![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Difenbahyanıza zarar veriyorsunuz, soğanı "doğasına aykırı" şişelere koyuyorsunuz.( Soda şişesi) Sonra da beyin fırtınasını bilmediğiniz bir konuda sürdürüyorsunuz. Önce evinizdeki bitkilere bonsaicilerin yaptığının yarısı kadar bilerek baksanız çok daha iyi bir fırtına olacak gibi geliyor bana. Hiç bir bonsai hayata tutunmaya çalışmıyor. Bu belki şişedeki soğanınız için geçerli bir durum olabilir. Bu tartışma içinde sürekli tekrarladığımı yine tekralayayım. zikri olmadan fikri olmak memleketimizde erdem oldu. |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Jokerkan, Haklı olduğunuzu düşünelim. Biz hatalı olduğumuzu kabul ettik ve pişman olduk. Günlerimiz yaptığımız bu canilikten, bu hatalardan dolayı duyduğumuz vicdan azabı yüzünden ağlayarak geçiyor. Dünyadaki bütün bonsaileri aldık ve kalbimizdeki sızıyla beraber doğal yaşama geri veri verdik. Bu sayfayı yıllar sonra merak edip okuyan insanlara nasıl bir öneride bulunursunuz? Felsefenin ve düşüncenin kalbi olan topraklardan çıkmış bu sanatın yapılmaması ve tarihe karışmasını mı uygun görürsünüz? Aman kimse ağaçları budamasın çağrısında mı bulunursunuz? Kimse meşeleri, çamları, ıhlamurları vb kesmesin zevkleri için heykel yapmasınlar diye de seslenir misiniz? Bitkiler kendileri için ne istiyorsa (buna inandığımıza göre ya yüksek dozda uyuşturucu etkisindeyiz ya da masal diyarındayız şu anda) başlarına o gelsin diye uğraşarak dünyayı güzel bir yer haline getirmeye mi çabalamalıyız? Sizce bitkiler bu "yaşama hakkını" hangi merciden alıyor? İnsanların yaşama hakkını aldıkları ile aynı mı? Düşünmeyi denerseniz, başarabileceğinizi düşünüyorum. Bu soruları cevaplamayın. Sadece neden bize şaka yapmaya çalıştığınızı söylerseniz yeter. Bu diyaloğa yolda girseydik muhtemelen sizden olabildiğince uzağa kaçardım ya da kamera şakası olduğunu düşünürdüm. Söylesenize forumda kötü bir geçmişi olan bir eski bir üye falan mısınız? Yeni bir nick alarak buraya eğlenmeye falan mı geliyorsunuz? |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 03-12-2010
Şehir: ankara
Mesajlar: 105
|
sayın jemeo eski bir uye falan degilim sadece bende ilgi ile okuyorum makaleleri yeni birseyler ogrenmeye calısıyorum herhangibir saka niyetimde yok kimseyi kızdırma niyetimde.aklıma gelen soruları sormak bukadar can sıkıcı mı bu forumda? dusunduklerim bu kadar mı garip geliyor? sadece baska acılardan bakıyorum aklıma geldigi icin arkadaslar ozel bir caba sarfetmiyorum, ki zaten calıstıgım ortamda cok yogunum, kucuk molalarda bakıyorum foruma okadar.Kamera sakası degil sayın jeomeo başka fikirlerden bukadar korkmayın lutfen ,yolda konussak ben yeni birseyler kapmak icin sizinle konusur dinlerdim kacmazdım sizden. bu arada sayın memet daha onceki yazdıklarımı (bana karsı kullanmak icin mi acaba bilemiyorum ) okumussunuz mutlu oldum yine de .Ama tam okumamıssınız ilgili konuyu sanırım cunku soda şişesindeki soganlar coktan genis bir saksıya alındı gayette iyi buyuyorlar Diffenbahya mıda acemilikten zor durumda bıraktım (unlu bit yuzunden ve zamansız saksı değişiminden dolayı) ama ilgili yazıları okursanız forumdaki arkadaslar sayesinde elimden gelen herseyi yaptım kurtarmak icin ona bilerek zarar vermedim (suan normal saksısında duruyor zaten ölmedi) saygılarımla.. |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Bayağıdır foruma sık giremediğim için konuyu henüz gördüm ve tartışmaları dikkatle okudum. Ancak bunun tartışmadan öte çok basit bir polemikten öte birşey olmadığı fikrindeyim ben de! Sn memet, Tekin ve jeome'ya gönülden katılıyor ve destekliyorum. Eğer bonsai sanatı hakkında böyle bir polemiğe tartışılabilir bir konu gözüyle bakılabilecekse, o zaman herkes öncelikle evde saksıda beslediği çiçeği veya kaktüsünü düşünmeli bence de. Ancak evinde bir saksıda herhangi bir şey büyüten bir insan bu yaptığını doğaya sevgisinden ve saygısından mı yoksa "doğaya eziyet olsun diye mi yapmaktadır?" veya "bunu yaparken doğa düşmanlığı mı yapmaktadır?" bu düşünülmeli öncelikle eğer fikir ve bilginiz olmasa bile. İnsanoğlu yaşamının her evresinde doğadan faydalanan, yaptığı işlerde ve sanatlarda onu ilham alan ve onu kullanan bir canlıdır. Dolayısı ile insan ile doğa iç içedir. Burada tartıştığımız şey doğayı doğru kullanıp kullanmadığımız olmalı, "insan doğayı kullanmalı mı?" şeklinde bir çarpıtma değil! Bugün yeşil alanları, ormanları, vahşi yaşamı vs. yok eden veya bunlara işkence eden sanki bonsaicilermiş gibi bir itham şeklinde sunulmuş bir polemik olmuş ve tepkiler de bu yüzden zaten. Oysaki bir bonsaici "doğayı seven ve ona saygı duyan bir insandır; bu sevgi ve saygısından dolayı onu ilham alıp taklit eden bir sanatçıdır bonsaici..." Siz içinde doğa sevgisi olmayan, doğaya saygı duymayan ve yeterince önemsemeyen bir kişinin bonsaci olabileceğine ya da başka deyişle bir bonsaicinin doğayı sevmediğine kendiniz inanabilir misiniz? Saygilarimla |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Ağaç Dostu
|
Konu başlığı "bonsai felsefesi" iken, buraya sadece bonsai ile uğraşmanın "erdemini" düşünenler yazacak değillerdi. Elbette herkes başkalarına ters de gelse fikrini yazacak. Önemli olan edebini bozmadan düşünceleri ifade edebilmek... |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Ağaç Dostu
|
Evet bence de tüm sanatların ve özelde Bonsai' nin temelini yaradanın yarattıklarına olan sevgi, hayranlık ve taklit etme isteği oluşturmakta. Her insan küçük bir evren, bu evren de Büyük evrenin küçültülmüş bir modeli gibi. Kendi evrenimde hayran olduğum güzeliklerin küçültülmüşlerini barındırıyorum. Bonsai' ustaları bu Dünyada çevresine işkence ile itham olunacak son insanlar. Çevreyi kirleterek yok eden ağır sanayi dururken bonsaicileri suçlamak... Bunun yerine gidip çevre örgütlerine üye olabilir, maddi destekçileri olabilir, eylemcileri olabiliriz... Biz de kendi çapımızda bonsai yapmayı deniyoruz. |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Ağaç Dostu
|
Sayin Jokerkan iyi gunler, Kafanizi kurcalayan kimi dusuncelere bir aciklik getirmek icin sorular sordunuz ve bircok arkadas size gorus ve dusuncelerini aktarirken, onlarin asiri bir tepki verdigini algiladiniz. Sizin onlari suclayan, sorular sormadiginiz halde, onlarin verdikleri cevaplardan rahatsiz oldugunuzu yazdiklarinizda sitem edip belirtiniz. Aslinda arkadaslar binbir dereden su getirip bonsai hakkinda senin dusunduklerinin dogru olmadigini anlatmaya calisti ki senin de sanirim sorduklarin ve ogrenmek istedigin bunlardi. Bu sayfada ta basindan beri yazilanlar bu konu uzerine(Tekin beyin de belirtigi gibi)yazilmis belki firsat bulursan goz gecirirsin. Bonsaiye baslamak istedigini algiladim yazdiklarindan, bu guzel ugrasa baslamani dilerim. Ama bunca yazilandan sonra kafani kurcalayan dusunceler dagilmadi ise, bonsaiye baslasan da bir gun birakacaksin. Bonsai bir sevgi isidir, asik olma isidir, bir gun bir bonsai gorursun yuregin yerinden oynar, tutulur sevdalanirsin ve bu sevdayi nasil iyilestirecegini, ogrenmeye, uygulamaya baslar, bu sevgi bir omur boyu da surer gider. Ustelik kara sevda da degildir karsilikli bir sevgidir bu agacina sevgi ile yaklastigin ona iyi davrandigin surece sana mutlaka karsilik verecektir bu bir yaprak, bir surgun bir cicek belkide bir meyve ile olacaktir. Bunlari agaclarin uzerinde gordukce sevineceksin cunku agaclarin da sevdigi sevindigi icin oyle bir durumda oldugunu hep bileceksin. Dilerim bunlari yasasiyarak gorursun. Hic kimse bonsaiyi baski ve zorla kimseye sevdiremez, ama hic kimse de bonsai ile ugrasanlari, bitkilere yasam hakki tanimiyor diye de suclamamali, cunku dogru degiledir. Bonsai ile ugrasan her kimse, agacinin saglikli ve uzun omurlu olmasi icin elinden gelenden fazlasini ogrenip uygular ve yaptinin dogru oldugunu gozlemleyip inandigi icin de, yolunun daha cok uzun oldugunun bilincinde, o yolda yurumeye devam eder. |
|
|
|
|
|
#9 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 06-06-2010
Şehir: Adana
Mesajlar: 4,815
|
Alıntı:
Ancak; bir konuda soru sorup tartışmaya açarak bilgi edinmeye çalışmak ile yeterli bilgi sahibi olmadan bir konuya şüpheci ve kuşku dolu sorular yönelterek, yönlendirici ve polemiğe sürükleyici bir şekilde yaklaşmak arasında çok büyük bir fark var derim. |
|
|
|
|
|
|
#10 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-10-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 152
|
Hic birimiz bitki olmadigimiza göre bitkiler adina onlarin mutlu ya da mutsuz olduklarini savunmak sacmalamaktir . |
|
|
|
|
|
#12 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-07-2009
Şehir: İstanbul, Sarıyer
Mesajlar: 505
|
Tekin beyle sergisi sırasında bir konuşmamızda bonsaide hep bahsedilen **** internetten bir yerlerden okuduğumuz "bonsainin manevi anlamı" meselesinin yeterince açık olmamasından yakındı ve bence kısmen haklıydı. Daha sonra bonsainin neden üçgen olması ile ilgili başlıkta konu yine buraya gelince orada bahsettiğim manevi anlam ile ilgili açıklamayı buraya yapayım. Öncelikle maneviden kastım, elle tutulmayan, iç dünyaya ait olan ya da ruhani olması. Bonsai'nin tarihi incelendiğinde Çin'de ağaçların edjerhalara, uçan yaratıklara ya da diğer Çin kültüründe var olan şeylere benzetilmeye çalışıldığını görüyoruz, daha doğrusu çeviri kaynaklardan okuyoruz. Daha sonra o dönem için (Kamakura dönemi) yeni olan bu sanat Asya 'ya yayılıyorken Japonya'da en çok ilgiyi görüp hızlı gelişim gösteriyor. Yalnız bu gelişimin başında, bu sanatı ülkeye getiren Zen budistlerinin etkisi görülüyor. Bunlardan en çok bilinen ise bu küçük ağaçların kıvrık bükük, ejderhamsı görünümden daha çok derli toplu ve üçgen olmaya başlaması. Zen budistleri için üçgenin bir çok anlamı olduğu biliniyor. Hatta hristiyanlıktaki haç sembolünü Zen budizminde üçgene denk tutmak çok da abartılı olmayacaktır diye tahmin ediyorum. Bu yüzüğün(çemberin) sonsuzluğu ifade etmesi gibi bir şey. Sonuçta bir şeyi sembolize etmek insanoğlunun en yaygın kullandığı anlatım biçimlerinden biri. Bonsai meselesine dönecek olursak, daha önce şu başlıkta da belirttiğim gibi, bu üçgenin köşeleri insan, dünya (doğa) ve cenneti (bazı kaynaklara göre ruhu) ifade etmektedir. Bu üçgenin kenarları ise aralarındaki yolu ifade etmekte. Benzer bir durumun literati tarzı - Zen felsefesi ve ying-yang arasındaki ilişkisinde de bulunduğuna şurada değinmiştim. Ayrıca bence eklenebilecek başka bir manevi anlam daha var. Bu da insanın bonsaisi ile kurduğu ilişki. Bir fidanı bonsai yaparken bitki ile bire bir ilişki içerisinde oluyorsunuz. Bonsaicinin aklında bir şekil var ama bitkinin belirli sınırları var. Siz daha çok eğmek istiyor olabilirsiniz ama fidan belirli bir yere kadar bu direnci taşıyabilir. Sizin aklınızdaki şekil dallarının aşağı doğru büyümesidir fakat bitki yukarı doğru büyür. Siz bir yıl içerisinde onlarda dalcık üretmesini istersiniz ama bu sınırlıdır vb... Tasarlanan ile gerçekleşenin birbirinden ayrı olması bir yana aradaki zaman faktörü sabır, özen ve disiplini öğreten bir unsur. İşte bu ilişki de aslında bonsainin elle tutulamaz, insanın iç dünyasına ait taşıdığı bir başka anlamdır. |
|
|
|
|
|
#13 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
|
|
#14 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Japonları severim çok çalıştım onlarla. çok disiplinli ve standarları çok net uygulayan insanlardır. bu yüzden başarılılar ekon ve teknolojide ancak tarım alanında yeterli toprak olmayınca en verimlisini en farklısını en kısıtlı olanaklarla yetiştirmek zorunluğunda oldukları için BENCE EM ve mikoriza ve bonsai onların eseri EM ok Mikoriza OK ama minimalist gibi BONSAı hayır yeterli toprağımız ve güneşimiz var |
|
|
|
|
|
#15 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Belki şöyle bir eleştiri gelebilir BODUR zeytin BODUR meyve ağaçları ne iş?? evet bu gerçekte var. Ancak anaç ve aşılama ile devasa en optimum yüksekliklere erişemeyecek ağaçların biraz da budama yöntemi ile bodurlaştırılması olayıdır. ANCAK sonuçta daha fazla verim ve daha fazla KALİTE için yani isnsan ihtiyaçlarına DAH FAZLA katkı için bir MÜDAHALE var. Açlık ve Fiyatları düşündüğümüzde bu müdahale tolere edilebilir geliyor bana. Yoksa Evin bir köşesinde bir balkonda Eciş Bücüş bir dal ile 2 dal ile minimalize edilmiş belli bir yönde yönledirilerek yetiştirilmiş bir karışlık verimsiz bir ağaç bana işkence gibi geliyor. Belki de bunları bonsai başlığında yazmam lazımd ı ama takip ettiğim temel konu başlığında rastlayınca geleni yazdım. |
|
|
|
|
|
#16 |
|
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Altı ayda bir birisi bonsi için ağaca işkence ediyorsunuz diye aynı mevzuyu çevirip çevirip başlıyor. Aynı cevapları vere vere bıktım. Nedense ülkemizde bilmediği konularda konuşmak bir entellektüel uğraşa dönüştü. Yediğiniz domateslerin seralarda gövdenin gideceği yönü şekillendirilimiş halde üretilmesi sizi ilgilendirmiyor. Tavukların size yumurta sağlaması için konuldukları kafesler de önemli değil. Meyve ve ağaçlarının biçimlendirilmesi de farketmiyor.. Ayağınızdaki pabucun bir hayvanın yüzülmüş derisi olması da önemsiz. Bütün meyve bahçelerinde ağaçlara benzer tekniklerle müdahele edilmesi sonradan aklınıza geldi diye ortadan kalkmıyor. Zaten bu da ne açlıkla ne de fiyatlarla açıklanır. Verimliliği sağlıyor. Bonsai ne işkencedir ne ağaç ecüş bücüştür sadece siz konuyu anlamamışsınız, hepsi budur. Hangi işkence gören bitki gelişiyor de bonsailer elli yüz beşyüz yıl canlı kalıyor. Topraksız ortamda çilek yetiştirme ne oluyor sizce, bitkiyi doğal şartlarından bir de toprağından ayırma. Katı ortamda domates yetiştirmeye ne dersiniz. O da bitkinin doğal şartlatını değiştirme değil mi? Saksılarda teraslarda domates yetiştirme sizce doğal mı? Mahlukat hiç değilse esprileri anlamayı deneyin. Onu da yapmayın bilmediğiniz konularda zikir sahibi olmadan fikir sahibi olma huyundan vazgeçin. İlk mesasjınızda sıraladığınız ürünler tarımsal ürünlerdir bunlar neden ve nerede kullanılıyor diye araştırın bu forum size yeterince bilgi sunacak. Akvaryum ve evde kanarya papağan vs besleme durumları da var, her seferinde aynı konuya bunları yaza yaza bıktım. Size göre doğada ne yetişiyorsa onu toplamak gerek ama en çok EC metre başlığıyla ilgilenmişsiniz doğal şartların yapay biçimde yaratıldığı ortmala. Bonsaiyi solluyor konu. |
|
|
|
|
|
#17 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
Köpek evde karşıyım. Bahçede olmalı. Bahçede de 10 m2 lik alanda boynundan bağlı değil. Serbest. Sağladığın sığınma yerini korunaklı yerini yani kulubesini biliyorsa orda soğuktan korunacağını biliyorsa orda aç kalmadan beslenebileceğini, sıcak yaz günlerinde suyunu bulabileceğini biliyorsa ve de duygularıyla size bağlanabiliyorsa ben köpek yetiştirim. korurum beslerim. Zikir sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını söylemişsiniz. OLUNUR. Göz görür beyin değerlendirir. Biraz sorgulayıp bu bonsai ne iş diye az bir teknik bilgi okuyunca. Beyin karar verir. zikir ve de fikir sahibi olmak için beyin algılaması yeterlidir. Sizin MAHLUKAT demeniz gibi |
|
|
|
|
|
|
#18 |
|
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
|
Evde çiçek yetiştirme konusu var. Sanırım saksıda çiçekleriniz yok sizin. Bitkileri doğal ortamlarından alıp saksılara sıkıştırmıyorsunuzdur. Doğal olmayan şartlar ayarlayıp domates salatalık da yetiştirmiyorsunuz. Doğada evrimle gelişen kimi organizmalar domatesinizin yaprağını kendi yaşamlarını sürdürmek için kullandıkları için bunu zarar olarak da değerlendirmiyor yaprağı da kesmiyorsunuz. Hele bunları topraksız şartlar gibi, doğaya aykırı yollarla yapmıyorsunuzdur. |
|
|
|
|
|
#19 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
|
Sayın Soilless; Siz dağ taş dolaştınız mı acaba ? Bakarak ama. Doğada milyonlarca ''Bonsai'' var. Yurdumuzda hem de. Bizim doğamız da ''Eciş Bücüş'' bitkiler yetiştiriyor yani. Siz Japonlarla sadece dolaşmışsınız. Tanıyamamışsınız, özümleyememişsiniz fikirlerini, amaçlarını, sabırlarını, ruhlarını. Dar alan şartlarından diye, kendinizce ''Eciş Bücüş'' bir muhakeme yapmışsınız. Acaba, o kadar savaşlardan/Yıkımdan sonra, hala her türlü atılım, yenilik.. vb. gibi ''eciş bücüş'' bilgi donanımları bu ''Bonsai'' yetiştirilmesi ruhundan kaynaklanmış olabilir mi? Araştırdınız mı? Japonları yeriyormusunuz. Veya onların ruhu ile olmasa dahi, çaba gösterme, gayret içinde olma, başarma duygusu tatma arzumuza gem mi vuracaksınız. Sizden ne yapmamız gerektiğini söyleyen talimatlarınızı bekliyoruz. Saygı duyalım ki, saygı duyulalım. Özür ve Saygılarımla lütfen. Düzenleyen mrduran : 10-10-2011 saat 09:44 Neden: imla ve yazılım |
|
|
|
|
|
#20 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 20-08-2011
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,536
|
Alıntı:
Sayın Soilless: ÇoK Çok Özürler. af edin lütfen. Yukardaki mesajı yok sayın. Mümkünse tabii. Saygılarımla. Suçladığım şekilde, Bakmayıp sadece gören vede sobelenen bir ''Sazan'' |
|
|
|
|
|
|
#21 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
Ben kendim de bazı konu başlıklarında yanlış anlık değerlendirmeler yaptım ve de özür diledim. Özür dilemekten hiç bir zaman gocunmadım. çünkü özür dilemek BENCE öğrenmek ile eşdeğer olarak değerlendiriyorum ve öğrendiğim için mutlu oluyorum küçülmüyorum. Samimiyetiniz için ben teşekkür ederim. Saygılarımla saygı ve sevgilerimle |
|
|
|
|
|
|
#22 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Mahlukat yorumu en çok ilgimi çekendi. Hayali kurulan biçimi vermek için iplerle sıkıştılarak, bir çok yeri kesilerek, sadece en farklı hayalci görüntüyü vermek için bu kadar müdahale ve de tüm bu müdahale sonucu hiç bir verim yok. Sadece ama sadece farklı bir hayalin canlıda yaratılması. BENCE halamın rahmetli eşi saygıdeğer eniştem. İlkokul mezunudur. Eski eğitim sistemiyle ilkokul 5 mezunu. Almanyada işçi 1982 kesin dönüş yaptı. Bu insan saz çalar, keman çalar (hiçbir kurs ve eğitimi olmadan) ve aynı el becerilerini ağaç oymacılığında da gösterir. Yetenek. Öğrenmekle olmaz. Cansız odunlara şekil veriridi. Hem de evi kirletmemek adına kah küçücük odada tüm odaya muşamba sererek kah banyoda küvetin içinde. bir çiftliğin tüm resminde görebileceğiniz ev, koyun, çoban, demlik, vs. veya bir manga asker ve atlı komutanları tüm arma ve askeri kıyafet ve çizmeleri ile o da bu günün değil 1900-1920 arası kıyafet. Bence hayal budur. Şekillendirme budur. Ha bunu herkes yapabilirmi? hayır. Ama bunu yapamıyorsam. Hayalim için bir canlıyı iple işkence etmeye hiç gönlüm razı değil. |
|
|
|
|
|
#23 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Sn Memet Mahlukat espri değil. Mahlukat görüntünün beyinde algılanıp dile doğal ifadesi. Beyin gördüklerini, bildikleri ile karşılaştırır ve en uygun tanımlamayı yapar. bu tanımlama da anlıktır. Anı tutamazsanız beynin algılaması olan MAHLUKAT terimini yazar veya söylersiniz. |
|
|
|
|
|
#24 |
|
Ağaç Dostu
|
Sayın soilles memet beyin yazdığı yazıda mahlukat kelimesini ben de espri olarak algıladım. Bizim yaramaz, bizim zibidi, bizim ... vs. tarzında giden bir tarzda. Zira bonsai ile uğraşanlar öyle sanıyorum ki yaptıkları işi ve uğraştıkları canlıları seviyorlar. Fakat ısrarla "Mahlukat" espri değil demektesiniz. İyi de söyleyen espri diyor, söylemeyip okuyan bir başkası espri olarak algılıyor. Siz algılamıyorsanız bunda memet'in kabahati nedir onu anlamadım ![]() İnsanlar -siz yapmayabilisiniz ama- sevdikleri sevimli buldukları nesnelere veya samimiyetinin ileri düzeyde olduğu arkadaşlarına/dostlarına belki tanımadığı birine söylese kötü anlaşılacak isimler takabilirler. Bu doğal bir durumdur. Zira bunu ben de yapıyorum. Öyle sanıyorum ki memet Bey'in yaptığı bu tarzda bir isim takmaydı. Zira komikti de. Size komik gelmemiş olabilir yine de olaya ağızdan kaçan bir sözcük, anlık düşünce yakıştırması yapmanız ilginç. Zira ben de böyle bir durum olmadığını düşünüyorum. Sizin bir şekilde bonsai yapımına ve yapımcılarına beslediğiniz öfkenin/nefretin algınıza yön verdiğini düşünüyorum. Düzenleyen DarkYES : 10-10-2011 saat 20:58 Neden: yazım yanlışı düzeltme |
|
|
|
|
|
#25 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
Sn Memetin yetişdirği bonsailere komik veya takma isim olarak çok sevdiği için MAHLUKAT dedi. tamam(türkçe) ok(ingilizce) Ben yetiştime tarzının işkence olduğunu ve de bu nedenle bu yetiştirme tarzı ile yetiştirilen BONSAİ üretim tekniği sonucu tüm canlıların MAHLUKAT gibi göründüğünü BENCE yorumladım. Yorumlarken Sn memetin ifadelerini kullandım. O espri anlamında söylemiş olsun tamam ok yes(zibidi. kreta, vs) BENCE hakikaten MAHLUKAT. Beyin algılaması BENCE bu |
|
|
|
|
|
|
#26 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Öfke nefret DEĞİL önceki mesajlarımda da anlatmaya çalıştığım kadarıyla yetiştirme yöntemini, ve sonucunu görünce beynimin net algılamasını ve de değerlendirmesini yazdım. İsterseniz yetiştirmeye devam edersiniz. Beni de sizi de alakadar etmez. Ben forum ortamında yorum yapıyorum. Ama zikirle ve fikirle. Bu noktada son söz. Görünen KÖY klavuz istemez. veya yabancıdan alıntı olsun KRAL çıplak. BENCE |
|
|
|
|
|
#27 | ||
|
Ağaç Dostu
|
Merhaba Sayın soilless bonsai başlıklarına hoş geldiniz. Bizleri işkenceci olarak görmeniz gerçekten üzücü. Alıntı:
Alıntı:
Verimli olması için illada midemizi doyuracak ürün mü almak lazım. Gözümüze güzel görünmesi ruhumuzun derinliklerine hitap etmesi doyurucu değilmidir. Siz mideniz için yapılabilir gördüğünüzü bizler de gözümüze ölünceye kadar güzel görünmesini isteyemezmiyiz. Ayrıca Tüm dünyanın yaşayan tek canlı sanat dalı olarak görüp kabul ettiği bir uğraşa Eciş Bücüş demeniz de hiç şık olmamış |
||
|
|
|
|
|
#28 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
Ben Bir çok bayandan ister işe giden ister evkadını ve de hayli miktarda işinden başını kaldırabilen ve de çoğunlukla emekli erkek arkdaş, dost abiden şunu duydum ben çiçeklerimle ağaçlarımla konuşuyorum, onlara şarkı söylüyorum Ben bu insanlara 2-3 yıl boyunca sabırla SANAT için; şu şekli vermek istiyorsan ilk yıl şurasından başlayarak, çift dala şu şekilde tek yan dala bu şekilde sağdan aşağıya doğru tek dal vermek istiyorsan bu şekilde yok eğer oturaklı kalın gövdeli birkaç dal üzerine SANAT yapmak istiyorsan bu şekilde; TEL ile veya şu İP ile şu şekilde bağlayacaksın diyerek SANAT yapmalarını isteyemem. Çünkü bırak gübreyi, mikorizayı, kompostu, enzimi vs. onlar çicekleri ve ev ağaçları ile konuşuyorlar, şarkı söylüyorlar. Yani bunu hem kendi doğal psikolojik paylaşımları için yapıyorlar hem de bu yaptıklarının çiçekleri ve ağaçları çok olumlu etkilediğini söylüyorlar. Bu insanlara bonsai yetiştirme tarzını ve de canlı sanat yapmalarını söylemek o insanlara Hücrede filistin askısına alınmış insana mozart dinletmeye benzer. Tabii ki BENCE |
|
|
|
|
|
|
#29 | ||
|
Ağaç Dostu
|
O zaman ben yanlış anlamışım. Memet espri yapmış ama bence bonsailer mahlukat olarak tanımlanacak hoş olmayan şeyler diyorsunuz. Peki o zaman diyecek bir şey yokmuş. #155 mesajda memet'in değil kendi mahlukatınızdan bahsediyormuşsunuz. Telleme ya da diğer işlemlemleri işkence olarak görmektesiniz. Öyle sanıyorum ki bonsai ile uğraşanlar bu ithamlarınıza karşı bir şeyler yazacaklardır. Fakat bakınız ben bonsai ile uğraşmayan birisi olarak; Alıntı:
Alıntı:
Doğal ortamında da bitkiler zorluklarla karşılaşıyorlar. Sıkıntı yaşamaları durumunda genellikle hayatlarını kaybediyor ya da yaralanıyorlar ve iyileşemeyen yaraları onları kurutuyor ya da öldürüyor. Diğer yandan doğada da bulundukları ortam sebebiyle bitkiler ilginç formlarda olabiliyor. Fakat bir yandan da yeşermeye ya da çiçeklenmeye devam ediyorlar. Öyle sanıyorum ki yaralansalar ya da yaşamlarına kast edecek bir duruma maruz kalsalar zaten yola devam edemezler. Bonsai için kullanılar tekniklerle verilen şekillerde de ağaçlar yaşamaya devam ediyorlar. Elbetteki bilinçsizce ve özensizce yapılan işlemler bitkilere zarar verebiliyor. Öyle sanıyorum ki böyle durumlarda bonsai ile uğraşanların yazdığı üzere, ağaçlarında kuruma ya da çürüme gibi sıkıntılar çıkıyor. Tıpkı doğada yetişen agaçlarda olduğu gibi. Ya da meyve bahçelerinde ağaç yetiştiren çiftçilerin yaşadığı gibi. Buradan hareketle de sağlıklı bir bonsai de aksine iyi bakım ve sağlık görüyorum ben. |
||
|
|
|
|
|
#30 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-03-2009
Şehir: Kdz Ereğli-ankara
Mesajlar: 524
|
Alıntı:
) |
|
|
|
|
![]() |
|
|