14-01-2011, 17:34 | #121 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba arkadaşlar, Tartışmalarınızı dikkatlice okuyorum. Tabii ki hepiniz de haklısınız. Haklısınız da, bu görüş açınıza bağlı olarak degişiyor. Bir söz vardır. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Dünyada ki tüm canlılar bir av ve aynı zamanda bir avcıdır. Yaşam için diğer bir canlıyı midenize indirmeniz gerekir. Düşünelim. Nasıl besleniyoruz. Etle, sütle, sebze ile, Karbonhitratlı besinlerle, meyve ile. Bazılarımız ben et yemem, hayvanlara kıymam diyor. Haklıdır. Peki karşınızdaki sorsa. Bitkiler canlı değil mi? Ne cevap verebilirsiniz. Üyelerimiz çiçekleri çok seviyor genellikle. Bahçedeki ağaçlarını ve fidanlarını da. Peki toprağın öz evladı olan yabancı otları öldürmek için yaptığımız çalışmalar ne oluyor. Ekonomik değil diye bahçesindeki ağaçlarını kökleyenler yok mu? İyi verim alabilmek için ağaçlarımızı budama, daha dar bir alanda bodur çeşitler yetiştirme, zararlılara karşı tüm kimyasalları üzerine boca etme. Diyeceğim odur ki, dünya kendi kendini dengelerken, biz insanlar maallesef bu dengeyi bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Burada okuduğum konularda, tabii ki arkadaşlar fikrini belirtsin. Hissettiğini söylesin. Fakat belirtirken ben olsam böyle yapardım. Şu şekilde olmasını arzu ederdim desin. Kimse ona bir şey deme hakkına sahip olmaz. Fakat, kardeşim. Sen onu neden o şekilde yapıyorsun diye sorgularsan, karşı tarafta haklı olarak seni sorgular. Hepinize selam ve sevgiler, saygılar sunuyorum. İnanın bonsai yapmasını becersem ben de yaparım. Ve o bitki daha uzun, daha sağlıklı yaşardı. |
14-01-2011, 19:49 | #122 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Eski yazılanlar dan tatmin olmadığınız bir yön varsa elimizden geldiğince bilgimiz dahilinde cevap aramaya çalışırdık. |
|
14-01-2011, 20:37 | #123 |
Ağaç Dostu
|
Sevgili Bonsai dostları Tekin bey çok güzel bir noktaya değinmiş. Bu konu Ülkemiz için 2005 yılında gündeme girmiş ve tartışılıyor. Lakin bu 1839 yılında Çinliler tarafından Fransa da bir açık pazarda ilk bonsai ile tanışan Avrupalılara cin peri işi gibi gelmiş Ama daha sonra modern Avrupa da Ağaçlara işkence ediliyor.Onların doğalarına aykırı diye devam etmiştir. Orada bu konu kapanmış ama her yeni yayılmaya başladığı ülkede konu tekrardan açılarak bir noktada sonlanmıştır. Bonsai anlamak için onun keşfedildiği yere yani doğaya dönmek gerek. Doğada" bonsai "bulduğunuz da yaşamınızda onun yansımasını keşfedersiniz. Bir süre sonra doğa sizin parçanızmış gibi değil de ;aslında sizin doğanın bir parçası olduğunuz gerçeğini keşfedersiniz. Saygılar |
14-01-2011, 21:25 | #124 |
Ağaç Dostu
|
Bonsaiyi sevmeyenler bizi yargılamaya kalkıyorlar. Etik önce burada başlar. Bonsaiyi sevmediğiniz için ben sizi yargılamayacağım. Bir bonsaiye bakıp da büyüsünü hissedemeyen, tersine azap duyan birisini anlayabilmem mümkün değil. Size yardımcı olamam. Ama en azından benim bonsaiye karşı hayranlık ve sevgi hislerime saygı göstermenizi beklerim. |
14-01-2011, 22:23 | #125 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Alıntı:
Üslubumun pek de sevecen olmamasının sebebi konunun aşırı saçma sapan ve zorlama cümlelerle bir yerlere çekilmeye çalışılması ile alakalı. Söylediğim şeyi daha anlaşılır kılmak adına bir kez daha yazayım. Bir bonsaici bir bitkiyi dar bir alana hapsetmez. Zira "bir bitkiyi hapsetmek" zaten kendi başına yeterince saçma. Bu bakış açısı ile toprağa dikili bir ağaç da belirli bir alana hapsedilmiş olur. Bitkiler sığ saksılarda yaşatılmasa, daha büyük saksılarda yaşatılsa neden saksıdalar da toprakta değiller; toprakta olsalar neden daha verimli toprakta değiller diye üzülecek ve ağaçları düşüneceksek, vay halimize. Ben yukarıdaki mesajda bizim hakkımızdır istediğimzi yaparız, istediğimiz ağacı keseriz, istediğimiz ağacı bükeriz gibi bir şey söylemedim, yazdığımdan böyle bir anlam çıkaran var ise bunun hesabını bana değil Tükçe öğretmenine sormalı. Bu bir yana benim böyle bir hakkım olduğunu iddia etmem, bitkilerin hakları olduğunu iddia etmekten daha akla uygun geliyor. Hatta ısrarla yineliyorum buradan özgürlük, etik, hak gibi kelimelerini kullanan arkadaşlar, anlamlarını öğrendikten sonra daha mantıklı cümleler kurabileceklerdir. Anlaşılması gereken bir diğer nokta, yapılan yorumlara sanki bonsaiciler ellerinde baltalarla ormanlara girip dünyayı yok etmeye çalışan "kötü adamlar"mış gibi bir anlam çıkarılmaması gerektiğidir. GDO'ya karşı insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği veya etkileyebileceği bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış uygulamalar dolayısı ile karşıyız. Herhangi başka biri belki içindeki protesti durduramadığı için neye karşı çıkacağını bilemediğinden çıkıyor olabilir. GDO kimsenin bir sanat icra etme amacıyla geliştirdiği bir şey değildir, kimsenin kişisel zevki için de keşfedilmemiştir. İnsan sağlığına etkisi göz ardı edilmiş veya yeterince araştırılmadan uygulamaya geçmiş ticari bir şeydir. Keşke dediğiniz gibi (nasıl olup da birisinin kişisel zevki için GDO ürettiği kanısına vardığınızı anlayamıyorum ama) GDO kişisel zevkler ve hobiler ile geliştirilmiş olsaydı. Belki o zaman zararlılardan etkilenmeyen, daha hızlı gelişen, görsel olarak daha diri bonsai adayları ile daha kolay bonsai elde edebilseydik. |
|
15-01-2011, 07:19 | #126 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Mesajınızdan şu sonucu çıkardım. Bonsai konusunda, bilgi ve tecrübe sahibi olmayanlar,fikirlerini yazmasınlar." Tartışma boyunca buna dikkat çekmeye çalıştım. Bir konuda bilginiz yoksa, nasıl fikriniz olacak? Bir konuda bilgi sahibi olmadan bırakın ağaç özgürlüğünü yaşasın demede nasıl bir fikir görmeliyim? Üstelik özgürlükten sözederken bitkilerin çiçeklerini koparmış olmak gibi bir durum da varken. Çiçek koparmada özgürlük olduğuna dair bir fikrim mi olmalı. Özgürlüğe dair sunulan bir begonvil fotoğrafı var. Bir pergoleye sarılmaya yönlendirilmiş begonvil. Yani kısıtlanmış oluyor bu durumda. Üstelik çiçeklenmesiene de bakılırsa yakın zmanda budanmış. yani "özgür" falan bırakılmamış Aynısını bonsiaci yaparken bırakın "özgür" kalsın deniyor. Örnek sunulan fotoğraf bonsaicilerin yaptıkalaını gösteriyor. Burada "önce bilgi sahibi olun, fikriniz, bilmeden nasıl olacak" demenin en uygun şey olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de, kendi yaptıklarımızı değerlendirmeden başkasına ağacı "özgür" bırak demenin deyime de uyduğu kanısındayım. isterseniz konuyu çeşitlendireyim Çiçekler bitkilerin cinsel organlarıdır hepimizin bildiği gibi. Bu durumda çiçekleri koparmak ağacı kastre etmek olmuyor mu? "Özgürlükle" bu nasıl bağdaştırılacak şimdi? Ucube konusunu da aynı çerçevede alıyorum ben. Önce fikri olmadan karşı olup, sonra buna argüman üretmek. |
15-01-2011, 09:15 | #127 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: ankara
Mesajlar: 105
|
arkadaslar birkac arkadas dısında bonsai severler(**** daha tecrubeli olanlar diyelim) aşırı bir tepki ve refleks gorterdiler konuya nedense, hani bir laf varya "bir dovmedikleri kaldı" diye oyle yani bir konu acıldı etik meselesi kimseyi itham etmeden ve incitmeden dusuncelerimi yazdıgımı dusunuyorum ardındanda baska arkadaslar dusunduklerini yazdı ama bonsai ustadı bazı arkadaslar bam tellerine basılmıs gibi bu konuyu sacma buldu bazı arkadaslar yedigimiz sebze meyvelere degindi , bazısı orhan pamuk, bazısı daha once konusuldu git ordan bak dedi, bazısı turkce ogretmenine havale etti bizi vs vs yani sizcede asırı tepki vermiyormusunuz? sayın alpmoon u tebrik ediyorum cok buyuk bir olgunlukla karsısındakinin dusuncelerinide anlayarak cevaplamıs cok tesekkur ederim ama diger arkadaslar nedense daha sert daha sabırsız daha tahammulsuz. bir kere kimse bonsai cileri yargılamadı , kotulemedi ve bonsai sanatına saygı duymadıgını soylemedi. ama tepkilere baksanız bonsaicileri dusman ilan etmişiz sanırsınız. tepkiler ve cevaplar "seviyorsan yap sevmiyorsan git" der gibi (ya sev ya terket den farkı varmı?) tecrubeli ve ilgili arkadaslarla konusuyoruz ki bilgimiz vede fikrimiz yerleşsin, bunun neresi yanlıs anlamıs degilim. Düzenleyen jokerkan : 15-01-2011 saat 10:04 |
15-01-2011, 09:41 | #128 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Bence bonsai konusunda yazılanlara bir kere daha bakmalısınız. Önce karşı olup sonra bilgi sahibi olunmaz. Bilmediği konuda ağaca özgürlük istemede ben sadece ard niyet görüyorum. Bu konuşma çerçevesinde bilgi ve /veya fikir edinme içerikli bir yazıyı henüz görmedim ben. |
15-01-2011, 10:00 | #129 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: ankara
Mesajlar: 105
|
Alıntı:
-zaman buldukca yazıları okuyorum hemde her fırsatta, -bilgi ve fikir edinme konusundada; uyeler yapıcı konusma ve tartısmalar yapıyorsa bir kazanım olur, ben kendimce bazı seyler kazandım bile, (konu baslıgını hatırlatmak isterim tekrar : " yeni baslayanlar icin yardım " ) saygılarımla |
|
15-01-2011, 12:42 | #131 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Sevgili jokerkan, Sizi anlayamadığımız konusunda hemfikir olmaya başlıyorum. Çünkü konu içerisinde bahsedilen "bitkilerin özürlüğü", "bitkilerin hakları", "doğal sürece müdahale" gibi şeylerin dilimizde ne ifade ettiğini düşündüğünüzü anlamak gerçekten zor. Sözlük ve Türkçe öğretmeninden yardım almanız (burada yalnız size karşı yazmıyorum) gerekebileceğini bu yüzden yazdım. İlk mesajınızda "bonsai yapmak doğal sürece müdahale değil midir?" yazmıştınız. Burada doğada, insan etkisi olmadan işleyen bir sistemin insan etkeni ile değiştirilmesinden bahsediyorsanız bu anlamda konuşulabilecek başka bir konudur. Eğer "doğal sürece müdahale" konuşulacaksa doğa-çevre ilişkisi ve insan-çevre ilişkisi konuşulmalı. Bu durumda konunun bonsaiye bağlanması son derece güç olacaktır. Örneğin araba üretmek, ev yapmak, bisiklet yapmak, doğal gazlı sistemler üretmek, çelik ve silah üretmek vb sayamayacağım insan eli değen hemen hemen her şey "doğal sürece müdahale"dir. Hak hukuki bir terim olmakla beraber, emek karşılığını da ifade eder. Bu yüzden "bitkilerin hakkı" yazıldığı zaman anlaşamamamız normal değil mi? Özgürlük, genellikle insanlar için kullanılan bu terim, kısıtlamalardan bağımsız olmak, serbestlik anlamıyla dahi kullanılsa; "bitkilerin özgürlüğü" şeklinde kullanıldığında anlamını yitirmektedir. Bu yüzden durumu saçma buluyor ve tepki gösteriyorum fakat aşırı olduğunu düşünmüyorum. Duruma bir de şu şekilde bakalım. İçimden bir ses diyor ki bu insanlar, "değişim"den bahsediyorlar. "Uzun bir ağacı kısa bir ağaç, pürüzsüz bir gövdeyi oyuk ve kovukla dolduruyor bu bonsaiciler. Acaba bu değişim kötü bir şey mi?" diye sormak istiyorlar. Sonra da kendi kendime anlam çıkarmaya çalışmamam gerektiğini düşünüp, okuduğum anlamsız cümlelere tepki gösteriyorum. Acaba sizce aşırı tepki mi gösteriyorum? |
15-01-2011, 14:20 | #132 | |
Ağaç Dostu.
|
Alıntı:
-Bir kuş türü , fıstık çamının kozalaklarından yiyebileceği tohumları çıkarıp yerken bir tanesi her nasılsa kayalık bir alana düştü. Arkasından yağmur yağdı, tohum çimlendi. Ancak çam ağacı yeterli kazık kök yapmak için yumuşak bir zemin bulamayınca kazık kök yerine bir sürü saçak kökle kayalıklara sarıldı, gerekli mineral desteğini kayalardan, su ihtiyacını yağmurdan aldı. Büyürken üzerinden bir hayvan geçti , gövdesi kırıldı ancak sağlam olan bir başka dal gövdenin devamını sağladı. Sonra uzun süreli ve şiddetli rüzgarlarda ağacın rüzgara karşı duran dalları kırıldı , diğer taraftaki dallar ise sadece bir yöne doğru döndü. Yıılar geçti , tepedeki kayalıklarda duran bu ağaca yıldırım düştü, bir tarafı kurudu ama diğer tarafı yaşamaya devam etti, ağaç yaşlandı ,zamanla gövdesinde kurtçuklar ve diğer hayvanlar nedeniyle oyuklar açılmaya ve iyice belirginleşmeye başladı. Ağaç her şeye rağmen yaşamaya devam etti, ancak daha fazla enerjisi kalmadığı için uç sürgünü veremiyordu, uçtaki iğneler kurudukça geriden tomurcuklar verdi. Yüzyıllarca yaşayan bu ağacı görenler , ona hayran kaldılar. Hakkında şiirler yazdılar , dayanıklılığın simgesi olarak gördüler, hatta bayraklarına ondan bir şeyler kattılar. Bu ister çam olsun, ister meşe gürgen çınar. Bonsai ile uğraşanların yaptığı doğayı taklit edercesine yapılan doğal müdahalelerdir. Burda sorgulanması gereken , Bonsai ustasının neden doğayı taklit etmek için bu kadar çabalamasıdır , bu da bu insanların doğa sevgisidir , ruhunu onunla beslemek istemesidir. Buyrun, doğal müdahale görmüş ağaçlar, belki bir fikir verebilir, bu ağaçları sökmektense yerine fidancılardan satın alacağımız , bir çok zaman satılma şansı da olmayan eğri gövdeli ağaçlara uygulayabileceğimiz değişik tarzlar. |
|
15-01-2011, 14:29 | #133 |
-
Giriş Tarihi: 31-08-2010
Şehir: İSTANBUL
Mesajlar: 55
|
tourkana cevabınız , anlatım kabiliyetiniz müthiş...Sizi saygıyla selamlıyorum.Budur! |
15-01-2011, 20:37 | #134 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 02-03-2009
Şehir: ankara
Mesajlar: 176
|
Alıntı:
Yalnız, 1. ve 4. resimler açılmıyor? |
|
16-01-2011, 21:03 | #135 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: ankara
Mesajlar: 105
|
yani bitkilerin hakkı derken yasama hakkını kastedmiştim ben, hukuksal mevzular degil ****** , soyle birseyde yokmu sizce? ,yani denilenler dogrudur bitkilere yıldırım carpıyor , heyelan oluyor, ceşitli zararlılar saldıryor ve bitki can havliyle deriz ya o sekilde canlı kalmaya calısıyor bazan basarıyor bazan yenik dusuyor bu felaketlere. Bonsai de de elimizdeki bu bitkiye bir çeşit bu zor kosulları (mini felaketleri) biz yaratmıyormuyuz? Mesela yıldırım carpıyor kokleri yanıyor dogada ama evdeki bonsainin koklerine yıldırım carpmıyo bonsai ci arkadas kesiyor. ya da dogada yukardan kayalar yuvarlanıyor dalları kırılıyor ve değişik bir şekilde belki tek dalla yasıyor ama bonsaici arkadaslar bunu bilerek yapıyor bitkiye az dalla yasasın guzel gorunum olsun diye. Acaba bitkinin dogada basına gelmesini istemeyecegi seyleri (yıldırım carpması,zararlı bocekler, fırtınalar ,hortumlar) biz skendi evimizde bitkinin basına mı getiriyoruz? ve onun hayata tutunmaya calısmasını mı seyrediyoruz? NOT: amac beyin fırtınası arkadaslar kimseyi itham etmiyorum kimse yanlıs anlamasın. |
16-01-2011, 22:00 | #136 |
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Difenbahyanıza zarar veriyorsunuz, soğanı "doğasına aykırı" şişelere koyuyorsunuz.( Soda şişesi) Sonra da beyin fırtınasını bilmediğiniz bir konuda sürdürüyorsunuz. Önce evinizdeki bitkilere bonsaicilerin yaptığının yarısı kadar bilerek baksanız çok daha iyi bir fırtına olacak gibi geliyor bana. Hiç bir bonsai hayata tutunmaya çalışmıyor. Bu belki şişedeki soğanınız için geçerli bir durum olabilir. Bu tartışma içinde sürekli tekrarladığımı yine tekralayayım. zikri olmadan fikri olmak memleketimizde erdem oldu. |
17-01-2011, 00:05 | #137 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Jokerkan, Haklı olduğunuzu düşünelim. Biz hatalı olduğumuzu kabul ettik ve pişman olduk. Günlerimiz yaptığımız bu canilikten, bu hatalardan dolayı duyduğumuz vicdan azabı yüzünden ağlayarak geçiyor. Dünyadaki bütün bonsaileri aldık ve kalbimizdeki sızıyla beraber doğal yaşama geri veri verdik. Bu sayfayı yıllar sonra merak edip okuyan insanlara nasıl bir öneride bulunursunuz? Felsefenin ve düşüncenin kalbi olan topraklardan çıkmış bu sanatın yapılmaması ve tarihe karışmasını mı uygun görürsünüz? Aman kimse ağaçları budamasın çağrısında mı bulunursunuz? Kimse meşeleri, çamları, ıhlamurları vb kesmesin zevkleri için heykel yapmasınlar diye de seslenir misiniz? Bitkiler kendileri için ne istiyorsa (buna inandığımıza göre ya yüksek dozda uyuşturucu etkisindeyiz ya da masal diyarındayız şu anda) başlarına o gelsin diye uğraşarak dünyayı güzel bir yer haline getirmeye mi çabalamalıyız? Sizce bitkiler bu "yaşama hakkını" hangi merciden alıyor? İnsanların yaşama hakkını aldıkları ile aynı mı? Düşünmeyi denerseniz, başarabileceğinizi düşünüyorum. Bu soruları cevaplamayın. Sadece neden bize şaka yapmaya çalıştığınızı söylerseniz yeter. Bu diyaloğa yolda girseydik muhtemelen sizden olabildiğince uzağa kaçardım ya da kamera şakası olduğunu düşünürdüm. Söylesenize forumda kötü bir geçmişi olan bir eski bir üye falan mısınız? Yeni bir nick alarak buraya eğlenmeye falan mı geliyorsunuz? |
17-01-2011, 09:34 | #138 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: ankara
Mesajlar: 105
|
sayın jemeo eski bir uye falan degilim sadece bende ilgi ile okuyorum makaleleri yeni birseyler ogrenmeye calısıyorum herhangibir saka niyetimde yok kimseyi kızdırma niyetimde.aklıma gelen soruları sormak bukadar can sıkıcı mı bu forumda? dusunduklerim bu kadar mı garip geliyor? sadece baska acılardan bakıyorum aklıma geldigi icin arkadaslar ozel bir caba sarfetmiyorum, ki zaten calıstıgım ortamda cok yogunum, kucuk molalarda bakıyorum foruma okadar.Kamera sakası degil sayın jeomeo başka fikirlerden bukadar korkmayın lutfen ,yolda konussak ben yeni birseyler kapmak icin sizinle konusur dinlerdim kacmazdım sizden. bu arada sayın memet daha onceki yazdıklarımı (bana karsı kullanmak icin mi acaba bilemiyorum ) okumussunuz mutlu oldum yine de .Ama tam okumamıssınız ilgili konuyu sanırım cunku soda şişesindeki soganlar coktan genis bir saksıya alındı gayette iyi buyuyorlar Diffenbahya mıda acemilikten zor durumda bıraktım (unlu bit yuzunden ve zamansız saksı değişiminden dolayı) ama ilgili yazıları okursanız forumdaki arkadaslar sayesinde elimden gelen herseyi yaptım kurtarmak icin ona bilerek zarar vermedim (suan normal saksısında duruyor zaten ölmedi) saygılarımla.. |
17-01-2011, 10:30 | #140 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Bayağıdır foruma sık giremediğim için konuyu henüz gördüm ve tartışmaları dikkatle okudum. Ancak bunun tartışmadan öte çok basit bir polemikten öte birşey olmadığı fikrindeyim ben de! Sn memet, Tekin ve jeome'ya gönülden katılıyor ve destekliyorum. Eğer bonsai sanatı hakkında böyle bir polemiğe tartışılabilir bir konu gözüyle bakılabilecekse, o zaman herkes öncelikle evde saksıda beslediği çiçeği veya kaktüsünü düşünmeli bence de. Ancak evinde bir saksıda herhangi bir şey büyüten bir insan bu yaptığını doğaya sevgisinden ve saygısından mı yoksa "doğaya eziyet olsun diye mi yapmaktadır?" veya "bunu yaparken doğa düşmanlığı mı yapmaktadır?" bu düşünülmeli öncelikle eğer fikir ve bilginiz olmasa bile. İnsanoğlu yaşamının her evresinde doğadan faydalanan, yaptığı işlerde ve sanatlarda onu ilham alan ve onu kullanan bir canlıdır. Dolayısı ile insan ile doğa iç içedir. Burada tartıştığımız şey doğayı doğru kullanıp kullanmadığımız olmalı, "insan doğayı kullanmalı mı?" şeklinde bir çarpıtma değil! Bugün yeşil alanları, ormanları, vahşi yaşamı vs. yok eden veya bunlara işkence eden sanki bonsaicilermiş gibi bir itham şeklinde sunulmuş bir polemik olmuş ve tepkiler de bu yüzden zaten. Oysaki bir bonsaici "doğayı seven ve ona saygı duyan bir insandır; bu sevgi ve saygısından dolayı onu ilham alıp taklit eden bir sanatçıdır bonsaici..." Siz içinde doğa sevgisi olmayan, doğaya saygı duymayan ve yeterince önemsemeyen bir kişinin bonsaci olabileceğine ya da başka deyişle bir bonsaicinin doğayı sevmediğine kendiniz inanabilir misiniz? Saygilarimla |
17-01-2011, 10:38 | #141 |
Ağaç Dostu
|
Konu başlığı "bonsai felsefesi" iken, buraya sadece bonsai ile uğraşmanın "erdemini" düşünenler yazacak değillerdi. Elbette herkes başkalarına ters de gelse fikrini yazacak. Önemli olan edebini bozmadan düşünceleri ifade edebilmek... |
17-01-2011, 11:26 | #142 |
Ağaç Dostu
|
Sayin Jokerkan iyi gunler, Kafanizi kurcalayan kimi dusuncelere bir aciklik getirmek icin sorular sordunuz ve bircok arkadas size gorus ve dusuncelerini aktarirken, onlarin asiri bir tepki verdigini algiladiniz. Sizin onlari suclayan, sorular sormadiginiz halde, onlarin verdikleri cevaplardan rahatsiz oldugunuzu yazdiklarinizda sitem edip belirtiniz. Aslinda arkadaslar binbir dereden su getirip bonsai hakkinda senin dusunduklerinin dogru olmadigini anlatmaya calisti ki senin de sanirim sorduklarin ve ogrenmek istedigin bunlardi. Bu sayfada ta basindan beri yazilanlar bu konu uzerine(Tekin beyin de belirtigi gibi)yazilmis belki firsat bulursan goz gecirirsin. Bonsaiye baslamak istedigini algiladim yazdiklarindan, bu guzel ugrasa baslamani dilerim. Ama bunca yazilandan sonra kafani kurcalayan dusunceler dagilmadi ise, bonsaiye baslasan da bir gun birakacaksin. Bonsai bir sevgi isidir, asik olma isidir, bir gun bir bonsai gorursun yuregin yerinden oynar, tutulur sevdalanirsin ve bu sevdayi nasil iyilestirecegini, ogrenmeye, uygulamaya baslar, bu sevgi bir omur boyu da surer gider. Ustelik kara sevda da degildir karsilikli bir sevgidir bu agacina sevgi ile yaklastigin ona iyi davrandigin surece sana mutlaka karsilik verecektir bu bir yaprak, bir surgun bir cicek belkide bir meyve ile olacaktir. Bunlari agaclarin uzerinde gordukce sevineceksin cunku agaclarin da sevdigi sevindigi icin oyle bir durumda oldugunu hep bileceksin. Dilerim bunlari yasasiyarak gorursun. Hic kimse bonsaiyi baski ve zorla kimseye sevdiremez, ama hic kimse de bonsai ile ugrasanlari, bitkilere yasam hakki tanimiyor diye de suclamamali, cunku dogru degiledir. Bonsai ile ugrasan her kimse, agacinin saglikli ve uzun omurlu olmasi icin elinden gelenden fazlasini ogrenip uygular ve yaptinin dogru oldugunu gozlemleyip inandigi icin de, yolunun daha cok uzun oldugunun bilincinde, o yolda yurumeye devam eder. |
17-01-2011, 11:27 | #143 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Alıntı:
Ancak; bir konuda soru sorup tartışmaya açarak bilgi edinmeye çalışmak ile yeterli bilgi sahibi olmadan bir konuya şüpheci ve kuşku dolu sorular yönelterek, yönlendirici ve polemiğe sürükleyici bir şekilde yaklaşmak arasında çok büyük bir fark var derim. |
|
17-01-2011, 11:39 | #144 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-10-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 152
|
Hic birimiz bitki olmadigimiza göre bitkiler adina onlarin mutlu ya da mutsuz olduklarini savunmak sacmalamaktir . |
17-01-2011, 12:00 | #145 |
Ağaç Dostu
|
Evet bence de tüm sanatların ve özelde Bonsai' nin temelini yaradanın yarattıklarına olan sevgi, hayranlık ve taklit etme isteği oluşturmakta. Her insan küçük bir evren, bu evren de Büyük evrenin küçültülmüş bir modeli gibi. Kendi evrenimde hayran olduğum güzeliklerin küçültülmüşlerini barındırıyorum. Bonsai' ustaları bu Dünyada çevresine işkence ile itham olunacak son insanlar. Çevreyi kirleterek yok eden ağır sanayi dururken bonsaicileri suçlamak... Bunun yerine gidip çevre örgütlerine üye olabilir, maddi destekçileri olabilir, eylemcileri olabiliriz... Biz de kendi çapımızda bonsai yapmayı deniyoruz. |
13-07-2011, 02:15 | #147 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Tekin beyle sergisi sırasında bir konuşmamızda bonsaide hep bahsedilen **** internetten bir yerlerden okuduğumuz "bonsainin manevi anlamı" meselesinin yeterince açık olmamasından yakındı ve bence kısmen haklıydı. Daha sonra bonsainin neden üçgen olması ile ilgili başlıkta konu yine buraya gelince orada bahsettiğim manevi anlam ile ilgili açıklamayı buraya yapayım. Öncelikle maneviden kastım, elle tutulmayan, iç dünyaya ait olan ya da ruhani olması. Bonsai'nin tarihi incelendiğinde Çin'de ağaçların edjerhalara, uçan yaratıklara ya da diğer Çin kültüründe var olan şeylere benzetilmeye çalışıldığını görüyoruz, daha doğrusu çeviri kaynaklardan okuyoruz. Daha sonra o dönem için (Kamakura dönemi) yeni olan bu sanat Asya 'ya yayılıyorken Japonya'da en çok ilgiyi görüp hızlı gelişim gösteriyor. Yalnız bu gelişimin başında, bu sanatı ülkeye getiren Zen budistlerinin etkisi görülüyor. Bunlardan en çok bilinen ise bu küçük ağaçların kıvrık bükük, ejderhamsı görünümden daha çok derli toplu ve üçgen olmaya başlaması. Zen budistleri için üçgenin bir çok anlamı olduğu biliniyor. Hatta hristiyanlıktaki haç sembolünü Zen budizminde üçgene denk tutmak çok da abartılı olmayacaktır diye tahmin ediyorum. Bu yüzüğün(çemberin) sonsuzluğu ifade etmesi gibi bir şey. Sonuçta bir şeyi sembolize etmek insanoğlunun en yaygın kullandığı anlatım biçimlerinden biri. Bonsai meselesine dönecek olursak, daha önce şu başlıkta da belirttiğim gibi, bu üçgenin köşeleri insan, dünya (doğa) ve cenneti (bazı kaynaklara göre ruhu) ifade etmektedir. Bu üçgenin kenarları ise aralarındaki yolu ifade etmekte. Benzer bir durumun literati tarzı - Zen felsefesi ve ying-yang arasındaki ilişkisinde de bulunduğuna şurada değinmiştim. Ayrıca bence eklenebilecek başka bir manevi anlam daha var. Bu da insanın bonsaisi ile kurduğu ilişki. Bir fidanı bonsai yaparken bitki ile bire bir ilişki içerisinde oluyorsunuz. Bonsaicinin aklında bir şekil var ama bitkinin belirli sınırları var. Siz daha çok eğmek istiyor olabilirsiniz ama fidan belirli bir yere kadar bu direnci taşıyabilir. Sizin aklınızdaki şekil dallarının aşağı doğru büyümesidir fakat bitki yukarı doğru büyür. Siz bir yıl içerisinde onlarda dalcık üretmesini istersiniz ama bu sınırlıdır vb... Tasarlanan ile gerçekleşenin birbirinden ayrı olması bir yana aradaki zaman faktörü sabır, özen ve disiplini öğreten bir unsur. İşte bu ilişki de aslında bonsainin elle tutulamaz, insanın iç dünyasına ait taşıdığı bir başka anlamdır. |
09-10-2011, 21:12 | #148 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
|
|
09-10-2011, 21:21 | #149 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Japonları severim çok çalıştım onlarla. çok disiplinli ve standarları çok net uygulayan insanlardır. bu yüzden başarılılar ekon ve teknolojide ancak tarım alanında yeterli toprak olmayınca en verimlisini en farklısını en kısıtlı olanaklarla yetiştirmek zorunluğunda oldukları için BENCE EM ve mikoriza ve bonsai onların eseri EM ok Mikoriza OK ama minimalist gibi BONSAı hayır yeterli toprağımız ve güneşimiz var |
09-10-2011, 21:33 | #150 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Belki şöyle bir eleştiri gelebilir BODUR zeytin BODUR meyve ağaçları ne iş?? evet bu gerçekte var. Ancak anaç ve aşılama ile devasa en optimum yüksekliklere erişemeyecek ağaçların biraz da budama yöntemi ile bodurlaştırılması olayıdır. ANCAK sonuçta daha fazla verim ve daha fazla KALİTE için yani isnsan ihtiyaçlarına DAH FAZLA katkı için bir MÜDAHALE var. Açlık ve Fiyatları düşündüğümüzde bu müdahale tolere edilebilir geliyor bana. Yoksa Evin bir köşesinde bir balkonda Eciş Bücüş bir dal ile 2 dal ile minimalize edilmiş belli bir yönde yönledirilerek yetiştirilmiş bir karışlık verimsiz bir ağaç bana işkence gibi geliyor. Belki de bunları bonsai başlığında yazmam lazımd ı ama takip ettiğim temel konu başlığında rastlayınca geleni yazdım. |
|
|