![]() |
|
|
![]() |
#1 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 09-07-2010
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 14
|
Alıntı:
Diğeri yalvarırmış, "n'olur kesme, bu sene meyve verecek, görürsün, kıyma ona" dermiş. Bunun üzerine ağaç o yıl muhakkak meyve verirmiş ![]() Evdeki bitkilerin bir müddet susuz bırakılarak, gölgede bırakılarak, yanında "ümidimi kestim ondan artık açmayacak" diye dedikodusu yapılarak tehdit edildiğinde canlanmasını da bir hocam şöyle açıklamıştı: her canlıda, ölüm bilinci belirginleştiğinde doğurma, çoğalma, üreme içgüdüsü yükselir... Ben bitkilerime kıyamam, onlara negatif enerji aşılamayı tercih etmem. Ama iletişimimizde bir kopukluk olduysa belki işe yarayabilir masum tehditler ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 01-01-2007
Şehir: Konak/İzmir
Mesajlar: 272
|
Film gibi olmuş ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-04-2007
Şehir: İzmir - Saraykent 6
Mesajlar: 141
|
Benim de bildiğim İncir ağacının altında oturacaksanız eğer o gün işiniz olmaması gerekirmiş. Çünkü İncir ağacının altına oturduktan kısa bir süre sonra uyku bastırırmış. Uzun uzun mışıl mışıl uyuturmuş ağacın kokusu ve altındaki serin esinti. Açıkçası Ege'de bol miktar bulunan İncir ağacı olayını çok yaşadım diyebilirim. O güzel kokusu ve altında esen serin esinti kesinlikle uyumanız için yaratılmış gibi ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 | |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 30-03-2007
Şehir: istanbul
Mesajlar: 8
|
Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 | |
Ağaç Dostu
|
Kızılcık!
Alıntı:
![]() ![]() ![]() ![]() gece... "Nus ile uslanmayanı etmeli tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir."* *Ziya Paşa diye biliyorum, hatalıysam, lütfen kızılcık sopası yerine nus (u uzun okunur!) yöntemine rağbet ediniz! ![]() |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#9 | |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 08-07-2008
Şehir: İZMİR
Mesajlar: 59
|
Alıntı:
![]() nus değil nush yani nasihat (u uzun okunmaz) |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 |
Nijat Ayvaz
Giriş Tarihi: 24-07-2005
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 1
|
OSMANLI (İSTANBUL)LALESİ Bir efsane olarak bilinse de artık bir gerçek olduğunu son keşfimle kanıtlamış bulunuyorum. Ben Nijat Ayvaz, Tekirdağ da yaşıyorum Fotoğraf ilgi alanıma giriyor. Sık sık doğaya fotoğraf çekmeye çıkıyorum. Yine böyle bir gün insanların erişiminden uzak bir alanda ilk rastladım bu narin bitkiye. Bugüne kadar keşfedilmiş lale türleri içerisinde Değerli araştırmacı Prof. Dr. Turhan Baytop un kitabında da tanımladığı Lale-i Rumi ye tıpatıp benzeyen bir lale türünü Nisan 2006 yılında tespit edip keşfettim. Kaybolduğu düşünülen 200 yıl boyunca herhengi bir fotoğrafı ve soğanı olmadığından genetik olarak analiz edip karşılaştıramıyoruz. Ancak Anatomik olarak İstanbul lalesine bu kadar benzeyen bir tür Bu konuda uzman hocaların söylediğine göre tespit edilememiş. Sevgili doğa sever arkadaşlar... Türk botanik dünyasının bir efsanesi olan Osmanlı Lalesini, bu eşsiz çiçeği Tekirdağ da keşfettim hayırlı olsun. İlk kez 100 lerce kez fotoğrafladığım bu bitkiyi görmenizi arzu ederim. Konuyla ilgilenen dostlara selam olsun. Nijat Ayvaz nijatayvaz@gmail.com Düzenleyen Todor : 14-06-2007 saat 11:25 Neden: yazı boyutu |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#12 |
Ağaç Dostu
|
Uykuluk denilen birşey var, ağaçlarda kurtlar yapıyor. Genellikle ağaçların küçük dalların da halka şeklinde oluyor. İnsanlar onları çıkartıp küçük çocuklara ya da uyku sorunu olanlara takıyorlar. Bununla uyuyan kişinin derin ve güzel bir uyku uyuyacağını söylüyorlar. Ben de takmıştım ama uyku için değil, şekli çok hoşuma gittiği için kolye niyetine. ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#13 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#14 |
Ağaç Dostu
|
Benim annem çok ilginçtir bu konuda, sitede söylenen hemen hemen tüm hurafeleri bilir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#15 | |
peta
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: karasal iklim bol rüzgarlı
Mesajlar: 33
|
Alıntı:
Salkım söğütün ne tür bir zararı varmış.Ben de bunu merak ettim. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaç Dostu
|
Ben de çörek otunun nazarlık olarak kullanıldığını biliyorum. Hatta eve gelen misafirlerin nazarının değebileceği düşünüldüğünde kolonyalı pamuğu tutuşturup bir tutam çörek otu atarlar. Tohumlar patlayarak yandığında nazarın çatladığı düşünülür. ![]() Ayrıca çocuklara içinde çörek otu olan muskalar taktıklarını hatırlıyorum. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#18 |
peta
Giriş Tarihi: 08-06-2006
Şehir: karasal iklim bol rüzgarlı
Mesajlar: 33
|
Tırnak yiyen bir çocuğun midesinden tırnaklar kenetlenmiş vaziyette çıkarılmış: Tas gibi ......Çocuk bu sebepten ölmüş. Oğlumu öldüren nesne diye kadın tası saklamış....Gel zaman git zaman derken kadın ebegümecini haşlamış, suyunu da nedense bu tas gibi şeye dökmüş.Tırnaktan oluşma tas erimiş gitmiş" . hikaye budur sayın fidancı .Tabii ben tırnak yemeyeyim diye söylerdi ama söylediği hikaye de çözüm vardı galiba farkında değildi. Annemin sık sık anlattığı ve altını çize çize söylediği ebegümeci hikayesi beni hiç korkutmadı.Ben uzunca bir süre tırnak kemirmeye devam ettim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#19 |
Ağaç Dostu
|
Bilmiyorum ![]() ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#20 |
-
Giriş Tarihi: 20-06-2007
Şehir: izmit
Mesajlar: 14
|
merhabalar bende mavi dikenle ilgili bir inanışı paylşamak isterim inanışa göre bu diken kapı üzerlerine konulur ve bunun altından gecen kişide büyü varsa bozulur **** art niyetli insanın niyeti kendine döner derler bizim evdede bir ara vardı:P (özür dilerim düzelttim) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 | |
Kaybettik...
|
Alıntı:
bunun da sebebi sanırım isa doğduğunda yıldızı takip ederek ahıra gelen üç kıraldan birinin de hediyesi bu reçine dolu kutuydu... ancak sanırım bu ritual de şamanizm kökenli... bu sığla ağacı hakkında bilgi umarım forumda vardır şimdi aklıma getirdiniz bir taratayım yoksa da bilgilendirecek biri yazarsa sevinirim... aramızda ethnobotanikle ilgilenen arkadaşlar var mı acaba...? saygılar |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#23 |
Ağaç Dostu
|
Günlük ağacı ve Anadolu sığla ağacı (Liquidambar oriantalis) aynı ağaç diye biliyorum. http://www.yemekicmek.com/yararlibitkiler.php?ID=46 http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1981 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#24 |
Kaybettik...
|
Sayın Todor, Evet şimdi adını latince yazınca aklım başıma geldi. ![]() Liquidambar orientalis Sanırım fidan bulmam gerekecek ![]() Ortodoks ve Gregorian kiliselerinin ayinlerinde vazgeçilmezlerinden. Dumanı insanı rahatlatığı söylenir. Sanırım Rodos Adası'ndan bayağı bir kaynağı da var. Ben Marmaris'tekileri takribi 25 yıl önce görmüştüm sonrası bayağı bir tahribata uğramış. Şimdilerdeki durumu bilemiyorum. Ama bir tek bu iki yerde yetiştiği de demek doğru kalmış aklımda. Teşekkürler |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#25 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 28-09-2006
Şehir: kadikoy
Mesajlar: 82
|
Üff,içim daraldı.Gidip sökesi geliyor insanın cevizi,söğütü,inciri.Yoksa sökünce de başka bir uğrsuzluk olurmu?Nerden okudum ben şimdi bu sayfayı gece yarısı.Tamda yatacaktım. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-09-2007
Şehir: Aydın
Mesajlar: 201
|
Gününüz aydınlık olsun çiçeğim, Uğursuzluk ve kötülük ağaçlarda, kuşlarda, böceklerde değil, şu bizim sevgiyi taşıyamayan yüreğimizde... Bir öykü de ben aktarmak istedim, yazılan öyküleri okuyunca. Söğüt ağacının öyküsü bu. Japon budistler , bazı ağaçların özellikle salkım söğüdün ruhu olduğuna inanırlar.İyilikte yapar bu ruh, kötülükte...Asker olan Matsudeira'nın gümüş yaldızlı,gri renkte dalları yerlere sarkan güzel söğüt ağacı vardı.Onu çok severdi. Birgün eşi aniden hastalandı, oğlunun bacağı kırıldı koşarken. Söğüt yüzünden mi bütün bunlar diye düşündü ve ağacı kestirmeye karar verdi.Komşusu İnabata'ya söyledi düşüncesini." Sakın böyle bir şey yapmayın, bir cana kıymayın... Onu bana satar mısınız?"Dedi ve özenle bahçesine göçürdü söğüdü İnabata...Karısı ve çocuğu yoktu İnabata'nın. Söğüde yaslanmış çok güzel bir kadın çıktı bir sabah karşısına.Kapalı kapılı bir bahçeye nasıl girmiş bu kadın diye düşünmedi bile İnabata. Gülümseyip selamladı güzel kadını... Kadın içeri girmeyi kabul etti, çay içtiler.Konuştular. İnabata eşi olmasını diledi kadın kabul etti. Yanagi(söğüt) adında oğulları oldu bir yıl sonra. Beş yıl çok mutlu yaşadı bu aile. Ama bir gün, Acıma Tanrıçası Kwannon'un 33.333 resminin bulunduğu tapınakta bir direk kırıldı.Onarmak için yüksek ve geniş gövdeli bir söğüt ağacı arandı ve İnabata'nın söğüdünü beğendiler.Derebeyi söğüdün kesilip, tapınağa taşınmasını buyurdu.İnabata çok üzüldü ama karara karşı gelemedi. Karısı yaklaştı ona sevgi ve keder dolu ıslak gözlerle" Bir gizimi açıklayacağım size.Buraya nasıl geldiğimi hiç sormadınız ama açıklamak zorundayım şimdi ,ben.. ben söğüt ağacının ruhuyum! Söğüdün kesilmesine engel olduğunuz için size candan bağlandım, bahçenize alıp koruyunca bağlılığım bir kat daha arttı.Büsbütün yaşamınıza katılmak istedim.Evlendik, çocuğumuz oldu, çocukların en tatlısı... Ölmem gerek şimdi , Prense ve tapınağa karşı duramazsınız. Keder içindeyim.Yanagi'yi çok sevip koruyun, onu okşarken beni sevmiş olacaksınız. Bu düşünce duyduğum acıyı hafifletiyor biraz" "Hayır olamaz, bırakamazsınız böylece beni" diye bağırdı İnabata.Kucakladı onu ama canlı bir insan değildi artık O...Sevgi dolu sesle " Hoşçakal" diye mırıldanan bir hayaldi...Söğüt ağacına doğru yürüdü,içine girip,kayboldu. Ağacını bağışlaması için Prense gidip yalvardı İnabata. Prens kabul etmedi.Oduncular geldiler ağacın gövdesine baltalarını vurmaya başladılar.Yüreğine iniyordu her balta vuruşu İnabata'nın.Engel olmak istedi tüm gücüyle ama olamadı oduncular devam ettiler kesmeye. Ağaç toprağa devrildi, arabaya koyup tapınağa götüreceklerdi artık...Ama ağacı tüm çabalarına karşın kıpırdatamadılar bile yerinden.Yardıma gelen 20 adamla da kıprdatamadılar ağacı yerinden.300 kişi ağacın gövdesine bağladıkları ipi çekti var gücüyle ama ağaç kıpırdamıyordu bile. Bu olayı izliyordu İnbata ve 4 yaşındaki Yanagi.. Ve söğüde yaklaştı Yanagi, pırıl pırıl yapraklarını okşadı, bir dalından tutup "Gel" diye fısıldadı. Bu tatlı çağrıya uyup kımıldadı ağaç, kaymaya başladı toprakta... Küçücük elin çektiği söğüt, tapınağın bahçesine dek çocukla berabar gitti böylece... Düzenleyen kırçiçekleri : 20-09-2007 saat 10:37 |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#29 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 03-02-2007
Şehir: BARTIN
Mesajlar: 4
|
Ne zamandır hiç bu kadar güzel anlatılmış bir öykü çıkmamıştı karşıma öğretmenim.Çok teşekkürler.(Hüzünlendim...) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|