agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 15-05-2008, 23:48   #1
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
Yurt Dışına Kaçırılan Türlerimiz

YURT DIŞINA KAÇIRILAN TÜRLERİMİZ

Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle siyasal alanda olduğu gibi, canlı türleriyle de yabancıların ilgisini çekmektedir. Vaktiyle Bergama’daki koskoca Zeus Sunağı’nı aşırmayı başaran Avrupalılar, fırsat buldukça canlı türlerimize de aynı açgözlülükle yaklaşmaktadır. Bunu yaparken de Türkiye’deki yasal boşluklardan ya da ilgisizlikten yararlanıyorlar. Bu yazımda, ekonomik değeri nedeniyle yurt dışına kaçırılan bazı bitki ve hayvanlarımıza örnekler vereceğim.

Soğanlı bitkilerimizden kardelen, lale ve orkide türleri bir dönem yoğun olarak yurt dışına kaçırılmıştır. Süs bitkisi veya gıda maddesi olarak kullanılan bu türler tabiatta tükenme noktasına gelince duruma el konulmuştur. Son yıllarda bilim adamlarımız bu türleri, kültüre alarak yetiştirme ve ihraç etmeye yönelik çalışmalar yapıyorlar. Afyon çevresinde orkidelere “köpek soğanı” deniyor. Bazı vatandaşlarımız bunların yumrularını toplayıp, Burdur-Bucak’tan gelen alıcılara satıyorlar.

Hopa engereği yurdumuzda sadece Hopa civarında yaşayan zehirli bir yılandır. Derilerinin değerli olmasından dolayı yabancı turistler ve aracılar yardımıyla yurt dışına kaçırılmıştır. Konu basına yansımış ve Türkiye 1989 yılında Avrupa Konseyi tarafından, bakanlık düzeyinde uyarılmıştır.

Yine Baran engereği denilen ve Eskişehir civarında nadiren görülen bir yılan türüne ait üç örnek, 1994 yılında kaçırılırken Kapıkule Gümrüğü’nde yakalanmıştır. Bu yılanlara da el konulmuştur.

Apollo kelebekleri, dağlık kesimlerde yaşayan ve çok ender rastlanan türlerdir. Bursa-Uludağ’da vardır. (İlimizdeki Sultandağları’nda da tespit edilmiştir.) Bu yüzden dışarıdan gelen kelebek koleksiyoncuları tarafından toplanıp götürülmektedir.

Bombus arıları seracılıkta kullanılan tüylü bir arı çeşididir. Belçika ve Hollanda gibi ülkeler, yakın geçmişte ülkemizden bolca bu arılardan götürmüşler; laboratuarda ürettiklerini iddia eden bazı firmalar da buna aracı olmuştur. Aslında bu arılar Muğla’nın köylerinden para karşılığında toplatılmıştır. Yetkililer bu talana son vermiştir.

Kaçırılan türlerimize genellikle uzmanlık alanlarına giren bilim adamları sahip çıkmaktadır. Oysa bu konuda hepimiz duyarlı olmalıyız. Benzeri bir durumla karşılaştığımızda da yetkilileri uyarmamız gerekir.

Eklenen Resimler
 
omereser Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-05-2008, 02:15   #2
Ağaçsever
 
Giriş Tarihi: 18-05-2008
Şehir: New York
Mesajlar: 32
Simdi bunu tohumlar icin yasal yolla yapmaya calisiyorlar. Sadece Turkiye degil bir cok ulkenin derdi. Diger Balkan ulkeleri, Brezilya, Irak son kurbanlardan.
Tohum kanunu cikardilar. Turk tohum sirketlerine ortak oldular, gizlice icden yonetiyorlar. Bir de saka sandim, tohum toplama yarismasi baslatmislar. Zavalli halki kandirip tohum hazinesini millet kendi eli ile bu kacakcilara teslim edecek.

YorkerJenny Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 11-06-2008, 13:51   #3
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
İş işten geçmek üzere.

Merhaba,

Bu konu esasında çok önemli bir konu. İleride ulusal güvenliğimizi tehdit eden konulardan biri olacaktır. Neden derseniz bazı komşularımızın komşuları yaptıkları çeşit kataloglarında sadece ülkemizde bulunan (endemik) bazı bitkileri de kullanmışlar.

İki nedeni olabilir. Birincisi Dünya için bitkilerin cins ve tür kataloglarını yapmak. İkincisi ileride Suriyeyi işgal edince bizimle komşu olacakları için şimdiden uzun vadeli planlar yapmak.

Umarım ülkemizde bu gibi tehditlere karşı Tarım Bakanlığımızda oluşturulmuş bir birim vardır. Yoksa Amasya Elmasını yakında İsraillilerden satın almak zorunda kalabiliriz.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 16-06-2008, 20:34   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
Yorumlarınız için teşekkür ederim. Anadolu birçok kültür bitkisinin anavatanı iken dışarıdan tohum almak zorunda kalmak gerçekten çok acı.

omereser Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-06-2008, 15:07   #5
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Herkesin üzerine düşen sorumluluğu anlaması ve yerine getirmesi ile ilgili olarak bu yorum ve haberi sizlerle paylaşmak istedim.

Alıntı:
Onemli haber: genetik kaynaklarimizin yurtdisina kacirilmasiyla ilgili olarak elimizden fazla birsey gelmedigi, uygulamanin yetersiz oldugunu soyluyoruz hep. Ancak, asagidaki web sayfasindaki bir haber; kacakcilik yapan yabanci kisiler goruldugunde gerekli yerlere basvurulursa veya sinirda tespit edilirse en azindan bazilarinin onune gecilebildigine ornektir (asagiya da kopyaladim):
http://www.papaganim.net/haberler.asp?procid=91
Dolayisiyla, vatandaslarin, sinir gorevlilerinin ve savci/hakimlerin bilinclendirilmesinin onemi cok buyuk.
Alıntı: Banu Avcıoğlu

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-06-2008, 15:31   #6
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Umarım ülkemizde bu gibi tehditlere karşı Tarım Bakanlığımızda oluşturulmuş bir birim vardır. Yoksa Amasya Elmasını yakında İsraillilerden satın almak zorunda kalabiliriz.
Saygılar.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, "Köy/Yerel çeşitlerinin Genetik kaynaklar açısından önemi ve Genetik kaynakların “çeşit veya populasyon olarak” olarak kayıt altına alınması ile ilgili olarak bir çalışma yürütmektedir.

Geçen günlerde Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği'nin “Türkiye’nin Tarımsal Biyoçeşitliliğinin Korunması için Tohum Ağı” kapsamında düzenlediği Mevzuat bilgilendirme toplantısında; 1998 yılında hazırlanmış olan "Bitki Genetik Çeşitliliğinin Yerinde Korunması Ulusal Plan" nın mevzuat boşlukları ve altyapı eksiklikleri nedeniyle yeni bir mevzuat çalışması ile ilgili bilgiler görüşülmüştü.

Çok özet olarak:

Bu yeni mevzuatın yasalaşması durumunda, yerel (köy) dahil tohumların kayıt altına alınarak tescillenmesi ile; üreticilere yeni haklar tanınacak, tohum ve tohumlukların yurtdışına kaçırılmasının önüne geçilecek, tohumlardan almak isteyen ülkeler "Bitki Genetik Kaynaklarına Erişim ve Yararlarının Paylaşımı ve Fikri Mülkiyet Hakkı" için bir tür telif hakkı ödemek zorunda kalacaklardır

Umarım mevzuat gerektiği şekilde yasalaşır ve yukarda saydığım hakları da çok geç olmadan yaşama şansımız olur.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 19-06-2008, 12:58   #7
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
Sevgili Nevsune, bu konuya olan ilginiz ve verdiğiniz iki çarpıcı örnek için çok teşekkürler.

omereser Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-06-2008, 21:56   #8
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Daha etkili denetim gerekebilir.

Sn. nevsune,

Endişelerime verdiğiniz yanıt için teşekkür ederim. Ancak içimi rahatlatmadı. Biz bazı tehlikelerin farkına varıp önlem almaya kalktığımızda, bana sanki geç kalıyormuşuz gibi geliyor. Daha önce çeşitli konularda devletin zamanında yapamadığı müdahaleler yüzünden neleri kaybettiğimizin bir listesini yapmaya kalksak hiç de kısa bir liste olmazdı.

Henüz, gümrüklerimizde yakalanan gıda madde ve malzemelerinin neler içerdiğini tam anlamıyla ortaya koyacak laboratuarlardan yoksunuz. İnşallah çok geç olmadan yurtdışına çıkarılmaması gereken tür, çeşit, tohum ve buna benzer zenginliklerimiz için gereken önem verilir. Yurtiçi işbirlikçilere de cezai yaptırımlar getirilir.

Saygılar.

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 22-06-2008, 08:57   #9
Ağaç Dostu
 
nevsune's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-05-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 4,918
Galeri: 215
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Oğuz Karsan Mesajı Göster
Sn. nevsune,

Endişelerime verdiğiniz yanıt için teşekkür ederim. Ancak içimi rahatlatmadı.
Sn. Karsan, herkes üzerine düşeni yaptığı zaman ortada ne sorun, ne de endişe kalır zaten.

Bu forumdaki tüm başlıklarda yazanların özellikle vurgulamaya çalıştıkları konu şu ki Devlet devletliğini yapsın, birey de bireylik görevlerini.

Devlet; yasasını koyacak, denetimini yapacak, yaptırımlarını uygulayacak. Birey; yasalara yardımcı olacak, bir anlamda ulusal malların denetimcisi ve takipcisi olacak, Devleti yaptırımları uygulamaya zorlayacak. Mesleğiyle, bilgisiyle, zamanıyla, kalemiyle, sözün kısası elinden her ne gelebiliyorsa karşılık beklemeden yapacak.

Herşeyden önemlisi, bireyin üzerine düşen en büyük görev ise yasama ve yürütmeye, yani yargıya ve dahi eğitime gerçek değerini verebilecek yönetimleri seçmekten geçer. Bu koşulların düzelmesi için bundan başka yol yok.

nevsune Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2008, 16:44   #10
Ağaç Dostu
 
Oğuz Karsan's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-12-2006
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 1,085
Galeri: 181
Evet herkes görevini yapmalı, ama herkes.

Merhaba,

Sn. nevsune,

Yazdıklarınıza katılmamak elde değil. Sadece bir noktaya dikkat çekmek ihtiyacını duyuyorum. Ben doğruyu ve haklıyı her halikarda desteklemek fikrini benimseyerek yetiştirildim. Dolayısıyla kim olursa olsun, haksız olanı körü körüne bulunduğu mevkiden dolayı haklı saymam.

Ulu Önder Atatürk, Süphesiz Cumhuriyeti kurarken o günün şartlarına göre mutlaka en iyisini yapmış. Ancak henüz Cumhuriyet fikrine alışık olmayan ve kazançlarını teba zihniyetli kişileri kullanarak elde etmeyi alışkanlık haline getirmiş olanlara ve dış işbirlikçilere karşı Cumhuriyetimiz zaman zaman zayıf düşürülüyor.

Ancak, Cumhuriyet sonrası gelişen demokrasi, Şanlı Ordumuz tarafından değil de, Ulu Önder'in Cumhuriyetimizi emanet ettiği Türk Gençliği tarafından eğer halkın desteği de katılarak geliştirilebilmiş olsaydı, bu gün hiçbir güç Cumhuriyetimize kastedemezdi.

Bir İngilizin veya bir Fransızın elindeki hakların kıymetini bilmesi, o hakları söke söke kendi çabasıyla elde etmiş olmasından kaynaklanır. Malesef ülkemizde durum biraz farklı.

Bence, Bazı hakların ve özgürlüklerin kıymetini bilmememiz, zamanında onlara sahip olmak için çaba göstermemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Halkın yerine Ulu Önder bütün zorluklara kendi gögüs gerdi. Bu yüzden elde ettiğimiz hakların takipçisi olamadık. Hala bazılarımız geçmişte yaşananları basit bir savaş zannedebilir. Ama o savaşın içinde herşey vardı. Sadece bağımsızlık veya sadece var olma savaşı değildi. Yapılan savunmanın içinde bu gün yaşadığımız her olaydan bir parça bulunuyor.

Ancak, Cumhuriyeti korumak uğruna öne atılanlar farkında olmadan bir tarafı düzeltmeye çalışırken, diğer tarafı bozabilir. Çünkü Ulu Önder'in kurduğu sistem zorlanırsa bir yerden patlak verir ve bence şimdiki siyasilerin aklı tekrar toparlamaya yetmez. Ayrıca farkına varmadan Cumhuriyet için çok gerekli kurumlarının bazılarının hem saygınlıkları hem de varlıkları tehlikeye girebilir. Ama güç halkın elinde bulunursa, hiç bir kuvvet halkın sarsılmaz iradesini zorlayamaz.

Sn. Bülent Eceviti bile cezalandırmayı bilmiş bu millet zamanı geldiğinde yani seçimlerde gerekeni yapıp cezayı kime kesmesi gerektiğini bilir. Yeterki fırsat verilsin. Ben Türk Ulusuna güveniyor ve gereken en doğru kararı vereceğine inanıyorum. Ülkenin yarıya yakınını da Cumhuriyetimize bir tehdit veya düşman görmemek lazım. Ama görülüyorki, Cumhuriyetin bazı kurumlarının başında bulunan kişiler halka güvenmemeyi ve sorunları yine eskisi gibi çözmeyi tercih ediyor.

Böyle olunca halkın kafası karışıyor ve doğru kararı vermekte zorlanıyor. İşlerin iyi gitmediği böyle bir dönemde, Bazılarımızın çare olarak gördüğü muhalefet partisinin son seçimde aldığı oyları bile koruyamamış olması, halkın bu partinin sorunları çözebileceğine inanmadığını göstermektedir. Zaten bazı kurumların endişesi de bu yüzdendir. Ama halk geçde olsa her zaman doğruyu bulmayı bilmiştir ve yine bulacaktır. Yeter ki fırsat ve zaman tanınsın. Halka güvenmek lazım.

Saygılar

Oğuz Karsan Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 24-06-2008, 23:16   #11
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
Konu tabiattan epeyce uzaklaşmış ama sağlık olsun.

omereser Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-06-2008, 13:19   #12
Ağaç Dostu
 
eskimo's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-06-2005
Şehir: Didim
Mesajlar: 741
Galeri: 24
Alıntı:
Geyik böceği
Japonlar 7 bin 500 YTL'lik böcek için Adana'ya akın ediyor

Japonlar, sadece Türkiye'de Amanos Dağları'nda yaşayan ve binlerce dolara satılan geyik böceğini almak için akın akın geliyor
geyik böceği parayla satılıyor
2007 şubat ayında sitemizde de haber olmuştu.
bu haberi veren diğer kaynaklara bakılırsa böceklerin kaçırılmasından çok ederi hakkında ilgi oluşmuş.

eskimo Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 25-07-2008, 22:21   #13
Ağaç Dostu
 
Arzu Kasapoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,813
Galeri: 256
Türkiye'den kaçırılan mili servet

Çukurova Üniversitesi tarafından flora ve fauna kaçakçılığına yönelik yapılan araştırmada, Türkiye'ye özgü bitki ve hayvanların yabancıların gözdesi olduğu bildirildi.

A.A.
--------------------------------------------------------------------------------


Buna göre, yurt dışına kaçırılan bitkiler arasında ilk sırayı
aslanpençesi, ters lale, kaplanboğan, yersomunu, kardelen, nilüfer gibi
endemik bitkiler alıyor.




Araştırmayı yürüten Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Türkiye'nin 3 bin 500 endemik bitki türüne sahip olmakla
birlikte endemik olmayan birçok bitkinin de gen merkezi olduğunu
vurguladı.

Türkiye'nin bu floristik özelliği ve zengin gen kaynaklarının tüm
dünyanın ilgisini çektiğini ifade eden Düzenli, "Bu ilgi daha çok ilaç
ham maddesi olarak kullanılan bitkiler üzerine yoğunlaşmakta. Çünkü
dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar kaliteli ve tedavi gücü yüksek bitki
bulunmuyor" dedi.

Düzenli, sanayileşme nedeniyle doğal kaynaklarını hızla tüketen gelişmiş
ülkelerin "doğalın vazgeçilmez çekiciliğini" fark ederek, diğer
ülkelerin doğal kaynaklarına göz diktiğini söyledi.

Buna bağlı olarak Türkiye'nin doğal kaynaklarının hedef konumda olduğunu
belirten Düzenli, şunları kaydetti:
"Yetersiz bilimsel politika ile bitki ve hayvan kaçakçılığı konusundaki
eksik önlemler, Türkiye'yi kolay hedef haline getiriyor. Türkiye'de,
dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan 3 bin 500 endemik bitki ve birçok
hayvan türü, hakkında kayıt tutulmaması, istatistik oluşturulmaması
nedeniyle çeşitli amaçlar için dışarıya kolayca kaçırılıyor. Bitki
üzerinde doku kültürü çalışmalarıyla gen şifreleri çözülerek farklı renk
ve görünümlerde yeni bitkiler üretiliyor. Kaçırılan bitki ve
hayvanlarımız patentleri alınarak o ülkelerin malı haline getirilip,
tekrar bize satılıyor. Bu sayede, malı üretenler bu mallara ihtiyacımız
olduğunu bildiğinden bizi kendilerine bağımlı hale getirmek için sürekli
olarak ülkemizden bitki kaçırıp genetiği ile oynayıp bize pazarlayarak
kar sağlıyor.

Genetiği değiştirilen türlerin tohumundan yararlanılamıyor. Örneğin 20
yıl öncesine kadar kendi tohumu ile sürekli bahçelere güzel görünüm
veren menekşemiz artık tohumundan filizlemiyor. Kaçakçılıkla mücadelede
sorunlar var. Ancak, bu zenginliklerimizin gen şifresi çözülerek yeniden
bize pazarlanması ve yabancılara muhtaç konuma düşürülmemiz daha da
acı."


-EN ÇOK KAÇIRILANLAR-

Düzenli, Türkiye'de yetişen endemik bitkilerden birçoğunun ilaç ve
kozmetik sanayinde ham madde olarak kullanıldığını ifade ederek, şöyle
devam etti:
"Meme, prostat ve lenf bezi kanserine karşı önleyici ve tedavi gücü
yüksek özelliğe sahip Aslanpençesi, nadide olan Ters lale, zehirli olan
ve yumruları ilaç sanayisinde ham madde olarak kullanılan Kaplanboğan,
yumruları ilaç ve kozmetik ürünlerinde kullanılan, kış mevsiminde de
çiçek açabilen Yersomunu en çok kaçırılan bitkiler arasında yer alıyor.

Ayrıca lale, kardelen, orkide, arapsümbülü, iris/süsen, Manisa lalesi,
şakayık, censiyan, çiğdem, yılan yastığı, kum zambağı, nilüfer,
sığla/günlük ağacı gibi bitkiler de ilgi görüyor."
Düzenli, Anadolu'ya özgü hayvan türlerinden özellikle Toros kurbağası,
Silifke kirpi faresi, Bombus arıları, engerek yılanının yurt dışına
kaçırıldığını bildirdi. Düzenli, Türkiye faunasındaki endemik hayvan
türlerinden başta Malatya kelebeği olmak üzere çok sayıda kelebek
türünün de koleksiyon için kaçırıldığını vurguladı.

Düzenli, yurt dışına kaçırılan bitki ve hayvanların genetik ıslah
projelerinde kullanıldığını belirterek, "Buna örnek olarak Hollanda
gösterilebilir. Hollanda, seralarda tozlaşmayı sağlayan Bombus arılarını
bizden kendi ülkelerine götürerek, seri üretim yapıp bunları tekrar
ülkemize pazarlar duruma geldi" dedi.


-KAÇAKÇILIK YÖNTEMLERİ-

Düzenli, endemik bitki türleri ve Anadolu'ya özgü hayvan türlerinin yurt
dışına kaçırılmasında 3 farklı yöntemin izlendiğini vurguladı.

Bunlardan en yaygın olanının turist kılığındaki doğa casusluğu olduğunu
anlatan Düzenli, şunları söyledi:
"Doğa ile ilgilenen araştırma merkezlerinde çalışan biyolog, çevre
mühendisi, ziraat mühendisi, peyzaj mimarları, turist kimliğine
bürünerek ilgili habitatlara ulaşıyor. Diğer bir yöntem ise Dışişleri
Bakanlığı tarafından verilen izinle bilimsel çalışma için buraya gelen
bilim adamlarının doğa araştırması sonucu topladıkları bitkilerden
belirli sayıda örneği ülkelerine götürebilmeleri. Ayrıca, kişisel
koleksiyon oluşturma amacı ile Türkiye'ye gelen amatör koleksiyoncular
da bu bitki ve hayvanları ülkelerine götürebiliyor."
Köylerde ve yaylada yaşayan yerli halkın bu konuda bilgi sahibi
olmadığını, kaçakçılara bilmeden yardım ettiğini dile getiren Düzenli,
"Kaçakçılar genelde insanlara iyi niyetle yaklaşıp, bu bitki ve hayvan
türlerinin yerlerini öğreniyor. Çoğu zaman bu iş için para ödeyen
kaçakçılar aynı zamanda halk için geçim kaynağı haline bile gelmiş"
dedi.

-ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER-

Düzenli, TÜBİTAK bünyesinde "Ulusal Biyoçeşitlilik Veri Tabanı"
oluşturulduğunu, ancak, kaçakçılığın kesin olarak önlenemediğini anlattı.

Bunun yanı sıra kaçakçılığı engellemek için 1983 ve 1988'de iki farklı
Bakanlar Kurulu kararnamesi çıkarıldığını anımsatan Düzenli, buna göre,
Türkiye'den bilimsel amaçlı bile olsa bitki ve hayvan materyali toplama
ve yurt dışına çıkarmanın belli izinlere tabi tutulduğunu, kaçakçılara
20 bin YTL ceza verildiğini, yabancılara ise 5 kat daha fazla ceza
uygulandığını bildirdi.

Kaçakçılığın engellenebilmesi için resmi kurumların yanı sıra sivil
toplum örgütlerinin de destek sağlaması gerektiğini ifade eden Düzenli,
şöyle konuştu:
"Resmi ve sivil toplum örgütlerini, basit gibi görünen fakat ülkemiz
açısından büyük öneme sahip olan konuda bilgilendirmek gerekir. Endemizm
ve çeşitlilik bakımından zengin olan doğal alanlar milli park ilan
edilmeli. Sınır kapılarında daha dikkatli olunmalı ve buralarda uzman
biyologlar görevlendirilmeli. Endemik bitkilerin mevcut olduğu
bölgelerde yaşayan halk kaçakçılık konusunda uyarılmalı ve koruma
yönünden bilinçlendirmeli. Doğrudan sökme yerine üretim çalışmalarına
hız vermek gerekir. Üretimi yapılabilenlerin doğrudan sökümleri
yasaklanabilir."

KAYNAK : GAZETE VATAN

Arzu Kasapoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 26-07-2008, 22:12   #14
Ağaç Dostu
 
Nariel's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-04-2008
Şehir: Silifke & İstanbul
Mesajlar: 2,203
Galeri: 236
Sayın Arzu Kasapoğlu, aktardığınız yazının aynısı bugün Posta gazetesinde de çıktı.

Nariel Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 27-07-2008, 00:39   #15
Ağaç Dostu
 
Arzu Kasapoğlu's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-07-2007
Şehir: Trabzon
Mesajlar: 1,813
Galeri: 256
Buradan resimlere de bakabilirsiniz.

Arzu Kasapoğlu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2008, 13:44   #16
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-05-2008
Şehir: Afyonkarahisar
Mesajlar: 132
Sayın Arzu KASAPOĞLU, eklediğiniz bilgiler konuyu çok boyutlu olarak açıklamış. Katkınız için teşekkürler.

omereser Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2008, 10:53   #17
Ağaç Dostu
 
Tamtutulma's Avatar
 
Giriş Tarihi: 13-06-2008
Şehir: ürgüp
Mesajlar: 319
Galeri: 4
Geçen yıl izlediğim bir belgeselde; Sivas'taki şifalı küçük balıkların almanyaya kaçırılıp özel hazırlanmış bir suda yetiştirildiğini ve cilt sağlığı konusunda kullanıldığını görmüştüm.

Tamtutulma Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-08-2008, 23:10   #18
Ağaç Dostu
 
Organik's Avatar
 
Giriş Tarihi: 05-07-2008
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
Galeri: 46
Kim bilir tarih boyunca kaç tür tesadüf eseri veya ticaret amacıyla Avrupa ya gitmiştirde sonra onlara ait olarak biliniyordur. Zaten yabancı isimler takıp anılıyor bu bitkiler patent ve isim hakkı alınamıyor mu bu bitkilerin?

Organik Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-02-2009, 16:24   #19
Ağaç Dostu
 
erdek's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-06-2007
Şehir: Bandırma
Mesajlar: 150
Dünyanın 3. en nadir çiçeği Cyclamen hederifolium

Kırmızıya çalan eflatun rengindeki bu güzel çiçeğin, Türk Dil Kurumu’ndaki karşılığı Tavşankulağı’dır.

Daha çok, ilâç ve kozmetik ürünlerin yapımında kullanılan bu bitki, süs bitkisi olarak ta yetiştirilmektedir. Göz alıcı renklere sahip olan bu bitkinin evcil türlerine “Siklamen” adı veriliyor.
Dünyada koruma altına alınmış 3 türden biri olan Cyclamen hederifolium, bilinçsizce yumrularından sökülüp yurt dışına satılıyor veya yurt dışına kaçırılıyor. Gerekli tedbirler alınmazsa Cyclamen hederifolium bitkisinin nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Cyclamen hederifolium, ülkemizde Kaz Dağları’nda yetişiyor. Son günlerdeki altın arama faaliyetlerinden dolayı bu güzel bitkinin habitatı (doğal yaşam alanı) hızla daralmaktadır.

[ATTACH][ATTACH]Name:  Nur_Ulusoy_cyclamen_hederifolium_je.jpg
Views: 3280
Size:  26.2 KB[/ATTACH][/ATTACH]

Eklenen Resimler
  
erdek Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 07-03-2009, 23:13   #20
Ağaçsever
 
belki's Avatar
 
Giriş Tarihi: 24-10-2008
Şehir: TRABZON
Mesajlar: 50
Bu konuda Trabzon da çeşitli dedikodular var.
Yazın yaylalarımızda İsrail ajanları bitki topluyorlarmış. Gümrükten de rahatça çıkarabiliyorlarmış zira burası Türkiye pamuk eller cebe indi mi... Hatta daha ileri versiyonu bir takım yaylalar da görülen ajanlardan sonra görülen keneler acaba sorularını dillendirdi.

belki Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 08-03-2009, 18:45   #21
/
 
Giriş Tarihi: 03-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 45
Evet bir keresinde Ayder yaylasında yabancı turistlerin bitki sökerken görmüştüm...

house-of-wax Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 28-03-2009, 02:16   #22
Ağaç Dostu
 
osmann's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-06-2008
Şehir: trabzon
Mesajlar: 320
İnsanlar "dağ taş bitki-hayvan, nasıl olsa çok var" zihniyetiyle konuya son derece ilgisiz daha doğrusu, bilgisiz. İşin içine maddi bir takım menfaatler de girince talanın önüne geçmek imkansızlaşıyor. Yasanın çıkarılmış olması, Türkiye söz konusu olduğunda bir şey ifade etmiyor. Çünkü cezai müeyyidenin uygulanması daha önemli. Bunu uygulayacak güçlü bir mekanizmanın yürürlüğe koyulması(aslında var olan bu mekanizmaların aktif konuma getirilmesi) sorunu ciddi ölçüde çözecektir ümidindeyim.

osmann Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 21-08-2012, 07:54   #23
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 03-08-2006
Şehir: -
Mesajlar: 113
Galeri: 1
Arkadaşlar merhaba.
Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Gene Müdürlüğümüz bu konuda son dönemde etkili ve caydırıcı birtakım çalışmalar yapıyor. Bunlardan birtanesi de "Biyokaçakçılık" konusunda mevzuatın bu konudaki eksikliklerini giderici/azaltıcı bir yönetmelik çıkarmak. Ben de bu çalışma grubunun bir parçası olarak sizlerin bu konudaki fikirlerini alıp değerlendirmeye sunmak üzere Genel Müdürlüğe göndermek istiyorum. Bu konuda öneri, fikir vs. her türlü desteğinizi bekliyorum.
Teşekkürler

meadowsons Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 21:15.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024