16-04-2008, 15:06 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Anayasa Mahkemesi Yabancıya Toprak Satışını Durdurdu
Düzenleyen Arzu Kasapoğlu : 16-04-2008 saat 19:16 |
16-04-2008, 16:35 | #2 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 394
|
İngiltere'de bütün topraklar kraliçenin malı. Toprağı kullanım hakkı alınıp satılıyor. Yani mülk edinebiliyorsunuz ama mülkünüzü kraliçenin size bahşettiği bir mülk.Bizdeki gibi tek bir tapu senediyle elden ele dolaşmıyor. 300-500 yıllık tapular var mesela. Bir toprağın tapusu bir poşet. İlk sahibinden itibaren kimlerin elinden geçtiği, kimin kime kiraya verdiği, kimin torakta ne gibi değişiklikler yaptığı, kimin sattığı kimin miras bıraktığı... Herşey ama herşey toprağım şuanki sahibinin elindeki tapuda var. Eve balkon eklense tapuya işleniyor. Türkiye'de sistem nasıl tam bilmiyorum. Ama benzer bir sistem olsa fena olmazmış gibi geliyor. Yerli olsun yabancı olsun toprağın istismar edilmesine engel olabilir gibi. Tabii sahsi kanaat. Böylece yerli-yabancı herkes rahatlıkla mülk edinebilir. Avrupa standardında bir korumacılık uygulanmış olur sanki. |
17-04-2008, 15:53 | #3 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-02-2007
Şehir: BURSA
Mesajlar: 305
|
Avrupada Türk'lerin sahip olduğu toprak miktarının Lüksemburg büyüklüğünde olduğunu biliyormuydunuz. Lüksemburg bir ülkedir. Bir de yabancılar ole alelade yerden yer almazlar, istikrarı olmayan ülkeden hiç almazlar. Eğer dünden farkı varsa ve artmışsa biz doğru yöndeyiz demektir. Bazı zihniyetin yanlışlıklarını insanlara örnek vermeyiniz. Ergenekon çözülmedi daha, bizi sömürenler, benim ülkemin toprağını kendi malı zannedenler protesto edilmiyor, benim örfüme adetimi küçük görenler protesto edilmiyor. Bence ilk yapılması gerekenler bunlar... |
18-04-2008, 09:06 | #4 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-04-2007
Şehir: Ankara
Mesajlar: 394
|
Ülkemiz herkesin mülk edinmek isteyeceği güzel bir ülke. İstikrarlı veya istikrarsız anadoluda mülk edinmenin bir cazibesi varsa hem yerli - yabancı mülk edinebilmeli hem de satılan araziler nedeniyle "vatan" satılıyor gibi olmamalıdır zannımca. Yabancılara toprak satışına karşı olmayı anlamlandıramıyorum ama engellenmesinin de bir anlamı yok bana kalırsa. Bu nedenle İngiltere örneğini verdim. Takdir edersiniz ki bu sadece bizim topraklarımızın sorunu değil. Yurtdışındaki Türk vatandaşları da ikamet ettikleri ülkelerde mülk edinmek istiyorlar-ediniyorlar. Toprak bütünlüğüne zarar vermeyecek şekilde bir düzenleme ile bu sorun aşılabilir. Yabancıların ülkede yerleşik olmasını engellemek bir çeşit içe kapanmaktır... |
18-04-2008, 09:48 | #5 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Sevr Andlaşlaşması ile Türklere uygun görülen orta Anadolu'ya nedense hiç rağbet yok. Dünden farkı ise,bu gün babasının malını (babalar gibi)satıp savan miras yedi evlat misali siyasetcilerimizin varlığı.(şimdilik) |
|
18-04-2008, 11:02 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Bu başlığı birbirinden endişe duyan siyasi görüşlerin adı geçmeden tartışıldığı bir çatışma odağı haline geldiğini görüyorum. Endişenin kendisi ya bir arızadır, ya bir görüştür, ya bir psikolojidir, ya da bir bakış açısıdır olayın tamamı değildir ve karar verileceği zaman sadece değerlendirilecek bir durumdur. Esas endişe verici durum budur sadece bir bakış açısına saplanmak. Lütfen başlığı tartışmanın **** fikrin siyasi görüşlere dayanmadığı şekilde başlığa mesaj yazınız. |
18-04-2008, 11:20 | #7 |
agaclar.net
|
Konuyu siz/biz boyutuna taşıyan iki mesajı, okunmaya kapattım. Esas üzerine konuşun. Olayın farklı açılardan nasıl göründüğünü, fikirlerinizi yazmazsanız öğrenemeyiz. Bu konuyla ilgili çok sık uyarıyı yapmayacağımızı bilmeniz gerekiyor. |
18-04-2008, 11:38 | #9 |
Ağaç Dostu
|
|
18-04-2008, 12:10 | #10 |
agaclar.net
|
Gözle görmek daha iyidir |
18-04-2008, 12:29 | #11 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 25-04-2007
Şehir: İzmir - Saraykent 6
Mesajlar: 141
|
Dünya'da aklı başında politikalar üreten her ülkenin yabancı vatandaşlara karşılık toprak ve mülk satışı ile ilgili ciddi kısıtlamaları vardır. Eğer bu türden kısıtlamalara gidilmez ise günün birinde bir bakarız ülkede kendi vatandaşlarına yer kalmamış. İzmir'de yaşıyorum, Çeşme'de çok fazla Yunanistan vatandaşının toprak ve ev aldığını biliyorum. Düşünün şimdi ilerde param yeterli olduğunda Çeşme'den yazlık almak isteyeceğim. Fakat bu konuda kiminle muhatap olacağım? Yunanistan vatandaşları ile. Çünkü uzaktan belli olmasa da muhtemelen şu an Çeşme'nin yarısına yakını yabancıların elinde. Ayrıca bu mülk veya arazilerden elde edilen gelirlerin de ne olacağını kestiremiyorum. Yabancı geliyor buradan bir ev alıyor. Kiraya veriyor Türk vatandaşına. Ödenen kira doğruca yurtdışına. Konuyu politik başarı veya başarısızlık olarak düşünmek yerine ben sevgili yer sahiplerine ve emlakçılarımıza serzenişte bulunmak istiyorum. Hiç bir yabancı buraya gelip zorla toprak, mal, mülk almıyor. Sonuçta bunlar şirketler aracılığı ile pazarlanıyor. Bunları satanlar kim diye soracak olursak cevap basit: Bizleriz. Halk hata yapar peki ya satılmasına izin veren kim? Devlet (hükümet ile devleti karıştırmayın) Devletin kurum olarak hatalı kanunlar yüzünden sadece yapması gerekeni yaptığını düşünürsek eğer konu yine dönüp dolaşıp hükümete dayanıyor. Zaten benim aklım almıyor, para karşılığı bir insan kendi toprağını nasıl olur da bir yabancıya satabilir? Ayrıca yabancılar buralardan ülkenin istikrarı veya ekonominin iyi gitmesi yüzünden toprak almıyorlar. Tam tersine buralardan ciddi kazanç sağlayabileceklerini bildikleri için toprak alıyorlar. Az biraz düşününce bütün herşey ortaya çıkar zaten. Fazlasıyla detaylı bir konu fakat beni en çok üzen bu konuyla ilgili hiçbir duruşumuzun olmaması. Merak ediyorum benim elimde on yüz bin milyar tane milyon dolar olsa, al sana para ver bana İzmir'deki bütün arsa, bina, tarla ne varsa desem, hepsinin tapusunu kendi üstüme alsam sonra bunu kalkıp kıyının karşısından bir dostuma satsam, adam da bütün kiracıları vs... çıkartsa, köyleri boşaltsa ve karşı kıyıdan eş, dost, akraba, tanıdık kim varsa onları yerleştirse. Sonuç ne olabilir diye düşündünüz mü hiç? |
18-04-2008, 13:35 | #12 | ||
Ağaç Dostu
|
Sevgili Malina, lbette. Tabii görebilir isek. Bakmak, görmek, duymak, anlamak, öğrenmek, muhakeme etmek, idrak etmek hep ayrı şeylerdir. Bilgi doğru mu? diye sorarken, bu günlerde çokça raslanan bir gazete havadisinden başka bir şey bekliyordum. Tartışma konusunda bir taraf kendi tezini savunmak için bunu bir bilgi olarak yayıyor. Bu bilgiyi, sorgulamaz, muhakeme etmez isek; doğru bidiğimiz, yanlışların arasına bir yenisini daha katabiliriz. Tıpkı şimdiye kadar kattığımız pek çoğu gibi. Hani hep okumuşuzdur. "Amerika Kıtası 1492 yılnda Kristof Kolomb Tarafından keşfedildi." Naklettiğim bu cümlede bir yanlış var mı? Kimine göre yoktur. Kimi Kâşif'in adını yanlış yazdığımı söyleyebilir. Muhtemeldir ki, şekil yönünden Başka yalışlar da bulunabilir. Şimdi, muhakame için bir dizi soru sormaya çalışalım. Bu tarih, hangi takvime göre tespit edilmiş sorusundan başlayıp, yapılan işe dair bir çok ayrıntı sorulabilir. Niçin, nasıl, Hangi yoldan, ne kadar sürede, kaç kişiyle, ne kadar masrafla, gibi bir çok soru sorabiliriz. Ancak asıl sorulması gereken soruyu henüz sormuş olmayız. Asıl soruyu sormadan önce, TDK Güncel Türkçe Sözlük'ten bir alıntı yapayım. Alıntı:
Bu tanıma göre, birisinin, daha önce gitmediği, hatta adını bile duymadığı bir ülkeye gitmesi, keşif midir? Elbette değildir. Çünkü o ülke başkaları tarafından bilinmektedir. Kimdir o başkaları? O ülkenin vatandaşlarıdır. O ülkeyi ziyaret etmiş olanlardır. O ülke hakkında, bilgi sahibi olanlardır. Şimdi size soruyorum. Kolomb bu Kıtaya gittiğinde burada yaşayan insanlar var mıydı? Vardı. Kıtanın dışında yaşayan ve bu kıtadan haberdar olan insanlar var mıydı. Evet vardı. O zaman, bu olay insanlık açısından bir keşif değildir. Peki biz, neden bunu keşif olarak öğrenir öyle biliriz?.. (Konu dışına çıkmamak için, cevaplara girmeyeceğim.) Örnekleri çoğaltmak mümkün, Konuyu daha fazla dağıtmamak ve daha sıkıcı olmamak için şimdilik uzatmıyacağım. "Avrupa’da Lüksemburg kadar toprağımız var" başlıklı haberin altına ilave edilen bir bilgiyi alıntılıyorum. Alıntı:
Bu soruların cevapları, yukardaki haberin sıhhatini önemli ölçüde zedeleyecektir. Tartışılan konu, oldukça önemli olsa gerek. Öyle ise, konuyu gerektiği biçimde tartımamız icabeder. Avrupa'da var Suriye'de var biz de verelim mi? Bu konunun cevabı bu kadar basit olmamalı. Olay, bir çok değişkenlerle birlikte muhakeme edilmeli. Ondan sonra cevap verilmeli. Ben böyle düşünüyorum. |
||
20-06-2008, 15:18 | #13 |
Ağaç Dostu
|
Genelde bilinmeyen bir uygulamadır ve bir yerleşim yerinde toprakların ancak % 12 si yabancılara satılabilir. Yabancıların aldıkları konutların ya da diğer tapu işlemlerinin araştırması 3 ay sürer..Her bölgenin genelde en büyük ilinde askeri güvenlik araştırması yapılır (bizde İzmir) ve tapu öyle çıkar. Köylerden yabancılar arsa,konut alamaz yalnız bir şirket adına alabilirler..Uygulamanın o kısmı kolay atlatılabilecek şekildedir..Şirket kurup m2 lerce toprak almaları sadece şirketi kurmalarına bakar.Bu da muhasebecilerin şirketi kurmaları kadar zamanı alır. |
Konu Araçları | |
Mod Seç | |
|
|