03-06-2012, 00:30 | #4 |
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 18-09-2007
Şehir: antalya
Mesajlar: 85
|
Antalya da gözlemeciler olsun,bazı bahçelievlerde ve köylerde,beldelerde hala kullanılır bunlar. Unlar önce elenir.Sonra hamur tutulur,ahşap teknelerde dinlendirilir.Bazende geniş tepsilerde.sonra bezelere ayrılıp o duvarda asılı resmi görülen ekmek tahtası üzerine un serpilerek oklava ile daire şeklinde yufka açılır.Yanında dört taşın üzerine koyulmuş o kara saç vardır.Saçın altında genelde hizar talaşı (çam talaşı),çalı çırpı veya kesilmiş kuru dallar yakılır.Saç iyice kızdırılır.Yufka saça yatırılır,oklava ile alt üst çevrilir.Bu şekilde yufka ekmeği yapılır.Yapıldığı zaman 300-400-500 tane yapılır .Bir iki ev paylaşır.Bunlar üst üste konur,çarşaflara sarılarak evin bir köşesinde saklanır.Yemek ihtiyacında gereği kadar adet yufka alınır.Sofraya geldiğinde,üstüne su serpilirek yumuşatılır ve ekmek yerine aşa katık edilir.Başka türlüsü de yapınan yufkanın içine peynir,ıspanak,pazı veya kıyma harcı konarak yufka ikiye katlanır,kızgın saç üstüne konur.Üzerine fırça ile yağ sürülür ve bir tarafı pişince oklava ile çevrilerek diğer tarafı pişirilir.Buna da malum gözleme denir. |
03-06-2012, 03:16 | #5 |
Ağaç Dostu
|
Aslında cittaslow-yavaş şehir dendiğinde nedense aklıma gelen hep böyle geleneksel yeme ve içme alışkanlıklarını sürdüren, belki de bir mahallenin toplanıp bütün bir günü sadece bazlama yapımına ayırmaları, hamuru hazırlayıp, oklava ile açmaları, ateşi yakıp da sacın üzerinde yüzlerce bazlama pişirilişini, zamanın unutulduğu, paylaşımın, el vermenin, işbirliği-imecenin ön planda tutulduğu, tamamen doğal, samimi ve mutlu bir tablonun parçası olan sahneler geliyor. Böyle bir ortamı yaşamak mümkün olduğunda yenilen bir tek bazlamanın tadı bir ömür akıldan çıkmaz bence. O kadar telaş ve stres içinde yaşıyoruz ki ne zamanı verimli değerlendirebiliyoruz, ne de yaptığımız işten keyif alabiliyoruz. Geleneksel yaşantının rutinini düşünmek bile insanı rahatlatıyor. Yukarıda fotoğraflanan ekipmanları bulmak, kullanmak neyse ki hala mümkün. |
03-06-2012, 22:48 | #6 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Şimdi Tüplüsü ve katı yakıtlılarıda mevcut var. |
|
05-06-2012, 23:20 | #12 |
Ağaç Dostu
|
Bir zamanlar bu köhne viraneye dönmüş tandırın karşısında üç dört kişi yufka ekmek yapar.Bir kişide tandırın üzerinde saç.Yakaçak olarak genelde saman kavak talaşı.Saçın üzerinde yufkayı pişirirken.İçlerinden sesi güzel olan bayan bir türkü tutturur.(Hiç bir düzenlemesi yok.olduğu gibi.Otantik) Ahşap evin penceresinden dışarı yayılır. Ekmek ettim terledim, Dama çıktım parladım. Nazlı yar görsün diye, Beyaz mendil salladım Düzenleyen hk50 : 16-06-2012 saat 11:24 |
18-06-2012, 11:01 | #14 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-03-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 238
|
O ölçüye bizde "ayar" denirdi. 8 kg oldugunu şimdi öğrenmiş oldum. Bir kez silme doldurunca "yarım ayar" derlerdi. Onunla bugday dağıtılırdı. |
18-06-2012, 17:33 | #16 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 27-05-2009
Şehir: GAZİANTEP
Mesajlar: 18
|
Ekmek yapan teyzelerden duyduğum bir söz; "Ateş düzeldi, hamur tükendi, Geçim düzeldi ömür tükendi" |
30-11-2020, 14:10 | #17 |
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 29-11-2020
Şehir: İzmir
Mesajlar: 22
|
Maalesef artık bu malzemelerin değerini bilen yok. Köylere gelen hurdacılara satıyorlar. Köyler bilinçsiz maalesef. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|