agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni2Beğeniler
  • 1 Gönderen Sebahattin Sargın
  • 1 Gönderen malina

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 01-02-2011, 00:57   #1
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Nişasta bazlı şeker (NBŞ) / Mısır şurubu

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, HABERTÜRK TV'de Duygu Candaş'ın sorularını yanıtladı.

Üç tehlikeli beyaz olarak bilinen ‘un, şeker ve tuz’un insan sağlığına etkisi tartışılırken, daha az maliyetle elde edilen ve gazozdan çikolataya pek çok üründe kullanılan nişasta bazlı şeker (NBŞ), bazı AB ülkelerinde yasaklandı. Sebebi nişasta bazlı şekerin pek çok hastalığa neden olması.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, HABERTÜRK TV'de Duygu Candaş'ın sorularını yanıtladı.

Prof. Dr. Demirkol, nişasta bazlı şekerin karın tipi şişmanlığa neden olduğunu ifade ederken, bu şişmanlığın kansere kadar pek çok rahatsızlığa sebebiyet verdiğini söyledi.

VİDEO 1 İÇİN TIKLAYIN

Gofretten, dondurmaya, bisküviden, meşrubatlara kadar hemen hemen her üründe nişasta bazlı şekerin kullanıldığına değinen Prof. Dr. Kenan Demirkol, "Kemik erimesinden, kansızlığa, gut hastalığı, karın tipi şişmanlık, karaciğer yağlanması, kanserlere neden oluyor. Kanserlerde yüzde 40 artışa neden olabiliyor. Şişmanlık üzerinden bu hastalıklara yol açıyor. Dondurmalar, tatlı şerbetleri bile bu maddeden yapılıyor. Çikolataya kadar her alanda bu var. Meşrubat en tehlikelisi. Çok çabuk vücudu terk edebildiği için etkisi daha hızlı yayılıyor" dedi.


VİDEO 2 İÇİN TIKLAYIN



"ETİKET ZORUNLULUĞU YOK"


"Tüketiciye iş düşmeden önce hangi tip şekerin kullanıldığı ürünlerin etiketlerinde yazması gerekir" diyen Prof. Dr. Demirkol şunları söyledi: "Yüzde 90 mısır fruktozu içeren bir madde bir üründe kullanılırsa vay çocuklarımızın haline. Etiket zorunluluğu yok. Hangi tip bir mısır şurubunun kullanıldığı belirtilmiyor. Siz alırken neye istinaden alacaksınız?
GDO'lu mısırın bu sanayide kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz. Mısır nişasta içerir. Nişasta glukoze dönüşür. Kimyasal olarak fruktoza çevirilir. Biz GDO'lu ürün de almış oluyoruz. Bu sayede GDO'lu ürünlerin zararlarını da almış oluyoruz."

"BU GİDİŞE MÜDAHALE EDİLMELİ"

Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin ise HABERTÜRK TV'de Pelin Çift'in sorularını yanıtladı. Yetkin nişasta bazlı şekerin ucuz olması nedeniyle tercih edildiğini söylerken, pek çok ülkenin nişasta bazlı şekerin yasaklandığını belirtti.

VİDEO 3 İÇİN TIKLAYIN

Yetkin şunları da söyledi: "Her yıl NBŞ kotasının artırılması gündeme geliyor. Türkiye bu kota konusunda oranı en yüksek ülke. Türkiye'de bu gidişe müdahale etmek lâzım."

"ÇOCUKLARIN SEVDİĞİ GIDALARDA BOLCA VAR"

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Pediatri Onkolog Prof. Dr. Nurdan Taçyıldız da "Nişasta bazlı şekerli ürünler kalorisi yüksekliği nedeniyle kilo yapıyor" derken şöyle devam etti: "Çocuklarımızın çok sevdiği gıdada var. Daha tatlı, şekeri daha yüksek hissettiriyor. Meyve sularında, gazlı içeceklerde var. Çocuklarımızın tüketmesi risk taşıyor. Obezite düşmanımız halinde. Son çalışmalarda obezite artık ülkemizde sorun. Kiloya katkısı olan her şeye dikkat etmemiz gerekiyor. Mısır şurubu içeren maddeleri tüketmekte dikkatli olmalıyız. Bizler de hekimler olarak, ebeveynler olarak çocuklarımıza eğitim verebiliriz. Öğünlerin yerine yerleştirmemeleri konusunda eğitim verebiliriz."


Prof. Taçyıldız şunları da ekledi: "Çocukların sevdiği keklerde, çikolatalarda, şekerli içeceklerin yüzde 40'ından fazlasında bulunuyor. Pasta, şeker, şekerlemeleri tüketmemelerini tembihlememiz gerekir. Evimizde ürettiğimiz kek ya da poğaçaları tüketmelerini sağlamalıyız."

KAYNAK

Lenna beğendi.
Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-02-2011, 14:17   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Tatlıdaki tatsız tehlike!

Gazozdan çikolataya pek çok üründe kullanılan nişasta bazlı şeker (NBŞ), bazı AB ülkelerinde yasaklandı. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor.

FRANSA, HOLLANDA VE İNGİLTERE YASAKLADI!
Fransa, Hollanda ve İngiltere, bu nedenlerle Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) olarak da adlandırılan mısır şurubu üretimini yasakladı. En büyük üretici ABD, üretim kotasını düşürdü. Türkiye’de ise Danıştay’ın kesinleşmiş kararına rağmen Bakanlar Kurulu kotayı düşürmemekte ısrar ediyor. NBŞ artık kotalı, kotasız ve merdiven altı olarak; alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, baklava, bisküvi ve her türlü unlu mamul sanayiinde kullanılıyor. Üstelik yalnızca tat verici olarak değil fermantasyon, raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da... İnsan sağlığına etkisi nedeniyle tartışılan mısır şurubunu, sağlık ve ticari yönüyle inceledik.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER ALARMI!
Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker (NBŞ), Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen NBŞ’de yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği NBŞ için Türkiye bir cennet durumunda. Türkiye’de mahkemeler, şirketlere ‘kotayı düşür’ dese de Bakanlar Kurulu yetkisini, kotayı artırma yönünde kullanıyor. NBŞ artık kotalı, kotasız vemerdiven altı olarak tümgıdamaddelerinde kullanılıyor. En büyük üretici konumundaki ABD’nin Gıda ve İlaç İdaresi FDA, Nisan 2008’de “içeriğinde yüksek fruktoz olan NBŞ suni tatlandırıcıdır” açıklaması yaptı.

HER ŞEY TON BAŞINA 250-300 DOLAR İÇİN
ABD’de bilim adamları, obezite ve obeziteye bağlı hastalıkların artışını NBŞ’ye bağlayınca, yüzde 10 olan ABD üretim kotası, yüzde 2’lere düşürüldü. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye, yüzde 10 olan NBŞ üretim kotasını yüzde 15’e çıkardı. Bunun tek nedeni ise nişasta bazlı şekerin, pancardan elde edilen şekere oranla ton başına 250-300 dolar daha ucuz olmasıydı. Şeker pancarında dünyanın 4’üncü büyük üreticisi olan Türkiye, yeterli orandamısır üretiliyor olmasına rağmen dışarıdan ithal ettiğimısırla NBŞ üretiyor. Türkiye’de gıdamaddelerinde kullanımoranı ise bazı verilere göre yüzde 30 ancak yüzde 50- 80’lere vardığı iddia ediliyor.

ÜRETİMDE 25 AVRUPA ÜLKESİNİN TOPLAMIYLA YARIŞIYORUZ
Avrupa’da kişi başına NBŞ tüketiminin 1-1.5 kilo, Türkiye’de ise 6 kilo civarında olduğunu söyleyen Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, NBŞ üretimiyle ticari açıdan Türkiye’nin kâr etmediğini, buna rağmen halk sağlığının bozulmasına göz yumulduğunu şu verilerle açıklıyor: “Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde de pancardan şeker elde ediliyor. Ama bu ülkelerden Fransa, Hollanda ve İngiltere NBŞ bazlı şeker üretimini yasakladı. 25 Avrupa ülkesi 1milyon 200 bin ton NBŞ üretirken Türkiye tek başına 500 bin ton üretiyor. Türkiye 2008 yılında 1milyon 151 bin 490 tonmısır ithal etmiş, 2009 yılında 485 bin 130, 2010 Eylül ayı itibarıyla 425 bin 646 ton mısır ithalatı yapmışız. Bir tarafta GDO’lu mısır tüketip halkın sağlığını bozuyoruz diğer taraftan Türkiye’deki çiftçiyi değil başka ülkeleri desteklemiş oluyoruz.

PROF. YALÇIN: DEVLET TAKİP ETMELİ
Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şuayip Yalçın: “Bu konu üzerinden direkt yapılmış bir çalışma yok ancak ilişki şişmanlık üzerinden kuruluyor. Bu iddiaların klinik temelini çoğu zaman göremiyoruz ancak kullanımı sınırlandırılmış bir ürün olması nedeniyle Devletin kurumları bunu takip etmeli.”

OBAMA’NIN EŞİ HALKINI UYARMIŞTI
ABD Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama’nın, ‘İçerisinde mısır şurubu ihtiva eden ürünleri tüketmeyeceği ve çocuklarına vermeyeceği’ yönündeki açıklamasını hatırlatan Gök, “Türkiye’de NBŞ lobisi çok iyi çalışıyor. ABD’nin NBŞ fiyatları bizden yüzde 40 daha ucuz. Neden AB’ye satmıyorlar veya niye bizden almıyorlar? Fruktoz, şeker muadili olduğu için ve de insan sağlığı üzerindeki etkisi nedeniyle karşı çıkıyorum. Sendika olarak kotanın düşürülmesi için her yıl dava açıyoruz, mahkeme bizi haklı buluyor ama Bakanlar Kurulu kararı uygulamıyor” dedi. “Avrupa ve ABD, NBŞ bazlı şeker tüketilmemesi için halkı bilinçlendiriyor” diyen Gök, Türkiye’de NBŞ ile üretilen gıda maddeleri üzerindeki etiketlerde uyarı bulunmuyor. Hangi gıdada ne kadar NBŞ kullanıldığı belirtilmiyor. ‘Sigara sağlığa zararlıdır’ gibi etiket bulunmalı. Etiket üzerinde bir insanın günde en fazla tüketeceği miktarın belirtilip uyarının da bulunması gerekiyor. Tedbir alınmayınca ‘Çocuklarınızı NBŞ’den uzak tutun’ kampanyası başlattık” diye konuştu.

EN BÜYÜK ÜRETİCİ CARGILL-ÜLKER


Türkiye’de NBŞ üreten sadece 5 şirket var!
TÜRKİYE’de NBŞ üreten 5 tesis var. Bunlardan Cargill’ın kapasitesi 400 bin ton, Adana’da bulunan Amylum’un kapasitesi 250 bin ton, Ülker- Cargill ortaklığındaki Pendik Nişasta’nın kapasitesi 110 bin ton, Tat firmasının kapasitesi 70 bin ton ve Sunar’ın kapasitesi 55 bin ton mısır. Bu 5 tesisten biri olan Pendik Nişasta Sanayi, Ülker Grubu’na ait. Ülker Grubu, Pendik Nişasta Sanayi tesisinde Cargill ile ortak olarak mısır şurubu üretiyor.

DAHA UCUZ KOLA, DAHA ÇOK NBŞ
Üç büyük kola üreticisi (Coca-Cola, Pepsi-Cola ve Cola Turka), içeceklerini tatlandırmak için pancar şekeri yerine, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” kullanmayı tercih ediyor. NBŞ üreten 5 firma arasında yer alan Ülker, piyasanın en büyük şirketi olan Cargill’a ortak ve neredeyse tekel konumunda. Ülker aynı zamanda NBŞ’yi en çok kullanan gıda üreticisi olduğu için de bu üretimden en çok kâr eden firma konumunda. Üstelik Ülker daha önce Bakanlar Kurulu’nun üretim kotasını aşmayı da başarmıştı.

PROF. DEMİRKOL: KALP HASTASI YAPIYOR
Fruktozun şişmanlığa, şişmanlığın da başta kalp damar hastalığından kaynaklı inmeye ve birçok kronik hastalığa yol açtığını söyleyen Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol, “AB ülkelerinde bu ürünlerin tüketimi ve gıda ürünlerinde kullanımı azaltılırken Türkiye’de durum vahim. Denetim yok. Piyasada kayıt dışı fruktoz var. Türkiye’deki 5 ayrı üretici firma, piyasadaki kayıt dışı fruktoz olduğunu kabul ediyor ancak bu veriyi de kotayı yükseltmek amacıyla kullanmak istiyorlar. Etiketlerin üzerinde ne kadar fruktoz kullanıldığı belirtilmiyor.


ÜRETİP GIDAYA DÖNÜŞTÜREN TEK ŞİRKET
CARGİLL şirketi, mısırı işleyip elde ettiği nişasta sütünü 2004 yılının temmuz ayından itibaren Ülker ile birlikte ortak olduğu PNS’ye (Pendik Nişasta Sanayi) satıyordu. Ülker, PNS’den aldığı bu ara maddeyi Akyazı’daki Cola Turka tesisinde kurduğu ilave tesiste, nişasta bazlı şekere dönüştürüyor ve üretimde kullanıyordu. Ülker böylece Bakanlar Kurulu’nun NBŞ için belirlediği kotayı aşan tek firma olmuştu. Coca-Cola ve Pepsi-Cola, Ülker’i emsal gösterip aynı tesisi kurmak istedi ancak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, talebi yerinde bulmadı. 4 Nisan 2001 tarihinde yürürlüğe giren Şeker Kanunu, ürettiği mısır şurubunu aynı tesiste kullanan şirketleri kota dışında tutuyordu; ancak Sanayi Bakanlığı, bundan haberdar değildi. Şikâyet üzerine Şeker Kurulu, üretim yapan Cargill ve Amylum şirketine bir yazı gönderdi ve Şubat 2005’ten itibaren aylık üretim ve satış bilgilerini istedi. Kurul, Cola Turka üretiminde kullandığı nişasta bazlı şekerin `kendi üretimi olmasa da` kota fazlası ürün olduğu gerekçesiyle Ülker’e 32 milyon TL ceza kesti. Bu tarihten sonra Cargill, Ülker’e PNS üzerinden nişasta sütü satışını durdurdu. 2005 yılında Ülker, nişasta NBŞ üretiminin durduğunu, cezaya itiraz etmek için mahkemeye başvurduklarını açıkladı. Ülker grubu, mahkeme sonucu konusundaki sorularımızı yanıtsız bıraktı.


SAĞLIK BAKANI AKDAĞ AÇIKLADI: HER 3 KİŞİDEN BİRİ ŞİŞMAN!
Gofretten bisküviye, meşrubattan unlu gıda mamüllerine varana kadar tükettiğimiz bir çoK gıda malzemesinin içinde yer alan Nişasta Bazlı Şeker (NŞB) maddesi Türkiye'yi obezitede ABD ve Meksika'ya yaklaştırdı.


Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kendisinin de normalden kilolu olduğunu, kendisi için önlem almaya başladığını söyledi. Akdağ, Sağlık Bakanlığı'nın başlattığı şişmanlıkla mücadele eylem planının da detaylarını anlattı.
Bakan Akdağ, "İnsanımızın 3'te biri normal kilolu, 3'te biri obez, 3'te biri de kilolu ki ben de bu gruba dahilim" dedi, kendi adına önlem almaya başladığını anlattı.
Akdağ, "Sofradan tam doymadan kalkmayı öğrenmemiz lazım. Acıkmadan sofraya oturulmamalı. Ama Sağlık Bakanlığı'nın yapabilecekleri sınırlı, bireylerin yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerek" şeklinde konuştu.

Hastalıklar salgına dönüşüyor
Pancar şekerinin yerini almaya çalışan mısır şurubu yani NBŞ’nin (nişasta bazlı şeker) insan sağlığını tehdit ettiğini söyleyen doktorlar, “kronik hastalıklar ve kanser salgına dönüşür” diyerek uyarıyor

Bilimsel verilere göre çay şekeri olarak bilinen sakkaroz 74 birim, mısır şurubu olarak bilinen fruktoz ise 173 birim tatlılığa sahip. Son araştırmalar, ‘şekerli gıdalara olan bağımlılığın, uyuşturucu veya uyarıcılara oranla daha fazla olduğu’ tartışmalarını gündeme getirdi. Bu da ‘Şeker uyuşturucu gibi yasaklansın mı’ tartışmasını doğurdu. Normal şekere oranla daha tatlı olan fruktozun, bilinen ve tartışmasız kabul edilen en önemli etkisi, beyinde tokluk hissini uyarmıyor olması. Tıp otoriteleri, fruktozlu gıda ürünlerinin şişmanlatıcı etkisi üzerinde hemfikir. Bağımsız bilim adamları, fruktozun obeziteye ve metabolik sendroma yol açtığını ileri sürüyor.


GIDA GÜVENLİĞİ DERNEĞİ: ELİMİZDE VERİ YOK
Özellikle kanser uzmanları ve cerrahlar, karşılaştıkları vakalar karşısında, “Glikoz, vücudun tüm hücrelerinde kullanılırken fruktoz sadece karaciğer için gereklidir ve bu miktar 15 gram kadardır. Fazlası, ürik asit düzeyini yükseltir, obezliğe, karaciğerde yağlanmaya ve devamında pankreas kanseri, kalp hastalıklarına, diş çürümesi, depresyon, böbrek, gut, tansiyon, migren, varis gibi hastalıklara yol açıyor. Mısır şurubunun gıda maddelerinde yoğun kullanımının önüne geçilmeli” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
75 kadar gıda firmasının üyesi olduğu Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, “Biz, uluslararası sağlık otoritelerinin verisini baz alırız. Bugüne dek NBŞ’nin zararlı olduğuna dair bir veri elimize ulaşmadı” dedi. Şekerin insan sağlığı üzerine etkisi üzerindeki sorumuzu ise, “Şişmanlatıcı etkisi biliniyor. Şişmanlığa bağlı sağlık sorunlarına da yol açıyor olabilir ancak bu bizim değil gıdacıların yanıtlayacağı bir soru. 20’si öğretim üyelerinden oluşan danışma kurulumuz var, onların da NBŞ’nin gıda güvenliği açısından sakıncalı olduğunu belirten bir beyanı olmadı” şeklinde yanıtladı.

İNSAN YAPISIYLA UYUMLU DEĞİL
Nişasta bazlı fruktozun insan sağlığına etkisini, hızla artan kanser ve özellikle pankreas kanseriyle ilişkilendiren İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü’nden Dr. Yavuz Dizdar, “Son yıllarda yapılan araştırmalar, nişasta bazlı şekerin insan metabolizmasıyla uyumlu olmadığını ortaya koydu. Ülkemizdeki yüzde 15’lik NBŞ kotası en az yüzde 1 seviyesine indirilmeli. Mısırdan elde edilen NBŞ, genzinizde yanma tadı bırakır ve mide ekşimesine neden olur. Akışkandır ve soğukta şekerlenmeye neden olmaz. Mısır şurubu elde edilen mısırın da GDO’lu mısır olma olasılığı yüksektir” diyor.

NEDEN MISIR ŞURUBU?
Mısırdan yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu yapımına 1970’lerde başlandı. 1980’lerde yılda 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı Nişasta glikoz moleküllerinden oluşan birleşik bir şeker. Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubuna “nişasta bazlı sıvı şeker” adı veriliyor; kısaca “NBSŞ” dendiği de oluyor. ABD’de HFCS olarak isimlendiriliyor.
Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kâr anlamına geliyor. Mısır şurubunun içinde yüzde 90’lara varan fruktoz (meyve şekeri) bulunur. Şeker pancarından elde edilen sakkaroz (çay şekeri) yarı yarıya fruktoz ve glikoz içerir. Sakkaroz: 100 birim, glikoz 74 birim, fruktoz 173 birim tatlılığa sahiptir.

KARIN İÇİ YAĞLANMAYA DİKKAT EDİLMELİ
DİZDAR, NBŞ ile ilgili bilimsel araştırmaları da şöyle anlattı: “Mısır şurubunda elde edilen yüksek fruktoz içerikli şeker, iç organlarda ve karın içinde yağlanmanın en önemli nedenlerinden birisidir. Yağlanma sonucu oluşan metabolik sendromla; siroz, karaciğer kanseri, karaciğer rezeksiyonu (karaciğerin bir kısmının ameliyatla alınması) ve transplantasyonu gereken hasta sayısı da artmaktadır. ‘Steatozis’ olarak adlandırılan yağlanma, özellikle son 10 yıl içerisinde artış göstermiştir. Alkolik olmayan insanlarda da karaciğer yağlanması sık görülür oldu. Bu yağlanmayla diyabet ve kanser gelişmesi olasılığı artmakta. Taşsız safra kesesi iltihabı, akut pankreatit tablolarındaki artış yüzlerce cerrahi ve dahili tedavi girişimi ile sonuçlanıyor.”

GIDALARI TATLANDIRIYOR RAF ÖMRÜNÜ UZATIYOR
Fruktoz şurubu, yalnızca tatlandırıcı değil nemi çekme özelliği yanında gıda aktivitesini düşürmekte ve gıdaların raf ömrünü uzatmaktadır. Alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, tat verici olarak meyve suyu sanayiinde, tadı artırma ve fermante edilebilirlik için de çikolata şekerleme, tatlılar, bisküvi, unlu mamuller sanayiinde kullanılır. Raf ömrünü uzatma, nem dengesini koruma amacıyla da kullanılan NBŞ, süt ürünleri, ketçap, mayonez, hazır çorba gibi işlenmiş gıdalarda ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında da kullanılıyor.

Obezite ve depresyona yol açıyor
CERRAHPAŞA Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkan Prof. Dr. Mehmet Aydın da, bilimsel çalışmaları şöyle anlattı: “Fazla fruktoz tüketen deney hayvanları üzerinde çalışmalar yapıldı. Fruktozun, diyabet, koroner kalp hastalığı, karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması, şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. Ayrıca obezite, hipertansiyon, diyabet, karaciğer yağlanması, depresyon ve böbrek yetersizliği olan hastalar üzerinde yapılan incelemede, kanlarındaki ürik asit oranınının yüksek olduğu belirlenmiş. Deney hayvanlarına fruktoza eşdeğer miktarda glikoz ya da laktoz (süt şekeri = Glukoz + galaktoz) verildiğinde ise bu hastalıklar görülmüyor.

GAZLI İÇECEKLER UYUŞTURUCU GİBİ
Gazlı içeceklerin en görünür zararı şişmanlık. Çünkü çok miktarda hızlı emilen şeker içeriyorlar. Bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Son yıllarda normal şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu (fruktoz) kullanılıyor ki şişmanlık salgınının en önemli etkeni bu tip şekerler. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedeni.”

Şekersiz kola reklamı yasak ama karara uyan yok
Türkiye Şeker-İş Sendikası, Nisan 2008’de; Coca-Cola ve Pepsi firmaları tarafından piyasaya sürülen ve ‘zero sıfır şeker’ ile ‘şekersiz maksimum tat’ sloganlarıyla tanıtılan “Coca Cola Zero” ve “Pepsi Max” isimli ürün reklamlarının durdurulması için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı’na şikâyet başvurusunda bulundu.



12 Ağustos 2008’de karara varan Reklam Kurulu, “söz konusu ürünlerde hiç şeker bulunmadığı izleniminin yaratıldığına ve reklamların tüketicileri yanıltıcı ve aldatıcı nitelikte olduğuna” karar verdi. Kurul, reklamları veren Coca-Cola ve Pepsi-Cola şirketlerini 60 bin TL idari para cezası ile cezalandırdı ve reklamların durdurulmasına hükmetti.



31 Aralık 2008’de de sendika, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne yazılı başvuru yapılarak, kararın uygulanmasını istedi. Ancak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, süresi içinde (3 Mart 2009’a kadar) herhangi bir cevap vermediği gibi kararı uygulamadı. Sendika, Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne başvurarak, Bakanlığın bu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptalini istedi.

Kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırıyor
Bugüne kadar yapılan pek çok araştırma, doğalın dışına taşmış şeker metabolizmasının pankreas kanserine neden olduğunu gösterdi. ABD’de 88 bin 802 kadının katılımıyla gerçekleştirilen ‘Nurses Health Study’ adlı araştırmada, 18 yıllık takip süresinde 180 kişide pankreas kanseri saptandı. Bu çalışmaya göre çay şekeri (sükroz) pankreas kanseriyle ilişkili bulunmadı. Buna karşılık özellikle vücut kitle indeksi yüksek olan ve artmış ensülin direnci bulunan bireylerde, yüksek glisemik yük ve fruktozdan (mısır şurubu şekeri) zengin diyet, pankreas kanseri olasılığını istatistiksel anlamlı bir biçimde artırdığı görüldü. Multiethnic Cohort adlı çalışmada ise diyetteki glisemik yük (bir yiyeceğin bir porsiyondaki gerçek karbonhidrat miktarı), eklenen şekerler ve karbohidratların pankreas kanseri oluşturma riski araştırıldı.
8 yıl izlenen 162 bin denekten 434’ünde pankreas kanseri ortaya çıktı. Analiz sonucunda nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozun pankreas kanseri ile istatistiksel anlamlı ilişkili olduğu gösterildi.

ABD KOTA KOYDU
Los Angeles Üniversitesi araştırmacıları geçtiğimiz ağustos ayında yayınladıkları çalışmalarında, fruktozun pankreas kanseri hücrelerinin çoğalmasını hızlandırdığını ortaya koymuştu. Pankreas hücre soylarında yapılan bu araştırmaya göre, fruktoz kanser hücreleri tarafından enerji kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Araştırma ABD’de Ağustos 2010’da ciddi tartışmalara neden oldu. ABD, nişasta bazlı şeker için kendi ülkesinde yüzde 2 kota koydu.


Şükran ÖZÇAKMAK

http://www.haberturk.com/saglik/habe...tatsiz-tehlike

Lenna beğendi.
malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-02-2011, 14:50   #3
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi malina Mesajı Göster

FRANSA, HOLLANDA VE İNGİLTERE YASAKLADI!
Fransa, Hollanda ve İngiltere, bu nedenlerle Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) olarak da adlandırılan mısır şurubu üretimini yasakladı.
ABD yasaklayamaz çünkü en büyük mısır üreticilerinden.

Acaba Türkiye hangi ülkelerden mısır ithal ediyor

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-02-2011, 17:21   #4
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Arılara bile fruktoz

ANG Vakfı Arıcılık Danışmanı Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet İnci, ilginç bir bilgi yolladı.
Fruktoz denilen ve genetik değişime uğratılmış mısırdan üretilen sözde şekerin nerelere kadar sirayet edip sağlığımız üzerinde nasıl bir "görünmez tehlike" oluşturduğunu görmemiz açısından önemli bir bilgi.
Bakın ne diyor İnci:
"2000'li yıllardan önce ağırlıkla çam balı olmak üzere yıllık bal ihracatımız 6-7 bin tonlar civarında iken, 2002 yılında ihracat aniden patladı ve 18 bin ton oldu; 2003 yılında ise 22 bin ton.
Herkes bal ihracatı patladı diye sevinirken, biz arıcılar bu kadar balın nereden çıktığına akıl erdiremedik.
Avrupa'ya ihraç edilen balların mısır şurubu olduğunun anlaşılmasıyla bu ürünler 2003 ve 2004'te iade edildiler. Bu şuruplar iç piyasaya verildi ve Türk halkı bu şurupları bal diye yedi. 2005 yılında skandalın medyaya yansımasıyla Tarım Bakanlığı iç piyasadan aldığı 80 bal örneğini analiz ettirdi ve 70 bal örneğinde nişasta şurubu buldu.
Ne yazık ki Türkiye artık bal ihraç edemiyor.
Şurup firmaları bu kez arıcılara yöneldiler. Üniversitelerden aldıkları 'arı beslemede kullanılır' raporlarıyla yılda 10 binlerce ton, F-85 ve F-45 nişasta bazlı fruktoz şuruplarını, arı yemi adıyla arıcılara servis ettiler.Ancak bu şuruplarla beslenen arılar ölmekteler. Halen yıllık 5 bin ton mısır şurubundan yapılan arı kekleri arıcıya servis edilmekte ve arılar ölmekteler.Diğer yandan iç piyasada mısır şurubunun bal diye pazarlanması o kadar kârlı ki, şurup erbapları her türlü yolu denemekteler. Şurubun kilosu bir lira mertebesinde, balın kilosu en az 8-10 lira. Yani şurubu bal diye satabiliyorsanız veya bala karıştırıp satabiliyorsanız kârınız 8-10 kat."
Hatırlayacaksınız, birkaç yıl önce İngiltere'de arılar ölmeye başlayınca "Arılar ölürse insanlık biter" denmişti.
Bizde galiba zaten bitmiş.

Fatih Altaylı
http://www.fatihaltayli.com.tr/index.cfm

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-02-2011, 18:13   #5
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Türkiye zehirden vazgeçmiyor

Türkiye’de Danıştay’ın kesinleşmiş kararına rağmen Bakanlar Kurulu kotayı düşürmemekte ısrarlı. Şeker pancarı üretiminde dünyanın 4. büyük üreticisi olan Türkiye, Nişasta Bazlı Şeker üretmek için yalnızca 2010’da 425 bin 646 ton mısır ithal etti. Kayıtdışı üretilen NBŞ ise cabası



73 milyon nüfuslu Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararıyla kota oranı yüzde 15’e çıkartıldı. Bakanlar Kurulu, kotayı yüzde 50’lere kadar yükseltme veya düşürme yetkisine sahip ancak bugüne dek yetkisini yükseltme üzerine kullandı. Üstelik bu konuda Şeker-İş Sendikası’nın yaptığı başvuruyu değerlendiren Danıştay’ın kararına rağmen. Oysa ABD’de 7.821 bin ton, Meksika’da 347 bin ton, Kanada’da 368 bin ton, Asya ve Okyanusya’da toplam 2.551 bin ton, Avrupa’da 1.012, Latin Amerika - Afrika’da 492 bin ton olmak üzere dünyada toplam 12 bin ton kuru madde olarak nişasta bazlı mısır şekeri üretiliyor.



ŞEKER-İŞ DAVA AÇTI

Türkiye Şeker-İş Sendikası, her kota artırılışında Danıştay’a başvurarak, NBŞ üretim kotasını artıran Bakanlar Kurulu kararının iptalini istiyor. Danıştay, “AB ülkelerinde yüzde 2 olan NBŞ üretim kotasının Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararıyla sürekli artırılmasının sektörde pancar şekeri aleyhine dengeleri bozduğunu, pancar şekerinin pazar payını daraltarak stok oluşumuna neden olduğu ve üretime darbe vurduğunu, kota artırımı ile NBŞ üretiminin fiili olarak pancar şekeri üretiminin yüzde 17’sine ulaştığı” gerekçesiyle yapılan başvuruyu yerinde buldu. DANIŞTAY KARARI İPTAL ETTİ Danıştay, “gerçekte bir şeker ihtiyacının bulunup bulunmadığı ya da şeker kotalarının artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etkisi araştırılmaksızın her yıl düzenli olarak nişasta kökenli şeker kotalarının artırılmasını kanuna ve Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırı buldu ve “Bakanlar Kurulu kararında kamu yararı ve hizmet gerekleri yoktur” diyerek Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Ancak yargı kararına uyulmadı. Sonunda Şeker -İş, yargı kararına uymayan Bakanlar Kurulu’nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet etti. İddiaya göre bazı şirketler, Nişasta bazlı şeker (NBŞ) için belirlenen kotanın üzerinde üretim yapıyor, bu nedenle de üretimle satış arasındaki rakamlar birbirini tutmuyor. Türkiye’deki kaçak üretimin yanı sıra, yurtdışından da Türkiye’ye kaçak ve GDO’lu NBŞ sokuluyor. Serbest bölgelerden giriş çıkış yapan firmalar, kotayı bu yolla da aşmayı başarıyor. Obezliğe yol açtığı, kanser, kalp, böbrek, diyabet, karaciğer yetmezliği gibi hastalıklara neden olduğu gerekçesiyle tehlikeli bulunan ve bazı AB ülkelerinde yasaklanan NBŞ, denetimsizlik nedeniyle merdivenaltı olarak bilinen sağlıksız ortamlarda da üretiliyor.



ETİKETTE, NBŞ UYARISI YOK

Birçok gıda ürünü etiketinde ‘fruktoz’ uyarısı bulunmadığını söyleyen beslenme uzmanları, gıda üreticilerinin denetlenmediğini, gıda etiketlerinin üzerinde uyarı bulunmadığını, etiketteki uyarıların keyfi olarak yapıldığı bu nedenle de ‘obez ve hasta bir nesille karış karşıya kaldığımızı’ ileri sürüyor. Bu tip şekerlerle üretilen gıdaların günde ne kadar tüketileceğinin, kişinin yaşına, ağırlığına, boyuna, yaktığı kaloriye, kadın veya erkek olmasına göre değiştiğini belirten uzmanlar, AB ülkelerinde gıda etiketlerinde üzerinde bu miktarları yazan uyarılar bulunduğuna, Türkiye’de de bir an önce bu uygulamanın hayata geçmesi, halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar.



15 ülkede 300 bin ton Türkiye’de 500 bin ton

ŞEKER-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Türkiye Şeker Kurumu verileriyle Türkiye’nin kota sorununa şöyle dikkat çekti: “AB ülkelerinde NBŞ kotaları ortalama yüzde 2-3 civarındayken Türkiye’de yasal olarak bu oran, şeker üretiminin yüzde 10’udur.



STANDARDA UYGUN DEĞİL


Yaklaşık 300milyon nüfuslu AB (15) ülkelerinde NBŞ üretimi 300 bin ton civarında iken, 73milyon nüfuslu Türkiye’de bu rakam2009/10 yıllarında 540 bin ton civarındadır. Türkiye’de kişi başına 6-7 kg civarında NBŞ düşerken, AB (25) ülkelerinde kişi başına düşen NBŞmiktarı 1.5 kg civarındadır. Burada ülkemizde üretilen NBŞmiktarının AB standartlarına uygun olmadığı açıkça ortadadır. Ülkemizde kişi başına 1.5 kg NBŞ düşmesi için üretilmesi gerekenmiktar 110 bin tondur.Maalesef Türkiye’de bugün itibarıyla bu rakamın 5 katımiktarında üretimyapılmaktadır. Diğer bir ifade ile ülkemizde AB rakamları oranında üretimyapıldığı takdirde şeker üretimi her yıl 300 bin ton artacak ve kazanan ülkemiz olacaktır. Özetle ifade etmek gerekirse Türkiye de kişi başına olması gereken şeker üretiminde eksik kalan kısımsağlığımızı tehdit eden NBŞ ve tatlandırıcı üretimi ile ikame edilmektedir.”



Türkiye’de şeker üretimi

TÜRKİYE Şeker Kurumu verilerine göre; Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 5 şirkete ait 6 fabrikanın nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi 0.9 milyon ton/yıldır. Bunun dışında kota hakkı bulunmayan ve kota tahsis edilmeyen, sadece yurtdışına ihraç edilmek üzere nişasta bazlı şeker üretim faaliyetinde bulunabilen iki şirkete ait nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi ise 102 bin ton/yıldır. 2009 takvim yılında 721 bin ton mısır, NBŞ üreten şirketler tarafından kullanılmıştır. 2010/2011 pazarlama yılı ülke toplam A kotası yüzde 10’u nişasta bazlı şeker olmak üzere 2 milyon 444 bin ton olarak belirlenmiştir. Pancar şekeri A kotası miktarı 2 milyon 200 bin ton, B kotası ise A kotasının yüzde 4’üdür. Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 7 şirkete ait 33 şeker fabrikasının pancar şekeri üretim kapasitesi 3.1 milyon ton/yıldır. Yedi şirketin altı tanesi özel şirket olup, bir tanesi kamuya ait olan ve özelleştirme kapsamında bulunan Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’dir.



Kalbin en büyük düşmanı

“VATANDAŞ, piyasada hazırlanmış ucuz ve hamurişi içeren tatlıları almasın” diyen ünlü Kalp Damar Cerrahı Bingür Sönmez, bunun nedenlerini şöyle anlattı: “İnsan sağlığında felaket 200-250 sene önce endüstriyel şekerin keşfedilmesiyle başladı. Mısır şurubu, suni tatlandırıcı veMono SodyumGlutamayla (MSG) birlikte kalp sağlığımızı riske sokan üç canavardan biridir.Mısır şurubu hipoglisemi oluşturuyor. Hipoglisemi de iştah açıyor, insan yedikçe yemek istiyor. Kalp sağlığı yönünden obezite en büyük düşmanımız. Sağlık Bakanlığı, obeziteyi programa almış ancakmısır şurubuyla ilgili önleme yer vermemiş. ABD’de son 30 yılda görülen obezitenin birinci nedenininmısır şurubu şerbetinden kaynaklandığı tespit edilince, kota düşürüldü. ABD veya AB standardı istiyoruz. Yüzde 2 olsun, hatta yüzde 1’le sınırlandırılsın. ABD’deki bilimadamları, iki ameliyatmasasını birleştirerek ameliyatlar yapıyoruz diye isyan etmişti. Vatandaşın da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Vatandaş, şekerli gıdamaddesi tüketirken, etiketine dikkat etsin. Üzerinde NBŞ yazan tatlandırıcıyı almasın, yediği tatlının neyle tatlandırıldığını sorsun.”



ŞEKER KURULU 14 ŞİRKETE CEZA KESTİ

Türkiye Şeker Kurulu, yurtdışına ihracı zorunlu olan C şekerinin yurtiçinde satılması, Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde, imalatçı ihracatçıya ihraç kaydıyla teslim edilen ve yurtiçine satışı yasak olan şekerin yurtiçinde satılması, Şeker Kurulu’na yanıltıcı bilgi verilmesi gibi nedenlerle 2009 yılı içinde, 11 firmaya 2.529.181.61 TL ve kota sahibi 3 şirkete 43.577.755.34 TL olmak üzere toplam 14 firmaya 46.106.936.95 TL idari para cezası verdi.



KOTAYI AŞMAK İÇİN SERBEST BÖLGEYİ KULLANDILAR

Şeker Kurumu, kotayı aştığı için Ülker&Cargill Ortaklığı’ndaki Pendik Nişasta Sanayii’ne ve Mersin Serbest Bölgesi’ne ihraç ettiği şekeri, daha sonra tekrar yurtiçine sattığı için Amylum Nişasta şirketine 2004 yılı sonunda ceza kesmişti. 97 DAVA AÇILDI 2009 yılı sonu itibarıyla Türkiye Şeker Kurumu aleyhine 97 ayrı dava açıldı, 60’ı karara bağlandı, 37 davanın yargılaması halen devam ediyor. Karara bağlanan 60 davadan 58’i kurum lehine, 2’si kurum aleyhine kesinleşti.



EN YÜKSEK KOTA


ÜLKER-CARGILL Ülker tek başına, NBŞ ürünlerinde 3. büyük üretici olarak görünüyor. 2008-2009 NBŞ kotası 52 bin 541 tondu. Birinci sıradaki Cargill’e Ülker aynı zamanda ortak. Cargill’in tek başına 156 bin 165 ton NBŞ kotası var. İkinci sıradaki Amylum Nişasta 113 bin 413 ton. Tat 22 bin 32, Sunar Mısır ise 15 bin 894 ton kotaya sahip.



TÜRKİYE, DÜNYANIN 4. BÜYÜK ŞEKER ÜRETİCİSİ

Dünya pancar şekeri üretiminde Türkiye, dünyanın 4’üncü (AB, ABD ve Rusya’nın ardından), Avrupa’nın ise 3’üncü (AB ve Rusya’nın ardından) büyük pancar şekeri üreticisi.



ŞÜKRAN ÖZÇAKMAK

KAYNAK

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 03-02-2011, 18:32   #6
Ağaç Dostu
 
şehnaz's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-10-2009
Şehir: izmir
Mesajlar: 152
Her konuda muhalif olmak gibi bir durum bu . Ben ne bal üreticisiyim nede NBS lerin savunucusuyum . Makasadim sadece tarihi karistirip, bizim kendimize zamaninda ettigimiz en büyük yanlislari hatirlatip, hep sucu baskasinda degilde birazda bireysel olarak kendimizde aratmak.

Evine gelen misafirlerine ayran veya serbet yerine 1 litrelik cam siselerde pepsi cola ikram etmek kimin fikri idi ??? Cesitli seviyelerdeki sosyeteye dahil olmak isteyen yurdumun tüm kadinlari !

Dügünlerde gelen davetlilere kapida sigara ikram etmek kimin fikri idi ??? Maddi olarak mertebesini gelen davetlilere gurur icinde göstermek arzusunda olan yurdumun erkekleri !

1980 lerde avrupa ilkokullarinda dahi topraga verdigi zararlar ögretilen , avrupa gübresi adi ile satilan suni gübre , kim tarafindan israrla yillarca ayni topraga uygulandi ?? Yurdumun gözü doymamis ciftcisi !!

Egitim ve medeniyet icin yillardir okullarda bati dünyasinin gelisimleri kimler tarafindan bize yani halka empoze edildi ??? Bunun cevabi burda tartisma yaratir ama sanirim herkez kendini bilir ! Sorgusuz sualsiz kabul ettigimiz bunca bati meziyetleri bize kimse tarafindan zorlanmadi ! Biz zaten dünden razi idik modernlesmeye !

Simdi kimse günah kecisi aramasin, istisnasiz hepimizin sucu bu . Zararin neresinden dönülürse kardir . Basta kendi hatalarimizi bulabilirsek sanirim tedavisi de bir o kadar kolaylasir .

şehnaz Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2011, 11:53   #7
Ağaç Dostu.
 
pria's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
Ucuz baklava,pasta bisküvi ve meşrubatlardan kaçınmak gerek..

Ama en önemli nokta,evlerimizde kesinlikle PANCAR ŞEKERİ kullanmalıyız.

Satın aldığımız toz ve kesme şeker ambalajlarında ''tamamen pancardan üretilmiştir'' ibaresine dikkat etmeliyiz.

Mesela KONYA ŞEKER,PANŞEKER gibi markalardan vazgeçmemeliyiz..

pria Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 05-02-2011, 16:42   #8
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 02-01-2010
Şehir: istanbul-kemaliye
Mesajlar: 1,281
Arkadaşlar bu konuda herkes duyarlı davranıp katkı maddeli iyeceklerden uzak durulursa üreticilerde mecburen frene basarlar diye düşünüyorum.. Mesela yazın taze meyvelerden sıktığımız suları misafirlere ikram etsek veya hazır kremalı pasta yerine evde yaptığımız sütlü tatlılardan ikram edilse bence daha sağlıklı olacak... Tabi bu benim fikrim ve böyle yapmaya çalışıyorum..

fatma sunay Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 18-02-2011, 21:04   #9
Ağaç Dostu
 
Sebahattin Sargın's Avatar
 
Giriş Tarihi: 16-12-2006
Şehir: Sakarya
Mesajlar: 4,157
Galeri: 345
Devlet "Yalancı şeker"e el koyuyor

Avrupa ve ABD’nin damlalıkla kullandığı Türkiye’nin ise tonlarca tükettiği "yalancı şeker" fruktoz olayına devlet kayıtsız kalmadı.

Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi konuyla ilgili bir rapor hazırladı. Vatan gazetesinde yer alan habere göre, ay sonunda Bakan Recep Akdağ ile Tarım Bakanı Eker’in ortak bir basın toplantısıyla yapılacakları açıklayacağı belirtildi.

Şeker pancarından şeker üretimi, iki yüzyıl önce ‘Sanayi devrimi’ ile başladı. Daha önce şeker kamışından elde edilen ve sadece zenginlerin sofrasına konuk olan şeker, böylece gelir düzeyi çok yüksek olmayanların da kolayca satın alabileceği bir ürün haline geldi. Doğal olandan uzaklaşan gıda piyasası 1970’lerde fruktoz içerikli mısır şurubunu şeker niyetine üretmeye başladı.

Avrupa’da çok düşük kotalar

1980’lerde yıllık 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıktı. Bir anlamda fruktoz icad oldu, mertlik bozuldu. Mısır nişastası parçalanarak glukoza, ardından glukoz fruktoza dönüştürülüyor. Bazı ürün paketlerinde mısır şurubu yerine “nişasta bazlı sıvı şeker” veya “NBŞ” yazıyor.

Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı, üstelik daha ucuz ve taşınması daha kolay. Bu da üreticiler için daha düşük maliyet ve daha yüksek kar anlamına geliyor. Ülkemizde 2001’de çıkartılan şeker yasası ile mısır şurubu üretim kotası yüzde 10 olarak belirlendi, fakat sonra yüzde 15’e yükseltildi. Halbuki bu kota ABD’de yüzde 2, Almanya’da binde 8.9, Fransa’da ise binde 4.9! Bisküvi, baklava, çikolata hatta gazlı içeceklerdeki kulllanımına sık sık rastlanan ‘nişasta bazlı şekerlerin (fruktoz) kansere yol açtığı iddiaları bilim insanlarının belki de gıda terörü başlığı altında yaptıkları incelemelerin en üst sırasında yer alıyor.

Şeker kanserojen fruktoz daha fazla kanserojen


* Prof. Dr. Ahmet Aydın - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Bölümü Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı:

“Mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker kansere yol açar. Sadece fruktoz değil bütün şekerler kansere yol açar, ama içlerindeki en kötüsü nişasta bazlı şekerdir. Şeker en önemli kanserojen maddedir. En hızlı kan şekerini yükselten mısır şurubundan yapılmış fruktozdur. Kanser hücresi sadece şekerle geçinir, yağlarla, proteinlerle beslenmez. Şekerli gıdalar bütün kanserleri tetikler, pankreas kanseri son yıllarda çok sık görüldüğü için dikkatimizi çekiyor ama meme, kolon, prostat gibi kanserlerin nişasta bazlı şekerler tarafından tetiklendiği aşikar. Karaciğerde yağlanmanın en etken nedeni şekerdir. Metabolik sendrom sonucunda karaciğer yaplanması meydana geliyor. Diğer şekerlerden daha ucuz olması nedeniyle son yıllarda fruktoz tüketiminde müthiş bir artış oldu. Fruktoz tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşme özelliğine sahiptir. Fazla fruktoz tüketiminin deney hayvanlarında diyabet koroner kalp hastalığı karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görüldü. Son 30-40 yıldır çay şekeri yerine mısır şurubunun kullanılması şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. Ayrıca gut gibi romatizma, obezite, hipertansiyon, diyabet, kan yağlarının yüksekliği, karaciğer yağlanması, depresyon, böbrek yetersizlikleri ve kronik iltihabi rahatsızlığı olan hastalar üzerinde yapılan incelemede, kanlarındaki ürik asit oranını yüksek olduğu belirlenmiş. Deney hayvanlara früktoz verildikten birkaç dakika sonra kandaki ürik asit seviyesini artttığı ve yukarıdaki hastalıkların görüldüğü ortaya çıktı. 2000 yılında bilimsel bir romatoloji dergisinde yayınlanan araştırmada; 12 gut hastasına yüksek proteinli, düşük şekerli bir diyet verilmiş. Araştırmanın sonunda 12 hastadan yedisinin ürik asit düzeyleri düşmüş ve gut atakları azalmış. Gazlı içecekler, aromalı meyve sularında külliyetli miktarda fruktoz var. Fruktoz uzun vadede metabolik sendromu şiddetlendirerek endirekt olarak kan şekerini yükseltiyor. Ayrıca trigliseritleri de artırıyor. Fazla fruktoz alan kişilerde ATP azalıyor ve mide bulantısı, karın ağrısı ve halsizliğe yol açıyor. Gazlı içeceklerin en görünür zararı şişmanlık. Çünkü çok miktarda hızlı emilen şeker içeriyorlar. Bu nedenle diğer uyuşturucular gibi bağımlılık yapıyor ve haz duygusuyla birlikte vücuda zarar veriyor. Son yıllarda normal şeker yerine çok daha ucuz olan mısır şurubu (früktoz) kullanılıyor ki şişmanlık salgının en önemli etkeni bu tip sekerler. Mısır şurubu şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı, gut, karaciğer sirozu ve depresyon gibi hastalıkların ana nedeni.”


Tansiyonu ve diyabeti artırıyor karaciğeri bozuyor


* Prof. Dr. Metin Özata - Endokrinoloji ve metobolizma uzmanı:

Amerika’da yapılan araştırmalarda günde 50 gramdan fazla fruktoz yiyen kişilerde şişmanlık ve diyabet riski artmakta olduğunu gösteriyor. Sofra şekerinde bulunan fruktoz şişmanlık olmadan bile şeker hastalığına neden olmaktadır. Fruktoz trigliserid denen kan yağının karaciğerden üretimini artırır. Glukozdan daha fazla vücutta yağ birikimi yapar. Fruktozun en önemli etkilerinden biri ürik asit üretimini artırmasıdır. Fruktoz yendikten sonra bir saat içinde kan ürik asit düzeyi 2 mg/dl kadar artar. Ürik asit düzeyi yüksek kişilerde de zamanla şeker hastalığı, obezite, insülin yüksekliği, karaciğer yağlanması ortaya çıkmakta. Kan trigliserid seviyesini, kan ürik asit düzeyini, kandaki zararlı AGE ürünlerini, kan şekerini düşürse de uzun zamanda insülin direncini artırır, tansiyonu yükseltir.”

Kekte boyalı gıdada çikolatada var, gazlı içecek yerine ayran için

* Prof. Dr. Nurdan Taçyıldız - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi:

“Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerin (NBŞ) çocuklarda pankreas ve karaciğer kanserini arttırdığına dair bir bilgi yok. Pankreas fonskiyonlarına etkisi sadece hayvanlarda ve laboratuvar araştırmalarında rastlandı. Fakat yüksek fruktozlu gıdaların en büyük etkisi metobolik sendrom yapmaları ve aşırı kiloya yol açmalarıdır. Bunlar lezzetli gıdalar, vücudun insülin dengesini bozuyorlar. Hızla, yeniden acıkmayı oluşturuyorlar. Hazır gıdalarda kullanılıyor. Kekler, çikolatalar, boyalı gıdalar, kolalı gıdalardan en iyisi tüketmekten uzak durmak gerekir. Devlet kontrol etmeli, kotaları azaltmalı. Ama anneler çocuklarını doğal ürünlerle beslemeli. Kendi yaptıkları kekleri pastaları bir bardak sütle çocuklara yedirsinler. Bunlar obaziteye yol açmaz. Beslenme çantalarına hazır aldıkları pasta ve çikolatayı çocuğa vermesinler. Kolalı içecekler yerine süt, ayran içirsinler. Çocukların aşırı kilo alımı ve bundan dolayı gelişebilecek hastalıkları önlemiş olurlar. Okul kantinlerine de denetim getirilmelidir. Kola yerine ayran, süt olmalı. Kek, çikolata, gofret yerine meyveler satılmalı.

Kanser raporu bakanda

* Prof. Dr. Murat Tuncer - Kanser Dairesi Başkanı:

“Basında çıkan haberler üzerine kanser kurulunu topladık ve rapor hazırladık, görüşümüzü bildirdik. Bu raporu da Sağlık Bakanlığı’na sunduk. Daha fazla açıklama yapamam. Önümüzdeki günlerde Sağlık Bakanı hazırladığımız raporu Tarım Bakanı ile birlikte kamuya açıklayacak.”

İç organlar yağlanıyor çocuklar kanser tehdidi altında

* Dr. Yavuz Dizdar - İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi:

“Son yıllarda gerçekleştirilen ve sonuçları yayınlanan toplum bazlı çalışmalar ve temel bilim araştırmaları fruktozdan zengin nişasta bazlı şekerin insan metabolizmasıyla uyumlu olmadığını ortaya koymuştur. Fruktoz şeker metabolizmasını düzenleyen en önemli hormon olan insülinin salınımını uyarmamakta, hızla bir yağ olan trigliseride dönüştürüldüğünden karın içi organların yağlanmalarına neden olmaktadır. Bu durum diyabet başta olmak üzere, metabolik sendrom olarak adlandırılan hastalık tablosunun artışına neden olmaktadır. Bununla birlikte çok miktarda fruktoz alımı ülkemizde de aşikar olduğu gibi pankreas kanseri başta olmak üzere pek çok organ kanseri gelişmesini tetiklemektedir. Yapılan temel bilim çalışmaları fruktozun kanser hücrelerinin çoğalmasını hızlandırdığını göstermiştir. Başta aspartam olmak üzere, nişasta bazlı şeker ve çoğunluğunu çocukların tükettiği şekerleme, bisküvi, çikolatalar ile pek çok gıda ürünlerinde kullanılan NBŞ’ler kansere davetiye çıkarıyor. Sakın ‘ben mısır şurubu tüketmiyorum’ demeyin. İçtiğiniz kolada, meyve suyunda, gazozda, yediğiniz çikolatada, tatlıda, kekte, pastada, dondurmada kısacası yüzlerce üründe mısırdan elde edilen şeker kullanılıyor. Başta çocuklarımız tüm halkımız kanser riski altında. Karaciğer yağlanmasının en büyük sebebi mısır şurubu tatlandırıcılarıdır.”

"Yılda 5 milyon zarar ediyorum müşterimin sağlığını koruyorum"


* Ömer KIZIL - Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkanı:

“2000’li yılların başından 2006 yılına kadar ürünlerimizde fruktoz kullandık. Bu oran yüzde 80 pancar şekeri, yüzde 20 nişasta bazlı şekerdi. Ürünlerimizin gelenekselleşmiş tadını kaybetti. O zamanlar fruktozun sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmiyordu. Daha sonra biz tat kaybından dolayı fruktoz kullanımına son verdik. Şimdi sağlık problemi nedeniyle fruktoz tartışılıyor, iyi ki kullanmıyoruz diyorum bu tartışmaları gördükçe. Uludağ içecek sadece şeker pancarı kullanıyor, fruktoz kullanmıyor, tüketicilerimizin için rahat olsun. Uludağ için fruktoz kullanmamanın yıllık maliyeti 5 milyon TL.”

KAYNAK

Sebahattin Sargın Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 17-01-2014, 22:31   #10
Yeni Üye
 
Giriş Tarihi: 17-01-2014
Şehir: Yurtdisi
Mesajlar: 2
Yillardir bilinen bu konu Turkiye`de nasil bu kadar hizli bir sekilde kullanilmaya baslandi anlamiyorum.Ben yurtdisinda yasiyorum ve buradaki halk artik misir surubu ve diger surup cesitlerini icermeyen yiyeceklere yoneliyor.Fakat buyuk bir cogunluk hala onemsemiyor.Misir surubunun bagimlilik yaptigi ve saglikliz oldugu biliniyor iken nasil oldu da Turkiye`de hemen herseyin icine katilmaya baslandi.Artik ben Turk markalarinada urunlerinede guvenemiyorum.Bizler bilmeliyiz ki seker yerine surup kullanan sagligimizi tehlikeye atan bir markanin urunune inanip guvenip almamaliyiz.Gercek olan ucuza kacanin tek amaci sizin paranizi almak sagliginizi hice saymaktir oyleyse hijyen kurallarindada ucuza kacabilir.Cola nin icinde misir surubu oldugunu bilmiyordum bagimlilik yaptigi icin insanlar cola yi birakamiyor.Bir Turk markasi kurulur surup kullanmadan cola biskuvi cikolata vs uretip satarsa bir numara olur.

Lenna Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:20.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024