Sevgili Malina, lbette. Tabii görebilir isek.
Bakmak, görmek, duymak, anlamak, öğrenmek, muhakeme etmek, idrak etmek hep ayrı şeylerdir.
Bilgi doğru mu? diye sorarken, bu günlerde çokça raslanan bir gazete havadisinden başka bir şey bekliyordum.
Tartışma konusunda bir taraf kendi tezini savunmak için bunu bir bilgi olarak yayıyor. Bu bilgiyi, sorgulamaz, muhakeme etmez isek; doğru bidiğimiz, yanlışların arasına bir yenisini daha katabiliriz. Tıpkı şimdiye kadar kattığımız pek çoğu gibi.
Hani hep okumuşuzdur. "Amerika Kıtası 1492 yılnda Kristof Kolomb Tarafından keşfedildi."
Naklettiğim bu cümlede bir yanlış var mı? Kimine göre yoktur. Kimi Kâşif'in adını yanlış yazdığımı söyleyebilir. Muhtemeldir ki, şekil yönünden Başka yalışlar da bulunabilir. Şimdi, muhakame için bir dizi soru sormaya çalışalım.
Bu tarih, hangi takvime göre tespit edilmiş sorusundan başlayıp, yapılan işe dair bir çok ayrıntı sorulabilir. Niçin, nasıl, Hangi yoldan, ne kadar sürede, kaç kişiyle, ne kadar masrafla, gibi bir çok soru sorabiliriz. Ancak asıl sorulması gereken soruyu henüz sormuş olmayız. Asıl soruyu sormadan önce, TDK Güncel Türkçe Sözlük'ten bir alıntı yapayım.
Alıntı:
2 . Var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması:
"Amerika'nın keşfi."- .
|
Kim için Keşif?
Bu tanıma göre, birisinin, daha önce gitmediği, hatta adını bile duymadığı bir ülkeye gitmesi, keşif midir? Elbette değildir. Çünkü o ülke başkaları tarafından bilinmektedir. Kimdir o başkaları? O ülkenin vatandaşlarıdır. O ülkeyi ziyaret etmiş olanlardır. O ülke hakkında, bilgi sahibi olanlardır.
Şimdi size soruyorum. Kolomb bu Kıtaya gittiğinde burada yaşayan insanlar var mıydı? Vardı. Kıtanın dışında yaşayan ve bu kıtadan haberdar olan insanlar var mıydı. Evet vardı.
O zaman, bu olay insanlık açısından bir keşif değildir. Peki biz, neden bunu keşif olarak öğrenir öyle biliriz?.. (Konu dışına çıkmamak için, cevaplara girmeyeceğim.)
Örnekleri çoğaltmak mümkün, Konuyu daha fazla dağıtmamak ve daha sıkıcı olmamak için şimdilik uzatmıyacağım.
"Avrupa’da Lüksemburg kadar toprağımız var" başlıklı haberin altına ilave edilen bir bilgiyi alıntılıyorum.
Alıntı:
TC vatandaşlarının Suriye’de toplam 1 milyon 24 bin 261 dönüm arazisi bulunuyor. Anlaşmazlık konusu olan 2 milyon 284 bin 902 dönüm arazi var.
Bu konu, ileride karma komisyonda görüşülecek. Eğer ihtilaf çözülürse, Türk vatandaşlarının Suriye’deki taşınmazları yaklaşık 3.5 milyon dönüme ulaşacak.
|
Suriye Avrupada mı? Türk vatandaşları Suriyedeki buaraziyi yeni mi almışlar? Yeni almadılarsa nasıl edinmişler? Suriyelilerin Ülkemizde Taşınmaz malları var mı? Varsa ne kadardır? Sayın Bakan, miktarını biliyor mu?
Bu soruların cevapları, yukardaki haberin sıhhatini önemli ölçüde zedeleyecektir.
Tartışılan konu, oldukça önemli olsa gerek. Öyle ise, konuyu gerektiği biçimde tartımamız icabeder.
Avrupa'da var Suriye'de var biz de verelim mi? Bu konunun cevabı bu kadar basit olmamalı. Olay, bir çok değişkenlerle birlikte muhakeme edilmeli. Ondan sonra cevap verilmeli. Ben böyle düşünüyorum.