.Açık-pozisyon önce selamlarımı sunar, yazıma gösterdiğin alkana teşekkür eder, samiyetine istinaden sorularınızı tam anlamıyla yanıtlıyarak, şehirden kaçarak buralardan çekip giderek büyük şehir hayatının stresini küçük bir beldede sakin, mutlu, sade ve doğallığı içinde; yaşamın acı tatlı birikimlerin geçimden kaynaklanan olumsuz etkilerinin strese dönüştüğünde yaşamın güzelliklerinin silinipte hayatın çekilmezliğini tatlı anılara dönüştüren , kaçışın nasıl bir sihirle yeni bir dünya yaşamı başlattığını, romanlara konu olacak kadar uzun ben size özetliyerek sorularınızın içinde açıklamaya çalışacağım ..
İstanbul eyüpte babadan kalma bahçeli bir evde yaşıyorum, bu ev ne kadar müstakil olsada büyük şehir hayatının olumsuz, kargaşa stres yaratan koşullarınıda azaltmıyor. Mesleğim ve evliliğim içinde kırsalda yaşamanın hazlarını yakaladım, kenarda yaşama planları yaparken, atölyeme komşu bir avukat arkadaşla 1987 yılın da geliboludaki evim olacak koopratife üye olduk, fakat sizinde malumunuz koopratifler işi yokuşa sürerek üyelerin evlerini tamamlamadan 300mt2 arsada %20 imarlı tek katlı kaba inşaat durumda olarak 1993 yılında kooparatif dağıldığından üyelere teslim edildi. Ben ve eşim kendi imkanlarımızla yaparız düşüncesiyle 1997 ağustosunda gerekli hazırlıkları tamamlıyarak, ben eve lazım olan kapı çerçeve ve el aletlerimi, eşimde evde kulanacağımız eşyaları tamamlıyarak geliboluya gidiş maceramıza başlamış olduk. Ben kendi evimin ustalığına soyunurken eşimde bahçe düzenleme işleriyle bir yandan bana çimanto işlerinde su ve elektrik tesisat işlerinde yanımda bulunarak yardımlarını kendi evini yapmanın şevki ve heyacanı içinde, büyük şehrin verdiği stresi umutsuzluğu evimizin inşaatına gömüyordük. Bulunduğumuz yer şehir merkezine 6.3 km gelibolun dışında kırsal alanlarla çevrili tarlalar içinde, merkeze bağlı bir mahalle ulaşım münibüslerle sağlanıyor devamlılığı yaz sezonunda sabah 8den akşam 19a kadar saatte bir olarak servis yapıyorlar kışın yolcu olursa günde 3servis yapıyorlar, kendi aracımız olmadığından şehre gidişi minibüsler le karşılıyoruz . Gelelim güvenlik konusuna sitemiz de hayvan severlerden dolayı bir çok kedi ve köpek barınıyor bunların ihtiyaçlarıda siteye kış aylarında da istanbulun yaşamından kaçamak yaparak yaşamaya gelen bir kaç komşunun bulunmasıyla sağlanıyor sizin bahsettiğiniz güvenlik soruları sitenin uzağında kalan komşularda görüldüğü oluyorsada bölgemizde askeri birlilkerin olması ve bölgemizde jandarmanın gözetimiyle sağlanmış oluyor zaten komşularda fazla kıymetli eşyalarda bulundurmuyorlar evler yazlık nizamında donatıldığından göze çarpacak durum arzetmiyor. Sözün kısası ama sen dersen 15 milyonluk şehirden 22 bin nüfuslu beldeye gitmeyi şehirden şehre gitmek gibidir deyip, bana robinson kruzo misali ıssıs bir yerdeki yaşam biçimini kıstas alırım. Benim sana söyleyecek şu sözüm 60ına gelmiş bir insana yakışan bu yeter derim satılarıma son vermeden sağlık esenlik içinde gönlüne göre şehirden kaçışlarınız olsun sevgiler saygılar. |
Sn. epsody, aleyküm selam... Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim... Ben henüz 31 yaşındayım, şu an para biriktirme/borçlarımı ödeme aşamasındayım... Ben, her an çekip gitmeyi düşünüyorum fakat sanırım 4-5 sene daha bekleyeceğim maddi durumlardan dolayı... Umarım "kaçış" yapmak isteyen herkese nasip olur...
|
Yorumlara açıklık
Sn,açık-pozisyon günün aydın olsun diyerek başlıyorum, kardeşim benim bir sözüm emekli olacaklara kedinizi emekli yaşamda nelerle uğraşacaksanınız emekli olmadan bunun ön görümünü yaparak beceri ve alışkanlıklarınızı geliştirerek sonra emekli olduğunuzda biçare kalmayınız. Sözün kısası emekliliğe kendinizi şimdiden hazırlayınız ki emeklilik geldiğinde şaşkın ördek durumuna düşmeyiniz.
Ben çok insan gördüm hazırlığını yapmayıp emekliliği geldiğinde yapıcak bir şey bulamadığından, yaşamı boyuca oluşturmuş olduğu kafa yapısına göre kimisi camii cematına katılıp onlarlar la vakit namazların da bulunmak la yaşam birikimlerini orada değerlendiriyor , bir başkası kendini kahvede dörtlü oluşturma deneylerini çoçukluğun da oyun oynamamış çocuklar gibi kendini oyunlarda arıyor kimiside hayatın zorluk ve çilelerini şişenin dibinde gidermeye çalışıp hayatı ayık algılama yetilerini kaybediyor bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi size soruyorum buradan zamanı gelince çekip gitmek sözünüzün samiyetini ortaya koyacak ve emekliliğe hazırlıklarınızdan bahsedermisiniz. Önce sizi buralardan çekip gitmeye gütüren sebebleri ortaya koyarmısınız, eşinizle bu konularda fikirleriniz nekadar örtüşüyor doğa merakınız deniz ve güneşin dışında dağ ve ormanıda kapsıyor mu. ? Size bu suruları yöneltmemin sebebi, size kendi deneyimin birikimlerini aktarma ve bilgi paylaşımı sırasında yeterli desteği sağlamak için sizin samimi olan kişisel bilgilerinize örtüşücek bilgileri ortaya koyabilmek ve konumuzun özüne hizmet ederek hem bu konuda yorum koyanlara, hemde ağaçlar nette diğer arkadaşları da konuya yakınlık duyurarak ilginç fikirlerin alternetiflerini sağlamaktır. Siz ne iş uğraşarak gelir sağlıyor, boş zamanlarız da neler yapıyorsunuz istanbuldaki eviniz bağçeli mi yoksa apartmadamı yaşıyorsunuz. Umarım sorularımla sizi sıkmamışşımdır. sorularımın ayrıntı detaylarını atlamadan açıklığa kavuşturmanı aynı hassasiyeti yazdığım yorumlarada aynı şekilde yazmanız dileğiyle satılarıma son vermeden önce cevabınızı, furumda yazan diğer arkadaşlarıda yurumlarını bekliyorum iyigünler sağlık esenlikler dilerim.Sevgilerle kal. |
Sn. epsody, ilgi alakanız için teşekkür ederim... Ben istanbul'da Emirgan'ın ara mahallerinde birinde kendi halinde bir sokakta bahçeli 3 katlı bir evde yaşıyorum, ev kendimin değil, kiracıyım... Benim işim yazılım geliştirmektir. Ömrüm plazalarda geçmiştir, şu anda da bir amerikan firmasında çalışıyorum. Beni şehirden kaçıran şey aslında çok kişiyle benzer sebepler; trafik, kalitesiz insan yığını, kalitesiz ve pahalı beslenme olarak sayabilirm. Tabi daha çok sebep var... Henüz çocuğum yok ama olduğunda onun da benim gibi stresli, trafikli, pahalı, belki etrafı duvarla çevrili bir sitede doğayı hiç tatmadan, saygısız insan yığınları arasında değil küçük bir şehirde (örneğin balıkesir, çanakkale, bursanın merkez olmayan yerleri) büyümesini-yaşamasını istiyorum.
Boş zamanlarımda internet ile vakit geçiririm, tv hemen hiç seyretmem, olsa da olur olmasa da cinsinden yani... Saksılarımda domates, biber, çiçek vs dikerim, onlarla uğraşmayı severim. Sinemaya senede 2 defa giderim, eğlenceye düşkün değilim... İnsanları da genel olarak pek sevmem :) Bir de emeklilik konusuna değinmek istiyorum, bu iş benim için zor, çünkü emeklilik yaşım 58 daha var 27 sene, ben o yaşa kadar yaşayabilir miyim bu şehirde bu soruya cevap vermek çok zor... O yüzden küçük bir şehire gidip kendimle başbaşa kalmak istiyorum, yani benim planım emeklilik için değil 5 sene sonrası için... Eşim de kısmen benimle aynı fikirde ama o küçük bir şehirde evde oturup çocuk bakmak konusunda kararsız... Sonuçta pek arkadaşı, komşusu, tanıdığı vs olmayacak orada... Kendi evimi yaptıktan sonra, kira derdi olmayınca küçük bir iş kurarsam, geçinip gideriz diye düşünüyorum... En sonunda insan bir avuç toprak olup gidecek, çok lükse gerek yok... |
Samimiyete teşekkür
Sn,açık-pozisyon açıklayıcı ifadelerinden dolayı medeni cesaretizi kutlarım.Size benimde bazı açıklamalarım olacak, konu çocuğunuz üzerine düşündüklerinize bazı ilavelerim olacak arkadaşım benim buralardan çekip gitme düşüncelerime kendi insanlarımı büyük şehrin pislik ve sıkıntılarıdan kurtarma amacı içinde çözüm olur bir yaklaşımı güderken, sonradan edindiğim izlenimler den dolayı bu yakaşımımın doğruluğu her kes kendi hayatının içinden çıkardığı doğrularla çeliştiğinden. Görüşüm her kes kendi hayatını yaşıyarak saptar kişinin geleceğe yatırım yapacaksa bu yönde olması ekonomik değer arz ediyor. Sizinde son sözlerinizdeki yaşama dair makul yaklaşımlarınız açısından açıklamağa değer buldum.
Bilgisayar donanımları hakkındaki malumatınız bizim oyun hastası oğlumuzun değişik oyunlar karşısındaki bilgisayar donanımlarının uyumsuzluğundan kaynaklanıyor bilgisayarı ortaklaşa kullandığımızdan senin bilgisayar üzerindeki çalımalarının farkına varınca derdini sana da açmak ihtiyacın dan dolayı çare arayışlarını sürdürüyor. 15-16 yaşlarında olmasına rahmen oyunlardan kendini alamıyor. ilgin için teşekkür ederim, satırlarıma son vermeden önce sağlık esenlik dolu günler seninle olsun tekrar görüşmek üzere hoşça kal. Saygılar |
Merhaba
Paylaşacak tecrübelerim var. Sanırım bu konuyu erken tecrübe eden "şanssız" kişilerden biriyim... 2000 yazında İstanbul'dan ani bir kararla Antalya'ya, Olympos'a yerleştim. Bir sene kadar o arsa senin, bu arsa benim gezdikten sonra doğru yeri bulup satın aldım. Böylece 5 dönüm kocamaaaan bir arazim oldu. Biraz büyük biliyorum. İleride burada ufak tefek bir iş yapıp geçimimi de buradan sağlayıp yaşayıp gitmeyi umuyordum. İnanması zor ama 2 sene boyunca hesap-kitap, mimari proje ve etüt çalışmaları sürdü. Kendimcede çizdim, mimarlarda. Bir mimar birşey, diğeri başka bir şey önerdi. Biraz araştırdım bana önerdikleri bölgeye uygun olmayan yapılar, maliyeti belirtmeme rağmen boyumu aşan yapılar çıktı. 2. mimar, 3. mimar derken sanki projeyi kendim çizdim... Benim sizlere tavsiyem bir bölgeye bir ev yapacaksanız, mümkünse gidip eski yerleşimlere bakınız. Taştan mı yapmışlar, imkan varsa taştan yapınız. Ahşap mı, sizde ahşaptan yapınız. Çatınızın eğimini dahi mümkünse o binalardan örnek alarak yapınız. Bölgeye düşen yağmuru-karı çatınızın en iyi nasıl tutmayacağını deneyerek öğrenmişlerdir eskiler nasıl olsa. Şahsi fikrimdir ama mümkünse bölgedeki görüntüyüde çok değiştirmeyiniz. Bütün mesajları okuyup, neredeyse tüm linklere baktım. Gördüğüm bazı evler tamam ekonomi buna izin vermiş olabilir ama o kadar sentetik, o kadar sakil duruyor ki arazilerin üzerinde... Sadece ekonomik sebeplerle değil, mimari açıdan da bu durumda olan evler var. Neyse.. Yazları serin, kışları daha sıcak olacağı için ben binalarımı taştan yapmaya karar verdim. 2000 yıldır orada duran yapılara, dokularına zaten aşığım. Köydede eski pek çok taş yapı var. Hatta arazide de yıkık duran, toprak harçla örülmüş, taş duvarlı bir ev ve han vardı. İnşaattan önce sevgili devletimizin çıkarttığı imar kanunlarından nasıl en makul rakamla çıkılır, bürokrasiye en az nasıl takılınır diye araştırıp, başladım işlemlere. Önce "Haritacı" getir dediler. Bir mühendisle çalışıp ölçümler yaptırdım. Sonra zemin etüdü istediler. Deprem ölçümü yapılmasınıda istediler, hallettim. Sonra dediler mimari plan, statik, elektrik... eee tamam onlarıda yaptırdım. Benden yapı denetimi için bir firma istediler. Sordum bir firmada 2 milyar o zamanın parasıyla istedi, çok sağolun dedim ben almayayım. Öğrendimki 200m2 üstüne isteniyormuş yapı denetimi. Kestim biçtim plandan 200m2 altına düştüm, kurtuldum. Ben iki ayrı bina yapmak istiyordum arazime. Bir tarafta kendi evim, yakınında daha sosyal bir alan. Ona da izin yokmuş. "Tek arazi tek bina" dediler. Bende projede binaları bir koridorla birleştirdim hallettik. Daha bitmedi, malum inşaata dahi başlayamadık! Sonra dediler ki: Mütahit kim? Dedim: Benim Dediler: Ama iş verende sizsiniz? Dedim: O bir şey mi işçide benim! Kafalarını iyice karıştırdıktan sonra, "Biz bir bunun kanununa bakalım siz mütahitlik belgesi getirin" dediler. Gittim Kumluca Ticaret Odası'na, dedim durum bu. O zamanın parasıyla 540 milyon kayıt parasını verice bir liste verdiler, mesleğinizi seçin diye :). Seçince mesleğimi hani şu çerçevelenen kağıtlardan verdiler. Üzerinde Kerem Akyar İnşaat ve Taahhüt İşleri yazan, oldum mütahit. Bütün bu kovalamacada dosya için tapu örneğide istiyolar ve o örnek 10 gün süresince geçerli. Her süre dolumunda tapu dairesine, oradan 1.75 TL'lik harcını yatırmaya Ziraat Bankası'na koşturmaya, sonra geri gitmeye vs girmiyorum hiç:) Tekrar geldik Antalya Bayındırlık Müdürlüğü'ne. "Biz tam olarak çözemedik kanunen, ama siz yapın bir mahsuru yok" dediler :) Oh dedim tabi, bitti bu iş sonunda. Amaaa sonra sıkıştırdılar, "İnşaat için suyu nereden alacaksınız, belge lazım?" :( Döndük köye... Dereden desem, hem çok yakın **** ormanın içinde kuyu var. İkisi içinde DSİ'den yazı lazımmış yer altı suları kullanım vs... Arsanın hemen altında 50 tonluk sulama havuzu var, köy kullanımına ait oradan alayım dedim. Muhtara gittim. "Tamam alda" dedi, "Senin elektriğin yok. Su için dinamo taktıracaksın, onu neyle çalıştıracaksın?". Haklı! "Haklısın dedim muhtar, haklısın". Araştırınca elektrik bağlatmak için önüme iki yol çıktı. Ya imar iznim olacak şantiye elektriği alacağım **** çiftçi kağıdı alıp sulama elektriği alacağım. İmar almak için elektrik istediklerine göre (izah edemedim bir türlü nasıl döngüde olduklarını) çiftçi olmak gerekti mecburen. Sağolsun muhtar verdi çiftçi kağıdını oradan Tedaş'a. Onlarda istedi elektrik saati, projesi vs. Bulundu elektrikçi, çizildi proje sonunda aldım elektriği. Oda az değil epey tutu. Arada atladığım o kadar çok parasal şey var ki! Sigortalı işçi istediler O'da ben oldum. Ne dedilerse ben oldum galiba kurtulmak için sonunda gidildi Antalya'ya alındı imar! Birinci kısmın burada sonuna geldik :) Şayet kimse sus demez ise 3 bölümde bitirebilirim yazımı. Olympos'da inşaat. İnşaattan kaçan taş ustaları azzz sonra... Saygılarımla, Kerem Akyar hala neşeyle anlatabiliyorsam, bu hayatta nerede olsamda bana birşey olmaz. |
Sayın Therapido, yazınızı keyifle okudum. Çok da faydalı bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz merakla...En sona evin resmini de eklersiniz inşallah :)
|
Alıntı:
Allah muvaffak etsin, çok zor işler, helede tamamen yabancı bir çevredeyseniz, yardım edecek kimse yoksa çok çok daha zor. Hikayenizin devamını ilgiyle bekleyeceğim, böyle işlere kalkışacak olanlara da çok güzel bir örnek. Yaptığınız bürokratik işlemleri de atlamadan anlatın ki tam örnek olsun. Şöyle de bir ek yapayım, bütün hesapları yaptıktan sonra, yola çıkarken, yaptığınız hesap toplamının üç katını hazır edin:) Selamlar, saygılar. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 09:46. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025