20-09-2016, 15:56 | #1 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Asoo / Hayalbağ
"NEDEN HAYÂLBAĞ? Bağ: Büyük bahçe. Hayâl Bağ: İçinde hayâllerimi yeşerteceğimi umduğum müstakbel toprak parçam. Sermâyem: Şimdilik birkaç salon çiçeği alacak kadar nakit, azim, istek, bol miktarda proje, iki koloni arı ve en önemlisi ailem. Tabiatla iç içe bir hayat kurmak niyetindeyim. Ama bu işe bir blog kurarak başlıyorum. Umarım diğer hamlelerim daha az çelişkili olur." Demişim 2013 eylülünde. Artık 10370 m2 bir tarlam var ve içim içime sığmıyor. Önüme gelene anlatmak istiyorum, ama çok insan bu tür sevince aşina değil. Altının değerini sarraf bilirmiş. Ben de şu halimi ve sonrasını sizlere açacağım bundan sonra. Hadi hayırlısı. |
21-09-2016, 13:21 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Teşekkür ederim hosseda. Sizlere yavaş yavaş tanıtayım istiyorum yerimi. Tarlam Bolu Göynük Bozcaarmut köyünde. Rakım 1150m. Güneye bakan bir yamaçta. Doğuya, batıya bakan eğimli yerleri az da olsa düz kısımları olan bir yer. Tarla sınırlarında muhtelif ağaçlar var orta kısım nerede ise boş. 10370 m2 lik alanın yaklaşık 1250 m2 si köy yerleşim alanı civarı tabir edilen kısımda kaldığından ev yapabiliyorum. Daha doğrusu yapılabiliyor olacaktı. Hemen tüm sermayemi tarlayı almaya harcayınca, ev için yaklaşık bir sene beklemem gerekecek. Ama şimdiden Hayalbağ ile kuvvetli bir bağ kurmaya başladığımı hissediyorum. Devamlı bağımızı nasıl şekillendireceğimi ve bağımızın bizi nasıl şekillendireceğini düşünüp, araştırıyor, bazen planlara bazen hayallerle dalıyoruz. Nihai amacım ise dışarıdan gıda almamak; kaybolmaya yüz tutmuş bazı kültürel ögelere can simidi olmak. Kimseler fark etmese de şu fani dünyada bir hoş sada bırakmak. İlk mesajda belirtildiği gibi bir de bloğumuz var. HAYÂL BAĞ YA DA AYRIKOTU ÇİFTLİĞİ |
25-09-2016, 14:02 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
İşte bağımızın birkaç fotoğrafı. Doğudan batıya doğru, sırasıyla. Bu harap samanlığı seviyorum. Bana çok fotojenik geliyor. Birde görünmeyen şöyle bir yer var. Burada da tahıl üretmek niyetindeyim. Çalakalem eş yükselti eğrileri çizdim. Aklımda kalana göre çizdiğim için yerinde sağlama yapmak gerekecek. Her çizgi 0,5 m ye tekabül ediyor. Düzenleyen Asoo : 25-09-2016 saat 15:30 Neden: Eşyükseltilerin ölçüsünü ilave için. |
30-09-2016, 09:57 | #5 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Tapuyu elime aldıktan sonra devamlı Bozcaarmut'a gitmek istiyordum. Aklımda kalanlar hakkında tereddütlerim olduğu için gidip her yerini ezberleyesim vardı. Geçenlerde iki günlüğüne gittik. İki oğlum, kızım ve ben. Hanım daha önce hiç çadırda kalmadığından bizi ekti. Yaklaşık 220 km yol kat ederek köyümüze ulaştık. İlk ağaç altına geçici olarak yerleştikten sonra, otağımızı nereye kuracağımıza Başçocuk İbrahim’in menzil atışı ile karar verecektik. Fakat yiğidim kantarın topuzunu kaçırınca oklar arazimizin dışına çıktı. Diğer attıklarımızda tarlada kayboldu. Biz de gece en manzaralı olacağını düşündüğümüz yere çadır kurmaya karar verdik. Ağaç sayımı yapma niyetim vardı. Kalem kağıt olmayınca, herkese bir meyva tahsis ettik. Hep beraber gezerek sayımı gerçekleştirdik. Zaten tüm ağaçlar sınır boyunca dizilmişti. Bir metreyi geçmeyen fidanları saymazsak: 19 Ayva, 2 Elma, 10 Erik, 2 Fındık, 6 Ceviz. 1 Böğürtlen öbeği, 6-7 yerde kuşburnu, 1 adet kavak. Genç cevizlerden emin değilim ama diğer ağaçlar ticari tür değil. Bazı eriklerin meyvası yoktu. Bunlar sanırım can eriğiydi. Meyvası olanlarda dört ayrı çeşitti. Görüntüleri iyi değildi ama lezzetleri harikaydı. Ve inanılmaz meyva vardı. Hele bir tanesinde erikler siyah üzüm salkımı gibiydi. Sonradan yöre halkının da bu ağacı üzüm eriği diye adlandırdığını ve kurutulmuşunun aranan bir ürün olduğunu öğrendik. Ayrıca sarı erik, bir tane çakal eriği ve mürdüm erikleri ile bence erik kotası dolmuş durumda. Elmalar amasya elması, fakat hem küçükler hem de eğri büyrüler. Ama çok lezzetliler. Satın alma öncesi görmeye geldiğimizde fındıklarda meyva vardı, fakat bu gidişimizde görmedik. Elma, ceviz ve ayvalarda tek tük meyva gördüm. Tarlanın eski sahibinden öğrendim ki: Bu sene hem soğuk vurmuş, hem de kurak gitmiş havalar. Soğuk ara ara böyle meyvasız bırakırmış Bozcaarmut’u. En acil ihtiyacımız için altyapı çalışmalarına başlamaya karar verdik. Fakat toprak çok sert olduğundan fazla mesafe kat edemedik. Çadırları kurup kamp ateşimizin keyfini çıkardık. Kendi toprağımızda, yıllardır görmediğim samanyolunu ve yıldızları, semaverde hazırladığımız çayı yudumlarken, gecenin geç saatlerine kadar seyrettik. Seyrederken kimimiz hülyalara kimimiz rüyalara daldık. Ertesi gün de erik toplamak ve sohbet etmek harici bir şey yapamadık. Ama ekip gayet mutlu idi. En çok endişelendiğim hayallerimin sadece bana mutluluk vermesi idi. Korktuğum olmadı. Çocukların gayretli olmaları ve atıldığım maceradan keyif almaları bu hafta sonunun kazancıydı bana göre. ( en azından şimdilik.) Notlar: -Köyümüzü sevdik. -Kara ikliminde geceler soğuk oluyor. ( Biliyorduk, idrak ettik.) -Köy ilk gözlemlediğimizden daha sakin. -Köyün kahvesi yok. Olsaydı daha çok kişi ile tanışabilirdik. Camiye gittik. İmam ve iki ihtiyar, hayır hayır, Emre, Rasim ve Şevket Bey Amcalarla tanışabildik. Onlar artık bizim komşularımız. -Köyde su kısıtlı. -Kışın 5 hane dolu oluyor, diğerleri Göynük merkezine yakın bir mahallede duruyor. -Bozcaarmut arıcılığa uygun biryer. -İnsanları iyi. ( Kibar ve ölçülüler. Yardım etmeye hazır duruyorlar fakat talep gelmeden insanın işine karışmayacaklar gibi. |
08-12-2016, 14:29 | #6 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 24-04-2015
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 834
|
Alıntı:
|
|
14-12-2016, 13:45 | #7 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 23-04-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 13
|
Bulduklarınız umduklarınızdan fazla güzel ve çok olsun . Herşey gönlünüzce olsun. Şu yapmak istediğinizi yapmak isteyen binlerce insan var ama siz ilk adımı atabilmişsiniz. Tebrikler . |
24-01-2017, 20:30 | #8 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
thunderon Teşekkür ederim. Bize de güzel görünüyor. ahmeter Teşekkürler. Başarmak çok güzel. Motorcular "Yolda olmak, hedefe ulaşmaktan güzeldir." derler. Umarım bitkilerle olan maceramız da, sonucu da güzel olur. fludek Düşüncelerinizi anladığımı sanıyorum. Çünkü bu forumdan bana ilham kaynağı olanlara karşı benzer şeyler hissettim hayli zamandır. Yüz yüze görüşemesek de, Ağaçlar'da kendi hayallerine benzer hayaller kuran veya gerçekleştiren insanlarla hem hal olmak, böyle bir maceraya çıkmak cesaretini veriyor insana. |
25-01-2017, 11:20 | #9 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 07-03-2012
Şehir: Bursa
Mesajlar: 124
|
Sn.Asoo Herşeyin gönlünüzce olmasını temenni ediyorum. |
25-01-2017, 19:30 | #10 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Keçi-Koyun sütü Yoğurt √ Beyaz peynir √ Kaşar Tulum peyniri Çökelek Tereyağı √ Tavuk eti Ördek eti Kaz eti Hindi eti Yumurta Keçi eti Koyun eti Sucuk Pastırma Sosis Kavurma Bal √ Polen √ Bal mumu √ Yapağı Elma Elma pekmezi Elma kurusu Armut Ayva Ayva reçeli √ Kiraz Vişne reçeli Vişne Nar Nar ekşisi Cennet hurması Korogaki Zeytin √ Frenk üzümü Üzüm Kuru üzüm Pekmez Yaprak Ceviz Badem Ihlamur √ Erik Erik kurusu Erik pestili Dut Dut kurusu Dut pestili Dut pekmezi Cevizli sucuk Böğürtlen İğde Şeftali Kayısı Kayısı kurusu Nane √ Kuru nane √ Kekik Reyhan Biberiye √ Ispanak Pırasa Karnabahar Lahana Bamya √ Kuru bamya Bakla √ Bezelye Fasulye √ Börülce Barbunya Nohut √ Mısır √ Ayçiçeği √ Domates √ Biber √ Pul biber Patlıcan √ Patlıcan kurusu Tere √ Maydonoz Marul Kuzu kulağı √ Havuç √ Turp Kereviz Patates √ Tatlı patates Soğan √ Kuru soğan √ Sarımsak √ Salça Tarhana Keş Erişte Hıyar √ Acur √ Kabak √ Dikenli kabak Bal kabağı Kabak çekirdeği Sirke Turşu √ Yer elması Fındık Karpuz √ Kavun Buğday Siyez buğdayı √ Bulgur √ Düğü Beyaz un Tam buğday unu Arpa Yonca Yulaf Yeşil mercimek Kırmızı mercimek Güvercin √ Bıldırcın Bıldırcın yumurtası Susam √ Tahin Tahin helvası Kestane Çörekotu √ Kuşburnu Kuşburnu marmelatı Ekşi maya √ Ekmek √ Bunlar da nedir derseniz, bunlar yıllardır ya üretme planı yaptığım, haklarında bilgi topladığım ya da deneme üretimi yaptığım şeyler. Yanlarına işaret koyduklarımı denedim ve başarılı oldum. Tabii ki başarım mutlak bir başarı değildi. Aslına bakılırsa çoğu üründe vasat veya az üstünde başarı gösterebildim. Eski köylülere, hele hele köylü kadınlara selam olsun. Nasıl da üretkenlermiş. Bu listeye en az bu kadar daha ilave edebiliriz. Veya yaşantımıza dair ne varsa hepsini bir başlarına ve kısıtlı imkânlarla üretmişler. Bir ömür boyu üretmişler. Hâlbuki birçoğumuz binlerce ihtiyaçtan sadece bir veya birkaçına çare olabiliyoruz. |
22-05-2017, 20:21 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Üç güzel.
Herkese selamlar. Bir süredir işten güçten sayfama yazamıyorum. Ama bu süre zarfında bir çok kez Hayalbağ'ı ziyaret ettim ve kendimce bir şeyler yaptım. Bunları biraz rahatça bir zamanda sizlerle paylaşacağım İnşallah. Ama son gidişime keyif katan şu üç güzeli hemen sizlere göstermek istiyorum. Yoncaların arasından uçuşuverdi anneleri. Şöyle bir bakınca bu manzara ile karşılaştım. Yoncayı biçecek komşuya tembihledim, işaret amaçlı bir sopa diktim ve bıraktım yavrucakları. Yumurtalar yaklaşık zeytin kadardılar. Sonra Loğusa otu olduğunu zannettiğim bu ilginç bitkileri buldum. Ezber bozan bir yapısı var. Son olarak bulduğum ise sanırım yabani bir kuşkonmaz. İnternet araştırmalarımda pek çok yöremizde yabani kuşkonmaz olduğu ve severek tüketildiğini okudum. Ama henüz köylülere danışamadım. Umarım köylüler "Evet biz bunu yeriz." derler de uğraşmadan elde edilen bir gıdamız daha olur. Veya köylüler bilmese bile sizlerden biri bunu teyit eder. |
25-05-2017, 20:13 | #12 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Tohum küpleri
EYLÜL 2016 NOTLARIDIR. Kocaman bir üretim listeniz varsa zaman kaybetmeden işe koyulmanız lazım. Ben de öyle yapıyorum. İlk aklıma gelen buğday oldu. İki sene evvel siyez buğdayı denemiştim. Toprağı sürmeden, bellemeden, kabuklu halde direk toprak yüzeye serptim. Üzerine de biçilmiş çim serpmiştim. İlk buğday tarlam 10m2 civarındaydı. Kıyas yapacak tecrübem olmamakla beraber, iyi ürün aldığım kanaatindeyim. Bu sefer kendi tarlama yaklaşık 1,5 dönümlük bir kısıma Hatay’dan edindiğim karakılçık denilen buğday türünden ekmeye karar verdim. Yine yüzeye ekim yapacaktım fakat örtü olması için attığım kesilmiş çimleri Bozcaarmut’ta bulamazdım. Bende tohum topları hazırlayarak ekim yaparım diye niyetlendim. Nereden okuduğumu hatırlamıyorum ama tohum toplarının yapıldığı kil, su içinde en az on dakika dağılmadan durabilmeli diye okumuştum. Hemen etraftan kil olduğunu sandığım topraklardan temin edip, tohum topları hazırladım ve topları su içinde beklettim. Sınavı geçen şanslı toprak Bozcaarmut’a gidecekti. Toprağı seçtikten sonra, iş yerinin bahçesinde ufak bir kap içinde buğdayları toprakla buluşturdum. Birkaç top yaptım. Kalanında ev ahalisinin de emeği geçsin diye eve götürdüm. |
25-05-2017, 20:14 | #13 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Aslında eşim ve kızım da baya çalıştılar. Fakat beni şaşırtan kayınvalidemdi. Yaptığımız işi garipser ve pek ilgi göstermez diye düşünürken, çamur dolu leğeni görür görmez başına oturdu ve son topu yuvarlamadan kalkmadı. Sanırım bir köylü kadını olarak toprağa olan özleminin bir tezahürüydü bu. Biraz alay da etti ama olsun. |
25-05-2017, 20:16 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Kızım ise tohum topu yapımında farklı metotlar denedi, hatta tohum topuna farklı görevler bile yükledi. |
25-05-2017, 20:17 | #15 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Sonrasında kurumaya bıraktık topları. Kurumak ve Bozcaarmut’ta tarlayla buluşmayı beklemek onlar için kolay bizim için zordu. |
25-05-2017, 21:51 | #16 |
Ağaç Dostu
|
Düzenleyen Muda : 26-05-2017 saat 09:36 |
27-05-2017, 09:51 | #17 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Sn. Muda, otun Orobanche türü bir şey olduğuna ben de kanaat getirdim. Ben en benzer yabani kuşkonmazı bulabilmiştim. Teşekkürler. Yalnız beğen düğmesine elim zor gitti. Bakalım bu canavar bize ne zarar verecek. |
27-05-2017, 09:53 | #18 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Çoğalmasına izin vermeyin, tohum dökmeden imha edilmesi gerek. |
28-05-2017, 17:24 | #19 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Alıntı:
Maalesef bir ay kadar köye gidemeyeceğim. Arazim bu sene canavar otuna emanet. Seneye bir mücadele başlatabilirim. Fakat işim pek kolay değil gibi. Okuduğum kadarıyla dökülen tohumlar on yıl kadar, civarda bir konukçu yetişmesini bekleyebiliyormuş. Gerçi az miktarda, çok çeşitli ürünler yetiştireceğim için kabul edilebilir bir zarar öngörüyorum. Yinede ilk gidişimde bir nüfus sayımı yapacağım. |
|
28-05-2017, 18:00 | #20 |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
|
Siz gidemeseniz bile oradan bilen birinden rica edin, olanları temizlesin. Aksi halde ileride arazinin tümünde çok sıkıntı olur. |
28-05-2017, 20:09 | #21 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Köyceğizimde altı hanenin ocağı tütüyor. Çoğu yaşlı. Benim on dönüm tarlamın çoğu diz boyu yonca. Fotoğrafını çektiğim canavar otunu bile tekrar bulmam zorken, kimseye rica edemem. Yoncaları iki ayrı komşuya vermiştim. Yağışlar kesilirse, yoncaları biçeçekler. Umarım tohuma kalkmadan biçerler de en azından bu senenin tohumlarından kurtulurum. |
23-07-2017, 17:43 | #22 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Evet... Birkaç gün önce emekli oldum. Bir çok kişi 49 yaşında emekli olmama muhalefet etti. Ama ben, bize dayatılmış olan yaşama biçimi haricinde de yaşanabileceğine inanıp, henüz gücüm kuvvetim yeterken emekli olmayı tercih ettim. Artık Hayalbağ'a daha çok vakit ayırabileceğim. |
24-07-2017, 08:55 | #23 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 21-11-2014
Şehir: Ankara
Mesajlar: 786
|
hayırlı uğurlu olsun allah hayal ettiklerinizden geri koymasın. tarlanızı çok beğendim. |
25-09-2017, 16:58 | #24 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Şimdiye kadar düzenli bir şekilde ne bahçemle ilgilenebildim, ne de sayfamla. İnşallah bundan sonra biraz daha güncel notlar aktarmak istiyorum. Günceli yakalamak için eskileri toparlamaya başlayayım. Eski mesajları okuyanlardan merak eden varsa: Şu tohum toplarından maalesef hiç çimlenen olmadı. Bir kaç tanesini bulup inceledim. Yüzeyde gözüken taneleri fareler kemirmiş. İç kısımdakiler ise küflenmişti. Sanıyorum tarlaya serptikten sonra çok uzun süre yağış olmadı ama hafif sabah sislenmeleri tohumları küflendirdi. |
26-09-2017, 08:37 | #25 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Iki günlük hiperaktivite
Hayalbağ’ı inşa etmeye başladığımızdan bu yana, her gittiğimizde kamp çadırlarında kalıyorduk. Bu çadırlar oldukça pratik olmakla beraber yine de kurulup sökülmesi vakit alıyordu. Üstelik yağmurda yaşta içinde beklemek çok sıkıcı oluyordu. Arabamız oldukça geniş olmasına rağmen (Opel corsaJ) bazı malzemeleri götürüp getirmek de bizi usandırmıştı. İçinde soba yakabileceğimiz büyük bir çadıra terfi etmeye karar verdik. Bu çadır ev inşaatı sırasında barınak olur, sonrasında sera olarak kullanırız diye düşündük. Ve 24 m2 bir çadır aldık. Çadırımız ödemeden birkaç gün sonra iş yerime, İstanbul’a teslim edildi. İşte bu aşamada bu yükleri Bozcaarmut’a nakledebilecek ve orada çadırı kurarken yardım edecek bir yoldaşa ihtiyaç duydum. Ve Mustafa Yünsel devreye girdi. |
26-09-2017, 08:48 | #26 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Iki günlük hiperaktivite
Mustafa Yünsel kim mi? İçinde bir nalbur dükkanında.. Yok yok, yapı markette bulunabilecek eşyayı taşıyan bir minibüse ve yük römorkuna sahip biri. Ve kesinlikle nevi-i şahsına münhasır bir adam. Tamam! Herkes bir diğerinden farklıdır, ama Mustafa herkesten daha çok diğerlerinden farklıdır. Zanaatkâr bir adam olması muhakkak ki önemli, ama eşsiz enerjisi tüm kabiliyetlerini gölgede bırakır. Değil eşlik etmek, Mustafa’yı seyretmek bile üç-dört kişiyi yorabilir. Şirketimizden emekli olduktan sonra seyrek haberleştiğimiz Mustafa, beraber çadır taşıma ve kurma teklifimi hemen kabul etti. Beraber iki gün geçireceğimizi öğrenen tüm iş arkadaşlarımızın itirazına rağmen yol hazırlıklarımızı yaptık. Tüm cesaretimi topladım, çadırı yükledik ve sabah 10:00 da yola koyulduk. Otoyolda giderken yanağına telefon sıkıştırıp elindeki not defterine not almak, armut soyup ikram etmek, sigara sarmak, kahve yapmak ve daha aklıma gelmeyen onlarca fiili zaman zaman sırayla, zaman zaman aynı anda yapmaya çalışmak vaka-i âdiyeden olduğundan detaylandırmayacağım. Gariptir ama araç kullanırken biteviye başka işlerle uğraşmasına rağmen hiçbir tehlikeli durum yaşamadan Taraklı’ya ulaştık. Taraklı çarşısına alışkın olduğumdan Bozcaarmut’a gidip gelirken alışveriş, yemek, namaz gibi ihtiyaçlarımızı burada gideriyoruz. Hazır römork varken birkaç ihtiyacımızı köye taşıyayım istiyorum. Taraklı molasında kuzine ve ek parçaları, kömür, tahta parçası, el arabası, kürek vs. alıp yükümüzü tamamladık, karnımızı da doyurup yola koyulduk. |
26-09-2017, 10:34 | #27 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Iki günlük hiperaktivite
Çok oyalanıp, yavaş yol aldığımızdan vaktimiz azalmaya başlamıştı. İkindi vakti Bozcaarmut’a ulaşabildik. Akşama çadıra girip sobayı yakmalıydık. Aksi halde dondurucu soğukta çok zorlanabilirdik. Hemen işe koyulduk. Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere çadırı önce kafamda kurdum, sonra arazide. Alışık olmayan adam için oldukça yorucu bir iş. Bu kadar yorulmama rağmen tamamen de bitiremedik. Çadırın eteklerini toprağa gömme işi bir sonraki güne kaldı. Ama en azından kafamızı sokacak, sobamızı yakacak hale getirdik. Yemek ye, çay iç derken yorgunluk çöktü, yatacağımız yerleri hazırlayıp, uzun bir geceye gözlerimizi yumduk. Uyku esnasında tıkırtılar başladı. Mustafa faaliyette idi: Çekiç sesleri… Sonra testere sesi… Bir türkü… Tangır tungur soba karıştırma sesleri… Vesaire, vesaire… Soba karıştırma faaliyetine isyan ettiğimde saat 2:45 falandı. “Yahu! Sobayı niye karıştırıyorsun.” dedim. “Soba az yanıyor, karıştırmak lazım.” dedi. “Mustafa, soba 6 saattir karıştırılmadan yanıyor. Altını kıstık diye ağır ağır yanıyor garibim.” desem de nafile. Talep ettiğim şeyin Mustafa’nın fıtratına aykırı olduğunu hatırlayıp teslim oluyorum. Uyumaya çalışıyorum. Ne kadar uyudum bilmem dışarısı -6 oC falan iken ter içinde uyandım. Bulduğu karbon ihtiva eden her şeyi sobaya doldurmuş, içerisi fırın gibi olmuştu. Ya sabır çektim, tulumdan çıktım, uykuya devam ettim. Yirmi dakika geçmeden bu sefer titreye titreye kalktım. Kapıyı açık unutmuş dışarıda bir şeylerle uğraşıyordu. Kömür takviyesi yapıyor; oralardan bir ağaç dalı kesip balta sapı yapıyor; artıklarını sobaya tıkıştırıyor; minibüsün paspasını, römorkun elektrik tesisatını tamir ediyor. …yor, …yor, ama asla yorulmuyor. Saat sabahın beşi falandı: “Şefim kalk sabah namazına camiye gidelim.” diye tutturdu. Sabah namazının gün doğumundan yarım saat önce kılındığını, güneşin doğmasına daha üç saat olduğunu defalarca anlattım ama nafile. Sonunda “Ulan sen bînamaz bir adamsın, beş vakit namaz kılan benim, bırak da uyuyayım.” diye bağırınca susturabildim. Ama on dakika sonra “Ecük erken gidelim Kur’an falan dinleriz.” diye başladı söylenmeye. Bir saat kadar direnebildim. Kalkıp abdest aldım caminin yolunu tuttuk. Tabii olarak hiç kimse yoktu. Mustafa bana biraz kuran okuttu. Sonra gelen giden olmayınca, cemaat yaptık, iki kişi namazı eda ettik. Çadırın yolunu tuttuk. |
26-09-2017, 15:50 | #28 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 29-01-2011
Şehir: mersin
Mesajlar: 54
|
Allah emekleriniz boşa çıkarmasın, Ayrıca yazı stiliniz çok hoş, sıkılmadan hepsi okunuyor. |
26-09-2017, 16:05 | #29 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Sayın blnturkek. Teşekkür ediyorum. İnancım odur ki yapılan müsbet menfi hiçbir şey boşa gitmez. Çabalarımızın bazılarından biz sonuç alamadık, lâkin gâh keçiler, gâh köstebekler, gâhi kuşlar semeresini aldılar. |
26-09-2017, 16:25 | #30 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Iki günlük hiperaktivite
Basit bir kahvaltı sonrasında başladık çadırın brandalarını gerdirmeye ve brandanın yere gelen kısımlarını gömmeye. Kazma, kürek ile 20cm kadar bir kanal açıp, brandayı bu kanala yatırıyoruz ve çıkan toprakla üzerini örtüyoruz. Bu gerçekten yorucu bir iş oldu benim için. Birkaç el arabası kadar da hariçten toprak getirip ilave ettik. Bu işleri yaparken beş dakika çalışıp on dakika mola vermek zorunda kaldım. İnsan bu kadar mı ham olur? Mola verip çadırda uzandıklarımdan birinde önce bir adam geldi. Hoş geldiniz demeye uğramış. Orman İşletmesinde çalışıyormuş. Köyden biriyle daha tanışmış olduk. Ama ismini unuttum. Ne de olsa biz orman köylüleri Ormancıları sevmeyiz. İki kürek daha sallayıp çadırda dinleniyordum ki dışarıdan kadın sesleri gelmeye başladı. Bu sefer de üç köylü hanım ( eşimin müstakbel komşuları ) ziyaretimize geldiler. Önce eşim yanımızda olmayınca biraz çekindiler ama meraklarını yenemediler; çadırın içini gözden geçirmeden ve Mustafa’nın kısa hayat hikâyesini dinlemeden gidemediler. Mustafa yola çıktığımızdan bu yana çadırı kilitletmek için bana baskı yapıyordu. Ben ise çadırın bir bıçakla yırtılmasının çok basit olduğunu, kapıyı kilitleyip de hırsızı uğraştırmamak gerektiğini anlatıyordum. Ama ikna edemiyordum. Mustafa hanımlar heyetini bulunca, kamuoyu oluşturma gayretine girdi ama kadınlar toplu olarak “Burada hırsızlık olmaz ki, ne gerek var!” deyince boynunu büktü. Komşularımızın nezâket ziyareti ve hırsızlık olmaması, köyümüze karşı hissettiğimiz güzel duyguları arttırdı. Çadır işleri ve eşyaları toplamak bizi saat dörde kadar oyaladı. Sonra eserimizi fotoğrafladık ve yola koyulduk. Göynük’te namaz ve hediyelik eşya molası verdik. Ve İstanbul’a kadar yavaş yavaş yol aldık. Otoyola girdiğimizde Mustafa “Kazma kürek işi beni yoruyor, dizim ağrıyor. Arabayı sen kullanır mısın? Ecük uyuyacağım galiba.” dedi kısık bir sesle. Direksiyona geçtim, karanlıkta sakin sakin yol alırken Mustafa’nın bile yorulabileceğini hayretler içinde düşünmeye başladım. Kendi vücut direncime saygı duydum. Kurtköy gişelere yaklaşırken Mustafa yine faaliyete geçti. Bir seri telefon görüşmesi sonrasında eski bir arkadaşını buluşmaya ikna etti. Sürekli bir işi bitirmeden diğerine koşturan Mustafa’nın iki gününü de ben meşgul edebilmiştim. Sürekli yeni bir meşgale bulması gereken arkadaşım, beni eve bırakarak sonu gelmez işlerinin peşine gitti. Bahtı, yolu açık ola! Şansı yâver ola… |
|
|