agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Ağaçlar > Ağaçlar Hakkında Genel Konuşmalar
(https)




Beğeni Düzeni90Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 04-10-2006, 08:53   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Çalınan çiçek kesin tutar, hemde çok iştahlı büyür ama, çalınan anaç solar. Birde bu yönü var.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-12-2006, 17:39   #2
Ela
Ağaç Dostu
 
Ela's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-10-2006
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 937
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Todor Mesajı Göster
Çalınan çiçek kesin tutar, hemde çok iştahlı büyür ama, çalınan anaç solar. Birde bu yönü var.
Bende tam tersi oldu 1 senedir hemen hemen her ay benjamin çaldım.Her türlü şekilde tutturmayı denedim sera yöntemini de denedim burada söylenen her şeyi denedim ama nafile tık yok.Çaldığım anaçlar ise daha bir güzelleşmiş serpilmiş.

Ela Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 04-10-2006, 19:01   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88


Sapının olduğu kısım tersi

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-10-2006, 13:09   #4
Ağaç Dostu
 
Ateş Öztan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 500
Galeri: 1
Bakış açımız bizim yemeklere tepkimizi belirliyor.
Bal yiyorsanız, nasıl elde edildiğini de biliyorsunuzdur. Himç kimse buda nereden çıktı demiyor. Değil mi? Bize göre normal,
Çin de iken alışveriş merkezi içinde çekirdek fıstık satıcılarımız gibi çeşit çeşit çekirge kuruyemişleri! satan satıcılar vardı. Onlarda bu çekirgeleri bizim kabak çekirdeği yediğimiz gibi külahlara koyarak dolaşırken yiyorlardı.
Hadi, gelin, boğaza karşı tuzlu, çifte kavrulmuş çekirge partisi yapalım.

Ateş Öztan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-10-2006, 16:00   #5
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Halk İnanışları

Güneş ve ay tutulmalarında silahla ateş edilir.

Baykuşun evin üzerinde ötmesi evden cenaze çıkacağına işarettir.

Örümceğin, kaygılı, dertli eve ağ ördüğüne inanılır.

Kalabalık halinde bulunan karıncaların üzerine tükülürse bereket getireceğine inanılır.

Yusufcuk kuşu (Gugukcuk), güvercin ve kırlangıç gibi kuşların vurulması günah sayılır. Yusufcuk kuşunun insan olduğuna inanılır.

Nazara çok inanılır. Bazılarının ışıklı bir göze sahip olduğuna, bu insanların kötü bir niyetle baktıklarında nazar değdiğine inanılır. Nazar değmemesi için gözboncuğu, eski para ve çörekotu bir beze koyularak dikilir ve nazardan korunmak isteyen kişinin omzuna tutturulur. Nazar için kurşun dökülür, tuz, soğan ve sarımsak kabuğu yakılarak, nazar değdiğine inanılan kişinin üzerlerinden çevrilir.

Çocuk sünnet olurken annesi ve yakınları iki adet oklavanın ucuna kurusoğan saplayarak avuçlarında çevirirler. Böyle yapılrsa, sünnetin acısız ve kolay olacağına inanılır.

http://www.muskulekoyu.com

aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-12-2006, 14:58   #6
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: eskişehir
Mesajlar: 10
Mum çiçeğinin yetiştiği evdeki evlenmemiş kızların bahtını kapatacağı ve evlenmelerine engel olacağı gibi saçma bir söylenti duymuştum. Ne isterler bu güzel kokulu çiçekten anlamam ki...Bu söylenti yüzünden bir tanıdığım evindeki balkonu saran büyüleyici mum çiçeğini atmıştı. Sonuç mu: İşe yaramadı, olan çiçeğe oldu

GLCN beğendi.
loransay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-12-2007, 11:20   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-09-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,120
Galeri: 1
Gece Yasemini - Yalnız Gece Açan, Gün Aydınlanırken Dökülen Mis Kokulu Çiçekler

Kusuruma bakmayın lütfen; zira hurafe değil ama efsane bu anlatacağım.

Gece Yasemini (Nyctanthes arbor-tristis, Arbor Tristis, Sad tree, Night Jasmine, Parijat)

Şu bağlantıda da göreceğiniz üzere Güney Asya, Hindistan kökenli olan, mis kokulu çiçeklerini sadece geceleri açan ve sabah gün doğmadan döken bu ağaç üzerine şöyle bir aşk efsanesi kurulmuş:

Parijataka adında bir prenses varmış...

Prenses güneşe aşık olmuş, ama güneş prensesi terk etmiş. Terkedilen prenses intihar etmiş.

Öldüğü yerde küllerinin arasından bir ağaç filizlenmiş...

Kendini terk eden sevgilisini görmeye dayanamayan ağaç sadece geceleri çiçek açarmış ve gün ağarırken gözyaşı misali tüm çiçeklerini dökermiş.

Mitolojide ise, bu ağaç Tanrı Krishna tarafından dünyaya gönderilmiş bir ağaçmış...

Krishna'nın eşleri Satyabhama ile Rukmini arasında bu ağaç uğruna kavga çıkmış...

Bunu çözmek için de Tanrı Krishna, ağacı Satyabhama'nın bahçesinde öyle bir yere dikmiş ki ağaç çiçeklendiğinde çiçekleri Rukmini'nin bahçesine dökülürmüş.

lerdemir Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-03-2007, 09:04   #8
Ağaç Dostu
 
aybala's Avatar
 
Giriş Tarihi: 15-10-2004
Şehir: İstanbul-Maltepe
Mesajlar: 6,826
Galeri: 574
Bir arkadaşım anlattı

Denizanasını alıp evde suya koyuyormuşsunuz
Her gün üzerine bir miktar çay ekliyormuşsunuz
Sonra bu denizanası yavruluyormuş
9 tane olunca bunu birilerine dağıtıyormuşsun
ve dileğin oluyormuş



Bunları kimim, nasıl uydurduğuna şaştım kaldım.
Bu nasıl bir hayal gücüdür.


Haklısınız, yeşil olmadı ama yine de doğa ile ilgili...(ya da yeşil çay döküyor olabilirler...)

sasori beğendi.
aybala Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-03-2007, 17:50   #9
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi aybala Mesajı Göster
Denizanasını alıp evde suya koyuyormuşsunuz
Her gün üzerine bir miktar çay ekliyormuşsunuz
Sonra bu denizanası yavruluyormuş
9 tane olunca bunu birilerine dağıtıyomuşsun
ve dileğin oluyormuş
Kabus olmalı.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-03-2007, 19:13   #10
Ağaç Dostu
 
Balıkcı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-01-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 2,252
Galeri: 15
Bunların içinde saçma sapan olanlar da vardır, gerçek payı olanlar da.

Asl olan, bu sözlerin hangi şartlar altında, nerede söylendiği.

Çalınan çiçek tutar, sözü, çiçek hırsızlarının kendilerini avutmak için uydurdukları bir söz olsa gerek.
Hırsızlık, hırsızlıktır, ne çalındığı değil, bir şeyin çalınmış olması fiili önemlidir.
Kötü bir fiil.

İncir ağacı için yorumlar yapılmış, fazla söze gerek yok.

Çamın dökülen ibreleri, toprağı keçeleştirdiği için altında hayat olmuyor.

Her evin tırşığı yenmez, güzel bir söz. Teşekkürler didemnaz.

Çocuk doğunca ağaç dikmek, çok güzel bir düşünce ve uygulama. Ekonomik manası var.

Nazar değmesi haktır. Kur'anda yeri vardır.
Nazarı değen kişinin gözlerinden çıkan bazı şualar, canlıları etkiliyormuş.
Radyo ve benzeri cihazlar keşfedilmeden önce elektromanyetik dalgaları kime anlatabilirdik?

Bazen de hurafe gibi veya aslı olmadan günah diye adlandırılan şeyler, insanı koruyor, şöyle ki:

Geçen yıllarda güneş tutulması olmuş, bütün dünya, sakın güneşe çıplak gözle bakmayın, gözleriniz kalıcı zarar görür diye feryat etmişti.
Bunlar kültür seviyesi yüksek toplumlardı.

Adını hatırlamıyorum bir yerde de büyücü veya eşdeğeri çıkmış, güneş tutulduğunda ona bakan hamile kadınlar çocuklarını düşürür, erkekler bilmem ne olur, buyurmuş.
İleri denen ülkelerin vatandaşları arasında bu alay konusu olmuştu.

Tutulma gerçekleşip, aradan bir hafta geçtikten sonra gelen istatistik, o ileri ülkelerde yüzde (mesela) 3-5 oranında kişinin ikazlara aldırmadan güneşe bakıp, retina zararlarına uğradığı ama o büyücünün ülkesinde güneşe bakanların sayısının, yok denecek kadar az olduğuydu.

İbretlik olaylar yaşanıyor dünyamızda.

Balıkcı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-05-2007, 23:55   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 01-03-2006
Mesajlar: 179
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Balıkçı Mesajı Göster
Bunların içinde saçma sapan olanlar da vardır, gerçek payı olanlar da.

Asl olan, bu sözlerin hangi şartlar altında, nerede söylendiği.

Çalınan çiçek tutar, sözü, çiçek hırsızlarının kendilerini avutmak için uydurdukları bir söz olsa gerek.
Hırsızlık, hırsızlıktır, ne çalındığı değil, bir şeyin çalınmış olması fiili önemlidir.
Kötü bir fiil.
Tamamen katılıyorum.Çiçek çalınınca tutarmış derler çalınmayıp izin alıp dikilen bitkide tutar.Yazın sardunyalar çiçek açar yürüyüş yapıp sağlıklı olacağım diyen kadınlar evin önüne gelirler sardunyaları kırmaya çalışırlar.Sonuçta sardunyalar mahvolur kendilerini toparlamaları uzun süre alır emeğiniz çabanız boşa gider siniriniz tepenize çıkar,sokağa çıarak sardunyalarıma zarar vermeye çalışan insanlarla kavga ederim (her ne kadar kavga etmesemde konu bitkilerime gelince .Lütfen Bitkileri çalmak yerine(kırıp öldürmek,zarar vermek)gidip çiçekçilerden beğendimiz çiçeği alalım.

İzmirli Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-03-2007, 14:56   #12
Ağaçsever
 
yılmaztaşova's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-05-2006
Şehir: samsun
Mesajlar: 77
Her ne kadar güncelliğini yitirmiş olsa da toplum içerisinde bitkilerle ilgili pekçok hurafevari laflara rastlandığı için cevap yazmak ihtiyacı duydum;asla bir bitki uğursuz falan olamaz ancak toplumumuzda bazı konulara dikkat çekmek için caydırıcı ve hurafevari şeyler söylenir.Mesela binaların temeline zarar verdiği için ev yakınlarına incir,ceviz,kavak vsgibi ağaçların dikilmesini engellemek için bu tip uydurmalar söylenmiş.Fakat bunların gerçek sebepleri ortaya çıktıkça bu hurafeler de ortadan kalkmaktadır.

yılmaztaşova Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-03-2007, 22:03   #13
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 02-02-2007
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 40
Bir kadın hamile olduğu dönemde sahibinden izinsiz bir meyve alır ve bu meyve hamile kadının vücudunun neresine değerse, aşırılan bu meyvenin vücuda değdiği yerde bu meyvenin şeklinde ben çıkarmış çocukta.Bizim oralarda masumane bi şekilde bilerek yapar bun bazı hamile bayanlar ve çocuklarının nerelerinde ben çıkmasını istiyorlarsa oralara sürerler çalıntı meyve **** çiçeği

FUSNUR Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2007, 07:37   #14
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 30-07-2006
Şehir: Yalova
Mesajlar: 6,884
Galeri: 29
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi FUSNUR Mesajı Göster
Bir kadın hamile olduğu dönemde sahibinden izinsiz bir meyve alır ve bu meyve hamile kadının vücudunun neresine değerse, aşırılan bu meyvenin vücuda değdiği yerde bu meyvenin şeklinde ben çıkarmış çocukta.Bizim oralarda masumane bi şekilde bilerek yapar bun bazı hamile bayanlar ve çocuklarının nerelerinde ben çıkmasını istiyorlarsa oralara sürerler çalıntı meyve **** çiçeği
15 yaşına kadar benim sağ elimde çilek lekesi vardı. Kıpkırmızı, pütürlü. Serçe parmağımdan, orta parmağıma kadar. Annemin bana hamileyken çilek aşerip, yiyememesi sonucu oluşmuş-muş.

10 yaşından itibaren, yavaş yavaş kayboldu. Ama hala, çilek zamanı bir miktar belirir.

Todor Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-03-2007, 23:25   #15
melek
 
beyaz melek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
Saçına bir kekik dalı takan kadının askta sanslı olacagına inanılırmış.
Benimde küçük bir kekik torbam var kolye şeklinde.
Ayrıca kekik dalını yanında tasıyan kisi, korkularından, hastalıklarından ve karabasanlardan kurtulurmuş.

Birde sarımsak var bildiğim vampirleri kovan )

beyaz melek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2007, 13:26   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 17-01-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 124
Galeri: 8
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi beyaz melek Mesajı Göster
Saçına bir kekik dalı takan kadının askta sanslı olacagına inanılırmış.
Benimde küçük bir kekik torbam var kolye şeklinde.
Ayrıca kekik dalını yanında tasıyan kisi, korkularından, hastalıklarından ve karabasanlardan kurtulurmuş.

Birde sarımsak var bildiğim vampirleri kovan )
Sarımsağı da yanınızda mı taşıyorsunuz...

mustafakazar Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2007, 13:55   #17
melek
 
beyaz melek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 97
Kesinlikle yanımda taşıyorum sarımsağı da )
Aslında iyi fikirde denebilir. Sarımsaktan bir kolye yapmışım ve takıyorum, bir düşünsenize çevremdekilerin halini

beyaz melek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-04-2007, 12:57   #18
Ağaç Dostu
 
bademagacı's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-03-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 162
Wink Yeşil Hurafeler

Eskiden oduncular yaşlı ağaçları kesmek için ormana giderken baltanın ağzını bir kumaş parçasıyla sıkıca örterlermiş.

Neden biliyor muydunuz?

Çünkü ağaçların bizim bilmediğimiz yaşama gücü,oduncunun elinde o kesici aleti görünce korkudan bir salgı salgılarmış,bu salgı genç fidanların özsuyunu zehire dönüştürürmüş.

"Yaprağın dili"-Prof.Dr.Necmettin ÇEPEL

bademagacı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-04-2007, 17:33   #19
Ağaç Dostu
 
gece's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-02-2007
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,671
Galeri: 32
Benzer şekilde okuduğum bir yerde (Bilim Teknik Dergisi idi sanırım) yapılan bir deneyde aynı tür salon bitkilerinden oluşan bir grup bitkiye elektrodlar ve ortamdaki değişiklikleri ölçebilecek hassas ölçü aletleri bağlanıyor, daha sonra ortadaki bitkiyi işkence yöntemi ile (dallarını, yapraklarını, teker teker ve parçalamak suretiyle) öldürüyorlar. Sinirleri olmadığı varsayılan bitkilerin tamamının insan kulağının duyamayacağı frekanslarda çığlıklar attıkları (belki aman dileyip, yardım istedikleri) ölçülüyor.
Bu verilerden sonra deneyi sonlandırmayıp, devam ediyorlar ve teşhis yüzleştirme şeklinde şahit bitkilerin önünden farklı insanları belirli aralıklar ile geçiriyorlar. Sonuç mu? Masum (!?) insanlar geçerken değişim ölçülmüyor, fakat katil geçerken, cinayet esnasındakine benzeyen ve çok net ayırdedilen değişiklikler oluyor.
Saygılar...

gece
yerin kulağı var da, bitkilerin duyuları olamaz mı yani diyen forum üyesi...

yeşil zaman beğendi.
gece Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2010, 17:46   #20
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 09-09-2009
Şehir: Boston
Mesajlar: 4
[QUOTE=gece;98572]Benzer şekilde okuduğum bir yerde (Bilim Teknik Dergisi idi sanırım) yapılan bir deneyde aynı tür salon bitkilerinden oluşan bir grup bitkiye elektrodlar ve ortamdaki değişiklikleri ölçebilecek hassas ölçü aletleri bağlanıyor, daha sonra ortadaki bitkiyi işkence yöntemi ile (dallarını, yapraklarını, teker teker ve parçalamak suretiyle) öldürüyorlar. Sinirleri olmadığı varsayılan bitkilerin tamamının insan kulağının duyamayacağı frekanslarda çığlıklar attıkları (belki aman dileyip, yardım istedikleri) ölçülüyor.

--------
Evet Sayin Gece:

Bende ayni konuyu, bitkilerin hisleri oldugunu ve cesitli sekillerde reaksiyon verdiklerini asagidaki kitapta okumustum. Ilginc bir kitapti.

"The Intention Experiment: Using Your Thoughts to Change Your Life and the World by Lynne McTaggart"

Ebru

HoneyBunny Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-03-2010, 20:06   #21
Ağaç Dostu
 
S Güngör's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-05-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 199
Ayının biri kış uykusundan uyanır uyanmaz, yiyecek birşeyler aramaya başlamış. Bilen bilir, kızılcık ağacı en erken çiçek açan meyvedir. Ayı da kızılcık ağacını açmış görünce hemen dibine uzanmış. Beklemiş beklemiş beklemiş... Bütün ağaçlar meyve dökmüş kızılcık anca yaz sonunda olgunlaşabilmiş. Ayıda sinirlenmiş ağacın tepesini kırıp atmış. O sebeple kızılıcık ağaçları kısa boylu olurlarmış efendim. Öyle der büyüklerimiz.

Ayrıca ocağına incir ağacı dikmek sözünün de kökeni hakkında bir bilgimi paylaşayım. Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Bakımsız, viran evler, eski binalar, surlar, hep incir ağaçları kaplıdır. bu sebeple ocağına incir ağacı ekmek, ocağımı söndürdün, evimi harabeye çevirdin gibi bir anlamı vardır ki incir ağacının uğursuzluğu söz konusu değil burda. Sadece kökleri çok kuvvetli olduğu için koskoca sur duvarlarını bile çatlatabilmektedir icabında.

İncir ağacından düşen sakatlanır
Vişne ağacından düşen hastalanır diye de duymuşluğum vardır.

Atalarımız bu tip sözleri, laf anlatamadıkları çoluk çocuğu korkutup, kazadan korumaya çalışmak için uydurmuş olmalı. Zira incir hem çok kaygan ve kırılgan bir ağaç. Vişne ise bence daha kötü. Sapasağlam dediğin dal, hiç anlamadan kağıt gibi yırtılıveriyor budak kısımlarından. Ağaca mı üzülürsün kırılan bacağına mı...

S Güngör Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 30-03-2010, 19:07   #22
Yeni Üye
 
gezgen's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-03-2010
Şehir: Muğla
Mesajlar: 12
Galeri: 1
ne kadarda hurafe meraklısı varmış:..!!!! mÜspet bilim desek 3 mesaj alamayız..!!! Uyanamıyacağız bu gidişle..!! iyi hurafeler ve hurafe geyikleri...!!

gezgen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-05-2010, 21:18   #23
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 10-05-2010
Şehir: İstanbul-Çekmeköy
Mesajlar: 427
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi gezgen Mesajı Göster
ne kadarda hurafe meraklısı varmış:..!!!! mÜspet bilim desek 3 mesaj alamayız..!!! Uyanamıyacağız bu gidişle..!! iyi hurafeler ve hurafe geyikleri...!!
Yazılanları tatlı tatlı, gülerek okurken, en son bu mesajı okumak, insanda duvara toslamış gibi bir etki yaratıyor. Ne kadar gereksiz bir yorum olmuş. Bir nevi '' öğreten adam '' çemkirmesi olmuş
Bu yorumdan sonra konuyla ilgili eklemeler sona ermiş aylardır. Yorumun etkisinde mi kalındı acaba

Halk söylencelerine, efsanelerine, masallarına baştan hurafe denmesi zaten yanlış bence. Çoğu örnekte görüldüğü gibi bu sözlerin mesnetsiz olmadığı da ortadayken. İncir ağacı, ceviz vs. örneklerde çok açık değil mi bu bitkilerin doğal etkileri nedeniyle bu söylentilerin oluşması?
Başta uyarı amaçlı söylenmiş şeyler(bu bitkilerin dal kırılganlığı, zehirli olması, rehavet yaratması, köklerin evi bile çatlatması vb. özellikler) zamanla çeşitli hikayelere, sözlere dönüşebilir. Bundan doğal ne olabilir. Kırsal kesimde belki mesnetsiz hurafeler de olabilir ama bu söylencelere, deneyimlere kulak tıkanmasını söylemek de bir çeşit hurafe değil mi? Sonuçta, asırlardır büyükten küçüğe aktarılmış deneyimlere hurafe deyip küçümsemek de bir nevi şehirli, modern zaman cehaletidir bence.

Hem hurafe bile olsa ne olmuş yahu Kültürü zenginleştiren şeylerden birisi de bu tarz söylenceler değil midir Müspet bilimleri önemseyelim derken olayı takıntı boyutuna getirip, halk kültürüne bu kadar düşman olmanın ne alemi varki? Bu konuda geyik yapmanın ne kadar eğlenceli olduğunu da mı fark edemiyor '' müspet ilim tutkunları'' acaba?

Bu konuda duyumları olanlar lütfen paylaşmaya devam etsinler.

Kedi Tırnağı Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-04-2007, 18:23   #24
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 407
Merhaba, söyleşiye ben de katılayım:

Dizimden aşağıda, görünüşü çok güzel, iri zeytin büyüklüğünde, bir "ben" var(kabartı şeklinde değil). Yıllarca "annen hamileyken zeytin ya da böğürtlen çalmış" dedi görenler. Çocukken üstünde düşünmemiştim. Sonraları bunun "bir araya gelen renkli deri hücreleri" olduğunu öğrendim. Bana göre doğru bir düşünceydi. Ebeveyn açısından, ülkemizde yaşayan birçok kişi gibi, karışık genler taşıyorum. Baba tarafı Mısırlı (yani Afrika), Ana tarafı Kürt kökenli olunca dizimin tam altında onlardan bir parça bir araya gelmiş işte. (Uzun bir süre de böyle düşünmeye devam ettim.)

Annemin babası 97 yaşında öldü. Erkek kardeşim dedemizin cenazesi yıkanırken, koşarak gusulhaneden dışarı çıktı, yanıma geldi "abla, beninin nereden geldiğini öğrendim. Dedemin poposunda da aynı renk ve büyüklükte ben var" dedi.Sonrası mı? Sonra yıllarca onun alayından kurtulamadım gitti.

Bu da böyle bir öykü işte.

tiya Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-05-2007, 11:08   #25
Ağaç Dostu
 
caploonba's Avatar
 
Giriş Tarihi: 01-01-2007
Şehir: Konak/İzmir
Mesajlar: 272
Ananem cuma günleri çiçeklerin saksıları değiştirilmez der. Yoksa çiçek yeni saksısına yaşayamazmış,ölürmüş.

caploonba Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-05-2007, 19:04   #26
-
 
Giriş Tarihi: 03-02-2007
Şehir: Bursa
Mesajlar: 95
Galeri: 23
Eski takvime göre de ayın 14 ile 15 inde tohum ekilmezmiş.Yani gecesi dolunay olan günlerde....

bursevi Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2007, 18:50   #27
Ağaç Dostu
 
Filiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: burdur
Mesajlar: 1,212
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi bursevi Mesajı Göster
Eski takvime göre de ayın 14 ile 15 inde tohum ekilmezmiş.Yani gecesi dolunay olan günlerde....
Evet, ayın evrelerinin dikeceğimiz bitkilerle yakından alakası var diye duymuştum. Hatta www.bugday.org.tr adresinden gelen bültenlerde haftalık ay takvimine göre yapmamız gerekenler vardı.. Mesela şu gün ekmek yapın, şu gün saç boyayın, şu gün yumrulu bitkileri ekin diye...

Filiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-05-2007, 22:45   #28
Ağaç Dostu
 
Penelophe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-04-2007
Şehir: İzmir
Mesajlar: 5,468
Galeri: 373
Ananem söylerdi soğan ve sarımsağın kabuğu yerlere atılırsa evde yedi yıl kıtlık olurmuş.. (herhalde ablam sofrayı bahçeye değilde çöpe silkelesin diye söylüyordu )


Düzenleyen Penelophe : 05-05-2007 saat 22:46 Neden: yazım hatası
Penelophe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-06-2007, 18:46   #29
Ağaç Dostu
 
Filiz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: burdur
Mesajlar: 1,212
Galeri: 1
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Penelophe Mesajı Göster
Ananem söylerdi soğan ve sarımsağın kabuğu yerlere atılırsa evde yedi yıl kıtlık olurmuş.. (herhalde ablam sofrayı bahçeye değilde çöpe silkelesin diye söylüyordu )
Babam da bir hikaye anlatırdı.. Zamanın birinde bir çoban beyin kızına aşık olmuş, bey de demiş ki: şu iki çuval soğanı bi günde ye kızım senin olsun (Taşkalpli beyler) neyse çoban gitmiş bi ağacın altına oturmuş soğanların hepsini yemiş zarını soyarak.. Soğanın asıl acı olan kısmı, zarı ağacı zehirleyip kurutmuş, çoban kızı aldı mı bilmiyorum

Filiz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-05-2007, 13:32   #30
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 25-09-2006
Şehir: Adana
Mesajlar: 407
"URASA YAPMAK"

Yıllar önce bir Ankara yolculuğu sırasında bir yakınıma konuk olmuştum. Ev sahibi bir-iki saat uyumamı önerdiğinde kabul ettim. Salonda, pencereye dik konumda, iki divan vardı, birisi hazırlandı. Pencere çeşitli boy ve genişlikte saksılarla kaplıydı. Açıkçası hiçbirine dikkat edemeyecek kadar yorgundum. Hemen uyudum.

Ne kadar zaman sonra idi, hatırlamıyorum. "Öldüreceğim onu" diyen bir sesle gözlerimi açtığımda karşımda elinde kocaman bir bıçakla üstüme gelen bir kadın gördüm. Kadın devamlı bağırıyor, ev sahibim onu durdurmaya çalışıyordu. Korkudan donup kalmıştım. Kimdi bu kadın, neden beni öldürmek istiyordu? Ben neredeydim? Sisler arasından çıktığımda durumumu farkettiler, bir an durdular. Ev sahibi telaşla yanıma geldi "korkma, urasa yapıyoruz" dedi. Kadın bıçağı masa üzerine bırakınca soluğum düzenleşti, rahatladım. Ama "urasa" ne demekti? Acaba eve ilk kez gelen birine yapılan "hoş geldin "merasimi miydi? Böyleyse olmaz olsun diye düşündüğümü net hatırlıyorum. Kalbim duracaktı neredeyse.

Sonra konuyu açıkladılar. Çiçek açması gereken bitkiler açmadığında, korkutulunca açarlarmış.

Bu, bildiğim bir şeydi ama böylesini duymamıştım. Zaman zaman ben de çiçeklerimi tehdit(!) ederdim, onlar da açarlardı.

Belki de yaşadığım korku, çiçeklerimin intikamıydı. Kim bilir?

Bu da böyle bir öykü işte.

tiya Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla

Konu Araçları
Mod Seç

Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 17:53.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025