08-05-2008, 21:51 | #31 | |
Ağaçsever
|
Alıntı:
çünkü bizde uzmanlar gözetiminde yapılıyordu sonuçta gelen müşteri detox amacıyla para veriyor ancak bu konuyu araştırıcam bir arıyıp sorucam size daha detaylı bilgi vericem ayrıca bende evde buğday çimi yetiştiriyorum kaç sefer kestim bişi olmadı yanlız çok dipten kesince pek uzamıyor ben uzunluğu 5 cm kadar çim bırakıyorum birde en dibine yakın yeri en fazla vitamin ve minerali barındırıyor. Düzenleyen smart995 : 09-05-2008 saat 10:37 |
|
09-05-2008, 16:41 | #33 |
Ağaç Dostu
|
Efendim okuduklarımı şu şekilde uyguladım. Önce orta büyüklükte kare borcam alınıp, içine yoğurt süzerken ve ricotta peyniri yapımında kullanılan tertemiz tülbent bez iki kat yayılır. Elazığ'dan ne yazık ki geçen sene getirilen (organik buğday araştırmalarım sürüyor, City farm diye bir marka varmış şimdi onu arıyorum) buğday serpilir. Sonra üzerine bir kat daha bez örtülüp bir parmak geçecek kadar içme suyu konulur. Dilerim çimlendirme işleminde başarılı olurum. |
09-05-2008, 17:00 | #34 |
Ağaçsever
|
Sayın M.Sema cityfarm bildiğim kadarıyla ankarada yok siz şuradan isteğiniz iletin http://www.cityfarm.com.tr/contact.aspx Artık cityfarm citylife oldu Prof. Osman müftüoğlunun yönetiminde |
10-05-2008, 10:14 | #35 |
Ağaç Dostu
|
Sn smart995 teşekkür ederim ve haklısınız bu firma Ankara'da yok ancak ürünleri minik poşetlerde Kızılay'da ki (adı Mısır Çarşısı zannediyorum) bir aktarda var. Ancak buğday kalmamıştı getirtecekler. Şimdi benim aklıma takılan bir konu var ilk beklettiğimiz suyu neden döküyoruz? Şöyleki aşurelik buğday dediğimiz ürün aşure olsun veya çorba olsun pişirilmeden bir gece önce bolca suya konulup 5 dakika kaynatılıp sabaha kadar bekletilir. Sabah diş diş olmuş olur ve bu su ile birlikte kullanılır. Eğer yaptığımız yemekte bu ilk suyu da dökmemiz mi gerekir? |
10-05-2008, 16:53 | #36 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
|
|
10-05-2008, 16:57 | #37 | |
Yeni Üye
|
Alıntı:
|
|
10-05-2008, 18:08 | #39 |
Ağaç Dostu
|
Ve sayın ARODOPMAN soya fasulyesi çimlendirdiğini belirtmiş, tohumu nereden temin etmek lazım? Ben marketlerde kuru bakliyat reyonundan aldığım soya fasulyesini denemiştim, biraz kabarıp şişip çürüdüler. Onlar kimyasal işlemlerden mi geçiyorlar acaba da çimlenmiyorlar.TEŞEKKÜRLER |
13-05-2008, 17:42 | #41 | |
Ağaçsever
|
Alıntı:
zararlar şöyledir ; 1-Fosforik asit: E338 Ancak sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir. Genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir. Beslenme uzmanları, vücudun kandaki fosfor-kalsiyum iyonları arasındaki dengeyi sürdürmeye çalıştığını belirtmektedirler. Fosfor fazlalığı oluşunca vücudun kimyasal balans mekanizması bu dengeyi sürdürebilmek için kemikteki kalsiyumun dışarı çıkarılmasına yol açar. Neticede fosfor-kalsiyum fazlası vücuttan dışarıya atılır ve geride gözenekli ve gittikçe zayıflayan bir kemik yapısı meydana gelir.Böylece kemik kırılmaları olarak bilinen olaylar yaşanmaktadır. Kafein: Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Bu semptomlar bazı insanlarda, günlük 250 mgr ‘dan daha küçük dozajlarda tezahür edebilir. Diğer bazılarında ise daha yüksek dozlarda oluşur. Günlük 1gr ‘lık dozlara çıkılması halinde ise, kas seyirmesi, düşünce ve konuşmanın düzensiz akması, yorgunluk duymama ve fizikomotor acitasyonu oluşabilir. Daha büyük dozlarda hafif duyumsal rahatsızlıklar, kulak çınlaması, ışığın parlaması gibi rahatsızlıklar rapor edilmiştir. Kafeinin 10 gr’ı geçen dozu ile, ani krizler, nefes alma güçlüğü ve ölümle sonuçlanmalar oluşabilir. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 ‘ü kadar kafein ihtiva eder. Bir bardak enerji içeceğinde ise yaklaşık 100 mgr kafein alınmış olur. Reçete ile satılan kafeinli ilaçlar bir bardak kahvenin ihtiva ettiği kafeinin bir tam üçte biri ile bir buçuk arasında değişmektedir. İstisna olarak migren hastalığı için kullanılan tabletlerin her biri 100 mgr kafein ihtiva ederler. Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir. Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır. Boya Maddesi Karamel (E150): Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır. Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)’na göre alerjik bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir. CO2 Gazı: E290 (Karbondioksit) Sağlığa zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur.kola ile beraber yüksek miktarlarda alınan co2 gazı ani ölümlere sebep olur. Karmin: E120 Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampoanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebeb olabilir. Ayrıca bir Müslüman için kesinlikle haramdır. Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfan E950, Sakarin E954 Toz ve sıvı diğer bazı içeceklerdede kullanılır.Bu ürünler’de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Türkiyede gazozlar ‘Gazlı alkolsüz içecek’ (gazoz) adlı, Türk Standartları Enstitüsü’nün Ekim 1992′de yürürlüğe giren TS4080 No.’lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi’nden veya bürolarından temin edebilir.Bu standardın 2. sayfasında ‘Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri’, 3.sayfasında da ‘Gazozun Genel Özellikleri’ tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo ‘Kimyasal Özellikler’in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr. kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici)bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor.Sade gazozlar da dahil, bütün gazozlarda tat veya koku verici esanslar kullanılar. Bu esanslar, yağ cinsinden maddeler olup suda çözünmezler.Bunları suda çözünür hale getirmek için hem su ile hem de yağlarla tam karışabilen (çözünebilen) ara çözücülere ihtiyaç olur. Bu hususta en bol, en ucuz ve en yaygın olarak kullanılan ara çözücü de etil alkoldür. Etil alkol bunun için gazozların terkibine girer. Kimya bilimi açısından bunun biraz daha açıklaması şöyledir: Kimyada, ‘benzer olanlar, birbiri içinde çözünür’ kuralı vardır. En mühim ve en çok kullanılan çözücü de su olduğundan suyun dışındaki bütün çözücülerde hidrofil (suyu seven, su ile tam karışan) ve hidrofob (suyu sevmeyen su ile tam olarak karışmayan) olarak ikiye ayrılır. Moleküllerinde hidrofil bulunduran maddeler su ile hidrofil assosiasyon yaparak berrak bir çözelti verebilir. Yağ cinsi maddeler, bu sebeple benzin, eter, toluen gibi çözücülerde çözünür. Etil alkol ise molekülünde hem hidrofil hem de hidrofob grub bulundurduğundan hidrofil grubu ile hidrofil assosiasyon, hidrofob grubu ile de hidrofob assosiasyon yaparak ara çözücü vazifesi görür. Karmaşık gibi görünen bu olayı, aslında herkes çok basit bir deneme yaparak kolayca anlayabilir. Bir iki damla yağ cinsi madde (zeytinyağı, çiçek yağı veya diğer sıvı yağ ve esanslar) bir şişe suya ilave edilse, ne kadar şiddetle ve uzun müddet çalkalansa berrak bir çözelti vermez. Bu bir iki damla yağ-bulunursa, biraz etil alkolde kolayca çözülebilir. Etil alkol bulunamazsa, tuvalet ispirtosu veya kolonya da %75-80 etil alkol ihtiva ettiğinden, bunların az bir miktarları da yağ cinsinden bir iki damla maddeyi kolayca çözerek berrak bir çözelti verir. Bu berrak çözelti şimdi bir şişe suya ilave edilirse, suyun berraklığı bozulmaz. İşte gazozlarda tat ve koku verici yağ cinsi maddelerin berrak bir çözelti.Gerçekte içinde küçücük miktarda alkol olan bir içecek hiç tereddütsüz olarak Müslüman tarafından terk edilmeli kullanılmamalıdır. Kısaca yazılan içerikte görülür ki her şeyden önce coca cola cola özütü adı altında ne kadar gizlenirse gizlensin kokain içermekte hiç gizlenmeden açıkça görüldüğü üzerede yüzde beş oranında alkol içermektedir.Ki bu iki içerik zaten başlı başına ”Ben Müslüman’ım” diyen herkesin tereddütsüz kaçınması gereken maddelerdir.Aslında hiç şüphesiz coca cola,pepsi,diyet içecekler adı altında sunulanlar bütün insanların kaçınması gereken içeceklerdir.Öyle ya; İçeriğinde alkol gibi istisnasız herkesin zararlarını inkâr edemeyeceği bir madde varken açıkça bir uyuşturucu madde olan kullanımı suç dahi kabul edilen kokain temel taş olarak kullanılıyorken,mide duvarında tahrişlere sebep olduğu araştırmalarla ortada iken,obezite gibi hastalıklara sebep olduğu açıkça görüldüğü için ilk üretim yerleri olan amerika gibi ülkelerde yasaklanırken,sağlık bakanlığı belirgin zararlarından dolayı; ” “Asitli ve gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir.” Şeklinde açıklamalarla dolaylı olarakta olsa zararlı olduğunu açıklamak zorunda kalırken,böbreklerden kalsiyum atılımını hızlandırdıkları, mide mukoza hücre döngüsünü bozduğu, diş çürüklerini belirgin bir şekilde arttırdığı, aşırı içilmesinin kas hastalığına (hipokalemik miyopati) neden olduğu raporlanırken,okul çağındaki 460 kız çocuğu üzerinde yapılan ve “gazlı içecekler kemik kırılmaları ile yakından ilişkili” sonucuna ulaşılan araştırmayı “Pediatri ve Adölesan Tıbbı” dergisi Haziran 2000′de sunup, kemiklerde kırılmalara sebep olduğu sağlık birimleri tarafından itiraf edilirken,dişlerin çürümesine eriyerek yok olmasına sebep olurken,abd nin New Orleans kentinde yapılan konferansta sindirim sisteminde ortaya çıkan kanserlerle gazlı içecekler arasındaki ilişkilerden söz edilirken, hastalık hallerinde kendileri ile yakın temas haline girilen doktorlar “Gazlı içecekler kemikler için çok zararlı. Zaten Türkiye’de süt tüketme alışkanlığı yoktu, üzerine bir de gazlı içecekler gibi zararlı bir etken geldiği için kemiklerin oluşumunda bile sorun yaşanıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketimi yaygınlaştırılmalı” (Prof.Dr. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tümay Sözen) şeklinde açıklamalar yapmak durumunda kalırken,bir bardak gazlı içeceğin dahi diş çürümesine katkıda bulunduğu anlaşılırken ve tüm zararlarının aksine kesinlikle ve hiçbir şekilde Mutlak Manada tek bir faydası dahi bulunmazken hala Mutlak Gerçeğe gözleri kapayıp içmeye devam etmek şüphesiz hiç olmaması gereken bir davranıştır. O halde kişi içinde ne kadar istek olursa olsun tüm bu zararları göz önüne getirerek coca cola-pepsi - enerji içeceği veya benzeri hiçbir gazlı maddeyi kullanmamalı.Yalnızca kendisi kullanmamakla kalmayıp en yakınından başlayarak kırmadan ve üzmeden zararlarını belgelerle göstererek uyarmaya çalışmalı.Şüphesiz hem kendisi hem ailesi ve yakınlarını kullanmaktan vaz geçirmek için kendi çapında çalışma yapan istisnasız herkes hem kendi üzerinde hem çevresinde daha sağlıklı bir hayat ve ortamla karşılaşacaktır bardak kolanın içinde 32 küp şeker olduğunu biliyor muydunuz? İnsanlar hala çaya yarım şeker az atıp zayıflayacaklarını zannediyorlar. Bunun yanında kolaların rengini meyan kökü denen bir bitkiden sağlıyorlar. Meyan kökünü de fareler çok sever ve en çok bu tarlada bulabilirsiniz fareleri. Araştırmaya göre meyan tarlalarındaki tarım araçları bitkiyle birlikte fareleri de tarladan toplamaktadır! Makinelerin depoları kan gölüne dönmekte, fare parçaları ve bitkiyle dolmaktadır. Makinelerin deposunda işlenmek üzere fabrikalara götürülür. Yani içtiğimiz kola, ASİTLİ FARE SUYU. Bunun üzerine davalar açıldı ama firmalar kazandı. Dezenfekte ediliyormuş güya… Ayrıca bir bardak kola içine bir kemik parçası atın ve 3-4 gün bekletin. Kemiğin lastik gibi olduğunu göreceksiniz. Bir de kolanın tuvalet ve banyoda ne kadar iyi bir temizleyici ve parlatıcı olduğunu bilmeyen yoktur… Kemik kıran Kola Kanımız doğal olarak alkalindir. Aşırı asitli yiyecek ve içecekleri tükettiğimiz zaman – örneğin kola- bünyemiz uygun mineralleri kullanarak kendisini alkalize eder, buna kemiklerimizde bulanan kalsiyum da dahildir. Alkalin gıdalarca zengin bir diyet vücut dengenize yardımcı olur. |
|
19-02-2009, 14:49 | #47 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 26-04-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 126
|
herderdin bir caresini yaratmış mevlam |
29-11-2009, 14:44 | #48 |
/
Giriş Tarihi: 28-11-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1
|
Dün Tansaş'a gittim Sezon marka 1 kilo aşurelik buğday aldım. Tava yoğurdu kabına benzer plastik bir kaba 1 parmak toprak koydum, ektim buğdayları. Daha sonra suladım, üzerine streç film çektim nemi gitmesin diye. Streç filme de 4-5 delik açtım yine hava da alsın diye. Bakalım filizlenecekler mi, sizleri haberdar etmeye çalışacağım. |
29-11-2009, 19:36 | #49 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-03-2009
Şehir: izmit
Mesajlar: 446
|
Sayın örs zahmet etmişsimiz ama çimlenmezler çünkü aşürelik buğday yani göce haşalnıp da hazırlanıyor.mağlum pişmiş şey çimlenmez.çimlenmesini istediğiniz buğdayları işlenmemiş buğdaylardan almanız gerekiyor. |
29-11-2009, 19:38 | #50 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 11-03-2009
Şehir: izmit
Mesajlar: 446
|
İstediğiniz buğdayları kuş yemi satan yerlerde bulabilirsiniz. |
09-12-2009, 10:27 | #52 |
Ağaç Dostu
|
Suyunu sıkmak için kullanılan makinalar bizim kıyma çektiğimiz makinalara benziyor sadece ağızları dar onların ağzına çeşitliği ağızlıklar takılabiliyor ince uçlu bir ağızdan sadece suyu geçer bu sayede suyunu elde edebilirim sanırım **** bir süzekten geçirerek hafta sonu deneyeyim. |
24-12-2009, 18:20 | #55 |
Ağaç Dostu
|
Kanseri yakından yaşamış ve tanımış biri olarak buğday çimi yapıp yemeyi denedim. Çimlendirmeyi becerdiğim halde yiyemedim. Suyunu sıkma imkanımda yoktu vazgeçtim. Bir veya iki hafta buğday şırasını yapıp içmeyi denedim. Başlangıçta iyi gidiyordu ama onuda kavanozda üç günü geçen buğdaydan çıkan şıranın çok yapışkan bir sıvı olmasından dolayı ve içiminin rahat olmamsından bıraktım. http://www.agaclar.net/forum/showpos...7&postcount=36 Daha sonra topraksız tarım başlığında arpa tohumu çimlendirerek hayvan yemi üretimi açılınca buğdayla ilgili çimlendirme deneyimimi oraya aktarmıştım. Çimlendirmek çok basit. Topraksız tarımda kullanılan besin eriyikleri ile daha da güzel oluyor. Arpa tohumu çimlendirmekten hiç bir fark yok. Ham buğday tohumu olması lazım. Bınu ticari olarak yapmayı düşünen arkadaşlar arpa tohumu çimlendirme çalışmalarından faydalanabilirler. |
28-12-2009, 09:17 | #57 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-10-2009
Şehir: İSTANBUL&İZMİR-Mordoğan
Mesajlar: 261
|
Çimlendirilmiş Buğdayın Faydaları!!!
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...or-haberi.aspx Bugün ki BUGUN gazetesinde yer alan bir haberi sizlerle paylasmak istedim. Faydasını say say bitmiyor Bağışıklık sistemini güçlendiriyor,kansere karşı koruyor, kalp damar sistemindeki tahribatı onarıyor ve kanı temizliyor. Buğdayın, ev ortamında çimlendirilerek tanesinin veya uzayan çimlerinin tüketilmesi, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hücreleri yeniliyor, kansere karşı koruyor, kalp damar sistemindeki tahribatı onarıyor ve kanı temizliyor. Prof. Dr. Erkan Topuz, buğday çimi suyunun düzenli kullanılmasını öneriyor. İnsanlığın temel besin kaynağı olan buğday, evinize sadece beyaz ekmek ve aşurelik tane olarak giriyorsa çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Çünkü buğday, ev ortamında çok basit yöntemlerle çimlendirilerek tanesiyle veya uzayan çimlerinin tüketilmesiyle bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hücreleri yeniliyor. Özellikle buğday çimi suyunun 'şifa içeceği' olduğu belirtiliyor. Çimlenmiş buğdayın sağlığa etkilerini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz'a sorduk. Kendisinin de evde buğday çimi üretip sofrasında bulundurduğunu belirten Prof. Dr. Topuz, buğday çimi suyunun mikropları öldürücü etkisiyle kanı temizlediğini belirtiyor. Bununla birlikte, kardiyovasküler sistemde de damarların açılmasını sağlıyor. Buğday çiminin "Allah'ın verdiği çok büyük bir potansiyel" olduğunu ifade eden Prof. Dr. Topuz'un aktardığı bilgilere göre, buğday çiminin gençlik verici, imnün sistemi (bağışıklık) güçlendirici ve kansere karşı koruyucu etkileri var. Aynı şekilde saç dökülmelerine faydalı olduğu iddia ediliyor. Buğday çimi suyunun kimyasal bileşimi kana çok benziyor. İçeriğinde antiseptik temizleme özelliği olan klorofil yüzde 70 oranında bulunuyor. Mükemmel bir protein kaynağı ve bol miktarda beta karoten içeriyor. Yüksek oranda B1, B6, B12 vitaminleri, C, E, K vitaminleri ihtiva ediyor. Ispanaktan daha çok demire sahip olduğu için anemi (demir eksikliğine bağlı kansızlık) hastalarının kullanması tavsiye ediliyor. Başta magnezyum olmak üzere çok çeşitli mineraller içeriyor. Besin öğeleri vücudu besliyor ve gerçek bir denge sağlıyor. Buğday çimi suyunun faydalı olduğunu ilk keşfeden kişinin Boston'da Hipokratlar sağlık kuruluşunun kurucusu Dr. Ann Wigmore olduğunu belirten Prof. Topuz, Wigmore'un hikayesini şöyle anlattı: "Dr. Wigmore, bacaklarındaki kangreni bununla tedavi etmiş. Doktorların bacaklarını kesme kararı üzerine buğday çimi suyunu içmeye başlamış. Çimlerden yaptığı lapayı da bacaklarına uygulamış. Bu şekilde tedavi olmakla kalmamış, iyileştikten sonra Boston maratonuna katılmış. O zamandan beri, tedavisi imkansız denilen hastalar buğday çimi suyu kullanıyor. Bitkisel tedavileri devamlı yapmak gerekir. İmkanı olan, her gün iki bardak içebilir. Bu suyu buğdaya karşı alerjisi olanlar da kullanabilir. Buğdayın birkaç gün nemli ortamda bekletilip filizlendirilerek tanesiyle tüketilmesi de çok faydalı. Böylece buğdayın hem çok faydalı olan kabuğu, hem de rüşeym denilen besin değeri çok yüksek embriyo kısmı alınmış olur. Bu filiz bebek gibi büyük bir güçle doğar. Bütün filizlerde, ama özellikle buğdayda büyük potansiyel var. Vitamin, mineral, antioksidan bakımından müthiş zengin. Çünkü çoğalıp yeni bir bitki üretecek. Gençlik sırrıdır. Çimi çok üretebilirseniz suyunu için. Azsa her gün koparıp salatanıza katın." Buğday nasıl çimlendirilir? Buğday çimi üretimini Türkiye'de 25 sene önce ilk kez başlatan Kırkambar Baharat'ın sahibi Bahri Kılıç'ın üretim önerileri şöyle: Öncelikle doğal, ilaçlanmamış buğday alın. Zirai buğdaylar zararlılara karşı ilaçlanmış olabileceği için dikkatli olun. Aşurelik buğday çimlenmez. Bir avuç buğdayı oda sıcaklığındaki içme suyu ile ıslatıp bir gece bekletin. Ertesi sabah şişen buğdayların suyunu süzüp genişçe bir tepsiye üst üste gelmeyecek şekilde yayın. Üzerini nemli bir bezle örtüp evin en sıcak ve karanlık yerine bırakın. Bez ve buğdaylar kurudukça nemlendirin. Buğdaylar 3-4 gün sonra filizlenmeye başlar. Filizleri 2 cm uzayınca dolaba alıp, her gün 1-2 kaşık salatalara katabilir, yoğurtla veya zeytinyağı, limon, nar ekşisi gibi karışımlarla tüketebilirsiniz. Çok dayanıklı olmadığı için azar azar çimlendirme yapılmalı. Buğday çimi üretmek için de, yine bir gece suda beklemiş buğday tanelerini yayvan bir saksıya veya varsa bahçeye ekip üzerini toprakla örtün. Çimler 10-15 cm uzayınca 1 cm yukarıdan makasla kesin. Kestikçe uzayan çimlerden her gün salatanıza katın. Çok ektiyseniz mutfak robotundan geçirip suyunu çıkararak kullanın. Marketlerde satılan hazır çimler, büyümesini hızlandırmak için katkı maddesi katılabildiği için çok güvenli olmayabilir. |
29-12-2009, 09:45 | #58 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-11-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 343
|
Buğday çimi suyunu sıkmak için çok ideal bir araç buldum. Sadece buğday çimi değil her tür meyve, sebze suyu için kullanılabiliyor. Katı meyve sıkacakları gibi yüksek hızda dönüp parçalama yapmıyor. Bunun yerine düşük hızda sıkarak su çıkarıyor. Bu nedenle enzimleri de öldürmüyor. G. Koreli bir şirketin Coway markalı bir ürünü. Türkiye'ye de getirilmiş ancak çok yüksek fiyatla satılıyor. 760 USD fiyat verdiler. İnternette İtalya'da 200 Euroya satıldığını gördüm. Avrupa'dan satın alıp postayla getirtmenin yolunu bulmak lazım. Bu ürün farklı markalarla ABD'de de satılıyor. |
29-12-2009, 09:58 | #59 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-10-2009
Şehir: İSTANBUL&İZMİR-Mordoğan
Mesajlar: 261
|
Polat bey soz konusu makinayı ebay dan sanirim teminedebilirsiniz **** amazon com dan da alınabiliyor olmalı. Tum katı meyveleri sıkabilir ama bugday yapraklarını sıkacak mı acaba? |
29-12-2009, 12:19 | #60 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 10-11-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 343
|
Coway ABD'de Hurom Slow Juicer adıyla pazarlanıyormuş. Bu isimle arayınca çok sayıda demo videosu bulmak mümkün. Buğday çimi (wheatgrass) ile ilgili de videolar var. |
|
|