agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/)
-   Topraksız Tarım (http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/)
-   -   Yeni başlayacaklar için topraksız tarım... (http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/7413.htm)

ayhan74 21-05-2010 15:39

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nihat_kb (Mesaj 642886)
Ayhan Bey, keşke dediğiiz gibi olsaydı, o zaman ırmaktan, denizden su alır, onunla güzel güzel bitki büyütürdük.Dünyadaki en karlı işletmeyi de kurmuş olurduk.
Dikkatinizi çekmek isterim, kullandığımız x kimyasalı hiçbir zaman %100 x ten oluşmaz.Saf değildir, doğadaki ile karşılaştırmak o açıdan yanlış olur.Ayrıca bu kullanılan kimyasallar ,dediğiniz miktarda, nehirlerimizde ,ırmaklarımızda çözünmüş olsaydı , şu an o sularda hiç bir canlı yaşıyamazdı.Düşünsenize su ortamında bile bitki beslerken belirli bir süre sonra suyu değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.Neden çünkü suda tuzlar kalıyor ve bitkiye zarar vermeye başlıyor.Sizin bitkinize zarar veriryor olması, doğaya da zarar verdiğinin kanıtıdır.
İkincisi siz sadece bu kimyasalların sonucuna bakıyorsunuz , bir de üretim kısmına gelin.Hiçbir kimyasalın üretiminin doğaya zarar vermeden yapılması imkansızdır.

Yurtdışında bunu kullanıyorlar evet ama haklarını verelim , bilinçlice kullanıyorlar.İkincisi onlar biraz da mecburiyetten kullanıyorlar, biz mis gibi değerlendiremediğimiz dekarlarca arazi dururken , tutup da kimyasallarla bitki yetiştirmeye çalışırsak bu ülkeye yazık etmiş oluruz.

Ben öğrenmeyelim, denemeyelim demiyorum.Ben de denemekten , öğrenmekten ,yetiştimekten yanayım.Ama hiçbir zaman bu yöntemin daha sağlıklı , daha temiz olduğunu iddia etme lüksünü bana vermez.Benim karşı çıktığım nokta bu.Görüşlerinizi bekliyorum.İlgi gösterdiğiniz için de teşekkür ederim.
Saygılarımla,

Sayın nihat_kb,
Kimyasalların üretim aşaması hakkında söylediklerinizde kesinlikle haklısınız. Ve yurt dışındaki topraksız tarım konusunda da haklısınız. Fakat dekarlarca arazi konusuna biraz takıldım doğrusu. Ülkemizdeki arazilerin bereketi ve bolluğu kesinlikle göz ardı edilemez. Fakat diğer taraftan ülkemizdeki tarım politikaları ve çiftçilik adına alınan kararlara da bakarsak, ilerde ülkemizde de topraksız tarımın yapılması gerektiği çok daha rahat anlaşılacaktır.

Birde İlk paragrafınızda ırmaklardan derelerde su alır, bitkileri bunlarla büyütürdük demişsiniz. Ve tam da üstüne basmışsınız. Zaten kurulması planlanan bir topraksız tarım serasının da olmazsa olmazıdır bu konu. Yani seranın doğal su kaynaklarına yakınlığı. Çünkü her şekilde doğal su kaynakları besin açısından çok daha zengin. Bu şekilde kurulacak bir seranın daha az kimyasal kullanması gerekeceği içindir bu şart.

Ayrıca, topraklı tarımı kendi içinde de incelersek, ürün kalitesi ve hastalıklar, böcekler gibi haşerelerden kurtulmak için harcanan kimyasallar ne olacak? Ayrıca bahsettiğim bu kimyasallar çok daha tehlikeli. Herşeyden önce zehirli maddeler. Hemde topraksız tarımda kullanılan kimyasallardan çok daha zararlı. İşte topraksız tarımın bir faydası daha ortaya çıkıyor. Yani hijyenik bir ortamda daha az kimyasal ile üretim demektir.

Ben yine de ürün kalitesi, rekolte, hijyen ve elde edilebilirlik açısından değerlendirdiğim de kesinlikle topraksız tarım diyorum. Birde topraklı tarıma oranla daha az kimyasal kullanıldığını düşürsek, yine topraksız tarım ön plana çıkıyor. Size de düşünceniz açısından saygı duyuyorum.

Saygılarımla.

nihat_kb 21-05-2010 17:46

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ayhan74 (Mesaj 642925)
Sayın nihat_kb,
Kimyasalların üretim aşaması hakkında söylediklerinizde kesinlikle haklısınız. Ve yurt dışındaki topraksız tarım konusunda da haklısınız. Fakat dekarlarca arazi konusuna biraz takıldım doğrusu. Ülkemizdeki arazilerin bereketi ve bolluğu kesinlikle göz ardı edilemez. Fakat diğer taraftan ülkemizdeki tarım politikaları ve çiftçilik adına alınan kararlara da bakarsak, ilerde ülkemizde de topraksız tarımın yapılması gerektiği çok daha rahat anlaşılacaktır.

Birde İlk paragrafınızda ırmaklardan derelerde su alır, bitkileri bunlarla büyütürdük demişsiniz. Ve tam da üstüne basmışsınız. Zaten kurulması planlanan bir topraksız tarım serasının da olmazsa olmazıdır bu konu. Yani seranın doğal su kaynaklarına yakınlığı. Çünkü her şekilde doğal su kaynakları besin açısından çok daha zengin. Bu şekilde kurulacak bir seranın daha az kimyasal kullanması gerekeceği içindir bu şart.

Ayrıca, topraklı tarımı kendi içinde de incelersek, ürün kalitesi ve hastalıklar, böcekler gibi haşerelerden kurtulmak için harcanan kimyasallar ne olacak? Ayrıca bahsettiğim bu kimyasallar çok daha tehlikeli. Herşeyden önce zehirli maddeler. Hemde topraksız tarımda kullanılan kimyasallardan çok daha zararlı. İşte topraksız tarımın bir faydası daha ortaya çıkıyor. Yani hijyenik bir ortamda daha az kimyasal ile üretim demektir.

Ben yine de ürün kalitesi, rekolte, hijyen ve elde edilebilirlik açısından değerlendirdiğim de kesinlikle topraksız tarım diyorum. Birde topraklı tarıma oranla daha az kimyasal kullanıldığını düşürsek, yine topraksız tarım ön plana çıkıyor. Size de düşünceniz açısından saygı duyuyorum.

Saygılarımla.

Ayhan Bey,

Evet bu üretim yöntemine geçmemi şart , buna karşı çıkmıyorum.

Normal tarımda bir bitki için bir dönemde en fazla 3-4 defa kimyasal uygularsınız.Bir bitki üzerine gelen yıllık kimyasal mg lar seviyesindedir.(Ben bu kimyasalların da kullanımı savunmuyorum , o ayrı bir konu) Topraksız tarımda ilaç kullanılmaz demişsiniz.Gayet güzel ilaç kullanılır , fakat topraktan kaynaklanan hastalıklardan kurtulmuş olunur.3-4 defa ilaç vereceğinize belki 1-2 kez ilaç verirsiniz.
Topraksız tarımda ise hergün kimyasalın içindedir.Bana nasıl daha az kimyasal kullanıldığını açıklayabilir misiniz?
Ben de sizin düşüncenize saygı duyuyorum,insanların şehirlerde bunalmışlıklarından ancak bu şekilde birşeyler üreterek kurtulabileceklerini düşünüyorum.
Ama burda şu bilinmelidirki benim iddia ettiklerim düşünce değildir.Soyut birşeyden bahsetmiyoruz.
Hangi bitkiyi yetiştiriyorsanız , bana o cins tek bir bitkiyi yetiştirmek için bir sezonda ne kadar kimyasal kullandığınızı yazar mısınız?Eğer gerçekten topraklı tarımdakine yakınsa ben dediklerimden vazgeçeceğim ve size hak vereceğim, ama eğer kat kat fazlaysa aynı görev size düşüyor.

ayhan74 21-05-2010 19:46

Sayın nihat kb,

Aslında mantıksal olarak sizin gördüğünüz gibi bakarsak bu konuya bence de tamamen haklısınız. Size katılmamamın imkanı yok. Bende tıpkı sizin gibi tüketilen her organik gıdanın doğal ortamında ve kendi doğal yapısında yetiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yüzyıllardır nasıl yetiştiriliyorsa aynı şekilde olması gerektiğini savunuyorum. Amaaa...

Sizin söylediğiniz gibi, insanların şehir yaşantısı içerisindeki sıkıntılarını biraz olsun unutabilmek, birşeyler üretmenin verdiği hazzı yaşamak, ülkemizde az bilinen bir konu hakkında denemeler yapmak, tecrübeler yaşamak ve bunları paylaşmak(bunları ben ekledim.:D) tabi ki çok güzel...

Peki hepsi bu mu?

Çağa ayak uydurmak ne olacak? Çünkü zaman geçmeye devam ediyor. Dünya değişiyor. Hemde negatif yönde değişiyor. Küresel ısınmanın 3-5 yüzyıl sonra sonuçlarını uzmanlar sık sık gündeme getiriyorlar. Tekrarlamış olmayayım ama water world fiilmine doğru gidiyor dünya.

Hem sonra kullanılan kimyasallar, topraklı tarımdaki zirai ilaçlardan daha zararsız değil mi? Peki insan vücudunda da bir çok element ve mineraller yok mu? Kullanılan kimyasalların bir çoğu insan bedeninde de var bildiğim kadarıyla.

Nihat bey yanlış anlamayın sakın. Aslında tarım konusunda çok yeni ve tecrübesizim. Kaldı ki topraksız tarımla ilgili ahkam kesmek istemem. Gerçekten o donanıma ve bilgiye sahip değilim. Tamamen kendi düşüncelerim.

Ama şundan eminim ki; sebze ve meyvelerin büyümeleri **** verimi ile ilgi herhangi bir ilaç veya hormon kullanılmıyorsa, doğal ortamında ne varsa onunla idare edilmeye çalışılıyorsa zararı yok.

Saygılarımla,

nihat_kb 21-05-2010 21:04

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ayhan74 (Mesaj 643062)
Sayın nihat kb,





Peki hepsi bu mu?


Hem sonra kullanılan kimyasallar, topraklı tarımdaki zirai ilaçlardan daha zararsız değil mi? Peki insan vücudunda da bir çok element ve mineraller yok mu? Kullanılan kimyasalların bir çoğu insan bedeninde de var bildiğim kadarıyla.


Ama şundan eminim ki; sebze ve meyvelerin büyümeleri **** verimi ile ilgi herhangi bir ilaç veya hormon kullanılmıyorsa, doğal ortamında ne varsa onunla idare edilmeye çalışılıyorsa zararı yok.

Saygılarımla,

Bakın Ayhan Bey,

Ben şunu anlatamıyorum , üretilmesin , yapılmasın , öğrenmeyelim, denemeyelim demiyorum.Ama kimyasalların da ileride başımıza dertler açacağı konusunda şimdiden hazırlıklı olmalıyız , en azında farkındalık yaratmalıyız diye düşünüyorum.

Bir de dünya bu yöne gidiyor demişsiniz de dünya bir zamanlar da kimyasal ilaç , kimyasal gübre tüketimini destekliyordu.Bunlar genelde ticari oyunlardan kaynaklanıyor.Şu anda ise moda organik tarıma döndü.Yani her zaman dünyanın başka ülkelerinde yapılanların doğru olma gibi bir zorunluluğu yok.

Dünyayı ne kadar doğal kullanırsak dünyanın sonu o kadar geç gelir, dünya o kadar uzun süre yaşanabilir bir ortam olarak kalır.

İkincisi bu sizin vücutta da var meselesine kesinlikle katılmıyorum, niye diyeceksiniz?Örneğin normal insanlar için kullandığımız ilaçları düşünelim, tamamı kimyasal, bi ton yan etkileri var.Aslında ilaçların içinde olan etkin maddeler doğada doğal olarak da bulunuyor, fakat ilaçlar suni yollarla elde edildiği için bir ton yan etki içeriyor.
Topraksız tarımda kullanılan kimyasallarda aynen böyle,Doğada bu maddeler farklı şekillerde bulunuyor, fakat biz onları suni yollarla üretmeye kalktığımızda aynı insan ilaçlarındaki gibi bir çok zararında doğmasına neden oluyorlar.

Bir de şu var topraksız tarımda ilaç kullanılmaz diye birşey yok.Onlarda da kullanılıyor ve bunun yanında ekstradan beslemek için kimyasallar kullanılıyor.Onu düzeltmek isterim.

Topraksız tarım yaparken bu konuları da gözönünde bulundurarak üretim yaparsak ilerde az ahlayıp vahlarız.Suyumuz ,toprağımız kirlendi diye gezmeyiz.

Sağlıcakla kalın,

nbugay 21-05-2010 22:54

Sn. Nihat kb
Yazdıklarınıza tam anlamıyla katılıyorum. Suni gübre kullanımının çevrenin yanısıra insan sağlığı açısından da zararlı olabileceği gibi bir düşünce var bende.
Mesela suni gübrelerin içerisinde bulunan ağır metallerin bizler içinde ileride zararlı olabileceği düşüncesindeyim.
Bu yöntemde daha az gübre kullanılıyor konusunda ise, herhangi bir ölçme veya çalışmam olmadı ancak; topraklı tarımda verilen gübre ve topraksız sisteme verilen toplam gübre miktarı karşılaştırıldığında topraklıda daha fazla kullanım miktarlar söz konusu olabilir ancak bitkinin kendi bünyesine aldığı gübre miktarı açısından topraksız tarımda daha az gübre aldığı yorumu bana çok inandırıcı gelmiyor. Sonuçta topraksız tarımda verilen elementlerin çeşit sayısı bile topraklı tarımda verilenlerden daha fazla...
Ben modern tarımı da savunuyor değilim, modern tarımın da getirisinden çok götürüsünün olduğunu düşünüyorum. Ancak topraksız tarım daha sağlıklı denilince mantıken gerçekçi gelmiyor.
Suni gübrelerin sağlık üzerindeki etkileri konusunda uzman olan veya bilgili olan arkadaşlar var ise bu yöntemin avantaj ve dezavantajlarını daha iyi tanımlayabiliriz.

Saygılarımla,

nihat_kb 21-05-2010 23:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nbugay (Mesaj 643182)
Sn. Nihat kb
Yazdıklarınıza tam anlamıyla katılıyorum. Suni gübre kullanımının çevrenin yanısıra insan sağlığı açısından da zararlı olabileceği gibi bir düşünce var bende.
Mesela suni gübrelerin içerisinde bulunan ağır metallerin bizler içinde ileride zararlı olabileceği düşüncesindeyim.
Bu yöntemde daha az gübre kullanılıyor konusunda ise, herhangi bir ölçme veya çalışmam olmadı ancak; topraklı tarımda verilen gübre ve topraksız sisteme verilen toplam gübre miktarı karşılaştırıldığında topraklıda daha fazla kullanım miktarlar söz konusu olabilir ancak bitkinin kendi bünyesine aldığı gübre miktarı açısından topraksız tarımda daha az gübre aldığı yorumu bana çok inandırıcı gelmiyor. Sonuçta topraksız tarımda verilen elementlerin çeşit sayısı bile topraklı tarımda verilenlerden daha fazla...
Ben modern tarımı da savunuyor değilim, modern tarımın da getirisinden çok götürüsünün olduğunu düşünüyorum. Ancak topraksız tarım daha sağlıklı denilince mantıken gerçekçi gelmiyor.
Suni gübrelerin sağlık üzerindeki etkileri konusunda uzman olan veya bilgili olan arkadaşlar var ise bu yöntemin avantaj ve dezavantajlarını daha iyi tanımlayabiliriz.

Saygılarımla,

Bir de topraklı tarım da şöyle bir ihtimal var , en azından suni gübre yerine çiftlik gübresi kullanma ihtimalimiz var ve bu madde bitki için gerekli nerdeyse bütün besinleri içeriyor ve doğal.İlgilendiğiniz için teşekkür ederim.Dediğiniz gibi başka arkadaşların da yorumlarını da alabilirsek daha ii bilgi edinmiş olacağız.

Mete 23-05-2010 01:36

ayhan 74, nbugay, nihat kb,
Konuyu yeni başlık açmak sureyıle tartışsanız ilgiyle takip edeceğim emin olun yanlız bu başlık ilk okumaya başlayanların ilgi gösterdiği en yogun okuma alan başlık ve 1200 u geçmiş mesaj miktarı.Yeni başlayanlara çokca faydalı ve mesaj arttıkca bi o kadar yorucu.
Saygılarımla

Sarıcan 23-05-2010 10:12

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nbugay (Mesaj 643182)
Sn. Nihat kb
Yazdıklarınıza tam anlamıyla katılıyorum. Suni gübre kullanımının çevrenin yanısıra insan sağlığı açısından da zararlı olabileceği gibi bir düşünce var bende.
Mesela suni gübrelerin içerisinde bulunan ağır metallerin bizler içinde ileride zararlı olabileceği düşüncesindeyim.
Bu yöntemde daha az gübre kullanılıyor konusunda ise, herhangi bir ölçme veya çalışmam olmadı ancak; topraklı tarımda verilen gübre ve topraksız sisteme verilen toplam gübre miktarı karşılaştırıldığında topraklıda daha fazla kullanım miktarlar söz konusu olabilir ancak bitkinin kendi bünyesine aldığı gübre miktarı açısından topraksız tarımda daha az gübre aldığı yorumu bana çok inandırıcı gelmiyor. Sonuçta topraksız tarımda verilen elementlerin çeşit sayısı bile topraklı tarımda verilenlerden daha fazla...
Ben modern tarımı da savunuyor değilim, modern tarımın da getirisinden çok götürüsünün olduğunu düşünüyorum. Ancak topraksız tarım daha sağlıklı denilince mantıken gerçekçi gelmiyor.
Suni gübrelerin sağlık üzerindeki etkileri konusunda uzman olan veya bilgili olan arkadaşlar var ise bu yöntemin avantaj ve dezavantajlarını daha iyi tanımlayabiliriz.

Saygılarımla,

Sn. nbugay,

Yukarda koyulaştırdığım satırla ilgili bildiklerinizi paylaşırsan çok memnun olurum. Topraksız tarımda kullanırken hazırladığımız besin eriyiklerinde kullanılan (Örneğin Monopotasyumfosfat, Potasyumnitrat, Mağnezyumsülfat) teknik kimyasalların içerisinde hangi ağır metaller var.

Bu konuya mutlaka açıklık getirilmesi lazım. Yoksa sanal ortamda büyük bir bilgi kirliliği oluşuyor.

nbugay 23-05-2010 22:29

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan (Mesaj 643802)
Sn. nbugay,

Yukarda koyulaştırdığım satırla ilgili bildiklerinizi paylaşırsan çok memnun olurum. Topraksız tarımda kullanırken hazırladığımız besin eriyiklerinde kullanılan (Örneğin Monopotasyumfosfat, Potasyumnitrat, Mağnezyumsülfat) teknik kimyasalların içerisinde hangi ağır metaller var.
Bu konuya mutlaka açıklık getirilmesi lazım. Yoksa sanal ortamda büyük bir bilgi kirliliği oluşuyor.

Sn. Sarıcan,
Kimyasal gübre kullanımı konusunda uzman değilim, ben sadece araştırmalarım sonucunda bulduklarımı aktarıp bunlar konusunda uzman kişilerden açıklayıcı bilgiler almak peşindeyim. Sonuçta şu anda uğraştığımız şeyi hobi olarak yapsak ta sağlığımız konusunda riskler var ise bunlarında açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Yukarıda yazdığım ağır metaller konusunda ise okuduğum kaynaktaki yazara olan güvenimden dolayı bunu dile getirdim ve alt detaylarını ben de öğrenme peşindeyim. Size bu kaynaktan bir alıntıyı aşağıda yolluyorum;

"Ancak sayın okurlar biliyor musunuz, 5 yıldır uğraşmama rağmen daha bir tane gübre üreticisinden bile, gübre içerisindeki ağır metalleri gösteren beyan belgesini alamadım, aldırtamadım. Diyelim bu gübre % 28 saf azot evet ancak geri kalan % 72 nedir? Ne kadar kükürt vardır? Özellikle fosforlu gübrelerde hangi ağır metallerden ne kadar var veya yoktur? (Bu noktada, "kimyasalın formülü belli, hesaplanınca geri kalan % 72 bulunur" diyenleri duyar gibi oluyorum. Hayır, burada benim belirttiğim üreticinin bunu beyan etmesi. Hem de hesapla değil analiz ile. Burada aradığımız olması gereken değil, mevcut durumdur) Bunu gösteren hiç bir yazılı dokümana erişemedim. Gübre üreten firmalar bunu sorunca "gübrelerimizde zararlı hiç bir şey yok" ya da "ne yapacaksınız kardeşim gübre firması mı kuracaksınız?" diyorlar."


Tekrardan konu ile ilgili olarak uzman arkadaşlar var ise yardımlarını rica ediyorum.


Sn. mete0838
Haklısınız bunun başka bir başlık altına alınması daha uygun olacak.
Sn. moderator bu yazışmaları yeni başlık altına taşımanız mumkunmu..

Saygılarımla,

furkanyener 23-05-2010 23:24

arkadaşlar dikkat ederseniz bizim şu dev bal kabagı yarışmalarında abddeki gibi tonluk bal kabakları yok ve burada olması imkansız çünkü bizim kullandıgımız bütün tcari gübrelerin asıl patanti abd ye aittir ve bu gübreler uzun vadede topraklarımızı tarıma elverişsiz hala getirmek bizi dışa bagımlı hale getirmek için yapılır yani ekonomisi tarıma dayalı olan ülkemizde yavaş yavaş dışarıdan mısır bugday getirmeye başladık sadece saglıgımıza degil bizden sonraki tüm neslimize zaralı ama gelin görünki...neyse konu çok uzar siz biraz düşünün bunun üzerinde konuyu çok okuyamadım fakat bunu yazmak istedim

Sarıcan 24-05-2010 17:20

Sn. nbugay,

Elbetteki hiç birimiz mesleğimiz olmayan bir konuda uzman değiliz, olmamızda çok zor zaten. Bütün gayretimiz araştırarak en doğrusunu bulmak. Benim sağlık problemimde var ve bu konuda enaz sizin kadar titizim. Hiç şüpheniz olmasın.

Tarımda sağlığa zarar veren ister topraklı olsun, ister topraksız asıl unsur gübrenin dışında zararlılarla mücadele için atılan zirai ilaçlardır. Bence buna bir çare bulmak lazım. Bir diğer hususta özellikle topraklı tarımda ölçüsüz ve bilinçsizce gübre kullanımından dolayı toprağın belirli elementlere gereğinden fazla doyarak pH dengesinin bozulmasından kaynaklanan üretim kayıplarıdır.

Oysa topraksız tarımda her gübre formülüne uygun miligram mertebesinde tartılarak hazırlanıyor, belirli peryotlarla büyük şirketlerde analiz yapılarak eksilen element ilave ediliyor, küçük işletme veya hobilerde ise (bizim gibi) besin sıvısı tamamen değiştirilerek bitkinin sürekli istenilen pH ve EC (Su içerisindeki elementlerin çözünmüş miktarına bağlı elektrik iletkenliği) değerleri sabit tutulmaya çalışılıyor.

Topraksız tarımda üretilip yurtdışına ihracatı yapılan ürünlerde yapılan kontrollerde hep zirai ilaç artıkları (zirai gübre değil) aranmaktadır. Birde hep şöyle düşünüyorum, bu üretim şekli zararlı bir şey olsaydı herşeyi kılı kırk yararak alan avrupalı gelip bizden tarım ürünü alırmıydı. Bugün topraksız tarım yapan seraların isimlerini bizim yerel marketlerde görmemiz mümkün bile değil. Hepsi yurtdışına satılıyor. Bunun dışında avrupalıda aynı teknikle üretim yapıyor.

Bu sitedeki videoları bir izlermisin? Belki için daha rahat eder. Özellikle kendi ürettiğin topraksız tarım ürünlerini gönül rahatlığı içinde yiyebilirsin. Çünki zirai ilaç kullanılmadığından eminsin.

shrub 25-05-2010 10:19

"Bugün topraksız tarım yapan seraların isimlerini bizim yerel marketlerde görmemiz mümkün bile değil."
Sayın sarıcan sizin dediklerinize ek olarak şunu demek isterim yerel marketlerde birçok domates topraksız tarımla üüretilen domateslerdir. şimdi firma adı vermek istemediim ama tonla var.
Saygılarımla,

nbugay 25-05-2010 13:02

Sn. Sarıcan;
Tarım ilaçları ve kontrolsüz gübre kullanımı konusunda çok haklısınız. Ancak avrupalı tercih ediyorsa bu ürünlerin tamamıyle zararsız olacağı yaklaşımı şu anda bana uzak geliyor.
Ama yine de topraklı tarımda kontrolsüz zirai ilaç, hormon ve gübre kullanımı ile üretilen ürünlere nazaran belki topraksız tarım tercih edilebilir.
Bildiğiniz üzere, eskiden tüm ürünler doğal yöntemlerle üretilirken sonrasında modern tarım yöntemleri adı altında daha fazla kimyasal gübre, zirai ilaçlar ve hormonlar devreye girdi. Sonuç; insanlar çıkmaz bir noktaya doğru sürüklendiklerini anlayınca geri dönüş çabası başladı ve "Organik Ürün" çılgınlığı ortaya çıktı(çılgınlık diyorum çünkü olur olmaz herşeye "Organik" ibaresini yapıştırmaya başladılar).
Umarım ileride Topraksız Tarım için de aynı sorunlarla karşılaşmayız..

EC değeri konusunda ise aslında sormak istediğim bir şey var; Çok basit olarak EC değeri, suyun içerisine belirli oranlarda eklenen gübrelerin yoğunluğuna göre değişiyor. Yani farklı formulasyonla aynı EC değerleri yakalanabilir. Peki yanlış formulasyonlu bir besini bitkiye verdiğimizde, oranı gereğinden yüksek olan bu maddeler bitki bünyesinde mi toplanıyor yoksa bitki sadece alabildiğini alıp fazlası yine suda mı kalıyor?


Sn. shrub, marketlerde satılan bazı domateslerin(markalı, salkım, arılı, örnek görünümlü temiz domatesler vb) topraksız tarım ürünü olduğunu ben de duymuştum ama ne kadarı doğru bilemiyorum. Bu konuda daha detaylı bilgi verebilirseniz çok sevinirim.

Saygılarımla,

shrub 28-05-2010 12:44

Sayın Bugay topraksız üretim yapan bir çok firma var. Üzerlerinde topraksız tarımla üretilmiştir ibaresi yok.Ama büyük market zincirlerinde çoğu mevcut. üzerinde arılıdır..v.s. yazması onun topraksız olduğunu göstermez. Saygılarımla,

Sarıcan 28-05-2010 15:34

Sn. nbugay,

Bitkilerin gelişimini tanımlayan minimum yasası diye bir yasa var. Aşağıda bir siteden alıp kopyaladım ama siz google da minimum yasası veya kanunu diye yazarsanız yüzlerce bilgiye ulaşabilirsiniz.

Liebig'in Minimum Yasası

1840 yılında Liebig tarafından ortaya konan bu kurala göre, bitkilerin büyümeleri, ihtiyaç duyduğu besin elementlerinden toprakta en az bulunanına bağlıdır. Doğal çevrede bitkiler için gerekli olan elementlerin bir bölümü (karbon, hidrojen, oksijen vb.) bol miktarda bulunduğu hal­de, topraktakilerin bazıları bitkilerin gereksinimlerini karşılayacak dü­zeyde bulunmayabilir. Örneğin bor elementi bitki gelişimi için gerekli olmakla beraber, tükendiğinde diğer gerekli elementler bulunsa bile bitki gelişimi durur. Yani bitkilerin gelişimi, topraktaki minimum besin elementiyle sınırlandırılır. Topraktaki minimum besin elementinin azot ol­duğu düşünülürse, bitki gelişiminin toprakta bulunan nitratın (NO3) miktarına bağlı olarak değiştiği görülür

İlk olarak sadece bitkiler için ortaya konan bu kural, daha sonra tüm canlılar ve tüm ekolojik faktörler için uygulanmıştır. Buna göre herhangi bir canimin gelişimi için diğer faktörler uygun olsa bile, sınırlayıcı olan en olumsuz faktördür.

Sn. Shrub,

Biraz önce yukardaki yazdıklarımı okuyunca eksik ayzdığımı farkettim. Ben topraksız tarımın dev şirket veye markalarını yerel marketlerde zor göreceğimizi vurgulamak istemiştim.

belit 29-05-2010 04:13

Selamlar...

Küçük bir sorunum var. Marul tohumlarımı ekeli 4 gun oldu. Bugün itibari ile 2 cm. olanlar dahi var. Cam kenarında olmalarına ve saat 12:00 dan gun batımına kadar guneslenmelerine rağmen boya gidiyorlar. Bu fideleri nasıl kurtarabilirim? İlk çıkan yapraklara kadar tekrardan torfla kaplasam işe yarar mı ?

Teşekkürler şimdiden...

dede34 30-05-2010 11:14

4 Eklenti(ler)
Sayın ustalarım,çok çok amatörce bir şeyler üretmeye çabalıyorum.Diktiğim bazı ürünlerde anlamadığım bazı durumlar oluştu.Bunları çözmeme yardımcı olursanız sevinirim.10 gün kadar önce domateslerimin koltuk alma sorununu sayın Yılmaz hocam erken demişti.Dün alttan uca kadar aldım ama tepeyi bıraktım.Doğrumu yaptım?Bir buçuk ay önce tohumdan ürettiğim domatesim koyabilirsem resimde göreceğiniz durumda.Acaba normallermi?Ayrıca aynı zamanda tohum olarak ektiğim salatalık çiçek açıyor ama dökülüyor.Bazı yapraklarının üzerinde su damlacığı motifinde kabarcıklar oluştu.Ne yapabilirim?Lütfen yardım....

dede34 30-05-2010 11:17

İlk resim de çileklerim.Görünmüyor gerçi ama onlarda da yaprak harici bir oluşum var.Fide olarak almıştım böylece duruyorlar.

dede34 30-05-2010 11:27

Bu arada ilk söylemem gerekeni sona bıraktım.Kusura bakmayın.Ben güneş gören 2 metre kare cam önünde damla sulama , taşıma su yöntemiyle üretmeye çabalıyorum.Sayın Kudret hocamdan aldığım ec metre ve kağıt ph ölçerimle.Yeri gelmişken bir sorumda şu;3-4 gün önce saf suyla yıkadığım ürünlere besinli sularını verdim.Ancak sabah suyun ec değerini ölçtüğümde verdiğim andaki değerle karşılaştım.Ph değeri düşmüştü.Bitki besin almıyor sanırım , nedeni nedir acaba?

nbugay 31-05-2010 08:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan (Mesaj 647918)
Sn. nbugay,

Bitkilerin gelişimini tanımlayan minimum yasası diye bir yasa var. Aşağıda bir siteden alıp kopyaladım ama siz google da minimum yasası veya kanunu diye yazarsanız yüzlerce bilgiye ulaşabilirsiniz.

Liebig'in Minimum Yasası

1840 yılında Liebig tarafından ortaya konan bu kurala göre....

Bilgi için teşekkürler sayın Sarıcan...

shrub 31-05-2010 09:59

Sayın Sarıcan epeyce raflarda yer tutuyorlar rahat olun:)

akya 05-06-2010 18:39

Herkese merhaba,

Bu yıl balkonumda tekrar deneme yaptım, işte resimler ve ayrıntılar.

http://img690.imageshack.us/img690/5333/img0839k.jpg
http://img94.imageshack.us/img94/6139/img0850u.jpg
http://img687.imageshack.us/img687/7860/img0848sx.jpg
http://img41.imageshack.us/img41/8896/img0842o.jpg
http://img43.imageshack.us/img43/7688/img0840g.jpg
http://img251.imageshack.us/img251/5730/img0851at.jpg


* Balkonum doğuya bakıyor, öğleye kadar güneş alıyor, çok fazla rüzgar almıyor.

* Saksılarımda cocopeat, perlit ve normal toprak karışımı (aynı ölçülerde) var. (Normal torf, iri kum, toprak ile de olabilir)

* Nisan ilk haftasında hazır aldığım 3 domates, 1 sivri biber, 3 patlıcan fidesiyle dikim yaptım. Bence fidelerin asıl yerlerine dikim yapılmadan önce iyice pişkinleşmiş olması( 10 cm uzunluk, kurşun kalem kalınlığı, koyu yeşil renk) önemli. Fide döneminde iyi güneş almamış, boyu çok uzamış cılız fideler iyi olmuyor.

* Her saksıyı yaklaşık olarak 2-3 günde bir 5 litre besinli suyla sabahları suladım. Burada dikkat ettiğim nokta, su miktarını saksının altından su gelecek ancak saksının altındaki hazneden taşmayacak şekilde ayarlayabilmekti. Ayrıca tekrar sulamayı katı ortam iyice kurumadan hafif nemliyken yaptım.

* Besinim sayın envorun reçetesiyle 2-2,5 EC, ve 6-6,5 PH.

Bence çok fazla otomasyona girilmeden, iyi ışık alan, çok fazla yağmur ve rüzgar almayacak bir balkonda ve besinli sulamayla herkes sebze yetiştirebilir. Tabi bu gece sıcaklıklarının 7-8 derecenin altına düşmemeye başladığı ilkbahar döneminden kışa kadar yapılabilir.

Sarıcan 05-06-2010 21:04

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi shrub (Mesaj 649428)
Sayın Sarıcan epeyce raflarda yer tutuyorlar rahat olun:)

Geçen hafta Metro Gross Markette AGROBAY' ın Beef domatesini görünce dayanamadım aldım bir kasa. Doya doya gönül rahatlığı ile yedik. Keşke hep menşeini bildiğimiz ürünler yiyebilsek. Çokta lezzetliydi, neredeyse tanesi 350-400 gr her tarafı pırıl pırıl tertemiz domateslerdi.

Sarıcan 05-06-2010 21:07

Sn. Akya,

Bu biraz da Fethiye' nin ikliminden kaynaklanıyor herhalde. Istanbulda bu verimi yakalamak biraz zor. Domateslerin cinsini biliyormusunuz?

seralin 05-06-2010 23:36

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi akya (Mesaj 652810)
Herkese merhaba,

Bu yıl balkonumda tekrar deneme yaptım, işte resimler ve ayrıntılar.

http://img690.imageshack.us/img690/5333/img0839k.jpg
http://img94.imageshack.us/img94/6139/img0850u.jpg
http://img687.imageshack.us/img687/7860/img0848sx.jpg
http://img41.imageshack.us/img41/8896/img0842o.jpg
http://img43.imageshack.us/img43/7688/img0840g.jpg
http://img251.imageshack.us/img251/5730/img0851at.jpg


* Balkonum doğuya bakıyor, öğleye kadar güneş alıyor, çok fazla rüzgar almıyor.

* Saksılarımda cocopeat, perlit ve normal toprak karışımı (aynı ölçülerde) var. (Normal torf, iri kum, toprak ile de olabilir)

* Nisan ilk haftasında hazır aldığım 3 domates, 1 sivri biber, 3 patlıcan fidesiyle dikim yaptım. Bence fidelerin asıl yerlerine dikim yapılmadan önce iyice pişkinleşmiş olması( 10 cm uzunluk, kurşun kalem kalınlığı, koyu yeşil renk) önemli. Fide döneminde iyi güneş almamış, boyu çok uzamış cılız fideler iyi olmuyor.

* Her saksıyı yaklaşık olarak 2-3 günde bir 5 litre besinli suyla sabahları suladım. Burada dikkat ettiğim nokta, su miktarını saksının altından su gelecek ancak saksının altındaki hazneden taşmayacak şekilde ayarlayabilmekti. Ayrıca tekrar sulamayı katı ortam iyice kurumadan hafif nemliyken yaptım.

* Besinim sayın envorun reçetesiyle 2-2,5 EC, ve 6-6,5 PH.

Bence çok fazla otomasyona girilmeden, iyi ışık alan, çok fazla yağmur ve rüzgar almayacak bir balkonda ve besinli sulamayla herkes sebze yetiştirebilir. Tabi bu gece sıcaklıklarının 7-8 derecenin altına düşmemeye başladığı ilkbahar döneminden kışa kadar yapılabilir.


merhaba sebzelere imrenerek bakıyorum..tebrik ederim..topraksız tarım konusunda son derece cahil biriyim..fakat en merak ettiğim verdiğiniz besinler sebzelerin tadında değişikliğe yol açıyormu? yani bizim marketten pazardan aldığımız elma gibi domates ,tatsız salatalıklar gibimi ..

Volkan Kesici 06-06-2010 01:05

Topraksız tarım doğru yapıldığında ürün kalitesinde düşmenin aksine yükselme oluyor.

Sebzelerin tadının eskisi gibi olmamasının ise iki nedeni var: Birincisi yetiştiricinin seçtiği türlerle ilgili. Ticari nedenlerden ötürü, lezzet ve aroması yüksek türlerden çok, nakliyeye, depolamaya ve hastalıklara dayanıklı, yüksek verimli türler tercih ediliyor.
İkinci neden ise tad ve koku alma duyumuzun yaşımız ilerledikçe azalması. Özellikle sigara tad alma duyumuzu %30 oranında köreltiyor. Hiç sigara içmemiş biri bile 70 yaşına geldiğinde tad alma duyusunu %50 oranda kaybetmiş oluyor. Bu yüzden "Nerde eski domatesler" sözü muhtemelen bundan 100 yıl önce de kullanılıyordu. Malesef yapacak birşey yok :)

taha99 06-06-2010 09:46

Verdiniz bilgiler için hepinize teşekkür ederim. syg :p

Delimus 06-06-2010 12:06

Topraksız tarım mayalardan kalma bir teknik, şuan kimyasal gübreler kullanılıyor o ayrı ama Tat koku bence tohum cinsinden kaynaklanmakta , Organik kayısı ve limonla biz çok kez karşılaştırma yaptık köyde, tat ve koku olarak fark yok fakat farklı türünde hep fark olur.Daha sulu ,daha lezzetli ,daha yumuşak , daha aromalı vs..

akya 07-06-2010 10:10

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan (Mesaj 652922)
Sn. Akya,

Bu biraz da Fethiye' nin ikliminden kaynaklanıyor herhalde. Istanbulda bu verimi yakalamak biraz zor. Domateslerin cinsini biliyormusunuz?

Sayın Sarıcan, domateslerin iki tanesi salkım, 1 tanesi standart domates çeşitlerinden. Bence İstanbul ya da diğer yerlerin Mayıs-Haziran sonrası iklim koşulları buranın nisan koşullarıyla aynıdır. Bu dönemlerde yapılan dikimlerde, çok fazla rüzgar almayan, 6-7 saat direkt güneş ışığı alanbalkonlarda , pişkin fidelerle ve besinli suyla yapılan denemeler büyük olasılıkla başarılı olur diye düşünüyorum.

Kudret Tezel 08-06-2010 13:55

Sevgili arkadaşalar, çeşitli sebeplerden dolayı baya uzayan yılan hikayesi nihayet bitti. sistemi kurdum cumartesiden bu yana gayet güzel çalışıyor. daha çok resim paylaşmak istedim,birkaç gündeki değişikleri gösterecektim, Ancak yağmur okadar şiddetli yağıyorki resim çekmeye fırsat vermiyor. Bu işe başladığımdan bu yana idaalim olan bir işi gerçekleştirdim. Bundan sonra topraksız tarıma daha büyük katkılarda bulunabilceğimi umuyorum.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 22:34.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024