agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Hayvanlar > Yabani Hayvanlar > Börtü Böcek
(https)




Beğeni Düzeni2Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 07-10-2008, 22:07   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Ağustos böceği

Arkadaşlar,

Çin'de kafeslerde satılıp, beslenen ağustos böceğini acaba aramızda besleyen var mı?

-----------------------------

.. Etnografya müzelerinden bit pazarlarına kadar birçok yerde rastlayacağınız, ağustos böceğiyle ilintili bir başka şey ise, kafesler... Ağustos böceklerini altın kafese koysanız, "vatanım, vatanım" diye mi öter bilemiyoruz ama, Çin imparatorlarına ait paha biçilmez kafesler, altından fildişine ve mineye kadar geniş bir malzeme yelpazesinde üretilmiş. Müzelerde sergilenen bu değerli parçaların yanı sıra, halen onbinlerce yuanlık, yani binlerce dolarlık bir kafes satın almak mümkün...

Tabii sıradan bir Çinli'nin eline düşmüş bir ağustos böceğine mesken olan basit, çoğunlukla ahşap kafesler de cabası... Bir gece sokakta yürürken, uzaktan silüeti baloncuya benzeyen, elindeki bir sopaya içinde böceklerin bas bas bağırdığı onlarca kafes takmış bir satıcıya da rastlayabilir ve özellikle geceleri sizi yalnız bırakmayarak varlığını sürekli hissettirecek can dostunuzu bu desteden seçebilirsiniz! Siz rastgele bir seçim yapacaksınız ama, deneyimli Çinliler sesinden ayırt ediyormuş ağustos böceğinin iyisini kötüsünü...

Her Çinli çocukluğunda mutlaka ağustos böceği beslemiş, topraktan çıkarıp oynamıştır. Neden beslemek için böyle bir hayvan seçildiğini sorduğumda, bir Çinli arkadaşım şöyle demişti: "Evinizde doğanın sesini duyuyor, sanki doğanın içinde gibi hissediyorsunuz kendinizi..." Sanırım, Çinliler'in doğayla olan ilişkisini, doğaya bakışını anlamak için güzel bir örnek... Ayrıca ne kadar şimdilerde küçük süs köpekleri moda olsa da, bu geleneksel "evcil hayvan"ı beslemesi, köpek ve kedinin aksine, gayet külfetsiz ve masrafsız!

Peki nedir bu böceğin Çin toplumunda bu kadar ilgi görmesinin sebebi hikmeti? Değerli dinleyiciler, eski zamanlarda ağustos böceği ölümsüzlüğü veya ölümden sonraki hayatı simgelermiş Çin kültüründe... Yeşim taşından yapılmış bir ağustos böceği, ölen kişinin ağzına konurmuş. Uzun yaşam ve ölümsüzlük için ne gerekiyorsa harfiyen uygulayan Çinliler'in, bu böceği bu kadar el üstünde tutmasına şaşmamak lazım dolayısıyla... Tabii bu inanışlarda, bilimsel bir altyapı da yok değil... Ağustos böceğinin kabuğu, bugün hâlâ geleneksel Çin tıbbında panzehir olarak ve kansere karşı geliştirilen ilaçlarda kullanılıyor.

Bir efsaneye göreyse, Doğu Çin'in Qi derebeyliğinin kraliçesi, öldükten sonra bir ağustos böceğine dönüşmüş ve bunun için ağustos böceğine, "Qi'nin genç kızı" da denirmiş. Bir başlığın üzerinde bulunan ağustos böceği resmi ise, onu giyen kişinin prensip sahibi, dürüst bir insan olduğunu simgelermiş.

Çin kültüründe bu kadar önemli ve simgesel yeri olan bir hayvan, elbette ki çeşitli öykülere de konu olmuş. Bunlardan birinde, ikinci kahraman olarak karıncayı değil de guguk kuşunu görüyoruz...

Ağustos böceği ve guguk kuşu aynı ormanda yaşar ve sık sık sevdikleri şeyler için tartışırlarmış. Ağustos böceği havanın hep güneşli ve sıcak olmasını, guguk kuşu da her gün yağmur yağmasını istermiş. Bir gün yine iddialaşan iki hayvan, kimin haklı olduğunu bulmak için yola çıkmış... Karşılarına çıkan ardıç kuşundan medet ummuşlar. Ardıç kuşu, "Çok meşgulüm, hem arkadaşlarımla şarkı söylemem, hem de yavrularımı beslemek için böcek bulmam gerekir. Başkasına sorun" demiş. Nehir kıyısında buldukları iskele kuşu da, "Sabahtan akşama kadar balık tutmaya çalışıyorum. Sizin sorununuzla ilgilenecek zamanım yok" demiş.

Sonunda bir köylüye danışan iki hayvan, köylüden şu yanıtı almış: " Eğer, hava her gün güneşli olsa, yeryüzündeki her şey güneşten kuruyup ölür. Eğer her gün yağmur yağarsa, her şey su altında kalır. Yani, yalnızca kendi isteğinize bakar ve başkalarının isteklerine önem vermezseniz, sonunda kendinize de bir yararınız olmaz." Köylünün sözlerine hak veren ağustos böceği ve guguk kuşu, tartışmaktan vazgeçerek sessizce yaşadıkları ormana dönmüşler.

Bu öyküdeki ağustos böceğinin karakteri hakkında çok da veri olmasa da, hiç olmazsa bir iddiası olan ve bunun için inat eden, mantıklı bir açıklama karşısında da ikna olan bir profil çiziyor! Tabii sonunda, Lafontaine'in fabllarında olduğu gibi, yine son sözü söyleyen insanoğlu haklı çıkıyor...

Çin kültüründe ağustos böceklerinin yalnızca öykülerde değil, deyimlerde de yeri var. "Ağustos böceğini yakalamaya çalışan peygamber devesinin arkasında sarı asma kuşu var" deyimi, kolayca ulaşılabilir gibi gözüken çıkarlar için başkalarına zarar veren bir kişinin arkasında ona zarar vermek için bekleyen başka birinin olabileceğini anlatmak için kullanılıyor. Yani kısaca tam Türkçesi, ava giden avlanır!

Değerli dinleyiciler, herhalde Lafontaine'in kemikleri sızlamış, ağustos böcekleri ise "sonunda hak yerini buldu" diyerek bir derin oh çekmiştir. Birkaç saniye kulak verelim, bakalım susmuşlar mı... Haklarını teslim ettik, yine de susturamadık... Eh artık ne yapalım, senede bir ay onların ayı, baksanıza isim hakkını bile almışlar! Eylüle kadar dayanamam diyorsanız da, haftaya görüşmek ümidiyle, sabah ola hayrola...

KİRAZ PERİNÇEK
http://turkish.cri.cn/281/2007/08/23/1@78200.htm

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 12:50   #2
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: Melbourne Australia
Mesajlar: 4,550
Galeri: 232
Denizakvaryumu, alinti yapip bizimle paylastigin icin tesekkurler.
Bu yazida(veya konusmada) bahsedilen bocek sanirim Agustos bocegi degildir. Ya da oralarda buna da Agustos bocegi deniyor(turkce ismini bilmiyorum)

Cinlilerin kafeslerde besledikleri boceklerin ismi ingilizcede "CRIKET"dir ve ogustos boceginden cok cekirgeye benziyor ve geceleri otuyor. Cinliler kafeslere koyup gece yatak odalarinda onun sesi ile uyuyorlar.
Asagidaki linkte bilgiler var.

http://en.wikipedia.org/wiki/Crickets

Agustos bocegi ise yazlari gun boyunca, agaclar uzerinde hic susmadan otusen boceklerdir. Ingilizcedeki ismi "CICADA"dir
Kibrista cikardigi sesten oturu bu bocege "ZIZIRO" da deniyor.
Asagidaki linkte agustos bocegi hakkinda bilgiler vardir.

http://en.wikipedia.org/wiki/Cicada

Ali H. ALI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 13:09   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Teşekkürler.

Bu durumda cicada (zızıro), ağustos böceği oluyor.

Acaba criket in türkçe karşılığını bilen var mı?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 13:13   #4
Ağaç Dostu
 
vyssera's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-02-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,801
Galeri: 69
Geceleri fon müziği yapan böcek değil mi bu ?

vyssera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 13:20   #5
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Evet her iki tür de geceleri güzel bir müzik ziyafeti çekiyor yanlarında bir de kurbağa şefleri olursa deymeyin keyfimize

Name:  zzzzzzzzzzzzzasq1.jpg
Views: 6644
Size:  15.3 KB

Bu arada zargandan araştırdım.

Cicada yı ağustos böceği , cricket i cırcır böceği olarak çeviriyor.

Yani cricket için ağustos böceği değil cırcır böceği diyeceğiz.Çin'lilerin beslediği böceğin de böylelikle ağustos böceği değil cırcır böceği olduğu ortaya çıktı.

Ali Beye bir kez daha teşekkür ederim.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 13:53   #6
Ağaç Dostu
 
vyssera's Avatar
 
Giriş Tarihi: 12-02-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,801
Galeri: 69
Burda cırcır böceği ya da gece kuşu deniyor. Gece kuşu aynı zamanda yarasa için de kullanılıyor yanlış bilmiyorsam.

vyssera Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-10-2008, 15:39   #7
Ağaç Dostu
 
Nariel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-04-2008
Şehir: Silifke & İstanbul
Mesajlar: 2,203
Galeri: 236
Ağustosböceği ve cırcır böceği yazınca aynı böcekler çıkıyor google'de.

Eklenen Resimler
   
Nariel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-11-2008, 15:36   #8
/
 
Giriş Tarihi: 17-10-2008
Şehir: TEKİRDAĞ
Mesajlar: 169
Galeri: 1
bu böceği diyelimki agaçta gördük ve yakalamak icin elini attın eger yakalayamassan kaçarken üzerinize çiş yapıyor yakalarsanda bi yerine dokundukça ötüyo cır cır zaten ötmekten catlıyor bir süre sonra

elif59 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 07:32   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Tembel diye adı çıkmış bir kere çatlamayıp da ne yapsın

Oysa tüm bu sesleri neslinin devamı için çıkarıyor, o kadar çağrıdan sonra dişi gelmezse kahrından gidiyor hayvancık

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 09:46   #10
Ağaç Dostu
 
ertugrula's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
Cricket, Cicada, Cırcır Böceği, Ağustos Böceği, Çekirge

Merhaba,

Türkçede, ya da belki halk dilinde demek daha doğru , Cricket de, Cicada da cırcır böceği diye adlandırılırlar. Dünya üzerinde Cicada'nın 2500 türü ve Cricket'in 900 türü vardır ve hepsi birbirine çok benzeyen bu türlere, hepsi durmadan bağırıp çağırdıkları ve cır cır sesler çıkardıkları için genel olarak cırcır böceği denilmiştir. Ağustos böceği adı nereden çıkmıştır bilmiyorum fakat, ağustos böceği adı da genel olarak bu iki tür için de kullanılmaktadır.

Ağustos böceği adının Lafonten çevirisiyle Türkçeye girdiği üzerine bir söylenti duymuştum fakat Fransızca bilmediğim için emin değilim, bunun yanında Lafonten'in Ağustos Böceği ve Karınca hikayesi İngilizceye "The Grasshopper and the Ant" yani Çekirge ve Karınca diye çevrilmiş olduğuna göre bunun da aslı olduğunu sanmıyorum.

Diğer yandan, Çin'de şans getirdiği düşünüldüğü için kafeslerde beslenen Cricket'tir fakat kabukları ilaç olarak kullanılan Cicada'dır.

Bu arada Cricket, Türkçede ocak çekirgesi diye de adlandırılır. Böylece cırcır böceği adı Cicada'ya kalıyor gibi gözükse de yine de iki türü de kapsar.

ertugrula Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 10:09   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Dünyanın bir yanında (Çin'de) kafeslerde önemli görülerek beslenirken, diğer bir ülkede (Türkiye'de) şarkıcı tembel olarak bilinmesi aslında önemli bir konu

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 11:00   #12
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Bu yıl bütün bir yaz, ordu halinde hiç susmadan bağırıştıklarına tanık olduktan sonra, onların gerçekten "Ağustos böceği ile karınca" masalındaki gibi olduklarına inandım.

Yahu insan, pardon ağustosböceği bir dinlenmeye çekilsen olmaz mı?

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 11:07   #13
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Suçu hemen erkek ağustos böceğine attınız, bütün suç bu çağrılara cevap vermeyen dişilerde.

Dişi gelse o sesi hiç duymayacaksınız

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 11:17   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,419
Galeri: 5
Benim bildiğim o insanı bezdiren ses cırcır böceği, ağustos böceğinin sesi biraz daha tahammül edilecek gibi.

Ferda Ülkümen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 11:24   #15
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
O kendilerini çatlatıncaya kadar helak etmeler yalnızca dişi çağırmak için miymiş yani?

Yazık, acıdım hallerine şimdi. Oysa insan oğluna şöyle bir baksalar başka daha ne kolay yöntemler öğrenirlerdi

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 12:18   #16
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Doğru mu biliyorum yoksa yanlış mı tam bilemiyorum ama, sesleri kanatlarını sürtüştürerek çıkartıyorlarmış. Öyle mi?

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 12:32   #17
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Arka ayakları ile çıkartıyorlar.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 14:11   #18
Ağaç Dostu
 
ertugrula's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-10-2008
Şehir: Silivri / İstanbul
Mesajlar: 114
Cırcır böceğinin tembelliği tevatürü Türklere değil, Lafonten'e aittir. Biz olsa olsa Lafonten'in yalancısı olabiliriz. Ayrıca sanırım yaz sonunda yumurtaladan yavrular çıktıktan sonra böcekler ölmekteler. Böylece masalda anlatıldığı gibi ortada karıncaya gidip yiyecek dilenecek böcek kalmıyor.

ertugrula Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 18:11   #19
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Aslında, La fontain hikayelerinin tümünü Kelile ve Dimne kitabından araklamış. Şiirsel bir havayla tekrar yazmış.
Kelile ve Dimne'de konu daha felsefik bir bakışla anlatılıyor.

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 20:45   #20
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Sevgili Güler Hanım. Ağustos Böceği ile ilgili sorunuza cevap.

Sırt plakalarına ait iki tane oval plastik zar birbirine paralel birçok kitin karina ile kuvvetlendirilmiştir. Her zarın iç tarafına eksantrik bir kiriş bağlanmıştır. Bu kiriş zarın öbür tarafında tabak şeklinde genişler. Buraya kalın plakasının iç çıkıntısına uzanan kaslar karşılıklı oalark bağlanmıştır.
Kasların sarsılma şeklinde kasılmaları ile ses zarı içe bükülür, gevşeyince zarın esnekliğinden dolayı eski yerine gelir. Tekrarlanqan kasılmalar ile zarda titreşim oluşur.
Ses bu şekilde oluşur.

gülenmelek beğendi.
Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 21:04   #21
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Sevgili Cumhur, pek de merak ettiğim bir olaydı.
Güzel açıklaman için teşekkür ederim, şimdi nasıl olduğunu öğrendim. Sağol.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-11-2008, 21:42   #22
Ağaç Dostu
 
Buket Aknar's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-03-2007
Şehir: Girne KKTC
Mesajlar: 2,471
Galeri: 53
Bahçemizdeki zeytin ağaçlarının üzerinde bütün yaz boyunca güneşin doğuşundan batışına kadar öten ağustos böceklerinin seslerine bazen tahammül edemiyorum. Kediler ağaçların üzerinde onları avlamaya çıktıklarında biraz rahatlıyoruz.

İlginç bir durumu yazmadan geçemeyeceğim. Bazı geceler eğer tüm bahçe ışıklarını açmışsak coşup gündüz olduğunu sanarak ötmeye başladıklarına çok şahit olmuşumdur.

Buket Aknar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 11:02   #23
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Evet Buket hanımın dediği gibi aynen.

Tam gece el ayak çekilmiş, ortalığı sessizlik kaplamış. Sizinse uykunuz kaçmış o sessizliğin tadını çıkartıp iki satır bir şey okumaya kalktınız. Elbette bunun için ışık açmanız gerek. Yok öyle bir lüksünüz. Başlıyor orkestra

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 11:52   #24
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Bence doğal bir orkestra. Bayılırım öyle orkestraya. Bazen kitabımı alır dere kenarına inerim. Bülbül sesleri, kurbağa sesleri, balıkların atlamasıyla oluşan su sesleri. İnanın harika oluyur. Bu sesleri duymak isteyen binlerce kişi var. Rüzgarda hışırdayan yaprakların sesleri.
Sizi bilmem ama, ben çok hoşlanıyorum.
Saygılarla.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 12:59   #25
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Ankara'da bu sesi duyan var mı?

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 13:21   #26
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,419
Galeri: 5
Bu yaz bir tanesi odama girmişti, yerini de bulamadım.
Tam uyumak üzereyken konsere başlıyordu, kalkıp perdeleri silkeleyince susuyordu, biraz sonra tekrar başlıyordu.
Pek hoşlanacak gibi değildi.
Ömrünün bir gün olduğunu sanmıyorum, birkaç gün uğraştırdı beni.

Ferda Ülkümen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 15:56   #27
Moderatör
 
Güler's Avatar
 
Giriş Tarihi: 26-04-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 28,409
Galeri: 103
Sesler, çok yakından değil de uzaktan uzağa gelirse hoş oluyor.
Manyas'da cırcırlar susuyor, onların susmasını bekler gibi kurbağaların korosu başlıyor. Balkonda otururken, uzaktan uzağa hoş geliyor. Ama bir defa Fethiye'de yakalandım, vallahi sabahı zor ettim, uyumak ne mümkün. Ertesi gün, bağlasalar durmam vınnnn.

Güler Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-11-2008, 19:58   #28
Ağaç Dostu
 
Cumhur Tonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 07-07-2008
Şehir: EDİRNE-ANTALYA
Mesajlar: 11,420
Galeri: 80
Sizler ki ağaç dostu kişilersiniz. Doğa aşığısınız. Fakat bazılarınız için tahammülün sınırı olabilir. Haklısınız. Güler hanımın dediği gibi uzaktan dinlemek hoş olabilir. Oadaya giren bir tanesinin sesi itici olabilir.
Onları doğal bir ortamda dinlemek bana en büyük ve en muhteşem bir orkestranın tadını veriyor.

Cumhur Tonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 14:10   #29
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: Melbourne Australia
Mesajlar: 4,550
Galeri: 232
Basit bir hikaye gibi gorunen, "Agustos bocegi ve Karinca" sanirim bizler gibi bircok kisinin ilgisini cekmistir.

Internette gezinirken rasladigim bilgileri sizlerle paylasmak istedim.

Hikaye genelde, Fransiz La Fontaine'nin "La Cigale at la fourmi" (= Agustos bocegi ve karinca) ile bilinir. Ama La Fontaine'den once ayni hikayeyi, hayvan hikayeleri ile unlu Yunan filozofu Esop(Aesop) da "Cekirge ve karinca" olarak soylemis. Memedin bahsettigi dogu kokenli "Kalile ve Dimne" de var Bunun yaninda benzer hikayeyi Yeni zelanda yerlileri Maori'ler de biliyordu ve hep bu hikayeler, Esop,un hikayesinden cok sonralari soylenmisti.

Esopun cekirgesi buyuk bir olasilikla Cricket'ti.(yapi olarak cekirgeye benziyor) cricet karinca yuvalarinin tepeciklerinde yasiyan bir asalakmis ve antenleri ile karincalar ile iletisim kurabiliyormus burdan yola cikildiginda Esop,un hikayesi daha gercekci duruyor.

Diger taraftan La Fontaine'nin agustos bocegi de ilginc bir bocek ve hikaye ters yuz edilmis gibi.

Hic bir is yapmadan gorunur gibi butun yaz cir, cir oten agustos bocegi agac
uzerinde emici agzini agac kabugundan iceriye sokup agactan kendine besin sagliyor. Bunu bilen karincalar kendinden oldukca buyuk olan agustos boceginin altina girip ayagini isiriyor ve ya usten kanatlarini isiriyor. Rahatsiz olan agustos bocegi yer degistirirken, agac kabugu uzerinden cektigi emici agzinin yerine karinca yerlesip orda kalan besinlere konuyor. Yani karinca agustos boceginin belkide ne zorliklarla elde etmeye calistigi yiyecegini zorla elde ediyor.

Tum omrunu, boceklerin gizemli yasamini ogrenmekle gecirmis Jean Henri Fabre
Bahcelerindeki Cinar agaci uzerindeki Agustos boceklerinin cift olarak yan yana olduklarini. Bu yuzden yani basinda duran biri icin bu kadar gurultu cikarmanin anlamsiz oldugunu dusunmus, yaptigi gozlem ve deneylerle(yanlarinda silah bile patlatmis)agustos boceklerinin cok iyi gorduklerini ama buna karsilik sagir olduklarini saptamis.

Kaynak: http://shkrobius.livejournal.com/74915.html


Düzenleyen Ali H. ALI : 16-11-2008 saat 09:08 Neden: Yanlis bilgiyi duzeltme
Ali H. ALI Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-11-2008, 14:21   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
AĞUSTOS BÖCEĞİ
Yaşadığı yerler: Sıcak bölgelerde özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinin bağlık, zeytinlik alanlarında. Özellikleri : 3-5 cm boyunda tombul yapılı böcekler. Yalnız erkekleri öter. Ömrü: Türkiye’dekiler 4 yıl, Amerika’daki bir çeşidi ise 17 yıl yaşar. Hayatlarının çoğu Toprak altında “nimfa” halinde geçer. Erginler, yaz mevsiminde eşleştikten sonra ölür. Çeşitleri: Çok çeşitleri olup, her türün kendine has ötüşü vardır.

Homojen kanatlılar (Hemoptera) takımından Cicadidae familyasına bağlı böcekler. Yaz mevsiminin tiz sesli çalgıcısı ağustosböceği görülmese de sesinden tanınır. Yaz günlerini çalgı çalmakla geçirip, kışın karıncadan yiyecek dilenme hikayesini hemen hemen herkes işitmiştir. Ağustosböceğinin gerçek hayatını bilenler, bu hikayede onun haksızlığa uğradığını anlarlar. Çünkü; ergin ağustosböcekleri yaz sonuna doğru çiftleştikten sonra ölürler. Bu yüzden yiyecek biriktirmek gibi bir endişeleri yoktur.

Dişi ağustosböceği, uzantılı yumurtlama borusuyla yumurtalarını Ağaçların genç sürgün yarıklarının içine bırakır. Bunlardan altı hafta sonra “nimfa” adı verilen ve erginlere benzemeyen yavrular çıkar. Danaburnuna benzeyen bu yavrular, kazıcı ön ayaklarıyla toprağı kazarak Altına gizlenirler. Toprak altında galeriler kazarak Ağaç köklerini bulur ve öz Suyu emerek beslenirler. Yıllarca toprak altında kaldıktan sonra erginleşmek için topraktan çıkar, ağaç gövdelerine tırmanırlar. Amerika’da yaşayan bir türün (Tibicana septendecium) nimfaları 17 yıl sonra topraktan çıkar. Türkiye’de yaşayanlar ise 4 yıl toprak altında kalırlar. Ağaç gövdesine tırmanan nimfalar kısa bir süre sonra sırtlarındaki çatlaktan örtülerini terk ederek iki çift kanatlı olarak çıkarlar. Kısa zamanda 3-5 cm boyuna ulaşarak erginleşirler. Başlarında iri iki petek gözden başka alınlarında üç tane de küçük nokta göz vardır. Antenleri kısa ve sert kıl gibidir. Ön kanatları, arka kanatlardan daha uzun yapılıdır. Çoğu arka bacaklarının yardımıyla sıçrayarak hızla havalanırlar. Gündüzleri yaprak aralarında gizlenirler. Hortumlarını ağaç filizlerine batırıp özlerini içerler. Özellikle söğüt sürgünlerinin özsuyunu emerler.

Erkek ağustosböceklerinin karınlarının altı sağlı sollu gergin bir zarla örtülüdür. Bunlar bir çift ses çıkarma organıdır. Kas yardımıyla bu zarları titreterek ses çıkarırlar. Dişilerinde ses çıkarma organı yoktur. Eş aramak için öten erkeklerin çıkardıkları bu ses çoğu zaman hayatlarına mal olur. Sesi duyan serçe ve diğer kuşlar, sesin geldiği noktaya hızla inerek ağustosböceğinin kanatlarını koparıp besili vücutlarını yerler. Amerikan yerlileri de ağustosböceklerini kızartarak yerler.

Ağustosböceklerinin memleketimizdeki en önemli zararlı türü Asma ağustosböceği (Hloropsalta viridissima)dir. Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bağlara çok önemli zararlar verirler. Çok çeşitleri olup, her türün kendine has bir ötüşü vardır.

Eğer mini mini ağustosböceğinin boyu, insanların ses çıkarmak için kullandığı araçlar kadar büyütülmüş olsa, yapılan ince hesaplara göre, çıkaracağı sesle Camlar kırılır, duvarlar yıkılırdı.


http://www.diyadinnet.com/YararliBil...C3%B6ce%C4%9Fi


.


Düzenleyen denizakvaryumu : 14-11-2008 saat 14:52 Neden: bilgi ekleme
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:17.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024