agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Üyelerin Balkonları, Bahçeleri > Sürdürülebilir Doğal Tarım Bahçeleri
(https)




Beğeni Düzeni113Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 12-08-2010, 08:19   #61
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Delfin domates güvesine etkili değil mi? Neden kullanılmıyor?

Domates güvesine karşı biyo-silah

verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 12-08-2010, 09:50   #62
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Kullanılıyor aslında. Türkiyedeki ticari domates üreticilerinin epey bir panik dışında ne yaptığını tam olarak bilmiyorum.

Bu zararlı ülkemize yeni geldi. Kökeni güney amerika (şili). Oradan İspanya üzerinden avrupaya yayıldı.

Çok özetle, zaralının yaşama biçimi her türlü mücadeleye karşı çok dirençli olmasını sağlıyor. Yılda 10-12 döl veriyor. Bu çok hızlı ve sürekli bir üreme şekli. Erginler çok küçük. Gündüz saklanıp gece uçuyorlar. Çiçek taç yapraklarına ve yaprak altlarına yumurta bırakıyorlar. Larvalar ilk çıktıklarında 1 mm'den küçük. En fazla 8 mm oluyorlar. Yapraklarda galeri açıp içine giriyorlar ki, kanımca en büyük savunma mekanizmaları da bu. Mücadelede kontak etki sağlanma oranı düşük oluyor. Yumurtadan çıkan larva hemen zarara başlayabiliyor.

İspanya ve diğer avrupa ülkeleri yüksek başarı sağlayan br IPM (integrated pest management) geliştirebildiler.

Kimyasal ve zehirli mücade hem kontak etki sağlama güçlüğü hem de tozlaşma sağlayan arılar ve diğer faydalıların ölümünü sağladığı için yararsız. Zararlının kimyasallara karşı çok hızlı direnç geliştirebilmesi de cabası.

Bu sebeple, geliştirilen IPM bir kombinasyon olarak uygulanıyor. Böylece zararlı her aşamada vurularak geometrik etki yaratılmaya çalışılıyor. Tek bir yöntemin başarı şansı fazlasıyla düşük kalıyor.

Feremon tuzakları ile zararlı popülasyonu, ergin uçuşları sürekli olarak izleniyor, ölçülüyor. Erginler ve yumurtalar için predatör böcekler ve yumurtaları parazitleyen faydalı böcekler kullanılıyor. Larvalar için BT bakterisi (Bacilius Thurigensis kurstaki) çok etkili. Erginlere karşı, organik olanlar da dahil (spinosad, azardirachtin vb.) herhangi bir preperat önerilmiyor, çünkü tozlayıcı ve paraizod'lara karşı olumsuz etkisi var.

Bu konuda kısa sürede çok fazla araştırma, deneme, makale vs. literatür oluşmuş. İlgilenenler olursa iyilerinden bir kaç tane özetleyebilirim.

Ülkemizde IPM gibi, biribirini destekleyen ve tamamlayan yöntemleri birlikte uygulama, zararlıyı tam olarak anlayıp izleme alışkanlığı az. Genelde, bir ilacı hedef gözetmeden atıp sonuç bekleme alışkanlığı var. Bu da, bu yeni ve farklı zararlıyla baş etme başarımızı etkileyecektir.

salihm35, ciroz ve guppy beğendi.
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-08-2010, 08:48   #63
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Turunçgil Unlubitinin biyolojik mücadelesinde kullanılan faydalı böcekleri üretmek üzere Doç Dr Lerzan Bakırcıoğlu ERKILIÇ ve Halil DEMİRBAŞ tarafından 2004 yılı Ocak ayında Erzin / Hatay’da kurulmuştur. Çalışmalarımızda öncelikle faydalı böceklerin üretilmesi, turunçgil üreticilerine ulaştırılması ve biyolojik mücadelenin uygulanması konusunda teknik bilgi verilmesi esas alınmaktadır.

Üretim faaliyetlerimiz 23 iklim odasında sabit koşullarda, 1500m² kapalı alanda sürdürülmektedir. Yıllık faydalı böcek üretim kapasitemiz 5 milyon adet Cryptoleamous montrozieri , 10 milyon adet Leptomastix dactylopii dir.

Amacımız; turunçgil alanlarında zirai mücadele faaliyetlerinde biyolojik mücadelenin yaygınlaştırılması ile kullanılmakta olan kimyasal mücadelenin yan etkilerinin en aza indirilmesidir

http://www.biyotar.com/hk.shtml

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-08-2010, 12:08   #64
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
GARANTİ EDİLEN İÇERİK: UYGULAMA DOZLARI:
- Bacillus subtilis GB03 - Damlamadan 250-500cc / da
- Dökme Uygulamasında 500cc / 100 lt su

- Bandırma Uygulamasında 1Lt / 100 lt



ÜRÜN ÖZELLİKLERİ :

- Faydalı toprak bakteri sporları (Bacillus subtilis GB03) içeren biyolojik bir fungisittir.
- Phythium, Phytopthora, Fusarium, Sclerotinia, Rhizoctonia ve Antraknoz’dan kaynaklanan kök fungal hastalıklarının engellenmesine yardımcı olur.
- Gerekli olan bitki besin maddelerinin alımını teşvik eder.
- Fungusitlerin ve diğer gübrelerin etkinliğini artırır.
- Topraktaki minerallerin serbest kalmasını sağlar.
- Daha kalın, güçlü ve yoğun köklenmeyi teşvik eder.
- Bakteri olduğundan dolayı diğer kimyasal fungusitlerle beraber kullanılabilir ve onların etkinliğini de artırır. Tek başına kullanıldığında % 70-80 olan başarı oranı diğer kimyasallarla beraber kullanıldığında % 96’ya kadar çıkmaktadır

Companion biyolojik sıvı fungisiti tüm tarımsal besin ürünlerinde geniş bir şekilde kullanılabilmesi için yeni EPA kaydı verilmiştir
http://www.growthproducts.com/

http://www.hekagro.com/companion.html

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 29-09-2010, 14:36   #65
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Bazı net olmayan kavramların iyi anlaşılabilmesi açısından

http://www.tarim.gov.tr/Files/Files/...n_organik1.pdf

yönetmeliği okumakta fayda var.

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 13-10-2010, 11:49   #66
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Name:  tarantula-50gr.jpg
Views: 11735
Size:  46.7 KB

Tarantula;

dayanıklı bitkiler ve sağlıklı büyüme için kullanılan,binlerce yararı olan son derece gelişmiş ve ultra konsanstre mikroorganizma kültürüdür.

Tarantula, mümkün olan en yüksek konsanstrasyonda mikroorganizmalar içerir ve faydalı bakterilerden alınabilecek maksimum verimi sağlayarak bunun etkilerini bitkilerinize kazandırır.

Bu özel formül kök yığınları oluşmasını ve gelişmesini sağlar ve faydalı bakterileri popülasyonlarıyla toprak arasındaki yapının kurulmasını sağlar.Bunlara ek olarak,bitkinin daha fazla yan dal oluşturmasını ve daha çok çiçeklenen uzuv üretmesine yardımcı olur.Çeşitli sebelerden kaynaklanan stres problemlerine karşı bitkinin daha dirençli olmasını sağlar.

Tarantula,sağlıklı büyüme için bitkiye ve toprağa gerekli olan bileşenleri kazandırarak size olağanüstü,mükemmel sonuçlar verir.

Tarantula'nın içerisindeki bakteri formları,klonlara,yetişkin bitkilere ve çiçeklere saldırarak çoğu zaman öldüren zararlı mikroskopik organizmalara karşı bioaktif kalkan vazifesi görür.
Bu faydalı bakteri kalkanları, yaprakları zararlı bakteri ve mantar saldırılarından korurlar.

Tarantula,hem toprak hem de hidroponik medyalar için mükemmel bir buluştur.

Bacillus, Streptomycetes Actinomycetes ve Psuedomonas dahil,57 farklı mikroorganizmadan oluşur.

Tarantula,her gramında 1.4 milyar koloni bulunduran dünyadaki en konsanstre mikroorganizma kültürüdür.


Sağlıklı bitkiler ve kök sistemleri oluşturur
Kök yığınlarını arttırır
Toprak yapısını güçlendirir
Etkin gübre alımı sağlar
Güçlü "Cytokinin" ler üretir
Son derece konsanstre formül

http://www.magicplant.net/184-tarantula-50gr.html

pria beğendi.
denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-10-2010, 11:01   #67
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Name:  288.jpg
Views: 11461
Size:  42.0 KB

bioYMK300

Yoğunlaştırılmış Mikroorganizma Kombinasyonu

Topraklarımızın sınırlı bir kaynak olduğunu unuttuğumuz son yıllarda, aşırı gübreleme ve sulama, yanlış tarım teknikleri sonucu, toprak verimliliği önemli düzeyde azalmıştır.

Yanlış uygulamalar sonucu, toprak faunası ve mikro florasının yoğun olarak zarar görmesi, organik maddenin parçalanamaması, toprak agregasyonunun azalması, erozyon sonucu toprak kayıpları, üretimde verimin düşüşü gibi gelecek için endişe verici sonuçlar doğurmuştur. Günümüzde artan maliyetler karşısında üreticilerin, yüksek verim elde etmek için doğal kaynakları, toprak ve suyu koruması gerekmektedir.


Toprak canlılığının yeniden kazandırılması için, organik maddeyi parçalayacak

mikroorganizmaların da organik madde ile beraber verilmesi zorunlu hale gelmiştir.

Bu amaç doğrultusunda, bioYMK300; kapalı, steril bir devrede,tam otomatik ve operatör kontrollü çalışmaya uygun, 24 saat içinde kullanılabilinir yararlı mikroorganizma konsantresi üreten bir reaktör olarak, bu sıkıntıların giderilmesinde önemli katkıları olacaktır.

BioYMK300’ de üretilen farklı tür ve ırklardaki mikroorganizmalar çeşitli enzimler

salgılayarak, organik maddenin parçalanmasında rol almaktadırlar.


http://www.bioglobal.com.tr/bioymk300

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-11-2010, 17:41   #68
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 20-06-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 554
Cevizde antraknoz için kültürel önlemler dışında doğal mücadele yöntemi var mıdır?

verdoque Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-11-2010, 20:10   #69
Ağaç Dostu
 
üzüm's Avatar
 
Giriş Tarihi: 30-10-2007
Şehir: Sarıcakaya/Eskişehir
Mesajlar: 1,606
Galeri: 1
Azot takviyesi yapmak ve düşen yaprakları toplamak.

Kaynak: Google kitaplar bölümünde 'The organic gardener's handbook of natural insect and disease control' adlı kitabın 251 sayfası.

Bu kitap eski olmakla beraber organik bahçecilik konusunda çok işime yarıyor.

üzüm Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 14-12-2010, 14:44   #70
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
http://www.boyutft.com/index_tr.php

Göz atın derim

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 19:32   #71
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Gülleci Bulamacı

Gülleci Bulamacı yapımı

10 kg. Su
3 kg. toz kükürt
1.5 kg. kireç. Sönmemiş kireç de olur. Ama biz sönmüş kireç kaymağı kullanacağız.


Kükürt ve kireç suya konur. Karıştırılır.

Name:  IMAG0002 [640x480] (2).JPG
Views: 13545
Size:  65.3 KB

Ateşe konur, kaynatılır.

Name:  IMAG0006 [640x480] (2).jpg
Views: 12301
Size:  56.9 KB

Köpürür. Sonra durulur. Üzerinde ince kükürt tabakası kalır. Ateşten indirilir ve soğumaya bırakılır.


Düzenleyen Halil Önen : 29-03-2011 saat 21:48
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 20:24   #72
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Sonra şarap rengi bir sıvı elde edilir.


Name:  IMAG0008 [640x480] (2).JPG
Views: 15105
Size:  66.5 KB

Buna bulamaç ismini koyduk ama böyle serum gibi bir şey oldu.

1 lt. 100 lt. suya konur.

Bitkilerin _yaz kış demeden _ gövde ve yapraklarına atılır, damlama ile toprağa verilir.


* Gülleci Bulamacı:

Ege Üniversitesi Zıraat Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. Atıf Atilla ve köylülerin halefi dediği Dr. Tayfun Özkaya hoca Belen köyüne gelirler.

Gülle sporu yaptığını da söyleyen _ ki bunun bu ismi koyduk_ Atilla Hoca yukarıdaki bulamacı köylülere anlatır. Köylüler buna ' dede bulamacı' ismini koymuşlardı. Atilla hoca duyduğuma göre vefat etmiş, 'o'na rahmetlerimizi sunuyoruz.


''Siz bu kimyasal gübreleri ve kimyasal( sentetik) zehirli ilaçları kullanmaya devam ederseniz toprağınız kirlenir nematotlardan bitkileriniz kurur ve daha çok zehirli ilaç kullanmak zorunda kalırsınız yine de hastalıklardan kurtulamazsın, menemen ovasında tarım yapamaz duruma gelirsiniz'' demiş.


Ve yukarıdaki ilaç yapımını anlatmış.

Yaşlı köylülerden dinlediğim bu hikayeden sonra neden bu gün bu bulamacı kullanmıyorsunuz dediğimde; ' yapması zor geliyor, hazır zehirler alıştık, suya koyuyorsun, atıyorsun'' dediler.

Hoca bu ilaç;

''İnteksisit tir; yani böçek vb.öldürücü,

Akarisit tir; yani Örümcek vb. öldürürcü,

Fungisit tir; yani fundal_ mantar öldürücüdür'' demiş...

Peki bu ilacı kullananlar nasıl sonuçlar elde etmişlerdi.

Zeytinde pamuklu bit,
Domateste külleme,
Asmada külleme,
Domates ve ayvada bakteriyel yanıklık,
Domateste yaprak küfü ve kurşuni küf,
Tüm kabuklu bitler,
Tüm pamuk zararlıları,
Domateste bakteriyel yanıklık,
Bağda mildiyo( pronoz),
Elmada kara leke,
Bağ uyuzu,
Asmada ölü kol hastalığı,


Kullananlar bu hastalıkları önlediğini tecrübe etmişlerdi.

Aslında sıra uzayıp gidiyor....

Maliyet hesabı;

3 kg. toz kürkürd ...3 tl.
1.5 kg. kireç ...1tl.
10 lt su ... bedava... toplam 4 tl. Bundan 9 lt ilaç elde ediyorsunuz....Buyurun....

Aslında bu gülleci bulamacını kaoline karıştırmayı düşünmüştüm ama rengi bozar.Belki kışın ağacı soğuktan korumak için kaoline karıştırılabilir ve hastalıklara karşı önlem de alınmış olur.

Ya da yaprak gübresi karıştırlabilir mi?

Saygılar


Düzenleyen Halil Önen : 08-02-2012 saat 00:38 Neden: özkara değil özkaya olacaktı
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 21:20   #73
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 09-03-2010
Şehir: kırklareli
Mesajlar: 757
Sayın Halil abi;
Ellerinden öptüm! (Bahçıvan şartlarında) denemeye alınmıştır.
Teşekkür mesajlarımı yaz ortasında bol bol yazacağım.
Vesile olanlar, miras bırakanlar sağolsunlar.
Sağlıklı günler dilerim.

ligustrum Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 21:35   #74
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Halil bey teşekkürler, böylece son günlerde müdürlerle yaptığınız çalışma netleşmiş oldu, ellerinize sağlık, tecrübe edelim, başarılı olursa müthiş olur.

Şimdi bu karışımı içinde kireç olduğu için mikro organizmalar olmadan nasıl zenginleştireceğimizi düşünelim....

Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 23:15   #75
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Halil bey teşekkürler. Çok ilginç bir karışım. Her türlü denemeyi fazlasıyla hakkediyor. Bu arada karışımın PH'ı ne civarda acaba? Bence kaolin ile karışmaması için bir sebep yok gibi. Onu da denemeli en kısa sürede. Işık yansıtıcı tam beyaz olmasa bile film yine oluşacak ve zararlıları uzak tutma özelliğini de koruyacaktır diye düşünüyorum.

Toz kireç de aynı işi görür mü?

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2011, 03:54   #76
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Halil Bey,

Elinize ve kaleminize sağlık. İşte UBYİ bu. Bu ürün Avrupada lime sulfur adıyla da bilinen bir ürün. Hatta Kaliforniya Bulamacı diye de biliniyor. Kireç ve kükürt karışımının kaynatılmasıyla oldukça alkali olan Kalsiyum Sülfür (veya Kalsiyum Polisülfür) oluşuyor.
Güçlü alkali özelliğinden dolayı, sizinde belirttiğiniz gibi mantari, bakteriyel hastalıkların kontrolünde ve bazı ağaç zararlısı böceklerin kontroülünde kullanılıyor. Mantari hastalıkların tedavisinde vazgeçilmezler arasında. Çünkü mantarların büyük çoğunluğu yüksek pH koşullarına dayanıksızdır.

Ancak bir uyarı yapmadan da geçenmeyeceğim. Oldukça alkali bir madde olduğu için (pH 10 üzeri) uygulama sırasında eldiven giymek ve yüz ve gözleri korumaya almak gerekiyor. Ayrıca özellikle yeşil taze yapraklı bitkilerde uygulamadan önce bir dalda fitotoksitite testi yapılmasında yarar var.

acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2011, 22:42   #77
Ağaç Dostu
 
seyyah53's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-03-2010
Şehir: Kırklareli
Mesajlar: 627
Bütünüyle üç sayfayıda okudum...dolayisi ile benim soru sorma hakkım var...zaten burda bilenlerin bilmeyene borcu var...o da benim...

Kaolin kilini balkon bahçeciliğinde kullandık...domateslerim olgunlaşmaya başladı gene kullandım...oldu ve kopardım şöyle bir suyun altına tuttum yedim...ne olur?..illa üzerinden gitmesi mi gerekiyor...


Kaolin kilini delfin WG ile değilde neemazal ile karıştırsam..genel olarak aynı etkiyi yaratırmı..yoksa ikisini ayrı ayrı mı kullanalım...

Labicuper i buldum (meğersem genel merkezinin yanında oturuyormuşum Halil Önen Abi..)
labicuper neden toprağa damla sulama ile verilir diye belirtilmiş...ölçekli bir şekilde karıştırsak toprağa döksem bir sorun mu yaratıyor...?

Gülleci bulamacı 1-100lt oranında seyreltildiği zaman normal berber fıs fıs larıyla püskürtülcek gibi bişeymi ..bana sanki yoğun bir sıvı gibi geldi...

saygılarımla

seyyah53 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-02-2011, 23:25   #78
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Kaolini eğer kesme şeker ile kullanırsan meyve üzerinden daha kolay silinir. Yapıştıcıları, örneğin zeytinlerde yağmurlardan fazla etkilenmesin diye kullanmak daha iyi, uzun süre kalması için.

Kaolini tüylü meyve ( şeftali, kayası vb. gibi) ve çilek vb. gibi meyvelere atmamak gerekiyor. Çünkü yıkama ile çıkmıyor ve hoş olmuyor.

Domates gibi sebzeler kısa sürede olgunlaştığı için kaoline yapıştırcı olarak kesme şeker daha iyi gibi duruyor.

Kaolin kalıntısı insana özellikle mideye zararlı mı? Onu bilemem. Zararı olamasa bile iyi yıkamak ve sonra tüketmek daha iyi.

Kaolin ile delfin WG iyi uyum sağladı. Bunu Sn. Meyvelitepe de yazdı. Neemazal pamuklu bite de etkili kaolin ile karıştırılabilir. Ama delfin daha ucuz gibi. Sonra domates yeşil kurduna, salkım güvesine ve elma iç kurduna etkili, kaolinle bu meyvelerde iyi uyum ve başarı sağlıyor.

Labicuper bakır içeren sismik bir ürün. Toprağa karıştırılmamalı.

Gülleci bulamacı yoğun bir sıvı değil. 100 lt. suda seyreltirildiğinde daha da spreylenir hala gelir, ki köylüler bunu sırt tulumbası ile de atıyorlardı.

feast3874 beğendi.
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 08:49   #79
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Bakırlı bir ilacı topraktan vermenin bir anlamı olmadığı gibi sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Tagem labicuper konusunda çok yetersiz bilgi vermiş. Sitelerindeki yazıyı okuyan gübre zanneder. Organik bakırlı ilaç olarak Mastercop çok etkili. Labicuper'den çok önce kullanmıştım. Bir kaç kez bizim şeftalileri kurtardı.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 15:09   #80
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-03-2007
Şehir: Istanbul & Kocaeli
Mesajlar: 446
Galeri: 1
Halil Bey,
Paylaşımınız için teşekkürler.
Acaba bu Gülleci Bulamacı Şeftalideki yaparak kıvrılmasını da önler mi?

yolac Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 17:09   #81
Ağaç Dostu
 
seyyah53's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-03-2010
Şehir: Kırklareli
Mesajlar: 627
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Bakırlı bir ilacı topraktan vermenin bir anlamı olmadığı gibi sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Tagem labicuper konusunda çok yetersiz bilgi vermiş. Sitelerindeki yazıyı okuyan gübre zanneder. Organik bakırlı ilaç olarak Mastercop çok etkili. Labicuper'den çok önce kullanmıştım. Bir kaç kez bizim şeftalileri kurtardı.

Şunun için mantık yürüterek sormuştum Sayın Meyvelitepe...bakırlı saksıdaki bitkilere (böğürtlen,asma) püskürttüğümüz zaman , eğer köklerindede mantari bir hastalık varsa onları da yok etmek için illaki toprağına da dökmemiz gerekir diye düşündüm...demekki böyle bir uygulama yok...teşekkürler...

seyyah53 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 18:37   #82
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi yolac Mesajı Göster
Halil Bey,
Paylaşımınız için teşekkürler.
Acaba bu Gülleci Bulamacı Şeftalideki yaparak kıvrılmasını da önler mi?
Şeftalide yaprak kıvrılması yani glog hastalığı için bakır içerikli ilaçlar kullanılır.


Gülleci bulamacında bakır yok. Ancak %1 gibi bakır gülleci bulamacına karıştırılabilir mi bilemiyorum.

Yani, kireç+kükürt+bordo bulamacı _ üçü bir yerde_ düşünmüyor değilim. Ustalar da ne der bilemiyorum. Belki 100 lt. suya gülleci bulamacına % 1lt bordo bulamacı ilave edilirse etki alanı oldukca genişler.


Biliyorsunuz sadece bakır, bitkilere atılamaz, gözleri ve sürgünleri yakar. Bakırın yakıcı ve zehirleyici etkisini azaltmak için kireç ya da soda karıştırılır ve böylece bulamaç yapılır.


Yani bordo bulamacı kireç ve bakırdır zaten. Bu karışıma sıvı kükürt karıştırmış oluyoruz. Kükürtün bakır üzerinde etkisini bilemiyorum.

Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 19:04   #83
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
Gülleci bulamacında bakır yok. Ancak %1 gibi bakır gülleci bulamacına karıştırılabilir mi bilemiyorum.
Gülleci bulamacının PH'ı Acemi ustanın yazdığı gibi 10 civarındaysa bakırlı bileşikleri asla bununla karıştırmamak gerekir. Kimyasal reaksiyona girerler ve oldukça tehlikeli olabilir.

Labicuper ve Mastercop gibi bakırlı ilaçlar bordo bulamacı gibi değil. Direk yeşil yaprağa, sürgüne, hatta çiçeğe bile atılabiliyor.

Sn.Seyyah53, köklerin mantari hastalıklara karşı korunması için en sağlıklı yöntem, köklerde Trichoderma Harzanium isimli, kendisi de bir mantar olan ama patojen mantarlara karşı bitkiyi ömür boyu koruyan organizmanın kolonize olmasıdır. Sim Derma isimli ticari preperat olarak bulunuyor. Kullanıma göre Toz veya granül olarak kullanılabiliyor. Aynı organizma başka bir ticari isimle de vardı galiba ama ismini unuttum.


Düzenleyen MeyveliTepe : 20-02-2011 saat 19:40
MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 19:09   #84
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe Mesajı Göster
Halil bey teşekkürler. Çok ilginç bir karışım. Her türlü denemeyi fazlasıyla hakkediyor. Bu arada karışımın PH'ı ne civarda acaba? Bence kaolin ile karışmaması için bir sebep yok gibi. Onu da denemeli en kısa sürede. Işık yansıtıcı tam beyaz olmasa bile film yine oluşacak ve zararlıları uzak tutma özelliğini de koruyacaktır diye düşünüyorum.

Toz kireç de aynı işi görür mü?
Sönmemiş kireçten de yapılıyor, ayrı bir kapta kireç eritilerek, sonra kükürt ilave ediyor ve karıştırılıp, kaynatarak. Toz kireç de aynı işi görüyormuş.

Kaoline karıştırıp bu yıl deneyeceğim.

Name:  IMAG0005 [640x480].jpg
Views: 11185
Size:  37.9 KB

pH ' ını sormuştunuz. 10 üzeri görünüyor. 10.7 gibi. Aceminin dediği gibi alkali ve eldiven kullanmak gerekiyor.

Yalnız oldukça yapışkan, bulaşık bırakan ve dökülüp kuruduğu yerden kolay kolay çıkmıyor.( Çay bardağını boşalttım bulaşıklık ve kokusu gitsin diye birkaç dakika sonra bembeyaz _ rakı kıvamı_ bir şey oldu. hanımdan fırçayı yedik.)


Düzenleyen Halil Önen : 20-02-2011 saat 20:13 Neden: asidik değil alkali olacaktı:))
Halil Önen Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 19:52   #85
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Alıntı:
pH ' ını sormuştunuz. 10 üzeri görünüyor. 10.7 gibi. Aceminin dediği gibi asitik ve eldiven kullanmak gerekiyor.
Teşekkür ederim. Yakıcılığı düşünerek asitik dediniz herhalde. Evet, bu PH seviyesi oldukça yakıcı ancak asiditik değil de alkali olarak adlandırılıyor. PH nötr değer olan 7'den aşağıya ve yukarıya uzaklaştıkça yakıcılığı artıyor. 7'nin altına asitik, üstüne bazik (alkali) diyorlar.

Hem labicuper hem de mastercop'un karışabilirlik notlarında yüksek alkalilerle karıştırılmaması yazılı. PH 10.7 seviyesi de bir hayli alkali sayılır. Aynı durumun bordo bulamacı için de geçerli olduğunu sanıyorum.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 20-02-2011, 20:52   #86
Ağaç Dostu
 
Zeytinlibahçe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2009
Şehir: İzmir Zeytinlibahce/Aliaga
Mesajlar: 809
Sn Meyvelitepe çok önemli bir konuya değinmiş, çoğunlukla bordo bulamacı hazırlanırken de buna pek dikkat edilmez. Bakır sülfatlı karışımın (göztaşı) kireçli su üzerine, karıştırarak yavaşça dökülmesi ve oranları çok önemlidir.

Zeytinlibahçe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-02-2011, 11:08   #87
Ağaç Dostu
 
seyyah53's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-03-2010
Şehir: Kırklareli
Mesajlar: 627
Sn.Seyyah53, köklerin mantari hastalıklara karşı korunması için en sağlıklı yöntem, köklerde Trichoderma Harzanium isimli, kendisi de bir mantar olan ama patojen mantarlara karşı bitkiyi ömür boyu koruyan organizmanın kolonize olmasıdır. Sim Derma isimli ticari preperat olarak bulunuyor. Kullanıma göre Toz veya granül olarak kullanılabiliyor. Aynı organizma başka bir ticari isimle de vardı galiba ama ismini unuttum.[/QUOTE]


Çok teşekkür ederim Sn.Myevelitepe... evet simderma granülü duymuştum ...fakat kullanmamıştım..iyi birşey daha denemiş olacağız...

seyyah53 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2011, 06:54   #88
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 29-11-2009
Şehir: İstanbul - Gaziantep
Mesajlar: 1,194
Biyolojik Kontrol Araçları

Biyolojik kontrol araçları, doğada bulunan virüs, bakteri, mantar, nematod, böcek vb. canlıların kültür ortamında üretilerek çoğaltılmasından oluşur.

Ayrıntılara geçmeden, parazitizm üzerine bir öykü anlatarak giriş yapalım.

Aşağıdaki resimde görülen sinek, şeker pancarında büyük zarara yol açan bir sinek. İsterseniz zarar sürecini, Dr. Osman Erdem Özgür’ün Ders Notları’ndan aktaralım.

Name:  seker pancari sinegi.jpg
Views: 13018
Size:  19.3 KB

“Kışı toprakta, 5 mm uzunluğundaki oval, kahverengimsi pupa olarak geçirdikten sonra ilk sinekler nisanda ortaya çıkarlar ve sayıları mayıs başında çok artar. Ergin sinekler 6-7 mm uzunlukta, gri- kahverengi ve üzeri tüylü olup, iki şeffaf kanat ve gri-siyah renkli bacaklara sahiptir. Çiftleşmeden sonra dişiler 1 mm uzunluktaki yumurtalarını 3-10’lu kümeler halinde yaprağın alt yüzeyine bırakırlar. Larvalar yumurtadan çıkar çıkmaz yaprağın üst ve alt epidermisi arasındaki parankima dokusuna girerek beslenirler. Her larvanın açtığı kendine ait galeriler daha sonra birleşerek larvalar irileştikçe yaprakta kabartı halini alırlar. 6-8 mm uzunlukta beyazımsı ve kısmen şeffaf vücutlu larvanın içindeki yedikleri yaprak materyali dıştan gözle gözükebilir. Yaşam döneminin sonunda larvalar yaprağı terk edip toprağa girer ve pupa olurlar. Yılda 2-3 döl verirler. İlk nesil en zararlı olan nesildir. Larva sayısı çoksa bitkileri tamamen yok edebilirler. Sonraki döllere ait larvaların sayısı yüksek olsa da, dış yapraklarla beslendikleri için zararları hafiftir.”

Şimdi de bu sineğin düşmanı mantarın öyküsünü Wisconsin Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden, Thomas J. Volk’tan aktaralım.
Entomopbtbora muscae adlı mantar şeker pancarı sineğinin baş düşmanıdır. Bu mantarın sporu şanssız böcek üzerine yapıştığında üremeye başlar. İlginç bir şekilde sineğin kabuğundan içeri girer, sineğin beynine yönelir ve sineğin sürünme hareketlerini kontrol etmek üzere miselyumlarını beynin özel bölümlerine yöneltir. Böylelikle sineği en yakın yüzeye inmeye zorlar ve olabildiğince hızlı sürünmesini sağlar. En sonunda mantarın hifi sineğin vücuduna doğru büyür ve sineğin bağırsaklarını sindirmeye başladığı anda sinek ölür. Daha sonra sineğin vücudundaki küçük yarıklardan sporlarını dışarıya salar ve yeni sporlar yeni kurbanlar üzerine konarlar.”

Biyolojik mücadelenin temel yaklaşımı, bu sinek ve mantar örneğindeki gibi zararlıları kendi doğal düşmanları ile yok etme üzerine kuruludur. Biyolojik mücadelede kullanılan fungal ve bakteriyel antagonistler; bitkinin kök kısmında kolonize olma, besin-yer rekabeti, antibiyosis, parazitizm, uyarılmış sistemik dayanıklılık gibi etki mekanizmalarıyla patojeni baskı altına almaktadır. Ancak henüz bu çalışmalarda istenilen sonuçlar elde edilmiş değildir. Çünkü bakteriyel ve fungal antagonistler hedef patojen dışında, topraktaki diğer pek çok mikroorganizma ilede mücadele etmektedir. Üstelik laboratuar koşullarında (in vitro) etki gösteren bazı türler, gerçek saha uygulamalarında aynı etkiyi göstermemekte veya toprağın yapısından (örneğin pH) dolayı her tarlada aynı sonucu vermemektedir. Ayrıca bu antagonistlerden elde edilen biyopestisitlerin raf ömrünün kısa olması, üretici firmalar ve kullanıcılar açısından bir dezavantaj oluşturmaktadır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen biyokontrol ajanlarının kullanımı sonucunda yüksek verim elde edilmekte, gübre ve ilaç kullanımı azalmaktadır. Üstelik bu mikroorganizmaların kültürel mücadele ile birlikte uygulanması durumunda elde edilen başarı yüzdesi çok daha yüksek olmaktadır. Bu dezavantajlarını bir kenara bırakacak olursak, biyolojik mücadele kimyasal mücadeleye göre daha ucuz, doğal dengeyi bozmayan ve insan sağlığına olumsuz etkisi olmayan bir mücadele yöntemidir. Üstelik yapılan bazı araştırmalarla kullanılan bazı biyolojik kontrol ajanlarının fungusitler kadar etkili olduğu saptanmıştır. Amerika’da sadece 3.000-6.000 kanserli hastanın hastalığının nedeninin yiyeceklerdeki ilaç kalıntılarından kaynaklandığı düşünülürse, bu mücadele yönteminin önemi daha iyi anlaşılacaktır (Cook and Baker,1989).

Biyolojik mücadele, hastalığa neden olan patojenin ya da parazitin aktif ya da dormant zamanında bir ya da daha fazla mikroorganizma ile kontrol edilmesi olayıdır (Deacon, 1983). Bu amaçla günümüzde çok sayıda biyolojik kontrol ajanından değişik preparatlar üretilmiştir. Biyolojik mücadele ile üretim miktarı artarken, patojenlerin kimyasallara karşı geliştireceği dayanıklılık ortadan kalkmaktadır. Kullanılan kimyasal ilaçlar hedef alınan ya da alınmayan mikroorganizmalarda dayanıklılık oluşumu gibi önemli problemlere neden olmaktadır. Bu durum hastalıkla mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Örneğin; ateş yanıklığı hastalığına neden olan Erwinia amylovora bakterisi ile mücadelede yoğun antibiyotik kullanımından dolayı, antibiyotiğe dayanıklı ırklar geliştirmiştir. Hastalıklarla mücadelede biyolojik mücadele ajanlarının kullanılması hem biyolojik dengenin bozulmamasını hem de çevre kirliliğinin oluşmasını engellemektedir.

Bilindiği gibi toprakta biyolojik düzenin tesisinde etkili bir faktörde mikrobiyal antagonizmdir. Topraktaki organik madde miktarı yükseltilerek veya toprağa patojenlerin düşmanı olan mikroorganizmalar (biyolojik kontrol ajanları) eklenerek, pek çok nematot ve patojen bakteri ve mantara karşı antagonist etki yapan mikroorganizmaların populasyonu artırılır.

Antagonistik mikroorganizma ya da patojenin avirülent (zararsız, hastalık oluşturmayan mikroorganizma) ırklarınca zengin olan topraklar, baskın topraklar olarak nitelendirilir. Bu gibi topraklarda patojenlerin aktivitesi doğal olarak engellenmektedir. Bu mikroorganizmalar ayrıca köklerde iyi kolonize olarak da bitki kök gelişimini teşvik etmekte ve sağlıklı bitkilerin gelişmesini sağlamaktadırlar. Tohum kaplaması şeklindeki uygulama, bitki kök aksamında oluşabilecek hastalıklarla mücadelede önemli yer tutmaktadır (Harman, 2002). Mısır tohumları Bacillus subtilis bakterisi ile muamele edilerek ekildiğinde mısırda fide yanıklığına neden olan Fusarium roseum f. sp. cerealis etmenine karşı Captan ve Thirarn’lı ilaçlar kadar başarılı olduğu saptanmıştır.

Trichoderma türü funguslar (Trichoderma harzianum, Trichoderma viride, Trichoderma virens) tarım topraklarında ve bitki toprak üstü aksamında yoğun olarak bulunmaktadır. Bu türler patojen fungusların hücre duvarını eriterek hif içindeki stoplazma ürünleriyle beslenmektedir. Etki mekanizmaları hiperparazitizm, antibiyosis (kitinaz enzimi, gliotoksin, gliovirin v.s.) ve rekabet şeklindedir. Bunlar bitki kök yüzeyinde gelişerek patojenlere karşı bariyer oluşturur. Fungusun salgılamış olduğu pektolitik enzimler asidik ortamlarda optimal çalışmaktadır. Ayrıca toprakta çok iyi ve hızlı kolonize olma özelliğine sahip olan Trichoderma türleri patojenle besin ve alan yönünden rekabete girerek patojeni baskı altında tutabilmektedir.

Bu tür funguslar çeşitli antibiyotikler salgılamaktadır. Trichoderma türleri arazi koşullarında özellikle kök boğazı çürüklüklerine (Rhizoctonia spp., Fusarium spp., Pythium spp., Sclerotonia spp.) neden olan mikroorganizmaları elimine etmede önemli rol oynamaktadır. Örneğin dikim öncesinde tohumlara Trichoderma viride uygulandığında, tohum yüzeyinde kolonize olur ve sadece kutikuldeki mevcut patojenleri öldürmekle kalmayıp, toprak kaynaklı patojenlere de koruma sağlar.

Bir başka örnek; Rhizoctonia solani toprak neminin fazla ve toprak ısısının çok yüksek olmadığı koşullarda yeni çimlenen tohumlara bulaştıktan sonra onların ölümüne yol açar. Ancak toprakta yeterli miktarda Trichoderma harzianum varsa Rihizoctnia solani hastalık oluşturamaz. Çünkü Trichoderma harzianum hifleriyle Rihizoctnia solani’nin çevresini sararak salgıladığı ezimlerle patojenin hücre duvarını parçalayarak su kaybetmesine ve onun ölümüne yol açar. Rhizoctonia solani mücadelesi toprak organik maddesini artırmakla çözümlenemez. Bu patojene karşı mutlaka Trichoderma harzianum uygulanmalıdır.

Bu antagonist ile yapılan çalışmalara bakacak olursak; Howell ve Stipanovic (1983), pamukta Rhizoctonia solani, Pythium ultimum ve Fusarium solgunluğuna karşı Trichoderma virens ırklarının etkilerini incelemişler, Trichoderma virens‘in Rhizoctonia solani ve Pythium ultimum‘u antibiyotik etkisiyle baskı altına aldığını, ayrıca Howell (1987), antagonist fungusun Rhizoctonia solani‘yi ve Fusarium solgunluğunu mikoparazitizm etkisiyle engellediğini tespit etmiştir.

Trichoderma virens izolatlarının G-4 ve P ırklarının “Gliovirin” isimli antibiyotik ürettiği, G-6 ve Q ırklarının ise “Gliotoksin” isimli antibiyotik ürettiği, bu antibiyotikler yardımıyla Verticillium solgunluk hastalığının baskılandığı saptamıştır. (Howell ve arkadaşları, 1993)

Talaromyces flavus ile yapılan çalışmalara bakacak olursak; Fravel ve Roberts (1991) ve Stosz ve arkdaşları (1996), Talaromyces flavus‘un glikoz oksidaz enzim aktivitesi ve hiperparazitizm etki mekanizması yoluyla Verticillium dahliae‘nın mikrosklerotlarının çimlenmesini engellediğini saptamışlardır.

Zeise ve Kersten (1997), pamuk tohumunu Talaromyces flavus‘un askospor süspansiyonu ile muamele ederek bulaşık tarlaya ektiklerinde Verticillium dahliae‘nın %57 oranında engellendiğini saptamışlardır.

Fravel ve Larkin (1997), Talaromyces flavus‘un glikoz oksidaz enzimi üreten ırkının Verticillium dahliae‘nın mikrosklerotlarını öldürdüğünü, bu durumun ise enzimin dolaylı olarak hidrojen peroksit üretimini teşvik etmesinden kaynaklanabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Alginik asit diğer bir adıyla algin, kahverengi denizyosunlarından elde edilen bir anyonik polisakkarittir. Alginik asit esmer yosunların birinci hücre çeperlerini oluşturur ve miktarı yosunların türlerine ve mevsimlere göre % 14-40 arasında değişir. Alginik asit suyla temas ettiğinde, yapışkan bir jel halini alır ve ekstrakt edilmiş biçimleri kendi ağırlığının 200-300 katı su adsorbe edebilir. Bu maddenin endüstriden tarıma kadar bir çok kadar kullanım alanı vardır. Tarımda yaygın kullanımı gübre şeklindedir. Renkleri beyazdan sarımtrak kahverengiye kadar değişen bu maddenin, filament, granül ve toz halinde preparatları piyasada bulunmaktadır.

Talaromyces flavus’un Verticillium dahliae’yi kontrol edebildiği yukarıda söz edildiği gibi bir çok araştırma ile kanıtlammıştır. Bir uygulamada, Vertisilyum bulaşıklığı olan bir patates tarlasına, alginik asit, buğday kavuzu ve Talaromyces flavus (%0.5) karıştırılarak uygulama yapılmış ve Verticillium dahliae’nin topraktaki populasyonunun %90 üzeri bir oranda zaldığı görülmüştür. Ayrıca patlıcanla da test yapılmış, Talaromyces flavus patlıcan köklerinde kolonize olmuş ve patlıcan köklerindeki Verticillium dahliae kolonizasyonunu azaltmıştır. Patlıcanda yapılan uygulamada sadece alginik asit, buğday kavuzu uygulmasında da Verticillium dahlia kolonizasyonunun azaldığı gözlemlenmiştir.

Biyolojik mücadelede bakterilerden, Bacillus subtilis, Bacillus cereus ve Bacillus megatherium türleri kullanılmaktadır. Bu bakteriler antibiyosis etki ve besin-yer rekabeti mekanizması ile patojenleri engellemektedirler.
Bu antagonist bakteriler ile yapılan çalışmalara bakacak olursak; Rossall ve Mcknight (1990), pamukta Rhizoctonia solani‘ye karşı fungisit karışımı, Quantum 4000 (Bacillus subtilis) ve Bacillus subtilis MBI 600′ün talk biyoformulasyonunu tarla denemelerinde kullanmışlar, deneme sonucunda Bacillus subtilis MBI 600′ün fungisit karışımı ile aynı oranda etkili olduğunu saptamışlardır.

Safiyazov ve arkdaşları (1995), Bacillus subtilis 23 ve Bacillus megatherium 26 nolu izolatları pamukta Rhizoctonia solani, Fusarium spp. ve Verticillium dahliae‘ye karşı in vitro da (laboratuar ortamı) ve tarlada test etmişler, testler sonucunda antagonist bakterilerin antibiyotik üreterek patojenleri baskıladığını, özelliklede Bacillus subtilis 23′ün Verticillium dahliae ve Fusarium spp.‘ye karşı çok etkili olduğunu tespit etmişlerdir.

Pleban ve arkadaşları (1995), Pamuk tohumlarına Bacillus cereus‘un 65 nolu izolatını, Bacillus subtilis‘in 72 nolu izolatını ve Bacillus pumilus‘un 85 nolu izolatını inokule etmişler, sera koşullarında bu antagonist bakterilerin “kitinaz enzimi” ile Rhizoctonia solani‘yi %60 oranında baskıladığını belirlemişlerdir.

Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise Ulukuş (1988), topraktan izole ettiği Bacillus spp. izolatını in vitro da fungal bitki patojenlerine karşı testlemiş, test sonucunda antagonist bakterinin özellikle Verticillium dahliae ve Rhizoctonia spp.‘nin gelişmesini engellediğini (6-10 mm engelleme zonu oluşturmuş) tespit etmiştir.

Fluoresan pseudomonaslar gram negatif, King B besi yerinde UV ışık altında fluoresans veren, polar kamçılı, bitkilerin hem kök katmanında hem de toprak üstü organlarında epifitik (zararsız) olarak yaşayabilen, hızlı kolonize olabilen bakterilerdir. Fungal hastalıklara karşı biyolojik mücadelede Pseudomonas fluorescens, Pseudomonas cepacia bakterileri kullanılmaktadır. Bunlar rekabet (besin ve yer) ve antibiyosis (bu bakterilerin ürettiği antibiyotikler; 2,4,5-chlorophenoxy asetik asit, pyrrolnitrin ve pyoluteorin) ve sistemik uyarılımış dayanıklılık mekanizması ile patojenleri baskılamaktadırlar.

Zaki ve arkadaşları (1998), Arizona da 1995-1996 yıllarında Rhizoctonia solani' ye karşı tarla denemelerinde Pseudomonas cepacia‘nın D1 ırkını, Deny, Kodiak gibi peparatları ve fungisit karışımlarını (metalaxyl, triadimenol, thiram) kullanmışlar, denemenin sonucunda D1 ırkı ve fungisit karışımlarıyla muamele edilmiş pamuk tohumlarından çıkan bitkilerin hastalığa yakalanmadığını, bununda D1 ırkının “Ppyrrolnitrin ve Amino Pyrrolnitrin” isimli metabolitleri üretmesinden kaynaklanabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Niu ve arkdaşları (1999), pamuk tohumlarını Pseudomonas fluorescens' in 32 nolu ırkı ve Carbendazim etki maddeli bir fungisit ile muamele ederek Verticillium spp.’ye karşı test etmişler, bu tohumlardan çıkan bitkilerde Pseudomonas fluorescens 32 tek başına kullanıldığında hastalığın %67 oranında azaldığını, Carbendazim tek başına kullanıldığında %64 oranında azaldığını, her ikisi birlikte kullanıldığında ise hastalığın %73 oranında azaldığını saptamışlar, Ayrıca Pseudomonas fluorescens 32 ile muamele edilmiş pamuklarda büyüme ve gelişmenin de oldukça iyi olduğunu saptamışlardır.

Ülkemizde yapılan bir çalışmada; Demir ve arkadaşları (1999), sağlıklı pamuk tohumlarından ve rizosferden yaptıkları izolasyonlarda 128 adet fluoresan pseudomonas izolatı elde etmişler ve bu izolatları in vitro da Rhizoctonia solani‘ye karşı test etmişler, Bunlardan antagonist etki gösteren Pseudomonas fluorescens 14 ve Pseudomonas putida 13 nolu izolatların sıvı ve kuru formülasyonlarını, pamuk tohumlarında çökertene karşı etkilerini incelemişler, kuru formulasyonun %58 oranında etkili olduğunu tespit etmişlerdir.

Erdoğan ve Benlioğlu (2007), Verticillium solgunluk hastalığı ile doğal olarak bulaşık bir tarlada iki farklı pamuk çeşitinde fluoresan pseudomonasların verticillium solgunluğuna olan etkisini %60 olarak saptamış, ayrıca bu bakterilerin kütlü pamuk veriminde yaklaşık %15-20 oranında artış sağladığını tespit etmiştir.

Not: Bu yazı kendi blogumdaki, Toprak Kökenli Mantar Hastalıkları ile Mücadele yazımdan bir bölümdür. Çok uzun bir yazı olduğu için tamamını buraya ekleyemedim.

kerim08 beğendi.

Düzenleyen acemi_caylak : 12-03-2011 saat 07:29
acemi_caylak Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-03-2011, 10:05   #89
Ağaç Dostu
 
omer.tuncer's Avatar
 
Giriş Tarihi: 23-03-2008
Şehir: Ankara.bergama,dikili
Mesajlar: 302
blogda yazılanlar hakkında

Sevgili acemi usta dün geceden beri yazdıklarını okumaktayım ama bu konu başlı başına bir eğitim olmuş yazıyı okurken birkaç defa başa dönmek zorunda kaldım. Nedenine gelirsek hazmı ve kavraması zor ama bir o kadar da öğretici olmuş. daha bitiremedim ama ellerine ve emeğine sağlık.

omer.tuncer Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 09-04-2011, 09:15   #90
Ağaç Dostu
 
miyawy's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Keyifle okudum yazdıklarınızı, hepinizin emeğine sağlık. Benim uzmanlık alanım değil ama nedense ilgilendim, bir gün belki gerekli olur diye notlar aldım. Ben ve benim gibiler sadece tüketiciyiz, soframı salatasız kurmam, çocuklarımıda alıştırdım, eskiden kalma bilgimiz bize
mevsimine göre sebze ve meyve tüketmemiz gerektiğini söylerler ama şimdi marketlerde herşey var. Meyerse nelerle mücadele veriyormuşsunuz.
Seneler önce balkonumda küçük bahçe kurmak istedim ve bir sürü çiçek aldım fakat birsüre sonra hepsi böceklerndi ne yapacağımı bilemeyerek hepsini üzülerek atmak zorunda kaldım. bu siteyi keşfettikten sonra tekrar domates ve biber fidesi alarak işe koyuldum. Bu gün bir haftalıklar sizlerin sayesinde iyi gidiyorum.
Emeği geçen herkeze saygılar

miyawy Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 04:40.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024